KAZANCIN EN EFDÂLİ VE EN
TEMİZİ:
GANİMET!..
783 Resûl-i Ekrem (sav)'in:
"Allahû Teâla (cc) kıyametin kopmasına yakın bir
zamanda beni kılıçla gönderdi. Rızkımı da mızrağımın
altında (Gölgesinde) kıldı. Bana muhalefet edenleri de zelil
ve hakiyr eyledi. Her kim kendisini bir kavme benzetirse, o da
onlardandır"(154) buyurduğu bilinmektedir. Şurası
muhahkaktır ki; kazancın en efdali ve en temizi cihad yoluyla
elde edilen ganimettir. Farz olan cihad ibadetinde; hem İslâmı
aziz kılma, hem kazanç elde etme fiilleri birleşmiştir.(155)
Ayrıca "İnsanlar üzerinden küfrün şerrini
kaldırmak" gibi, mübarek bir amel sözkonusudur.
784 İmam-ı Merginani:
"Zekât; Benî Haşim'e verilmez. Zira Resûl-i Ekrem (sav)
şöyle buyurdu: "Ey Beni Haşim!.. Şüphesiz Allahû
Teâla (cc) sizin üzerinize insanların yıkantı sularını ve
kirlerini haram kıldı. Onun yerine sizi humusun humusuna bedel
kıldı." Farz olmayan nafilede ise durum böyle
değildir"(156) hükmünü zikreder. Bütün muteber hadis
mecmualarında, "Beni Haşim'e" zekât verilmeyeceği
kayıtlıdır. Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Şüphesiz ki bu
sadakalar ancak insanların (Kazançlarının) kirleridir. Bunlar
ne Muhammed'e helâl olur, ne de HAl-î Muhammed'e!.."(157)
buyurduğu bilinmektedir. Hanefi fûkahası; "Beni
Haşim" veya "Al-î Muhammed'den" kasdın; Hz. Ali
(ra)'nin, Hz. Abbas (ra)'ın, Hz. Cafer (ra)'in, Hz. Akil (ra)'in
ve Hz. Haris b. Abdülmuttalib (ra)'in aileleri ve azadlı
köleleri olduğu hususunda ittifak etmiştir. Dolayısıyla
"Beni Haşim'e" ve "Al-i Muhammed'e";
Kazancın en efdali olarak tarif olunan "Ganimet"
malının, beşte birinden pay ayrılır. Bilindiği gibi zekât;
malı temizlemek için emrolunmuş bir ibadettir. Halbuki ganimet
malı; tertemizdir.
785
Kur'an-ı Kerim'de: "Artık elde ettiğiniz ganimet'den
helâl ve hoş olarak yeyin"(158) hükmü beyan
buyurulmuştur. İmam-ı Muhammed (rh.a) "Ganimet'in sadece
ümmet-i Muhammed için helâl kılındığını ve bu hususun
Resûl-i Ekrem (sav)'in sünnetiyle sabit olduğunu"
kaydediyor.(159) Bahsin devamında da; "Cihad'ı terkeden
bir kavmin, zelil olacağı üzerinde hassasiyetle durmaktadır.
Zira Cihad'ı terkeden bir kavim; Allahû Teâla (cc)'nın
nusretinden mahrum olur. Nitekim İmam-ı Muhammed (rh.a) Hz.
Ma'bed'den şu rivayeti kaydeder; "Bu ümmet ekin ekmeye
yöneldiği zaman Allah'ın nusreti üzerinden kaldırılır ve
kalblerine korku salınıverir". Yani bu ümmet; ziraate
yönelir ve onunla uğraşıp tamamen cihadı terkederse,
Allah'ın nusreti ondan alınır. Ama bir kısmı ziraatle
meşgul olur, bir kısmı da cihad görevini yerine getirirse, o
zaman (Ziraatle uğraşmanın) sakıncası yoktur.(160)