NAMAZI BOZAN (İFSÂD1 EDEN) ŞEYLER
Namaz İçin Sütre (Siper)
Edinmek ve Namaz Kılanın Önünden
Geçenlere Engel Olmak
Namaz Kılanlara Mekruh Olmayan
Şeyler
Namazı Yarıda Kesmeyi
Gerektirenve Benzeri Şeylerle ilgili Hususlar
Namaz Kılmayanlarla İlgili Hüküm
Geçmiş Konularla İlgili Sorular
Namazı bozan şeyler altmış sekiz olup
şunlardır:
(1) Yanlışlıkla veya
(2) unutarak da olsa (herhangi bir) sözj
söylemek,
(3) bizim sözlerimize benzeyen duada bulunmak,
(4) unutarak da olsa selâm vermek ve
(5) (verilen selâma) sözle veya
(6) musafahayla karşılık
vermek,
(7) (namazla ilgili olmaksızın) fazlaca hareketler
yapmak,
(8) göğsü kıbleden çevirmek,
(9) az da olsa ağıza dışarıdan birşey (alıp) yemek,
(10) dişlerin arasında bulunan nohut büyüklüğündeki birşeyi yemek,
(11) (aynı şekilde dışarıdan) birşey
içmek,
(12) özürsüz olarak öksürmek,
(13) "uf demek,
(14) inlemek
ve
(15) "âh" demek,
(16) cennet veya cehennemin anılmasından değil de bir acı
veya
(17) musibetten dolayı yüksek sesle ağlamak,
(18) aksırana "yerhamukellah"
diye karşılık îfsâd ve fesâd
aynı kökten gelmekte olup lügat itibariyle fesad,
(uygunluk ve düzgünlük manasına gelen) salâhın zıddıdır. Hanefî fikıh ulemasına göre ise ibadetler konusunda butlan
(geçersizlik) ile aynı manaya gelir. Bu namaz, bu hac, bu oruç batıldır,
denildiği gibi fâsiddir de denir. Ama muamelât
konularında durum daha farklı olup bâtıl ile fâsîd
burada ayrı ayrı değerlendirilir. Bir misâl vermek
gerekirse:
Mülkiyeti size âit,
murdar olmayan aynî birşey sattınız diyelim,
müşteriye de herhangi bir şart ileri sürmediniz... Böyle bir satış doğrudur.
(Öte yandan) meselâ,
size âit bir evi sattınız ve müşteriye de (bu evi) kendinize kiralamasını şart
koştunuz... Aslında böyle bir satış meşrudur, ama koşulan şart meşru değildir,
dolayısıyla bu satış fâsiddir.
Farzedeîim ki, ölü bir hayvan sattınız... Bu satış, temelinden
gayri meşru ve bâtıldır-
Bu (Örnekler)den de
anlaşılmıştır ki, muamelât konusunda fâsid: Esas
itibariyle meşru iken, vasıf (biçim) itibariyle bozuk olan şeye denir. Bâtıl
ise; muamelâtta hem asıl, hem de vasıf itibariyle meşru ve uygun olmayan
şeydir. vermek,
(19) (Allah Teâlâ'nın) benzeri (olup olmadığı) hakkında bilgi almak
isteyen kimseye "Lâ ilahe illallah=Allah'tan başka tanrı yoktur" diye
cevap vermek,
(20) kötü bir habere karşılık: "İnnâ
lillâhi ve innâ ileyhi râciûn" demek,
(21)
sevindirici bir ha bere: "el-Hamdülillah"
demek,
(22)
beğendiği (ve tuhaf bulduğu bir şeye: "Lâ ilahe illallah" veya "Sübhanallah" demek,
(23) (kita ve benzeri bir şey isteyene) "Yâ
Yahya huzi'l-kitâbe Yahyâ kitab
al" gibi cevap mâhiyetinde söylenen her şey;
(24) teyemmümlünüı suyu görmesi,
(25) mest üzerine
mesheden kimsenin mesl müddetinin sona ermesi,
(26) mestin (ayaktan) çıkarılması,
(27 (okuma yazma bilmeyen) ümmînin bir âyet öğrenmesi,
(28) çıplal olanın örtünecek bir
şey bulması,
(29) imâ ile namaz kılanın rük
ve secde etmeye gücü yeter hâle gelmesi,
(30) tertib sahibinin geçirdiği
bir namazı hatırlaması,
(31) (imamın) kendi yerine imamlığı uygun olmayan birini
geçirmesi,[1]
(32) sabah (namazım kılarken) güneşin doğması,
(33) bayram namazlarını kılarken güneşin zeval (çizgisin)e
gelmesi[2]
(34) cuma namazım kılarken ikindi vaktinin girmesi,
(35) iyileşen yaranın sargısının düşmesi,
(36) özürlünün özrünün sona ermesi,
(37) kendi isteğiyle veya
(38) başka bir sebeple (namaz kılanın) abdestinin
bozulması,[3]
(39) bayılma,
(40) delirme
(41) bakma sebebiyle veya ihtilâm olmak suretiyle cünüp
olmak;[4]
(42) imamın kadınlar için de niyet ettiği (rükûlu ve
secdeli) mutlak1 bir namazda perdesiz olarak aynı mahalde, arzu uyandıran bir
kadınla, (aynı imamın ardında) müşterek iftitah
tekbiri alarak,[5] aynı hizada bulunmak;
(43) abdesti bozulan kimsenin,
avret mahallinin -kadının abdest için kollarını
açması gibi bir mecburiyetten dolayı da olsa- açılması;
(44) (abdesti bozulan kimsenin) abdest almaya giderken ve gelirken (Kur'an)
okuması,
(45) abdesti bozulduktan sonra
bir rükün edâ edecek kadar uyanık olarak beklemesi,
(46) (abdesti bozulan kimsenin) yakınındaki suyu bırakıp (daha
ötedeki) bir başka suya gitmesi,
(47) abdestinin bozulduğu
zannıyla namaz kılan kimsenin camiden çıkması ve
(48) yine aynı sebeple cami dışında saflardan (öne) geçmesi;
(49) (namaz kılan kimsenin) camiden çıkmamış olsa dahi abdestsiz olduğunu zannederek veya
(50) mesh müddetinin bittiğini
yahut
(51) üzerinde geçmiş bir namaz, yahut pislik bulunduğunu
zannederek yerinden ayrılması;
(52) ihtilâftan kurtulmak için en iyisi (namazı) yeniden
kılmaktır;
(53) (kendi) imamından başkasına (unuttuğunu) hatırlatmak,[6]
(54) kılınmakta olan namazdan başka bir namaza geçmek için tekbir alınması, [bütün bu zikrolunanların,
(namazların) sonunda teşehhüd miktarı oturmadan evvel
meydana gelmesi halinde.namaz bozulur.]
Mutlak namaz, rükûlu,
secdeli namazlar olup, bu ifadeyle cenaze namazı is tisna
edilmiş oluyor ki, cenaze namazında (kadınla) aynı hizada bulunmak namazı
bozmaz.
(55) Tekbirlerdeki (Allahü
kelimesinin başındaki) hemzeyi uzatmak,
(56) ezberinde bulunmayan şeyi Mushaftan
okumak,
(57) avret mahalli açık iken veya üzerinde (namaza) mâni
olan bir pislikle (namazın rükünlerinden) bir rükün eda etmek veya
(58) eda edebilecek
kadar bir zamanın geçmesi;
(59) (imama) uyan kimsenin, imamdan evvel ve ondan ayrı
bir rükün eda etmesi,
(60) (cemaatla kılınan) namaza
sonradan yetişen kimsenin sehiv secdesinde imama uyması,[7]
(61) oturduktan sonra (yapmadığını), hatırladığı aslî
secdeyi yaptıktan sonra yeniden son oturuşu eda etmemek, (62)
uykulu olarak yerine getirilen bir rüknün yeniden | edâ edilmemesi,
(63) namaza sonradan yetişen kimsenin uyduğu imamın,
kahkahayla gülmesi ve
(64) son oturuştan sonra imamın kasden
abdestini bozması;
(65) ikili olmayan (dört rek'ath)
namazlarda, seferi (yolcu) olduğunu zannederek,
(66)
yahut cuma (namazı) zannıyla,
(67) yahut yatsı namazını teravih zannederek,
(68) yahut da İslâm'a yeni girmiş olduğundan kıldığı farz,
namazını iki rek'atlı zannederek iki rek'atm sonunda selâm vermek.
(1) Namaz kılan kimse bir yazıya bakıp anlasa,
(2) yahut fazla bir hareket yapmadan dişlerinin ar
asındaki nohuttan küçük bi şeyi yese,
(3) yahut secde ettiği yerden bir kimse geçse namaz bozulmaz;
ama geçen kimse günahkâr olur.
(4) Şu (aşağıdaki davranış) ile (kocaya) dönüş tescil
edilse bile boşadığı bir kadının (yahut yabancı bir kadının) fercine şehvetle
bakmak namazı bozmaz.
Namaz kılan kimseye
mekruh olan şeyler yetmiş yedi onlardır:
(1) Elbisesiyle ve
(2) vücuduyla oynamak gibi,
(3) vâcib veya
4) sünneti bile bile terketmek;
(5) küçük (çakıl) taşlarım gider-nekj
[bir kereye mahsus olmak üzere secde için mekruh değildir[10]
[6) parmaklan, çıtlatmak ve
(7) bunları birbirine geçirmek,
(8) elleri böğürlere[11]koymak,
(9) boynu çevirmek,
(10) (kıçı yere koyup dizleri dikerek göğüste birleştirmek
ve elleri de yere koymak suretiyle)
köpek oturuşu gibi
oturmak,[12]
(11) kolları yere yatırmak,[13]
(12) kolları sıvamak,
(13) gömlek giyme imkânına sa-j hipken (giymeyip sadece) pantolonla[14]
namaz kılmak,
(14) işaretle! selâm almak,
(15) özürsüz olarak (namazda) bağdaş kurmak;
(16)! saçlarını (arkaya veya tepesine) bağlamak,[15]
(17) başın çevresine mendil bağlayıp ortasını açık
bırakmak,[16]
(18) elbiseyi önden veya arkadan yukarı çekmek,
(19) elbiseyi başına ve omuzlarına, yabut
sadece omuzlarına koyup yanlarını birleştir-meden
aşağı salıvermek,[17]
(20)
ellerin dışarı çıkmasına imkân vermeyen bir elbiseye bürünmek,
(21) elbiseyi sağ koltuğunun altına alıp iki tarafını sol omuzuna atmak;
(22) okumayı
(kıraati), kıyam (ay-ak)da değil de, başka bir halde iken yapmak,
(23) nafile
(ve sünnet)lerde birinci rek'atı
uzun tutmak,
(24) diğer bütün namaz-1 larda
ise ikinci rek'atı birinciden uzun tutmak,
(25) farzların bir| rek'atmda
(okuduğu) sûreyi tekrarlamak,
(26) (bir önceki rek'atta);
okuduğu sûrenin
üstündeki bir sûreyi okumak,[18]
(27) (bir evvelki rek'atta
okuduğu sûreden sonraki sûreyi atlayıp öbür rek'atta
bir sonrakini okumak suretiyle) iki rek'atta sûreler
arasını açmak,
(28) hoş bir kokuyu koklamak,
(29) elbiseyle veya
(30) bir yelpaze ile bir veya iki kez serinlenmek,
(31) secdede veya diğer yerlerde ellerin veya
(32) ayakların kıbleden (başka tarafa) çevrilmesi,
(33) rükûda ellerin dizlere konulmaması,[19]
(34) esnemek,
(35) gözleri kapatmak,
(36) gözleri göğe (yukarı) doğru kaldırmak,
(37) (göğsü çıkarıp elleri uzatmak suretiyle) gerinmek,
(38) az
(sayılacak) bir hareket yapmak,
(39) bit tutmak ve
(40) öldürmek,
(41) burun ve
(42) ağzı
kapatmak,
(43) ağza,
usûlüne uygun tarzda okumaya engel olacak bir şey koymak;
(44) sarığın sargısı üzerine ve
(45) resim üzerine secde etmek,
(46) burnunda herhangi bir özrü yok iken sadece alnı ile
secde etmek;
(47) namazı yol üstünde,
(48) hamamda,
(49) tuvalette,
(50)
mezarlıkta,
(51) rızasını almadan bir başkasının arazisinde,
(53) pisliğe
yakın bir yerde kılmak;
(53) büyük ve
(54) küçük abdestlerden biri
sıkıştırır bir halde[20]
(55) yaut yellenecek bîr halde
iken namaz kılmak;
(56) vaktin
çıkmamdan veya cemaati kaçırmaktan korkulmadığı takdirde, mayiıayan
bir pislikle namaz kılmak, [aksi halde namazı kesmek ıenduptur],
(57) (kirden pastan konulmayan) iş elbisesiyle[21] namaz
kılmak,
(58) baş açık namaz kılmak, [tazarrû ve tezellül (ken-ini âciz göstermek) maksadıyla baş açık kılman namaz bu
ükmün dışındadır],
(59) sevdiği yemek hazırken ve
(60) kalbi leşgul edecek ve huşûu bozacak olan şeyler karşısında namaz
ılmak,
(61) âyet ve
(62) (okunan) tesbihâtı elle
saymak;
(63) namın mihrapta,
(64) bir yerde veya
(65) bir
arazide tek başına urması,
(66) safta
aralık (boş yer) varken safin gerisine durmak,
( 67) üzeri
resimli elbise giymek;
(68) (namaz kılanın) başımn üst tarafhnda veya
(69) arkasında,
(70) önünde
veya
(71)
(yanlardan) azasında resim bulunmak; ancak resim küçük veya başı kesik lur yahut resim cansız bir şeye ait bulunursa mekruh olmaz;
(72) nünde nnn yahut
(73) içinde kor ateş bulunan tandır veya
(74) Lyuyan insanlar bulunması,
(75) kendisine bir zararı olmayan ılnmdaki
toprağı namazda iken silmek,
(76) (Fatiha'nm dışında) tir sûre tayin edip ondan başkasını
okumamak; ancak bu sureyi :olayına geldiği ve Peygamber (Aleyhissalâtü
vesselam) okuduğu çin teberrüken
okursa mekruh olmaz;
(77) önünden geçilmesi nuhtemel iken namaz için sütre
(siper) edinmemek.
(Namaz kılan bir
kimsenin) parmak kalınlığında, bir zira' yanıt daha fazla kalınlıktaki bir sütreyi (siperi önüne) dikmesi nüstehaptır.[22]Sütreye yakın durmak, oniı
tamamen karşısına almayıp kaşlarından birinin hizasına dikmek sünnettir.
Dikecek birşey bulunamazsa uzununa bir çizgi çizilir. Bir kısmı,
hilâl şeklinde enine (bir çizgi çizilmelidir) dediler. (Ashnda)
önünden geçene mâni olmaya kalkışmamak müstehaptır.
İşaret veya teşbih söyleyerek geçene engel olunmasına cevaz verildi. (Geçene
engel olmak için bu zikrolunan şeylerin) ikisini
birlikte kullanmak mekruhtur. (Erkekler namazda okurlarken) seslerini
yükselterek, (kadınlar da) işaretle veya sağ elinin parmaklarıyla sol elinin
üzerine vurmak suretiyle önlerinden geçene mâni olurlar. Kadınlar, fitneye
sebep olacağı için, seslerini yükseltmezler. (Namaz kılanın önünden) geçen
kimseye fiilî müdâhaleyle engel olunmamalıdır. Bu (konudaki) hadis-i şerif,[23]
(İslâm'ın ilk zamanlarında) fiilen müdâhale etmek vardı ve namaza aykırı
davranışlar mubahtı, (fakat şimdi) bunun hükmü kaldırılmıştır
(1) Beline
(kuşak) bağlamak,
(2) hareketi meşgul etmediği takdirde kılıç kuşanmak,[24]
(3) tercih edilen görüşe göre ellerini feracesine ve
feracesinin (elleri çıkarmak için bırakılan) yarıklarına sokmak;
(4) Mushaf a veya askıda bulunan kılıca, oturan ve
konuşmakta olan birinin sırtına, muma veya kandile karşı durmak ki doğrusu da
budur;
(5) üzerindeki resimlere secde etmemek şartıyla resimli
bir yaygı üzerine secde etmek;
(6) zarar
vereceğinden korktuğu yılan ve akrebi, birkaç darbeyle ve (yönünü) kıbleden ayırma pahasına da olsa öldürmek[25]ki en
doğrusu da budur.
(7) Vücuda
yapışmasın diye rükûda elbiseyi hareket ettirmek,
(8) namazdan
ayrıldıktan sonra alındaki toprak veya otu silmenin bir zararı yoktur. Eğer
zarar veriyor ve namazda meşgul ediyorsa namazdan ayrılmadan da (alındaki
toprak veya otlar) giderilebilir.
(9) Yüzünü çevirmeden göz ucuyla bakmak, (yerin sertliğini
hissetmek şartıyla) yatak, kilim ve keçe üzerinde namaz kılı-nabilir; en iyisi yerde ve yerden çıkan şeyler üzerinde
namaz kılmaktır.
(10) Nafile
namazların her iki rek'atmda aynı sûreyi okumanın bir
sakıncası yoktur.
(1) Darda kalan bir kimseye yardım için namazı kesmek
gerekir.
(2) Ana-babadan birinin çağırmasıyla namaz bozulmaz.
(3) Başkasına ait de olsa bir dirheme muadil (para veya
mal gibi) bir şeyin çalınması durumunda,
(4) kurdun koyuna saldırması veya bir âmânın kuyu ve
benzeri bir yere düşmesi endişesinden dolayı ve
(5) ebenin,[26]
çocuğun ölümünden korkması halinde namaz yarıda kesilir. Ölüm korkusu yoksa
bile, ebenin namazı tehir edip
kazaya bırakması ve)
çocuğu karşılamasında bir sakınca yoktur.
6) Yolcu da öyle; hırsızlardan, yol kesicilerden[27]
korktuğu takdirde vaktin namazını tehir
edebilir.
ı
Namazı bile bile ve tembellikle terkeden bir
kimse şiddetle ve san çıkıncaya kadar dövülür ve namaz kılmcaya
kadar hapsolunur. Ramazan orucunu tutmayan kimse de
(tıpkı) böyle (bir cezaya jarptırılır), ama bunlar
öldürülmezler. Ne var ki namaz veya aruçtan birinin (farziyetini) inkâr ettikleri veya hafife aldıkları takdirde
öldürülürler.
Fesadın (bozulmanın)
lügat ve ıstılah manası nedir? Fesad ve bı ibâdetlerde ve muamelâtta aynı manaya mı gelir? Bunu bir
örnekle açıklayınız.
Namazı bozanlardan on
şey söyleyiniz.
"Namazı bozan
şeylerden biri de imamlık yapması uygun olmayan birinin imamın yerine
geçirilmesidir sözüyle ne söylenilmek isteniyor?
İhtilâm olmak
suretiyle cünüp olmak hangi sebebte namazı bozar?
Uyku hâlinin dışında ihtilam olmak mümkün değilken niçin sadece uykuyu
zikretmekle yetinilmemiştir.
Hangi hal ve şartlarda
aynı hizada bulunmak namazı bozar?
Namaz kılmakta olan
kimsenin kendi imamına ve bir başkasına hatırlatmada bulunması hususunu delil
getirerek söyleyiniz.
Namazı bozmayan üç şey
söyleyiniz.
Mekruh olan bir
davranışta bulunarak kılınan namazla İlgili hüküm nedir? (Böyle bir) namazın
iadesi ne zaman vacip, ne zaman menduptur.
Namazda çakıl
taşlarını gidermenin hükmü ve bununla ilgili delil nedir?
Ellerin böğürlere
konulmasını, köpek oturuşunu, dirseklerin yere konulmasını, saçların topianıp bağlanmasını anlatınız.
Başın etrafını sarıp
ortasını açık bırakmayı, elbiseyi başın üstüne ve omuz-' larına
alıp uçlarını aşağı sarkıtmayı açıklayınız, namazda bu davranışların hükmü ve
bunların her biriyle ilgili delil nedir?
Namazda sûreleri hangi
sıraya göre okumak sünnettir? İkinci rek'atta,
birinci rek'atta okuduğu sûrenin üstündeki sûreyi
okumanın hükmü nedir? "Sûrenin üstü" ne demektir?
Namaz kılan kimsenin sütre (siper) edinmesi ne demektir? Bunun hükmü ve delili
nedir? (Namaz kılanlar) sütrenin ne tarafına
dururlar? Sütre edinilemezse ne yapılmalıdır? Namaz
kılan kimsenin önünden geçen kişiye mâni olmasının hükmü nedir? Mâni olmak
istendiğinde erkekler nasıl, kadınlar nasıl mâni olurlar?
Namaz kılanın, önünden
geçen kimseye fiilen müdahale ederek engel olması uygun mu? Fiilî müdahaleyle
engel olmanın caiz olduğunu gösteren hadis-i şerif nasıl tevil olunur?
Namaz kılan kimsenin
akrep, yılan ve benzeri şeyler öldürmesiyle ilgili hükmü teferruatıyla
açıklayınız. Bu husustaki ihtilâfı belirtiniz.
Nerelerde namazı
mutlaka kesmek gerekir, namazı kesmenin caiz olduğu| yerler nerelerdir?
Namazı terkedenlerle ilgili hüküm nedir?
[1] Meselâ, abdesti bozulduğunda imamın kendi yerine bir köleyi veya
okuma yazma bilmeyen birini geçirmesi gibi,
[2] Zeval çizgisine, yani güneşin tepe noktasına gelmesi
demektir. (Mütercim)
[3] Meselâ bir ağacın altında namaz kılarken ağaçtan bir
meyve düşüp kan çıkmasına sebep olması gibi.
[4] Bilindiği gibi,
namaz kılan bir kimse rükûda veya secdede usûlüne uygun bir tarzda uyuduğu
takdirde, namazı
da abdesti de bozulmaz. Müellifin yukarıdaki ifadesinden,
namazda usûlüne uygun bir tarzda uyumanın abdesti
bozmayacağı
sonucuna varılır. Hal böyle iken, "İhtilâm olmayı, namazı bozanlar
arasında saymaya gerek yoktur,
çünkü ihtilâm sadece
uykuda meydana gelen birşeydir, uyku ise namazı
bozduğundan, burada 'bozma ifadesini ihtilâma değil uykuya
yüklemek gerekir"
denilemez.
[5] Müşterek iftitab tekbiriyle,
her ikisinin de aynı imama uyması veya kadının imama uyması kasdolunuyor.
[6] Okurken sonunu
getiremeyip susan veya okumakta iken bir veya daha fazİE
kelime atlayan yahut bir kelimenin yerine başka bir kelime okuyan kim şeye,
unuttuğu veya atladığı kelime hatırlatılır. Nitekim rivayet olunduğum göre Rasûhıllah (Aleyhissalâtü
vesselam) namazda "el-Mü'minûn" sûresini
okurken bir kelime atlamıştı. Namazdan sonra: "Aranızda Übey yok mü idi?" diye sorunca: 'Vardı" diye
cevap verdiler. Rasûlullah (Sallallahu
Aleyhi uesellem/in: "Bana hatırlatmalı değil
miydin?" demesi üzerine o{ "Nesh-olunduğunu
zannettim" demişti. Efendimiz de: "Şayet nesholunsaydıj
elbet (bunu) size bildirirdim" diye karşılık vermiştir.
Öte yandan Hz. Ali (Radıyallahu anh): "îmam sizin hatırlatmanıza; muhtaç duruma
düşerse ona hatırlatın" demiştir.
[7] Meselâ, namaza
sonradan iştirak eden kimse, imam selâm verdikten yahut da teşehhüd
miktarı oturduktan sonra namazını tamamlamak üzere ayağa kalksa, kıldığı rek'atm secdesini yapsa, bu arada imam sehiv secdesi
yapması gerektiğini hatırlasa, namaza sonradan yetişen mezkûr kimse de sehiv
secdesini yapmakta olan imama uysa namazı bozulur. (Mütercim)
[9] Şunu bilmek
gerekir kî, kerahetle edâ edilen namazların, mekruh bir harekete meydan
vermeden yeniden kılınması gerekir. Bir de namaz kılan bir kimse namazın
vaciplerinden birini terk etmişse ve vakit de müsaitse bu namazın yeniden
kılınması vaciptir. Namazda vacip olmayan birşey
terkedilmişse veya vacib olan birşey
terkedilmiş, fakat vakit müsait değilse (bu namazın) iadesi menduptur.
[10] Rivayet
olunduğuna göre Câbir b. Abdullah şöyle demiştir:
Peygamber (Aleyhissalâtü vesselam)'a, küçük
taşların silinmesi (ve
giderilmesi) hakkında sordum, şöyle buyurdular: «Bir kere (ye mahsus
olmak üzere) giderilebilir. (Ama) şayet bunları gidermez (de bırakır) isen
senin için kara gözlü yüz dişi deve (vermek)ten daha hayırlıdır.»
Rivayet olunduğuna göre
Ebû Zerr (Radıyallahu anh): «Peygamber (Aleyhissalâtü vesselâm)'a herşeyden
sordum, hatta O'na, (küçük) çakıl taşlarının giderilmesi hakkında da
sorduğumda: "Bir kere (ye mahsus olmak üzere giderebilirsin), değilse
bırak" diye karşılık verdi» demiştir.
Netice olarak, eğer
küçük taşları gidermeden namaz kılmamıyorsa, taşları
gidermek gerekir. Şayet secde edilebiliyor, ancak istenildiği gibi yapılması
taşların giderilmesine bağlıysa, taşlar tek bir hareketle giderilebilir; fakat
aralarında el-Bedâi' ve en-Nihâye
müelliflerinin de bulunduğu bir grup müellif (taşlan) gidermemenitt
daha iyi olacağını söylemişlerdir.
[11] Kalçanın üstü ile göğüs kafesinin altındaki bölgeye
ellerin konulmasına, Arapça "tahassür" denir ki mekruhtur. "Tahassur"un, bastona dayanmak manasına geldiğini
söyleyenler de vardır. Nitekim (bu) bastona Arapçada
"mihsara" denilmektedir.
[12] Bu nevi oturuş, köpek oturuşu diye adlandırılır ki, tahrimen mekruhtur. Çünkü
Ebu Hüreyre (Radıyallahu anh): "Rasûlullah (Aleyhissalâtü vesselam) beni, horozun gagalaması gibi
(secdede çabuk çabuk) eğilip doğrulmaktan, köpek
oturuşu gibi oturmaktan ve bir de tilki gibi sağa sola dönmekten menetti"
demiştir.
[13] Nitekim Hz. Âişe (Radıyallâhu
anha): "Peygamber (Aleyhissalâtü
vesselam), köpek oturuşu gibi oturmayı ve erkeklerin dirseklerini yırtıcı
hayvanlar gibi yere yatırmasını yasaklamıştır" demiştir. Hadisi, Buharî nakletmiştir.
[14] Namazda alt tarafına pantolon giymekle yetinip üst
tarafına bir şey giymemek (namazı) hafife almak olur ve edep kıtlığını
gösterir. Erkeklerin namas kılarlarken pantolon,
gömlek ve sarık olmak üzere üç türlü elbise giymeleri müstehaptır.
[15] Namazda
saçların ip, yapıştırıcı veya benzeri birşeyle enseye
veya başın tepesine bağlanması mekruhtur.
Nitekim Rasûlullah (Aleyhissalâtü
vesselam) saçları (bu şekilde) bağlı olarak namaz kılan bir adama rastladığında:
"Saçlarını bırak, seninle birlikte o da secde etsin" demiştir.
Buradan anlaşılıyor ki, saçların örülüp aşağı salınması ve bağlamadan öylece
bırakılması mekruh değildir ve bunun böyle olduğunu bir grup ulema (dahi)
belirtmişlerdir.
[16] Sarığı, başın çevresine sarıp ortasını açık bırakmak
mekruh olup, Peygamber (Aleyhisselâm) namazda böyle
bir davranışı menetmiştir.
[17] Nitekim Ebû Hüreyre (Radıyallâhu anh); "Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve-sellem),
(namazda) elbiseyi başa ve omuzlara, yahut sadece omuzlara koyup yanlarını
birleştirmeden aşağı salıvermeyi ve erkeğin ağzım kapatmasını menetmiştir"
demiştir.
[18] Namaz kılan bir
kimsenin, sûrelerin Mushaf taki sıralanışına uygun
olarak okuması sünnettir. (Bilindiği gibi Kur'an'daki)
sûrelerin ilki Fatiha, sonuncusu ise "Nâs"
süresidir. İkinci rek'atta, birinci rek'atta okuduğu sûreden önceki sûreyi okumayıp Mushaftaki sıraya riâyet etmelidir. İbn
Abbas (Radıyallâhu anh)'m, "Kur'an'ı tersinden
okuyan kimsenin kendisi ters çevrilmiştir" dediği rivayet olunmuştur.
[19] Aynı şekilde iki secde arasında ve teşehhüdde
otururken elleri uyluklar üzerine koymamak mekruh olduğu gibi okumak için
ayakta dururken sağ eli sol el üzerine koymamak da mekruhtur,
[20] Namazda büyük
ve küçük abdesfcin yahut bunlardan birinin
sıkıştırması kalbi meşgul eder, bu vaziyette namazda istenilen huşu elde
edilemez. Nitekim Rasûîullah (Aleyhissalâtü
vesselam), "Allah'a ve âkiret gününe inanan
hiçbir kimseye sıki-şik bir
halde namaz kılması helâl değildir" buyurmuştur. Burada sıkışıklıkla,
büyük abdestin veya küçük abdestin
yahut da yellenmenin verdiği sıkışıklık kasdolunmaktadtr.
[21] îş elbisesi,
çalışırken gündelik olarak, kirden pislikten sakınılmadan giyilen elbisedir.
[22] Rivayet
olunduğuna göre Efendimiz (Aleyhissalâtü vesselam):
"Bir okla da olsa sütre edininiz"
buyurmuşlardır. Peygamber (Aleyhissalâtü vesselam),
diktiği bir değneğe doğru namaz kılardı.
Peygamber (Aleyhissalâtü vesselâm)'e, namaz kılanın sütresiyle ilgili sorduklarında: "Devenin eyerinin
arkasındaki çubuk gibidir"
buyurmuşlardır.
Bu çubuğun yüksekliği yolcunun başının hizasına ka<
Ömer b. Hattab (Radıyallahu
anh) şöyle
demiştir:
"Eğer namaz küan kimse namazından neyin ekşiteceğini buseydi, m\ ka namaz kılarken sütre
edinirdi."
tbn Mes'ûd (Radıyallahu
anh) da şöyle buyurmuştur:
"Namaz kılanın
önünden geçen kimse adamın namazının yarısını keser j (alır)."
[23] Rivayet olunduğuna
göre Rasûlullah
(Aleyhissalâtü vesselam) şöyle\ buyurmuştur:
"Sizler namaz
kılarken önünüzden kimsenin geçmesine müsâade etmeyin
ve mümkün olduğunca buna mâni olun. Buna karşı konulduğu takdirde (karşı
koyanla) fiilen mücadele edin. Çünkü o, şeytandan başkası değildir.
îşte müellifin nesholunduğunu söylediği hadis-i şerif bu hadis-i şeriftir.
Namaza aykırı davranışların haram edilmesiyle bunun hükmü kaldırılmıştır.
[24] Namaz kılan
kimse muharebedeyse kılıç kuşanmak mekruh değil. Muharebenin dışında, eğer
kılıç namazda insanı meşgul ediyorsa kuşanılması mekruh, aksi halde değildir.
[25] Namazda yılan
veya akrep gören kimse, bunların zarar vermesinden ya
korkar, ya da korkmaz. Eğer korkarsa, bunları iki
darbeyle ve yönünü kıbleden ayırma pahasına da olsa
öldürür. Yani bu durumda çok hareket zarar vermez. Eğer yılan veya akrebin
zarar vermesinden korkmazsa bunları, ayağıyla üstüne basmak gibi, az bir
harekette öldürmek mekruh olmaz. Zarar vermelerinden korkmadığı halde bunları
çok harekette öldüren kimsenin namazının durumu hakkında âlimler ihtilâf etmişlerdir.
Hasan'ın îmam-ı Azam'dan rivayetine göre -ki Serahsî
de bunu tercih etmiştir- böylelerinin namazı
bozulmaz, fakat bu hareketleri mekruhtur. Başka bir grup ulema ise, bu
kimselerin namazlarının bozulacağını söylemişler, Kemâl de: "Gerçek olan
budur" demiştir.
[26] Ebe; çocuk doğumuyla ilgilenen kadına denir. Eğer ebe,
bebek ve annesini kendi hallerine bıraktığı takdirde büyük bir ihtimalle
bebeğin veya annesinin öleceğine yahut bunlardan birinin herhangi bir uzvunun
telef olacağına kanaat getirirse, namaza başlamamışsa namazı tehir eder (kazaya
bırakır), eğer başlamışsa namazı bırakması şarttır. Yukarıdaki gibi bir kanâate
sahip olmasa bile namazı tehir edip bebeği karşılamasında bir sakınca yoktur.
Çünkü ortada bir mazeret var. Ebe namazdayken ortada korkulacak bir hal yoksa
namazını kesmez.
[27] Yırtıcı
hayvanlar ve sel de yol kesicilerden sayılır.