BAYRAM NAMAZLARI
652 Önce "İyd"
kelimesi üzerinde duralım. Bu kelime "Avdet"den
alınmıştır. Avdet; dönmek manasınadır. Bayramlara
"İyd" denilmesi ûlema'dan bazılarına göre, her
sene tekerrür ettikleri içindir.(542) Muteber bütün fıkıh
kitaplarında; " Cum'a Namazı babından" hemen sonra,
bayram namazları konu edilmiştir. Hatta Ehl-i Sünnet ve'l
Cemaat'in "Akaid" kitablarında: "Cum'a ve Bayram
namazlarının edâsı için ûlû'lemr'e ihtiyaç
vardır"(543) denilmek suretiyle, iki namaz yine bir arada
zikredilmiştir. İbn-i Abidin: Cevhere'de şöyle denilmiştir:
"Bayramla Cum'a'nın münasebeti meydanda olup, şudur:
Bunların her ikisi de, büyük cemaatle kılınır. İkisinde de
kıraat aşikare okunur. Hutbeden maada; birinin şartı ne ise
diğerinin şartı da odur. Cum'a Namazı kime farz ise, bayram
da ona vacibtir. Cum'a Namazı'nın evvel zikredilmesi farz
olduğu ve çok tekerrür ettiği içindir"(544) hükmünü
zikreder.
653 İmam-ı Merginani:
"Bayram Namazı, üzerine Cum'a namazı farz olan her
mükellefe vaciptir"(545) hükmünü beyan etmektedir.
Dolayısıyle bir kimsenin üzerine "Bayram
Namazı'nın" vacib olması için:
1) Hür olmalıdır: Köle ve
esir olan mü'minlere vacib değildir.
2) Erkek olmalıdır.
3) Mûkim olmalıdır.
4) Sıhhatli olmalı ve
yürümeye gücü yetmelidir. Kötürüm, felçli ve âmâ olan
kimselere vacip değildir.
654 Bayram Namazı'nın edâ
edilebilmesi için; mükellefin dışında aranan şartlar da
şunlardır:
1) Şehirde mûkim olmak:
Köylerde bayram namazı kılmak tahrimen mekruhtur.(546)
2) Ulû'lemr'in bizzat kendisi
veya görevlendirdiği bir kimse bulunmalıdır ve bayram namazı
için izin vermelidir.
3) Vaktinde edâ edilmelidir.
4) İzn-i âmm.
5) Cemaattir.
655 Mescid ne kadar büyük
olursa olsun; "Bayram Namazı" için mûsallaya
(namazgaha) çıkmak sünnettir. Alimlerimizin ekserisinin
görüşü budur. Muzmarat'ta da böyledir.(547) Ramazan
Bayramında; namaz kılmak için musallaya gitmeden önce bir
şey yemek, gusül abdesti almak, misvak kullanmak, tertemiz
giyinmek ve güzel kokular sürmek müstehabtır. Zira rivayet
edilmiştir ki; Resûl-i Ekrem (sav) Ramazan Bayramı gününde,
namaz kılınacak yere çıkmazdan önce yerdi ve her iki bayram
da (Ramazan ve Kurban) gusül abdesti alırdı.(548) Kurban
Bayramı da; tıpkı Ramazan Bayramı gibidir. Yalnız tek bir
fark vardır. Şöyle ki; Kurban Bayramı'nda namazdan önce
birşey yememek müstehabtır. Zira bir kimsenin Kurban
Bayramı'nda, ilk yediği şeyin kurban eti olması esastır. Bu
Allahû Teâla (cc)'nın bir ziyafetidir. Hidaye şerhi Aynî'de
de bu şekilde zikredilmiştir.(549)
656 Bayram Namazı'nın edâ
edileceği yere; (Musalla'ya veya Mescid'e) sakin ve vakûr
adımlarla gitmek ve bu esnada tekbir getirmek gerekir. İmam-ı
Merginani: "Kurban bayramında tekbir getirilmesi şer'an
sabit olmuştur. Çünkü o vakit, tekbir vaktidir"(550)
hükmünü zikretmektedir. Kurban Bayramı'na giden mükellef;
tekbirleri açıktan (yüksek sesle) getirir. Ramazan Bayram'ı
namazına giderken; tekbirlerin gizli olması esastır. Nitekim
Feteva-ı Hindiyye'de: "Ramazan Bayramı'nda ise, tekbirler
açıktan alınmaz. Muhtar olan ve kabul edilen görüş de
budur. Giyasıye'de de böyledir. Müstehab olan da bu
tekbirlerin gizli olmasıdır. Cevheretü'n Neyyire'de de
böyledir"(551) hükmü kayıtlıdır. Unutulmaması gereken
bir husus da şudur: Bayram namazlarından önce musallada veya
mescidde nafile namaz kılınamaz. Molla Hüsrev bu konuyu izah
ederken: "Zira Resûl-i Ekrem (sav) namaza karşı çok
şiddetli istek duymasına rağmen, nafile kılmamıştır. Eğer
nafile namaz kılmak caiz olsaydı, cevazı öğretmek
maksadıyla yapardı"(552) buyurmaktadır.
657 Bayram Namazı'nı iki
ayrı yerde kılmak caizdir. İmam-ı Muhammed (rha)'e göre ise,
Bayram Namazları'nın üç yerde kılınması da caiz olur.
İmam-ı Ebû Yusuf (rha)'dan gelen kavle göre, bu caiz olmaz.
Muhıyt'te de böyledir.(553) Dolayısıyle " Bayram
Namazlarını" şehirde tek bir camide kılmak, bu mümkün
olmazsa iki yerde kılmak esastır. Üç yerde kılınması
hususunda İmam-ı Yusuf (rha) "caiz olmaz" demiştir.
658 BAYRAM NAMAZI'NIN VAKTİ:
Bayram namazının vakti; güneşin yükselmesinden zevale kadar
olan süredir. Çünkü Resûl-i Ekrem (sav); güneş bir mızrak
veya iki mızrak yükselmiş iken, Bayram namazlarını
kılardı. Rivayete göre; Resûl-i Ekrem (sav) döneminde bir
topluluk, zevalden sonra gelip "Hilal"i gördüklerini
beyanla, şehadette bulunmuşlardır. Resûlullah (sav)'de;
ertesi günü musalla'ya çıkılmasını emir buyurmuştur.
Eğer zeval vaktinden sonra Bayram Namazı'nı edâ etmek caiz
olsaydı, tehir etmezlerdi.(554) Güneş zevale erdiği zaman,
Bayram Namazı'nın vakti çıkar.(555)
659 BAYRAM NAMAZI NASIL
KILINIR?: Üzerine Bayram Namazı vacib olan mükellef; önce
kalp ile niyet ederek; "Allahû Teâla (cc)'nın rızası
için Bayram Namazı kılmaya niyyet ettim. Uydum hazır olan
imama" der ve imam ile birlikte iftitah tekbirini alır. Hem
imam, hem de cemaat tarafından gizli olarak
"Sübhaneke" okunur. Sonra imam; ellerini kulakları
hizasına kaldırarak yüksek sesle "Allahû ekber"
der!.. Zira Resûl-i Ekrem (sav): "Eller başka zaman
kaldırılmaz. Ancak yedi yerde kaldırılır"(556)
buyurmuş ve bu yedi yer arasında "Bayram
Tekbirlerini" zikretmiştir. Bu tekbir sayısı üçtür.
Tekbirler arasında eller bağlanmaz, salıverilir. Zahiriyye'de
de böyledir.(557) Üçüncü tekbirden sonra eller yeniden
göbek altında bağlanır. İmam gizli olarak (Eûzü-besmele)
istiaze yapar, sonra sesli olarak Fatiha Sûresi'ni ve buna ilave
olarak herhangi bir sûreyi okur. Cemaat ise hiçbir şey
okumadan imamı dinler. Sonra imam birinci rek'atın rükûunu ve
secdesini edâ ederek ikinci rek'at için doğrulur. Cemaatte
imamla birlikte rükû ve secdeleri, tesbihleri ile birlikte edâ
eder.
660 İmam ikinci rek'atta
ellerini bağlayıp gizli olarak "istiaze" yapar. Sonra
sesli olarak Fatiha Sûresi'ni ve buna ilave olarak herhangi bir
sûreyi okur. Bu kıraat tamamlandıktan sonra rükua varmadan
önce, imam yine ellerini kulakları hizasına kaldırarak
"Allahû Ekber" der ve ellerini salıverir. Bu şekilde
tekbirler üçe tamamlanır. Dördüncü defa alınan tekbirde
rükua gidilir ve rükû tesbihleri edâ edilir. Ondan sonra
"Secde'ler" yapılarak, tahiyyatta oturulur. İmamla
birlikte selam verilmek suretiyle; iki rek'atlık Bayram Namazı
eda edilmiş olur.
661 Böylece ziyade tekbir
sayısı "altı" olmuş olur. Bunların üçü birinci
rek'atte, üçü de ikinci rek'attedir. Bayram Namazları'nda
üç de aslî tekbir vardır. Bunlardan biri iftitah tekbiri,
ikisi de rükû tekbirleridir. Bu durumda iki rek'atlık Bayram
Namazı'nda "dokuz tekbir" alınmış olmaktadır. Bu
İbn-i Mes'ud (ra)'dan rivayet olunan haberdir.(558) Feteva-ı
Hindiyye'de "Alimlerimiz bununla fetva vermişlerdir.
Gıyasiye'de de böyledir"(559) hükmü kayıtlıdır.
İmam-ı Şafii (rha) ise bu konuda Hz. İbn-i Abbas (ra)'dan
gelen kavli esas almıştır. Dolayısıyla amelde Şafii
mezhebini taklid eden mü'minler, Bayram Namazları'nda daha
fazla tekbir alırlar.
662 BAYRAM NAMAZI KAZA
EDİLEBİLİR Mİ?: Molla Hüsrev: "İmam, Bayram
Namazı'nı cemaat ile birlikte edâ etse ve bazı insanlar
namazı kaçırsa; o namaz ne vaktinde, ne vaktinden sonra kaza
edilemez. Zira Bayram Namazı'nın şartları sadece edâ eden
mükellefle tamam değildir" hükmünü zikreder.(560)
İmam-ı Merginani: "Bayram Namazı, edâ edecek kimseyle
tamamlanmayan birtakım şartlarla bilinir. Ancak
"Hilal" hava bulutlu olduğu için her yerde
görülemez ve insanlar; "Ulû'lemr" katında, zeval
vaktinden sonra hilali gördüklerine dair şehadette
bulunurlarsa, ertesi gün Bayram Namazı edâ edilir. Zira bu
meşru bir özürle te'hir etmek hükmündedir. Ayrıca bu
hususta da Hadis-i Şerif varid olmuştur. İkinci günde;
"Bayram Namazı'nı" men eden meşru bir özür ortaya
çıkarsa, ondan sonra (Yani üçüncü gün) o namazı
kılamazlar. Zira "Bayram Namazı'nda" asıl olan;
tıpkı Cum'a Namazı gibi kaza olunamamasıdır"(561)
buyurmaktadır. Feteva-ı Hindiyye'de de: "Ramazan Bayramı
Namazı'nı, özürsüz olarak ikinci güne te'hir etmek caiz
değildir. Tebyin'de de böyledir. Kurban Bayramı Namazı'nı
birinci gün eda etmeye mani bir özür bulunursa; imam ve cemaat
tarafından ikinci veya üçüncü günde de kılınabilir.
Bundan sonra kılınamaz. Hiçbir özür yokken, ertesi güne
bırakılmış olsa edası yine caizdir. Ancak bu kötü bir
iştir. Bayramın ikinci gününde de, Bayram Namazı'nın vakti,
aynen birinci günündeki vakti gibidir. Tatarhaniye'de de böyle
zikredilmiştir"(562) hükmü kayıtlıdır. Dikkat
edilirse; Ramazan Bayramı Namazı; meşru bir özür olduğu
zaman ikinci günü de edâ edilebilir. Üçüncü gün caiz
olmaz. Kurban Bayramı namazı ise; meşru özür olduğu zaman;
ikinci ve üçüncü günde de edâ olunabilir. Daha sonra edâ
etmek mümkün değildir. Şurası da bilinmelidir ki;
"Bayram Namazları" ferdi olarak (Yani tek başına)
edâ da olunamaz, kaza da edilemez. Ancak edâsının
şartlarına riayet edilerek cemaatle kılınabilir.
663 Bayram Namazı'ndan sonra;
iki hutbe okunur. Zira Resûl-i Ekrem (sav) böyle
yapmıştır.(563) İki hutbe arasında az bir miktar oturmak
esastır. Ancak Hanefi Fûkahası'na göre; hutbeye ilk
çıktığında oturmaz. Hutbenin başında tekbir almak, ikinci
hutbede ise yedi defa tekbir getirmek müstehabtır. Zahidi'de de
böyledir. Ramazan Bayramı "Hutbe"sinde; Sadaka-i
Fıtr'ın mahiyetini, kimlere vacib olduğunu ve kimlere
verilmesi gerektiğini ve neden vacib olduğunu izah eder. Kurban
Bayramı "Hutbe"sinde; kurbanın mahiyetini, nasıl
kesileceğini ve teşrik tekbirlerinin hükümlerini beyan
eder.(564)
664
Allahû Teâla (cc)'nın indirdiği hükümlerle hükmedilen
beldelerde mü'minlerin birisi "Ramazan" diğeri
"Kurban" olmak üzere yılda iki bayramları vardır.
Her hafta "Cum'a" günü de onlar için bayramdır.
Küfür ahkâmının galip geldiği ve mü'minlerin
güvenliklerini yitirdikleri beldelerde ise "Esaret"
hayatı sözkonusudur. Allahû Teâla (cc)'nın indirdiği
hükümleri çirkin görüp; kendi heva ve heveslerinden
hükümler icad eden "Tağuti güçlerin" mahiyetini
gizleyen; sadece bununla da kalmayıp "Tağuti"
güçleri mü'minlere "Ulû'lemr" diye tanıtan
kimselerin hiçbir ameli sahih değildir. Çünkü bu fiilde:
"İman" ile "Küfrü" aynı mahiyette görme
hastalığı mevcuddur.