HASEN حسن
Sahih derecesine kadar
yükselememiş, ancak günümüzde eşi olmayacak derecede güçlü ve güvenilir
kişilerin aktardığı hadis. Not: Sahih hadis ravileri dahi derecesinde alim,
evliya ve cesur kişilikleri bünyesinde barındırır kimseler idi.
GENİŞ BİLGİ: Altıncı bab’dan
çekilen ‘’Hasune kök fiilinden alınma
sıfat-ı müşebbehe olan Hasen, Sözlükte ‘’ İyi, güzel, hoş ve latif’’
ma’nalarına gelir. Çoğulu Hisandır.
Terim olarak Hasen, Sahih
ile Zayıf arasında yer alan, ancak Sahih’e daha yakın olan bir Hadis
çeşididir.
Ahmet Naim'in haklı olarak ''Tarifinde çok
zahmet çekilmiştir'', dediği gibi gerek isnadı, gerek Ravileri gerekse metni
dikkate alınarak değişik şekillerde tarif edilmiş, her tarif üzerinde
münakaşalar yapılmıştır.
Hasen Hadis'in ilk tarifi Hadisleri: Sahih,
Hasen ve Zayıf diye üç kısıma ayıran Kavaid ve el-Cami Süneninde bol miktarda
Hasen Hadis bulunan Tirmizi'ye aittir. Ona göre Hasen, isnadında yalanla itham
edilmiş Ravi bulunmayan Şaz olmayan ve benzeri başka tariklerden rivayet olunan
Hadis tir.
Tirmizi'nin bu ta'rifine
Hadis Alimleri değişik noktalarda itiraz etmişlerdir. Bu itirazların en
dikkat'e değer olanı ta'rif'in Hasen Hadis'i Sahih'ten ayırd etmekten uzak
olduğudur. Zira Tirmizi'nin Hasen ta'rifinde esas olan, Ravilerin yalanla itham
edilmemiş olması ve Şaz olmaması noktalarıdır. Öte yandan bu ta'rif Tirmizi'nin
kitabında kullandığı Ancak bu vecihten bildiğimiz Hasen Ğarib tir hükmüne zıt
düşer. Çünkü Hadis'in Garabet taşıması
veya tek vecihten bilinmesi tarifte geçen benzerlerin başka tariklerden rivayet
olması esasını bağdaştırmak mümkün değildir. Bununla birlikte bazı Hadisçiler
Tirmizi'nin ta'rifinde Hasen Hadis'i Sahih'ten ayırd eden bir özelliğin bulunduğunu
ileri sürmüşler ve Ravilerin yalanla itham olunmaması kaydının Hasen Hadis
Ravilerinin Sahih Hadis Ravilerinin derecesinde olmadığına delalet ettiğini
söylemişlerdir. Onlara göre Sahih Hadis Ravileri hakkında adalet ve zabt
şartlarına delalet etmek üzere kullanılan Sika ta'biri ile Hasen Hadis Ravileri
hakkında kullanılan yalanla itham olunmama kaydı arasında belirli bir fark
vardır. Şu hale göre Hasen Hadis Ravilerinin yalancılıkla itham edilmemiş
olmaları şartı, Sahih Hadis Ravilerinin Sıka olmaları şartıyla bir değildir.
Bunun sonucu olarak Hasen Hadis Ravileri Sahih Hadis Ravilerinden mevsukiyet
yönünden daha aşağı derecededirler. Öte yandan Hasen'in tarifinde esas olan
Hadis'in başka tariklerden rivayet edilmiş olma şartı Sahih te yoktur. Bu da
Hasen'i Sahih ten başka bir özelliktir.
İkinci meşhur Hasen tarifi, el-Hattabi'ye
aittir. Ona göre Hasen çıkış yeri mahreç olarak bilinen, Ravileri meşhur olan
Hadis'tir. Hadislerin çoğu Hasen etrafında döner ve Hasen tüm Alimlerin kabul
ettiği ekseri Fakihlerin kullandığı Hadistir.
El-Hattabi'inin bu
tarifindeki çıkış yerinden maksad; Hadis'in rivayet edildiği beldedir.
Tarifteki Hadis'in çıkış yerinin belli olması kaydı munkati ile tedlis yaptığı
sabit olmamış Müdellis'in rivayet ettiği Hadis'i tariften hariç turmak içindir.
Zira munkati ve benzeri isnadında kopukluk olan Hadislerin çıkış yeri belli
değildir, yukarıdaki kayıtla Müdelles te öyledir.
El-Hattabi'nin bu
tarifine de itiraz edilmiş, nitekim İbn-ü's-Salah Tirmizinin tarifi ile bunun
müphem olduğunu sadra şifa olmadıklarını söylemişlerdir. Ona göre her iki
tarifte Hasen ile Sahih arasındaki farkı belirtmekten uzaktır.
İbn-i Dakik'il-İd,
El-Hattabinin tarifinin Sahih içinde doğru sayılabileceğini bu takdirde
Sahih'in Hasen tarifine dahil olacağını söylemiştir.
İbn-i Cemea ise
itirazında zayıf Hadis'inde çıkış yerinin bilinebileceğini halbuki Ravilerin
zayıf olarak tanındıklarını ileri sürmüştür. Bu itirazları ayrı ayrı münakaşa
edilmiştir. Söz gelimi Sahih Hadislerin de çıkış yerinin bilindiği Ravilerinin
meşhur olduğu itirazına karşı şöyle denilmiştir:
El-Hattabi: Tarifindeki
çıkış yerleri belli kaydıyla Hasen Hadislerin Sahih Hadisler derecesine
çıkamadıklarına işaret etmişler. Onun tarifine eklediği Hasen ekseri Alimlerin
kabul ettikleri ekseri Fakihlerin kullandıkları Hadistir ifadesi, yine Hasen
Hadis'in Sahihten farklı olduğunu belirtmektedir. Zira Sahih Hadisler
Fakihlerin ekseriyeti tarafından değil, bütün Alimler ve Fakihler tarafından
kabul edilmiş ve kullanılmıştır.
İbn-i Dakiki'l-İd'in
Sahih'inde de Hasen'e dahil olacağı itirazına cevap veren Et-Tebrizi Sahih'in
Hasen den Ehas binaenaleyh Hass'ın Amm'ın hududu içinde olmasının zaruret
olduğunu bildirmiştir. Üzerinde durulan Tirmizi ile El-Hattabi'nin tariflerinin
müphem olduklarını sadra şifa görmediğini az önce söz konusu ettiğimiz
İbnü's-Selah; Muhaddislerin Hasen terimin kullandıkları yerleri etraflıca
araştırması sonucunda Hasen Hadislerin iki kısma ayrıldığının açığa çıktığına
işaret eder.
Bunlardan birincisinin
isnadında ehliyeti tahakkuk etmemiş mesdur Ravilerin bulunmakta hali olmayan
Hadislerdir. Ancak bu mesdur Raviler gaflet sahibi, rivayetinde fazla hata
yapan kimseler değildirler. Bunun gibi Hadis'te kasten yalan söylemek veya
başka bir sebep yüzünden Fıskla itham edilmiş kimseler de değildirler. Bu
türden olan Hadisler aynı zamanda metni Ravisine mutabat hasıl olan bir diğer
Ravi tarafından bir veya bir kaç vecihten rivayet edilmekte veya şahidi olmakta
bilinen ve böylece Şaz ve Münker olmaktan kurtulan Hadislerdir.
Tirmizinin tarifinden
anlaşılan şudur: İkinci ise sıdk ve emanetle meşhur olmakla beraber, hıvz ve
itkan yönünden daha aşağı mertebelerde olduklarından Sahih Hadis Ravisi
mertebesine çıkamayan ancak teferrut ettiği Hadisler münker sayılan Ravilerden
üstüm olan Ravilerin rivayet ettikleri Hadislerdir. Bu Hadisler aynı zamanda
Şaz, Münker ve Muallel olmaktan uzaktırlar.
El-Hattabinin tarifinde
ise anlaşılan Hasenin bu ikinci kısmıdır. Ulum 27-8
İbnü's-Salah'ın Hasen Hadisleri iki kısım'a
ayırarak tarif etmesi hem Tirmizi'nin hem de El-Hattabi'nin tariflerini bir
araya getirmesi açısından önemlidir. Bu önem iki meşhur İmam'ın aynı şeyin
tarifini yaparken aradaki fark ne kadar az olursa olsun ayrı ayrı şeylerin
tariflerini yaptıklarını ortaya çıkardığından önemi bir kat daha artmaktadır.
Nitekim İbnü's-Salah gerek Tirmizi gerekse el-Hattabinin tariflerinin sadra
şifa vermediğini söylerken yine bu tariflere bağlı kalmış, onlara biraz daha
açıklık kazandırmış ve neticede her iki tarifin biribirinde az çok farklı
olduğu kanaatine vararak yine bu iki tarife göre Hasen Hadislerin iki kısım
olduğunu söylemiştir.
Hicri 6. asır Alimlerinden İbn-ü'l-Cevzi'ye
göre Hasen Hadis kendisinde zayıflık bulunan çıkış yeri itibariyle Sahih'e
yakın ancak yalan olma ihtimali olan Hadis'tir.
Böyle bir Hadis le amel
sahih olur. Mevduat 1-35
Bu tarifi açıklayan
Et-Tibi Hasenin Sahih ve Zayıf'ın bilinmesine bağlı olduğunu söylemiştir ve
yalan olma ihtimalinin olmasının Ravilerinin Tirmizi'nin tarifinde söz konusu
edildiği gibi yalanla itham edilmeyen mesdur kişiler olmasıyla izah
edilmiştir.
İbnü'l-Cevzi'nin bu
tarifi Hadis Alimlerince benimsenmiştir.
İbn-i Cemea'ya göre
Hasen: Sened'i muttasıl, illet'ten hali ancak isnadında ya rivayet ettiği
Hadis'e şahid olan mesdur yada İtkan derecesinde aşağıya rivayet ettiği Hadise
şahidi olan mestur yada İtkan derecesinde aşağı derecedeki meşhur bir Ravisi
bulunan Hadistir. Et-Tıbi Hasen'i ayrıca
özlü bir şekilde Şaz ve illet'ten arı olmakla birlikte birden fazla tarikten
rivayet edilen Sıka derecesine yakın bir Ravinin Müsnedi ve Sıka'nın Mürsel'i
olarak tarif etmiştir.
İbn-i Hacer El-Ezkalani ye gelince; ayrı bir
Hasen tarifi vermemiş, bu Hadis çeşidini Ahad haberler içinde Sahih le ilgi
kurarak tarif etmiştir. Ona göre, Sahih haberlerin şartlarından biri olan
Ravisinin zabt şartı hafifler yani azalırsa böyle Hadislere Hasen li zatihi
denir. Diğer taraftan bazı kusurlar nedeniyle kabul vasfının en üst derecesine
şamil olmayan ancak bu kusurları gideren bazı özelliklere sahip olan haber
Sahih li ğayrihi eğer bu kusurları gideren bir özellik yoksa Hasen li zatihi
dir. İsnad yönünden tevakkuf edilen Hadis te kabul tarafını tercih ettiren bir
karine bulunsa bile bunada Hasen li ğayrihi denir.
Es-Suyuti ise adalet sahibi ancak zabtı az
Ravinin Şaz yada muallel olmayan muttasıl rivayetine Hasen demiştir. Her iki
Alimde tariflerinde İbn-i Hacer'e uymuşlardır. Netice itibariyle değişik
tarifleri yapılmış olan Hasen adalet şartına haiz olmakla birlikte zabt
yönünden Sahih Hadis derecesine çıkamayan Ravinin kesiksiz isnadla rivayet
ettiği Şaz ve illetli olmayan Hadislerdir.
Aslında Hasen li zatihi
nin tarifi olan bu tarif muahhar Hadis usulü Alimlerininde benimsediği Hasen
tarifi olmuştur.
Hasen Hadisleri en çok Tirmizi'nin Süneni
denilen El-Cami de bulunur. Aslında Sünen-i Tirmizi Hasen Hadisler için asıl
mesabesinde kabul edilmiştir. Bazı Şeyhlerin, Ahmet bin Hambel'in ve Buhari
gibi Şeyhlerden bir tabaka önceki bazı Alimlerin sözleri arasında Hasen lafzına
rastlanırsada bu ıstılahi yerleştiren ve çokça kullanan Tirmizidir. Tirmizi'nin
yanı sıra Ebu Davud, Nesei, İbn-i Mace ve Ed-Dera Kutni sünenlerinde Hasen
Hadislere yer vermişlerdir. Hasen Hadis'in çok bulunduğu bir diğer kaynakta
El-Hüseyin bin Mesud El-Ferra El-Beğavvi'nin Mesabihus-Sünne adlı kitabıdır.
Beğavvi bu eserinde topladığı Hadisleri Sihah ve Hisan başlığında iki kısımda
vermiştir. Sihah başlığı altında verdikleri: Buhari ve Müslim'in gerek ittifakla
gerekse münferiden rivayet ettikler, Hisan başlı ile verdiklerinde ise: Ebu
Davud, Tirmizi ve diğer içinde Hasen Hadis bulunan kitaplardan
naklettikleridir.
Örnek:
Behs bin Hakim'in babası
vasıtasıyla dedesinden rivayet ettiğine göre: O şöyle demiştir:
- Ya Resulullah dedim en çok kime iyilik
edeyim? Peygamber aleyhi selat ve selam buyurdu:
- Anana.
- Sonra kime, dedim.
- Anana, dedi.
- Sonra kime, diye sordum. Yine:
- Anana, diye cevap verdi.
- Daha sonra kime? dedim.
- Sonra babana, sonra da derece derece
akrabalarına buyurdu.
Bu Hadis Trimizi'ye göre Hasendir. Zira
Ravisi Behs bin Hakim Cerh ve Ta'dil Alimlerine göre Sıka olmakla birlikte Şube
tarafından tenkid edilmiştir. İbn-i Hibban'a göre de Hadisleri Sahihlikten
düşmüştür. Hıvz bakımındanda Sahih Hadis Ravileri ayarında değildir.
Hasen Hadis her ne kadar da Sıhhat açısından
Sahihten aşağı olsada dini konularda amel konusunda Sahih gibidir. Hatta bazı
Alimlere göre rivayet tariki çok olursa Sahih bile sayılır. Nitekim Tirmizi,
Ebu Davud, El-Hibban, El-Hakim ve İbn-i Huzeyme gibi Hadis Alimleri Sahih
Hadisleri toplamak üzere tasnif ettikleri kitaplarına Hasen Hadisleri almakta
bir mahsur görmemişlerdir. Bu Alimler her ne kadarda Hasen Hadisleri kitaplarına
almışlarsada yinede onun Sahih Hadisle bir olmadığı ve daha aşağı bir seviyede
olduğu görüşündedirler. Hasen Hadislerin ancak rivayet tarikleri çoğaldığı
takdirde sıhhatine hükmedilebilmesi, Ravilerinin zabt yönünden Sahih Hadis
Ravilerinden aşağı mertebede olduklarındandır.
Her bir yalnız başına
kalsa hüccet olamıyacak iki tarikten gelen bir Hadis'i Dini bir konuda hüccet
olarak almakta yadırganacak bir taraf yoktur. Nasılki başka bir vecihten müsned
olarak gelen yahud o kuvvette bir diğer Mürsel Hadisle kuvvet kazanmış Mürsel
Hadis bazı Alimlere göre Dini meselelerde delil kabul edilir. İki tarikten
gelen Hasen de böyledir (tecrid
mukaddimesi 246).
Ayrıca bakınız HASEN
TÜRLERİ: