İKTİDA İLE İLİGİLİ
DİĞER MESELELER
510 MÜDRİK: Lûgat
manası "idrak eden" demektir. Molla Hüsrev:
"Müdrik, İslâmi ıstılâhta imam ile beraber,
rek'atların tamamını (yani namazı) kılan kimsedir.(261)
tarifini esas almış!.. İbn-i Abidin: "Müdrik (imama
yetişen) lahik ve mesbuk olmaz. Bu hüküm musannıfın Bahır
ve Dürer sahiplerine uyarak müdriki: "Namazı tam olarak
imamla kılandır" şeklindeki tarifine binaendir. Yani
müdrik bütün rek'atlarda imama yetişendir. İster tahrime'de
yetişsin; isterse ilk rek'atın bir cüzünde yetişerek sonunda
oturuncaya kadar imamla beraber olsun. Ve ister imamla beraber
selâm versin ister ondan önce selâm versin"(262)
hükmünü zikrediyor.
511 MESBUK: İmam'a
birinci rek'at'ta iktida edemeyen kimseye mesbûk denir. Molla
Hüsrev: "İmam, mesbûk olan kimseyi bazı rek'atler
itibariyle geçer. O kimse imama; iki rek'atlı namazda (Mesela
sabah namazında) birinci rek'atın edasından sonra yetişir ve
dört rek'atlı olan namazda, üçüncü rek'atta
yetişir"(263) hükmünü zikrederek, konunun
anlaşılmasını kolaylaştırmaktadır. Mesbûk hakkında
birçok hüküm vardır. Şimdi bunları izaha gayret edelim.
512 Mesbûk; İmam'a kıraatı
açık olan rek'ata yetişerek uyarsa, Senâ'yı (Sübhaneke'yi)
okumaz. Hülâsa'da da böyledir. Sahih olan budur. Ancak bu
durumda mesbûk; yetişemediği rek'atı kılmaya kalktığı
zaman; Senâ'yı (Sübhaneke'yi) okur ve kıraat için istiâzeyi
getirir. Feteva-ı Kadıhan'da, Hülâsa'da ve Zarihiyye'de de
böyledir.(264) İmam'a rükû halinde veya secdede iken yetişen
kimse, zann-ı galibi ile hareket ederek araştırır. Eğer
senâ'yı okuduktan sonra Rükû'a veya Secde'ye
yetişebileceğine kalbi kanaat getirirse, gizlice okur. Bu
kanaate varamazsa Senâ'yı terkeder. Ancak imama ka'de'de
(Oturuş esnasında) yetişen kimse, sübhaneke'yi okumaz; hemen
tekbir alıp oturur. Bahrû'r Raik'te de böyledir. Mesbûk;
yetişebildiği rek'atleri imam ile birlikte kılar; sonra da
yetişemediği rek'atleri tek başına kaza eder. Kaza ederken
Sübhaneke'yi (Senâ'yı) okur. Essah olan rivayet mesbuk'un
kıraatı terkederek kaza eylediği namazın fasid
olacağıdır.(265) Ayrıca imam iki tarafına selâm vermeden,
yetişemediği rek'atleri kaza etmek için kıyama kalkmaz. Zahir
olan rivayet budur. Ancak bazı hallerde kalkabilir. Bunlar:
Meshetmiş olan mesbuk, mesh müddetinin çıkmasından korktuğu
zaman, özür sahibi olan mesbûk, vaktin çıkmasından
korktuğu zaman, Cum'a namazında ikindi vaktinin girmesinden
korktuğu zaman, sabah namazında, güneşin doğmasından
korktuğu zaman, kendisinden herhangi bir hadesin vuku
bulacağından çekindiği zaman ve imam'ın selâm vermesini
beklediği takdirde; insanların önünden geçmesinden korktuğu
zaman, teşehhüd'den sonra selâmı beklemeden kalkabilir.
Vecizü'l Kerderi'de de böyledir.(266)
513 Mesbûk; Kur'an-ı Kerim
okuma (Kıraat) hususunda namazın evvelini, teşehhüd hususunda
sonuna kaza eder.(267) İbn-i abidin: "Mesbûk bütün
rek'atlarda veya bazılarında imama yetişemeyen kimsedir.
Bütün rek'atlarda veya bazılarında imama yetişemeyen
kimsedir. Bütün rek'atlarda yetişememek, son rek'atın
rükûundan sonra yetişmekle tahakkuk eder. Mesbûk
Sübhaneke'yi okur ve euzü besmele çeker. Çünkü bunlar
kıraat içindir. Kıraatı da ifa eder. Zira kıraat hakkında
namazın başını (evvelini) kaza eder, nitekim gelecektir.
Hatta kıraatı terkederse namazı bozulur"(268) hükmünü
zikretmektedir.
514 LAHİK: Önce imama
iktida edip; sonra uyku, abdestin bozulması veya izdiham gibi
sebeplerle namazının bir kısmını kılamayan, daha sonra
yeniden iktida eden kimsedir.(269) Molla Hüsrev: "Bütün
rek'atları kaçıran kimseye veya imama iktida'dan sonra
rek'atların bazısını kaçırana verilen isimdir"(270)
tarifini esas almış!.. Bahsin hemen devamında da "Şöyle
ki o kimse birinci rek'atta imama iktida eder. Namazda iken
abdesti bozulur, gider abdest alır ve imama yetişir. Veya o bir
rek'atı, iki rek'atı, üç rek'atı edâ ettikten sonra;
abdesti bozulursa, gidip abdest tazeler, kaçan rek'atları
kılar" hükmünü beyan etmektedir. Lahik; zayi ettiği
rek'atları edâ ederken; sanki imamın arkasında imiş gibi,
okumadan kılar. Sehvetse de, sehiv secdesi yapmaz. Vecizü'l
kerderi'de de böyledir.
515 Şurası muhakkaktır ki;
herhangi bir mü'min namaz kılarken hata edebilir. İslâm
ûleması: "Ümmetimden hata kaldırılmıştır"
Hadis-i Şerifini; hatanın günahının kaldırıldığına
hamletmiştir. Bu konuda İbn-i Abidin şunları zikrediyor:
"Fetih sahibi diyor ki;" Bu lafızla (Ümmetim'den hata
kaldırılmıştır şeklinde) bu hadis, hiçbir hadis kitabında
bulunmamıştır. Hadis kitaplarında olan şudur: "Muhakkak
Allah ümmet'ten hata ve unutmayı, bir de zorla
yaptırıldıkları şeyi kaldırmıştır" Bu hadisi İbn-i
Mace, İbn-i Hibban ve hakim rivayet etmiş; Hakim onun Buhari
ile Müslim'in şartlarına göre sahih olduğunu söylemiştir.
Günah'dan murat; uhrevi hükmüdür. Binaenaleyh dünyevi
hükmü, yani fesad ile itiraz edilemez. Zülyedeyn'in ismi
Hırbak'tır. Elleri yahud bir eli uzunmuş. Zülyedeyn Hadisi
şudur: "Namaz mı kısaldı yoksa unuttun mu?" dedi.
Resûlullah (sav): "Ne unuttum, ne namaz kısaldı"
buyurdu. Hırbak: "Hayır unuttun ya Resûlullah!.."
dedi. Bunun üzerine cemaate dönerek: "Zülyedeyn doğru mu
söyledi?" diye sordu. Cemaat: "Evet " diye
işaret ettiler. Zeyle-i Müslim Hadisinin tamamı şöyledir.
Muaviye b. Hakem Es Sülemi'den rivayet olunmuştur. Demiştir
ki: "- Bir defa ben Resûlullah (sav) ile birlikte namaz
kılıyordum. Aniden biri aksırdı. Ben
"Yerhamükellah" dedim. Bunun üzerine cemaat bana göz
attılar. Ben: "-Vay canına size ne oluyorda bana
bakıyorsunuz" dedim. Bu sefer elleriyle uyluklarına
vurmaya başladılar. Beni susturmak istediklerini görünce
sustum. Resûlullah (sav) namazını kılınca beni çağırdı.
Annem-babam feda olsun!.. Ben ondan evvel ve sonra onun kadar
güzel öğreten görmedim. Vallahi bana ne surat astı, ne
döğdü, ne söğdü!.. Sonra: "- Gerçekten bu namaz öyle
bir şeydir ki; onda insan sözünden hiçbirşey caiz değildir.
O ancak tesbih tekbir ve Kur'an okumaktan ibarettir
buyurdular.(271) İbn-i Abidin bahsin devamında hadisle ilgili
bazı izahlar yapmaktadır. Bizim bunu zikretmemizin sebebi
şudur: "Mü'minler, hata yapan herhangi bir kardeşini
uyarırken, Resûl-i Ekrem (sav)'in sünnetine
uymalıdırlar." Kaba ve katı yürekli olmak, hiç kimseye
birşey kazandırmaz!..
516
Kendisine iktida olunan imam ile; cemaat arasında namazın kaç
rek'at kılındığı hususunda ihtilaf ortaya çıksa ve cemaat:
(Meselâ öğle namazının farzı için) "Üç Rek'at
kıldırdın" dese, İmam da: "Hayır dört rek'at
kıldırdım" iddiasında bulunsa; eğer imam iddiasında
kat'i bir kanaata sahip ise, cemaatin sözüne uyarak namazı
iade etmez. Ancak kat'i kanaati yoksa, cemaatin sözüne uyup,
namazı yeniden kıldırır.(272)