MURUET
MURUVVET :
Sözlükte muru'e ve
muruvve şeklinde görülen ve isim veya masdar olarak gelen bir kelimedir.
Adamlık ve insaniyet manasına gelir. Bir insandan beklenen iş ve güzel
hasletleri yerine getirmekten ibarettir.
Hadis ıstılahları
arasında mürüvvet ravinin rivayetinin kabul edilebilmesi için onda bulunması
gereken adaleti sağlayacak melekedir.
İslâm âlimleri şehadet
ve rivayetin kabul edilebilmesi için ravinin önce adaletli olması gerektiği
görüşündedirler. Adalet ise en azından takvayı bırakmamak, mürüvveti ihlal eden
şeylerden kaçınmakla olur. Bunu göre mürüvvet, kişinin adaletli olmasına
hükmetmekte esas olan bir haslet olmaktadır.
Mürüvvetin tarifinde
değişik görüşler vardır.
Bazı fakihlere göre
mürüvvet, nefsini kötülüklernden korumak, halk nazarında insanı kötü gösteren
davranışlardan sakınmaktır. İnsanın yaşadığı toplum içinde o toplumun örf ve
adetlerine uygun yaşaması da mürüvvetten sayılır. Mesela bir erkeğin kadınlara
mahsus elbise giyerek dolaşması yahut kadınlar gibi saçlarını omuzlarına kadar
uzatması mürüvvetsizliğine delalet eder. Aynı şekilde insanların gelip
geçtikleri yollarda birşeyler yemek de mürüvvete aykırı sayılır.
Bazılarına göre de
mürüvvet, yiyip içmede, davranışlarında kendi emsalinin ve akranının ahlakını
yaşamak, zaruret olmadıkça tabaklık, kan almak, dokumacılık gibi mürüvvete
yakışmayan zenaatleri yapmamak ile yolda su dökmek, ahlaksız kimselerle
arkadaşlık etmek, hamamda eğlenmek ve benzeri mürüvvete aykırı yakışıksız
davranışlardan sakınmaktır.
Demek oluyor ki İslâm
âlimleri, mürüvvetin halk nazarında hoş karşılanmayan davranışlardan kaçınmak
gibi güzel ahlakın tamamlayıcısı olan davranışlarla gerçekleşeceği
görüşündedirler. Denilebilir ki adaletin önemli bir görüntüsünü teşkil eden
mürüvvvet, müslüman şahsiyetini en mükemmel seviyeye çıkaran ahlaki melekedir.
Mürüvvete aykırı sayılan
halleri görülen ravinin rivayeti makbul sayılmaz; zira mürüvvetin yokluğu, ya
akıl noksanlığından ya dinin emirlerine ilgisizlikten ya da hayasızlıktan
meydana gelir. Hangisi olursa olsun bu hallerin hepsi kişiye karşı güven
duygusunu yok eder. Bu sebepledir ki hadisciler mürüvvetten yoksun kişilerin
adaletine hükmedilemeyeceği görüşünde birleşmişlerdir. Adaleti olmayan ravinin
ise ne kendisi hadis rivayetine ehil kabul edilir; ne de rivayetlerine makbul
gözüyle bakılır.