BAŞKASINA AİT MALI ZORLA
VEYA HİLE İLE ELE GEÇİRMEK
1599 Resûl-i Ekrem (sav)'in:
"Müslümanın malı, ancak kendi gönül rızası ile
(başkasına) helal olur"(362) buyurduğu bilinmektedir.
Başta gasb olmak üzere hırsızlık, gulûl, soygunculuk gibi
yollarla elde edilen kazanç haramdır.
1600 GASBIN MAHİYETİ:
Önce kelime üzerinde duralım. Gasb; bir malı veya eşyayı
sahibinden, zor kullanarak almaktır. Lugat alimleri tarafından;
bu şekilde kullanılmıştır, meşhur olan tarifi de budur.
İslâmi ıstılâhta; "Bir kimsenin mütekavvim ve muhterem
olan bir malını, onun izni olmaksızın haksız yere elinden
almaktır."(363) şeklinde tarif olunmuştur. Mecelle'de:
"Gasb, bir kimsenin izni olmaksızın malını ahz ve zabt
etmektir ti, ahz eden kimseye "Gasıb" ve o mala
"Mağsub" ve sahibine "Mağsub-un-minh"
denilir"(364) hükmü kayıtlıdır.
1601 Resûl-i Ekrem (sav)'in:
"Hiçbir kimseye; kardeşinin malını, ne şakacıktan, ne
de ciddi olarak almak helal olmaz. Şayet almışsa derhal geri
versin"(365) buyurduğu bilinmektedir. Fûkaha, gasb edilen
malın aynen iadesinin gerektiği hususunda müttefiktir. Eğer
gasb edilen mal telef olunmuşsa, bedelinin ödenmesi
şarttır.(366).
1602 Bir kimse; başkasına ait
bir araziyi gasbedip, oraya bina yapsa veya ağaç dikse durum ne
olur? Hanefi fûkahası; bu durumda gasbedene: "Binayı
derhal yık ve ağaçlarını sök!.. Daha sonra da araziyi
sahibine iade et" denilir. Zira Resûl-i Ekrem (sav):
"Zalim bir kök sahibi için hak yoktur" buyurmuştur.
Esasen arazinin sahibinin mülkiyeti bakidir"(367)
hükmünde ittifak etmiştir. Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Kim
toprağın bir karış miktarına bile tecavüz ederse, Allah,
kıyamet gününde o toprağı yedi kat yerin altına kadar-ki
miktarı ile ateşten halka yapıp onun (tecavüz edenin,
gasıbın) boynuna dolar"(368) Hadis-i Şerifi; gasıbın
ahirette de azaba müstehak olacağını beyan etmektedir.
1603 Gasıb; zorla aldığı
malın mahiyetini değiştirirse, kıymetini ödemek zorundadır.
İslâm toplumunda mal emniyeti sadece müslümanlar için
değil, zimmet ehli gayri müslimler için de geçerlidir. Bir
müslüman; bir zimmiye ait şarabı telef ederse, onun
kıymetini ödemek zorundadır. Çünkü zimmet ehlinin indinde
şarap mal hükmündedir, dinlerine göre alışverişe konu
olmaktadır.(369) O halde zararı izâle etmek gerekir.
1604 HIRSIZLIK VE
SOYGUNCULUK: Başkasına ait olan bir malı gizlice
almaya hırsızlık denir. Fûkaha, hırsızlığı; 1) Büyük
hırsızlık, 2) Küçük hırsızlık olmak üzere ikiye
ayırmıştır. Bu yolla elde edilen mal; hırsızın
mülkiyetine geçmez. Bu konu üzerinde daha önce
("ûkûbat" bölümünde) titizlikle
durmuştuk!..(370).
1605 GULÛL (ZİMMET
SUÇU): Önce kelime üzerinde duralım. Ganimet
malından gizlice birşey almak, emanete hıyanet etmek gibi
manalara gelir. İslâmi ıstılahta; "mülkiyeti bütün
ümmete ait olan devlet hazinesinden veya ganimetlerden gizlice
almaya" gulûl denilir. Devlet mallarını; şahsi
menfaatlere alet etmek haramdır.
1606 Kur'an-ı Kerim'de:
"Bir peygamber için emanete (yahud ganimet mallarına)
hainlik etmek? (bu) olur şey değil. Her kim hainlik eder
(ganimet ve ammeye ait hasılattan birşey aşırır, gizler) se,
kıyamet günü hainlik ettiği o şey (in günahını)
yüklenerek gelir. Sonra herkes ne yaptı, ne kazandıysa
(cezası veya mükafatı) eksiksiz ödenir. Onlar haksızlığa
uğratılmazlar"(371) hükmü beyan buyurulmuştur.
Müfessirler bu Ayet-i Kerime'nin: "Ganimet malları
arasında bulunan bir kadifenin kaybolması üzerine
münafıkların "Herhalde onu güzel görüp, peygamber
kendine almıştır" şeklinde dedikodu çıkarmaları
üzerine nazil olduğunu, ancak hükmünün umumi olarak ümmete
ait bütün malları içine aldığını" izah etmişlerdir.
1607 Hz. Amr b. Abese (ra)'den;
gulûv konusunda rivayet edilen şu haber meselenin ehemmiyetini
kavramamızı kolaylaştırmaktadır. Haber şudur:
"Resûl-i Ekrem (sav) bize namaz kıldırıp, selam
verdikten sonra, namaz kılarken karşımızda duran ganimet
devesinin bir yanından tüyünü kopardı ve bize göstererek:
"Sizin hakkınız olan ganimet mallarından bana bu kadarı
bile helal olmaz. Sadece bana Allahû Teâla (cc)'nın
ayırdığı beşte bir (humus) pay vardır ki, o da benden sonra
yine sizin olacaktır"(372) buyurdu.
1608 Resûl-i Ekrem (sav)'in:
"Emanete hıyanet eden her gaddar için kıyamet günü bir
teşhir bayrağı dikilir ve denilir ki: - Bu fülan oğlu
fülanın yediği hak (Gudra) dır"(373) Hadis-i Şerifi;
ümmetin malından çalan kimselerin kıyamet gününde teşhir
edileceklerini haber vermektedir.
1609 BATIL (HARAM) OLAN
AKİDLER MÜLKİYET MEYDANA GETİRMEZ: Kat'i nasslarla
haram kılınan akidler sonucu elde edilen kazanç, mülkiyete
konu olamaz. Kendisinden menfaatlenilmesi helal olmayan (Şarap,
laşe, kan, domuz satışı vs.) bir şeyin alınıp satılması
batıldır. Bunlardan faydalanmak helal olmadığı gibi; bunlar
mülkiyete de, konu olamazlar.(374).
1610
MÜLKİYET HAKKININ KULLANILMASI: Mü'minler; rızk
temini hususunda nasıl İslâmi hududlara riayet ediyorlarsa,
aynı şekilde mülkiyeti kullanma hususunda da, riayet etmek
mecburiyetindedirler. Başta zekât olmak üzere; nafaka ve sair
yardımlaşmalar mülkiyetin vazifeleridir. Allahû Teâla (cc),
zenginlere; bazı mükellefiyetler yüklemiştir. Her mü'min;
şer'i hududlara riayet ederek, mülkiyetinde dilediği gibi
tasarruf eder. Ancak bazı istisnai durumlarda sınırlar
sözkonusudur.(375) Nitekim Mecelle'de: "Hiç kimse
mülkünde tasarruftan men olunamaz. Meğer ki ahara zarar-ı
fahişi ola. Ol halde men olunabilir"(376) hükmü
kayıtlıdır. Sonuç olarak; şer'i hududlara riayet etmek ve
başkasına zarar vermemek esastır.