7-
AKŞAM VE SABAH OKUNACAK DUALAR VE ZİKİRLER
Sabah
Ve Akşam Okunacak Zikirler Ve Dualar
Böcek
Ve Haşerat Sokmasına Karşı Okunacak Duâ
Sabahleyin,
Geceleyin Ve Yatarken Okunacak Dualar
Zararlı
Şeylerden Korunmak İçin Okunacak Duâ
Sabahları
Ve Akşamları Okunacak Diğer Dualar
Yatarken
Okunacak Diğer Bir Duâ
Sabahleyin
Ve Akşamleyin Okunacak Duâ Ve Zikirler
Üzüntü,
Keder Ve Borçtan Kurtulmak İçin Okunacak Duâ
Sabahleyin
Okunacak Diğer Dualar
Sabah
Ve Akşam Okunacak Haşr Sûresi'nin Fazileti
Düşmanla
Karşılaşmada Okunacak Duâ
Sabah
Ve Akşam Okunacak Diğer Bir Duâ.
Peygamberimizin
Hz. Fatıma'ya Sabahları Okumasını Öğrettiği Duâ
Musibetlerden
Korunmak İçin Sabahları Okunacak Dua
Sabahleyin
Okunacak Başka Bir Duâ
Sabah
Ve Akşam Okunacak Diğer Dualar.
Dünya
Ve Âhiret Üzüntülerini Gidermek İçin Okunacak Duâ
Belâ
Ve Tehlikelerden Korunmak İçin Okunacak Dualar
Cuma
Sabahında Okunacak Dualar Ve Zikirler
Güneşin
Zevalinden İkindiye Kadar Okunacak Duâ
İkindiden
Sonra Güneşin Batışına Kadar Okunacak Dua
Akşam
Ezanı İşitilince Okunacak Duâ
Akşam
Namazından Sonra Okunacak Dualar
Vitir
Namazında Okunacak Sureler Ve Ondan Sonra Okunacak Dualar
Yatağa
Yatıp Uyanmak İstendiği Zaman Okunacak Dua
Belâ
Ve Âfetlerden Korunmak İçin Okunacak Duâ
Yatarken
Şeytanın Şerrinden Korunmak İçin Okunacak Dua
Allah'ı
Zikretmeksizin Uyumanın Keraheti
Geceleyin
Uykudan Uyanıpta Sonra Tekrar Uyumak İsteyenin Okuyacağı Dualar
Yatağında
Rahatsızlanıpta Uyuyamayan Kimsenin Okuyacağı Dualar
Uykusunda
Korkan Kimsenin Okuyacağı Dualar
Rüyasında
Sevdiği Veya Hoşlanmadığı Bir Şey Görenin Okuyacağı Dualar
Kendisine
Rüya Anlatılan Kimsenin Okuyacağı Dualar
Her
Gecenin İkinci Yarısında Dua Ve İstiğfar Etmenin Fazileti
Duanın
Kabul Vaktine Rasgelmek Ümidi İle Bütün Gece Boyunca Dua Etmek
Allâhu
Teâlâ'nın Güzel İsimleri Ve Faziletleri
Bil ki, bu bölüm,
gerçekten çok geniştir. Bu kitabda da bundan daha geniş bir bölüm yoktur. Ben,
bu zikirlerin özetlerinden bir kısmını burada bildireceğim. Kim bunların
hepsini yapmaya muvaffak kılınır sa, bu onun için Allah'dan bir nimet ve
fazilettir; ona müjdeler olsun... Bunların hepsini başaramayan kimse de,
özetlerden dilediği ile yetinsin, bir zikir dahi olsa onu yapsın.
Bu bölüme esas teşkil
eden, Kur'anı Kerîmden, yüce Allah'ın şu âyetidir:
"Güneş doğmadan
önce ve güneş batmadan önce, Rabbına hamd ederek tesbîh et."[1] Yine
Allah Tealâ buyurdu:
"Akşama doğru ve
sabahleyin Rabbına hamdederk teşbih et"[2]
Yine buyurdu:
"Sabahleyin ve
akşama doğru, nefsinde yalvararak ve sözü yükseltme-yip alçaltarak Rabbım
zikret."[3]
Yine Allah Tealâ
buyurmuştur:
"Allah rızâsını
dileyerek sabah-akşam Rab'lerine duâ edenleri kovma."[4]
Yine Allah Tealâ
buyuruyor:
"(O nur) o
camilerde yakılır ki, onların yüce tanınmasını ve içlerinde kendi isminin
anılmasını Allah emretmiştir. Bunlarda sabah ve akşam, Allah'ı teşbih ederler.
Nice kişiler vardır ki, ne bir ticaret, ne de bir alışveriş, Allah'ı
zikretmekten onları alıkomaz."[5]
Allah Tealâ yine
buyurdu:
"Gerçekten biz
onun (Davud Aleyhisselâm'ın) emrine dağlan bağlı kıldık da, akşama doğru ve
kuşluk vaktinde onunla beraber teşbih ederlerdi."[6]
186- Şeddad
ibni Evs'den (radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, Peygamber Sallallahu Aleyhi
ve Sellem şöyle buyurmuştur: "İstiğfarın seyyidi (Allah'dan, bağışlanmayı
dilemenin en iyisi) şu:
"Allâhümme ente
rabbî, lâ ilahe illâ ente, halaktenî ve ene abdüke ve ene alâ abdike va'dike
mestata'tü. Ebû'u leke bini'metike aleyye, ve ebû'u bizenbî fağfir lî feinnehû
lâ yeğfiruzzünûbe illâ ente euzü bike min şerri mâ sana'te"
(Allah'ım, Sen benim
Rabbimsin. Senden başka ilâh yoktur. Beni yarattın ve ben Senin kulunum. Gücüm
yeterince, Senin emrine ve va'dın üzereyim. Senin bana olan nimetini ikrar ve
itiraf ediyorum. Günahımı da itiraf ediyorum, beni bağışla; çünkü Senden
başkası günahları bağışlayamaz. Yaptığım şeylerin kötülüğünden Sana sığınırım.
Bir kul, gecelediği zaman bunu söyler de Ölürse, cennete girer, (yahud cennet
ehlinden olur). Sabahladığı zaman bunu söyler de o gününde ölürse, (yine
cennete girer).[7]
187- Ebû
Hüreyre'den (radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, demiştir ki, Resûlüllah
Sallallahu Aleyhi ve Seîlem şöyle buyurdu:
"Kim kî, sabahladığı
ve gecelediği zaman yüz defa şu tesbîhi yaparsa, kıyamet gününde bu yaptığından
daha faziletlisi ile hiç kimse gelemez; ancak onun gibi söyleyen yahud buna
ziyade yapan bir kimse gelebilir.
"Sübhânellâhi ve
bihamdihî"
(Allah'a hamd eder
olduğum halde O'nu noksanlıklardan tenzih ederim" Ebu Davud'un
rivayetinde:
"Sübhânellâhi'l-azîmi
ve bihamdihî"
(Yüce Allah'a hamd
ederek onu noksanlıklardan tenzih ederim) şeklindedir.[8]
188- Sahih
isnadlarla Abdullah ibni Hubeyb'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre,
şöyle demiştir:
"Peygamber
Sallallahu Aleyhi ve Sellem bize namaz kıldırsın isteği üzere yağmurlu ve çok
karanlık bir gecede evden çıktık. Nihayet ona kavuştuk. Bana;
- Oku! dedi. Ben bir şey söylemedim. Sonra
- Oku! dedi. Ben, bir şey söylemedim. Sonra;
- Oku! dedi. Ben dedim ki:
- Ey Allah'ın Resulü,
ne söyleyim? Peygamber, şöyle söyle, buyurdu:
- Akşamladığın zaman
ve sabahladığın zaman üçer kerre Kul Hüvel-lahu Ahad ile Muavvizeteyni (Felâk
ve Nâs sûrelerini) oku her kötü şeyi senden engeller."[9]
189- Sahih
isnadlarla Ebû Hüreyre'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre,
Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem sabahladığı zaman şöyle buyururdu:
''Allâhümme bike
asbehnâ ve bike emseynâ ve bike nahyâ ve bike ne-mûtü ve ileyke'n-nüşûrü"
(Allah'ım! Senin
varlığın sebebiyle sabahladık. Senin varlığın sebebiyle geceledik. Senin
varlığınla yaşarız. Senin varlığınla ölürüz. Öldükten sonra dirilip hesap
vermek Sanadır."
Gecelediği zaman da
şöyle derdi:
"Allâhümme bike
emseynâ ve bike nehyâ ve bike nemûtü ve ileyke'n-nüşûrü"
(Allah'ım! Senin
varlığın sebebiyle geceledik. Senin varlığınla yaşarız, Senin varlığın
sebebiyle ölürüz. Öldükten sonra dirilip hesap vermek sanadır.)"[10]
190- Ebû
Hüreyre'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu
Aleyhi ve Sellem bir yolculukta bulunduğu zaman seher vaktine girince şöyle
buyururdu:
"Semme'a sâmi'un
bihamdillâhi ve hüsni belâihî ahynâ rabbenâ sâ-hibnâ ve efdıl aîeynâ â'izen
billahi mine'n-nâri."
(Allah'a hamdinıizi ve
Allah'ın bize olan güzel imtihanını işiten kimse (bunu başkasına) ulaştırsın.
Allah'ım! Bize sahib ol. Ateşten Allah'a sığınır olduğumuz halde, üzerimize
nimetini ihsan et)"[11]
191-
Abdullah ibni Mes'ud Hazretlerinden (radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre,
demiştir ki, Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem gecelediği zaman şöyle
derdi:
“Emseyna ve
emse'l-mülkü lilîâh. Ve'î-hamdü lillâh. La ilahe ilîâhu vahdehu lâ şerike leh.
Lehü'l-mülkü ve lehü'l-hamdü ve hüve alâ külli şey'in kadir. Rabbi es'elüke
hayra mâ tîhâzihilleyleti ve hayra mâ ba'de-hâ ve eûzü bike min şerri mâ fî
hâzihilleyleti ve şerri mâ ba 'dehâ, rabbi eûzü bike mine'î-keseîi ve'1-harami
ve sûil kebiri, eûzü bike min azâbin finnâri ve azâbin fil-kabri."
(Biz Allah'ın (kulu) olarak
geceledik, bütün mülk de Allah'ın olarak geceledi. Ha m d Allah'a mahsustur.
Allah'dan başka ilâh yoktur, yalnız O vardır; O'nun ortağı yoktur.
Mülk O'na mahsustur;
hamd O'na mahsustur. O, her şeye kadirdir. Rabbim! Bu gecede bulunanın
hayırlısını, ve bundan sonra olanın da hayırlısını Senden isterim. Bu gecede
olanın şerrinden ve bundan sonra olanın şerrinden Sana sığınırım. Rabbim!
Tenbellikten, kocalmadan ve bunamaktan Sana sığınırım. Cehennemdeki azabdan ve
kabirdeki azabdan Sana sığınırım." Sabahladığı zaman yine bunu söylerdi:
"Asbahnâ ve Asba-halmülkü Lillâh." (Yalnız gecelemek manası yerine
sabahlamak manasuı-daki kelimeyi kullanırdı.[12]
192- Ebû
Hüreyre'den (radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Bir adam,
Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e gelip dedi ki: Dün beni ısıran akrebden
ne çektim.... Peygamben ona şöyle buyurdu: "Gecelediğin zaman şunları
söyleyeydin, o sana zarar vermezdi:
'Eûzü
bikelimâtillâhittâmmâti min şerri mâ halaka" (Allah'ın Kıır'anına
sığınırım, yarattığı şeyin kötülüğünden).[13]
İbni Sünnî'nin
kitabında rivayet edildiğine göre, orada ravi demiştir ki, Peygamber şöyle
buyurdu:
"Eûzü
bikelimâtillâhittâmmâti min şerri mâ halaka (Allah'ın Kur'amna sığınırım, yarattığı
şeyin kötülüğünden...) Bunu
üç defa söylemiş
olsaydı, ona hiç bir şey zarar vermezdi."
193- Ebû
Hüreyre'den (Radıyallahu Anh) Sahîh bir isnadla rivayet edildiğine göre, Ebû
Bakir Es Sıddîk (Radıyallahu Anh) dedi ki: Ya Resûlallah!
Sabahladığım ve
gecelediğim vakitlerde söyleyeceğim bir takım sözler (teşbihler) bana emret.
Peygamber Sallallahu
Aleyhi ve Sellem buyurdu ki, sabahladığın zaman, gecelediğin zaman ve yatağına
girdiğin zaman şunları şöyle:
"Aîlâhümme
fâtınssemâvâti ve'î-arzı, âlime'l-gaybi ve'ş-şehâdeti, rabbe külli şey'in ve
melîkehu. Eşhedü en lâ ilahe illâ ente. Eûzü bike min şerri nefsî ve
şerri*ş'-şeytâni ve şirkihi."
(Ey gökleri ve arzı
yaratan, gaybi ve hazin bilen, her şeyin Rabbi ve maliki olan yüce Allah'ım!
Şahidlik ederim ki, Senden başka ilâh yoktur. Nefsimin şerrinden, şeytanın
şerrinden ve şirkinden Sana sığınırım"[14]
194- Geçen
hadisin benzerini Ebû Malik EI-Eş'arî'nin rivayetinden (radıyallahu Anh)
naklettik. Şöyle ki, ashab sordular: Ya Resûlallah! Bize bir duâ öğret ki, onu
sabahladığımız zaman, akşamladığımız zaman, yattığımız zaman söyleyelim. Bunun
üzerine Peygamber o duayı söyledi. Aynı zamanda ravi, "Ve şirkihi"
kelimesinden sonra şu sözü de ilâve etti:
"Ve en nakterife
sûen ala enfüsinâ ev necürrehu ala müsîimin." (Nefsimize kötülük
kazanmaktan yahud kötülüğü bir müslümana çekmekten (Ya Rab, Sana sığınırız).
.."[15]
Metinde geçen
"şirk" kelimesi, şirk ve şerek diye iki şekilde okunur. Birinci
şekilde "şirk" olarak okununca, Allah'a ortak koşmaya götüren her
şeyden Allah'a sığınma manasını taşır. îkinci şekilde "Şerek" olarak
okunursa, şeytanın tuzaklarından Allah'a sığınma manasında olur.
195- Osman
ibni Affan'dan rivayet edildiğine göre, demiştir ki, Peygamber Sallallahu
Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
"Her günün
sabahında ve her gecenin akşamında, üç kez şunları söyleyen bir kula hiç bir
şey zarar vermez:
"Bismillâhillezîlâ
yedurru ma'a ismihîşey'un ÎVl-arzı velâ fissemâi ( ve
hüve's-semî'ul'alîm."
(İsmini anmakla, ne
yerde ve ne de gökte hiç bir şey zarar vermeyen . Allah'ın adı ile korunurum.
O, her şeyi işitir, her şeyi bilir)[16]
196-
Sevban'dan (radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, demiştir ki, Resûlüllah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: '(Kim akşamladığı zaman şu sözleri
söylerse, Allah' Teaîâ'nın onu razı kılması, Allah üzerine bir hak olur:
"Razîtü billahi
rabben ve bi'1-isîâmi dînen ve bi muhammedin (Sal-lallahu Aleyhi ve Sellem)
nebiyyen."
(Rabb olarak Allah'a,
din olarak İslama ve Peygamber olarak Mu-hamraed'e (SaUallahu Aleyhi ve Sellem)
razı oldum)"[17]
197-
Enes'den (Radıyallahu Anh) sağlam bir isnadla rivayet edildiğine göre, Resûlüllah
Sallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Kim ki, sabahladığı zaman yahud
akşamladığı zaman:
"AlIâhümme innî
ashabtü üşhidüke ve üşhidü hameîete arşike ve meî'a-tikete ve cemi'a haîkıke
enneke ente lâ ilahe illâ ente ve enne muhammeden abdüke ve resûlüke."
(Allah'ım! Seni şah id
tutar olduğum halde, Arş'mı taşıyanları, meleklerini ve bütün mahlûkâtını da
şahid tutar olduğum halde sabahladım ki, Sen Allah'sın; Senden başka ilâh
yoktur. Mu ham m e d de Senin kulundur ve Resulündür) derse, Allah onun dörtte
birini ateşten âzâd eder. Bunları iki defa söyleyenin Allah yarısını ateşten
âzâd eder. Bunları üç defa söyleyenin, Allah Tealâ dörtte üçünü âzad eder.
Eğer bunları dört defa söylerse, Allah Tealâ onun (tümünü) ateşten âzâd
eder."[18]
198- Sahabî
Abdullah ibni Gannâm'dan sağlam bir isnadla rivayet edildiğine göre,
Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
"Kim sabahladığı
zaman şu sözleri söylerse, o günün şükrünü yapmış olur, akşamladığı zaman
söylerse, o gecenin şükrünü yapmış olur:
"AlIâhümme mâ
şsbaha bî min ni'metin feminke vahdeke, lâ şerike leke. Leke'l-hamdü ve
leke'ş-şükrü."
(Allah'ım! Bende
bulunan her nimet yalnız Sendendir, Senin ortağın yoktur. Yalnız Sanadır hamd,
yalnız Sanadır şükür...)"[19]
199- îbni
Ömer'den (Radıyallahu Anhüma) sahih isnadlarla rivayet edildiğine göre şöyle
demiştir: "Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem, akşam ve sabah şu
duaları bırakmazdı:
"AİIâhümme innî
es'elüke'i-fiddünyâ ve fi'1-âhirati. AİIâhümme innî ve
es'elüke'l-afve'l-âfiyete fî dîni ve dünyâye ve ehlî ve mâlî. Alîâhüm-me'stür
avrâtî ve âmin rev'âti. Alîâhümme'hfaznî min beyni yedcyye ve min halfî ve an
yemîni ve an şimalî ve min fevkî. Ve eûzü biazametike en uğtâle min
tahtî."
(Allah'ım! Ben, dünya
ve ahirette Senden afiyet isterim. Allah'ım! Dinim, dünyam, ehlim ve malım
hakkında Senden afiyet isterim. Allah'ım! Ayıblanmı ört, korktuğum şeylerden
beni emin kıl. Allah'ım! Önümden, arkamdan, sağımdan, solumdan ve üstümden
(gelecek musibetlerden) beni koru. Alt tarafımdan gelecek ânî felâketten Senin
azametine sığınırım)"[20]
Veki' demiştir ki, "alt taraftan gelecek felâketle" Hazreti Peygamber
yere göçmeyi kasdetmiştir.
200- Hazreti
Ali'den (radıyallahu Anh) sahih isnadla rivayet edildiğine göre demiştir ki,
Resûlüllah Salİallahu Aleyhi ve Sellem yatacağı zaman şöyle derdi:
"AlIâhümme innî
ve eûzü bivechike'lkerîmi ve bikelimâtike'ttâmmeti min şerri mâ ente âhizun
binâsıyetihî. AİIâhümme ente tekşifu'l-mağreme velme'seme. AİIâhümme lâ yühzemu
cündüke ve lâ yuhlefu va'düke ve lâ yenfa'u zelceddi minke'l-ceddü. Sübhâneke
ve bihamdike."
(Allah'ım! Senin
tasarrufun altında bulunan şeyin şerrinden, Kerîm olan zâtına ve her yönü ile
mükemmel ki tabla rma sığınırım. Allah'ım! Borcu ve günahı Sen dağıtırsın.
Allah'ım! Senin ordun mağlub olmaz, va'dın da bozulmaz.Güçlüye gücü fayda
vermez; güç ve azamet ancak Sendendir. Sana hamd ederek Seni (noksanlıklardan
tenzih ederim)"[21]
201- Ebû
Ayyaş'dan (Radıyallahu Anh) sağlam isnadlarla rivayet edildiğine göre,
Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Kim ki, sabahladığı
zaman:
"Lâ ilahe
ilîâllâhu vahdehû la şerîke lehu, lehu'l-mülkü velehu'l-hamdü ve hüve ala külli
şey'in kadîr."
(Allah'dan başka ilâh
yoktur; yalnız O vardır, O'nun ortağı yoktur. Mülk O'nundur, ha m d O'nundur ve
O, her şeye kadirdir); derse, Hazreti İsmail (Aleyhisselâm) evladından bir köle
âzâd etmek kadar sevab alır, ona on hasene yazılır, ondan on günah düşürülür,
on derece yükseltilir ve akşama girinceye kadar şeytandan korunmuş olur. Bu
kelimeleri gecelediği zaman söylerse, sabahlayıncaya kadar aynen bu mükâfatı
alır."[22]
202- Ebû
Malik El-Eş'arf den (Radıyallahu Anh) sağlam isnadla rivayet edildiğine göre,
Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
"Sizden biriniz
sabahlayınca şöyle desin:
"Asbahnâ ve
asbaha'l-mülkü lillâhirabbi'l-âlemîn. Allâhümme es'-elüke hayre haze'l-yevmi
fethahu venasrahu venûrahu ve bereketehu ve hüdâhu ve eûzü bike min şerri mâ
fîhî ve şerri mâ bâdehû."
(Mülk, âlemlerin Rabbı
Allah'ın olduğu halde sabahladı, biz de sabahladık. Allah'ım! Bugünün hayrını
Senden isterim: Bugünün zaferim isterim, galibiyetini isterim; nurunu,
bereketim ve hidâyetini isterim. Bugünde olan ve bundan sonraki günlerde olan
kötülükten Sana sığınırım... Sonra gecelediği zaman aynen böyle söylesin.
"[23]
203-
Abdurrahman ibni Ebî Bekre'den rivayet edildiğine göre, Abdur-rahman babasına
şöyle dedi: Babacığım! Hep senden işitiyorum, şöyle duâ ediyorsun:
"Allâhümme âtinî
fî bedeni allâhümme afinîil sem% Allâhümme afim ît basarı. AUâhümme innî eûzü
bike mine'l-küfri ve'l-fakri. Allâhümme eûzü bike min azâbi'l-kabri. Lâ ilahe
illâ ente."
(Allah'ım, bedenime
afiyet ver. Allah'ım kulağıma (işitmeme) afiyet ver. Allah'ım, gözüme afiyet
ver. Allah'ım, küfürden ve fakirlikten Sana sığınırım. Allah'ım, kabir
azabından Sana sığınırım. Senden başka İlâh ' yoktur." Bu sözleri,
sabahladığın zaman üç kez ve akşamladığın zaman da üç kez tekrar ediyorsun?
Bunun üzerine babası cevab verdi: Ben, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'in bu sözlerle duâ ettiğini işittim. Ben de, onun sünneti ile
sünnetlenmeyi seviyorum.[24]
204- İbni
Abbas'dan (Radıyallahu Anhüma) rivayet edildiğine göre, Resûlüllah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
"Fesübhânellâhi
hîne tümsûne ve hîne tüsbihûn. Ve lehulhamdü fis-semâvâti vel-arzı veaşiyyen ve
hine tuzhirün. Yuhriculhayye minelmeyyiti ve yuhricülmeyyite minelhayyi ve
yuhyiî-arze ba'de mevtiha ve kezalike
tuhrecûn."
(Akşamladığınız vakit,
sabaha kavuştuğunuz vakit, Allah'ı teşbih edin. Göklerde ve yerde hamd
O'nundur. İkindi ve öğle vakitlerinde de (teşbih edin). O, ölüden diri çıkarır
ve diriden de ölü çıkarır. Toprağa kuruduktan sonra hayat verir. Siz de
kabirlerden böyle çıkarılacaksınız.(Rûm/17-19) Kim, sabahladığı zaman bunu okursa,
o günde kaybettiği şeylere (yapamadığı sevab ve zikirlere) kavuşur. Gecelediği
zaman bunları söyleyen kimse de, o gecesinde kaybettiği şeylere nail
olur."[25]
205-
Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in kızlarından (Radıyallahu Anhünne)
birinden rivayet edildiğine göre, Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem, ona
şöyle demesini öğretmişti:
"Sabaha çıkınca
şöyle söyle:
"Sübhâneliâhi ve
bihamdihîlâ kuvvete illâ billahi. Mâşâallâhu kâne ve mâ lem yese' lem yekûn. A
'îemu ennellâhe alâ külli şey'in kadîrun ve enneüâhe kad ehâta bikülli şey'in
ilmen."
(Allah'a ha m d ederek
O'nu (noksanlıklardan) tenzih ederim. Kuvvet ancak Allah'ındır. Allah'ın
dilediği olur, dilemediği şey olmaz. Biliyorum ki, gerçekten Allah her şeye
kadirdir ve Allah, her şeyi ilmi ile kuşatmıştır.) Kim bunları sabahleyin
söylerse, akşamlayıncaya kadar korunmuş olur. Kim de akşamlayınca bunları
söylerse, sabahlayıncaya kadar korunmuş olur."[26]
206- Ebû
SaidEl-Hudrî'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:
"Bir gün,
Resûltillah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Mescide girdi. Bir de orada Ebû Ümâme
adında ensardan bir adam bulunuyordu. Peygamber ona: Ey Ebû Ümâme, böyle namaz
vakti olmadığı bir zamanda seni burada oturuyor görmekteyim, (nedir bu halin)?
dedi. Ebû Umâme:
- Üzerime çöken
üzüntüler ve borçlar, ya Resûlallah!... Peygamber efendimiz buyurdu:
- Sana bir takım
sözler öğreteyim mi ki, onları söylediğin zaman, Allah senin üzüntünü gidersin
ve senden borcunu ödesin? Ben, evet (öğret) ya Resûlallah, dedim. Peygamber
efendimiz buyurdu:
Sabahladığın ve
akşamladığın vakitlerde şunları söyle:
"Allâhümme innî
eûzü bike mine'l-hemmi ve'1-hezeni ve eûzü bike mine'i-aczi ve'1-ke'seîi. Ve
eûzü bike mine '1-cünbi ve'1-buhli. Ve eûzü bike min ğalebeti'd-deyni ve
kahrirricâli."
(Allah'ım! Üzüntü ve kederden Sana sığınırım.
Acziyetden ve ten bellikten Sana sığınırım. Korkaklıktan ve cimrilikten Sana
sığınırım. Borç altına düşmekten ve düşmanların üstün gelmesinden Sana sığınırım."
Ebû Ümâme der ki, ben bunu yaptım. Allah Tealâ, üzüntü ve kederimi giderdi ve
borcumu benden kaldırdı.[27]
207-
Abdullah ibni Ebza'dan (Radıyallahu Anh) sahîh bir isnad ile rivayet
edildiğine göre şöyle demiştir:
"Resûlüllah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem, sabah vaktine girince şöyle derdi:
"Asbehnâ alâ
fıtrati'l-isîâmi ve kelimeti'l-ihlâsi ve dini nebiyyinâ mu~ hammedin
(sallallahu aleyhi ve sellem) ve milleti ibrâhîme (aleyhisselâm) hanîfen
müslimen ve mâ ene mine'l-müşrikîn.
(İslâm ahlâkı ve ihlâs
(tevhîd) kelimesi üzere sabahladık. Yine Peygamberimiz Muhammed'in (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) dini ve hakdan şaşmayan, islâm olan İbrahim'in (Sallallahu
Aleyh) dinî üzere sabahladık. Ben asla müşriklerden olmadım.[28]
208-
Abdullah ibni Ebî Evfa'dan (Radıyallahu Anhüma) rivayet edildiğine göre, şöyle
demiştir:
"Asbehnâ ve
asbaha'l-mülkü îillâhiazze ve celle. Ve'1-hamdü lillâhi, ve'1-kibriyâu
ve'1-azametü Jillâh, ve'1-halku ve'1-emru velleylü vennehâru ve mâ sekene
fîhimâ lillâhi teâlâ, Allahümtne'c'al evvele hazennehâri salâ-hen ve
evsetehû necâhan ve âhirahu fe'lâhan, yâ
erhame'r-râhimîn.'*
(Biz ve bütün mülk,
Allah Azze ve Celle'nin olarak sabahladık. Hamd Allah'a mahsustur, azamet ve
yücelik Allah'ındır. Bütün yaratıklar, bütün işler, gece ve gündüz ve bunlarda
bulunan her şey, Allah Teâlâ'ya aittir. Allah'ım! Bu sabahın evvelini düzen,
ortasını basan ve sonunu da kurtuluş yap, ey merhamet edenlerin en
merhametlisi..."[29]
209- Ma'kıl
ibni Yesar'dan (radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, Peygamber Sallallahu
Aleyhi ve Sellem buyurdu: "Kim sabahladığı zaman üç kez
"Eûzü
billâhissemî'il-alîmi mineşşeytâni'r-racîm."
(Kovulmuş Şeytandan,
her şeyi işiten ve bilen Allah'a sığınırım), der
de sonra Haşir
sûresinin sonundan üç ayet okursa, Allah o kimseye yetmiş-bin melek vazifeli
kılar da ona akşamlayıncaya kadar rahmet dileğinde bulunurlar. O gün ölürse,
şehid olarak ölür. Bunları akşamleyin söylerse, aynı durumda olur."[30]
210-
İbrahim'in oğlu Muhammed (Radıyallahu Anh), babasından rivayet ettiğine göre,
babası demiştir ki:
"Resûlüllah
Sallallahu Aleyhi ve Selem, bir savaş müfrezesinde bize görev verdi ve
sabah-akşam şu ayeti okumamızı bize emretti:
"Efehasibtüm
ennemâ halaknâhüm abesen." (Sizi boşuna yere yarattığımızı mı sandınız?)[31] Biz
bunu okuduk da ganimet elde ettik ve selâmet bulduk."[32]
211-
Enes'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre: "Resûlül-lah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem sabahladığı ve akşamladığı vakitlerde şu duayı
okurdu:
"Allâhiimme
es*elüke min fec'eti*I-hayri ve eûzü bike min fec'etişşerri." (Allah'ım!
Ansızın gelecek hayırdan isterim Senden. Kötülüğün ansı-zın geleninden de Sana
sığınırım"[33]
212-
Enes'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, demiştir ki, Resûlüllah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hazreti Fatıma'ya (Radıyallahu Anha) şöyle buyurdu:
"Sana öğüt olarak
vereceğimi dinlemekten seni alıkoyan nedir? Sen sabahladığın ve akşamladığın
vakit şöyle demelisin:
"Ya hayyu ya
kayyûmu bike esteğîsü feasîih Ii şe'nî külîehû ve lâ te-kilnî ilâ nefsî tarfete
aynin."
(Ey Hayy ve Kayyüm
Ancak Senden yardım isterim. Benim bütün hallerimi düzelt ve bir lâhza beni
nefsime bırakma."[34]
213- İbni
Abbas'dan (Radıyallahu Anhüma) rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
"Bir adam, başına
felâketler geldiğinden Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e şikâyet etti.
Buna karşılık Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona dedi: Sabahladığın
zaman şunu söyle; sana hiç bir şey (musibet, geçmez.
"Bismiîlâhi ala
nefsî ve ehlî ve mâlı."
(Kendimi, ehlimi ve
malımı Allah'ın adıyla korurum) Adam bunları söyledi de, bütün felaketler ondan
gitti."[35]
214- Ümmü
Seleme'den (Radıyallahu Anha) rivayet edildiğine göre, demiştir ki, Resûlüllah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem sabahladığı zaman şöyle söylerdi:
"AUâhümme innî
es'elüke ilmen nâfi'an ve rızkan tayyiben ve amelen mütekabbelen"
(Allah'ım, Senden
faydalı ilim, helâl rızık ve makbul amel istiyorum."[36]
215- îbni
Abbas'dan (Radıyallahu Anhüma) rivayet edildiğine göre demiştir ki, Resûlüllah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
"Kim ki,
sabahladığı ve akşamladığı vakit üçer kez şunları söylerse, o dilemiş olduğu
şeyleri tamamlamak Allah üzerine gerekli olur:
"Allâhümme
innîasbahtü minke fîni'metin ve afiyetin ve setrin, fee-timme ni'meteke aleyye
ve âfiyeteke ve setreke fiddünya ve'1-ahireti."
(Allah'ım! Ben Senin
nimetlerin içinde, afiyet ve örtün içinde sabahladım. Dünya ve âhirette
üzerime nimetlerini, afiyet ve örtünü tamamla)[37]
(insan gecelediği zaman bu duayı okurken "Asbahtü" yerine,
"Emseytü" sözünü kullanır.)
216- Zübeyr
ibni Avvam'dan (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, demiştir ki,
Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
"Kulların sabahladığı
hiç bir sabah yoktur ki, bir münadî (çağına) şöyle çağırmış olmasın:
'
'Sübhânelmelikül-kuddûsü"
(Noksanlıklardan
münezzeh olup kemal sıfatlan ile vasıflanan Allah her şeye maliktir)
İbni Sünnî'nin
rivayetinde ise şöyledir: "Bir çağına şöyle çağırır: "Eyyühelhalâiku,
sebbihul-melikel-kuddüse"
(Ey yaratıklar! Her
şeyin sahib ve idarecisi olan, her noksanlıktan münezzeh bulunan varlığı
teşbih edin.,.)"[38]
217-
Büreyde'den rivayet edildiğine göre, demiştir ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi
ve Sellem şöyle buyurdu:
"Kim, sabah ve
akşam şunları söyler de sonra ölürse, Cennete girer:
"Rabbiyellâhu
tevekkeltü aleyhi, lâ ilahe illâ hüve aleyhi tevekkeltü ve hüve
rabbü'l-arşi'l-azîmi, lâ ilahe illâllâhu'1-aliyyi'l-âzîm. Mâşâ ellâ-hu kâne ve
mâ lem yeşe'lem yekûn. A 'îemu ennellâhe ala külli şey'in ka-dîr. Ve ennellâhe
kad ehâta bikülli şey'in ilmen."
(Rabb'ım Allah'dır.
O'na tevekkül ettim. O'ndan başka İlâh yoktur. O'na tevekkül ettim; O, büyük
Arş'ın Rabbıdır. Yüce ve büyük olan Al-lah'dan başka ilâh yoktur. Allah'ın
dilediği olur, dilemediği şey olmaz.
Biliyorum ki, Allah
her şeye kadirdir ve Allah ilmi île her şeyi kuşatmıştır)"[39]
218-
Enes'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, demiştir ki, resûlüllah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Sizden herhangi biriniz, Ebû
Zamzam gibi okumaktan aciz misiniz? Ashab sordu: Ey Allah'ın Resulü, Ebû
Zamzam kimdir? Peygamber efendimiz buyurdu:
O adam, sabahlayınca
şöyle derdi:
"Allâhümme innî
kad vehebtü nefsî ve ırzîleke. Felâ yeştümü men şe-temehû ve lâ yezlimu men
zalemehu ve lâ yedribu men dambehû."
(Allah'ım! Gerçekten
ben nefsimi ve şerefimi Sana hibe ettim. Artık ona kötü söyleyen, kötü söylemiş
olmaz (çünkü benim bir varlığım kalmamıştır). Ona zulmeden zulüm yapmış olmaz,
onu d öğen de doğmuş olmaz."[40]
219-
Ebu'd-Derdâ'dan (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, Peygamber
Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Kim sabah ve akşam yedi kez şu
sözleri söylerse, dünya ve ahiret işlerinden kendisine üzüntü veren şeyleri
Allah giderir:
(tHasbiye'llâhu lâ
ilahe illâ hüve aleyhi tevekkeltü ve hüve rabbü'l-arşi'l-azîmi."
(Allah bana kâfidir;
O'ndan başka ilâh yoktur. O'na tevekkül ettim; O, büyük Arş'ın Rabbıdır."[41]
220- Ebû
Hüreyre'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, demiştir ki, Resûlüllah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
"Kim Sabahladığı
zaman Mü'min sûresinin başından üç âyetle (Hâ-Mim) den (İleykel-mesir)e kadar,
Âyete'I-Kürsiyyi okursa, bunları okumakla akşama kadar korunmuş olur. Bunları
gecelediği zaman okursa, sabahla-yıncaya kadar bunlarla korunmuş olur."[42]
Bunlar, anlatmak
istediğimiz hadîslerden bir kısımdır. Allah Tealâ'nın başarı sağladığı kimseye
bunlar yeter. Bunlarla ve diğer hayır yollan ile amel etmeye muvaffakiyet
vermesini Yüce Allah'dan dileriz.
221- Talk
ibni Hubeyb'den rivayet edildiğine göre demiştir: Bir adam, Ebû'd-Derdâ
Hazretlerine gelip dedi ki, evin yandı? O, yanmadı; çünkü Resûlüllah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem'den işittiğim kelimelerle Allah Azze ve Celle bunu yapmaz. Kim
ki, gündüzünün evvelinde bu sözleri söylerse, akşamlayıncaya kadar ona musîbet
değmez. Gündüzün sonunda bunları kim söylerse, sabahlayıncaya kadar ona musîbet
değmez. O sözler şunlardır, dedi:
"Allâhümme ente
rabbî, lâ ilahe illâ ente aleyke tevekkeltü ve ente rabbü'l-arşi'i-azîmi. Mâ
şâcllâhu kâne, vemâ lem yeşe'lem yekûn. Lâ havle ve lâ kuvvete illâ
billahi'-aliyyi'1-azîm, A'İemu ennellâhe alâ külli şey'in kadir ve ennellâhe
kad ehâta bikülli şey'in ilmâ. Allâhümme innî eûzü bi~ ke min şerri nefsî ve
min şerri külli dâbbeün ente âhizun binâsiyetihâ. İn-ne rabbî alâ sıratın
müstakim,"
(Allah'ım, Sen benim
Rabbimsin. Senden başka ilâh yoktur. Sana tevekkül ettim, Sen büyük Arş'm
Rabbısın. Allah'ın dilediği olur; dilemediği olmaz. İbâdetlere güç yetirmek ve
kötülüklerden korunmak, ancak yüce olan büyük Allah'ın kuvvet ve kudreti
iledir. Biliyorum ki, Allah her şeye kadirdir. Allah ilmi ile her şeyi
kuşatmıştır. Allah'ım! Nefsimin kötülüğünden ve kudret elinle tuttuğun her
canlının kötülüğünden Sana sığınırım. Benim Rabbım doğru (hak) yol
üzeredir)"[43]
îbni Sünnî, bu hadisi
başka bir yolla, Peygamber Salllalahu Aleyhi ve Sellem'in ashabından bir
adamdan rivayet etti ve "Ebu'd-Derdâ'dan" rivayet, demedi. Bu
rivayette, Ebû'd-Derdâ Hazretlerine adamın gelmesi tekerrür edip ona şöyle
demiştir: Yangın evine ulaştı, evin yandı. Ebû'd-Derdâ, cevab verir:
Yanmamıştır; çünkü ben, Peyamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle dediğini
işittim:
"Kim sabahladığı
zaman, bu sözleri söylerse (yani yukarda anlatılanları okursa), ona, nefsi,
ehli ve malı hakkında hoşlanmayacağı bir şey isabet etmez." Gerçekten ben,
bugün bu sözleri söyledim (benim evim yanmamıştır). Sonra dedi ki, kalkın
beraber gidelim. Kendisi ile beraber yanındaki adamlar kalktılar ve evine kadar
gittiler. Gerçekten onun evinin çevresi hep yanmış; fakat onun evine bir şey
değmemişti.
Bil ki, cuma günü
dışında ne söylenir (zikir yapılırsa) cuma günü de söylenir. Cuma gününde,
diğer günlerden daha ziyade zikir yapmak müsta-hab olduğu gibi, Resûlüllah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem üzerine "Salât" getirmek daha çok
yapılır.
222-
Enes'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, demiştir ki, Peygamber
Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
"Cuma günü sabah
namazından önce kim üç defa şu zikri yaparsa, günahları deniz köpüğü kadar bile
olsa, Allah onun günahlarını bağışIar:
"Estağfiruiîâhellezî
lâ ilahe illâ huve'l-hayyu'î-kayyûme ve etûbü iieyh." (Kendisinden başka
ilâh olmayan Allah'dan mağfiret dilerim. O, Hayy'dır (hayat sahibidir),
Kayyûm'dur (her şeyi idare ve tasarruf edendir) O'na yönelir tevbe ederim).[44]
Cuma günü içinde
şüphesiz duaların kabul edildiği (icabet saatim) zamanı bulabilmek için, cuma
günü fecrin doğuşundan itibaren güneş batın-caya kadar bütün gün çok duâ yapmak
müstahabdır. Bu vakit üzerinde çok çeşitli sözler söylenmiştir: Bu icabet
vakti, fecir doğduktan sonra güneş doğmadan önceye kadar olan zamandır, güneş
doğduktan sonradır. Zeval vaktinden sonradır. İkindiden sonradır. Bir kısmı da,
bu zamanlardan başkasidır, demiştir. Doğrusu ve sahih olanı, Müslim'in
Sahîh'inde sabit olup Ebû Musa El-Eş'arî'nin Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve
Sel-lem'den rivayet ettiği şu hadîstir: "İcabet saati, imamın minber
üzerine oturuşu ile namazdan selâm verme arasındaki vakittir."
223- Ebû
Sa'id El-Hudri'den (R.Anh) rivayet edildiğine göre, demiştir ki, güneş doğduğu
zaman Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle derdi:
"Elhamdü
lillâhilîezî cellelenâ elyevme âfiyetehû ve câebişşemsi min matla'ihâ.
Allâhümme esbahtü eşhedü leke bimâ şehidte bihîlinefsike ve şehidet bihî
melâiketü ve hameletü arşike ve cemîu halkıke enneke entel-îâhu. Lâ ilahe illâ
ente'l-kâimü bilkısti. Lâ ilahe illâ ente'l-azîzu'l-hakîm. Üktüb
şehâdetîba'deşehâdetimelâiketi ve uli'1-ılmi, Allâhümme ente's-selâmü ve
minke's-selâm ve ileyke's-selâm. Es'elüke yâ ze'1-celâli ve'l-ikrâmi en
testecîbe lenâ da'vetenâ ve en tu'hyenâ rağbetenâ ve en tuğni-yenâ ammen
ağneytehû annâ min halkıke. Allâhümme aslih lîdîniyellezî huve ısmetü emrî. Ve
aslih lî dünyâyelletî fîhâ maîşetî. Ve aslih lî âhireti-yelletî ileyhâ
münkalebî. '*
(Bugün üzerimize
afiyeti bürüyen ve güneşi doğudan getiren Allah'a ha m d olsun... Allah'ım.
Kendine şahid kıldığın şeylerle Senin varlığına şahidlik ederim; meleklerinin,
Arş'ını taşıyanların ve bütün yaratıklarının şehâdeti ile şahidlik ederim ki,
Sen Allah'sın, Senden başka adaleti ayakta tutan ilâh yoktur. Azîz ve Hakîm
olan ilâh, ancak Sensin. Meleklerinin ve ilim sahihlerinin şehâdetinden sonra
benim şehadetimi kabul et. Allah'ım, Sen her türlü noksanlıktan selâmet
üzeresin, selâmet Sendendir ve selâmet bulmak da Sanadır. Ey Celâl ve İkram
sahibi,duamızınkabulünüSendenistiyorum;isteğimizin verilmesini, yaratıklarından
bize muhtaç bırakmadıklarına, bizi muhtaç bırakmamanı Senden isterim. İşimin
selâmeti olan dinimi bana düzelt. Geçimim kendisinde olan dünyamı da düzelt ve
dönüp varacağım yer olan âhiretimi de düzelt."[45]
224-
Abdullah ibni Mes'ud'dan (Radıyallahu Anh) mevkuf olarak rivayet edildiğine
göre, kendisi, güneşin doğmasını gözetleyip ona haber verecek birini
görevlendirirdi. Güneşin doğuşunu ona haber verince (Abdullah ibni Mes'ud)
şöyle derdi:
"Elhamdü
lillâhilîezî vehebe lenâ hâze'l-yevme ve ekâlenâ fihi aserâtinâ." (Bugünü
bize bağışlayan ve bugünde bizden engelleri kaldıran Allah'a hamd olsun.."[46]
225- Amr
ibni Abese'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, Resûlüllah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem buyurdu: "Güneş yükselir de, Allah Teâlâ'mn
yaratıklarından mevcut bulunan her şey, Aziz ve Yüce olan Allah'ı teşbih eder;
ancak şeytandan olanlarla insanların kötüleri yapmaz."[47]
Daha önce, insan
elbisesini giydiği ve çıkardığı zaman, helaya girdiği ve çıktığı zaman, abdest
aldığı zaman, mescide giderken ve kapısına vardığı zaman, mescide girince,
müezzini ve ikâmet getireni işittiği zaman, ikâmetle ezan arasında, namaza
duracağı zaman, namazın başından sonuna kadar olan ibâdet zamanında ve
namazdan sonra ne okuyacağını anlatmıştık. Namazla ilgili bütün dualarda, her
türlü namaz müşterektir, onlarda da aynen uygulanır.
Zevalden (güneşin öğle
vaktinden batıya kaymaya başlamasından) sonra zikir ve diğer ibâdetleri çok
yapmak, şu bize rivayet edilen hadisten dolayı müstahabdır:
226-
Abdullah ibni's-Saib'den rivayet edildiğine göre demiştir ki: "Resûlüllah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem, güneşin zevalinden sonra ve öğle namazından
(farzından) önce dört rekât namaz kılardı ve buyururdu: Bu öyle bir vakittir
ki, bu zamanda gök kapıları (rahmet kapıları) açılır; isterim ki, benim salih
amelim oraya yükselsin. "[48]
Öğle vazifelerini
yaptıktan sonra, çok zikir yapmak müstahabdır; çünkü bu hususta Allah Tealâ
"Akşam ve sabah, Rabbine hamd ederek onu teşbih et." buyurduğundan
zevalden akşama kadar olan geniş zamanda zikir yapılmasını istemiştir. Âyeti
kerimenin metninde geçen "EI-Aşiyyu" sözü, güneşin zevalinden
batışına kadar olan zamandır.
İmam Ebû Mansûr
El-Ezherî, demiştir ki, Arab'larda "EI-Aşiyyu", güneşin zevali ile
batışı arasındaki zamandır.
Öğleden sonra ve
ikindiden sonra ne söyleneceği daha önce geçmişti. tkindi vaktinde zikirleri
çok yapmak, tekidli olarak müstahabdır; çünkü ikindi namazının (Kur'an-ı
Kerim'de ihtimam gösterilen) orta namaz olduğu, selef ve daha sonraki
alimlerin çoğunluğu tarafından söylenmektedir. Bir de sabah vaktinde zikirlere
daha çok itina göstermek müstahabdır. Çünkü bu iki namaz, "Orta
namaz" olarak söylenenlerin en sahihleridir.
İkindiden sonra ve
gündüzün sonunda zikri daha fazla çoğaltmak müs-tahabdır. Allah Teâlâ
Hazretleri buyuruyor:
"Güneş doğmadan
önce ve güneş batmadan önce Rabbine hamd ederek tesbîh et (Rabbını
noksanlıklardan tenzih et "Sübhanellahi ve bihamdihi" söyle yahud
sabah ve ikindi namazını kıl.[49]
Yine buyuruyor:
"Akşam ve sabah
Rabbine hamd ederek teşbih et."[50]
Yine buyurur:
"İçinden
yalvararak ve korkarak ve gizlice, sabah ve akşam vakitlerinde Rabbını An
(teşbih et)."[51]
Yine buyurmuştur:
"Sabah ve akşam
vakitlerinde, o ibâdet yerlerinde Allah'ı teşbih ederler. Nice erkek vardır ki,
ne bir kazanç, ne de bir alış-veriş, Allah'ı anmaktan onları meşgul etmez.
"[52]
227-
Enes'den (Radiyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, demiştir ki, Resûlüllah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:
"İkindi
namazından itibaren güneş batıncaya kadar zikreden bir toplum ile oturmam,
Hazreti İsmail'in (şerefli soyundan) sekiz köle azad etmemden bana daha
sevimlidir. "[53]
228- Ümmü
Seleme'den (Radıyallahu Anha) rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
"Akşam ezanı
zamanında, şöyle söylememi, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bana
öğretti:
"Allâhümme hazâ
ikbâlü leylike ve idbârü nehârike ve esvâtü düâtike
feğfirti."
(Allah'ım! Bu an,
gecenin gelmesi ve gündüzünün gitmesidir. Sana dua edenlerin de sesleridir,
beni bağışla.)"[54]
Az önce geçti ki, her
namazın sonunda daha evvel anlattığımız zikirler söylenir. Bununla beraber
akşam namazının sünnetini kıldıktan sonra, Ibni Sünnî'nin Kitabında rivayet
ettiğimiz şu duayı okumak suretiyle ziyade yapmak müstahabdır:
229- Ümmü
Seleme'den rivayet edildiğine göre demiştir ki: "Resûlullah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem akşam namazından (farzından) dönünce eve girip iki rekât
(sünnet namaz) kılardı. Sonra yapmış olduğu duada şöyle buyururdu:
"Yâ
mukallibe'î-kulûbi ve'1-ebsâri sebbit kulûbenâ alâ dînike." (Ey kalbleri
ve görüşleri çeviren (Allah), kalblerimizi Senin dinin üzere
sabit kıl)”[55]
230- Umâre
ibni Şebib'den rivayet edildiğine göre, demiştir ki, Resûlül-
lah Sallahu Aleyhi ve
Sellem şöyle buyurdu: "Kim akşam namazının arasın-
dan on defa
"Lâ ilahe
iUâllâhu vahdehû lâ şerike lehû. Lehu 'I-mülkü ve lehu 'l-ham-dü yuhyî ve
yumîtü ve hüve alâ külli şey'in kadîr."
(Allah Man başka ilâh
yoktur; yalnız O vardır, ortağı yoktur. Mülk O'nundur, hamd O'nundur. Öldürür
ve diriltir; O, her şeye kadirdir."[56]
söylerse, Allah ona
mücehhez bir birlik (melek) gönderir de, onu sabah-laymcaya kadar şeytandan
korurlar. Yine bu sözler sebebiyle Allah ona kurtarıcı on hasene yazar ve
ondan, helak edici on günahı siler. Bir de, on mümin köle âzâdı kadar sevabı
olur.
Üç rekât vitir namazı
kılan kimse için, birinci rekâtta Fatiha'dan sonra "EI-Alâ" sûresini,
ikinci rekâtta "Kâfirûn" sûresini ve üçüncü rekâtta da
"Ihlâs" sûresini ve Muavvizeteyni (Felak ve Nas sûrelerini) okumak
(Şafî'î mezhebinde) sünnettir.
Eğer birinci rekâtta
okuyacağı "EI-Alâ" süreyi unutursa, ikinci rekâtta
"Kâfinin" sûresi ile onu okur. Eğer ikinci rekâtta
"Kâfirim" sûresini okumayı unutursa, onu, üçüncü rekâtta "îhlâs
ve Muavvizeteyn" süreleriyle beraber okur.
231- Ubeyy
ibni Kâ'b'dan sahih bir isnad ile rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:
"Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem, vitir namazından selâm verdiği
zaman şöyle derdi:
' Sübhâne '1-m eliki
'1-kuddûsi
(Her şeye mâlik olup
her şeyden yüce olan varlığı bütün noksanlıklardan tenzih ederim)"[57]
232- Hazreti
Ali'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre: "Resûlullah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem, vitir namazının sonunda şunu
derdi:
"Allâhümme innî
eûzü bivechike'l-kerîmi, ve kelimâtikettâmmeti, min ukûbeüke ve eûzü bike
minke. Lâ uhsî senâen aîeyke ente kemâ esneyte alâ nefsike.
(Allah'ım! Senin
gazabından nzâna sığınırım. Azabından afiyetine sığınının. Senden (helak
etmenden) Sana sığınırım. Sana yaraşır övgüyü sayıp tamamlayamam, Sen kendini
övdüğün gibisin."'[58]
Allah Tealâ buyurur:
"Göklerin ve
arzın yaratılışında, gece ile gündüzün değişmesinde, (Allah'ın kudret ve
azametine, varlığına ve eşsizliğine) delâlet eden pek çok alâmetler vardır. O
kimseler ki, ayakta iken, otururken ve yatarlarken (her hallerinde) Allah'ı
anarlar (zikrederler)... [59]
(Bu ayeti Kerîmenin
delaletiyle anlaşılıyor ki, yatarken dahi düşünüp Allah'ı zikretmek
gereklidir.)
233- Huzeyfe
ve Ebû Zerr'den (Radıyallahu Anhüma) rivayet edildiğine göre demişlerdir ki:
"Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem yatağına bü-ründüğü zaman şöyle
derdi:
"BismikeHâhümme
ahyâ ve emûtü" (Allah'ım, Senin adınla dirilirim ve ölürüm."[60]
234- Berâ
ibn-i Azib'den (Radıyallahu Anhüma) ve Hazreti Ali'den (Radıyallahu Anh)
rivayet edildiğine göre:
"Resûlüîlah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem, (dâmâdı) Ali'ye ve (kızı) Fâ-tımâ'ya şöyle
buyurdu: Yatağınıza büründüğünüz zaman, (yahud döşeğinize girdiğiniz zaman)
Otuz üç kez tekbir getirin (Allahu Ekber, deyin), otu-züç kez tesbîh çekin
(Sübhânellah, deyin), otuzüç kez de hamd getirin (El-hamdü iillâh,
deyin)."
Bir rivayette,
"Otuzdört tesbîh getirin" dir. Başka bir rivayette de, "Otuzdört
tekbir getirin" şeklindedir.
Hazreti Ali der ki:
Ben bunu Resûlüîlah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den duyalı beri bırakmadım (her
gece bu virde devam ettim). Kendisine soruldu:
- Sıffîn (savaşının şiddetli) gecesinde de mi,
bırakmadın?
- Evet, Sıffîn
gecesinde de, bırakmadım, dedi.[61]
235- Ebû
Hüreyred'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, demiştir ki,
Resûlüîlah Sallalîahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
"Sizden biriniz,
yatağına gireceği zaman, eteğinin içi ile silksin; çünkü insan (kalktıktan
sonra yatağına) hangi şeyin oturduğunu bilmez. Sonra şöyle desin:
"Bismike rabbî
vada'tü cenbî ve bike erfauhu in emsekte nefsi ferhamhâ ve in erseltehâ
fehfezhâ bimâ tahfezu bihî ibâdeke's-sâlihîn. (Rabbim, Senin isminle yanım
üzere yattım ve Seninle (kudretinle) onu kaldırırım. Eğer canımı alırsan, ona
merhamet et ve eğer onu salıverirsen, salih kullarım koruduğun şeyle onu da
koru)[62]
Bir rivayette:
"Yatağını üç defa silksin" şeklindedir.
236- Hazreti
Aişe'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, demiştir ki:
"Peygamber
Sailallahu Aleyhi ve Sellem her gece yatağına girince, avuçlarım bir araya
getirir, sonra onlara üfürür ve ikisine şunları okurdu: İhlâs sûresini, Felak
ve Nas sûrelerini... Sonra iki avucu ile bedeninden ulaşabildiği yerleri
sıvardı. Önce elleriyle baş ve yüzünden başlayarak mes-heder ve vücûdun ön
tarafını da böyle sıvardı. Bunu üç defa yapardı."[63]
237- Ukbe
ibni Amr'dan (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre demiştir ki, Resûlüîlah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
"Bakara sûresinin
sonunda iki ayet vardır ki, herhangi bir gecede onları kim okursa, onu
korurlar."[64]
Alimler, korumanın
manası üzerinde ihtilaf etmişlerdir. Bir kısmı, okuduğu gece onu âfetlerden
korur, demiştir. Bir kısmı da, okuduğu geceyi ibâdetle geçirmiş sayılır,
demiştir. Ben de derim ki, her iki halin murad
edilmiş olması
caizdir.
238- Berâ
ibn-i Azib'den (Radıyallahu Anhüma) rivayet edildiğine göre, demiştir ki,
Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bana şöyle buyurdu:
"Yatağına
gideceğin zaman, namaz için aldığın abdest gibi abdest al, sonra sağ yanın
üzere yat ve şöyle de:
"Allâhümme
eslemtü nefsîileyke, ve fevvadtü emrîüeyke, ve elce'tü zahrîiîeyke, rağbeten ve
rahbeten ileyke. La melce'e ve iâ mmca mînke illâ Ueyke. Âmentü bikiiâbikdkzî
enzelte ve nebiyyikellezî erselîe."
(Allah'ım, kendimi Sana teslim ettim ve işimi
S ana bıraktım, sırtımı da Senin himayene dayadım; hem korkarak, hem de Senden
umarak... Senden başka sığmak ve barınak yoktur. İndirdiğin kitaba ve
gönderdiğin Peygambere îman ettim). Bunları söyledikten sonra ölürsen, îslâm üzere
ölürsün. Bunlar, okuduğun duaların sonu olsun. "[65]
239- Ebû
Hüreyre'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:
"Resûlüllah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Ramazan zekâtını (Fitreyi) korumakla beni
görevlendirdi, (Fakirlere dağıtılmak üzere fitre olarak toplanan hurma benzeri
mallan-gözetip korumak için beni vekil tayin etti). Sonra bilinmedik bir kimse
gelip o yiyeceklerden avuçlamaya başladı..." Böylece uzun bir hadis
anlattı, Ebû Hüreyre... Nihayet o bilinmedik kimse, hadîsin sonunda bana şöyle
dedi: Yatağına girdiğin zaman, Âyete'l-Kürsiyyi oku, (böylece) Allah'dan bir
koruyucu (melek) asla senden ayrılmaz, seninle bulunur ve sabahlaymcaya kadar
da, sana hiç bir şeytan yaklaşmaz. (Onun bu sözünü ben Peygambere böyle
anlatınca), Resûlül-lah Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdu: (O sana gelip
fitre malından aşı-ran, aslında şeytandı; fakat bu sözünde) sana doğru söyledi.
Ancak (diğer sözlerinde) o yalancıdır, işte şeytan budur. "[66]
240-
Müminlerin annesi Hafsa'dan (Radıyallahu Anha) rivayet edildiğine göre:
"Resûlüllah
sallallahu Aleyhi ve Sellem, uyumak istediği zaman, sağ elini yanağının altına
kordu sonra şöyle derdi:
"Allâhümme kını
azâbeke yevme teb'asü ibâdeke" (Allah'ım! Kullarını hesap için diriltip
göndereceğin zaman, beni azabından koru) Bunu üç defa söylerdi."[67]
241- Ebû
Hüreyre'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, demiştir ki, Peygamber
Sallallahu Aleyhi ve Sellem yatağına girdiği zaman şöyle söylerdi:
"Allâhümme
rabbe's-semâvâti ve rabbe'1-arzı ve rabbe'l-arşi'l-azîmi. Rabbena verabbekülü
şey'in, fâîika'l-habbi ve'n-nevâ müvezziîi't-tevrâti ve'1-incîli ve'1-kur'ân.
Eûzü bike min şerri külli zîşerrin ente âhizun binâ-siyetihî, ente'l-evvelü
feleyse kableke şeyfun, ve ente'l-âhiru feleyse ba'-deke şey'un, ve
ente'z-zâhiru feleyse fevkake şey'un, ve ente'l-bâtmu feleyse dûneke şey'un,
ıkdı annâ-eddeyne ve eğninâ mine'l-fakri."
(Ey gökleri yaratan,
arzı yaratan, büyük Arş'ı yaratan, bizi yaratan, her şeyi yaratan, tohumu ve
çekirdeği çatlatan, Tevrat'ı, İncil'i ve Kur'-an'ı indiren Allah'ım. Kudretinle
yakalar olduğun her kötülük sahibinin şerrinden Sana sığınırım. Sen başlangıcı
olmayan evvelsin, Senden önce hiç bir şey yoktur. Sen, nihayeti olmayan sonsun;
Senden sonra hiç bir şey yoktur. En büyük alamet ve delillerle varlığı bilinen
Zahir'sin; Senin üstünde hiç bir şey yoktur. Sen gözle görülüp idrak edilemeyen
Batın'-sın; Senden daha lâtif hiç bir şey yoktur. Bizim her borcumuzu öde ve
bizi fakirlikten müstağni kıl) "Ebû Davud'un rivayetinde, son cümle:
"Benim her türlü borcumu öde ve beni fakirlikten müstağni kıl." şeklindedir.
)[68]
242- Hazreti
Ali'den (Radıyallahu Anh) sahih bir isnadla rivayet edildiğine göre, demiştir
ki, Resülüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, yatağında şöyle derdi:
"Allâhümme innî
eûzü birizâke min sahatike ve eûzü bimuâfâtike min şerri mâ ente âhizun
binâsiyetihî. Allâhümme ente tekşifu'l-mağreme ve'l-me'seme. Allâhümme lâ
yühzemü cündüke, ve lâ yuhlefu va'düke ve lâ yenfau zelceddi minke'l-ceddü.
Sübhânekellâhümme ve bihamdike."
(Allah'ım! Kudretinle
yakalar olduğun her şeyin kötülüğünden, Kerim olan zatına ve Kur'amna
sığınırım. Allah'ım, Sen borcu ve günahı kaldırırsın. Senin ordun perişan
olmaz, va'dın da bozulmaz. Şeref ve varlık sahibine, varlığı fayda vermez;
şeref ve mevki ancak Sendendir. Allah'ım, Sana hamdederek Seni noksanlıklardan
tenzih ederim.”[69]
243-
Enes'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, demiştir ki, Resûlüllah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem yatağına girdiği zaman şöyle derdi:
"Elhamdü
lillâhi'îlezîeî'amenâ ve sekânâ ve kefânâ ve âvânâ fekem mimmen lâ kâfiye lehû
ve lâ mu'viye."
(O Allah'a hamd olsun
ki, bize yedirdi, bize içirdi,bizden kötülükleri kaldırıp ihtiyaçlarımızı
giderdi ve bizi korudu. Nice kimse vardır ki, onun ihtiyacını gideren yok, onu
koruyucu yok...)"[70]
244- Hasen
bir isnadla Ebû Züheyr EI-Enmâri diye çağrılan Ebu'I-Ezherî'den (Radıyallahu
Anh) rivayet edildiğine göre, demiştir ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve
Sellem, gece yatağına girdiği zaman şöyle söylerdi:
"Bismillâhi
vada'tü cenbî. Allâhümme'ğfir zenbî ve ahsi'şeytânî ve fükke rihânı vec'alnî
finnediyyil'a'Iâ"
(Allah'ın ismiyle
yanım üzere yattım. Allah'ım, günahımı bağışla, şey- tanımı kov, üzerimdeki
Allah ve kul haklarını kaldır, beni en yüksek mec-listekiler (melekler
topluluğu) arasına koy."'[71]
245 Nevfel
El-Eşca'îden rivayet edildiğine göre, demiştir ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi
ve Sellem bana şöyle buyurdu:
"Kâfinin sûresini
oku sonra onun arkasından uyu; çünkü o, şirkten kurtuluşu gerektirir. "[72]
246- Ebû
Ya'Iâ El-Mevsılfnin Müsned'inde, İbni abbas'dan (Radıyallahu Anhüma) rivayet
ettiğine göre Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
"Size bir söz
göstereyim mi ki, Sizi Allah Azze ve Celle'ye şirk koşmaktan kurtarsın!:
Uyuyacağınız zaman Kâfirûn sûresini okuyunuz."
247- Irbâz
ibni Sâriye'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre: "Peygamber
Sallallahu Aleyhi ve Sellem uykudan önce, teşbihleri (Sübhânellah, elhamdü
Iillâh, Aîlâhu Ekber sözlerini) okurdu. "[73]
248- Hazreti
Aişe'den (Radıyallahu Anha) rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:
"Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Beni İsrâîl [74] ve
Zü-mer sûrelerini okumadıkça uyumazdı." Tirmizî demiştir ki, bu Hasen hadîs
dir.
249- İbni
Ömer'den (Radıyallahu Anhüma) sahîh isnadla rivayet edildiğine göre, demiştir
ki; "Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem yatağına girdiği zaman şöyle
derdi:
"Elhamdü
lillâhillezî kefânî ve âvânî ve et'amenî ve sekânî vellezîmenne aîeyye
feefdale. Velîezî a 'tanı feeczele. Elhamdü lilîâhi alâ külli hâl. Allâhümme
rabbe külli şey'in ve melîkehu ve ilahe küll işey'in. Eûzü bike minennâr."
(O Allah'a hamd olsun
ki, ihtiyaçlarımı giderdi, beni barındırdı, beni yedirdi, beni içirdi. O
Allah'dır ki, bana ihsan etti de artırdı, yine bana verdi de çoğalttı. Her
halde Allah'a hamd olsun. Ey her şeyin yaratıcısı ve mâliki ve her şeyin İlâhı
olan Allah'ım! Cehennemden Sana sığını-nm)."[75]
251- Ebû
Saîd El-Hudrî'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, Peygamber
Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Kim yatağına girdiği zaman üç
kez şunu söylerse, günahları deniz köpüğü kadar, yıldızların sayısı kadar,
kumsal yerin kumlan sayısı kadar ve dünya günleri sayısı kadar daahi olsa,
Allah' Teaîâ onun günahlarım bağışlar:
"Estağfirullâhellezî
lâ ilahe illâ hüve'l -hayye'l-kayyûme ve etûbü ileyh."
(Öyle bir Allah'dan
mağfiret dilerim ki, O'ndan başka ilâh yoktur. Hayy'dır (hayat sahibidir),
Kayyûm'dur (her şeyi tasarruf ve idare edendir)."[76]
251-
Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in ashabından ve Eşlem kabilesinden bir
adamdan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:
"Ben, Resûlüllah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanında oturuyordum. Bir de, Peygamberin
ashabından bir adam gelip dedi ki, bu gece ısınldım ve sabaha kadar uyuyamadım,
peygamber sordu:
- Neydi o? adam;
- Akrebdi (ısıran), dedi. Peygamber ona şöyle
buyurdu:
- Keşke gecelediğin
zaman şu sözleri söyleyeydin, Allah'ın izni ile sana hiç bir şey zarar
veremezdi:
"Büzü
bikelimâtiHâhittâmmeti min şerri ma halaka."
(Allah'ın yarattığı
şeylerin kötülüğünden, Allah'ın Kur'ân'ına sığınırım)"[77]
252-
Enes'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre: "Peygamber Sallallahu
Aleyhi ve Sellem bir adama, yatağına gireceği zaman Haşir sûresini okumayı
tavsiye etti ve buyurdu: Eğer (okuduğun gece) ölürsen, şehid ölürsün, (Ravi
şübhelenerek) yahud Peygamber: Cennet ehlinden olursun, buyurdu, (şeklinde
rivayet etti)."[78]
253- Ibni Ömer'den (Radıyallahu Anhüma) rivayet
edildiğine göre: "Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir adama, yatağına
girdiği zaman şöyle demesini emretti:
''Allâhümme ente
haîakte nefsi ve ente teteveffâhâ leke memâtüha ve mahyâhâ. İn ahyeyîehâ
fahfezhâ ve in emettehâ fağfir lehâ. Allâhüm-me innî es'elüke'l-âfiyete."
(Allah'ım! Sen benim
nefsimi yarattın ve Sen onu öldürürsün. Onu öldürmek ve diriltmek Sana aittir.
Onu diriltirsen, onu koru ve eğer öldürür sen, ona mağfiret et. Allah'ım! Ben
Senden afiyet isterim).”[79]
İbni Ömer demiştir ki,
ben bunu Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sel-Iem'den işittim.
254- sahîh isnadlarla.Ebû
Hüreyre'den rivayet edildiğine göre, bu hadîs, Ebû Bekir'in (Radıyallahu Anh)
kıssası münasebetiyle' "Sabah ve Akşam ne Söylenir" bölümünde,
kitabımızda başta zikredilmişti:
"Allâhümme
fâtm's-semâvâti ve'1-arzı, âlimü'î-ğaybi veşşehâdetirabbe külli şey'in ve
melîkehû. Eşhedü en lâ ilahe illâ ente. Eûzü bike min şerri nefsi ve
şerri''ş-şeytâni ve şirkihî."
(Ey gökleri ve yeri
yaratan, gaybi ve hazırı bilen, her şeyin sahibi ve Rabbı olan Allah! Senden
başka ilâh olmadığına şahidlik ederim. Nefsimin şerrinden, şeytanın şerrinden
ve şirkinden Sana sığınırım). Bu sözleri, sabahladığın, akşamladığın ve
yattığın zaman söyle."[80]
255- Şeddad
ibni Evs'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, demiştir ki, Resûlüllah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
"Yatağına girdiği
zaman, Allah Teâlâ Hazretlerinin kitabından bir sûre okuyup yatağına sığınan
bir müslümana, Allah bir melek vekil eder de, o melek, müslüman ne zaman
uyanırsa, uyamncaya kadar ona zarar verecek şeyi ona yaklaştırmaz. "[81]
256-
Câbir'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, Resûlüllah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "İnsan yatağına girdiği zaman, bir
melekle bir şeytan ona doğru koşuşur. Melek der ki, Allah'ım hayırla
sonuçlandır. Şeytan ise, kötülükle sonuçlandır, der. Adam, eğer Allah Tealâ'yi
zikreder, sonra uyursa, melek onu koruyarak geceler."[82]
257-
Abdullah ibni Amr ibni'l-As'dan (Radiyallahu Anh) rivayet edildiğine göre,
demiştir ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, uyku için yattığı zaman
şöyle derdi:
"Allâhümme
bismike rabbî vada'tü cenbî, fağfir lî zenbî." (Ey yaratıcım olan
Allah'ım, Senin adınla yanım üstü yattım. Benim günâhımı bağışla)[83]
258- Ebû
Ümâme'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, demiştir ki, Peygamber
Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle buyurduğunu işittim: "Kim abdestli
olarak yatağına girer de, ona uyku basıncaya kadar Azız ve yüce olan Allah'ı
zikrederse, gece yatağında öteye beriye döndüğü her an içinde dünya ve ahiret
hayırlarından kendisine verilmesini Azız ve Yüce Allah'dan istediği takdirde,
Allah, o istediği şeyi ona ve-rir."[84]
259- Hazreti
Aişe'den (Radıyallahu Anha) rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
"Resûlüllah
sallallahu Aleyhi ve Sellem, yatağına girdiği zaman şöyle derdi:
"Allâhümme
emti'nî bisem’i ve basarı vec'alhümâ elvârise minnî, ven-surnî alâ adüvvî ve
erinî minhu se'rî. Allâhümme inni eûzü bike min ğâ-lebetiddeyni ve mine'1-cûi
feinnehû pi'seddacîu
(Allah'ım, kulağımla
ve gözümle beni faydalandır ve onları bana bağışla. Beni düşmanım üzerine muzaffer
kıl ve ondan intikamımı bana göster. Allah'ım, borcaltına kalmaktan, açlıktan
Sana sığınırım; zira açlık ne kötü bir düşüştür!.."[85]
Alimler demişlerdir
ki, metinde geçen "Kulağımı ve gözümü bana varis kıl" sözünün
manası, ben ölünceye kadar onları sağlam ve kusursuz bırak demektir. Bir
kısmına göre de mana şudur: Yaşlılıkla azaların ve diğer hislerin zayıfladığı
sırada onları kuvvetli ve sağlam bırak, yani diğer azaların kuvveti üzerine
onları varis kıl ve geri bırak demektir. Bir de mana şudur denildi: kulağımı
işitilen şeylere ve kendileriyle amel edilenlere bir muhafaza yap. Gözün varis
kılınması da, gördüğü şeylerden ibret alması demektir.
Bir rivayette de:
"Vec'alhülvarise minnî" şeklinde müfred olarak geçer. Buna göre,
faydalanmayı bana varis kıl, manası kasdedilir.
260- Hazreti
Aişe'den (Radıyallahu Anha) rivayet edildiğen göre, şöyle demiştir:
"Resûlüllah
SaîbJahu Aleyhi ve Sellem ile ben arkadaş olahdan itibaren dünyasını
değişinceye kadar, şu şeylerden Allah'a sığmmadikça uyumazdı: Korkaklıktan,
tenbellikten, usançlıktan, cimrilikten, yaşlılık belâsından, mal ve aile
hakkında kötü manzaradan, kabir azabından, şeytandan ve onun
şirkinden..."[86]
261- Hazreti
Aişe'den rivayet edildiğine göre, kendisi uyumak istediği zaman şöyle derdi:
"Allâhümmeinnîes'elükerü'yâsâlihaten,
sâdıkatenğayrekâzibetin, nâfiaten ğayre zarretin."
(Allah'ım, ben senden
salih ve yalancı olmayan sadık ve zarar vermeyen faydalı bir rüya
istiyorum)." Hazreti Aişe bu sözleri söylediği zaman, yanındakiler
bilirlerdi ki, sabah oluncaya veya gece uyamncaya kadar artık konuşmayacaktır.[87]
262- Hazreti
Ali'den (Radiyallahu Anh) şöyle dediği rivayet edilir.
"Bakara sûresinin
sonundan üç ayet okumadıkça, akıllı bir kimsenin uyuyacağını sanmıyorum."
Buharı ve Müslim'in şartı üzere, isnadı sahîhdir.
Yine Hazreti Ali'den
rivayet edilmiştir: İslama giren akıl sahibi bir kimseyi sanmıyorum ki,
"Ayete'I-kürsi"yi okumadıkça uyumuş olsun.
İbrahim Naha'î'den
rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
Kendileri yataklarına
girdikleri zaman, ashab onlara "Muavvizeteyni" Nâs ve Felak
sûrelerini okumalarını onlara öğretirlerdi. Bir rivayette de, şu sûreleri her
gece üç defa okumalarını müstehab görürlerdi: İhlâs, Fe-lâk ve Nâs sureleri...
Müslim'in şartı üzere isnadı sahîhdir.
Bil ki, bu bölümle ilgili
olan hadîsler ve eserler çoktur. Ancak bizim zikrettiklerimiz, onlarla amel
edecek kimse için kâfidir. Okuyup faydalanmak isteyene usanç getirmemek
korkusuyla bunlardan fazlasını kaldırdık. En iyi bilen Allah'dır. Bu bölümde
zikredilen duâ ve zikirlerin hepsini insanın yerine getirmesi en uygunudur.
Eğer imkân bulamıyorsa, en önemlilerinden yapabileceği kadarı ile yetinir.
263- Sağlam
bir isnadla Ebû Hüreyre'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, Resûlüllah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
"Kim bir yerde
oturur da Allah'ı orada anmazsa, Allah'dan onun aleyhine bir noksanlık olur.
Kim de bir yatakta yatar da, Allah Tealâ'yi orada anmazsa, Allah tealâ'dan ona
bir noksanlık olur."[88]
Bil ki, gece uykudan
uyanan iki durumda olur: Birincisi, artık bundan sonra uyuyamaz. Böyle bir
kimsenin zikirlerini kitabın başında anlattık. İkincisi, uyandıktan sonra
uyumak isteyen kimsedir. İşte bu kimse için, uyku kendisini bastırmcaya kadar
Allah Tealâ'yi zikretmek müsta-habdır. buna dair çok zikirler
nakledilegelmiştir. Bunlardan bir kısmını daha önceki bölümde (35-40 sayılı
hadîslerle) belirtmiştik. Buharî'nin sa-hîh'inde rivayet ettiğimiz şu hadîsler
bunlardandır:
264- Ubâde
ibni's-Sâmit'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, Peygamber
Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:
"Kim gece uykudan
uyanır da:
"Lâ ilahe
illâllâhu vahdehû lâ şerîke îehu, Lehu'î-müîkü ve îehu'l-hamdü ve hüve alâ
külli şey'in kadîr. Ve'1-hamdü lillâhi ve sübhânellâhi ve. lâ ilahe illâllâhu
vallâhu ekber, ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ bilîâh."
(Allah'dan başka ilâh
yoktur, yalnız O vardır, O'mın ortağı yoktur. Mülk O'nundur, hamd da O'nadır.
O, her şeye kadirdir. Hamd Allah'a mahsustur, Allah her noksan şeydan
münezzehtir, ÂUah'dan başka ilâh yoktur. Allah her şeyden büyüktür. İbâdetlere
güç yetirmek ve kötülüklerde» korunmak, ancak Allah'ım kudret ve kuvveti
iledir) der ve sonra: "Allahümmeğfirli” (Allah'ım besii bağışla) derse,
yaftud daâ yaparsa, emin
için kabul olunur.
Kalkar abdest alır da namaz kılarsa, namazı kabul olunur."[89]
265- Hazreti
Aişe'den (Radıyallahu Anha) Sahih bir isnadla rivayet edildiğine göre, demiştir
ki: "Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Seilem gece uykudan uyanınca şöyle
derdi:
"Lâ ilahe illâ
ente, sübhâneke, Allâhümmeğfiruke lizenbî, ve es'elü-kerahmeteke.
Allâhümmezidnîilmen velâ tüziğkalbîba'deizhedeytenî ve heb lî min ledünke
rahmeten inneke ente'l-vehhâb."
(Senden başka ilâh
yoktur. Seni noksanlardan tenzih ederim. Allah'ım, günahım için Senden
mağfiret dilerim ve Senin rahmetini isterim. Al-Iah'ım, bana ilim artır ve bana
hidâyet verdikten sonra kalbimi kaydırma. Katından bana rahmet bağışla;
muhakkak ki Sen çok bağışlayansın)"[90]
266- Hazreti
Aişe'den (Radıyallahu Anha) rivayet edildiğine göre, Resûlüllah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem'i kasdederek demiştir ki; geceleyin uykudan uyandığı zaman
şöyle derdi:
"Lâ ilahe
illâllâhu'l-vâhidü'l-kahhâr. Rabbü's-semâvâti ve'1-arzı ve mâ beynehumâ
el-azîzü'1-ğaffâr."
(Semâvat ve arzın
Rabbı olan, her şeye galib bulunan yalnız bir Allah'dan başka ilâh yoktur.
Azîz ve Gaffar olan Allah, Semâvat ve arz arasında onların da Rabbıdır)"[91]
267- Ebû
Hüreyre'den (Radıyalllahu Anh) zayıf bir isnadla rivayet edildiğine göre,
Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle dediğini işit-miştir:
"Azîz ve Yüce
olan Allah, müslüman kuluna gece uykusundan canım geri verir de» kul teşbih
yaparsa (Süöhâneİlah, derse). Aiîah'dan mağfiret dilerse (Estağfirullah, derse)
ve Allah'a duâ ederse, ondan kabul ol-
nur."[92]
268- îyi bir
isnadla Ebû Hüreyre'den (Radıyallahu Anh) rivayet edil-diğine göre, demiştir
ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
"Sizden biriniz
gece yatağından kalkar da sonra o yatağa (yatmak üzere) dönerse, o yatağı
eteğinin ucu ile üç defa çırpsın; çünkü insan bilmez ki, kendisinden sonra
yerine geçen nedir. Yatınca da şöyle desin:
"Bismikellâhümme
vada'tü cenbî ve bike erfa'uhû. İn Emsekte nefsî ferhamhâ ve in rededtehâ
fahfezhâ bimâ tahfezu bihîibâdeke's-satihîn."
(Allah'ım, Senin
adınla yanım üzere yattım. Onu Senin kuvvetinle kaldırırım. Eğer benim canımı
alırsan, ona rahmet et ve eğer onu geri verirsen (uyandırırsan), salih
kullarını koruduğun gibi onu koru."[93]
Ebû'd-Derda'dan
nakledildiğine göre, Kendisi gece ortasında uykudan kalktığı zaman şöyle
derdi:
"Gözler uyudu,
yıldızlar battı; sen ise Allah'ım, Hayy'sın, Kayyüm'-sun (Hayat sahibisin her
şeyi tedbir ve idare edensin)."[94]
269- Zeyd
ibni Sabit'den Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:
"Bana isabet eden
uykusuzluktan Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e şikâyet ettim de, bana
dedi ki şöyle şöyle:
"Allâhümme
ğâiretu'n-nücûmu ve hedeeti'l-uyûnu ve ente hayyu'n-kayyûmun. Lâ te'huzuke
sinetün ve lâ nevmün. Yâ hayyu yâ kayyûmu, eh d i'leylî ve enim aynî."
(Allah'ım, yıldızlar battı, gözler uyudu. Sen
ise Hayy'sın , Kayyûm'sun, Seni ne uyku tutar, ne de dalgınlık. Ey Hayy ve Kayyûm
(Allah)! Gecemi sakin yap ve gözümü uyut)" Ben bunu söyledim de, Azız ve
Yüce olan Allah, içinde bulunduğum şeyi (sıkıntı ve uykusuzluğu giderdi.)[95]
270-
Muhammed ibni Yahya ibni Habbân'dan rivayet edildiğine göre, "Halid ibni
Velîd'e (Radıyallahu Anh) uykusuzluk isabet etti de bunu Peygamber Saîlallahu
Aleyhi ve Sellem'e şikâyet etti. Peygamber de ona, uyuyacağı zaman, Allah'ın
gazabından, kullarının şerrinden, şeytanların vesveselerinden ve onların hazır
bulunmalarından Allah'ın Kur'anına sığınmasını emretti." Bu hadîs
Mürsel'dir ve Muhammed ibni Yahya tâbiîdir.[96]
271-
Büreyde'den (Radıyallahu Anh) zayıf bîr isnadla rivayet edildiğine göre, şöyle
demiştir:
"Halid ibni
Velid, Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e şikâyette bulunup dedi ki: Yâ
Resûlallah, uykusuzluktan gece uyuyamıyorum? Peygamber Sallallahu Aleyhi ve
Sellem buyurdu: Yatağına girdiğin zaman şöyle söyle:
"Allâhümme
rabbe's-semâvâtisseb'i ve mâ ezallet ve rabbe'l-arezîne ve mâ ekallet, ve
rabbe'ş-şeyâtîni ve mâ edallet, kün lî çâren min şerri halkıke küllihim cemî'an
en yefruta aleyye ehadün minhüm ve en yebgiye aleyye. Azze câruke ve ceîle senâüke ve la ilahe
gayruke ve lâ ilahe illâ ente."
(Ey yedi göğün ve
gölgelendirdiklerinin Rabbı olan, bütün yer küresinin ve taşıdıklarının Rabbı
olan, Şeytanların ve saptırdıklarının Rabbı olan Allah'ım! Bütün yaratıklarının
kötülüğünden beni koru ki, onlardan hiç biri bana taşkınlık yapmasın ve zulüm
etmesin. Sana iltica eden kurtulmuştur. Senin sıfatların yücedir ve Senden
başka ilâh yoktur, ilâh olarak ancak Sen varsın)”[97]
272- Arar
ibni Şuayb'dan rivayet edildiğine göre, Resûlüllah Sallalla-hu Aleyhi ve
Sellem, kendilerine korkudan dolayı şu sözleri öğretirdi:
"Eûzü
bikelimâtillâhi-ttâmmeti min gazabihi ve şerriibââihi ve min
hemezâti'ş-şeyâtîni ve en yahdurûni.
(Allah'ın gazabından,
kullarının kötülüğünden, şeytanların vesvesesinden ve benimle bulunmalarından,
Allah'ın Kur'an'ma (tam kelimelerine) sığınırım."
Ravi demiştir kî,
Abdullah ibni Amr, bu sözleri, çocuklarından mümeyyiz olanlara öğretirdi,
mümeyyiz (iyiyi kötüden ayırabilen) olmayanlar için de, bu sözleri yazar ve
üzerlerine takardık.[98]
İbni Sünnî'nin
rivayetinde şöyledir: "Bir adam, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e
gelip uykusunda korktuğundan şikâyet etti. Bunun üzerine Resûlüllah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem buyurdu ki, yatağına girdiğin zaman şöyle söyle:
"Eûzü
bikelimâtillâhi-ttâmmeti min gazabihî ve min şerri ibâdihî, ve min
hemezâti'ş-şeyâtîni ve en yahdurûnî."
Adam bunu söyledi de,
korkusu ondan gitti."
273- Ebû
Saîd El-Hudrî'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, kendisi Peygamber
Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle dediğim işitti:
"Sizden biriniz
sevdiği bir rüya görürse, muhakkak ki bu, Allah Teâ-lâ'dandır; bundan dolayı
Allah'a hamd etsin ve onu anlatsın." Bir riv-yette de; "Onu ancak
sevdiği kimseye anlatsın ve bunun dışında hoşlanmadığı rüya görürse, muhakkak
şeytandandır, şeytanın şerrinden Allah'a sığınsın ve onu hiç kimseye
anlatmasın; çünkü böyle yaparsa ona zarar vermez. "[99]
274- Ebû
Katâde'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre demiştir ki, Resûlüllah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
"Salih olan rüya,
(diğer bir rivayette de) güzel rüya, Allah'dandır. Hayal ise şeytandandır.
Kim, hoşlanmadığı bir şey görürse, üç kez soluna üfürsün ve şeytandan (Allah'a)
sığınsın, (Eûzü billahi mineşşeytânirra-cîm, desin.) Böylece o rüya, ona zarar
vermez." Bir rivayette de, üfürsün yerine "Tükürsün"
denilmektedir. Bunlardan anlaşıldığına göre, kendisinde tükürük olmayan hafif
üfürme kasdediliyor.[100]
275-
Câbir'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, Resûîüllah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem buyurdu:
"Sizden biriniz,
hoşlanmadığı bir rüya görünce üç kez soluna tükür-sün ve üç kez de, Şeytandan
Allah'a sığınsın ve yatmakta bulunduğu yanından öte yana dönsün."[101]
276- Merfû'
olan (Peygambere nisbet edilip ona yükseltilen) şu hadîsi, Ebû Hüreyre
(Radıyallahu Anh) rivayet etmiştir:
"Sizden biriniz
hoşlanmadığı bir rüya görünce, onu hiç kimseye anlatmasın ve kalkıp namaz
kılsın. "[102]
277- Hz.
Peygamberin şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Sizden biriniz
hoşlanmadığı bir rüya görünce, üç defa tükürsün sonra:
' 'Allah ümme innî
eûzü bike min ameli 'ş-şeytâni ve seyyiâti 'İ-ahlâmi. Feinnehâ lâ tekûnu
şey'en."
(Allah'ım! Şeytanın
işinden ve rüyaların kötülüğünden ben Sana sığınının) desin. Bunu okumakla
kötü rüyanın bir tabir ve önemi kalmaz."[103]
278- İbni
Sünnî'nin kitabından rivayet ettiğimize göre, Peygamber Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'e, rüya gördüm diyen bir kimseye şöyle buyurdular: "Hayır gördün ve
hayır olur." Diğer bir rivayette de şöyle varid olmuştur: "Hayıra
kavuşasın ve kötülükten korunasın. Bize hayır olsun, düşmanlarımıza kötülük...
Harnd, alemlerin Rabbı olan Allah'a mahsustur." dedi.
279- Ebû
Hüreyre'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre Re-sûlüllah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem buyurdu: "Gecenin son üçte biri kalınca, Rabbımız
(Allah'ın rahmeti) aşağıda semaya iner derki: Yok mu bana duâ eden, duasını
kabul edeyim. Yok mu benden isteyen, istediğini vereyim. Yok mu benden mağfiret
dileyen, onu bağışlayayım!..." Müslim'in rivayeti de şöyle:
"Allah Sübhânehu
ve Teâlâ'nm rahmet ve melekleri), her gecenin ilk üçte biri geçince aşağı
semâya inip der ki: Ben Melik'im, ben Melik'im (her şeyin sahibi ve
mutasarrıfıyım). Kim var bana duâ eden, duasını kabul edeyim, kim var benden
isteyen, istediğini vereyim. Benden mağfiret dileyen kim var, onu
bağışlayayım!.. Fecir aydmlamncaya kadar böyle
devam eder." Bir
rivayette de: "Gecenin bir kısmı veya üçte ikisi geçince"
şeklindedir.[104]
280- Amr ibn
Abese' (radıyallahu Anh) den rivayet edildiğine göre, kendisi Peygamber
Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle buyurduğunu işit-miştir:
Allah'ın rahmetinin
kula en yakın olduğu zaman, gecenin son vaktidir. Bu saatte Allah Tealâ'yi
zikredenlerden olmaya gücün yetiyorsa, ol (bunu yap)."[105]
281- Câbir
ibni Abdullah'dan (Radıyallahu Anhüma) rivayet edildiğine göre demiştir ki,
Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle buyurduğunu işittim:
"Gecede bir vakit
vardır ki, kul o vakte denk getirir de, Allah Teâlâ*-dan dünya ve ahiret
işinden hayır dilerse, muhakkak Allah ona dilediğini verir. Bu icabet (duâam
kabul ediliş) vakti her gecede vardır."[106]
Allah Teâlâ buyuruyor:
"En güzel isimler Allah'ındır. O halde bu isimlerle O'na duâ edin."[107]
El-Esmâu'1-Husnâ'yı
Ezberleyenlerin Cennet'e Gireceği:
282- Ebû
Hüreyre'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, Re-sûlüllah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
"Allah Teâlâ'nm
doksan dokuz ismi vardır. Kim bunları ezberleyip sayarsa, cennete girer. Allah
tektir (birdir), teki sever:
O AHah'dır ki, O'ndan
başka ilah yoktur, Rahmân'dır (dünyada her yaratığa merhamet edendir),
Rahîm'dir (ahiretîe yalnız mü'minlere merhamet edendir.), El-Melikü (her şeye
sahib ve mutasarrıftır), El-Kuddûsü
(noksanlık ve hudüs alâmetlerinden münezzehtir), Es-Selâmu (her afet ve
ayibdan selâmet üzeredir), El-Mü'mimı (mucize yaratıp peygamberini doğrulayandır),
El-Müheyminü (yaratıkların bütün ihtiyaçlarını karşılayandır), El-Azîzu (her
şeye galip ve üstündür), El-Cebbâru (kulların işlerini düzeltendir),
El-Mütekebbiru (yegâne
azamet sahibidir), El-Hâliku (yaratıcıdır), El-Bâri'u (yaratıkları illetlerden
kurtarandır), El-Musavviru (Eşyaya şekil verendir), El-Gaffâru (günahları
örtendir), El-Kahhâru (kudreti ile her şeyi emri altında tutandır), El-Vehhâbu
(nimet ve bağışları çoktur), Er-Rezzâku (nzıklan ve sebebleri yaratandır),
El-Fettâhu (yaratıkları arasında hüküm verendir), El-Alîmu (her şeyi bilendir),
EI-Kâbızu (rızkı daraltandır), El-Bâsîtu rızkı genişletendir), El-Hâfidu
(sapıkları alçaltandır), Er-Râfi'u (Mü'minleri yükseltendir), El-Muizzu (kemâle
erdirendir), EI-Müzillü (dereceden düşürendir), Es-Semî'u (her şeyi
işitendir), EI-Basîru (her şeyi görendir), EI-Hakemu (hükmü geçersiz
kılınmayan hâkimdir), Ei-Adlü (tam adalet sahibidir), El-Latîfu (gizli ve ince
şeyleri bilendir), El-Habîru her şeyden haberdar olandır), El-Halîmu
(günahkârlara ceza vermekte acele etmez), El-Azîmu (ululuk mertebelerinin en
üstünde olandır), El-Gafûru (küçük-büyük günahları bağışlayandır), Eş-Şekûru
(az amele çok se-vab verendir), El-Aliyyu (yücelerin yücesidir), El-Kebîru
(yücelik ve azamette en üstün olandır), El-Hafîzu (her şeyi koruyandır),
El-Muğisü (im-dad isteyenlere yardım edendir), El-Hasîbu (muhtaçları mustağnî
kılandır), El-Celîlü (celâl sıfatlan ile vasıflanandır), Kİ - Kerim u (ezelen
ve ebeden kerem sahibidir), Er Rakîbu (her şeyi gözetleyendir), El-Mucîbu (duâ
edenin duasını kabul buyurandır), El-VâsPu (her şeyi ilmi ile kuşatandır),
El-Hakîmu (hikmet sahibidir), El-Vedûdu (kullar için hayır seven ve onlara
ihsan edendir), El-Mecîdu (ikramı bol olan yüce varlıktır), El-Bâ'isü (ölüleri
diriltendir), Eş-Şehîdü (bütün mevcudatın zahirini bilendir), el-Hakku (gerçek
var olan ve hakki izhar edendir), El-Vekılü (kulların ihtiyacını
karşılayandır), El-Kaviyyu (her şeye gücü yetendir), EI-Metînü (kuvveti kesilip
tükenmeyendir), El-Veiiyyü (yardım edendir), El-Hamîdü (hamdedilmeye ve
övülmeye müstahak olandır), ENMuhsî (hiçbirşey kudreti dışında kalmayandır),
El-Mübdi'u (yoktan var edendir), El-Mu'îdü (bir şey yok olduktan sonra onu
yaratandır), El-Muhyî (hayat verendir), EI-Mümîtü (öldürendir), El-Hayyu (hayat
sahibidir), El-Kayyûmu (bizatihi var olup başkasına muhtaç olmayan ve her şey
kendisine muhtaç bulunan varlıktır), El-Vâcidü (dilediği her şeye sahib
olandır), El-Mâcidü (kerem ve şerefi büyük olandır), El-Vâhidü (zâtında birdir
ve eşi yoktur), Es-Samedü (ihtiyaçtan münezzeh olup kendisine daima muhtaç
olunandır), El-Kâdiru (kudret sahibidir), el-Muktediru (Kudretine nihayet
olmayandır),El-Mukaddimu (varlıkları birbiri üzerine takdîm edendir),
El-Muahhiru (varlıkların bir kısmını diğer kısmından sonraya bırakandır),
El-Evvelü (bütün eşyadan önce var olandır), EI-Âhiru (her şey helak olduktan
sonra bakî kalandır), Ez-Zâhiru (sayısız açık delillerle varlığı meydandadır),
El-Bâtınü (varlığının keyfiyeti gözlerden ve idrakten saklı olandır), El-Vali
(Hâkim olandır), El-Müteâli (yüce zatına uygun olmayan her şeyden çok
münezzehtir), El-Bernı (ihsan sahibidir), Et-Tevvâbu (kullarının tevbesini
ziyadesiyle kabul edendir), El-Müntakımu (dilediği kimseye şiddetle azab
edendir), EI-Afuvvü (günahları bağışlayıp silendir), Er-Ra'ûfu (çok şefkatlidir),
Mâlikü'l-Mülki (mülkünde dilediği tasarrufu yapan ve geçerli kılandır),
Zü'1-Celâli ve'1-İkrâmi (yücelik sıfatlarına sahib-dir ve yaratıklara nimet
ikram edendir), El-Muksitu (eziyeti giderip adaleti icra edendir), el-Câmî'u
(Kıyamet günü insanları bir araya toplayandır), El-Ganiyyu (zatında,
sıfatlarında ve işlerinde hiç bir şeye muhtaç olmayandır), El-Muğnî (hikmeti
gereği her şeyden ihtiyacı giderendir), El-Mâni'u (helak ve noksanlık
sebeblerini kaldırandır), Ed-Dârru (zarar veren şeyleri yaratandır), En-Nâfi'u
(faydalı şeyleri yaratandır), En-Nûru (bizatihi zahir olup başkasını yoktan var
edendir), El-Hâdî (dilediği kulunu saadete kavuşturandır), El-Bedî'u (icad
edendir), El-Bakî (üzerine yokluk geçmeyecek şekilde varlığı devam edendir),
El-Vârisu (bütün mahrukat yok olduktan sonra baki kalandır), Er-Reşîdü
(hidâyete erdirendir), Es-Sabûru (âsi ve günahkârları cezalandırmakta acele
etmez)."
"Allah teki
sever" sözüne kadar olan hadîs, Buharî ve Müslim'in rivayetidir. Ondan
sonrası, Tirmizî ve başkasının rivayeti olup hasen hadîstir.
Hadîsi şerifin
başında: Allah'ın güzel isimlerini "thsâ eden = onları sayan"
sözündeki "İhsâ" kelimesinin manası onları ezberlemektir; Buharî ve
çok kimseler onu böyle tefsir etmişlerdir. Sahîh'de olan bir rivayette:
"kim bunları ezberlerse, cennete girer" ifadesi de bu manayı kuvvetlendirmektedir.
Denilmiştir ki, bunun manası, Esma-i Hüsna'mn manalarını bilen ve onlara iman
eden cennete girer, demektir, bir de, bunlarla amel etmek şartı ile alışkanlık
elde eden ve manalarını güzel gözeten cennete girer şeklinde
manalandırılmıştır.
[1] Kur'ân-ı Kerim. Tâhâ Sûresi: 130
[2] Kur'ân-ı Kerim. Gâfir (Mü'min) Sûresi: 55
[3] Kur'ân-ı Kerim, A'raf Sûresi: 205
[4] Kur'ân-ı Kerim, En'am Sûresi: 52.
[5] Kur'ân-ı Kerim, Nûr Süresi: 36.37.
[6] Kur'ân-i Kerim, Sâd Sûresi: 18.
[7] Buhârî. Tirmizî. Nesâî.
[8] Müslim. Ebû Dâvud. Buhârî.
[9] Tirmizî. Ebû Dâvud. Nesâî. (Tirmizî demiştir ki, bu
sahih ve hasen hadistir.)
[10] Tirmizî. Ebû Dâvud. tbn-i Mâce. Nesâî. (Tirmizî
demiştir ki, bu hasen bir hadîstir.)
[11] Müslim. Ebû Dâvud. Nesâî. Hâkim.
[12] Müslim, Ebû Dâvud, Tirmizî, Nesâî.
[13] Müslim, İbn-i Sünnî.
Müslim, bunu, Hakîm'in kızı Havle'nin (Radıyallahu Anha) hadisine
bitiştirerek böylece anlatmıştır.
[14] Tirmizî. Ebû Dâvud. Neseî Ahmed b. Hanbel. Buharı,
Edebü'l-Müfred'de. (Tirmizî demiştir ki, bu hasen hadistir, sahihtir.)
[15] Ebü Dâvud.
[16] ) Ebû Dâvud. Tirmizî. îbn-i Mâce. Nesâî.
Tirmizî demiştir ki, bu hasen bir hadistir, sahihdir. Tirmizî'nin
naklettiği lâfızlar bundan ibarettir. Ebû Davud'un rivayetinde ise: "Ona
büyük belâ isabet etmez." ifadesi vardır.
[17] Tirmizî. Ebü Dâvud. Nesâî. Müstedrek.
[18] Ebû Dâvud. Nesâî. Ahmed b. Hanbel.
[19] Ebü Dâvud. Nesâî.
[20] Ebû Dâvud. Nesâî, İbn-i Mâcs, Müstedrek. (Hakim Ebü
Abdullah da demiştir ki, bu, isnadı sahih olan bir hadîstir.
[21] Ebü Dâvud. Nesâî.
[22] Ebû Dâvud. îbn-i Mâce. Nesâî.
[23] Ebû Dâvud.
[24] Ebû Dâvud, Nesâî, İbn-i Sünnî.
[25] Ebû Dâvud. Ebû Dâvud, bu hadîsi zayıf gostermedi ise
de, Buharı, Tarihi Kebîr'inde ve Kitaba'z-Zuafa adlı eserinde bunu zayıf kabul
etmiştir.
[26] Ebû Dâvud. Nesâî.
[27] Ebü Dâvud.
[28] İbn-i Sünnî. Taberânî. Nesâî. Ahmed b. Hanbel.
[29] İbn-i Sünnî
[30] Tirmizi . ibn-i Sünni Darimi
[31] Kur'ân-ı Kerim Mü’minün Sûresi' 115
[32] İbn-i Sünnî
[33] İbn-i Sünnî.
[34] İbn-i Sünnî, Nesâî. Hâkim.
[35] İbn-i Sünnî.
[36] İbn-i Mâce. ibn-i Sünnî.
[37] İbn-i Sünnî. Dârimî.
[38] Tirmizî. İbn-i Sünnî.
[39] İbn-i Sünnî.
[40] İbn-i Sünnî.
[41] İbn-i Sünnî. Ebû Dâvud.
[42] Tirmizi . İbn-i Sünnî. Zayıf İsnadla.
[43] İbn-i Sünnî. Tâberânî.
[44] İbn-i Sünnî. Zayıf bir isnadla.
[45] İbn-i Sünnî. Zayıf isnadla.
[46] İbn-i Sünnî.
[47] İbn-i Sünnî. Zayıf isnadla.
[48] Tirmizî. (Tirmizî, bu hasen hadîstir, dedi.)
[49] Kuı'ân-i Ksmn, Tâ-hâ Sûresi: 130
[50] Kur’an-ı Kerim, Mii'min Sûresi: 55
[51] Kur'ân-ı Kerim, A'raf Suresi: 205
[52] Kurân-i Kerim, Nûr Süresi: 36
[53] İbn-i Sünnî. Ebü Dâvud. Zayıf isnadla.
[54] Ebû Dâvııd. Tirmizî.
[55] İbn-i Sünnî.
[56] Tirmizî.
[57] Ebû Dâvud. Nesâî. İbn-i Sünnî.
[58] Ebû Dâvud. Tirmizî. Nesâî. Tirmizî demiştir ki, bu,
hasen bir hadîstir.
[59] Kur’an-ı Kerim,
Âl-i İmran Sûresi: 190
[60] Buhârî. Müslim.
[61] Buhârî. Müslim. Ebu Davud Tirmizi.
[62] Buhârî. Müslim. EbÛ Dâvud. Tirmizi
[63] Buhârî. Müslim.
[64] Buhân ve Müslim. Ebû Davud. Tirmizî.
[65] Buhârî. Müslim. Ebû Dâvud. Tirmizî.
[66] Buhârî.
[67] Ebû Dâvud. Tirmizî. Nesâî. İbn-i Mâce.
[68] Müslim. Ebû Dâvud. Tirmizî. Nesâî. ibn-İ Mâce.
[69] Ebû Dâvud, Nesâî.
[70] Müslim.Ebû Dâvud. Tirmizî. Tirmizi demiştir ki
,bu hadîs hasen'dir, sahîh'dîr
[71] Ebu Dâvud.
[72] Ebû Dâvud. Tirmizî. Nesâî. îbn-i Hibbân.
[73] Ebü Dâvud. Tirmizî. Tirmizî demiştir ki bu hadîs
Hasen'dir.
[74] Beni İsrail sûresinin bir adı da "lsrâ
süresidir.)
[75] Ebü Dâvud. Nesâî. Hadis Hasen'dir.
[76] Tirmizi
[77] Ebû Davud. îbn-i Mâce.
[78] İbn Sunni
[79] Müslim.
[80] Ebû Davud. Tirmizi
[81] Tirmizî. İbni Sünnî. Bu hadisin isnadı zayıftır.
[82] İbn-i Sünnî. Nesâî. Hâkim. İbn-i Hibban,
[83] İbn-i Sünnî.
[84] İbn-i sünnî.
[85] İbn-i Sünnî
[86] İbn-i Sünnî.
[87] İbn-i Sünnî.
[88] Ebü Dâvud. Nesaî, El-Kübrâ'da.
[89] Buhârî. Tirmizi. Ebü Davud.
[90] Ebû Davud.
[91] İbn-i Sünnî- Nesai. Hâkim.
[92] İbn-i Sünnî.
[93] Tirmizî. tbn-i Mâce, İbn-i Sünnî. (Tirmizî. îbn-i
Sünnî. (Bu hadîsin isnadı zayıftır.)
[94] Muvatta'.
[95] İbn-i Sünnî.
[96] İbn-i Sünnî.
[97] Tirmizî.
[98] Ebû Dâvud. Tirmizî. îbn-i Sünnî. Ahmed b. Hanbel.
Hâkim, e1-Müstedrek'de. (Tirmizî demiştir ki, bu hadis hasendir.)
[99] Buhârî.
[100] Buhârî. Müslim.
[101] Müsüm. Ebû Dâvud.
[102] Tirmizî.
[103] İbn-i Sünnî.
[104] Buhari. Müslim.
[105] Ebü Dâvud. Tirmizi.
[106] Müslim.
[107] Kur'ân-ı Kerim, A'raf Sûresi: 180.