HAYIZ VE NİFAS HAKKINDA
MÜŞTEREK OLAN SEKİZ HÜKÜM
387 BİRİNCİ HÜKÜM:
Hayız ve nifas halinde, namazın edası da kazası da düşer.
Hz. Aişe (r.anha)'den rivayet edildiğine göre, Resûl-i Ekrem
(sav) zamanında hayız'dan temizlenen kadının, hayız süresi
içerisinde geçirdiği namazı kaza etmediği, oruç'u kaza
ettiği sabit olmuştur.(286) Hayızlı bir kadın; namaz
vakitleri girdiği zaman, evinin bir köşesine oturarak tesbih
çeker. Bu müstehabtır. Bunu mümkün olduğu kadar
yapmalıdır. Zira temiz olsaydı, o vakitte namazı eda
edecekti. Siraciye'de de böyledir.(287)
İKİNCİ HÜKÜM: Hayız ve nifas halinde iken oruç
tutması haramdır. Temizlendikten sonra, geçirmiş olduğu
oruç'ları kaza eder. İbn-i Abidin: "Hayız ve nifas'ın
hükümlerini" izah ederken: "Orucu haram kılar, onun
sahih olmasına o hal manidir. Fakat vacip olmasına mani
değildir. Onun için kadın (temizlendikten sonra) orucunu kaza
eder"(288) buyurmaktadır.
ÜÇÜNCÜ HÜKÜM: Hayızlı ve nifaslı veyahut da
cünüb olan kimseye; ister oturmak için olsun, isterse ibadet
etmek için olsun mescid'e girmek haramdır.(289) Resûl-i Ekrem
(sav): "Şüphesiz ki ben mescidi; ne hayızlı kadın
için, ne cünüb olan kimse için helâl kılmam"(290)
buyurmuşlardır.
DÖRDÜNCÜ HÜKÜM: Hayızlı ve nifaslı olana;
dıştan da olsa Kâbe-i muazzamayı tavaf etmek haramdır.
Cünüb olan kimse de Kâbe-i Şerif'i tavaf edemez, bu da
haram'dır. Tebyin'de de böyledir.(291)
BEŞİNCİ HÜKÜM: Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Ne
hayızlı bir kadın ve ne de cünüb olan kimse Kur'an-ı
Kerim'den birşey okumasın"(292) buyurduğu bilinmektedir.
Dolayısıyla hayızlı ve nifaslı kadına Kur'an-ı Kerim'i
okumak da haramdır. Kunut dualarını okumak, tesbih ve zikir
yapmak, ezana icabet etmek mübahtır.
ALTINCI HÜKÜM: Hayızlı, nifaslı ve cünüb
olanlarla, abdesti olmayanların Kur'an-ı Kerim'e dokunmaları
da haramdır.(293) Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Kur'an-ı
Kerim'e temiz olanlardan başkası el süremez"(294)
buyurduğu bilinmektedir. İbn-i Abidin: "Kur'an'a el
sürmek levhade, parada veya duvarda yazılı bile olsa caiz
değildir. Ancak bunların yalnız yazısına el sürülemez.
Mushaf böyle değildir. Onun kabına ve beyaz yerine dokunmak da
memnudur. Bazıları caiz olduğunu söylemişlerdir. Bu kıyasa
daha yakındır. Memnu olması ise ta'zime daha layıktır.
Nitekim Bahır'da da böyle denilmiştir. Yani sahih olan memnu
olmasıdır"(295) hükmünü zikretmektedir.
YEDİNCİ HÜKÜM: Hayızlı ve nifaslı kadınla cinsi
münasebette bulunmak da haramdır.(296) Kur'an-ı Kerim'de:
"Temizleninceye kadar onlara yaklaşmayınız"(297)
hükmü beyan buyurulmuştur. Molla Hüsrev: "Hayızlı
kadınla cinsi münasebet helâl'dır diyen kâfir olur. Çünkü
haram olması kesin nass ile sabittir"(298) hükmünü
zikretmektedir. İbn-i Abidin: "Sonra bu fiil, yani
hayızlı kadınla cinsi münasebette bulunmak bilerek kasden
yapılırsa büyük günahtır. Mecbur edilerek veya unutarak
yapılırsa günah değildir, tevbe lazım gelir. Bir veya yarım
altın sadaka vermesi mendûb olur. Şarih burada bilmemeyi de
karıştırmıştır. Zahire göre bilmeden cinsi münasebette
bulunmak yalnız büyük günah olmasını önler, asıl
itibariyle haram olmasını önlemez. Çünkü İslâm
memleketinde (Darû'l İslâm'da) şer'i hükümleri bilmemek
özür değildir. Bunu Tahtavi beyan etmiştir. Sadaka vermenin
mendûb olması İmam-ı Ahmed'le, Ebû Davud'un, Tirmiz ve
Nesai'nin İbn-i Abbas'tan merfû olarak rivayet ettikleri şu
hadisle sabittir: "Karısına hayızlı halinde yakınlık
eden kimse hakkında bir veya yarım altın sadaka verir"
dedi. Sonra: "Cim'a hayzın evvelinde olursa bir altın,
sonunda olursa yarım altın verilir" denilmiştir.
"Kanın rengi siyah ise bir altın, sarı ise yarım altın
verilir" diyenler de olmuştur. Bahır sahibi diyor ki: Ebû
Dâvûd'un ve Hâkim'in rivayet ettikleri, Hâkim'in sahihdir
dediği şu Hadis-i Şerif de buna delildir: "Erkek
karısına hayızlı halinde yakınlık ederse kan kırmızı
geldiği takdirde bir altın, sarı ise yarım altın sadaka
versin." Kadına yakınlık etmek hayızlı olduğunu haber
vermesiyle haram olur"(299) buyurmaktadır.
SEKİZİNCİ HÜKÜM: Hayızlı ve nifaslı
kadınların, kan kesilince gusül abdesti alması vacibtir.
Kifaye'de de böyledir.(300)