SAHİHAN :
İki sahih manasına gelen bu tabir Buhari ve Müslim'in sahihlerine
denir.
Buhârî'nin el-Câmi'u's-Sahîh veya Sahih-i Buhârî denilen eseri ile
Müslim'in el-Câmi'u's-Sahîh ya da Sahih-i Müslim ismiyle tanınan kitabı
Müslümanlarca Kur'ân-ı Kerim'den sonra en sahih kitaplar kabul edilmiştir. Her
iki kitabın da tamamen sahih hadislerden meydana geldiği söylenmiştir.
Gerek Buhârî, gerekse Müslim hadis ilminde yüksek dereceleri
almış, hadis bilgileri bakımından akranlarını hayli gerilerde bırakmış,
özellikle sahih hadisleri sahih olmayanlardan ayırma yeteneğine sahip
âlimlerdir. Buhârî ssahih hadisleri toplamak üzere ilk eser veren kimse olarak
tanmır. Müslim de aynı şekilde sahih hadislere ayrılmış ikinci kitabı meydana
getirmiştir. Bu ve öteki sebepler birleşince her ikisinin aynı isimle meşhur
kitapları İslâm alimlerinin büyük çoğunluğunun kabulüne mazhar olmuştur.
Bazı âlimler es-Sahîhân sahiplerinin bir hadisi sahih kabul etmek
konusunda yalnızca ravilerinin adalet ve zabtına, hadisi irsal edip
etmediklerine bakmakla yetindiklerini, başka önemli noktaları dikkate
almadıklarını ileri sürmüşlerse de iş zannettikleri gibi değildir. Her iki âlim
de hadislerini rivayet ettikleri ricalin kendi şeyhleriyle olan münasebetlerini
de araştırmışlardır. Her ravinin, kendisinden rivayette bulunduğu şeyhin hadis
meclislerine devamı azmidir, çokmudur? Onun memleketinden midir? Hadisleriyle
ilgisi var mıdır? Yoksa yabancı bir beldeden gelip kendisiyle yaptığı
mülakatlarda bazı hadislerini işitip savuşmuş biri midir? Bütün bu hususlar
gibi hadis ve hadis usulü alimlerinin kâmil mahareti olup son derece dikkatli
olmayı alışkanlık haline getirmiş, en büyük alimlerin farkına varacağı mühim
esasları göz önüne almışlardır. Böylesine titiz bir tutumla seçtikleri
hadisleri kitaplarına yazmışlardır. Sahihlerinin Allah Kitabı Kur'ân-ı
Kerim'den sonra en sahih kitaplar kabul edilmesi bu gibi yüksek meziyetlerle
gerçekleşmiştir.
Yukarıda da değinildiği gibi es-Sahîhânda bulunan hadisler
umumiyetle sahih kabul edilmişlerdir. Bununla birlikte hadis alimlerinin
tenkidine uğramış hadisleri de vardır. Böyle hadislerin toplam sayısı 32 dir.
Ancak bazı âlimlerin zayıf gördükleri bu hadislerin hiçbiri, kâdih bir illetle
ma'lul değildir.
es-Sahihânın hangisinin daha sahih olduğu konusunda görüş ayrılığı
vardır. Alimlerin büyük çoğunluğuna göre Sahih-i Buhârî Sahih-i Müslim'den daha
sahihtir. Sebebine gelince Buhârî'deki hadisler ittisal yönünden daha sağlam,
ravileri itkan açısından daha güçlü, daha üstündür. Bununla birlikte tertip
yönünden Sahih-i Müslim daha üstün görülmüştür.
en-Nevevî, es-Sahîhân’ın Kur'ân-ı Kerim'den sonra en sahih
kitaplar olduğuna işaret ettikten sonra şöyle der: “Buhârî'nin kitabı
es-Sahihânın en sahihi, daha çok faydalı olanı, gerek zahirî, gerekse batınî
daha fazla bilgi ihtiva edendir. Müslim'in Buhari'den faydalandığı ve
Buhâri'nin hadis ilminde bir benzeri olmadığını itiraf ettiği sabittir.
Buhâri'nin kitabını tercih konusunda bütün bu zikrettiklerimiz, bütün alimlerin
ve hadis ilminin sırlarına vakıf, bu ilmin inceliklerini iyi bilen itkan
ehlinin benimsediği görüştür.”
Bununla birlikte el-Hâkim'in şeyhi Ebu Ali el-Huseyn b. Ali
en-Nîsâbûrî, Müslim Sahihinin daha sahih, dolayısiyle esah-hu'l-kutub olduğunu
söylemiş, bazı mağribli âlimler de ona tabi olmuşlardır. Sahih olan görüş,
Buhâri'nin üstün olduğu görüşüdür. Nitekim en-Nevevî, Buhâri ile Müslim'i özlü
bir şekilde mukayese ettikten sonra Buhâri'yi tercih sebeplerini açıklarken
şunları söylemiştir:
“Allah rahmet eylesin, Müslim'in usulü -ki bu usulü hakkında
Sahihinin mukaddimesinde icmâ' bile nakletmiştir- şudur: Ona göre an lafzı ile
rivayette bulunan ravinin isnadı, mücerred şeyhi ile muasır olduğu takdirde
görüşmeleri sabit olmasa bile, semi'tu ile mevsul hükmündedir. Halbuki Buhârî,
böyle an lafzıyla rivayette bulunan ravinin isnadını, şeyhi ile görüştüğü sabit
olmadıkça mevsule hamletmez. Her ne kadar Müslim'in sahihinde cevaz verdiği bu
hükümle bir arada uygulanması imkansız olan, hadisi çeşitli tariklardan gelen
rivayetlerini bir araya toplama usulüne uyduğu îçin bu usule uyduğunu iddia
edemezsek de Buhâri'nin kitabını kendi kitabına aslında bu usul üstün
kılmıştır. Şüphesiz Müslim de güzel bir usulle Buhari'den ayrılarak her bir
hadis için bir yer tayin etmiş ve beğenip seçtiği bütün tarîklannı orada
toplamıştır. Bunun gibi aynı hadisin çeşitli isnadlarını, değişik lafızlarını
da aynı yerde bir araya getirmiştir. Müslim'in bu usûlüne göre bir hadisi
bulmak kolaydır. Böylece hadis talibinin aradığı bir hadisin bütün vecihlerini
bir arada bulup istifade etmesi de kolaydır. Bu metotla Müslim'in çeşitli
tanklarından irad ettiği hadislere güven hasıl olur. Oysa Buhâri'de durum
aksinedir. O bir hadisin değişik vecihlerini bir arada vermez, aksine
birbirinden uzak ve farklı yerlerde zikreder. Bu vecihleri, uygun zannedilen
bablardan başka yerlerde zikrettiği de çoktur. Bu, Buhâri'nin anlayacağı bir
incelik yüzündendir. Bu özelliğidir ki talibe Buharîdeki hadislerin tanklarını
toplamak, bir hadisin Bu-harî'nin zikrettiği tanklarına güvenin hasıl olması
zorlaşır. Günümüzde, müteahhir hadis hafızlarından çoğunun bu kabil hadislerde
hata ettiklerini ve Buharîde bulunan pek çok hadisi sırf uygun yerlerde olmayışları
yüzünden reddedildiklerini gördüm.”
es-Suyûti, Sahîh-i Buhâri'nin Sahîh-i Müslim'e tercih sebeplerini
daha çok ittisal ve ricalinin itkanmda görür ve altı yönden açıklar:
“Birincisi, Buhâri'nin Müslim'e göre rivayette teferrüd ettiği ravilerin sayısı
480 kadardır. Bunlar arasında zayıf olduklan söylenenlerin sayısı seksen
kişidir. Halbuki Müslim'in rivayette Buhari'den ayrıhdğı ravilerin sayısı 620
ye ulaşır. İçlerinde zayıf olduğu söylenenler 160 kişidir. Şüphesiz hakkında
zayıf sözü edilmemiş ravilerden rivayet, kadih bir tenkit yapılmamış bile olsa
zayıf olduğu söylenenlerden rivayetten evladır.
İkincisi, Buhârî, zayıf olduğu söylenen ravilerden fazla sayıda
hadis nakletmiş değildir. Buhâri'nin rivayette bulunduğu zayıf ravilerden her
birinin hadislerinin tamamını veya ekseriyetini rivayet ettiği nüshaları da
yoktur. O, Müslim'in aksine, zayıf olarak bilinen nüshalardan İkrime'nin İbn
Abbas'tan rivayet ettiği tercüme hariç hiçbir hadis rivayet etmiş değildir.
Oysa Müslim, Ebu'z-Zubeyr'in Câbir'den; Süheyl'in babasından; Alâ b.
Abdirrahman'in babasından; Hammâd b. Seleme'nin Sâbit'ten gelen nüshaların
ekseri hadislerini kitabına almıştır.
Üçüncüsü, Buhâri'nin hadis rivayet etmekte Müslim'den ayrıldığı
zayıf oldukları söylenen ravilerin çoğu, görüştüğü, hadis meclislerinde
bulunduğu, hallerini öğrenip hadisleri hakkında bilgi sahibi olduğu, aralarında
sahih olanları olma yanlarından ayırt ettiği şeyhlerdir. Müslim'in şeyhleri ise
bunun aksinedir. Onun Buhâri’den teferrüd ettiği zayıf oldukları söylenen ravilerin
çoğu kendi asrından önce yaşamış tabiîlerden sonrakilerdir. Şüphesiz bir
muhaddis şeyhlerinin hadislerini, yaşadığı devirden önce yaşayanlann
hadislerinden daha iyi bilir.
Dördüncüsü, Buhâri, birinci tabaka ricalinden hıfz ve itkanda
zirveye ulaşmış ravilerin hadisleriyle, hadiste tesebbüt ve uzun müddet meşgul
olma itibariyle onu takibeden tabaka ravilerinin hadislerini muttasıl ve
mu'allak olarak nakletmiştir. Halbuki Müslim, el-Hâzimî'nîn de belirttiği gibi,
bu tabakadan asıl olan hadisleri almıştır.
Beşincisi, Müslim, bir şeyhten “an” lafzıyla rivayette bulunan
ravinin rivayetini, o şeyhle muasır olduğu zaman lika sabit olmasa da muttasıl
sayar. Halbuki Buhârî, mülakat sabit olmadıkça hadislerin mevsul sayılamayacağı
görüşündedir. Buhâri'nin zikrettiği babla aslında hiçbir alakası bulunmayan
hadisi nakletmesi bazen, hadisini daha önce bir başka yerde mu'an'an olarak
naklettiği bir ravinin semâ'ını beyan etmek içindir.
Altıncısı, Buhâri ve Müslim'in sahihlerinde bulunan tenkide
uğramış hadislerin sayısı 210 kadardır. Bunlardan sadece Buhâri'de olanlar
seksene varmaz. Geri kalanlar Müslim'dedir. Kuşkusuz, daha az tenkit edilen,
çok tenkit edilenden üstündür.”
en-Nevevî'ye göre Sahih-i Buhâri'nin Sahih-i Müslim'den üstün oluşu
sebeplerinden birisi de alimlerin ittifakla kabul ettikleri Buhârî'nin hadis
bilgisinin, hadislerin inceliklerine vukufunun Müslim'den üstün oluşudur. O,
üstün bilgisiyle hadisleri inceden inceye değerlendirmiş, kitabına sıhhatine
kesin kanaat getirdiklerini almıştır.
İbn Hacer de Mağrib âlimlerinin Sahih-i Müslim-i tercih ediş
sebeplerini Müslim'in hadis tasnif metoduyla şekil ve tertibindeki güzelliğe
bağlamıştır.
Şu hale göre Buhâri ile Müslim'in sahihleri gerek metotlanndaki
sağlamlık, gerekse ihtiva ettiği hadislerin sıhhat yönünden güven verme gibi
sebeplerle İslâm âlimlerinin rağbetine mazhar olmuş kıymetli kaynak eserlerdir.
Her ne kadar her ikisi de bazı yönlerden tendike tabi tutulmuşlarsa da yine de
kıymetlerinden ve sıhhat durumundan bir şey kaybetmiş değillerdir.