TALAK'IN (BOŞAMANIN) HÜKMÜ
1162 Talak'ın hükmü; karı
koca arasındaki ayrılığın "Talak-ı Ric'i" de,
kadının iddet müddeti bitince, "Talak-ı Bain"de
ise; derhal vukû bulmasıdır."(188) Şimdi "Talak-ı
Ric'i" ve "Talak-ı Bain" üzerinde duralım.
1163 Kur'an-ı Kerim'de:
"Boşanmış kadınlar kendi kendilerine üç hayız ve
temizlenme müddeti beklerler. Eğer onlar Allah'a ahiret
gününe inanıyorlarsa, Allah'ın kendi rahimlerinde
yarattığını (söylemeyerek) gizlemeleri onlara helal olmaz.
Kocaları ise bu bekleme (iddet) müddeti içinde barışmak
isterlerse, onları geri almaya (herkesten) daha layıktırlar.
Erkeklerin meşru surette kadınlar üzerindeki (Hakları) gibi,
kadınların da onlar üzerinde (daha üstün) bu dereceye
sahiptirler. Allah mutlak galiptir, gerçek hüküm ve hikmet
sahibidir."(189) hükmü beyan buyurulmuştur. Dolayısıyla
yeniden nikâh akdine ve mehir tesbitine lüzum olmaksızın,
kadının iddet müddetiyle sınırlı olarak, geri dönme
imkanı veren talaka "Ric'i talak" denir. Hanefi
fûkahası: "Bir erkeğin kendisiyle cinsi temas (Cim'a)
ettiği karısını, bir mal karşılığı ve mübalağa ifade
eden sözlerden uzak, sarih boşama sözleriyle boşamasına
"Ric'i Talak" denir" tarifini esas
almıştır.(190) Dikkat edilirse, bu tarifte, ric'i talak'ın
şartları beyan edilmiştir. Şöyle ki; a) Talak, cinsi
temastan (Cim'adan) sonra vukû bulmuş olmalıdır. b) Bir mal
karşılığında (Hul sebebiyle) olmamalıdır. Zira mal
karşılığı talak, "Bain" talaktır. c) Talaka ehil
olan koca, karısını sarih sözlerle boşamalı, üç talakın
tamamını zikretmemeli ve talak sırasında şiddet ve
mübalağa ifade eden lafızlardan uzak durmalıdır.
1164 RİC'İ TALAK'IN
HÜKÜMLERİ: Ric'i talakta, nikâh, iddet müddetinin sonuna
kadar devam eder. Dolayısıyla kadın, iddet müddetinin sonuna
kadar, kocasına haram değildir. Ancak şehvetle kucaklama,
öpme ve cinsi temas halinde, rücû etmiştir. Tabii olarak
talak (boşama) haklarından birisini kaybeder. İddet müddeti
içerisinde; karı veya kocadan birisi ölürse, birbirlerine
varis olurlar. Eğer koca; iddet müddetinin sonuna kadar
karısına rücû etmezse, iddet bittiği andan itibaren
birbirlerine yabancı (Mahrem) olurlar. Bu durumda (Eğer üç
talak hakkını kullanmamışsa) yeniden nikâh akdi ve mehir
tesbiti ile evlenebilirler. Ancak iddet müddetinin sonunda
kadın; hür ve tekliflere muhatab hale gelmiştir. Bir
başkasıyla da evlenebilir. İddet müddetinin sonunda mehrinin
tamamını talep etmek hakkıdır.(191)
1165 Resûl-i Ekrem (sav)'in;
Hz. Hafsa (r.anha) validemizi boşadığı ve daha sonra rücû
ettiği bilinmektedir.(192) İslâm uleması: "Zifafa
girdiği karısını boşayan kimse, iddeti bitmeden talakdan
rücû edebilir. Ayrıca bir kimse, zifafa girdiği karısını
ric'i bir talakla boşasa, ister sağlıklı, ister hasta olsun,
kendisi veya karısı iddet müddeti bitmeden önce ölürse,
birbirlerine mirasçı olurlar" hükmünde icma etmiştir.
Tek bir ihtilaf mevcud değildir.
1166 Talak-ı Ric'i den sonra;
kadının iddet müddeti içerisinde iken, henüz baki olan
nikâhı devam ettirmeye "Rec'at" denir. Hanefi
fûkahası, Rec'at'ın müstehab olduğu hususunda
müttefiktir.(193) Feteva-ı Hindiyye'de: "İki çeşit
rec'at vardır. Bunlar: Sünnete uygun olan rec'at ve Bid'at olan
rec'attır. Sünnete uygun olan rec'at: "Kocanın,
karısına (talak'tan döndüğünü) söz ile bildirmesi ve bu
hususta iki şahid tutmasıdır." Bir kimse karısına
rücû ettiği zaman sözle müracaat edip: "Sana geri
döndüm, müracaat ettim" veya "Karıma müracaat
ettim" der, bu hususta iki şahit tutmazsa veya şahid
tuttuğu halde onlara bildirmezse, bu "Bid'at" olur.
Fakat bu şekilde rec'at de sahihtir, ancak sünnete muhaliftir.
Bir kimse karısına cim'a etmek, şehvetle öpmek veya fercine
şehvetle bakmak gibi amellerde bulunursa, ona müracaat etmiş
sayılır. Ancak bu şekildeki rücû (Rec'at) mekruhtur.
Müstehab olan; kocanın şahidleri tuttuktan ve onlara durumu
beyan ettikten sonra rec'at etmesidir. Cevheretü'n Neyyire'de de
böyledir."(194) hükmü kayıtlıdır. Bu hususta İbn-i
Ömer (ra)'den gelen hadis-i şerif esas alınmıştır. Resûl-i
Ekrem (sav), İbn-i Ömer (ra)'e hayız halinde iken boşadığı
karısına rec'at etmesini ve bu hususta da iki şahid
tutmasını emretmiştir. İki şahit tutulması maslahat
noktasından müstehabtır, ancak rec'at'ın şartı değildir.
Şafii fûkahası, Hz. Ata'dan rivayet edilen "Rec'at
beyyine iledir" haberini esas alarak; "Rec'at sözlü
olarak yapılır, fiille yapılmaz. Ayrıca, kocanın, rücû
ettiğine dair iki adil şahid bulundurması da
şarttır"(195) hükmünde ittifak etmiştir.
1167 TALAK-I BAİN:
Nikâh akdini derhal ortadan kaldıran ve aile hayatını sona
erdiren talaka "Bain (ayrılığı gerektiren) talak"
denir. Bunlar a) Nikâh akdinden sonra, zifafa girmeden (Cinsi
temasta bulunmadan) koca karısını boşarsa bu "Bain
Talak" olur. Zira bu gibi durumda iddet sözkonusu
değildir. b) Karı-Koca, İslâm? bir hayat yaşamayacakları
hususunda ittifak eder ve kadın, bir miktar mal vermek suretiyle
boşanmayı talep ederse, kocası da buna razı olursa
"Bain" talak meydana gelir.(196) c) Koca, üçüncü
boşanma hakkını kullanırsa, bu durumda da bain talak maydana
gelir.
1168
TALAK-I BAİN'İN HÜKÜMLERİ: Talak-ı Bain'de; evlilik
hayatı derhal sona erer. Ancak kadın; iddet müddeti
içerisinde kocasının evinde kalır ve nafakası (bu süre
içerisinde) geçerlidir. Mehrin tamamını derhal kadına vermek
mecburiyetindedir. Birbirlerine varis olamazlar.(197) Sadece
cinsi temastan önce boşanan kadın için nafaka yoktur.