GİYİLMESİ VE KULLANILMASI HELAL OLAN VE OLMAYAN
ŞEYLER
ALTIN VE GÜMÜŞ MADDELERİNDEN KULLANILMASI MUBAH OLAN VE
OLMAYAN EŞYA
Yüzük Hangi Parmağa Takılmalıdır?
Diğer Madenlerden Yüzük Takınmak :
İslâm Dini, günlük
hayatımızın her bölümüyle içiçedir. Yemeğimizden
tutun da giydiğimiz elbiselere, oturmamızdan tutun da akşam yatağımıza uzanmamıza
kadar her davranışımızı belli ölçü ve prensiplere bağlamıştır.
Bu bölümde de nelerin
giyilmesi helâl, nelerin haram ya da mekruhtur Hususlarını açıklıyacağız.
Genellikle haram bir
kazançtan, rüşvet, gasb ve hıyanet sayılan herhangi
bir yoldan elde edilen bir parayla satın alınıp giyilen elbise haramdır. Resûlüllah (A.S.) Efendimiz bu hususta şöyle buyurmuşlardır
:
«Bir kimse haramdan
giydiği elbiseyi üzerinden atmadığı takdirde, o elbiseyle kıldığı namazını,
tuttuğu orucunu Allah kabul etmez.»[1]
Bunun gibi böbürlenmek,
başkalarını küçük görmek niyetiyle nadide kumaştan elbise giymek de haramdır.
Çünkü bu tür hareketler İslâm'ın getirdiği din kardeşliğini zedeler ve fakirle
zengin arasında bir uçurum meydana getirebilir. İslâm Dini, ise, koyduğu her
esas ve prensiple sosyal adaleti sağlamaya yönelmiş bir dindir.
Giyilmesi helâl olan
ve olmayan elbiseler hakkında, mezhep imamlarının görüş ve içtthadlarını
nakletmemizde yarar vardır. Çünkü her konuyla ilgili rivayetleri daha iyi
toplayıp değerlendirme fazileti ve gayreti onlara aittir.
1— Şafiî imamlarına göre: İpekten elbise erkeklere
haramdır. Sadece giymek değil, bazı hususlarda onu kullanmaları da haram sayılmıştır.
Şöyleki, erkeklerin ipek bir yaygı üzerine
oturmaları, ipek yüzlü bir yastığa dayanmaları da haramdır. Ancak arayerde başka bir örtü bulunursa, bunda bir sakınca
görülmemiştir.[2]
Astarı pamuk, keten ya da başka bir maddeden olup yüzü ipek olan veya astan
ipek olup yüzü pamuk, keten ya da yün bulunan bir
elbisenin giyilmesine cevaz verilmiştir, şu şartla ki, pamuk veya keten olan
astar yüzün her tarafını kaplamış bulunsun veya pamuk olan yüz, ipek olan astan
kaplamış olsun..
Bu mezhebin ipek
konusunda sağladığı bir kolaylıktır. Çünkü insan kendi hayatının her bölümünü
ipek elbise, yaygı, yastık ve benzeri şeylerden tamamen uzak tutamaz.
Yaygı olarak
kullanılan ipek halı, kilim benzeri
şeyin de üzerinde ayn bir kaplama şeklinde örtü
bulunursa veya, iki kat olup bir katı yün ya da başka
bir maddeden bulunursa, o takdirde üzerinde oturmaya cevaz verilmiştir.
İpek pike ve benzeri
örtüler altında hanımıyla birlikte bile olsa erkeğin uyuması haramdır. Tamamen
ipek yüzlü döşekler hakkındaki hüküm de böyledir. Ancak pike ve benzeri bir
örtü pamuk ya da keten gibi bir kumaşla astarlı bulunursa,
buna cevaz verilebilir.
Bunun gibi, ipekten
yapılmış bir çadır altında da oturmak haramdır.
İpekten bir kumaş
üzerine yazı yazmak, resim çizmek, motif işlemek de haramdır. Tabii bütün bu
hükümler erkekler hakkındadır. Evin iç duvarlarını ipek kumaşlarla kaplatmak da
haram sayılmıştır, çünkü bunda hem israf ve tefahür sözkonusudur.
Üzerinde altın ve
gümüş işleme bulunmayan ipekten bir örtü ile Kâ'be'yi
örtmek caizdir. Çünkü Kabe her türlü saygıya ve ilgiye lâyıktır.
At, katır deve ve merkep
gibi hapvanlann palan, eyer ve semerini ipekle
kaplamakta haram kabul edilmiştir. Çocuklann ve delilerin
ipek elbise giymesine -bir kavle göre- cevaz verilmiştir.
Ayrıca erkeğin ipek
mendil de kullanması haramdır. [3]Şafii
Mezhebinde îpek giysilerden şunlar istisna edilmiştir
a) Mushaf kılıfı,
b) Mushaf kılıfının kulpu,
c) Bıçak, kama ve kılıç askısı,
d) Anahtar, teşbih gibi şeylerin ipi,
e) İbrik, küp ve benzeri kapların kılıfı bu
cümledendir., Yani belirtilen bu şeylerin ipekten olmasında bir sakınca
görülmemiştir.
Erkekler ancak zaruri
hallerde veya çok ihtiyaç durumlannda ipek elbise
giyebilirler. Bunu birkaç misal ile açıklıyalım :
Avret yerlerini örtecek başka elbise bulunmadığında, sokağa çıkarken sokak
elbisesi olarak ipekten başka bir şey te'min
edemediğinde ipek elbise giyebilir.
Giyilen elbisenin ya yansı ya da yarısından az
kısmı ipek olursa buna cevaz verilmiştir.
Kadınlara gelince, bu
hususta erkeklerden tamamen ayrılırlar. Orüann ipek
elbise giyinmeleri, ipek yorgan altında yatmaları, ipek yaygı üzerinde oturmalan mubahtır. Ergen olmayan çocuklar hakkındaki
hüküm de böyledir.
2— Hanbelî Mezhebine göre :
Erkeklerin ipek elbise giyinmesi haramdır. İster yüzü ipek olsun, ister astan farketmez. Bunun gibi erkeklerin ipek sank
sarmalan, ipek ipliğe teşbih tanelerini dizip ipek püskül takmalan
da haramdır.
Bunun gibi erkeklerin ipek
yaygı üzerinde oturmaları ve ipek yastıklara dayanmalan,
duvarlan ipekle kaplamalan
da haramdır. Kabe örtüsünün ipekten yapılmasında bir sakınca yoktur.
Erkeklerin elbisenin
yarısı ipek yarısı pamuk ya da keten veya yün olur
veyahut yarısından azı ipek olursa, buna cevaz verilmiştir.
Hanbelî mezhebine göre, Dîba = Kalın canfes kumaş da ipek
gibidir.
Hunsa = Eşelcins, çocuk ve
delilerin de ipek elbise giyinmeleri haramdır. Şâfiîler çocukla delinin
giymesine cevaz verdiği halde Hanbeliler
vermemişlerdir.
Zaruri hallerde,
hastalık ve benzeri durumlarda erkeklerin ipek giyinmesinde bir sakınca görülmemiştir.
Savaşlarda ise mutlaka giyebilirler.[4]
Yırtılan elbiseleri,
yırtık yeri dört parmak enini aşmadığı takdirde ipek kumaşla yamanması
caizdir. İki parmak eninde elbise yakasının ipekten olmasında da bir sakınca
yoktur. Mushaf kılıfı da böyle..
Eskimiş ipekleri
parçalayıp yastık kılıfına doldurup kullanmakta da bir sakınca görülmemiştir.
Döşek de böyle..
Ayrıca erkeklerin
tamamen kırmızı renkte bir elbise giymeleri mekruhtur. Diğer bir renkle karışık
bulunursa, cevaz verilmiştir.
Kadına gelince : İpek
kumaşı hem giysi olarak, 'hem yaygı ve diğer eşya olarak kullanabilir. Onun
için hiçbir sakınca yoktur.
Kur'ân âyetlerini ipek kumaş üzerinde yazmaya mutlaka cevaz
verilmiştir. Bunun gibi ipek mendil kullanılmasında bir sakınca yoktur.
Sofranın ipek kumaştan olması mekruhtur.
Ayrıca erkeklerin
sadece kırmızı veya sarı renkte elbise giymeleri de mekruh kabul edilmiştir.
3 — Hanefî Mezhebine göre : Zaruri haller dışında
erkeklerin ipek kumaştan elbise giyinmeleri, yaygı ve yorgan, pike ve benzeri
örtüleri kullanmaları haramdır. Elbiselerin yaka ve kol kenarlarının -dört
parmak enini aşmamak şartiyle- ipek kumaştan yapılmasında
kerahet yoktur. Bunun gibi, ipeğin pamuk gibi kılıfa doldurulup yastık, döşek,
minder ve benzeri bir eşya yapılması da caizdir. Çünkü dıştan görünen bir şey
yoktur.
İmam Ebü Hanîfe'den yapılan bir
rivayette, giyilen ipek kumaş bedene temas etmediği takdirde bir sakınca
yoktur, denilmişsede bupek
sahih kabul edilmemiştir. Fetva ise imameynin görüş
ve içtihad-lanna göredir.
Bunun gibi, takke,
külah, fes ve benzeri giysilerin ipek kumaştan yapılması mekruhtur. Para
kesesinin ipekten olmasında bir sakınca yoktur.
Ayrıca Hanefî
mezhebine göre, ipekten dokunmuş bir seccade üzerinde namaz kılmak helâldir.
Bunun gibi teşbih ipinin ve püskülünün de ipek olmasında bir sakınca yoktur.[5]
Bunun gibi, kapı, pencere
ve benzeri yerlerin örtü ve perdelerinin ipekten olmasında bir kerahet yoktur.
Mushaf kılıfı da böyle.
4 — Mâliki Mezhebine göre: İpek elbise ergen olan
erkeklere haramdır. Küçük çocuklara gelince, onlara ipek elbise giydirmekte bir
sakınca yoktur.
Bu mezhebe göre, bir
hastalıktan dolayı veya savaşlarda ipek elbise giyinmek mubah değildir. Ancak'zaruri haller müstesna.. Ayrıca erkeklerin ipek
yaygı, kilim, halı ve benzeri şeyler üzerinde oturması haramdır. İsterse eşiyle
birlikte otursun, fark etmez.
Astarı ipek olan bir
elbiseyi giymekte bir sakınca yoktur. Bu nun gibi
ipek kumaş veya ipek kâğıt üzerine Mushaf yazmakta kerahet yoktur. Fukaha genellikle buna cevaz vermişlerdir.
Kapı ve pencere örtü
ve perdelerinin ipek kumaştan olması da mubah kabul edilmiştir.
Diğer mezheplerde
olduğu gibi, bu mezhepte de erkeklerin sırf kırmızı veya sırf sarı renk elbise
giymeleri mekruh sayılmıştır. Kadınlara gelince, onların ipek kumaş giymeleri
ve herhangi bir renk elbise edinmeleri
mubahtır. [6]
Altın ve gümüşten mamul
kap-kacaklan kullanmak hem erkeklere, hem kadınlara
haramdır. Bunun sebebi ise açıktır: Önce altın ve gümüş ayni zamanda nakit para
olarak da kullanılır. Fakir, zengin, köylü kentli herkes bu iki madeni
yakından tanır ve bilir. Ayrıa kötü i niyet
sahiplerinin dikkatini çeker, hırsızlık ve soysuzluğa yol açar. Fakirle zengin
arasındaki mesafeyi genişletir. Çünkü onlar zaruri ihtiyaçlarını zorla
karşılarken ve toprak kaplar kullanırken, zenginlerin altın ve gümüş kap-kacak
kullanmaları doğru olmaz. Ayni zamanda bunda aşırı bir israf da sözkonusudur.
Bu ve benzeri
nedenlerle İslâm Dini, altından ve gümüşten mamul kap, jkasık,
çatal, bardak ve benzeri eşyanın günlük işlerde kullanılmasını haram
kılmıştır.[7]
Altın vegümüş eşya hakkında mezheplerin içtihad
ve görüşleri arasında az da olsa bazı farklar vardır. Bunları açıklamamızda yarar
vardı- :
1 — Hanefî Mezhebine göre, günlük işlerde kullanmamak
şar-tiyle evde süs için altın ve gümüşten ma'mul eşya bulundurmak helâldir. Ama bunlarla kendi
seviyelerinden dünyalıkça aşağı olanlara karşı bir üstünlük taslanıyor, gurura
vesile oluyorsa, o takdirde mekruhtur.
2 — Mâliki Mezhebine göre : Kılıç, kama ve benzeri bir
silahı altın veya gümüşle işlemek mekruh değildir. Bunun gibi diğer silahlar
hakkındaki hüküm de böyledir.
Mushafın cilt kapağını altın ve gümüşle süslemek de mubah sayılmıştır.
Ama iç yapraklarını altınla süslemek veya onunla yazmak mekruh görülmüştür.
Diğer kitapların ise altın veya gümüşle süslenip tehzib
edilmesi mekruhtur.
Düşen dişinin yerine
altın ya da gümüşten diş yaptırıp takması caizdir.
Bunun gibi burnu kopan kimsenin de bu iki maddeden burun yaptırıp takmasına
cevaz verilmiştir.
İki dirhem ağırlığında
gümüş yüzük yaptırıp kullanmak erkekler için caizdir. Çünkü Peygamber (A.S.)
Efendimiz belirtilen ağırlıkta gümüş yüzük kullanmıştır. Ancak birkaç yüzük
mekruhtur. Yüzüğün ağırlığı iki dirhemi (6.4 gr.) aşarsa haramdır. Altın ve
gümüş karışımından yapılan yüzük de haramdır. [8]
Sol elin serçe
parmağına takılması müstehabdır. Sağ ele takılması
ise mekruhtur.[9]
Hanefî Mezhebine göre:
Sol elin serçe parmağına takılması müs-tehab olmakla beraber her iki elin parmağına takmakta da
bir sakınca yoktur. Çünkü Peygamber (A.S.)'m her iki elinde de yüzük
kullandığı sarih rivayetlerle tesbit olmuştur.[10]
Erkeklerin taşsız
yüzük takmaları tavsiye edilmiş, birden fazla taşı bulunan yüzük takmalarının
mekruh olduğu tesbit edilmiştir. Bir taşı olan
yüzüğün de takınırken taşının avuç içine gelecek şekilde kullanılması tavsiye
edilmiştir.[11]
Resûlüllah (A.S.) Efendimiz'den bize
kadar rivayet yoluyla ulaşan sünnete göre, yalnız gümüş yüzük takınmaya ruhsat
verilmiş, altın haram kılınmış, diğer madenler de mekruh sayılmıştır. [12]Yüzükte
kullanılan taşlar akik, yeşim ve benzeri taşlar olabilir, Fu-kahanın çoğu bunların kullanılmasında bir sakınca
olmadığını söylemişlerdir.[13]
Şafii Mezhebine göre :
Erkeklerin gümüş yüzük kullanması sünnettir. Ancak bu hususta örfe uymaları
gerekir. Emsali nasıl bir gümüş yüzük takınıyorsa, onunki de o nisbeti aşmamalıdır. Âdeti aşınca haram olur.
Yüzüğü sağ elin serçe
parmağına takmak efdaldır. Taşı varsa onu avuç içine
doğru çevirmek sünnettir.
Altın yüzük takınmak
mutlaka haramdır. Demir, tunç, balar, ve benzeri madenlerden yüzük kullanmak,
en sahih kavle göre ke-rahetsiz
caizdir.[14]
Hanbelî Mezhebine göre : Gümüş yüzük kullanılabilir. Altın
yüzük kesinlikle haramdır. Yüzüğün taşının altın olmasına vecaz
verilmiştir.[15]
[1] Ahmed
bin Hanbel – Taberânî.
[2] Kitabu'l-Fıkhı Alâ'l-Mezahibi'l-Arbaa : C. 2/10.
[3] Kitabu'l-Fıkhi Alâ'l-Mezahibi'l-Arbaa : 2/10.
[4] Kitabu'l-Fikhi (Alâ'l-Mezahrbn?Arbaa : 2/11..
[5] Kitabu'l-Fıkhi : C. 2/12 –13.
[6] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla
İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 4/105-109.
[7] Fetav-yi
Hindiyye - İbn Abtdîn - Kitabu'l-Fıkhi.
[8] Celal Yıldırım,
Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 4/109-110.
[9] Kitabu'L-Fıkhi : C. 2/14 – Mısır.
[10] Fetâvâ-yi
Hindiyye : C. 5/336 - El-Mektebetü'1-îslâmiyye.
Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı,
Uysal Kitabevi: 4/110-111.
[11] El-Muhit - Radıyüddin Serahsi - Siracü'l-Vehhac.
Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı,
Uysal Kitabevi: 4/111.
[12] El-Yenabi'
- Fetâvâ-yi Hindiyye.
[13] El-Aynî Şerh-i Hidâye.
[14] Kitabu'l-Fıkhi : 215.
[15] Kitabu'l-Fıkhi : 2/15.
Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı,
Uysal Kitabevi: 4/111.