592 Önce "Teravih"
kelimesi üzerinde duralım. Teravih, teravihanın çoğuludur.
Teraviha; oturma, istirahat etme manasına isimdir.(419) Kökü
"Raha"dır. "Raha"; dinlenmek, ara vererek
devam etmek gibi manalara gelir. Bu namazda mü'minler her dört
rek'attan sonra oturup dinlendikleri için bu ad ile
sıfatlandırılmıştı. Hz. Abbas (ra)'dan rivayet edilen bir
Hadis-i Şerif'te Resûl-i Ekrem (sav)'in; her dört rek'atta
istirahat buyurduğu bilinmektedir.
593 Teravih namazı; beş
teravihadır. Her teravihada iki selamla dört rek'attır.
Siraciye'de de böyledir. Bize göre, cemaatle beş teravihadan
fazla kılmak mekruhtur. Hulasa'da da böyledir. Teravihin vakti
yatsı namazından sonra başlar, fecrin doğuşuna kadar devam
eder.(420) Malûm olduğu üzere Teravih namazı; ramazan ayı
içerisinde mü'min erkek ve kadınlara sünnet-i müekkede'dir.
Orucun değil, vaktin sünnetidir. Dolayısıyle herhangi bir
özürden dolayı oruç tutamayan kimseler de, teravih namazı
kılabilirler. Bu husustaki tertib; önce yatsı namazını,
sonra teravih namazını, daha sonra da vitir namazını edâ
etmektedir. Hz. Ömer (ra)'in ictihadı (ve Sahabe-i Kiram'ın
muvafakatı) ile cemaatle edâ edilir. İbn-i Abidin:
"İhtiyar'da zikredildiğine göre Ebû Yusuf (rha) İmam-ı
Azam (rha)'a teravihi ve Hz. Ömer (ra)'in fiilini sormuş; o da
cevabı vermiştir: "Teravih Sünnet-i Müekkede'dir. Hz.
Ömer (ra) onu kendiliğinden ortaya çıkarmamıştır. Bu
hususta bid'at da işlemiş değildir. Onu ancak elindeki bir
esasa ve Resûl-i Ekrem (sav)'den bellediği bir bilgiye
istinaden emretmiştir"(421) buyurmaktadır. Dolayısıyle;
teravih namazının cemaatle edâ edilmesi, bazı çevrelerin
zannettiği gibi "Bid'at-ı Hasene'ye" delil değildir.
Aksine Hz. Ömer (ra)'in ictihadı ve Sahabe-i Kiram'ın
muvafakatı sözkonusudur. Esasen Resûl-i Ekrem (sav)'in
"Benim ve Raşid halifelerimin sünnetine
sarılınız"(422) buyurduğu sabittir.
594 Bir mükellef; teravih
namazını evinde cemaatsiz (ferdi olarak) edâ etse veya
kadınlar evlerinde yalnız başlarına kılsalar, caizdir.
Miracü'ddiraye'de de böyledir. Ancak bir belde halkı; teravih
namazı için cemaati topluca terkederlerse kötü bir iş
yapmış ve günah işlemiş olurlar. Serahsi'nin Muhıyt'inde de
böyledir.(423) İmam-ı Yusuf (rha)'tan rivayet edilmiştir ki;
bir mükellef teravihi (imamla edâ ettiği gibi) cemaat halinde
evinde edâ etse, bu daha efdaldir. Sahih olan şudur ki;
şüphesiz evde olan cemaat için fazilet vardır. Mescidde
kılan cemaat içinde başka bir fazilet vardır. Gerek cemaatle,
gerekse münferiden teravih namazını kaçıran kimse, onu asla
kaza edemez.(424)
595 İki tervihâ arasında,
bir terviha miktarı oturmak (istirahat etmek) müstehabtır.
Terviha, biraz oturup, istirahat etmek demektir. Siraciye'de de
böyledir. Bu oturma ve istirahat esnasında cemaat serbesttir;
dileyen tesbih çeker dileyen sükût eder. Terviha'da Mekke ehli
yedi şaft ile tavaf eder ve tavaf namazı kılar. Medineliler
ise; ayrı ayrı dörder rek'at namaz kılarlar. Tebyin'de de
böyledir. Teravih namazında beş selamdan sonra istirahat
cumhur indinde mekruhtur. Kafi'de de böyledir.(425)
596 Ulema; teravihin her çift
rek'atı için niyeti tazelemek şart mıdır? suali
çerçevesinde ihtilaf etmiştir. İbn-i Abidin bu konuda
şunları kaydetmektedir: "Hülâsa'da buna "Evet sahih
kavle göre şarttır. Çünkü her çift rek'at başlı-başına
bir namazdır" diye cevap verilmiştir. Haniye'de ise;
"Esah kavle göre şart değildir. Zira bütün teravih bir
namaz mesabesindedir. Tatarhaniye'de de böyledir"
denilmektedir. Zahirine bakılırsa; hilaf niyetin aslındadır.
Bana kalırsa sahih olan kavil birincidir. Çünkü teravih
kılan kimse selam vermekle hakikaten namazdan çıkmıştır.
Binaenaleyh yeniden namaza girmek için mutlaka niyet lazımdır.
Hilaftan kurtulmak için bunun daha ihtiyat olduğunda da şüphe
yoktur"(426)
597
Sünnet ve nafile namazları evde kılmak efdaldir. Çünkü
Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Farz namazlar müstesna, bir
kimsenin en efdal namazı evinde kıldığı namazdır"(427)
Hadis-i Şerifi esas alınmıştır. Hulvani; "Efdal olan,
teravih hariç, bütün sünnet ve nafile namazları evde
kılmaktır" buyurmaktadır.