DEVLET MEMURİYETİ VE
İŞÇİLİK
1539 Bir hizmet akdine
dayanarak; meşru bir işde, ücret karşılığı çalışan
kimseye "Ecir" (ücretli) denir. Dikkat edilirse bu
tarif; hem memuru, hem işçiyi kapsamına almaktadır. İslâm
ûleması "icare" konusunda titizlikle durmuştur.
İcare; lûgat yönünden "Fiâle" ölçüsünde
"ecir"den alınmadır. Menfaat bedeli, ücret gibi
manalara gelir. Ayrıca "icâr" (kira) manasına da
kullanılmıştır.(283) İslâmi ıstılahta: "Malum bir
menfaati, belli bir ücret karşılığında
satmaktır"(284) şeklinde tarif edilmiştir.
1540 Yaptıkları hizmetin
mahiyeti esas alınarak ücretliler iki kısma
ayrılmışlardır:
1) Ecir-i Has (hususi
ücretliler)
2) Ecir-i Müşterek
(müşterek ücretliler).
1541 HUSUSİ ÜCRETLİLER
(ECİR-İ HAS): Sadece hizmet akdi yaptığı şahıs
veya hükmi şahıs için çalışan ücretlilere "Ecir-i
Has" denilir. Ücrete hak kazanması; hizmet akdinde
belirtilen saatlerde hazır bulunmasıyladır. Mesai saatlerinde;
bilfiil çalışması şart değildir. Fakat hizmet akdinde
belirtilen işi yapmaktan kaçınamaz. Mesela; devlet memurları,
fabrika işçileri, bir şahsın koyunlarını gütmek için
tutulan çoban vb... Bunlar hizmet akidlerinde belirtilen
saatlerde, nefislerini teslim etmişlerdir. Sırf bu sebeble
ücrete hak kazanırlar.
1542 MÜŞTEREK
ÜCRETLİLER (ECİR-İ MÜŞTEREK): Hizmet akdi
yaptığı şahıs veya hükmi şahısla kayıtlı olmayan;
başkası için de çalışabilen ücretlilere, "Ecir'i
müşterek" denilir. Terzi, marangoz, taksi şoförü, radyo
tamircisi vb... Bunların ücrete hak kazanması, belirtilen
hizmeti yapmasıyla sınırlıdır.(285).
1543 Kur'an-ı Kerim'de Hz.
Musa (as) kıssası anlatılırken; "O ikiden biri: "-
Babacığım, dedi. Onu ücretle (çoban) tut. Çünkü ücretle
kullandıklarının en hayırlısı. Şüphesiz ki o kuvvetli,
emin kimsedir. (Şuayb (as), Musa (as)'ya) Dedi ki: "- Bu
iki kızımdan birini, sen bana sekiz yıl ecirlik etmek üzere,
sana nikâhlamak istiyorum. Eğer hizmetini on yıla tamamlarsan
o da kendinden. (Bununla beraber) arzu etmem ki sana zorluk
çektireyim. İnşaallah beni salihlerden bulacaksın"(286)
hükmü beyan buyurulmuştur. Burada işveren Hz. Şuayb (as);
ecir-i has durumunda olan ise, Hz. Musa (as)'dır. Dikkat
edilirse; işçiye "zorluk çektirmemek" ihsas
olunmaktadır.
1544
Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Hiç kimse; kendi eli emeğini
yemekten hayırlı bir lokma yememiştir. Allah'ın Peygamberi
olan Davud Aleyhisselam da, kendi elinin emeğini
yerdi"(287) buyurduğu bilinmektedir.