ŞİRKET (ORTAKLIK) NEDİR?
1429 Önce kelime üzerinde
duralım. Şirket, lûgatta; "iki ortağın sermaye ve
emeklerini birbirine katmaları, mirasta, ganimette alım ve
satımda birine ortak olmaları gibi manalara gelir.(124)
Dolayısıyla; en az iki kişinin ihtiyari veya mecburi bir
şekilde ortak olmaları söz konusudur. İbn-i Abidin;
"Şirket, karıştırmak manasınadır. Fetihte
zikredilmiştir ki; şirket iki hissenin birbirinden
ayrılmayacak surette karıştırılması veya karışması
manasınadır"(125) hükmünü zikreder. Bahsin devamında
da: "Fûkahanın kelâmından anlaşılmıştır ki,
şirketin lugavi manası ile şer'i manası birdir" diyerek
konuya açıklık getirir.
1430 Kur'an-ı Kerim'de:
"(Davud) dedi: Andolsun ki o senin dişi koyununu, kendi
dişi koyunlarına (katmak) istemesiyle sana zulmetmiştir.
Gerçek (mallarını birbirine) katıp-karıştıran ortakların
çoğu mutlaka birbirine haksızlık eder. İman edip de, salih
amellerde bulunanlar müstesna. Fakat bunlar da ne kadar
azdır"(126) hükmü beyan buyurulmuştur. Dikkat edilirse;
Hz. Davud (as) döneminde de, şirket (ortaklık) meşrudur.
Fakat karşılıklı olarak haklara riayetin güçlüğü
belirtilmiştir.
1431 İmam-ı Serahsi,
"fûkahadan hiçbirisinin şirketin meşruluğunu inkâr
etmediğini, bu sebeble icma'ın hasıl olduğunu"
kaydetmektedir.(127) İmam-ı Merginani: "Şirket
(ortaklık) caizdir. Zira Resûl-i Ekrem (sav)'in İslâm'ı
tebliğ ettiği dönemde insanlar şirket kurarak iş
yapıyorlardı. Onları (bundan men etmeyip) kendi hallerine
bıraktı"(128) hükmünü zikretmektedir. İbn-i Abidin:
"Şirketin meşru olması kitap, sünnet, icma-i ümmet ve
akılla sabittir. Fetih'te: "Şüphe yok ki; şirketin
meşru olması sabit olma cihetinden pek açıktır. Çünkü,
Peygamber Efendimiz (sav) zamanından bugüne kadar hiç
kesilmeden şirket (ortaklık) tesisi devam edegelmiştir. Bundan
dolayı şirketi muayyen bir Hadis-i Şerifle ispat etmeye
ihtiyaç yoktur"(129) buyurmaktadır.
1432 Ebû Hureyre (ra)'den
rivayet edilen bir Hadis-i Kutsi'de; "Ortaklardan biri
diğerine hıyanet etmediği müddetçe, ben iki ortağın
üçüncüsüyüm. Birbirlerine hıyanet ettiler mi, aralarından
ayrılırım"(130) hükmü beyan buyurulmuştur.
1433
Resûl-i Ekrem (sav) İslâm'ı tebliğ ile görevlendirilmeden
önce Mekke'de; Saib İbn-i Şüreyk isimli bir zatla, ortak
ticari faaliyette bulunmuştur. Nitekim Mekke'nin fethi
gününde, bu zat, Peygamber'in huzuruna gelerek; "- Ya
Resûlullah!.. Beni tanıdınız mı?" diye sormuş,
Resûl-i Ekrem (sav): "- Seni nasıl tanımam!.. Sen benim
ortağım idin, sen ne hayırlı bir ortaktın"(131) diyerek
iltifatta bulunmuştur. Diğer bir rivayette Saib'e hitaben:
"- Merhaba kardeşim ve ortağım!.. Müdaraa etmez ve yüze
gülmezdin. Ey Saib!.. Cahiliyye döneminde bir kısım işler
yapıyordun, bunlar senden kabul edilmezdi. Bugün ise
yaptıkların kabul görecektir"(132) buyurmuştur. Yani
şirket; şer'i noktadan meşrudur.