NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حدثنا محمد
بن بشار وغير
واحد اللفظ
لابن بشار
قالوا حدثنا
هشام بن عبد
الملك حدثنا
أبو عوانة عن
قتادة عن أبي
رافع من حديث
أبي هريرة عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم في السد
قال يحفرونه
كل يوم حتى
إذا كادوا
يخرقونه قال
الذي عليهم
ارجعوا
فستخرقونه
غدا فيعيده
الله كأشد ما
كان حتى إذا
بلغ مدتهم
وأراد الله أن
يبعثهم على
الناس قال
للذي عليهم
ارجعوا
فستخرقونه غدا
إن شاء الله
واستثنى قال
فيرجعون
فيجدونه كهيئته
حين تركوه
فيخرقونه
فيخرجون على
الناس
فيستقون
المياه ويفر
الناس منهم
فيرمون بسهامهم
في السماء
فترجع مخضبة
بالدماء
فيقولون
قهرنا من في
الأرض وعلونا
من في السماء
قسرا وعلوا
فيبعث الله
عليهم نغفا في
أقفائهم فيهلكون
فوالذي نفس
محمد بيده إن
دواب الأرض
تسمن وتبطر
وتشكر شكرا من
لحومهم قال
أبو عيسى هذا حديث
حسن غريب إنما
نعرفه من هذا
الوجه مثل هذا
Ebû Hureyre (r.a.)’den
rivâyete göre,
Rasûlullah (s.a.v.),
Kehf sûresi 94. ayette bahsedilen sed hakkında şöyle buyurdu:
Ye’cüc ve Me’cuc hergün
o seddi delmeye çalışırlar delmeye yaklaştıkları vakit başlarındaki amir onlara
şöyle seslenir:
“Dönün yarın delersiniz”
Allah ta ertesi güne o seddin oyulan kısmını öncekinden daha sağlam duruma
getirir. Sonunda müddetleri dolup Allah onları insanlar üzerine salmayı
isteyince; Başlarındaki yetkili:
Dönün onu “İnşallah”
yarın delersiniz diyerek inşallah kelimesini söyler onlar ertesi gün
geldiklerinde seddi dünkü bıraktıkları şekilde bulurlar ve seddi delerek
insanlar arasına çıkarlar. Bütün suları içerler, İnsanlar onlardan kaçar,
oklarını göğe fırlatırlar oklar kana bulanmış vaziyette geri döner. Bunun üzerine
şımarık bir durumda şöyle derler:
Yeryüzünde olanları
kırıp geçirdik gökte olanları da mağlub ettik. Sonra Allah onların boyun
köklerinde bir kurt meydana getirir de bu yüzden hepsi kırılıp yok olur
giderler.
Rasûlullah (s.a.v.)
şöyle devam etti:
Muhammed’in canını
kudret elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, O kırılıp yok olan Ye’cüc ve
Me’cüc’un leşlerini yeryüzündeki tüm hayvanlar yiyecek ve çok güzel beslenerek
etlenip yağlanacaklardır.
İzah:
(İbn Mâce, Fiten)
Tirmizî: Bu hadis
hasen garibtir. Bu şekilde sadece bu rivâyetle bilmekteyiz.