SULAR'IN TASNİFİ
336 Esas itibariyle sular: "Kendileriyle abdest ve gusül
caiz olan sular" ve "Caiz olmayan sular" olmak
üzere ikiye ayrılarak tetkik edilir.(179) Kendileriyle abdest
ve gusül caiz olan sulara "Ma-i Mutlak" da
denilmiştir. Yağmur, dere, kaynak, kuyu, nehir, ırmak ve deniz
suları ile hades'ten taharet (Abdest almak ve gusül etmek)
caizdir.(180) Resûl-i Ekrem (sav)'in "Denizin suyu
temizleyicidir ve ölü hayvanları da helâldır"(181)
buyurduğu bilinmektedir. Genel olarak kendileriyle Abdest ve
gusül caiz olan sular üç'e ayrılır:
a) Akar sular,
b) Durgun sular,
c) Kuyu suları.(182)
337 İçerisine necaset dahi düşse; akar su ile hadesi
gidermek caizdir. Alauddin El Haskafi: "Akar su örf ve
adete göre akar (akıcı) sayılan sudur. Bazıları "Saman
çöpünü götüren sudur" demişlerdir. Birinci kavil daha
açık, ikincisi daha meşhurdur"(183) hükmünü
zikrediyor. İbn-i Abidin bu metni şerhederken: "Tahavi'nin
beyanına göre akar suyun tarifi hakkındaki birinci kavil daha
açık ve daha sahihdir. Nitekim "El Bahr" ve "En
Nehir" sahipleri de aynı şeyi söylemişlerdir. Çünkü
örfe dayanır ve İmam-ı Azam'ın "Başına gelenlere
sorulur" kaidesine uygundur. Lâkin bu beyan müşkil
görülmüştür. "Örf ve adete göre akar sayanların
çokluğuna ve ihtilaflarına bakarak bu miktar asla tayin
edilemez" denilmiştir. İkinci kavil daha meşhurdur.
Çünkü birçok kitaplarda, hatta metinlerde mevcuttur. Sadru'ş
Şeria ve ona tabi olarak İbn-i Kemal "Anlaşılması güç
olmayan tarif budur" demişlerdir. Lâkin gördüm ki
birinci kavil daha sahihtir. Bugün örf ve adet şudur: Su bir
taraftan girer, diğer taraftan çıkarsa ona akar su adı
verilir. Velev giren su az olsun. Bununla mescidlerdeki
havuzlarla, hamam şadırvanlarının hükmü anlaşılmış
olur. Halbuki bunlar saman çöpünü götürmezler"
buyurmaktadır.
338 Hanefi fûkahası Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Sizden
birisi durgun olan suyun içine bevletmesin (idrarını
yapmasın). Ayrıca cünüb olan kimse de durgun sudan gusül
abdestini almasın"(184) Hadis-i Şerifi ile, Hz. Cabir
(ra)'den rivayet edilen: "Ben bir göle vardım. Baktım ki
içinde bir eşek ölmüş, bunun üzerine o gölden su almaktan
vazgeçtik ve Resûlullah (sav)'e geldik "Şüphesiz ki o
suyu hiç bir şey pislemez" buyurdular." Hadis-i
Şeriflerini esas alarak havuz sularını "Büyük" ve
"Küçük" olmak üzere ikiye ayırmıştır. Büyük
havuz suları, tıpkı akar su hükmündedir ve pislik
tutmazlar.(185) İmam-ı Şafii (rh.a) ve imam-ı Malik (rh.a);
rengi, tadı ve kokusu değişmedikçe, her türlü durgun suda
abdest almanın caiz olduğuna kaildirler. İmam-ı Şafii (rh.a)
Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Su iki kulleye vardığı zaman
pislik taşımaz"(186) Hadis-i Şerifini esas almıştır.
339 İmam-ı Merginani suyun sathının 10x10=100 arşın
olursa büyük havuz hükmünde olacağına işaretle:
"İnsanlara işin geniş ve kolay gelmesi için "aşren
fi aşren" (on çarpı on) arşın kare olmasıyla takdir
edilmiştir. Fetva da bunun üzerinedir. Derinlikte muteber olan
avuçlandığı zaman dibinin açılmamasıdır" hümünü
zikretmektedir.(187) Alauddin El Haskafi "Durgun suyun
miktarı hususunda muteber olan cihet, hal başına gelen
kimsenin galebe-i zannı (yani kalbinin yatması)dır. Necasetin
suyun öbür tarafına varmadığına kalbi yatarsa caiz,
yatmazsa caiz değildir. İmam-ı Azam'dan nakledilen zahir
rivayet budur"(188) buyurmaktadır. İbn-i Abidin bu metni
şerhederken: "Ben derim ki; Lâkin "Hidaye" ve
diğer kitaplarda bildirildiğine göre büyük göl, bir tarafı
çalkandığı zaman öbür tarafı hareket etmeyen sudur"
hükmünü zikreder. Bahsin devamında da Resûl-i Ekrem
(sav)'in: "Her kim bir kuyu kazarsa etrafı kırk arşın
onundur" Hadis-i Şerifini zikrederek: "Binaenaleyh
kuyunun çevresi her taraftan onar arşın o kimsenin olur"
buyurmaktadır.(189) Sonuç olarak; abdest ve gusül almanın
caiz olduğu büyük durgun suyun ölçüleri, yukarıda
zikredildiği gibidir.
340 Günümüzde genellikle baraj suları kullanılmaktadır.
Barajların büyüklüğü dikkate alınırsa, bunlara
"deniz suyu" demek mümkündür. Deniz suyunun
temizleyici olduğu kat'i haberlerle sabittir.
341 Sinek, arı, akrep gibi akıcı kanı olmayan hayvanın
suda ölmesi, suyu ifsad etmez. Balık, kurbağa, yengeç gibi
suda yaşayan hayvanların ölmesi halinde de hüküm
böyledir.(190)
342 Abdest ve gusül almanın caiz olduğu sulardan birisi de
"Kuyu sularıdır"(191) Eğer hergangi bir kuyuya
necaset düşerse, bütün suyunun çekilip çıkarılması
kuyuyu temizler. Bu hususta kat'i bir ittifak mevcuddur. Eğer
suyun hepsini çekmek güç olursa, kuyuda bulunan su kadar
çekilir. Bu durumda o kuyuda olan suyun çekilmesi su işinde
uzman (Ehl-i Hibre) iki kişiye bırakılır. Onlar kuyuda kaç
kova su vardır derlerse, o kadar su çekilir. Fıkıhta esah ve
eşbah olan budur.(192) Çünkü o iki kişi gerekli olan
şehadetin nisabıdır. Asıl olan bir işe mübtelâ olunduğu
zaman, o konudaki ilim sahiplerine müracaattır. Allahû Teâla
(cc) Kur'an-ı Kerim'de: "Eğer bilmiyorsanız zikir
erbabına (alimlere) sorun"(193) hükmünü beyan
buyurmuştur.