NAMAZI EDA EDERKEN HADES'İN
VAKİ OLMASI (ABDEST'İN BOZULMASI)
517 Namazı edâ ederken
abdesti bozulan kimse; namazdan ayrılır. Eğer o kimse imamet
görevinde ise yerine birisini geçirir, abdest alır ve namaza
kaldığı yerden başlar.(273) İmam-ı Şafii (rha) indinde
ise; namaza kaldığı yerden başlamaz, yeniden kılar. Zira
onun indinde yürümek ve namazdan ayrılmak namazı ifsad eden
bir olaydır. Hanefi fûkahası Resûl-i Ekrem (sav)'in:
"Namazı edâ ederken kusan, burnu kanayan veya mezisi gelen
kimse namazdan ayrılsın, abdest alsın ve konuşmadığı süre
içerisinde namazına bina etsin (yani kaldığı yerden devam
etsin) Hadis-i Şerifini esas almıştır."(274) Ancak
bina'nın sahih olabilmesi için bazı şartlar vardır. Bunlar:
1. Bina'nın caiz olması
için; mükellefin bu hadeste ve hades'in meydana geliş
sebebinde kendi isteğinin bulunmaması şarttır. Meselâ:
Mükellefin namaz içinde abdesti idrar, yellenme veya burun
kanaması sonucu bozulduğu zaman; eğer bunda kasıd mevcud ise,
namazı ifsad olmuştur. Ayrıca abdestin bozulma şekli guslü
gerektirmemelidir. Yani şehvetle meni inerse, velev ki kasdı
olmasa da namazı bina edemez. Yeniden kılar.
2. Kendi iradesinin dışında
abdesti bozulan mükellefin; namazdan ayrıldıktan sonra namaza
mani olan bir harekette bulunmaması esastır. Mesela; konuşma,
gülme, yeme-içme, kadının abdest için ayağını açması ve
bunun gibi!..
3. İlk abdesti bozulan
mükellefin; alacağı ikinci abdestin bozulmasını gerektiren
bir halin bulunmaması şarttır: Mesela: Teyemmüm ederek namaza
duran bir kimsenin abdesti bozulduğunda, ikinci abdest için
namazdan ayrılır. Ancak bu sırada suyu bulursa, namazını
bina edemez. Özürlü olan kadın da, namazdan ayrıldıktan
sonra özürü biterse, bina edemez.(275)
518 İmam-ı Merginani;
"Namazı yeniden edâ etmek daha efdaldir. Zira bu sayede
ihtilaf şüphesi ortadan kalkar. Denilmiştir ki; tek başına
namaz kılan (yani cemaatle değil, ferdi olarak edâ eden)
kimse, namazını yeniden edâ eder. Ancak imam ve muktedi,
cemaatin faziletinden mahrum olmamak için (Şartlara riayet
ederek) kaldıkları yerden devam ederler."(276) hükmünü
beyan etmektedir.
519 Namazı edâ ederken;
imamet görevinde bulunan kimseden hades vaki olursa, yerine
birisini geçirir. Hanefi fûkahası Resûl-i Ekrem (sav)'in:
"Sizden birisi namazını edâ ederken; kustuğu veya burnu
kanadığı zaman elini ağzına koysun ve namaza başında
iktida eden (Müdrik'i) birisini yerine geçirsin" Hadis-i
Şerifini esas almıştır.(277) Buna fıkıh ıstılâhında
"İstihlaf" denir. İstihlaf: "Namazı edâ
ederken imamın, herhangi bir sebebten dolayı, kendi yerine
başka birisini geçirmesidir"(278) Namazı bina etmenin
caiz olduğu her durumda; imamın da yerine bir başkasını
geçirmesi caizdir.
520 "İmamın istihlaf
etmesi caizdir" denilmiştir. Sebebi bu husustaki
ihtilaftır. İbn-i Abidin: "Hatta su mescidin içinde ise
abdest alıp namazı üzerine bina eder. İstihlafa hacet
yoktur." Nitekim bunu Zeylei söylemiştir. Mescidin içinde
su yoksa efdal olan istihlaf yapmaktır. Mustafa nam eserde de
böyle denilmiştir. Metinlerden anlaşılan; her iki halde de
istihlafın efdal olmasıdır. İbn-i Melek'in Mecmâ
şerhindeki: "Cemaatin namazını korumak için imamın
istihlaf yapması icab eder" ifadesi söz götürür. Bahır
buna Nehir'in şu sözüyle cevap verilir: "Vacib olması
vaktin darlığında gerektir" Sirac'tan naklen nehirde
bildirildiğine göre Cenaze namazında bile istihlaf caizdir.
Esah olan kavil budur. "Velev ki işaretle olsun"
Fethû'l Kadir sahibi diyor ki: "Burada sünnet, işareti
burnu kanadığını iham etmek için, sırtını
kamburlaştırarak burnunu tutmak sûretiyle
yapmaktır"(279) hükmünü beyan ediyor. Eğer kendisinde
hades vaki olan imam; yerine birisini geçirmez, cemaatte bu işi
yapmazsa, imamın mescidden çıkması durumunda cemaatin namazı
ifsad olur.(280)
521
Hades'in vaki olmasından sonra oyalanmamak esastır. Molla
Hüsrev: "Hades'in vukuundan sonra, bir rükün edâ edecek
kadar oyalanmak binayı (Namazı kaldığı yerden tamamlamayı)
men eder"(281) hükmünü zikretmektedir.