AİLE'NİN GEÇİMİNİ
SAĞLAMAK KİMİN ÜZERİNE VACİBTİR?
1128 Darû'l İslâm'da (Şer'i
Devlet'te) aile sistemi; "Nesil emniyetinin" temel
direğidir. Mü'min erkek ve kadınların; aile sistemi
içerisinde istişareyi esas almaları gerekir. Ancak son
tahlilde karar ve hakimiyet (Yani aile reisliği) erkeğe aittir.
Nitekim, Kur'an-ı Kerim'de: "Erkekler, kadınlar üzerine
hakimdirler. O sebeble Allahû Teâla onlardan kimini, kiminden
üstün yaratmıştır"(105) hükmü beyan buyurulmuştur.
Şurası muhakkaktır ki; erkek fıtri olarak kadından daha
güçlü olarak yaratılmıştır. Tedbir, temkin, sabır ve
güçlüklere karşı mukavemet noktasında erkek (Kadına
oranla) daha kuvvetlidir.(106) Gerek mehir vermek, gerekse
ailenin nafakasını temin etmek; erkeğin üzerine
vacibtir.(107)
1129 Kur'an-ı Kerim'de:
"Anneler çocuklarını tam iki yıl emzirirler. (Bu
hüküm) emmeyi tamam yaptırmak içindir. Annelerin nafakaları
(maruf vech ile ihtiyaçları) çocuk kendisinden olan babaya
aittir."(108) hükmü beyan buyurulmuştur. Ayırca Resûl-i
Ekrem (sav) Hind b. Utbe'ye kendisine ve çocuğuna yetecek
miktarda; kocası Ebû Süfyan'ın malından, onun izni olmasa
dahi almasına izin vermiştir. İmam-ı Şafii (rh. a) bu iki
nassı zikrettikten sonra: "Kur'an-ı Kerim'de ve sünnette;
kadının nafakasının ve çocuğun emzirme ücretinin babaya
ait olduğuna dair delâlet bulunmaktadır."(109) hükmünü
zikreder. Hanefi fûkahası: "Eğer kadın çocuğunu
emzirmek istemezse veya çocuğu başka bir kadının (süt
annenin) sütüne alışmışsa, o işle ilgili ücret kocaya
aittir"(110) hükmünde müttefiktir. Nafaka konusunda
İmam-ı Merginani şunları beyan etmektedir. "Kadın,
nefsini kocasının evine teslim ettiği zaman (Yani kocasının
evine yerleştiği andan itibaren) nafakası kocasının üzerine
vaciptir. Burada asıl olan Allahû Teâla (cc)'nın şu
kavlidir: "Varlıklı olan (zengin) kimse, zenginliği
ölçüsünde infak etsin". Bir de Resûl-i Ekrem (sav)'in
Vedâ Haccı hadisinde: "Kadınların rızıkları
(yiyecekleri) ve elbiseleri maruf bir şekilde sizin üzerinize
borçtur" hükmü mevcuttur. Nafaka; kadının kendisini
kocasının evinde bulundurmasının bir
mükâfatıdır."(111)
1130 Sahabe-i Kiram'dan Hz.
Muaviye b. Hayde (ra): "- Ya Resûlullah!..
Kadınlarımızın bizim üzerimizdeki hakları nedir?"
sualini tevcih edince, Resûl-i Ekrem (sav): "Yediğin gibi
ona da yedirmek, giydiğin gibi onu da giydirmek, yüzüne
vurmamak, onu kötülememek, bir de darılıp ayrı yatmaya
mecbur kaldığında onu ancak ev içinde yapmaktır"(112)
buyurmuştur.
1131 Kur'an-ı Kerim'de: (Hali
vakti geniş, zengin) olan nafakayı zenginliğine göre versin.
Rızkı kendisine daraltılmış bulunan (fakir) da nafakayı,
Allah'ın ona verdiğinden versin. Allah hiçbir nefse, ona
verdiğinden başkasını yüklemez. Allah güçlüğünün
arkasından kolaylık ihsan eder."(113) hükmü beyan
buyurulmuştur. Hanefi fûkası, bu ayet-i kerime'yi esas alarak;
"Kocanın fakirliği ve nafakayı temin edememesi sebebiyle
nikâh feshedilmez, aralarının ayrılması gerekmez. Kadına;
kocası adına borç alması tavsiye edilir"(114) hükmünde
müttefiktir.
1132 Koca zengin ise,
karısına hizmetçi tutması için de, ayrıca nafaka verir.
Zira hizmetçi, ihtiyacı gidermek menzilesindedir.(115) Ancak
bir hizmetçiden fazlası için nafaka takdir olunmaz. Koca
zengin değilse; essah olan kavle göre, hizmetçi için nafaka
gerekmez.(116)
1133 Hanefi fûkahası:
"Koca, karısını, kendi ailesinden hiç kimsenin
bulunmadığı bir evde oturtmakla mükelleftir. Ancak kadın;
kocasının ailesi ile birlikte oturmaya razı olursa ne alâ!..
Eğer kocanın başka kadından çocuğu varsa, o çocuğunu
karısıyla beraber oturtmaya (Cebren) hakkı yoktur. Buna
mukabil; koca; kaynanası, kayınpederi veya kadının başka
erkekten olan çocuğunun veya ailesinden birisinin, karısının
yanına girmelerine mani olabilir. Ancak bunların diledikleri
zaman kadını görmelerine ve onunla konuşmalarına mani
olamaz"(117) hükmünde müttefiktir. Eğer kadın zengin
olur; kocası kendisine ait olan evde oturursa, kocasından kira
talebinde bulunabilir.(118) Zira İslâm dininde
"Karı" ve "Koca" arasında; mal ayrılığı
esastır. Borcu sebebiyle hapse düşen kadının nafakası,
kocasının üzerine vacip değildir.(119) Ancak infak edebilir
ve ihtiyaçlarını karşılayabilir.
1134
Küçük çocukların nafakası, babanın üzerinedir. Bu hususta
babaya hiçbir kimse ortak olamaz. Cevheretü'n Neyyire'de de
böyledir.(120)