NİKÂH'IN TARİFİ VE
MAHİYETİ
1082 ŞURASI MUHAKKAKTIR Kİ;
Allahû Teâla (cc) insanları belirli bir fıtrat üzere
yaratmıştır. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de: "O halde
(Habibim) sen yüzünü muvahhid olarak, Allah'ın o fıtratına
çevir ki, o insanları bunun üzerine yaratmıştır.
Allah'ın yaratışına (hiçbir şey) bedel olamaz. Bu dimdik
ayakta duran bir dindir. Fakat insanların çoğu
bilmezler."(1) hükmü beyan buyurulmuştur. Bu ayet-i
kerime'de geçen "Fıtratûllah"; bütün insanlar
için aynıdır. Erkek ve kadın, belirli bir yaştan (bulûğa
erme) itibaren birbirlerine karşı ilgi duyarlar. Bu ilgi
normaldir ve insan fıtratının tabii bir sonucudur. Neslin
devamı ve dünyanın insan eliyle imarı, bu ilgiye bağlıdır.
Kat'i nass'larla sabittir ki, erkeklerin ihtirasla bağlı
oldukları şeylerin başında "Kadın" gelir.(2)
İslâm dini; erkek ve kadın arasındaki sevgiyi değil, sevgiyi
bahane edip, şer'i şerifin hudutlarını aşmayı haram
kılmıştır.(3) Ayrıca birbirlerine karşı sevgi duyan erkek
ve kadın'ın nikâhla biraraya getirilmesinin önemi üzerinde
durmuştur. Nitekim: "Birbirini sevenler için nikâh kadar
uygun birşey yoktur"(4) Hadis-i Şerifi, meseleyi
kavramamızı kolaylaştırmaktadır.
1083 İslâm uleması; erkek ve
kadının birbirlerine karşı duyduğu şiddetli temayülü esas
alarak: "Şehvet'in kulağı yoktur. Mücerred ahlaki
nasihatlerle ve uhrevi terhib ve tergiblerle mesele çözülemez.
Dolayısıyla evlenmeleri kolaylaştırmak şarttır."
hükmünde ittifak etmiştir. Resûl-i Ekrem (sav): "Size
dini ve ahlakı hoşunuza giden bir erkek müracaat edecek olursa
derhal evlendirin (Kızınızı verin). Aksi halde yeryüzünde
fitne ve çok tehlikeli bir fesad çıkar"(5) buyurmuştur.
Erkeklerin en zayıf bulunduğu husus; kadına karşı olan
zaafıdır. Kur'an-ı Kerim'de "İnsan zayıf
yaratılmıştır"(6) hükmü beyan buyurulmuştur. İbn-i
Kesir, bu ayeti-i kerime'nin tefsirinde; erkeklerin zayıf
olduğu konuların başında kadınların geldiğini ve sahabe-i
kiram'ın (bu ayet-i kerime'nin tefsirinde) buna ağırlık
verdiklerini izah eder.(7)
1084 Resûl-i Ekrem (sav)'in:
"Kim sakalları ve bacakları arasında bulunanlar (ağzı
ve ferci) hususunda bana garanti verirse, ben de ona cennet
hususunda garanti veririm"(8) buyurduğu bilinmektedir. Yine
bir başka hadis-i şerif"te "insanları en ziyade
ateşe (Cehennem'e) sürükleyen şey, ağızları ve
fercleridir."(9) hükmü beyan buyurulmuştur. İslâm
toplumunda en önemli konulardan birisi "Cinsi
terbiye'dir". Ancak şurası unutulmamalıdır ki, cinsi
terbiye sadece "Nasihatla" olmaz. Resûl-i Ekrem
(sav)'in: "Kimin bir çocuğu olursa güzel bir isim koysun
ve en güzel şekilde terbiye etsin!.. Bülûğa erince de derhal
evlendirsin. Bülûğa erdiği halde evlendirmez ve o bir günah
işleyecek olursa, bundan hasıl olacak günah bababaya da
terettüp eder"(10) buyurduğu bilinmektedir. Dolayısıyla
çocuk bülûğa erince derhal evlendirmek, en iyi terbiye
usulüdür. Vakti giren namaz ve hazır bekleyen cenaze nasıl
tehir edilmeyip; derhal icabına bakılıyorsa, evlenme hususunda
aynı titizlik gösterilmelidir.
1085 Dürrü'l Muhtar'da:
"Bizim için hiçbir ibadet yoktur ki, Hz. Adem devrinden
bugüne kadar meşru olsun, Cennet'te de devam etsin!... Bundan
yalnız iman ile nikâh müstesnadır. Nikâh fûkahaya göre
kasten milk-i müt'a ifade eden bir akittir. Yani erkeğin,
şer'an nikâhına mani bulunmayan bir kadından istifade
etmesini helal kılan bir akittir." hükmü kayıtlıdır.
İbn-i Abidin bu metni şerhederken şunları kaydeder:
"Çünkü nikâh bir vecihle ibadet, bir vecihle muameledir.
Nikâhla cihadın her ikisi, Müslümanın ve İslâm'ın vücut
bulmasına sebep olmakta müşterek iseler de, musannif nikâhı
evvel zikretmiştir. Çünkü müslüman ferdlerin nikâhla
çoğalması, harple (Cihad'la) çoğalmasından kat kat
fazladır."(11) Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Nikâh benim
sünnetimdir. Kim benim sünnetimi yerine getirmezse benden
değildir. Zira ben diğer ümmetlere karşı sizin
çokluğunuzla iftihar edeceğim."(12) Hadis-i Şerifi;
evlenme hususunda ne kadar titizlik gösterilmesinin gerektiğini
beyan etmektedir. İbn-i Hümam: "Sırf ibadetlerle meşgul
olmak için evlenmeyi terketmekten ise, evlenip evlâd-û ıyal
ile meşgul olmak daha efdaldir"(13) hükmünü
zikretmektedir. İbn-i Abidin: "Hatta ûlema "Nikâhla
meşgul olma, nafile ibadetlere kendini vermekten efdaldir"
demişlerdir. Yani nikâhla ve nikâhın şamil olduğu nefsi
haramdan korumak ve çocuk terbiyesiyle meşgul olmak, nafile
ibadetten hayırlıdır demek istiyor"(14) buyurmaktadır.
1086
Molla Hüsrev: "Muhit sahibi ve ona tabi olan Kafi sahibi ve
diğer muhakkik ûlema "Nikâh'ın lûgat manasının"
zam ve cem (Eklemek ve bir araya toplamak) olduğunu beyan
etmiştir"(15) hükmünü zikrediyor. İslâm? ıstılâhta;
Şer'an nikâhlanmalarına bir mani bulunmayan bir erkekle, bir
kadının bir birlerinden istifade etmek arzusuyla yaptıkları
akide nikâh denir"(16) tarifi esas alınmıştır.