DELİLLER VE İSBAT
MECBURİYETİ
1851
Adâletin tam olarak tecelli edebilmesi için; dava edilen
hakkın isbat edilebilmesi şarttır. Çünkü Kadı (hâkim);
tarafların getireceği ve ortaya koyacağı delilileri esas
alarak bir hüküm vermek mecburiyetindedir. Davacı haklı bile
olsa; varlığını isbat edemediği müddetçe, hakkını elde
edemez. İslâm fıkhında isbat mecburiyeti dava açan kimsenin
üzerindedir. Davalı inkâr ederse, yemin teklif edilebilir.
Nitekim bir Hadis-i Şerifte: "Beyyine (Delil ile isbat)
dava eden kimse üzerinedir. Yemin etmek ise; inkâr edene teklif
edilir"(164) hükmü beyan buyurulmuştur. Hakkı kat'i
olarak ortaya koyacak her delil (Beyyine) Hâkim'in (Kadının)
hükmüne mesned teşkil edebilir. Bunlar şehâdet, yemin,
ikrar, yeminden nükûl, yazılı vesikâlar, emâreler ve
hâkimin şahsen durumu bilmesi şeklinde tasnif edilebilir.
Önce "Şâhidlik" konusunu gündeme getirelim.