ÖLÜ TOPRAKLARIN (MEVAT
ARAZİNİN) İHYASI
1503 İslâm fıkhında toprak
mülkiyeti birçok yolla elde edilebilir. Bunların başında;
ziraate elverişli olmayan toprakların (mevat arazinin) ihyası
gelir. Önce "mevât araziden" neyin kaydedildiğini
izaha gayret edelim. Mevât; lûgat yönünden ölmüş hayvana
verilen isimdir. Arazide mecaz olarak kullanılmıştır.(241)
Hanefi fûkahası: "Mevat arazi, hiç kimsenin mülkiyeti
altında bulunmayan, vasfından dolayı (çorak, batak,
taşlık vs..) ziraate elverişsiz olup, insanların (Mer'a,
harman yeri, vs. şeklinde) kullanmadıkları ve terkettikleri
topraktır"(242) tarifinde ittifak etmiştir.
1504 Resûl-i Ekrem (sav)'in:
"Kim ölü bir toprağı ihya ederse, (ihya ettiği) o
toprak onun olur"(243) buyurduğu bilenmektedir. İmam-ı
Ebû Yusuf (rha): "Benim görüşüme göre: Ölü toprağı
diriltmekte; başka bir şahsa karşı herhangi bir zarar yoksa
ve o toprak üzerinde bir başkasıyla ihtilâf da mevcut
değilse, şüphesiz Resûlullah (sav)'in izni kıyamete kadar
baki ve geçerlidir. Zarar geldiği takdirde bu zarar hadisin:
"Haksız bir ekici veya dikicinin toprakta hakkı
yoktur" kısmına yorumlanır ki, hadisin bu kısmı izni de
kapsar"(244) hükmünü zikretmektedir.
1505 İmam-ı Azam Ebû Hanife
(rha): "Ölü toprağın ihyasının mülkiyet meydana
getirdiğini, bunun ise Müslümanlar arasında ihtilaflara sebeb
olacağını esas almış ve Resûl-i Ekrem (sav)'in:
"İnsan için imamının (Ulû'lemr'in) hoş gördüğü
(izin verdiği) şey vardır" hadisine dayanarak:
"Ölü toprağın (mevat arazinin) ihyası için
Ulû'lemr'in izni gerekir"(245) demiştir.
1506 Resûl-i Ekrem (sav)'in:
"Boş araziler (sahipsiz, adi topraklar) Allah'ın ve
Resûlünündür. Ondan sonra da sizindir. Her kim ölü bir
toprağı ihya ederse, o toprak ihya edenindir. Üç sene boş
kalan arazide muhtecirin hakkı yoktur"(246) buyurduğu
bilinmektedir. Bir arazi ihya edilmeden önce, belli işaretlerle
çevrilir. Buna "tahcir etme" denilmiştir. Bu
faaliyet, ölü bir araziyi ihya etme arzusunu beyan eder,
mülkiyet ifade etmez. Nitekim İmam-ı Yusuf (rha): "Hz.
Ömer (ra) bir gün hutbeye çıktı ve şöyle konuştu: "-
Her kim ölü bir toprağı ihya ederse, o toprak ihya edenindir.
Üç sene boş kalan arazide muhtecirin (toprağı çevirenin)
hakkı yoktur" Bunu söylemesine sebeb; bazı kimseler
işlemedikleri halde bazı arazilere el koymuşlar, kendilerinin
olduğunu iddia etmek istemişlerdi"(247) hükmünü
zikretmektedir. Dikkat edilirse; ölü bir araziyi işaretlerle
çevirmek, ancak bir ön hak meydana getirir, mülkiyet meydana
getirmez.
1507
Fûkaha ihya için gerekli şartlar üzerinde durmuştur.
İmam-ı Şafii (rha): "Ölü toprak hangi maksat için ihya
ediliyorsa, o hususta gerekli herşeyin yapılması esastır.
Ağaç dikmek, ekin ekmek, kuyular açmak ve bina yapmak
gibi"(248) hükmünü benimsemiştir. Mecelle'de:
"Tohum ekmek ve fidan dikmek arzı ihya olduğu gibi; nadas
eylemek (sürmek) sayk etmek yahut sayk (sulama) için ark ve
cedvel açmak dahi ihyadır"(249) denilmiştir. Dikkat
edilirse; o toprağın, verimli hale getirilmesi esastır.