HACC-I KIRAN
1008 Önce kelime üzerinde
duralım. Molla Hüsrev: "Kıran lûgat'ta iki şeyin mutlak
bir sûrette bir araya gelmesidir. Fûkahanın örfünde ise
"İhlâl" manasınadır. İhlâl; hac ile umreyi
beraber yapmak için tekbir ile sesi yükseltmektir"(175)
hükmünü beyan ediyor. Dürri'l Muhtar'da: "Kıran
lûgat'ta iki şeyi bir araya getirmektir. Şer'an ise; hacc ve
umre için birlikte ihlâl yapmak, yani yüksek sesle telbiye
getirmektir. Bu hakikaten olduğu gibi hükmen de olur"(176)
denilmektedir. Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Ey Âl-i
Muhammed!.. Hac ve umre için birlikte telbiye getirin"(177)
Hadis-i Şerifini esas alan Hanefi fûkahası; "Hacc-ı
Kıran, Hacc-ı Temettü ve Hacc-ı ifrad'dan efdaldir. Hacc-ı
Kıran'ın sıfatı; mikat'ta umreye ve hacca birlikte niyyet
etmektir"(178) hükmünde ittifak etmiştir.
1009 İmam-ı Merginani:
"Hacc-ı Kıran'ın sıfatı; umreye ve hacca birlikte
niyyet ederek telbiye getirmek ve namazın peşinden;
"Allahümme inni
ürîdül hacc vel umrete feyessirhümâ lî ve takabbelhümâ
ninnî"
"Allah'ım!.. Ben hacc ve
umre yapmak arzusundayım. Bu ikisini bana müyesser kıl ve bu
ikisini benden kabul buyur"demesidir. Zira kıran; hac ile
umrenin arasını birleştirmektir"(179) hükmünü beyan
etmektedir. Hacc-ı Kıran'a niyet eden mükellef; Mekke-i
Mükerreme'ye girince umre için Kâbe'yi tavaf eder, tavaf
namazını kılar ve zemzem suyunu içer!.. Daha sonra Safa ile
Merve arasında sa'yi edâ eder. Artık ihramdan çıkmaz. Daha
sonra "Kudûm" tavafını ve sa'yini yapar. Devamlı
olarak ihram içerisinde kalmak ve ihram sebebiyle haram olan
hususlara riayet etmek durumundadır. Terviye günü; hacc-ı
ifrad'a niyyet eden mükellefin yaptığı gibi, Mina'ya ve
oradan da Arafat'a çıkıp, vakfeyi edâ eder. Daha sonra
Müzdelife'ye dönerek orada da vakfesini yapar. Bayramın
birinci günü; Akabe Cemresini taşladıktan sonra Allahû
Teâla (cc)'ya şükran olmak üzere, kurban keser. Buna
"Dem-i Kıran" denir.(180) Ancak kurban bulamaz veya
kesmeye gücü yetmezse; sonu Arafe'ye raslamak üzere hacc'da
üç gün oruç tutun. Bu üç günlük orucu kurban bayramına
kadar tutmayıp geçirmesi halinde, kurban kesmekten başka
çaresi yoktur. Sonra memleketine varınca yedi gün daha oruç
tutmak zorundadır. Dolayısıyla oruç sayısı on güne
çıkar. Hacc-ı kırân'ı edâ eden mükellefe
"Karin" denilir; "Karin"; hacc ve umre
arasında tıraş olamaz.(181) Ancak Bayram'ın birinci günü
Akabe cemresini taşlayıp, kurbanını kestikten sonra tıraş
olabilir.
1010
İbn-i Abidin; Hacc-ı İfrad, Hacc-ı Kıran ve Hacc-ı Temettû
arasındaki faziletleri izah ederken: "Allâme Abdurrahman
İmadi Menasik'inde temettûu tercih etmiştir. Çünkü o
ifrad'dan daha faziletli, kırân'dan daha kolaydır. Çünkü
kırân yapan, her iki hacc ibadetini edâ ederken meşakkatlara
katlanır, kusur işlerse iki ceza kurbanı lâzım gelir. Bizim
gibiler için temettûu daha münasiptir. Çünkü hacc
ihramını, kötü sözler söylemek vesaire gibi şeylerden
korunmak için imkân verir. Bu suretle: "Kendisinde
fuhşiyat konuşmak, sapıklık yapmak ve kavga etmek bulunmayan
hacc" diye tefsir edilen hacc-ı mebruru yapması ümit
edilir. Çünkü kırân ve ifrad haccını yapanlar; on günden
fazla ihramlı kalırlar. İnsan bu müddet zarfında bu
yasaklardan bilhassa hizmetçilerle, şoförlerle kavgadan pek az
hali kalır. Temettûu yapan ise; ancak terviye günü harem'den
hacc için ihrama girer. Böylece o iki günde hacc
yasaklarından korunmak imkânı bulur. Haccı da inşaallah
kederden salim kalır. Üstâdlarımızın üstâdı Şihab Ahmed
El Menni, Menasik'inde "Bu nefis bir sözdür"
demiştir. "Bundan, haddi zatında kırân temettû'dan
efdaldir. Lâkin bazen kıran yapanın başına öyle işler
gelir ki,tercih ettirir.Mesela,kıran yaparak yasak fiillerden
kurtulmamakla temettûu yaparak onlardan kurtulmak arasında
deveran ederse, evlâ olan temettû yapmaktır. Ta ki haccı
salîm kalsın ve mebrur olsun. Çünkü o ömürde bir defa
yapılır" demek istemiştir"(182) hükmünü beyan
eder.