RESÛL-İ EKREM (sav)'İN
KABRİNİ ZİYARET ETMEK
1056 Feteva-ı Hindiyye'de:
"Alimlerimiz Resûl-i Ekrem (sav)'in kabrinin ziyaret
edilmesini, mendub olan amellerin en efdali olarak beyan
etmişlerdir. Menasikü'l Farisi ve Şerhû'l Muhtar'da:
""Peygamber (sav)'in kabrini ziyaret etmek vacibe
yakındır" denilmiştir. Farz olan haccı edâ etmekte olan
mükellefin; önce hacc menasikinden başlaması, Resûl-i Ekrem
(sav)'in kabrini hac'dan sonra ziyaret etmesi daha güzeldir.
Nafile hacc yapmakta olan kimse muhayyerdir. Peygamberimiz (sav)
Efendimizin kabrini ziyaret etmeye niyyet etmiş olan mükellef,
bu niyeti ile "Mesci-i Nebeviyye'yi" de kasdetmiş
olur. Kendisi için sefere çıkılabilecek (Seyahat
edilebilecek) üç mescid'den birisinin Mescid-i Nebi olduğu
bilinmektedir. Nitekim bir Hadis-i Şerif'te: "Üç
mescid'den başka hiçbir mescid için sefere çıkılmaz. Bu
(Sefere çıkılabilecek) mescidler: Mescid-i Haram, Şu benim
mescidim ve Mescid-i Aksa'dır" buyurulmuştur. Mescid-i
Nebeviyye'yi ziyaret için yola çıkan mükellef, Peygamber
(sav) Efendimize salât-ü selâmı ziyadeleştirir ve buna yol
boyunca devam eder. Fethû'l Kadir'de de böyeledir"(308)
hükmü kayıtlıdır.
1057 Resûl-i Ekrem (sav)'in:
"Benim bu mescidimde kılınan bir namaz, başka mescidlerde
edâ edilen bin namazdan hayırlıdır. Mescid-i Haram'da edâ
edilen namaz müstesna..."(309) buyurduğu bilinmektedir.
Yine bir başka Hadis-i Şerif'te: "Beni (Hayatımda ve
hayatımdan sonra) Allahû Teâla (cc)'nın rızasına niyyet
ederek, Medine'de ziyaret eden kimseye, kıyamet gününde şahid
ve şefaatçi olurum"(310) buyurulmuştur. Esasen Tevhid
mücadelesinin mahiyetini kavramak için; Resûl-i Ekrem (sav)'in
ve Sahabe-i kiram'ın yaşadığı beldeleri görmek, başta
Uhûd şehidleri olmak üzere, bütün şehidlere dua'da bulunmak
ve onları ziyaret etmek oldukça önemlidir.
1058 Medine'nin sınırına
varan mükellef'in vasıtasından inerek; sükûnet ve vakarla
yürümesi efdaldir. Medine'ye girince şöyle dua eder;
Manası: "Ey göklerin ve
onların gölgelendirdiği her şeyin Rabbi olan Allah'ım!.. Ve
ey yerlerin ve onların taşıdığı her şeyin Rabbi olan
Allah'ım!.. Ve ey rüzgârların ve onların saçıp-savurduğu
şeylerin Rabbi olan Allah'ım!.. Sen'den bu beldenin hayırını
dilerim ve bu beldenin ehlinin hayrını dilerim. Bu belde
içerisinde bulunanların tamamının hayrını da temenni
ederim. Bu beldenin şerrinden, bu beldenin ehlinin şerrinden ve
bu beldenin içinde onların bana dokunacak şerlerinden de sana
sığınırım. Ey Allah'ım!.. Bu belde Resû'lü'nün
haremidir. Bu beldeye girişimi, benim için ateşten koruyucu
kıl!.. Azabtan ve çok şiddetli olan hesab gününden emin
kılıcı eyle." Daha sonra doğrudan doğruya Mescid-i
Nebeviyye'ye yönelir. Mescide giriş esnasında, sünnet'e
riayet eder. Yani önce sağ ayağını atarak girer. Fethû'l
Kadir'de de böyledir."(311)
1059 Dürri'l muhtar'da:
"Racih olan kavle göre Mekke, Medine'den efdaldir. Bundan
yalnız Peygamber (sav)'in mübarek naşının bulunduğu yer
müstesnadır. O mutlak surette efdaldir. Hatta Kâbe'den de,
arş-û Kürsi'den de efdaldir" hükmü beyan edilmektedir.
İbn-i Abidin bu metni şerhederken: "bundan yalnız
Peygamber (sav)'in mübarek naşının bulunduğu yer
müstesnadır. Lübâb sahibi diyor ki "Hilâf, Kabr-i
Şerif'den ve Resûlullah (sav)'in mübarek uzuvlarının
bulunduğu yerden başka yerlerdir. Kabr-i Şerif bilittifak
dünyanın en faziletli yeridir. Şarihi de şöyle demiştir:
"Kezâ, yani hilâf Beytullah'tan başka yerler
hakkındadır. Zira Kâbe, Medine'den de efdaldir. Yalnız Kadı
İyaz ve başkaları Kabr-i Şerif'in Kâbe'den dahi efdal
olduğuna icma nakletmişlerdir. Hilâf ondan başkası
hakkındadır". Hanbelî İbn-i Ukayi'den nakledildiğine
göre Kabr-i Şerif yeri Arş'tan da efdaldir. Tâc-i Fakihi'nin
açıkladığına göre, yer göklerden efdaldir. Çünkü
Peygamber (sav) ondadır. Bu kavli bazıları ekser-i ûlemadan
nakletmişlerdir. Çünkü peygamberler topraktan yaratılmış
toprağa defnedilmişlerdir. Nevevi diyor ki: "Cumhur'a
göre gökyüzü yerden faziletlidir. Ama ûlemanın sözlerinin
arasını bulmak için bundan peygamberlerin uzuvlarının
bulunduğu yerleri istisna etmek gerekir"(312) hükmünü
zikretmektedir. Resûl-i Ekrem (sav)'in Kabr-i Şerif'lerinin
başına varan mükellef şu şekilde dua eder; (313)
"Esselâmü aleyke yâ
nebiyallahi ve rahmetûllahi ve berekâtühü!.. enneke
Resûlullahi kad bellâğter'risâlete ve eddeyte'l emânete ve
nesahte'l ümmete ve câhedte fi emrillâhi hatta kubiza rûhuke
hamiyden mahmûden fecezâkellahû an sağıyrin ve kebiyrinâ
hayrel cezâi ve sallâ aleyke efdalessalâtı ve ezkâha ve
etemmet-tahiyyeti ve enmâhâ!.. Allahümmec'al nebiyyenâ
yevme'l kıyâmeti akreben nebiyyine veskınâ min ke'sihi
verzûknâ min şefaatihi yevme'l kıyameti!.. Allahümme lâ
tec'al hâzâ âhire'l-ahdi bikabri nebiyyiâ aleyhisselam.
Verzuknıl avde ileyhi ya zelcelâli vel'likram."
Manası: "Allahû Teâla
(cc)'nın rahmeti ve bereketi senin üzerine olsun ey Allah'ın
Resûlü!.. Ben senin gerçekten Allahû Teâla (cc)'nın
Resûlü olduğuna şehadet ederim. Muhakkak ki sen peygamberlik
vazifelerini tebliğ ettin ve emaneti yerine getirdin. Ümmetine
nasihat ettin. Sen ruhun kabzedilinceye kadar Allahû Teâla
(cc)'nın emirleri uğruna cihad ettin. Allahû Teâla (cc)
küçüğümüzden ve büyüğümüzden sana, mükâfatların en
hayırlısını versin, rahmetin en faziletlisini, en temizini,
en mükemmelini ve en bereketlisini sana ihsan buyursun!..
Allah'ım Kayamet gününde peygamberimizi rahmetine en yakın
peygamber eyle!.. Bize onun bardağından içir ve bizi O'nun
şefaati ile rızıklandır. Kıyamet gününde bizi O'nun
(Resûl-i Ekrem (sav)'in) arkadaşlarından eyle!.. Allahım!..
Peygamber (sav) Efendimizin kabrine bu ziyaretimiz son ziyaret
etme; bizi tekrar tekrar O'na dönmekle rızıklandır. Ey azamet
ve ikram sahibi olan Allah'ım!.."
Peygamberimiz (sav)'in
huzurunda olan mükellef sesini çok yükseltmeyeceği gibi, çok
da kısmaz. Gayetü's Sürici Şerhû'l Hidaye'de de böyledir.
Resûl-i Ekrem (sav) efendimize tebliğ edilmek üzere, kendisine
tevdi edilmiş selâmları şöyle arzeder.
"Ey Allah'ın Rasûlü!
Sana filân oğlu filân oğlu filânın selâmı var. Rabbin
indinde senden kendisine şefâat teminini istiyor. Sen, ona ve
bütün müslümanlara şefâat eyle.."
1060 Resûl-i Ekrem (sav)'in
Kabr-i Şerifinin yanında Hz. Ebû Bekir (ra) ile Hz. Ömer
(ra)'in kabirleri mevcuddur. Mükellef; Allahû Teâla (cc)'nın
dini için her çeşit çileye katlanan ve cennet'le müjdelenen
bu iki sahabiyi hürmet ve ta'zimle selâmlar. Daha sonra birkaç
adım geri çekilir ve şu şekilde dua eder.(314)
Mânası: "Selâm her
ikinizin üzerine olsun. Ey Allah (cc)'ın Resûlü'nün yanında
yatmakta olan arkadaşaları, vezirleri, istişare ehli ve
yardımcıları!.. Siz ki İslâm'ın yayılmasında Resûl-i
Ekrem (sav)'e yardımcı oldunuz ve O'ndan sonra da,
müslümanların işlerini yürüttünüz!.. Allahû Teâla (cc)
sizi mükâfatların en güzeli ile mükâftlandırsın. Size
geldik ki, sizin vesilenizle Allah (cc)'ın Resûlü bize şefaat
eylesin ve Resûl-i Ekrem (sav) Allahû Teâla (cc)'dan sa'y-ü
gayretimizin kabulünü dilesin. İslam üzere (Allahû Teâla
(cc)'nın diniyle) yaşamamızı ve ölmemizi istesin!.. Bizim O
(sav)'nun zümeresinde bulunmamızı ve haşrolmamızı Allahû
Teâla (cc)'dan taleb buyursun!.."
1061 Resûl-i Ekrem (sav)'in
kabr-i şerifini ziyaret ettikten sonra, Bakıy mezarlığına
gitmek müstehaptır. Feteva-ı Hindiyye'de: "Orada bulunan
şehidleri ve diğer mezarları ziyaret eder. Bilhassa Uhud'a
gidip, Şehidlerin efendisi Hz. Hamza (ra)'yı ziyaret etmek
gerekir. Bakîy kabristanında Hz. Abbas (ra)'ın, kubbesi ile
Hz. Ali(ra)nin oğulları Hz. Hasan (ra) ve Zeyne'l Abidin'i ve
bunun oğlu Muhammed Bakır'ı ve onun oğlu Caferi's-Sadık'ı
ziyaret eder. Sonra Mü'minlerin emiri Hz. Osman (ra)'ın kubbesi
ile Resûl-i Ekrem (sav)'in oğlu İbrahim (ra)'in kubbesini ve
diğerlerini (Hanımlarının ve halasının mezarını, Saheb-i
Kiram'ın ve tabiûn'un mezarlarını) ziyaret eder. Sonra Hz.
Fatıma (ranha)'nın Bakiy'daki mescidinde namaz kılar. Uhud
şehidlerini Perşembe günü ziyaret etmek müstehabtır.
Ziyaretçi Uhud'da şu şekilde dua eder.
Mânası: "Allahû Teâla
(cc)'nın selâmı üzerinize olsun!.. Siz ki sabrettiniz.
Akıbet yurdu ne güzeldir. Allahû Teâla (cc)'nın selâmı
yine üzerinize olsun, mü'minler topluluğunun yurdunda olanlar.
Şüphesiz ki biz Allahû Teâla (cc)'nın izniyle size
kavuşacağız."
Sonra Âyete'l Kürsi'yi ve
İhlâs Sûresini okur. Mescid-i Kuba'ya Cumartesi günü gitmek
müstehabtır. Peygamberimiz (sav) Efendimizin böyle yaptığı
rivayet olunmuştur."(315) hükmü kayıtlıdır. Esasen bu
makamlarda mükellef içinden geldiği gibi dua edebilir. Uhud'da
yeryüzünün müstekbirleri ve Tağuti güçlerle cihad etmeye
azmettiğini beyan etmek esastır. Medine'de bulunduğu süre
içerisinde sürekli salavât getirmek güzeldir. Memleketine
dönmek üzere olan mükellefin Mescid-i Nebeviyeye gidip iki
rekat namaz kıldıktan sonra dua etmesi müstehabtır.
1062 İbn-i Abidin:
"Huzur-u Nebevi'den ayrıldığına üzelerek ağlar
vaziyetle oradan ayrılmalıdır. Nitekim Fetih'te beyan
edilmiştir. Yine orda beyan edildiğine göre; sünnetlerden
biri de yeryüzünde her yüksek yere çıktıkça tekbir
getirmek ve;
"Dönüyoruz!..
Tevbe ettik, tevbekârlarız!.. Abidleriz!.. Rabbimize secde ve
hamd edenleriz!.. Allahû Teâla (cc) va'dinde durmuş, kuluna
yardım etmiş, hizipleri yalnız başına kahretmiştir"
demelidir. Bu hadis, Peygamber (sav)'dan müttefekûn aleyh
olarak rivayet edilmiştir."(316) hükmünü beyan
etmektedir.