VÂRİSLERİN TASNİFİ VE
TARİFİ
1930 ASHÂB-I FERÂİZ:
Kitap, sünnet ve icmâ ile; hakları takdir edilen (farz
kılınan) sehim sahiplerine "Ashab-ı Ferâiz"
denilir. Tarifinden de anlaşılacağı gibi; mûrisin (ölen
kimsenin) en yakını olan sınıftır. Bunlar kat'i nasslarla
sâbit olan paylarını aldıktan sonra; geriye bir-şey
kalırsa, ikinci derecede olanlar gündeme girer. Ashab-ı
Ferâiz; on tanesi "Neseb" yönünden, iki tanesi
"Sebeb" noktasından, toplam oniki'dir. Bunlar:
1. Baba
2. Sahih dede (Babanın
babası)
3. Anne bir kardeş
4. Kız
5. Oğlun kızı
6. Anne-baba bir kızkardeş
7. Baba bir kız kardeş
8. Anne bir kız kardeş
9. Anne
10. Sahih nene (ölüye
nisbetinde fâsid dede araya girmeyen nene)
Sebeb noktasından vâris
olanlar:
1. Koca
2. Karı!..
Fûkaha: "Ashâb-ı
Ferâiz'in" durumlarını ayrı ayrı ele alarak, kırk hal
tesbit etmiştir: şimdi farz sâhiplerini ve hallerini ele
alalım.
Farz Sâhipleri (Ashâb-ı
Ferâiz) : Hallerinin Sayısı:
Baba : 3
Koca : 2
Karı (Zevce) : 2
Anne : 3
Sahih Dede (Cedde-i Sahiha) : 4
Kız çocuğu : 3
Oğulun kızı : 6
Anne-Baba bir kız kardeşler :
5
Baba bir kız kardeş : 7
Sahih Nene : 2
Anne bir Kardeşler : 3
Toplam: 40 hal.
1931 MİRÂSTA
"BABANIN" DURUMU: Vâris olarak babanın;
"Farz-ı Mutlak", Farz-ı maa't-tâsib" ve
"Ta'sib-i Mahz" olarak isimlendirilen üç hali
vardır. Şimdi bunları sırasıyla ele alalım. Kur'ân-ı
Kerîm'de: "(Ölenin) çocuğu varsa anne ve babadan her
birine terikenin altıda biri (verilir)" buyurulmuştur.
Eğer baba; oğul veya oğlun oğlu... ile berâber vârisse,
oğul birinci sınıf asabe olarak kalanı alır. (Baba Ayette
sabit olan hissesini alır) Resûl-i Ekrem (sav): "Hisseleri
ehillerine verin. Kalan mala en lâyık olan erkektir"
buyurmuştur. Oğul mûrise (ölen kimseye) babadan daha
yakındır.
Bu hale "Farz-ı
Mutlak" denilir. Şöyle gösterebiliriz:
İkinci hal şudur: Baba,
mûrisin (ölen kimsenin) kızı veya ilâ nihâye oğlunun
kızı ile birlikte bulunursa; hem farz olan hisselerini, hem de
artanı alır. Baba burada hem ashab-ı ferâiz, hem asabe
durumundadır.
Bu hale "Farz-ı
maa't-Ta'sib" denilir Şöyle gösterebiliriz:
Üçüncü hal şudur:
Kur'ân-ı Kerîm'de: "(Ölenin) çocuğu olmayıp da, ona
anne ve babası mirascı olursa, üçte biri annesinindir.
(Geriye kalan babasının olur)" buyurulmuştur. Buna
"Ta'sib-i Mahz" denilir. Şöyle gösterebiliriz.
1932 MİRÂSTA
"KOCA'NIN" DURUMU: Kur'ân-ı Kerîm'de:
"Karılarınızın çocuğu yoksa, terikesinin yarısı
sizindir. Eğer onların çocuğu varsa size terikesinden
(düşecek hisse) dörtte birdir" buyurulmuştur. Dikkat
edilirse; Ayeti Kerime'de iki hal sarih olarak beyan edilmiştir.
Mûrisin (ölen kadının) çocuğu yoksa; kocasına, malının
yarısı (1/2), çocuğu varsa dörtte biri (1/4) verilecektir.
1933 MİRÂSTA
"KARI'NIN (ZEVCE'NİN)" DURUMU: Kur'ân-ı
Kerîm'de: "Eğer çocuğunuz yoksa bıraktığınızdan
dörtte biri onların (karılarınızın)dır. Şâyed
çocuğunuz varsa terikenizden sekizde biri yine
onlarındır" hükmü beyan edilmiştir. Ayetteki çocuk
kapsamına; oğul, oğlun oğlu... kız veya oğlun kızı da
dâhildir.
Birinci hal; mûrisin (ölen
kocanın) çocuğu yoksa, karısının dörtte bir almasıdır.
Şöyle gösterebiliriz:
Mûrisin (ölen
kocanın);anne-baba bir erkek kardeşi veya kızkardeşi ile
beraber,kadın mirasçı olursa durum şöyle olur:
İkinci hal şudur: Mûrisin
(ölen kocanın) oğlu veya kızı ile beraber; karısı
mirasçı olursa, terikenin sekizde biri (1/8) karısınındır.
Şöyle gösterebiliriz.
1934 MİRÂSTA
"ANNE'NİN" DURUMU: Kur'ân-ı Kerîm'de:
"(Ölenin) çocuğu varsa; anne ve babadan her birine
terikenin altıda biri (verilir)" buyurulmuştur. Mûrisin
(ölen kimsenin) iki erkek çocuğu ve bir kız çocuğu
olduğunu farzedelim; bunlarla birlikte annesinin mirâstaki
durumunu gösterelim. Çizelgede de gösterdiğimiz gibi annenin
üç hali vardır.
Bu birinci haldir:
Dikkat edilirse mûrisin
annesi (1/6) hisseni almış, kalanı (mûrisin) iki oğlu ile
bir kızı (ikili-birli) paylaşmışlardır.
İkinci hal şudur: Anne;
mûrisin (ölen kimsenin) kocası ve babasıyla birlikte vâris
olursa, mûrisin kocası hisseni aldıktan sonra kalanının
üçte birini alır. Kur'ân-ı Kerîm'de: "(Ölenin)
çocuğu olmayıp da, ona (ölene) anne ve babası mirasçı
olduysa, üçte biri annesinindir" hükmü beyan
buyurulmuştur. Ayetin zahirinde iki hal sözkonusudur.
Birincisi: Anneye terikenin
tamamının üçte birinin verilmesidir. bu durumda anne; babadan
daha çok mirâs alır. İbn-i Abbas (ra)'dan gelen rivâyet
budur. Zira anne ashab-ı ferâizden olup, hissesi üçte birdir.
Baba asabeden olup, kalanı alır. Ancak bu Ferâiz kuralı
açısından bazı mahzurları beraberinde getirmektedir. Hz.
Zeyd b. Sabit ve Hz. Ali (ra)'den gelen rivayete göre; burada
mûrisin (ölen kimsenin) kocası hissesini aldıktan sonra,
anneye kalanın üçte biri verileceğidir. Cumhurun görüşü
de budur. Buna "Sülûsü'l Bakiyye'de" denilmiştir.
Şöyle gösterilebilir:
Burada annenin hissesini
bulmak için; ön bir hesaba ihtiyaç vardır. Şöyle ki kocaya
göre; mirâsın tamamı 2/2 olup, yarısı (1/2) kendisine
aiddir. Bu durumda:
kalan hisse olur. Anne;
(mûrisin) kocasından kalan hissenin üçte birini alacaktır.
Bu sebeble 1/3 ile çarpılarak hissesi tayin olunabilir.
Şimdi ortaya çıkan
hisseleri toplarsak:
olur. Mirâsın tamamı (6X6)
olduğuna göre; yeni bir işleme dâhi ihtiyaç vardır.
Çünkü kalanı tesbit mecburiyetindeyiz:
olur. Bu asabeden olan babaya
düşen hissedir.
Üçüncü hal şudur: Anne;
mûrisin (ölen kimsenin) oğlu veya daha fazla kardeşiyle
bulunmadığı, eşi ve babasıyla da birlikte olmadığı zaman
bütün mirâsın üçte birini alır. Daha açık bir ifâde
ile; birinci ve ikinci halde bulunmadığı zaman üçte birini
alır.
Burada baba; asabe olarak
mûrisin (ölen kimsenin) kalan malını almıştır. Ashâb-ı
Ferâiz durumunda olan annedir.
1935 MİRHASTA
"SAHİH DEDE'NİN" DURUMU: Mûrisle (ölen
kimseyle) arasında kadın bulunmayan dedeye "Sahih
Dede" adı verilmiştir. Babanın babası, babanın
babasının babası!.. Araya kadın girerse "Fâsid
dede" denir ki; bu "Zevi'l-erham" içerisinde
mütâlaa edilebilir. Sahih dede; babanın olmadığı
durumlarda, baba gibi mütalâa edilmiştir. Baba vâris olunca,
dede düşer. Bu hususta icma hasıl olmuştur. Resûl-i Ekrem
(sav)'in; babanın olmadığı durumda, dedeye aynen onun gibi
muâmele edilmesini tavsiye ettiği bilinmektedir. İki kız ile
birlikte vâris olarak kalan dede Resûl-i Ekrem (sav)'e
hissesinin olup-olmadığını sormuş, Resûlallah (sav):
"-Sana altı da bir hisse var" cevabını vermiştir.
Dede meselesini öğrendikten sonra giderken: "-Sana bir
altı da bir daha var" buyurmuştur.(68) Bu dedenin önce;
"Ashâb-ı Ferâiz" hissesi olarak altıda bir pay
alacağının, daha sonra (iki kızdan Orta kalan hisseye) asabe
olarak da vâris olacağının delilidir. Sahih dede'nin dört
hali vardır.
İkinci hali şudur: Mûrisin
(ölen kimsenin) babası olmayıp da, onun oğlu veya oğlunun
ilânihaye oğlu ile bulunursa altıda bir (1/6) hisse alır.
Birinci hali şudur: Dede;
mûrisin kızı veya ilânihaye oğlunun kızıyla birlikte varis
olursa altıda biri (1/6) ve asabe olarak kalanını alır.
Dikkat edilirse; dedeye, önce
ashâb-ı ferâiz olarak bir hisse verilmiştir Kız mûrisin
(ölen kimsenin) malının yarısını almıştır, dolayısıyla
bu üç hissedir. Geriye kalan iki hisse; asabe olarak dedeye
verilmiştir.
Üçüncü hali şudur: Dede
yalnızca asabelik hissesi alır ve buna "Te'sib-i
Mahz" denilir. Şöyle ki; Mûrisin (ölen kimsenin) sadece
karısı varsa; dede de onunla birlikte vâris durumunda ise,
asabe olarak hisse alır.
Dördüncü hali şudur:
Mûrisin (ölen kimsenin) babası hayatta ise; dede vâris
olmaktan düşer. Zira baba; hem muayyen hisseyi almada, hem de
asabe hususunda dedeyi (Kuvve-i Karâbet noktasından)
düşürür.
Dikkat edilirse mûrisin
(ölen kimsenin) karısı; ashâb-ı ferâiz olarak terikelerin
dörtte birini (1/4) alır. Terikenin kalanı; asabe olarak
babaya verilir. Dede hayatta olduğu halde, babanın bulunması
sebebiyle düşmüştür.
1936 MİRÂSTA "KIZ
ÇOCUĞUNUN" DURUMU: Mûrisin (ölen kimsenin) oğlu
olmayıp, diğer vârislerle birlikte yalnız bir kızı
bulunursa terikenin yarısını (1/2) alır. Kur'ân-ı
Kerîm'de: "... kız bir tane ise, mirâsın yarısı
onundur" hükmü beyan buyurulmuştur. Şimdi mûrisin
(ölen kimsenin) karısı, kızı ve anne-baba bir kardeşinin
varlığını ele alalım. Bu durumda farz sahipleri karısı ve
kızıdır.
İkinci hali şudur: Mûrisin
(ölen kimsenin) oğlu olmayıp, iki veya daha fazla kızı
diğerleriyle birlikte vâris olurlarsa üçte ikisini (2/3)
alırlar. Kur'ân-ı Kerîm'de: "Kızlar ikiden fazla ise,
mirâsın üçte ikisi onlarındır" buyurulmuştur. Ayetin
zahiri iki ayrı görüşe meydan vermektedir. İbn-i Abbas (ra)
iki kızı, bir kız hükmünde mütâlâa etmiştir. Terikenin
üçte ikisini almak için, en az üç kızın bulunması
gerektiğine kâildir. İbn-i Mesûd (ra) ise; ayetin "İki
ve ikiden fazla kız şeklinde anlaşılması" gerektiğine
kâildir. Nitekim Enfâl Sûresinde:"(Eğer) ölenin iki
kızkardeşi varsa, bıraktığının üçte ikisi
onlarındır" buyurulmuştur. Ayrıca Resûl-i Ekrem (sav);
Uhud savaşında şehid düşen Hz. Sa'ad İbn Rabi'nin iki
kızına terikenin üçte ikisini (2/3) vermiştir.(69) Ayet-i
Kerime'nin bu sırada nâzil olduğu ve ilk mirâs taksiminin
Resûlallah (sav) tarafından bu şekilde yapıldığı
kayıtlıdır. Meseleyi şöyle gösterebiliriz:
Üçüncü hali şudur:
Mûrisin (ölen kimsenin) oğlu ile birlikte kızı vâris
olurlarsa, ikili-birli paylaşırlar. Kur'ân-ı Kerîm'de:
"Allah size (mirâs hükümlerini şöylece) tavsiye (ve
emir) eder. Çocuklarınız hakkında erkeğin hissesi, iki
kızın hissesi kadardır" hükmü beyan buyurulmuştur.
Şimdi bir kadının öldüğünü; geriye kocası, oğlu ve
kızı kaldığını kabul edelim. Mesele şu şekilde olur:
Dikkat edilirse kız; oğlanın
yarısı kadar hisse almıştır. Burada hepsi "Ashâb-ı
ferâiz" durumundadır. Bir misâl daha verelim. Farzedelim
ki; Ahmed Efendi kaza sonucu öldü. Geriye karısı, iki oğlu
ve üç kızı kaldı. Bunlar terikeyi şu şekilde
paylaşırlar.
1937 MİRÂSTA "OĞLUN
KIZININ (BİNTÜ'L İBN)" DURUMU: Oğlun kızı veya
oğlun... oğlunun kızı için vâris olmada altı hal
sözkonusudur. Mûrisin (ölen kimsenin) oğlu veya kızı
bulunmayıp (daha önce öldükleri için), oğlunun bir tane
kızı varsa, bu terikenin yarısını (1/2) alır. Kız
bulunmayınca, oğlun kızının onun yerine geçeceği sünnetle
sâbittir. Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Oğulların çocuğu,
insanın kendi çocuğu hükmündedir. Kendilerinin üstünde de
bir oğul yoksa; bunların erkekleri, adamın kendi erkek
çocukları gibi, kızları da kendi kız çocukları gibidir.
Onlar gibi dedelerine vâris olurlar, onlar gibi mirâstan mahrum
olurlar. Oğlunun çocuğu, oğul ile birlikte vâris
olamaz"(70) buyurduğu bilinmektedir. Kız bulunmayınca;
oğul kızının onun yerine geçeceği hususunda icma vardır.
Çünkü nass'da geçen çocuk lafzı, oğul kızına da
şâmildir.(71) Ancak mûrisin (ölen kimsenin) kızının
çocukları; başka bir neslin (damad'ın) devamı sayılır.
Bunlar fevkalâde durumlarda "Zevi'l-erham" olarak
mirâsa girebilirler. Şimdi oğul kızının altı halini
açıklayalım. Mûrisin (ölen kadının) kocası, oğlunun
kızı ve (anne-baba bir erkek) kardeşi var. Mesele şöyle
olur.
İkinci hali şudur: Mûrisin
(ölen kimsenin) oğlu veya kızı bulunmayıp da, oğlunun iki
veya daha fazla kızları olursa, terikenin üçte ikisini (2/3)
alırlar. Mesele şöyle olur:
Üçüncü hali şudur:
Mûrisin (ölen kimsenin) oğlu bulunmayıp, oğlunun bir veya da
daha fazla kızı, mûrisin yalnız kızıyla beraber vâris
olurlarsa, terikenin altıda birini (1/6) alırlar. İbn-i Mesûd
(ra)'dan rivayete göre Resûl-i Ekrem (sav); kıza terikenin
yarısını, oğul kızına üçte ikiyi tamamlamak için altı
da birini, geri kalanını da kız kardeşe vermişti.(72) Mesele
şöyledir;
Dördüncü hali şudur:
Mûrisin oğlu olmayıpda; oğlunun ilânihâye oğlunun bir veya
daha fazla oğlu ile kızı bulunduğu takdirde müşterek asabe
olarak (ikili -birli) terikeyi paylaşırlar. Resûl-i Ekrem
(sav)'in: "Kızların hakkı, üçte ikiden ziyâde
olamaz" buyurduğu bilinmektedir. Dolayısıyla aldıkları
toplam hisse 2/3 geçemez. Mesele şöyledir:
Beşinci hali şudur: Biraz
önce de zikrettiğimiz gibi; kızların hakkı üçte ikiyi
geçemez. Mûrisin; iki veya daha fazla kızı bulununca, oğlun
kızına hisse kalmaz. Buna "Ademü'l-irs" (Mirâs
Hissesinin yokluğu) denilmiştir. Diyelim ki; mûrisin (ölen
kimsenin) iki kızı, oğlunun kızı ve (anne-baba bir erkek)
kardeşi hayattadır. Mesele şöyle olur.
Dikkat edilirse; kızın
hissesi üçte ikiyi geçemiyeceği nassla sâbit!.. Burada
mûrise daha yakın olan iki kız; üçte ikisini (2/3) alınca,
oğlun kızına hisse kalmadı. Terike'den artanını asabe
olarak anne-baba bir erkek kardeş alır.
Altınca hali şudur: Mûrisin
(ölen kimsenin) oğlu veya oğlunun oğlu bulunduğu zaman,
oğlun kızları mirâstan düşer. Zira Resûl-i Ekrem (sav)
"Hisseleri ehillerine verin. Kalan mala en layık olan
erkektir"(73) buyurmuştur. Diyelim ki; Ali efendi öldü.
Geriye karısı, oğlunun oğlu ve oğlunun oğlunun kızı
kaldı. Mesele şöyledir:
1938 MİRÂSTA
"ANNE-BABA BİR KIZKARDEŞİN" DURUMU: Daha
önce de (çizelgede) belirttiğimiz gibi "Anne-baba bir
kızkardeşin" (uht liebeveyn-uht lehûma) mirâsta beş
hali vardır. Birinci hali şudur: Mûrisin (ölen kimsenin)
oğlu veya kızı, oğlunun ilânihaye oğlu veya kızı, yahud
babası, yahud sahih dedesi bulunmayıp da, bir tek anne-baba bir
kızkardeşi hayatta olursa terikenin yarısını (1/2) alır.
Kur'ân-ı Kerîm'de (En-Nisâ: 176): "Habibim senden fetvâ
isterler. De ki; Allah, babası ve çocuğu olmayanın mirâsı
hakkında hükmü (şöylece) açıklar: Eğer çocuğu (ve
babası) olmayan bir erkek ölür, geride (Anne-baba bir) bir tek
kızkardeşi kalırsa mirâsın yarısı onundur" hükmü
beyan buyurulmuştur. Ayetteki "uht" (Kızkardeş)
kelimesi; anne-baba bir baba bir kızkardeşi ifâde eder. Bu
konuda icmâ vardır.(74) Zira anne bir kardeşler için; En
Nisâ Sûresi'nin onbirinci ayeti vardır. Şimdi diyelim ki
Mehmed Efendi öldü!.. Geriye karısı, anne-baba bir
kızkardeşi ve amcası'nın oğlu kaldı. Mesele şöyledir:
İkinci hali şudur: Mûrisin
(ölen kimsenin) oğlu, kızı, oğlunun oğlu, oğlunun kızı,
babası, dedesi olmayıp da, iki veya daha fazla anne-baba bir
kızkardeşi bulunursa terikenin üçte ikisini (2/3) eşit
olarak paylaşırlar. Kur'ân-ı Kerîm'de: "Eğer (aynı
şartlarda kalan) kız kardeş, iki (veya daha fazla) ise, erkek
kardeşinin bıraktığının üçte ikisi onlarındır" (En
Nisâ: 176) buyurulmuştur. Mesele şöyledir.
Üçüncü hali şudur:
Mûrisin (ölen kimsenin) oğlu, ilânihaye oğlunun oğlu veya
babası yahud dedesi olmayıp da; anne-baba bir erkek kardeşleri
ile beraber kız kardeşleri bulunursa, müşterek asabe olurlar.
Terikeyi aralarında ikili-birli bölüşürler. Kur'ân-ı
Kerîm'de (En Nisâ: 176):"Eğer (yine aynı şartlarda)
erkek ve kız kardeşler ise; o zaman erkek kardeşin hissesi,
iki kızın hissed kadardır" buyurulmuştur. Bu ayette;
kız kardeşlerin hissesinin belirlenmesi, erkek kardeşle
birlikte asabe olacağına delâlet eder. Farzedelim ki Cemil
Efendi öldü!.. Geriye karısı, üç kız kardeşi ve iki erkek
kardeşi vâris olarak kaldılar. Bu durumda mesele şöyledir:
Dördüncü hali şudur:
Mûrisin (ölen kimsenin) anne-baba bir kızkardeşi; mûrisin
kızı veya oğlunun kızı ile birlikte mirâsçı olursa,
sadece asabe hissesini alır. Zira Resûl-i Ekrem (sav):
"Kız kardeşleri, kızlarla birlikte olunca asabe
yapınız"(75) buyurmuştur. İbn-i Mesûd (ra)'dan;
Resûl-i Ekrem (sav)'in bu şekilde tatbikat yaptığı rivayet
edilmiştir. Farâzedelim ki; Ali efendi öldü!.. Geriye
karısı, kızı ve anne-baba bir kızkardeşi kaldı. Mesele
şöyledir.
Beşinci hali şudur: Mûrisin
(ölen kimsenin) anne-baba bir kız kardeşleri, mûrisin oğlu,
oğlunun oğlu, babası veya dedesi bulununca, terike'den
hiçbirşey alamazlar. Sâkıt olurlar. Zira Kûr'an-ı Kerim'de
(En Nisâ: 176): "Ölen kimsenin oğlu veya kızı bulunmaz
da, bir tek (Anne-baba bir veya baba bir) kız kardeşi olursa,
mirasın yarısı onundur" buyurulmuştur. Ayette anne-baba
bir kız kardeşin mirâstan hisse alabilmesi; mûrisin (ölen
kimsenin) oğlunun veya kızın bulunmamasına bağlanmıştır.
Diyelim ki; Arif efendi vefat etti!.. Geriye karısı, oğlu ve
anne-baba bir kız kardeşi kaldı. Mesele şöyledir.
1939 MİRÂSTA "BABA
BİR KIZ KARDEŞİN" (UHT LİEB) DURUMU: Anne baba
bir kız kardeş yoksa; baba bir kız kardeşin aynı şartlarda
onun yerine kâim olacağı icmâ ile sâbittir. Çünkü Ayet-i
Kerime'de geçen kız kardeş (uht) kelimesinin; baba bir kız
kardeşi de kapsamına aldığı bilinmektedir. Anne bir erkek ve
kız kardeş hakkında ise özel hüküm bulunmadığı için,
onlar ayetin kapsamına giremez. Mûrise (ölen kimseye) karâbet
noktasında yakınlık oldukça önemlidir. Daha önce de
(çizelgede) belirttiğimiz gibi; baba bir kız kardeşin yedi
hali vardır. Şimdi bunları gündeme getirelim:
Birinci hali şudur: Mûrisin
(ölen kimsenin) oğlu, kızı, oğlunun ilânihâye oğlu veya
kızı, babası, sahih dedesi ve anne-baba bir kardeşleri
olmayıpta; sadece bir tane, baba bir kız kardeşi olursa
terikenin yarısı (1/2) onundur. Çünkü Ayet-i Kerime'de: (En
Nisâ: 176): "Eğer (erkek veya kız) çocuğu (ve babası)
olmayan bir erkek ölür, onun bir tek kız kardeşi kalırsa,
mirasın yarısı onundur" buyurulmuştur. Diyelim ki; Kamil
efendi vefat etti!.. Geriye karısı, baba bir kız kardeşi ve
amcasının oğlu kaldı. Mesele şöyledir:
İkinci hali şudur: Mûrisin
(ölen kimsenin) oğlu, kızı, oğlunun ilânihaye oğlu veya
kızı, babası, sahih dedesi ve anne-baba bir kardeşleri
olmayıpta; iki veya daha fazla baba bir kız kardeşleri
bulunursa, terikenin üçte ikisini (2/3) aralarında eşit
olarak paylaşırlar. Zira Kur'ân-ı Kerîm'de (En Nisâ: 176):
"Eğer (aynı şartlarda kalan) kız kardeş; iki (veya daha
fazla) ise, erkek kardeşinin bıraktığının üçte ikisi
(2/3) onlarındır" buyurulmuştur. Farz edelim Selim efendi
öldü. Geriye karısı, iki (baba bir) kız kardeşi ve amca
kaldı. Mesele şöyledir:
Üçüncü hali şudur:
Mûrisin (ölen kimsenin) oğlu, kızı, oğlunun ilânihâye
oğlu, babası, sahih dedesi bulunmayıp da; yalnız anne-baba
bir kız kardeşi ile, baba bir kız kardeşleri vâris
olurlarsa, terikenin altıda birini (1/6) alırlar. Diyelim ki
Arif efendi vefat etti!.. Geriye anne-baba bir kız kardeşi
Halime ile ; baba bir kız kardeşleri (Fatıma, Ayşe) vâris
olarak kaldılar. Bir amcası hayatta!.. Mesele şöyle olur.
Dikkat edilecek husus;
kızların toplam hissesinin üçte ikisini aşmamasıdır.
Dördüncü hali şudur:
Mûrisin (ölen kimsenin) oğlu, kızı, oğlunun ilânihaye
oğlu, babası sahih dedisi bulunmayıp da; baba bir kız ve
erkek kardeşleri vâris olurlarsa, terikeyi aralarında
ikili-birli paylaşırlar. Buna müşterek asabelik de denilir.
Zira Kur'ân-ı Kerîm'de (En Nisâ: 176): "Eğer (yine
aynı şartlarda misâçılar) erkek ve kız kardeşler ise; o
zaman erkeğin hissesi, iki kızın hissesi kadardır"
buyurulmuştur. Bu ayet; anne-baba bir erkek ve kız kardeş
bulunmadığı zaman; baba bir kız ve erkek kardeşlere de
şâmildir. Farzedelim ki Mehmet efendi vefat etti!.. Bir
(anne-baba bir) kız kardeşi Havva ile; (baba bir) kız kardeşi
Zeliha ve (baba bir) erkek kardeşi Zeynel vâris olarak
kaldılar. Mesele şöyle olur:
Beşinci hali şudur: Mûrisin
(ölen kimsenin) oğlu, kızı, babası ve sahih dedesi olmayıp
da; anne-baba bir kız kardeşleri iki veya daha fazla olursa,
baba bir kız kardeş mirâstan bir-şey alamaz. Buna
"Ademü'l-irs" denilir. Zira Kur'ân-ı Kerîm'de (En
Nisâ: 176): "Eğer (aynı şartlarda kalan) kız kardeş
iki (veya daha fazla) ise; erkek kardeşin bıraktığının
üçte ikisi (2/3) onlarındır" buyurulmuştur. Ayette
belirlenen üçte iki (2/3) hisse; anne-baba bir kız kardeşlere
verilince; baba bir kız kardeşe hisse kalmaz. Çünkü
kızların toplam hissesinin üçte ikiyi aşabilme imkânı
yoktur. Farzedelim ki Cafer efendi vefat eti!.. Geriye (anne-baba
bir) kız kardeşleri Gülsüm ve Fahriye ile, baba bir kız
kardeşi Sıddıka ve amcası kaldı. Mesele şöyle olur:
Altıncı hali şudur:
Mûrisin (ölen kimsenin) oğlu, kızı, oğlunun ilânihaye
oğlu, babası, dedesi ve (anne-baba bir) erkek kardeşleri
olmayıp da; kız veya oğlun ilânihaye kızı ile birlikte
bulunursa asabe olur. Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Kız
kardeşleri, kızlarla birlikte olunca asabe yapınız"
buyurduğu bilinmektedir. Hadiste zikredilen kız kardeş
lâfzı; öz kız kardeş olmayınca, baba bir kız kardeşi de
kapsamına alır. Farzedelim Yusuf efendi öldü. Geriye
karısı, oğlunun iki kızı ve baba bir iki kız kardeşi
vâris oldular. Mesele şöyledir:
Yedinci hali şudur: Mûrisin
(ölen kimsenin) baba bir kız kardeşi; O'nun (mûrisin) oğlu
veya ilânihaye oğlunun oğlu, babası, sâhih dedesi, anne-baba
bir kız kardeşi ile birlikte bulunursa sâkıt olur. Zira
Kur'ân-ı Kerîm de (En Nisâ: 176): "Eğer çocuğu (ve
babası) olmayan bir erkek ölür, onun (anne-baba bir veya baba
bir) kız kardeşi kalırsa mirâsın yarısı onundur"
hükmü beyan buyurulmuştur. Ayette oğul bulununca; baba bir
kız kardeşin vâris olamayacağı sarih olarak beyan
edilmiştir. Çünkü baba bir kız kardeşin mirâs alması;
çocuğun ve babasının bulunmamasına bağlanmıştır.
Farzedelim ki Hakkı efendi vefat etti!.. Geriye karısı,
oğlunun oğlu ve baba bir kız kardeşi kaldı. Mesele şöyle
olur:
1940 MİRÂSTA
"SAHİH NENE'NİN" DURUMU: Bilindiği gibi
nene; anne veya baba tarafından büyük anneye verilen isimdir.
"Cedde-i Sahiha"da denilmiştir. Hz. Ebû Bekir (ra)'in
yanına mûrisin (ölen kimsenin) annesinin annesi (Cedde-i
sahiha: Nene) gelip, mirâsını talep etti. Bunun üzerine Hz.
Ebû Bekir (ra): "Allahû Teâla (cc)'nın kitabında senin
için bir-şey bulamıyorum. Resûlallah (sav)'dan; bu hususta
herhangi bir-şey işitmedim. Sen şimdi git!.. Meseleni sahabe
ile görüşeyim yahud görüşümü (ictihadımı) tesbit
edeyim" buyurdu. Öğle namazından sonra; konuyu sahabeye
açtı. Hz. Mugire b. Şûbe (ra) ayağa kalkarak:
"Resûlallah (sav)'in neneye altı da bir hükmettiğini
duydum" dedi. Bunun üzerine başka şâhidi
olup-olmadığı soruldu. Hz. Muhammed b. Mesleme (ra)'de; aynı
mahiyette bir haber işittiğini söyledi. Bunun üzerine neneye
terikenin altı da biri (1/6) verildi.(76) Hz. Burde (ra)'den
rivayet edildiğine göre; Resûlallah (sav) neneye; yanında
anne olmadığı zaman altı da bir (1/6) vermiştir.(77) Dikkat
edilirse; Sahih nene'nin (Cedde-i Sahiha) ferâizdeki durumu
sünnetle sâbittir. Daha önce de belirttiğimiz gibi
(çizelgede) sahih nene'nin iki hali vardır.
Birinci hali şudur:
Bilindiği gibi nene; mirâsa annelik hakkı sâbebiyle dâhil
olmuştur. İster anne tarafından olsun, ister baba tarafından
olsun, mirâstan düşürecek birisi olmadığı zaman terikenin
altı'da birini (1/6) alır. Farzedelim ki bir kazada; Kenan bey
ve aile çevresi öldü. Geriye sadece nenesi ve amcası
kaldı!.. Mesele şöyledir:
Eğer hem; anneanne, hem
babaanne hayatta ise; terikenin altıda birini (1/6) aralarında
paylaşırlar.
İkinci hali şudur: Mûrisin
(ölen kimsenin) annesi hayatta ise; gerek anne tarafından,
gerek baba tarafından nene'ler sâkıt olur. Çünkü nene'ler
mirâsı: Annelik hakkı olarak alırlar. Annenin bulunması
onları düşürür.
1941 MİRASTA "ANNE
BİR KARDEŞLER'İN" DURUMU: Bunlara annenin
çocukları (Evlâdü'l-üm) da denilir. Daha önce de
belirttiğimiz gibi; mirâsta üç halde bulunurlar.
Birinci hali şudur:
Kur'ân-ı Kerîm'de (En Nisâ: 12): "Eğer mirâsı aranan
erkek veya kadın; çocuğu ve babası olmayan bir kimse olur ve
onun (ana bir) erkek veya kız kardeşi bulunursa, bunlardan her
birinin hissesi altıda birdir" hükmü beyan
buyurulmuştur. Ayetteki "kelâle" lafzı; çocuğu ve
babası olmayan kimse manasına gelir. Çocuk kapsamına; oğlu,
kızı, oğlunun ilânihâye oğlu ve kızı girer. Ayetteki
erkek ve kız kardeş terimleri; anne bir kardeşleri de içine
almaktadır.(78) Hz. Ebû Bekir (ra)'in Ayet-i Kerimeyi böyle
tefsir ettiği bilinmektedir. Ayrıca Hz. Saad b. Vakkas (ra) dan
ve bazı seleften "Velehû ehûn ve ûhtun min ümmin"
(Ana bir erkek ve kız kardeşler) şeklinde kıraat rivayet
edilmiştir.(79) Farzedelim ki Zeynep hanım vefat etti!.. Geriye
kocası; anne bir kız kardeşi ve (anne-baba bir) erkek kardeşi
kaldı!.. Mesele şöyle olur:
İkinci hali şudur: Mûrisi
(ölen kimsenin) oğlu, kızı, oğlunun ilânihâye oğlu veya
kız, babası ve sahih dedesi olmayıp da; iki veya daha fazla
anne bir erkek veya kız kardeşi bulunursa terikenin üçte
birini (1/3) alırlar. Zira Kur'ân-ı Kerîm'de: "Eğer,
ana bir erkek veya kız kardeşlerin sayısı birden fazla ise,
onlar üçte birde ortaktırlar" buyurulmuştur. Ayetteki
(şürekât) lâfzı; kız-erkek ayrımı yapılmaksızın eşit
taksim edileceğine delâlet etmektedir. Bunlar mûrise (ölen
kimseye) bir erkek vâsıtasıyla bağlanmadıkları için, asabe
olamazlar. Hisselerinin âzami üçte bir olması (1/3), anne
makamına kâim olduklarını gösterir.(80) Farzedelim ki Hakkı
efendi vefat etti!.. Geriye karısını, (anne bir) iki erkek
kardeşini, (anne bir) bir kız kardeşini ve (hem anne-hem baba
bir) erkek kardeşini bıraktı!.. Mesele şöyledir:
Dikkat edilirse; (anne bir)
iki erkek ve kız kardeşi, üçte biri aralarında eşit olarak
paylaşmışlardır. Karısı, farz olan hissesini almış,
kalana ise öz kardeşi asabe sıfatıyla mâlik olmuştur.
Üçüncü
hali şudur: Mûrisin (ölen kimsenin) oğlu, kızı, oğlunun
ilânihâye oğlu veya kızı, babası veya sahih dedesi hayatta
olduğu zaman; anne bir erkek ve kız kardeşler vâris olamaz,
mirâstan düşerler. Çünkü Ayet-i Kerime'de; bunların vâris
olması, diğerlerinin bulunmamasına bağlanmıştır.