TİCARET MALLARININ ZEKÂTI
912 Altın, gümüş ve
saime'lerin (otlak hayvanlarının) dışında kalan ticaret
mallarına "Uruz" denir. Cinsi ne olursa olsun, ticaret
mallarına, nisaba ulaştığı takdirde zekât farzdır.(131)
Bir kimse ticaret mallarının zekâtını dilerse
"Gümüş" nisabını, dilerse "Altın"
nisabını esas alarak, edâ eder. Ancak ticaret malları
bunlardan birisinin nisabına ulaşmazsa; hangisinin nisabına
ulaşıyorsa, ona göre vermesi icab eder. Bahrû'r Raik'te de
böyledir.(132) Diyelim ki, ticaret malı, altının nisabına
ulaşmıyor, ancak gümüşün nisabı sene başında mevcud!..
Bu durumda sene sonunda, gümüş nisabına göre zekât verir.
Zira Resûl-i Ekrem (sav): "Ticaret mallarının (Uruz'un)
kıymeti tayin edilir ve her ikiyüz dirhem (gümüş para)
mukabilinde beş dirhem edâ edilir"(133) buyurmuştur.
Cinsleri ayrı bile olsa, ticaret malları birbirinin üzerine
ilâve edilerek hesaplanır. Yakût, inci ve cevahir gibi
kıymetli madenler, sırf süs eşyası olarak kullanılıyorsa,
zekâta tabi değildir. Ancak ticari maksadla bulunduruluyorsa,
zekâtlarının verilmesi esastır. Bu husus mükellefin
niyetiyle ilgilidir. Ticari maksadla (tasarruf etmek veya alıp -
satarak kazanmak niyetiyle) bulundurulan otomobillerin
zekâtlarının verilmesi şarttır.
913
Nisab, senenin başında ve sonunda tam olduğu zaman, sene
içirisinde eksilmesi zekâta mani olmaz. Zira sene içerisinde,
onun (Nisabın) tam olup-olmadığını hesap etmek oldukça
güçtür. Senenin başında nisabın aranması, zenginliğin
tahakkuku, sene sonunda aranması ise, vücûbu için
zaruridir.(134)