SADAKA-İ FITR'IN MAHİYETİ
928 Önce kelime üzerinde
duralım. "Sadaka" doğruluk manasına gelen
"Sıdk" kökünden gelir. Samimiyyet ve ihlâs
manalarına da kullanılır. "Fıtr" kelimesi ise
"Fıtrat"tan alınmadır. Ancak fûkaha bu terkip
üzerinde ihtilâf etmiştir. İbn-i Abidin, bu husustaki
ihtilâfları zikrettikten sonra: "Nevevi'nin tahrir
adındaki eserinde, "Fıtra, sonradan uydurulan bir isimdir.
Gâliba yaratılmış manasına gelen "Fıtrat"tan
alınmış olacaktır. Ebû Muhammed Ebheri'nin beyanına göre,
manası "Hilkâtin zekâtı" demektir. Sanki
"Sadaka-i fıtr bedenin zekâtıdır." denilmiştir.
Kuhistani dâhi bu yolda yürümüştür. Onun için bazıları,
sadaka-i fıtr'a; "baş sadakası ve bedenin zekâtı"
denildiğini nakletmişlerdir. Hasılı fitre kelimesinin lügat
manası ifade ettiğinde şüphe yoktur. Manası
"Hilkat", yaradılış demektir"(163)
929 Hz. Sa'labe İbn-i Suayr
(ra)'den rivayet edildiğine göre; Resûl-i Ekrem (sav) Ramazan
bayramından bir veya iki gün önce irâd buyurduğu hutbesinde:
"Eğer hür ve köleden, her küçük ve büyükten sadaka
alarak buğdaydan yarım sa' veya hurmadan bir sa' veya arpadan
bir sa' nisbetinde edâ ediniz"(164) hükmünü beyan
etmiştir. Bu Hadis-i Şerifi esas alan Hanefi fûkahası;
"Sadaka-i Fıtr" vacibtir. Zira haber-i vahid'le sabit
olmuştur"(165) hükmünde ittifak etmiştir.
930 İbn-i Ömer (ra)'den
rivayet edilen bir Hadis-i Şerif'te: "Resûlullah
Sallâllahü Aleyhi ve Sellem sadak-i fıtr'ı, müslümanlardan
köleye, hür're, erkeğe, kadına, küçüğe, büyüğe
hurmadan bir sa' yahud arpadan bir sa' olarak vacib kıldı. Ve
bu sadakanın, halk bayram namazından çıkmazdan evvel
verilmesini emreyledi"(166) buyurulmuştur.
931 VÜCÛBUNUN ŞARTLARI:
Bilindiği gibi her ibadette aranan ilk şart; İslâmdır.
Dolayısıyla bir kimseye "Sadaka-i Fıtr"ın vacip
olması için, birinci şart; o kimsenin müslüman
olmasıdır.(167) Resûl-i Ekrem (sav)'in "Sadaka vermek,
ancak zengin kimseye mahsustur"(168) Hadis-i Şerifini esas
alan Hanefi fûkahası, ikinci şart olarak: "Havaic-i
asliyesinden fazla, nisab miktarı mala sahip olmayı" esas
almıştır. Üçüncü şart temlik'in (Mülk edindirmenin)
gerçekleşebilmesi için, ferdin hür olması gerekir.(169)
Fetava-ı Hindiyye'de: "Sadaka-i Fıtr; havaic-i
asliyesinden fazla, nisab miktarı mala sahip olan hür ve
müslüman olan her ferde vacibtir"(170) hükmü
kayıtlıdır. Bu hükümde üç şart birarada zikredilmiştir.
Nisab miktarı malın nami (üreyici) olması şart değildir.
932 Sadaka-i Fıtr; hür
müslümanın kendisi için vacibtir. İbn-i Ömer (ra)'den
rivayet edilen Hadis-i Şerif'te: "Resûl-i Ekrem (sav)
sadaka-i fıtr'ı erkek ve kadın üzerine farz kıldı"
hükmü beyan buyurulmuştur.(171) Mükellef; nafakaları
üzerine vacip olan, küçük çocukları ve hizmetinde
kullandığı köleleri için de, "Sadaka-i Fıtr"
vermek mecburiyetindedir. Zira Resûl-i Ekrem (sav): "Her
bir hürr için, yahudi, nasrani veya mecûsi olun her bir köle
için, sadaka-i fıtr'ı ödeyiniz"(172) buyurmuştur.
Akil-baliğ olmuş, zengin ve büyük çocukları için sadaka-i
fıtr vacib değildir. Zira o çocukların,
"Fıtra"larını, kendilerinin edâ etmeleri vacib
olur.(173) Erkeğin, karısı için Sadaka-i Fıtr ödemesi vacib
değildir. Ancak kadın kendi malından, sadaka-i fıtr'ını
vermek mecburiyetindedir.
933 SADAKA-İ FITR'IN
EDÂSININ VAKTİ: Resûl-i Ekrem (sav)'in: Böyle günde
(Bayram'da) siz miskinleri dilenmekten müstağni kılın"
Hadis-i Şerifini esas alan Hanefi fûkahası; "Sadaka-i
Fıtr'ın bayram namazından önce verilmesi müstehabtır"
hükmünde ittifak etmiştir.(174) Bilindiği gibi; Sadaka-i
Fıtr; Ramazan Bayramı'nın ilk günü ikinci fecrin (Sabah
Namazı vakti'nin) girmesiyle vacib olur. Bu vakitten önce
ölmüş kimselere vacib olmaz. Bir kimse bayram günü ikinci
fecir'le Bayram Namazı arasında sadaka-i fıtr'ı ödememişse,
bu mükellefiyet üzerinden kalkmaz. Daha sonra da ödemek
mecburiyetindedir. Sadaka-i fıtr'da velâyet önemlidir. Her
mükellef kimin velisi durumunda ise; velev ki o mecnun dahi
olsa, sadaka-i fıtr'ını verir. Zengin olan bir çocuk; anne ve
babasının (fakir olsalar dahi), Sadaka-i Fıtr'ını veremez.
Zira çocuk için, velev ki anne ve babası aciz dahi olsa,
veli'lik hakkı (Velâyet) sözkonusu değildir. Yani çocuk
hiçbir zaman, anne ve babasının velîsi olamaz.(175)
934 Molla Hüsrev: "Her
fıtra'nı bir fakire verilmesi vacibtir. Bir fıtra bölünerek
iki fakire verilse caiz olmaz. Çünkü nass ile beyan edilen
fakiri veya miskini müstağni kılmaktır. Nitekim
zikrettiğimiz Hadis-i Şerif'te; "Onları dilenmekten
müstağni kılın" buyurulmuştur. Halbuki bir fıtra'dan
azı ile (Yani onun ikiye bölünmesi ile) kılınmaz"(176)
hükmünü beyan eder. Feteva-ı Hindiyye'de: "Bir ferdin
sadaka-ı fıtr'ı ancak bir fakire verilir. Şayed bir fıtra
iki veya daha fazla fakire taksim edilmiş olursa, bu caiz olmaz.
Bir ailenin veya cemaatin fıtralarının tamamı, bir fakire
verilebilir. Tebyin'de de böyledir.(177) hükmü kayıtlıdır.
Bir fıtra'nın iki fakire verilebileceği yolundaki hükümler,
zayıf bulunmuştur. Dolayısıyla zahir olan rivayet; bir
fakire, en az bir "Fıtra'nın verileceğidir. Kendilerine
zekât verilecek olan sınıfların hepsine, sadaka-i fıtr da
verilebilir. Daha önce "Zekât kimlere verilir?"
başlığı altında, bu sınıfları izah etmiştik.(178)
935 Ulû'lemr; Sadka-i Fıtr'ı
toplamak için memûr göndermez. İbn-i Abidin bu konuyu izah
ederken: "Hükümet reisi Sadaka-i Fıtr toplamak için
memûr göndermez. Gerçi sahih bir hadis'te Peygamber (sav)'in
Ebû Hureyre (ra)'yi Sadaka-i Fıtr memuru tayin ettiği beyan
olunmuştur. Ebû Hureyre (ra) getirenin sadakasını kabul eder,
kimsenin ayağına gitmezmiş. Rahmeti. Ben derim ki; o halde
murad; "zekât memuru (Amil) gibi bizzat kabileler arasında
dolaşan memur göndermez" demek olur. Binaenaleyh hadisteki
beyana aykırı düşmez"(179) hükmünü beyan ediyor.
936 SADAKA-İ FITR'IN
MİKTARI: Fıtra şu dört yiyecek maddesinden vacib olur:
1. Buğday, 2. Arpa, 3. Hurma,
4. Kuru üzüm.
Hizânetü'l
Müftin'de ve Tahavi şerhinde de böyledir. Miktarlarına
gelince: Buğdaydan yarım sa'dır. Arpadan ve hurmadan bir
sa'dır. Buğday'ın unu ve kavrulmuşu verilir. Arpa'nın unu ve
kavrulmuşu da arpa gibidir. Ekmekten fıtra vermek caiz olmaz
ancak itibârî kıymetiyle verilirse bu caiz olur. Sahih olan
kavil de budur.(180) Kuru üzüm hususunda ihtilâf olunmuştur.
Ancak zahir rivayete göre; kuru üzümden bir sa'dır.(181) Bir
sa'nın ağırlığı; 1040 dirhemdir. Dirhem-i örfi esas
alındığında; 3,334 kg'dır!.. Dolayısıyla Arpa, Hurma ve
Kuru Üzüm'den itibâriye kıymeti hesaplanırken, bunun esas
alınması, fakirler için daha münasibtir. (Dirhem-i şer'i
ise; 2,920 kğ'dır). Buğday için ise yarım sa' 1,667 kg'dır.
Bunların bizzat kendileri verilebileceği gibi; kıymetleri de
"Fıtra" olarak verilebilir.