ORUCU BOZAN VE KEFFARETİ
GEREKTİREN HUSUSLAR
817 Resûl-i Ekrem (sav)'in:
"Oruç, vücûda girenden dolayı bozulur"(58)
buyurduğu bilinmektedir. İnsan fıtratının gereği olarak;
gıda maddelerini boğaz vasıtasıyla vücûduna ulaştırır.
Malûm olduğu üzere bu en tabii yoldur. Bunun dışında;
kulak, burun, ön ve arka menfezler gibi, arızî yollar da
mevcuddur.
818 Kur'an-ı Kerim'de:
"Amellerinizi iptal etmeyiniz"(59) hükmü beyan
buyurulmuştur. Farz olan Ramazan-ı Şerif orucunu; kasden ve
teammüden bozmak, büyük bir cinayettir. Hanefi fukahâsı
Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Kim Ramazan ayında orucunu
bozarsa; onun üzerine zıhar yapan kimsenin üzerine lâzım
gelen şey (Keffaret) gerekir"(60) hadis-i şerifini esas
almıştır. Dolayısıyla kasden yiyip-içen veya cima eden
oruçlu kimse; tetabûya riayet ederek (Yani arka arkaya olmak
şartı ile) altmış gün oruç tutmak mecburiyetindedir. Bu
onun üzerine farzdır. Ayrıca aynı orucu kaza etmek
durumundadır. İmam-ı Merginani: "Ramazan-ı Şerifte
tutulan oruçların dışındakilerde keffaret yoktur. Zira
ramazan ayında orucu bozmak, cinayet bakımından çok ileri bir
derecededir. O başkası ile aynı şekilde mütalâa
edilemez"(61) hükmünü zikretmektedir. Hem kaza hem
keffarettin gerekmesi için bazı şartlar vardır.
Birincisi:
Kasden orucu bozmuş olmak şarttır. Oruçlu kimse hata yolu ile
iftar ederse, keffaret gerekmez, ancak kaza gerekir. Meselâ:
Abdest alırken ağızına su verdiği anda, elinde olmayarak
boğazına suyun kaçması gibi!.. bu durumda kasden bozmak
sözkonusu değildir. Ancak gününe gün kaza eder.
İkincisi: Kendi
iradesi ile bozmalı, zorlama neticesinde bozmuş olmamasıdır.
Meselâ: Kendisiyle cim'a edilen kadın, bu fiile razı olmuşsa
hem kaza hem keffaret gerekir. Ancak cim'a zorla yapılmışsa
kadına sadece gününe gün kaza gerekir.(62) Çünkü orucu
bozması hususunda zorlanmıştır, kendi iradesiyle
bozmamıştır.
Üçüncüsü:
Oruca başladıktan sonra hastalanmaması veya sefere
çıkmaması esastır. Eğer hastalanır veya sefere çıkarak
bozarsa, keffaret gerekmez.
Dördüncüsü:
Mükellef Ramazan-ı Şerif orucunu tutarken geceden niyyet
etmiş olmalıdır.
Beşincisi;
orucu bozarken, tabi gıdalardan veya gıda yerine geçebilecek
yiyecek ve içeceklerden faydalanmış olmalıdır. Meselâ:
Çakıl taşını veya demir parçasını yutan kimsenin orucu
bozulur. Ancak keffaret gerekmez. Zira bunlar gıda maddeleri
olmadığı gibi, gıda yerine geçecek maddeler de
değildir.(63)
819
Şimdi bu genel esaslar dahilinde; orucu bozan ve keffareti
gerektiren hususlardan bir kısmını zikredelim: "Tabii
gıda maddelerini ve gıda maddesi hükmünde olan yiyecekleri
kullanmak; Cima' yapmak (rıza söz konusu olduğu anda hem fail,
hem mef'ul için keffaret gerekir.) Ağıza giren yağmur
suyunu kasden yutmak; sirke, deve sütü, bakla, kavun karpuz
üzüm ve şeker kamışı sularını içmek; şifa olacağı
gerekçesi ile harhangi bir ilâcı kullanmak; yağa ve pekmeze
katılmış darı ununu yemek; asma yaprağı veya taze ağaç
yaprağını yemek; yenilen cinsten otları, ilâç veya gıda
niyyetiyle kullanmak!.." Bütün bunlar vücûda dahil
olduğu anda oruç bozulur, hem kaza hem keffaret gerekir!(64).