CİNN'LERİN MAHİYETİ
180 Allahû Teâla (cc)'nın
yaratmış olduğu gözle görülmeyen bir kısım varlıklar
daha vardır ki; bunların başında "Cinn"ler gelir.
Önce "Cinn" kelimesi üzerinde duralım.
"Cin" ismi "Cenne" kelimesindendir; bir şeyi
histen gizlemek, örtmek manalarına gelir.(126)
"Cünne", kalkan ve siper manasına, "Cenin"
ana rahminde saklı olan çocuk manasına gelir ve bunların
hepsi aynı köke dayanır. İslâmi ıstılâhta
"Cin"; Allahû Teâla (cc)'nın tekliflerine muhatab
olan ve insanların gözle göremedikleri varlıklardır.
Bunların da Allahû Teâla (cc)'ya iman edenleri bulunduğu
gibi, inkâr edenleri de mevcuttur. Allahû Teâla (cc)'ya ilk
isyan eden "İblis'in" de; cinler taifesinden olduğu
bilinmektedir.(127)
181 Cinlerin hava ile
karışık alevli bir ateşten yaratıldığı
bilinmektedir.(128) Cinler de; tıpkı melekler gibi görünmeyen
gizli varlıklar olup, çeşitli sûretlere girmeye ve zor
işleri yapmaya iktidarları vardır. Fakat cinler mahiyetleri
itibariyle meleklerden farklıdırlar. Teklif-i İlahiyeye; hem
iman, hem de ibadet noktasından muhatabtırlar. Cinler, tıpkı
insanlar gibi hesaba çekileceklerdir.(129)
182 Kur'an-ı Kerim'de: (Ey
Habibim) De ki: "Cinlerden bir zümrenin Kur'an okurken onu
dinlediği bana vahyolundu. Onlar (Kur'an-ı) dinlemişler de
(şöyle) demişler: "- Biz gerçekten hayranlık veren bir
Kur'an dinledik ki o, hakka ve doğruya götürüyor. Biz de ona
iman ettik. Rabbimize (artık) hiçbir şeyi ortak
koşmayacağız"(130) hükmü beyan buyurulmuştur. Abdullah
İbn Mes'ud (ra)'dan rivayet edilen bir haberde; Cin'ler, Taif'te
Resûl-i Ekrem (sav)'den Kur'an-ı Kerim'i öğrenmiş ve tebliğ
etmek üzere bir gurub görevlendirilmiştir. İbn-i Abbas
(ra)'dan rivayet edilen bir haberde Cinler, Resûl-i Ekrem
(sav)'in Kur'an okuyuşunu "Nahle" mevkiinde
dinlemişlerdir.(131) Allahû Teâla (cc)'ya iman ve kulluk eden
"Mü'min cinler" bulunduğu gibi, Tağut'a itaat eden
"kâfir cinler" de vardır.
183 Cins birliği sözkonusu
olmadığı için; insan ile cin arasında evlenme teşekkül
etmez. Ancak cinler de kendi aralarında evlenirler. Müşrikler;
ilahi sırlara vakıf olduklarını zannettikleri ve bu sebeble
ulûhiyet derecesine çıkardıkları cin'lere ibadet ederlerdi.
Her biri adına çeşitli sihirler ve tılsımlar yapan;
Sabii'ler, Süryani'ler cahiliyye dönemi Arapları ve Şamanist
Türkler, cinler vasıtasıyla gaibi bildiklerini
zannetmişlerdir. Halbuki cinler de gaibi bilmezler.
184 Kur'an-ı Kerim'de
varlığı beyan buyurulan ve gözle görülemeyen varlıklardan
birisi de şeytan'dır. Arapça mütehassıslarına göre
"Şeytan" kelimesi; uzaklık manasına gelen
"Şatana"dan veya yanmak manasına gelen
"Şeyata"dan gelir.(132) "Şatana"dan
geldiğini kabul edenler "Fi'lan" vezninde:
"Haktan uzak olan" manasını vermişlerdir. Diğerleri
ise; "fû'lan" vezninde; "yanmış ve batıl"
manasını esas almışlardır. Ruhlar aleminde iken; Allahû
Teâla (cc)'ya isyan ederek ve tekebbüre kapılarak, Hz. Adem
(as)'e (ta'zim kasdıyla ve ilahi emirle) secde etmekten
kaçınan iblis ilk şeytandır. Kur'an-ı Kerim'de
"Şeyâtın-ı ins" ve "Şeyatın-ı cin"
tabirleri geçmektedir.(133) Şeytan; kıyamete kadar insanların
kalblerine vesvese vermek ve onları Allahû Teâla (cc)'ya
karşı kışkırtmakla izinlidir. Resûl-i Ekrem (sav)'den Hz.
Abdullah b. Mes'ud (ra)'un rivayet ettiği bir hadis-i şerif'te;
her insanın, cinler taifesinden bir şeytanının bulunduğu
beyan buyurulmuştur. Ayrıca şeytanın insanın en büyük
düşmanı olduğu da kat'i nass'larla sabittir.