SIRAT KÖPRÜSÜNDEN GEÇMEK
Ey
kardeşim! Bilmelisin ki Allah bizi de, seni de kıyamet günün korkularından
koruyup kurtarsın. Çünkü kıyamet gününün o korkunç manzarası ve o korkutucu halleri,
ürperten durumları insana en yakınlarını, ailesini unutturur. İşte bu
korkulardan biri de sırat üzerinden geçerken yaşanan korkudur.
Sırat
aslında cehennem üzerinde kurulmuş, cennete gidişe buradan yol verilmiş olan
bir köprüdür. Sadece köprü uzunluğu üç bin yıllık bir mesafe uzunluğundadır.
Bunun bin yılı iniş, bin yılı yokuş, bin yılı da düz yol olarak kurulmuştur.
İbn
Hacer’in Fethul Bari adlı eserinde anlattığına göre, bunun uzunluğu on beş bin
yıllık bir mesafedir. Öyle ki kıldan ince ve kılıçtan da keskindir. Bunun ilk
başlama noktası bekleme yeridir. Sonu ise merdivenin bulunduğu noktadır. Burası
bir boşlukta kurulmuş basamaklı bir yer olup buradan inilerek cennetin kapısına
varılacaktır.
Şurasını
da bilmelisin ki herkes bu köprüden geçecektir. Buna tüm peygamberler de
dahildir. Köprüden ilk geçecek olan kişi de Efendimiz Muhammed’dir (as). Arkasından
da onun ümmeti geçeceklerdir. Bundan sonra diğer peygamberlerin ümmetleri
geçecekler. O gün peygamberlerden başkası asla konuşmayacaktır. Onların da
sözü: Allah’ım kurtar! Allah’ın kurtar!
Olacaktır.
Buhari,
Müslim ve Tirmizi Ebu Hureyre’den rivayet ediyorlar. Peygamber (as) şöyle
buyurmuştur:
“Sırat
köprüsü cehennemin ortasın
kurulur. Köprü üzerinden ümmetiyle birlikte ilk geçecek
olan kişi
ben olacağım.
O gün peygamberler dışında asla kimse konuşamaz.
O gün peygamberlerin sözü; Allah’ım! Kurtuluş
ver! Kurtuluş ver! Olacaktır.
Cehennemde Sa’dan dikenlerine benzer dikenler vardır.
Siz Sa’danı
hiç gördünüz mü? Sahabeler, “evet” dediler. Allah Resulü şöyle
buyurdu: İşte o çengeller
Sa’dan dikenleri gibidirler. Ne var ki onların
ne kadar büyük olduklarını ise
Müslim
ile Tirmizi’nin rivayetine göre Hz. Aişe şu ayeti okumuştur: “Yer başka
bir yer, gökler de başka
gökler haline getirildiği, insanlar bir ve gücüne
karşı
durulamaz olan Allah’ın huzuruna çıktıkları
gün Allah bütün zalimlerin cezasını
verecektir.” (İbrahim,
Hz.
Aişe, “ey Allah’ın elçisi! İnsanlar nerede olacaklar” diye sormuş, Allah Resulü
(as) de şöyle buyurmuştur: “Sırat köprüsünün
üzerinde olacaklar.”
İnsanlar
sırat köprüsünden geçerlerken hepsi aynı şekilde oradan geçip gidemeyeceklerdir.
Çünkü herkesin geçişi dünyada işlediği ameline göre olacaktır. Kimisi adeta
yıldırım gibi geçip gidecek, kimisi kasırga gibi geçip gidecek, kimi bir kuş
gibi geçecek, kimisi de adeta yarış atı gibi oradan geçip gidecektir. Kimi
koşarak, kimi yürüyerek, kimisi de tökezleyerek geçip giderken kimileri de
yüzükoyun sürünerek geçmeye çalışacaklardır. Kısaca insanlar dünyada iken ne
kadar mana yönünden doğru ve dürüst idilerse, dünyadaki sıratları ve çizgileri
ne idiyse ahirette de gözle görülür ve üzerinde yürünür bir köprüden, sırattan
geçeceklerdir. Nitekim yüce Allah bu konuda buyuruyor ki:
“İçinizden,
oraya uğramayacak
hiçbir kimse yoktur. Bu, Rabbin için kesinleşmiş
bir hükümdür. Sonra biz, Allah’tan sakınanları
kurtarırız;
zalimleri de diz üstü çökmüş olarak orada bırakırız.”
(Meryem,
Bilmelisin
ki, sırat köprüsünden her geçen kişi azap olunacak veya buradan geçerken cehennem
ateşinin hararetini hissedecek, böyle bir şey yoktur. Çünkü buradan geçenlerden
kimisi göz açıp kapanana dek bir zaman dilimi içerisinde geçip gidecek, kimisi
de çakan şimşek gibi geçip gidecektir. Bunlar geçerlerken burada hiçbir şey
duyup hissetmeyeceklerdir. Ancak bunlar cehennem ateşinin üzerinde kurulu bulunan
bu köprüden geçecekler ve görecekler ama bu onlar için bir nimeti görüp
kavrayabilme imkânını verecektir. Çünkü bu kimseler cehennem ateşini, onun
azabını ve tabakalarını gördüklerinde gerçek nimetin ne olduğunu kesin olarak
kavrayacaklardır. Eğer Allah kendilerini cennete koymamış olsaydı, bu takdirde
onun nasıl bir nimet olduğunu buradan geçmeleri sebebiyle gerçeği anlamış
olacaklardır. Çünkü Allah kendilerini cehennem ateşinden kurtarmış ve onları en
büyük nimet olan cennetine sokmuştur. Nitekim Allah Teala buyuruyor:
“Tarafımızdan
kendilerine güzel akıbet takdir edilmiş
olanlara gelince, işte bunlar
cehennemden uzak tutulurlar. Bunlar onun uğultusunu
duymazlar; gönüllerinin dilediği
nimetler içinde ebedi kalırlar.”
(Enbiya,
i