ALAMETU’L-VAZ
VAD – VAZ :
Sözlükte “koymak, bir
kimseyi aşağılamak, borcu azalmak, hakaret etmek, boyun vurmak, bir suçu
birinin üzerinden atmak” gibi manalara gelir. Ayrıca iftira etmek, uydurmak anlamını
da verir.
Hadis Usulünde vaz,
uydurmak manasiyle ilgili olarak çeşitli sebeplerle Hz. Peygamber'in ağzından
Hadîs uydurarak ona iftira etmeye denir. Aynı manada ihtilak tabiri de
kullanılmışsa da vaz daha çok kullanılmış ve terim olarak yerleşmiştir.
Mevzu başlığı altında
etraflı bir şekilde değinildiği gibi Hadîs vaz'ı siyâsî ihtilaflarla
başlamıştır. Bu ihtilaflar sonucu siyasi ve itikadı mezheplerin zuhuru Hadis
vaz’ına geniş ölçüde zemin hazırlamştır.
İslâm Tarihinde siyâsî
maksatla ilk defa Hadîs uyduranların şiîler olduğu kabul edilmiştir. Nitekim
İbn Ebî Hadîd bu konuya açıklık getirmek üzere “Bilmiş ol ki fedaille ilgili
mevzu Hadîslerin aslı Şia tarafından gelir. Onları Hadîs uydurmaya sevkeden
âmil hasımlarının düşmanlığı olmuştur... Bekriye, Şia'nın bu faaliyetini
görünce onlar da kendi imamları hakkında Şia'nın Hadîslerine karşılık başka
Hadîsler uydurdular” demiştir.
Abdurrahmân b. Mehdî ile
İmam Mâlik arasında geçen şu konuşmada da Hadîs vaz'ının Irak taraflarında
başladığını gösterir:
“Rivayete göre
Abdurrahmân b. Mehdî bir gün Malik'e şöyle bir soru sorar:
“Biz sizin beldenizde
(Medine'de) kırk günde dört yüz Hadîs ancak işittik. Oysa burada (Irakta)
hepsini bir günde işitiyoruz. (Bunun sebebi ne ola ki?).” Malik bu soruya şu
cevabı vermiştir:
“Bizde sizin darphaneniz
gibi bir darphane yok. Orada gece Hadîs uyduruyor, gündüz dağıtıyorsunuz.”
Basralı meşhur bir
muhaddis ve İmam Mâlik'in güzide talebelerinden olan Abdurrahmân b. Mehdî,
hocasına sorduğu bu soruyla sünnetin yayılma merkezi olan Medine'de günde
ortalama on civarında Hadis işitilirken Irak'ta bunun kat kat fazlasının
yayılış sebebine inmiştir. İmam Mâlik de verdiği cevapta Şia'nın merkezi olan
bu havalide fazlaca Hadîs uydurulduğunu ifade etmiştir. Tanınmış tabiî İbn
Şihâb ez-Zuhrî aynı konuda “eğer demiştir; doğudan bilmediğimiz ve kabul
etmediğimiz birtakım Hadîsler gelmeseydi ne bir tek Hadîs yazardım ne de
yazılmasına izin verirdim.” Bu sözlerdeki “doğu”dan maksat Irak’tır.
Dolayısiyle İbn Şihab da bu sözleriyle vaz hareketinin ilk defa Irak tarafında
başladığına işaret etmiştir.
Siyasî ihtilaflar
üzerine başlayan Hadîs vaz'ı fırkaların ortaya çıkışıyle hızlanmış, zamanla
başka sebeplerin de katılmasıyla alabildiğine artmıştır.
Bir Hadîsin vaz' edilmiş
olduğuna delâlet eden bazı alametler vardır. Bunlar Hadîs Usulü kitaplarında
alâmâtu'l-vaz' adiyle geçerler. Kavide ve mervide bulunan alametler olarak iki
kısımdır. Mevzu başlığı altında bunlardan bahsedilmiştir. Bu bakımdan ayrıca
burada söz konusu edilmeyecektir.
Hz. Peygamber'in
ağzından Hadîs vaz etmek büyük günahtır; zira dinîn hükümlerini değiştirmeye
benzer. Onun söylemediği bir sözü söyledi diyerek nakletmek ise ona iftiradır.
Hadis vaz edenler en ağır şekilde yalancılık ve Hadîs uydurmakla cerh
edilmişlerdir.