1- "Lâ İlahe İllallah"
Diyen Kimseye Dokunmamak (Yânî Öldürmemek) Babı
2- Mü'minin Kanı ve Malının
Haramlığı Babı
3- Başkasına Âit Bir Malı Zorla ve
Alenen Almanın Yaşarlığı Babı
4- Müslümanı Sövüp Saymak
Fasıklıktır ve Onunla Çarpışmak Küfürdür, Babı
5-Benden Sonra Biribirinizin
Boyunlarını Vurarak Kafirler (Gibi)
Olmayınız, Babı
6-Müslümanlar (ın Hakları) Allah
(Azze ve Celle) 'Nin Güvencesindedir, Babı
7-Kisinin Kendi Kavmini
Kavmiyetcilik Duygusuyla Kürü Körüne Savunup Onlar İçin Öfkelenmesi Babı
8- İslamın Büyük Toplulugu(Ndan
Ayrılmama) Babı
Hadiste Geçen Bazı Kelimeleri
Açıklayalım:
10- Fitne (Dönemin)De Sabır ve
Teenniyle Hareket Etmek Babı
11- İki Müslüman Kılıçlarıyla
Biribiriyle Çarpıştıkları Zaman, Babı
12- Fitne (Dönemin)De Dili Tutmak Babi
13- Uzlet (Toplumdan Uzak Durmak,
İnzivaya Çekilmek) Babı
14- Helal mı Haram mı Oldugu Şüpheli
Şeylerle Karşılaşdlğlnda Durmak (Sakınmak) Babı
15- İslam Garib Olarak Başladı, Babi
16- Fitnelerden Selamette Olmasi
Umulanlar Babi
17- Ümmetlerin Firkalara Bölünmeleri
Babı
21- Allah Teala'nın "Ey Iman Edenler! Siz Kendinize
Dii^Ene Bakiniz." (Maide 105) Buyrugu, Babi
22- (Günahların Çeşittli) Cezaları Babı
23- Bela (Musibet ve Sıkıntılara)
Karşı Sabretmek Babı
Allah Sevgisi İki Kısımda Mutalaa
Olunur
24- Zamanın (Fitne ve Belalar
Dolayısıyla) Cetinliği Babı
26- Kur'an Ve (Dini) İlmin Gidip Yok
Olmasi Babi
27- Emanetin (Kalblerden
Silinip) Gitmesi Babi
28- Kıyametin Büyük Alametleri Babı
32- Güneşin Battiıi Yerden Doğması
Babı
35- Melâhım (Şiddetli Savaşlar ve
Çatışmalar) Babı
36- Türk (Lerle Savaşmak) Babı
Fiten t Fitne'nin çoğuludur. Fitne;
meşakkat, güçlük, azap, eziyet ve sıkıntı mânâsına geldiği gibi buna yol açan,
sebep olan küfür isyan ve diğer benzeri suçlan işlemeye de denir. Ayrıca;
perişanlık, musibet ve utanç verici durumlara düşme mânâsına da kullanılır.
Tuhfe yazarının beyânma göre bu kelimenin
asıl mânâsı, altım ayarını belirlemek için ateşe sokmaktır. Ancak, inşam; ateşe
atmak, azab etmek, azab esnasında duyulan acı, imtihan etmek ve denenmek üzere
sıkıntıya veya bolluğa sürüklemek, belâya duçar etmek veya buna mâruz kalmak ve
bunlara benzeyen olumsuz durumlar mânâlarında da kullanılır. Fitne Allah
tarafından geldiğinde bir hikmet ve sınav içindir. Kulun, Allah'ın rızâsına
aykırı olarak işlediği fitneler ise kötüdür ve yerilmiştir.[1]
3927) "... Ebû
Hüreyre (Radtyallâhü anh)'âen rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Sallallahü
Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir :
«Lâ ilahe illallah (yâni Allah'tan başka
hak ilâh yoktur) deyinceye kadar insanlarla savaşmak ile emrolundum. Onlar
bunu (yâni Tevhîd kelimesini) söyleyince Tevhîd kelimesinin hakkı (olan cezalar)
müstesna, canlarını ve mallarını benden korumuş olurlar. (îmânda samimî olup
olmadıklarının) hesabı da Allah Azze ve Celle'ye aittir.-
3928) "... Câbir
(Radtyallâhü anh)'âen rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi
ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
«Lâ ilahe illallah» deyinceye kadar
insanlarla savaşmak ile emrolundum. Onlar "Lâ ilahe illallah1' deyince
Tevhîd kelimesinin hakkı (olan cezalar) müstesna, kanlarını ve mallarını
korumuş olurlar. (îmânda samimî olup olmadıklarının) hesabı da Allah'a
aittir.»"[2]
Ebû Hüreyre (Radıyallâhü anh) 'in hadîsi
Kütüb-i Sitte'-nin hepsinde rivayet edilmiştir. Câbir (Radıyallâhü anh)'in hadîsi
ise Müslim ve Nesâî tarafından da rivayet olunmuştur.
Tuhfe yazarının da belirttiği gibi ilk
hadîste B u h â r î ve Müslim'in bir
rivayetlerinde;
= «Allah'tan başka hak ilah olmadığına
şehâdet edip' bana ve getirdiğim (din) e imân edinceye kadar...» ifâdesi
vardır. Keza Müslim ve Buhâ-r î' nin îbn-i Ömer (Radıyallâhü anhümâ) 'dan
rivayet et-'tiği bir hadîste;
«Allah'tan başka hak ilâh olmadığına,
Muhammed'in Allah'ın Resulü olduğuna şehâdet edip namazı ifa ederek zekâtı
ödeyinceye kadar insanlarla savaşmak ile emrolundum» buyurulmuştur.
Bir kısmını yukarıya aldığım hadîslerin
tümü göz önünde bulundurulunca; yalnız Tevhîd kelimesini söylemek değil, yüce
İslâm dinini kabul ettiğini söylemekle insanların can ve mallarının İslâm devletinden
korunması mümkün olur. Aksi takdirde, yâni insanların sâdece "Lâ ilahe
illallah" demeleri onlarla savaşmayı haram Tnlnnga; Çünkü hıristiyanlar ve
yahûdîler de bu kelimeyi söylerler. Fakat "Muhammedün Resûlullah =
Muhammed, Allah'ın Resulüdür*' demezler ve Hz. Muhammed (Aleyhi's-salâtü
ve's-selâm) 'in getirmiş olduğu Kur'ân-ı Kerîm'e inanmazlar. İnansaydılar
müslü-man olurlardı ve hükmü yürürlükten kaldırılmış olan İncil ve Tevrat'ı
bırakırlardı.
Nevevî, Müslim'in- şerhinde Ebû Hüreyre
(Radıyallâhü anh) 'in buradaki hadîsinin misli olan metnin izahı bölümünde
Hattâbî ve Kadı I y â z' dan naklen geniş bilgi vermektedir. Ben bunun bir
bölümünü özetle aktarmayı uygun buldum.
Merhum Hattâbî: Malumdur ki bundan, yâni
Tevhîd kelimesini söyleyenlerin can ve mallarının korunmuş olup onlarla
sava-Silnuyacağına dâir hadîsten maksad putlara tapan insanlardır. E h 1 - i K
i t â b olan hristiyan ve yahûdîler değildir. Çünkü Ehl-i Ki-t â b "Lâ
ilahe illallah" derler. Bununla beraber onlarla savaşılır ve kılıçlar
onların tepesinden eksik edilmez. Yâni onlar Tevhîd kelimesini müslümanhğı
kabullenmek üzere getirmezler. Putlara tapanlar ise Allah'a bir takım ortaklar
koşarlar ve bunların hepsinin ilâh olduğunu söylerler. Bu itibarla putlara
tapan müşrikler Tevhîd kelimesini getirmekle müslümanhğı kabul ettiklerini
itiraf etmiş olurlar. Hadisten çıkan hüküm şudur: Müslümanhğı kabul ettiğini
söyleyen ve Tevhîd kelimesini getiren bir kimsenin bu konuda şftmîmî olup olmadığına
bakılmaksızın dış görünüşüne göre müslümanhğı kabul edilir.
İslâmiyet'e kalben inanmıyor ise bunun
hesabını Allah'a verecektir, demiştir,
Kâd. Iyâz da: Mal ve can emniyetinin Tevhîd
kelimesini söyleyenlere tahsisi îslâm dinini kabul etmek anlamında kullanılmıştır.
Maksad budur ve Arap müşrikleri ile putperestler kasdedilmiş-tir. Çünkü
müslüman olmaya ilk davet edilenler ve bunun için ilk savaşılan guruplar
bunlardı. Allah'ın birliğini kabul eden, fakat buna rağmen müslümanlığı kabul
etmeyenlere gelince, bunların sadece Tevhid kelimesini getirmeleri ile mal ve
canlan korunmuş sayılmaz. Çünkü bunlar küfür hâlinde de Tevhîd kelimesini
söylerler. Bundan dolayıdır ki diğer hadîste insanların can ve mallarının
korunmuş sa-yılabilmesi için namaz kılmaları ve zekât vermeleri şart
koşulmuştur. Yâni müslüman olmaları gerekli kılınmıştır. Aksi takdirde bunlarla
da savaşılır, demiştir.
N e v e v î bu nakilleri yaptıktan sonra:
Ben derim ki Kâdı'-nın dediği şartlar yanında Peygamber (Aleyhi's-salâtü
ve's-selâm) 'in getirdiği bütün hükümlere de imân etmek şarttır. Nitekim bu
husus Ebû Hüreyre (Radıyallâhü anh) 'm M ü s 1 i m' de mevcut diğer bir
rivayetinde belirtilmiştir. Allah en iyi bilendir, der.
Hadîslerde müstesna kılınan Tevhid hakkı
olan cezalar ise, İslâm hukukundaki cezalardır. Meselâ kasden ve öldürücü bir
âletle bir müslümanı öldüren veya evlendikten sonra bir kadınla zina eden kişi
müslüman olsa bile kısas veya had cezası olarak öldürülür. Böyle bir suçlunun
canının korunması sözkonusu değildir. Keza malî bir cezaya çaktırılan kişinin
malının korunması sözkonusu değildir. Gerekli mâlî ceza kişiye müslüman da
olsa ödettirilir. Diyet cezası bunun bir örneğidir. Başkasının malını telef
eden şahıstan bunun karşılığının tahsil edilmesi diğer bir örnektir.
3929) "... Evs (bin
Ebî Evs Huzeyfe es-Sakafî) (Radtyallâhü anh)'den rivayet edildiğine göre şöyle
demiştir:
Biz (bir
gün) Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in yanında oturuyorduk. O, bize
olup biteni anlatarak vaaz ediyordu. O sıralarda O'na bir adam gelerek O'nunla
gizli konuştu. Sonra Peygamber
(Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
«Bu adamı götürüp öldürünüz», buyurdu. Adam
geri gidince Re-sûluüah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ona seslenerek t
«Sen Allah'tan başka ilâh olmadığına
şehâdet eder misin?» diye sordu. Adam (da) :
Evet, dedi. Resûl-i Ekrem (Sallallahü
Aleyhi ve Sellem) (bunun üzerine) :
«Gidiniz ve adamı serbest bırakınız. Çünkü
"La ilahe illallah" deyinceye kadar insanlarla savaşmak ile emrolundum.
Onlar bunu İşleyince (yâni Tevhid kelimesini getirince) kanları ve mallan bana
haram olur,» buyurdu."
Not:
Zevâid'de; Bunun senedi sahihtir, râvileri de güvenilir zâtlardır, denilmiştir.
Lâkin bu hadis Nesâî'de de mevcuttur ve Zevâid yazarı buna Kısmen rette
bulunmuştur. (Yâni Zevâid nevinden sayılmayabilir.)
3930) "... Imıân
bin Husayn (Radtyaîlâhü anhydtn; Şöyle demî§tir:
Nâfi bin
el-Ezrak (ki haricîlerin Ezrakîler kolunun başıdır) ve arkadaşları gelerek:
Sen helak oldun (dinden çıktın) Yâ tmrân,
dediler, tmrân: Ben helak olmadım (küfre gitmedim), diye cevab verdi. Onlar i
Bilâkis (müslümanlıktan çıktın), dediler. îmrân: Beni helak eden (dinden
çıkaran) şey nedir? diye sordu. Onlar t
Allah; = «Bir fitne (yâni Allah'a ortak
koşmak) kalmayıp din tamamen Allah'ın (dini olan İslâmiyet) olana kadar onlarla
(yâni müşriklerle) savaşınız»[3] buyurmuştur. (Yâni sen
ise bizim safımızda yer alıp haricî olmayanlarla savaşmadın), dediler. İmrân:
Biz, müşrikleri bertaraf edinceye kadar
savaştık ve din tamamiyle Allah'ın oldu (yâni Hicaz müşriklerden tamamen
temizlendi), Dilerseniz size Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'den
işittiğim bir hadîsi rivayet edeyim, dedi. Onlar:
O hadîsi Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve
Sellem)'den sen (mi) işittin? diye sordular. İmrân:
Evet, (ben işittim). Şu olaya şâhid oldum,
dedi t Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem), müşriklere müslüman-lardan bir
askerî kuvvet gönderdi. Giden müslüman askerler müşriklere rastlayınca onlarla
şiddetli bir savaş yaptılar. Neticede müşrikler mağlûp olarak sutlarını
müslüman askerlere verdiler (yâni savaşta kırılıp saf dışı edildiler). Sonra
benim yalanlarımdan bir adam müşriklerden bîr adama mızrakla hücum ederek
yanma varınca müşrik adam: "Eşhedü enlâ ilahe illallah = Allah'tan başka
hak ilâh olmadığına şehâdet ederim." Ben şüphesiz müslümanım, dedi. Fakat
(buna rağmen) yakınım olan adam mızrakla vurup onu Öldürdü. Sonra Resûlullah
(Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in yanma geldi ve t
Yâ Resulallah! Ben helak oldum (yâni büyük
bir günah işledim), dedi. Resûl-İ Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bir veya
iki defa:
«İşlediğin (günah) nedir?» buyurdu. Adam da
yaptığı İşi O'na arzetti. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve
Sellem) adama i
(Kelime-i şehâdet getirip müslüman olduğunu
söylediğine rağmen samimiyetine inanmadın) O halde karnım yarıp da
kalbindekini bilmeliydin? buyurdu. Adam t
Yâ Resûlallah! Karnını yarsaydım
kalbindekini bilmiş olur (mu) idim? deyince Resul i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve
Sellem) :
O halde sen ne onun konuştuğu sözünü kabul
ettin, ne de kalbindekini bilirsin, buyurdu.
İmrân dedi ki: Sonra Resûlullah (Sallallahü
Aleyhi ve Sellem) adam hakkında bir şey söylemedi. Adam da az bir zaman yaşadı.
Nihayet öldü. Biz onu defnettik. Ertesi günü sabahı cesedi yer yüzünde
görüldü. Halk: Bir düşman bunun cesedini toprağın altından çıkarmış olabilir,
dedi. Biz onu (tekrar) defnettik. Sonra gençlerimize mezarı başmda nöbet
beklemelerini emrettik. Ertesi günü sabahı cesed (yine) yer yüzünde oldu. Bu
kere biz: Gençlerimiz uyumuş (bu arada cesed düşman tarafından çıkarılmış)
olabilir, dedik ve (tekrar) defnettikten sonra bu defa biz kendimiz onun
nöbetini tuttuk. Yine ertesi günü sabahı cesed yer yüzünde oldu. Artık (toprağa
gömmekten vazgeçip) cesedi o dağlar arasındaki yollardan birisine attık.'1
Not: Zevâid'de şöyle denilmiştir: Bu, hasen
bir seneddir. Râvi SÜzneyfı el-îcll güvenilir saymıştır. Müslim de kendi
Sahfh'ine rivayetini almıştır. Râvi Âsim da el-Ahven olandır. Müslim kendi
Sahih'inde bunun da hadisini rivayet eder. Ve tbn-i Hibbân bunu güvenilir
zâtlar arasına almıştır. Râvi Süveyd bin Saîd hakkında ise İhtilâf vardır.
"... İmrân bin el-Husayn (Radıyallâhü
anh) : Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bizi bir askeri müfrezede
(savaşa) gönderdi. Sonra (savaşın
bitiminde) müslümanlardan
bir adam müşriklerden bir adama hücum etti,
diyerek yukardaki hadîsi anlattı ve bu rivayette şunu da ilâveten söyledi:
(Biz cenazeyi defnettikten) sonra yer
cesedi dışarı attı. Bunun Üzerine durum Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)
'e arzedildi. O da şöyle buyurdu i
Yer, o adamdan daha şer kimseyi de şüphesiz
kabul eder. Lakin Allah, — Lâ ilahe illallah — kelimesinin hürmetinin ta'zîmini
size göstermeyi sevdi."
Not: Bu, hasen bir seneddir. Çünkü râvi
İsmail bin Hafs hakkında ihtilaf vardır. Senedin kalan râvileri güvenilir
zâtlardır.[4]
Hadisin ilk râvisi îmrân bin Husayn
(Radıyallâhü anh) namındaki mübarek sahâbîyi küfür ve müşriklikle itham eden
Nâfi bin el-Ezrak, Hâriciler ismi ile tanman sapık bir gurubun Ezârik, başka
bir deyimle Ezrâkiler kolunun başıdır. Bunlar kendi saflarında yer almayan
bütün müslümanları müşriklikle, yâni kâfirlikle itham ederler. Kendilerinden
olmayan bütün müslü-manların, hattâ kadınlarının ve çocuklarının öldürülmesinin
helâl olduğuna hükmederler. Ezârik denilen güruh Ebû Râşid Nâfi bin el-Ezrâk
nâmmdaki sapığa E m i r ü'l-M ü' -minin, yâni tüm müslümanların devlet başkanı
unvanını vererek yirmi bin kişilik bir kuvvetle Basra1 dan çıkıp e 1 - E h -v
â z ile K e r m â n ve diğer î r â n şehirlerini istila ettiler ve o beldelerde
Abdullah bin Zübeyr (Radıyallâhü anh) tarafından atanmış valileri ve diğer
idarecileri öldürdüler. Gerek bunları îslâm dinine aykırı görüşleri ve gerekse
yaptıkları zulüm hakkında geniş bilgi almak isteyenler "El-Milel
ve'n-Nihal adlı kitabın birinci cildinin 114-138 sahifelerine bakabilirler.
Nâfi bin el-Ezrâk ve arkadaşlarının mübarek
sahâ-bilerden İmrân bin Husayn (Radıyallâhü anh) ile yaptıkları görüşme
esnasında küfre gittiğine mesned olarak gösterdikleri E n f â 1 sûresinin 39.
âyeti Mekke müşrikleri hakkında inmiştir. Bu âyette geçen "Fitne"
kelimesi tefsir âlimleri tarafından da belirtildiği gibi şirk, yeni Allah'a
ortak koşmak manasınadır.
îmrân (Radıyallâhü anh) bu sapık kişilere
bu durumu belirterek Tevhîd kelimesini, silâhlı saldınygfmâruz kalırken bile
getiren bir müşriki öldürmenin vebali ile ilgili olarak şâhid olduğu ve Peygamber
(Aleyhi's-salâtü ve's-selâm) 'in döneminde cereyan eden olayı ayrıntılı olarak
bildirmiştir. Ama ne fayda bu sapık insanlara bir fayda sağlayamamıştır.
Hâricîler'in İslâm alemindeki tahribatı pek büyük olmuştur.[5]
3931) "... Ebû Saîd
(Radıyallâhü anA^'den rivayet edildiğine göre; Re* sûlullah (Sallallahü Aleyhi ve
Selİem) Veda haccında şöyle buyurdu, demiştir:
«(Ey insanlar!) Bilmiş olunuz ki şüphesiz
günlerin en mukaddesi şu (bayram) gününüzdür. Bilmiş olunuz ki ve ayların en
mukaddesi şu (Zilhicce) ayınızdır. Bilmiş olunuz ki şehirlerin en mukaddesi
şu (Mekke) şehrinizdir. Bilmiş olunuz ki şu (Zilhicce) ayınızda, şu (Mekke)
şehrinizde şu (bayram) gününüz nasıl mukaddes (yâni bayram günü Mekke'de «günah
işlemek nasıl ağır biçimde haram) ise şüphesiz kanlarınız ve mallarınız da size
haramdır (yâni birbirinizin kanını akıtmanız ve haksız yere birbirinizin malını
yemeniz de her zaman ve her yerde şiddetle haramdır). Bilmiş olunuz ki, ben (Allah'ın
hükümlerini) tebliğ ettim mi?» Orada bulunanlar:
Evet, dediler. Resûl-i Ekrem (Sallallahü
Aleyhi ve Sellem) (de) ; «Allahun şâhld
ol», buyurdu.'*
Not: Zevâid'de şöyle denilmiştir: Bunun
senedi sahih olup r&vileri güveni. Ur zatlardır.
3932) "... Abdullah
bin Amr (bin el-Âs) (Radıyallâhü autJ'den; Şöyle demi§tir:
Ben, Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve
Sellem)'in Ka'be'yi tavaf ettiğini ye (tavaf esnasında) söyle söylediğini
gördüm t
«(Ey
Ka'be!) Sen ne güzelsin ve senin kokun ne güzeldir. Senin azametine ve senin
kutsallığının azametine hayranım. Muhammed'İn cam (kudret) elinde olan (Allah)
a yemin ederim ki, mü'minin hürmeti Allah katında senin hürmetinden şüphesiz
daha azametlidir. Mü'minin malının, kanının ve onun hakkında ancak iyi zan
beslemek kutsallığı (seninkinden üstündür).»"
Not: Zevâid'de şöyle denilmiştir : Bunun
senedi söz götürür : îbn-i Mâcehln şeyhi Nasr bin Muhammedi Ebû Hatim zayıf
saymıştır. İbn-i Hibban da onu güvenilir zâtlar arasında anmıst
3933) "... Ebû
Hüreyre (Radıyallâhü a«A)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahü
Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
«Müslümanın her şeyi müslümana haramdır.
Kanı, malı ve ırzı.**'
3934) "... Fadâle
bin Ubeyd (Radıyallâhü û«A)'den rivayet edildiğine göre; Peygamber (Sallallahü
Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur :
«Mü'min o kimsedir ki, insanlar malları ve
canlan bakımından ondan (yâni şerrinden) emindirler. Muhacir de hatâları ve
günahları terk eden kimsedir.»"
Not: Zevâid'de şöyle denilmiştir: Bunun
senedi sahih olup râvİIeri güvenilir zâtlardır. Ravi Ebû Hani'iri' adı Hamld
bin Hâni el-Hûl&nl'dir.[6]
Notlardan da anlaşılacağı üzere bu babın
hadisleri Zevâid nevin-dendir. Yalnız Ebû Hüreyre (Radıyallâhü anh)'ın hadîsi;
Müslim, Ebû Dâvûd ve Tirmizi tarafından da rivayet edilmiştir. Birinci hadisin
benzeri de Hac bölümünde geçti.
Hadîsler mü'min bir kimsenin; kanının,
malının ve ırzının saygınlığına, mukaddesliğine ve her türlü tecâvüzden
korunmuş olduğuna delâlet eder.
Irz: insanın kendi nefsinde veya
yakınlarından her hangi bir kimsede bulunan ve övülmeye, ya da kötülemeye değer
bir yönüdür, îbn-i Kuteybe'ye göre Irz: Kişinin kendi nefsi ve bedenidir. Başka
bir kavle göre ise insanın ve yakınlarının şeref ve haysiyetidir.
Son hadîsle ilgili şu noktayı belirteyim:
Bilindiği gibi Asr-ı Saâ-det'te Mekke fethinden önce Medine-i Münevvere'-ye
hicret eden müslümanlarm üstün sevab ve faziletleri Kur'ân-ı Kerîm ve
hadislerle sabittir. Mekke fethedildikten sonra ise artık hicret etmek söz
konusu değildir. Bu itibarla o târihten sonra Medine-i Münevvere1 ye göç
edenler din ıstılahında Muhacir =r Göçmen sayılmazlar. Bu nedenle o târihten
sonra Muhacir; Medîne-i Münevvere'ye hicret edenler değil, hatâ ve günahları
terkeden kimsedir. Böyle bir kimse Allah katında büyük sevablar kazanır.[7]
Nehbe: Başkasına âit bir malı zor
kullanarak ve herkesin gözü önünde almaktır. Bu şekilde alınan şeye de Nühbe
denilir. Bâzıları Nehbe'yi yağmalamak, talan etmek mânâsı ile açıklamışlardır.
Ancak yağmalamak herkesin gözü önünde olabildiği gibi pek aleni olmayabilir.
Keza bazen zor kullanmadan, cebretmeye gerek kalmadan da olabilir. Soygunculuk
da alenî olduğu gibi pek kimsenin görmediği biçimde de gerçekleşebilir. Meselâ
falan adamın evi soyuldu, denilir. Bu itibarla bence Nehbe; Özlü olarak:
Gasbetmektir, denilebilir.
3935) "... Câbir
bin Abdillah (Radıyallâkü anhümâydan rivayet edildiğine göre; Resûlullah
(SaÜallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
«Kim apaçık bir şekilde bir malı gasbederse
(veya cebir kullanarak yağmalarsa) o kimse bizden değildir.»"
3936) "Ebû Hüreyre
(Radıyallâhü ankyden rivayet edildiğine göre Resûlullah (SaÜallahü Aleyhi ve
Sellem) şöyle buyurmuştur:
«Zina eden kişi zina ettiği zaman mü'ınin
olarak zina etmez, içki içen kişi de içki içtiği zaman mümin olarak içki
içmez. Hırsız da çaldığı vakit mü'min olarak çalmaz. Başkasına âit bir malı
insanların gözleri önünde orla alan kişi de bunu alenen gasbettiği Cveyâ cebir
kullanarak yağmaladığı) zaman mü'rnin olarak bu suçu işlemez.*"
3937) "... İmrân
bin Husayn (Radtyallâhü anh)'den rivayet edildiğine göre; Resûlullah
(Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
«Kim bir malı aleni olarak ve zorla alırsa
o kimse bizden değildir.."
3938) "... Sa'Iebe
bin el-Hakem (Radtyalldhii a»A>'den; §6yle demi§tir:
Biz dugmamn bir koyun siirusune rastlayip
yagmaladik. Sonra (bogazladigimiz koyun etlerini pi§irmek uzere)
tencerelerimizi dik-tik (atege koyduk). Sonra Peygamber (Sallallahii Aleyhi ve
Sellem) tencerelerin yanina ugradi ve O'nun emriyle tencereler devrildi (ya-ni
etler dokiildii). Sonra §6yle buyurdu:
«§uphesiz yagmalanan mal helal
degildir.*"
Not: Zevaid'de ?6yle denilmi§tir: Bunun
senedi sahlh olup ravilert gQve-niUr z&tlardir. Dlger be? hadis kitabinda Sa'Iebe bin el-Hakem (RJi.)'in
hadlsl yoktur.[8]
C a b i r (Radiyallahu anh) 'in hadisini
Ebti D&vtid da rivayet etmi§tir. ikinci hadis Buhari ve Miislim tarafin-dan
da rivayet edilmi§tir. 1 m r a n (Radiyallahu anh)'in hadisi-nin ba§kaca kirn
tarafindan rivayet edildigine bakilmalidir. Bu ha-disin meali birinci
hadisinkine benzer. Zevaid nevinden olan son ha-disin benzerini Ebu Davud,
Cihfid kitabimn 138. babinda Ebu Ltibeyd (Radiyallahii anh) 'den ve diger bir
benzer ha-disi de ismi verilmeyen Ensar'dan bir adamdan rivayet etmi§tir.
Hadislerin manasi:
Birinci hadisteki Me§hure kelimesi
aciklayici bir sifattir. Cunkii yukarda Nehbe ve Nuhbe'yi tarif ederken bunun
herkesin gozii onun-de ve aleni olarak zorla almak oldugunu belirtmigtim. Me§hure ke-limesinden kasdedilen mana da apagik ve
herkesin gozii onunde de-mektir.
Birinci ve iicuncu hadislerde bu sucu
i§leyen,ki§i hakkinda: «O bizden degildir- buyurulmustur. Bu ifadenin zahirine
gore bu sugu i§leyen kimse miislumanlardan sayilmaz. Amlan cumle boyle
mSna-landinhrsa bundan maksad tevhid ve bu sugun agirhgini ifade etmektir.
Ciimle §6yle de yorumlanabilir: Bu sucu isjeyen ki§i bizim yolumuzda ve
izimizde degildir.
Buhari ve Miislim'in de rivayet ettiklerini
yukarda belirttigim ikinci hadisin zahirine gore bir musliiman zina i§lerken
veya i?ki icerken yahut hirsizlik yaparken ya da aleni olarak zorla bir mail
ahrken mu'min olarak yapmaz. Yam
amlan suclardan biri-sini igledigi zaman imansiz hale gelir. Fakat Kelime-i
§ehadet geti-ren ve buna kalben de inanan bir kimse kufurden ba§ka gunahlan
islese bile kafir sayilmayacagina dair sahih hadisler vardir. Ayetler de buna
delalet eder. Bu itibarla babimizin hadisi diger deliller mu-vacehesinde
gesitli §ekillerde yorumlanmistir. Nevevi, Muslim ' in §erhinde bu hususla ilgili olarak ozetle
§6yle der:
Alimler bu hadisin manasi hususunda ihtilaf
etmiglerdir: Mu-hakkik alimlerin soyledikleri saghkli mana §udur: Miisluman
ki§i tarn ve kamil bir mu'min oldugu halde bu suclan i§lemez. Yani bu suglan
i§leyen kisinin imam tarn ve mukemmel degildir. Bu nevi ifa-delere cok
rastlamr. Mesela "Ahiret mutlulugundan baska mutluluk yoktur"
denilir. Keza "Yararli ilimden ba§ka Him yoktur" sdylenir v© Araplar
"Deveden ba§ka mal yoktur" derler. Bundan maksad ise mukemmel
mutlulugun ahiret mutlulugu oldugunu, keza segkin ilmin yararli olani ve en
degerli malm deve oldugunu soylemektir. Hadisi boyle yorumlamamizin sebebi
Ebu Z e r (Radiyallahu anh) ve ba§kasimn rivayet
ettikleri;
-Kim "La ilahe illallah" derse
zina da etse ve hirsizlik da i$lese (sonug itibariyle) cennete girer» hadisi ve
Ubadebin es-Sa-m i t (Radiyallahu anh)'in buna benzer sahih ve me§hur
hadisidir. (Nevevi bu arada Ubade1 nin hadisini de nakleder.) Keza Allah (Azze
ve Celle) 'nin;
, , , ,
•Allah, §uphesiz Zatina ortak ko§ulmasi
(sugunu) bagi§lamaz ve bundan ba?ka giinahi diledigi kimseler igin bagi§lar»
ayeti de bu hadisi boyle yorumlamamn delilidir. Diger taraftan Hak ehlinin
icmai-na gore zina, hirsizlik, katil ve benzeri buyiik gtinahlan igleyen bir
kimse Allah'a ortak kogmadikga bu gunahlar ile kafir olmaz. Bu gibi giinahlan
is.leyen kimselerin imanlan noksandir. Eger giinah 15-lemekten usuliine gore
tevbe ederlerse cezalardan kurtulurlar. §a-yet giinahlara devam ederek
blurlerse Allah'in dilemesine gore muameleye tabi tutulurlar. Allah dilerse
onlan bafislayip cennete dahil eder. Dilerse onlan cezalandinr. Cezalan bitince
cennete dahil eder. iste bu ve benzeri deliller amlan hadisi bu §ekilde
yorumlamaya bizi zorlar.
Bazi ilim ehline gore bu hadis; soz konusu
gunahlari, haramhgi-ni kabul etmeyerek ve helal oldugunu savunarak i§leyen
kimseler hakkindadir. Yani hadis boyle yorumlanmahdir. Bu giinahlann
ha-ramligmin dinen sabit oldugunu bile bile aksini iddia eden kimse di-ni inkar
etmis. sayihr.
Ibn-i Abbas (Radiyallahii anhiima) 'a gore
ise bu hadi-sin manasi goyledir: Bu gunahlari isleyen kimse bu giinahla me§gul
oldugu sirada iman nuru ondan aynhr.
Z ii h r i de: Bu ve benzeri hadislere iman
edilip ge^ilir ve ma-nalarina dahnmaz. Biz bunlann manalanni bilmeyiz. Sizden
onceki alimler bunlann iizerinde durmadan gegtikleri gibi siz de geginiz
de-mi§tir.
Son hadisin manasina gelince, sava§ta
du§mana ait mal yagma-landiginda her askere istihkaki kadar verilmesi gerektigi
igin taksi-mat yapilmadan yenmesi yasaktir. Qiinku bundan yiyenlerin kendi
istihkaklanndan fazla bir sey yemesi muhtemeldir. Bu itibarla du§-mana ait bir
mal yagmalanma yoluyla olsun baska yolla olsun gani-met mail sayilir ve
usuliine gore taksim edilir.[9]
3939) "...
(Abdullah) bin Mes'ud (Radtyallahu anhydtn rivayet edildi-gine gore Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) §oy)e buyurdu, demi§tir: •Muslumam sdvmek fusuk
(haram)dir. Onunla ^arpi§mak da kii-
Salebe dtA.)'in Hal Tercemesi:
Son hadisin r&visi Salebe bin el-Hakem
el-Leys! san&bldir. KGfe'ye yerle^ml? ve Huneyn savanna katilmi?tir. Be?
aded hadisi vardir. tbn-i M&ceh ondan hadis rlvftyetinde bulunmu^tur.
Ravisl Simak bin Hars'tir. (Hulasa, 57)
3940) "... Ebfl
Hiireyre (Radiyallahu ank)'den rivayet edildigine gore; Peygamber (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) §oyle buyurmu§tur:
-Muslvimam sdvmek fasikliktir. Onunla garpi§mak da kiifur-
Not: Zevaid'de sdyle denilmijtir: EbQ
Hiireyre (R.A.)'m bu hadlsinin se-nedi hasen'dir. Ravi Eba Hilal'm adi Muhammed
bin Selim olup gtlvenilirligi hu-sOsunda ihtilaf vardir. Ravi Muhammed bin
el-Hasan el-Esdl de boyledir. Senedia kalan ravileri glivenilir zatlardir.
3941) "... Sa'd
(bin Ebi'I-Vakkas) (Radtyallaku ank)'den rivayet edildigine gore; Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) §6yle buyurdu, demigtir:
■MOsliimam
sSvmek fasikliktir. Onunla garpigmak da kUfurdflr.»"
Not: Zevaid'de sOyle denilmistir: Sa'd bin
Ebi'I-Vakkas (R.A.)'in bu hadl-Binin senedi sahth olup ravileri guvenilir
zatlardir.[10]
Bu babin ilk hadisi; Buhari, Muslim, Nesal
ve Ahmed tarafindan da rivayet edilmi§tir. Diger hadisler Zevaid nevindendir.
Seb ve Sibab: Sovmek, aleyhte konus.mak,
bir kimsenin s.eref ve
haysiyeti ile oynamaktir. Fisk ve Fusuk da:
Allah'a itaatsizkk etmek-tir. §u halde gikan hiikum §udur: Bir muslumam soviip
saymak, onun §eref ve haysiyeti ile oynamak haramdir. Bu hususta icma var-dir.
Kital: Savagmak ve garpigmaktir. Kufur ise
Kafir olmak, bir geyi inkar etmek, nankorluk etmek ve bir geyi gizlemek gibi
manalara ge-lir. Bir muslumanla garpis.mak biiyuk gunah olmakla beraber E h 1 -
i Sunne t mezhebine gore kiifur sayilmaz. Yani bu giinahla ki§i dinden gikmis,
olmaz. Bu itibarla hadisin bu cumlesi muteaddid §e-killerde yorumlanmi§tir: Bir
yoruma gore bu hadis muslumanla gar-pismanin helal oldugu inancinda olanlar hakkindadir.
Yani bir kim-se musliimanla garpismayi helal sayarak onunla garpi§irsa dinden
gikar. Diger bir yoruma gore maksad §udur: Muslumanla garpi§mak, karde§lik
hakkim gormemezliktir, nankorliiktiir. ttgiincu bir kavle gore maksad §udur:
Muslumanla garpi§mak; ugursuz bir is. olup sa-hibini kufre yonlendirebilir.
Dorduncii yorum §oyledir: Muslumanla garpigmak kafirlerin fiillerine benzer.
Yani muslumamn §anma ya-kigir bir §ey degildir.[11]
3942) "... Cerir
bin Abdillah (el-Beceli) (Radtyallahu
anh)'den rivayet edildigine gore:
ResOluUah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
Veda haccinda (ken-disine) :
-Halki sustur (da dinlesinler),» diye emretti. (Halk sustuktan) sonra §6yle buyurdu:
•Benden sonra
biribirinizin boyunlanm vurarak kafirler olmayinxz.-"
3943) "... ibn-i
Omer (Radtyallahu anhiimdydan rivayet edildigine gore; Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) §byle buyurmu§tur:
«Vah size (yahut vay halinize), Benden
sonra biribirinizin boyun-lanna vurarak kafirler olmayimz.*"
3944) "... Sunabih
el-Ahmesi (Radtyallahu anhyden rivayet edildigine gore; Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) §6yle buyurdu, demi§tir:
•Bilmis olunuz ki ben kevser havuzu
uzerinde suphesiz Sncunflz (yani ihtiyaglannizi onceden hazirlayici) olacagim
ve ben diger iim-metlere karsi goklugunuzla oviinecegim. Onun igin benden sonra
sa-km biribirinizi oldiirmeyiniz (garpi§mayimz).»"
Not: Zevaid'de §6yle denilmi?tir : Bunun
senedi s^iih olup r&vileri gUvo-nilir zatlardir.[12]
Bu babin ilk iki hadisi Buhari ve Muslim
tarafmdan da rivayet edilmi§tir. Ikinci hadis Ebu Davud ve Nesai tarafmdan da
rivayet edilmi§tir. Son hadis ise Zevaid nevindendir.
Ilk iki hadisin manasi 8 -10 gekilde
agiklanmi§tir. N e v e v 1 ve Kadi I y a z tarafindan tercih edilen mana
goyledir: "Ben-den sonra biribirinizin boyunlanni vurarak kafirier gibi
olmayiniz."
Diger bir yorum soyledir: Benden sonra
dinden cikip kiifre git-meyiniz ki biribirinizin boyunlanni da vurmayasnuz.
Bir baska yoruma gore "Kafir"
sozciigu "Silah kusanmis" de-mektir. Bu takdirde mana soyle olur:
"Benden sonra silah kusanip biribirinizi oldurmeyiniz."
Bir kavle gore "Kafir" kelimesi
nankor demektir. Yani "Nimet ve Islamiyet hakki hususunda nankorluk edip
carpigmayunz."
Diger yorum sekillerini ogrenmek isteyenler
B u h a r I ve Musi i m' in gerhlerine
bas. vurabilirler.
Zevaid nevinden olan son hadisin ravilerine
gelince; Kays adh zat Ibn-i Ebi Hazim' dir. Ismail de Ibn-i E b I H a 1 i d' dir. Sahabi olan ravi
S u n a b i h (Radiyallahu anhl'in siinenimizde bundan bagka hadisi yoktur.
Ktttub-i Sitte'nin kalanlannda nig hadisi yoktur. Bu zatm adinin tesbiti
hususunda ih-tilaf vardir: S u n a b i h oldugunu soyleyenler oldugu gibi S u
-n a b i h i' dir diyenler de vardir. B u h a r i ve baska alimler ilk g6rii§e
taraftar olmugtur. Bu hadis Ahmed tarafmdan da rivayet edilmigtir.[13]
3945) "... Ebu
Bekr-i Siddik (Radtyalldhu anA)'den rivayet edildigine gore; Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Selletn) §6yle buyurdu, demi$tir :
•Kim sabah namazim kilarsa o kimse Allah'in
guvencesindedir. Artik Allah'in bu guvencesini ihlal etmeyiniz. Bu itibarla kim
bdyle olan bir kimseyi (§er'i hiikum olmaksizin) olduriirse Allah oldiiren
ki§iyi sorguya gekip neticede ba§ asagi cehenneme atar.»"
Not: Zevaid'de $oyle denilmi^tlr : Bu
sened, ravlleri gUvenilir olmakla be-raber munkati (kopuk)tur. CUnku ravi H^bis
Sa'd bin Ibrahim, ravi bin Sa'd'e ye-ti§memi§tir. Bu durumu Tehzib sahibi
sdylemistir.
3946) "... Semure
bin Cundeb (Radtyalldhu anh)'dtn rivayet edildigine gore; Peygamber (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) §6yle buyurmugtur:
•Kirn sabah namazim kilarsa o kimse Allah
(Azze ve Celle) 'nin gtivencesindedir.»"
Not:
Zevaid'de ?ciyle denilmi?tir:
Ravi el-Hasan, ravi Semuxe'den hadis i^dtmi^ ise bu sened sahihtir. Ravi
el-E^as, Abdulmelik isimli zattir.[14]
Zevaid nevinden olan bu iki hadiste gecen
Zimmet: Ahid, temi-nat, giivence ve kefalet manalanna gelir. Bu manalar biribirine ya-kui §eyler oldugu igin
guvence manasina terceme ettim. Muslim de Cundeb bin Abdillah (Radiyallahu
anhVden buna benzer bir hadis rivayet etmis.tir. Bu hadislerden maksad namaz
kil-mamn, ozellikle sabah namazinin iistiin faziletini belirtmek ve
xmis-lumanhguu namaz gibi aleni bir ibadetle agiklayan bir kimsenin her ttirlu
haklanrun Allah'in guvencesi ve teminati altmda oldugunu bil-dirmektir. Ilk
hadiste belirtildigi gibi' boyle bir musliimam §er'i bir hiikum olmaksizin
Sldiiren bir kimse Allah'in verdigi guvence ve teminati ihlal etmis, emanete
hiyanet etmis olur. Dolayisiyla Allah, ka-tili sorguya cekip nihayet cehenneme
atacaktir. Yani o kimse cehenneme girmeye mustahak sayihr. Eger musliimani
oldurmenin haram-hgini inkar ederse kafir sayihr ve ebedi olarak
cehennemliktir. §a-yet inkar etmeden bu sucu islerse cezalandinlmasi veya
bagi§Ianraa-si Allah'm dilemesine kahr. Ehl-i Sunnet'in mezhebi budur, Bu ve
benzeri hadislerde beyan edilen guvence sadece can emniye-tine ait degil,
umumidir. Yani musliimamn biitiin hak ve hukuku Allah'in teminati altindadir.
Sabah namazim kilan muslumanin hak-lanna tecavuz etmek, ona eziyet etmek
karsiliksiz birakilmaz. Bu hadisler boylece umumi bir sekilde yorumlanmakla
"La ilahe illallah" diyerek miisluman oldugunu soyleyenlerin
oldiirulmemesine dair 3930 nolu hadisin farkh yonu anlasilir,
Birinci hadiste gecen "Tuhfiru"
fiili "Ihfftr" mastanndan ahnma-dir. Ihfar; Ahdi bozmak, emanete
hiyanet etmek ve giivenceyi ihlal etmek, demektir.
3947) "... Ebu
Hureyre (Radtyolldkii anh)'den rivayet edildigine gore;
Resulullah (Sattallaku Aleyhi ve Sellem)
§6yle buyirdu, demi§tir :
•Mu'min ki§i Allah (Azze ve Celle) kaiinda
baa meleklerinden iistundur.»"
Not: Zevaid'de ?6yle denilmi?tir. RAvi
Yezid bin Stifyan Ebtil-Mtihezzim sayif oldugu Igin bu sened zayif tir.[15]
Zevaid nevinden olan bu hadisin izahi
bolumiinde S i n d I: Bu hadisteki Mii'min kelimesinden maksad bazi
mii'minlerdir. Bazi melekler ifadesinden maksad da meleklerin avam kismidir.
Ciinku Ehl-i Sunnet mezhebine gore veliler, takva sahibi olanlar ve salih
kigiler, yani gunahlardan kacimp ibadete du§kiin mii'minler, meleklerin avam
kismnidan ustundiir. Peygamberler de turn melek-lerden ustundur, der. El-Azizi
de Camiu's-Sagir §erhinde: Hadisteki mii'minden maksad, kamil ve olgun
mu'mindir. Haramlardan kaginan ve ibadete diiskiin mu'minlerin meleklerin
bazisindan us-tiinlugu sebebi ise, meleklerin kotuliige te§vik edjci gehvet
duygusu-nu tasimamasidir. Mii'min ise basina nefis, seytan ve sehvet aman-siz
bigimde musallat olmus durumdadir. Bu itibarla daima kotuluge te§vik ve tahrik
edici bu unsurlarla mucadele halindedir. Mucadele ve sava§i ba^armakla ustun bir rut be
kazanmi? olur, demistir.[16]
Bu babin hadislerinin tercemesine gegmeden
once babin ba§ligin-da gegen Asabiyyet kelimesi ile ilgili birkag soz etmeyi
uygun bul-dum.
Asabe i
Ki§inin baba tarafindan yakinlarina denilir. Asabl kelimesi de yakmlan igin
sinirlenerek sirf akrabalik duygusuyla onlan savunan kisi igin kullamhr.
Asabiyyet ve Taassub ise kisinin sixf akrabalik duygusuyla yakinlan igin
ofkelenmesi ve onlan savunmasi demektir. Cahiliyet devrinde taassup yaygin idi.
Kabileler arasmda asiretgilik ve kavmiyetgilik duygusuyla anlamsiz surtusmeler,
hatta gati§malar ve garpi§malar siiregelirdi. tslamiyet gelince bu gibi
duy-gular yerini Islam kardegligine birakti. Artik asiretgilik, kavmiyetgilik
ve kabilecilik degil, Islamcilik zihniyeti yerlesti. Batiin miisluman-lar
kardes kilindi. Qarpigmalar ve savaslar ancak Islam dininin yucel-mesi ve
hakkin, hakkaniyetin savunmasi igin mesru kabul edildi. Zu-liim ve haksizlikta
kimseye yardimci olmak diye bir sey kalmadi. Hi? kimseye zuliim ve haksizhk
yolunda hig kimseye yardim etme sela-hiyeti tamnmadi. Yuce dinimiz boylece
cahiliyet devrinin taassubunu kok iinden kazidi.
3948) "... Ebu
Hureyre (Radtyallahii anhydtn rivayet edildigine gore; Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) §6yle buyurdu, deraijtir:
-Her kim
bir soy sop davasina (halki) te§vik ederek veya bir soy sop davasi igin
ofkelenerek hak veya batil oldugu bilinmez bir gaye ile k8ru korune agilan
bayrak altinda (yani toplanan bir topluluk igin-de) savasirsa, o kimsenin
olduruliisu bir cahiliyet 61duruliisudur.»"
3949) «... Fuseyle'nin
babasi (Vasile bin el-Eska') (Radtyalldhu anhii-mtfj'dan; §oyle demigtir:
Ben, Ya
Resulallah! Adanun kendi kavmini sevmesi taassubtan (bir gesit sajrclir) nu?
diye Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve SellemJ'e sordum. O:
•Hayir. Ve Zakin adamin kendi kavmine
zulumde yardim etmesi taassubtan (bir nevi)dir», buyurdu."
Not: Zevaid'de ?oyle denilmi^tir: Ebu Davud
bu hadisin bir pargasmi ri-v&yet etmi?tir. O parga ?6yledir : «Ben Ya
Resulallah! Asabiyyet (taassup) nedir? diye sordum. O buyurdu ki: ctAdamin
kavmine zulumde yardim etmesidirs[17]
Ebii Hiireyre (Radiyallahxi anh) 'in
hadisini Muslim ve Nesai uzunbir metin halinde rivayet etmislerdir. Muslim bu
hadisi "Kitabti'I-imare" boliimuniin 13. babmda rivayet etmistir.
Nesai de uKitabu Tahrimi'd-Demm"
bolumunde rivayet etmi§tir.
Bu hadiste gegen Rayet: Bayrak demektir.
immiyye de Ama'dan alinmadir. Ami) Dalalet ve sapikhktir. Nevevi: "fmmiyye
bayrak" ifadesi Ahmed bin Hanbel ve cumhura gore; hak veya bdtd oldugu
belirsiz bir gaye etrafinda toplanan bir topluluk anlaminda kinayedir, demigtir.
Asabiyyet'i de soy sop davasi manasma
yorumlamayi uygun bul-dum. Asluida bu kelime gerek ikinci hadiste ve gerekse E
b u D a -v u d' un rivayet ettigi benzeri hadiste kiginin kendi kavmine zulumde
yardimci olmasi §eklinde beyan buyurulmu§tur. E 1-M u -n a v i de: Asabiyyet, zalime yardim etmektir,
demi^tir. E 1 - K a -r i de boyle demi§tir. Ancak bu kelime birinci hadiste
zalime yardim etmek §eklinde yorumlamrsa bu ifade immiyye rayet, yani hak veya
batil oldugu mechul bir gaye, ifadesine pek uygun dusmez ka-nismdayun. Cunku
zalime yardim etmek batildir. Artik bunun hak veya batil oldugunun belirsiz
oldugu soylenemez. Allah, en iyi bilen-dir.
ikinci hadis ise
Zevaid nevindendir. Ancak notta belirtildigi gibi Ebu Davud
da bunun bir benzerini rivayet etmistir .[18]
1. tslamda taassup yoktur.
Yani ki§i koru korune ve guursuzca kabilesine, akrabasina ve kavmine yardima
kogamaz, ulu orta on-lar igin ba^kasina kizamaz. Ba§ka bir deyimle musluman, hak mi batil mi oldugunu
bilmedigi bir dava pe§inde kosamaz. Haksizlik eden ki§i babasi da olsa ondan
yana gikamaz.
2. Hak veya batil oldugu
mechul bir gaye etrafinda toplanan bir guruba katilip halki soy sop davasina
gagiran veya soyu sopu igin ofkelenerek garpi§an ve dolayisiyle oldiirulen bir
kimsenin olumu §ekil bakimindan cahiliyet devri olumiine benzer. Yani cahiliyet
dev-ri insanlan nasil bagsiz ve diizensiz bigimde bir taassup ile garpisip
dlduruluyor idi ise bu da ona benzer. Bu ifadeden maksad boyle bir garpigmada
olen muslumanm kafir olarak oldugunu bildirmek degil-dir.
3. Ki§inin kendi kavmini, kabilesini sevmesi me§rudur.
Son hadisin ravisi Vasile bin el-Eska
(Radiyallahu anh)'in hal tercemesi 530. hadis boliimunde gegti.
5u noktayi belirtmeyi uygun buldum: Bu
babta rivayet edilen hadisler bir kimsenin kendi akrabasina zulumde, haksiz
konularda yardimci olmasini ve soy sop davasini- guderek onlar igin
ofkelenme-sini yasaklar. Ki§iye en yakin olan akrabasi igin boyle yapmasi
ya-saklandigma gdre aglreti, kabilesi, kavmi veya u-kda§lan igin boyle bir yola
girmesi gayet tabii yasak olur. Bu itibarla bu hadislerin huk-mu bu gibi
cereyanlara da §umulludur denilebilir. Islamda ki§inin ukina, kafatasina, deri
rengine ve diline degil onun. imanina, ibadetine, Allah'a kulluk gorevini yapmasi
derecesine bakilir. Allah katinda en degerli ve iistiin miisluman, O'na takvaca
en yakm olanidir. Arabin Arap olmayana ve K u r e y § soyundan olanm bagka
soydan ola-na higbir ustunlugu yoktur. Ustunluk ancak takva iledir. Bu konuda
ayetler ve hadisler mevcuttur.[19]
3950) "... Enes bin
Malik (Radtyalldhii anh)'den; §6yle demi§tir:
Ben,
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den su buyrugu isittim!
•Benim ummetim dalalet uzerinde siiphesiz
toplanmaz (birle§-mez). Bu itibarla siz (iimmetim arasinda) bir ihtilaf
g5rdugiinuz za-man biiyuk miisluman toplulugundan aynlmayuiiz>"
Not: Zevaid'de ?6yle denilmi?tir: Bunun
senedinde Ebti Halef el-A'm4 bu-lunur. Adi da Hfizim bin Ata*dir. Bu r&vi zayiftir. Bu hadls birkas senedle rivft-yet
edUmi? ise de, hepsinde zayiflik belirtisi varcur. Bu durumu el-Iraki seyhimiz
Beyzavl'nin hadislerinin tahrici'nde soylemi^tir.[20]
3951) "... Muaz bin
Cebel (Radtyallahii anh)'dtn\ §6yle demi§tir:
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sell em)
bir gun bir namaz kildi da namazi uzatti. Sonra namazi bitirince: Ya
Resulallah! Bugun na-mazi uzattni, dedik (veya dediler). Resul-i Ekrem
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) :
-Ben bir iimit ve bir korku namazuu kildim.
Ben (namazda) Allah (Azze ve Celle) 'den ummetim igin ug §ey istedim. Allah
iki geyi verdi ve bir tanesini bana reddetti (onu vermedi). Ben ummetime
ba§kalanndan (yani kafirlerden) bir du§mam musallat etmemesini (yani ummetin
mahvedilmemesini) istedim. Allah bunu bana verdi. Ummetimi suda bogmak
suretiyle helak etmemesini istedim. Bunu
da bana verdi. Ummetimin sava^imn kendi aralannda kilmamasuu da istedim. Fakat
Allah bu istegimi reddetti.*"
Not: Zevaid'de ?0yle denilmi^tir: Bunun
senedi sahih olup r&vlleri guve-nillr zatlardir.[21]
Zevaid nevinden olan bu hadiste gegen
"Ragbet" umit manasma, "Rehbet" de korku manasma
yorumlanmi§tir. EI-Kari: Yani bu namaz, sevab iimidi ile azabtan korkma
maksadini iginde toplayan bir namazdi. Diger namazlarda ise bu iki maksaddan
biri agir basi-yordu. Sonra Resul-i Ekrem (Aleyhi's-salatii ve's-selam) 'in bu
namaz-dan maksadi iimmeti igin dua etmekti-. Dua ederken bunun kabul
bu-yurulmasini veya reddedilmesini dikkate alarak uzatti, demi§tir.
ResOl-i Ekrem (Aleyhi's-salatii ve's-selam)
ettigi duada; ummeti-nin tamanunin du§manlan tarafmdan imha edilmemesini veya N
u h kavmi gibi tamaminin suda bogulmamasini dilemis ve Allah da bu istegini
kabul buyurmu§tur. Oguncii istege gelince; ummeti arasinda ig savasjann
olmamasim dilemis.. Fakat bu dua kabul edilmemi§tir. Bi-lindigi gibi Hz. O s m
a n (Radiyallahu anhVin sehid edilmesi ile musliimanlar arasinda baslayan
fitneler ve ig sava§lar tslam ta-rihi boyunca suregelmistir. Halen de musliiman
milletler arasinda zaman zaman sava§lar vuku bulmaktadir. Bu satirlan yazdigim
si-ralarda bir yildan beri Iran ile Irak arasinda suregelen ve yaklagik olarak
elli bin muslumanin oldurulmesine yol agan savas. henuz sona ermemistir.
Bu hadis,
Resul-i Ekrem (Aleyhi's-salatu ve's-selam) 'in bir mu-cizesidir.
3952) "...
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellemyin azadli kolesi Sev-ban (Radtyalldkii
onA/den rivayet edildigine gore; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
§oyle buyurmu§tur :
•Yer benim igin o derece diiriilup
toplatildi ki ben onun §ark ta-raflanni ve garp taraflanni gordum. Bana sari
(veya kirmizi) ve be-yaz (yani altm ve gumu§) hazineleri de verildi ve bana:
Senin (um-metinin) miilku senin igin durulup toplatilan alanlara kadar
(geni§-liyecek)dir, denildi. Ben, Allah Azze ve Celle'den (su) Qc §eyi (veya
§unlan ug defa) istedim: Allah'm ummetimin ba§ma tiimunii faelak edecek bir
aghk felaketini musallat etmemesini ve iimmetimi firka firka yapip (biribiriyle
sava^mak ve ig harple) bazasina bazisuun aza-bini tattirmamasmi da istedim. (Bu
isteklere kar§i Allah tarafmdan) bana: Ben bir hiikum verdigim zaman artik o
hukmun infaz edilme-mesine mahal yoktur ve ben, senin iimmetin basina onlan
(tumuyle) helak edecek bir a^lik felaketini musallat etmeyecegim ve dunyanm
cevresi arasinda bulunan (kafir du$manlar)i iimmetin aleyhinde top? lamayacagim
ki ummetinin bazisi diger bazisini yok etsin ve biribirinl oldursun, buyuruldu.
Ummetimin igine kihc konuldugu (yani ig savas. oldugu) zaman artik kiyamet
giiniine kadar kilig onlardan kaldinl-mayacak (yani ig sava§ son bulmayacak)tir.
§uphesiz iimmetim igin korktugum §eylerden birisi de sapitici (yani bid'atlere,
gunahlara ga-ginci) imamlar (yani devlet adamlarOdir. Ummetimden bazi
kabi-leler putlara tapacak ve ummetimden bazi kabileler de miisriklere iltihak
edecektir. Kiyamete yakin zamanlarda otuza yakin gok yalanci deccal muhakkak
olacak. Deccallann hepsi peygamber oldugunu sfiy-Ieyecektir. (Halbuki
peygamberlerin sonuncusu benim ve benden sonra peygamber yoktur). Allah (Azze
ve Celle) *nin emri (ki butun mu'minlerin toptan vefat etme belirtisi olan bir
riizgardir) gelinceye kadar ummetimden bir ziimre daima hak (yol) iizerinde
kahp ilahi yardima mazhar olacak muhalifleri onlara zarar veremeyecektir-
Ebii'I-Hasan dedi ki: Ebu Abdillah (ibn-i
Maceh) bu hadisin ri-vayetini bitirince: Bu, ne kadar deh§etli bir hadistir,
dedi.[22]
Bu hadisi Ebu Davud da Kitabii'l-Fiten'de
rivayet etmi§-tir. Muslim ise bunun bag kismuu fitneler bolumunde, iimmetin bir
zumresinin ilahi emir gelinceye kadar hak iizerinde devam ede-cegine dair son
boliimu de Cihad bolumunde rivayet etmigtir.
T i rmizi de bu hadisi pargalar
halinde Fitneler boliimunun degi§ik bablannda rivayet etmistir.
Bu hadiste apagik mucizeler mevcuttur.
Gelecege ait verilen ha-berler hamdolsun aynen gergeklesmistir.
Hadisin bag kisminda yer kuresinin Resul-i
Ekrem (Aleyhi's-sa-latii ve's-selam) igin diiruliip sarkin ve garbin kendisine
gosterildigi, durulup gosterilen alanlann muslumanlann tasarruf ve
mulkiyetle-rine gegecegi ve onlara altin ile gumus hazinelerinin verilecegi
birer mucize olarak haber verilmektedir.
N e v e v i: Bu hadiste Resul-i Ekrem
(Aleyhi's-salatii ve's-selam)'e yer kuresinin dogu ve bati taraflarmm
gosterildigi ifadesi, Islam iimmetinin genislemesinin daha 50k dogu ve batiya
uzanacagina isarettir. Nitekim de boyle oldu. Islam iilkelerinin giiney ve
kuzeye dogru gelismesi dogu ve bati taraflarma olan gelisxneye oranla azdir. Hadiste gegen altm ve gumus hazinelerinden maksad ise
Irak ve S u r i y e kirallan Kisra ve Kayser'in hazineleridir, de-mistir.
Et-Turbusti de: Kirmxzi ve beyaz
hazinelerden maksad Kisra.ve Kayser'in hazineleridir. Kisra devletinin nakit
parasimn gogunlugunu altin, K a -y s e r' inkinin ekseriye-tini gumus teskil
ettigi igin boyle buyurulmustur, der.
Hadisin yukarda
sozii edilen paragrafindan sonra gelen;
y^ m cJl*- Ji)j
ciimlesi iki sekilde manalandinlabilir:
"Ve ben, Allah (Azze ve Celle) 'den
fig sey istedim" veya "Ve ben (su seyleri) Allah (Azze ve Celle)'den
115 defa istedim."
Bu cumleden sonra
beyan edilen istekler ikidir:
1. Cmmetin tumunu kaplayip
onlan helak eden bir kithfin ve-rilmemesidir.
2. Ommetin firka firka
edilip biribirleri ile savasmamalandir. Muslim, Tirmizi
ve Ebu Davud'un
rivayet-
lerinde de bu iki istek vardir.XJguncu bir
istege dair bir kayda rast-lamadim. Bu itibarla amlan ciimle ya ikinci sekilde
yorumlamr. Ya da uguncu istek beyan buyurulmamis veya rivayet edilmemi§tir.
Hadisin bundan sonraki kisminda Resul-i
Ekrem (Aleyhi's-salatii ve's-selam)'in ilk isteginin kabul buyuruldugu, yani
Islam aleminin tamamuu kaplayici bir aguk ve kitlik tehlikesiyle muslumanlanmn
tamammm mahvedilmeyecegi bildirilmektedir. §u halde Islam ulke-lerinin
bazilannda kitlik olsa bile diger ulkelerde veya memleket-lerde olmayacaktir.
Allah'a hamd olsun ki bu mucize de gergekleg-mistir. Hadisin bu bolumiinde
musliimanlar arasinda ig savaslann gikmamasi, biribiriyle garpismamasi
yolundaki dua ve dilegin kabul edilmedigi ve ilahi takdirin bunun aksine oldugu
belirtilmistir. Om-metin igine kilig konulduktan, yani savas patlak verdikten
sonra ki-yamete kadar sonu gelmiyecegi bildirilmigtir. Bu mucize de aynen
ta-hakkuk etmistir. Sahabiler devrinde baslayan garpisma ve ig savas-lar
siiregelmistir. Islam aleminin bir bolgesinde bir Uuzur ve siiku-net saglamnca
bir baska bolgede huzursuzluk ve gatisma gdruluyor. §u yirminci asirda da Islam
aleminin hali budur.
Hadisin bundan sonraki boliimunde musluman
kabllelerden ba-zilanmn miisriklere, yani kafirlere iltihak edecegi, dinden
cikaca&i haber veriliyor, Bunun bir ge§idi Hz. Ebti Bekir (R»diy«l-lahu anh)'in hilafeti doneminde
meydana geldi. Hatti Hz. Eb'ti Bekir (Radiyallahu anh) bu mixrtedlere savas
acti. Bu muciz* de gergeklesti.
Hadiste daha
sonra kiyamete yakin zamanlarda otuza yakm gok yalanci deccallarm tiireyecegi
bildirilmistir. El-H4fiz, B u h A -r i' nin serhinde tiiremig olan bazi
deccallarm adlanni ve haUwini anlatmi§tir. Beklenen biiyuk DeccaV bunlann
disindadir.
Musllimanlardan bir zumrcnin kiyamete dek
hak uzerinde bulu-nacagina dair paragrafm benzeri sunenimizin 6, 7, 9 ve 10.
numara-smda gegti. Buna ait bilgi orada verilmistir.
3953) "...
(Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve SeUem)*in zevcelerinden) Zeyneb bint-i Cah§
(Radtyallahu anhd)'dan rivayet edildigine gore:
Bit defa Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem) uykusundan uyanarak (telastan) ytizu kizarmi§ vaziyette:
«La ilahe illallah, vuku bulmasi yaklasan
bir §er (fitne)den do-layi vay Araplann haline. Bu gun Ye'cuc ve Me'cuc'un
seddinden §oy-le bir delik acildi, buyurdu ve sehadet parmagmin ucunu bas
panna-ginin ortasindaki mafsal ile birlestirerek (acilan deligin buyuklugunu
gostermek uzere) halka yapti.»
Zeyneb (Radiyallahu anha) demigtir ki: Ben
Ya Resulallah! ici-mizde salih (yani Allah'a itaatkar, iyi ve temiz mu'min)Ier
bulundu-gu halde biz helak olur muyuz? diye sordum. Resul-i Ekrem (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) : (Evet.) fuhus, giinah ve fasikhk cogaldigi zaman (helak
olursu-nuz)» diye cevab verdi."[23]
Buhadisi; Buhari, Mfislim, Tirmizl ve
Nes&I de rivayet etmijlerdir Hadlste sdzu edilen Sedd ve Ye'cuc ile M e' c
u c mei»elet' Kehf suresinin 83 - 96. ayetlerinde ve En-b i y a suresinin 96 ve
97. ayetlerinde gegiyor. Hadiste gegen Redm, sed demektir,
Gerek Kur'an-i Kerim ayetlerinde ve gerekse
hadlslerde gegen Seddin hangi sed oldugu ve Ye'cflc ile Me'cuc'un hangi millet
veya kabileler oldugu agikca belirtilmemi§tir. Bu itibarla tef-sir kitablan ve
hadisleri aciklayan §erh kitablannda bu konuya ili§-kin miiteaddid goru§ler
beyan edilmi§tir. Qok yer alan bu goru§leri, rivayet ve ihtimalleri buraya
aktarmaya gerek gormuyorum. Bu ko-nuda aynntili bilgi almak isteyenler tefsir
kitablanna bas.vurmalidir.
Bazilanna gore
Sedd'den maksad C i n seddidir. Diger bazila-nna g6re Yemen' deki Me'rib
seddidir. Oguncii bir goru§e gorebundanmaksad Ermenistan ve Azerbeycan dag-Ian
arasindaki demir kapidir. Bir baska goru§e gore B u h a r a' run K o k y a dagi
bitisigindeki seddir. Bu goru§lerin hicbiri kesin bir dellle dayanmaz.
Ye'cuc ve Me'cuc denilen insan topluluguna
gelince; tarihgiler bunlann, Hz. N u h (Aleyhisselam) 'in Y a f e s isim-li
oglunun siilalesinden oldugunu soylerler. Bazilan insanlarm yiiz-de doksamni
bunlann te§kil ettigini soylerler. Mogollar'm ve Hunlar'in bunlardan olmasi
ihtimaline agirhk verenler var-dir. Merhum Hamdi Yazir, Tefsir kitabinda bazi
nakillerde bulunmu§tur. Bazi zatlar Ruslar'in. Ye'cuc ve Ingiliz ile
Almanlar'in da Me'cuc siilalesinden olduklarmi soylerler.
Hadiste,
yaklasan bir §er fitneden dolayi Araplann halinin feel olacafma isaret
buyuruluyor. Bu fitne ve §erden maksad Hz. O s -man (Kadiyallahu anh) 'in
s.ehid edilmesi ve ondan sonra devam eden fitnelerdir. Bu miiessif olaylann
zaran Araplara mahsus olma-yip, tiim Islam aleminin huzursuz ve rahatsiz
olmasma sebebiyet ver-mis ise de o donemde muslumanlann buyuk cogunlugunu
Araplar teskil ettigi igin «Vay Araplann haline* buyurulmus.tur.
Resul-i Ekrem (Aleyhi's-salatii
ve's-selam), Ye'cuc ve Me'cuc seddinden bir deligin agildigini bildirirken
deligin mik-tanni §ehadet parmagi ile basparmagini halkalamak suretiyle
bildir-xnistir. Araplar ahsverislerinde bir malin fiati uzerinde pazarhk
eder-ken ellerin parmaklanyla i§aret etmeyi fiatlan dille soylemeye ter-cih
ederlerdi ki, satici ile ahcidan ba§kasi konusulan fiat ve pazarhgi bilmesin.
Onun icin parmaklan halkalamamn degisik sekilleri bir ta-kim sayilan ifade
ederdi. §ehadet parmagimn ucu basparmagm ortasindaki mafsal ile
birle§tirilerek olusturulan halka Araplara gore 10 sayisim ifade eder. Bu
hadiste beyan edildigine gore Resul-i Ekrem (Aleyhi's-salatu ve's-selam),
mubarek ellerinin §ehadet parmagi ile basparmagini halkalamak suretiyle agilan
deligini buyiiklugunu bil-dirmistir.
Hadiste gecen "Habes" fuhus, gayn
mesru gocuk veya fisk-u fu-cur manalanna yorumlanmistir. Yani kStiilukler ve
gunahlar coga-linca gelen ilahi tokat giinahkar kullar yaninda iyi ve temiz
muslu-manlan da kaplar. Nasil ki yanginda ya§ ile kuru bir arada yanar.
3954) "... Ebu
ttmame (Radiyallahu ank)'den rivayet edildigine gore; Resulullah (Sallallahii
Aleyhi ve Sellem) §oyle buyurmu§tur:
«Bir takim fitneler olacaktir. Adam o
fitnelerde mu'min olarak sabahlayacak ve kafir olarak ak§amlayacaktir. Ancak
Allah'in Him
ile
(kalbini) ihya ettigi kimseler (bu tehlikeden) miistesnadir.*"
Not: Zev&Id'de ?6yle denilmi^tir: Bunun
senedi zayiftir. tbn-i Muin: AH bin Yezid'in el-Ka,sim aracihgiyla EbG tjmame
(R.A.)'den olan rivayetlerin hepsi zayiftir, demi?tir. Buhar! ve ba$kasi : Ali
bin Yezid'in hadisleri miinkerdir, lcrdir.
3955) "... Huzeyfe
(bin el-Yeman) (Radtyalldhii ankiimdydan; §oyle de-mijtir:
Biz (bir gun halife) Omer (bin el-Hattab)
(Radiyallahu anh)'m yaninda oturuyorduk. Omer (orada bulunan sahabilere) :
Hanginiz Resulullah (Sallallahii Aleyhi ve
Sellem)'in fitne hak-kindaki hadlsini hafizasinda iyice tutuyor? diye sordu. Huzeyfe de-mis, ki, bu soru uzerine:
Ben (iyi
bellemi§im), dedim. Cmer
(Radiyallahu anh) :
Sen cidden
(hadis bellemeye) cii^etkarsm, dedi. (Sonra) Hadis
nasildir? diye
sordu. Huzeyfe j Ben,
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) 'den:
Adamin ailesi, evladi ve komsusu yiizunden
maruz kaldigi fitneye (gunaha); namaz, orug, sadaka, iyi §eyleri emretmek ve
kotii $eyleri menetmek keffaret olur, buyrugu igittim, dedi. Bunun uzerine Omer
(Radiyallahii anh)
(Hayir, sormak) istedigim bu (fitne hadisi)
degil. Ben ancak de-nizin dalgalanmasi gibi dalgalanan fitne (hakkindaki
hadisi) kasde-diyorum, dedi. Bunun uzerine Huzeyfe (Radiyallahu anh) :
Ey Mii'minlerin Emiri! O fitne ile senin ne
ili§igin var? §fiphesiz seninle o fitne arasinda kilitli bir kapi vardir, dedi.
Omer (Radiyallahii anh) :
O kapi kmlacak mi, yoksa a^ilacak mi? diye
sordu. Huzeyfe (Radiyallahii anh) :
Hayir, kinlacak, diye cevab verdi. Omer
(Radiyallahii anh) : Kinlan kapi (agilan kapiya nazaran) hig kilitlenemez,
dedi. (§akik demistir ki 0 Biz Huzeyfe'ye *
Omer, kapmm kim oldugunu biliyor muydu?
diye sorduk. Huzeyfe (Radiyallahii anh) :
Evet, yarmdan once bu gecenin gelecegini
bildigi gibi (biliyordu). Ben
ona hie yalan yanh? olmayan bir hadis rivayet ettim, dedi.
(§akik demi§tir ki:) Biz bunun uzerine
kapinm kim oldugunu Huzeyfe*ye sormaya cesaret edemedik de Mesruk'a: Sen
Huzeyfe'ye sor, dedik. Mesruk ona sordu. O da: (Kapi) Omer'dir, dedi."[24]
Bu hadisi; Buhari, Miisllm ve Tirmizi de
rivayet etmi§lerdir.
Hadisin bag kisminda aile, evlad ve komgu
yuziinden iglenen ha-talara; namaz, orug, sadaka ve iyilikleri emredip
kotiiluklerle mucadelenin keffaret oldugu bildirilir. Yam* anilan insanlarla
ilgili olarak iglenen kuguk giinahlar bu ibadetlerle Allah'in yardimiyla
bagigla-nir. Bilindigi gibi sayilan ibadetlerin disinda kalan hayirh hizmet ve
ibadetler de kuc.uk giinahlara keffaret olur. Ancak sayilan ibadetler daha
onemli oldugu igin onlann amlmasiyla yetinilmigtir.
Hz. O m e r
(Radiyallahu anh)'in sordugu fitne ise Hz. O s m a n (Radiyallahu anh) 'in
gehid edilmesiyle baglayan ve so-nu gelmeyen fitnelerdir. Resul-i Ekrem
(Aleyhi's-salatu ve's-selam) *in sirdasi olan Huzeyfe (Radiyallahu anh) 'in O m
e r (Radiyallahu anh) 'a: Senin ile o fitne arasinda kilitli bir kapi vardir,
so-zunden maksadi gudur: O fitne senin doneminde olmayacaktir. Senin bedenin
fitneye kargi bir seddir.
NevevI: Huzeyfe
(Radiyallahii anh) 'in Omer (Ra-diyalahu anh) 'in §ehid edilecegini bildigi
muhtemeldir. Ancak bunu acikga soylememis.. Qunku Omer (Radiyallahii anh) kendi
bede-ninin kapi mahiyetinde oldugunu bilirdi. Bu itibarla Huzeyfe (Radiyallahii
anh) onun oldurulmesi olayim agiklamadan buna i§a-ret etmigtir, der. Huzeyfe
(Radiyallahii anh) fitneyi bir binaya benzetmis, Omer (Radiyallahii anh) 'in
hayatim da o binanin kilitli kapisina benzetmi? ve oldiirulmesini de kapinin
kinlmasma ben-zetmi§tir. Bu itibarla Hz. Omer (Radiyallahu anh) 'in
dldurul-mesiyle fitne kapisi agilmig olur.
B u h a r !' nin rivayetinde Huzeyfe
(Radiyallahu anh), kapinin kinlacagmi soyleyince Omer (Radiyallahu anh) :
"Kapi lonlinca kjyamete kadar kilitlenemeyecek", demi§tir.
El-Hafiz: Omer (Radiyallahu anh),
miislumanlar ara-sinda fitne gikacagmi ve kiyamete kadar devam edecegini eUnde
bu-lunan apagik nass mahiyetindeki hadislerle bilirdi. Nitekim e 1-B e z z a r' in rivayet ettigi bir hadlste:
OsmAn bin Maz'un (Radiyallahii anh) bir gun
Omer (Radiyallahii anh)'a i
Ey fitnenin kilitli kapisi, dlye hitab
etmi§. Bunun uzerine Omer (Radiyallahu anh) bunun hikmetini sorunca Osman
{Radiyallahu anh) sdyle cevab vermi§tir: "Biz bir gun Peygamber
(Sallallahu Aley-hi ve Sellem) 'in yanmda oturuyarduk. Sen oradan ge^tin. Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem) sdyle buyurdu i
«Bu, fitnenin kilitli kapisidir, hayatta
oldugu sOrece sizler ile fit* ne arasinda iyi kilitli sa&lam bir kapi
bulunur.
§6yle bir soru hatira gelebilir: Omer
(Radiyallahu anh) kendi vucudunun fitne kar§isinda saglam bir sed, kapi
oldugunu bildigine gore nigin bu hususta §iipheye du§mu§ ve nihayet
soru5turmu§tur?
Buna §6yle cevab verilir: Insan bir §eyden
cok endi§eli oldugu za-man boyle sorugturma yapar. §6yle de soylenebilir: Omer
(Radiyallahii anh); bildigi hususlan unutmus. olabilir ihtimaUne kar§i,
gergegi baska sahabiden dinlemek ve iyice hatirlamak istemig olabilir.
Fitnenin biiyukliigunu bildigi igin bu konuda bildiklerini pekistir-mek istemig
demek de mumkundiir.
3956) "...
Abdurrahman bin Abd-i Rabbi'l-Ka'be (Radtyallahu ank)'den; §6yle demi§tir:
Bir gun Abdullah bin Amr bin el-As
(Radiyallahu anhuma) KaT-be'nin golgesinde oturmus, basinda da halk toplannus
iken ben onun yanina vardun. Abdullah'dan (bu esnada) §unu i§ittim: Biz bir
yol-culukta Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in beraberinde idik. O,
bir ara bir konakta konakladi. Bunun uzerine kimimiz kendi ga-dinni kuruyor,
kimimiz ok atisi yapiyor ve kimimiz otlanan hayvam ile mesgul oluyordu. Bu sirada Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
'in cagincisi "Haydin namaza" diye gag rid a bulundu. Biz de hemen
toplandik. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ayaga kal-karak bize su
hitabede bulundu:
•Benden onceki her peygamber uzerine kendi
ummeti igin hayir bildigi §eyleri onlara gostermesi ve §er bildigi §eylere
karsi uyanp korkutmasi §uphesiz bir hak, gorev oldu. Sizin bu iimmetinizin
afi-yeti (yani dine zarar veren geylerden selamette bulunmasi) evvelinde
kihndi. Bu iimmetinizin son kismimn basina bela ve hoslanmayaca-gimz bir takun
isler muhakkak gelecektir. Sonra oyle fitneler gelecek ki bazisi diger bazisim
hafifletecek (yani sonra gelen fitne bir onceki fitneden daha siddetli
olacagmdan oncekini hafif birakacaktir). Artik mu'min kul, tbir fitne geldiginde) : iste beni helak eden fitne
budur, der. Bir sure sonra o fitne gecer. Bunun arkasmda baska bir fitne gelir
ve mu'min kul: iste beni helak edici fitne budur, der. Sonra o fitne de agilip
gider. Artik kim cehennem ate§inden uzaklastinlmasi ve cennete girdirilmesi
kendisini sevindiriyorsa Allah'a ve ahiret gii-niine iman eder halde iken
oltimu gelsin ve insanlara, kendisine yap-malanni arzuladigi §eyleri yapsm. Kim
bir devlet bas.kamna bey'at edip ona elini vermis. (yani segmis.) ve
samimiyetle baglanmi§ ise artik olanca giicuyle ona itaat etsin. §ayet bundan
sonra baska bir devlet baskani gikip gelir de birincisi ile nizaa kalki^irsa
(yani isyan ci-karmak isterse) sonradan
gelenin boynunu vurunuz.*
Abdurrahman bin Abd-i Rabbi'l-Ka'be
demistir ki: Bunun uzerine ben ba§imi toplulugun arasindan ileri sokarak (yani
Abdullah (Ra-diyallahii anh) 'm yakuuna sokularak) : Allah a§kina sana
soruyorum, bu hadisi Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den sen kendin
isittin (mi)? dedim. Abdurrahman demistir ki: Bunun uzerine Abdullah
(Radiyallahu anh), eliyle kulaklanna igaret ederek: Bunu kulak-larun isitti*
kalblm de belledi, iyice ezberledi, dedi."[25]
Bu hadisi Muslim "El-imare"
kitabinin 10. babinda rivayet etmi§tir. Ebu Davud da "EI-Fiten"
bolumiinde kisa bir metin halinde rivayet etmi§tir. N e s 4 i de Bey'at ve
Siyer bolumiinde rivayet etmis.tir.[26]
Hiba: Yiin veya deve tiiyunden mamul gadir
demektir . tntidal: Yan§mak maksadiyla ok atisidir.
Ce§ert Gece giindiiz disarda otlatilan ve
ne giindiiz ne de gece ko-ye-kente getirilmeyen buyiikbas. ve kugiikba^ hayvan
suriisiine denilir.
Terkik: Hafifletmek, siislemek ve te§vik
etmek gibi degigik ma-nalara gelir. Tercemede hafifletmek manasi ahndi. Diger
iki sekilde yorumlamak da mumkiindur. Yani gelecek fitnelerin bazisi diger
ba-zisim giizel gosterir veya bir kismi diger bir kisma tesvik eder, tah-rik
eder.
Safkatu'l-Yemin: Ah§ veriste veya baska bir
akidde taraflardan birinin elini digerinin elinin uzerine koyup igin
kesinlegmesini ifade etmeleridir.
Hadis, Resul-i Ekrem (Aleyhi 's-salatii
ve*s-selam)'in vefatuidan bir sure sonra muslumanlann bagma bir takim belalann,
ho§lanma-diklan seylerin ve bundan sonra da fitnelerin gelecegini bir mucize
mahiyetinde haber verir. Bilindigi gibi bu mucize aynen gerceklesti.
Fitne ve fesadin gogaldigi donemde
musliiman bir kimsenin dik-kat edecegi onemli noktalar goyle siralanmi§tir:
1. Allah'a ve ahirete imam
muhafaza ederek imanh olmeye ca-h§mak, yuce dinimizin helal kildigi bir §eyin
haramligim idc"ia etmek veya bunun aksine haram olan bir §eyi helal itikad
etmek gibi teh-likelere kar§i uyanik durmaktir. Mesela bir miislumanin haksiz
yere dlduriibnesinin helal oldugunu itikad etmek gibi.
2. Musliiman bir kimse kendi
nefsi igin arzuladigi ve ho§landigi iyi geyleri biitiin musliimanlar igin
arzulamahdir. Keza kendi nefsi icin arzulamadigi bir seyi bagkasi igin de
arzulamamalidir.
3. Bir halifeye bey'at edip
samimiyetle ona baglandiktan sonra ona itaat etmek gerekir. Segilmis. olan
halifeye isyan ederek onu ce-bir yoluyla devirmeye caligan bir kimse gikarsa
as! durumundakinin pegine gitmemek gerekir. Hadis asi durumundaki ki§inin
boynunun vurulmasnu emreder. N e v e v
i bu cumlenin izahi bolumunde goyle
der:
Yani ikinci
sahis halifeye kar§i as! sayildigi igin defedilmesi ge-rekir. §ayet gatigmasiz
ve savagsiz bir bigimde defedilmesi miimkun olmazsa asi kimseyle sava§ihr.
Savagma esnasmda asi kimseyi oldur-mekten baska bir gare bulunmazsa
gerektiginde oldurulur.
Cumhura gore iki ayn halife ile ardarda
bey'at edilirse birinci halife ile yapilan bey'at sahihtir. Buna sadakat
gerekir. Ikincisi ile yapilan bey'at gegersiz sayihr ve boyle bir bey'atte
bulunan kimse-lerin bu bey'atin geregini yapmalan haramdir. ikinci gahsin
halife-lik iddiasinda bulunmasi, bunu istemesi de haramdir. Ikinci halife ile
bey'at eden kimselerin birinci halife ile yapilan bey'atten haber-dar olmalan
veya olmamalan farketmez. Keza iki haltfenin aym bel-dede veya ayn iki beldede
olmalan da hukmu degi§tirmez.[27]
3957) "... Abdullah
bin Amr (bin el-As) (RadtyaU&hu anhiima)'dan ri-vftyet edildigine gore;
Resfilullab (Sallallahu Aleyhi ve SeUetn):
•insanlann elekten gegirilerek iyilerin
gittigl, kdtulerin kaldifi, ahidlere sadakat v« emanetlere riayetlerinin
bozuldugu, ihtilafa dflg-tukleri (Resul-i Ekrroa (SaUallaJW Aleyhi ve Sellem)
ellerinin parmaklanm biribirine gecirerek) ve §5yle olduklan bir yakin
gelecek-te haliniz nasil olacak?» buyurdu. Sahabiler:
Ya Resulallah! Anlattigm durum olunca biz
nasil edelim? diye sordular. Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) :
«(Hak oldugunu) bildiginizi tutarsiniz.
(Hak oldugunu) kabul et-mediginizi birakirsiniz. Kendinize ait seylere (y4ni
§ahsinizi ve aile ferdlerinizi ilgilendiren i^lere) ydnelirsiniz ve
ba$kalarunzin i^ini tet-kedersiniz-, buyurdu.**
3958) "... Ebfl
Zerr(ri Gif&ri) (RadtyalMhu anh)'den; §oyle dcmigtir: |k»6HiPfch-'(SaUaIlaha Aleyhi ve Sellem) (bir gun):
•Ya Eba Zerr! Evin (yani kabrin) kole kadar
pahalanacak derecede gok insanin Slum vukuati ile halin nasil olacak?.
buyurdu. Ben:
Allah ve Resuluniin benim igin sectikleri
hal (veya Ebu Zerr de-di ki: AlJah ve Resulu en iyi bilendir)" olur,
dedim. Resul-i Ekrem (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) :
-Sabretmeye calis,- buyurdu. (Sonra)
Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) :
(Ya Eba Zer!) *Mescidine gelip de (aghktan)
yatagina donmeye gucun yetmeyecek ve (agliktan) yatagindan kalkip da mescidine
git-meye takatin kalnuyacak derecede insanlann basina gelecek aghk ile halm
nasil olacak?. buyurdu. Ebu Zer demistir ki: Ben: Allah ve Resulu en iyi
bilendir (veya Allah ve Resulunun benim igin segtigi hal olur), diye cevab
verdim.. Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) :
«(o donemde) iffetli olmaya devam et (yani
dilenmekten veya helal olmayan kazangtan kagin)» buyurduktan sonra:
*(Ya Eba Zer!) Hicarettt'z-Zeyt (denilen
yer) kan altinda kalacak derecede insanlann basina gelecek oldurme (fitnesi) He
halin nasil olacak?* buyurdu. Ben:
Allah ve Resulunun benim igin sectigi hal
olur, dedim. Sonra Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) :
-Kendilerinden oldugun kimselere (yani
kabilene veya bey'at et-tigin halifeye) iltihak et,» buyurdu. Ben t
Ya Resulallah! Kihcimi alip da bunu
yapanlan kihcimla vurma-yayim mi? diye sordum. Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem) :
«O zaman sen bunu yapanlardn gunahinla
ortak olursun. Ve la-kin kendi evine
gir (kapan,» buyurdu. Ben:
Ya Resulallah!
Peki eger benim evime girilirse? diye sordum. Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem) :
-§ayet kihcm panltismin seni maglup
etmesinden korkarsan ri-da (belden yukan giyilen elbise)nin kenanm yuzune at
(yani yuziinu ort) ki saldirgan kisi kendi gunahi ve seni (oldurmen)in gunahi
He ddnsun ve boylece cehenem halkindan olsun,» buyurdu."[28]
Abdullah (Radiyallahu anh) 'in hadisini Ebu
Davud ve N e s a I da^vayet etmislerdir. Bu hadiste gegen
"Husale" kelimesinin asil manasi; her geyin adisi ve kalitesiz
olamdir. Burada insanlann adisi ve rezilleri manasi kasdedilmistir. Yani oyle
bir zaman gelecek ki iyi insanlar kalmayacak ve soziinde durmayan,
giivenil-meyen adi insanlar kalacak, karmakan^ik bir giiruh meydana gelecek
ki, artik iyi ve giivenilir insani tanimak mumkiin olmayacaktur. Hadis; kotii
insanlann cogaldigi ve iyi insanlann azmhkta kahp za-yifladigi donemde, iyi ve
dogru yolu emretme ve kotiiliikle miicadele etmek gorevinin birakilmasinm
caizligine delalet eder.
Ebu Zer (Radiyallahu anh) 'in hadisini Ebu
Davud ve Hakim de rivayet etmiglerdir.
Bu hadiste gegen
"Vasif kole demektir. Beyt'ten maksad da ka-birdir. Bu iki kelimenin
bulundugu "Kabrin kole kadar pahalanaca-gi..." mealindeki ciimle
miiteaddid gekillerde yorumlanmis.tir:
Hattabi: Yani olum vukuati o kadar
gogalacak ki bir kabir kazma iicreti bir kole fiatma yiikselecektir. Bir kavle
gdre mana goy-ledir: Olum vukuatimn goklugu sebebiyle oliileri defnedecek yor
bul-makta giigliik gekilecek ve bu yiizden bir kabir yeri ancak bir kdle-nin
degeri kadar para veya bir koleyi vermek suretiyle satm almabi-lecektir,
demistir.
Avnii'l-Mabud yazan yukardaki nakli
yaptiktan sonra §u yoru-mu da beyan eder: Yani oliim vukuatmin goklugu
dolayisiyla nufus sayisinda biiyiik bir azalma olacak ve evlerde oturanlann
sayisi az olacak. Bu sebeble evlerin kiymeti oyle ucuzlayacak ki bir ev bir kole
kargiligmda satm alinabilecektir.
Hadisin bundan sonraki boltimunde §iddetli
bir kithgin baggds-terecegi haberi veriliyor ve Ebu Zer (Radiyallahii anh)'a iffetli
olmaya devam etmesi tavsiye ediliyor. Tabii bu emirde muha-tab bu sahabi ise de hiikmu umumidir. Yani boyle bir
aghk ve kit-lik felaketi oldugu zaman, mii'min ki§i iffetini korumalidir. Iffet
sozciigunden maksad halka el avug agip dilencilik etmemek veya ag-lik
tehlikesiyle helal olmayan yollardan nzik te'minine yonelmemek-tir.
Hadis; vuku bulacak bir ig savasin
Hicaretu*z-Zeyt denilen yeri kan altmda birakacagim haber verir.. Bu yer Medine-i Mii-n e v v e r e yakimndadir.
Avnii'l-Mabud yazan Ahcaru'z-Zeyt, diger adi muellif imizin rivayetinde bulunan
Ahcaru'z-Zeyt'in Medine-i Munevvere'de bir mahalle veya bir semt oldugunu
sdyledik-ten sonra soyle der:
Turbegti: Bu yer, Y e z I d doneminde vuku
bulan sa-vagin cereyan ettigi H a r r e' den bir pargadir. Halife Yezid
doneminde, Muslim bin Ukbe' nin kumandan oldugu bir askeri kuvvet Allah'in
Resuliinun H a r e m - i § e r i f' i olan Medine-i Miine vver e'ye saldirarak
birgok muslumam katletmigti. Bu saldirgan herif Medine-i Miinevvere' nin
batisinda kalan H a r r e denilen yere askerleriyle beraber konak-lamig ve Harem-i
§ e r i f' in dokunulmazhgini hige sayarak bu mukaddes beldenin erkeklerini
katletmigti. Og veya beg gun bu me-zalimini surdiirdiikten sonra tuzun suda
eridigi gibi zalim kumandan Mekke ile Medine arasinda eriyip olmiigtu. igte bu
savagta Ahcaru'z-Zeyt denilen yer muslumanlann kam altmda kal-migti, demigtir,
Hadisin Lu boliimunde Resul-i Ekrem
(Aleyhi's-salatii ve's-se-lam) bu gibi felaketin vuku buldugu donemde Ebu Z e r
(Radi-yallahu anh)'a kabilesine iltihak etmesini veya bey'at ettigi halife-nin
emrinden gikmamasini, evine kapanmasim ve saldu*ganlar gayet eve baskin
yapsalar, onlarla savagmayip oldiirulmeyi kabullenmesini tavsiye buyurmugtur.
Ibnu'l-Melik, hadisin bu bolumii ile ilgili
olarak: Saldir-gana kar§i nefsi miidafaa etmek, saldinya kargi koymak gerekir.
An-cak Resul-i Ekrem (Aleyhi's-salatii ve's-selam) miislumanlari kan
akit-maktan giddetle menetmek igin: "Eger sen kihcini alip da boyle
ya-panlan vurursan onlara ortak olursun" buyurmugtur. Aslinda ki$inin
kendi nefsini savunmasi ve saldinyi defetmesi vacibtir, demigtir .
£ 1 - K a r i de: Dugman kafir oldugu zaman
saldinyi defetme-ye gali§mak ve bu konuda mumkun olan gayreti gostermek
vacibtir. Dugman musluman ise saldinsim defetmeye gahgmak caizdir. An-cak
saldinsim defetmeye gahgmak daha buyuk felaketlere, fitne ve fe-sada yol
agacaksa vebali saldirgana birakmak ve kan dokmemek uy-gun olur, demigtir.
3959) "... Ebu Musa
(el-E§'ari) (Radtyalldhu anh)'dtn; goyle demigtir;
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
bize i •Kiyamete yakin donemde §iiphesiz bir here olur,» buyurdu. EbO Musa
demlstir ki: Ben Ya Resulallah! Here nedir? diye sordum. O t
«Katildir,» buyurdu. Bunun uzerine bazi
mflslumanlar:
Ya Resulallah! Biz su anda tek bir yilda
mugriklerden §u kada-ruu olduriiruz, dediler. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem) bu soze cevabem
•Here, mu§rikleri (yani Allah'a ortak
koganlan) SIdurmek degll-dir. Lakin bazmiz bazuiizi oldiirecek, hatta adam
komgusunu, amca-smin oglunu ve akrabasuu 61diirecektir,» buyurdu. Sonra orada
bulu-nanlann bazisi:
O gun akillanmiz beraberimizde (yani
bagimizda) oldugu halde mi (biribirimizi oldurecegiz)? diye sordu. Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) :
•Hayir. O zaman (daki halk)in gogunun
akillan almacak ve akil-siz bir takim adi insanlar o donemin adamlan
olacaktir,» buyurdu.
Sonra el-Es'ari (Radiyallahu anh) dedi ki:
Allah'a yemin ederim ben o vaziyetin bana ve sizlere yeti§ecegini (yani o
gunleri gorecegi-inizi) cidden kuvvetle samrim. Allah'a and olsun ki o vaziyet
bize ula-s^rsa Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in bize tavsiyesi-ne
g6re ona girdigimiz gibi (sug iglemeden) gikmamizdan basjea hic-bir cikar yol
ne benim icin ne de sizler igin vardir."
Not: Bu hadli Znflld nevindendir. .
3960) "... Udeyse
bint-i Uhban (bin Sayfi el-Gifari) (Radtyallahu anhu-tnd)'dan; §6yle demi§tir:
AU bin
Ebi Talib (Radiyallahii anh) buraya, Basra'ya gelince ba-bamin yamna girdi ve
(babama) :
Ya Eba Muslim! §u kavim aleyhinde bana
yardim etmez misin (yani bana tarafdar olarak savaga katilmaz misin) ? diye
sordu. Ba-bam:
Yardunci olurum, dedi. Ravi demistir ki:
Sonra Udeyse'nin baba-si bir cariyesini cagirarak: Ya cariye kihcinu gikart,
dedi. Ravi demistir ki: Cariye de gidip kihci cikanp getirdi. Udeyse'nin babasi
ki-IiCtan bir kans mikdanni kimndan cekti. Bir de bakildi ki kih$ aga?-tandir.
Sonra Udeyse'nin babasi (Ali bin Ebi Talib'e) :
Benim dostum ve senin amcan oglu (Muhammed)
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) muslumanlar arasmda fitne olacagi zamana dair
bana tavsiyede bulundu. Onun igin ben aga^tan bir kihg edinmekte-yim. Eger
dilersen ben seninle beraber (sava§a bu kihgla) ?ikanm, dedi. Ali bin Ebi Talib
(Radiyallahu anh) :
Sana ve senin kihcina ihtiyacun yoktur,
dedi."
3961) "... Ebu
Miisa el-E§'ari (Radtyallaku anh)'den rivayet edildigine gore; Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) §6yle buyurdu, demi§tir:
-Kiyamete yakin donemde karanhk gecenin
(zifri) karanhk bd-liimleri gibi (karanhk) muthis fitneler olacaktir. O
fitnelerde adam mii'min olarak sabahlayip kafir olarak aksamlayacak ve mu'min
olarak aksamlayip kafir olarak sabahlayacaktir. O fitneler (donemin)de (bir
seye kansmayip) oturan ki§i, ayakta durandan hayirhdir. Fitnelerde ayakta
duran da yiiruyenden hayirhdir ve fitnelerde yuruyen kisi de hizli gidenden
hayirhdir. Bu itibarla (o doneme yeti§irseniz) ok yaylannizi kirmiz, yay
kirisjerinizi parampar^a ediniz ve kili$la-nmzi tasa vurunuz (ki kinlsin veya
korelsin). Eger biriniz(in bulun-dugu yer)e girilir (ve oldiirulmek istenir)
ise o, Adem (Aleyhisse-lam) 'in (Habil ve Kabil isimli) iki oglunun hayirlisi
(olan Habil) gibi olsun (yani katil degil de maktul olmayi tercih
etsin).»"
3962) "... Muhammed
bin Meslemft (Radtyallahu anh)'den rivayet edil-digine gore; Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) :
Muhakkak
fitne, gruplasma ve ihtilaf olacaktir. Boyle oldugu za-man sen kihcini Uhud d
agin a gotur ve pargalanincaya kadar (ta§la-ra) vur. Sonra haksiz yere
oldurtilunceye veya normal olunceye kadar evinde otur,» buyurmustur.
(Muhammed bin Mesleme demigtir ki:) Sonra
bu vaziyet oldu ve ben Resulullah (Sallallahii Aleyhi ve Sellem)'in buyurdugu
§eyi yaptim."
Not: Zevaid'de §6yle denilmi$tir : Eger
Hammed bin Seleme'nin Sabit el-Ben-nant'den hadis i?itmesi subut bulursa sened
sahihtir.[29]
3959.hadisZevaidnevindendir.3960. hadis
Tirmizl ve Ahmed tarafindan da rivayet edilmi§tir. 3961. hadisi Ebu Davud,
Ahmed ve Tirmizi de rivayet etmislerdir. Bu hadiste kiya-metin belirtisi olan
fitneler gecenin zifiri karanhklanna benzetilmig-tir. Yani o fitneler §iddeti,
getinligi ve mahiyeti ile icyiiziinun karan-hgi bakimindan kapkaranlik gece
gibidir. O donemde insanlann kii-fur ve iman bakimindan sabah aks.am durumlanmn
degi§mesinden maksad bu belirli iki zamandaki degi§iklik degil, insanlann
durumlan, davramglan, fiilleri, sozleri ve inaniglan ile kanaatlanmn sik sik
de-gigmesidir. O donemin insani bir anda musliimanm kanini akitma-nm haram
oldugunu soylerken biraz sonra fikir ve kanaatini degi§-tirip miislumamn kanini
akitmanm helal oldugunu ileri surer ve boy-lece imam kiifre doniigur veya bunun
aksine hareket eder.
Hadisin bundan sonraki boliimiinde oturanin
ayakta olandan, ayakta duranm yuriiyenden ve yiiriiyenin ko§andan hayn*h
oldugu-na dair ifadeden maksad gudur: Ki§i o fitnelerden ve fitnelere kan-§an
gahislardan ne kadar uzak dursa onun igin daha hayirhdir.
Bu hadiste gegen "Kisiyy" kavsm
goguludur. Kavs, okun yayidir.
"Evtar" da veterin coguludur. Veter ise yaym kirigidir. Hadisin son
kisminda saldiriya ugrayan musliimanm gatigmayip da A d e m (Aleyhisselam) 'in
H a b i 1 isimli oglu gibi davranmasi tavsiye buyuruluyor. Bilindifi gibi A d e
m (Aleyhisselam)'in Kabll isimli oglu kardegi Habil'i oldurmek xsteyince Habil
mu-kabelede bulunmamig ve maktv.1 olmayi katil olmaya tercih etmigtir. Bu olay Maide
suresinin 27 ila 31. ayetlerinde beyan buyurul-mu§tur.
Son hadis de
notta belirtildigi gibi Zevaid nevindendir.
3960. hadisin raviyesi Udeyse bint-i Ohban
bin S a y f i (Radiyallahu anha) 'nin rivayetinin makbul
oldugu ve ravilerin ugiincii tabakasindan
sayildigi et-Takrib'te beyan edilmi§tir. Bu hatun, babasi Ohban (Radiyallahu
anhVden rivayette bu-lunmugtur. Ravisi de Abdullah bin Ubeyd1 dir. Tirmizi ve
Ibn-i Maceh onun hadisini rivayet etmiglerdir. Babasi Ohban bin Sayfi el-Gifari
Ebu Miis-1 i m (Radiyallahu anhuma) sahabilerdendir. B a s r a' da vefat
etmigtir. Hadisini Tirmizi ve Ibn-i Maceh rivayet et-mi§lerdir.[30]
3963) "... Enes bin
Malik (Radtyalldku anh)'den rivayet edildigine gore; Peygamber (Sattallahu
Aleyhi ve Sellem) §6yle buyurmustur:
«Kihclanyla kargila^ip ^arpi§an iki
musluman yoktur ki katili de maktulu de cehennemlik olmasin.-"
Not:
Zevaid'de ?oyle denilmi^tir: Bunun senedlnde Mubarek bin SUhaym bulunur.
ibn-i Abdi'1-Ber demi§ ki: Alimler
onun zayifligi ve hadlslnin ruklugu userinde ittifak etmi^Ierdlr.
3964) "... Ebu Musa
(el-E§'ari) (Radtyalldhii anh)'den rivayet edildigi-ne gore; Resulullah
(Sallallahu Alcyhi ve Sellem) :
«lki miisluman kihclanyla karsilasip
carpi$tiklan zaman olduren de dldiiriilen de cehennemdedir,» buyurdu.
Sahabiler:
Ya Resulallah! §u katildir (anladik), ama
maktulun gunahi ne-dir? diye sordular. Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem) :
*O da (carpi§tigi) arkadagini oldiirmek
istedi,* buyurdu."
Not: Zev&id'de §6yle denilmi§tir :
Bunun senedi sahih olup ravileri giivenilir zitlardir.
3965) "... Ebu
Bekre (Radiyallahu anh)'den rivayet edildigine gore; Peygamber (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) §6yle buyurmu§tur:
•iki miisluman silahla biribirine hucum
ettigi zaman ikisi de ce-hennemiu kenanndadir. Bunlardan birisi arkadaguii
oldiiriince ikisi de cehenneme girerler.»"
3966) "... Ebu
t)mame (Radtyalldku anh)'den rivayet edildigine gore; Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) §oyle buyurmu§tur:
•Allah katmda kiyamet giinii yeri kotii
olan insanlardan birisi baskasrain diinyasuu almakla kendi ahiret (saadet)ini
gideren kul-dur.-"
Not: Zevaid'de
?6yle denilmi^tir: Bu sened hasen'dir. Qiinka rftvi Siiveyd bin Sald'in
gUvenUirligi ihttlftflidar Sindl: Ben derim ki r&vi Sehr bin Havseb de
Wyledir, demi$tir.[31]
Bu babin; birinci, ikinci ve dorduncu
hadisleri Zevaid nevinden-dir. Bu durum notta da belirtilmi§tir. Fakat Nesai
ikinci hadi-sin benzerini rivayet etmigtir. Buna ragmen Zevaid yazan bunu Zevaid
nevinden saymis.tir. Sebebini bilemedim. Bence Zevaid nevinden sayilmamahdiT.
Ogiincii hadis, yani Ebu Bekre (Radiyallahu
anh) 'in ha-disini; Muslim, Nesai ve Ahmed de rivayet etmis.-lerdir.
Bu hadisler silahla garpi§an ve biribirini
oldiirmek isteyen iki musliimandan katil olanmm cehenneme mustahak oldugu gibi
mak-tul olanimn da cehenneme mustahak olduguna delalet eder. Qunku ikinci
hadiste belirtildigi gibi maktul da digerini oldurmeye cali§mig durumdadir.
"Katil de maktul de ate§tedir veya
cehennemdedir" mealindeki ifade cehenneme girmeye mustahaktir, §eklinde
yorumlanmi§tir. Allah dilerse onlari cezalandinr, dilerse bagi§lar.
Bu ve benzeri hadisler diinya ile ilgili
bir meseleden dolayi ve dinl ictihada dayali olmayan garpi§malar anlamina
yorumlanmi§tir.
E 1 - H ft f i z, el-Fetih'te 13. cildin
29. sahifesinde 6zetle §6yle der:
K u r t u b i: Katil ve maktulun
cehennemlik olmalanm gerek-tiren garpigma, diinya ile ilgili bir talebden
dolayi veyft nefsi arzu ve hevese dayali olunca hukiim budur, demi§tir. Ben
derim ki: Bunun igin Cemel ve Siffin sava§lanna katilmayanlann sa-yisi
katilanlann sayisindan az olmu§tu. Sahabiler arasinda cereyan eden sava§lara
katilanlar da katilmayanlar da insaallah sevab kazan-mi§lardir. Qunku tutum ve
davrani§lan te'vil ve ictihada dayamyor-du. Ama onlardan sonra gelen ve bir
takim diinyahk igin carpisan-lann durumu boyle degildi.
•Maktul da katiH oldurmeye diiskundii»
mealindeki ifadeyi delil gosteren baa ilim adamlan: Bir gunahi i§lemeye kesin
karar veren, azmeden bir kimse o gunahi i§lemese bile niyet ve azminden dolayi
mes'uldur, muahaza edilir, demiglerdir. l§i fiiliyata dokmedikge azim ve
kararliliktan dolayi mes'uliyet ve muahaza yoktur, diyenler ise bu goru§e §6yle
cevab vermiglerdir: Bu hadislerde sozii edilen olay-da fiili hareket vardir,
dldtirulen taraf da silah kullannu^ ve arkadas.uu oldurmek igin bilfiil
galis.mi§tir. Ancak §u var ki ikisinin de cehennemlik olznasi cezalarimn da aym
olmasim gerektirmez. Katil taraf, hem garpigma sugundan hem de oldurme sugundan
cezalandi-rilir. Maktul ise garpis.ma sugundan cezalandinhr. Bu itibarla
cezalan-dirma i§i azim ve niyetten dolayi degil garpis.maya katilma sugundan
dolayidir.
Nevevi de E b u Bekre (Radiyallahu anh) 'in
hadisinin izahi bolumiinde ozetle §6yle der:
Bilmis. ol ki sahabiler (Rachyallahti
annum) arasinda cereyan eden savaglar ve kan dokmeler, bu hadiste bildirilen
tehdid ve ceza-mn gumulune dahil degildir. Ehl-i Siinnet ve hak mezhebi-ne gore
turn sahabiler hakkinda iyi zan beslenir, aralanndaki gar-pi§malar ve olup
biten ihtilaflar dile getirilmez, garpismalan te'vil edilir, iyiye yorumlamr.
Qiinku onlar muctehid idiler, hareketleri di-ni g6ru§lere dayali idi. Onlar ne
gvinah i§lemek istemi§ler ne de sirf dunyalik pe§inde kos.mus.Iar. Bilakis her
gurup kendisinin hak ve dogru yolda oldugu g6ru§iinde idi ve muhaliflerinin asi
oldugu ka-naatinda idi. Duruma bu agidan bakinca da garpigmamn vacib oldugu
itikadinda idi. Qunkii isyan edenleri hakka yoneltmek ancak gar-pi§ma ile
saglanabilirse garpi§mak bir odev durumunu te§kil eder. Sahabilerin bazisi
ictihadlannda isabet etmi§, bazisi da yamlmigtir. Yamlanlar da dinen mazur
sayihrlar. Qiinku ictihadda hata etmek me§ru mazeret sayildigi gibi, ictihad
ibadetinden dolayi muctehid zat bir sevab kazanmi§ olur. Bu olaylarda
ictihaduida hata edenler gu-nah i§lemi§ sayilmazlar. Sava§larda Ehl-i Siinnet
mezhebi-ne gore Hz. A 1 i (Radiyallahu anh) ictihadinda isabet etmi§ ve
muhalifleri ictihadlannda yanilmislardir. Sahabiler doneminde olup biten olaylar
ve sorunlar kangikti, karanhkti. Hatta sahabilerden bir gurup o sorunlar
karsisinda §a§arak evlerine kapandilar ve higbir ta-rafa yardim etmediler,
garpigmaya katilmadilar. Halbuki hakkin han-gi tarafta oldugunu net olarak ve
kesinlikle bilseydiler hakka kar§i susmayi ve geri gekilmeyi katiyyen kabul
etmezlerdi.
Son hadiste gegen -Ba§kasinin diinyasim
almakla kendi ahiretini gideren. ifadesinden maksad §udur: Ba§kasim oldiirmek
suretiyle diinyasim almakla... veya bir zalime yardim ederek ona diinyalik ka-zancuran
ve bu yiizden kendi ahiretini gideren...[32]
3967) "... Abdullah
bin Amr (bin el-As) (Radtyalldhu anhiim&ydan rivayet edildigine gore;
Resulullah (Sallollaku Aleyhi ve Sellem) goyle buyurdu, demigtir:
•Araplan kaplayan bir fitne olacaktir.
Oldurulenleri cehennem-dedir. O fitnede dil, kihg darbesinden daha
§iddetlidir.»"
3968) "... tbn-i
Omer (Radtyalldhu anhiimdydzn rivayet edildigine gore;
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) §6yle buyurdu,
demi§tir:
•Fitnelerden uzak
durun. Qiinku §uphesiz, fitnelerde dil (tesir ba-kimmdan) kihg darbesi
mislidir.»"
Not: Zevaid'de §6yle denilmi?tir : Bunun
senedinde Muhairaned t)in rahman bulunur. Bu ravi zayiftir. Babasi da tbn-i
Omer (R.A.)'den hadls i$itme-mi^tir.[33]
Birinci hadisi Ebu Davud da rivayet
etmigtir. Ikinci ha-dis ise
Zevaid nevindendir.
fstinzaf: tstiab ve kaplamak demektir.
Birinci hadiste vuku bu-lacak fitnede oldurulenlerin cehennemlik oldugu
bildiriliyor. Cehennemlik olmalarmm sebebi; garpismalannm idareyi, yonetimi
ele ge-girmek, mal kazanmak ve nefsi arzulan yerine getirmek gibi dunyalik igin
olmasidir. Oysa sava§mak ancak islamiyet'in yucelmesi, zulum ve haksizligin
defedilmesi ve hakkin gergeklegmesi gibi kutsal ainag-la yapiUr.
Fitnede dilin etkisinin kihc darbesinin
etkisi gibi olmasi ile ilgili olarak soyle yomm yapilnustir:
Yani c.arpi§an taraflardan birisini yermek,
digerini ovmek gibi konusmalar fitneyi alevlendirir. Bu nedenle susmak gerekir.
K u r -t u b i de: Yani fitne doneminde zalim yoneticiler yamnda yalan
konusmak, dedikodu etmek, olup biten §eyler hakkinda onlara ha-berler
ula§tirmak kihg darbesi gibi zararlidir, fitneyi alevlendirir. Qunkii bu gibi
davranislar; kin, husumet, ofke ve tahrikleri kamci-lar, bircok tehlikeli sakmcalar
dogurur ve boylece mevcut fitne-den daha buyuk felaketlere yol acabilir,
demi§tir.
3969) "... Alkame bin Vakkas (Radtyaltdhu anh)'den
rivayet edildigi-ne gore:
E§raftan bir adam
(bir gun) kendisine ugranus ve Alkame ona i
Sfiphesiz
senln (bana) bir yakinligin var. Gercekten
senin (be-
nim uzerimde) bir
hakkin da vartUr. Ben senin su emirler (sunfi) yamna girdigini ve
onlann yamnda Allah'in diledigi kadar (yani bol bol) konugtugunu goriiyorum.
Halbuki ben, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in arkada§i Bilal bin
el-Haris el-Miizeni (Radiyal-lahii anh) 'den §u hadisi i§ittim:
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
buyurdu ki: Siiphesiz biriniz Allah'in ho§nud oldugu (giizel) sozlerden bir
sozu ula§tigi yiice mertebeye ula§acagini sanmayarak soyleyiverir. Allah (Azze
ve Celle) de o soze kar§ilik o kimse igin kiyamete kadar rizasnu yazar (liituf
eder). §uphesiz biriniz de Allah'in gazabina se-beb olan (fena) kelimelerden
bir lafi, ula§tigi (buyuk vebal) derece-sine ula§acagim sanmayarak sSyleyiverir.
Allah (Azze ve Celle) de o lafa karsihk o kimse aleyhine huzuruna cikacagi
zamana kadar ga-zabnu yazar.»
Alkame (adama) : Artik vay haline (Devlet
adamlanyla g6rii§tu-gunde) ne soyledigine ve ne konu^tuguna bak, iyi dii$un.
QunkU nice sozler var ki Bilal bin el-Haris (Radiyallahu anh)'den i^ittighn
ha-dis, beni o sozleri soylemekten (c id den) menetti, dedi."[34]
Bu hadisi Tirmizi, "Zuhd"
boliimunun uAz konugma" ba-binda rivayet etmi§tir. Tuhfe yazannin beyanuia
gore aynca N e-sai, Malik. Ahmed, tbni Hibban ve Hakim de rivayet etmiglerdir.
Tuhfe yazannin beyanuia gore ibn-i Uyeyne:
Bu hadis-te beyan edilen iyi soz ve fena sozden maksad; padis.ah yamnda
s6y-lenen sozlerdir. Allah'in nzasina uygun soz, padi§ahi zuliim etmek-ten
alakoymak igin yapilan konugmadir. Allah'in gazabina sebeb olan soz de padi§ahi
zuliim ve haksizlik etmeye sevkeden konugmadu*, de-
S u y u t i' nin naklen beyanuia gore ibn-i
Abdilber de; bu hadisin bu §ekilde yorumlanmasma muhalefet eden kimseyi
bilmiyorum, demigtir.
Guniimuzdeki devlet sistemine gore, padigah
yerine devlet adam-lan ve yetkili makamlar bulunur.
Allah'in iyi konugmaciya kiyamete kadar
nzasini yazmasmi T i y -b 1 §6yle yorumlami§tn*: Allah boyle kimseyi hayirh
is.lere ko§maya ve ibadetleri ifa etmeye muvaffak kilar ve boylece adam hayati
bo-yunca ilahi rizaya uygun yagantisim siirdurur. Oldugu zaman da kabir
azabindan korunur, kabri geni§ler ve kendisine: Yani evlenen kimse gibi tatli
uykuya dal. Seni ancak gok sevdigin sevgilinden ba§-kasi uyandirmayacak,
denilir. Kiyamet gunii de mutlu olarak hagre-dilir, Allah tarafxndan
hazirlanmi§ ozel golgede golgelenir. Sonra iis-tiin ikramlara ve nimetlere
mazhar kihmr ve nihayet biitun nimetleri geride birakan Allah'in cemali ve
Zat-i Bari'yi g6rmek gerefine ka-vu§turulur. Fena konugan kigi de bunun aksine
dunya ve ahirette Allah'in kahrina, gazabma ve azabina maruz kalir.
3970) "... Ebu
Hiireyre (Radtyallahii anh)'dtn rivayet edildigine gore; Resulullah (Sallallahu
Aleyht ve Selletn) goyle buyurdu, demi§tir:
Siiphesiz adam Allah'in gazabma sebeb olan
sozJerden bir keli-me konusur. O sozde bir beis, sakinca gormez. Sonra ondan
dolayi ce-hennem atesinin yetmis senelik mesafeli dibine duser.»"
Not: Zevaid'de soyle denilmistir: Bunun
senedinde Muhammed bin ishafc bulunur ve bu ravi tedlisgidir.
Iki Hal Tercemesi:
Alkama bin Vakkas el-Leysi el-Medeni
(R.A.), ravilerin iklnci tabakasindan gttvenilir bir zattir. Sahabi oldugunu
so'yleyen yanilmi^tir. Bu zatin Resul-i Ekrem (S^..V.) hayatta iken dogdugu ve
halife Abdiilmelik devrinde vefat ettigi soylen-mi^tir. Bu zat; Omer, Ai?e, Amr bin el-As ve Bilal bin el-Haris
(B.A.)'den riva-yette bulunmu$tur. R&vileri ise Abdullah ve Amr isimli iki
oglu ile Muhammed bin Ibrahim et-Teymi'dir. Nesai onun guvenilir oldugunu
s6ylemi$tir. KUtub-i Sit-te sahibleri onun hadislerini rivayet etmislerdir.
Buhari ve MQsltm onun iki ha-dlsini riv&yet etini^lerdir.
Bilal bin el-Haris el-MOzeni Ebu
Abdirrahman (R.A.), hicretin 5. yili Receb ayinda Resfll-i Ekrem (S.A.V.)'!
ziyaret etmistir. Mekke'nin fethinde kendi kabi-, lesinin bayraktarligini
yapnustir. 8 aded hadisi vardir. Ravileri Alkama bin Vakkas ve Amr bin Avf
(fcr. Hicretin 60. yih 80 yasinda vefat etmistir. Sttnen sahibleri onun
hadislerini rivftyet etmiflerdir. (Hulasa, 53 ve 271, Tuhfe. C. 3. sah. 261)
3971) "... Ebu
Hiireyre (Radtyalldhu anhyden rivayet edildigine gore; Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Selletn) §oyle buyurdu, demistir:
«Kim Allah'a ve ahiret gunune inaniyorsa
hayir soylesin veya sussun (faydasiz veya zararli soz soylemesin).»"
3972) "... Sufyan
bin Abdillah es-Sakafi (Radtyallahii anh)'dtn; §oyle demigtir:
Ben; Ya Resulallah! Sikica sanlacagim bir
§eyi bana anlat (tav-siye buyur), dedim. O:
«Rabbim Allah'tir, de ve istikametli ol
(yani lslamiyetin dosdog-ru yolundan sapma),» buyurdu. Ben:
Ya Resulallah! Benim hakkunda en cok
korktugun §ey nedir? di-ye sordum. Bunun uzerine Resulullah (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem) kendi (mubarek) dilinl tuttu. Sonra;.
«Bu», buyurdu. (Yani senin hakkmda en Qok
korktugum gey se-nin dilindir)."
3973) "... Muaz bin
Cebel (Radtyalldku anhyden; §6yle demigtir:
Ben bir yolculukta Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem) 'in beraberinde idim. Bir gun yolda seyir halinde iken ben O'nun
yaki-ninda bulundum ve:
Ya Resulallah! Beni cennete dahil edecek ve
cehennemden uzak-lastiracak bir amel (hayirli is)i bana bildir, diye ricada
bulundum. O:
•Sen cidden buyuk bir sey istedin ve
suphesiz o sey, Allah'in mu-vaffak kildigi kimseye kuskusuz kolaydir: Allah'a
kulluk ederek O'na hi( bir seyi ortak kosmazsin, namazi dosdogru eda edersin,
zekati Sdersin, Ramazan orucunu tutarsin ve Ka'be'yi hac (tavaf) edersin,*
buyurdu. Sonra:
Dikkat et, sana hayir kapilanni
gosteriyorum: Orug (gunahlara -azaba karsi) bir kalkandir. Sadaka da suyun
atesi sondiirdugu gibi gunahCin alevin)i sbnduriir ve adamin gece ortasinda
namazi (salih
mu'minlerin semboludur).» buyurdu. Sonrat
^-UlII Jc-ayetini ve devammi; l>_A~Jv !y^ ^ ^yr a vanncaya kadar
okudu.
Meali §6yledir: "Onlar (geceleyin
namaz kilmak igin) yataklanndan kalkarlar, korkarak ve umitvar olarak Rablanna
yalvanrlar ve ken-dilerine verdigimiz nzaktan hayir y oil anna harcarlar. Artik
i§ledik-leri salih amellere kar$ilik onlar igin goz aydinhgi olarak saklanam
hie kimse bilemez." (Secde: 16, 17)
Dana sonra ResuM Ekrem (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem) :
«Bilmi§ ol ki sana i§in ba§ini, diregini ve
zirvesini haber veriyo-rum: (O da) cihaddir,* buyurdu. Bundan sonra:
•§u anlattigimm hepsine sahib olmanin
doniim noktasim sana haber vermeyeyim mi?» buyurdu. Ben:
Haber ver, dedim,
Bunun iizerine O, (miibarek) dUini eliyle tuttu ve sonra:
•§unu (yani dilini) aleyhinde (bulunmaktan)
menedeceksin,* buyurdu. Ben:
Ya Nebiyyallah! Biz konu§tugumuz ;eylerden dolayi gergekten sorumlu
tutulur (mu)yuz? dedim. O:
«Bu isten
gafletine §a§anm Ya Muaz. Dillerinin bi^tikleri (fayda-siz sdzleri) nden baska
bir §ey insanlan banian asagi cehenneme du-surur mfl?* buyurdu."[35]
3970. hadis
Zevaid nevindendir. Bu hadiste gegen "HariT1 sonba-har mevsimi demektir.
Burada yol manasmda kullanilmi§tir. 3971. hadisi Buhari ve Muslim de rivayet
etmiglerdir. 3972. ha-disi Tirmizi, tbn-i Hibban ve Hakim de rivayet
etmi§lerdir. Bu hadiste emredilen istikamet, yuce dinimizin dosdogru yolunu
izlemektir. Bu hadiste -istikametli ol» emri Islam'in butiin emirlerini ve
yasaklanni igeren veciz bir buyruktur. Qiinkii bir mus-luman bir emri birakir
veya bir yasagi islerse Islam'in dogru yolun-dan sapmis olur. 3973. hadisi;
Tirmizi, Nesai ve Ahmed de rivayet etmi§lerdir. Bu hadiste gegen bazi
kelimeleri agiklayalun:
Ciinnet i Ortii,
siitre ve kalkan gibi manalara gelir. Burada oru-cun gunahlara ve gunahlardan
dolayi maruz kalman azaba kalkan gibi engel oldugu anlami kasdedilmi§tir.
Amud: Evin ve
gadinn diregi demektir. Senam da deve hdrgucu-diir. Zurve ve Zirve bir §eyin en
yiiksek kisnudir. Hadiste cihad ytice dinimizin bagi. diregi ve yuksek rutbesi sayilmigtir.
Tirmizi1-nin rivayetinde bu ciimle §6yledir: «ism ba§i musluman olmaktir diregi
namazdir ve zirvesi cihaddir.*
Milak: Bir seyin ozii, temeli, dayanagi ve
donum noktasi gibi ma-nalara gelir.
Hasaid -•
Hasidin goguludur. Hasid bigilmis. ekin demektir. Bura-da dilin bipip soyledigi
faydasiz veya zararh sozler manasi kasdedilmi§tir.
iU oUKi
cumlesinin asil manasi; anan seni kaybetsin, yani diesin, demektir.
Burada isten gafil olmaya hayret etmek anlaminda kullanilmi§tir.
3972. hadlsin ravlsi Siifyan bin Abdillah
bin Rebia es-Sakafl (R.A.) sahabldir Omer (R.A.)'m hilafett dfineminde Taif
valiligi yapmi?tir. 2 aded hadisi vardir' MUshm, Tirmizi, Nesal ve tbn-I Maceh
onun hadislerini rivayet etmislerdir Ravi-' leri Urve bin Zubeyr ve oglu
Hi?am'dir. (Hulasa, 145)
3974) «... Peygamber
(Sallallahu Aleyhi ve Setlem)'in zevcesi Ummii Ha-bibe (Radiyallaku
ankd)>dan rivayet edildigine gore; Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
§6yle buyurmujtur :
•tyiligi emretmek, fenaligi menetmek ve
Allah (Azze ve Celle) Vi anmak d15inda kalan Adem oglunun konu§tugu sozler onun
aleyhln-de ohip Iehinde degildir.."
3975) "... Ibn-i
f)mer (RadtyaUahu an/riima)\:\: Biz emirlerimizin ya-nma girip bir siiz
soyleriz. Sonra di^an giktigimiz zaman ba§kasini soyleriz. denilmi§, ibn-i Omer
(Radiyallahii anhuma) da :
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
hayatta iken biz bunu munafikhk sayardik."
Not:
Zevaid'de ?6yle denilmi^tir : Bunun senedi sahih olup ravilerl
giiveni-lir zS,tlardir, Ravi EbO'^-^a'sa'nin adi Suleyman bin el-Esved'dir.
3976) "... Ebu
Hiireyre (Radtyalldhu an/r)'den rivayet edildigine gore; Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) §6yle buyurdu, demi§tir:
•tnsanin (dini ve diinyasi bakirrundan)
ihtiyar; duymadigi §eyle-ri terketmesi onun muslumanliguun
guzeliiklerindendir.>"[36]
Ommu Habibe (Radiyallahii anha) 'nin
hadisini; Tirmizi, Hakim ve Beyhaki de rivayet etmi§lerdir. Bu ha-diste Maruf;
yani yuce dinimizin iyi saydigi §eyleri ba§kalanna emir ve tavsiyede bulunmak,
Munker; yani dinimizin yasakladigi §eylere kar§i halki uyarmak, kotiiliiklerle
miicadele etmek ve zikirlerle yuce Allah'i anmak ugrunda soylenen sozler ve
yapilan konu§malar, sahibinin Iehinde olan §eylerdir. Bunun di§inda kalan
konu§malar sahibinin aleyhinde sayilir. Tuhfe yazannin beyanma gore el-Ka-r i bu
hadisin izahi bolumtinde: Bu hadisin zahirine gore insanlar igin miibah, yani
ne sevab ne de gunah sayilan bir konu§ma ge§idi yoktur. Ancak hadis
bogbogazligi ve yersiz konu§mayi giddetle men etmek manasma yorumlanabilir.
§6yle de soylenebilir: Hadisteki «Le-hinde degildir* ifadesi *aleyhindedir»
ifadesinin agiklamasi mahiye-tindedir. Bu takdirde hadisten maksad §u olur:
Amlan ug ge§it ko-nugma di§mda kalan sozler sahibinin Iehinde degil, yani
kendisi igin sevab sayilmaz. Ku^kusuz, mubah sayilan konu§malar sahibi igin
ahi-rette bir sevab sayilmaz.
3975 nolu 1 b n-i O m e r (Radiyallahii
anhiima)'nin hadisi notta belirtildigi gibi Zevaid nevindendir. Bunu takip eden
hadisi Tirmizi vo Beyhaki
de rivayet etmiglerdir.
Bu hadisin; +~*t *\* *$j ifadesini insanm dini ve dunyasi
bakimondan ihtiyag duymadigi geyleri terketmesi. diye terceme ettim. Tuhfe
yazannm beyamna gore el-Kari: Yani musliimana ya-kismayan soz, fiil, goriis ve
du§unceyi birakmasi demektir. "Ma la yani"nin asil manasi musliimanin
din ve dunya agisindan muhtag ol-madigi ve AUah'm rizasi bakimmdan yararh
olmayan §ey demektir. Bu itibarla luzumsuz konugmalar ve gereksiz turn fiil ve
hareketler bunun kapsami igindedir, demi§tir.
G a z a 1 i de: Soyledigin takdirde bir
gunaha girmen ve her-hangi bir zarara ugraman sozkonusu olmayan turn konusmalar
"Ma la yanfnin igerigine dahildir. Mesela bir cemaat, bir topluluk igin-de
oturdugun zaman yaptigm geziyi, bu gezide gordiigun daglan, nehirleri, giydigin
elbiseleri, yedigin yemekleri, g6rii§tugun iyi insan-larin yaptigi i§leri
anlatman tamamen gergek bigimde oldugu takdirde normal bir konugmadir. Bu
konugmayi yapmaman seni gunaha sokmaz ye zarara ugratmaz. O halde boyle konugma
gereksizdir. Mala yani turunden
bir sozdur. Senin zamamni bo§una ahr, demigtir.
Hulasa; haram, mekruh ve faydasiz miibah
§eyler soz olsun ve-ya fiil ve hareket olsun hepsi Ma la yani olan geylerdir.
Musliimanin zamamni bu gibi §eylerle gegirmemesi onun olgun iman ve
miislu-manliginm gtizelliklerinden sayilir.[37]
3977) "... Ebu
Hiireyre (Radtyallahu ank)'den rivayet edildigine gore; Peygamber (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) §oyle buyurmu§tur :
-Insanlar igin hayirh ya§ayi§ Allah yolunda
(cihad igin) sirtin-da ugarcasuia ko§turacagi atmin yulanndan tutan (sava§a
hazir bek-leyen) bir adanun yasantisidir. O, korkulu bir dusman sesini veya
dii§mana saldirma gagnsmi isittigi her an atinin iistiinde ugarcasma firlayarak
o sese dogru giderek dlmek veya oldurmek alanlannda gazi veya sehid olmak ister
ve hayirh hayat o adamin hayatidir ki $u daglann tepelerinden bir tepenin
iistiinde veya §u derelerden bi-rinin iginde kuguk bir koyun surusu iginde
bulunur. Namazini vak-tinde ve usuliine uygun olarak kilar, zekatini oder ve
dlunceye ka dar Rabbine kulluk eder. Insanlardan yana da iyilikten ba^ka bir
sey i§lemez.»"[38]
Bu hadisi Muslim ve tbn-i Hibban da rivayet
etmi§lerdir.
Hadiste gegen bazi kelimeleri agiklayahm:
Inan: Yular demektir. Metn: Atm sirti
manasma kullamlmi§tir.
Meayi§: Mai§et'in
goguludur, ya§antilar demektir.
Hey'a: Du§mamn
korku verici sesidir.
Fez'a: Du^mana
saldirmak demektir.
Guneyme: Kiigiik koyun - kegi surusudiir.
5aafa: Dagin tepesidir.
§iaf: §aafa'nin goguludur.
Evdiye: Vadinin goguludur, dereler
demektir.
Yakin: Oliim demektir.
Hadis; cihadin, cihad igin at beslemenin,
sehidlik ve gazilik dii§-kunluguniin ve fitneler doneminde insanlardan uzak
durup kulluk gdrevini ifa edip insanlara iyilikten ba§ka bir §ey dugiinmemenin
fa-ziletine delalet eder.
Cihad edenin ve fitneler doneminde
insanlardan uzak duranin yasantisimn en hayirh ya§anti olduguna delalet eden bu
hadisin huk-mii, N e v e v i' nin de belirttigi ^ibi umumi degildir. Cunkii
dlni ilimlerle mes.gul olan alimlerin ve siddiklann bunlardan daha fazilet-li oldugu
ba§ka hadislerle sabittir. tnsanlardan uzak durmanin, inzivaya gekilmenin mi,
halkin ara-sina girip de eziyetlere sabretmenin mi daha hayirh olduguna dair
goriisleri bundan sonra gelen hadisin izahi bolumiinde sunacagim.
3978) "... Ebil Said-i Hudrt (Radtyalla.hu ankyden
rivayet edildigine gore:
(Bir
giin) : bir adam Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) 'in yanina gelerek:
insanlarm hangisi daha faziletlidir? diye
sordu. Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem) :
•Cam ve mail ile Allah yolunda sava§an
(mu'min) adam,» bu-yurdu. Soru sahibi:
Ondan sonra kim? diye sordu. Resul-i Ekrem
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) :
Sonra derelerden bir derede (yani halktan
uzak bir yere gekil-mi§ durumda) olan insandir ki Allah (Azze ve Celle) 'ye
ibadet eder ve insanlan serrinden rahat birakir (yani kimseye zarar vermez),
buyurdu."[39]
Bu hadis Kutiib-i Sitte'nin hepsinde
vardir. Aynca A h m.e d ve Ibn-i Hibban
tarafindan da rivayet edilmigtir.
Bu hadis de bundan onceki hadis gibi cihad
eden ve toplumdan uzak ya§ayan iki simf muslumanin en faziletli insanlar
olduguna de-l&let ediyor ise de alimler ve siddiklar daha ustizn oldugundan
do-layi buradaki hukum umumi degildir. Bundan dnceki hadisin izahi bdlumunde de
bu duruma i§aret ettim.
Nevevi bu hadisin izahi boliimunde ozetle
§6yle der: Halktan uzak yagamamn, halkin arasina girmekten daha faziletli
oldugu goriisunde bulunan ilim ehli bu hadiside delil gosterir-ler. Bu mesele
hakkmda meghur ve malum bir ihtilaf vardir: Alim-lerin buyiik Qogunluguna gore
fitnelerden selamette bulunma umidi-ni ta§nnak §artiyla halkin arasina girmek,
onlardan uzakta ya§amak-tan efdaldir. Bir grup ilim adamlanna gore inzivaya
gekilmek, yani halktan uzakta ya§amak daha efdaldir. Cumhur bu hadise §6yle ce-vab verir:
Bu hadis, fitnelerin
ve ig savaslann bulundugu doneme yorum-lanir. B6yle donemlerde uzakta durmak
daha iyidir. Ya da bu hadis, toplumun arasina girdigi takdirde §una buna eziyet
edecek veya halktan gorecegi eziyetlere karsi sabir gosteremeyecek durumda
olan-lar hakkindadir. Qiinkii peygamberler, (Sallallahu Aleyhi ve Sellem),
sahabilerin cumhuru, tabiilerin biiyuk gogunlugu, alimlerin cumhuru ve zuhd-ii
takva sahibi olan muslumanlann ekserisi halkin arasina girerek Cuma ve vakit
namazlannda camilere gitmek, ce-naze merasimine katilmak, hastalan ziyaret
etmek, zikir ve tesbSh toplantilanna katilmak gibi insanlarm arasina girmenin
yararlann-dan istifade etmi§lerdir.
§i*b: Iki dag arasindaki bogluk, yani dere
demektir. Hadisten maksad mutlaka derede yagamak degil, halktan uzak
yagamaktir. Dere bir misal olmak iizere amlmigtu*. Qiinku genellikle toplumdan
uzak yagayan insanlar derelerde yerlegirler.
3979) "... Huzeyfe
bin el-Yeman (Radiyallahii ank)yden rivayet edil-digine gore; Resulullah
(Sallallaku Aleyhi ve Sellem) :
-Cehennem kapilannda (halki cehenneme)
caginci (cehennem-lik) bir gurup olacak. Kim o davetcilere icabetle o kapilara
giderse davetciler o kimseyi cehenneme atarlar (yani cehenneme girmesine sebep
olurlar)», buyurdu. (Huzeyfe demistir ki) Ben:
Ya Resulallali! O gurubun vasiflanm bize
anlat (tarif et), dedim. Resul-i Ekrem (Sallallahii Aleyhi ve Sellem) :
•Onlar bizim milletimizden (veya Adem
ogullanndan) bir ziimre-dir, dillerimizle konusurlar», buyurdu. Ben:
Peki, o fitne devri bana erisirse nasil
davranmami emredersin? diye sordum. O:
•Sen miislumanlann cemaatina ve imanuna
(yani devlet ba$ka-nina) baglan, (onlardan aynlma). Miislumanlann cemaati olmaz
ve imamlan yoksa o firkalann hepsinden uzakla§man bir agacin koku-nii lsirman
suretiyle (me^akkatli) de olsa olum saha eri§inceye ka~ dar, di§lerini sikarak
firkalann hepsinden uzak durmaya devam et, buyurdu."[40]
Bu hadisi;
Buhari, Muslim ve
Ebu Davud da rivayet etmi§lerdir.
Qikacak gurubun cehennem kapilan iizerinde
olmasi ifadesi on-larin cehennemlik olmalarim belirtir.
Hadisin;
UjjJU- '^ ^ ^ ciimlesinin izahi bolumiinde e 1 - H a f i z: Yani o gurup bizim
kavmimizden, milletimizden olup bizim di-limizle konusurlar. Bu cumle o gurubun
Arap olduguna isaret eder. D a v u d i demis ki bundan maksad o gurubun Adem
ogullanndan, yani insanlardan bir ziimre olmasidir. El-Kabisi de sdyle
demi§tir: Yani o gurup dis gorunuste bizim milletimizden ol-makla beraber
ashnda bize muhalif olan bir guruptur.
Bir agacin kokunu lsirmak ifadesi
zorluklara katlanmak, me§ak-katlara sabretmek ve fitne doneminde butiin
guruplardan uzak dur-maiun sikuitisina tahammiil etmektir.
El-Beyzavi demi§ ki: Yani toplumu idare
edecek devlet bagkam olmadigi donemde butiin guruplardan uzak durmah ve dev-rin
giddetli sikintilanna sabretmelisin, rnesakkatlere gogiis germeli-sin, diye
bilgi verir.
S i n d 1 de: Yani muslumanlann cemaati
olmadigi ve devlet ba§kanimn bulunmadigi donemde butiin guruplardan uzaklas.,
sikin-tilara sabret, tenha yerlere gekil ve agaglann koklerini kemirmekle de
olsa gecimini; dag baglarmda, gollerde, kimsenin bulunmadigi yer-lerde temine
cali§ ve bu durumla yetinmeye bak, demi§tir.
Muslumanlann cemaatindan maksadin ne oldugu
yolunda da de-gi§ik goru§lerin bulundugunu soyleyen el-Hafiz §6yle der: Bir kavle
gore cemaattan maksad muslumanlann gogunlugudur. Bir kavle gore maksad
sahabiler gurubudur. Ba§ka bir kavle gore bun-dan maksad din alimleri
gurubudur. T a b e r i demis ki: En sih-hatli gorus sudur: Musliimanlann
ittifakiyla segilen devlet ba§kam-nin etrafinda bulunan cemaattan aynlmamak ve
o baskana itaat et-mektir. Miislumanlarm bbyle bir devlet ba§kani olmayip da
firkalar turediginde en uygun olan davram§ biitiin guruplardan uzakla§mak ve
inzivaya gekilmektir.
3980) "... Ebu
Said-i Hudri (Radtyalldhu a»A,)'den rivayet edildigine go-re; Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) §6yle buyurmu§tur:
«Musliimamn en hayirli malinin — kendi
dinini fitnelerden koru-mak uzere — dag ba§lannda ve yagi§ olan sahalarda
guttugu davar-lardan ibaret olacagi zaman yakuidir.*"
3981) "... Huzeyfe
bin el-Yeman (Radtyalldhu awA/den rivayet edildigine gore; Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) §6yle buyurdu, demi§tir:
Bir takim fitneler olacak. O fitnelerin
kapilan basinda cehennem ate§ine gagmci kimseler olacaktir. Bir agacin kokunu
lSinr halde 61-men onlardan birisine tabi olmandan senin igin daha
iyidir."
3982) "... EbO
Hiireyre (Radtyallaku anA/den rivayet edildigine gore; Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) §6yle buyurmugtur:
• (Akilh, zeki) Mu'min bir yilan deliginden
iki defa sokulmaz.'*
3983) "... ibn-i
Omer (Radiyalldhii ankumd)'dan rivayet edildigine g3-re; Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) goyle buyurmugtur:
(Akilli ve zeki olan) Mu'min bir yilan
deliginden iki defa sokul-[41]
3980 nolu hadis; Buhari, Ebd D a v il d ve
N e s a I tarafindan da rivayet edilmi§tir. Bu hadiste gegen "Saaf* $a'fe'in 50-guludur.
§a'fe, bir §eyin iistii, yukansi ve yuksek
kismi demektir. Burada dag ba§lan
manasinda kullanilmi^tir. Katr •. Yagmur demektir.
3981. hadisiri
ba§kaca kim tarafindan rivayet edildigine bakila-bilir. Bu hadis mana bakimindan 3979. hadis gibidir. Her iki
hadis fitneler doneminde halktan uzak durmanin faziletini beyan eder. An-cak bu
babm ba§ kisnunda gegen hadislerin izahi bolumiinde de be-lirttigim gibi halkin
eziyet ve sikmtilanna sabredebilen muslumanm halkin arasina girmesi fitneler
donemi di§indaki zamanlarda daha iyidir. Fitneler doneminde ise inzivaya
gekilinek ve fitne guruplann-dan uzak durmak en uygun olamdir.
3982.hadis; Buhari, Muslim ve Ebu Davud tarafindan
da rivayet edilmigtir. Bunu takip eden ve ayni metni igeren hadisin ba§kaca
kinder tarafindan rivayet edildigine bakumalidu*. Bu hadislerde gegen Ledg:
yilanin sokmasi manasini ifade eder. Cuhr de deliktir.
Hattabi' nin beyanma gore bu iki hadisten
kasdedilen mana §6yle olabilir: Ovguye layik mu'min, akilli ve zeki olup gafil
avlanma-yan ve ikide bir aldatilmayan mu'mindir. Bir kavle gore bundan maksad
mu'minin ahiret i§lerinde aldatilma oyununa gehnemesidir. Diinya i§lerinde ise
bazen temiz duygusu ve safligi nedeniyle aldati-Iabilir.
N e v e v i ve Avnii'l Mabud yazannm
beyanlanna gore bu hadisin buyurulmasi §u olay dolayisiyladir: B e d i r
savasmda Pey-gamber (Aleyhi's-salatu ve's-selam) §4ir Ebu Gurre'yi esir
almigti. Sonra Resul-i Ekrem tAleyhi's-salatii ve's-selam) aleyhinde §iir
soylememek ve hicivde bulunmamak kaydx ile Ebu Gurre sahverilmis.ti. Fakat §air
kendi kavmine iltihak ettikten sonra sozun-*de durmayarak hicivlerine devam
etmi§ti. Uhud sava§mda bu ftair
tekrar esir alindi. Bu kere de serbest birakilmasini istedi ise de Resul-i
Ekrem (Aleyhi's-salatu ve's-selam) bu istegi reddetti ve bu meyanda amlan
hadisi buyurdu.[42]
3984) "... Numan
bin Be§ir (Radtyalldhii anhuma) minber iizerinde iki parmagiyla iki kulagma
i§aret ederek (yani bizzat kulaklanyla duydugunu be-lirterek) :
Ben, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve
SellemJ'den su buyrugu isittim, dedi:
Helal olan (seyler) bellidlr. Haram olan
(seyler) de bellidir. Helal ile haram arasinda da (helal mi, haram mi
oldugunu) gok kim-senin bilmedigi bir takun siipheli seyler vardir. Bu itibarla
kim gup-heli seylerden sakinnsa dinini (noksanhktan) ve lrzim (yani §eref ve
haysiyetini) — halkin dilinden — kurtarmis olur. §upheli seylere dalan kimse de
(igine girmek yasak olan beylik) koru etrafinda (da-varlanni) otlatip koru
iginde otlatmasi an meselesi olan coban gibi harama diiser. Bilmis olunuz ki
her htikumdann ozel bir korusu var-dir, Dikkat ediniz, Allah'in (yer yuzundeki)
korusu da haram ettigi seylerdir. Haberiniz olsun, insanm viicudunda bir
Iokmacik et par-gasi vardir ki iyi oldugu zaman biitun cesed iyi olur,
bozuldugu za-man da butun cesed bozulur. Bilmis olunuz ki o et pargasi kalbtir."[43]
Bu hadisi; Buhari, Muslim, Tirmizi, Ahmed,
Darimi, Taberani ve baskalan da rivayet etmislerdir.
Alimler bu hadisin yuce dinimizin temel
prensiplerini ortaya ko-yan en onemli hadislerden oldugu noktasmda ittifak
etmislerdir. Ba-zi ilim adamlan tslamiyet'in donum noktasinm su hadisler oldugunu
sSylemislerdir: Birincisi bu hadis. tkincisi, amellerin degerinin niyete bagh
olduguna dair hadistir. Ugunciisu
diinya ve ahiret bakinun-dan faydasi olmayan seyleri birakmaya dair hadistir.
Dorduncusu ki-sinin kendi nefsi igin istedigi iyi seyleri her musluman igin
istemesi ve kendi nefsi igin arzulamadigi fena seyleri nig bir musluman igin de
istememesine dair hadistir.
N e v e v i bu hadisin onemi hakkmda bzetle
soyle der: Resul-i Ekrem (Aleyhi's-salatii ve's-selam) bu hadiste; yiyecek,
igecek, giyecek ve diger seylerin temiz ve helal olmasina dikkat edil-mesini,
helal seyleri iyice tanimayi ve siipheli seylerden sakinmayi emrederek;
siipheli seyleri birakmanm muslumamn diyanetini, yani dindarhgim ve haysiyetini,
serefini korumaya sebep oldugunu agik-lamistir. §upheli seylere dalan bir
kimsenin harama girmesi tehlike-sini bir ornekle belirtmis.tir: Bir hiikumdann
yasak bolge olarak ilan ettigi ozel bir korusu etrafinda davarlarmi otlatan bir
gobanin da-varlarinm o koruya, yasak bolgeye dalmasi, gobanm yasagi gigneme-si
nasil an meselesi ise; helal mi haram mi oldugunda siiphe edilen seylere dalan
bir muslumamn da o goban gibi yasak bolge sayilan harama girmesi an
meselesidir.
Resul-i Ekrem (Aleyhi's-salatu ve's-selam)
daha sonra kalbin 6ne-mini beyan ederek korunmasmi istemis ve insan cesedinin
butiin or-ganlanmn duzelmesinin ancak kalbin diizelmesiyle miimkun oldugunu,
keza kalbin bozulmasiyle cesedin kalan organlarmin bozulacagi-m beyan etmi§tir.
Qunkii kalb, cesedin hiikiimdan gibidir. Butiin or-ganlar ondan direktif
ahrlar. Iman merkezi olan kalb kotiiliiklerden anndinldigi ve Allah'in zikri
ile me§gul oldugu takdirde ondan direktif alan cesedin butim organlan Allah'a
itaat eder. Bunun aksine kalb pasli oldugu takdirde kotii direktifler verir ve
dolayisiyla cesedin turn organlan kotiiliiklere egilir.
Bir gurup ilim adami bu hadisi delil
gostererek aklin ba§ta degil, kalbte oldugunu soylemistir. Bu konuda meshur bir
ihtilaf vardir. Bi-zim arkadaslanmizin mezhebi ve kelamcilarm mezhebine gore
akd kalbtedir. Ebu Hanife
(Radiyallahii anh) 'a gore akil beyin-dedir. Bir kavle gore akil bastadir.
Birinci goriis felsefecilerden ve ikinci gorus tabiblerden de rivayet
edilmektedir.
Resul-i Ekrem
(Aleyhi's-salatu ve's-selam) 'in -Helal olan seyler bellidir. Haram olan seyler
de bellidir* buyrugunun manasi soyledir:
Bazi seyler
apagik helaldir; helalligi herkesge bilinir. Yiyecekler-den ekmek, meyveler,
zeytin yagi, zeytin, bal, hayvan yagi, eti yenen hayvamn siitu ve yumurtasi
gibi gida maddeleri. Keza; konusmak, yurtimek, bakmak gibi
bazi fiil ve hareketler de besbelli helal §ey-lerdir. Igki, domuz, murdar
hayvan eti, idrar gibi maddeler, zina, ya-lancilik, giybet, koguculuk, yabanci
kadma bakmak ve benzeri bazi fiil ve hareketler haramdir, bunlann haramligi
agiktir.
Bazi §eyler de
vardir ki helal mi haram mi oldugu acik degildir. Bunun igin cok kimse bu gibi
§eylerin hiikmunu bilmez. Fakat din il-mini bilen kimseler nass, kiyas,
istishab ve benzeri yollardan biriyle bunun hukmunu bilirler. Bu itibarla bir
§eyin helal veya haramkgin-da tereddud edildigi zaman ictihada yetkili ve
yetenekli ilim adami o mesele hakkmda ictihad ederek §er'i delile dayali olarak
helal veya haramligina hukmeder. Bazen miictehidin delili agik bir ihtimal
mahiyetini arzeder, yani hukiim igin kesin bir delil sayilmaz. Bu gibi
durumlarda takvaya en uygun olam o §eyi birakmaktir. Boylece §iipheli §eyden
uzak durulmug olur.
Resul-i Ekrem (Aleyhi's-salatii ve's-selam)
'in «Her hukiimdann bir korusu bulunur...» buyrugunun manasi da §6yledir: Her
hukunv darm ozel bir korusu bulunur ve hiikumdar o yasak bolgeye izinsiz giren
kimseyi cezalandinr. Bu itibarla ihtiyath davranan bir kimse o korunun yakimna
sokulmaz ve boylece yasak bolgeye girme tehli-kesinden uzak kalir. Allah'm
korusu da adam oldurmek, zina etmek, igki igmek, hirsizlik, soygunculuk gibi
haram fiil, hareket ve sozler-dir. Kim haram bir §eyi i^lerse yasak bolgeye
girmis. sayibr ve ceza-ya miistahak olur. Haram bir §eye yakla§an bir kimse de
harama dalmak tehlikesi ile kar§i kar§iyadir. Durum boyle olunca ihtiyatU
davranan bir kimse haramlardan uzak durur ve dolayisiyla §iipheli §eylere de
yanagmamis, olur.
Bazi alimler §upheli §eylerin mekruh
olduguna hiikmedilmi§ §ey-ler oldugunu soylemi^tir. M a v e r d i bdyle
soyleyenlerdendir. Mekruh olan §ey, haram ile helal arasinda kalan bir §eydir.
Takva sahibi olan musliimanlar mekruh §eyleri islemezler. Ciinku mekruh §eylere
dalmak ve bu hali siirdurmek insani gxiniin birinde harama da daldirabilir.
Hattabi'ye gore giipheli §eyler ifadesinden
maksad; mah-nm bir kismi helal, bir kismi haram olan bir kimse ile ali§ veri§
et-mektir.
Hadisin «§iipheli §eylere dalan bir kimse
harama dii§er* mealin-deki cumlenin izahi b61umunde Nevevi
§6yle der:
Bu cumle iki sekilde yorumlanabilir:
§upheli §eylero dalan kimse kasith olmasa bile haram bir §eye du^ebilir ve o
harama du§erken kusur ve ihmali oldugu takdirde gunahkar sayiln". Ikinci yorum §6y-ledir: §upheli §eylere devam eden bir
kimse bu alanda hoggoruye ah-§ir ve ciir'eti artar. Peyderpey harama yakla§ir.
Hergiin biraz daha giddetli §upheyle karsrianan i§lere girigir ve nihayet
giiniin birinde bile bile haram §eye du§er. Bu da selef alimlerinin
"giinahlar kiifrun postacisidir" sozii gibidir. Yani giinahlar
sahibini kufre sevkeder.
3985) "... Ma^kil
bin Yes^r (Radtyalldhii ankyden rivayet edildigine gore; Resfilullah
(Sallallahii Aleyhi ve Sellem) §oyle buyurdu, demigtir:
Here (fitne-fesad donemin)de ibadet etmek,
benim yamma hlc-ret etmek gibi (faziletli)dir."[44]
Bu hadisi;
Muslim, Tirmizi ve Ahmed de rivayet etmisterdir. Hadiste gegen "Here"
fitne ve kans.ikkklar donemi §eklin-de yorumlanmi§tir. Bu donemde meydana gelen
oldiirme olayina da Here denilir. Fitne ve kan§ikliklar doneminde ibadet
faziletinin ustun-liigunun sebebi §udur: Boyle donemlerde halk genellikle
ibadetten gaflet eder, ba§ka §eylerle mesgul olur. Ancak az ki§iler ibadete
yone-lir.[45]
3986) "... Ebu
Hiireyre (Radiyallahii anh)yden rivayet edildigine gore; ResuluIIah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) §6yle buyurdu, demi§tir:
Islam garib olarak basladi ve basladigi
gibi (guniin birinde) garib haline doniisecektir. Ne mutlu o garib (mu'min)Iere."
3987) "... Enes bin
Malik (Radtyallahu ankyden rivayet edildigine gore; ResuluIIah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) §oyle buyurmu§tur:
Islam, suphesiz garib (gibi) ba§ladi ve (guniin birinde) tekrar garib (gibi) olacaktir. Ne mutlu o garib (mu'min)lere/ *
Not: Zevaid'de ?6yle denilmi$tir : Enes (R.A.)'m
bu hadlsinin senedi hasen'-dir. Ravi Sinan bin Sa'd bin Sinan'in guvenilirligi
ve adi hafckmda ihtilaf olmu^tur.
3988) "... Abdullah
(bin Mes'fid) (Radtyallahu anh)'den rivayet edildigine gore; ResuluIIah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) 50'yle buyurdu, demi§tir :
Islam, stiphesiz garib olarak basladi
ve (giiniin birinde) garib hale doniisecektir. Ne mutlu garib (mu'min)lere.
ibn-i Mes'ud demistir ki: Garibler
kimlerdir? diye soruldu. Re-sul-I Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) :
Kabilelerinden (Islamiyet igin) aynlip
uzaklasanlardir, buyurdu."[46]
Ebu Hureyre (Radiyallahu anh) 'in liadisini
Muslim de rivayet etmi^tir. Enes (Radiyallahii anh) in hadisi Zevaid
ne-vindendir. Ibn-i Mes'ud (Radiyallahii anhuma)'mn hadisini T i r m i z i de
rivayet etmistir. Ancak T i r m i z i' nin iman bolumiin-de rivayet ettigi
metinde gariblerin kimler olduguna dair soru ve cevab bolumii yoktur. Bu soru
ve cevabin sahiblerinin kimler olduguna dair agik bir kayit bulamadim. Fakat
Nevevi, Miisli m'in gerhinde buna benzer ibn-i O m e r (Radiyallahu anh) 'in hadisini
izah ederken gariblerin kimler oldugu hadiste agiklanrmstir, diyerek buradaki
cevabi aynen nakletmi§tir. Nevevi1 nin bu ifadesi verilen cevabin Resul-i Ekrem
(Aleyhi's-salatu ve's-selam)'e ait olduguna delalet ettigi igin, buna gore
terceme ettim. in§aallah hata etmedim. Nevevi, gariblerin kabilelerinden
(islamiyet igin) aynlip uzaklaganlar olduguna dair agiklamayi naklettikten
son-ra: El-Herevi demigtir ki: Kabilelerinden aynhp uzakla§an-lardan maksad
vatanlanni birakip Allah ugrunda hicret edenlerdir, diye bilgi vermi§tir.
Islamiyet'in garib adam gibi veya garib
olarak bas.lamasimn ma-nasi §udur: Yiice Islamiyet ilk zamanlarda gok az kimse
tarafindan kabul edildi. O donemde muslumanlann sayisi az oldugu igin Islam dini
kimsesiz ve yabanci bir adam gibi idi. Sonra muslumanlann sa-yisi gogaldi,
Islamiyet'i uygulayanlar ve emirlerini yerine getirenler, yasaklarmdan
sakmanlar her tarafa yayildilar. Boylece ilk zamanlarda gorulen yabancuik ve
gariblik kalmadi. Son zamanlarda fitne-lerin gogalmasi, insanlarm bozulmasi,
dini vecibeleri yerine .getiren-lerin sayisimn azalmasi sonucunda Islamiyet ilk
zamanlardaki hale
Hadislerde Islamiyet'in gariblesecegi
haberi verildikten sonra; - -J*i iji^» = *Te tuba li'1-Gureba" buyurulmustur.
Gureba kelimesi
garib'in goguludur, garibler demektir. Son hadiste garibler, kabilelerinden,
vatanlanndan aynlip Allah yolunda hicret eden muhacirler diye agiklanmi§tu*.
Tirmizi1 nin Amr bin Avf (Radiyallahii anh)
'den rivayet ettigi bir hadiste tslamiyet'in garib olarak bagladigi ve tekrar
(guniin birinde) garib hale ddniisecegi buyurulduktan sonra;
«Ne mutlu o garib (mii'min)lere ki halkin
benden sonra bozduklan siinnetimi (yolumu) islah ederler* buyurulur. Bu
rivayette garibler, Resul-i Ekrem (Aleyhi's-salatii ve's-selam) 'in siinnetini,
yolunu izle-yen, onunla amel eden ve olanca giigleriyle agiklamaya, ihya etmeye
gah§an mu'minler diye agiklanmis., denilebilir. Bu rivayeti dikkate alan bazi
alimler garibleri buna gdre tefsir etmis.lerdir.
Tuba kelimesi, giizellik ve temizlik
manasini ifade eden lib k6-kunden ahnmadir. Bu kelime; ferah, gb'z aydinhgi,
seving, gibta, ik-ram, cennet ve cennette bir agag gibi manalara
yorumlannugtir. Bun-lann hepsi mutluluk ve saadet manasina yalon oldugu igin
mutluluk anlamina terceme ettim.[47]
3989) "... Omer bin el-Hattab (Radtyallahu anh)'den
rivayet edildigine gore:
Bit gun kendisi Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve SellemJ'in (Me-dine'deki) mescldine gikti ve Muaz bin Cebel
(Radiyallahu anh)*in Peygamber (Sallallaha Aleyhi ve Sellem)'in kabri yaninda
oturup agladigim gdrdfl. Sonra
(ona) :
Senl a^latftn
nedir? dlye sordu. Muaz (Radiyallahu
anh):
Resulullah (Sallallahii Aleyhi ve Sellem)
'den isittigim bir sey be-ni aglatiyor. Ben, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem)'den §u buyrugu i§ittim, dedi.
§iiphesiz riyanm azi (bile) sirktir, (yani
Allah'a ortak ko§mak-tir). Kim
Allah'in bir velisine du§manhk ederse giiphesiz Allah ile sa-va§maya gikmis.
olur. Allah; itaatkar, takva sahibi ve halktan uzak duran 6yle kullanm
gergekten sever ki, onlar goriilmedikleri zaman aranmazlar (yani halleri ve
yerlerinin nasil oldugu kimse tarafindan soru§turulmaz). Hazir olurlarsa
(meclislere ve onemli iglere) gagtnl-maz ve taninmazlar. Kalbleri hidayet i§iklandir. Hep tozlu ve karan-lik
bannaklardan (veya gozumlenmesi zor sorunlann ustesinden) gi-karlar."
Not: Zevaid'de $6yle denilml§tir : Bunun
senedinde Abdullah bin Lehla bu-lunur, BU ravi zayiftir.
3990) "... Abdullah
bin Omer (Radtyallahu anhiimd)fdan rivayet edildi-gine gore; Resulullah
(Sallallahii Aleyhi ve Sellem) goyle buyurdu, demigtir:
insanlar, iglerlnde necib ve kullani§li bir
tane pek bulamayaca-gin yiiz deve gibidir."
Not:
Zevaid'de ?oyle denilmi$tir : Ravi Zeyd bin Eslem'in Abdullah bin Omer
(R.A.)'den hadis l$itmesi sabit olursa bu sened sahih olup ravileri ^Uvenilir
zat-lardir.[48]
Bu iki hadis
Zevaid nevindendir. Birinci hadiste gegen bazi ke-limeleri agiklayalun:
Riya: Bir ibadeti, hayir sayilan bir igi
Allah rizasi diginda bir maksadla veya Allah nzasi yaninda ba§ka bir gaye ile,
gosteri§ igin i§lemektir. Riyakarbgin
ve go3teri§in azi bile §irk, yani Allah'a ortak kosmaktir. Cunkii
her tiirlu ibadet ve hayrat ancak Allah rizasi igin yapilmahdir. Allah nzasi
yaninda baska bir yaratigin nzasi giidul-diigii zaman, o yaratik Allah'a ortak
edilmis sayilir. Bu nedenle de kiifur
olur.
Veli: Allah'in
has kulu demektir.
Ebrar: Berr'in
goguludur.
Berr: Allah'a
itaatkar kul demektir.
Etkiya: Takiyy'in goguludur.
Takiyy: Allah'tan hakiki manada korkan,
emirlerini yerine geti-ren, giinahlardan ve azabtan sakinan ve ilahi kanuna
samimiyetle saygi duyan kimse demektir.
Ahfiya: Hafi'nin goguludur.
Hail: Toplumdan uzak duran ve nerede oldugu
halk tarafindan pek bilinmeyen, demektir.
Hadiste riyakarhgin azimn bile sirk oldugu
bildirildikten sonra Allah'in sevgili kullannin hasletleri siralamyor.
Jkinci hadisin benzerini Buhari, Rikak
kitabimn Uzlet ba-bmda rivayet etmi§tir. Bu hadiste gegen Rahile -. Binit devesidir. Bu-rada necib, binmek ve yiik
tasimak bakimindan kullamsk deve ma-nasma yorumlandigi gibi, binmeye elverisli
necib deve manasina da yorumlanmi§tir.
S i n d i bu hadisi §6yle yorumlamistir:
Yani yuz develik bir suru iginde tasimacihkta ve uzun yolculukta kullanilmaya
elveri§li, guglii ve segkin deve nasil az ise toplumda segkin mu'minler de az
bu-lunur.
El-Fetih yazan Buhari' deki metni izah
ederken H a 11 a -b i' den naklen §6yle
der:
Alimler bu hadisi iki sekilde
yorumlamislardir: Birisi §udur ki: Insanlar dini hukumler kar§isinda esittir.
Diinyaca ustiin olanm ast olana, yuksek mevkide bulunamn ondan asagi mevkide
bulunana us-tunlugii yoktur. Yani btitiin imisliimanlar hukuk bakimindan
esittir. Nasil ki; iglerinde binit olmaya elveri§Ii bir tane bulunmayan yiiz
deve ayni durumdadir. Ikinci yorum da
§6yledir: Insanlann gogunun kusurlan ve eksikleri bulunur. Fazilet ehlinin
sayisi ise cidden pek azdir. Nasil ki(> yiik hayvani olan bir deve suriisti
iginde binek olmaya elveris.li bir deve zor bulunabilir.
EI-Ezheri de: Hadisin manasi §6yledir:
Diinyadan yflz gevirip ahiret isleriije yonelen kamil ve olgun insan, deve
siirusu iginde binit devesi gibi azdir, demistir. Nevevi bu yorumun gu-zel
oldugunu sdyledikten sonra: Bundan da guzel yorum §udur: Du-rumlan memnuniyet
verici ve ustiin vasifli, kamil, olgun insan az bulunur, demi§tir.
E 1-H a f i z, yukardaki nakilleri
yaptiktan sonra lbn-i B a 11 a 1' m §6yle dedigini s6yler: Hadisteki
insanlardan maksad, sahabiler, tabiiler ve bunlan takip eden kusaktan sonra
gelenlerdir. Cunkii bu uc ku§aktan sonra gelenler arasinda hiyanet etme
hasta-hgi yayilnwg, kimseye giivenilmez olmustur.[49]
3991) "... Ebfi
Hureyre (Radiyalldhii ankyden rivayet edildigine gSre; Resfilullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellcm) §6yle buyurdu, demistir:
Yahudiler jetmi^
bir firkaya aynldi. Benim iimmetim de yetmis ug firkaya aynlacaktir."
3992) "... Avf bin
Malik (Radiyallahu anh)'den rivayet edildigine gore; Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) §6yle buyurdu, demigtir:
Yahudiler
yetmis bir firkaya aynldi. (Bunlardan) bin cennette ve yetmisi atestedir.
Hristiyanlar da yetmis iki firkaya aynldi. (On-lardan da) yetmis bir firka
ateste ve biri cennettedir. Muhammed'in cam (kudret) elinde bulunan (Allah) a
yemin ederim ki. benim iim-metim muhakkak yetmi§ iic firkaya aynlacaktir. Bir
firka cennette ve yetmi§ iki firka ate§tedir.
Ya Resulallah!
Cennette olan firka kimlerdir? diye soruldu. O: (Sahabilerin yolunda olan)
cemaat, diye cevab verdi."
Not: Zevdid'de ?fiyle denilmi^tir: Avf bin
M&lik'in bu hadisine ait sened soz goturtir ; Ravi R4?id bin Sa'd hakkinda
Ebu Hatem : O, 50k dogru sozliidlir, demi^tir. R^vi Abbad bin Yusuf'un
rivayetini Ibn-i Maceh'den ba$ka kimse tahrlc etmemi? (almanu$)tir. tbn-i Maceh
yamnda da bundan ba?ka hadlsi yoktur. tbn-i Adi: O, rivayetinde yalmz kaldigi
bir takim hadisler rivayet etmi?, demi^tir, ibn-i Hibban da onu giivenilir
zatlar arasinda anmi^tir. Senedin
kalan ravileri gflvenillr zatlardar.
3993) "... Enes bin
Malik (Radtyallahii anhy&en rivSyet edildigine gb're; Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) 50'yle buyurdu, demigtir:
fsrail ogullan
yetmi§ bir firkaya aynldi. Benim ummetim de §iip-hesiz, yetmi§ iki firkaya
aynlacaktir. Bunlarm hepsi ate$tedir. Yalmz bir firka ate§te degildir. O da
(sahabilerin yolunda olan) cemaattir."
Not: Zevaid'de ^oyle denilmlftir: Bunun
senedi sahth olup ravileri gttve-nUir zfttlardir.
3994) "... Ebu
Hureyre (Radtyallahii a«A/den rivayet edildigine gore; Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) §6yle buyurdu, demi$tir:
(And olsun ki) siz, kendinizden onceki
(millet) lerin yoluna ku-lacji kula^ina, ar^ini ar$imna ve kan§i kan§ina
muhakkak tipatip uyacaksimz, Hatta onlar (daracik) bir keler deligine girseler
siz de muhakkak o delige gireceksiniz.
Sahabiler, Ya Resulallah! (O milletier)
yahudiler ve hristiyanlar (mi)? diye sordular. Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem) : Bunlar olmaymca baska kimler olur? buyurdu."
Not; Zevaid'de ?6yle denilmi^tlr: Bunun
senedi sahih olup ravileri gUvenillr z&tlardir.[50]
Bu babin ilk hadisi diger sunen sahibleri
ve Hakim tarafin-dan da rivayet edilmi§tir. Kalan hadisler 2tevaid nevindendir. B u -h a r i, bu
babin son hadisinin benzerini el-itisam kitabimn bir ba-binda Ebu Said-i Hudri
(Radiyallahu anh) 'den rivayet etmistir.
Bu babin ilk iic. hadisinde; Peygamber
(Aleyhi's-salatii ve's-se-lam)'in iimmetinin yetmis kusur firkaya aynlacagi ve
biri harig di-gerlerinin cehennemlik olacagi haber veriliyor. Bu fu*kalardan
mak-sad Ehl-i Sunnet mezhebine ters diisen itikad konulanna iliskin batd
mezheblerdir. Hanefi, §afii, Maliki ve Hanbeli gibi amel ve fikih konulanna ait
mezhebler kasdedil-xnemi§tir.
Tuhfe yazan T i r m i z i * nin rivayet
ettigi Ebu Hurey-r e (Radiyallahu anh)
'w hadisini izah ederken, bu hadisin Resul-i Ekrem (Aleyhi's-salatu
ve's-selam)'in birmucizesi olup aynen gergek-Ie§tigini belirttikten sonra; imam
Ebu Mansiir et-Te-mimi1 nin bu hadisin izahi konusunda bir kitab yazdigini ve
ki-tabta §6yle dedigini nakleder:
Yetkili ilim ehli bilir ki Resul-i Ekrem
(Aleyhi's-salatu ve's-selam) , yerilen 'firkalar ile; helal ve haram
konularinda, fikih mes'ele-lerinde ihtilafa dii§en degigik goriig beyan eden
amel mezheblerini kasdetmemigtir. O'nun kasdettigi firkalar, Tevhid akidesinin
temel mes'elelerinde, hayir ve gerrin takdiri, yani kader konusunda, nebi-Iik
ve resulluk gartlannda ve buna benzer konularda hak ehline, yani Ehl-i
Siinnet ve'1-Cemaata muhalefet eden mez-heblere mensup
guruplardir. Cuoku bu guruplarin bazisi diger bazi guruplann kafirligine
hiikmedecek kadar aralannda ihtilafi ileri go-turmiiglerdir. Fikih ve amel
konulanna dair mezheb mensuplan ara-sinda ise boyle bir durum soz konusu
degildir. Bunlar cegitli mes'e-lelerde ihtilaf ettikleri, degigik goriigler
beyan ettikleri halde, kendi-lerine muhalefet edenleri ne kufurle ne de
fasiklikla itham etmemis.-lerdir. Bu itibarla bu hadis itikad konulanna dair
batil mezhebler manasina yorumlamr.
Sahabiler doneminin sonlannda Kaderiyye mezhebinin tiiredigi ve Ma'bed
el-Cuheni ile kendisine uyanlann
bu muhalefet bayragini gektikleri gdriildii. Sonra peyder-pey batil mezhebler
gogaldi ve nihayet bunlan sayisi yetmi§ iki fir-kayi buldu. Yetmi§ uguncii
firka ise Ehl-i Siinnet
ve'l-Cemaat firkasidir. Hak mezheb de budur.
Tuhfe yazan daha
sonra §6yle der:
Bid'at ehli olan mezheblerin sayisi
el-Mevakif ta belirtildigi gibi esas itibanyla sekizdir.- Birisi
Mutezile mezhebidir. Bu mezheb
mensuplannm ba§lica batil goru§leri §unlardir: Kullar amelleri-nin
yaraticisidir. Mu'minler ahirette Allah'm cemalini gfiremezler. lyi bir amel
i§leyenin mukafatlandinlmasi ve giinah i§leyenin ceza-landinlmasi
vacibtir. Mutezile mezhebi yirmi firkaya aynhr. Ikincisi
Hz. A 1 i (Radiyalldhii anhJ'i sevmekte a§in
giden § i i mezhebidir. Bunlar da yirmi iki firkadir. Ogiincu ifrata kagan
H a -riciye mezhebidir.
Bunlar Hz. AM
(Radiyallahu anh) 'in kafir olduguna hiikmederler ve: Bir miisluman
biiyuk bir giinah i§-ledigi zaman kufre gider, derler. Hariciler de yirmi kola ay-nlir. Dorduncusii Murci e
mezhebidir. Bunlara g6re imanh bir kimsenin gunah i§lemesinin hig bir
sakmcasi ve zaran yoktur. Bunlar
da be§ guruba aynlir. Begincisi
Neccariye mezhebidir, fig guruba
aynlir. Altinasi Cebriye
mezhebidir. Bunlara g6re
kul-lann elinde higbir irade yoktur. Bunlar tek gurubtur, Yedincisi M
u § e b b i h e mezhebidir. Bunlar
Allah (Azze ve Celle) 'nin yaratik-lar gibi bir cisim oldugu iddiasmdadir.
Bunlar da tek gurubtur. Boy-lece
batil mezheb sayisi yetmi§ ikiyi bulur. Yetmis. ugiincii firka ise Resul-i
Ekrem (Aleyhi's-salatu ve's-selam)'in ve sahabilerinin yolunu tutan Ehl-i
Siinnet ve'1-Cemaat mezhebidir. Hak yolda olan budur. Diger mezhebler batildir,
mensuplan sapik sayihr. Bu
bilgi el-Mirkat'tan naklen verilmigtir.
tkinci ve uguncii hadiste gegen
"Cemaat" kelimesi ile Resul-i Ekrem (Aleyhi's-salatu ve's-selam)'in
ve sahabilerinin yolunda olup bid'at ve yanhg itikaddan uzak duran gurup
kasdedilmi§tir ki bu guruba Ehl-i Siinnet
ve'1-Cemaat deriz.
Bu hadislerde ummetin yetmi? bir veya
yetmis iki firkasimn ce-hennemlik olup bir firkamn cennetlik oldugu belirtilir.
§oyle bir soru hatira gelebilir: Kible ehli olan, yani zerre mikdan imam olan
her miisluman netice itibariyle cennetliktir. Yani Islam dininden oldugu kesinlikle
bilinen tiim hukiimlere inanan kimseler bir takun bid'at-leri benimsemlg olsa
bile imamn alti §artina inandiktan sonra mu'-min sayihr ve bu hal uzerinde
olurse, gunahlanmn cezasim cektik-ten sonra veya gekmeden ilahi bir magfiretle
cennetlik olabilir. Diger taraftan Ehl-i Siinnet mezhebine mensup bir kimse
i§ledigi herhangi bir gunahtan dolayi cehennemde ta'zib edilebilir ve azabim
gektikten sonra cennetlik olur. Halbuki bu hadisler bir firkamn cennetlik,
digerlerinin cehennemlik olduguna delalet eder. Bu nasil izah edilir?
Bu soruya degi§ik §ekillerde cevab
verilmigtir. Bir yorum §Qy:
ledir:
Bir firka tagidigi itikad nedeniyle azaba
mustahak olmayip bu bakimdan cennetliktir. Diger firkalar ta§idiklan batil
itikaddan do-layi cehennem azabina miistahaktir. Diger bir yoruma gore
hadisler-deki hukiim cogunluk itibariyledir. Yani Ehl-i Siinnet mezhebi
mensuplannm buyuk gogunlugu hak yolda olmakla cennete li-yakat kazann*. Diger
firkalara mensup insanlarm gogunlugu yanhg yolda olmakla cehenneme mustahak
olur.
Son hadis ise muslumanlann yahudilere ve
hiristiyanlara uyma-ya ozen gdstereceklerini, bu iki milletin ahlak ve
yagantilanna adeta imrenircesine egileceklerini ve bir takim bid'at ve nefsi
arzulara esir gibi baglanacaklanm haber veriyor. Bu da mucize olarak gergekleg-mi§tir. Bugun Islam
toplumunda tamamen Islam dinine ve Asr-i Saa-detin guzel ya§antisina ters dugen
kotuluklere, bid'atlere, sefahet ve ahlaki cdkuntuye dogru hizla gittigi veya
suruklendigi buyuk uzun-tu ile mus&hede edilmektedir.[51]
3995) "... Ebu
Said-i Hudrt (Radtyalldhii a»A>'den; §6yle demi§tir:
Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellexn) (bir gun) kalkip ce-maate soyle bir konusma
yapti:
•Hayir. AHah'a yemin ederim ki ey insanlarl
Sizin igin korktu-gum sey ancak Allah'in sizin igin gikaracagi dunya ziyneti
(olan ser-)vet)dir.»
Bunun uzerine
bir adam O'na:
Ya Resulallah!
Hayir (yani mal nimeti) ser getirir mi? (ki endise-leniyorsun) diye sordu. Bu
sorudan sonra Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) :
«(Mutlaka) hayir (olan bir sey) sfiphesiz
ancak hayir getirir. Ama mal (mutlaka)
j^yir nudir? (Bakiniz) Kfigfik irmagin (veya ba-har yagmurunun) bitirdigi
bitkilerin tumu (tikabasa yiyen hayva-m) kann §i5kinligiyle derhal oldurur veya
5lttme yakla^torur. Fakat
(zararsiz) gayir yiyicisi hayvan (onu) yiyer, nihayet bdgurleri dolun-ca
(sis.ince) giineslenir, sonra kolayca tersler, i§er. Dana sonra gevis getirir
(ve boylece karnindakini hazmettikten) sonra tekrar (gayirh-ga) donup otlanir.
iste (bunun gibi) mes.ru yolla bir mal alan kim-seye o mal mubarek (bereketli)
olur. Gayr-i mesru yolla bir mal alan kimsenin durumu da yiyip de doymayan obur
kimsenin durumuna benzer.»"[52]
Bu hadlsi Buhdri
de Rikak kitabimn 6. babinda rivayet et-mi§tir.
Hadiste gegen
bazt kelimeleri agiklayahm:
Zehre: Ziynet,
giizellik ve gigek gibi manalara gelir. Burada es-ya, elbise, ziraat gibi dunya
mall ve serveti manasi kasdedilmigtir.
Hadiste gegen "Hayir" kelimesi de
mal manasinadir. Kur'an-i Ke-rim'in muteaddid ayetlerinde bu manada
kullanilmi§tir.
Hadir i Yes.il ot, gayir ve hayvanm
beslenmesi igin gok yararh btr nevi bitki maijalanna gelir.
Habat: Karnin
§i§mesidir.
Rebi: Bahar
mevsimine denildigi gibi kuguk innaga da denilir. Ibn-i Hacer
ikinci manayi tercih etmiijtir.
Hasira: Bugurdiir. ictirar: Gevi§
getirmektir.
Dunya mah asil itibariyle bir nimet oldugu
igin soru sahibi ma-hn gerre nasil sebebiyet verdigini ogrenmek igin Resul-i
Ekrem (Aley-hi's-salatu ve's-selam) 'e "Hayir §er getirir mi"
sorusunu sormustur.
Resul-i Ekrem (Aleyhi's-salatii ve's-selam)
buyurdugu cevabta her bakundan hayir olan bir geyin daima hayir getirdigini,
fakat dunya malinin her bakimdan hayir sayilamayacaguii belirtmi§tir. Evet,
diinya mah ve nzik ne kadar bol olsa bile mesru yolla kazanildigi, zekat gibi
haklanna riayet edildigi ve cimrilik lie israf tan kagmildigi zaman hayu-hdu*.
Fakat amlan cimrilik ve israf gibi nedenlerle mal hayirli olmaktan gikip gerre
ddnugebilir. Keza mal gayri me^ru yolla kazanildigi veya boyle yollara
harcandigi zaman nimet ve hayir olmaktan gikip §er ve nikmet olur.
Hadiste iki ornek bulunur: Birincisi dunya
malini toplamakta a§in giden, ifrata kagan, helal haram demeden servet
biriktiren ve iyi yolda harcamayan kimse igindir. Boyle bir kimse yagmur veya
itmak suyunun bitirdigi otlan tikabasa yiyen, hazmi igin; gevis getir-mek,
guneslenmek gezip tozmak gibi carelere basvurmayan ve kar-mn sismesi ile derhal
olen veya olume yakla§an hayvan gibidir. Mai o kimseyi helak eder. Ikincisi
diinya malini makul dlguler iginde ve me§ru yolla kazanan ve kazancindan
yararlanmasim bilen, bir kis-znuu iyi yollarda, hayir islerinde harcayan kimse
igindir. Bdyle bir kimse igin iyi bir besin maddesi olan gayirla karnmi
doyuran, bunu hazmetmek uzere giine§leyip gevig getiren ve nihayet kolayca
ters-Ieyip i§eyen, sonra ayni §ekilde otlanan hayvan misali verilmigtir.
Hadisin daha geni§ izahim ogrenmek
igin B u h a r i' nin §erh-lerine miiracaat edilebilir.
3996) "... Abdullah
bin Amr bin el-As (Radtyalldhu ankiim&ydan riva-yet edildigine gore;
Resfllullah (Sallallahii Aleyhi ve Sellent) bir gun :
Farfs (Iran) ve Rum hazineleri size
fethedilecegi zanum «izler na-sil bir kavim olacaksuuz? diye sordu. Abdurrahman bin Avf (Radi-
yallahii anh) :
Allah'in bize emrettigi gibi sdyleriz (yani
hamd, §iikur ederek ni-metlerin artmasim dileriz), dedi. ResuluIIah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem):
•Veya ba§ka $eyler (soylersiniz - yaparsimz
yahut haliniz ba§ka turlu olur). Biribirinize (maddiyat igin) rekabet
edersiniz, sonra ha-sedlesirsiniz (gekememezlik edersiniz), sonra biribirinize
sut ^evirip aynhrsmiz, sonra biribirinize kin tutarsuuz. Yahut buna benzer hale dflsersiniz. Dana sonra
muhacirlerln zayiflanna giderek bazdanni bazdarnun boyunlan Qzerine kumandanlar
e4ersiniz>, buyurdu.
3997) "... Amr bin
Avf —ki Amir bin Lliey ogullannin dostu olup Be-d!r savajma Resfilullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellemyin maiyyetinde katilmi§-ti— (Radtyalldhu
ff«A)'den; §oyle demigtir:
ResOluIlah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem),
Bahreyn (ahalisinin gayri muslimlerinin) cizyesini getirmek uzere Ebu Ubeyde
bin el-Cer-rah (Radiyallahii anh) i oraya gonderdi. Peygamber (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem) savas etmeksizin Bahreyn ahalisiyle bans akdederek baslarma el-Ala
bin el-Hadrami (Radiyallahii anh) 'i vali tayin etmis-ti. Sonra Ebu Ubeyde
Bahreyn'den bir mikdar cizye maUni (Medine-i Munevvere'ye) getirdi. Ensar Ebu
Ubeyde'nin geldigini isittiler de Re-sulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in
beraberinde sabah nama-aani kumaya birden geliverdiler. ResuluIIah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) namazi bitirince aynldi. Ensar da (o esnada) Ebu Ubeyde've
kar§i ciktilar. Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sell em) onlan gorfin-ce guliimsedi. Sonra:
-Ebu
Ubeyde'nin Bahreynden bir hayli mal getirdigini i§ittigini-zi saniyorum?»
buyurdu. Ensar:
Evet, Ya
Resulallah, dediler. Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
«§ad olunuz ve
sizi sevindirecek nimetleri (bundan boyle de her zaman) umunuz. Vallahi (bundan
sonra) size fakirlik halinin gele-ceginden hip korkmam ve Iakin sizler icin
korktugum §ey, sizden on-ceki iimmetlerin oniine diinya (nimetleri) nin
yayildigi gibi sizin 6nu-nuze de yayilmasi ve onlann biribirierini cekemeyip
diinyahgi ele ge-cirmek icin yan§tiklan gibi sizlerin de aym $ekilde
biribirinize dus> meniz ve nihayet dunyabgm onlan helak ettigi gibi sizleri
de helak et-mesidir.»"[53]
Abdullah bin Amr (Badiyallahu anh)'m
hadisini Muslim de Zuhd kitabinni birinci babmda rivayet etmi§tir. Ha-diste
gegen Tenafus fiilinin agiklamasi hakkmda Nevevi §6yle der: Alimler: Tenafus,
bir seyi elde etmek igin yarismak ve bagka-sunn emu elde etmesinden
ho§Ianmamaktir. Bu ise hasedin,
gekeme-mezligin ba§langicidir, demislerdir. Hased ise bir nimetin sahibinin
elinden gikmasim temenni etmektir. Tedbiir de ki§ilerin kendi arala-nndaki
munasebeti ve iyi ili^kiyi kesmeleridir.
Amr bin Avf (Radiyallahii anh) 'in
hadisini; Buhari, Humus kitabinm Cizye babmda, Muslim, Zuhd kitabinni birinci
babinda rivayet etmi§lerdir. N
e s a 1' nin de bunu rivayet ettigi Fethu'l-Bari'de belirtilmigtir.
Bahreyn: Irak'ta Basra ile Hecer arasinda
bir §e-hirdir. Resul-i Ekrem (Aleyhi's-salatu ve's-selam), hicretin dokuzun-cu
yih bu beldenin gayri muslimleri ile ban§ akdederek; her yil be-lirli bir
mikdarda cizye denilen vergiyi odemeye karar verilmi§tir. El-Hftf jz'iA Beyamna
gore o donemde bu §ehir halknim gogu Mecusi idiler. Resul-i Ekrem
(Aleyhi's-salatu ve's-selam) sava§siz ola-rak elde edilen Bahreyn valiligine
sahabilerin me$hurlanndan el-Ala
bin el-Hadrami'yi atanu§ti.
Ebu Ubeyde (Radiyallahu anh) 'm Bahreyn'
den cizye ma-lini getirdigini duyafl Ensarilerin o gun sabah namazinda M e s cid-i Nebevi'ye gelivermelerine ait
ciimlenin izahi boliimun-de el-Hafiz: Bundan anlagiliyor ki sahabiler Cuma
namazi di§indaki vakitlerde kendi kabilelerinin mescidlerinde namaz kiliyor-lardi.
Qiinkii her kabilenin oldugu yerde mescidler bulunuyordu. An-cak yeni bir durum
oldugu zaman Ensar-i Kiram (Radiyallahii anhii-ma) Mescid-i Nebevi'ye namaz
kilmaya gelirlerdi. O gun sabah namazinda Mescid-i Nebevi'de toplanmalan cizye
malinin geli§i sebebiyle oldugu karine ile anlas.ihyordu. Bu ne-denle Resul-i
Ekrem (Aleyhi's-salatu ve's-selam) bu duruma i^aret buyurmu^tu.[54]
3998) "... Uslme
bin Zeyd (Radiyallahu anhiimd)'dan riv&yet edildigine gore; Resfilullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) §oyle buyurdu, demi§tir:
«Benden sonra
erkeklere kadmlardan daha zararli bir fitne (se-bebi) biraknuyorum.***
3999) "... Ebu Said
(Radtyattdhu anh)'den rivayet edildigine gore; Re-sulullah (Sail alia hii
Aleyki ve Sellem) §6yle buyurdu, demigtir:
Her sabah iki melek i Erkeklere kadinlardan
dolayi yaziklar ol-sun ve kadinlara erkeklerden dolayi yaziklar olsun, diye
baginr."
Not:
Zevald'de §5yle denilmiftir: Bunun senedinde H&rice bin Mus'ab
bu-lunur. Bu ravl zayiftir.
4000) "... Ebu
Said(-i Hudri) (Radtyallahu ank)'den rivayet edildigine gore:
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
ayaga kalkarak (halka) bir hitabede bulundu. Hutbcsinde buyurdugu sozlerden biride su idi t
Siiphesiz, diinya (mah ve nimetleri) ye§il
ve tath (meyve gibi ga-bukga guriimeye, gitmeye mahkum veya gtizelligiyle
cazib)dir. Ve Allah sizleri dunyada cskl ummetlere gOphesiz halife kildi da
nasil amel edece^inize bakar. Dikkat ediniz de dunya (ya dalmakJdan sa-kininir
ve kadmlar (in fitnesin)den korununuz."[55]
Bu babin ilk had! si; Buhari
ve Muslim tarafindan da rivayet edilmistir. Oralardaki
rivayetlerde hadisin ba§i; ;Mt cSj U diye baslar.
Kadmlann erkekler igin en zararh fitne
olmasi durumunu bazi ilim adamlan kotu huylu kadinlara tahsis etmi§Ierdir. Bilindigi gibi fitne, imtihan mandsina da gelir. Kadinlar
erkeklerin giinaha girip girmemeleri bakimindan bir sinav gegitidir. Bu hukum
e§ler duru-mundakilere ve digerlerine umumidir. Iffetli, namuslu, durust, kanaatkar,
ibadetine diigkun, kocasma itaatkar kadin; kocasmin giinaha girmesine sebep
olmasi §6yle dursun, bilakis onu birgok giinah-lardan uzak tutabilir. Sayilan
meziyetlerin ve benzeri faziletlerin ak-si karekterde olan kadmlar ise kocalan
igin cidden felaket ve gu-naha girmenin en miisaid araci sayihr. Toplumda
kocasina husumet besleyen, yemegine zehir katan, oldiirmeye girisen, mahna,
lrzina, na-musuna hiyanet eden, haram kazanca zorlayan, dini gorevlerini
en-gelleyen ve boylece cehenneme siirukleyen kadinlara rastlamr. Bu ha-talara
ve suglara du§menin ?e§itli sebebleri arasmda kadmin akhnin noksanligi onemli
bir yer alir. Bazen de art dii§unce
olmaksizm boy-le suglara du§ebilir. Erkeklerden de boyle olanlar bulunur ise de
sa-yi bakimindan az sayihr. Zevaid nevinden olan ikinci hadiste erkeklerin de
kadmlar igin bir fitne mahiyetinde olduguna igaret edilmigtir.
T e g a b u n
suresinin 14. ayetinde «Ey iman edenlerl BUmif olunuz ki eslerinizden ve
evladmizdan size du$man olanlan vardir...»
buyuruluyor. Geni§ bilgi igin bu ayetin
tefsirine muracaat edilmelidir.
Ebu Said
(Radiyallahu anhl'in son hadisini Muslim de rivayet etmi§tir. Bu hadiste diinya
yes.il ve tath diye vasnTandinl-mistir. Bundan maksad su olabilir: Diinya mah
ve nimetleri nefsin ona ragbet, igtiyaki ve ihtirasi bakimindan yesil ve tatli
meyve gi-bidir. Cunku nefis ya§ ve tath meyveye duskiindiir, ondan gok
ho§-Iamr. Muhtemel olan ikinci yorum sekli diinya mah ve nimetlerinin gegici ve
hizla gidici olmasi bakmnndan ye§il ve tath meyveye ben-zetilmesidir. Hadiste
insanlann iyi veya kotu amel ve hareketlerinin Allah'm gozetimi altinda oldugu
belirtilerek gerekli uyan yapildik-tan .sonra dunyaya dalmaktan ve kadmlann
fitnelerinden sakinma emri verilmistir.
4001) "... Ai§e
(Radiyallahii awAdJ'dan; §oyle demigtir:
Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (bir defa) Mescid'de otururken Muzeyne
(kabilesin) den sfislu, Mescid'in ichide (bile) ete-gini suriiyup boburlenerek
yfirttyen bir kadm (Mescid'e) girdi. Bu-nun uzerine Peygamber (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) sSyle buyurdu s
Ey insanlar! Kadinlannizi Mescidte
gittiklerin) de suslfi elbise giymekten ve boburlenmekten menediniz. Cttnkfi
israil ogullan, ka-dmlan mescidlerte gittiklerin) de sfislfi elbise giyip
boburleninceye kadar lanetlenmediler."
Not: Zevaid'de ?oyle denilmi$tir : Bunun
senedinde D&vfid bin Mttdrik bu-lunur. Zehebl. Tabakat kit&bmda bu
ravinin taninmayip mechfll blr kimse oldugu-nu s6ylemi$tir. Ravi Musa bin
Ubeyde de zayiftir.
4002) "... Ubeyd
isimli Mevli Ebi Ruhm (RadtyaMhii ank)'den rivayet edildigine gore:
Ebfi Hareyre (Radiyallahu anh), gfizel koku
sfirOnmfls olup Mescid'e gitmek isteyen bir kadina rastlami? ve t
Ey Cebbar
(olan Allah)in cariyesi! Nereye gitmek istiyorsun? dl-ye sormu$. Kadin da:
Mescid'e, diye
cevab vermis. Ebfi HOreyre (Radiyallahu anh) : Ve onun icin mi gfizel koku
surfindun? deyince kadin t
Evet, demi§. (Bunun uzerine) Ebfi Hureyre
(Radiyallahu anh) : Ben, Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den su buyrugu suphesiz isittim, demistir
t
Her hangi bir kadin gfizel koku
surundiikten sonra mescid'e (gitmek uzere evinden) fikarsa (o kokuyu giderici)
boy abdesti ahncaya kadar hip bir namazi kabul olunmaz."[56]
Bu hadisi
E b u Davud da Libas bolumunde rivayet etmi§tir.
Cebbar: Allah'in isimlerindendir, buyrugunu
her §eye gegiren, kahredici, kudreti sonsuz ve her §eye hakim manalanni igerir.
E b u Hureyre (Radiyallahii anh) kadmi korkutmak igin Allah'in bu ismini anarak
"Ey Cebbar'm cariyesi* seklinde hitab etmistir. Hadi-sin zahirine gore
giizel koku suriiniip camiye giden bir kadmm, vu-cudundaki kokuyu tamamen
giderecek tarzda boy abdesti almasi ge-rekir. Yani kokuyu ister viicudunun
tamamina ister bir kismina sii-runmu§ olsun hukiim budur. Fakat Avnu'I-Mabud
yazannm naklen beyanma gore e 1 - K a r i: Yani kadin viicudunun her tarafina
giizel koku siirunmiis. ise biitun viicudunu yikamasi gerekir. §ayet viicudunun
belirli bir yerine siirunmu§ ise orayi yikamasi gerekir* demistir. Avnu'I-Mabud
yazan, e 1 - K a r i' nin g6ru$iine katslma-yip hadisin zahiri manasmi tercih
etmigtir.
/
Hadis, kaduun giizel koku siiriinup de bu
haliyle camiye gitme-sinin haram olduguna delalet eder. Camiye gitmesi yasak
iken, bu se-kilde siislenip; parfiim gibi guzel kokulan siirunen ve bu
vaziyette gar$iya, gezmeye giden gafil kadinlann hali nasil olur?
4003) "... Abdullah
bin Omer (Radiyallahu anhumdydan rivayet edildi-gine gore: Resulullah
(SqUailahu Alcyfii vc Sclletn) (kadm
cemaatine) :
Ey kadinlar
toplulugu! Sadaka veriniz ve cok istigfar ediniz (yani giinahlanmzi
bagisjanmasim gok isteyiniz). CCinkii ben sizlerin ce-hennem halkimn
gogunlugunu te§kil ettiginizi gordiim, buyurdu. Bu-nun uzerine kadm cemaatinden akh ba$inda biri t
Ne giinahuwz var ki cehennemliklerin
cogunlugu biz kadinlanz Ya Resulallah? diye sordu. Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sel-lem) :
Siz (§una buna) cok lanet eder ve kocaniza
karsj nankdrluk (ya-ni nimetlerini inkar) edersiniz. Akil ve dini noksan
olanlardan hie birinin akilu bir kimseye sizin kadar galebe caldigim gdnnedim,
buyurdu. Kadin :
Ya Resulallah!
Akil ve din noksanligi nedir? diye sordu. Resul-1 Ekrem (Sallallahii'Aleyhi ve
Sellem) :
Akil noksan ligin a gelince: Iki kadinm
§ahidligi bir erkegin §ahid-ligine denktir. iste bu (denklik hiikmu), aklm
noksanhgindandlr. Ka-din (hayiz nedeniyle) gunlerce namaz kilmaz ve Ramazan
ayinda (hayiz suresince) orug tutmaz. iste bu da dinin noksanhgind»ndir (yani noksanhgidir.)"[57]
Bu hadisi; B u h a r i, "Hayiz Kitabf
*nda, Muslim de "Iman Kitabi"nda rivayet etmi§Ierdir. El-H af lz'm beyanina gore N e s a i
de rivayet etmi§tir.
Resul-i Ekrem (Aleyhi's-salatu
ve's-selam)'in bu konugmayi bir bayram namazi miinasebetiyle namazgahda yaptigi
B u h &t \' de-ki riv&yetten anla§iliyor.
Hadiste gegen
bazi kelimeleri agiklayahm:
Ma'ger: Ortak bir yonii bulunan topluluk
demektir. Kadmlar toplulugu, erkekler toplulugu, insanlar toplulugu ve cinler
toplulugu gibi.
Cezle t Akilh, dirayetli ve gorus
bakimindan yetenekli kadin ma-nasini ifd.de eder.
La'n: La'netlemek demektir. Yani
la'netlenen kimsenin Allah'in rahmetinden uzak tutulmasini, kovulmasim
dilemektir.
A$ir t Kanya da
kocaya da denilir. Burada koca manasmda kul-lamlmigtir.
Akil demektir,[58]
N e v e v I bu hususta ozetle §6yle der:
1. Hadiste kadinlar sadaka
vermeye, bol bol istigfar ve tevbe et-meye te§vik edilmi§tir.
2. ibadet ve hayrat
gunahlara keffaret olur. Cunku cehennemliklerin gogunlugunun kadinlardan
olu§masi, onlann sadaka ve gok istigfar etmelerine gerekge gosterilmi§tir.
3. Kadinm kocasina kargi
nankbrltik etmesi, iyiliklerini inkar et-mesi biiyuk gunahlardandir. Cunkii
cehennemle tehdid, giinahin bii-yukliiguniin belirtisidir.
4. Bir kimseyi la'netlemek
gok girkin giinahlardandir. Fakat bii-yiik gunahlardan sayildigina dair bir
kayit bu hadiste yoktur. Qun-kii Resul-i Ekrem (Aleyhi's-salatu ve's-selam),
kadmlann la'netleme-yi gok kuHandiklarim beyan buyurmu§tur. Kugiik bir gunah,
devam-h iglenince biiyiik giinah sayilir. ilim adamlan la'netlemenin haram-hgi
hususunda ittifak etmiglerdir. Cunkii la'net, kiginin AUah'in Tah-metinden
uzaklagtinlmasim dilemektir. Bu itibarla kufiir uzerine1 mi, iman uzerine mi
oldugu kesinlikle bilinmeyen bir kimse hakkinda, bbyle bir dilekte bulunmak
caiz degildir. Bunun igindir ki ilim adamlan : Belirli bir musliimam veyd bir
kafiri, bir hayvam la'netlemek caiz degildir. Ancak kiifur uzerine oldugu
kesinlikle bilinen veya ka-fir olarak blecegi agik, segik §er'i bir delil ile
bilinen §eytan ve E b u C e h i 1 gibi ki§ilere la'net edilir, demi§lerdir.
isim vermeden kotii-liikler i§leyenlere la'net etmek ise caizdir. Mesela:
Zalimlere, fasik-lara, yalancilara, kafirlere, faiz yiyenlere la'net olsun
denilebilir.
5. Din, noksanhk ve fazlalik kabul eder.
6. Devlet ba§kam, devlet
adamlan, biiyuk insanlar, emirleri al-tindaki insanlara, kendilerine bagh
kimselere nasihat eder, onlan uyanr ve
ibadete tes.vik eder.
7. Akh ba§inda olan kadin
bilmedigini bgrenmek iizere Resul-i Ekrem
(Aleyhi's-salatu ve's-selam)'e sorular sordugu gibi, maiyyet
durumundakiler amirlerine, ogrenci - ogretmene, bilmeyenler bilen-lere sorular
sorup bilmediklerini ogrenmeye gah§malidir.
Resul-i
Ekrem (Aleyhi's-salatu ve's-selam) kadinlann hayiz suresince namaz kilmamalan
ve Ramazan orucunu tutmalan gerekgesiyle onlann dinlerinin noksan oldugunu
bildirmi§tir. Bunun anlami aciktir. Qunkii ibadetlere ve Allah'a itaat etmeye
de din denilir. Durum bu olunca ibadetleri ve taati cok olan bir muslumanin
dini, iba-det ve taati az olan muslumanin dininden fazladir, denilebilir.
Ba§-ka bir deyimle ibadeti gok olan muslumanin dini fazlalasur. Ibadeti az olan
muslumanin dini noksan olur.
Dinin noksanhgi, bazen giinah sayilan isler
ve hareketler nede-niyle olur. Mesela mazereti olmayan bir kimsenin Ramazan
orucunu tutmamasi, Cuma namazim kilmamasi gibi. Bazen de gunah sayila-cak bir
durum olmaksizm din noksanligi olu§ur. Mesela yolculuk ha-linde veya hastalik
nedeniyle Ramazan orucunu tutmayan veya Cuma namazina gitmeyen bir kimsenin
ibadetinde bir noksanlik mey-dana gelir.
Hayiz halindeki kadin; §er'i mazeret
dolayisiyla bu surece namaz kilamaz, oruc tutamaz. Bu fiilinden dolayi bir
giinaha girmesi s6z ko-nusu olmamakla beraber, bu ibadetleri yapmigcasina sevab
almasi da dugunulemez. Bdylece dininde, ibadetinde bir noksanlik vardir. Ama
bundan dolayi sorumlu degildir. Namazim birakmasi vacib olan ve bu sebeble
namazim birakan bir kadin, namaz kilmasi vacib olan ve bu vacibi ifa eden bir kimse
gibi degildir. Gayet tabii vacib, farz olan ibadeti ifa eden kimsenin sevabi
daha cok olur.[59]
Ma'ruf: Allah'a kulluk, insanlara iyilik
etmek ve dinin te§vik et-tigi, iyi saydigi §eylere denilir.
Munker: Ma'ruf
'un ziddi olan geylerdir. Yani dinen kotu sayilan fiil, soz ve hareketler ile
batil itikadlar ve iglerdir. Hadislerin terce-mesinde Ma*ruf'u iyi seyler ve
Munker'i fena §eyler diye ifade ede-cegim.
4004) "... Ai§e
(Radtyalldhii anhaydan rivayet edildigine gore kendisi Resulullah (SattaUahu
Aleyhi ve SeUem)'den §u buyrugu i$itmi$tir:
Sizin (halki hidayete) davet edip de
gagnniza icabet (veya sizin dua edip de kabul) edilmeme durumu olmadan once
(insanlara) iyi seyleri emrediniz ve fena s.eyleri men ediniz."
4005) "... EbQ Bekir
(Radtyaltdhii anh)'den rivayet edildigine gore (bir giin) Allah'a hamd ve sena
ettikten sonra §b'yle demi§tir: Ey insanlar! Siz;
"Ey iman edenler! Siz kendinize
dii§ene bakiniz. Hidayet yolun-da oldugunuz zaman sapitan kimse size zarar
veremez." (Maide 105) ayetini okuyorsunuz (ve hiikmuniin genelligini
sanarak iyiligi emret-meyi ve fenahgi menetmeyi birakiyorsunuz). Halbuki biz
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Selleml'den §u buyrugu muhakkak isjttik:
Suphesiz, insanlar kotu bir §eyi gorup de
menetmedikleri zaman Allah'in onlara umumi bir ceza vermesi cabuklasir (veya
yakinla§ir).
Ravi Ebu Csame bu hadisi ba§ka bir defa
rivayet ederken Ebu Bekir (Radiyallahu anh)'ui "Halbuki biz Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve SellemJ'den §u buyrugu muhakkak isittik"
bicimindeki sdzQ yerine onunt "Cflnka ben, Resulullah (Sallallahu Aleyhi
ve SellemJ'd su buyrugu mubakkak
isittim" dedlgini nakletmistir."[60]
A i § e
(Radiyallahii anha) "nin hadisini ibn-i Hibban da rivayet etmi§tir.
Kutub-i Sitte'den ba§kaca hangisine rivayet edil-
digine dair bir kayda rastlamadim. Bu
hadisteki; \je-X fiilinin dua
veya davet anlaminda kullamlmi§ olmasi
muhtemel oldugundan ter-cemede bu duruma i§aret ettim. Bu iki ihtimale gore
hadisin manasi da farkh olur. §ayet anilan fiil davet manasina olursa; isticabe
de halkin davete icabet etmesi anlamini ifade eder. Yani islamiyet'in iyi
saydigi geyleri emretmeyi ve kotu saydigi §eyleri menetmeyi ge-ciktirmeden
zamaninda yapiniz. Eger gerekli tedbiri ba§tan almayip bu i§te gecikirseniz,
bir takim kotiilukler isjenirken ve iyilikler ihmal edilirken seyirci
kahrsaniz; bundan sonra yapacagimz telkin ve uya-nlar, gayret ve gabalarmiza
kimse kulak vermez, davetlerinize icabet edilmez, sdzunii gegiremezsiniz.
Hadisteki "Ted'u" fiili dua
manasinda olursa Isticabe de Allah'in duayi kabul etmesi anJaimm ifade eder ve
bu takdirde mana §6yle olur:
lyi §eyleri emretmeyi ve fena §eyleri menetmeyi
zamaninda ya-pimz, bunu ihmal etmeyiniz. Bu gorevi ihmal ederseniz, suglu
duru-muna dii§ersiniz, dualanmz da kabul olunmaz olur. I§te boyle bir duruma
diigmeden once iyiligi emri ve kotulugu yasaklama gorevi-nizi yapmiz.
Ebu Bekir (Radiyallahu anh) 'in hadisini;
Tirmizi, Ebu Davud, Nesai ve tbn-i Hibban da rivayet etmi§tir. Bu hadiste gecen
Maide suresinin 105. ayetinin zahiri-ne bakan bazi kimseler zannetmigler ki
mu'minler kendi nefislerinden sorumludur ve hidayet yolunu izleyince dalalete
giden onlara zarar vermez. Bunun icin Ebu Bekir (Radiyallahu anh) ayetin yanlis
yorumlanmamasi gerektigini belirterek kasdedilen manayi agiklayia hadisi
rivayet etmi^tir. Yani bu ayet; iyi §eyleri emretme ve fena §ey-leri menetmenin
vacibligi hukmtine muhalif degildir.
N e v e v i: Bu ayet, iyi geyleri emretme
ve fena §eyleri men etmenin vacibligi hukmune muhalif degildir. Cunku muhakkik
alim-lere g6re ayetin manasi §6yledir: Ey insanlar! Siz miikellef oldugu-nuz
gorevleri tarn yaptigimz zaman disinizdakilerin kusurlan size zarar vermez.
Insanlann mukellef olduklan gdrevlerden birisi de iyi §eyleri emretmek ve fena
§eyleri menetmektir. Mukellef bu gorevini yaptigma ragmen muhatabi itaat
etmezse, mukellef olan zat Allah tarafindan kinanmaz. Qiinku gorevini yapmig durumdadir,
der.
Tuhfe yazan Nevevi'nin bu sozunii
naklederken Ebfl Ubeyd'in de §6yle
soyledigini nakleder:
Ebu Bekr-i Siddik (Radiyallahu anh), halkin
bu aye-ti yanli§ yorumlamasmdan ve dolayisiyle iyi §eyleri emretme ve fena
§eyleri menetme gorevini birakmalanndan korkarak durumu ve saglikh yorumu
onlara bildirmi^tir. Yani musliimanlann seyirci ka-lacaklan kotiiluk;
kendileriyle muahede yapilmi§ olan gayri muslim-lerin ta§idigi yanli§ inang ve
ayinleridir. Muslumanligi kabullenmi^ olan toplum icinde i§lenecek gunahlar ve
suclar ile kotuliikler ise, bu hukmun dismda kalir. Muslumanlardan herhangi bir
kimsenin k5-tuluk i§lemesine seyirci kalinma diye bir §ey yoktur.
Muellifimiz bu ayet igin 21. babi tahsis
etmistir. Orada tekrar bu konu iizerinde konu^ulacaktir.
4006) "... Ebft
UJ>eyde (bin Abdniab bin Mes'ftd) (RadtydWtU
md)'dan
rivSyet edildigine gore; Resulullah (Sallallahii Aleyhi ve Settem) §oyle
demigtir:
Israil ogullan igine (din bakimmdan)
eksiklik girince adam (din) karde$ini gunah Qzerinde goriir ve onu o gunahtan
menederdi. Son-ra ertesi gfin olunca (giinahkar), karde$inin (bir giin once)
isjedigi-ni gordugu gunah; adanu, o (giinahkar) kardesjyle beraber yemek
yemesine, beraber i^mesine ve onunla siki fiki olmasina mani olmazdi. Bunun
sonucunda Allah onlann bazilanmn kalblerini diger bazUan-mn kalblerine
kan§tirdi (yani gunah igleyenleri ile onlara arkadas.-lik edenlerin tumuniin
kalblerini karartti) ve onlar hakkinda Kur'an (ayetleri) indi. Sonra Resul-i Ekrem (Sallallahii Aleyhi ve
Sellem) (onlar hakkinda inen §u ayetleri okuyarak) buyurdu kit
"tsrail ogullanndan kafir olanlar
Davud'un ve Meryem oglu UX-nin diliyle lanetlendiler. Bu, giinah i§lemeleri ve a§in gitmelerinden-dir."
(78)
"Onlar yaptiklan fenaliklardan
birbirlerini abkoymazlardi. Yap-makta
olduklan cidden ne kotu §ey idi." (79)
"Sen
onlann cogunun (Mekke'deki) kafirleri (putperestleri) dost edindiklerini
gorursiin. Nefislerinin kendileri i^in Snlerine surdii-gu §eyler en kotudiir.
Allah onlara gazab etti ve onlar azab iglnde de-vamh kalicilardir." (80)
"Eger
onlar Allah'a, Peygamber'e ve O'na indirilen Kur'an'a inan-nu$ olsalardi,
kafirleri dost edinmezlerdi. Fakat onlann pogu imandan Cikmi5 kimselerdir."
(Maide 78 - 81)
Ravi Ebu
Ubeyde demi§tir ki: Resulullah (Sallallahii Aleyhi ve Sellem) (bunu buyururken)
bir tarafa yaslannu§ durumda idi. Sonra dogrulup oturdu ve i
(Siz
muslumanlar) zalimin kollanndan tutup onu (batildan) hak-ka egdirmedikge hayir
(azabtan kurtulamaz veya mazur sayilamaz-siniz), buyurdu.
Bu hadisin mislini ... senediyle Abdullah
(bin Mes'ud) (Radiyal-lahii anh) vasitasiyla da Peygamber (Sallallahii Aleyhi
ve Sellem) '-den rivayetle de bize Muhammed bin Bes^Ar tahdia ettL"[61]
Muellifimiz bu hadisi iki senedle rivayet
etmistir. Birincisi
mur-seldir. Qunku 1 b n - i Mes'ud
(Radiyallahu anh) 'in oglu E b 0. Ubeyde bunu direk Peygamber (Aleyhi's-salatu
ve's-selam) 'den rivayet etmigtir. Ikincisi Ebu Ubeyde araciligiyla babasi tbn-i
Mes'ud (Radiyallahu anhuma) 'den, O da Peygamber (Aleyhi's-salatu
ve's-selam)'den rivayet seklindedir.
Tirmizi
de muellif imiz gibi biri
Ebu Ubeyde' den, digeri tbn-i
Mes'ud (Radiyallahu anhuma)
'den olmak uze-re iki senedle rivayet
etmi§tir. Ebu Davud
ise tbn-i Mes'ud (Radiyallahu anhuma) 'den iki senedle
rivayet etmigtir. t s r a i 1
ogullanndan kotuliik isteyen kisiyi o fenahktan men edip ertesi gun
onunla yeyip igen, siki fiki goru§en kimsenin kalbi de kotuluk i§leyenin kalbi
gibi karanr. Biri; fenalik i§lediginden, digeri de onunla munasebeti
kesmediginden, fenahktan ahkoyma (jaligma-sini biraktigmdan dolayi AUah'in
kahrina maruz ve mustahak olmu? olur. Hadiste anilan ayetlerde belirtildigi gibi bunlar D a v ft d (Aleyhisselam)'m ve I s a
(Aleyhisselam)'in dilleri He ilahl lanete garptinldilar. Tuhfe'de
belirtildigine gdre Davud (Aleyhisselam) aleyhlerine beddua etmekle,
onlar maymun sifatina donu§turulduler. 1 s a
(Aleyhisselam) da kendi donemindeki asiler aleyhine beddua etmekle
bunlar da domuzlar §ekline girdiler.
Restil-i Ekrem (Aleyhi's-salatu ve's-selam)
bu buyrugu yaslanmi? vaziyette iken buyurmus. ve muslumanlara ait talimati
verecegi za-man dogrulmakla i§in onemini belirtmek istemi§tir. Talimatm ozeti
§udur: Muslumanlar haksizhk edenlerin haksizliklanna engel olmak-la ve
zalimleri hakki kabul etmeye, mazlumun hakkuu vermeye zor-lamakla miikelleftir.
Bu yukumluluklerini ifa etmedikge sorumluluk-tan kurtulamazlar ve mesru mazeret
sahibi sayilmazlar.
4007) "... Eba Sa!d-i Hudrt (RatUyaltthU anA^dea
rivftyet
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kalkip bir hutbe irad etmis ve
hutbesinde buyurdugu buyruklardan biri de:
Bilmi§ olunuz ki sakin halkin korkusu
herhangi bir adami hakki bildigi zaman onu soylemekten kesinlikle ahkoymasin,
buyruguydu.
Ravi demistir ki sonra Ebu Said-i Hudri
(Radiyallahii anh) agla-di ve sdyle dedi: Allah'a yemin ederim ki biz muhakkak
bazi s.eyleri gordiik de korktuk (soylemedik)."[62]
Bu hadisin
ba§kaca kim tarafindan rivayet edildigine bakilmah-dir. Incahii'l-Hace yazan bu
hadisin izahi bolumiinde soyle der:
Heybet, yani korku bazen can veya mal
guvenliginin tehlikeye diismesi §eklinde olur. Eger duyulan korku boyle bir
korku ise hadis-teki emir vaciblik igin degil, azimet igindir. Ciinkii boyle
bir tehlike anmda iyi §eyleri emretmek ve kotiilugii menetmek yukiimlulugunun
kalkmasi konusunda icma vardir. §ayet korkulan §ey; kinanmak, ayiplamak gibi
bir §ey ise 6nemi yoktur, goze alinmahdir. Qunku "Hakki aci da olsa soyle
ve Allah yolunda hig bir ayiplayicuun ayip-lamasindan korkma" mealinde
hadis vardir.
4008) "... Ebu Said
(Radtyall&ku anh)'den; §6yle demigtir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem) :
Herhangi
biriniz kendi nefsini ka^Omsemesin, buyurdu. Sah&-biler:
Birimizin kendi nefsini kflgflmsemesi nasil
olur? dfye sordular. Resul-i Ekrem (SallaUahu Aleyhi ve Sellem):
Biriniz 6yle bir §ey gorur ki onunla
ilgrili s5z sdylemesi Allah'in onun uzerinde bir hakkidir. Fakat o konuda bir
§ey soylemez (yani insanlardan korkarak susmakla nefsini kugumsemig olur).
Sonra ki-yamet gunii Allah (Azze ve Celle) ona: §6yle ve boyle olan §ey
hak-kinda s6z soylemekten seni meneden ne idi? diye soracaktu-. O da i insanlar
korkusu, diye cevab verecek ve Allah: Sen (insanlardan degil) oncelikle benden
korkmahydui, buyuracaktir."
Not: Zevaid'de 5oyle denilmi$tir : Bunun
senedi sahih olup r&vileri gUve> nilir zfttlardir. Ravi
Ebu'l-Bahterl'nin adi Said bin PeyrOz etTai'dir.
4009) "... Cerir
(bin Abdillah el-Beceli) (Radtyalteku a»A>'den riviyet edildigine gore;
Resftlullah (SallaUahu Aleyhi ve Sellem) §6yle buyurdu, de-
His bir kavim yoktur ki i^lerinde gQnah
i^lenir, onlar gunah is-leyenlerden daha gugltt, (fenahktan) caydina
fistflnluge sahip oldu-gu halde (gunahlan) engellemez de AUah onlann tumflnu
cezalan-dirmaz (yani Allah suglulan ve onlara mani olmayanlann tumiinu
cezalandinr)."
4010) "... Cabir
(Radtyalldhu cuA/den rivayet edildigine gore:
Deniz
muhacirleri (yani Habe§istan'a hicret edenler) Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem)'in yaruna dbndiikleri zaman ResOl-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
(onlara) :
Habe§istan znemleketinde g6rdug0nOz acayip
geyleri bana anlat-maz nusimz? buyurdu. Muhacirlerden bir gurup gene *
Peki Ya
Resulallah! (Bir gun) biz oturuyorduk. O esnada onlann rahibelerinin
ya^hlanndan biri ba$inda buyiik bir su testisini ta?xya-rak yammizdan gegti. Biraz sonra onlann gen^lerinden birisinin ya-nindan
gegti. Gen^ de ellerinden birisini kadinin iki omuzu arasina koyup onu itti.
Kadm da dizleri iistiine du§tO ve testisi kinldi. Sonra kadm kalkinca gence
donup bakti ve: Ya zalim! Allah'in kursQya koyup onceki ve sonrakileri (yani
butiin insanlan) topladigi ve eller lie ayaklann sahiblerinin i§lemi§ oldukian
§eyleri anlattiklan zaman (Yani kiyamet giinu biiyuk mahkeme kuruldugunda) sen
(ne sug i§~ ledigini) bileceksfn, yann Allah'in huzflrunda benim durumum lie
se-nin durumunun nasil olacaguu bileceksin, dedi.
Cablr demi^tir ki
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (o si-rada) 9&yle buyurur(du):
Kadin dogru
sdylemi?, kadin dogru s6ylemi§tir. Allah, zayifuun hakki guflusunden ahnmayan
bir ummeti nasil takdis eder (pislik-lerden ve gunahlardan anndinr) ?"
Not: Zevaid'de ?ftyle denilmiftir: Bunun
senedl hasen'dlr, Bftvl Said Un SUveyd hakkinda ihtilaf vardir.
4011) '... Ebfi Said-i Hudr! (Radiyalldhu anh)'den rivayet
edildigine gore; Resulullah (Sallallaku Aleyhi ve Sellem) §oyle buyurdu,
demijtir:
Cihadin en faziletlisi zalim bir devlet
ba§kani yaninda (iyiligi em-red ici veya kotuliigii menedici) hak bir soz
soylemektir."
4012) "... Ebfl
t)mame (Radtyalldhu anhyden rivayet edildigine gore:
(Mina'da) birinci cemre yaninda bir adam
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) 'e kar$i ^kiverdi ve t
Y& ResulaUah! Hangi cihad (turu) daha
faziletlidir? dedi. Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) sorusunu
cevablamadi. Sonra Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ikinci cemreye
ta$ atmca adam O'na (aym §eyi) sordu. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
(gene) susup cevablamadi. Daha sonra Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem) Akabe cemresinin ta^lanni atuica (biniti-ne) binmek igin ayaftuu
ftzengiye koydu. (Bu arada) :
Soru soran
nerde^ir? buyurdu. Adam:
Benim. Ya Resulallah, dedi. Resul-i Ekrem (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) :
(En faziletli
cihad) zalim bir hukumdar yamnda (iyiligi emredici veya kotuliigii menedici)
hak bir soz soylemektir, buyurdu."
Not: Zevaid'de ?oyle denilmi?tir : Bunun
senedinde Ebu G&lib bulunur. Bu ravinin gUvenilirligi hususunda ihtilaf
vardir. tbn-i Sa'd, Ebu Hatim ve Nesai onun zayif oldugunu
sb"ylemi$Ierdir. D&rekutni ise onun guvenilir oldugunu sd*ylemi$tir.
tbn-i Adi de onun zararsiz oldugunu soylemi?tu*. Ravi Ra$id bin Said hakkinda
da Ebu Hatim: O 90k dogru sozlildilr, demi?tir. Senedln kalan ravileri
gUvenilir zatlardir.[63]
E b u Said (Radiyallahii anh) 'in hadisini;
Tirmizl, Ebu D a v u d, Ahmed, Beyhaki ve el-Kebir'inde T a -berani de rivayet etmiglerdir.
S i n d i zalim bir hiikumdann yiiziinde
ona iyiligi emredici veya kotiilugu menedici bir adalet ve hakkaniyet soziinun
en faziletli cihad olmasinin sebebi hakkinda: Denilmi§ ki; giinkii du§manla
sa-va^an kimse umit ile korku arasmdadir, diigmana galebe galmasi ile maglub
olmasi ihtimallerini ta§ir. Zalim hiikumdar yamnda bdyle sdz soylemenin ise can
tehlikesine yol agmasi kuvvetle muhtemeldir. Bu itibarla daha faziletli sayihr,
diye bilgi verir. Aymi'l-Mabud yaza-nnon beyamna gore H a 11 a b i de aym §eyi
soylemi§tir. Evet di-ledigi insani sorgusuz sualsiz olduren zalim hiikumdann
yuziinde kendisini hakka, adalete davet etmek, zuliim ve haksizhk gibi fena
iglerine son vermesi igin uyanda bulunmak veya iyi §eyleri yapmasi icin
teklifte bulunmak cidden can guvenligini buyiik bir ihtimalle tehlikeye
du§iiriir ve boyle bir ortamda boyle bir konu§ma elbette du§manla sava§maktan
fazla tehlikelidir. Her
babayigidin i§i degildir.
4013) "... Ebu Said-i Hudri (Radtyalldkii anh)'den
rivayet edildigine gore:
Mervan (bin el-Hakem Medine-i Munevvere
valisi iken) bir bay-ram gunii minberi (namazgaha) cikartti. Sonra bayram namazindan once hutbe okumaya ballad 1.
Bunun uzerine bir ad am:
Ya Mervan! Sen
sunnete muhalefet ettin. Bugun minberi (Mes-cidden namazgaha) cikarttin.
Halbuki minber (bayram namazi igin mescidden namazgaha) cikartilmazdi ve sen
bayram namazindan Once hutbeye ba§ladin. Halbuki hutbe bayram namazindan dnce
okun-mazdi (yani namazdan sonra okunurdu), dedi. Bunun uzerine Ebu Said(-i
Hudri) (Radiyallahu anh) :
Bu adam kendisine diigen gorevi ifa etti.
(Qunkii) ben, Resulul-lah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) 'den i§ittim, buyurdu
Id:
Kim bir miinkeri (dine aykin bir §eyi)
gorup de onu eliyle degi§-tirmeye muktedir ise eliyle degi$tirsin. Eger gucii
(buna) yetmezse dili ile degigtirsin. (Buna da) giicu yetmezse kalbiyle
degistirsin ve kalb ile degistirmek iman (meyvesin)in en zayifidir."[64]
Bu hadis gok az bir farklihkla 1275
numarada gegti. Gerekli bilgi orada verildigi igin burada bir agiklama veya
ilaveye gerek gormiiyo-rum. Oraya iriiiracaat edilmelidir.[65]
4014) "... Ebfi tJmeyye es^aTjani (Radtyalldhii
anhyden; §6yle demistir:
Ben, Ebu Sa'lebe eI-Hu$eni (Radiyallahfi
anh) 'in yanina giderek: §u ayet (in manasi) hakkmda ne dersin? diye sordum. O: Hangi ayet? deyince ben:
"Ey iman edenler! Siz kendinize
diisene bakiniz. Hidayet yolunda oldugunuz zaman sapitan kimse size zarar
veremez.*' (Maide 105) ayeti, dedim. Ebu Sa'lebe el-Huseni dedi ki:
Sen bu ayet (in
manasinh (konudan) haberdar bir kisiye sordun. (Cunkii) ben bunu Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve SellemJ'e sordum. Buyurdular ki:
Bilakis iyi
seyleri birbirinize emrediniz ve fona seylerden birbiri-nizi menediniz. Hatta
(Ey musluman!)Sen (insanlann gogunda) itaat edilen cimrilik, uyulan nefsl
arzular, (din i§Ierine) tercih edilen dun-yahk ve her gorQs sahibinin (§er'i
delilleri degil de) kendi gSrflsunu begendigini gdrdugfln ve gucanun yetmedigi
bir durumu gordugun zaman arbk sen kendi nefsbie dfi§ene bak (yani o zaman
iyiligi era-retmek ve kotulugu menetmek sorumlulugu senden kalkar). C^nkfl
Siiphesiz sabir gQnleri arkamzdan gelecek. O gOnlerde sabir, bir ates pargasim
avugta tutmak misli (getin)dir. O
gOnlerde iyi amel isleyene
Cbagka zamanda) beheri o amelin mislini
isjeyen elli adanun sevabi kadar sevab vardir."[66]
Buhadisi; Tirmizi, Ebii DavOd, Hakim ve
Bey-hakl de rivayet etmislerdir.
£bu Oraeyys e § - § a' b a n i, anilan aye
tin manasmi Ebti Sa'lebe el-Hu§eni (Radiyallahii anh) 'a sormu§tur. Cunku
ayetin zahirine gore her musliiman kendi nefsini islah etmek-le mukelleftir ve
ba§kasma iyi §eyleri emretmek ve fenahklan men etmek sorumlulugu yoktur.
Halbuki birgok hadis, toplumu iyi yola ydneltmek ve kotuliiklerle mucadele
etmek gorevinin ifa edilmesini amirdir. Aynca aym gorev ba§ka ayetlerden de
anlasiliyor.
Ebu Sa'lebe (Radiyallahu anh), verdigi
cevabta bu aye-tin manasi hakkmda saghkh bilgisinin bulundugunu, gunku aym
so-ruyu Resul-i Ekrem (Aleyhi's-salatu ve's-selam) 'e sordugunu belirte-rek,
ayetin iyiligi emretme ve kotulugu menetme sorumlulugunu kal-dirmadigini,
bilakis bu sorumlulugun devam ettigini rivayet ettigi ha-disle a^iklamistir. Bu
ayetin manasi ile ilgili gerekli bilgi 4005 nolu Ebu Bekir (Radiyallahii anh)
'in hadisinin izahi bdlumunde ve-rUdi.
Bu hadisten Qikan hukiim ve sonug sudur ki,
iyiligi emretmek ve kotulugu menetmek gorev ve sorumlulugu devam eder. Ancak insanlann
gogunun siddetli cimrilige yakalandigi, nefsi arzulara pes-kes oldugu, Kitab,
Sunnet, tcma ve Kiyas denilen ser'i deliller ve sa-habiler ile tabiilerin yolu
birakilarak herkesin kendi goriisunu be-genme hastaligina tutuldugu ve hak
yolda yuriiyen musliimanm gix-cu dismda kalan bir takim dine aykin durumlar
goruldugii zaman musliiman kendi nefsine diisene bakacak ve islam yolunda
yiirudu-gu( haktan aynlmadigi zaman sapitan kimse ona zarar veremeye-cektir.
Hadisin son
kismmda sabir giinlerinin geleceginden haber verili-yor. Fitne ve fesadin gok
oldugu, giinah isleme cesaretinin guglendigi ve ilahi emirlerin uygulanmadigi
giinlere sabir gunleri denmesinin sebebi o ortamda §uurlu mu'minlerin sabirdan
baska garelerinin kal-mamasidir veya nefsi kotuluklerden ahkoymamn zorlugu
sebebiyle kdtulflklere karsi dir^nip sabretmenin faziletinin ustiinlugudur. O
dSnemde sabretmek bir ates pargasuu avugta tutmak kadar zor olur. O gunlerde
iyi seyler yapan, AUah'a kulluk gdrevini ifa eden bir kimsenin
sevabi ba§ka bir donemde aym gorev ve hizmetleri if& eden elli ki^inin
tumunun elde edecegi sevab kadar buyuk ve gok olur.
4015) "... Enes bin Malik- (Radtyallahu anh)'fcn; §oyle
demigtir:
Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e»
Ya Resulallah! iyi §eyleri em ret me ve
fena seyleri menetme g5-revini ne zaman birakinz? denildi. Resul-i Ekrem
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
Sizden onceki ummetlerde ortaya cikan §ey
fciirizde de ortaya $ik-tigi zaman, buyurdu. Biz i
lid Hal
Tercemesi
Ebu Sa'lebe el-Hu?eni (R.A.)'in adi ve
babasmin adi hakkmda ihtllaf vardir. Sahabi olan bu zatin 40 aded hadlsi
vardir. Buharl ve Muslim onun Uc. hadisinl beraber rivayet etmi?lerdir. Aynca
yalmz Muslim 9nun bir hadlsini rivayet et-mi$tir. Ravilerl Cubeyr bin NUfeyr,
tbnu'l-MUseyyeb ve Mekhfll'dur. Huneyn
sa-va?ma katilmi§tir. Secdede iken vefat etmi$tir. tbn-i Sa'd'in beyamna g6re
hicre-tin 75. yilmda vefat etmi$tir. Bir kavle gore Muaviye (R^.)^!! hilafeti doneminde vefat etmi?tir.
(HiUasa. 446)
Bu zatm ravisl
ve soru sahibi Ebu Omeyye e$-9a'banl'nin adi Yuhmid,. Yab-mid veya
Muhammed'dir. Buna dair degi?ik rivayetler vardir. Ba$ka rivayetler de vardtr. Bu zat. bu hadlsi Ebu
Saiebe'den rivayet etmi?tir. Ba$ka hadlsi Ktitub-i Sitte'de ypktur. Ravisi Amr
bin Cariye'dir. tbn-i Hibban onun ffOvenilir oldugunu soylemistir. (Hulasa,
443)
Ya Resulallah! Bizden onceki ummetlerde
ortaya c.ikan §ey ne-dir? diye sorduk. O (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) .-
Hiikiimdarlik (ya§ga) kugiik (ve
tecrubesiz) olanlanmzda olur. Zina-fuhu§ (yayginla§arak) buyuk ya§ta
olanlanmzda (bile) olur ve ilim riizaletiniz (karektersiz, a§agihk
olanlanniz)da olur, buyurdu.
Ravi Zeyd demi§tir ki: Peygamber
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) "ve ilim ruzaletinizde olur"
buyrugunun manasinin aciklamasi, "ilmin fasik olan kimselerde oldugu
zaman" §eklindedir."
Not: Zevaid'de soyle denilmistir: Bunun
senedi sahih olup ravileri gttve-nilir zatlardir.
4016) "... Huzeyfe
(Radtyallahu anh)Jden rivayet edildigine gore; Resulullah (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem) :
Mu'min ki§iye nefsini kugiik du§tirmesi
uygun (caiz) degildir, buyurdu. Sahabiler:
Nefsini kuQiik du§urmesi nasil olur? diye
sordular. Resul i Ekrem
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) :
Gucunun yetmedigi bir belamn pesine dii§er,
buyurdu."[67]
Enes (Radiyallahii anh) 'in hadisi Zevaid
nevindendir. Bu ha-diste devlet idaresinin tecrubesiz, yasga kiigiik ve heniiz
akillan ol-gunla§mami§ kimselere tevdi edildigi, zina ve fuhuijun yaygmlagarak
biiytik ya§taki insanlarm bile bu fenahgi i§ledigi ve ilim adamlaruun fasik
kimseler oldugu, yani dini bilgilerine ragmen durum ve davra-niglanrun dine
aykin oldugu, ilmi dunya menfaati igin kullandiklan donemde; iyi geyleri
emretmek ve fenahklan menetmek gorev ve so- rumlulugunun ortadan kalktigi bildiriliyor. Cunkii
bdyle bir ortamda yapilacak bir sey kalmamis olur, harcanacak gabalar neticesiz
kalma-ya mahkum olur.
H u z e y f e (Radiyallahii anh)'m hadisini
T i r m i z i de Fitneler bolumiinun sonlannda rivayet etmistir. Tuhfe yazannin
be-yanina gore Ahmed de rivayet etmigtir. Bu hadisin bu babla ilgisi agiktir.
§6yle ki ortamin ciddi bigimde bozuldugu fitneler ve be-lalar doneminde iyi
geyleri emretme ve fena seyleri menetme sorum-lulugu ve gorevi kalkmis olur.
Boyle bir donemde miisluman kisinin olumsuz durumlan onlemeye kalkismasi ve
sonugsuz kalmasi mu-hakkak olan bir takim girisimlerde bulunmasi,
dayanamayacagi bir takim bela ve felaketlere hedef olmasina sebebiyet verir. Bu
itibarla dayanamayacagi bir belaya diismesine yol a<?an hareketlerde bulunmasi
uygun ve caiz gorulmemi§tir.
4017) "... Ebu
Said-i Hudrt (Radiyallahu ank)*den rivayet edildigine gore; Resulullah
(Sallallahu Alcyhi ve Sellem)'den §u buyrugu i§itmi§tir:
Allah
kiyamet gunii kulu §uphesiz sorguya q;eker. Hatta: Dine aykrn durumu gdrdugunde
kar§i ?ilup giderm«kten seni ahkoyan §ey nedir? diye soracaktir. Sonra Allah
bir kula (savunma) delilini tel-kin fve lutuf) buyurdugu zaman kul (kendini
savunmak uzere) §6y-le der:
Ya Rabbi! Ben senin merhametini
(musamahani) umdum ve ,in-sanlardan korktum (yani dine aykin durum kar§isinda
susmayi bu nedenle tercih ettim)."
Not:
Zevaid'de §6yle denilml$tir; Bunun senedi sahlh olup r&vilerf nillr
z&tlardir.[68]
4018) "... Ebu Musa
(el-E§'ari) (Radiyallahu anh)'den rivayet edildigine gore; Resulullah
(Sallallahu Alcyhi ve Scllcm) :
Muhakkak Allah zalime bir sure mehil verir
(derhal cezalandir-maz). Sonra onu yakalayinca artik bir daha salivermez,
buyurdu ve bunun arkasinda: life =
"Veleketlerin halki zuliim ederken senin Rabbin onlan yakalayinca
ya-kalamasi i§te boyle (elemli, cok acikh) olur." (Hud 102) ayetini
okudu."[69]
Bu hadisi; Buhari, Muslim, Tirmizi ve NesSi
de rivayet etmisjerdir. Hadiste, anilan ^yette azaba garptinldiklari bildirilen
gegmis iimmetler, ayetin bulundugu Hud silresinde ba-hisleri gegen Nuh, Hud,
Salih, Ibrahim, Lut, §uayb ve Musa (Aleyhimu's-selamJ'm peygamber olarak
gonderildikleri kavimlerdir ki; bunlann her birisi bir felaketle helak oldular.
Hadisteki zulumden maksad Allah'a ortak
kosmak, inkar ve ku-fiir ise; bu supa karsi verilen ceza ebedi azab
manasinadir. Sayet zuliimden maksad genel anlamda haksizhk ise, yani hem kiifur
hem de diger haksizhklann tiimu kasdedilmi§ ise her zuliim cezasi o zuliim
derecesine gore verilir.
4019) "... Abdullah
bin Gmer (Radiyallahu anhumd)'dan; §6yle demi§tir:
Resulullah (Sallallahii Aleyhi ve Sellem)
bize yonelerek §oyle buyurdu:
Ey muhacirler cemaata! Be§ §ey vardir ki
onlarla mubtela olaca-ihuz zaman (hig bir hayir kalmaz). Ben sizlerin o §eyler
(donemin)6 eri§menlzden Allah'a sigininm (O §eyler gunlardir) :
Bit milletin iqinde zina - fuhu§ ortaya
^kip nihayet o millet bu su?u aleni olarak i§Iediginde, mutlaka iglerinde taun
hastahgi ve onlardan 6nce gellp gegmi$ milletlerde vukii bulmami§ hastaliklar
yayilir.
Ol?a ve tarbyi eksik yapan her millet
mutlaka kithk, ge?im si-kmtisi ve ba§lanndaki hukumdarm zulmii ile
cezalandinlirlar.
Mallannin zekatim vermekten imtina eden her
millet mutlaka yagmurdan menedilir (kuraklik cezasiyla cezalandirilir) ve
hayvan-lar ounasa onlara yagmur yagdinlmaz.
Allah'in ahdini ve Resuliinun ahdini (yani
du§manla yaptiklan andla§mayi) bozan her milletin ba$ina mutlaka Allah
kendilerinden olmayan du§maiu musallat eder ve du§man o milletin elindekinin
ba-zisini ahr.
Ve imamlan (yani devlet adamlan) Allah'in
Kitabi ile amel et-meyip Allah'in indirdigi hukumlerden iglerine geleni segtikge
(yani diger hukumleri uygulamadikga) Allah onlann azabnu kendi arala-nnda kilar
(yani; ig fitne, fesad ve anargi gibi azablarla tazib eder)."
Not: Zev&id'de ?oyle denilmi^tir: Bu,
(senedinin saglikli olmasi bakumn-dan) amel edilmeye mtisaid bir hadlstir.
Alimler r&vi Ibn-i Ebl M&Uk ve babaa
hakkinda ihtil&f etmi^lerdir.
4020) "... Ebu
Malik el-E§'ari (Radtydtt&ku an*)'den rivayet ediWigine gore; Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) §6yle buyurdu, d(imi§tir:
Benim ummetimden bazi insanlar muhakkak
i?ki igip ona adm-dan ba^ka isim takacaklar. Ba$ u^lannda ^algilar galmacak ve
^ar-kici kadinlar §arki - tiirkO siiyleyecekler. Allah onlan yere batirsin ye
onlardan maymunlar, domuzlar yapsin (veya Allah onlan yere bati-racak ve onlan
maymunlar, domuzlar §ekline donu§turecektir)."[70]
Bu hadisin bag
kismim Ebu Davud da rivayet etmi^tir. Calgi galmak ve garkici kadinlann §arki -
turku soylemesi ile ilgili cumlelerden sonuna kadar olan kisim ise Ebu D a v u
d' un riva-yetinde yoktur.
Eglenceli igki igip, igkiye ba§ka isim
takanlann yere batmasi ve maymunlar ile domuzlar §ekline donu§mesi ile ilgili
cumleler bir bed-dua olabildigi gibi ilerde vuku bulacak felaketlerden haber
vermek mahiyetinde de olabilir. Tercemede buna i§aret edildi. Bunlarm maymunlar
ve domuzlar haline donu§mesi durumuna gelince bundan maksad bu sugu
i§leyenlerin ahlaken bozulmalan veya ilahi bir azap olmak uzere gergekten
mesholmalan, §ekillerinin degi§mesi olabilir. Gegmi§ ummetlerde bu durum
gergekten olmustur. Kiyamete yakin ddnemde sapitmi§ bazi insanlann bas.ma da bu
felaket gelebilir. Allah turn mu'minleri korusun.
4021) "... BerS.
bin Azib (Radiyallahii anJt)'den rivayet edildigine gore; Resulullah
(SaHallahii Aleyhi ve Sellem);
,
•Onlara Allah lanet eder ve lanetgiler
lanet eder» buyurarak: (Lanetgiler) yerde yuriiyen hayvanlardir, diye
Not: Zevaid'de ?dyle denilmi$tir : Bunun
senedinde el-Leys bin Selim bu-lunur. Bu ravi zayiftir.[71]
Zevaid nevinden olanbu hadiste anilan;
o>f *" p+Zmhj <»' ^^t ciimleleri B a k a r a suresinin 159.
ayetinden bir pargadir. Bu ayet-i kerime'nin tamaminui meali §6yledir:
"indirdigimiz apagik ayetleri ve
hidayet yolunu biz kitabta insan-lara acikladiktan sonra gizleyenlere §uphesiz
Allah lanet eder (rah-metinden uzakla§tiru-) ve lanetgiler lanet eder
(rahmetten uzakla§ti-nlmalanm dilerler)."
l§te bu ayette gegen lanetgiler ifadesinden
yerde yuruyen hay-vanlann kasdedildigi bu hadiste beyan buyurulmu§tur. Ancak
hadi-sin senedinin zayifligx soz konusudur. El-Hazin'de beyan edildigine gore
Ibn-i Abbas (Radiyallahii anhtima) lanetgiler ifadesinden maksad insanlar ve
cinlerden ba§ka turn yaratiklardir. Hay-vanlann kafirlere, gunahkarlara lanet
etmeleri sebebi; isyankar insanlar yiizunden kurakhgin meydana gelmesi ve
hayvanlann da bundan mutazamr olmasidir. Bir kavle gore lanetgiler ifadesiyle;
insanlar ve cinler manasi kasdedilmi§tir. Dogrusunu ancak Allah bilir. Ar-zu
edenler bu ayetin tefsirine miiracaat edebilirler.
4022) "... Sevban
(Radtyallahu awA/den rivayet edildigine gore; Resfi-lullah (Sallallaku Aleyhi
ve Sellem) §oyle buyurdu, demijtir:
Birr (hayir, iyilik etmek, akrabalarla iyi
ili§kiyi surdurmek)den ba^ka hig bir s.ey omru arttirmaz. Duadan ba^ka hig bir
§ey kaderi geri dondiirmez. §iiphesiz ad am, i§ledigi gunah yiiziuiden de
nzkm-dan mahrum birakilir."
Not: Bunun senedinin hasen oldugu Zevaid'de
bildirllmi^tlr.[72]
Sevban (Radiyallahu anht'in hadisi 90.
numarada gegmi§-tir. Gerekli bilgi orada verildigi igin burada tekrarlamaya
gerek yok-tur.[73]
4023) "... Sa'd bin
Ebi Vakkas (Radtyalldhii ankyden; §oyle demigtir : Ya Resulallah! Hangi insanlann ba§ina gelen bela daha §iddetli olur
dedim. O (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) :
Peygamberler,
sonra sirayla (Allah katmda) riitbece en iistun olanlar. Kul; dindarhgmin
(kuvvetliligi ve zayrfligi) durumuna gore belaya ugrar. Eger dininde kuwetli
ise belasi siddetli olur ve §ayet dindarliginda gevseklik - zayiflik olursa
dindarhgi derecesine gore belaya ugrar. Bela kuldan aynlmaz (pe§ini birakmaz).
Nihayet kul (ug-radigi belalarla gunahlarmdan annip) uzerinde hig gunah
kalmaya-rak yer yiiziinde dola$inca bela onun pesini birakir."[74]
Bu hadisi; Tirmizi, Ahmed, Darimi, Ibn-i
Hibban ve Hakim
de rivayet etmi§lerdir.
En btiyiik bela, musibet ve sikintilann
peygamberler (Aleyhimu's-selam) 'in ba§lanna gelmesinin sebebi s.udur: Ba§ka
insanlar nimet-lerden zevk duyduklan gibi onlar bela ve musibetlerden zevk
ahr-lar. Ikincisi; onlar mucizeler gdsteren buyuk ve iistiin insanlar
oldu-gundari dolayi ba§lanna bela ve musibetler gelmezse bazi insanlar onlann
be§er iistii varhklar oldugunu, hatta ilahla§tiklanm sanabi-lirler. Ogunciisu;
peygamberlerin ba§ma en biiyiik belalann geldigi-ni bilen ummet, belalara kar§i
sabu* ve tahammiil gdsterir ve ugra-digi belalan peygamberlerin ba§ina gelmi§
belalarla mukayese etmek stiretiyle gordugii belamn hafifligini kolayca anlar.
Dordunciisu; en getin belaya ugrayan insan, Allah'a en gok iltica edip sigman,
O'na en gok yakangta bulunan insan olur.
Peygamberlerden sonra en §iddetli belaya
ugrayan insan da gene peygamberlerden sonra Allah'a en yakm, O'nun katmda
riitbe ve makami en yiiksek olan mu'mindir. Bu durum sirayla diger mu'min-lere
sirayet eder. Hadis; mu'minin ba§ina gelen bela ve musibetlerin agirlik
derecesinin onun dindarlik derecesiyle-dogru orantili oldugunu beyan eder.
Hadisten gikan diger bir hukiim de; bela ve
musibetlerin mu'minin gunahlannin bagis.lanmasina vesiyle olmasi ve kulun turn
gunahlarmdan temizlenip anmncaya kadar bir takim bela ve musibet-lere
ugramasmm onun yaranna olmasidir. Ancak §u noktaya dikkat etmek gerekir: Kulun
amlan ecir ve sevabi kazanabilmesi igin ug-radigi bela ve musibetlere
sabretmesi gerekir. Aksi takdirde bunca sevablan yitinnesi kuwetle muhtemeldir.
Bu babta rivayet edilen diger hadisler ve belalara kar§i sabretmenin
faziletine dair ayetler bu hukmu if ade ederler.
4024) "... Ebu
Said-i Hudri (Radtyalldhii anh)'den; goyle demi§tir:
Peygamber
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) humma hastahgindan yatakta iken yamna girdim.
Sonra elimi O'nun uzerlne koyunca ha-raretini Srtuntin ustiinde ellerimde
hissettim ve:
Ya Resulallah!
Atesjnin §iddetine hayret ederim, dedim. O: •Biz (peygamberler) boyleyiz. Bizim
igin bela kat kat fazla olur ve sevabi da bizim igin (bu oranda) kat kat fazla
olur», buyurdu. Ben:
— Ya
Resulallah! Hangi insanlar en giddetli belaya ugrarlar? diye sordum. O:
•Peygamberler*,
buyurdu. Ben:
(Onlardan) sonra
kimler? dedim. O:
•Sonra salih
(yani^dini emirleri yerine getirip gunahlardan uzak duran takva sahibi)
insanlar. Onlardan herhangi biri fakirlige cid-den 6yle mubtela olur ki
biiriindugu abadan ba§ka higbir s^ey bula-maz ve biriniz mutlulukla sevindigi
gibi onlardan herhangi birisi belaya ugramakla cidden sevinir.»"
Not: Zevaid'de §fiyle denilmi?tlr: Bunun
senedl sahih olup r&vileri gUveni-lir z&tlardir.
4025) "... Abdullah
(bin Mes'ud) (RadtyaUahu an/i)'6en; §oyle demi§tir: Ben, ResuluIIah (Sallallahii
Aleyhi ve Sellem)'e, peygamberler-den birisinin halini (gecmiste bize)
anlatirken sanki §u and a bakiyor gibiyim. O peygamberi kendi kavmi db'gmu§ (de
kan iginde birakmis.). Fakat o (peygamber), yiiziinden hem kam siliyor, hem de:
«Ya Rabbi! Kavmi mi magfiret
eyle! Cunkii onlar
bilmiyorlar» diyordu."[75]
Bu hadisi
B u h a r i,
"Kitabu'I-Enbiya-'da ve *istitabetu'l-Mur-teddin"
bolumlerinde, Muslim de "Kitabii'l-Cihad ve*s-Siyer"de
rivayet etmisjerdir.
Hafiz Askalani; Bu hadiste hali anlatilan
peygamberin is-mine dair bir kayda rastlamadim. Onun N u h (Aleyhisselam)
ol-masi muhtemeldir, der.
N e v e v i de :
Hadiste hali bildirilen peygamber, ge<?mi§ olan ilk peygamberlerdendir. Oyle
bir hal Uh u d savas.i giinii Peygamberi-miz (Sallallahii Aleyhi ve Sellem) 'in
ba§ina da geldi, der. N e v e v i bundan once de: Bu hadis, peygamberlerin
guzel huylarindan hilim, sabir, afiv edicilik, kendi kavimlerine s.efkat ve
onlar icin hidayet He magfiret dilemek hasletlerine delalet eder. Ayrica
kavimlerini ceha-letlerinden dolayi mazur goriip kendilerine reva gtJriilen
saldirganligi bile ho§goru ile kar§iladiklanm gosterir, der.
El-Haf lz'in dedigi gibi muhtemelen Resul-i
Ekrem (Sallal-lahu Aleyhi ve Sellem) bu hadisi U h u d savas.inda saldinya
ugradi-ginda sahabileri teselli etmek iizere buyurmus, olabilir. Yani boyle
sal-diri daha once gelip gegmi§ bir peygambere kar§i da vuku bulmus^tur.
Kurtubi, bu hadiste Resul-i Ekrem
(Aleyhi's-salatu ve's-se-lamJ'in kendi zatini kasdetiigini soylemi§ ise de A y
n i ve E 1-Hafiz Askalani gibi zatlar bu g6rii§u tutarsiz ve gegersiz
saymi§lardir. §u halde saghkh g6rii§ N e v e vi' nin dedigi gibi geg-mi§,
peygamberlerden birisi kasdedilmigtir, goru§udur.
4026) "... Ebu
Hiireyre (Radiyalldku anhyden rivayet edildigine gore; ResuluIIah (SaUallahii
Aleyhi ve Sellem) §oyle buyurdu, demi§tir:
Biz (olulerin nasil diriltilecegi
hususunda) §iiphe etmeye Ibrahim (Aleyhisselam) 'dan daha layikiz: Hani
Ibrahim, Ey Rabbim! Olii-leri nasil diriltecegini bana goster, dedi. Allah da: Yoksa (buna) inanmadin mi? buyurdu. O da: Hayir
inandim ve lakin kalbim tat-min olsun-iyice kamp yati§sin, diye (istedim) dedi.
Allah, Lut (Aleyhisselam)'a da rah met
eylesin. Hakikatta o, (mi-safirlerini kavminin kotu emelinden korumak igin) pek
muhkem bir sigmaga (Allah'a) siginiyordu. Eger ben zindanda Yusuf (Aleyhisselam)
'ui kaldigi sure kadar uzun bir muddet kalsaydim (zindandan gikarmaya gelen)
davetgiye (hemen) icabet ederdim (yani ben Yusuf gibi: Bana isnad edilen sugun
iftira oldugu soru^turulup anla§xl-sin da zindandan oyle gikayim,
demezdim.)"[76]
Bu hadisi; Buhari
ve Muslim de rivayet etmiglerdir.
Resul-i Ekrem
(Aleyhi's-saldtii ve's-selam) bu hadiste iig olaya i§aret buyurmu§tur.
Birincisi: Ibrahim (Aleyhisselam)'m,
olulerin nasil diril-tilecegine dair bir ornegin kendisine gosterilmesi
istegiyle ilgilidir. Bu
olay B a k a r a suresinin 260. ayetinde beyan buyurulmu§tur. Meali §6yledir:
"Hani
Ibrahim t Ey Rabbim! Oluleri nasil diriltecegini bana goa-ter, diye talebte
bulununca Allah: Yoksa sen (buna) inanmiyor mu-sun? buyurdu.
ibrahim: Hayir, inamyorum ve lakin kalbim
tatmin olsun - iyice yatissin, dedi. Allah buyurdu ki, o halde kusjardan dort
cins tut ve iyice gozden gegirdikten sonra kendi elinle parcala ve her dag
basi-na onlardan birer parga koy sonra onlan cagir, kosarak sana gele-ceklerdir.
Bil ki Allah, her §eye
galibtir, hikmet sahibidir."
EI-Fetih ve en-Nihaye'de beyan edildigine
gore bu ayet inince bazi sahabiler: Ibrahim (Aleyhisselam) oliilerin
diriltilmesi hususunda §iipheye diisjmus, fakat bizim peygamberimiz (Aleyhi's-salatu
ve's-selam) boyle bir siipheye dii§medi, deyince Resul-i Ekrem (Aleyhi's-salatu
ve's-selam) tistun tevazuu ve Ibrahim (Aleyhisselam) 'i kendi nefsine tercih
ederek: "Biz siiphe etmeye ibrahim'den daha layikiz" buyurdu, diye
bir rivayet vardir. Buyrugun yorumu da §6yle yapilmi§tir: Yani peygamberlere
§uphe gelseydi oncelikle ba-na gelirdi. Bana gelnifedigi sizce bilinmektedir. O
halde ibrahim'e de gelmedigini biliniz.
Hadisin "Biz (oliilerin nasil
diriltilecegi hususunda) siiphe etmeye tbrahim'den daha layikiz"
cumlesinde gegen "§ek = $uphe" keli-mesinin yorumu hakkmda degi§ik
goriigler vardir. El-Hafiz, el-Fetih'te bunlan etraflica izah etmektedir. Bir
kismimn dzetini bu-raya aktarmakla yetinmeyi uygun buldum:
Bdzi selef alimleri bunu zahir manasnida
tutarak: Ibrahim (Aleyhi's-salatti ve's-selam) 'da beliren §uphe, peygamberlik
donemin-den onceki zamanma aittir, demi§ler.
T a b e r i de bunu agik manasinda tutarak:
Bu siiphe ^eytan'm bir vesvesesi halinde gegici olarak onun kalbine gelip
gegmis ve kok-lii imamni zedelememi§, demistir. tbn-i Abbas (Radiyallahu anh
iima) : Bu §iiphe, §eytanm vesvesesi halinde kalbe gelen anzi bir geydir,
demi§tir.
Diger bazi ilim adamlan ise bu §iiphe
kelimesini zahiri manasinda tutmayip yorum yapmiglardir :
Bazi rivayetlere gore Azrail
(Aleyhisselam), bir ara Ibrahim (Aleyhisselam) '1 ziyaret ederek mu'minin ve
kafirin ruh-lanni alma geklini ona anlatmca o, kalkip Allah'a dua ederek: Ey
Rabbim! Oluleri nasil diriltecegini bana goster ki senin dostun oldu-gumu
bileyim, demi§tir. Diger bazi rivayetlere gore: "... bana gdster ki bentm
dualanmi kabul buyurdugunu bileyim*' demistir.
Cguncu bir yoruma gore Ibrahim
(Aleyhisselam) kendi-sine dliileri diriltnie mucizesinin verilmesini istemis,
fakat teedduben 6yle demeyip orneginin gosterilmesini istemigtir.
Yukardaki cumlenin Peygamberimizle ilgili:
"Biz suphe etmeye daha layikiz*' ifadesinin manasina dair yorumlardan
birisini yukanda acikladnn. Diger bir yorum §ekli §6yledir: Biz oliilerin
diriltilmesi olayim gormeye Ibrahim'
den daha fazla i§tiyakliyiz.
A r a p edebiyatinin bazi uzmanlan da bu
ciimleden maksadin §6yle oldugunu sdylemi§Ierdir: "Ef*al-i tafzil"
kalibi bazen eylemin iki §eyde de bulunmadigini ifadeetmek igin kullamur. Mesela: §ey-tan falan ki§iden daha hayirhdir, denilir.
Maksad ikisinde de nig bir
haynn olmadigmi ifade etmektir. ^ pp
^ ji*- ,>*! ="Onlar mi ha-
yirlidir, yoksa Tubba kavmi hayirhdir"
ayeti de boyledir. Yani iki gurubta da big bir hayn* yoktur. Bu ciimleden
maksad da: Oliilerin diriltilmesi hususunda ne bende ne de I b r a h i m' de
higbir §ek ve guphe yoktur.
Ibn-i Atiyye de: Hadisten maksad suphenin
sdz konusu olmadigmi ifade etmektir. Buradaki §ek'ten maksad kalbe gegici olarak
gelen vesvesedir. §ekk'in istilahi manasi olan tereddud durumu kesinlikle
Ibrahim (Aleyhisselam)'da meydana gelmemi§tir. Cunku kalbinde iman kokle^mis
olan bir insanda boyle bir tereddu-dun bulunmasi du§unulemez. Peygamberlik
mertebesine eri§mi§ bir sahsiyette nasil bulunur? Zaten soru bigimi de bunu
gosterir. §6yle ki tbr&him (Aleyhisselam) oliilerin diriltilip
diriltilmeyecegini sor-mami§, diriltilme keyfiyetini ve §eklini ogrenmek
istemi§tir, demi§tir.
lbnii'1-Ce vzi de; Resul-i Ekrem
(Aleyhi's-saiatii ve's-selam) 'm siiphe etmeye daha liyakatli olmasi ile ilgili
ifadeyi §6yle agik-lami§tir: Cunku M e k k e mu§rikleri Peygamber
(Aleyhi's-salatu ve's-selam)'i §iddetle reddederek O'nu daima yalanlama yolunu
tut-mu§lardi ve oldiikten sonra dirilme isini hayretle kar§ilardi. Bunun igin
Resul-i Ekrem (Aleyhi's-salatu ve's-selam) §unu demek istemi§-tir: Benim ile
inkarci kavmimi arasinda gegen olaylarm deh§etli olu-§u ve Allah'm beni diger
peygamberlere ustun kih§i nedeniyle Ibrahim (Aleyhi's-salatu ve's-selam) 'in
gormek istedigi 61iiniden sonra dirihne olayunn ornegini istemeye ben daha gok
hak s^hibiyim. Ama bu konuda bir istegim olmayacaktir, diye bilgi vermis.tir.
Ikincisii Lut (Aleyhisselam)'in
misafirlerini kendi kavminin kotu emellerinden korumak igin Allah'a siginmasi
olayidir. §dyle ki:
Lut kavmi geng delikanhlarla cinsel
iligkide bulunma fenahgi-m ah$kanhk haline getirmi§lerdi. Hz. Lut
(Aleyhisselam) 'in imana davet ve bu pis ali§kanhgi birakmak ugrunda yaptigi
tebligat ve gosterdigi gayrej, kavmi iizerinde olumlu higbir etki yapmadi.
Ni-hayet Cenab-i Hak, bu kavmi helak etmeyi irade edince C e b r a 11, Mlkail
ve tsrafll (Aleyhimu's-selam) i yaki§ikh delikanli-largeklinde Lut
(Aleyhisselam)'amisafirolarakgonderdi. Lut'un kavmi yakisikh delikanhlarin L 0 t
(Ateyhisselam)'a misafir gel-dikleri
haberini ahnca misafirlerin
lrzina gegmek niyetiyle ko§up L u t
(Aleyhisselam)'in evine vardilar.
Lut (Aleyhisselam) bu azginlann geldigini goriince kapiyi kapadi
ve defetmeye gah$ti. Fa-kat gozu donmiis. lrz diismanlan bir tiirlii vazgecmek
istemiyorlar. Bu esnada Lut, kavmine hitaben : "Ah size karsi bir
kuvvetim ol-sa yahut muhkem bir siginaga siginsam" dedi ve misafirlerini
nasil koruyacagi tela§i iginde derin iiziintuye daldi. Bunun iizerine melek-ler
kendilerini Lut'a tamtarak kapiyi ag. Onlar sana
dokunama-yacaklar, dediler. Bunun iizerine
Lut kapiyi agti ve kavmi igeriye
daldilar. Bunun iizerine Cebrail (Aleyhisselam), Allah'tan al-digi izinle
kanadim bunlara carparak gozlerini gormez hale soktu. Miitecavizler neye ugradiklanna §a§arak kagip
gittiler. Meleklerin talimati
uzerine L U t ile kendisine inananlar geceleyin bolgeyi terkettiler ve Allah o kavmi yerle
bir etti. Bu olay Hud suresinin 77 - 83. ayetlerinde
anlatilmaktadir Konu ile ilgili oldugu icin bu ayet-lerin mealini buraya almayi
uygun gordiim. Meal soyledir:
"El?i
meleklerimiz Lut'a vannca (kavmi bu yakis.ikh delikanlila-ra fenahk edecekler
diye) onlann gelmesi Lut'a fena geldi ve son de-rece canini sikti. Bu, gok zor
bir gun, dedi. (77)
Kavmi de ona
(misafirlerine sarkintihk etmek niyetiyle) ko$a ko-5a geldiler. Lut'un kavmi
bundan once de o firkin fuhu$lan isliyor-lardi. (Misafirlerine bir fenahk
yapmasmlar diye) Lut, kavmine: Ey kavmim! iste sunlar kizlanm (onlarla evlenin
de misafirlerime do-kunmayin). Sizin igin onlar daha temizdir. Artik Allah'tan
korkun ve beni misafirim i^inde rusvay etmeyin. iginizde (size dogru yolu
gosterecek) akh basinda bir adam yok mu? (78)
Lut'un kavmi
dedi ki: Senin kizlannda hi( bir hakkimizin olma-digmi cok iyi bilmi$sin. Sen
bizim ne istedigimizi pek ala bilirsin. (79)
Lut: Keske
size karsi bir kuvvetim olsa yahut muhkem bir sigi-naga siginsam, dedi. (80)
Elciler soyle
dediler: Ey Lut! Biz Allah'in
elgileriyiz. Onlar sana bir zarar dokunduramiyacaklar. Sen hemen gecenin bir
kisminda ev halkuila beraber gik git ve i^inizden hig bin geri kalmasm. Yalniz
ka-nn kalsin. Qunkii kavmine isabet edecek azab ona da dokunacaktir. Onlann
helak am sabah vaktidir. Sabah vakti yakin degil mi? (81)
Onlan tazib
emrimiz gelince o memleketin iistunii altma getirdik. Uzerlerine de ateste
pisjrilmis pamurdan mamul taslan arka arkaya yagdirdik. (82)
Kl onlar senin Rabbin katinda (hukmiinde)
azab igin damgalan-misjardi. O (nevi) ta§lar senin iimmetinin zalimlerinden de
uzak de-gildir (onlarm da ba§ina yagabilir)." (83)
Yukandaki bilgiyi verdikten sonra bu olayla
ilgili hadisteki "Allah, Lut'a rahmet eylesin. Hakikatte o,
(misafirlerini kavminin kotii emelinden korumak igin) pek muhkem bir siginaga
(Allah'a) sigmi-yordu." ciimlesine donelim. Bu ciimlede gegen Rukn-i §edid
ifadesin-den maksad Allah (Azze ve Celle)'dir. Ciinkii en giiglii, en gok
koru-yucu siginak §iiphesiz Allah'tir. Diger bir kavle gore bundan maksad L u
t' un a§ireti ve kabilesidir. Yani Lut; Ke§ke a§iretim olsay-di ki
misafirlerimi korumak igin onlardan yardim dileyeydim, demi§-tir. N e v
e v i bu hususta §oyle der:
Hadisin manasi Allahu a'lem §6yledir: L u t
(Aleyhisselam) misafirleri igin korkuya kapildi ve onlan zalimlerden koruyacak
bir a§ireti de olmayuica cidden siki§ti ve misafirleri i$in derin uzuntiiye
diigtii. Bu kotii durumun etkisi altmda kalarak o anda: Ah ke§ke be-nim bir
kuvvetim olsa veya koruyacak bir a^iretim olsaydi ben siz mutecavizleri
defederdim, demi§tir. L u t'un bu sozden maksadi; misafirlerine kar§i mazeret beyan
etmek, tecaviizii defetmek icin olan-ca giicuyle gayretke§ oldugunu gostermek
ve onlan savunmak iste-mektir. L u t' un bu sozii, Allah'a sigmmayi ihmal etmek
anlamuu tagimaz. Bu sozii sirf misafirlerinin goniillerini ho§ etmek igin
soyle-migtir. L u t' un bir taraftan kalben Allah'a iltica ettigi, di§ta da bu
sozii sarfetmekle elem ve kederini agikladigi ihtimali de vardir.
ttguncusu : Yusuf (Aleyhisselam) 'in me§hur
kissasmm bir boliimiidur. §6yle ki Yusuf (Aleyhisselam) Misir veziri-nin
kansina sarkintihk ettigi iftirasiyla hapse atilmis. ve yedi yil yat-tiktan
sonra bir rii'ya yorumu dolayisiyla Misir krali onun zeka ve iistun
kabiliyetini anlayarak tahliye edilmesini ve kendisine geti-rilmesini
istemis.ti. Bu i§le gorevlendirilen memur ceza evine giderek Yusuf
(Aleyhisselam)'a tahliye mujdesini ve kralin kendisini sa-raya davet ettigini
bildirince O:
"Sen git de
krala sor bakahm. Ellerini dogruyan kadinlann hall ne imi§?" diyerek
haksiz yere zindana atildigim isbatlamak istedi. Yiis u f (Aleyhisselam), masum
oldugunun ve kendisine bir ifti-ranm yakis.tinldigimn yapilacak bir soru^turma
neticesinde anla§il-masindan sonra zindandan gikmak istedi. Soru§turma
yapilmadan gikmaya acele etmeyip gok sabirh davrandi. Resul-i Ekrem
(Aleyhi's-salatii ve's-selam), Y'Usuf un bu iistun sabruii sitayi§le dile
ge-tirmek uzere:
•Eger ben zindanda YusuTun kaldigi sure
kadar uzun bir sure kalsaydim (zindandan gikarmaya gelen) davetgiye (hemen)
icabet ederdim.* buyurmustur. Y
u s u f (Aleyhisselam)'in me§hur kis-sasi Yusuf suresinde beyan buyurulmustur.
Hadiste igaret bu-yurulan bolum de aym surenin 50 - 52. ayetlerinde
gegmektedir. Ora-ya da bakilabilir.
ResuM Ekrem (Aleyhi's-salatii ve's-selam)
bu hadiste ilg peygam-ber (Aleyhimii's-selam) 'i ovmiis., takdir etmigtir. Aym zamanda
teva-zu gostermis.tir. Ciinkii bilindigi gibi Resul-i Ekrem (Aleyhi's-salatii
ve's-selam) butun peygamberlerden her bakundan iistiindur. Bu durum icma ile sabittir. O'nun imam, Allah'a
tevekkulu ve sabn biitiin peygamberlerinkinden ustundiir. O, turn yaratiklann
en s.ereflisidir, en biiyiik insandir. Allah bizi onun sefaatina kavu§tursun ve
izinde yurumeye muvaffak eylesin.
4027) "... Enes bin M£lik (Radtyalldhu anh)'den; §6yle
demi§tir:
Uhud giinii (sava§) olunca Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sel-lem) 'in rebaiye di§i kinldi, basi yanldi, kan
(miibarek) yuzunun flze-rinden akmaya ba§ladi. Sonra O: Bir peygamber, kavmini
Allah (yo-lun)a gaginrken yuzunii kana boyayan o kavim nasil iflah olur
(azab-tan kurtulur)? diyerek yuziinden kani silmeye ba§ladi. Sonra Allah (Azze
ve Celle) : "(Onlan cezalandirmak veya afiv etmek hususun-da) senin elinde
bir §ey yoktur. — Al-i imran 128 — mealindeki aye-tini indirdi."
Not: Zevilld'de ?dyle denilnil$tir : Bunun
senedl sahih olup rftvileri gaveni-lir zatlardir.[77]
Zevaidnevinden olan bu hadlsin benzerini
Buhari ve Muslim de rivayet etiiriglerdir.
Rebaiye: Ondeki iki di§in saginda ve
solundaki di§e denilir. Rebaiye di§inden sonra gelen di§e kbpek di§i denilir. Kopek di§ine Nab denilir. Agzm tarn on kisminda alt ve
ust genelerdeki iki§er di§Iere de Seniyye di§leri denilir.
Seniyye denilen on dialer ile kopek di§i
arasinda kalan. agzin sa-ginda ve solunda, altli ustlu olmak iizere dort aded
Rebaiye denilen dis.ler bulunur. Uhud
sava§inda Resul-i Ekrem (Aleyhi's-salatu ve's-selam) 'in sag, alt taraftaki
rebaiye di§i kinlmigti.
El-H»fiz'in el-Fetihte beyamna gore Ibn-i
Hi§am, Ebu Said-i Hudri' nin hadisinden naklen §6yle demi§tir: Resul-i Ekrem
(Aleyhi's-salatii ve's-selam) 'in rebaiye dis.ini Utbe bin Ebi Vakkas, kirmi§
ve alt dudagmi yarmi§tir. Abdullah
bin §ihab da mubarek alnmi yarmigtir. Abdullah bin Kamie de miibarek yanagmi
yaralamig ve bu §iddetli kihg darbesiyle migferi pargalanxp iki halkasi O'nun
mubarek elmacigina batmi§tir.
Jglerinde Obey bin Halef'in de bulundugu bu
§er gurup Uhud sava^i giinii Resul-i Ekrem (Aleyhi's-salatu ve's-selam) *i
dldiirmek iizere ortak karar ve ahid almiglar ve muslumanla-rui tarn bozuldugu
kritik am firsat bilerek Resul-i Ekrem (Aleyhi's-salatu ve's-selam) 'in yanina
kadar sokulabilmi^ler ve soz konusu sal-diriyi gergeklestirmi§lerdir. Sa'd bin Ebi Vakkas (Ra-diyallahii anh) "in kardegi
olan Utbe bin Ebi Vakkas, M e k k e' nin azgin musriklerinden idi. Bu saldinyi
yapmca Resul-i Ekrem (Aleyhi's-salatu ve's-selam) : "Yihna kavu^masin'*
diye aleyhinde dua etmis. ve bu dua kabul edilmis.. Saldirganlardan Ibn-i Kamie
de yirtici bir hayvan tarafindan pargalanmi§. Obey bin H a 1 e f isimli
saldirgana gelince; bu azgin mu§rik saldinya gegince Resul-i Ekrem
(Aleyhi's-salatu ve's-selam) Ibn-i S a m -m e' nin elinden okunu alarak : Belki
ben seni oldiirurum, diye oku ona yoneltince o kagmaya bas.lami§ ve Resul-i
Ekrem (Aleyhi's-salatU ve's-selam) :
"Yalanci nereye kagiyorsun?"
buyurarak oku yerlegtirmig ve sal-dirganin yakasmdan vurmus. Saldirgan Obey
aldigi bu agu* ya-ra ile yere yuvarlanmis.sa da arkada§Ian tarafindan
kaginlmi§. Fakat gok gegmeden bu
yaradan dolayi 61mu§tur.
4028) "... Enes
(Radtyallahu anhydtn rivayet edildigine gore:
Bir giin Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem), Mekke haikinm bazisinin salduisina ugrayarak kana boyanmis., tizgiin
halde oturmus vaziyette iken yanina Cebrail (Aleyhisselam) geldi ve:
Sana ne oldu?
diye sordu. O da:
Bana §u mu§rikler
(soyle) yaptilar ve (boyle) yaptilar, buyurdu. Cebrail (O'na) :
(Cektigin sikintilan hafifletmek uzere
yiiksek mertebeni ve yuce gerefini gosteren) bir i$areti sana gostermemi sever
misin? diye sordu. Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) :
Evet. Bana goster, buyurdu. Bunun uzerine
Cebrail (Aleyhisselam) derenin ilerisindeki (dikili) bir agaca bakarak
§u agaci (yanina)
gagir, dedi. Resul-i Ekrem de agaci gagirdi. Agac da gelip oniinde durdu.
Cebrail tPeygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) 'e:
Agaca soyle de
geri gitsin, dedi. Resul-i Ekrem (Sallallahii Aleyhi ve Sellem) de agaca
sbyledi ve agac ta eski yerine vanncaya ka dar geri gitti. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) :
(Bu alamet)
bana yeter, buyurdu."
Not:
ZevAid'de ?tiyle denilmi$tir : Talha bin Nafi isimll ravi EbO Stlfyan,
C&bir'den hadls i?itmi? ise bu sened sahihtir.
4029) "... Huzeyfe
(Radtyalldhu cn/t/den rivayet edildigine gore; Resulullah (Sallallahii Aleyhi
vc Sellem) §oyle buyurdu, demi§tir:
Musluman oldugunu soyleyenlerin hepsini
bana sayuuz, buyurdu. Biz:
Ya Resulallah!
Biz alti yuz ila yedi yilz arasinda (buyiik cemaat) oldugumuz halde bize bir
kotiiluk edilecek diye korkuyor musun? de-dik. Bunun uzerine Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) :
5iiphesiz siz bilemezsiniz. Bir takim
belalara maruz kalmamz umulur, buyurdu. Huzeyfe demi$tir ki: Sonra basimiza
oyle bela geldi ki bizden adam namazini (bile) ancak gizli kilmaya
basladi."[78]
Bu hadisi Muslim
de rivayet etmi§tir. Buharl ve Ne-sai
de bunun birer benzerini rivayet etmiglerdir. Buhari1 deki metin; = "Musluman oldugunu sdyleyenleri bana
yaziniz..." ciimlesiyle ba§lar.
Bu konugmanin ve talimatm Hendek kazihrken
veya Uhud sava?ina gikilacagi zaman, yahut Hudeybiye seferinde cere-yan
ettigine dair degisik gorii§ler vardir.
Resul-i Ekrem (Aleyhi's-salatii ve's-selam)
musliimanlarin sayi-sini tesbit etme emrini verdigi zaman sahabiler gokluklarmi
ileri sii-rerek bu kalabahk kitle igin korkma hikmetini bilememigler. Resiil-i
Ekrem (Aleyhi's-salatii ve's-selam), verdigi cevab ile ba^lanna bir be-lanin
gelmesinin beklendigini bir mu'cize mahiyetinde haber vermig-tir.
Sahabilerin ba$ina bela geldigine ve o
esnada bazi sahabilerin namazlanm bile gizli kildiklanna dair Huzeyfe
(Radiyallahu anh) 'in s6zii ile ilgili olarak
N e v e v I: Bu durum Peygamber
(Aleyhi's-salatii ve's-selam)'in vefatindan
sonra cereyan eden fitne-ler donemindeki hal olabilir. Cunkii o donemde bazi
sahabiler fitne-lere bulu§mamak igin inzivaya gekilerek tenha yere saklanir,
nerede oldugunun halk tarafindan bilinmesini istemez ve namazlanni bile gizli
kilarlardi, demigtir.
B u h a r i'
deki rivayete gore verilen talimat uzerine 1500 mus-lumanin ismi yazilnugtir. B
u h a r i' deki bir ba§ka rivayete g6-re muslumanlann 500 ki§i oldugu tesbit
edilmigtir.
Bu rivayetler arasinda gorulen farkli
durumun bertaraf edilme-si konusunda N
e v e v i §6yle soylenebilir, der:
1500 ki§iye dair rivayet Medine ve
gevresindeki muslumanlann tumunden olu§an asker listesidir. 600 ila 700
arasindaki sayiya ait rivayet ise sirf
Medine' deki musliiman asker
sayisidir.
4030) "... tibey
bin Ka'b (Radtyalldhii anh)'den rivayet edildigine gore kendisi Resulullah
(SaUallahii Aleyki ve Sellem)'den rivayetle §oyle demigtir:
Resul-i Ekrem (SaUallahii Aleyhi ve
Sellem), geceleyin (mi'raca) goturiildugunde giizel bir koku duyarak i
Ya Cebrail! Bu guzel koku nedir? diye
sormug. Cebr&U (Aleyhis-Iselam) dei
Bu, ma§rta (kadinlann sagim iyi tarayia
kadin), iki ofelu ve ko-casimn kabrinin kokusudur. Bunun ba$langici (ve sebebi)
gflyle oWu i Hizir (Aleyhisselam) lsrail ogrullannin esrafindan idi ve yol
guzerga-hinda manastuinda oturan bir rahib yardi. Hizir (oradan ge^tikge) rahib
online ^ikip ona tslamiyet'i Ogretirdi. Sonra Hizir ergtnlik ca^i-na vannca
babasi onu bir kadinla evlendirdi. Hizir da kadina (Isla-miyet'i) dgretti ve kimseye
duyurmamasi igin kadindan s6z aldi. Hi-zu*
kadinlara yakla^mazdi. Hizir bir sure sonra kadim bosadi. Aradan bir zaman
ge^tikten sonra Hizir'i babasi baska bir kadinla evlendirdi. Hiar bu kadina da
(tslamiyet'i) ogreterek (durumu) kimseye naber vermemesi igin ondan sdz aldi.
Sonra bu iki kadindan biri sir sakla-di. Fakat digeri Hizirdn muslumanhgi ve bu
konudaki propagandas!} aleyhinde ifsaatta bulundu (boylece verdigi ahdi de
bozmu? oldu). Bunun uzerine Hizu* oradan kagip nihayet denizdeki bir adaya
varcb. (Adada) odun toplayan iki adam karsidan gelerek Hizir'i gdrdOIer.
Bunlardan birisi onu gordugiinu kimseye sdylemedi. Fakat diger adam bunu if§a
ederek: Ben Hizar'i gordum, dedi. Seninle beraber onu klm gdrdu? diye soru
sorulunca adam: Falan kisi (benimle beraber onu gordu), dedi. Bunun uzerine o
kisiye de soruldu. Fakat o kisi Hizir'i gdrduguna gizledi (yani gdrmedim dedi).
Onlann diniiide yalan s6y-leyeni dldurme hukmu de vardi.
Bilahare sir saklayan adam, sir sak-layan kadinla evlendi. Sonra bu kadin
Fir'avn'in bir kizinin sagmi tararken tarak aniden dii§uverdi. Kadin da t
Flr'avn, helak olsun, diye beddua ettt Kiz da gidip babasma haber verdi.
Kadinm iki oglu ve kocasi vardi. (Bu ailenin musluman oldugunu sezen) Fir'avn on-lara haber
gondererek dinlerinden (Fir'avn'in dinine) donmeleri i$in kan ile kocasina
israrou siirdurdQ. Fakat onlar (dinlerini birakmak-tan) imtina ettiler. Nihayet
Fir'avn kan kocaya: Ben ikinizi mutla-ka oldurecegim, dedi. Kadin ile kocasi
(Fir'avn'a) : Bizi oldiirursen se-nin bize bir iyiligin olmak iizere ikimizi Mr
kabre defnetmeni istiyo-ruz, dediler. Fir'avn da (onlan dlduriip ikisini ayni
kabre gomme isi-ni) yapti, dedi. Sonra Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
gecele-yin (mi'raca) gdturuliince guzel bir koku duydu ve (ne oldugunu)
Cibril'e sordu. Cibril de (bunu) O'na bildirdi."
Not: Zevaid'de
§6yle denilmi$tir : Bunun senedinde Said bin Be?ir var. Buhari bu ravi ile
ilgili olarak: Bunun hifz-i belleme dunimu hakkinda konu^ur-lar, demi§tir. Ebu
Hatem de: Bunun dogruluk durumunda oldugunu babamdan ve Ebu Zur'a'dan i$ittim
ve : Rivayeti huccet-delil olur mu? diye sordum. Babam lie Ebu Zur'a: Hayir, dediler, diye bllgi
vermi^tir. Ba$kalan ise bunun zayif ol-dugunu soylemiijtir.[79]
Zevaid nevinden olan bu hadisin izahi
bolumiinde incahO'I-Hace yazan §u bilgiyi verir:
N e v e v i demi§tir ki: Alimlerin
cumhtiruna gore Hizir (Aleyhisselam) hayatta olup aramizda bulunur. E§-Seyh
Ebii Amr bin es-Salah da demi§tir ki: Alimlerin cumhuruna ve salih
miislumanlara gore H 1 z 1 r sagdir. Onun peygamber olup olmadigi husiisunda
ihtilaf vardir. Alimlerin
ekserisine gore peygam-berdir. Delilleri de kendisi ile M ii s a
(Aleyhisselam)'in beraber arkadaglik ettiklerinde yaptigi bazi i§lere M \X s a
(Aleyhisselam)
itiraz
edince H 1 z i r' in verdigi cevabta: ^i[}^ci*»U> = "Bu
i$leri ben kendiligimden yapmadim (yani
ilahi emirle yaptim)" (Kehf, 82) demesidir. Hizir ile Musa (Aleyhisselam)
arasinda ge-gen me§hur goru§me ve yolculuk Kehf siaresinin 60 - 82.
ayetle-Tinde bildirilmi§tir. Oraya bakilabilir,
H i z i r
(Aleyhisselam) 'in ismi B e 1 y a olup kunyesi E b ii' 1 -A b b a s' tir.
Alimlerin onunla goru§meleri, ondan feyiz ve ilim almalan hususunda anlattiklan
olaylar ilim ehlince bilinmektedir. H i z i r (Aleyhisselam)'in ozellikle
mukaddes yerlerde gorulniesi sayilmayacak kadar ?ok defa vuku bulmu§tur. Ancak
bazi hadisciler bunu kabul etmemi§lerdir. Bu zat, N u h (Aleyhisselam) 'in
yedin-ci ku§akta torunudur. Babasi meliklerdendir. Babasimn adi Melkan, Kelyan veBelyan bin
Melkan diye ug rivayet vardir. Bu zata Hizir lakabimn verilmesi sebebi
hususunda degi-§ik gdrugler beyan etmiglerdir. Bir rivayete gore kendisi beyaz renk-li bir yerde bir
ara oturmug. Orasi derhal yemyegil hale
gelmi^tir. H i z i r
kelimesinin liigat manasi ye§illiktir. Bu sebeble kendisine bu lakab
verilmigtir. Alimlerin ekserisi bu rivayeti tutmus,lardir.
Hadiste gegen
Ma$ita kadinlann sagmi guzel tarayici kadin de-mektir.
Hadis bela ve musibetlere, ozellikle din
ugrunda kar$ila§ilan si-kintilara kar§i sabir ve tahammufun ne kadar faziletli
olduguna dela-let eder. Ancak senedi pek sihhatli sayilmaz.
4031) "... Enes bin
Malik (Radtyallahu awA^'den rivayet edildigine gore; ResuluIIah (Sallallaku
Aleyhi ve Sellem) §6yle buyurmu§tur:
Sevabin goklugu
belanin buyuklflguyle beraberdir. Allah bir top-lumu sevdigi zaman §uphesiz
onlan (sikinti-musibet ve belalarla) imtihan eder. Artik kim bir (imtihan
edildigi bela ve musibetlere) raa gosterirse AlJah'm nzasi (ve bol sevabi) o
kimseyedir. Kim de (imtihan edildigi bela ve musibetlere) ofkelenir (ilahi
hukme nza gdster-mez) ise Allah'in gazabi (ve azabi) o kimseyedir/'
4032) "... Ibn-i
Omer (Radiyallahu ankiitn&ydan rivayet edildigine gore; Resulullah
(SdllaUahu Aleyki ve Sellem) §6yle buyurdu, demigtir:
Halk arasina girip de eziyetlerine sabreden
mfl'minin sevabi, halk arasina girmeyen ve onlann eziyetlerine sabretmeyen
mil'minin se-vabindan daha fazladir."[80]
Bu iki hadisi
Tiripizi de rivayet etmi§tir. Bunlar da sabir ve tahammulun sevabuun cokluguna
delalet eder. Nevevi: Fit-nelerden eznin olmak kaydiyla halk ile temasi
surdiirup onlarla otu-rup kalkmanin halktan uzakla§rp bir kenara gekilmeden
daha fazi-letli oldugu hususunda alimlerin cumhuru ittifak etmi§tir, der. Bu
son hadis de aym hukmu ifade eder. Hadisten de anla§ilacagi uzere halk arasina
kan§an mu'min §ayet onlardan gelen eziyetlere sabir ve tahatnmul gdstermezse
uzak durmasi daha iyidir.
4033) "... Enes bin
M£lik (Radtyalldhu ank)'den rivayet edildigine gore; Resulullah (SdllaUahu
Aleyhi ve Sellem) gdyle buyurdu, demi§tir:
09 $ey vardir Id, kimde bulunursa o kirns©
imamn tadim (ravl Bindar demigtir ki: 1man halavetini) bulur i
Herhangl bir adanu sirf Allah f(in seven
kimse, Allah ve Restl-lu kendisine her §eyden 50k sevimH olan kimse ve Allah
kendifinl kflfflrden kurtardiktan sonra
(dunyada canh iken) ate$e atilmasi kuf-re gitmesinden kendisine daha sevimli
olan (yani ate$e diri olarak atilmayi kufre gitmeye tercih eden) kimse.**
4034) "...
Ebu'd-Derda (Radiyallahu anhy&zn rivayet edildigine gore; gdyle demi§tir:
Dostum Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bana §u tav-siyede bulundu:
Param parga edilsen ve (ate§te) yakilsan
bile Allah'a hi^bir §e-
yi ortak etme (yani can tehlikesini
atlatmak igin bile kufur belirtisini §eklen de olsa gdsterme) ve hi? bir farz
namazi bile bile birakma. Cflnkfl kim bir farz namazi kasith olarak (yani
unutmak gibi §er'i mazeret olmaksizin) birakirsa zimmet (yani ilahi teminat)
kendisin-den uzaklasnu? olur. l$ki de igme, ?anku i^ki her gerrin
anahtandn*."
Not: Zev&id'de $dyle denilznlstir:
Bimun senedi hasen'dir. R&vi $ehr hak-kmda flitUftf olmu^tur.[81]
Enes (Radiyallahuanh)'inhadisini; Buhari,
Muslim, Tirmizl ve Nesai
de rivayet etmisjerdir.
Iman tadim, halavetini ve lezzetini bulmaya
vesile olan iig haslet, hadlste durumlan belirtilen ug ki§ideki hasletlerdir. Bunlan tek-rar ele alalun. Hasletlerin;
Birindsi: Herhangi bir adami sirf Allah
igin sevmektir. Yani o sevgi diinya ile ilgili herhangi bir maksadla degildir.
Y a h y a bin M u a z: Allah yolunda veO'nun igin olan hakiki sevgi, se-vilen
adamin iyi davranmasi, sevene iyilik etmesi ve ikramda bulun-masiyla
fazlalasmaz ve sevilen adamdan cefa gormekle de eksilmez, demis,tir.
Evet mu'min, imanli oldugu, Allah'a kulluk
ettigi, emirlerine bo-yun egerek yasaklanndan kagindigi ve Allah mu'minlerin
birbirleri-ni sevmelerini emrettigi igin sevilmelidir. Bu sevgi ne kendisinden
menfaat saglandigi veya saglanmasi beklendiginden dolayi fazlala§ir, ne de bir
sikmti veya eziyet verdiginden dolayi azahr.
ikincisi:
Allah ve Resuliinu her §eyden fazla sevmektir. E1 - H a -f i z' in beyamna gore
el-Beyzavi: Buradaki sevgiden mak-sad nefsin sevmesi degil aklin sevmesidir.
Akil, nefsin hosuna gitme-se bile faydah, luzumlu ve sakincasiz olam tercih
eder ki, bu tercih i§ine aklin sevmesi denilir. Mesela hasta adam tabiati
itibariyle ilac ahnaktan hoslanmaz. Nefsi ilag almak istemez, bilakis tiksinir.
Fa-kat hastamn akh kendisini ilag almaya sevkeder. tste akhn ilag al-mayi
gerekli gormesi ve hastamn buna egilmesi akli bir tercih ve sevgiden dolayi
meydana gelir. Akh bas.inda olan bir mu'min du§un-diigu zaman Allah'in faydasiz
s,eyleri emretmedigini, emirlerinde mutlaka bir takim hikmetler, faydalar,
kazanglar ve kurtulus. bu-lundugunu, keza yasakladigi §eylerin mutlaka zararh
oldugunu an-lar ve akh nefse ho§ gelmeyen ilaci almayi tercih ettigi gibi ilahi
emir-leri yerine getirmeyi ve yasaklardan uzak durmayi tercih eder ve ne-fis bu
s.ekilde uydu haline gelir. Mu'min Allah'a bu §ekilde itaat et-mekle de akhndan
kaynaklanan bir lezzet ve zevk duyar. Qiinku ak-la dayah zevk ve lezzet,
izlenen yolun en hayirli ve en kazangh yol oldugunu idrak etmektir, demistir.[82]
Farz olan sevgi, ilahi emirleri yerine
getirmeye ve giinahlardan sakinmaya, kaderde olan §eylere nza gostermeye vesile
olan muhab-bettir. §u halde haram bir §ey isleyen veya farz olan bir §eyi ihmal
eden bir kimse nefsinin arzusuna uyarak nefsini tatmin etmeyi ilahi nzaya
tercih ettigi igin Allah'i sevmekte kusurlu sayilir. Hatta mii-bah olan §eylere
olgusuz dalmak bile gaflete yol agacagindan dolayi Allah sevgisine golge
du^Urebilir.
Mendub olan sevgi; kulun ndfile ibadetlere
yonelmesi, bu tiir iba-detlere du§kunliigu ve §upheli §eylerden kaginmasidir.
Boyle olan mu'minlerin sayisi pek azdir.
Resul-i Ekrem (Aleyhi's-salatu
ve's-selam)'i sevmek de boyledir. Resul-i Ekrem (Aleyhi's-salatu ve's-selam) 'i
sevmek; O'nun sunneti-ni, yolunu prensiplerini sevmek, emirlerini yerine
getirmek ve hos.lan-madigi §eylerden uzak durmakla gercekles.ir.
Ucunciisu: Diri diri ate§e atilmayi kufre
gitmeye tercih etmektir. Yani bir mii'mine: Sen ya kiifre gideceksin,
musliimanliktan ci-kacaksm veya diri diri ate§e atilacaksin, diye baski, tehdid
ve is.ken-ce yapilmasi kar§ismda bile; kufre gitmektense ate§te yakilmayi tercih
etmesi, ate§te yakilmamn kufre gitmekten fazla sevimli olmasi durumudur.
Hadiste, bu tig vasfi ta§iyan mu'min in iman
tadini, halavetini bul-dugu belirtilmektedir.
Halaveti Tathhk,
demektir. Bu itibarla bundan maksad, bu se-viyeye gelen mu'minin ibadetlerin
zevkine, lezzetine eri§mesi, Allah nzasi ugrunda me^akkat ve sikintilara sabir
ve tahammul etmesi ve bu hali, dunyahk olan §eylere tercih etmesidir.
Nevevi, iman halavetini ve tadim bu §ekilde
agikladiktan sonra: Kulun Rabbini sevmesi; O'na itaatkar olmasi ve muhalefet
et-memesi ile gergekle^ir. Resul-i Ekrem (Aleyhi's-salatu ve's-selam)'i sevmek
de boyledir.
Ebti'd-Derda (Radiyallahu anh) 'in hadisi
Zevaid nevin-dendir. Bu hadiste de dini hususlar igin sabir ve tahammul etmenin
gerekliligi, namazi ihmal etmenin vebalinin buyiiklugu ve igkinin her
kotuliigun ba§i oldugu belirtilmektedir.
Bu hadiste bir farz namazi taammuden
birakan bir kimsenin zim-met, yani ilahi teminattan uzaklastigi beyan
buyurulmugtur. Zimmet ve ilahi teminattan maksad; Kelime-i §ehadet getirip
namazlanm usulune uygun olarak eda eden ve zekatim veren insanlann can ve
maHannm teminat altinda olduguna dair hadisle sabit ilahi garanti-dir. Cunku bu
hadiste insanlar amlan duruma gelinceye kadar onlar-la sava§manm emredildigi
bildirilmektedir, 71 ve 72 nolu hadisler bu konuya dair gelen hadislerdendir.
Bu itibarla unutmak, bayilmak gibi §er'i bir mazeret yok iken, bile bile bir
farz namazi terkeden bir kimse, amlan hadislerle verilmig olan Zimmeti, yani
ilahi guvence ve teminati yitirmi§ sayilir. Sorguya cekilerek cezalandinlmasi gerekir.[83]
4035) "... Muiviye
(RadtyaHahii anh)'den; goyle demigtir: Ben, ResOlullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem)'den §u buyrufeu
•BelA ve fitneden ba^ka dflnyamn hig bir
§eyi kalmadi.*"
Not:
Zevfiid'de $5yle denilmlgtir: Bunun senedi sahlh ohip rftvllerl
gtiveni-llr zfttlardar.
4036) "... Ebii
Hiireyre (Radiyalldhii anh)yden riv^yet edildigine gore; Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) §Syle buyurdu, demigtir:
Insanlar fizerine yagmurunun bollugu, fakat
veriminin azbgiyla aldatici yillar gelecektlr. O donemde yalanci adam
dogrulanacak, dogru adam yalanlanacak, hain adama guvenilecek, giivenilir adam
hain-likle itham edilecek ve kamu i$inde ruveybida adam soz sahibi ola-caktir.
(Riiveybida nedir? sorusunu: Onemsiz, bilgisi kit adam, diye cevabladi)."
Not: Zev^id'de ?6yle denilmi^tir : Bunun
senedinde tshak bin Ebi'l-Pxrftt bu-lunur. Zehebi, el-K^$il'te bunun mechul
oldugunu s5ylemi$tir. Munker otdugu da s6ylenmi$tir. ibn-i Hibban ise onu
giivenilir zatlar arasinda anmtjtir.
4037) "... Ebu
Hureyre (Radtyaltdhii anh)'dtn rivayet edildigine gore; Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) §oyle buyurdu, demi;tir:
Nefsim (kudret) elinde bulunan (Allah) a
yemin ederim ki alam kabrin yanina ugrayip da dinden dolayi degil, sirf
ugradigi bela bu-naltisindan dolayi kabir uzerine biiruliip t Ah ke§ke bu mezar
sahi-binin yerinde ben olsaydim, diye temennide bulunmadik^a dunyanin sonu
gelmeyecektlr."
4038) c... Ebu Hureyre
(Radtyallaku «»A)'den rivayet edildigine gore; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem) joyle buyurdu, demi§tir:
(lyi) kuru hurraa ise yaramayan adisinden
ayiklandigi gibi mu-hakkak siz de ayiklanacaksimz. Boylece iyileriniz (olup)
muhakkak gidecek ve ser olanlanmz kuskusuz kalacaktir. iste (o donemde 61-meye)
gucuniiz yetecekse oliiniiz (yani
olmek ya§amaktan hayirh
olur)."
Not: Zevaid'de $6yle denilmi?tir : Bunun
senedi sez gdturiir. Ravi Ebu Hu-raeyd'i ne cerh edeni ne de guvenilir oldugunu
soyleyeni gdrmedim. Ravi Yunus isp ibn-1 Yezid el-Eyli'dir. Senedin kalan
rnviiori g-iivpnilir zatlardir
4039) .. Enes bin Malik
(Radiyallakii an/t)'den rivayet edildigine gore: Resulullah (Salfallahii
Aleyki ve Selicm) §6yle buyurdu, demi§tir :
(Dine ve sunnete sanlmakla ilgili) is
gittikce gticlesecek, diinya gittikce (gergek miislumanlara) sirt cevirecek,
insanlann cimriligi, ihtirasi gittikce fazlalasacaktir. Kiyamet ancak insanlann §er olan-lannm ba§ina kopacaktir.
Mehdi (yani her bakimdan hidayet uzere olan zat) ancak Meryem oglu
isa'dir."
^ Not: Zevaid'de $fiyle denilrai?tir :
El-Hakim bu hadisi bu senedle el-MUsted-rek'te rivayet ettikten sonra : Bu
hadis §afii'nin tek ba?ina rivayet ettigi hadls-lerden sayihr. Halbuki Byle de&ildir. CtinkU ba?kasi da rivayet
etmi$tir. SUyflti bu husus hakkmda geni^ sfiz sfiylemijtir. El-Hafiz
tmadU'd-DIn bin Kesir'den naklen verilen bilginin Szeti ?udur : Bu hadis,
^afii-niu seyhi Muhammed bin Halid el-CUn-dl es-Sagani el-MUezzin'e ait olarak
me§hur olmustur. Halbuki bunu ondan rivayet edenler bir ki5i degildir. ?afU'den
ba?ka klmseler de bunu ondan rivayet et-znl^tir. Ve bu zat mechul bir kimse
degildir. Ibn-i Muln'in onun gtlvenilir olduSunu sdyledigl nakledilnu>tir.[84]
Bu babta
rivayet edilen hadisler Zevaid nevindendir. Yalniz 4037 nolu EbCt Hiireyre
(Radiyallahii anh) 'm hadisi Muslim tarafindan da rivayet edilmi§tir.
4036. hadiste gegen "Riiveybida"
kelimesinin anlamiyla ilgili soru ve verilen cevabin kimlere ait olduguna dair
bir kayda rastlayama-dim. Bu sebeble parantez igine ahnan bu bolumii terceme
ederken soru sahibi ve cevab veren ile ilgili bir agiklayici bilgi veremedim.
4038. hadiste iyi insanlann kalmadig* veya
azinlikta kaldigi ve kbtii insanlann kaldigi veya gogunluk te§kil ettigi
donemdeki durum-la ilgili olarak buyurulan : "Guciiniiz yetecekse
oliinuz" ciimlesinden maksad, o doneme yeti§ecek insanlann kotii ortamda
bulunduklanm dikkate alarak fena insanlardan sayilmamalan igin ilahi emirlere
ve Resul-i Ekrem (Aleyhi's-salatu ve's-selam)in siinnetine simsiki sa-nlmalan
yolunda uyandu bulunmakur.
Son hadiste gec.en; ciimlesinin zahir olan
manasi "ve Mehdi, isa bin Meryem'den baskasi degildir*' §ek-lindedir.
Kiyamete yakin donemde gelmesi beklenen
Mehdi hakkinda miiteaddid hadisleri mevcuttur. Siinenimizin 4082 - 4088 nolu hadisler bunlardan
bazilandir. Bu konuya ingaallah orada de|;inilecektir. §u-nu soylemekle
yentinecegim: Hz. Mehdi diye bir kimsenin gikmayacagim ve cikacagina dair
hadislerin zayif oldugunu sdyleyen-ler bu hadisi kendileri igin delil
saymiglardir. Fakat bu hadisin se-nedini Beyhaki ve Hakim zayif saymislardir.
Seneddeki ravi Eban bin Salih'in hadisleri terkedilmistir. AvnCk'I-Mabud yazan
bu durumu Siinen-i Ebu Davud'un "EI-MehdiM kitabinin bag kisminda
belirtmektedir.
S i n d i de bu hadisin izahi boliimunde bu
hususta ozetle §6y-le der:
Bu ciimledeki Mehdi kelimesi lakab, yani
ozel isim anlammda de-gil, sifat, yani her bakimdan hidayet iizere anlaminda
kullamlmi^tir. Ciimlenin manasi da soyledir: "Peygamber'imizden sonra her
bakimdan hie ayet iizere bulunan zat Meryem oglu isa'dir." Yoksa zan
edil-digi gibi maksad, Mehdi lakabimn Isa' dan ba§ka kimse ye veril-medigi
degildir, Bu cumle boyle yorumlaninca bu hadis sabit oldugu takdirde Hz. Mehdi hakkinda
gelen hadisiere muhalif olmaz.[85]
4040) "... Ebu
Hiireyre (Radtyalldhu anh)'den rivayet edildigine gore: Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) iki parmagini (ki seha-det parmagi ve orta parmaktir)
birle§tirerek:
Ben ile kiyamet gunii §u iki parmak gibi
ba'solundum (yani pey-gamber olarak gonderildim)."[86]
Buhari, Muslim, Tirmizi ve Ahmed bunun
mislini E n e s (Radiyallahu anh) araaligiyla merfti olarak rivayet
etmi§Ierdir. Sehl bin Sa'd
(Radiyallahu anh) 'den de bunun bir benzeri rivayet edilmi§tir. Peygamber
(Aleyhi's-salatii ve's-selam) 'in bu hadisi buyururken §ehadet parmagi ve orta
parmagiyla i§aret buyurdugu, diger rivayetlerde belirtilmi§tir.
Kadi Iyaz: Bu hadis, Peygamber
(Aleyhi's-salatu ve's-se-lam) ile kiyamet gunti arasindaki zamanin azhgina
i§aret eder. Bu mesafe §ehadet parmagi ile orta parmak arasindaki uzunluk farki
gibidir, demi§tir.
Bir kavle gore hadisten maksad Peygamber
(Aleyhi's-salatu ve's-selam) ile kiyamet giinu arasmda ba§ka bir peygamber'in
olmaya-caguu ifade etmektir.
4041) "... Huzeyfe
bin Esid (Radtyalldhu ankyden; §oyle demigtir:
(Bir gun) biz (sahabiler) kiyamet giinu
konusu hakkinda (kendi aramizda) muzakere ederken Peygamber (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem) yukanmizdaki bir odadan inip uzerimize geldi ve i
On alamet vuku buluncaya kadar kiyamet
kopmayacaktir i Dec-cal, duman ve gunegin batidan dogmasi."[87]
Bu hadis 28. babta uzun bir metin halinde
gelecektlr. Burada is.a-ret buyurulan alametler tamanu orada siralandigmdan
gerekli bilgi orada verilecektir.
4042) "... Avf bin
Malik el-E§cai (Radtyalldhu aMAJ'den; §6yle demijtir:
Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Tebuk savasinda deri-den (mamul) bir gadirda iken
yamna gittim ve cadinn kapisinm onun-de oturdum. Resulullah {Sallallahu Aleyhi
ve Sellem) :
(Cadira) gir Ya Avf, buyurdu. Ben:
Vucudumun
tiimuyle mi (gireyim)? Ya
Resulallah, dedim. O:
Viicudunun
tiimiiyle (gir), buyurdu. Sonra:
Ya Avf,
kiyametin kopmasi yaklastigi siralarda (onun alametle-ri olmak uzere §u)
aralikh meydana gelecek alti seyi belle: Birisi be-nim oliimum, buyurdu. Avf
demi§tir ki: O, boyle soyleyince ben sid-detli uzuntiimden perisan oldum. Sonra O:
De ki: Bu, bir.
Sonra (ikincisi) Kudiis'un fethi. Sonra (ugunciisu) icinizde meydana gelecek ve
Allah'in onunla sizin coluk gocuklannizi ve nefislerinizi §ehid edip
amellerinizi temizleyecegi bir hastaliktir. Sonra (dordunciisu) iginizde (gokga) mallar olur.
Hatta bir adama (kargihksiz) yiiz dinar (altin) verilir de o (bunu az goriip)
ofkelen-meye ba§liyacaktir. (Be§incisi) aramzda meydana gelecek oyle bir fit-ne
ki icine girmedigi bir miisluman evi kalmayacaktir. (Altmcisi) sonra sizinle
Beni Asfer (denilen Rum) arasmda bir sulh olacak. Bilaha-re onlar ban§
andla§masim bozarak size hiyanet edecek ve her bay-ragin altinda on iki bin
kisilik kuwet olmak tizere seksen kumandan bayraklan altinda
iizerinizc'yuruyeceklerdir, buyurdu.[88]
Bu hadlsi B u h a r i
"Fardi'l-Humus" kitabinin "Dusjnanin sulh sdzlesmesini
bozmasindan sakmma" babinda rivayet etmistir.
Avf (Radiyallahu anh)'in gadira viiciidunun
tiimuyle girmesine dair sorusu ya gadinn ufakligindan dolayidir veya bir latife
mahiye-tindedir.
Peygamber (Aleyhi's-salatu vs's-selam)'in
bu hadiste gelecege dair kiyametin kopmasi alametlerinden verdigi haberler
hakkinda serhlerde ozetle su bilgi varclir:
Bu haberlerden Peygamber (Aleyhi's-salatu
ve's-selam)'in vefati ve K u d u s' un fethi olaylan malumdur. Ogiincu alamet olan sal-gin hastalik, Islam tarihinde
A m v a s taunu diye anlatilan afet-tir. Hicretin 17. yilmda meydana gelen bu
hastalik; S u r i y e, Irak ve Misir'da yayilarak aylarca devam etmis, binlerce
muslumamn olumiine sebep olmu§tur. Hatta Stiriye ve Irak1-taki ordu zayiatinm
yirmi be§ bini bulduf u nakledilmistir. E b ti Ubeyde ve Muaz bin Cebel gibi
kumandanlar ve bir cok meghur, mucahid bu afetle sehld olmu§lardir. Allah
ciimlesinden Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sell em) Tebuk
savasinda deri-den (mamul) bir cadirda iken yanina gittim ve gadinn kapismin
onun-de oturdum. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) :
tQadvra) gir Ya Avf, buyurdu. Ben:
Vucudumun
tiimuyle mi (gireyim)? Ya
Resulallah, dedim. O:
Vucudunun tttmuyle
(gir), buyurdu. Sonra:
Ya Avf,
kiyametin kopmasi yaklastigi siralarda (onun alametle-ri olmak uzere su)
aralikh meydana gelecek alti seyi belle: Birisi be-nim dlumum, buyurdu. Avf
demistir ki j O, boyle soyleyince ben sid-detli uzuntiimden perisan oldum. Sonra O:
De ki: Bu, bir.
Sonra (ikincisi) Kudus'un fethi. Sonra (ugiinciisu) icinizde meydana gelecek ve
Allah'in onunla sizin goluk gocuklannizi ve nefislerinizi §ehid edip
amellerinizi temizleyecegi bir hastahktir. Sonra (dordunciisu) icinizde (gokga) mallar olur.
Hatta bir adama (karsuiksiz) yuz dinar (altm) verilir de o (bunu az goriip)
ofkelen-meye bashyacaktir. (Bes_incisi) aranizda meydana gelecek oyle bir
fit-ne ki icine girmedigi bir miisluman evi kalmayacaktir. (Altmcisi) sonra
sizinle Beni Asfer (denilen Hum) arasmda bir sulh olacak. Bilaha-re onlar bans
andlasmasmi bozarak size hiyanet edecek ve her bay-ragin altinda on iki bin
kisilik kuwet olmak iizere seksen ku man dan bayraklan altinda
fizerinize'yuruyeceklerdir, buyurdu.[89]
Bu hadisi B u h a r i
"Fardi'l-Humus" kitabinm "Diismanin sulh s3zlesmesini
bozmasindan sakmma" babinda rivayet etmistir.
Avf (Radiyallahu anh) 'in gadira vucudunun
tiimiiyle girmesine dair sorusu ya gadinn ufakhgindan dolayidir veya bir latife
mahiye-tindedir.
Peyeramber (Aleyhi's-salatu vs's-selam)'in
bu hadiste gelecege dair kiyametin kopmasi alametlerinden verdigi haberler
hakkinda serhlerde ozetle su bilgi vardir:
Bu haberlerden Peygamber (Aleyhi*s-salatu
ve's-selam) 'in vefati ve K u d ti s' un fethi olaylan malumdur. Ocuncii alamet olan sal-gin hastalik, fslam tarihinde
A m v a s taunu diye anlatilan afet-tir. Hicretin 17. yilinda meydana gelen bu
hastalik; S u r i y e, Irak ve Misir'da yayilarak aylarca devam etmi§, binlerce
musliimanin olumiine sebep olmustur. Hatta SOriye ve Irak',-taki ordu zayiatinm
yirmi bes bini buldugu nakledilmistir. EbA Ubeyde ve Muaz bin Cebel gibi
kumandanlar ve bir gok meshur mucahid bu afetle sehid olmuslardir. Allah cumlesinden razi olsun.
Hadiste dorduncu olay olarak bildirilen
znal goklugu ve servet de Hz. O s m a n (Radiyallahu anh) 'in halifeligi
doneminde goriil-mu§tur. O donemde kazanilan saya§lar ve elde edilen ganlmet
mal-lan ile hem devlet hazinesi dolup tasmis hem de miislumanlar iyi servet
sahibi olmu§lardir.
Besinci alamet olan fitne, Hz. O s m a n
(Radiyallahu anh) 'in sehid edilmesiyle ba§lami§ ve Cemel, Siffin ile Kerbela
vak'alan ile devam etmistir. O fitne doneminde ise kan§mayan ve biitun
firkalardan uzak duran muslumanlann sayisi cidden pek azdir.
Altinci alamet olan Benl Asfer ile sulh
s6zlesmesi akdi ve bilahare diismanin andla§mayi tek tarafli bozarak
muslumanlara saldirmasi olayuia gelince bu konuda degi§ik g6rii§ler beyan
edilmis-tir. Cunku Islam tarihinde
buna benzer olaylar muhtelif zamanlar-da meydana gehnistir. Bu haberden maksad
meydana gelmls olan olaylardan hangisidir veya hig biri degil de ilerde mi vuku
bulacak. Bunu kestirmemislerdir. Allah en iyi bilendir.
Bu hadiste beyan
buyurulan olaylar kiyametin kopmasmin alametlerinden bazilandir.
4043) "... Huzeyfe
bin el-Yeman (Radtyallahu anhiim&ydan rivayet edil-digine gore; Resfllullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) §oyle buyurdu, demigtir:
Siz imammiTi (devlet baskamnizi)
Sldurmedikce, lohclannizXa birbirinizle cata§madikca (yani aranizda ig savas
olmadakga) ve dun-yaniza (hukumdarhguuza, mallanniza) ser olanlanniz (zorla el
koy-makla) mirasgi olmadikca kiyamet gunu kopmayacaktir."[90]
Bu hadisi TirmizI Fitne bdlumuniin
"Ma'rufu emretmek ve »*nkerl m«netmek" babmda rivayet etmigtir.
Bu hadfste haber verilen olaylardan devlet
baskanuu oldurmek olayi Hz. O
s m a n (Radiyallahu anh) 'in s.ehid edilmesi vak'a-si olabilir. Ig sava§ da
sahabiler doneminde meydana gelen C e m e I ve
S i f f i n olayi gibi miiessif
vak'alar olabilir.
§er insanlann muslumanlann diinyasma
mirasgi olmasi ciimle-sinden xnaksad zalimlerin haksiz olarak musliimanlara
hiikumdar ol-masi, idareyi gayri mesru bigimde ele almalan ve musliimanlann
mallanna haksiz olarak el koymalandir.
4044) "... Ebu
Hureyre (Radtyallaku enh)'den; §oyle demi§tir:
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
bir gun halkdn yarar-lanmasi) igin acik bir yere ciktiydi. O esnada bir adam O'nun yanina gelerek i
Ya Resulallah! Kiyamet ne zaman kopacakhr,
diye sordu. Bunun uzerine Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) :
Bu hususta kendisine soru sorulan zat, soru
sorandan daha bil-gili degildir. Velakin ben sana kiyametin alametlerinden
haber vere-cegim: Cariye kendi sahibesini dogurunca i§te bu (hal) kiyametin
alametlerindendir. Yaiin ayak, ciplak takimi insanlara ba$ olunca, i§te bu
(durum) da kiyametin alametlerindendir. Koyun cobanlan yuksek bina yapmakta
birbirleriyle yan§inca bu da kiyametin alametlerindendir. Kiyametin kopma
zamam Allah'tan ba$ka kfmsenln bilmedigi be? §eye dahildir, buyurdu. ResOIulIah (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem) bundan sonrat Lukman suresinin 34. ayetini okudu."[91]
Bu hadis daha uzun bir metin halinde
sunenimizde 64 numarada ge^ti ve gerekli bilgi orada gerek bu hadlsin ve
gerekse bundan 6n-ce gegen 63 nolu hadisin izahi bolumunde verildi. Artik burada tek-rarlamaya gerek yoktur. Oraya miiracaat
edilmelidir.
4045) "... Enes bin Malik (Radtyalldhu <z»A)'den;
gbyle demigtir:
Dikkat
ediniz ben size Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'-den isittigim dyle
bir hadis rivayet edecegim ki benden sonra big bir kimse onu (ResClulIah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den i§itmi§ olarak) size rivayet etmeyecektir. Ben
o hadisi (bizzat) Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) 'den (kulagimla)
isittim:
(Alimlerin olmesi suretiyle) ilmin
kaldinlmasi, cehaletin ortaya tikip cogalmasi, zinanin yayginlasmasi, igkinin
(aleni olarak) igihne-si ve elli kadimn bir tek erkek bakam olacak derecede
erkeklerin (sa-yisinin azahp) gitmesi ve kadinlann (cogunlukta) kalmasi
sflphesiz kiyametin alametlerindendir."[92]
Bu hadisi; Buhari, Muslim, TirmizI, Nesai
ve Ahmed de rivayet etmisjerdir.
Enes
(Radiyallahu anh)'in; "Ben o hadisl O'ndan (bizzat) isittim"
sdzu ilk soziinun te'yid ve takviyesi mahiyetindedir. M ii s 1 i m' in
rivayetinde bu cumle yerine;= *o
hadisi O'ndan i§iten bir kimse" cumlesi bulunur. Bu takdirde cumleden
kas-dedilen mana soyle olur: Benden sonra o hadisi O'ndan i§itmi§ olan hie bir
kimse size rivayet etmeyecektir. Bu kaydin dikkate alinmasi gerekli oldugu icin
parantez ici ifade ile buna i§aret ettim.
EI-Hafiz, Enes (Radiyallahii anh) 'in boyle
soylemesinin sebebi hakkinda $u bilgiyi verir:
Enes (Radiyaliahu anh) bu hadisi Resul-i
Ekrem (Aleyhi's-salatu ve's-selam) 'den i§ltmi§ sahabilerden hig bir kimsenin
hayatta kalmadigim bildiginden dolayi boyle demi§tir. Qiinku Enes (Radiyaliahu
anh) B a s r a' da vefat eden son sahabidir. Bu konu§-mayi Basra halkina
hitaben yapnu§ olmasi kuwetle muhtemel-dir. Konu§manm sirf Basra halkina
olmayip umumi olmasi ih-timali de mevcuttur. Bu takdirde herhalde bu konu§mayi
omrunun sonlannda yapnu§tir. Cunku o donemde hayatta kalan ve Resul-i Ekrem
(Aleyhi's-salatu ve's-selam)'den bizzat hadis i§itmi§ durumdaki sahabi sayisi
pek azdi ve iglerinde bu hadisi Resul-i Ekrem (Aleyhi's-salatu ve's-selam) 'den
i§itmi§ bir kimse yoktu. Bu
durum da muhte-meldir.
Kiyametin alametlerinden sayilan erkeklerin
azalmasi ve kadin-lann gogalmasi durumu ile ilgili cumlenin izahi bolumunde
Tuhfe ya-zan §u bilgiyi verir:
Erkeklerin sayisinm azalmasi ve kadin
sayisirun gogunlukta olmasi sebebi hakkmda §6yle denihnigtir: Fitnelerin
gogalmasi sebebiy-le meydana gelecek sava§lar yuziinden erkeklerin bir kismi
61duru-lecek ve boylece sayisi azalacakbr.
Ebu
Abdilmelik: Bu ciimle fetihlerin gogalacagina bir i§arettir. Fetihler
dolayisiyla gok sayida cariye edinilecektir. Cumle, bir erkegin cok sayida
cariye sahibi olacatma i§aret eder, demi§tir. El-Hafiz, Ebu Abdilmelik'hi
g6rii§unu ve yorumunu kabul etmeyerek: Hadisin bazi rivayetlerinde erkeklerin
sayisinm azalacagi ve kadmlann sayisinm gogalacagi ifade edilmektedir. Bu
itibarla cumlenin acik manasi kadin ve erkek sayismda gdrfilecek bu farkin bir
sebebe dayah olmaksizin kiyamet alametlerinden sayilma-sidir. Bu farklihk bir
ilahi takdirle olur. Kiyamete yakin zamanlarda dogan cogunluklann
gogunlugu kiz gocuklanndan olu§ur ve dogan erkek gocugu az mikdarda olur,
demi§tir.
Hadiste sayilan geylerin kiyamet alametleri
olmasinin hikmeti ve sebebi ile ilgili olarak Tuhf e yazan §6yle der:
Gerek dunya hayatimn dtizenli olmasi ve
gerekse ahiret hayati-mn kazanilmasi, ba§ka bir deyimle dunya ve ahiret
mutluluguna eris-mek §u beg §eyin korunmasina baghdir: Din, akil, neseb-soy,
nefis ve mal. Dini ilimlerin kaldinlmasi ve din bilginlerinin yoklugu dini
ihlal eder. Igki akh ihlal eder. Zina, nesebi ve soyu bozar. Fitnelerin gogalmasi can ve
mal emniyetini giderir. Bu be§ §eyin bozulmasi dun-yamn sonunun geldiginin
belirtisidir.
4046) "... Ebu
Hiireyre (Radtydtl&hu ank)'den rivayet edildigine gore; Resulullah
(Sallallahu Aleyki ve Sellem) §6yle buyurdu, demi§tir:
Firat nehri altindan blr dagi ortaya
gikarmadik^a kiyamet kop-mayacaktir. insanlar o altin iizerine (gati§ip)
olduriilecek ve on in-sandan dokuzu oldiirulecektir."
Not: Zev^id'de ?5yle denilmi?tir : Bunun
senedi sahih olup rftvileri gOveoi-lir z&tlardir. Ebfi D&vOd*un rivayet ettigi me tin;
Firat'in altin hazinesini ortaya fikarmasi
zamani yakla?iyor. Her Um 0 orada bulnnursa ondan bir ?ey almasin*
?efelindedir.[93]
Bu hadisin benzerini Buharl
ve Muslim Fitaeler b5-lumunde, Ebu
Dftvud Melahim bdlumunde ve Tirmizt Sifatu'l-Cenne bolumunde rivayet
etmiglerdir. E b u D a v u d *
un
rivayet ettigi metin notta belirtilmis.tir.
Buh&ri1 deki metin de aynen E b u D4 vfid'un rivayet ettigi metin gibidir.
M ix s -1 i m' in rivayeti ise
muellifimizin rivayetine benzer.
First
nehri bildigimiz nehirdir. Arapgada ona Furat denilir.
Hadiste gegen "Yahsiru" fiilini N
e v e v 1 "suyunun gekilme-siyle ortaya cikanr" §eklinde
agiklamis,tir. Yani F i r a t nehri, su-yunun gekilmesiyle ortaya altmdan bir
dag meydana gikanr.
B u h a r i ve E
b u Davud'un rivayetlerinde "altindan bir hazine" tabiri bulunur.
El-Hafiz bu rivayetlerdeki degigikligi
belirttikten sonra: Ortaya gikacak altina hazine denmesi sebebi ortaya gikmadan
once-ki durumu itibariyledir, dag denilmesi ise goklugundan kinayedir,
de-migtir.
El-Kari de: Altindan bir dag ve altindan
bir hazine riva-yetleri ile isaret buyurulan olayin tek bir olay olmasi
muhtemeldir. Bu takdirde kasdedilen mana altindan bir dag buyuklugunde muaz-zam
bir hazinenin ortaya cikmasidir. Olaylann
muteaddid olmasi ih-timali de var. Yani F i r a t nehri bir altin hazlnesini
ortaya gika-racak, aynca altin madeninden bir dagi meydana gikacaktir,
demig-tir.
Avnu'l-Mabud yazan bu nakilleri yaptiktan
sonra: Ben derim ki bu son ihtimal agik degildir. Agik olam birinci yorumdur. Hatta ben-ce dogrusu odur,
der.
Hulasa bu
hadiste kiyametin alametlerinden sayilan husus ve olay, F i r a t nehri suyunun
gekilmesiyle, ba§ka bir deyimle bu nehrin kurumasiyla muazzam bir altin
hazlnesini veya gok zengin bir altin madenini ortaya cikarmasi, halkin bu
serveti kapigmak icin bir-birine du§iip catigmasi ve cogunun oldurulmesidir. B
u h a r i ve Ebu Davud'un rivayetlerinde "O dSnemde orada hazir bulu-nan
bir kimse sakin o altin hazlnesinden bir §ey almasm" §eklindeki emir ve
tavsiye o hazine ve servetin kapigilmasi yuzunden gikacak fitne ve fesaddan
uzak durmak igindir.
F i r a t nehrinin kuruniasi veya suyunun
gekilmesi hadiste ge-gen "Yahsiru" fUUnin ifade ettigi manadan gikar.
Yukarda da beUrt-tigim gibi Nevevi boyle manalandirmi?tir. Ancak §6yle bir §ey
de olabilir: F i r a t nehrinin mecrasuun degi§mesi veya degigtiril-mesi
sonucunda soz konuau olay meydana gelir.
Son asnn bazi alimleri bu hadisi te'vil
ederek: Bundan maksad altmdan bir dag veya hazine degil, F i r a t nehrinin iyi
bir §ekil-de degerlendirilmesi suretiyle buyiik servetin kazanilmasi,
ekonomi-nin bu sayede yiiksek duzeye gikmasidir, derler. Ama hadisgilerden ve
mutekaddimin olan alimlerden boyle yorumlayanin bulundugunu duymadun.
F i r a t nehrinin kurumasi ve suyunun
gekilmesi bas.h basina bir kiyamet alametidir. Qunku E r z u r u m daglarmdan
gikip beg alti bin kilometre kadar uzun olan bu muazzam nehir A s y a
kit'asinin bir gok yerine hayat verdikten sonra Basra korfezine dokulmektedir.
Bu nehrin kurumasi mecrasma yakin milyonlarca halkin, hatta diger canlilann
olumu ve kiyametinin kopmasi demek-tir. Bu olay asil kiyametin kopmasi zamamnan
yaklagtigina alamet sa-yilmi§tar.
Hadiste beyan buyurulan olay bir takun
fitnelere sebebiyet ver-digi igin hadis, fitneler bolumunde rivayet edilmistir.
4047) «... Ebfl Hiireyre
(Radtyalldhu anhyden rivayet edildigine gore; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve
Settem) §6yle buyurmu§tur:
Mai dolup tasmadikga, fitneler meydana
gelmedikge ve here $o-galmadikga kiyamet kopmayacaktir. Orada bulunanlar i
Here de nedir?
Ya Resulallah diye sordular. O uc defa: Oldurmedir. OldOrmedir. Oldurmedir,
buyurdu."
Not: Zevftid'de ffOyto denilml^tir : Bunun senedl
sahlh olup rftvUerl gttvani-Ur c&tlardir. Tinnld bu hadlain bir fcisnuzu
rivayet etmi^tir. [94]
4048) "... Ziy^d
bin Lebfd (Radtyalldhu onh)'den; §byle demigtir:
Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir
§ey anlatarak: Bu, ilmin gitmesi (yok olmasi) zamaninda olur, buyurdu. Ben: Ya Resulallah! Kur'an'i okudugumuz, evladimiza
onu okuttugu-muz ve evladimiz da kiyamete kadar kendi evladina onu okutacagi
halde Him nasil gider (yok olur)? dedim. Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem) :
Anan seni
kaybedesiye (ydni Hayret sana) Ziyad! Ben muhakkak sen! Medine'de fikhi en iyi bilen ad am lard an gdrurdum. §u
yahudi-ler ve hiristiyanlar Tevrat ve incil'i okuyup da bu iki kitabta bulu-nan
hukumlerden hi? bir seyle amel etmez degiller mi? buyurdu.**
Not: Zevaid'de $0yle denilmi^tir: Bunun
senedi sahlh olup ravilerl gtive-nlllr Kfttlardir. Fakat sened munkatidir (yanl
rAviler zinciri kopuktur). QimkQ Buhart, et-Tarihu's-Sftglr'de : Ravi Salhn bin
Ebil-Ca'd, Ziyad bin Lebld'den ha-dls Isitmemi?, demi?tir. Zebebl de eI-Ka?ifte
bu hususta Buharl'ye uyarak: tbn-1 M&ceh yaninda bu hadlsinden baska
Ziyad'm baska hadlsi yoktur. Kalan Ktttub-I Sitte'de Ziyad'm hie Wr hadlsi
yoktur, demisUr.[95]
Zevaid nevinden olan bu hadisi Ahmed de
rivayet etmistir. Tirmizi de flim bablan bolumiinun "ilmin gitmesi"
babinda bu hadisin benzerini Ebii'd-Derda (Radiyallahii anh) 'den rivayet
etmistir. Oradaki hadis buradakine gok benzedigi igin mealini bu-raya aktarmayi
uygun buldura:
"...
Ebu'd-Derda (Radiyallahii anh)'den; §6yle demistir:
Biz, Peygamber
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) 'in beraberinde bu* lunuyorduk. O, mfibarek
gozlerini havaya dogru kaldirarak (yani goge bakarak) : Bu, (vahy'a day ah)
ilmin insanlardan kapihp ahna-cak zamandir. Oyle ki artik insanlar bu ilimden
bir sey almaya muk-tedir olmayacaklardir,(alimler bu buyrugun Peygamber
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in ecelinin yaklastigma i§aret oldugunu
sdylemis-lerdir), buyurdu. Bunun uzerine Ziyad bin Lebid el-£nsari t
Kur'an'i okudugumuz halde ilim nasil bizden
kapihp ahm
Allah'a yemin ederim ki, biz Kur'an'i
muhakkak okumaya devam ede-cegiz ve onu kadmlarumza ve evladimiza muhakkak
okutacagiz, dedL Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) • -
Anan seni kaybedesiye (yani Hayret sana) Ya
Ziyad! Ben sen! muhakkak
Medine fikih^ilanndan sayardim. §u Tevrat ve tncll, ya-hudilerin ve
hiristiyanlann yanmdadir? Buna ragmen onlara bir fay-da saglanuyor,
buyurdu."
Hadiste
gegen; liLI '&&* cumlesinin
asil manasi anan seni kay-
betsin, yani olesin demektir. Fakat Araplar
bu cumleyi bir §eye hay-ret ettikleri zaman kullanirlar ve hayret ettiklerini
if ade etmek ister-ler.
Hadisteki
ilimden maksad dini ilimdir. Yani Kur'an-i Kerlm ve Hadis ilmi ile, bunlarla
ilgili ilimlerdir.
Tuhfe yazannm beyamna gore el-Karl bu
hadisin izahi bolumunde §6yle demistir: Yani yahudiler ve hiristiyanlar Tevrat
ve Incil'i okuduklan halde bu kutsal kitablarla amel etmedikleri igin nig bir
yarar elde edemedikleri gibi muslumanlar da Kur'an-i Kerfm ile amel etmedikten
sonra bunu okumalan ve okutmalan bir yarar sag-lamayacaktir. Onemli olan,
Kur'an'm hukumlerini uygulamaktir, onunla amel etmektir.
4049) "... Huzeyfe
bin el-Yeman (Radtyalldhu anhumd)'dan rivayet edil-digine gore; Resulullah
(SallaUakii Aleyhi ve Sellem) §6yle buyurdu, demigtir:
Elbisenin nakisi eskiyip gittigi gibi
tslamiyet de eskiyip gider. Hatta oruc. nedir, namaz nedir, nusuk (yani hac ve
umre ibadeti) ne-dir ve sadaka nedir bilinemeyecektir. Allah (Azze ve
Celle)'nin Ki-tab'i (Kur'an-i Kerim) da bir gecede (kaldinlip) gdtarulecek ve
yer rfiziinde ondan tek bir ayet bile kalmayacaktir (Veya eskiyip silin-me i§i
bir gecede Allah (Azze ve Celle) 'nin Kitab'i olan Kur'an-i Ke-tlm'e de sirayet
ederek yer yuziinde ondan tek bir ayet bile kalma-
Ziyad bin Lebid <R.A.)'in Hal Tercemesi
Ziy&d bin Lebid bin Salebe bin Sinan
Ebu AbdiUah (R.A.), Bedir sava$ina satilan bahtiyar sahabilerdendir. Hicretten
Once Medlne-i MOnewere'den Mekke-i MUkerreme*ye Restil-i Ekrem (aA.V.)1n yarnna
gitmi? ve sonra hicret zamani VIekke'den Medlne"ye hicret etmi^tir. Bu
itibarla hem muhacirlerden hem de En-tar'dan sayilir. Bu sat Hadramut ve ba?ka
yer valiligini yapmi?tir. Ravileri AtI 3ln Malik ve Salim bin Ebi'l-Ca'd'dir.
tim-l Maceh yanmda onun bir hadlsi var-Kit. Bu zat Hz. Muaviye (R.A.)'m Wlafetlnln ilk zamanlannda
vefat etnu>tir. (Hu-Au. 126)
yacaktir.) C°k ya$Ii erkekler ve pek
ihtiyar kadinlardan olu§an bir takim insanJar kalacak ve t biz babalanmiza $u
"La ilahe illallah" ke-Umesi (hali) uzerine yeti§tik de (dinden
bilebildigimiz) bu kelimeyi sdyleriz, diyeceklerdir.
Huzeyfe bin el-Yeman bu hadlsi rivayet
edince, (orada bulunan) Sila kendisine:
O ya$nlar namaz nedir, orug nedir, nusuk
(yani hac ve umre ibadeti) nedir ve sadaka nedir? bilmezken "La ilahe
illallah" kelimesi onlara bir yarar saglaraaz, dedi. Huzeyfe, SUa'run bu
sdzunu cevab-siz biraktL Sonra Sila bu sdzu Huzeyfe'ye karsi uc defa
tekrariadi. Her defasinda Huzeyfe onun s5zttnu kargiliksiz birakti, ona bakmadi.
Ni-hayet a?iincii defasindan sonra Huzeyfe, Sda*ya ddnerek fig defa i
Ya Sila! Tevhid kelimesi onlan (ebedi)
atesten kurtanr, dedi."
Not: Zev&id'de ?8yle denUml?tir: Bunun
senedi sahlh olup ravilert gave. nlllr zatlardxr. Hakim de bu hadlsi rivayet ederek
senedinin MQslimln sarU u«e-rlne sahlh oldu&unu saylemlgtir.
4050) "... Abdullah
(bin Mes'ud) (Radtyalldhu ank)'den riv&yct ediWi-gine gore; Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) §oyle buyurdu, demijtir:
Kiyametin kopmasina yakin zamanlarda 6yle
gunler olur Id illm o gunlerde kaldinlir, cehalet o gunlerde iner ve here o
gunlerde co-. Here de oldurmc
olayidir."
4051) "... Ebfi
Musa (el-Es'ari) (Radiyallahu owAJ'den rivayet edildigi-:ie gore; Resulullah
(Sallallaku Aleyhi ve Sellent) §6yle buyurdu, demigtir:
Sizin Snfinuzde §iiphesiz oyle giinler
vardir ki cehalet o gunlerde ner, ilim o gunlerde kaldinhr ve here o gunlerde
cogahr. Sahabiler, Ya
Resulallah! Here nedir? diye sordular. O. Katildir (insan oldiirmektir),
buyurdu."
4052) "... Ebu Hiireyre (Radtyallahu anhyden rivayet
edildigine gore; Lesulullah (Sallallahii Aleyhi ve Sellem) :
Zaman yaklagir. Him noksanla§ir, §iddetli
cimrilik kalblere konu-ir, fitneler meydana cikar ve here cogahr, buyurdu. Sahabiler: Ya Resulallah! Here nedir? diye sordular. O: Katildir (insan dldurmektir), buyurdu."[96]
Abdullah ve Ebu Musa (Radiyallahu anhiima)
'nin adlsleri ayni mealdedir. Buhari ve Tirmizi, miiellifimiz tbi Fitneler
bolumiinde, Muslim de ilim bolumiinde rivayet miglerdir. Baa rivayetlerde bir
tek senedle E b 0 Musa ile bn-i Mes'ud'
dan mu§terek nakil yapilmigtir.
Bu iki hadiste gegen -ilmin kaldmlmasi ve
cehaletin inmesi* ile ?ili ciimlelerin izahi bolumiinde el-H&fiz: Bu iki
cumlenin anasi goyledir: Ilim, alimlerin olmesiyle kalkar. Her alimin 61u-uyle
ilimde bir noksanhk meydana gelir. Qunku 61en alimin yeri )§ kalir ve onun
bilip de diger alimlerin bilmedigi bilgiler acismdan r cehalet meydana gelir,
demi§tir.
Ebu Hiireyre (Radiyallahu anh) 'in hadisini
Buhari, Edeb bolumunde ve aynca Fitneler bSliimunde rivayet
etmigtir.
M ii s 1 i m de Kader bolumunde rivayet
etmi^tir. Ebu Davud ise miiellifimiz gibi Fitneler bolumiinde rivayet etmi§tir.
Bu hadisin *Zaman yakla^ir* mealindeki
ciimlesi degi§ik §ekiller-de yorumlannu§tir. Avnu'l-Mabud yazan bu yorumlan
§6yle sirala-maktadir:
1. Bundan maksad kiyametin yakla§masi olabilir.
2. Zamanin insanlarinin §er
ve fitne bakimindan birbirine yakin karekterde olmasi, yani biribirine
benzemesidir.
3. Zamanin insanlarinin
omiirlerinin kisalmasidir.
4. Giindiizlerin ve
gecelerin sxirelerinin birbirine yakin olmasidir. H a 11 a b i:
Bunun manasi Smiirlerin kisa ve bereketsiz olmasidir.
Bir kavle gore manasi, kiyametin kopma zamanimn yaklagma-sidir. Diger bir kavle
gore manasi zamanin gargabuk gecmesi, yihn ay gibi, aym hafta gibi ve haftanm
giin gibi hizh gecip gitmesidir, d«r.
Beyzavi: Bunun maksad devletlerin
omiirlerinin kisa sOr-mesi, ku§aklann gabuk tiikenmesi olabilir, demi§tir.
tbn-i Battal da: Bunun manasi §6yle
olabilir: Dinin za-yifligi bakimindan zamanin insanlarinin durum ve hallerinin
birbirine yakin olmasidir. Halkin gogunun fasik ve gunahkar olmasi sebe-biyle
iglerinde iyi §eyleri emreden ve kdtiiliiklerle miicadele eden kim-se bulunmaz,
demigtir,
Hadiste haber
verilen ilmin noksanligi, seckin din alimlerinin 61-mesiyle meydana gelir.
Hadiste gecen "§uhh" haklan
odemede cimrilik gostermek ve hak-siz kazang igin ihtirash olmak demektir. Bu
hastaligin kalblere girip iyice yer etmesi ge§itli meslek sahiblerinde kendini
gfisterir. Ilim adamlan ilimlerini ve bilgilerini saklamakla cimrilik eder, san'atkar
bildigi san'at dahnda cimrilik eder ve varhkh kimseler de mal .baV 1 mindan
cimrilik eder. Biitiin bunlar a§in ihtiras ve cimrilige kap;l*t-rak
yukumliiluklerinin geregini yapmazlar.[97]
4053) "... Huzeyfe
(bin el-Yem^n) (Radtyall&hu ankumaydzn; §6yle demijtir:
Resulullah (Sallallahii Aleyhi ve Sellem)
(emanet hakkinda) bize iki hadis buyurdu: Ben bunlardan birisini (n haber
verdigi duru-mu) gordum. DigerinHn
haber verdigi durumu) da bekliyorum:
Resulullah (Sallallahii Aleyhi ve Sellem)
bize, emanetin erkek-lerin kalblertnin cezrine (Tanaf isi dedi ki: Yani
erkeklerin kalbleri-nin icine, derinligine) indigini anlatti. Ve Kur'an indi. Biz Kur'an'dan bilgi aldik ve siinnet'ten
bilgi aldik.
Sonra Resulullah (Sallallahii Aleyhi ve
Sellem) emanetin kaldi-nlmasini (yani kalblerden silinmesini) da bize
anlatarak:
Adam
(gece) uykusunu uyur, (o uykuda iken) kalbinden emanet (alimp) kaldtnhr da
ertesi giin emanetin izi siyah bir leke izi gibi (ufacik) olur. Sonra adam
(tekrar gece) uykusunu uyur. (Bu kere uykuda iken) kalbinden emanet sdkulfip
alinir ve ertesi gQn emanetin izi balta sallayan igcinin avucundaki kabarcik
izi gibi olur. (Bu kabarcik) senin kendi ayaginin iizerinde yuvarladigin korun
meyda-na getirdigi kabarcik gibidir. Sen onu s.is.mis. goriirsun (yani yararb
bir geli§me hayal edersin). Halbuki o kabarcjgin icinde (yararli) hie bir sey
yoktur, buyurdu.
Sonra Huzeyfe (durumu izah igin) bir avue
cakil ta§lanm alarak diz kapagi ile ayagi arasindaki kisim iizerinde yuvarladi.
(Sonra Huzeyfe hadis rivayetine devamla dedi ki:) Resul-i Ekrem (Sallallahii
Aleyhi ve Sellem) :
(Emanet
kalblerden sokuldiikten) sonra insanlar sabahleyin au§ veri§ edecekler. Fakat
hie bir kimse emaneti oda etmeye yana§maya-cak (ve emin kimselerin sayisi yok
denecek derecede azalacak) gdyle ki: Falan ogullan icinde emin bir adam var,
denilecek ve bir adam lehinde : O, ne akilhdir, o ne kahramandir, o ne
nazikdir, denilecek. Halbuki (boyle ovulen) adamin kalbinde hardal tanesi kadar
iman yoktur, buyurdu.
(Huzeyfe dedi ki vallahi:) 6yle bir zaman
ya§adun Id (o d6nem-de) hanginizle ali§ veri§ ettigime bakmazdim (yani endlge
duymaz-dim). Qiinku ah§ veri$ ettigim ki§i miislumansa mJislumanhg^ kendi-sini
bana hiyanet etmekten muhakkak menedecekti ve §ayet yahudl veya hiristiyansa
onu bana hiyanet etmekten hakimi menederdl. Ama bugiin ben falan ve filandan ba§ka hie bir kimse ile
ans. verig edemez oldum."[98]
Bu hadisi; B u h a r 1, Rikak kitabi ile
Fiten kitabinda, Muslim, Iman kitabinda ve Tirmizi, Fiten kitabinda rivayet
et-miglerdir.
Hadiste gegen
bazi kelimeleri aciklayahm i
Cezr ve Cizr: Bir §eyin ash ve koku
demektir. Burada kalbin ici,
derinli^i manasi kasdedilmigtir. Hadiste gegtigi gibi Tanafisi bu kelimeyi
kalbin igi diye aciklami§tir,
Vcktej Bir §eyde
gorulen iz ve eser demektir. Mesela bir cis-min renginden degigik bir renkte o
cisimde gorulen bir nokta, cizgi veya lekeye Vekte denilir. Bazilan Vekte'yi
rengin siyahlasnttaa manasiyla aciklami§lardir. Vekte*nin gogulu Vekt'dir.
Mecl i Kazma, balta sallamak gibi agir bir
igte gahgmaktan dola-yi avueun iginde meydana gelen kabarciktir. Cemr: Kor demektir.
Miintebir:
Vucudda meydana gelen gig demektir. Sai: Hakim ve vali gibi halkin hak ve
hukukunu kollayan, ada-leti yerine getiren yetkili devlet adami demektir.
Hadiste konu edilen Emanet kelimesiyle
kasdedilen mana husu-sunda degigik goriigler vardir. Hiyanetin kargiti olan
giivenilirlik, iman, Allah'a itaat, kullann Allah'a kargi yiikumluliikleri,
AUah'in kullanndan aldigi ahid gibi manalara yorumlanmigtir.
El-Hafiz bu hadisin izahi boliimtinde
Emanet kelimesiyle kasdedilen mana ile ilgili olarak ozetle goyle der:
Ibnu't-Tin: Emanet, Allah'tan bagka hig
kimsenin bileme-digi kulun gizli yonudur, demigtir.
tbn-i Abbas (Radiyallahii anhuma) 'dan
yapilan rivayete gore kendisi: Emanet, Allah tarafmdan kullara verilen emir ve
ya-saklann tiimudur, demigtir. Yani kullann yapmakla miikellef olduk-lari farzlarm
tamami ve sakmmakla yukumlli bulunduklan haram-lann tamammdan sakmmalandir. Bir
kavle g6re emanet, Allah'a itaat ve kulluk etmektir. Diger bir kavle gore kulun
yukumlulukleri-nin tiimudur. Bagka bir kavle gore Allah'in kullardan aldigi
ahid ve sdzdur.
Bu degigik gorugler; Biz, emaneti goklere,
yere ve daglara teklif ettik..." (Ahzab, 72) aye-tinde bulunan Emanet
kelimesinin agiklamasi hususunda da vuku bulmu§tur.
Tahrir sahibi: Bu hadiste mezkur Emanet,
amlan ayette bulunan Emanet in aymsidir. Emdnet kelimesi her iki yerde de iman
manasi-nadir. Bu manada emanet kalbe iyice yerlesince, emirlere itaat edilir ve
yasaklardan kagmilu*, demigtir,
Ibnu'l-Arabi de:
Bu hadisteki emanetten maksad iman-du*. Bunun kalblerden kaldinlmasi, yani
imanm kalbten gikip gitmesi olayi §6yle cereyan eder: Kotii i§ler daima imam
zaafa ugratir. Imaa zayuTigi son hadde varinca imanm yalmz eseri ve izi kahr. O da dil ile muslumamm demek ve kalbin dis. kismindaki
zayif itikaddu*. I§te Resul-i Ekrem (Aleyhi's-salatii ve's-selam) imanin bu
izini, vucudun di§mda gorulen bir ize benzetmi§ ve imanm zayiflil^ni kinaye
yoluy-la uyku ile ifade etmi§tir. Aynca imanm kalbten gidi§ini, aynligmi da
gakil ta§lanmn ayak iizerinde yuvarlana yuvarlana yere du§u§une benzeterek
taglann yuvarlamgim ona ornek gostermigtir. der.
Hadisin "Halbuki adanun kalbinde bir
hardal tanesi kadar imai yoktur" ciimlesi emanetin iman manasmda
kullanildigma alamettir
Hadisin ali§ veri§ etmek, kimsenin emaneti
eda etmeye yana§ mamasi, gilvenle ali§ veri§ edilebilecek kigilerin sayismm
azligi ile ilgili ciimleleri ise emanetin guvenilirlik anlaminda
kullanildi|^nui be-lirtisidir. Bu takdirde "Hardal tanesi kadar iman
yoktur" cumlesin-deki iman kelimesi emanet kelimesi yerine ve emanetin
onemini be-
lirtmek igin
kullamlmis olur. Nitekim bir hadiste; If ifllf v * I "Emanete riayeti
olmayanin dini de yoktur" buyurulmugtur.
H u z e y f e (Radiyallahii anh) 'in
Peygamber (Aleyhi's-salatii ve's-selam)'den bir gok hadis rivayetinde bulundugu
malumdur. Bu-rada: "Resulullah (Sallallahix Aleyhi ve Sellem) bize iki
hadis bu-yurdu" soziinden maksadi emanet hakkmdaki hadislerdir. Bu iki
ha-disten birincisi emanetin erkeklerin kalblerinin derinli^ine indlftine dair
hadistir. ikinci hadis ise emanetin kalblerden kaldinlmasi ve so-kuliip
alinmasi ile ilgili hadistir.
Hadisin bag
kismmda emanetin erkeklerin kalblerine indi^i bil-dirilmektedir. S i n d i' nin
beyanma gore bundan maksad sirf er-kekler degil erkek kadin butiin insanlardir.
Emanetin esas itibariyle kadinlarda azhgi nedeniyle maksadin sirf erkekler
olmasi ihtimali de mevcuttur.
H u z e y f e (Radiyallahii anh), emanetin
erkeklerin kalblerinin derinligine indigine dair hadisi rivayet ettikten sonra
"Ve Kur'an indi. Biz Kur'an'dan
bilgi aldik ve siinnet'ten bilgi aldik" der. Yani emanet kalblere indikten
sonra biz Kur'an-i Kerim ve Hadis-i §erif ile emanet'e baglihgimizi
pekigtirdik, iyice §uurlandik ve digimizi da igimizi de giizellegtirdik.
Buradaki Siinnet'ten maksad Resul-i Ekrem
(Aleyhi's-salatii ve's-selam)'den aldiklan ve ogrendikleri hadislerdir.
Emanetin kaldinlmasina dair hadiste bu
manevi ve kutsal dege-rin insanlann kalblerinden tedricen alinacagi ve halkin
gogunun bu-nu yitirecegi ebedi bir usul ile ve orneklendirilerek beyan
buyurul-mugtur.
Huzeyfe (Radiyallahtt anh) bu iki hadisi
rivayet ettikten sonra emanetin yaygin ve hukumran oldugu donemi de, emanetin
kadar azaldigi donemi de yasadiguu ifade etmekle Resul-i Ekrem (Aleyhi's-salatu ve's-selam)
'in bir mu'cizesine igaret etmektedir.
Bu muazzam hadisin izahi konusunda daha
genis. bilgi almak is-teyenler buna dair serh kitablanna ba§vurabilirler. Biz bu kadarla yetinelim.
4054) "... lbn-i
dmer (Radtyalldhu onhum&)'dan rivayet edildigine gore; Resfilullah
(Sallallahu Aleyhi ve Selletn) §oyle buyurdu, demi§tir:
Allah (Azze ve Celle) bir kulu helak etmeyi
diledigi zaman on-dan hayayi sokup ahr. Sonra ondan hayayi sokup ahnca sen o
kula (herkesge) ancak ^ok menfur olarak rastlarsin. Sonra sen ona ancak, Cok menfur oldugu halde
rastlayinca on(un kalbin)den emanet soku-lup ahnnus olur. O herif (in
kalbin)den emanet ^ekilip (lkanhnca da sen ona ancak hiyanetci olarak ve
herkesin nazannda hiyanetle me§-hur oldugu halde rastlarsm. Sen ona ancak
hiyanetkar ve hainlikle me§hur olarak rastlayinca onun kalbinden rahmet cekilip
?ikanbr. Onun kalbinden rahmet sokiilup alininca da sen ona ancak kovuhnus,
lanetlenmis olarak rastlarsm. Sonra sen ona ancak kovulmus, lanet-
olarak rastlayinca ondan
Islamiyet bagi goziiliip gikanlir."
Not: Zev&ld'de ?tiyle dentlmi?tfr: Bunun
senedinde Said bin Sinan bulnnur. Bu rftvl zayiftir ve adinm ne olduiu
hiwQiunda JhtH&t vardir.[99]
4055) "... Huzeyfe
bin Esid Ebi Serlha (RadtyaU&hU <mk)'den; goyle demigtir:
(Bir gun)
biz (sahabiler) kiy&met gflnu (halleri) hakkinda (ken-di aramizda) muzakere
ederken Resulullah (Sallallaha Aleyhi ve Sel-lem) (yukanmizdaki) bir odadan inip ilzerimize
geliverdl ve t
(§u) on bUyiik alamet vuku bulmadik^a
kiyftmet kopmayacaktir i Gflne§in bati tarafindan dogmasi, Deccal, Duhan, Dabbe
(tu'l-Ard), Ye'cuc ile Me'cuc ,tsa bin Meryem'in (gokten inip meydana) ^lkmasi,
biri doguda, biri batida ve bin Arap yanmadasinda olmak fizere fig Husuf (yani
arz'in gokmesi) ve Ebyene'nin Aden memleketinln en uzak yerinden qtiap insanlan
Mah§er (yerin) e sevkeden 6yle bir ateg ki insanlar geceleyince o da onlarla
beraber geceler ve insanlar 6gle vakti uyuyunca o da onlarla beraber
uyur."[100]
Bu hadisi Muslim, Tirmizi ve Ebu Davud da
Fitneler bSliimfinde rivayet etmiglerdir. Tuhfe yazaruun bey&nina g6-re N e s a i
de rivayet etmigtir.
Muellifimizin 4041. hadisi bunun kisa bir
rivayeti mahiyetindedir.
Bu
hadiste haber verilen
kiyametin buyuk alametlerindent s a CAleyhisselam)'in inmesi,
D e c c a Tin ve Yecuc ile Me'cuc'un cikmasi olaylan 33.
babta rivayet edilen hadis-lerde geleceginden gerekli bilgi orada verilecektir.
Qiinkii Muellifi-zniz o babi bu uc konuya tahsis etmigtir.
Hadiste haber verilen yer gokunttileri
meselesi 29. babta, Dabbe meselesi 31. babta ve giinegin bati tarafindan
dogmasi meselesi 32. babta geleceginden, ayni gerekge ile bunlarla ilgili bilgiyi
oraya bi-rakiyorum. Geriye kalan iki
alamete gelince:
Birisi,
Duhan'dir. Duhan'in liigat manasi duman demektir. Kiya-metin alameti sayilan Duhandan kasdedilen mana
hususunda iki go-rug ve rivayet vardir. Bunlari Avnii'l-Mabud yazan bu hadisin
izahi bolumunde goyle anlatmaktadir:
1. Merhum T 1 y
b i: Bu duhan, Allah Teala'mn;
J& plku. .iplJI j)3 j£ «o halde (Ey
Nebi!) Sema'nin aleni bir duman getirecegi gunil gozle" (Duhan, 10)
buyrugunda gecen duman-dir. Bu duman olayi Resul-i Ekrem (Aleyhi's-salatu
ve's-selam) done-minde vuku buldu, denugtir.
2. Nevevi, Muslim'in
§erhinde bu hadisi izah eder-ken: Bu hadis; Duhan'in kafirlerin
nefeslerini tikayacak ve mu'min-lere de ancak bir nezle gibi rahatsizlik
verecek ve henuz vuku bul-mayip kiyametin kopmasina yakin bir zamanda meydana
gelecek bir duman oldugunu soyleyenlerin sozunii teyid eder, demigtir.
Nevevi daha sonra birinci goruse deginerek
: t b n - i M e s' H d; Duhan, K u r e y 5' in, yard M e k k e mu§rikle-rinin
basina gelen kitlik felaketidir ki o felaket onlann baslanna gel-diginde a?lik
ve gidasizhktan gozleri iyice zayiflanugti ve bundan do-layi havayi hep dumanli
gonirlerdi, demigtir. Alimlerden bir cemaat da Ibn-i Mes'ud (Radiyallahu
anhiima) 'nin g6ru§une katil-nu§tir. Huzeyfe, Ibn-i Omer ve el-Hasan
(Radi-yallahu anhum) da birinci gdruste olanlardandu-. Huzeyfe (Ra-diyallahu
anh) Duhan'in kiyamete yakin zamanlarda gorulecek duman olduguna dan-
Peygamber (Sallallahii Aleyhi ve Sellem)'den bir hadis rivayet etmi§tir. O
hadiste dumamn 40 gun yer yuzunde kala-ca|a da ifade buyurulmugtur. Rivayetleri
birle§tirmek bakimindan; iki ayn dumamn vuku bulmasimn kasdedilmig ihtimali de
vardir, de-migtir.
Kurtubl deTezkire'de: Ibn-i Dahiyye
demi§tirki: En saghkli g6ru§ bunu iki olaya yorumlamaknr. Birisi (Asr-i
Saadet'-te) vuku bulmus, digeri ise ilerde vuku bulacaktir. Mekke
mugriklerinin gordiigu duman hakiki duman degildir. Onlara dyle
geli-yordu. Kiyametin alameti sayilan duman ise hakiki dumandir. Kur-t u b i
daha sonra sozlerine devamla: "ibn-i Mes'ud (Radiyallahu anh)'den yapilan
rivayete gore kendisi: Dumanlar ikidir, demistir. Mucahid de demi? ki: ibn-i
Mes'ud (Badiyallahu anh) : Dumanlar ikidir. Birisi ge^irildi. Kalan duman ise,
yer ile semanin arasini doldu-racaktir, demi§tir, diye bilgi vermigtir.
Diger alamet: Aden memleketinin en uzak
yerinden Qikip insan-Ian mahser yerine sevkedecek ategtir. Aden, Yemen'de
bulu-nan meghur bir gehirdir. Ategin insanlan sevkedecegi Mahger yeri-nin § a m
arazisi oldugu soylenmigtir. Qiinkii sahih bir hadisle sa-bit oldugu iizere
Mahger yeri 5am arazisi uzerinde olacaktir. E 1 -Karl'nin dedigi gibi § am
arazisi yaMahger yerinin baglangig bolgesi olacak veya Allah Teala bu araziyi
butun Mahger halkim ala-bilecek derecede genigletecektir. Bu alamet henuz meydana gelme-migtir. Allah en iyi bilendir.
4056) "... Enes bin
Milik (Radtyattaku anhyden rivayet edildigine gS-re; Resfllullah (SaUallahu
Aleyhi ve Sellem) §oyle buyurdu, demigtir:
(§u) alb §ey gelmeden once (ibadet sayilan
iyi) amelleri isleme-ye acele ediniz; Giinesin bati tarafindan dogmasi, Duhan,
Dabbetul-Arz, Deccal, her biriniz© mahsus olan (oliim) ve (size verilecek) kamu
hizmeti."
Not:
Zev&W'de ^Qyle denilml5tlr: Bunun senedl hasendir. Bftvi Sinfla ttn
Sa'd'm giivenilirligi adi hakkmda ihtilaf
vardir.
4057) "... Ebfi
Katade (Radtyalt&hu an A)'den rivayet edildigine gore; Resuluilah
(SaUallahu Aleyki ve Sellem) §5yle buyurdu, demigtir:
•Kiyamet alametleri iki yiizden
sonradir.»"
Not: Zevfiid'da $6yle denHmi?tir: Bunun
senedlnde Avn bin Omfire el-Abdl bulunur. Bu rftvi zayif tir.[101]
Zev&id nevinden olan bu hadisin izahi
boliimunde Sindl §u bilgiyi verir:
Bu hadisteki kiyamet alametlerinden maksad,
buyiik alametlerin oncusu sayilan yalancikgin yayginlagmasi gibi kiiciik
alametlerdir. (Yani kiyametin kuguk alametleri ResuM Ekrem (Aleyhi's-salatu
ve's-selam) 'in vefatindan itibaren iki yiiz yu sonra gorulmeye
baglayacak-tir.) Veya maksad biiyuk alametler olup bin iki yiiz yil sonra gorulmeye
ba§Iayacakfir. §u takdirde iki yiiz yildan maksad; binden sonra gelen iki yuz
yildir. Oguncu bir ihtimal olarak maksad §u olabi-lir: Resul-i Ekrem
(Aleyhi's-salatii ve's-selam) 'in vefatmdan sonra iki yuz yihn gegmesi
kiyametin bir alametidir. (Nasil ki, Hesul-i Ekrem (Aleyhi's-salatii
ve's-selam)'in peygamber olarak gonderilmesi de kiyametin yakla§tiginm bir
alameti sayilmi§tir) .
Hadisin senedine gelince ravi Avn bin
Cmare* nin za-yifugi notta belirtildi. S i n d i bu hususta da §6yle der: S u y
u t i demigtir ki: ibnii'l-Cevzi bu hadisi mevzti hadisler ara-smda
zikretmi§tir. Onun naklen kaydettigi sened, ravi M u h a m -med bin Yunus
el-Kudeymi yoluylaravi Avn bin Omare' den olmak uzere buradaki seneddir. Yani
Avn ve on-dan yukan raviler buradakinin aymsidir. Ancak Avn' den riva-yette
bulunan zat miiellifimizin §eyhi olan el-Hasan bin All el-Hallal degil,
Muhammed bin Yunus el-Kudeymi' dir. Ibnu'l-Cevzi^ Bu hadis mevzudur ve ravi
Avn ile Abdullah bin el-Musenna zayifravilerdir. Ancak bu hadisi uydurmakla
itham edilen ravi, Muhammed bin
Yunus el-Kudeymi'dirr demi§tir.
Ben derim ki: Muellifin rivayetinde oldugu
gibi Muhammed bin Yunus el-Kudeymi1 den baskasi da, bunu Avn'-den rivayetle onu
teyid etrai§lerdir. El-Hakim de el-Mustedrek'-te bu hadisi ba§ka bir ravi
vasitasiyla Avn '.den rivayette bulunarak sahih oldugunu
soylemi^tir. Zehebi de Telhis'inde §6yl demi§tir: Alimler A v n * i zayif
saymislardir ve ibn-i KesI demi§ ki; Bu hadis sahih degildir. Eger sahih ise,
hicri iki yuz yuir dan sonra, meydana gelen fitne ve Kur'an'm mahluk olmasma hull
medilmesi meselesinden dolayi bu g6ru§e kar§i cikan hadis imamlai Ahmed bin
Hanbel ve arkadaglanna yapilan igkence v eziyet olayina yorumlanir.
4058) "... Enesbin
Malik (Radtyall&hu anh)'den rivayet edildigine gore; Resfllullah (SaUallahu
Aleyhi ve Sellem) §6'yle buyurmu§tur:
Btnim ummetini be§ tabakadir. (ilk) lark yil (da
bulunanlar), ha yir ve takva sahibidir. Sonra yuz yirmi yilina kadar onlann
ardindan gelenler
birbirierine merhamet eden ve birbirleriyle iyi iliski kuran-lardir. Sonra yiiz
altmi§ yilina kadar bunlann ardindan gelenler birbirierine sirt geviren ve
birbirleriyle iyi iliskiyi keseulerdlr. Bundan sonra (birbirlerini) oldiirme,
oldiirme (devri)dir. (O donemde) kur-tulu§, kurtulus. (isteyiniz)."
Not: Zevaid'de soyle denilmistir : Buntin senedinde
Yezld bin Eban er-Rak-fca$t bulunur. Bu ravi zayiXtir. Suyutl demis ki:
tbnti'I-CevzI bu hadlsi.de bundan onceki hadls gibi mevzu hadislere dahil
ederek bunun Kamil bin Talha yoluyla Ubad bin Abdillah aracihgiyla Enes
(R.A.)'den olan rivayetin asilsiz oldugunu ve bu hadlsi uydurmakla itham edilen
ravinin Ubad oldugunu s8ylemistir. Fakat bu hadtsln ba?ka senedlerle de Enes
(R.A.)'den rivayet edildigi acikhga kavusmustur. Aynca hadlsi te^id eden benzeri hadlsler de vardir.
"... Enes bin Malik (Radiyallahu
anhJ'den rivayet edildigine gore Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) :
Benim ummetim
be§ tabakaya aynhri Her tabaka kirk yd (surer). Benim tabakam ve sahabilerimin tabakasi ilim ve iman
sahibi olanlardir. Kirkinci yd ile sekseninci yd arasina ait ikinci tabakaya
gelince onlar hayir ve takva sahibleridir, buyurdu demis. Sonra bu (yukardaki)
hadisin mlslinl anlatti."
Not: Zevaid'de
s5yle denilmistir : Bunun senedi zayifUr. Seneddekl ravUer-den Ebu Ma"n, Misver bin Hasan ve
Hazira el-Anzl mechul, tamnmaz kimselerdir. Ebu Hatem bu hadisin batil oldugunu soylemistir.
Zehebt de TabakatU Ricalit-Teh-zlbte Misver'in durumunu anlatirken hadlsinin
munker oldugunu sfiylemistir.[102]
4059) "... Abdullah
(bin Mes'fld) (RadtyaU&kii onAJ'den rivayet edildi-Jine gore; Peygamber
(SallaUahu Aleyki ve Sellem) soyle buyurmuftur:
Kiyamete yakin zamanda (bazi gunahkar insanlarda) mesih (hayvan sfiretine gevirilme), yere
batma ve ta§lanma (azabi) olur."
Not: Zevaid'de soyle denilmistir: Abdullah
(bin Mes'ild) (R.A.)'m hadisine ait seneddeki raviler gtivenilir zatlardir. Fakat sened munkatidir. Yanl kopuktur. Cunktt Imam
Ahmed'in dedigi gibi ravi Seyyar Ebti'l-Hakem. Tank bin Sihab'dan hadls rirayet
etmemistir. Ancak tbn-i Hibban'in kendi Sahlhlnde rivayet ettigi Ebu Hureyre
(R.A.)'in hadlsi bu hadisin sahidi durumundadir. Yani aym metin ora-da bulunur ve boylece hadls te'yid
edilmis olur.
4060) "...
SehlbinSa'd (es-Saidi) (Radtyallahuanhumd)'danrivfyetedii-digine gore kendisi
Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellemyden §6yle buyur-dugunu isitmi§tir:
Benim iimmetimln sonunda yere batraak,
mesih (hayvan stlreti-ne) tevrilmek ve ta§Ianmak (azabi) olur."
Not: Zevaid'de soyle denilmistir : Ravi
Abdurrahman bin Zeyd bin Eslem'in snyuligi sebebiyle bunun senedi zayiftir.
4061) "... Nafi
(RadtyaUahu ankyden rivayet edildigine gore bir adam (bir gun) tbn-i Omer
(Radtyalldhu anhiim&ynm yanma gelerek :
Falan adam size selam eder, diyerek
birisinin selamini teblig etti. (Fakat) Ibn-i Omer (buna cevaben) :
O adamm dinden olmayan bir seyi dine soktugu haberi bana
ulasb. Eger o adam hakikaten (bir bid'at) lead etti ise sen benden ona selam
gdturme. Cunku ben Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sel-lem) 'den su buyrugu
isittim
Benim ummetimde (veya bu ummette) mesih
(hayvan suretine cevirilme), yere batma ve taslanma (azabi) olur. Bu (ceza) kaderi In-kar edenler hakkindadir."
4062) "... Abdullah
bin Amr (bin el-As) (Radiyalldhii anhum&)>dan riv4-yet edUdigine gore;
Resulullah (SaUottohu Aleyhi ve Sellem) soyle buyurdu, de-migtir:
migtir:
Benlm
Ommetimde yere batmak, mesih (hayvan suretine peviril-me) ve ta§Ianma (azabi)
olur."
Not: Zev&id'de ?dyle denilmi^tir: Bunun
senedindeki rAvUer gUveallir z&t-tordir. Pakat sened munkaUdir, kopuktur. Qunku Muhammed bin Mtislim
bin Ted-rlis isimU Ebti'z-ZQbeyr, AbduUah bin Amr (R.A.)'den hadls
i?itmemistir. Bu du-ramu Von-l Muln sfiylemi^tir. Eba Hatem de : Bu ravi
Abdullah bin Amr (RA) He bulu?mami$, demi^tir. [103]
'
Bu babta gegen
hadisler Zevaid nevindendir. Ancak
4061 nolu ha-disi Tirmizi de Kader bolumunde rivayet etmigtir. Bu hadis-lerde
gegen Mesh, Hasf ve Kazf kelimelerini kisaca agiklayalim:
Mesh: Insanin hayvan suretine sokulmasidn*.
Buna Mesh-i Suri, yani suret ve gekil meshi denilir. Eski ummetlerde bir takim
gunah-lan i§leyen bazi insanlar bu cezaya Qarptinlarak mayraun veya do-muz
§ekline gevirilmiglerdi.
Bir de Mesh-i
manevl vardir. Yani bazi insanlar i§ledikleri firkin bir takim gunahlardan
dolayi insan seklinde olsalar bile manevi ydnden hayvanlagmis. ve kalbleri
hayvan kalbine donugmu? olur. Durum
ve davramglari, ahlak ve karekterleri agisindan da insanlardan ziyade
hayvanlara benzerler. Hatta basireti agik miibarek insanlar bu guruha baktigi
zaman yuzlerinde iman nurunun izini gdrmedik-lerinden ve yuzlerini ?ok girkin
ve tiksindirici olarak gordiiklerinden dolayi onlarm manevi yonden mesh
edildiklerini sezebilirler.
Sindi: Buradaki Mesh'ten maksad ya Mesh-i
Suri'dir veya Mesh-i Manevi'dir der. Tuhfe yazan, buradaki Mesh'i suretin
degis-tirilmesi seklinde agiklamistir,
Hasf i Yere
batmaktir. Eski ummetlerin bazisi isledikleri gunah-lardan dolayi yere batmak
cezasi ile cezalandinlmi§tir. Bu ummette de bazi insanlann bu cezaya garptinlacagi
haber verilmektedir. 4055 nolu H u z e y f e (Radiyallahu anh) 'm hadisinde
biri doguda, biri batida ve biri de Arabistan yanmadasinda olmak uzere mey-dana
gelecek iig Hasf, yani yere batmak, yerin cokmesi olaylan.kt-yftmetin
alametlerinden sayilnngtir.
Ibnu'l-Melik: Yere batma olayi, depremler
bir cok yerde vuku bulmugtur. Ama bu hadisle haber verilen yer cdkuntu olaylan
belki vuku bulmu§ olan depremler degil, §iddet ve zarar bakmundan daha buyuk
olanlardir, ileride meydana gelecektir, demistir.
Kazft
Ta§lamaktir. Bilindigi gibi L u t kavmi. livata-homo-seksuel rezaletini butun
uyanlara ragmen birakmaymca gokten ya-gan ta§larla cezalandinldi ve
memleketlerinin alti ustune geldi. Tuhfe yazan burada Kazf kelimesini bu
§ekilde yorumlamigtir.
4061 nolu 1 b
n-i Omer (Radiyallahu anhuma)'nin hadisi-ne donelim. Bu hadisin sonundaki; =
"Bu (ceza), kaderi inkar edenler hakkindadir"
cumlesi hadisin metninden bir parga olabilir. Bu takdirde bu cumle Resul-i
Ekrem (Aleyhi's-salatu ve's-selam) 'in buyrugunun bir pargasi olur. Tirmizi' nin riva-
yetinde bu ciimleden yalniz; jXd\ Jil j
pargasi bulunur ve hadisin metnindendir. Oradaki ifade tarzi buradaki
ciimlenin de hadisin metninden bir parga olmasi ihtimalini kuwetlendirir. Bu sebeple ben tercemede kuvvetli ihtimali dikkate aldim.
Bu cumlenin raviye ait olmasi ihtimali de vardir. Elde
mevcut Misir baskisi niishasmda bu cumleyi gift tirnak disma almakla tashihei
Muhammed Fuad Abdulbaki'nin ikinci ihtimale tarafdar oldugu anla-suir. Haddi
zAtinda cumle buna muhtemel olmakla beraber
T i rm i z X' deki rivayet
birinci ihtimali kuvvetlendirir. Allah en iyi bi-lendir.
Bu hadiste soz
konusu edilen "Kader ehli" teriminden maksad Ka-deriye mezhebi
mensublandir. Bu mezhebi benimseyenler Kader'i inkar ederler. Bunlara gore
kul, kendi fiilinin yaraticisidir, §er sayilan seylerin yaraticisi Allah degil,
kuJlardir. Allah yalniz hayir
sayilan seylerin yaraticisidir.
Kader ile ilgili hadisler sunenimizin
Mukaddime bolumiinun 10. batinda 76 - 92 numaralarda gegti. Gerekli izah da orada verildi. Bu-rada §unu soylemekle yetinecegim:
5erhu's-Sunne'de: Kader'e iman etmek
farzdir. Kader'e iman
§dy-ledir:
Allah kullann hayir ve §er tiim amellerinin
yaraticisidir ve kul-lanni yaratmadan once amellerini Levh-i Mahfuz'da yazip
tesbit et-mi§tir. Her turlii amel ve fiiller Allah'in hukum ve takdiri,
dilemesi ve iradesiyledir. Ancak §u var ki Allah; iman ve itaata nza gosterir
ve iman ile itaat karsUiginda sevab vermeyi va'd etmistir. Fakat ku-fiir ve
giinah islemeye nzasi yoktur. Bu kotiilukleri i§leyenleri ceza-landiracagini
bildirmistir. Kader, ilahi sirlardan
bir sirdir. Yiice Allah, hie bir melege ve hie bir peygambere bu sirri
agiklamanustir. Bu itibarla kader mevzuuna dalmak ve bu sirn akil yoluyla
gozmeye kal-kismak caiz degildir. Inamlmasi gerekli olan husus §udur: Allah
Tea-la; insanlan, cinleri yaratarak iki firkaya ayirim§tir: Bunlardan bi-risine
lutuf ve ikram olmak uzere ahiret nimetlerini verecektir. Diger firkayx adaleti
gergeklestirmek uzere cezalandiracaktir. Mii'min bu inane sahibi olmahdir, der.
Bu hadiste gecen
"ihdas" icad etmek demektir. Yani dinden olma-yan bir §eyi dine
sokmakla bir §eyi icad etmektir ki bu gibi seylere bid'at denilir. Kader'i
inkar etmek de bir bid'at'tir. Ciinkii dinde boy-le bir sey yoktur. Bilakis
yukarda belirttigim gibi Islamiyet'te kader'e iman etmek vardir. I b n - i O m
e r tRadiyallahu anh), selam gonderen adanun kader'i inkar ettigi haberini
aldigi igin selamini al-manns ve «... Benden o adama selam goturme- bicimindeki
sozleriy-le ya adanun gonderdigi selami kabul etmedigini veya ona selam
gondermeyecegini ifade etmek istemi^tir. Bu cumle her iki sekilde de yorumlanabilir.
Bu hadis, bid'at ehline selam
verilmemesinin ve onlardan gelen selami cevabsiz birakmanm mesniluguna delalet eder.
Bu tutum, ba-til bir itikad sahibi olan kimse igta bir uyan mahiyetindedir.[104]
4063) "... Abdullah
bin Safv&n (bin Cmeyye bin Halef) (Radtyatt&hii anhumd)'dan; §oyle
demijtir:
(Mu'minlerin
anasi) Hafsa (Radiyallahu anha), bana ResflluUah (Sallallahii Aleyhi ve
SellemJ'den §u hadisi igittigini haber verdii
"(Son zamanlarda) Muhakkak bJr ordu su
Ka'be'yi yikmayikas-dedecektir. Nihayet o gtiruh Beyda denilen yere geldikleri
zaman on-lann orta tabakasi yere batinhr ve 6nde gidenleri arkadakilerine
haykin§ta bulunur. Sonra onlar da
yere batixilir. Artik ka^p da ken-dilerinden haber verecek olandan baska
onlardan hig kimse kalmaz.*
(Abdullah bin Safvan) demistir ki: Sonra
ttaccac (bin Yusuf un) ordusu gelince biz o guruhun bu ordu oldugunu sandik.
Sonra (bu or-dunun yere batinlmamasi sebebiyle o giiruh olmadigi anla§ilmca)
bir adam (bana) : Ben senin Hafsa (Radiyallahii anha) adina yalan
sdy-lemedigine ve Hafsa (Radiyallahu anha)'nin da Peygamber (Sallal-lahu Aleyhi
ve Sellem) adina yalan sdylemedigine sahidlik ederim, dedi.M
4064) "...
(Mu'minlerin anasi) Safiyye (Radtyalldkii a«Ad)'dan rivayet edildigine gore;
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Settem) :
<insanlar $u Ka'be'yi yikmak igjn sava$
etmekten vazgegmeye-cekler. Nihayet bir ordu (bu maksadla) sava§maya gidip
Beyda deni-len mevkie (veya hig bir bitki olmayan dumduz bir araziye) vannca
onlann 6nde gidenleri ve arkada olanlan yere batinlir ve ortada olan* lar da
kurtulamaz (yani hepsi yere batinlir), buyurdu.
(Safiyye demigtir ki:) Ben: Eger onlann
iginde zorla goturulen olursa (onun durumu ne olacak) ? diye sordum. O buyurdu ki >
•Allah (kiyamet giinu) onlan niyetlerine
gore diriltir.*"
4065) "...
(Mu'minlerin anasi) Ommii Seleme (Radtyallahu
nvayet
edildigine gore:
Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
yere batinlacak ordu-
dan bahsetti. Bunun Ozerine ttmmfi Seleme
(RadiyaUahu anha) : Ya Hesulallah! O ordunun icinde (kendilerine katilmaya)
zorlan- kimse olabiUr (onun hali ne olacak)? diye sordu. Oi Onlar (kiyamet
gunu) niyetlerine g6re dlriltUirler buyurdu."[105]
Bu babin birinci ve sonuncu hadisleri
Muslim tarafmdan-da rivayet edilmi§tir. Ikinci hadis ise Tirmizi ve Ahmed
tarafindan da rivayet edilmigtir.
Beyda: Mekke ile Medine arasinda bir
mevkiin ismi oldugu gibi hig bir bitki olmayan dumduz araziye de denilir.
Birinci hadiste sozu edilen Haccac, Emevi
halifelerin-den Abdulmelik bin Mervan (646-715) tarafmdan H i c a z valiligine
atanan Y u s u f oglu Haccac (661 ■ - 714 ) tir. Hacc&c'in ordusu, M e k k
e' de halifeUgini ilan eden Abdullah bin Zubey r (Ritdiyallahu anh ma) 'i
katletmek uzere hicretin 72. yili M e k k e' ye yurumu§ v« Mescid-i H a r a m'
a siginan Abdullah bin Zubeyr (Radiyal-lahu anhuma)'i uzun sure muhasara
altinda tutarak nihayet hicretin 73. yili katletmi§tir. Bu muessif olayla
ilgili gerekli bilgi tarih ki-tablannda bulunur. Biz sadece hadiste Abdullah
bin Saf-v a n (RadiyaUahu anhuma) 'run degindigi noktayi belirtmekle
ye-tinelim:
H a c c a c ' m ordusu Mekke uzerine
yurudugundo hadls-lerde yere batinlacagi haber verilmi$ olan ordu oldugu
sanilmisti, Fakat bu ordu yere batinlmayinca o gtiruh olmadigi
Nevevt §6yle der: Yani o orduda bulunanlar
niyetlerine gore diriltilirler_ye herkes niyetine gore kiyamet gunu kar§ilik
bulur, Bu hadis, zalimlerden uzak durmanin, onlarla gdrugmekten sakin-mamn
gerekliligine delalet eder. Batil yolda olanlann beraberinde bulunanlar iyi
niyetli olsa bile felakete ugrayabilir. Nitekim o ordunun iginde bulunanlar
cebir ve zorlama ile aralanna katihni§ olsa-lar bile yere batinlma felaketinden
kurtulamazlar. Ancak niyetleri iyi.olup baski neticesinde o sefere katildiklan
igin kiyamet gumi niyetlerine gore muamele gorurler.
Bir Hal Tercemesi
Birinci hadisin ravisi Abdullah bin
Safv&n (RA.) bin 0meyye bin Halef, e& raftandir. Kendlsi babasindan.
hadis rivayetinde bulundugu gibi, Omer (R.A.) vo Hafsa (R.A.)'dan da rivayette
biUunmu§tur. Kendisinden de torunu tJmeyye TaSn Safv&n, tbn-i Ebl Mellke ve
ZUhrl rivayet etml^lerdir. Bu
zat bicretln 73. yili Abdullah bin Zubeyr (R.A.) ile beraber kaUedildi. (Hul&sa, 202)[106]
4066) "... Ebu
Hureyre (Radtyalldhu anhy&tn rivayet edildigine gore: Resulullah
(Sallattaku Aleyhi ve Sellem) §oyle buyurdu, demigtir :
Dabbe, Su ley man bin Davud'un muhru ve
Musa bin imran'in asa-si (Aleyhimesselam) beraberinde olarak gikar, asa ile
mu'minin yu-zunu parlatir ve muhiiru kafirin burnuna vurup damgalar. (Mii'mirv
ile kafiri bu §ekilde ayirdedecek) oyle ki oba halki toplanacak da bu: Ya
mtt'min! diyecek, §u da: Ya kafir! diyecektir.
Ebii'I-Hasan el-Kattan ...senediyle Hammad
bin Seleme'den bu hadisin mislini rivayet etti ve bir defasinda (son cumleyi)
$dyle nak-letti:
(Oba halki toplanacak da) bu: Ya Mu'min! ve
§u: Ya Kafir! diyecek."
4067) "... Abdullah bin Btireyde'nin babasi (Bureyde bin
e (Radtyalldhu anhum&)'dan; §6yle demigtir:
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
(bir gun) benl ye yakm Badiye'de bir yere gOturdii. Baktim ki etrafinda ki nan
kupkuru bir yerdir. Sonra Resulullah (Sallallahu Aleyh lem) :
•Dabbe, bu yerden gikacaktir», buyurdu.
tv&ret buyumJ eni ve boyu birer kan§ti.
ibn-1 Bureyde demi§tir ki: Bundan birkac
yil tonra haci Babam (o sahamn eni ve boyu uzunlu&unda) bir asasmi Mi di.
Baktim ki o asa benim bu asam ile $u ve bu kadardir.**
Not: Zev&id'de fdyle denllmi?tir: Bunun
nnedl ssyiftir. Ctlalcft Ubeyd nakkinda Bubftrl: Onun hadlsi ttaartoda
dftfflnmwfc genldr. 4» Hibbftn ve Hftkim de: O, bir Ukirn mevxO faadWcrl Bnes
(RJU'O [107]
Bu babin ilk hadisini T i r m i z I Tefsir
kltAbuun N« baiiimunde rivayet etmi§tir. Tuhfe yazannm beyaraoa got med ve Ebu
Davud-i TayAIisi de bunu r mislerdir. Ikinci hadis ise nottan da anlafiiacagi uaere ZevJ dendir.
Bu hadislerde cikacagi haber verilen
Dabbetu'1-Ard, suresinin 82. ayetinde gikanlacagi haber verilen Dabbe'dir ve
meali soyledir:
"Ve (kiyametin kopacaiina dAir) o
sOzftn, ttillertao rritta y«k-la^tagi zaman, onUr 10n ywden «yto Mr ttbbe
crtrmmi kt ftyetlerimize kesin olarak inanmanus olduklanni
kendilerine s6y-ler." (82)
Dabbetu'l-Ard'in
yerden gikmasi 4055. hadlste beyan edildigi gibi Juyametin alametlerindendir.
Fahrii'd-Din-i Razi bu aye-tin tefsiri bolumunde kiyametin alametlerinden olan
Dabbetu'l-Ard hakkinda ilim adamlanmn soylemi§ olduklan sozleri nakletmektedir.
Onun dzetini buraya aktarmayi uygun buldum.
Mufessir sdyle
der;
Ilim adamlan Dabbetu'1-Ard hakkinda
ges.itli yonlerden konus,-mus.lardir. Bu yonlerden birisi: Bu hayvanin
yapisinin mikdan hakkin-dadir. Bit hadise gore uzunlugu altmis. ziradir. Basmin
bulutlara deg-digi rivayet olunmugtur. Ebu Hiireyre (Radiyallahu anh)'-den
rivayet edilen bir hadise gore iki boynuzunun arasi bir f ersah ka-dardir.
Ikinci ydn: Onun yaratili§ gekline dairdir.
Dort ayakli, derisinin tuy ve kzlla kaph ve iki kanath oldugu rivayet
olunmu§tur. 1 b n - i C u r e y c' den yapilan rivayete gore ba§i; 5kii7
ba§ina, gozu: do-muz goziine, kulagi; fil kulagma, boynuzu; deve boynuzunat
gdgsu: arslan g6gsiine, rengi; pars rengine, bogurii; inek bogiirune, kuyrugu;
kog kuyruguna ve ayagi; deve ayagina benzer-
yon: Onun yerden giia^i hakkindadir. A 1 i (Radiyallahu
anh) 'den rivayete gSre yerden gikigi iig gun surer. E 1 - H a -s a n' den de boyle bir rivayet vardir.
Ddrduncusii: Onun gikacagi yer ile
ilgilidir. Bir rivayete gore
Mescid-i Haram' dan gikacak. Diger bir rivayete gore S a f a tepesinden gikacak ve Arapga konu§acaktir.
fie^incisi:
Kag defa gikacagi hakkindadir. Bir rivayete gore, tic defa gikacaktir. Once
Yemen'de gikacak ve bir sure sonra giz-lenecek. Sonra B a d i y e' de gikacak
ve uzun bir sure gizlenecek. Sonracemaat Mescid-i Haram'da iken Hacer-i Es-v e
d ko§esinin hizasindan ve Mahzum ogullan binasuun kar gisindaki yerden gikacak.
Cemaatin bir kismi kagacak, diger bir 3os-mi duracaktir.
Mufess>x Razi yukardaki sozleri
naklettikten sonra: Bihnis ol ki Kur'an-i Kerim'de yukarda anlatilan
hususlardan herhangi bV risine delalet eden bir §ey yoktur Bu hususlarla ilgili
olarak Resulul-lah (Saljallahu Aleyhi ve Sellem) tarafindan buyuruldugu sabit
olan sahih hadis varsa kabul edilir. Aksi takdirde bu sdzlere iltifat edil-mez,
der.[108]
4068) "... Ebfi
Hiireyre (Radtyalldhu ankyden; §6yle demigtir:
Ben,
ResOIuUah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den 9a buyururken i§ittim:
•Giines battigi yerden dogmadikca kiyamet
kopmayacaktir. O (battagi yerden) dogup da insanlar onu gSrunce yer yuzunde
olan (turn) insanlar Iman edecektir. iste o zaman, daha Once Iman etmlf olmayan
nig bir kimseye (o gunku) imaninin fayda vermeyecejrf s»-mandir.*'*
4069) "... Abdullah
bin Amr (bin el-As) (RadtyalldhU anhufii&ydaa rivayet edUdigine gore;
Resfflullah (Sallallahu Aleyhi ve SeUtm) goyle buyurdu, demigtir:
Kiyamet alametlerinden ilk meydana gelecek
olam gunesin battigi yerden dogmas ve Dabbe'nin kusluk vaktlnde insanlara
(yerden) cikmasidir.
(Ebu Zur'a demistir ki:) Abdullah (bin Amr
bin el-As) : Arbk bu iki alametten hangisi dlgerinden Once cikarsa digeri ona
yakindir, dedi.
(Ebu Zur'a demistir ki:) Abdullah (bin Amr
bin el-As) : Ben (bu iki alametten) ilk cikacak olan alametin ancak gunesin
battigi yerden Cikmasi oldugunu saninm, dedi."
4070) "...
Safv&n bin Assal (Radtyalldhii o«A)'den rivSyet edildigine gore;
Resulullah (Saliallahu Aleyhi ve Sellem) §6yle buyurdu, demi§tir:
§uphesiz, gunesin battigi yer tarafinda
yetmi$ yilhk mesafe genis.-liginde acumi$ (durumda) bir kapi vardir. Giines o
kapi tarafindan doguncaya kadar o kapi tevbe (nin kabulii) icin daima acik
olacaktir. Gunes o kapi tarafindan dogunca, daha dnce iman etmis olmayan veya
imaninda bir hayir kazanmi§ olmayan hie bir kimseye (o gunkii) imam fayda
vermeyecektir."[109]
Bu babin ilk hadisi; Buhari, Muslim, Ebu
Davud ve Nesai tarafindan da rivayet edilmigtir. Ikinci hadis; Muslim ve Ebu
Davud tarafindan da rivayet edilmi§tir. Oguncu hadisin ba§kaca kim tarafindan rivayet
edildigine bakilmalidir.
Ilk ve son hadisler gune§in battigi yerden
dogmasiyle tevbe kapi-sinin kapanacagina ve ondan soo^a iman etmenin veya
isyankar kis,inin tevbe etmesinin hig bir fayda saglamayacagina delalet eder. Gunes battigi yerden dogunca tevbenin de kabul
olunmayacagi hususu muellifimizin birinci hadisinde belirtilmemis. ise de
Muslim ve Ebu Davud1 un rivayetlerinde oldugu gibi bazi rivayetlerde
belirtildiginden dolayi bu hiikmun ilk hadisten de giktigim ifade ettim. Zaten
bu iki hadisin sonunda, E n' a m suresinin 158. ayetine 15a-ret buyurulmustur.
Ayet-i Kerime'nin konuya iliskin Nazm-i Celil'i ve meali §6yledir:
"...
Rabbinin (kiyamet) alametlerinden biri geldigi gun daha Once iman etmis.
olmayan veya imaninda bir hayir Viyfmy olmayan kii) i bi fyda
ermece iman etmis. olmayan veya im
hie
bir kimseye (o gunkii) imam bir fayda vermeyecektir..." (15»)
Bu hadisler ve benzeri hadisler raezkur
ayette i^aret buyorulsa alametin gunesin battigi yerden dogmasi alameti
olduguna dei&l«t ederler.
Bu ayet ile ilgili geni§ bilgi igin tefsir
kitablanna mur4ca«t «dilmelidir.
Gune§in battigi yerden dogmasi gibi kiyamet
alametlerine d&ir hadisler, fikihgi, hadisgi ve kelamci olan Ehl-i Sunnet
mez-hebine mensup turn alimlerce zahiri manalanyla kabul edilmig ve ba§ka
turlii yorumlanmami§tir.
Ikinci hadise g6re gorulecek ilk kiyamet
alametleri; gunesin battigi yerden dogmasi ve Dabbetu'I-Ard'in yerden
cikmasidir. Bu iki alametin arasinda uzun bir zaman olmayacaktir. Bilindigi
gibi Dec-c&l'm meydana cikmasi, 1 s a (Aleyhisselam)'in inmesi gibi
ala-metler de vardir. 1 s a (Aleyhisselam) gokten indigi zaman Islami-yet
geli§ecek ve kafirler de musliimanligi kabul etmek suretiyle din birligi
saglanmi§ olacaktir. Bu itibarla eger gunesin battigi yerden dogmasi alameti
Deccal ve Isa (Aleyhisselam)'m zamanla-nndan once vuku bulursa, Isa
(Aleyhisselam) doneminde kafir-lerin iman etmesi kendilerine bir yarar
saglamiyacak ve dolayisiyle din birligi de olmayacaktir. Bu nedenle bazi Him adamlan bu hadisi sdyle
yorumlami^lardir:
Kiyamet alametlerinin bir kismi kiyamet gununun
yakla^tigma delalet eder. Diger
bir kismi da kiyametin kopucagina ve varhgma delalet eder. Deccil'in
gikmasi ve 1 s & (AlayhisMlam)'m inmesi
birinci kisun alametlerdendir. Giinegin
battigi yerden dogmasi gibi alametler de ikinci kisun alametlerdendir. §u halde
gune§in battigi yerden dogmasi ikinci kisim alametlerin ilkidir. Avnu'l-Mabud
yazanmn beyanina gore Beyhaki bu yorumlan nakletmigtir.
E 1 - A 1 k a
m 1' nin naklen beyanina gore lbn-i Kesir de §6yle yorum yapmis. tir:
Bu hadisten maksad insanlann ah§kin
olraadigi ilk alamet gune-§in batidan dogmasi veya Dabbetu'l-Ard'm gikmasidir.
Deccal, I s a (Aleyhisselam) ve Y e' c u c ile M e' c u c ise be§er ol-malari
itibariyle insanlann ah§kin oldugu ve acaib kargilamadigi alametlerdendir. Bu
alametler daha once meydana gelecektir. Dabbetii'I-Ard'in acaib ve garib bir
mahluk olarak meydana cikmasi, hayvan oldugu halde insanlarla konus.masi,
onlara iman veya kufur alame-tini takmasi, nisanlamasi, olagan disi olaylardir.
Bu, yer yiizunde meydana gelecek acaib alametlerin ilkidir. Giinesjui adeti
hilafina battigi yerden dogmasi olayi da gokte meydana gelecek ac4ib
alametlerin ilkidir.[110]
4071) "...
Huzeyfe (bin el-Yeman) (Radtyallahii anhiim&)'dan riy
edildigine gore; ResQluIlah (Sallallahii Aleyhi ve Sellem) §5yle buyurdu,
de-mi§tir:
Deccal, sol gdzu sakattir, sagi ?oktur.
Beraberinde bir cennet ve bir cehennem vardir. Onun cehenneml bir cennet, cennett de bir
ce-hennemdir."[111]
Bu hadisi Muslim
de rivayet etmi^tir. Bu hadlse gdre Dec-c&l'an sol gdzu sakattir. Buhari
ve Muslim'in rivayet ettikleri 1 b n - i O m e
r (Radiyallahii anhuma) 'nin bir hadisin-de ise D e c c a T m sag gSzunun sakat
oldugu belirtilmektedir. Her iki §ekilde ba§ka hadisler de mevcuttur. ibn-i
Abdilber; Buhari ile Muslim* in ittif akla rivayet ettikleri ibn-i 0 m e r
(Radiyallahu anhuma)'run hadisini tercih ederek bunun daha kuvvetli oldugunu beyan
etmi^tir. Fakat Tuhfe'de belirtildigi gibi Kadi Iyaz rivayetler arasinda
goriilen zahiri ihtilafi §6yle gidermi§tir: AVer: Kusurlu ve ayibli olan §ey
demektir. Avra da bunun miiennesidir. ibn-i Omer (Radiyallahii anhuma)'nm
ha-disinde D e c c a 1' m sag gozuniin sakat oldugu, yani kor oldugu
belirtilmigtir.
Tafie: Gorejnez duruma gelmi§ olan goz
demektir.
Tafiye-. Di$an gikmi§ vaziyette olup biraz
goren goz demektir. Gozun di§anya fnrlami§ gibi goriinumii ve az gormesi de goz
igin bir kusur ve ayip s«yibr. Huzeyfe (Radiyallahu anh) 'm hadisin-den maksad
D e c c a 1' in sol gdzuntin boyle oldugunu ifade et-mektir. Qunkii boyle goze de AVer denilir.
Nevevl, Kadi lyaz'in bu yorumunun giizel
oldugunu beyan ederek tasvib etmi§tir.
4072) "... Ebft
Bekr-i Siddik (Radtyalldhu anh)'den; §6yle demigtir: Resulullah (Sallallahii
Aleyhi ve Sellem), bize Deccal'm doguda Hurasan denilen bir yerden (lkacagim
kendisine yuzleri deri lie kap-lanmis kalkanlar gibi (yuvarlak, geni§,
elmaciklan yuksek) kavim-lerin tabi olacaguu beyan buyurdu."[112]
Bu hadisi;
Tirmizi, Ahmed ve
Hakim de rivayet etmiglerdir.
Mecann i Micenn'in coguludur, kalkanlar
demektir. Mutarraka ve Mutraka: Dis yuzii deri ile kaplanmis kalkan demektir.
Tirakt Kalkanin buyiiklugune gdre kesilip
dis yiizune yapistin-lan deri demektir.
H u r a s a n' dan cikacak D e c c a 1' a
uyup ona iltihak ede-cek kavimlerin yuzleri bu nevi kalkanlara benzetilmistir.
Tuhfe ya-zan bu benzetmenin izahi bolumunde: Yani o kavimlerin yuzleri ge-nis
ve elmaciklan yuksektir. Maveraiinnehir halkimn yiiz-leri genellikle boyledir,
demistir.
4073) "...
El-Mugire bin §ulbe (Radtyalldhu a*A)'den; §oyle demigtir:
Hie bir
kimse Peygamber (Sallallahii Aleyhi ve Sellem)'e Deccal hakkinda benden daha
fazla soru sormadi. (Ravi Ibn-i Niimeyr ken-di rivayetinde "daha fazla
soru" ifadesi yerine: "Benim sorularun-dan daha getin soru"
dedi). Bunun uzerine Resul-i Ekrem (Sallallahii Aleyhi ve Sellem) bana:
-Deccal hakkinda ne soracaksin?* buyurdu.
Ben:
Onlar (yani halk veya Ehl-i Kitab) diyorlar
ki t §uphesiz yiyecek
ve icecek (maddeleri) yalniz Deccal'ui
beraberinde bulunur, dedim.
O, buyurdu Id:
•Deccal, Allah
nezdinde su (anlattigi)ndan ehvendir.-"[113]
Bu hadisi Muslim
de rivayet etmistir, B u h a r i de buna yakin cumleler ile rivayet etmistir.
Hadtsteki:
"Deccal, Allah nezdinde $u
(anlattigi)ndan ehvendir" ciimlesini Kadi I y a z sfiyit cciklamistir:
Yani Deccal, Allah tara-findan kendisine verilmis olan olaganustii gugle
mii'minleri sapitma-dan ve inananlarin kalblerine §uphe sokmaktan acizdir,
onemsizdir. D e c c a 1' in
hareketleri bilaiis mu'minlerin iman giiciinu arttinr. (Qunkii D e c c & 1'
in olaganustti seyler gosterecegi onceden mii'-minlere bildirilmistir. O,
kordur. Kendi korliigunu bile gideremez iken nasil Allah olabilir. Diger taraf
tan gelecek hadislerde beyan bu-yuruldugu gibi oldiirup diriltecegi mu'mine ■■ Artik bana iman etme-lisin deyince o mu'min: Sen Deccal'
sin. §imdi senin hakkinda daha suurlu hale geldim, diyecek ve Deccal tekrar onu
oldur-mek istiyecek ise de buna gucii yetmeyecktir.)
S i n d i de bu ciimleyi soyle
yorumlamistir: Yani Deccal turn yiyecekleri ve icecekleri tekelinde tutmaya
muktedir olamaya-caktir, bundan aciz kalacaktir.
4074) "... Fatima
bint-i Kays (Radtyalldhu anha)'dan; §oyle dcmi$tir:
Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sell em) bir gun (mescid'de) na-maz Joldi ve (namazdan
sonra) minbere gikti. Ondan 5nce Cuma gu-nu haric hi$ minbere cikmazdi. Bu
itibarla O'nun minbere cdunasi cemaate setin geldi (telaga sebeb oldu). Arbk
kimisi ayakta, kimisi oturuyor idi. O, oturun dlye cemaate eliyle isaret ederek
gdyle bu-yurdut
Vallahi size menfaat saglayici ne (ganimet
mah gibi) bir ragbet igin ne de (du§mana karsi tedbir almayi gerektiren) bir
korku nede-niyle burada (sizi toplayip) oturdum. Velakin Temlm-i Dari yanima
geldi ve bana oyle bir haber verdi kl o haber sevincten ve g5z ay-dinligindan
dolayi benim dgle zamanindaki uykuma mani oldu. Ben de peygamberinizin
sevincini sizln uzerinize yaymayi sevdim. Bilmi$ oiunuz ki: Temim-i Dari'nin
bir amcasi oglu bana $u haberi ilettii (Onlar bir vapurla denize agilnu§ iken)
ruzgar onlan tanunadiklan bir adaya siginmaya zorlanu§. Onlar da vapurun
kayiklanna binerek adaya 9ikmi§lar. Derken kirpikleri gok yogun (veya gok
uzun), siyah bir $ey (hayvan) He karguagmi^lar ve ona =
Sen nesin?
demi§ler. O:
Ben, Cessase'yim,
demi§. Onlar i
Bize (bir §eyler)
anlat, demisjer. Cessase:
Ben ne size bir
haber verecek, ne de size (bir sey) soracak du-rumdayim. Velakin §u binayi
gorduniiz. Oraya gidiniz. Qiinku o bina-da sizin ona haber vermenize ve size
haber vermeye gok istiyakh bir adam vardir, demis. Bunun iizerine onlar binaya
vanp adanun yani-na girmisler. Orada siddetli bir $ekilde sikica baglanmis,
Ozuntflsu-nu agiga vuran ve halinden cok sikayetgi, yas.li bir adamla
karsilas-mislar. Adam onlara:
Siz neredensiniz?
diye sormu$. Onlar •. Sam'dan, demisler. Adam: Arablar ne yaptilar? diye
sormu$. Onlar:
Biz Araplardan
bir gurubuz. Sen neyi
soruyorsun? demisler. Adam, i
tcuiizde cdcan o adam (yani Peygamber) ne
yapb? diye vonno^, Onlar:
(O Peygamber)
hayir isledi. Bir kavimle mUcadele etti ve nettee-de Allah O'nu o kavme galib
kildi. Bugfin Arablann ist
derll toplu-dur. Hepsinin ilah'i birdir, dinleri birdir, demisler. Adam t
Zugar pinan ne
yapti? diye sormus. Onlar:
Hayirh bir
pinardir. Halk o pinar suyu lie ekinlerini sular, ara-zileri i^in ondan su
cikanrlar, demisler. Adam t
Amman ve Beysan arasmdaki hurma bahgeleri
ne yapti? diye sormus. Onlar
i
Her yil
meyvesini verir, demisler. Adam:
Taberiyye gdlu ne
yapti? diye sormus. Onlar:
Suyun goklugundan
dolayi gol sahillerine tasiyor, demisler. Ravi demistir ki: Adam bu haberler
iizerine uc defa seslice derinden nefes alarak inledikten sonra:
Eger su (baglanmis oldugum) bagdan
kurtulursam bu iki aya-gimla basnuyacagun bir yer biraknuyacagun, Ancak Teybe
(yani Me-d3ne-i Munewere) hari?. Qunku Taybe'ye (girebilmek igin) bana Wq bir
yol yoktur (oraya giremem), dedi.
Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
(Deccal ile ilgili bu haberi naklettikten sonra) :
Benim sevincim buraya kadardir. iste bu
belde Taybe'dir. Nefsim kudret elinde olan (Allah) a yemin ederim ki: Medine'de
bulunan dar ve genis her yolun basinda ve her duzluk ve dafein basinda
tayftmete dek kihcim pekerek bekleyen birer melek bulunur, buyurdu."[114]
Bu hadlsi; Muslim, Tirmizi ve Ebu D a v u d
da rivayet etmislerdir. Tirmizi ve Ebu Davud'un rivayet ettikleri metinler
nisbeten kisadir. M u s 1 i m'
in rivayetinde so-zii edilen adamin Deccal oldugu Resul-i Ekrem (Aleyhi's-salatu
ve's-selam) tarafindan belirtilmistir. Yani Temim-i Dari1-nin anlattigi haber
ile bu konuda daha once Resul-i Ekrem (Aleyhi's-salatu ve's-selam) tarafindan
beyan buyurulan haber arasinda tarn bir mutabakat oldugu, O'nun tarafindan
ifade buyurulmustur.
Tirmizi1 nin rivayetinde adam Deccal oldugunu
bil-dirmis, Ebu Davud'un rivayetinde de Mesih oldugunu belirt-mistir.
Muslim ve Ebu Davud'un rivayetlerinde F a
11 -ma bint-i Kays (Radiyallahu anha) Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
'in Deccal'm dogu tarafindan cikacagini bil-dirdigine dair bolum de mevcuttur.
Bu hadiste gecen bazi kelimeleri
aciklayalim:
Kaylule i Ogle uykusu veya istirahatidir.
Kavarib: Kaarib'in goguludur. Kaarib; kayik - sandal demektir. Vapurla denize
acilanlar, beraberlerinde kayik - sandal lar bulundu-rurlar ki ihtiyac halinde
onlardan istifade etsinler.
Ehdeb: Kirpikleri giir ve cok olan veya
kirpikleri uzun olan kim-se demektir.
Cessase: Casusluk
eden disi demektir. Adada gorulen hayvana bu ismin verilmesi sebebi bir kavle
gore Deccal icin haber top-lamaya cahsmasidir. M u s 1 i m' in rivayetinde adaya gidenlere "Cok
kilh bir dabbe— hay-van —rastladi. Onlar bunun kihiun (oklu-gundan onunii
ardindan ayiramadilar" denilmektedir. Bu rivayete gore Cessase, bir
hayvandir. Nevevi: Abdullah bin A m r bin el-As (Radiyallahu anhiim) 'den
rivayet edildigine gore Cessase Kur'an-i Kerim'de sozu edilen
Dabbetu'l-Ard'dir, demis-tir. DabbettU'1-Ard ile ilgili gerekli bilgi bu
kitabin 31. babinda gecti.
Deyrt Kilise ve
manastir manasinadir. Fakat Avnii'l-Mabud ya-zannin beyanina gore burada bina
ve mesken manasi kasdedilmistir.
ZGgar:
§ a m' in kible tarafinda bir
sehrin ismidir. Ayn-i Zfl-gar da orada bulunan bir pinardir.
Beysan i S u r i y e ' de bir sehrin ismidir. Taybe i Medlne-i
Miinevvere1 nin adidir. Diger bir adi da Tabe'dir.
Deccal, Zugar pinan. Amman ile Beysan
ara-sindaki hurma bahceleri ve Taberiyye golimun durumlanni sormugtur. Bu
sorulara verilen cevab karsisinda Deccal'm s6y-ledigi sozler muellifimizin
rivayetinde yoktur. M ii s 1 i m' in ri-vayetine gore bu cevablar verilince
Deccal, Beysan hurma-hginin meyve vermemesi ve Taberiyye golunun suyunun
ta-mamen gekilme ve tukenme zamammn yaklastigmi soylemigtir.
Resul-i Ekrem (Aleyhi's-salatii ve's-selam)
"in Deccal ile ilgili bu habere sevinmesinin sebebi hadiste belirtildigi
gibi; Medi-ne-i Miinevvere1 nin Deccal'm serrinden korunmasi-nin Deccal
tarafindan da itiraf edilmesidir. Yoksa zaten bu mu-barek belde'nin kiyamete
dek Allah tarafindan korunacagim Pey-gamber (Aleyhi's-salatu ve's-selam)
biliyordu ve bu durumu sahA-bilere bildirmi§ti. Temim-i Dari ve yakmlannin
anlattifti haber de O'nu sevindirmi^tir.
f.^
Nevevi: Bu hadis,
Temim-i Dari' nin faziletine delalet eder. Aynca; ustun
asttan, tabi olunan zatin kendisine olan kimseden rivayette bulunmasinin
mesruluguna da delalet eder, demi§tir.
Temim-i Dari (Radiyallahu anh) 'in hal
tercemesi 760. ha-disin izahi bolumiinde gecti.
Su noktayi da
belirteyim:
Muellifimizin rivayetine g6re Deccal ile
ilgili haberi Resul-i Ekrem (Aleyhi's-salatu ve's-selam) 'e arz eden zat
Temim-i Da-r I' dir. Ancak buna ait cumleleri takip eden bir cumlede T e -mlm-i
Dari' nin bir amcasi oglu bu haberi arz ettigi ifade edil-mektedir. Muhtemelen
Temim-i Dari ile amcasi oglu bu haberi birlikte arz etmislerdir. $6yle de
olabilir: Temim-i Dari (Radiyallahu anh) bu haberi amcasi oglundan naklen
bildirmistir.
M ii s 1 i m' in bir rivayetine gore bu
haberi Peygamber (Aleyhi's-salatu ve's-selam) 'e arz eden Temim-i Dari (Radiyallahu
anh) 'dir ve o bizzat bu yolculukta bulunmugtur. M ii s 1 i m ' in diger bir
rivayetinde ise "Temim-i Dari' nin amcasi ogulla-n deniz seyahatinda
bulunmuslar..." ifadesi kullamlmi§tir. M u s -1 i m' in bir baska rivayetinde "Temim-i Dari, kendi kavminden bir gurubun deniz seyahatinde
bulunduklanm Peygamber (Aleyhi's-salatu ve's-selam) 'e arz ederek bu olayi
anlattigi" bigimin-dedir.
Bu rivayetler olayin Temim-i Dari
(Radiyallahii anh) tarafindan Peygamber (Aleyhi's-salatu ve's-selam)'e arz
edildigine delalet eder.
Fatima bint-i Kays (Radiyallahii anha) 'nin
hal ter-cemesi 1789. hadisin izahi boliimunde gegti.
4075) "... Nevvas
bin Sem'an el-Kilabi (RadtyaUdhu anhyden; §oyle de-mi§tir:
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
bir sabah Deccal'dan soz etti de onun hakkinda algaltma ve yiikseltme yapti,
hatta biz onu (Medine-i Munevvere'nin) hurma bahgelerinin kenannda sandik.
Sonra ak§amleyin Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yani-na vardigimiz
zaman bizde meydana gelen o tela§i anladi ve:
Haliniz nedir,
(tela^hsiniz)? diye sordu. Biz de:
Ya Resulallahl Sabahleyin Deccal'den sfiz
ettin ve onun hakkinda oyle alcaltma ve yiikseltme yaptm ki biz onu hurma
bahcesinin kenannda sandik, dedik. Bunun
uzerine O:
Deccal'dan baskasi sizin icin beni daha 90k
endiselendiricidir: CCiinku) ben iginizde iken c.ikarsa sizin oniinuzde onu ben
yenerim, defederim ve §ayet ben icinizde degil iken cikarsa herkes kendi
nef-sini savunarak onu yenmeye cahsir. Allah da her miisluman hakkm-da benim halifemdir (koruyucu ve yardimcidir).
Deccal cok kivircik sach bir
genctir. Gozu yerinde duruyor
(fakat sakattir). Ben onu Ab-du'1-Uzza bin Katan'a benzetir gibiyim. Sizden kim
onu gorurse, aley-hinde Kehf suresinin ilk ayetlerini okusun (ki fitnesinden
emin ol-sun). O, §am ile Irak arasinda bir yoldan cikacak ve sagda solda hiz-la
fesad, bozgunculuk cikaracaktir. Ey AHah'in kullart (dinde) sebat ediniz,
buyurdu. Biz:
Ya Resulallah!
Onun yeryiizunde kalma surest ne kadardir? di-ye sorduk. O:
Kirk gundiir.
Bir giin bir yil gibi. Bir gun bir ay gibi. Bir gun bir Cuma (yani bir hafta)
gibi- Diger gunleri sizin giinleriniz gibidir, buyurdu. BiZ:
Ya Resulallah!
Peki bir yil gibi olan giinde bize bir guniin nama-zi kafi gelecek (mi)? dedik.
O:
(Hayir!) Her
giinduk namazlar) icin normal bir giin mi kt a run hesaplayiniz, buyurdu. Nevvas demistir ki: Biz:
Deccal'in yeryiizunde siir'ati ne kadardir?
dedik. O: Arkasindan riizgar esen bulut gibidir, buyurdu ve (buyruguna devamla)
Deccal bir kavmin yanina vararak onlan (kendisini ilah olarak kabul etmeye)
davet edecek. Onlar da davetine
icabet ederek ona inanacaklar. Bunun uzerine Deccal buluta yagmur yagdirmasnu
emredecek ve bulut da yagmur yagdiracaktir. Yere bjtki vermesini em-redecek.
Yer de bitki bitirecek ve o kavmin deve siirusu (ile diger sa-gim hayvanlan)
aksamleyin horgiicleri alabildigine uzamig (yani c,ok semiz), memeleri (siitun
bollugundan) son derece gelisip sarkmis ve bogiirleri tamamen dolup ^ismis
olarak (mer'adan) yanlanna done-cektir. Deccal daha sonra baska bir kavmin
yanina vararak onlan da davet edecek. Fakat o kavim onun soziinii redd edecek. O da on-lann yanindan ayrihp gidecek. Fakat o kavmin
basin a kitlik felake-ti gelecek ve ellerinde (mal olarak) hie bir §ey
kalmayacaktir. Sonra Deccal bir harabeye ugrayacak ve ona: Definelerini cikar,
diye ses-lenip oradan aynlacak. Harabenin defineleri de bal anlannin an beyini
izledikleri gibi hemen arkasina d use cektir. Sonra Deccal, gayet gene bir
adanu (kendisine inanmaya) davet edecek de (geng daveti-ni reddedince Deccal
ofkesinden) onu kihcla vurup ikiye bolecek, her parcayi bir okun ula§abilecegi
hedef mesafesine firlatacak (yani iki parga arasmdaki mesafe bir okun atildigi
yer ile varabilecegi hedef mesafesi kadar olacak). Sonra o genci cagiracak. Gene dirilip parlak yuzlii ve
gulerek ona yonelecek {yani onunla alay ederek: Senin sa-pikligm hakkinda su
anda daha bilincliyim, demek isteyecektir ve Deccal bir daha o gence
dokunamayacaktir). Deccal ile halk bu hal-de iken aniden Allah isa
(Aleyhisselam)'1 gonderecektir. isa (Aley-hisselam), Dimesk'in dogusundaki
beyaz minare yanina boyali bir ta-kim elbise icinde, ellerini iki melegin
kanatlan uzerine koymus. olarak inecektir. Basmi tonline) egdigi zaman basi
(ter) damlatir ve ba-sinx havaya kaldirdigi zaman iri inciler gibi (yapilan)
goimus tanecik-leritne benzeyen berrak ter tanecikleri) ba$indan asagiya dogru
yu-varlanacaktir. Onun nefesinin kokusunu duyan hie bir kafirin dime-mesi
miimkun degildir. Onun nefesi de goziiniin gorebildigi mesafe^ ye ulasacaktir.
isa (Aleyhisselam) gidip Deccal'a nihayet LOd kapul yanmda yetisecek ve onu
oldiirecektir. Sonra Allah'm peygamberl isa (Aleyhisselam), Allah'm
(Deccal'den) korumus oldugu bir kavmin yanina varacak ve yuzlerini meshedecek
(yani elini teberruken yiizlerine siirecek veya onlan korku ve sikintidan
kurtaracak) ve on-lara cennetteki derecelerini anlatacaktir. Onlar bu halde iken aniden Allah, Isa'ya:
Ya isa! Ben oyle bir takim kullanmi
cikardim ki onlarla sava?-maya hig bir kimsenin gucu yetmez. Sen de kullanmi
Tur'a gdturup orada toplu halde onlan koru, diye vahiy indirecek ve Allah,
Ye'cuc ve Me'cuc'u gonderecektir. Bunlar Allah'in buyurdugu gibi her tepe-den
hizla sizacaklardir. Bu suretli onculeri Taberiyye goltine ugrayacak ve
icindeki suyu icecekler (suyu tiiketecekler). Sonra geride olan-lan (O gole)
ugrayacaklar ve: Bu golde muhakkak bir kere su vanb, diyecekler. Allah'm
peygamberl isa ve arkadaslan da (Tur daginda) mahsur kalacaklar. Hatta onlardan
birine bir 6kuz kellesi sizden bi-rinize bugiinku yuz altindan daha makbul
olacaktir. Sonra Allah'm peygamberi isa (Aleyhisselam) ve arkadaslan Allah'a
niyaz edecek-Ier. Allah da Ye'cuc ve Me'cuc uzerine boyunlanna musallat olacak
deve kurdu gdnderecek. Ve boylece Ye'cuc ve Me'cuc bir kisinin 91-mesi gibi bir
arada blniiis olacak lar. Allah'm nebisi isa ve arkada?-lan da (Tur dagindan)
inecekler de yeryuzunde onlann la§e^ pifr ka* kusu ve kanlan ile dolmadik bir
kanslik yer bulamayacaklar. But nun uzerine isa (Aleyhisselam) ve arkadaslsn
(yer yuziinun bunlardan temizlenmesi icin) Allah Subhanehu'ya niyaz edecekler.
Allah da boyunlan buht (cinsi) develerinin boyunlanna benzeyen bir ta-kun
kuslan Iaseler iizerine gonderecek ve kuslar la§eleri tasiyarak Allah'in
diledigi yere atacaklar. Sonra Allah onlara oyle bir yagmur gonderecek ki ne
bir kerpic bina ne de bir cadir (hicbir seyi) o yag-murdan sakhyamiyacak
(koruyamiyacak), yagmur boylece her ta-rafi yikayip ayna gibi parlatacaktu*.
Sonra yere: Oriinunu bitir, be-reketini de geri getir, denilecektir. i§te o gun
cemaat nardan yiye-cekler. O nar (tanesi) onlan doyuracak ve onlar onun kabugu
altui-da golgeleneceklerdir. Allah siite de oyle bereket verecek ki yeni do-gum
yapnus. deve kalabahk cemaate yetecek, yeni dogum yapmis inek bir kabileye
yetecek ve yeni dogurmus koyun - keci akrabalardan olusan cemaate yetecektir.
Sonra onlar bu halde iken Allah onlara giizel bir riizgar gonderecek, o riizgar
onlan koltuk altlanndan ya-kalayarak, musluman olan herkesin ruhunu alacaktir.
Diger insan-lar e§eklerin alenen ciftlestigi gibi herkesin gozu oniinde cinsel
ili§-kilerde bulunup duracaklar. iste kiyamet bunlann ba$ina kopacaktir,
buyurdu."[115]
Bu hadisi; Muslim, Tirmizi ve Ahmed de
rivayet etmislerdir. E b u Davud da
bunu kisa bir metin halinde rivayet etmistir.
Hadisin bazi kelime ve ciimlelerini
aciklayahm:
Hadisin "Onun hakkinda alcaltma ve
yukseltme yapti" cumlesi iki sekilde yorumlanmi§tir:
Birincisi: Yani Peygamber (Aleyhi*s-salatii
ve's-selam) D e c -c a 1' i hem algaltti, kugiimsedi. Hem de ytikseltti,
fitnesini biiyiitta. D e c c a 1' i kuciimsemesi §u yondedir: D e c c a 1' m
gozu sa-kattir. Kendi gozuniin
sakathgmi gidermekten aciz-bir insandir. Elin-deki olagan ustiin §eylerlet
gergek bir muslumam sapitmadan acizdir. Bir adamdan ba§ka kimseyi oldiiremez ve
oldiirup diriltecegi adam onu giddetle reddedecegi halde ona bir daha
dokunamiyacaktir. Ne-tice
itibariyle de I s a (Aleyhi's-salatu ve's-selam) tarafindan oldu-rulecektir. D
e c c a 1' i buyiitmek, yani fitnesinin buyuklugii de §6yledir: Allah onun
eline olagan iistu bir takim seyler verecektir. Bu seylerin bir kismi hadiste gegti. Fitnesinin ve
tehlikesinin biiyuk-lugii nedeniyle her peygamber kendi ummetini onun
tehlikesine kar-si uyannigtir.
Ikinci yorum §ekli soyledir: Peygamber
(Aleyhi's-salatu ve's-selam) , D e c c a 1' den bah seder ken kah sesini
algaltti, kah sesini yiikseltti. Boyle yapmasinin sebebi de sudur: Bir hayli
konu§up yo-rulunca dinlenmek icin sesini algaltiyordu. Sonra anlattiklanm cemaate
duyurmak icin sesini yukseltiyordu.
Katat: Saci cok kivircik olan demektir.
Deccal'in benzetildigi Abdii'1-Uzza bin
Katan, merhum T i y b i' nin beyan ettigi bir kavle gore bir yahudidir. Fakat el-Kari: Agik olan ihtimal, onun musriklerden
olmasi-dir. Ciinkii U z z a bir
putun ismidir. Ismi de U z z a' ya izafe-ten verilmistir. Bu herifin H u z a a
kabilesinden olup cahiliyet dev-rinde oldugune dair bazi hasiyelerdeki kayit da
bu ihtimali te'yid eder.
Deccal'm devrine yetisen musliimanlara K e
h f suresi-nin ba§ kismimn okunmasi tavsiye edilerek bazi rivayetlerde: *Cun-ku
bu, sizin icin bir guvencedir» buyurulmus.tur. K e h f suresint?! ba§ kisminda
zalim Dakyanos'un serrinden K e h f - magara ehlinin korundugu beyan
buyurulmu§tur. K e h f ehli nasil o bfl-yiik fitneden korundu ise bu surenin
ba§ kisnnni okuyan musluman-lar da Allah'in izniyle Deccal'in §errinden ve
fitnesinden ko-runmu§ olurlar.
Hadiste Deccal'm birinci gununiin bir yil
gibi, ikinci gu-nuniin bir ay gibi ve iiciincu giinuniin bir hafta gibi
olacagi, diger giinlerinin normal giinler gibi olacagi beyan buyurulmus.tur. N
e -v e v t: Alimler bu hadisi zahiri manasi iizerine birakarak ba§ka tiirlii
yorumlamami§lardir. O iXg giin hadiste beyan buyuruldugu gibi uzun olacaktir.
«Diger gilnleri sizin gunleriniz gibi olacaktu> buy-rugu buna delalet eder,
demi§tir.
Hadisin bundan sonraki bolumunde Deccal'in
bir yil gibi uzun giinunde bir gunluk namazm yeterli sayilamiyacagi beyan
bu-yurularak o uzun guniin normal bir gunluk bolumu bir gun hesap-lanarak ona
gore bes. vakit namazin kihnmasinin farz oldugu bildi-rilmi§tir. Yani normal
bir giinde fecir ile ogle vakti arasi kag saat ise, ogle vakti ona gore
hesaplanacak. Ogle vakti ile ikindi vakti ara-sindaki sure ne ise ikindi vakti
de buna gore hesaplanacak ve diger vakitler ile ertesi gunun namazlan da buna
gore yapilacak zaman-lamaya gore eda edilecektir. Deccal'in bir ay ve bir hafta
ka-dar uzun olan iki gununde de aym takdir yapilacaktir.
Nevevl'nin beyaninagdre Kadi Iyaz ve baska
alimler : Bu hukum o gune mahsustur. §er-i §erif sahibi bu hukmu koymu§tur. Eger bu hadis olmasaydi ve biz kendi
ictihadunizla ba§ba§a birakilmis. olsaydik biz o bir yd kadar uzun olan giinde
diger gunler gibi belirli vakitlerinde bes, namazla yetinecektik, demi§lerdir.
Hadisteki "Gays" kelimesinin asil
in&nasi yagmur olup burada bulut manasi kasdedilmi§tir. "Sema" da burada gok degil, bulut ma-nasinadir.
Yeasib: Ya'sub*un
coguludur. Ya'sub bal anlannm lideri duru-mundaki an beyidir.
Garad: Hedef
demektir. Deccal, oldurecegi muslumam iki parca edip parcalan bir ok mesafesi
kadar biribirinden uzakla§tir-makla onu cidden dldiirdiigunu ispatlamak ister.
I s a (Aleyhisselam) 'm yanina inecegi beyaz
minare ile ilgili ola-rak Tuhfe yazan §6yle der: Nevevi: Bu minare Dimegk'in,
yani § a m' m dogusunda bu giin mevcuttur, demi§tir. E 1 - H a -fiz, Ibn-i
Kesir, demi? ki bir rivayete gore 1 sa (Aleyhisselam) Kudus'teki Mescid-i
Aksa'ya inecektir. Di-ger bir rivayete gore t) r d ii n ' e inecek, ba§ka bir
rivayete gore muslumanlann askerlerinin bulundugu yere inecektir. El-Kft'ri,
ben derim ki: t s a (Aleyhisselam) 'in Mescid-i Aksa'ya inecegine dair hadis
ibn-i Maceh tarafindan rivayet edilmi§-tir (onun dedigi hadis 4077. hadistir).
Bence bu rivayet daha kuvvet-lidir ve diger rivayetlere aykin degildir. Qiinku Mescid-i Ak-s a, § a m ' in dogusundadir ve o
donemde miislumanlann askerlerinin toplandigi yer olacaktir. Mescid-i Aksa'da
§u anda beyaz minare yok ise de tsa (Aleyhisselam) 'in inmesinden once bdyle
bir minarenin yapilmi§ olmasi gerekir, demi§tir.
Ciiman: Iri inciler bigiminde yapilan
gumiis taneleri, demektir. tsa (Aleyhisselam) 'in bagindan damlayacak su
tanecikleri berrak-hgi ve temizligi bakimmdan giimus. taneciklerine
benzetilmi^tir. S i n -di onun ba§indan damlayan su taneciklerinin ter
tanecikleri oldu-gunu s6ylemi§tir.
Hadisin "Yefcuc ve Me'cuc'un her
tepeden sur'atle sizmalanyla" ilgili ciimlesinde Allah'in buyruguna atif
yapilmaktadir. Bu buyruk Enbiya suresinin 96. ayeti olup 4079. hadiste de
anilacaktir.
Negaf: Develerin
ve davarlann burnunda bulunan bir kurt ge-§itidir. Ye'cuc
ve Me'ciic'u helak edecegi bildirilmektedir.
Fiam: Kalabalik
cemaat demektir. Fahz da akrabalardan olu§an cemaat demektir.
Teharc: Erkek ile kadinin cinsel ili§kide
bulunmalandir.
4076) "... Newas bin Sem'an (Radtyallahu ank)'den
rivayet edildigine gore; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) soyle
buyurdu, demigtir:
Miislumanlar
Ye'cuc ve Me*cuc'un (silah olarak kullandiklan) yaylanndan, oklanndan ve
kalkanlarindan yedi yil ate? yakacaklar-dir."
'
Bu hadisi Tirmizi "Deccal'm Fitnesi
Hakkinda Geren Hadft-ler" babuida rivayet ettigi N e v v a s tRadiyallahii
anh)''irJhJisBun hadisi icinde rivayet etmi§tir. Muellifimiz ise N e v v a 6
4-madiyal-lahii anh)'m uzun hadisini 4075.de goruldiigti gibi rivayet Qttikteri
sonra bu hadisi ayn rivayet etmi§tir.
Ye'cuc ve
Me'cuc'un helak edilecegine dair bilgi bun-dan once gecen hadiste gegti.
Diinyayi istila edecek olan bu kavim helak edildikten sonra geriye birakacaklan
yaylar, oklar ve kalkan-lar o kadar gok olacak ki miislumanlar bunu odun yerine
yedi yil ya-kacaklar da tuketemiyecekler.
Hadiste gegen "Kisiyy" kavsin
coguludur, yaylar demektir. Nii§§ab:
Ok demektir. Etrise de Ters'in
coguludur, kalkanlar demektir.
Lud: § a m
dolaylannda bir dag veya koy ismidir. Bir kavle gore bu yer F i 1 i s t i n' dedir.
Newas
(R.A.)'in Hal Tercemesi:
Ncweis bin Sem'an veya Sim'an el-Kliabi
(R.A.) sahabidir. On yedi aded hadisi vardir. Muslim ug hadisini rivayet
etmislerdir. Stinen sahibleri de onun hadls-lerini rivayet etmi§Ierdir. Ravileri
Cubeyr bin Nufeyr ve Ebfl idris el-HUlani'dir; CHulasa, 406)
4077) "... Ebu Umame el-Bahili (Radtyallahii a«A)'den; §6
Resftlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir kere bize
ma yapti. Konu§masinin gogu bize Deccal'i anlatan ve Wzi kindiran buyruk te§kil
etti idi. Buyrugunun bir
Allah'm Adem
(Aleyhisselam)'in ztirriyetini yaratti^t ri yeryuzunde Deccal'in fitnesinden
daha bOyflk bir fttne tAnildt %e Allah'in gonderdigi her peygamber iimmetini
behemehal DeccAKm fitnesin)den sakindirdi. Ben peygamberlerin sonuncusuyum. Siz
de ummetlerin sonuncususunuz ve o (Deccal) c&re yok siz (In d6nemi-niz)de
cikacaktir. Eger ben aramzda iken gikarsa her musluman igin onu ben yenip
defederim. §ayet benden sonra gikarsa herkes kendi nefsini savunarak onu
yenmeye gali§ir. Allah da her muslflman hak-kinda benim halifemdir (koruyucu ve
yardimcidir). §uphesiz o, §am ile Irak arasmda bir yoldan gikacak ve saga sola
fesad (bozgunculuk) sacacaktir. Ey Allah'in kullan! Artik (dinde) sebat ediniz.
§imdi ben onu size oyle vasiflandiracagim (tamtacagim)ki. hig bir peygamber onu
o bi^imde vasiflandirmami? (tamtmami§)tiri O (habis) 5nce: Ben bir peygamberim,
diyecektir. Halbuki benden sonra hig bir peygamber yoktur. Sonra ikinci bir
iddiada bulunarak: Ben Rabbinizim, diyecektir. Halbuki siz oliinceye kadar
Rabbinizi goremezsiniz ve o (habis) a'ver (yani gozii sakat)dir. Halbuki Rabbiniz a*ver degildir. Deccal'in iki gozti
arasmda "Kafir" yazilidir. Onu yazarligi olan ve-ya yazarhgi olmayan
her mii'min okur. Suphesiz,
beraberinde bir cennet ve bir cehennemin bulunmasi da onun fitnesindendJr. Ashnsini emredecek, yer de bu emir Uzerine bitki
bitirecektir. Nihayet o kavmin kugukba§ ve buyukbas. hayvanlan o gun her
zamandan faz-la semiz, muazzam, bogiirleri en siskin ve memeleri siitle en dolgun
olarak aks.amleyin mer'adan ddnecektir. Mekke ve Medine haric, yer yiiziinde
Deccal'in ayak basmadigi ve hiikiimran olmadigi hie bir yer kalmayacaktir. O,
Mekke'ye ve Medine ye yollanmn hangisinden var-mak istediginde mutlaka melekler
ciplak kiliclarla kar§isina cjkacak (geri c. evirecekler) dir. Nihayet o,
zurayb-i ahmer (kirmizi dagcik) ya-nina, bitek olmayan tuzlu, corak arazinin
bitim noktasinm yanina inecektir, Sonra Medine sehri sakinleriyle beraber iic
defa sallana-cak, bunun uzerine I Medine'de bulunan) munafik erkek ve
kadinlar-dan hie. kixnse kalmayip hepsi onun yanina gidecekler ve boylece
de-mirci korugunun demirin kirini, pasim giderip attigi gibi Medine de pisligi
(yani habis insanlan) di^ina atacak ve o gune kurtulu§ gdnii denecektir.
Bunun uzerine
Ummu §erik bint-i Ebi'1-Aker:
Ya Resulallah! Peki o giin Araplar nerde
olacak? diye sonta. Oi
Arablar o gun azdir ve buyuk fogunlugu
Beytu'l-Makdia (Ku-dus3te bulunacaktir. tmamlan da saiih bir adam (olacak) tar.
Him imamlan (Mescid-i Aksa'da) one gegip onlara sabah namazuu laldi-racagi
sirada sabahleyin onlann uzerine fsa bin Meryem (Aleyhisse-lam) inecektir.
Bunun uzerine isa (Aleyhisselam)'in dne ge^ip cemaa-te namaz kildirmasi igin
imam geri geri yurumeye ba§layacak. Fakat isa (Aleyhisselam) elini onun omuzlan
arasina koyarak: One ge^ de namaz kildir. Qunku kamet senin i^in getirildi,
diyecektir. Bunun uzerine imamlan onlara namaz kildiracak, sonra imam namazi
bitirince isa (Aleyhisselam) :
Kapiyi agmiz, diyecek ve kapi agilacaktir. Kapinin onunde Deccal, beraberinde yetmi§ bin yahudi
oldugu halde bulunacaktir. Hepsi
siis-lu kihc kusannu^, ye^il salh olacaktir. Deccal, isa (Aleyhisselam)'a
bakinca tuzun suda eridigi gibi eriyecek ve kac.maya ba§layacaktir. isa
(Aleyhisselam) da (ona) :
Sana oyle bir darbem vardir ki sen ondan
kurtulamiyacaksin, diyecek ye Liidd'un dogu kapisi yaninda yetisip onu
Sldiirecektir. Allah yahudileri de
hezimete ugratacaktir. Artik Allah'in yarattigi yaratik-lardan arkasinda bir
yahudinin saklamp da Allah'in konusturmaya-cagi nig bir sey kalmayacaktir.
"Ey Allah'in musluman kulu! tste bu, bir yahudidir. Gel de onu oldur"
demeyen ne bir ta§, ne bir agac, ne bir duvar ne de bir hayvan olacaktir
(Yalniz garkada agaci bu huk-mun di§mdadir. Cunku bu agac onlann agaglarmdandir,
konugmaya-caktir.).
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
(konusjnasina devanv la) buyurdu ki: Ve Deccal'in gunleri (devri) kirk yildir.
Bir yili ya-nm yil gibi ve bir yili ay gibidir. Ayi da bir hafta gibidir ve kalan giin-leri kivilcim gibi
(hizh gidicDdir. Biriniz (o giinlerde) sabahleyin Me-dinenin kapisi yaninda
olur da Medine'nin diger kapisina ak§ama ka-dar varamaz. Bunun iizerine O'na:
Ya Resulallah! O kisa gunlerde nasil namaz
kilacagiz? diye so-ruldu. O .-
Siz namazi su uzun gunlerde nasil takdir
(hesap) ettiginiz gibi o kisa gunlerde de oylece takdir edersiniz. Sonra namaz
kibniz, buyurdu. Resulullah {Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (konusmasma devamla)
buyurdu ki: isa bin Meryem (Aleyhisselam) benim ummetim iginde (MuhammediJ,
adaletli bir hakim ve (yonetimde) adil bir imam ola-cak, haci kinp ezecek ve
domuzu oldurecektir. (Zimrmlerden) Cizyeyi kaldiracak ve zekati terkedecektir.
Artik ne koyun, kegi, sigir suriisii ne de deve siiriisii iizerine zekat memuru
gahstinlmayacaktir. Diis-manlik ve
kin de kaldinlacaktir. Zehirli olan her hayvanin zehii de sokulup ahnacaktir.
Hatta kiigtik oglan gocugu, elini yilamn agzina sokacak da yilan ona zarar
vermeyecektir. Kugiik kiz gocugu da ars-lani kagmaya zorlayacak da arslan ona
zarar vermeyecektir. Kurt, koyun - kegi siiriisti iginde siiriinun kopegi gibi
olacaktir. Kap su iie doldugu gibi yeryiizu barisla dolacaktir. Din birligi de olacak, artik All ah tan baskasina
tapilmayacaktir. Sava§ da agirliklanni (silah ve malzemelerini) birakacak. Kureys (kabilesin)den hukumdarhgi ahnacaktir. Yer yuzii
giimu§ sofrasi gibi olup Adem (Aleyhisselam) 'in ahdi ile bitkisini
bitirecektir. Hatta bir iizum salkum iizerinde bir ne-fer (sayisi ugten ona
kadar olan insan toplulugu) toplann* da o salkun hepsini doyuracak ve bir nar
iizerinde bir nefer toplamr da o nar hepsini doyuracaktir. Okuz su kadar (ustun
degerdeki) mala tekabiil edecek, at da birkac (onemsiz) dirhemcige tekabiil
edecektir. Saha-biler:
Ya Resulallah!
Ati ucuzlatan nedir? diye sordular. O: Savas ichi ata
ebedi olarak (yani hig) binilmiyeccktir (giinku hig savas. olmayacaktir),
buyurdu. O'na:
6kuzun fiatini
(bu kadar) pahahlastiran nedir? diye soruldu. O i Topragin tamami surulecektir. Deccal'in
cikmasindan evvel (kit-iigi) siddetli iic yil bulunur, o yiUarda insanlann
basina biiyuk bir ighk (felaketi) gelecektir. Allah birinci yil buluta,
yagmurunun iic-;e birisini tutmasim emredecek ve yere bitkisinin iicte birisini
tutma-juii (vermemesini) emredecektir. Sonra Allah ikinci yil buluta
em-•edecek, bulut da yagmurunun ucte ikisini hapsedecektir ve Allah
yere emredecek, yer de bitkisinin iicte ikisini hapsedecektir. Sonra Allah
uciincii yil buluta emredecek, bulut da yagmurunun tamamini hapsedecektir.
Artik bir damla yagmur yagmiyacaktir. Allah yere de emredecek ve yer bitkisinin tamamini hapsedecektir. Artik
yer yesil-lik diye hig bir sey bitirmiyecektir. Artik gift tirnakh (gevi§
getiren) higbir hayvan kalmayip hepsi helak olacak, Allah'm (yasamasim)
diledigi hayvan harig, buyurdu. (Ona)
:
O zamanda insanlan
yasatan (azik) nedir? diye soruldu. O: Tehlil (yani "La ilahe
illallah"), tekbir (yani "Allahii ekber"), tes-bih (yani
"Siibhanallah") ve tahmid (yani "el-Hamdu lillah"). Bu
zi-kirler, insanlara yemek yerine gegirilecektir, buyurdu.
(Muellifimiz) Ebu Abdillah dedi ki:
Ebii'l-Hasan et-Tanafisi'den isittim dedi ki: Ben Abdurrahman el Muharibi'den
§unu isittim: Bu hadis, okullarda gocuklara ogretmfesi igin dgretmene
verilmelidir."[116]
Ebu Davud, Nevvas bin Sem'an (Radiyallfthu
anh) 'in (4075 nolu) hadisini rivayet ettikten sonra Ebu O m A ffl«
(Radiyallahu anh)'in bu hadisini kisaca rivayet ederek bunun da Nevvas
(Radiyallahu anh) 'in hadisinin misli oldugunu sOylemefc le yetinmi§tir.
Avnu'l-Ma'bud yazan Ebu Davild'^n buhfti disine ait senedin sahih oldugunu,
fakat ibn-i Mflceh'ln bu hadise ait senedinde bulunan ravi Ismail bin Bafiin
za-yif oldugunu soylemi§tir.
Bu hadiste gegen
bazi kelimeleri agikhyayim:
Zahraneykiim:
Aramzda, demektir.
Hacic: Huccet ve
delil ile hasmini yenen, demektir.
Halle: Yol demektir.
AVer: Gozii sakat olan demektir.
Mins.ar: Testere, bigki demektir.
Zurayb: Kiiguk
dag demektir.
Sebaha: Qorakh, gakilh ve bitek olmayan
tuzlu arazi demektir.
Kir: Demirci
koriigii demektir.
Niikus ve
Kahkara: Geri geri yuriimektir.
Sac: Yesil renkli
sal demektir.
Ludd: § a m
veya F i 1 i s t i n dolaylannda bir koy veya bir semtin ismidir.
Garkada: Dikenli
bir agag gesitidir.
Salib i
Hagtir.
Cizyet Islam
memleketinde oturan Ehl-i Kitab'm
ver-
Hume: Zehirdir.
Silm x Bans,
demektir.
Kitif t Salkim demektir.
Fasurt Sofra demektir.
Zilf: Gevis getiren hayvan tirnagidir.[117]
D e c c a 1' in iki gozu arasinda
"Kafir" kelimesinin yazih oldugu ve yazarligi olan olmayan her
mu'minin bu yaziyi okudugu belir-tilmi§tir. Bu husus ba§ka hadlslerde belirtilmektedir. Buhari ve
Muslim'in Enes (Radiyallahu anh) 'den rivayet ettikleri bir hadiste de bu durum
belirtilmektedir.
N e v e v i: Muhakkik alimlerin ittifakla
hukmettikleri saglikli soz §udur ki, hadiste beyan buyurulan yazi gergekten
yazidir. Allah
0
yaziyi D e c c a 1' in yalanciligina alamet kilmis. ve mu'min
ku-lunu bu yaziya vakif kilarak diger insanlardan gizleyecektir. Kadi
1 y a z,
bu husustaki ihtilafi beyan ederek: Bazilan bundan mak-sad Deccal'in
ilah olamiyacagina, ancak sonradan meydana gelmis. bir insan olduguna
delalet eden belirtidir, yani yazidan mak-sad mecazi manasidir, demisler ise de
bu goru§ zayiftir, demi§tir. Yazarligi olan ve olmayan her mu'minin bu yaziyi
okuyacagina dair ifa-de bu yazimn hakikaten bir yazi olmadigini gerektirmez.
Qiinku Allah, yazarligi olmayan kuluna bu yaziyi okuyabilme kabiliyetini
ver-meye kadirdir. Kulu da boylece bu yaziyi okuyabilir hale gelir, diye bilgi
vermi§tir.
Deccal'in oldurecegi ve sonradan Allah
tarafindan dirilti-lecegi haber verilen zatin H i z i r oldugunu sSyleyenler
vardir. Muslim'in §eyhi E b u tshak da boyle soylendigini ifade etmigtir.
Hadiste bu zatin Ommet-i Muhammediyye
iginde cennette dere-cesi en yuksek olam oldugu ifade edilmi§tir. S i n d i bu
paragrafla ilgili olarak §6yle der: Ummet kelimesinden maksad o gun ya§ayan
miislumanlardir. Durum bu olunca o zatm sahabilerden daha faziletli olmasi
manasi gikmaz. O zatin H i z
i r olduguna dair rivayet var-dir. Eger Hizir'in da Resul-i Ekrem
(Aleyhi's-salatii ve's-selam)'i gormekle sahabi sayildigim soylersek bu agidan
musjcil bir durum kalmamig olur. Fakat §u var ki Ummetin tiimiinun en
faziletlisi E b u Bekr-i Siddik (Radiyallahu anh) 'dir. Ondan sonra en faziletli sahabiler diger tig halifedir. Bunlan da A § e r e - i Mubes.-gere,
yani cennetle mujdelenmis on sahabilerin kalanlan fazilet bakimindan takip
ederler. Bu durum kitablarda agiklannugtir. Bu iti-barla Hizir, sahabi de olsa
turn ummetin en faziletlisi manasi mugkil olur. Bu nedenle saghkh yorum, o gun
igin hayatta olan ummet manasimn kasdedilmig oldugunu soylemektir. §ayet
Hizir, peygamberlerden ise mesele yoktur.
1 s a (Aleyhisselam) indigi zaman Kudiis'te
miisluman-lara namaz kildiran zatin beklenen Mehdi oldugunu S u y u 11
soylemi§tir.
Bu hadiste DeccU'in kirk yil kalacagi
rivayet edilmi§tir. Bilindigi gibi 4075. hadiste onun devrinin kirk gun oldugu
rivayet olunmu§tur. O hadis bundan kuvvetlidir. Tuhfe yazan kemmiyet ve
keyfiyet agismdan bagka bagka insanlara gore onun devrinin uzun veya kisa
olacagi bigiminde bazi yorumlan nakletm§ ise de o yorum-Ian buraya aktarmaya
gerek gormuyorum.
Hadiste I s a (Aleyhisselam) 'in Islam
ummeti iginde Adil bir hakim, adaletli bir imam, yani devlet ba^kani olacagi,
hagi kiracagi, domuzu oldurecegi, cizyeyi kaldiracagi ve zekati terkedecegi,
artik zekat toplama memuruna ihtiyag olmayacagi belirtilmektedir. Bunu takip
eden 4078. hadis de buna dairdir. Bu hususla ilgili olarak da bi-raz bilgi
verelim.
Gerek bu hadisler ve N e v v a s
(Radiyallahu anh) 'in 4075 no-lu hadisi Ve gerekse diger Kiitiib-i Sitte'de
rivayet edilen benzeri ha-disler^ kiyamete yakin donemde 1 s a (Aleyhisselam)
'in inecegine ve Islam hiikumlerini tatbik edecegine delalet eder.
Avnu'l-Mabud yazan Siinen-i Ebu Davild'un
"Babu Hu-rucrd-Deccal" boliimunde rivayet edilen hadislerin izahi
boliimunde i s a (Aleyhisselam) 'm kiyamete yakm donemde yer yuziine inece-gine
delalet eden hadisleri ve konuya iliskin ayetleri naklen beyan et-mektedir.
Arzu edenler oraya muracaat edebilirler. Ben sadece gunu aktarmakla yetinecegim. Yazar bu
arada: 1 s a (Aleyhisselam) 'm. kiyamete yakin donemde gdkten yeryiiziine
inecegine dair Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) 'den rivayet edilen
hadisler mutevatir haddine ulasmi§tir. Ehl-i Siinnet mezhebi de budur, dedik-ten sonra N e v e v i' den su nakli yapmaktadir:
Kadi Iyaz: isa (Aleyhisselam) 'in inmesi, D
e c c a 1' l 61durmesi haktir ve gergektir.
Ehl-i Siinnet mezhebi ve yolu bu konuda varid olan
hadisler nedeniyle budur. Ne
akli yonden ne de §er-i §erifte bu goru§u iptal edebilecek hig bir delil
yoktur. Bu iti-barla bu
hiikiim sabittir. Mutezile ve Cehmiye mezheb-lerine mensub bazi kimseler ve
onlara katilanlar bu konudaki hadis-lenn, Allah 'in: *ve Mu hammed peygamberlerin
sonuncusudur» mea-lindeki ayete, Peygamber (Sallallahii Aleyhi ve SellemJ'in
«Benden sonra hig bir peygamber yoktur- mealindeki hadisine ve peygambe-rimiz
(Sallallahii Aleyhi ve Sellem)'den sonra hig bir peygamberin olmadigina ve
seriatimn kiyamete dek ebedi olup hukumlerinin yii-riirlukten kalkmayacagina
dair muslumanlann icma'ina ters diistiigu gerekgesiyle reddedilmis oldugunu
ileri surmekteler ise de, bu iddia ve gerekge batildir. Ciinkii I s a
(Aleyhisselam) 'in inmesinden maksad onun seriatimizi yiirurlukten kaldinci bir
seriatla ve peygamber ola-rak inmesi degildir. Ne bu hadisler de ne baska
hadislerde boyle bir §ey yoktur. Bilakis tsa (Aleyhisselam)'in seriatimizla
hukmede-cek adil bir hakim ve halkm terk ettigi seriatimizin hiikumlerini ihya
edici olarak inecegi; gerek Fitneler kitabinda, gerekse iman kitabmda ve bagka
boltimlerde rivayet olunan sahih hadislerle sabittir, demi§tir.
Ibn-i Hacer Askalani de Fethii'I-Bari'de:
Mehdi'-nin bu iimmetten olacagi ve I s a (Aleyhisselam) 'in onun arkasin-da
namaz kilacagina dair hadisler tevatiir etmigtir, der. E1 - H 4 f i z bu arada:
Sahih olan hukiim i s 4' nin diri olarak goge gikanldi-gidir, der.
§evkani de tsa (Aleyhisselam) 'in inecegine
dair hadis-lerin sayisimn 29'a ula§tigim sbyleyerek bunlan bir bir nakletmi§ ve
sonunda: Bizim naklettigimiz hadisler goruldiigu gibi tevatiir haddi-ne ula§ti.
Bu beyammizla §u sonuca vanhyor ki, beklenen M e h d I hakkmdaki hadisler, D e
c c a 1 hakkmdaki hadisler ve I s & (Aleyhisselam)'m inmesine dair hadisler
mutevatirdir, demigtir.
Hadiste 1 s a (Aleyhisselam)'m Salib'i yani
hagi kinp ezecegi bildirilmektedir. §erhu's-Sunne'de ve ba§ka kitablarda: Yani
1 s a (Aleyhisselam) Hiristiyanhgi iptal ederek §er-i §erif'imizle
hukme-decektir, denilmi§tir.
S i n d i de :
Yani yeryuzunde hag namina hig bir §ey birakmi-yacaktir, demi§tir.
1 s & (Aleyhisselam) 'in domuzu
oldurmesine dair ciimlenin ma-nasi da §6yledir: O, domuz beslemeyi ve yemeyi
yasaklayacak ve 61-durulmesini emredecektir. Artik yeryuzunde domuz birakmiyacak
vo boylece domuzun yenilmesini de tamamen onleyecektir.
I s & (Aleyhisselam) 'in cizyeyi, yani
Ehl-i Kitdb'tan ahnan ver-giyi kaldirmasma dair ciimle de §oyle yorumlanmi§tu-:
Yani t s & (Aleyhisselam), Ehl-i Kitap olan insanlan miislumanligi kabul
etmeye zorlayacak ve boylece cizye vermelerini kabul etmeyecektir. Turn gayr-i
miislimler ya muslumanhgi kabul edecekler veya oldunilecekler. S i n d i bu
ciimlenin izahi boliimunde: Bu ciimle Resul-i Ekrem (Aley-hi's-salatii
ve's-selam) 'in beyan ettigi bir Islam hiikmudur. Yani Pey-gamberimizin
getirmi§ oldugu yiice dinimize gore Ehl-i Kitab olan-lann cizye vermeleri
suretiyle Islam memleketinde ya§amalanna izin verilmesi hukmu 1 s a
(Aleyhisselam) inecegi zamana kadar go-gerlidir. Bundan sonraki Islam'm hiikmu
Ehl-i Kitabm muslumanhgi kabul etmeleri, aksi halde dldurulmeleridir. Yoksa
tsa (Aleyhisselam), Islam dininin getirmi§ oldugu cizye hiikmiinu iptal
ede-cek degildir. Boyle bir mana kasdedilmemi§tir. Diger bir kavle g6re
cumlenin manasi §6yledir:
tsa (Aleyhisselam) turn gayr-i miislimlere
cizye odeme yii-kumlulugiinu koyacak, tslam'in bu hiikmunii turn gayr-i
muslimler hakkmda uygulayacak ve higbirisini vergisiz birakmiyacaktir, der.
Diger bir yorum sekli de sdyledir: Cizye
hie bir gayr-i muslimden ahnmayacaktir. Cunku o donemde mallann cogalmasi
dolayisiyla far kir bir kimse kalmiyacaktir. Bu nedenle cizye almaya da gerek
kal-mayacaktir. Cunku cizye muslumanlann ihtiyaclannda kullamlmak uzere almir.
thtiyag kalmayuica cizye almaya da gerek kalmaz. En-Nihaye sahibi bu yorumu
nakletmi§tir. Bundan 6nceki yorumu da Kadx
Iyaz beyan etmigtir.
N e v e v i: E>ogru mana, I s a
(Aleyhisselam) *in herkesi mus-luman olmaya zorlamasi bigimindeki yorumdur,
der.
tsa (Aleyhisselam) 'in zekati terketmesi de
malm bollugu ve ze-kata mustahak fakirin kalmamasi sebebiyledir. Bu hukum de
cizye ile ilgili hiikiim gibidir. Yani 1 s a (Aleyhisselam) Islam dininin
koymug oldugu zekat hukmunii kaldiracak degildir. Boyle sakat bir mana
dusunulemez. Maksad sudur: Yiice dinimiz, zekat miiessese-sini o doneme kadar
tatbik edilmek ve o donemde gerek kalmiyaca-gindan tatbik edilmemek iizere
koymustur. tsa (Aleyhisselam) da Islam'in konulmug hiikumlerini tatbik
edecektir.
4078) "... Ebu Hiireyre (Radtyall&hu anh)'den
rivdyet edildigine gore; Peygamber (Sallallahii Aleyhi ve Sellem) §6yle
buyurdu, demi§tir:
Isa bin Meryem (Muhammedi) adil bir hakim
ve adaletli bir imam (devlet bagkani) olarak (gokten yere) inmedikge kiyamet
kopmaya-caktir. O, (indiginde) ha?i kiracak, domuzu oldiirecek, cizyeyi
kaldi-racaktir. Mai da o kadar cogalacaktir ki hig bir kimse mal kabul
et-meyecektir."[118]
Buhari, Muslim, Tirmizi ve Ahmed'in de
rivayet ettikleri bu hadisin bir benzeri bundan onceki uzun hadis iginde gegti
ve gerekli bilgi biraz once yukarda verildi. Artik burada Have edecegim bir §ey gormuyorum.
4079) "... EL"
**Kfd-i Hudri (Radtyjlahii ank)'den rivayet edildigine gore ; Resulullah
(Sallallahu A ltyhi ve Sellem) §oyle buyurmugtur:
Ye'cuc ve Me'cuc fseddi) acilacak ve Allah
Teala'nin;
= "vfc onlar her tepeden hizla
inecekler" ayetinde buyurdugu gibi onlar cikip yeryuziinu istila edecekler.
Muslu-manlar da onlar (in saldinsm) dan dolayi yerlerini birakip gerl
c.ekl-lecekler. Hatta kalan miisliimanlar §ehirlerine ve karalanna (sigin-mi§)
olacak ve mevagi (devet sigir, koyun ve kegi) siirulerini yanlan-na
banndiracaklar (yani mer'aya gonderemiyecekler). Ye'cflc ve Me'cuc (onciileri)
nehire ugrayip yatagmda hig bir §ey kalmayacak §e-kilde suyunu igip
tiiketecekler. Olanlann arkasinda gelen geridekiler oraya ugrayacaklar ve
sozculeri: S^phesiz bu yerde bir kere su vardi, diyecek. Onlar yeryuzune hakim olacaklar. Sonra sozculeri: Su
insanlar yeryiizii halkidir, i§lerini bitirdik. And olsun ki §imdi gok halki
sava§acagiz, diyecek. Hatta onlardan bin harbesini (kisa miz-rakiru) goge dogru
firlatacak ve harbesi kana bulannu? olarak done-cektir. Bunun uzerine onlar:
Biz gok halkim da §iiphesiz dldurduk, di-yecekler. Onlann boyle oldugu sirada
Allah aniden deve kurdu suru-sune benzer hayvanlar gCnderecek ve bu hayvanlar
onlan boyunla-rmdan yakalayacak ve onlar cekirge siirusunun olumu gibi oliip bir-birinin
ustune yigilip kalacaklar. Sabahleyin musliimanlar onlann ses sedasini
i§itmiyecekler. Bunun uzerine muslumanlar: Kim canmi feda edip onlann ne
yaptigina bakacak? diyecekler. Bunun uzerine muslumanlardan nefsini Ye'cuc ve
Me'cuc'a oldiirtmeye hazu-lami? durumda olan bir adam (sigindigi yerden) inecek
ve Ye'cuc ile Me'cuc guruhunu 61mu§ olarak bulacak. Bunun uzerine muslumanlara
§6yle seslenecek: Dikkat ediniz! Sizleri
mujdeliyorum. Du§manlanniz 61mu§Ierdir. Bunun uzerine muslumanlar (sigindiklan yerlerden)
di-§an cikacaklar ve kttcukbag, buyukba? hayvanlarini salrverecekler.
§inca, ba§lannda bulunan Amir i (kazi i§ini
birakip) geri donunuz de Allah Teala dilerse yann kazacaksiniz, diyecek ve
onlar da insaallah diyecekler (veya bas.lanndaki adam onlara: insaallah,
deyiniz, diye-cek). Sonra (ertesi gun) onlar seddin yamna varacaklar. Sedd
onla-nn (bir giin once) biraktiklan vaziyette olacak (yani agtiklan gedik
oldugu gibi durmu§ olacak) ve onlar seddi kazarak (agacaklan ge-diklerden)
insanlann iizerine cikacaklar ve (vardiklan) suyu icip tiiketecekler. Halk da
onlardan (korunmak igin) kal'alanna - siginak-lanna kapanacak. Bu kere onlar
oklanni goge atacaklar. Oklan da ustii kanla dolu olarak geri gelecek. Bunun
iizerine onlar i Biz yerytt-ziindeki halki kahrettik (onlara iistiin geldik) ve
gok ehlini de yen-dik, diyecekler. Sonra Allah onlarui boyunlanna musallat
olacak de-ve kurdlaruu gonderecek ve onlan bu kurdlarla oldiirecektir.
Resulullah (Sallaliahii Aleyhi ve Sell em)
buyurdu kit Canim (kudret) elinde olan (Allah) a yemin ederim ki yerdeki
hayvanlar on-lann etleriCni yemek sureti) ile muhakkak iyice semizlenecek ve
me* meleri siit ile dolacaktir."[119]
Ebii Said
(Radiyallahu anh)'in hadisi Zevaid nevindendir. Bu hadiste gegen ayet, Enbiya
suresinin 96. ayetindendir. Ayet-i Kerime Ye'cuc ve Me'cuc'un yer yuzunu istila
etmeleri-ni bildirir. Gerekli bilgi igin tefsir kitablanna bagvurulmahdir. Bu
ve bundan sonra gelen hadiste gegen Negaf deve ve sign* gibi hayvan-lann
burnuna giren bir kurd cesididir. Her iki hadiste gegen §eker masdan ve bundan
tiireme fill, hayvanni beslenip semizlemhesi, me-melerinin sut ile dolmasi
manasuiadn*. Meva§i de ma§iye'nin go^ulu-dur. Magiye, deve, sigir ve koyun ile
kegi cinsinden olan hayvah de-mektir. Ikinci hadiste gegen Devabb kelimesi ise
Dabbe'nin gogulu-dur. Dabbe kelimesi dort ayakli hayvana denildigi gibi diger
hayvan-lara da §umullii manada da kullamlir. Burada Magiye manasina
kul-lanilmig olmasi ihtimali kuwetlidir. Bu tiir hayvanlann yani deve, sigir,
koyun ve keginin Ye'cuc ve Me'cuc'un laselerini yemeleri bugun icin ali§ilnu§
bir sey degil ise de o gun Allah'in tak-diriyle olacaktir.
Ebu Hiireyre (Radiyallahu anh) 'in hadisini
Tirmlzi, Kehf suresi igin agtigi bir babta rivayet etmi§tir. (Junku bu sure-nin
94 ve onu takip eden dyetlerinde Ye'cuc ve Me'cfic ile Sedd'den
bahsedilmektedir. Bu hadisi;
Ahmed, tbn-i H i b -ban ve H 4 k i m
de rivayet etmiglerdir.
4081) "... Abdullah
bin Mes'ud (RadtyaUaku anhyden; goyle demigtir:
ResuluUah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
geceleyin (Mi'raca) g6-turiildugu zaman Ibrahim, Musa ve isa (Aleyhimusselam)
'a rastla-di da kiyamet (gununun ne zaman kopacagi) hakkinda muzakere ettiler.
(Muzakereye) Ibrahim ile baslayarak kiyamet (in ne zaman kopacaginh ona
sordular. Konu hakkinda onun yamnda bir bilgl ol-madi. Sonra Musa'ya sordular.
Onun yaninda da konu hakkinda bir bilgi olmadi. Bunun uzerine s5z isa bin Meryem'e verildi. O i
Kiyame-tEn kopmasina yakm seyler (olaylar)
hakkinda bana bilgi verildi.
Ama kiyametin kopmasi (vaktini) Allah'tan
baska nig kimse bilemez, dedikten sonra Deccal'in gikmasun anlatti. Dedi ki i
Sonra ben inip onu oldurecegim ve bundan sonra halk memleketlerine dSnecekler.
Bu kere onlann kar§isina Ye'cuc ve Me'cuc gikacak ve her tepeden hizla
gideceklerdir. Artik Ye'cuc ve Me'cuc ugradiklan her suyu igip tuketecekler ve
ugrayacaklan her seyi bozup alt ust edecekler. Bunun uzerine halk feryad
ederek Allah'tan yardim dileyecekler. Ben de Allah'a dua ederek Ye'cuc ve
Me'cuc'u oldurmesini dileyecegim. (Bu dilek kabul olunacak) ve yer onlann
(le§lerinin) kokusu ile pis pis kokacak. Ben yine Allah'a dua edecegim. Allah da bir su
gondere-cek ve o su onlan tasiyip denize atacaktir. Daha sonra daglar ufalti-hp
dagitilacak ve yer derinin yayilip genisletildigi gibi yayilip
genls-letilecektir. tste o durum olunca insanlara yakmhgi bakimindan kiyametin,
ev halki ne zaman dogumu He aniden karsilasacaklanm btt-medikleri hamile kadin
gibi olacagi bana bildiriidi.
(Ravi) el-Awam demi$tir ki: Bunun tasdiki
Allah Teala'mn Ki-tftbindaj
•Nihayet Ye'cuc ve Me'cuc'un seddi agihp da
her tepeden htzl* glt-tikleri» (Enbiya 96. ayet) mevcuttur."
Not: Zev&id'de $dyle denilmi^tir: Bunun
senedi sahihtir. Rftvlleri de nilir
z&tlaidir. B&vi Mii'sir bin Afaze'yi tbn-1 Hibb&n gllvenillr
zfttlar arasmda «n-mi$tir. Senedin kalan r&vileri sikft (gQvenUir)
z&tlaidir. H&klm de bu IiftdUI rivft-yet ederek senedinin sablh
oldugunu soylerai?tlr.[120]
4082) Abdullah (bin
Mes'ud) (Radiyalldhu a«A/den; §6yledemigtir:
Biz bir
kere Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) 'in yamnda [ken Ha$im ognllanndan
bir gurup gene bize dogru geldiler. Sonra Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem) onlan gorunce (miibarek) ?6zleri ya§ doldu ve rengi degi§ti. Abdullah
demi§tir ki: Bunun uze-rine ben:
(Ya Resulallah!) Senin (mubarek) yuziinde
arzulamadiguntz (ya-ni bizi uzup endi^elendiren) bir degi$ikligi bir suredir
goriiyoruz, de-dim. O da t
Biz 6yle bir ev halkiyiz ki, Allah bizim
i^in ahirett dunyaya ter-cih etmi$tir. Benim Ehl-J Beytim, muhakkak (ev halkim)
benden sonra bela, kaipirilma ve stirgune ugrayacaktir. Nihayet beraberinde
si-irah bayraklar bulunan bir kavim dogu tarafindan gelecek ve hayir
(hukumdarlik) isteyecekler. Fakat
istekleri yerine getirilmeyecek. Bu-lun uzerine sava§acaklar ve onlara (Allah
tarafindan) yardim edi-ecek. Bundan sonra istedikleri (hukumdarlik) kendilerine
verilecek, 'akat kendileri bunu kabul etmeyip emirtigi Ehl-i Beytim'den bir
ada-na tevdl edecekler. Bu (Emir) de insanlar yeryiiziinu daha once zu-flm lie
doldurduklan gibi yeryiiziinu adaletle dolduracaktir. Artik iizden kim o gune
yeti^irse kar ustunde emeklemek suretiyle de olsa >nlara varsin (katilsin),
buyurdu."
Not: Zevaid'de ?6yle denilmi^tir: Rfi,vi
Yezld bin Eb! Ziy&d zayif oldugu iginbu ened zayiftir. L&kin bunu
tbr&hlm'den Yezld bin Ebl Ziy&d tek ba?ina riv&yet itmemi^tir.
^iinkU bunu el-H&kim de el-Mtistedrek'te Omer bin Kays yoluyla el-Ha*
cem'den, bu da tbrahim'den rivayet etmi^tlr.
4083) "... Ebfl
Said-i Hudri (Radtyalldhii anh)'den rivayet edildigine gore ; Peygamber
(Sallallahu Aleyhi ve SeUem) §oyle buyurmu§tur:
Cmmetim icinde el-Mehdi olacaktir. (Aranizda
kalmasi) kisa tu-tulursa (kalacagi sure) yedi (yil)dir. Kisa tutulmazsa
(kalacagi sure) dokuz yildir. Benim ummetim o devirde oylo bir refah bulacak Id
o gune dek onun mislini kesinlikle bulmami§tir. Yer, yemisUii (gida urunlerini)
verecek ve insanlardan hie bir sey saklamiyacak (ver-meznezlik etraeyecekltir.
Mai da o gun cok birikmis olacaktir. Adam kalkip t Yft Mehdi! Bana (mal) ver, diyecek. Mehdi de t Al,
diyecek-tir."
4084) "... Sevban (RadtyalWtu anh)'den rivayet edildigine
gore; Resu-lullah (SaUaUaJtu Aleyhi ve SeUem) $6yle buyurdu, demigtir:
4082) "... Abdullah
(bin Mes'ûd) (Radtyalldhü anhyden; Şöyledemigtir:
Biz bir
kere Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'in yanında İken Haşini
oğullarından bir gurup genç bize doğru geldiler. Sonra Peygamber (Sallallahü
Aleyhi ve Sellem) onları görünce (mübarek) gözleri yaş doldu ve rengi değişti.
Abdullah demiştir ki: Bunun üzerine ben:
(Yâ Resûlallah!) Senin (mübarek) yüzünde
arzulamadığımız (yâni bizi üzüp endişelendiren) bir değişikliği bir süredir
görüyoruz, dedim. O da:
Biz Öyle bir ev halkıyız ki, Allah bizim
için âhireti dünyaya tercih etmiştir. Benim Ehli Beytim, muhakkak (ev halkım)
benden sonra belâ, kaçırılma ve sürgüne uğrayacaktır. Nihayet beraberinde siyah
bayraklar bulunan bir kavim doğu tarafından gelecek ve hayır (hükümdarlık)
isteyecekler. Fakat istekleri yerine getirilmeyecek. Bunun üzerine
savaşacaklar ve onlara (Allah tarafından) yardım edilecek. Bundan sonra
istedikleri (hükümdarlık) kendilerine verilecek, fakat kendileri bunu kabul
etmeyip emirliği Ehli Beytim'den bir adama tevdi edecekler. Bu (Emir) de
insanlar yeryüzünü daha önce zulüm ile doldurdukları gibi yeryüzünü adaletle
dolduracaktır. Artık sizden kim o güne yetişirse kar üstünde emeklemek
suretiyle de olsa onlara varsın (katılsın), buyurdu,"
Not: Zevâid'de şöyle denilmiştir: Râvî
Yezid bin Ebî Ziyâd zayıf olduğu H sened zayıftır. Lâkin bunu İbrahim'den Yeztâ
bin Ebl Ziyâd tek başına rivayet etmemiştir. Çünkü bunu el-Hâkim de
el-MÜstedrek'te Ömer bin Kays yoluyla el-Ha-kem'den, bu da İbrahim'den rivayet
etmiştir.
4083) "... Ebû
Saîd-i Hudrî (Radtyallâhü anhyden rivayet edildiğine göre; Peygamber
(Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
Ümmetim içinde el-Mehdî olacaktır.
(Aranızda kalması) kısa tutulursa (kalacağı süre) yedi (yıl) dır. Kısa
tutulmazsa (kalacağı süre) dokuz yıldır. Benim ümmetim o devirde öyle bir refah
bulacak İd o güne dek onun mislini kesinlikle bulmamıştır. Yer, yemişini (gıda
ürünlerini) verecek ve İnsanlardan hiç bir şey saklamıyacak (ver-memezlik
etmeyecek) tir. Mal da o gün çok birikmiş olacaktır. Adam kalkıp t Ya Mehdi!
Bana (mal) ver, diyecek. Mehdi de t Al, diyecektir."
4084) "... Sevbân
(Radtyallâhü a»A)'den rivayet edildiğine göre; ResÛ-lallah (SaUaUdku Aleyhi ve
Sellem) söyle buyurdu, demiştir:
Sizin
hazîneniz yanında üç kişi çatışacak. Üçü de bir halîfenin evlâdıdır. Sonra
(halifelik) bunların hiç birisine olmayacaktır. Daha sonra doğu tarafından
siyah bayraklar (taşıyan ordu) çıkıverecek ve hiç bir kavmin öldürmediği bir şekilde
sizleri Öldürecekler.
Râvi lemistir ki: Benim şeyhim şu anda
hafızamda olmayan bir şey andı. Sonra (hadîs metnini rivayete devamla dedi ki)
O:
Siz o (ordunun başında) geleni görünce kar
üstünde emeklemek suretiyle de olsa (gidip) ona bey'at ediniz. Çünkü o,
Allah'ın halifesi MehriTdir, buyurdu."
Not: Zevâid'de şöyle denilmiştir: Bu sahih
bir sened olup râvileri güvenilir zâtlardır. Hâkim de bunu el-Müstedrek'te
rivayet ederek Buhârİ ile Müslim'in şartı Üzerine sahih olduğunu söylemiştir.
4085) "... Alî
(Radtyallâhü anhyden rivayet edildiğine göre; Resûluüah (Sallattahü Aleyhi ve
Sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
El-Mehdi, bizden, Ehli Beyt'tendir. Allah
onu bir gecede İslah eder
(yâni tevbesini kabul eder veya feyizler ve
hikmetlerle donatır)."
Not: Zevâid'de şöyle denilmiştir : Buhârİ,
et-Tarih'te İbrahim bin Muham-med bin el-Hanefiyye'nin bu hadisinin arkasında:
Bunun senedi üzerinde düşünmek gerekir, demiştir. îbn-i Hibbân. îbrâhim. bin
Muhammed'i güvenilir râviler arasında anmıştır. El-lclİ de onu güvenilir
saymıştır. El-İcli'nin beyanına göre Buhârİ : Bunun rivayeti üzerinde düşünmek
gerekir ve onun bundan başka hadisini bilmiyorum, demiştir. îbn-i Muin ve Ebû
Zur'a, bunun rivayetinde bir beis olma* dığını söylemişlerdir. Râvi Ebû Davûd
el-Haferl'nin adı Ömer bin Sa'd olup Müslim, kendi Sahihinde onun rivayetini
almıştır. Senedin kalan râvileri güvenilir zâtlardır.
4086) "... Said bin
el-Müseyyeb (Radtyallâhü anh)'ûea; Şöyle demiştir:
Biz
(mü'mirilerin anası) Ümmü Seleme (Radıyallâhü anhâî'mn yanında idik. Bir ara
Mehdi baklanda müzâkere yaptık. Bunun üzerine Ümmü Seleme (Radıyallâhü anhâ) :
Ben, Resûluüah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'den işittim, buyurdu ki:
Mehdi,
(kızım) Fâtıma'nın veled (nesi) indendir."
4087) "... Enes bfc
Mâlik (Radtyallâhü anh)'den; Şöyle demiştir:
Ben,
Resûlullah (SaUaîlahü Aleyhi ve Sellem)'den işittim, buyurdu ki:
Biz Abdulmüttalib'in çocukları cennet
halkının büyükleriyiz. Ben, Hamza, AH, Ca'fer, Hasan Hüseyin ve Mehdi."
Not: Zevâid'de şöyle denilmiştir: Bunun
senedi hakkında konuşulmuştur. Râvi AH bin Ziyadl ne güvenilir sayanı ne de
cerhedeni (tenkîd edeni) görmedim. Senedin kalan r&vUerl güvenilir
«atlardır.
4088) "... Abdullah
bin el-Hâris bin Cezi1 ez-Zübeydî (RadtyaUâhü atık)'-den rivayet edildiğine göre;
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
Doğudan bir takım insanlar çıkacak ve Mehdi
için ortam hazirlı-yacaklar, buyurdu. O, Mehdî'nin hükümdarlığını kasdeder.
Not: Zevâİd'de şöyle denilmiştir: Bunun
senedinde Amr bin Câbir el-Had-raml t© Abdullah bin Lehla bulunur, tkisi de
zayıftır.[121]
Bu babın Ebû Said-i Hudrî (Radryallâhü
anh)'a âit 2. hadisinin benzerini T i r m i z I • ve Ahmed de rivayet etmişlerdir.
Saîd bin el-Müseyyeb (Radıyallâhü anh) 'a âit 5. hadîsi Ebû Dâvûd da rivayet
etmiştir. Diğerleri notta belirtildiği gibi Zevâid nevindendir.
Hadislerde geçen ban kelimeleri açıklayalım
■•
Birinci hadiste geçen "İğravrakat ı
Garkoldu, doldu, demektir. Teşrîds Kaçırmak, kaçmaya zorlamak, kovmak
demektir.
Tatrid: Kovmak, sürmek demektir. Bu iki
kelimenin mânâları birbirine yakındır. Bu hadîste geçen "Hayır"
kelimesi ile kasdedilen mânânın hükümdarlık ve devlet yönetimi olduğu hadîsin
son kısmından anlaşılıyor kanaatındayım. Hayır kelimesi ile iyi ve dinen
faydalı şeyler mânâsının kasdedilmiş olması ihtimâli ise uzak bir ihtimaldir.
Kist i Adalet, demektir.
İkinci hadiste geçen "Küdûs: Toplanıp
birikmiş bol şey' demektir. Her iki hadiste geçen "Habıv: Emekleyerek
yürümek demektir.
A1 i (Radıyallâhü anh) 'in 4085 nolu
hadisinde Allah'ın M e h -d i' yi bir
gecede islah edeceği buyurulmuştur.
İbn-i Kesir:
Yâni Allah M e h d î' yi bir gecede
bağışlayıp kusurlarını afıv ona muvaffakiyet ve fazilet ihsan edecek, demiştir.
El-Hafn, de Câmiü's-Sağîr'in haşiyesinde: Yâni Allah Teâlâ onu halka hüküm
darlık yeteneğine ve ilmî faziletlere bir gecede kavuşturacak, demiş tir.
Tercemede bu iki yoruma da işaret edilmiştir.
Saîd bin el-Müseyyeb'in 4086. hadisi ve
benzeri hadîsler Mehdi' nin Hz. Fâtıma {Radıyallâhü anhâ) 'nm sülâlesinden
olduğuna delâlet eder. Ancak onun Hasan (Radıyallâhü anh) 'in mı, yoksa
Hüseyin (Radıyallâhü anh) 'in mi torunlarından olacağı hususunda ihtilâf
vardır. Avnü'l-Mabûd yazan konu hakkında: Bu ihtilâfa işaret ettikten sonra e 1
- K a r i' in: Mehdi' nin hem Hasan (Radıyallâhü anh) 'm hem de Hüseyin
(Radıyallâhü anh) 'in torunlarından olması mümkündür. Rivayetlerden anlaşılan
en kuvvetli ihtimal onun baba tarafından H a -san (Radıyallâhü anh) 'a ve ana
tarafından Hüseyin (Radı-yllâhü anh) 'a ulaşmasıdır, dediğini nakleder.
Tirmizi'nin İbn-i Mes'ûd (Radıyallâhü
anhümâî'< rivayet ettiği bir hadîste Mehdi' nin isminin Peygamber (Aleyhi's-salâtü
ve's-selâm)'in ismi olacağı bildirilmiştir. Ebû D A -v ü d' un rivayetinde ise
hem kendisinin hem de babasının isimlerinin Peygamber (Aleyhi's-salâtü
ve's-selâm)'in ve babasının isimleri olacağı bildirilmektedir. Bu rivayetlere
göre Mehdi' nin ismi Muhammed, babasının ismi de Abdullah olacaktır. Mehdi kelimesi ise onun lâkabıdır.[122]
Melâhım: Melheme'nin çoğuludur. Melhame,
savaş meydanı veya şiddetli çatışma ve savaşma demektir. En-Nihâye'de:
Melhame: Savaşmaya ve savaş yerine denilir. Bu kelime Lahme'den alınmadır.
Lahme: Argaçtır. Çünkü bir dokunmuş halı, kilim gibi bir şeyin argacı ile
çözgüsü birbirine girdiği gibi çatışmada insanlar da biribirine girer. Bir
kavle göre bu kelime Lahm kelimesinden alınmadır. Lahm: et demektir. Savaşta
çok mikdarda insan öldürüldüğü için savaş meydanı insan etleriyle dolmuş olur.
4089) "... Hassan bin
Atiyye (Radtyallâhü ankümâ)'dan; Şöyle demiştir:
Mekhûl ve
İbn-i Ebi Zekeriyyâ (bir kere) Hâlid bin Ma'dân (Ra-dıyallâhü anhüm) 'un yanma
gittiler. Ben de onlarla beraber gittim. Hâlid bin Ma'dan, Cübeyr bin NÜfeyr
(Radıyallâhü anh)'den bize hadis rivayetinde bulundu. Hâlid bin Ma'dân dedi
ki: Cübeyr (bir gün) bana i Bizimle beraber Zi Muhmer (Radıyallâhü anh) 'a gel,
dedi. Zi Mıhmer, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve SellemVin sahâbîlerinden bir
adam idi. Ben de onlarla beraber gittim. Cübeyr, Zi Mıhmer'e (Müslümanlar ile
Rumlar arasında yapılacağı haber buyurulan) barış andlaşmasını sordu (hakkında
bilgi istedi). Bunun üzerine Z! Mıhmer: Ben, Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve
Sellem)'den şu buyruğu işittim, dedi:
Rumlar sizlerle güvenceli bir barış andlaşmasını
yapacaklar. Sonra siz ve onlar (başka) bir düşmanla savaşacaksınız ve zafer
kazanıp, ganimet mallarım alıp (savaştan) salimen çıkacaksınız. Sonra savaştan
dönüp nihayet tepeleri bulunan bir mer'aya varacaksınız. (Orada) haç ehlinden
(yâni hırıstiyanlardan) bir adam haçı havaya kaldırarak t Haç (yâni
hmstiyanlık dini) gâlib oldu, diyecek. Müslfimanlardan bir adam da kızarak
kalkıp (adamın elindeki) haçı kınp ezecektir. İşte o zaman Rumlar barış
andlaşmasını bozarak şiddetli savaş - çatışma için toplanacaklar.
(Müellifimiz demiştir ki) Bize Abdurrahmân
bin İbrahim ed-Dı-meşkî, el-Velîd bin Müslim aracılığıyla (yine) Evzâi'den
rivayetle Hassan bin Atiyye'den kendi isnadıyla bunun mislini tahdîs etti
(hadis rivayetinde bulundu) da hadîs metnine bu ilâveyi ekledi:
Rumlar şiddetli savaş - çatışma için
toplanacaklar ve o zaman beher bayrağın altında on iki bin kişi olmak üzere
seksen bayrak altında (müslümanlarla savaşmaya) gelecekler."
Not: Zevâid'de şöyle denilmiştir : Bunun
senedi basendir ve bunun bir kısmını Ebû Dâvûd rivayet etmiştir.[123]
Ebû Dâvûd bu hadîsin benzerini Melâhım
kitabında rum-lann savaşlarına dâir hadîsler için açtığı bâbta rivayet
etmiştir. Oradaki bir rivayette şu ilâve de vardır: «Müslümanlar da
silâhlarına koşup savaşacaklar ve Allah o müslüman topluluğuna şehîdlik ikram
edecektir.»
Ebû Dâvûd'un rivayetinde hadisi Peygamber
(Aleyhi's-sa-lâtü ve's-selâm) 'den naklen bildiren sahâbînin ismi Zi Minber
diye geçer. Et-Tehzîb'te bu zâtın adının Zi Mihmer olarak rivayet edildiği
gibi Z î Mihber olarak da rivayet edildiğini söylemiştir.
Hadîste geçen bâzı kelimeleri açıklayalım:
Hüdne i Barış andlaşması demektir. Burada
müslümanlar ile ramlar arasında yapılacak barış andlaşması kasdedilmiştir.
Avnü'l-Mabûd yazarı bu açıklamayı yaparak müellifimizin 4095. hadîsini açıklamaya
mesned göstermiştir.
Merc: Mer'a demektir. Tülûl da Tell'in
çoğuludur. Teli, tepe demektir.
Salîb i Haç demektir. Burada "Salîb
galebe çaldı" sözünden mak-sad hınstiyanhk dininin galebe çaldığını iddia
etmiştir. Hıristiyan kişi bu sözü ya mevcut barış andlaşmasını bozmak için veya
sırf iftihar ve müslümanlan kızdırmak maksadıyla söylemiştir.
Gaye t Bayrak demektir.
4090) "... Ebû
Hüreyre (Radıyallâhü ««/?,)'den rivayet edildiğine göre; Resûlullah (SallaÜahü
Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir :
Melâhîm (çatışmalar - savaşlar) vuku
bulduğu zaman Allah, me-vâlîden öyle bîr ordu gönderecek ki atlar (inin
cinsi) bakımından
Birkaç Hâl Tercemesi
Zî Mıhmer veya Zi Minber el-Habeşi (R.A.)
sahâbi olup Şam'da ikâmet etmiştir. Beş aded hadîsi vardır. Hadislerini Ebû
Dâvûd ve İbn-i Mâceh rivayet etmişlerdir. Râvilerİ Cübeyr bin Nüfeyr ve Hâlid
bin Ma'dân'dır. (Hulâsa, 113)
Cübeyr bin Nüfeyr el-Hadrami Ebû
Abdirrahmân eş-Şâmi (R.A.) muhadram-lardan, yâni hem câhiliyet hem İslâmiyet
devirlerine yetişmiş olup Ebû Bekr-i Sid-dik (R.A.) devrinde müslüman olmuştur.
Kendisi Ubâde, Muâz bin Cebel, Hâlid bin el-Velid, Ebü'd-Derdâ, Ebû Zer ve Zi
Mıhmer (R.A.)'dan hadîs rivayet etmiştir. Kendisinden de oğlu Abdurrahman,
Hâlid bin Ma'dân, Mekhûl ve bir cemâat rivayette bulunmuştur. Müslim ve sünen
sâhibleri onun hadîslerini rivayet etmişlerdir. H. 75. yılında vefat etmiştir.
(Hulâsa, 61)
Hâlid bin Ma'dân Ebû Abdillah (R.A.), bir
gurup sahâbiden mürsel rivayette bulunmuştur. Ayrıca Muâviye, Mıkdâm bin
Madikerib ve Ebü Ümâme (R.A.)'den de rivayette bulunmuştur. Kendisinden de Nür
bin Yezîd, Muhammed bin İbrahim et-Teymi, Hassan bin Atiyye ve Safvân bin Amr
rivayet etmişlerdir. Bu zât, tabiîlerin fıkıhçılarından ve seçkin
simâlarmdandır. Yetmiş sahâbîye yetiştiğini söylediği kendisinden rivayet
edilmiştir. Seleme bin Şebîb : O, günde kırk bin defa «Sübhanallah» zikrini
tekrarlardı. Vefat edip cenazesi yıkanacağı zaman parmağım şöyle kımıldatmaya
başladı, demiştir, H. yüz üç veya yüz dört, ya da yüz sekizinci yılı vefat
etmiştir. (Hulâsa, 103)
Hassan bin Atiyye el-Muhâribi Ebü Bekir
ed-Dımeşkl, fıkıhçı olup Ebû Ümâme (R.A.)*den mürsel rivayette bulunmuştur.
Çünkü ondan hadis işitmemiştir. Ayrıca İbnül-Müseyyeb'den de rivayette
bulunmuştur. Kendisinden de Evzai ve Ebû Gassân Muhammed bin Ömer, rivayet
etmişlerdir. Ahmed ve îbn-i Muîn, onun sıka, yâni güvenilir olduğunu
söylemişlerdir. Zehebi'nin dediğine göre H. yüz otuzuncu yıl» yakın zamana
kadar yaşamıştır. (Hulâsa, 76)
Hassân'm bu hadisinde isimleri geçen Mekhûl
ve îbn-i Ebi Zekeriyyâ isimli iki râvinin hal tercemesi için Hulasa'ya
bakılabilir. Biz bu kadarla yetinelim.
Arapların en kıymetlisi ve silâh yönünden
onların en iyisi olup Allah, İslâm dinini onlarla te'yid (takviye)
edecektir.**
Not:
Zevâid'de şöyle denilmiştir : Bu, hasen bir seneddir. Râvi Osman bin
el-Âtike hakkında ihtilâf vardır.
4091) "... Nâfi bin
Utbe bin Ebî Vakkas (Radtyallâhü an A)'den rivayet edildiğine göre; Peygamber
(Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmujtar r
Siz Arap Yarımadası (halkı) ile
savaşacaksınız. Allah orayı (size) fethedecektir. Sonra ramlarla
savaşacaksınız. Allah onlantn memleketini) de (size) fethedecektir. Daha sonra
Deccâl ile savaşacaksınız. Allah onu da (size) fethedecektir (mağlûp
edecektir).
Câbir (bin Semüre) demiştir ki: Bu itibarla
ramlar fethedilme-dikçe Deccâl çıkmaz,"[124]
Ebû Hüreyre (Radıyallâhü anh) 'm hadisi
Zevâid nevin-dendir. Bu hadiste geçen Mevâlî: Mevlâ'nın çoğuludur. Mevlâ kelimesi,
Rabb, mâlik, sâhib, efendi, nimet veren, ikramda bulunan, köleyi azadlayan,
yardımcı, seven, tâbi olan, komşu, amcaoğlu, andlaşmah, sihri yönden akraba,
köle, azadlanmış kişi ve kendisine nimet ve ikram edilen kişi gibi değişik
mânâlara gelir.
Miftâhûl-Hâce'de bu mânâlar açıklandıktan
sonra şöyle denilmiştir :
Bir de şu mânâ var: Bir işe bakan, yöneten
kimseye mevlâ denilir. Hadîslerde ekseriyetle bu mânâda kullanılır. Hadîsteki
Mevâlî sözcüğü ile Allah'ın emirlerine uyan ve yasaklarından sakınanların
kasdedilmiş olması ihtimâli vardır. Bununla Mehdi' nin kasde-dilmiş olması
kuvvetle umulur.
S i n d î ise Mevâli sözcüğünü Arapların
azadlamış olduğu kimseler mânâsına yorumlamış ve hadîsin ifâde tarzının mevâlî
diye anılan insanların Araplardan olduğuna delâlet ettiğini söylemiştir. Fakat
hadîsin ifâde tarzı Mevâlî'nin Araplardan olduğuna kesin biçimde delâlet
etmez.
Bilindiği gibi Araplar kendilerinden
olmayanlara Mevâlî derler. Bu husus târih kitablannda da görülebilir. Bu
itibarla İslâmiyet'i te'-yid ve takviye edeceği haber verilen toplumun
Araplardan başka bir millet olması ihtimâli vardır. Kanaatımca haber verilen
milletin yüce milletimiz olması muhtemeldir. Çünkü Abbasîler devrinden itibaren
Türk milletinin İslâmiyet'e her bakımdan nasıl hizmet ettiği, yüce dinimizi
Avrupa'da nasıl temsil ettiği, Viyana kapışma nasıl dayandığı ve özellikle
Haçlı Seferleri karşısında kutsal topraklan korumak için asırlarca nasıl göğüs
gerdiği târihin şeref levhalarında köklü yer etmiştir. Allah.Teâlâ en iyi
bilendir.
N â f i (Radıyallâhü anh) 'in hadisini
Müslim de rivayet etmiştir. Oradaki rivayette Arap yarımadasının fethinden
sonra î r â n' in fethedileceği ve bundan sonra Rum memleketinin fethedileceği
haber verilmektedir. Yine oradaki rivayete göre "Nâfi (Radı-yallâhü anh),
Câbir bin Semûre (Radıyallâhü anh) 'a i Yâ Câbir Rumlar fethedilmedikçe
Deccâl'ın çıkacağını sanmıyoruz, demiştir." Görüldüğü gibi bu noktaya âit
cümle, Müellifimizin rivayetinde C â b i r' e aittir.
Bir Hâl Tercemesi:
Nâfi bin Utbe bin Ebl Vakk&s (R.A.),
Mekke'nin fetih günü müslüman olmuştur. Müslim onun bir hadisini (ki bu
hadîstir) rivayet etmiştir. Rftvisl Câbir bin Semûre CBJLyûu. (Hulâsa, 399)
4092) "... Muâz bin
Cebel (Radtyallâhü ank)'âen rivayet edildiğine göre; Peygamber (Sallallahü
Aleyhi ve Setlem) şöyle buyurmuştur:
Büyük savaş, Kustuntiniyye fethi ve
Deccâl'ın çıkması yedi ayda vuku bulur."
4093) "... Abdullah
bin Büsr (Radtyattâhü anhümâ)'âan rivayet edildiğine göre; Resûlullah
(Sallallahü Aleyhi ve Seüem) şöyle buyurdu, demiştir:
Melhame
(yâni büyük savaş) ve el-Medîne (yâni Kustuntiniyye) fethi arasında altı yıl
bulunur. Deccâl da yedinci yılda çıkar." [125]
Muâz (Radıyallâhü anh)'in hadîsini Tirmizî
ve Ebû 0 â v û d da rivayet etmişlerdir. Abdullah bin Büsr (Radıyallâhü anh)'in
hadîsi ise Ebû Dâvûd ve Ahmed tarafından da rivayet edilmiştir. Bu hadîste
geçen "El-Medîne" sözcüğü Kustuntiniyye olarak yorumlanmıştır. Sindi
ve baş-kası böyle demiştir.
Kustuntiniyye, Kustantiniyye ve Kustun-tine
biçiminde rivayetler vardır. Bundan maksadın İstanbul olduğu şerhlerden
anlaşılmaktadır.
Bu iki hadîs arasında açık bir çelişki
mevcuttur. Çünkü birincide yedi ay denilmekte iken ikincide altı yıl ifâdesi
bulunuyor. Ebû Dâvûd bu iki hadîsi rivayet ettikten sonra ikinci hadîsin
birinci hadîsten daha sıhhatli olduğunu beyân etmiştir.
Avnü'l-Mabûd yazan birinci hadisin
senedindeki râvi Ebû Bekir bin Ebî Meryem'in zayıf olduğunu söylemiştir. E 1
-Münzirî de ikinci hadisin senedinde bulunan râvi B a k i y y e bin e 1 - V e 11 d' in güvenilirliği hakkında tartışma olduğunu
söylemistir. Hülâsa ikinci hadîs birincisine nisbeten daha sağlıklıdır. Bu
itibarla tercih edilir.
S i n d î' nin beyânına göre bâzı ilim
adamları bu iki hadis arasında görülen çelişkinin şu şekilde giderilmesinin
mümkün olduğunu söylemişlerdir: Haber verilen savaşın başlangıcı ile nihayete
ermesi arasındaki sürenin altı yıl olması mümkündür. Yâni bu savaş altı yıl
sürebilir ve savaşm nihayeti ile Kustuntîniyye' nin fethi ve Deccâl'ın
çıkması yedi ayda vuku bulur.
4094) "... Amr bin
Avf (RadtyaUâhü anhyten rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Sallaltahü Aleyhi
ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
Bevlâ (denilen yer) de müslümanlann düşmana
karşı sınırda nöbet bekleyen silâhlı kuvvetlerin en düşüğü olmadıkça kıyamet
kopma-yacaktır. Sonra O, (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
Yâ Alî, Yâ AK, Yâ Alî, buyurdu. AK de:
Babam anam sana feda olsun (Buyur), dedi
ResûM Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) : emiştir. Hülâsa ikinci hadîs
birincisine nisbeten daha sağlıklıdır. Bu tibarla tercih edilir.
S i n d î' nin beyânına göre bâzı ilim
adamları bu iki hadîs ara-ıında görülen çelişkinin şu şekilde giderilmesinin
mümkün olduğu-ıu söylemişlerdir: Haber verilen savaşın başlangıcı ile nihayete
er-nesi arasındaki sürenin altı yıl olması mümkündür. Yâni bu savaş ıltı yıl
sürebilir ve savaşın nihayeti ile K u s t u n t î n i y y e' nin ethi ve D e c c â 1' in çıkması yedi ayda vuku bulur.
4094) "... Amr bin
Avf (RadıyaUâhü anhyden rivayet edildiğine göre; tesûlullah (Sallallahü Aleyhi
ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
Bevlâ (denilen yer) de müslümanlann düşmana
karşı sınırda nö->et bekleyen silâhlı kuvvetlerin en düşüğü olmadıkça
kıyamet kopma-racaktır. Sonra O. (Saîlallahü Aleyhi ve Sellem) :
Yâ Ali, Yâ AK, Yâ Alî, buyurdu. AH de:
Babam anam sana feda olsun tBuyur), dedi
Resûl-i Ekrem (Sal-allahü Aleyhi ve Sellem):
Siz
muhakkak Benü'l-Asfar (yâni rumlar) ile savaşacaksınız. Sizden sonra gelenler
de onlarla savaşacaktır. Nihayet Allah yolunda hiç bir kınayanın kınamasından
korkmayan, seçkin müslümanlar olan Hicaz halkı onlarla savaşa çıkacaklar ve
teşbih ve tekbirle Kustun-tiniyye'yi fethedecekler. O güne dek mislini elde
etmedikleri öyle bol ganimet mallarını elde edecekler ki kalkanlarla
bölüşecekler. Gelen bir adam da (müslümanlara) : Şüphesiz Deccâl sizin
memleketlerinizde çıkıverdi, diyecek. Bilmiş olunuz ki o haber yalandır. Artık
o haberi tutan (yâni inanan) pişmandır, terkeden (yâni inanmayan) da pişmandır,
buyurdu."
Not: Zevâid'de şöyle denilmiştir : Bunun
senedinde Kesîr bin Abdlllah vardır. Şafii ve Ebû Dâvüd onun yalancı olduğunu
söylemişlerdir. tbn-İ Hibb&n da şöyle demiştir : O, babası aracılığıyla
dedesinden bir takım mevzu hadisler rivayet etmiştir. O hadîsleri kitablarda
zikretmek ve o adamdan rivayette bulunmak helal değildir. Meğer ki hayret ve
şaşkınlık yönünde ola.[126]
Senedinin durumu yukarda anlatılan ve
Zevâid nevinden olan bu hadîste geçen "Mesâlıh" Meslehe'nin
çoğuludur. Mesleheı Düşmana karşı gediklerde bekleyen silâhlı güç demektir.
Meslehe: Düşmanın saldırmasına elverişli gedikler ve sınırlar mânâsına da
gelir.
Bevlâ i Bir semtin adıdır. Sindi' nin
beyânına göre en-Nihft-ye'de şöyle denilmiştir -. Bevlâ, bedevilerin hacıları
soyduğu bir yerin ismidir.
Benü'l-Asfar, rumlardır.
Etrise ı Türs'ün çoğuludur. Türs, kalkan
demektir. Ganimet malları çok olunca kalkanlar ölçek olarak kullanılmıştır.
Decc&l'm çıktığına dâir gelen yalan
habere inananın pişman olması sebebi açıktır. Çünkü gelen haber asılsızdır.
înanmayıp da bu habere kulak vermeyen kimsenin pişman olmasının sebebi ise
Decc&l'm o olaydan sonra pek zaman geçmeden çıkmasıdır. Bu itibarla bu
haberi duyan kimse D e c c â 1' a karşı hazırlıklı olsa daha iyi etmiş
olur. Sindi bu iki cümleyi böyle açıklamıştır.
4095) "... Avf bin
Mâlik el-Eşcat (Radtyallâhü anh)'den rivayet edildiğine göre; Resûlullah
(Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, deriıiştir :
Benü'l-Asfar (yâni rumlar) ile aranızda bir
barış andlaşması olacak. Sonra onlar bu andlaşmayı tek taraflı olarak
bozacaklar ve her bayrağın allında on iki bin kişilik kuvvet bulunmak üzere
seksen bayrak altında size (savaş açmak için) gelecekler."[127]
4096) "... Ebû
Hüreyre (Radtyaüâhü anh)'den rivayet edildiğine göre; Peygamber (Sallallahü
Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur :
Siz, ayakkabıları kıl olan bir kavimle
savaşmadıkça kıyamet kop-mayacaktır ve siz gözleri küçük bir kavimle
savaşmadıkça kıyamet kopmayac aktır."
4097) "... Ebû
Hüreyre (Radtyallâhü anh)7den rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi
ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
Siz, gözleri küçük, burunları kısa - yassı
ve yüzleri kat kat deri ile kaplanmış kalkanlar gibi (etli) bir kavimle
savaşmadıkça kıyamet kopmayacaktır ve siz ayakkabıları kıl olan bir kavimle
savaşmadıkça kıyamet kopmayacaktır."
4098) "... Amr bin
Tağlib (Radtyallâhü ank)'den rivayet edildiğine göre kendisi: Ben, Peygamber
(Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'den şu buyruğu işittim, demiştir:
Yüzleri yuvarlak ve geniş olan bir kavimle
savaşmanız şüphesiz kıyametin alâmetlerindendir. O kavmin yüzleri kat kat deri
ile kaplanmış kalkanlar gibi (kalın ve çok etliJdİr. Kıl ayakkabı giyen bir
kavimle savaşmanız da şüphesiz kıyametin alâmetlerindendir.**
4099) "... Ebû
Saîd-i Hudrî (Radtyallâhü anh)'den rivayet edildiğine göre; Resûlullah
(Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
Siz gözleri küçük ve yüzleri geniş -
yuvarlak bir kavimle savaşmadıkça kıyamet kopmayacaktır. Onların gözleri
çekirge gözleri gibi olup yüzleride kat kat deri ile kaplanmış kalkanlar gibidir.
Kıl ayakkabılar giyerler, deriden mamul kalkanlar edinirler ve atlarını hurma
ağaçlarına bağlarlar.'*
Not:
Zev&id'de şöyle denilmiştir: Bunun senedi basendir. Ravi Ammâr bin
tfuhaouneâ hakkında İhtilaf vaidir. Bu hadisi tbn-i Htbban, kendi el-A'meş
yoluyla rivayet «tariftir.[128]
Müellifimizin kısmen değişik iki senedle
rivayet ettiği E b û H ü r e y r e (Radıyallâhü anh) 'in hadîsini Buhâri,
Müslim, Tirmizi ve Ebû Dâvûd da benzer lâfızlarla ve müteaddid senedlerle
rivayet etmişlerdir. Amr bin Tağlib (Radıyallâhü anh) 'in hadisini Buhâri de
rivayet etmiştir. Ebû S a î d (Radıyallâhü anh)'in hadîsi ise notta
belirtildiği gibi Zevâid nevinden olup
İbn-i Hibbân tarafından da rivayet edilmiştir.
Müellifimiz bu hadîslerin Türkler hakkında
vârid olduğuna babın başlığı ile işaret etmiştir. Müellifimizin rivayet ettiği
hadîslerde vasıfları açıklanan kavmin Türk olduğuna dâir bir kayıt yok ise de
Buhârî, Müslim, Ebû Dâvûd ve Ne-s â i' nin bâzı rivayetlerinde bu kavmin Türk
olduğu kaydı mevcuttur. Şöyle ki:
B uhâri' nin Cihâd kitabında açtığı
"Bâbû Kıtâlı't-Türk = Türklerle savaş Babı" bölümünde "Ebû
Hüreyre (Radıyallâhü anh) 'den rivayet ettiği bir hadîs şöyledir:
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)
buyurdu ki: Siz, gözleri küçük, yüzleri kırmızı, burunları kısa-yassı ve
yüzleri kat kat deri ile kaplanmış kalkanlar gibi (kalın, etli) olan Türklerle
savaşmadık-ça kıyamet kopmayacaktır ve siz, ayakkabıları kıl olan bir kavimle
savaşmadıkça kıyamet kopmayacaktır."
M ü s 1 i m' in de "Kitâbü'l-Fiten"in
18. babında rivayet ettiği Ebû
Hüreyre (Radıyallâhü anh) 'in
bir hadîsi şöyledir:
"Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve
Sellem) buyurdu ki t Müslümanlar Türklerle savaşmadıkça kıyamet kopmayacaktrı.
Onlar, yüzleri kat kat deri ile kaplanmış kalkanlar gibi (kalın, etli) olup
kıl elbise giyen ve kıl ayakkabı İle yürüyen bir kavimdir."
Bu hadîsi Ebû Dâvûd ve Nesâi de rivayet
etmişlerdir.
Bu rivayetler bu bâbtaki hadîslerin Türkler
hakkında vârid olduğuna delâlet eder. Bu nedenledir ki Müellifimiz de Buhârî,
Ebû Dâvûd ve Tirmizi gibi bu hadîslere ait babın başlığını bu şekilde
düzenlemiştir.
Müslümanlar ile Türkler' den olduğu
anlaşılan söz konusu kavim arasında vuku bulacağı bir mu'cize mâhiyetinde haber
verilen savaşın şimdiye kadar meydana gelip gelmediğine dâir ilim ehlinin
görüşünü ilerde açıklamak üzere şimdi hadîslerde geçen bâzı kelimeleri
açıklayalım:
Hadîsler o kavmin ayakkabılarının kıl
olduğunu ifâde eder. Avnü'l-Mabûd yazarı bu hususla ilgili olarak şu bilgiyi
verir: Kurtubi, Tezkiremde : Onlar
kıllardan mamul iplikten ehrise yaptıkları gibi ayakkabı da yaparlar. Hadîsin
açık mânâsı budur. Bu cümleden maksad şu da olabilir: Onlar saçlarını o kadar
uzatırlar ki gür ve uzun saçları bayağı elbise gibi vücudtannı örter ve
ayaklarına kadar sarktığı için ayakkabıları kıldandır, tâbiri kullanılmıştır.
Fakat birinci mânâ açık olanıdır, demiştir.
S ü y û t i: de: Kasdedilen mânâ birinci
mânadır. Çünkü o kavmin memleketi soğuktur. Başka giysiler onlara yaramaz,
demiştir.
E 1 - K a r i de: Yâni onlar çarık
giyerler. Çarıklar tabaklanmamış deriden olduğu için kıl ayakkabı tâbiri
kullanılmıştır, der.
N e v e v î de: Onlar kıldan mamul
ayakkabılar giyerler. Bizim zamanımızda da bu nevî ayakkabılar giyerler,
demiştir.
Zülf t Ezlef'in çoğuludur, Zelef kökünden
alınmadır. Zelef, burunun kısalığı ve yassılığıdır.
Mecann: Micenn'in çoğuludur, kalkanlar
demektir. Mutraka: Kat kat deri ile kaplanmış, demektir. Bir kavle göre yüzü
deri ile kaplanmış demektir.
Nevevl: O kavmin yüzlerinin kat kat deri
ile kaplanmış kalkanlara benzetilmesinden maksad yüzlerinin genişliği,
yuvarlaklığı ve yanak yumrularının yüksekliği itibariyle anılan kalkanlara
benze-tilmesidir, der.
El-Kari de: Yüzleri geniş ve yuvarlak
olduğu için kalkanlara benzetilmiş ve kaim olup çok etli olduğu için de kat
kat deri U« kaplanmış kalkanlara benzetilmiş, demiştir.
Cerâd t Çekirge demektir.
Hadak i Çekirgenin göz bebeğidir.
Derak da deriden mamul ağaçsız ve kirişsiz
kalkandır.
Bu hadîslerde haber verilen savaş vuku
bulmuş mu, bulmamış mı?
Bu hususla ilgili olarak K u r t u b i özetle şöyle derler:
617. ydın 5. ayında islâm memleketlerine
saldıran Tatar orduları Horasan beldelerini kılıçtan geçirdiler. Sâsân Oğulları
memleketlerinin altım üstüne getirdiler. N e ş â v e r şehrini yakıp yıktılar.
Rey, Kazvin, Erdebîl, Merâğa ve Âzerbeycân bölgelerini istilâ ederek halkını
imha ettiler. Ancak mağaralara sığınabilenler kurtulabildiler. Bu memleketlerde
bulunan sayısız eşraf ve âlimleri öldürdüler. Kadınları ve çocukları
öldürmekten geri kalmadılar. îsfahan ve dolaylarını da yakıp yıktılar. Atlarını
cami ve mescidlerin direklerine bağladılar...
Aynî de Buhârî' nin şerhinde buna benzer
bilgi vermektedir.
Hadîslerde haber verilen savaş Tatar
ordularının yaptığı tahribat olabilir. Allah en iyi bilendir.
Antr Un TağUb dUM^m Hâl Tferoemesl:
Amr bin Tağlib en-NÛmerl veya el-Abdl
el-Cüvasl (BJU sabftbkttr. Cfkvftat Bahreyn'in köylerindendir. Bu zâtın iki
hadisi vardır. Buharl İki hadisini de rivayet etmifttr. Nes&l ve İbn-i
Mftceh de onon hartlutni rirâyet etinfflenBr. UtorBmt el-Kasan ve etHakem bin
el-A'rectir. (HulAsa, 387)[129]
[1] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/131.
[2] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/131-132.
[3] Enfal.39
[4] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/132-138.
[5] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/138-139.
[6] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/139-141.
[7] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/142.
[8] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/142-144.
[9] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/144-146.
[10] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/146-147.
[11] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/147-148.
[12] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/148-149.
[13] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/149-150.
[14] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/150-151.
[15] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/151-152.
[16] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/152-153.
[17] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/153-154.
[18] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/154-155.
[19] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/155-156.
[20] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/156.
[21] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/156-157.
[22] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/157-159.
[23] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/159-162.
[24] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/162-165.
[25] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman Yayınları:
10/165-168.
[26] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/169.
[27] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/169-170.
[28] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/170-172.
[29] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/172-178.
[30] Hulasa, 41, 494 ve
Tuhfetttl-Ahvezl C. 3, Sah. 223Sünen-i
İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman Yayınları: 10/178-179.
[31] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/179-180.
[32] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/181-182.
[33] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/182-183.
[34] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/183-185.
[35] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman Yayınları:
10/185-189.
[36] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/189-191.
[37] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/191-192.
[38] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/192-193.
[39] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/193-194.
[40] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/194-196.
[41] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/196-198.
[42] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/198-199.
[43] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/199-200.
[44] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/200-203.
[45] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/203.
[46] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/203-204.
[47] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/205-206.
[48] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/206-207.
[49] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/207-209.
[50] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/209-211.
[51] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/211-213.
[52] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/214-215.
[53] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/215-218.
[54] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/218-219.
[55] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/219-220.
[56] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/220-223.
[57] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/223-224.
[58] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/224.
[59] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/225-226.
[60] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman Yayınları:
10/226-227.
[61] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/228-230.
[62] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/231-232.
[63] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/232-236.
[64] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/236-237.
[65] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/237.
[66] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/237-239.
[67] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/239-241.
[68] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/241-242.
[69] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/243.
[70] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/243-245.
[71] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/245-246.
[72] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/246-247.
[73] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/247.
[74] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/247-248.
[75] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/248-250.
[76] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/250-251.
[77] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/251-256.
[78] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/257-259.
[79] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/259-262.
[80] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/262-264.
[81] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/264-265.
[82] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/265-266.
[83] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/266-267.
[84] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/268-270.
[85] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/271.
[86] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/272.
[87] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/272-273.
[88] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/273-274.
[89] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/274-275.
[90] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/275-277.
[91] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/275-277.
[92] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman Yayınları:
10/277.
[93] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/277-279.
[94] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/279-281.
[95] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/282.
[96] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/283-286.
[97] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/286-287.
[98] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/287-289.
[99] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/289-292.
[100] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/293.
[101] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/293-296.
[102] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/296-298.
[103] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/298-300.
[104] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/300-302.
[105] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/303-304.
[106] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/305.
[107] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/306-307.
[108] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/307-308.
[109] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/309-310.
[110] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman Yayınları:
10/310-312.
[111] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/312-313.
[112] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/313-314.
[113] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/314-317.
[114] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/318-324.
[115] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/324-327.
[116] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/327-335.
[117] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/335-336.
[118] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/336-340.
[119] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/340-343.
[120] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/343-345.
[121] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/345-350.
[122] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/350-351.
[123] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/351-353.
[124] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/353-355.
[125] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/355-357.
[126] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/357-359.
[127] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/359-360.
[128] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/360-361.
[129] Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman
Yayınları: 10/362-364.