İHRAM'A GİREN KİMSENİN
DİKKAT EDECEĞİ HUSUSLAR
975 İhram'a giren mükellef
Allahû Teâla (cc)'nın nehyettiğ herşeyden titizlikle
sakınır. İmam-ı Merginani: "Muhrim; Allahû Teâla
(cc)'nın kendisine yasakladığı cinsi temas, ma'siyet ve
başkalarıyla çekişme, didişme'den sakınır. Bu hususta
asıl olan Allahû Teâla (cc)'nın şu kavlidir: "Hacc
bilinen aylardır. İşte kim onlarda haccı (Kendisine) farz
eder (ihrama girer) se, artık hacda ne refes, ne füsûk, ne de
cidal yoktur."(90) Bu nefy sigasıyla beyan buyurulan bir
yasaktır. Yani bunlar yoktur demek, "bunlara
yaklaşmayınız" manasınadır. Refes demek; cim'a (cinsi
temas) veya fahiş kelâmdır. Ayrıca kadınların huzurunda
cinsi temasla (Cim'a ile) ilgili sözdür. Füsûk ise; her
türlü kötülüğü içine alır. Bu muhrim olan kimse için
daha şiddetli bir haramdır. Cidal'e gelince; bu yol
arkadaşlarıyla lüzûmlu-lüzûmsuz çekişme, mücadeledir.
Bunların hepsi yasaklanmıştır"(91) hükmünü beyan
ediyor.
976 Kur'an-ı Kerim'de:
"İhramlı bulunduğunuz süre içerisinde size kara avı
haram kılındı"(92) hükmü beyan buyurulmuştur.
Dolayısıyla ihrama giren mü'minin, her türlü kara avından
uzak durması şarttır. Zira ihramlı iken avlanmak
haramdır.(93)
977 İhramlı olan kimse
avlanmadığı gibi, av ile meşgul olan kimselere yol
gösteremez ve avın bulunduğu yeri işaretle de olsa
belirtemez.(94) Zira Ebû Katede (ra)'den bu hususta şu rivayet
yapılmıştır: "Ebû Katede (ra) ihramlı olmadığı bir
sırada, vahşi bir hayvanı avladı. Yanındaki arkadaşları
ise ihram içerisinde idiler. Resûl-i Ekrem (sav) ihramlı olan
arkadaşlarına: "Siz işaret ettiniz mi, vurmasına
delâlet ettiniz mi, yardımda bulundunuz mu?" diye sordu.
İhram içerisinde olanlar cevaben dediler ki: "-Hayır,
kat'iyyen biz bunları yapmadık". Bunun üzerine
Resûlullah (sav): "O halde etinden yiyebilirsiniz"
buyurdular."(95)
978 İhramlı olan kimse;
gömlek ve şalvar gibi (dikilmiş) elbiseler giyemeyeceği gibi,
sarık, külâh, kaftan ve mest de giyemez.(96) Ancak nalinleri
(Takunya, naylon vs..) bulunmazsa; ayakkabı kayışının
bağlandığı yerin hizasından itibaren mestlerinin arka
tarafını keserek kullanabilir. Zira Resûl-i Ekrem (sav)'den bu
hususuta rivayet mevcuddur, denilmiştir ki: "Peygamber
(sav) ihramlı kimsenin; gömlek, şalvar, sarık, külâh,
kaftan ve mest giymesini Nehyetti ve sonunda dedi ki: "Ne de
mestlerini. Ancak iki nalin bulunamazsa mestlerinin kaabları
hizasından arkasını keser"". Hişam'ın, İmam-ı
Muhammed (rh.a)'den rivayet ettiğine göre burada
"Kaab"; yumru olan mafsal kemiği değil, nalin
kayışının dip kısmındaki ayağın mafsallarıdır.(97)
979 Vefat eden ihramlı bir
kişi hususunda Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Onun yüzünü ve
başını örtmeyiniz. Zira o kıyamet gününde telbiye
getirirken yeniden diriltilecektir"(98) Hadis-i Şerifini
esas alan Hanefi fûkahası; "İhramlı kimse yüzünü ve
başını örtmez" hükmünde ittifak etmiştir.(99)
980 Resûl-i Ekrem (sav)'in:
"Hacı, saçları dağılmış, tozlanmış, güzel kokuyu
ve yağlanmayı terk ettiği için, kokan kişidir"(100)
Hadis-i Şerifini esas alan Hanefi fûkahası: "İhramlı
kimse güzel koku sürünmez. Başının ve bedeninin
kıllarını traş etmez, tırnağını kesmez ve ondan bir
parça bile olsa koparmaz. Eli ile kokulu şeylere dahi dokunmaz,
yağ sürünmez ve yağlanmaz (Krem kullanmaz), saçını ve
sakalını çöven (hatmi) ile yıkamaz, çünkü o sabun
hükmündedir. Ayrıca başını kaşımaz, şayed ihtiyaç
sebebiyle kaşıyacak olsa kıllarının kopmaması için yavaş
yavaş karışır(101) hükmünde ittifak etmiştir.
981 Safran, vers ve usfur ile
boyanmış elbise giyemez. Zira Resûl-i Ekrem (sav):
"ihramlı kimse za'feran ve vers dokundurulmuş elbiseyi
giyemez"(102) buyurmuştur. Ancak bu kokulu bitkilerin
dokunduğu elbiseler çok iyi yıkanırsa ve kokusundan eser
kalmazsa durum değişir. İhramlı kimsenin gusül abdesti
almasında bir beis yoktur. Zira Hz. Ömer (ra) ihramlı olduğu
halde gusül abdesti almıştır.(103)
982
Haremin otunu ve kimsenin mülkünde olmayan ağacını kesmek
caiz değildir. Hanefi fûkahası, Resûl-i Ekrem (sav)'in:
"Haremin yeşil otu biçilmez ve dikeni de
kesilmez"(104) Hadis-i Şerifini esas almıştır. Ancak
kuru ot ve izhir otu müstesnadır. Feteva-ı Hindiyye'de:
"İhramlı olan kimse haremin ağaçlarını ve otunu
kesip-koparamaz. Ancak izhir (boya) otu müstesnadır. Tahavi
Şerhinde de böyledir"(105) hükmü kayıtlıdır.
İhramlı kimsenin, nelere dikkat etmesi gerektiği hususunda
"Cinayet"ler bahsinde ayrıca durulacaktır. Şimdi hac
ibadetinin nasıl edâ edileceğini izaha gayret edelim.