17-
YOLCULUĞA ÇIKANIN OKUYACAĞI DUALAR VE ZİKİRLER
-(Allah'dan
hayır istemek ve danışmak)
Yolculuğa
Karar Verdikten Sonra Yapılacak Dualar Ve Zikirler
Evinden
Çıkmak İsteyenin Yapacağı Dualar Ve Zikirler
Evden
Çıkarken Okunacak Dualar Ve Zikirler
Yolcunun
Vedalaşırken Okuyacağı Dua:
Hayırlı
Kimselerden Duâ Ve Öğüt İstemek.
Hayvana
Veya (Bir Vasıtaya) Binince Okunacak Duâ
Bir
Gemiye Binince Okunacak Duâ
Vasıtaya
Veya Bineğe Binilirken Okunacak Duâ
Yolculukta
Duâ Etmek Mestahabdır
Hayvanı
Ürküp Kaçan Kimsenin Okuyacağı Duâ
Serkeş
Olan Hayvan Üzerinde Okunacak Duâ
Bir
Kasabaya Girmeyi İstesin Yahut İstemesin Onu Görünce Yolcunun Okuyacağı Dualar
İnsanlardan
Yahut Başka Şeyden Korkunca Okunacak Duâ
Cin
Ve Şeytanlar Şekillere Bürünerek Yolcuya Göründüklerinde Okunacak Duâ
İnsanın
Bir Yerde Konaklayınca Okuyacağı Dualar
Seferden
(Yolculuktan) Dönünce Okunacak Duâ
Misafirin
Sabah Namazından Sonra Okuyacağı Dualar
Memleketini
Görünce Okunacak Duâ
Seferden
(Yolculuktan) Dönüp De Evine Girince Okunacak Duâ
Yolculuğundan
Dönen Kimseye Okunacak Duâ
Savaştan
Dönen Kimseye Okunacak Duâ
Hacdan
Dönen Kimseye Okunacak Duâ Ve Hacının Okuyacağı Duâ
Bil ki, ikamet halinde
olan kimse için gece-gündüz ve değişik hallerde müstahab olan daha önce
belirttiğimiz zikirler, yolcu için de yine müsta-habdır. Ayrıca bu bölümle ilgili
zikirler vardır ki, onlar maksada göre dağınık ve gerçekten çoktur. Ben
Allah'dan yardım dileyerek ve O'na güvenerek Allah Tealâ'nın izni ile bu
zikirlere uygun bölümler ayırarak onları özetleyeceğim,
Bil ki, kalbine
yolculuğa çıkmak düşüncesi kime gelirse, bu konuda na-sihatına güvendiği
duygulu ve anlayışlı bildiği din ve bilgisine güvendiği kimseye danışması
müstahabdır. Allah Tealâ şöyle buyurmuştur:
"(Ey Peygamber,
yapılacak) işler hakkında sen mü'minlerle istişare et "[1]
İstişarenin gereğine dair deliller çoktur. İstişarede bulunur da onu iyi
görürse, bunun için yüce olan Allah Tealâ'ya istiharede bulunur. Şöyle ki,
farz namazdan başka iki rekât namaz kılar ve daha önce bölümünde yazdığımız
istihare duasını okur. Bu istiharenin delili de, Buhârî'nin sahihinden
nakledilen geçmiş hadistir. Burada duanın edeblerini ve bu namazın şeklini
takdim ediyoruz. Allah en iyi bilendir.
Yolculuk niyeti
kesinleşince şu işleri başarmaya önem vermelidir: Yapılması gerekli olan
şeyleri tavsiye ve vasiyyet etmelidir. Yapacağı vasiyet için şahid
bulundurmalı. Arkadaşlık yaptığı yahut işkurduğu kimselerle helallaşmalidır.
Ana-babasının ve hocalarının rızasını ve iyi ve şefkatli kimselerin duasını
almalıdır.
Bütün günahlardan ve
aykırı hareketlerden Allah'a tevbe eder ve O'-ndan mağfiret diler. Yolculuk
için Allah'dan yardım ister. Yolculukla ilgili olan lüzumlu şeyleri öğrenmeye
gayret göstermelidir.
Eğer savaş için yola
çıkılıyorsa, savaşçının muhtaç olduğu muharebe işlerini ve duaları, ganimet
işlerini, savaştan kaçmanın büyük günahlardan olduğunu ve buna benzer şeyleri
öğrenmeye gayret etmelidir.
Eğer Hac ve-Ömre işi
için yola çıkıyorsa, hac ibâdetlerini öğrenir yahut bununla ilgili bir kitab
yanında bulundurulur. Hem öğrenir, hem de yanında kitab bulundurursa, daha iyi
olur. Savaş için yahut başka bir iş için yola çıkan kimse de böyle yapmalıdır.
Muhtaç olduğu
bilgileri öğrenmek için yanında bir kitabın bulunması iyi olur. Eğer tüccar
ise, ticaretin sahih ve haram olan işlerini, mubah ve mekruh olan halleri ve
tercih sebeblerini öğrenir, Eğer insanlardan ayrı olarak ibâdet maksadı İle
yolculuğa çıkmışsa, din konusunda ihtiyaç duyulan şeyleri öğrenir. En önemli
olan da bunu yapmaktır. Eğer sefere çıkan avcılardan biri ise, avcıların
muhtaç olduğu şeyleri yanında bulundurduğu kitabdan öğrenir. Avlanması haram
olan ve helâl olan hayvanlar, helâl olan ve haram olan av aletleri, boğazlanmaları
şart olan hayvanların hangileri olduğu, köpek veya merminin öldürdüklerinde
hangilerinin yeterli olduğu ve bunlar gibi benzeri meseleleri öğrenmiş olur.
Eğer yola çıkan kimse
çoban ise, yalnız başına sefere çıkan gibi din işlerini ve insan haklarını,
hayvanlara yumuşak davranıîmasını, hayvanları iyi gözetip onlara güzel
bakmasını bu hususta dikkatli olmasını Öğrenir. Hayvan sahihlerinden, ihtiyaç
duyulduğu zaman hayvan kesebüme iznini de almalıdır.
Eğer bir devlet
başkanından diğer bir devlet başkanına yahut benzeri bir kimseye elçi olarak
gönderilmişse büyüklerle konuşma âdabı ile ilgili şeyleri öğrenmeye önem
gösterir ve yapılacak konuşmalarda verilecek cevaplan, ziyafet ve hediyelerden
helal olan ile helâl olmayanı, gözetilmesi gerekli tavsiyeleri, gizli şeylerden
hangilerinin açıklanacağını, hile ve aldatma yapılmayacağım, vefasızlığa
sebebiyet verecek haram şeylerin ne olduğunu ve bunlar gibi benzeri işleri
öğrenir. Eğer ahş-veriş için yahut ödünç işi için yahut diğer işler için vekil
ise, yapacağı işlerle ilgili meseleleri öğrenir. Satın alınması caiz olan ve
caiz olmayan şeyleri, satılması caiz olan ve olmayan mallan, tasarrufta
bulunacağı ve bulunamayacağı şeyleri, şahid tutmanın nerede şart olduğunu ve
nerede buna gerek olmadığını, hangi seferlere çıkıp çıkmayacağını öğrenir.
Bütün isimleri geçen şu kimselerin deniz ahvalini bilip deniz yolculuğu yapılıp
yapılamayacağını tayin edebilmelidirler. Andığımız bu meselelerin hepsi fıkıh
kitabla-rında vardır. Bunları bir araya getirip toplamak şu kitabımız için
uygun değildir. Çünkü burada benim maksadım özellikle zikirleri anlatmaktır. Bu
bilgileri öğrenmek, bu kitabın başında söylediğimiz gibi, zikirlerin gereği
olan şeylerdir.
Allah'dan başarı ve
kendim için, dostlarım için, bütün müslamanlar
için hayırlı akıbet dilerim.
Yola çıkacağı zaman
iki rekât namaz kılması müstahabdır. Âyetel-Kürsî'nin Fazileti:
533- Çünkü
Mut'im (Mukaddim) İbni'l-Mıkdâm (Radıyallahu Anha)ın naklettiği hadiste diyor
ki, Resûllüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Yolculuğa
çıkacak olan bîr kimse, ailesi yanında kıldığı iki rekât namazdan daha
faziletli bir şey bırakmış olamaz." Bunu Tabe-rânî rivayet etmiştir.
Alimlerimizden biri demiştir ki, birinci rekâtta Fati-ha'dan sonra
"Kâfirûn" sûresini, ikinci rekâtta da "İhlâs" süresini okumak
müstahabdır. Bazıları da demiştir ki, "Fatiha"dan sonra
"Felak" süresini ve ikinci rekâtta da "Nâs" süresini okur.
İki rekât namazı
tamamlayıp selâm verince "Âyetel-Kürsî"yi okur. Rivayet edildiğine
göre, evinden çıkmadan önce Âyetel-Kürsî'yi okuyan kimseye, evine dönünceye
kadar bir fenalık isabet etmez. Yine Kureyş" sûresini okumak müstahabtır.
Büyük İmam Ebû'l-Hasan
El-Kazvini, Şafi'i fukahasından, açık kera metler sahibi, yüksek meziyet ve
ahlâk sahibi şöyle demiştir: Kureyş sû" resini okumak, her kötülük için
bir koruyucudur.
Ebu Tahir İbni
Cahşeviye de şöyle demiştir: Bir yolculuğa çıkmak istemiştim, fakat
yolculuktan korkuyordum. Kazvinini'nin yanına vardım ki bana duâ etsin. Daha
söze başlamadan kendiliğinden bana dedi: Kim yolculuğa niyet eder de düşmandan
yahut vahşi hayvandan korkarsa
"Kureyş" sûresini okusun, çünkü onu okumak her kötülüğe karşı bir
emandır. Bunun üzerine ben de okudum ve şu ana kadar bana bir fenalık
dokunmadı. Bu okuyuşu yaptıktan sonra ihlâsla ve duygulu bir kalb ile duâ etmek
müstahab olur. Okuyacağı en güzel duâ şudur:
' 'Allâhümme bike
esteînu ve aleyke etevekkülü. Aîiâhümme zelîil lî su '-ûbete emri ve sehhil
aleyye meşakkate seferî verzuknîmine'l-hayri eksera mimmâ etlubu vesrifannî
külle şerrin. Rabbi'şrahlî sadrı ve yessir lî emrî. Allâhümme innî estahfizuke
ve estevdi'uke nefsî ve dinî ve ehlî ve ekâribî ve külle mâ eriamte aleyye ve
aleyhim bihî min âhiratin ve dünyâ. Fah~ feznâ ecmaîne min külli sû'in, yâ
kerîmu!"
(Allah'ım! Senden
yardım istiyorum ve Sana güveniyorum. Allah'ım! İşimin güçlüğünü bana hafiflet
ve yolculuğumun zorluğunu bana kolay-laştir. Hayırdan istediğim rızkın çoğunu
bana ver ve her kötülüğü benden uzaklaştır. Rabbim, benim kalbimi genişlet ve
işimi kolayladır. Allah'ım! Ben, nefsimi, dinimi, ailemi, akrabamı, bana ve
onlara dünyâ ve ahiret işlerinden bütün ihsan ettiklerini koruyup muhafaza
etmeni Senden istiyorum. Her kötülükten hepimizi koru, ey ikram
sahibi!...)"
Allah'a hamd ve
Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e salât ve selâm getirerek duaya başlar
ve yine bunlarla duayı bitirir.
Oturduğu yerden kalkıp
gideceği zaman, rivayet etiğimiz şu hadisi okur:
534-
Enes'den (Radıyallahu Anh) rivayet edilmiştir:
"Resûlüllah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem, sefere çıkmak için oturduğu yerden kalktığı zaman:
"AHâhümme ileyke
teveccehtü ve bikeiğtesamtü. Allâhümmekfinî mâ hemmenî ve mâ lâ ehtemmü lehû.
Allâhümme zevvidnî ettekvâ vağfir lî zenbî ve veccihnî li'1-hayri eynemâ
teveccehtü."
(Allah'ım! Senin
rızâna yöneldim ve Sana güvendim. Allah'ım, önemsediğim ve önemsemediğim
şeylerden beni koru. Allah'ım, bana takvayı azık yap ve benim günahımı bağışla.
Ben her nereye yönelirsem, beni hayra yönelt.)"[2]
İnsan evinden çıktığı
zaman yapacağı zikirleri kitabın baş tarafında söylemiştik. Bunlar yolcu için
de müstahabdır. Ayrıca bu zikirleri çok yapmak, ailesiyle akrabaları ile,
arkadaşları ve komşuları ile vedalaşmak müstahabdır. Hem kendisine duâ
etmelerini ister hem de onlara duâ eder.
535- İbni
Ömer (Radıyallahu Anh) Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle
buyurduğunu anlatmıştır.
"Bir şey Allah'ın
korumasına bırakılırsa, Allah onu korur!"[3]
536- Ebu
Hüreyre'den, o da Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'-den rivayetinde,
Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu:
“Yolculuğa çıkan
kimse, geride bıraktığı kimselere şöyle desin:Sizi ,emanetleri zayi olmayana
emanet ediyorum.”[4]
537- Yine
Ebû Hüreyre'den (Radıyallahu Anh) rivayetde Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'in şöyle buyurduğunu anlatmıştır:
"Sizden biriniz
yolculuğa çıkacağı zaman, (din) kardeşleri ile vcdalaş-sm. Çünkü Allah Tealâ
onların dualarına hayır verir."
Yolculuğa çıkan
kimsenin vedalaştiğı kimseye, Ebû Davud'un Süne-ninde rivayet edilen şu sözü
söylemesi sünnettir:
538- Kaze'a
rivayetinde demiştir ki, İbni Ömer (Radıyallahu Anhüma) bana şöyle dedi: Gel,
Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Seliem benimle ve-dalaştığı gibi, ben de
seninle vedalaşayım:
"Senin dinini,
emânetini ve işlerinin sonunu Allah'ın himayesine bırakıyorum. "[5]
İmam Hattabî demiştir:
Burada emanet, insanın ailesi ve geriye bıraktığı şahıslar ve mutemedine
teslim ettiği mallardır.
Burada din de emanet
konusu olmuştur. Çünkü yolculukta meşakkat olduğu için, din işlerinde bazı
aksamalar olabilir.
539- Nafi
yolu ile İbni Ömer'den rivayet edildiğine göre, İbni Ömer şöyle demiştir:
"Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Selîem, bir adamla vadalaşa-cağı zaman
onun elini tutar ve adam Peygamber Salîallahu Aleyhi ve Sellem'in elini
bırakmadıkça onunla vedalaşmazdı ve Şöyle buyururdu: Senin dinini, emânetini
ve işinin sonunu Allah'ın himayesine bırakıyorum. "[6]
540- Salim'den
rivayet edildiğine göre, İbni Ömer yolculuk yapacağı zaman İnsana: "Bana
yaklaş, Resülüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellemin bizimle vedalaştiğı gibi
seninle vedalaşayım." der. Sonra şöyle söylerdi: Senin dinini, emânetini
ve işinin sonunu Allah'ın himayesine bırakıyorum. "[7]
541- Sahih
bir isnadla Abdullah İbni Yezid El-Hatmî Es-Sahabî'den (Radıyallahu Anh)
yapılan rivayetde şöyle anlatmıştır: "Peygamber Sallallahu Aleyhi ve
Seliem (sefere çıkan) askerle vedalaşacağı zaman şöyle buyururdu: Dininizi
emânetinizi ve işinizin sonunu Allah'ın himayesine bırakıyorum."[8]
542- Enes'den
(Radıyallahu Anh) yapılan rivayete göre; "Peygamber Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'e bir adam gelip dedi ki: Ey Allah'ın Resulü, ben bir sefere (yolculuğa)
çıkmak istiyorum. Bana azık ver.
Peygamber (s.a.v) (ona) şöyle dedi: Allah sana azık olarak takvayı versin.
(Adam daha fazla duâ isteği ile) bana çoğalt, dedi. Peygamber (s.a.v): Günahını
bağışlasın, buyurdu. Bana çoğalt, dedi. Peygamber (s.a.v): Nerede olursan,
seni hayra Kavuştursun, buyurdu."[9]
543- Ebû
Hüreyre'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, bir adam (Peygambere)
şöyle dedi:
"Ey Allah'ın
Resulü! Ben yolculuğa çıkmak istiyorum, bana öğüt ver. Peygamber: Takva üzere
bulun ve her yüksek yere çıkınca Tekbir getir, buyurdu. Adam dönüp gidince
Peygamber (s.a.v): Allah'ım buna uzağı yaklaştır ve yolculuğu ona
kolaylaştır." dedi.[10]
544- Ömer
İbni'l-Hattab'dan (Radıyallahu Anh) yapılan rivayetde şöyle anlatmıştır:
"Ömre ziyaretine
(haccma) gitmek için Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den izin istedim.
İzin verip buyurdu: Kardeşim, duandan bizi unutma. Bu şekilde peygamber bir söz
söyledi ki, onun karşılığında bütün dünya benim olsa, beni öyle
sevindirmezdi." Diğer bir rivayette Peygamber (Hazreti Ömer'e şöyle) dedi: "Kardeşim, duana bizi
ortak yap.[11]
Allah Tealâ şöyle
buyurmuştur: "Allah sizin için gemilerden ve hayvanlardan bineceğiniz
şeyler yarattı, onların sırtlarına binip oturasınız diye. Sonra onların üzerine
oturunca Allah'ın nimetini hatırlayıp şöyle diyesi-niz: (Bunları bizim
hizmetimize veren Allah'ın sânı ne yücedir! (O, bütün noksanlıklardan bendir.
O'nun ihsanı olmasaydı, biz bunlara güç ye-tiremezdik. Muhakkak ki biz
Rabbimize dönmüş olacağız.)"[12]
545- Ali
İbni Rabîa'dan sahih isnadlarla rivayete göre şöyle demiştir: Üzerine binmesi
için Ali İbni Ebû Talib'e (Radiyallahu Anh) bir hayvan getirildiği bir zamanda
ben de bulundum. Hz. Ali ayağını üzengiye koyduğu zaman "Bismillah"
(Allah'ın adıyla) dedi. Hayvanın sırtına binip oturduğu zaman:
"Elhamdülillâhillezî
sehhara lenâ hazâ vemâ künnâ lehû mugarrinin. Ve innâ ilâ rabbinâ lemüngaîibûn,
"Bunları bizim
hizmetimize veren Allah'ın sânı ne yücedir! O'nun ihsanı olmasaydı, biz buna
güç yetiremezdik. Muhakkak ki biz, Rabbimize dönmüş olacağız." dedi.
Sonra üç defa
"El-Hamdü Lillâh" dedi. Sonra üç defa "Allahu Ekber" dedi.
Sonra:
"Sübbâneke innî
zaîemtü nefsî fağfirlî innçhü lâ yağfiruzzünübe illâ ente."
"Alah'ım, Seni
tenzih ederim. Ben kendime yazık etlim, beni bağışla, çünkü günahları ancak Sen
bağışlarsın" dedi. Sonra güldü. Kendisine soruldu: Ey müminlerin Emiri
neden güldün? Şöyle cevab verdi:
Peygamber Sallallahu
Aleyhi ve Sellem'i gördüm, benim bu yaptığım gibi yapmıştı. Sonra gülmüştü. Ben
(ona) sordum: Ey Allah'ın Resulü, neden güldün? Şöyle dedi:
Noksanlardan, münezzeh
olan senin Rabbın, kulunun şöyle demesinden memnun kalır: Allah'tan başka
günahları bağışlayanın yok olduğunu bilerek: Allah'ım Benim günahlarımı
bağışla.[13]
546-
Abdullah İbni Ömer'den (Radıyallahu Anhümâ) rivayet edildiğine göre:
"Resülüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, bir sefere çıkarken devesi
üzerine oturunca üç defa tekbir getirirdi.Sonra (şu ayeti okurdu:"
"Bunu bizim
hizmetimize veren Allah'ın sânı ne yücedir. O'nun ihsanı olmasaydı biz buna güç
yetiremezdik. Muhakkak ki biz Rabbimize dönmüş olacağız. "Allah'ım, biz
bu seferimizde senden iyilik ve takva ve razı olduğun amel istiyoruz.
Allah'ım, bizim bu yolculuğumuzu kolaylaş-tır, uzaklığını bize yaklaştır.
Allah'ım yolculukta sen koruyucusun, aile hakkında da gözeticisin. Allah'ım,
yolculuğun meşakkatinden, üzüntülü halinden, mal ve aile hakkında kötü bir
akıbetten Sana sığınırım." Seferden dönünce de bunları söylerdi ve şunu
sözlerine eklerdi: Tevbe ediciler olarak, Rabbimize ibâdet ediciler olarak, hu
m d ediciler olarak (seferimizden) dönüyoruz!"[14] Bu
söz, Müslim'in rivayetidir. Ebû Davut rivayetine şunu ilâve etmiştir:
"Peygamber ve
askerleri hayvanlara bindikleri zaman tekbir getirirlerdi. İndikleri zaman
ise, teşbih ederlerdi (Sübhânellah derlerdi.)
547-
Abdullah İbni Sercis'den (Radiyallahu Anh) yapılan rivayctdc şöyle demiştir:
"Resûlüllah Sallaliahu Aleyhi ve Sellem sefere (yola) çıktığı zaman
yolculuğun güçlüğünden, üzüntülü akıbetten, iyi halden kötüye dönmekten, zulme
uğramışın duasından, aile ve mal hususunda fena görüntüden Allah'a
sığınırdı."[15]
548- Sahih isnadlaria Abdullah İbni Sercis'den
yapılan rivayete göre şöyle demiştir:
"Peygamber
Sallaliahu Aleyhi ve Sellem sefere çıktığı zaman şöyle buyururdu:
"Allâhümme
ente's-sâhibu fi's-seferi vel-halîfetü fi'l-ehli. Allâhüm-me innî e'ûzü bike
min va'sâi's-seferi ve keâbcti'l-munkaiebi ve mine'I-havri bade'I-kevni ve min
daveti'l-mazlûmi ve min sûi'l-manzari fil-ehü ve'1-mâli."
"Allah'ım!
Yolculukta her şeye sahih olan, geride kalan aile halkını koruyup idare eden
sensin. Allah'ım! Yolculuğun meşakkatinden, akıbet üzüntüsünden, iyi halden kötüye
dönüşten, haksızlığa uğramışın duasından ve mal ile ailede kötü görüntüden
Sana sığınırım."[16]
Allah Tealâ buyurdu:
"(Nuh) dedi: Allah'ın adım anarak (Bismillah diyerek) gidişinde ve
duruşunda gemiye bininiz."[17]
Yine Allah Tealâ
buyurdu: "Allah sizin için gemilerden ve hayvanlardan bineceğiniz şeyler
yarattı."[18] İki ayet sonuna kadar
okunmalıdır.
549- Hüseyin
İbni Ali'den (Radıyallahu Anhüma) yapılan rivayetde demiştir ki, Resûlüllah
Sallaliahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Gemiye bindikleri zaman şöyle
söylemeleri ümmetim için boğulmaya karşı bir güvencedir:
"Bismillâhi
mecrâha ve mürsâhâ, inne rabbî leğafurun ahim."
"Geminin gidişi
de duruşu da Allah'ın atlıyladır. Gerçekten Ruh hım çok bağışlayandır, çok
merhametlidir. -Allah'ın büyüklüğünü gereği üzere bilemediler).[19]
550- Ebû
Hüreyre'den (Radıyallahu Anh) yapılan rivayetde demiştir ki Resûlüllah
Sallaliahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Üç duâ vardır ki, onlar
müstecabdır (kabul olunurlar), onlarda şübhe yoktur: Haksızlığa uğramışın
duası, yolcunun (müsafirin) duası, babanın çocuğuna duası. "[20]
551-
Câbir'den (Radıyallahu Anh) yapılan rivayetde şöyle anlatmıştır: "Biz
yüksek yerlere çıktığımız zaman tekbir getirirdik (Allahu Ekber, derdik),
indiğimiz zaman tesbihde bulunurduk (Sübhânellah, derdik)."[21]
552-
"insanın bir hayvana binince okuyacağı Duâ" bölümünde bundan önce
sahih hadis olarak İbni Ömer'den (Radıyallahu Anhüma) yapılan rivayetde şöyle
demişti:
''Peygamber ve onun
akserleri yüksek yerlere çıktıkları zaman tekbir getirirlerdi. Aşağı indikleri
zaman teşbih yaparlardı."[22]
553- İbni
Ömer'den (Radıyallahu Anhüma) yapılan rivayetde şöyle de -mistir:
"Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem hacdan yahut ömreden döndüğü zaman
her yüksek yere yahut bir tepeye çıkınca üç defa tekbir getirirdi. Sonra, şöyle
buyururdu:
"Lâ ilahe
illallahu vahdehû lâ şerike lehû. Lehu'I-müIkü velehü'I-hamdü ve hüve alâ külli
şey'in kadir. Âyibûne tâibûne âbidûne sâcidûne lirabbi-nâ hâmidûnesadaka'llâhu
va'dehû venasara abdehû vehezeme'l-ahzâbe vahdehû."
"Allah'dan başka
hiç bir İlâh yoktur; yalnız O vardır. O'nun ortağı yoktur. Bütün mülk O'nundur.
Hamd O'na mahsustur. O, her şeye kadirdir. Tevbe ediciler olarak, ibâdet
ediciler olarak, secde ediciler olarak, Rabbimize hamd ediciler olarak
dönüyoruz. Allah sözünde sadık olmuştur, kuluna yardım etmiştir ve yalnızca
düşmanları perişan etmiştir."[23]
554- Ebû
Musa El-eş'arî'den (Radıyallahu Anh) yapılan rivayetde demiştir ki: Peygamber
Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile
beraberdik. Bir vadi üzerine çıktığımız zaman Tehlîl ve Tekbîr getirirdik (Lâ
ilahe illallah ve A İla hu Ekber, derdik.) Böylece seslerimiz yükselmişti.
Bunun üzerine Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdu: Ey inşalar!
Kendinize zorluk çıkarmayın; çünkü siz ne işitmeyene, ne de gaibde olana
seslenmiyorsunuz. Alİalı sizinle beraberdir. Rahmeti ile yakındır, her şeyi
(gizli aşîkâr) işitendir."[24]
555- Öğüt
almak bölümünde, daha önce Tirmi/î*nin kitabından naklettiğimiz hadisi şerifde
Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştu: "Daima Allah'dan
bir korku üzere bulun ve (yolda giderken) her yüksek yerde tekbir getir.
556-
Enes'den (Radıyallahu Anh) yapılan rivayet de şöyle demiştir: "Peygamber
Sallallahu Aleyhi ve Sellem yeryüzünden yüksek bir yere çıktığı zaman şöyle
buyururdu: "Allâhümme leke'ş-şerefu alâ külli şerefin ve leke'l-hamdü alâ
külli hâlin." (Allah'ım! Her şeref ve yükseklik üze-irde şeref, Sana
mahsustur. Her halde de hamd Sanadır."[25]
557-
Abdullah İbni Mes'ud'dan (Radıyallahu Anh) yapılan rivayette Resûlüllah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle buyurduğunu anlatmıştır: "Sizden
birinizin hayvanı ıssız bir arazide ürküp kaçtığı zaman şöyle seslensin: Ey
Allah'ın kullan tutuklayin, ey Allah'ın kullan tutuklayın!... Çünkü Aziz ve
yüce olan Allah'ın yeryüzünde (göremediğiniz) bir yaka-layıcısı vardır, o
hayvanı tutuklar."
Derim ki: İlim
bakımından büyük olan hocalarımızından biri bana şöyle anlatmıştır: Onun bir
hayvanı -hatırladığıma göre bir katırı ürküp kaçtı. O kimse bu hadîsi
biliyordu. Bunu söyledi, hemen Allah o hayvanı za- • man geçmeden tutuklatıp
onlara gönderdi. Ben de bir defa cemaatle beraberdim. İnsanlar arasından bir
hayvan ürküp kaçtı. Onu yakalayama-dılar. Ben hadisi şerifde emredilen sözleri
söyledim de, söylediğimden başka bir sebeb olmaksızın derhal hayvan durdu.
(Böylece yakalanmış oldu.)[26]
558- Din
ilimlerinde kemal ve üstünlük vasıflarını, diyanet ve takvası ile bir araya
toplamış bulunan1 Tabi'în âlimlerinin büyüğü meşhur Ebu Abdullah Yunus'dan (Allah
kendisine rahmet etsin) yapılan rivayet de şöyle demiştir: "Hayvanında
serkeşlik bulunan kimse hayvanının kulağına şu ayeti okursa, muhakkak Allah
Tealâ'nın izni ile hayvan duraklar:
"Efeğayra dinSâhi
yebğûne ve îehû esleme men fissemâvâti vel arzı tav'-an ve kerhen ve ileyhi
yurcaûn."
"Onlar Allah'ın
dininden başkasını mı arıyorlar? Oysa ki, göklerde ve yerde ne varsa hepsi
ister istemez O'na boyun eğmiştir. Sonunda da O'na döndürüleceklerdir."[27]
559-
Süheyb'den (Radiyallahu Anh) yapılan rivayete göre şöyle anlatmıştır:
"Peygamber
Sallallahu Aleyhi ve Sellem, içine girmek istediği bir köyü gördüğü zaman
muhakkak şöyle derdi:
"Allâhümme
rabbe's-semâvâti's-seb'i ve mâ ezlelne ve'1-erazîne's-seb'i ve mâ akleine ve
rabbe'ş-şeyâtîni ve mâ adlelne ve rabbe'r-riyâhi ve mâ zereyne, es'elüke hayre
hazihi'I-karyeti ve hayre ehlihâ ve hayre mâ fîhâ ve neûzü bike min şerrihâ ve
şerri ehlihâ ve şerri mâ fîhâ."
"Ey yedi kat
göklerin ve bunların barındırdıklarının, yedi kat arzın ve bunların
taşıdıklarının Rabbı ve şeytanlarla şeytanların saptırdıklarının Ruhlu ve
rüzgârların bunların savurduklarının Rabbı olan Allah! Senden bu köyün hayrını,
halkının hayrını ve içinde bulunanların hayrını istiyorum. Bu köyün
kötülüğünden halkının kötülüğünden ve köy içinde bulunanların kötülüğünden
Sana sığınırım."[28]
560- Hazreti
Aişe'den yapılan rivayete göre, o şöyle anlatmıştır: "Re-sûlüllah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir yere girmek istediği zaman orayı görünce şöyle
derdi:
"Allâhümme
innîes'elüke min hayrı hazihi ve hayri mâ cema'te fîhâ. Ve eûzü bike min
şerrihâ ve şerri mâ cema'te fîhâ. Allâhümme'r-zuknâ, hayâhâ ve e'iznâ min
vebâhâ ve habbibnâ ilâ ehlihâ ve habbib sâJihî ehlihâ ileynâ.
"Allah'ım! Bu
yerin ve bu yerde topladığın bereketlerin hayrını Senden istiyorum. Buranın
kötülüğünden ve içinde topladığın şeylerin kötülüğünden Sana sığınıyorum.
Allah'ım, buranın bolluğu ile bizi rızıklan-dır ve vebasından (hastalığından
bizi koru. Halkına bizi sevdir. İyi halkını da bize sevdir)."[29]
561- Sahih
bir isnadla Ebû Musa El-Eş'arî'nin şu hadisini daha önce yazmıştık:
"Resûlüllah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir toplumun tehlikesinden korktuğu zaman şöyle
derdi:
"Allâhümme innâ
nec'aiüke fînuhürihim ve neûzü bike min şurûrihim."
"Allah'ım, Senin
gücünle onların boğazlarını tıkarız ve onların kötülüğünden de Sana
sığınırız.)"[30]
Bu dua yanında musibet
dualarını ve anlattığımız başka duaları okumak iyi olur.
562-
Cabir'den (Radıyallahu Anh) yapılan rivayette Peygamber Sallallahu Aleyhi ve
Sellem şöyle buyurmuştur:
"Cinler-şeytanlar,
şekillere bürünüp size göründükleri zaman, (onları savmak için) ezan
okuyun."[31]
Derim ki,
El-ğîlân" şeytan ve cinlerden bir cinstir. Bunlar onların
sihirbazlarıdır. Bunların kötülüğünü ezanla savın; çünkü şeytan ezanı işitince
dönüp kaçar manası murad edilmektedir.
Biz "insana arız
olan şeyler" bölümünün başında Şeytan saldırısı için yapılacak dua ve
zikirler arasında bunun benzerini daha önce yazmıştık. Bu konuda zikredilen
Kur'an ayetlerini okumanın da uygun olduğunu söylemiştik.
563- Havle
binti Hakim'den (Radıyallahu Anha) yapılan rivayete göre, o demiştir ki,
Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle buyurduğunu dinledim:
"Kim bir yere inip konaklar da sonra şu sözleri söylerse, o yerinden göç
edinceye kadar hiç bir şey ona zarar veremez:
Eûzü
bikeh'mâtihi't-tâmmâti min şerri mâ haleka."
"Ayıpvenoksanı
bulunmayan Allah'ın kelimelerine (Kur'anına) sığınırım, yarattığı şeylerin
kötülüğünden..."[32]
564-
Abdullah İbni Ömer İbni'l Hattab'dan (Radıyallahu Anhüma) yapılan rivayete
göre, şöyle anlatmıştır:
"Resûlüllah
Sallallahu Aleyhi ve Selîem yolculuğa çıktığı zaman akşam olunca şöyle
buyurdu:
"Ya arzu rabbî ve
rabbükillâhu. Eûzü billahi min şerriki ve şerri mâ fîki ve şerri mâ hulika ftki
ve şerri mâ yedibbu aleyki. Eûzü bike min ese-din ve esvede ve mine'l-hayyeti
ve'1-akrebi ve min sakini'1-beledi ve min vâlidin ve mâ velede."
"Ey arz! Benim ve
senin Rabbın Allah'dır. Senin şerrinden, sende olanın şerrinden, sende
yaratılanın şerrinden, üzerinde dolaşanların şerrinden Allah'a sığınırım.
Aslandan, soyguncudan, yılandan, akrebden, beldelerde oturan cinlerden,
İblisden ve şeytanlardan Rabbım Sana sığınırım. "[33]
(Yerin sakinleri) sözünden maksad yeryüzünde yaşayan cinlerdir. Vâlid
(Doğuran) sözü ile İblis ve doğurduğu şeyle de, şeytanlar murad edilmiş
olabilir.
Sünnet olan, Yolcu
yüksek bir yere çıkınca yolcunun Tekbir getirmesi bülümünde biraz önce
anlattığımız İbni Ömer'in hadisini söylemektir.
565-
Enes'den (Radıyallahu Anh) yapılan rivayetde şöye anlatmıştır: Ben, Ebû Talha
ile Safiyye de Peygamberin devesi üzerinde peygamberin arka tarafında olduğu
halde, Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile (Hayber'den Medine'ye)
dönüyorduk. Medine'nin görünüm yerine vardığımız zaman Peygamber (s.a.v) şöyle
buyurmuştu:
"Âyibûne,
tâibûne,âbidûne lirabbinâ hâmidûne."
"Tevbe ediciler
olarak, ibadet ediciler olarak, Rabbimize ha in d ediciler olarak dönüyoruz.”
Medine'ye varıncaya kadar bunu söyler dururdu[34]
Bil ki, Müsafir
olmayanın sabah namazından sonra okuyacaklarını misafirin de okuması iyi olur.
Bunun da açıklaması geçmişti. Bununla beraber şu rivayet ettiğimizi de
söylemesi müstahab olur.
566- Ebû
Berze'den (Radıyallahu Anh) yapılan rivayete göre, şöyle demiştir:
"Resûlüllah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem sabah namazını kılınca,- (ravi der ki, sadece
yolculukta olduğunu bilemiyorum)- arkadaşlarına duyuracak şekilde sesini
yekseltip şöyle derdi:
“Allâhümme aslıh Iî
dîniyellezî cealtehu ismete emrî. Allâhümme aslih lî dünyâyelletî cealte fîhâ
meâşî."
"Allah'ım! Benim
işimin temeli kıldığın dinimi düzelt. Allah'ım! İçinde geçimimi kıldığın
dünyamı düzelt" ve üç defa:
"Allâhümme, aslıh
lî âhiretilletî cealte ileyhâ mercii.
"Allah'ım!
Dönüşümü kendesine yaptığın âhiretimi benim için düzelt)
ve üç defa:
"AHâhümme eûzü
birizâke min suhtike, Allâhümme eüzü bike."
"Allahım!
Gazabından Senin rızâna sığınırım. Allâhım Sana sığınırım)
ve üç defa:
"Lâmâni'a limâ
a'teyte ve lâ mu'tiyelimâ mena' te velâ yenfa'u zel-ceddi minke'l-ceddü."
"Senin verdiğini
engelleyici yoktur, vermediğini de verecek kimse yoktur. Zengine (zenginliği)
fayda vermez, zenginlik ancak Sendendir)."[35]
Bu bölümden önceki
Enes'den naklettiğimiz hadisi söylemek, bir köyü gördüğü zaman okunacak dualar
bölümündekini okumak müstahab olduğu gibi şunu da okur:
"Allâhümme'c-al
lenâ bihâ karâren ve rızkan hasenen." "Allah'ım, burada kararlaşmayı
bize nasib et ve güzel nzık ver)."
567- İbni
Abbas'dan (Radıyallahu Anhüma) yapılan rivayet de şöyle anlatmıştır:
"Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem seferinden dönüp de evine girdiği
zaman şöyle buyururdu:
"Tevben tevben
Hrabbinâ evben lâ yuğâdiru havben."
(Rabbimize yönelerek
tevbemizin kabulünü istiyoruz. (Rabbimiz bağışlayınca) günah bırakmaz)."[36]
Yolculuğundan dönen
kimseye: "Seni selâmet üzere getiren Allah'a hamd olsun" yahut:
"Çevreni muhafaza edip toplayan Allah'a hamd olsun" demek yahut buna
benzer söz söylemek iyi olur.
Allah Tealâ şöyle
buyurmuştur:
"Eğer
şükrederseniz elbette size (nimetlerimi) çoğaltırım."[37]
Bundan sonraki bölümde
yine bu konuda Hazreti Aişe'nin (Radıyalla-hu Anha) hadisi vardır.
568- Hazreti
Aişe'den (Radıyallahu Anha) yapılan rivayetde o şöyle demiştir:
"Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir savaşta idi. (Savaştan dönüp
de) eve girince onu karşıladım ve elinden tuttum. Dedim ki: Seni zafere
ulaştıran, seni üstün kılan ve sana ikram eden Allah'a hamd olsun. .."[38]
569- İbni
Ömer'den (Radıyallahu Anhüma) yapılan rivayetde, o şöyle anlatmıştır:
"Bir genç
Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e gelip şöyle dedi: Ben hac yapmak
istiyorum. Bunun üzerine Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem onunla beraber
yürüdükten sonra şöyle dedi:
"Zevvedekallâhu't-takvâ
ve vecceheke fi'1-hayri ve kefâke'I-hemme."
"Ey Genç! Allah
sana takvâ'yı azık yapsın, seni hayırlara yöneltsin ve seni üzüntüden
korusun." Genç dönüp geldiği zaman, Peygamber Sallallahu Aleyhi ve
Selleme selâm verdi. Peygamber (ona) şöyle dedi:
"Gabilellâhu
hacceke ve ğafera zenbeke ve ahlefe nefegateke."
"Ey genç! Allah
haccını kabul etsin, günahlarını bağışlasın ve harcadığının yerine sana rızık versin."[39]
570- Ebu
Hüreyre'den (Radıyallahu Anh) yapılan rivayetde şöyle demiştir ki, Resûlüllah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Allah'ım, hac yapanın
günahını bağışla, hac yapan kimsenin dua ettiği kimseden de günahı bağışla.
"[40]
[1] Kur'anı Kerim, Âl-i İmrân Süresi: 159.
[2] İbni Sünnî.
[3] Ahmed b. Hanbel. Nesâî.
[4] İbni Sünnî. Nesâî
[5] Ebü Dâuıd.
[6] Tirmizî
[7] Tirmizî. İbni Mâce. Ahmed b. Hanbel. (Tirmizi, bu
sahih ve lıasen bir hadistir, demidir.)
[8] Ebû Dâvud. İbni Sünnî. Nesâî.
[9] Tirmizî. (Tirmizî demiştir ki, bu hadis hasendir.)
[10] Tirmizî. İbni Mâce. (Tirmizî demiştir ki, bu hasen hadistir.)
[11] Ebu Dâvud. Tirmizî. (Tirmizî demişıir ki, bu sahih
olan hasen bir hadistir.)
[12] Kur'an-ı Kerim, Zuhruf Süresi: 12-14.
[13] Ebû Dâvud. Tirmizî. Nesâî.
[14] Müslim. Ebû Dâvud. Nesâî.
[15] Müslim.
[16] Tirmizı. Nesâî. İbni Mâce. Ahmed b. Hanbel.
[17] Kur'an-ı Kerim, Hû d Sıiresi:41
[18] Kur’an-ı Kerim, Zuhrul" SüreM:12
[19] Kur'anı Kerim, Zuhruf Süresi: 67. İbni Sünnî
[20] Ebü Dâvud. Tirmizı. İbni Mâce. Buhârî, Edebül-Müfred.
(Tİrmizî demiştir ki, bu hasen bir
hadistir.)
[21] Buhârî, Nesâİ, Ibn Sünnî, Ahmed B. Hanbel
[22] Ebû Dâvud.
[23] Buhârî. Müslim. Muvatta'. Ebû Dâvud. Tirmizî. Nasâî.
[24] Buhârî. Müslim. Ebû Dâvud. Tirmizî. Nesâî. İbni Mâce.
[25] ibni Sünnî.
[26] İbni Sünnî.
[27] İbni Sünnî.
[28] Nesâî. İbni Sünnî.
[29] İbni Sünnî.
[30] Ebû Dâvud. Nesâî.
[31] İbni Sünnî. Nesâî.
[32] Müslim. Muvatta. Tirmizî.
[33] Ebû Dâvud, Nesâî.
[34] Müslim
[35] İbni Sünnî.
[36] İbni Sünnî. Ahmed b. Hanbel.
[37] Kur'anı Kerim, îbrahim Süresi:7.
[38] İbni Sünnî. Müslim, Nesâî. Ebû Dâvud.
[39] İbni Sünnî.
[40] Beyhakî Süneninde. (Hakim demiştir ki, bu hadis
Müslim'in şartına göre şahindir.)