657 - Soru: Mahallemize bir imam geldi. Hiçbir zaman namazdan sonra tesbih çekmiyor.
Bunu bir türlü anlayamadık. Bu hususta bizi aydınlatmanızı rica ederiz.
Cevap: O imamın hangi müessesede yetiştiğini inceleyiniz ve gidip hocasına -veya
hocalarına- ve bir de böylesine vazife veren merciye sorunuz.
658 - Soru: Bazı kişiler, "Bir çekimlik tesbihi ele alıp oynamak günahtır.
Fakat otuz iki adet olursa bir şey olmaz" diyorlar. Bu söz doğru mudur?
Cevap: Bu iddiaların dini ve ilmi bir dayanağı yoktur. Her iki iddia da
yanlıştır.
659 - Soru: Tesbih kimden kalmıştır. Bazı kimseler Veysel Karani Hazretleri'nden
kalmıştır diyorlar. Bu iddia doğru mu? Peygamber Efendimiz (sav) zamanında tesbih
kullanılıyor muydu, yoksa parmaklar ile mi bu vazife görülüyordu?
Cevap: Tesbihin Üveys-i Karani Hazretleri'nden kaldığına dair bir rivayete
rastlamış değiliz. Peygamber Efendimiz'in(sav) asrında "tesbih" adı verilen
aletin kullanıldığına dair bir beyan yoksa da, okunan virdlerin çakıl taşı veya
çekirdeklerle sayıldığı, Tirmizi'nin Sa'd İbni Ebi Vakkas'dan(ra) rivayet ettiği
Hadis-i Şeriften anlaşılmaktadır. (Riyazü's-Salihin tercememizin 1439 rakamlı
Hadis-i Şerifîne bakınız) Bu hususta şunu ifade etmek isteriz: Tesbihleri parmakla
saymak azimet, tesbih adı verilen şeyi kullanmak ise ruhsattır.
660 - Soru: Namazdan sonra çekilen tesbihleri, elle mi yoksa adı verilen aletle mi
saymak evladır?
Cevap: Elle saymak evladır. "Tesbih" adı verilen aleti çekmek de caizdir.
661 - Soru: Cenaze varken, farz namazların peşinde tesbih çekilmiyor. Bu hususta ne
dersiniz?
Cevap: Cenazeyi defin hususunda acele etmek gerektiğinden dolayı böyle
yapılmaktadır. Tesbih çekilmesi sünnet, cenaze namazı ise farzdır. Onu öne almak
gerekir. Tesbihi daha sonra kendi kendine çekmek de mümkündür, çekmelidir.
662 - Soru: Abdullah bin Ömer (ra), "Ben, Resulullah'ı (sav) tesbihleri (sağ elin
parmakları ile) sayarken gördüm" diye rivayet etmektedir. Bir de Yasir kızı
Humeyda Yüseyre'den, Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir:
"Sizin üzerinize tesbih, tehlil ve takdis (ifade eden virdleri okumak) lazımdır.
Onları parmakla sayınız. Zira onlar, sahibinin yaptıklarından sorguya tabi
tutulacaklardır. (Şahidlik yapmaları için) sorguya çekileceklerdir. Gaflet etmeyin ki
rahmeti unutursunuz." Bu Hadis-i Şerifler, Peygamber (sav) Efendimiz'in tesbihleri
parmak ile saydığını ve ashabına da parmakla saymalarını emrettiğini açıkça
ortaya koyduğu halde, tesbih kullanınca bu emir ihmal edilmiş olmuyor mu?
Cevap: Okunan tesbihleri el ile saymak daha faziletlidir. Abdullah bin Ömer'den (ra)
rivayet edilen Hadis-i Şerif ve onu takip eden Hadis-i Nebeviden anlaşılan hususu
budur. Meseleye "Evlanın tesbiti" yönünden bakılacak olursa, varılacak
sonuç başka türlü olamaz. Tesbih kullanmanın caiz olup olmadığı yönünde meseleye
bakıldığı zaman, Hadis-i Şeriflerle ilgili kitaplar, tasavvufi sahada yazılmış
eserler ve fıkhi kitaplar dikkat süzgecinden geçirildiğinde, tesbih kullanmanın caiz
olduğu görülmektedir. Hatta virdi okuyacak kimse, yanılmaktan ve hata etmekten kendini
emin bulmuyorsa tesbih kullanmanın evla oduğu ifade edilmektedir. Allame Şihab İbni
Hacer Hazretleri de böyle fetva vermiş bulunmaktadır. Evliyaullahın ekserisi tesbih
adı verilen aleti kullanmıştır. Cüneyd-i Bağdadi Hazretleri'nin elinde tesbih
görülmüş ve kendisine "Senin gibi bir zat, elinde tesbih mi tutuyor?"
denilmiş. O, "Rabbime ulaştığım bir yolu terk edemem" cevabını
lütfetmiş.
İbni Asakir, Tarih'inde tahric etmektedir: Ebu Müslim Havlani Hazretleri'nin elinde bir
tesbih bulunur ve onunla virdlerini okurmuş. Bir gece uykudan kalktığında tesbihin
elinde dönmekte olduğunu görmüş. Tesbihi koluna dolamış, bakmış ki tesbih kolunda
da dönmekte ve ondan şu tesbihat işitilmekte imiş: "Ya münbite'n-nebat, ya
daime's-sebat! Bunun üzerine Ebu Müslim, hanımına hitaben, "Ya Ümm-i Müslim
gel, gel? Şu acayip duruma bak" diye seslenmiş. Kadın geldiğinde, tesbih hala
dolaşmakta imiş. Zevcesi oturduğu zaman tesbih durmuş. Okunacak virdin fazla olması
halinde, hata ve yanılma ihtimali galip bulunduğu için, hataya düşmemek maksadı ile
tesbih kullanmanın evla olduğu yukarıda belirtilmiş bulunmaktadır. 5-10 tesbih okuyan
kimse için, bunların sayısını şaşırmak mümkün olabilir. Eslaftan öyle zatlar
bilinmektedir ki, okuduğu vird onbinleri bulmaktadır. Onlardan birkaç misal vererek
mevzumuzu zenginleştirmek isteriz. Şöyle ki:
Ebu Hüreyre (ra), oniki bin tesbih okumadan yatağına girip yatmazdı. Ashabtan
Ebu'd-Derda (ra), bir günde yüzbin tesbih okurdu. Halid bin Madan, bir günde kırk bin
tesbih okurdu. Bu durumlar dikkate alınınca, parmaklar ile tesbihi saymanın zorluğu
daha açık olarak ortaya çıkar.
Tesbih kullanmakta bir kerahet olsa idi, onu Peygamber Efendimiz (sav) yasaklardı.
Yasaklanma olmamış, sadece fazileti üstün tesbihatın okunması tavsiye edilmiştir.
663 - Soru: Namazların peşinde veya başka zamanlarda tesbih, hamd, tekbir, vird ve
zikir okurken tesbih adı verilen aleti çekmek bid'ad mıdır?
Cevap: Bir şeyin bid'at olması için dinimizde yeri olmaması gerekir. Halbuki
Resulullah (sav), okunan tesbihleri çekirdek veya çakıl taşı ile sayanları
gördüğü halde bunu yasaklamamıştır. Men etmeyişi, tesbih çekmenin takriri bir
sünnet olduğunu ortaya koymaktadır. Tesbih kullanmanın bid'at olduğunu iddia eden
kimsenin sözü, ilmi bir esasa dayanmamaktadır.
Hakim ve Taberani, mü'minlerin annesi Safiyye (ra)'den şöyle rivayet etmektedir:
"Benim önümde dört bin çekirdek bulunduğu halde Resulullah (sav) yanıma girdi
ve "Ey Huyey kızı, bunlar nedir?" buyurdu. Ben, "Onlarla (okuduğum)
tesbih (leri tadad) ediyorum (sayıyorum)" dedim. Bunun üzerine "Baş ucuna
dikildiğim zamandan beri, ben bundan daha çok tesbih okudum" dedi. Ben, "Ey
Allah'ın Resulü(sav), onu bana öğretiniz" dedim. Resul-i Ekrem(sav),
"Sübhaneallahi adede ma haleka min şey'in" (tesbihidir)" buyurdu.
Peygamber (sav) Efendimiz, zevcesini çekirdekleri kullanmaktan men
etmemiş, ancak faziletçe daha üstün bir tesbihi haber vermişti. Yasaklanmayışı,
bunları kullanmada Takrir-i Nebevi olmaktadır. Bu husustaki misal bundan ibaret de
değildir. Sâd bin Ebi Vakkas (ra)'ın rivayet ettiği diğer bir hadis-i şerif de bu
hususu teyid etmektedir. Şöyle ki: Sa'd (ra) Resulullah (sav) ile birlikte bir kadının
yanına girmişler. Kadının önünde çekirdekler veya çakıl taşları bulunuyordu. O,
bunlar ile tesbih ediyordu. Resul-i Ekrem; "Sana bunlardan daha kolay -veya daha
faziletli- olanını haber vereyim mi?" buyurdu. (Sonra) şöyle devam etti:
"Gökte yarattıklarının sayısınca Allah'a tesbih ederim, yerde
yarattıklarının sayısınca Allah'ı tenzih ederim, yer ve gök arasındakilerin
sayısınca Allah'ı tesbih ederim. Yarattığı şeyler sayısınca Allah'a tesbih
ederim." "Allahu Ekber" de bu şekilde, "El-hamdülillah" da bu
tarzda, "La-ilahe illallah" da bu şekilde "Lâ havle velâ kuvvete illâ
billâh" da bu tarzda okunacaktır.
Bu Hadis-i Şerifde okunan tesbihleri çekirdek veya ufak taşlarla saymanın caiz
olduğuna delil teşkil etmektedir. Zira Peygamber Efendimiz (sav) bunları kullanmayı
inkar etmemiş, faziletçe daha üstün olanı tavsiye etmiştir. Erbabına gizli
değildir ki, inkar ve yasaklama ayrı bir iş, daha üstün değerde olanı tavsiye ayrı
bir husustur.
Bir mezheple mukayyed bulunmayan Şevkani, bu Hadis-i Şerifleri tesbih kullanmanın caiz
olduğuna delil olarak göstermektedir.
8 - Soru: Ashabtan tesbih kullanan olmuş mudur?
Cevap: Tesbihin yerini tutan ve okunan virdin tesbitine yarayan şeyleri kullanan
olmuştur. Şöyle ki:
a) Sa'd bin Ebi Vakkas'ın (ra), çakıl taşlarını, evradın sayılarını hatırlamada
kullandığı ve bu şekilde tesbihatta bulunduğu rivayet olunmaktadır.
b) Ashabdan Ebu'd-Derda (ra) bir kese içinde Acve hurmasının çekirdeklerini
toplamıştı. Duha namazı kılındıktan sonra bunları birer birer keseden çıkararak
okuduğu tesbihleri sayar ve onların tükenmesine kadar virdine devam ederdi.
c) Ebu Said eI-Hudri (ra) de çakıl taşı kullanarak tesbihatta bulunurdu.
d) Deylemi Müsned-i Firdevs (ra) de Hazret-i Ali (ra)'den merfu olarak "Tesbih ne
güzel hatırlatıcıdır" hadisini nakletmektedir.
e) Ebu Hüreyre (ra), üzerinde iki bin düğüm atılmış bir ipi vardı. Bunlarla
tesbihte bulunmadan önce uyumazdı.