290 Abdestin ve guslün
vacipleri yoktur.(78) Mütûn'da abdestin on üç sünneti
olduğu beyan edilmiştir.(79) Şimdi bunları zikretmeye gayret
edelim.
291 NİYET: Niyet bir şeyi yapmaya kalbin azim ve irade
etmesidir. Kalbten niyet etmeden, yalnız dil ile niyeti
söylemek kâfi değildir. İmam-ı Merginani: "Abdest alan
kimse için tahareti niyet etmesi müstehaptır. O halde abdeste
niyyet bize göre (Hanefi fûkahası) sünnettir. İmam-ı
Şafiî (rha) katında ise farzdır"(80) buyurmaktadır.
Zira Safiî Fukahası; başlı-başına bir ibadet kabul
etmiştir. Bu sebeble niyetsiz olması mümkün değildir. Hanefi
fûkahası; Abdest'i, namaz için bir anahtar olarak ele
almıştır. Niyetin vakti yüzün yıkandığı zamandır.(81)
292 BESMELE İLE BAŞLAMAK: İmam-ı Merginani:
"Abdeste başlarken Allahû Teâla (cc)'nın ismini
zikretmek, yani besmele ile başlamak da abdestin
sünnetlerindendir. Zira Resûl-i Ekrem (sav) buyurdu ki:
"Allahû Teâla (cc)'nın ismini zikretmeyen kimsenin
abdesti yoktur." Bundan murad, faziletini
kaldırmaktır"(82) hükmünü zikretmektedir. Besmeleyi
abdeste başlarken çekmek esastır. Çıplak bir halde iken veya
pis bir mahalde (tuvalet vs.) besmele çekilmez. Fethû'l
Kadir'de de böyledir. Bir kimse abdestin evvelinde "Lâ
İlâhe İllallah" veya "Elhamdülillâh" veyahud
"Eşhedü enlâ ilâhe illallah" derse, bu besmele
yerine kaim olur.(83)
283 ÖNCE BİLEKLERE KADAR ELLERİ YIKAMAK: Resûl-i
Ekrem (sav): "Sizden birisi uykusundan uyandığı zaman;
kat'iyyen elini üç kere yıkamadıkça, su kabına
daldırmasın. Çünkü o; eli nerede gecelemiştir
bilemez"(84) buyurmuştur. Ayrıca insanın eli, temizleme
hususunda bir vasıtadır. Dolayısıyla önce onun
temizlenmesiyle başlamak sünnettir. Malûm olduğu üzere
elleri, dirseklere kadar (dirsekler de dahil) yıkamak farzdır.
Fakat önce bileklere kadar yıkamak, tertib olarak sünnettir.
294 MİSVAK KULLANMAK: Resûl-i Ekrem (sav): "Eğer
ümmetime meşakkat vereceğinden çekinmeseydim, her namaz için
misvak kullanmalarını onlara mutlaka emrederdim"(85)
buyurmaktadır. Misvağın kalınlığı küçük parmak
kalınlığında, uzunluğu ise bir karış uzunluğunda
olmalıdır. Dişleri parmakla yıkamak, misvak yerini tutmaz.
Ancak misvak bulunmazsa sağ elin bir parmağı ile dişleri
temizlemek misvak yerine kaim olur.(86)
295 AĞZI YIKAMAK (MAZMAZA): Resûl-i Ekrem (sav)'in
abdest alırken ağzını üç defa yıkadığı (Mazmaza
yaptığı) kat'i haberlerle sabittir.(87) Bunun sınırı; suyun
ağızın tamamını kaplamasıdır. Ayrıca her seferinde suyu
yenilemek de sünnettir.(88)
296 BURNU YIKAMAK (İŞTİNŞÂK): Resûl-i Ekrem
(sav)'in abdest alırken burnuna da üç defa suyu çektiği
kat'i haberlerle sabittir. İştinşak'ın sınırı; suyun
genize ulaşmasıdır.
297 KULAKLARA MESHETMEK: Abdest alan kimse; başını
meshettiği su ile, kulaklarının ön ve arka tarafını
mesheder. Tahavi şerhinde böyledir.(89) Fakat bışını
meshettikten sonra elinde bulunan ıslaklıkla değil de, başka
taze bir su ile kulakları meshetmek daha güzel olur. Bahrü'r
Raik'te de böyledir.(90) Resûl-i Ekrem (sav): "Kulaklar
baştandır" buyurmuştur. Bundan maksat, hükmünü
beyandır. Yoksa yaratılış itibariyle başa ait olduğunu
murad değildir.(91)
298 YIKANMASI GEREKEN UZUVLARI ÜÇ'ER DEFA YIKAMAK:
Yıkanması farz olan, yüz, eller ve ayaklar gibi uzuvları
üç'er defa yıkamak sünnettir. Bu uzuvlardan birini yıkamaya
başlayınca ilk yıkama farzdır. Zahiriyye'de de böyledir.
Sahih olan kavle göre iki yıkama ise sünnet-i
müekkede'dir.(92) Abdest alırken, yıkanmakta olan uzva su
ulaşır ve ondan damla damla dökülüp akarsa, yıkanmanın
tamam olduğu kat'i olarak anlaşılır.
299 PARMAKLARIN ARASINI HİLÂLLEMEK: Resûl-i Ekrem
(sav): "Parmaklarınızı hilâlleyiniz ki, onların
arasına cehennem'in ateşi girip de onları
hilâllemesin"(93) buyurmuşlardır. Bu aynı zamanda farz
olan yıkamanın kâmil manada gerçekleşmesini sağlar.
Resûl-i Ekrem (sav)'in parmaklarının arasını açarak onları
hilâllediği kat'i haberlerle sabittir.
300 SAKALI HİLÂLLEMEK: Kur'an-ı Kerim'de Hz. Musa
(as)'nın kıssası beyan buyurulurken, Hz. Hârun (as)'la
aralarında geçen bir konuşmaya yer verilir. Hz. Harun (as),
Hz. Musa (as)'ya hitaben: "-Ey Annem'in oğlu, ne
sakalımı, ne başımı tutma" diye istirhamda bulunur.(94)
Gerçi buradaki mahiyet, Hz. Harun (as)'ın İsrailoğullarının
çirkin fiilerinde herhangi bir taksiratının bulunmadığını
beyandır. Ancak bu vesile ile sakallı olduğu da
kaydedilmiştir. Resûl-i Ekrem (sav): "Müşriklere
muhalefet edin. Bıyıkları kısaltın, sakalı
uzatın"(95) buyurduğu bilinmektedir. Sahabe'den İbn-i
Ömer (ra)'in; Resûl-i Ekrem (sav)'in bıyıklarını derisinin
beyazlığı görülecek şekilde kestiği şeklindeki rivayeti
genel kabul görmüştür.(96) İbn-i Hümam: "Kadınlaşan
erkeklerin ve bazı mağriplilerin yaptığı gibi sakalın bir
kabzadan az bırakılmasını hiçbir alim mübah görmemiştir.
Sakalı tamamen kazımak ise Hind'li yahudilerin ve İran'lı
mecusilerin adetidir"(97) hükmünü zikrediyor. Alauddin El
Haskafi "Dürri'l Muhtar'ında" ve İbn-i Abidin de bu
eserin haşiyesi olan "Reddü'l Muhtar'ında" bunu
aynen benimsemişlerdir.(98) Sakalını, harhangi bir özüre
mebni olmaksızın dibinden kesen kimsenin imameti hususunda
ulema arasında ihtilaf vardır.(99) Şeyhülislâm Ebussuud
efendi: "İmam olan Zeyd'in sakalında kıran hastalığı
çıkarsa, azledilmesi gerekir mi?" sualine "-Kabzadan
eksik olursa, olur" fetvasını vermiştir.(100) Sakalın
hilallenme şekli: Parmaklar sakalın içine sokularak alt
taraftan üst tarafa doğru hareket ettirilir.(101) Resûl-i
Ekrem (sav) mü'minlere; sakal bırakmak sûretiyle, müşriklere
muhalefet etme emrini vermiştir. Dolayısıyla mü'minler sakal
bırakma hususunda titiz olmalıdırlar.
301 SAĞ TARAFTAN BAŞLAMAK: Resûl-i Ekrem (sav):
"Şüphesiz ki Allahû Teâla (cc) her şeyde sağdan
başlamayı sever. Hatta ayakkabılarını giyerken ve
çıkarırken dahi"(102) hükmünü beyan buyurmuştur.
Dolayısıyla Abdest almaya her uzuvda sağdan başlamak
sünnettir.
302 TERTİBE RİAYET ETMEK: Abdesti; ayet-i kerime'de
beyan buyurulan sıraya riayet ederek almak da sünnettir. Yani
önce elleri, sonra yüzü yıkamak, sonra da başa meshetmek ve
en son olarak da ayakları yıkamaktır.(103) Ayet-i kerime'de
geçen "fe" takib içindir. İmam-ı Şafii (rh.a) bu
takibin mecburi olduğunu esas alarak; tertibe riayetin farz
olduğuna kail olmuştur.(104) Dolayısıyla Şafiî fûkahası;
abdestin farzının altı olduğu hususunda müttefiktir. Bunlar:
Niyet, ellerin yıkanması, yüzün yıkanması, başa
meshedilmesi, ayakların yıkanması ve tertibe riayet'tir.
303 BAŞIN TAMAMINI BİR KERE MESHETMEK VE MUVÂLÂT:
Abdest alan kimse; iki avucunu ve parmaklarını, başının ön
kısmından başlayarak arka kısmına kadar, başın tamamını
meshetmeyi devamlı olarak ve özürsüz bir şekilde terketmek
günah olur.(105) Muvalât ise; uzuvları fasıla vermeden
birbiri ardınca yıkamak demektir. Öyle ki mutedil bir havada
ilk yıkanan uzuv, abdest tamamlanmadan önce
kurumamalıdır.(106)