CUM'A NAMAZI İLE İLGİLİ
DİĞER MESELELER
649 Cum'a Namazı iki
rek'attır. Her iki rek'atında da Fatiha Sûresi ve Zammı Sûre
açıktan okunur. Serahsi'nin Muhıyt'inde de böyledir.(534)
Cum'a Namazı'na teşehhüdde veya sehiv secdesinde yetişen
kimse namazını tamamlar. Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Sizler
namazdan yetiştiğinizi kılın ve kaçırdığınızı da kaza
edin" Hadis-i Şerifi esas alınmıştır.(535) "Cum'a
İmamı" hutbe için minbere çıktığı zaman insanlar
namaz kılmayı ve konuşmayı terkederler. İmam-ı Azam Ebû
Hanife (rha) bu hususta Resûl-i Ekrem (sav)'in "İmam
hutbeye çıktığı zaman, ne namaz kılmak vardır, ne de
konuşmak" Hadis-i Şerifini esas almıştır.(536) Muhakkak
ki namaz kılmak ve konuşmak "Hutbe'yi" dinlemeye mani
olur.
650 Kılıç zoruyla (yani
savaşla) fethedilen her şehirde "Cum'a İmamı"
minber üzerine kılıçla çıkar. Bu fiilde: "O beldenin
kılıçla (silahla) fethedildiğini, şayet onlar İslâm'dan
dönecek olurlarsa, o şehrin ebedi mü'minlerin elinde
kalacağını ve İslâm'a geri dönünceye kadar onlarla
savaşacaklarını" ilan etme vardır. Tatarhaniyye'de de
böyle zikredilmiştir.(537) Bilindiği gibi; üzerinde
bulunduğumuz topraklar "Küffar"dan savaş yoluyla
alınmıştır. Dolayısıyle "Cum'a İmamı'nın"
minbere mutlaka kılıçla (silahla) çıkması gerekir.
651
Resûl-i Ekrem (sav) hicretten önce ve birinci Akabe
bey'atından hemen sonra Hz. Esad b. Zürare (ra)'yi Medine'de
mukim olan mü'minlere " Cum'a Namazı'nı"
kıldırmakla görevlendirmişti.(538) Abdurrahman Ka'b b. Malik
(ra)'in şöyle dediği rivayet edildi. "Babam, Cum'a günü
Ezânı işitince, Esad b. Zürare'ye rahmet okurdu da bunun
sebebi sorulunca: "Çünkü o, Neki El Hadimat'ta Beyada
oğullarının kara taşlı topraklarında "Hezm
En-Nebit" adındaki köyde bize Cum'ayı kıldıran ilk
insandır" dedi. O zaman babama: "Kaç kişi
idiniz?" diye sordum. "- Kırk kişi idik"
dedi"(539) İmam-ı Şafii (rha) bu hadisi delil ittihaz
ederek, en az cemaatin kırk kişi olmasına kail olmuştur.(540)
Daha sonra Resûl-i Ekrem (sav)'in Hz. Mus'ab b. Umeyr (ra)'i,
Kur'an-ı Kerim'i öğretmek ve cum'a kıldırmak üzere
görevlendirdiği bilinmektedir. Bunlar hicretten önceki
olaylardır. Mekke'de Resûl-i Ekrem (sav) ve Sahabe-i Kiram
(Hicretten önce) cum'a namazı'nı kılmamışlardır. Resûl-i
Ekrem (sav) ilk Cum'a Namazı'nı Hicret esnasında Medine
yakınlarında Beni Salim b. Avf kabilesinden topraklarında
kıldırmıştır. Cum'a namazı'nın Mekke'de mi, Medine'de mi
farz olduğu hususunda müfessirler arasında ihtilaf
vardır.(541) Ancak Hz. Esad b. Zürare (ra)'in kendi reyi ile;
dört rek'at olan öğle namazını terkedip, iki rek'at cum'a
namazı kıldırmasının mümkün olmadığını beyan eden
ûlema; "Mekki" olduğuna kaildir. Allahû'a'lem.