ALTIN VE GÜMÜŞ'ÜN ZEKÂTI
909 Resûl-i Ekrem (sav)'in Hz.
Muaz (ra)'a hitâben: "Her iki yüz dirhem gümüşten beş
dirhem ve her yirmi miskal altından yarım miskal zekât
al"(125) emrini verdiği bilinmektedir. Hanefi fûkahası bu
Hadis-i Şerifi esas alarak, "Her iki yüz dirhem gümüş
için beş dirhem zekât vermek farzdır. Aynı şekilde her
yirmi miskal altın için de, yarım miskal zekât gerekir.
Bunların sikkeli olup-olmaması, ticari niyetle veya zînet
kasdıyla bulundurulup - bulundurulmaması durumu değiştirmez.
Her halûkârda zekâtlarını vermek farzdır"(126)
hükmünde ittifak etmiştir. Bir miskal 4,8 gram olduğuna
göre, yirmi miskal altın 96 gram eder. Yine bir dirhem 3,2 gram
olduğuna göre 200 dirhem gümüş
640 gram ağırlığındadır.
Dolayısıyla bu nisaba malik olan mükellef, üzerinden bir yıl
geçince zekâtını vermek durumundadır. Resûl-i Ekrem
(sav)'in: "Mallarınızın kırkta birini (Rub'u öşrünü)
getiriniz" emrini verdiği bilinmektedir. Dolayısıyla
mükellef, nisab miktarından fazla olan altın ve gümüşünün
üzerinden bir yıl geçer-geçmez derhal zekâtını edâ etmek
durumundadır. Çünkü bu bir ibadettir.
910 İmam-ı Şafii (rh.a)
"kadınların zinet eşyalarının ve erkeğin gümüş
yüzüğünün zekâta tabi olmadığını" beyan etmiştir.
Esas aldığı husus, bunların kullanılmalarının mübah
olduğu ve günlük elbiseye benzediğidir. Hanefi fûkahası
Resûl-i Ekrem (sav)'den rivayet edilen şu Hadis-i Şerifi esas
almıştır: Resûlullah (sav) kollarında altından bilezikleri
olan iki kadına: "ĞBileziklerinizin zekâtını veriyor
musunuz? diye sordu. O iki kadın da: "ĞVermiyoruz"
diye cevab verdiler. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (sav):
"İkiniz de o bileziklerinizin zekâtını
veriniz"(127) buyurdular. Dolayısıyle kadınların zinet
eşyası olarak kullandıkları altın ve gümüşlerin de
zekâtı vardır.
911
Altın ve gümüşün zekâtları, itibarî kıymetlerine göre
değil, vezinlerine (ağırlıklarına) göre verilir. Bu
İmam-ı Azam Ebû Hanife (rh.a) ve İmam-ı Yusuf (rh.a)'un
kavlidir. Ancak mükellef malın zekâtını, kendi cinsinden
değil de, başka birşeyle (meselâ para ile) verecek olursa, bu
durumda kıymetine itibar edilir.(128) Nisabı tesbit noktasında
da; kıymetleri değil, ağırlıkları esastır. Bu hususta icma
vardır. Dirhemlerde (Madeni paralarda) gümüş miktarı katkı
maddelerinden fazla ise, gümüş hükmündedir. Altında da
durum aynıdır. Katkı maddeleri altın ve gümüşten fazla ise
bunlar ticaret malı hükmündedir.(129) Ticâret mallarının
kıymeti, altın ve gümüş üzerine ilâve edilir. Altın ve
gümüşten yapılmış, tabak, kaşık, çatal ve bunun gibi ev
eşyaları da zekâta tabidir.(130) Çünkü bu iki maden, hılki
olarak nâmî (üreyici, değeri artıcı) hükmündedir.
Üzerinden bir yıl geçince, zekâtları edâ edilir.