AY TUTULDUĞU ZAMAN KILINAN
NAMAZ
(HÜSÛF
NAMAZI)
673 Resûl-i Ekrem (sav)
efendimiz, oğlu İbrahim (ra)'in vefatı esnasında
"Güneş"in tutulmuş olması sebebiyle kıldırdığı
namazdan sonra halkın "Güneş İbrahim'in vefatı
sebebiyle tutuldu" demeleri üzerine: "Güneş ve ay,
hiç kimsenin ölümünden dolayı tutulmaz. Güneş ve ayın
tutulmasına şahit olduğunuzda, başınıza gelen bu hal
ortadan kalkıncaya kadar namaza durup, dua etmeye
bakınız"(578) hükmünü beyan etmiştir. Hüsûf (ay
tutulması) Namazı da; iki rek'at olarak kılınır. Serahsi'nin
Muhıyt'inde de böyledir.(579) İmam-ı Merginani; "Hüsûf
Namazı cemaat ile edâ edilmez. Zira gece vakti toplanmak; korku
ve fitneye sebeb olacağı için zuhur etmemiştir. Resûl-i
Ekrem (sav)'in "İşte bu şiddetlerden bir şeye şahit
olduğunuz zaman, hemen namaza sığınınız" buyurduğu
bilinmektedir. Hüsûf (ay tutulması) Namazı'nı herkes kendi
evinde edâ eder"(580) hükmünü zikretmektedir.
674
Hz. Ebû Bekir (ra)'den rivayet edilen bir Hadis-i Şerif'te
Resûl-i Ekrem (sav)'in; güneş ve ay tutulmasını Allahû
Teâla (cc)'nın, kudret ve hikmetine ait olaylar olarak beyan
ettiği sabittir. Mü'minlerin; bu olaylar anında, namaz
kılmaları ve dua etmeleri Resûl-i Ekrem (sav)'in sünnetiyle
sabit olduğu içindir. Feteva-ı Hindiyye'de: "Korkuların
şiddetlendiği, çok kuvvetli rüzgarların (kasırgaların)
estiği, şiddetli kar ve yağmur yağdığı, güneşin
kızarıp, gecenin çok şiddetli karanlık olduğu,
yıldırımların düşmeye başladığı, yıldızların
söndüğü ve kafirlerin saldırılarının arttığı
zamanlar da da, iki rek'at namaz kılınır. Tebyin'de de
böyledir. Bedai'de "Bu namazları herkes kendi evinde
kılar" denilmiştir"(581) hükmü kayıtlıdır. Malum
olduğu üzere müslüman; "Allahû Teâla (cc)'ya teslim
olan" manasına gelen bir isimdir. Elbette "Ben de
müslümanlardanım" diyen her insan; olayların mahiyeti ne
olursa olsun, Allahû Teâla (cc)'ya teslim olacaktır.
"Korku ve ümit" insana has ruhi hallerdir. Yukarıda
zikredilen durumlarda: Allahû Teâla (cc)'ya teslim olabilmek ve
bu niyetle; namaza teveccüh etmek, ne büyük bir nimettir.