SIFAT-I SELBİYYE:
145 Önce selb kelimesi üzerinde
duralım. Selb, nefy ve inkar etmek manasına gelir. Selbi, nefiy
ile alakası bulunan demektir. Bu sıfatlara tenzihiye de
denilmiştir. Mesela: Vahdaniyet, kesretin; bekâ, faniliğin
zıddıdır. Sıfat-ı Selbiyye: "Vahdaniyet, Bekâ, Kıyam
bi nefsihi, Kıdem ve Muhalefetü'n li'l havadis" olmak
üzere beştir. Şimdi bunları izaha gayret edelim.
VAHDANİYET:
146 Birlik, benzeri olmamak,
artmaktan, ayrılmaktan, eksilmekten beri olmak gibi manaları
ifade eden bir sıfattır. Allahû Teâla (cc)'nın zatında,
sıfatlarında ve fiillerinde bir olması (Ehad), ortağı ve
benzerinin bulunmaması demektir. Kur'ân-ı Kerîm'de: "De
ki, Allah birdir (ehad'dır)" buyurulmuştur.(70) Yine bir
başka Ayet-i Kerime'de: "O'nunla (Allah'la) birlikte
hiçbir ilâh yoktur"(71) hükmü yer alır. Esasen kelime-i
tevhid'de yer alan "Lâ ilâhe illâllah" ibaresi,
"ilâh yoktur, ancak Allah vardır" demektir. Hz. Adem
(as)'den itibaren bütün peygamberler; insanları tevhid'e davet
etmişlerdir. Ancak Allahû Teâla (cc)'yı bilmek; yalnızca
"Allah birdir, Allah'dan başka ilâh yoktur" demekle
olmaz. Zira tevhid iki temele dayanır. Birincisi: Tevhid'i
Ulûhiyyet, İkincisi: Tevhid-i İradi'dir.
Tevhid-i Ulûhiyyet: Allahû
Teâla (cc)'yı ilim ve sözle; kemal sıfatlara haiz, bütün
noksan sıfatlardan münezzeh olduğunu ikrar etmektir.
Tevhid-i İrâdî: Şeriki ve
benzeri olmayan Allahû Teâla (cc)'ya ihlâs ve muhabbetle
bağlanmak ve yalnız O'na kulluk etmektir.
Allahû Teâla (cc)'nın
indirdiği hükümleri çirkin görüp; O'nun hükümlerine
mukabil olmak ve onların yerine geçmek üzere hükümler icad
eden Tağut'î güçlere inanan ve onlara boyun eğenler
"Lâ ilâhe" (İlâh yoktur) iddiasında bulunamazlar.
BEKAA SIFATI:
147 Allahû Teâla (cc)'nın
ebedi olması, yani varlığının sonu olmamasıdır. Kur'an-ı
Kerim'de: "Kâinatta herşey fani (yok olucudur) yalnız
Celâl ve İkram sahibi olan Rabbin (zatı) bakidir
(ebedidir)" buyurulmuştur.(72) Bekaa'nın zıddı
"fena"dır, yani bir sonu olmaktır.
KIYAM Bİ-NEFSİHİ:
148 Allahû Teâla (cc)'nın,
başka bir zata veya mekana muhtaç olmayarak, zâtı ile kaim
olmasıdır. Kur'an-ı Kerim'de: "Şüphe yok ki Allah,
bütün alemlerden müstağnidir"(73) buyurulmuştur. Yani
bütün alemlere ve ondaki hiçbir şeye muhtaç değildir. Yine
bir başka Ayet-i Kerime'de: "Ey insanlar!.. Siz Allah'a
muhtaçsınız. Allah ise hiçbir şeye muhtaç değil
(müstağni) dir.(74) hükmü beyan edilmiştir.
KIDEM SIFATI:
149 Allahû Teâla (cc)'nın
ezeli olması, yani vücûdunun bir başlangıcı bulunmaması
demektir. Eğer Allahû Teâla (cc) kadim ve ezeli olmayıp;
hadis olsaydı, var olmak için kendinden başka bir yaratıcıya
muhtaç olurdu. Halbuki muhtaç olmak, aciz olmayı beraberinde
getirir. Aciz olmak ise, Allahû Teâla (cc) için asla tasavvur
edilemez. Vücûdu yokken, sonradan yaratılan bir şey, bir
yaratıcıya muhtaçtır. Vücûdu kadim, yani zatının
muktezası olan varlık ise, hadis olan bir varlık gibi
yaratıcıya muhtaç olmaz. Kıdem sıfatının zıddı
"Hudus"tur. Kıdem, Allahû Teâla (cc)'nın zatı
hakkında vacip olduğundan, zıddı olan hudus aklen mümkün
değildir. Bazı kâfirler: "Her şeyi Allahû Teâla (cc)
yaratmıştır, peki Allahû Teâla (cc)'yı kim
yaratmıştır" diyecek derecede beyinsizlik gösterirler.
Halbuki yoktan var etme gücü olan muhtaç değildir. Bu güç
de; yalnız ve yalnız Allahû Teâla (cc)'ya mahsustur.
MUHALEFETÜN Lİ'L HAVADİS:
150 Allahû Teâla (cc)'nın
muttasıf olduğu sıfatlardan birisi de; zatında ve
sıfatlarında hiçbir şeye benzememek ve hiçbir misli
bulunmamaktır. Kur'an-ı Kerim'de: "O'nun (Allahû Teâla
(cc)'nın) benzeri yoktur. O her şeyi işitici ve
görücüdür"(75) buyurulmaktadır. Dolayısıyle Allahû
Teâla (cc); insanların, akıl ve duyu organlarıyla tasavvur
edebildikleri her şeyden başkadır. Zira akıl ve duyu
organları hadis olan (sonradan yaratılmış olan) varlıkları,
belli vasıtalarla kavrayabilir. Halbuki Allahû Teâla
(cc)'nın, yarattıklarından hiçbir şeye benzemediği kat'i
nass'larla sabittir.