İFTAR VE İFTAR DUASI
812 İftarda acele etmek
efdaldir. Bu husus sünnetle sabittir.(45) Namazdan önce iftar
etmek müstehabtır. İftar esnasında şu dua yapılır:
Miracü'd-Diraye'de de
böyledir.(46).
NELER ORUCU BOZMAZ?
813 Resûl-i Ekrem (sav)'in
unutarak yiyen ve içen bir Sahâbe-i Kiram'a hitaben "-
Orucunu tamamla!.. Sana ancak Allahû Teâla (cc) yedirdi ve
içirdi (ziyafet verdi)" buyurduğu bilinmektedir.(47)
Hanefi fûkahası: "Oruç tutan bir mükellef; unutarak yer,
içer veya cim'a ederse orucu bozulmaz. Bu hususta orucun farz
veya nafile olması arasında fark yoktur"(48) hükmünde
ittifak etmiştir.
814 Oruca niyyet etmiş olan
bir mü'min uyur ve uykuda iken ihtilâm olursa orucu bozulmaz.
Zira Resûl-i Ekrem (sav): "Üç şey vardır ki bunlarla
oruç tutan kimse iftar etmiş olmaz: Kan aldırmak, kusmak ve
ihtilâm"(49) hükmünü beyan buyurmuştur. Esasen
ihtilâmda; cinsi münasebetin ne sûreti, ne de mahiyeti mevcut
değildir. Herhangi bir kadına baktığı ve menisi geldiği
zaman da durum aynıdır. Bu da; düşünerek menisi gelen kimse
gibidir.(50) Hz. Şeddad (ra)'dan rivayet edilen: "Kan alan
da, aldıran da iftar etmiştir" hadisi, Hicri 8'nci yılda
beyan buyurulmuştur. Daha sonra Hicri 10'ncu yılda, Hz. Abbas
(ra)'dan rivayet edilen Hadis-i Şerif'te ise "kan
aldırmanın orucu bozmayacağı" kat'i olarak
zikredilmiştir. Dolayısıyla birinci hüküm
neshedilmiştir.(51) Ancak kan aldıran bir mü'min; bir alimin
fetvasını veya nesh olunmuş olan "Kan alan da, aldıran
da iftar etmiştir" hadisini duyarak, "Orucum
bozuldu" zannı ile yer-içerse, gününe gün kaza eder.
815 Resûl-i Ekrem (sav)'in:
"Kime kusmak galebe ederse, ona kaza yoktur. Her kim de
kasden kusarsa kaza etsin"(52) buyurduğu bilinmektedir.
Hanefi fûkahası: "Kusma ile oruç bozulmaz. Fakat
isteyerek kusması halinde ağız dolusu ise kaza etmesi
gerekir"(53) hükmünde müttefiktir. Oruç tutan bir
mükellef kustuğu için; "Orucum bozuldu" zannı ile,
yer-içerse durum ne olur? İmam-ı Kasani: "Mükellef;
elinde olmayarak kusar ve "Orucum bozuldu" zannı ile
yer-içerse, sadece gününe gün kaza eder. Ancak
bozulmadığını bildiği halde; birşey yer ve içerse hem
kaza, hem keffaret gerekir"(54) hükmünü beyan etmektedir.
816
Bunların dışında; "Göze sürme çekmek, krem ve
zeytinyağlı gibi yağlı maddeleri vücûda sürmek, dedi-kodu
ve gıybet yapmak, kendi arzusu ve fiili olmaksızın
mükellefin; boğazına duman, un, toprak tozu veya sinek
kaçması, cünüb olarak sabahlamak, iftar etmeye niyet edib de
iftar etmemek, yutmaksızın herhangi bir maddenin tadını
boğazında hissetmek, mesaneye geçmemek şartı ile; erkeğin
tenasül uzvuna su veya yağ gibi maddelerin akıtılması, yara
üzerine konan kuru ilâç, burunda birikmiş olan sümüğü
boğaza çekip yutmak, nohut tanesinden daha küçük olan ve
dişlerin arasında kalmış bulunan yiyeceği yutmak"(55)
orucu bozmaz. Ancak başta dedi-kodu ve gıybet olmak üzere, bu
fiilerin tamamından kaçınmak gerekir. Nitekim Resûl-i Ekrem
(sav): "Kim ki yalan söylemeyi ve yalan ile amel etmeyi
bırakmazsa, Cenab-ı Hak (cc) o kimsenin yemesini, içmesini
bırakmasına hiç kıymet vermez, iltifat buyurmaz"(56)
hükmünü beyan buyurmuştur. Bu hadis-i Şerif; oruçlunun
hangi hususlarda titizlik göstermesi gerektiğini izah
etmektedir. Yalan, gıybet ve dedi-kodu gibi fiiller oruca zarar
verir. Hatta İmam-ı Evzai ve Süfyan-ı Sevri'nin:
"Gıybet ve yalan orucu bozan hallerdendir. Oruçlu iken
gıybet eden ve yalan söyleyenlerin kaza etmesi
gerekir"(57) buyurduğu bilinmektedir. Bu iki büyük
imamın; ehl-i sünnet mezheplerden olan "Evzai"lik ve
"Sevrilik" mezheplerinin kurucuları olduğu dikkate
alınırsa, meselenin ciddiyeti daha iyi kavranır. Bu gün bu
iki mezhebin salikleri yoktur. Ancak yalan, dedi-kodu ve
gıybetin bütün Ehli-i Sünnet'in müctehid imamlarınca
"Haram" kabul edildiği bilinmektedir. Dolayısıyla
oruç tutan bir mü'min her çeşit haramdan uzak durmak için
gayret sarfetmelidir.