901 - Soru: İkindi namazı kılındıktan sonra kaza namazı
kılınmaz, diyorlar. Bu iddiayı ileri sürenler, bu hükmü bazı kitaplarda
gördüklerini söylüyorlar. Bu mevzuda siz ne dersiniz?
Cevap: İkindi namazından sonra, güneşin sararması zamanına kadar, kaza namazı
kılınabilir. İkindinin farzından sonra kılınması mekruh olan namaz, kaza olmayıp
nafile namazlardır.
902 - Soru: Sabah namazının farzını kıldıktan sonra, güneş doğasıya kadar
kaza kılınır mı?
Cevap: Evet, kılınmasında hiçbir engel yoktur.
903 - Soru: Sabah namazının farzı kılındıktan sonra ve fakat güneşin
doğmasına uzun bir zaman varken kaza namazı kılınabilir mi?
Cevap: evet, kılınabilir.
904 - Soru: Kaza namazlarını kılarken, "İlk önce geçirmiş olduğum şu vaktin
veya en sonra geçirmiş olduğum şu vaktin namazına" diye mi niyet edeceğiz?
Cevap: Her iki niyet şekli de caizdir. Fakat; en son kazaya kalmış namazlardan
başlamak daha münasiptir. Zira onlar olgunluk devresinde kazaya bırakılmış
olmaktadır. Küçük yaşta işlenilen hata ile olgunluk çağında yapılan günahın
arasında fark vardır. Bu sebeple günahı çok olan bu işin telafisine çalışmak daha
münasip olur.
905 - Soru: Kazaya kalan namazları, beş vakit namazın önünde veya sonunda
bulunan sünnetler ile ödesek, yani, bu sünnetleri kaza namazı yerine kılsak olur
mu?
Cevap: Sadece şunu ifade edelim ki, kaza namazlarını ödetmeyin yolu, Efendimiz'in
sünnetlerini feda etmek olmamalıdır.
906 - Soru: Kaza namazı borcu olan bir kimse, kaza namazlarını en sondan
itibaren kıldığına göre, nasıl bir niyet yapması gerektiğini ifadelendiriniz.
Cevap: "Niyet ettim Allah (cc) rızası için en son kazaya kalmış namazımın
farzını kılmaya" demelidir.
907 - Behce Fetvalarından: "Kurban Bayramı günü, (Müzdelife'de bulunup
vakfe yapacak) hacılardan başkasına, yeniden kılmak kaabiî olacak kadar (sabah)
namazı(nı) tehir efdaldir" (H.Ec.c. 1/8)
Açıklama: Sabah namazını cemaatle
kılacak kimselerin, ortalığın ağarmasına kadar beklemesi sünnettir. Bu bekleyiş
cemaatin artmasına ve namaza yetişmesine yardım eder. Müzdelife'de bulunan hacılar,
Mina'ya varıp hacla ilgili vecibeleri yerine getirebilmek için o günün sabah
namazını ilk vakitte kılarlar. Faziletçe üstün olan hareket budur.
908 - İbni Nüceym Fetvalarından: "Dört rekatlı bir namaz, seferde kazaya
kalacak olsa, iki rekat kaza olunur" (H.Ec. 1/9)
Açıklama: Dört rekatlı bir namaz, seferilik devam ederken kazaya kalsa, ister yolculuk
sırasında, ister memleketine döndükten sonra kaza edilsin, iki rekat olarak kaza
edilmesi gerekir.
909 - Soru: Kaza namazı bulunan kimse nafile namaz kılabilir mi? Bu hususta Hanefî
mezhebi ile diğer mezhepler arasında görüş farkı var mıdır?
Cevap: Şafii mezhebine göre, kazası olan kimsenin nafile namaz kılması haram
olarak kabul edilmektedir. Hanefi mezhebine göre durum farklı bulunmaktadır. Şöyle
ki: Kazası olan kimsenin, geçmiş namazlarını kaza etmesi, nafile kılmakla meşgul
olmasından evla ve efdal bulunmaktadır. Bu hükmün istisnaları vardır. Beş vakit
namazın evvelindeki veya sonundaki namazlar ile duha, tesbih, tehiyyetü'l-mescid ve
evvabin namazları gibi hakkında teşvik edici hadis-i şerifler bulunan nafileler
müstesna tutulmuştur.
910 - Ali Efendi Fetvalarından: "İkindi namazını kıldıktan sonra güneşi
kızarmasına kadar, geçmiş (namazlar)ı kaza etmekte kerahet yoktur" (H.Ec. 1/8)
Açıklama: İkindi namazı ile ilgili iki türlü kerahet vakti vardır. Birinde sadece
nafile namaz kılmak mekruhtur. Bu, ikindinin farzının kılınmasından sonraki
zamandır. İkincisinde ise hem farz hem de nafile namaz kılmak mekruhtur. Bu da
güneşin kızarması ile başlayan ve gruba kadar devam eden vakittir. İkindinin farzı
kılındıktan sonra, güneşin kızarması zamanına kadar, kaza namazı kılmakta bir
mahzur ve mekruh yoktur.
911 - Abdürrahim Fetvalarından: "Sabah namazında imama, rükua varmasına
yakın bir zamanda yetişip sünneti kılamayan kimsenin (farzdan) sonra kaza etmesi caiz
olmaz" (H.Ec. 1/11)
Açıklama: Sadece nafile namaz kılınması caiz olmayan bir vakit vardır. Tanyerinin
ağarmasından sonra, sabah namazından ve ikindi namazından sonra.
912 - Soru: Sünnet-i gayri müekkede olan ikindi ve yatsı namazının ilk sünnetleri
kamet getirip ve "Niyet ettim en son üzerimde kazaya kalmış ikindi veya yatsı
namazının farzını ve bu vaktin sünnetini kılmaya" diyerek kaza niyeti ile
kılınır mı?
Cevap: Böyle tasarruf doğru görülmemektedir. Peygamber (sav) Efendimiz'in eda
buyurduğu sünnetleri, sünnet niyeti ile kılmalı, kaza namazlarını da ayrıca
kılmalıdır. Ömer Nasuhi Bilmen (merhum), Büyük İslam İlmihali'nde aynen şöyle
demektedir: "Kaza namazları ile iştigal, nafile namazlar ile iştigalden evladır,
ehemdir. Fakat farz namazların, müekkede olsun olmasın, sünnetleri bundan
müstesnadır. Yani bu sünnetleri terk ederek bunların yerine kazaya niyet edilmesi evla
değildir. Bilakis bu sünnetlere niyet edilmesi evladır. Hatta kuşluk, tesbih
namazları gibi haklarında asar varid olan nafile namazlar da böyledir. Bunlara da
nafile olarak niyet etmek evladır. Çünkü bu sünnetler, farz namazlarını ikmal eder,
bunların telafisi mümkün değildir, kaza namazlarının ise muayyen vakitleri
olmadığı için telafileri mümkündür.
Maazhaza namazları kazaya bırakmak bir günahtır. Bu günahtan mümkün mertebe
kurtulmak için sünnetleri feda etmek münasip olamaz. Böyle bir günahı işleyen
kimsenin fazla ibadette bulunarak afv-i ilahiye iltica etmesi icap ederken, hakkında
şefaat-i Nebeviyyenin tecellisine vesile olacak bir kısım mübarek sünnetleri,
nafileleri terk etmesi nasıl muvafık olabilir? Hem bir kısım vakfiyeleri kazaya
bırakmak, hem de diğer bir kısım vakfiyeleri, kendilerini mükemmel olan sünnetlerden
tecrid etmek, iki kat kusur olmaz mı? Bunun hilafına olan bazı nakiller muteber
değildir, müftabih olan kavle muhaliftir" (Namazla ilgili bölüm, mad. 298)
913 - Soru: Kazaya kalmış namazlar arasında tertibe riayet lazım mıdır?
Cevap: Kazaya kalan namazlar az olur, bu namazlar hatırda bulunur ve vakti
çıkmamış olan namazın vakti daralmış olmaz ise kazaya kalmış namazları, edade
olduğu sıra üzerine kaza etmek gerekir. Peygamber Efendimiz'in ve ashab-ı kiramın,
Hendek harbinde öğle, ikindi ve akşam namazları kazaya kaldığında, gece bir müddet
geçince Resulullah (sav), Bilal-i Habeşi (ra)'ye ezan okumasını emrettiler. Hz. Bilal
(ra) ezan okuyup ikamet edince, Peygamber Efendimiz (sav) ve ashab cemaat olarak önce
öğle, sonra ikindi ve onu takiben akşam namazlarını kaza etmişlerdi.
914 - Soru: Kazaya kalan namazın "az" olması kaç vakitle sınırlıdır?
Cevap: Vitir namazından başka en az altı vakit olursa kazaya kalmış namazlar çok
olarak kabul edilmekte; bundan daha aşağı olursa "az" kabul edilmektedir.
915 - Soru: Bir kimse üzerindeki birçok kaza namazını ödemek suretiyle hiç kazası
kalmasa sahib-i tertip olur mu?
Cevap: Olmaz, zira "sakıt olan geri gelmez." O kimse, kaza namazının
sayısını altı vakte çıkardığı zaman sahibi tertiplik onun üzerinden düşer ve
bir daha geri gelmez.
916 - Soru: 12 yaşından 26 yaşıma kadar namazı kah kıldım kah bıraktım. Şimdi
bu 14 senenin namazının hepsi kaza mı edilecek, yoksa tahmini bir hesapla kazaya kalan
namazları çıkarıp kılabilir miyim, tavsiyeniz nedir?
Cevap: Kıldığınız yıllar ile namazı kılamadığınız seneleri kesinlikle
biliyorsanız, bıraktığınız yıl ve ay kadar namaz kaza edersiniz. Aksi halde galip
olan ihtimali dikkate alır ve o kadar kaza namazı kılarsınız. Zann-ı galibiniz de
yoksa ihtiyaten 14 senelik kaza kılarsınız. Kılınmamış olanlar kaza edilmiş olur.
Kılınmış bir namazın ikinci defa kaza edilmesi nafile yerine geçer.
917 - Soru: Biz, müsaade vermedikleri için öğle namazını kılamıyoruz. Bu
sebeple, akşamdan sonra kaza ediyoruz. Bu olur mu?
Cevap: İş sahibinin keyfine tabi olarak, Allah'ın (cc) emrini terk veya tehir etmek
asla doğru bir hareket değildir. Dünyevi bir menfaat için ahiret hayatinin saadetini
ihmal etmek, tuğlayı alıp karşılığında altın vermek gibi zararlı bir
alışveriş olur.
918 - Soru: Kazaya kalmış namazlar için neden ezan ve ikaamet okunmaktadır?
Cevap: Ezan ve ikaamet, vaktin sünnetini değil, namazın sünnetidir. Bu itibarla,
vaktin çıkması ile terk edilemez (Nimetü'l-İslam, l. Kısım, s. 62)
919 - Soru: Bir kimsenin üzerinde, teşrik tekbiri getirilecek namazlardan biri kazaya
kalmış olsa, bu namazı, kaza ederken teşrik tekbirini getirecek mi?
Cevap: Şayet kazaya kalmış bu namazı, teşrik tekbirlerinin getirildiği günler
çıkmazdan önce kaza ederse tekbiri okuması gerekir. Bu günlerin çıkmasından sonra
kaza etmesi halinde tekbirleri okumaz. (Nimetü'l-İslam, l. kısım, s. 558)
920 - Soru: Ben, çeşitli sebeplerden dolayı, namaz kılamadım. Namaz için defter
tutuyorum. Geçirdiğim bu namazları kaza etmek istiyorum. Baştan itibaren mi kılmaya
başlayayım, yoksa sondan mı?
Cevap: Her ikisi de olur. Fakat yaş ilerledikten sonra kazaya bıraktığımız
namazların günahının daha fazla olacağını düşünerek sondan başlamak daha uygun
görülmüştür.
921 - Soru: Bir kimse namazı kılıp kılmadığında şek etse ne yapması gerekir?
Cevap: Şayet vakit çıkmamış ise iade eder. Çünkü vakit çıkmış ve eda
ettiğinde de şek vaki olmuştur. Eğer vakit çıktıktan sonra şekederse bir şey
lazım gelmez. Zira vücubun sebebi olan vakit çıkmış, eda etmediği de tereddütlü
olmaktadır. Müslümanın hali, namazı vaktinde kılmış olacağı istikametinde
ağırlık kazanmaktadır.
922 - Soru: İmsaktan sonra, sabah namazının edasından önceki süre içinde nafile
namaz kılmak caiz olmadığına göre, kaza kılmak caiz midir?
Cevap: İmsaktan sonra, sabah namazı vaktine kadar kaza namazı kılmakta hiçbir
mahzur yoktur. Mekruh olan husus, bu vakit içerisinde nafile namaz kılmaktan ibarettir.
923 - Soru: Asıl namaz borcu, birinci kılınan namazla mı yoksa ikinci defa
kılınacak namazla mı sakıt olmaktadır?
Cevap: Farz borcu, birinci namazla ödenmekte, ikinci namaz bunu tamamlamak için
kılınmış olmaktadır.
924 - Soru: Düşman karşısında bulunan muhariblerin, durumun çok sıkışık
olması sebebiyle namazlarını tehir etmelerine müsaade var mıdır?
Cevap: Evet, vardır. Bundaki cevazın, sadece harp halinde verildiği sanılmamalı
ve "çok sıkışık bir harp hali" mazeretine göre verilmiş bir müsaade
olduğu hatırdan çıkarılmamalıdır.
925 - Soru: Kaza namazları için, vakit namazlarında olduğu gibi, belirli vakitler
var mıdır? Diğer bir ifade ile, her kaza namazını kendi vakitleri içinde mi kaza
etmek gerekir?
Cevap: Kaza namazının vakti kaza edildiği vakittir. Yani bu namazlar için belirli
bir zaman yoktur. Öğlenin kazasını, öğle vakti içinde; ikindinin kazasını, ikindi
vaktinde kılmak gibi bir mecburiyet yoktur. Kerahet vakitlerinin dışında ne zaman
istenirse kılınabilir.
926 - Soru: Kaza namazı kılmakta iken, farz namazların kılınmasında mekruh olarak
bilinen kerahet vakitlerinden biri girmiş olsa, kaza namazına bir zararı olur mu?
Cevap: Evet, olur. Namazı ifsad eder.
927 - Soru: Hepsinin sabah namazı kazaya kalmış bir cemaatin, bu namazı gündüz
kaza etmeleri halinde kıraeti açıktan mı yoksa gizli mi okumaları gerekir?
Cevap: Eğer bu cemaat, kazaya kalmış namazlarını teker teker kılacak olurlarsa
serbesttirler. Dilerse gizli, dilerse açıktan okuyabilirler. Bu hususta eda ile kaza
arasında bir fark yoktur. Şayet bunlann kazaya kalan namazları, hep aynı günün
namazı ise ve cemaatle kaza edecek olurlarsa imam olan zat açıktan okuyacaktır.
(Büyük İslam İlmihali, Namazla ilgili bölüm, madde: 141/10)
928 - Soru: Abdülkadir Geylani (k.s.) "Beş vakit namazların sünnetleri yerine
kaza namazları kılıp, bir an önce kazadan kurtulmak gerekir" buyurmuş. Bu doğru
mu?
Cevap: Bu büyük zatın eserlerinin tamamını incelemek fırsatını
bulamadığımız için böyle bir sözü olup olmadığını söylememiz isabetli olmaz.
Biz doğruluğunu, yani bu sözün ona ait bulunduğunu kabul ederek meseleye bu açıdan
bakalım. Bu büyük zat, amelde Hanbeli mezhebindendir. Bu ifade mensup bulunduğu
mezhebin görüşünü aksettirmektedir. Hanefi imamlarının görüşleri bunun
karşısında değilse de, farklı durumdadır. Bu durumda geniş bilgi almak isterseniz,
Ö. N. Bilmen'in Büyük İslam İlmihali'nin Namazlarla ilgili bölümünün 282.
maddesini tetkik etmenizi tavsiye ederiz.
929 - Soru: Birkaç şahsın aynı namazları, (mesela yatsı) kazaya kalsa cemaatle
kılabilirler mi?
Cevap: Evet, kılabilir ve imam olan kimse kıraeti açıktan ifa eder.
930 - Soru: Kişi cemaatle namaz kılıyorken gülse veya başka bir sebeple namazı
ifsad etse kazasını kılması lazım geldiğini biliyoruz. Bir de var ki, müteaddit
namazları geçmiş. Bunların kazası da farzdır. Ancak bunların hangisi daha
faziletlidir dersiniz?
Cevap: Her iki halde namaz bozulmuş ve kazası gerekmiş olmaktadır. Ancak, yaşça
büyük olanların terketmesinde suçluluk daha büyüktür. Bu bakımdan en son borç
kalan namazdan kaza etmeye başlamak daha faziletlidir.
931 - Abdürrahim Fetvalarından: "Güneşin doğduğu, battığı ve istiva
vaktinden gayri vakitlerde geçmiş namazları kaza etmek caiz olur" (H.Ec. 1/10)
Açıklama: Sabah namazının sünneti, en kuvvetli bir sünnettir. Farz kılındıktan
sonra, sabah namazının sünneti kaza edilmezse, güneş doğmadan kılınamayan sabah
namazının farzı ise -kerahet vaktinin çıkmasından sonra ve öğleden önce kaza
edilmesi halinde- sünneti ile birlikte kılınır.
932 - İbni Nüceym Fetvalarından: "Öğleyi cemaatle kılan kimse, ilk
sünneti kılamamış olsa, dört rekatı son sünnetten önce kaza eder" (H.Ec. 1/9)
933 - Abdürrahim Fetvalarından: "Kazaya kalmış namazlarını kılmak
istediğinde, miktarını bilmese, zannı galibi kadar namaz kaza eder" (H.Ec. c.
1/10)
Açıklama: Herhangi bir hususta, kesin bilgi olmadığı zaman tahminin ağır basan
tarafı ile hareket edilmesi esastır. Bu noktadan hareket etmek suretiyle, kaza
namazları galip bir kanaate göre kılınmış olur.