İMAN'IN SAHİH VE KABULE
ŞAYAN OLMASININ ŞARTLARI
121 İman ölüm döşeğinde
iken; yeis ve ümitsizliğe kapılarak vâki olmamalıdır.
Kur'an-ı Kerim'de: "Azabımızın şiddetini gördükleri
zaman imanları kendilerine faide verecek değildir"(42)
buyurulmaktadır. İbn-i Abidin: "Hak olan mezheplere göre,
ölüm döşeğinde can çekiştiren kafirin imanı ile,
kendilerini yok edecek azabı gördüklerinde iman eden
kafirlerin imanı faide vermez"(43) hükmünü zikreder.
Tıpkı Fir'avn'ın boğulma anında iman ettiğini ilan etmesi
gibi!..
122 Mü'min; Zarûret-i
Diniyye'den olan hükümlerden herhangi birini inkâr veya tekzib
etmemelidir. Meselâ bir kimse; Allahû Teâla (cc)'nın
varlığına, birliğine, kitaplarına, meleklerine, ahiret
gününe ve peygamberlerine iman ettiğini ikrar etse, ancak
Resûl-i Ekrem (sav)'in peygamberliğine inanmadığını beyan
etse, böyle bir iman sahih değildir. Çünkü iman bir
bütündür, tecezzi (Cüzlere ayrılmayı) kabul etmez. Yine
Kur'an-ı Kerim'e inandığını beyan eden bir kimse; O'nun
herhangi bir Ayet-i Kerime'sini yalanlasa, bu kimse mü'min
değildir. Çünkü Kur'an-ı Kerim'den olduğu sabit olan
herhangi bir Ayet-i Kerime'yi inkâr etmek küfürdür.(44) Bu
noktada: "- Efendim çoğuna inanıyor ya?" diye
itirazda bulunulamaz. Zira Kur'an-ı Kerim; Allahû Teâla (cc)
katından Cebrail vasıtasıyla ve vahiy yoluyla indirilmiştir.
Bir Ayet-i Kerime'yi yalanlamak; vahyi yalanlamak hükmündedir.
123 İslâmi hükümlerin
tamamını tasdik etmek; delâlet-i ve subuti kat'i olan
nass'ları hafife almamak, alay etmemek ve eda etme hususunda
gayretli olmak da şarttır. Hayatı boyunca iman üzere olan bir
kimse, ömrünün sonunda irtidat ederse ebedi azaba müstehak
olur. Dolayısıyla mü'minler; bilmedikleri herhangi bir mesele
ile karşılaştıkları zaman ileri-geri herhangi bir söz
söylemeden: "Allahû Teâla (cc) ve Resûl-i Ekrem (sav)
nasıl bildirmişse öyledir" demelidirler.