NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
بسم الله
الرحمن
الرحيم حدثنا
عبد بن حميد
أخبرنا عبد
الرزاق عن
معمر عن
الزهري عن
عبيد الله بن
عبد الله بن
أبي ثور قال
سمعت بن عباس رضى
الله تعالى
عنهما يقول لم
أزل حريصا أن
أسأل عمر عن
المرأتين من
أزواج النبي
صلى الله عليه
وسلم اللتين
قال الله عز
وجل { إن تتوبا
إلى الله فقد
صغت قلوبكما } حتى حج
عمر وحججت معه
فصببت عليه من
الإداوة
فتوضأ فقلت يا
أمير
المؤمنين من
المرأتان من
أزواج النبي
صلى الله عليه
وسلم اللتان
قال الله { إن
تتوبا إلى
الله فقد صغت
قلوبكما وإن
تظاهرا عليه فإن
الله هو مولاه
} فقال
لي واعجبا لك
يا بن عباس
قال الزهري
وكره والله ما
سأله عنه ولم
يكتمه فقال هي
عائشة وحفصة
قال ثم أنشأ
يحدثني
الحديث فقال
كنا معشر قريش
نغلب النساء
فلما قدمنا
المدينة
وجدنا قوما
تغلبهم نساؤهم
فطفق نساؤنا
يتعلمن من
نسائهم
فتغضبت على
امرأتي يوما
فإذا هي
تراجعني
فأنكرت أن تراجعني
فقالت ما تنكر
من ذلك فوالله
إن أزواج النبي
صلى الله عليه
وسلم
ليراجعنه
وتهجره إحداهن
اليوم إلى
الليل قال قلت
في نفسي قد
خابت من فعلت
ذلك منهن
وخسرت قال
وكان منزلي
بالعوالي في
بني أمية وكان
لي جار من
الأنصار كنا نتناوب
النزول إلى
رسول الله صلى
الله عليه وسلم
فينزل يوما
فيأتيني بخبر
الوحي وغيره
وأنزل يوما
فآتيه بمثل
ذلك قال وكنا
نحدث أن غسان
تنعل الخيل
لتغزونا قال
فجاءني يوما
عشاء فضرب على
الباب فخرجت
إليه فقال حدث
أمر عظيم قلت
أجاءت غسان
قال أعظم من
ذلك طلق رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
نساءه قال قلت
في نفسي خابت
حفصة وخسرت قد
كنت أظن هذا
كائنا قال فلما
صليت الصبح
شددت علي
ثيابي ثم
انطلقت حتى دخلت
على حفصة فإذا
هي تبكي فقلت
أطلقكن رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
قالت لا أدري هو
ذا معتزل في
هذه المشربة
قال فانطلقت
فأتيت غلاما
أسود فقلت
استأذن لعمر
قال فدخل ثم
خرج إلي قال
قد ذكرتك له
فلم يقل شيئا
قال فانطلقت
إلى المسجد
فإذا حول
المنبر نفر
يبكون فجلست
إليهم ثم
غلبني ما أجد
فأتيت الغلام فقلت
استأذن لعمر
فدخل ثم خرج
إلي فقال قد
ذكرتك له فلم
يقل شيئا قال
فانطلقت إلى
المسجد أيضا
فجلست ثم
غلبني ما أجد
فأتيت الغلام
فقلت استأذن
لعمر فدخل ثم
خرج إلي فقال
قد ذكرتك له فلم
يقل شيئا قال
فوليت منطلقا
فإذا الغلام يدعوني
فقال ادخل فقد
أذن لك فدخلت
فإذا النبي
صلى الله عليه
وسلم متكئ على
رمل حصير قد
رأيت أثره في
جنبه فقلت يا
رسول الله
أطلقت نساءك
قال لا قلت
الله أكبر لقد
رأيتنا يا رسول
الله ونحن
معشر قريش
نغلب النساء
فلما قدمنا
المدينة
وجدنا قوما
تغلبهم
نساؤهم فطفق نساؤنا
يتعلمن من
نسائهم
فتغضبت يوما
على امرأتي
فإذا هي
تراجعني
فأنكرت ذلك
فقالت ما تنكر
فوالله إن
أزواج النبي
صلى الله عليه
وسلم
ليراجعنه
وتهجره
إحداهن اليوم
إلى الليل قال
فقلت لحفصة
أتراجعين
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قالت نعم
وتهجره
إحدانا اليوم
إلى الليل
فقلت قد خابت
من فعلت ذلك
منكن وخسرت أتأمن
إحداكن أن
يغضب الله
عليها لغضب
رسوله فإذا هي
قد هلكت فتبسم
النبي صلى
الله عليه وسلم
قال فقلت
لحفصة لا
تراجعي رسول
الله صلى الله
عليه وسلم ولا
تسأليه شيئا
وسليني ما بدا
لك ولا يغرنك
إن كانت
صاحبتك أوسم
منك وأحب إلى
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال فتبسم
أخرى فقلت يا
رسول الله
أستأنس قال
نعم قال فرفعت
رأسي فما رأيت
في البيت إلا
أهبة ثلاثة
قال فقلت يا
رسول الله ادع
الله أن يوسع
على أمتك فقد
وسع على فارس
والروم وهم لا
يعبدونه فاستوى
جالسا فقال أو
في شك أنت يا
بن الخطاب أولئك
قوم عجلت لهم
طيباتهم في
الحياة
الدنيا قال
وكان أقسم أن
لا يدخل على
نسائه شهرا
فعاتبه الله
في ذلك وجعل
له كفارة
اليمين قال
الزهري
فأخبرني عروة
عن عائشة قالت
فلما مضت تسع
وعشرون دخل
علي النبي صلى
الله عليه وسلم
بدأ بي فقال
يا عائشة إني
ذاكر لك شيئا
فلا تعجلي حتى
تستأمري
أبويك قالت ثم
قرأ هذه الآية
{ يا أيها
النبي قل
لأزواجك } الآية
قالت علم
والله أن أبوي
لم يكونا
يأمراني
بفراقه فقلت
أفي هذا
أستأمر أبوي
فإني أريد الله
ورسوله
والدار
الآخرة قال
معمر فأخبرني
أيوب أن عائشة
قالت له يا
رسول الله لا
تخبر أزواجك
أني اخترتك
فقال النبي
صلى الله عليه
وسلم إنما
بعثني الله
مبلغا ولم
يبعثني معنتا
قال هذا حديث
حسن صحيح قد
روي من غير
وجه عن بن
عباس
İbn Abbâs (r.a.)’den
rivâyete göre, şöyle demiştir:
Allah’ın, Tahrim sûresi
4. ayeti olan:
“İkiniz de tevbe ederek
Allah’a yönelin çünkü ikinizin de kalbi haktan ayrılmıştı.”
Buyurduğu Nebi
hanımlarından iki hanımın kim olduğu konusunda Ömer’e soru sormaya pek
istekliydim. Nihayet Ömer haccetti. Bende kendisiyle beraber haccettim. Su
kabından kendisine su döktüm o da abdest aldı ve:
Ey mü’minlerin Emiri!
Allah’ın, Tahrim sûresi 4. ayetinde bahsettiği iki Nebi hanımı kimlerdir? dedim.
Ömer; şu karşılığı verdi:
Hayret sana ey Abbâs’ın
oğlu! Zührî diyor ki:
“Ömer, İbn Abbâs’ın
sorusundan hoşlanmamış fakat onu gizlemekte istememişti” dedi. Onlar, Âişe ve
Hafsa’dır demişti ve hadisi bana anlatmaya başlamıştı.
Biz Kureyş topluluğu
kadınlara üstün gelmeye çalışırdık Medîne’ye gelince burada kadınların
erkeklere hâkim durumda olduklarını gördük derken bizim kadınlarımız onların
kadınlarından bazı şeyler öğrenmeye başladılar.
Bir gün hanımıma
kızmıştım onun bana karşılık verdiğini gördüm bu karşılık vermesini
yadırgamadım. Hanımım: Bunu neden yadırgıyorsun? Vallahi Rasûlullah (s.a.v.)’in
hanımları bile kendisine karşılık veriyorlar hatta onlardan biri günü geceye
kadar ondan ayrı geçiyorlar dedi. Bende içimden kendi kendime:
“Böyle yapan kadın
tamamen zarar ve ziyandadır” dedim.
Evimiz, Ümeyyeoğulları
semtinde Avali denilen yerde idi. Ensardan bir komşum vardı. Rasûlullah
(s.a.v.)’in yanına nöbetleşe iniyorduk. Bir gün o iner vahiy ve diğer haberleri
getirildi. Bir gün de ben iner haberleri ona getirdim. O sıralarda
Gassanlıların biz Müslümanlarla savaşmak için atlarını nalladıklarından
bahsederdik. Birgün komşum akşam vakti bana geldi ve kapımı çaldı. Ben de
çıktım,
“Büyük bir hadise oldu”
Ben de Gassaniler mi geldiler yoksa dedim. O da:
“Bundan daha büyük bir
hadise” dedi. Rasûlullah (s.a.v.), zevcelerini boşadı. Bunun üzerine kendi
kendime:
“Hafsa kaybetti ve
zarardadır” dedim. Böyle bir işin olacağını tahmin ediyordum sabah namazını
kılınca elbisemi giydim ve yola çıktım. Hafsa’nın yanına girdiğimde onu ağlar
vaziyette buldum:
“Rasûlullah (s.a.v.),
sizi boşadı mı?” diye sordum. Hafsa:
“Bilemiyorum” dedi. İşte
kendisi şu odacıkta uzlete çekilmiştir, dedi. Kalkıp yanına girebilmek için o
odaya geldim. Rasûlullah (s.a.v.)’e hizmet eden siyah bir delikanlıya dedim ki:
Ömer için izin iste! İçeri girdi çıktı bildirdim fakat bir şey demedi, dedi.
Bunun üzerine mescide gittim. Minberin etrafında ağlayan birkaç kişiyle
karşılaştım. Onların yanına oturdum. Sonra sıkıntım daha da arttı tekrar Nebi
(s.a.v)’e hizmet eden siyahî delikanlıya geldim, Ömer için izin iste dedim
girdi çıktı ve:
Seni Rasûlullah
(s.a.v.)’e bildirdim fakat bir şey söylemedi dedi. Tekrar mescide gittim
oturdum, fakat duramadım yine siyahî gencin yanına geldim. Ömer için izin iste
dedim, girdi çıktı fakat seni Rasûlullah (s.a.v.)’e bildirdim bir şey söylemedi
dedi. Ben de arkamı dönüp giderken delikanlı dönüp beni çağırdı; gir sana izin
verdi dedi. Ben de girdim, Rasûlullah (s.a.v.)’i kuru bir hasır üzerine yaslanmış
vaziyette buldum ve yanında hasırın izini gördüm ve dedim ki: Ey Allah’ın
Rasûlü! Hanımlarını boşadın mı?
“Hayır” dedi. Bunun
üzerine “Allahü ekber” dedim. Bizlerde aynı durumdayız. Biz Kureyş topluluğu
olarak kadınlar üzerinde hâkim idik. Medîne’ye gelince erkeklerine hâkim olan
kadınlar topluluğu bulduk. Bizim hanımlarda onlardan bir şeyler öğrenmeye
başladılar. Bir gün hanımıma kızmıştım da o da bana karşılık vermişti. Ben de
hoş karşılamamıştım. Hanımım:
“Niçin yadırgıyorsun”
dedi. Vallahi Nebiin hanımları bile ona karşılık veriyorlar hatta onlardan biri
bir günü geceye kadar ondan ayrı geçiriyor. Sonra Hafsa’ya Rasûlullah
(s.a.v.)’e karşılık verir misin? diye sordum. O da evet dedi. Hatta bizden
birimiz gününü geceye kadar ondan ayrı geçirir, dedi. Ben de sizden bunu kim
yapmışsa kaybetmiş ve zarardadır. Herhangi biriniz, Rasûlullah (s.a.v.)’in
darılması yüzünden Allah’ın gazabına uğramaktan ve helak olmaktan emin
olabilir? Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) gülümsedi. Hafsa’ya dedim ki: Rasûlullah
(s.a.v.)’e karşılık verme ondan bir şey isteme her ne istersen benden iste
arkadaşın (Âişe) senden daha güzel ve Rasûlullah (s.a.v.)’e daha sevgili ise ve
buna da güvenerek onun karşılık vermesi seni aldatmasın dedim. Rasûlullah
(s.a.v.), bir kere daha gülümsedi. Sonra Ey Allah’ın Rasûlü! konuyu
değiştirelim mi? dedim. Rasûlullah (s.a.v.):
“Evet” dedi. Bunun
üzerine başımı kaldırdım ve o arada üç tane işlenmemiş ham deri gördüm ve,
“Ey Allah’ın Rasûlü! Ümmetine
bol rızık vermesi için Allah’a duâ et…” dedim. Kendisine ibadet etmedikleri
halde İran ve Rumlara bol bol vermiştir. Oturduğu yerden doğruldu ve:
“Ey Hattâb’ın oğlu yoksa
sen şüphe içinde misin? O toplumlara iyilikler ve nimetler çabucak bu dünya
hayatında kendilerine verilmiştir.” Rasûlullah (s.a.v.), bir ay boyunca
hanımlarının yanına girmemeye yemin etmişti. Allah bu konuda Nebiine kızdı ve
bu konuda ona yemin keffâreti vermesini emir buyurdu.
İzah:
(Buhârî, İlim; Müslim,
Sıyam)
Zühri diyor ki: Urve
Âişe’den bana şöyle aktarmıştır: Yirmi dokuz gün geçince Rasûlullah (s.a.v.),
yanıma girdi ve benden başlıyarak Ey Âişe sana bir şey hatırlatacağım; Annene
ve babana danışmaksızın bu konuda karar vermeye acele etme, sonra Rasûlullah
(s.a.v.), Ahzab sûresi 28. ayetini okudu. Vallahi biliyordu ki annem ve babam
bana kendisinden ayrılmayı emretmeyeceklerdi. Ben de bu konuda annem ve babamla
mı istişare edeceğim dedim. Ben: “Allah’ı, Nebii ve ahiret yurdunu istiyorum”
dedim.
Mamer şöyle diyor:
Eyyûb’un bana bildirdiğine göre Âişe, Rasûlullah (s.a.v.)’e şöyle demiştir: “Ey
Allah’ın Nebii! Benim seni seçtiğimi diğer hanımlarıma bildirme!” Nebi (s.a.v)
şöyle buyurdu: “Allah seni tebliğ edici olarak gönderdi zorluk çıkarıcı olarak
göndermedi.”
Tirmizî: Bu hadis
hasen sahihtir. İbn Abbâs’tan değişik şekillerde de rivâyet edilmiştir.