İŞ GÜCÜ ŞİRKETİ
1457 Fıkıh kitaplarında;
tekabül, senayi, amel, ebdan ve muhterife gibi isimlerle anılan
şirket; mahiyet olarak aynıdır. Farklı isimler verilmesinin
sebebi; ortakların bağlı olduğu iş durumudur.
"Ebdan" denilmesi; ortakların iş güçlerini ortaya
koymaları sebebiyle teşekkül etmesindendir.
"Tekabül" denilmesi; her ortak iş kabul etmede,
diğer ortağın vekili olduğu içindir. "Sanayi,
Amel" denilmesi; herkesin sanatlarını "iş
sermayesi" olarak ortaya koymalarını beyandır. Bu
şirketi şu şekilde tarif etmek mümkündür: "İki veya
daha fazla kimsenin, belli bir iş yapma veya iş kabul etmede,
iş güçlerini ve sanatlarını ortaya koyarak ortaklık tesis
etmeleridir. Anlaştıkları esas üzere kârı
paylaşırlar"(169) Eğer kâr nisbeti eşit olursa
mufavaza, farklı nisbetlerde olursa "inan" şirketi
teşekkül eder.
1458 İbn-i Abidin "iş
gücü" şirketini şu şekilde tarif ediyor:
"Şirket-i Tekabbül: İki terzi, yahut bir terzi ile bir
boyacı gibi iki sanatkârın, başkalarından iş kabul etmek ve
elde ettikleri kazancı aralarında taksim etmek üzere
yaptıkları ortaklıktır. Buna "Şirket-i Sanayi",
"Şirket-i Amal" ve "Şirket-i Ebdan'da"
denilir. Şirket-i Tekabbül'de; sanatın ve mekânın bir
olması şart değildir. Fakat ücrete müstehak olabilmeleri
için kabul ettikleri işlerin helal olması şarttır"(170)
Şafii fûkahası; şirketin kurulabilmesi için, sermayenin
şart olduğunu esas alarak bu şirket biçiminin batıl
olduğuna hükmetmiştir.(171)
1459 Hanefi fûkahası;
Abdullah İbn-i Mes'ud (ra)'dan rivayet edilen Hadis-i Şerifi
esas alarak "iş gücü" şirketinin sahih olduğunu
beyan etmiştir. Ayrıca Resûl-i Ekrem (sav) döneminde bu tür
şirketin insanlar arasında yaygın olduğunu ve budan men
edilmediklerini delil olarak getirmişlerdir. Şirkette asıl
olan (gaye) kâr elde etmektir. Kâr ise, yalnız sermayeye
bağlı değildir, iş gücü de gereklidir. Nitekim bir terzi;
bir dikim işini taahhüd etse, daha sonra bunu mahir olan başka
birine ücret vererek diktirse, sahibine teslim ettiği an dikiş
parasını alabilir.(172) Kaldı ki; bu tür şirkette her ortak
diğerinin vekilidir. Vekâlet ise caizdir.(173)
1460 Aynı meslekte olan iki
kişinin yaptıkları ortaklığın meşru olduğunda; Hanefi,
Maliki ve Hanbeli mezheblerinin müçtehidleri ittifak
etmişlerdir. Mesela; terziler, marangozlar, doktorlar ve
mühendisler, kendi aralarında iş gücü şirketi
kurabilirler.(174) Farklı meslekte olan insanlar (mesela; bir
tezi ile bir boyacı) böyle bir şirket teşekkül
ettirebilirler mi? Hanefi fûkahası; bazı şartlara riayet
ederek bunun da caiz olduğunu esas almıştır.(175) Bu
şartlar:
1) Şirketin hedef aldığı
iş helal olmalıdır.
2) Yapılacak işte vekâlet
mümkün olmalıdır. Eğer yapılacak iş vekâlete müsait
değilse, şirket sahih olmaz. Mesela; mahkemede şahitlik etmek
veya dilenmek için şirket kurulamaz.
3) Ortaklardan birinin iş
taahhüdünde bulunabilme selâhiyeti elinden alınmamalıdır.
1461
İş gücü şirketinde; ortaklardan birinin elde ettiği kazanç
anlaştıkları şarta göre (diğer ortak hasta olsa veya sefere
gitse veya özürsüz olarak kasden çalışmasa bile) taksim
edilir. Çünkü şart; alınan işin mutlak surette
yapılmasıdır. Yoksa, işi kabul edenin yapması
değildir.(176)