NAMAZI VAKTİNDE EDÂ ETMENİN
ÖNEMİ
410 Kur'an-ı Kerim'de:
"Namazların ve (bilhassa) orta namazın (edâ edilmesinde)
muhafazalı ve dikkatli olun"(35) hükmü beyan
buyurulmuştur. Bir namazın vakti girdiği zaman; mükellefin en
önemli görevi, vakti giren namazı edâ etmektir. Resûl-i
Ekrem (sav)'in: "Vaktin evvelinde Allahû Teâla (cc)'nın
rızası, sonunda ise afvı vardır"(36) buyurduğu
bilinmektedir. Gerçi İslâm alimleri "Vaktin evveli de,
sonu da cevazı ifade eder" hükmünde ittifak etmişlerdir.
Hz. Abdullah İbn-i Mes'ûd (ra)'den rivayet edilmiştir:
Resûl-i Ekrem (sav)'e: "- Amellerin hangisi daha
efdaldir?" diye sordum. Resûl-i Ekrem (sav): "-
Vaktinde edâ edilen namazdır" buyurdular.(37) Sonuç
olarak; mükellef olan mü'minler, Resûl-i Ekrem (sav)'in
müstehab olarak beyan ettiği vakitlere riayet hususunda titiz
olmak durumundadırlar. Şimdi bunlar üzerinde duralım.
MÜSTEHAB OLAN VAKİTLER
411 Sabah namazını
ortalığın tamamen ışımasına kadar tehir etmek
müstehabtır. Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Sabah namazını
ortalık iyice aydınlanıncaya kadar tehir ediniz. Muhakkak ki
onun ecri daha büyüktür"(38) buyurduğu bilinmektedir.
Ancak güneşin doğup-doğmadığı hususunda tereddüt hasıl
olacak kadar beklenilemez.(39)
412 Yazın öğle namazını
geciktirmek, kışın ise acele kılmak müstehabtır. Hz. Enes
(ra)'den bu konuda şu rivayet edilmiştir: "Resûl-i Ekrem
(sav) kış mevsiminde öğle namazını erken kılardı. Yaz
mevsiminde ise; onu geciktirerek, hava serinleyince
kılardı."(40)
413 İkindi namazını her
zaman güneşin tegayyür etmediği, yani sararmaya
başlamadığı zamana kadar tehir etmek müstehabtır.(41) Zira
bu geciktirme (asr-ı sani'de kılma) sayesinde, nafile ibadet
mümkündür.(42) Bilindiği üzere ikindi namazı edâ
edildikten sonra, nafile namaz kılınamaz.
414 Akşam namazını, her
zaman vakti girer-girmez kılmak müstehaptır.(43) Zira Resûl-i
Ekrem (sav): "Ümmetim akşam namazını acele kıldıkları
ve yatsı namazını geciktirdikleri müddetçe, hayır yapmakta
devam eder"(44) buyurmuştur. Ayrıca akşam namazını
geciktirmekte yahudilere benzemek vardır.
415
Yatsı namazını gecenin üç'te birine kadar, vitir namazını
ise gecenin sonuna kadar tehir etmek müstehabtır.(45) Resûl-i
Ekrem (sav): "Şayet ümmetime meşakkat vereceğinden
çekinmeseydim, muhakkak ki yatsı namazını gecenin üç'te
birine kadar tehir ederdim"(46) buyurmuştur. İbn-i Abidin:
"Yatsıyı geciktirmenin müstehap olmasına illet, yasak
edilen gece sohbetini kesmektir. Bundan murad, yatsıyı
kıldıktan sonra oturup muhabbet etmektir. "Burhan" da
şöyle deniliyor: Yatsıdan önce uyumak ve kıldıktan sonra
konuşmak mekruhtur. Çünkü Peygamber (sav) bunların ikisini
de yasak etmiştir. Meğer ki hayırlı bir iş hakkında söz
edile. Resûl-i Ekrem (sav): "Namazdan sonra (yani
yatsı'dan sonra) gece sohbeti yalnız iki kişiden birine
caizdir. Ya namaz kılana, yahud yolcuya (bir rivayette yahud
gerdeğe girene)" buyurmuştur. Tahavi: "Yatsıdan
önce uyumak, vaktini kaçırmaktan yahud cemaatı kaçırmaktan
korkana mekruhtur. Kendisini uyandıracak birini tayin ederse
uyuması mübah olur" diyor(47) hükmünü zikretmektedir.
Vitir Namazı'nın, gecenin sonuna kadar tehir edilerek
kılınması müstehabtır. Resûl-i Ekrem (sav): "Gecenin
sonunda uyanamamaktan korkan kimse vitir namazını gecenin
evvelinde kılsın. Gecenin sonunda uyanabileceğini ümid eden
kimse ise, vitir namazını o zaman kılsın"(48)
buyurmuştur. İmam-ı Azam (rha)'dan rivayet olunmuştur ki;
bütün namazları biraz geciktirerek kılmak ihtiyat içindir.
Zira edâ; vakit girdikten sonra da caiz olur, vakit girmeden
önce değil.(49)