* Abdest Almanın Fazileti Ve Bu Konuda Titizlik
* Abdest Alıp, Peşinden Namaz Kılmanın Fazileti
* Abdest Sırasında Vesvesenin Ve Su İsrafının Terki
* Abdest Ve Gusülde Kullanılan Su Miktarı
* Her İşte Sağ İle Başlamanın Önemi
(2)- HZ. PEYGAMBERİN ABDEST ALIŞ ŞEKLİ
* Hz. Osman'dan Gelen Rivayetler
* Hz. Ali'den Gelen Rivayetler
* Diğer Sahabîlerden Gelen Rivayetler
(3)- ABDEST ALIRKEN NİYET VE BESMELENİN HÜKMÜ
(4)- ABDEST ALIRKEN MAZMAZADAN ÖNCE ELLERİ YIKAMAK
(5)- ABDEST ALIRKEN AĞZA VE BURNA SU VERMEK, SONRA SÜMKÜRMEK
* Abdestte Tertip; Yüz Ve Kolların Yıkanmasından Sonra Ağız Ve Burna Su
Çekmek
(6)- ABDESTTE YÜZÜ YIKAMAK, SAKALIN ARASINA SUYUN GEÇMESİ VE GÖZ PINARINI
MESH ETMEK
(8)- ÂBDESTTE BAŞ, KULAKLAR VE ŞAKAK/ZÜLÜF KISMINI MESH ETMEK
(9)- ABDESTTE SARIĞA, BAŞ ÖRTÜSÜNE VE MESTLERE MESH ETMEK
(10)- ABDEST ALIRKEN AYAKLARIN YIKANMASI
* Ayak Parmaklarının Arasını Ovalamak
* Ayakta Kuru Yer Bırakmamak, Uzuvları Peş Peşe Yıkamak (Muvâlât) Ve
Abdesti Tam Almaya Teşvik
(11)- AZALARI İKİ YA DA ÜÇ KERE YIKAMAK GEREKİR, FAZLASI MEKRUHTUR
(12)- ABDESTTEN SONRAKİ DUA VE ZİKİRLER
(13)- ÂBDESTTEN SONRA ÖNÜNE SU SERPMEK
(14)- HER (FARZ) NAMAZ İÇİN ABDEST ALMA YANINDA, BİR ABDESTLE BİRDEN
FAZLA NAMAZ KILMANIN CEVAZI
(15)- MESCİDDE ABDEST ALMANIN CEVAZI VE UYUMAK İSTEYENE ABDEST ALMANIN
MÜSTEHAB OLUŞU
ı- ABDESTİ BOZAN ŞEYLER/HALLER
1- Ön Ve Arka Yoldan Çıkan Necaset İle Abdestin Bozulması
* İdrar Ve Büyük Tuvalet İhtiyacından Dolayı Abdest Almak
* Yellenmekten Dolayı Abdest Almak
* Mezî, Vedî Ve İstihâze Kanından Dolayı Abdest Almak
2- Abdestin Bozulmasından Şüphelenmek
3- Uyku Sebebiyle Abdest Almak
* Oturarak Uyumak Abdesti Bozmaz
* Hz. Peygamber'in Uykusu, Yatarak Da Olsa Abdesti Bozmaz
* Yatarak Uyuyan Kişi (İhtiyaten) Abdest Almalıdır
4- Cinsel Organına Dokunan Kişinin Abdest Alması
5- Cinsel Organına Dokunan Kişinin Abdest Alması Şart Değildir
6- Hanımına Dokunan Ve Öpen Kişinin Abdest Almaması
7- Kusmak Veya Burun Kanamasından Dolayı Abdest Almak
8- Deve Eti Yemek Sebebiyle Abdest Almak
9- Ateşte Pişen Yiyeceklerin Yenmesinden Dolayı Abdest Almak
* Bu Konuda Hz. Peygamber'in Eşlerinden Gelen Rivayetler
10- Ateşte Pişen Yiyeceklerin Yenmesinden Dolayı Abdest Almak Şart
Değildir
Abdest lügatte;
temizlik, parlaklık ve güzellik demektir.[1]
Istılahta ise; ibadet niyetiyle su ile temizlik yapmak/belirli âzâlan
yıkamaktır.[2] Bazı ibadetlerde abdest
şartı bulunmaktadır ve bu temizlik Muhammed ümmetinin en önemli özelliğidir.
Abdestin aşağıdaki âyette zikredilen dört farzında ittifak vardır.
Allah Teâlâ buyurdu:
Ey iman edenler, namaz
kılmaya kalktığınızda (abdestiniz yoksa), yüzünüzü ve ellerinizi dirseklere
kadar yıkayın, başınızı mesh edin ve ayaklarınızı da topuklara (aşık
kemiklerine) kadar yıkayın..,' (Mâide 5/6).[3]
181/489- Câbir
b. Abdullah'tan (Radıyallahu anh):[4]
Rasûlullah dedi ki:
"Cennetin
anahtarı namazdır, namazın anahtarı da
temizliktir."[5]
182/490-
Mus'âb b. Sa'd'dan:[6]
İnsanlar, ölüm
hastalığındayken îbn Âmir'in yanma girdiler ve onu övmeye başladılar. İbn Ömer
(Radıyallahuanhnmâ) dedi ki:
'Ben Rasûlullah'tan
(Sattattaha aleyhi ve senem) duyduklarım konusunda senin için onları kandırmam.
O şöyle buyurdu:
"Allah halkın
malından (ya da ganimetten) haksız yere alanın verdiği sadakayı ve temizlik
olmadan (abdestsiz) kılınan namazı kabul etmez."[7]
Bu gibi rivayetlerde
Abdullah b. Ömer'in yüksek şahsiyeti göze çarpmakta babası Hz. Ömer'deki aynı
duruş onda da görülmektedir. Herkesin bilerek ya da bilmeyerek övdüğü bir kişi
konusunda İbn Ömer burada dua etmedi,[8]
övgülü sözler söylemedi. Aslında başarılı bir yönetici olan Abdullah b. Âmir[9]
Basra'da vali iken herhalde ganimetler konusunda titiz değildi ve tenkid
ediliyordu. Böyle olan birisine edilen dua kabul edilmez endişesi
bulunmaktadır. Tıpkı haksız olarak kazanılan maldan sadakanın kabul edilmediği
gibi. Sanki Abdullah b. Ömer onu biraz düşündürüp/daraltıp tevbe etmesini
sağlamak istedi ve in.ce bir şekilde konuyu bir hadisle hatırlattı. Ayrıca
hadiste temizlik olmadan namaz kabul edilmez vurgusu ile tevbe olmadan dualar
kabul edilmez, bağlantısına dikkat çekildi. Doğrusunu Allah bilir.[10]
183/491- Ebû
Ümâme, Amr b. Abese'den (Radiyattaha anhamâ) nakleder:[11]
RasÛlllllah' a
(Sallallahü aleyhi ve seltem):
'Ey Allah'ın Rasûlü!
Bana abdesti anlat!' dedim, O da şöyle buyurdu: "Sizden biri abdeste
başlar[12];
ağzına, burnuna su alır ve sümkürerek (burnunu da) temizlerse, ağzında ve
genzindeki günahlar akan su ile birlikte dökülür. Sonra Allah'ın emrettiği gibi
yüzünü yıkarsa, yüzündeki günahlar sakalının uçlarından dökülür, gider.
Kollarını dirseklerine kadar yıkarsa, (kollarındaki) günahlar parmak uçlarından
dökülür. Başını mesh ederse, başındaki günahlar saçlarından dökülen su ile
akar, gider. Aliah'ın emrettiği gibi ayaklarını topuklarına (aşık kemiklerine)
kadar yıkarsa, topukların-daki günahlar parmak uçlarından akan su ile dökülür.
Sonra kalkar, aziz ve celîl olan Allah'a hamd eder, O'nu lâyık olduğu şekilde
över ve iki rekât namaz kılarsa
(kalan) günahları dökülür, annesinden yeni doğmuş gjbj tertemiz
olur."
(Sahâbî) Ebû Ümâme,
Amr'adediki:
'Ey Amr b. Abese,
konuşmanı dikkatli yap![13]
Rasûlullah'tan bunları gerçekten işittin mi? Bulunduğu yerde kişiye bu
ecirlerin hepsi gerçekten verilecek mı?'
Amr b. Abese şöyle
cevap verdi:
'Ey Ebû Ümâme! Benim
yaşım ilerledi, kemiklerim zayıfladı, ecelim yaklaştı, Allah ve Rasûlü adına
yalan söylemeye ihtiyacım yok. Bu sözleri, RasûluUah'tan birden ya da ikiden
yahut da üçten fazla işitmesem tamam. (Ama) ben bunları Rasûlullah'tan yedi
kere hattâ daha da fazla, defalarca işittim.'[14]
184/492- Ebû
Ümâme'den (Radiyattaha anh):[15]
rasuallahü aleyhi ve
sellem) dedi ki:
«Hprhanal bir kişi
namaz kılma isteği ile, abdest alacağı suya yone-TPİlPrirv vıkarsa ellerindeki
günahları ilk damla ile birlikte dökülür; llrî sonrahl,'n ' su alır ve
(burnunu) sümkürerek temizlerse ilk dökülen ağZ'?a'.ip hirlikte dilindeki ve
dudaklarındaki günahlar dökülür. Yüzünü yıdamladam|g jle biriikte ku|ak|arı ve
gözlerindeki günahlar Kollarını dirseklere kadar ve ayaklarını topuklara (aşık
kemikleri-Har vıkadıöında bütün günahlarından, hatalarından kurtulur, gider «nnpsinin
doğurduğu günkü gibi tertemiz olur. Bundan sonra namaz Smaya kalkarsa Allah
onun derecesini daha da yükseltir. Yerinde kalır, oturursa huzurla
oturur."[16]
185/493-Ebû Ümâme'den
(Radtyatiaha anh):[17]
RaSÛlullah (SallallahU
aleyhi ve sellem) dedi ki:
"Müslüman bir
kişi abdest aldığında kulağından, gözünden, ellerinden ve ayaklarından
günahları dökülür. Bu şekilde oturursa affedilmiş olarak oturur."[18]
186/494-
Şehrb. Havşeb'den:[19]
Ebû Ümâme'nin
(Radıyaiiahu anh) yanma geldik, baktık mescidte oturmuş, üstündeki biti/böceği
alıyordu. BizeRasûlullah'm (Saliaiiahu aleyhi ve sellem) şu sözünü nakletti:
"Müslüman bir
kişi abdest aldığında kulağından, gözünden, ellerinden ve ayaklarından
günahları dökülür."
O sırada yanımıza,
bize hadis nakleden Ebû Zabye geldi ve 'bu kişi size ne nakletti?' dedi. Biz
de kendisine, Ebû Ümâme'den duyduğumuzu zikrettik. Bunun üzerine Ebû Zabye:
'Evet, ben de
(sahabeden) Amr b. Abese'nin, Rasûlullah'tan bu hadisi naklettiğini işittim,'
dedi ve ekledi:
'Rasûlullah (ayrıca)
buyurdu ki:
"Bir kişi bu
temiz haliyle geceye ulaşır ve gece ibadet için kalkar, zikreder, aziz ve celîl
olan Allah'tan dünya ve âhiret hayrını isterse, aziz ve celîl olan Allah ona
istediğini verir."'[20]
187/495-
Abdullah es-Sunâbihî'den[21]
(Radıyanahaanh);[22]
Rasûlullah (Saiiaiiaha
aleyhi ve sellem) şöyle dedi: "Kul abdeste başlar ve mazmaza ederse
(ağzına su alır, çalkalarsa) ağzındaki günahlar dökülür. (Burnuna su çekerek)
sümkürürse, burnundaki günahlar dökülür.[23]
Yüzünü yıkadığında, göz kirpiklerinin altlarına kadar yüzünün her tarafından
günahlar dökülür. Ellerini (kollarıyla beraber) yıkadığında tırnak altlarına
kadar ellerinin her tarafından günahlar dökülür. Başını (ve kulaklarını)[24] mesh
ettiğinde kulaklarına kadar başının her tarafından günahlar dökülür.
Ayaklarını yıkadığında tırnaklarına kadar ayaklarının her tarafından günahlar
dökülür. Sonra mescide doğru yürümesi ve namaz kılması da kendisi için nafile (fazladan sevap)
sayılır."
§ Ebû Abdillah
es-Sunâbihî'den (Radıyaliahüanh) gelen başka rivayette:
Rasûlullah (SattattaMi
aleyhi ve sellem) dedi ki:
"Kim (abdestte)
ağzına ve burnuna su alır da temizlerse ağzındaki ve burnundaki günahları
dökülür. Kim yüzünü yıkarsa göz kirpiklerinin altlarına kadar yüzünün her
tarafından günahları dökülür. Ellerini kim (kollarıyla beraber) yıkarsa tırnak
altlarına kadar ellerinin her tarafından günahları dökülür. Kim başını ve
kulaklarını mesh ederse başından ya da kulaklarının tüylerinden günahları
dökülür. Kim de ayaklarını yıkarsa tırnaklarına ya da tırnak altlarına kadar
ayaklarının her tarafından günahları dökülür. Sonra mescide (giderken) attığı
adımlar da kendisine nafile (fazladan sevap) sayılır."
§ Ebû Abdillah
es-Sunâbihî'den (RadıyaiiaManh) gelen üçüncü rivayette: Rasûlullah (Sailaliahü
aleyhi ve sellem) dedi ki:
"Kim (abdestte)
ağzına ve burnuna su alır da temizlerse ağzındaki ve burnundaki
günahları dökülür....(yukarıdaki
rivayetin aynı mânâdaki benzerini zikretti."[25]
188/496- Osman
b. Affân'dan (Radıyaiiaha anh):[26]
Rasûlullah (Saihiiahu
aleyhi ve sellem) buyurdu ki:
"Kim abdest alır,
abdestini de güzelce tamamlarsa tırnak altlarına kadar bütün vücûdundan
günahları dökülür."[27]
189/497- Ukbe
b. Âmir'den (Radıyaiiaha anh):[28]
Ben, Rasûluîlah'ın
(Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) demediğini bugün de aktaracak değilim.
Rasûluîlah'ın şöyle dediğini duydum:
"Kim bana
söylemediğim bir sözü bile bile isnad ederse, cehennemdeki evine (şimdiden)
hazırlansın."
Rasûluîlah'ın
(Saiialidha aleyhi ve seiiem) yine şöyle dediğini duydum: "Ümmetimden iki
kişi olsa, bunlardan birisi üzerinde (şeytanın) düğümleri (bağları) bulunduğu
bir halde gece kalkıp temizliğe yönelerek nefsini tedavi/terbiye etse ve
abdest alsa; ellerini yıkadığında bir düğüm çözülür[29];
yüzünü yıkadığında bir düğüm çözülür, başını mesh ettiğinde bir düğüm daha
çözülür, ayağını yıkadığında da bir düğüm çözülür ve aziz-celîl olan Rabbimiz
perde arkasındaki kulları (meleklere) hitaben der ki: Şu kuluma bakın, nefsini
nasıl tedavi/terbiye ediyor, artık kuluma istediği verilir (duası kabul
edilmiştir).'"[30]
190/498- Osman b. Affan (Radıyallahü anh);[31]
Abdest almak için su
istedi; ağzına ve burnuna su aldı, (temizledi), sonra yüzünü üç kere ve
kollarım üç kere yıkadı, başını ve ayaklarının (mestinin) üstünü mesh etti,
ardından gülümseyip yanındakilere şöyle dedi: 'Beni gülümseten şeyin ne
olduğunu sormuyor musunuz?' Onlar: 'Ey Mü'minlerin Emiri! Neden gülümsedin?'
diye sorunca dedi ki: 'Rasûlullah'ı (Saiiaiiahü aleyhi ve seiiem), buraya yakın
bir bölgede şimdi benim abdest aldığım gibi abdest almak için su isterken
görmüştüm. O gün Rasûlullah (abdest aldıktan sonra) gülümsedi ve dedi ki:
"Beni gülümseten
şeyin ne olduğunu sormuyor musunuz?" Onlar da: 'Ey Allah'ın Rasûlü! Seni
gülümseten nedir?' diye sorunca buyurdu ki: "Bir kul abdest suyu
isteyip onunla yüzünü yıkadığında Allah
onun yüzündeki günahları siler,
kollarını yıkadığında yine böyle,
başını mesh ettiğinde yine böyle ve ayaklarını (topuklarla beraber) yıkadığında yine böyle (günahlarını
siler)."[32]
191/499- Ebû
Hüreyre'den (Radıyaiiahu anh):[33]
Rasûlullah (SallallaM
aleyhi ve sdlem) dedi kî:
"Müslüman ya da
mü'min bir kul abdest alırken yüzünü yıkadığında gözüyle kazandığı her günah o
su ile ya da son damla ile[34]
dökülür, ellerini yıkadığında dökülen su ile ya da son damla ile de elleriyle
işlediği günahları dökülür ve bu durum (diğer azalarını yıkamakla) diğer
günahları da tamamiyle dökülünceye kadar devam eder."[35]
192/500- Ebû
Hüreyre'den (Radıyaiiahü anh):[36]
RaSÛlllllah (ShUaİtahU
aleyhi ve settem) dedi ki:
"Bir kişi abdest
alıp abdestini güzelce ve eksiksiz olarak tamamlar, sonra da sadece namaz
kılmak için mescide giderse Allah öyle razı olur ki bu, malını/yakınını
kaybedenin onu tekrar bulduğu zamanki sevincine benzer."[37]
193/501- Ebû
Saîd el-Hudrî'den (Radıyaiiahu anh):[38]
Rasûlullah (SaiMiahu
aleyhi ve setiem) dedi ki:
"Allah'ın
kendisiyle günahları sileceği ve sevapları çoğaltacağı şey hakkında size
rehberlik edeyim mı?" Orada bulunanlar:
'Evet, (buyur) ey
Allah'ın Rasûlü!' deyince şöyle buyurdu:
"Sıkıntılar
karşısında güzelce abdest almak, şu mescidlere çokça aitmek/adımları çoğaltmak
ve namazdan sonra diğer namazı beklemektir."[39]
194/502- Ebû
Hüreyre'den (Radıyaiiahu anh):[40]
Rasûlullah (SatlattahU
aleyhi ve seilem) dedi ki:
"Allah'ın
kendisiyle günahları sileceği ve sevapları çoğaltacağı şey hakkında size
rehberlik edeyim mi?
O, mescidlere çokça
gitmek, sıkıntılar sırasında güzelce abdest almak ve namazdan sonra diğer
namazı beklemektir ki bunlar irtibat/güvenlik noktasıdır."[41]
195/503- Ukbe
b. Âmir'den (Radıyaiiahu anh):[42]
Rasûlullah'ın
(SaiMiahu aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini işittim: "Bir kişi abdest alıp
mescide giderse aziz ve ceiil olan Allah ona, attığı her adımda on sevap
verir. Mescidde namaz kılıp orada oturduğunda da dua eden/itaatkâr oruçlu gibi (sevap
kazanır) ve bu durum (evine) dönünceye kadar devam eder."[43]
196/504- Ka'b
b. Ucre'den (Raâıyaiiahü anh):[44]
Rasûlullah'ın
(Satiatiaha aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini işittim: "Sizden biri abdest
alır ve bunu güzelce tamamlar, sonra da
namaz kılmak niyetiyle mescide giderse ellerinin parmaklarını birbirine
geçirmesin! Şüphesiz o namazda sayılır."[45]
197/505- Osman
b. Affan'dan (RadıyaiiaManh):[46]
Rasûlullah'ın
(Saiiaiiaha aleyhi ve setlem) şöyle dediğini duydum: "Kim abdest alır,
bunu güzelce tamamlar ve farz namazı kılmaya giderse (önceki) günahları
affolur."[47]
198/506-
Humran b. Ebân'dan:[48]
Osman b. Affan'ın
(Radıyaiiahu anhüm) yanma geldim, kendisi bir yere o-turmuş abdest alıyordu ve
abdestİ çok güzel aldı, sonra dedi ki:
'Rasûlullah'ı
(Saüaliahü aleyhi ve seiiem) oturduğum bu yerde abdest alırken görmüştüm,
kendisi güzelce abdest aldı ve şöyle buyurdu:
"Kim benim gibi
abdest alır, sonra mescide gelir de iki rekât namaz kılarsa geçmiş günahları
affolur." Rasûlullah (Saiiatiahu aleyhi ve sdiem) devamla dedi ki:
"Yalnız bu sizi
kandırmasın, (abdestle affolur diye başka günahlar işlemeyin!)'"
NOT: Abdestle
günahların affolması gerçeği, amelin Allah tarafından kabul edilmesine
bağlıdır. Affedilen günahlar da sağâir denilen küçük günahlardır. Büyük
günahlar (kebâif) için tevbe edilmesi gerekir. Doğrusunu Allah bilir.[49]
199/507-
Humran b. Ebân'dan:[50]
Osman b. Affan'ın
(Radıyaiiahü anh) yamndaydık, abdest almak için su istedi, abdest aldı,
abdestini bitirince tebessüm etti ve dedi ki:
'Neden gülümsedim,
biliyor musunuz?' Sözüne şöyle devam etti: 'Rasûlullah'in (Saiiattahü aleyhi ve
seiiem), şimdi benim abdest aldığım gibi abdest aldığını görmüştüm. O gün
Rasûlullah (abdest aldıktan sonra) gülümsedi ve dedi ki:
"Neden
gülümsedim, biliyor musunuz?" Biz de: 'Allah ve Rasûlü daha iyi bilir,'
deyince buyurdu ki: "Bir kul abdest alır, abdestini eksiksiz tamamlar,
sonra namaza başlar ve onu da güzelce tamamlarsa namazını bitirdiğinde
annesinden yeni doğmuş gibi günahsız hâle gelir. "’[51]
200/508-
Humran b. Ebân'dan:[52]
Hz. Osman (Radıyaiiaha
anh) bir taşa[53] oturup abdest aldı ve
dedi ki:
'Size Rasûlullah'tan
(Sallaüahu aleyhi ve sellem) duyduğum bir hadisi nakledeceğim. Allah'ın
Kitab'ındaki bir âyet bulunmasaydı onu size nakletmezdim. Rasûlullah'ın şöyle
buyurduğunu işittim:
"Bir kul abdest
alır ve bunu güzelce tamamlar, sonra gider ve namaz kılarsa diğer kılacağı
namaza kadarki (küçük) günahları affolun'"
NOT: Bu
rivayeti Müslim de nakleder ve Urve'nin söz konusu âyeti eklediğini belirtir:
Allah Teâlâ bu konuda
şöyle buyurur:
'İnsanlara
(gerçekleri) Kitap'ta açıklamamızdan sonra kim bizim indirdiğimiz
açıklamaları/delilleri ve rehberliği gizlerse, onlara Allah da lanet eder,
bütün lanet edicilerde lanet eder,' (Bakara2/159).[54]
201/509- Zeyd
b. Hâlid'den (RMyattaManh):[55]
Hz. Peygamber
(Saiiaiiaha aleyhi ve sellem) şöyle dedi: "Kim abdest alır, abdestini
güzelce tamamlar ve hatasız iki rekât namaz kılarsa Allah onun geçmiş (küçük)
günahlarını affeder."[56]
202/510- Ukbe
b. Âmir el-Cühenî'den (RadıyaiiaM anh):[57]
Rasûlullah'ın
(Saiiaiiam aleyhi ve sellem) şöyle dediğini işittim: "Kim abdest alır,
abdestini güzelce tamamlar, hatasız olarak ve ciddiye alarak iki rekât da
namaz kılarsa onun geçmiş (küçük) günahları affolun" Râvilerden Yahya
ayrıca şöyle nakletti: ".....onun geçmişte olan (küçük) günahları
affolur."[58]
203/511- Ükbeb.
Âmir'den (Radıyaüahu anh):[59]
Biz bazen kendimize
zaman ayırır, (bu yüzden) develeri nöbetleşe güderdik. Develeri gütme
günü/nöbeti bana geldi ve akşam vakti olunca onlan (ağıllarna) getirdim. Sonra
Rasûlullah'a (Saiiaiiahu aleyhi ve sellem) yetiştim, insanlara ayakta olduğu
halde bir konuşma yapıyordu. Yanma geldiğimde şöyle diyordu:
"Sizden biri
abdest alır, abdestini güzelce tamamlar, sonra kalkar iki rekât namaz kılar, bu
iki rekâta da kalbi ve bütün benliğiyle yönelirse artık onun cennete girmesi
gerekli olur ve günahları da
affolun"
O anda; 'bu ne kadar
güzel' demişim.
Önümde olan kimse;
'Önceki daha güzeldi, ey UkbeV dedi. Baktım, bir de ne göreyim bu kişi Ömer b.
Hattab, dedim ki: 'O nedir, ey Ebû Hafs!'
Hz. Ömer (Raâıyailaha
anh) şöyle cevap verdi:
'Sen gelmeden Önce
Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve sellem) şöyle demişti:
"Sizden biri
abdest aiır, abdestini güzelce tamamlar ve Eşhedü en lâ ilahe illallah vahdehû
lâ şerike feh ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve rasûlüh' derse kendisine
cennetin sekiz kapısı da açılır ve dilediğinden içeri girer.'"
Duâmn trc: 'Ben
şehâdeî ederim ki Allah'tan başka ilâh yoktur, o tektir-benzeri bulunmaz, Hz.
Muhammed de O 'nun kulu ve peygamberidir.'[60]
204/512- Amr
b. Abese es-Sülemî'den (Radıyaiiakü anh):[61]
Rasûlullah'ın
(Sattaiiahü aleyhi ve sellem) şöyle dediğini işittim: "...Herhangi bir
kişi namaz kılmak için abdest almaya kalkar ve abdestini sonuna kadar eksiksiz
tamamlarsa her türlü günahtan ya da hatadan kurtulur. Peşinden hemen namaza
kalkarsa aziz ve celîl olan Allah onun derecesini yükseltir. Eğer
oturursa kurtulmuş olarak oturur..."[62]
205/513- RasûIullah'm
sahabisi Ebû Ümâme el-Hımsî'den (Radıyaiiakü anh):[63]
Hz. Peygamber
(Satiâttahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
"Abdest geçmiş
günahları siler, sonra kıldığı namaz nafile (yani fazladan sevap kaynağı)
olur."
Kendisine, 'bunları
Rasûlullah'tan işittin mi?' diye sorulunca şöyle dedi: 'Evet, birden fazla,
hattâ ikiden, üçten, dörtten, beşten... fazla işittim.[64]
206/514- Ebû
Gâlib er-Râsibî anlatıyor:[65]
Kendisi Humus'ta
(bulunduğu sırada) Ebû Ümâme (RadtyaiiaM anh) ile karşılaşır ve onun
kendilerine Rasûlullah'tan (SaiiaiiaM aleyhi ve sellem) duyduğunu söyleyerek
naklettiği şu hadisleri sorar:
"Müslüman bir
kişi namaz ezanını duysa ve kalkıp onun için abdest alsa bu sudan avucuna gelen
ilk damlayla günahları affolmaya başlar, dam'lalar adedince bu devam eder ve
abdesti bittiğinde geçmiş günahları tümüyle affolmuş olur. Sonra namaz kıldığında
bu onun için nafile (yani fazladan sevap kaynağı) olur."
Ebû Gâlib, 'sen
bunları Hz. Peygamberden işittin mi?' diye sorunca Ebû Ümâme şöyle der:
'Hz. Peygamber'i
müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderen (Allah'a) yemin ederim ki birden fazla,
hattâ iki, üç, dört, beş, altı, yedi, sekiz, dokuz, on, on... on... kere
duydum,' dedi ve ellerini birbirine vurdu.[66]
207/515- Ebû
Ümâme'nin (Radıyaliaha anh) şöyle dediği nakledilir:[67]
'(Abdestle olan)
temizliği eksiksiz yaptığında, yerine affolmuş olarak oturursun. Peşinden
kalkıp bir de namaz kılarsa, kendisine fazilet ve ecir yazılır, sadece oturursa
affolmuş olarak oturur.'
Birisi ona:
'Ey Ebû Ümâme, o kişi
kalkıp namaz kıldığında bu nafile olmaz mı, ne dersin?' diye sorunca şöyle
dedi:
'Hayır, nafile olması
sadece Rasûlullah'a {Saiiaiiahü aleyhi ve settem) ait olsa gerek. Bu kişi
günah ve hatalar içinde yaşarken nasıl nafile olur, (bilâkis) fazilet ve ecir
olarak yazılır.'[68]
208/516- Ebû
Müslim anlatıyor:[69]
Ebû Ümâme'nin
(Radıyaiiaha anh) yanma girdim, kendisi mescidde üzerindeki biti/böceği alıp
çakılların içine gömüyordu. Ona dedim ki:
'Ey Ebû Ümâme, bir
kişi senin Rasûlullah'tan (SallattahU aleyhi ve seiiem) duydum diyerek
naklettiğin şu hadisi rivayet etti:
"Kim abdest alır,
abdestini güzelce tamamlar; elini, yüzünü yıkar ve başını, kulaklarını mesh
eder (ve ayaklarını yıkar), sonra kalkıp farz olan namazı kılarsa o gün ayaklarının yürüdüğü, ellerinin tuttuğu,
kulaklarının İşittiği ve içinden geçirdiği bütün günahlarını Allah
affeder."'
Bunun üzerine Ebû
Ümâme şöyle dedi:
'Vallahi, bunu Allah
Rasûlü'nden sayamayacağım kadar çok işittim.'[70]
209/517- Âsım
b. Süfyân es-Sekafî anlatıyor:[71]
Bazı sahabiler
ZatÜ's-Selâsil[72] gazvesine katıldılar.
Fakat savaş bitince (düşman kaçınca)[73] bir
müddet beklediler. Sonra Hz. Muâvİye'nin yanma döndüler ki onun yanında Ebû
Eyyûb ve Ukbe b. Âmir (Radıyaiiaha ankum) vardı. Asım dedi ki:
'Ey Ebû Eyyûb, bu
yılki savaşı kaçırdık, şöyle bir rivayet bize ulaştı, 'Kim mescidde (Huceyn'in
rivayetinde; dört mescidde)[74]
namaz kılarsa günahı affolun'
Bunun üzerine; 'Ey
Kardeşimin oğlu! Bundan daha kolayına rehberlik edeyim mi? Rasûlullah'm
(Sallaliahu aleyhi ve sellem) şöyle dediğini duydum:
"Kim emrolunduğu
gibi abdest alır ve emrolunduğu gibi namaz kılarsa, işlediği günahları
affolur" dedi, öyle değil mi? ey Ukbe!..'
Ukbe; 'Evet' dedi
(bunu doğruladı).[75]
210/518- AbduIlah
b. Selâm'm oğlu Yusuf anlatıyor:[76]
Bir şeyler öğrenmek
için Ebû'd-Derdâ'nın (Radtyailaküanh) yanındaydım. Öleceği vakit bana dedi ki:
'İnsanlara Ölüm anında
olduğumu haber eti: Ben de gittim ve insanlara bu sahabinin ölüm anında
olduğunu haber verdim. Evinin içi ve dışı ziyaretçilerle doldu. Ona:
'Ölüm halinde olduğunu
insanlara ulaştırdım, evin içi ve dışı ziyaretçilerle doldu,' deyince:
"Beni onların
yanına götün!' dedi. Kendisim insanların yanma çıkardık,
'Beni oturtun!3 dedi
ve kendisini oturttuk. Orada şunları söyledi:
'Ey İnsanlar!
Rasûlullah'm (Saltatlâhn aleyhi ve sellem) şöyle dediğini duymuştum:
"Kim abdest alır,
abdestini güzelce tamamlar, sonra iki rekât namaz kılar ve bunu eksiksiz olarak
tamamlarsa, Allah ona istediğini hemen (dünyada) ya da daha sonra (âhirette)
mutlaka verir,"
Ebû'd-Derdâ sözüne
şöyle devam etti:
'Ey İnsanlar! Namazda
başka tarafa dönmeyin, zira başka tarafa dönenin namazı kabul olmaz. Nafilede
bunu yaptıysanız farzda mutlaka dikkat edin/yapmayın!’[77]
211/519- Abdullah
b. Selâm'ın oğlu Yusuf anlatıyor:[78]
Peşinden vefat ettiği
ölüm hastalığmdayken Ebû'd-Derdâ'nın
yanındaydım. Bana:
'Ey kardeşimin oğlu!
Seni bu bölgeye getiren nedir, (ya da seni buraya ne getircliiy deyince şöyle
dedim:
'Sadece seninle babam
Abdullah b. Selâm arasında olan bağ/ilişki (beni buraya getirdi).' Ebû'd- Derdâ
dedi ki:
'£w an yalan
söylenecek bir zaman değil, (onun için dediklerimi iyi dinleyin). Ben
Rasûlullah'ın (SaiiaüaM aleyhi ve seitem) şöyle dediğini işittim:
"Kim abdest alır
ve bunu güzelce tamamlar, kalkar iki (ya da dört) rekât namaz kılar ve bunlarda
güzelce zikir yapar, huşu içinde olur, sonra aziz ve celil olan Allah'a
istiğfar ederse, Allah da onun (geçmiş) günahlarını affeder."'[79]
212/520- (z.)
Übey b. Ka'b'dan (Radıyaliahü anh):[80]
Hz. Peygamber
(Satlaiiahu aleyhi ve setiem) şöyle buyurdu: "Abdestin Velehan isimli
(vesvese veren) şeytanı
vardır. Ondan (vesvesesinden)[81]
kendinizi koruyun ya da sakının!"[82]
213/521- Abdullah
b. Amr b. Âs'tan (Rodiyaiiahum/amâ):[83]
Hz. Peygamber (SattaltahU aleyhi ve seltem) Sa'd'llî
(Radıyallahü anh) yanma geldi, o abdest alıyordu. Ona:
"Bu ne israf, ey
Sa'd!" dedi. Sa'd:
'Abdestte de israf
olur mu?' diye sorunca Rasûlullah şöyle buyurdu:
"Evet, akan bir
nehirde/kenarında olsan bile (israf olur)."[84]
214/522- Abdullah
b. Abbas'tan (Radıyallahü anhümâ):[85]
Biri kendisine:
'Abdest için bana ne kadar su yeterli?'diye sorunca: 'Bir müd' dedi. O kişi
tekrar: 'Gusûl için ne kadar su yeterli?' diye sorunca: "Bir sa' dedi.
Adam, 'bu miktar bana yetmez' deyince: 'Ey annesiz kalasıca, senden daha
hayırlı insan Rasûlullah'a (Sallallaha aleyhi ve sellem) bile bu yetmişti1 diye
cevap verdi.[86]
215/523- Enes
b. Mâlik'ten (RadıyaiiaM anh):[87]
Hz. Peygamber
(SaiMiahü aleyhi ve sellem) şöyle dedi:
"Abdeste iki ntıl
su yeter. "[88]
Bu hadislerden,
Rasûlullah'm iktisatlı olarak su kullandığını ve israftan kaçınma noktasında
çok titiz olduğunu anlıyoruz.
Müd ve sa' hacim ölçü
birimidir. Bir sa' dört müd olup bir müd ise bir koçandır. 1 Rıtıl = 12 Ukıyye
= (Her ukıyye 40 dirhem x 12 = ) 480 dirhemdir.
Rıtıl; o dönemde
Bağdadî (İran ölçüsü) ve Şâmî (Roma ölçüsü) olarak iki kısma ayrılırdı. Bu
açıdan müctehidler sa' ve müddün hacminde ihtilaf ettiler;
*İmam Ebû Hanife ve
Irak fakihlerine göre:
1 Müd: 2 rıtıl
Müd: 1,06 litre
Sa' (4 müd, 4x106):
4,240 litre
*İmam Şafiî ve Hicaz
fakihlerine göre:
1 Müd: 0,530 litre
Sa' (4 müd 4x 0,530):
2,120 litre[89]
Bu rivayetlerden
anlaşılan Rasûlullah'm gusül için kullandığı su, dörtten beş müdde kadar
değişmektedir ki Hicaz fakihlerine göre bu miktar yaklaşık olarak 9 120 İtile
2,650 İt. arasında değişmekte, Irak fakihlerine göre ise 4,240 İt. ile 5,300
İt', arasında değişmektedir.[90]
216/524- Enes
b. Mâlik'ten (Radıyallahü anh):[91]
Hz. Peygamber
(Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) iki ntıl su alan bir kap ile abdest ve bir sa'
ile de gusül alırdı.[92]
217/525- Enes
b. Mâlik'ten (Radıyaiiahü ank):[93]
Hz. Peygamber
(Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) dedi ki:
“Sizden birine
abdestte bir müd su yeter."[94]
218/526- Hz.
Âişe annemizden (Raâıyatiahü anhâ):[95]
Rasûlullah (Sallallahü
aleyhi ve sellem) her işinde; temizlik sırasında, taranırken ve terlik
giyerken gücü yettiğince sağ ile başlamayı severdi.
§(Kavilerden)
Eş'âs (b. Süleym) de Kûfe'ye gelince dedi ki:
"Rasûlullah gücü
yettiğince sağ ile başlamayı severdi."[96]
219/527- Ebû
Hüreyre'den (Raâıyatiahü anh):[97]
Rasûlullah (Sallallahü
aleyhi ve sellem) dedi ki:
"Elbise giyerken
ve abdest alırken sağ (uzvunuz) ile[98]
başlayın!"[99]
220/528-
Humran b. Ebân'dan:[100]
Hz. Osman (Radtyaliaha
anh) bir yerde otururken su istedi. Sağ eline döküp onu yıkadı. (Bir
rivayette; üç kere ellerine döküp yıkadı.) Sonra sağ elini kaba daldırıp su
aldı ve (aldığı su ile) ellerini üçer kere yıkadı, her defasında bu şekilde su
alıp yüzünü üç kere yıkadı, ağzına, burnuna su aldı, burnunu temizledi.
Kollarını dirseklerine kadar üç kere yıkadı. Sonra başını mesh etti. (Bir
rivayette; ellerini kulaklarının dış yüzeyinde[101]
gezdirdi, sonra sakalını sıvazladı.) Üç kere ayaklarını topuklarına (aşık kemiklerine)
kadar yıkadı ve dedi ki: 'Rasûlullah'm
(Saiiaiiahu aleyhi ve selim) şöyle dediğini işittim:
"Kim benim şu
aldığım abdest gibi abdest alır, sonra içinden farklı bir şey geçirmeksizin iki
rekât namaz kılarsa geçmiş günahları affolur.
(Bir rivayette ise;...b\r gün önceki aynı
vakitten bu vakte kadar işlenen (yani bir günlük) günahları affolur, şeklinde
geçer)”’[102]
221/529- (z.)
Osman b. Affan'dan (Radıyallahü anh):[103]
Rasûlullah'ı
(Saliaiiaha aleyhi ve sellem) abdest
alırken gördüm; yüzünü ve ellerini üçer kere yıkadı, başım mesh etti. Sonra
ayaklarını güzelce yıkadı.[104]
222/530-
Abdühayr'dan:[105]
Hz. Ali (Radıyaiiahu
anh) mescid avlusunda[106]
sabah namazını kılıp oturdu. Sonra hizmet eden kişiye; "Bana abdest suyu
getir!" dedi. O kişi içinde su olan bir kap ve leğen[107]
getirdi.[108]
(Râvi) Abdühayr
anlatıyor: 'Biz oturmuş, Hz. Ali'ye bakıyorduk, sağ eline kabı aldı, sol eline
döktü ve avuçlarını yıkadı, sonra sağ eline kabı aldı, sol eline döktü ve
avuçlarım yıkadı, bunu üç kere tekrarladı.'
Abdühayr dedi ki: 'Hz.
Ali her seferinde elini kaba daldırıp, azalarını üç kere yıkıyordu; kaba sağ
elini daldırıp sudan avuçladı ve ağzına, burnuna su aldı, burnunu temizledi,
sol eliyle sümkürmüştü ve bunu üç kere tekrarladı. (Bir rivayette, aldığı bir
avuç su ile üç kere ağzına, üç kere de burnuna su aldı.) Sonra sağ elini kaba
daldırdı ve (aldığı su ile) yüzünü üç kere yıkadı, sağ kolunu dirseklere kadar
üç kere ve sol kolunu dirseklere kadar üç kere yıkadı. Sağ elini kaba daldırdı,
hattâ su biraz taştı ve aldığı su ile sol elini mesnetti ve iki eliyle beraber
bir kere başını mesh etti. (Bir rivayette, başının ön tarafından başlayıp arka
tarafına kadar mesh etti, (râvi dedi ki:) ellerini geri getirdi mi, getirmedi
mi, tam olarak hatırlamıyorum.) Sonra sağ eliyle üç kere sağ ayağına su döktü
ve sol eliyle yıkadı, sağ eliyle sol ayağına su döktü ve sol eliyle (aynı
şekilde ayağını) üç kere yıkadı. Sonra sağ elini kaba daldırdı, bir avuç su
aldı ve ondan içip (bir rivayette, kalan sudan içip) şöyle dedi:
'Bu, Rasûlullah'ın
(Saiiaiiahü aleyhi ve seiiem) (namaz öncesi) temizlik şeklidir. Kim
Rasûlullah'ın temizlik şeklini görmek isterse, işte bu onun temizliğidir."[109]
223/531- (z.)
Abdülmelik b. Sel"den:[110]
Abdühayr sabah
namazında bize imam oldu sonra şöyle anlattı:
'Bir sabah namazını
Hz. Ali'nin (Radıyallahü anh) arkasında (imamlığında) kılmıştım. Selâm verince
kalktı, biz de kendisiyle beraber kalktık. Geniş bir alana kadar yürüdü, geldi
ve oraya oturdu, sırtını bir bahçeye dayadı, sonra başını kaldırdı ve (hizmet
eden kişiye) dedi ki:
'Ey Kanber, bana bir
su kabı ve leğen getir!'
Kanber bunları
getirince, 'bana dokV dedi ve avuçlarını üç kere yıkadı, (önceki hadisin
benzerini ya da son kısmını zikretti)... sonra dedi ki:
'İşte bu, Rasûlullah 'in
(Sailaiiahu aleyhi ve sellem) abdest alma şeklidir,''
§ Abdühayr'dan ikinci
tarikle gelen rivayet:
Hz. Alî (Radıyallahü
anh) bize RasÛluIlah'm İSatlallahü aleyhi ve sellem) abdest
alış şeklini
öğretmişti:
Hizmet eden kişi onun
ellerine su döktü, o da ellerini yıkadı... (ve Rasûlullah'm abdest alış şeklini
anlattı.) Sonra elini kaba daldırdı ve dibine ulaştı, oradan bir avuç su aldı,
diğer elini mesh etti ve iki eliyle başını mesh etti. Ayaklarını topuklarına
(aşık kemiklerine) kadar üçer kere yıkadı, sonra eliyle az bir su avuçlayıp
ondan içti ve dedi ki:
'işte Rasûlullah böyle
abdest alırdı?[111]
224/532-
Abdullah b. Abbas'tan:[112]
Hz. Ali (Radıyallahü
anh) evime geldi, abdest almak için su istedi. Biz ona bir müd ya da ona yakın
su alan bir kap getirdik ve yanma bıraktık, o da tuvalete gidip bevletti.
Sonra:
'Ey İbn Abbasi Sana
Rasûlullah'ın (Saiiaiiaha aleyhi ve seBem} abdest alış şeklim göstereyim mi?'
dedi, ben:
'Tabi, annem babam
sana feda olsun, (anlat!)' dedim.
Kap yanına konuldu,
ellerini yıkadı, ağzına-burnuna su aldı, sümkürüp (burnunu) temizledi. Tekrar
iki eliyle su alıp yüzünü yıkadı, baş parmağım da kulağına gelen'kısımda
gezdirdi ve bu şekilde üç kere yüzünü yıkadı. Sağ eliyle su alıp perçemine[113]
döktü ve bu su yüzüne kadar aktı. Sonra sağ kolunu dirseğe kadar üç kere
yıkadı, diğer kolunu da bu şekilde yıkadı. Başını ve kulakların dış kısmını
mesh etti, iki eliyle tekrar su alıp terlik içindeki sağ ayağına döktü, onu
hareket ettirerek yıkadı, sonra diğer ayağını da bu şekilde yıkadı.
İbn Abbas'a; 'Terlik
içindeyken mi yıkadı?' diye sorunca:
'Terlik içindeyken
yıkadı' dedi. Tekrar kendisine:
'Terlik içindeyken mi
yıkadı?'diye sorunca:
'Terlik içindeyken
yıkadı' dedi.'
Tekrar kendisine:
'Terlik içindeyken mi
yıkadı?'diye sorunca:
'Terlik içindeyken
yıkadı' dedi.'[114]
225/533- Ebû
Matar'dan:[115]
Mü'minlerin emîri Hz.
Ali (Rakıyailahaanh) ile mescidin avlu kapısında[116]
oturuyorduk. Bir kişi geldi ve:
'Bana Rasûlullah'ın
(Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) abdest alma şeklini göster!' dedi. Hz. Ali de
Kanberi çağırdı ve ona:
'Bana su dolu bir kap
getir!' dedi. Sonra ellerini ve yüzünü üçer kere yıkadı, ağzını üç kere yıkadı
ve parmaklan ile de dişlerini sürttü.[117]
Burnuna üç kere su çekti, kollarını üç kere yıkadı, bir kere başını mesh etti
ve dedi ki:
'Kulakların iç tarafı
yüzden ve dış tarafı da baştan sayılır.'
Sonra ayaklarını
topuklara (aşık kemiklerine) kadar üç kere yıkadı, sakallan göğsüne
uzanıyordu/gürdü. Abdestten sonra kalan sudan da bir yudum içti ve dedi ki:
1 Rasûlullah'ın abdest
alma şeklini soran kişi nerede? Hz. Peygamber'in abdest şekli işte böyleydi.'[118]
NOT: Kâ'b kelimesi,
Türkçeye 'topuk' olarak geçmiştir. Ancak abdest âyetinde ve burada geçen
hadislerdeki ilgili kelime şeklinde tefsir
edilmektedir, yani
ayağın iki kenarındaki şişkin kısımlar/kemikler anlamındadtr. Kiasik Türkçe
sözlüklerde bu kısım; topuk ve aşık kemiği olarak terceme edilmiştir.
Meallerde ve terceme
kitaplarında da 'topuk1 olarak terceme edildiği için, bu çalışmada kâ'b
(v-&0; topuk (aşık kemiği) şeklinde açıklamalı terceme edildi.[119]
226/534-
Nezzal b. Sebra'dan:[120]
Hz. Ali'ye (Radıyaüahu
anh) su dolu bir kap getirildi, kendisi mescidin av-lusundaydı. O, sudan bir
avuç aldı, ağzına su çekti, burnuna su çekti, aynca yüzünü, kollarını
dirseklerle beraber (yıkadı)[121] ve
başım mesh etti, sonra da ayakta olduğu halde kalan sudan içti ve şöyle dedi:
'İşte bu, abdesti
bozulmayan kişinin (tekrar) abdest alma şeklidir. Rasûlullah 'in (Saiiaiiahu
aleyhi ve seiiem) böyle yaptığını gördüm.'[122]
Bu rivayette, abdest
alırken baş dışında bazı azalara da mesh yapıldığı görülmektedir. Ancak Hz.
Ali'nin abdest almayı bitirince; 'işte bu, abdesti bozulmayan kişinin abdest
alma şeklidir,''diyerek açıklama yapması konuyu aydınlatmaktadır. Yani abdestli
kişi tekrar abdest almak isterse, işte böyle hafif bir abdest alabilir. Sin-dî
(v.1138/1725) Nesâi Haşiyesinde şöyle der: 'Bu rivayetten, abdesti olan
kişilerin bazı azalarını mesh ederek abdest alabilecekleri anlaşılmaktadır.
Bazı sahabîlerden gelen ayağa mesh etme ruhsatının sebebini de bu rivayet açıklamaktadır.'
Ayrıca buradaki mesh; hafifçe yıkama ve su serpme anlamlarına da gelebilir.
Ancak en güzeli Hz. Ali'nin yukarıdaki sözü ile konunun aydınlanmasıdır.[123]
227/535- (z.)
Rıb'î b. Hıraş'tan:[124]
Hz. Ali (Radıyaiiahü
anh) mescid avlusunda konuşma yapmak için ayağa kalktı; önce Allah'a hamd edip
sonra senada bulundu ve Allah'ın dilediği kadar konuştu. Ardından su dolu bir
kap istedi; ağzına su aldı, (azalarını) mesh etti ve kalan sudan ayakta olduğu
halde içip şöyle dedi:
'Bana sizden birinin
ayakta su içmeyi kerih gördüğü haberi ulaştı. İşte bu abdesti bozulmayan
kişinin abdest alma şeklidir. Rasûlullah'in (Satlallahu aleyhi ve setlem) böyle
yaptığını gördüm.'[125]
228/536- Abdühayr'dan:[126]
Hz. Âli (Radıyaliahü
anh) bir keresinde su dolu bir kap istedi ve: 'Ayakta su içmenin kerih(kötü)
olduğunu iddia eden kişiler neredeV dedi. Sonra Hz. Ali su kabım aldı ve
ayaktayken içti. Sonra da hafif bir abdest aldı, terliklerine mesh etti ve
şöyle dedi:
'İşte bu,
abdestli olanın, abdestini
bozmadıkça uygulayabileceği
Rasûlullah 'a (SalUdlahü aleyhi ve settem) ait abdest alma şeklidir.’[127]
229/537- Abdurrahman
b. Ebû Gurad'dan (Radıyaliahü anh):[128]
Rasûlullah'la
(Sailaiiaha aleyhi ve sellem) beraber hac için yolculuğa çıkmıştım. Yolculukta
Rasûlullah hacetinden sonra tuvaletten çıktı, ben kendisini bir su kabı ile
takip ettim. Rasûlullah haceti olduğunda çok uzaklaşırdı. Ben de Rasûlullah
dönünceye kadar yoluna oturdum, bekledim ve gelince:
tEy Allah'ın Rasûlü!
Abdest (alacak mısın?)' dedim. Rasûlullah yanıma geldi. Kabı alıp eline su
döktü, yıkadı, sonra avucunu kaba daldırıp su aldı ve diğer eline su döktü...
Sonra başına mesh etti, tekrar su alıp başına mesh etti. Sonra da su alıp
ayaklarının üstüne döktü ve eliyle ayaklarını sıvazladı ve gelip bize öğle
namazını kıldırdı.[129]
230/538- Abdullah
b. Muhamraed b. Akîl b. Ebû Talib'den:[130]
Beni Ali b. Hüseyin,
Muavviz b. Afrâ'nm kızı Rubeyyi'a anhüm) gönderdi. Ona Rasûlullah'ın abdest
alma şeklini sordum. Hacmi bir müd ya da bir ve çeyrek müd kadar olan su kabı
getirdi.[131]
Rubeyyi' şöyle dedi:
'Bu kapla Rasûlullah'a
(Saiiaiiahu aleyhi ve seitem) su getirirdim ve kendisi öncelikle ellerine üç
kere su dökerdi. (Bir rivayette; ellerini bir kaba daldırmadan önce yıkardı.)
Sonra yüzünü üç kere yıkar, ağzına üç kere alır, burnuna üç kere su çeker, sağ
kolunu üç kere, sol kolunu üç kere yıkar ve başına mesh ederdi. Başını da bir
ya da iki kere öne doğru ve arkaya doğru mesh eder, sonra da üç kere ayaklarım
yıkardı.
(Senden önce) bana
amca oğlun İbn Abbas geldi ve bunu naklettim, bana: "Allah'ın Kitab'ında
(farz olarak) İki yıkama ve İki mesh emri dışında bir hüküm bulamıyorum"
dedi.
§(Başka tarikten gelen
benzer rivayet:)
Abdullah b. Muhammed
b. Akîl b. Ebû Talib'den:
Muavviz b. Afra'nm
kızı Rubeyyi' anlattı:
'Rasûlullah
(Sallaiiahu aleyhi ve seüem) çokça bize gelirdi. Bir keresinde yine geldi ve
kendisine abdest kabı getirdik, abdest aldı; ellerini üç kere yıkadı, ağzına
ve burnuna birer kere su çekti, yüzünü ve kollarım üçer kere yıkadı, elinde
kalan su ile başını iki kere mesh etti. Mesh etmeye başının arkasından başladı
ve elini alnına kadar geri getirdi. Sonra ayaklarını üçer kere yıkadı,
kulaklarının ön ve arkasını da mesh etti.'[132]
231/539- RasûlulIah'ın
sahabisi Abdullah b. Zeyd b. Âsim'dan (Radtytdiahü anh):[133]
Kendisine, 'Rasûlullah
'in (SnUallahû aleyhi ve seiiem) abdesti gibi bir abdest al, (bize göster,)'
denilince su kabı istedi. Ellerine üç kere su döktü, onları yıkadı, sonra elini
kaba daldırıp su aldı ve bu su ile ağzına, burnuna su çekti, bunu üç kere
tekrar etti. Yine su alıp yüzünü yıkadı, su alıp kollarını dirseklerine kadar
ikişer kere yıkadı, tekrar su alıp başını mesh etti; bu meshi, elini başın ön
tarafına ve arka tarafına götürerek yaptı. Ayaklarını topuklarına Cacık kemiklerine)
kadar yıkadı ve şöyle dedi:
'Rasûlullah'm abdest
alma şekli işte böyleydi.'
§ İmam Mâlik'in
hocalarından biri olan Amr b. Yahya b. Umara el-Ensârî babası kanalı ile
naklettiği rivayet:
Dedesi, Umara
el-Ensârî Allah Rasûlü'nün ashabından biri olan Abdullah b. Zeyd b. Âsim'a:
'Rasûlullah'in
(Sallailahü aleyhi ve selîem) nasıl abdest aldığını gösterir misin?' deyince
Abdullah, 'Evet^dedi ve abdest suyu istedi, sonra elini iki kere yıkadı, ağzına
ve burnuna üç kere su çekti, yüzünü üç kere yıkadı, sonra iki kere dirseklerine
kadar kollarını yıkadı, ellerine su döküp başını mesh etti; mesh sırasında
ellerini öne ve arkaya görürdü; yani başının ön tarafından başladı ve arka
tarafına ensesine kadar götürdü, ardından ellerini başladığı yere (başın ön tarafına)
geri getirdi. Sonra da ayaklarını yıkadı.[134]
232/540- Yezid
b. Berâ b. Âzib'den, ki kendisi Uman emiriydi ve e-mirlerin en hayırlı 1
anndandi.[135]
Babam (Berâ)
(KââtyaOahü anh) dedi ki: 'Etrafıma toplanın da Rasûlullah'm (SaiiailaM aleyhi
ve sellem) nasıl abdest aldığını ve nasıl namaz kıldığım size göstereyim,
sizinle beraber ne kadar daha yaşayacağımı bilemiyorum' Oğullarını ve ailesini
topladı, abdest suyu istedi ve ağzına, burnuna su çekti, yüzünü üç kere yıkadı,
sağ kolunu ve sol kolunu[136]
üçer kere yıkadı, sonra başım mesh etti, kulaklarının da dışını ve içini mesh
etti. Ardından şu (sağ) ayanını ve bu (sol) ayağını üçer kere yıkadı, sonra da,
'Rasûlullah 'in nasıl
abdest aldığını gösterdim, hiçbir şey eksiltmedim,' dedi.
Tekrar evine girdi, ne
olduğunu bilemediğimiz bir namaz kıldı, sonra çıktı, namaz kılınacağım belirtti
ve kamet getirildi, bize öğle namazını kıldırdı. Namazda Yasin sûresinden bazı
âyetleri okuduğunu duyduğumu zannediyorum. Sonra bize ikindi namazını
kıldırdı, ardından akşam namazını kıldırdı ve yatsı namazını da kıldırınca
şöyle dedi:
'Rasûlullah'in nasıl
abdest aldığım ve nasıl namaz kıldığını 'gösterdim, hiçbir şeyi eksiltmedim'[137]
233/541- Muğîre
b. Şu'be'ye (Radıyaliahü anh):[138]
'' 'Acaba bu ümmetten
Hz. Ebû Bekir dışında birisi Rasûlullah'a (Sattâiiuhü aleyhi ve sellem) imamlık
yâpti mı/namaz kıldırdı mı?' diye sorulunca dedi ki:
'''^Evet; biz filan
(Bir rivayette, Tebûk savaşı için) yolculuğa çıkmıştık, Rasûlullah seher
vaktinde bineğinin boynuna vurup oturttu ve ayrıldı, ben de kendisini takip
ettim. Ancak uzun[139] bir
müddet uzaklaştı, gözden kayboldu ve geri geldi. Benîm beklediğimi görünce:
^'Senin de ihtiyacın
var mı?" diye sordu. Ben de: 'Benim bir İhtiyâcım yok' dedim."Peki
yanında su var mı?"
'Evet, dedim ve
kendisine abdest suyu döktüm; (önce) ellerini yıkadı, sonra yüzünü yıkadı ve
kollarını sıvamaya çalıştı, üzerinde Şam bölgesi yapımı bir cübbe vardı ve
biraz daralmıştı. Ellerini geri çekti ve cübbenin altından dışarı çıkardı.
Sonra yüzünü ve kollarını yıkadı, perçemine (başının ön tarafına) mesh etti,
ayrıca sangına ve mestlerine de mesh etti. Ardından insanların geldiği yere
ulaştık ki (sabah) namazına durulmuş, onlara Abdurrahman b. Avf namaz
kıldırıyordu ve bir rekâtını tamamlamıştı. Rasûlullah'm geldiğini haber vermek
için yanına gidecektim, Peygamberimiz mani oldu ve yetiştiğimiz rekattan
itibaren ona uyduk, kaçırdığımızı da kendimiz kaza ettik.'
§(Diğer rivayette;)
Abdurrahman selâm verince Rasûlullah namazını tamamlamak için ayağa kalktı.
Oradaki Müslümanlar da namazı bitirince Allah'ı bol bol teşbih ettiler.
Rasûlullah da namazı bitirince onlara yöneldi ve şöyle dedi:
"İnsanları,
namazı vaktinde kılmaya özendirmekle çok güzel yaptınız ve isabet
ettiniz."[140]
İbadetlerde niyet
yanında Allah'ı zikir ûe. başlamak da önemlidir; bunlar namazda tekbir, hacda
telbiye, abdest ve kurban kesiminde besmele ile tezahür eder. Ancak ibadetlerde
niyet mutlak şart olduğu halde besmele ile başlamanın vücûbiyetİ
tartışılmıştır.[141]
234/542- Hz.
Ömer'den (Radıyaiiam anh):[142]
Rasûlullah'ın
(SaUallahu aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini işittim: "Ameller niyete göre
değer kazanır. Her kişiye niyetinin karşılığı verilir. Kim Allah ve Rasûlü'ne
hicret niyeti taşırsa hicreti sonuçta Allah ve Rasûlü içindir. Ancak kim de
dünyalık bir şeye ulaşmak ya da bir
kadınla evlenmek niyetiyle hicret ederse hicreti hicret ettiği şeyler için
olur."
NOT: Cumhura
göre abdest veya gusülde niyet farzdır. Çünkü bunlar birer ibadettir. İmam Ebû
Hanîfe'ye göre farz değil, sünnettir. Zira abdest ya da gusül müstakil birer
ibadet olmayıp ibadetin parçalandır.[143]
235/543- Ebû
Hüreyre'den (Radıyaıiahü anh):[144]
RaSÛİUİlah (SaUallahu
aleyhi ve sellcm) dedi kî:
"Abdesti
olmayanın namazı geçersizdir. Başında besmele çekmeyenin (Allah'ın ismini
anmayanın) abdesti
yoktur/eksiktir."[145]
236/544- Ebû
Said el-Hudrî'den (Radıyaitahu mh):[146]
RasÛlllllah
(Sallattahü aleyhi yâ settüm) dedi ki:
"Başında besmele
çekmeyenenin (Allah'ın ismini anmayanın) abdesti yoktur/eksiktir."[147]
237/545- Rabah
b. Abdurrahman b. Huveytıb ninesinden, o da babası Saİd b. Zeyd'den (Radıyallahüanh):[148]
Rasûlullah'm
(Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini işittim: "Abdesti olmayanın
namazı geçersizdir- Başında besmele çekmeyenin (Allah'ın ismini anmayanın)
abdesti yoktur/eksiktir.
Bana inanmayan Allaha
inanmamıştır. Ensarı sevmeyen de bana i-nanmamıştır."[149]
NOT: Cumhura
göre, abdestte besmele müstehabdır. Rivâyetlerdeki lafızlar abdesti tam olmaz
şeklinde anlaşılmaktadır. Çünkü abdestin tarifi ile ilgili bir çok rivayette
besmele geçmemektedir.
İmam Ahmed b. Hanbel
de cumhur gibi düşünmekte, ancak kendisinden gelen diğer rivayete göre besmele
vaciptir.[150]
238/546-
Abdühayr:[151]
(Bir keresinde Hz.
Ali'nin (Radıyailaha anh) abdest alışını anlatıyordu ve dedi ki;)[152]
'...Sonra Hz. Ali,
kabı sağ eline aldı ve sol eline döktü, avuçlarını yıkadı. Tekrar kabı sağ
eline aldı ve sol eline döktü, avuçlarını yıkadı, bunu üç kere tekrarladı.'
Abdühayrdedi ki:
'Her seferinde elini
üç kere yıkamadan bir kaba daldirmazdı' (ve hadisin kalanını zikretti,) sonra
Hz. Ali'nin şu sözünü nakletti:
'işte bu,
Rasûlullah'ın (Saliaüahu aleyhi ve sellem) abdest alış şeklidir, kim Rasûlullah
'in abdest alış şeklini görmek isterse işte O 'nun abdest şekli.'[153]
239/547- İbn
Ebî Evs dedesi Evs b. Huzeyfe'den (RadıyaiiaM anh):[154]
Rasûlullah'ı
(SaUaliahü aleyhi ve seiiem) abdest alırken gördüm; avuçlarını üç kere yıkadı.
(Başka yoldan gelen rivayetteki ziyade;) ellerini üç kere yıkadı. (Râvi;) Şu'be'ye
dedim ki:
'Ellerini kabın içine
daldırdı mı yoksa dışarda mı yıkadı?'
'Bilmiyorum,' dedi.[155]
240/548- Ebû
Hüreyre'den (Radıyaiiahu anh):[156]
RaSÛlullah (SattaltahU
aleyhi ve sellem) buyurdu ki:
"Biriniz gece
uykudan uyandığında elini üç kere yıkamadan bir kaba daldırmasın. Zira o kişi,
gece elinin nerede dolaştığını/gecelediğini[157]
bilemez."
§Ebû Hüreyre' den
(Radıyaiiahu anh) başka yolla gelen rivayette Rasûlullah: "...bir ya
da iki kere yıkamadan bir kaba
daldırmasın!" dedi.[158]
241/549- Ebû
Gatafan'dan:[159]
İbn Abbas'm
(Radıyaiiahu anhümâ) yanına girdim, abdest alıyordu; ağzına, burnuna su çekti
ve dedi ki:
RaSÛlullah (Sallallahü
aleyhive sellem):
"(Abdestte) genize
ulaşacak şekilde/iyice[160] iki
ya da üç kere sümkürün!" dedi.
§(Bir rivayette;)
"İki kere ya da üç kere..." dedi.[161]
242/550- (z.)
Abdühayrdan:[162]
Sabah namazını kıldık,
Hz. Ali'nin (Radıyaiidhamh) yanma geldik ve o-turduk. Bir abdest suyu istedi,
kendisine su dolu bir kap ve leğen getirildi. Su kabını sağ eline döktü ve
ellerini üç kere yıkadı, ağzına ve burnuna üç kere avuç avuç su çekti, üç kere
de sümkürdü. (Bir rivayette; bir avuç su ile ağzına ve burnunu üç kere su
çekti.) Sonra yüzünü ve kollarını üçer kere yıkadı, elini tekrar kaba daldırdı,
iki avucunun tamamıyla başını bir kere mesh etti, ardından ayaklarını üç kere
yıkadı ve dedi ki:
'İşte bu,
Peygamberimizin (Sallallahn aleyhi ve seüem) abdest alış şeklidir, bunu (böyle)
bilin!’[163]
243/551- Muavviz'inkızı
Rubeyyi' (Radıyaltahüanh):[164]
Hz. Peygamber'in
(SaiMiahü aleyhi ve sellem) abdest alış şeklini anlattı ve dedi ki:
'...(Rasûlullah)
ağzına ve burnuna birer kere su çekti...'[165]
244/552- Ebû
Hüreyre'den (Radıyaltahüanh):[166]
Hz. Peygamber
(SaiMiahu aleyhi ve sellem) burnuna su çektiğinde genzine suyu ulaştırırdı.[167]
245/553- Ebû
Hüreyre'den (Radıyaiiahu anh):[168]
Rasûlullah (Saüallahü
aleyhi ve sellem) dedi ki:
"Biriniz abdest
alırken, burnuna su çeksin, sonra da sümkürsün!"[169]
246/554- Ebû
Hüreyre'den (Radıyaiiahu anh):[170]
Rasûlullah (Sattaiiahü
aleyhi ve seiiem) dedi ki:
"Biriniz abdest
alırken mutlaka sümkürsün! Zira şeytan, kişinin genzinde geceler."[171]
247/555- Miintefık
oğullarının elçisi Lakît b. Sabira (Radıyaiiaha anh):[172]
...'Ey Allah'ın Rasûlü
bana abdesti göster,' deyince Peygamberimi; (Sallallahü aleyhi ve sellem) ŞÖyle
buyurdu:
"Abdest aldığında
güzelce al, parmaklarının arasını oğuştur, oruçluyken hariç burnuna iyice su
çek (genzin de temizlensin)!"[173]
Mazmaza (ağza su
vermek) ve istinşâk (burna su çekmek):
İmam Ebû Hanîfe'ye göre,
abdestte sünnet, gusülde farzdır, (zira gusülle iJgi âyette; 'iyice
temizlenin!' buyurulmaktadir, bu da vücûdun rahatlıkla su giren jtün yerlerini
kapsar; ağız ve burun bunlardandır.)
İmam Mâlik ve Şafiî'ye
göre iki durumda da sünnettir, (zira Rasûlullah bunrı yapmıştır.)
İmam Ahmed b. Hanbel'e
göre ise her iki durumda da farzdır, (zira Rasûlullah ınları sürekli
yapmıştır.)[174]
248/556- Mikdâm
b. Ma'dîkerib'den (Radıyaiiahu anh):[175]
Rasûlullah'a
(Saiialiahü aleyhi ve seiiem) abdest suyu getirildi ve abdest aldı; önce
ellerini üç kere yıkadı, sonra yüzünü ve kollarını üçer kere yıkadı, ağzına ve
burnuna üçer kere su aldı, başını ve kulaklarını -içiyle, dışıyla-mesh etti,
ardından da ayaklarını üç kere yıkadı.[176]
249/557- Muavviz'in
kızı Rubeyyî'den (Jtadtyattahu mhâ);[177]
Ben burada Hz.
Peygamber'e (Saiiaiiahn aleyhi ve settem) abdest suyu getirirdim; ellerine üç
kere su döker, (bir rivayette; bir kaba ellerini daldırmadan önce yıkar,) üç
kere yüzünü yıkar, ağzına ve burnuna üç kere su çeker, sonra sağ kolunu üç kere
ve sol kolunu da üç kere yıkardı, (dedi ve hadisin devamını zikretti).[178]
250/558-
Humran b. Eban"dan:[179]
Hz. Osman (Radiyaiiaha
anh) bir yerde otururken su istedi. Sağ eline döküp onu yıkadı. (Bir
rivayette; üç kere ellerine döküp yıkadı.) Sonra sağ elini kaba daldırıp su
aldı ve (aldığı su ile) ellerini üçer kere yıkadı, her defasında bu şekilde su
alıp yüzünü üç kere yıkadı, ağzına, burnuna su aldı. burnunu temizledi. Kollarını
dirseklerine kadar üç kere yıkadı. Sonra başını mesh etti.(Bir rivayette:
ellerini kulaklarının dış yüzeyinde[180]
gezdirdi, sonra sakalını sıvazladı.) Üç kere ayaklarını topuklarına (aşık
kemiklerine) kadar yıkadı ve dedi ki:
'Rasûluliah'm (Sattaitahû aleyhi w srfiemışöyle dediğim işittim
"Kim, benim şu
aldığım abdest gibi abdest alır, sonra içinden farkiı bir şey geçirmeksizin iki
rekât namaz kılarsa geçmiş günahları affolur.
NOT: Bazı
müctehidler, (Mikdâm rivayeti ve daha sonraki İki rivayetten dolayı) abdest
alırken tertibe riâyet farz değil, sünnettir derler. Bu kişiler sahabeden İbn
Mes'ûd, tâbiûndan Mekhûl ve İmamlardan Ebû Hanife ve Mâlik gibi zatlardır.
Ancak İmam Şafii ve Alımed tertibin farz olduğunu belirttiler.[181]
Yüzün sının,
boylamasına saç bitiminden çene altma kadar ve enlemesine iki kulak yumuşağ.
arasındaki kısımdır. Çünkü insanın bir tarafa yönelmesi, bu kısımla-nn o tarafa
dönmesi ile olur.[182]
251/559- Hz.
Âişe annemizden (Radiyallahu anha):[183]
Rasûlullah (Saiiaiiaha
aleyhi ve seiiem) abdest alırken sakalını hilâllerdi (yani, arasına suyun
girmesini sağlardı).[184]
252/560- Ebû
Eyyûb el-Ensârî'den (Radıyallahü anh):[185]
Rasûlullah (SaUaiiahu
aleyhi ve seiiem) gece iki ya da üç kere dişlerini misvaklar, gece namaza
kalktığında konuşmaksızm ve bir şey emretmeksizin dört rekât namaz kılardı ve
her iki rekâtta[186]
selâm verirdi.
Rasûlullah (SailnttaM
aleyhi ve seiiem) abdest alırken de ağzına su alır, ayrıca sakalının
içine/dibine kadar suyun girmesini sağlardı.
NOT: Sakalı
abdestte hilâllemek cumhura göre sünnettir. Sakalın uçlarını yıkamak/su
ulaştırmak ise İmam Mâlik'e göre farz, ama İmam Ebû Hanîfe ve Şafiî'ye göre
farz değil, sünnettir. İmam Ahmed'e göre ise sakalın dış tarafını yıkamak farz,
içini yıkamak sünnettir. Bu ihtilâf, sakalın yüzden bir parça olup olmaması
konusundaki farklı değerlendirmelerden kaynaklanmaktadır.[187]
253/561- Ebû
Ümâme'den[188] (Radıyallahü anh):[189]
Hz. Peygamber
(Saiiailahü aleyhi ve seilem) abdest alırken üç kere ağzına ve burnuna su alır,
yüzünü üç kere yıkar, göz pınarlarını da mesh ederdi. Rasûlullah başını bir
kere mesh eder ve:
"Kulaklar baştan
sayılır" derdi, (yani kulaklarını da mesh ederdi).[190]
Kulakların içini mesh
etmek cumhura göre sünnettir, zira baştaki mesh emrine dahil değildir, ayrıca
'kulaklar baştan sayılır' hadisi hüküm beyanı içindir, yaratılıştan bir parça
olduğunu göstermek için söylenmemiştir. İmam Ahmed ve bazı Mâ-likîlere göre ise
farzdır, zira baştaki mesh hükmüne dahildir. Oğlu Salih'ten gelen diğer
rivayette ise İmam Ahmed sünnet olduğunu belirtmektedir.[191]
Kulakların meshinde,
baştan kalan su yeterli mi, yoksa yeni su alınmalı mı? İmam Ebû Hanîfe ve bir
rivayette Ahmed b. Hanbel'e göre yeterlidir. İmam Şafiî ve Mâlikîlere göre ise
yeni su alınmalıdır.[192]
Kulakları meshte
tekrar, tıpkı başı meshteki tekrar gibi İmam Şafiî'ye göre müstehabdır.[193]
254/562- Ebû
Zür'a'dan:[194]
Ebû Hüreyre
(Radtyaiiahü <mh) ile birlikte Mervân b. Hakem'in evine girdik, Ebû Hüreyre
orada konulmuş/dikilmiş birtakım resimler görünce dedi ki:
Rasûlullah'tan
(Satiaiiahu aleyhi ve setiem) işittim, izzet ve celâl sahibi olan Allah'ın şu
sözünü nakletti:
Benim yarattığım
(canlılara) benzer yaratıklar yapmaya çalışanlardan daha zalim kim olabilir,
haydi onlar bir zerreyi, bir taneyi yaratsınlar, ya da bir arpa tanesini[195]
yaratsınlar'
Sonra (Ebû Hüreyre)
abdest suyu istedi ve abdest aldı; kollarını yıkarken dirseklerini geçti,
ayaklarını yıkarken topuklarını (aşık kemiklerini) geçti, yukarısını da
yıkadı. Kendisine sordum:
'Bu ne? (Niye fazla
yıkadın?)' Dedi ki:
'Bu ziynetin
zirvesidir.'
NOT: Ebû
Hüreyre (Radtyaüaha anh) âhirette daha çok yer (uzuv) parlasın diye abdestte
fazla yer yıkadı. İleride gelecek olan; "Mü'minin ziyneti abdest suyunun
ulaştığı yere kadar ulaşır (oralar nurlamr)"[196]
hadisi de bunu açıklamaktadır."
255/563- AbduIlah
el-Mücmir'in oğlu Nuaym'dan[197]:
Kendisi, mescidin
üstünde[198] bulunan Ebû Hüreyre'nin
(Radıyaüahu anh) yanına çıktı, o da abdest alıyordu, kollarıyla doğrulup
kalktı, (Nuaym anlatmaya şöyle devam etti;) Ebû Hüreyre bana yöneldi ve dedi
ki: 'Rasûlullah'ın (Saiiaüahu aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini işittim:
"Kıyamet günü ümmetim, abdest almaları sonucu yüzleri nurlu ve uzuvları
(kollan ve ayaklan) parlak kişiler[199]
olarak (haşr olacaklar)."
nArtık yüzünün daha çok parlamasına gücü yeten, bunu yapsın, (abdestte fazla yer
yıkasın!)" Râvİ Nuaym:
'Buradaki "Artık
yüzünün daha çok/geniş parlamasına gücü yeten, bunu yapsın, (abdestte fazla yer
yıkasın!)" sözünün Rasûlullah'a mı, yoksa Ebû Hüreyre'ye mi ait olduğunu
tam bilemiyorum' dedi.[200]
256/564- İbn
Mes'ûd'dan (Radtyaüaha anh):[201]
Rasûlullah'a
(Satiaiiahâ aleyhi ve seiiem), 'Ümmetinden seni görmeyeni (Kıyamette) nasıl
tanırsın?' denildi. Rasûlullah şöyle buyurdu:
"Onlar abdest
izlerinden dolayı nurlu yüzleriyle parlak uzuvları olan kişilerdir."[202]
257/565- Ebû
Hâzim'den:[203]
Ebû Hüreyre'nin
(Radyattafia ahh) abdest alırken gerisinde duruyordum. Abdest suyunu koltuk
altına ulaştırıyordu, ona:
'Ey Ebû Hüreyre! Bu
nasıl abdest alma?[204]
deyince şöyle cevap verdi:
'Ey Ferrûh Oğullan!
Siz buradayımşmız, eğer burada olduğunuzu bilseydim böyle abdest
almazdım.Ancak dostum Rasûlullah (SaiialiaKü aleyhi ve seiiemfm şöyle dediğini
İşittim:
"Mü'minin
ziyneti/nûru, abdestin ulaştığı yerlere (uzuvlara) kadar yayılır.'"
NOT: Kollar
yıkanırken dirseklerin farza dahil olması konusunda, müctehidler ihtilaf
ettiler; Cumhura göre dahildir, çünkü âyetteki (JQ cer harfi gaye/sınır
belirlemek için değil, bilakis manasında beraberlik mânâsı ifade etmektedir.
Zira el kelimesi Arapçada avuçtan omuz köküne kadar olan kısımdır. Bir uzuv
içindeki sınırlama gaye değil, beraberlik İfade eder.[205]
258/566- Lakît
b. Sabira'dan (Radıyaiiahu anh):[206]
Hz. Peygamber'in
(Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini işittim:
"Abdest alırken
parmaklarını hilâlle, (arasına suyu ulaştır!)" '[207]
259/567- Ebû
Eyyûb el-Ensarî ve Atâ'dan (Radıyaiiahu anhumâ):[208]
RasÛlullah (Sallatiaha
aleyhi ve sellem) dedi ki:
"Hilâlleme
yapanlara (uzuvlarını ovanlara) ne mutlu!" Kendisine, '(Uzuvlarını)
ovanlardan kasıt nedir?' diye sorulunca: "Abdest ve yemek yeme sebebiyle
yıkarken (uzuvlarını ovarak yıkayanlardır) buyurdu."
NOT: Bu
hadisi Taberânî'nin rivayeti açıklamaktadır:
EbÛ Eyyilb'tan
(RadiyaUahü anh):[209]
RasÛlullah {saiiaiiahu
akyhi ve sellem) bir gün yanımıza geldi ve : "Ümmetimden hilâlieme
yapanlara (uzuvlarını ovanlara) ne mutlu!" dedi.
Ashab:
'Neden hilâlleme
yapanlar?' diye soranca:
"Abdest ve
yemekten sonra hilâlleme yapanlar. Abdestte hilâlleme ağza su verme, burna su
çekme ve parmak aralarında olur. Yemekten sonraki hilâiieme İse; bir kul namaz
kılarken iki meleğe dişlerinde yemek artığı görmelerinden daha ağır bir şey
gelmemesi, sebebiyledir."[210]
260/568- Abdullah
b. Zeyd (Radıyaiiahü anh):[211]
Hz. Peygamber
(Sattaiiaha ateyht ve sellem) abdest alıyor ve bir taraftan da şöyle diyordu:
"Uzuvlar işte
böyle ovulur."
NOT: Abdest
alırken parmaklan ovalamak/hİIâllemek sünnettir. Çünkü sünnet farzı kendi
mahallinde tamamlama manasına gelir.[212]
Yıkamak; suyun uzuvdan
dökülüp akması, mesh İse; eldeki suyu/ıslaklığı bir uzva sürmek manasına
gelmektedir.[213]
261/569- Urve
b. Kabîsa, Ensar'dan bir kişiden, o da babasından:[214]
Hz. Osman (Radıyallahü
anh):
'Rasûlullah (SaiiaiiaM
aleyhi ve seiiem) nasıl abdest aldı, size göstereyim mi? ' deyince:
'Evet, (göster!)'
dediler.
Hz. Osman su istedi
(ve getirilince), üç kere ağzına ve burnuna su aldı/temizledi, üçer kere
yüzünü ve kollarını yıkadı, başını mesh etti, ayaklarını da üç kere yıkadı ve
şöyle dedi:
'Kulaklar da baştan
sayılır (mesh edilmeli). îşte size Rasûlullah'ın abdest alış şeklini
gösterdim.'
Ebû Ümâme'den (diğer
rivayet):[215]
...Hz. Peygamber
(Saiiaiiahü aleyhi ve seiiem) başını bir kere mesh eder ve şöyle derdi:
"Kulaklar da baştan sayılır (mesh edilmeli)."[216]
Kulakların içini mesh
etmek cumhura göre sünnettir, zira baştaki mesh emrine dahil değildir, ayrıca
'kulaklar baştan sayılır' hadisi hüküm beyanı içindir, yaratılıştan bir parça
olduğunu göstermek için söylenmemiştir. İmam Ahmed ve bazı Mâ-likîlere göre ise
farzdır, zira baştaki mesh hükmüne dahildir. Oğlu Salih'ten gelen diğer
rivayette ise îmam Ahmed sünnet olduğunu belirtmektedir.[217]
Kulakların meshinde,
başlan kalan su yeterli mi, yoksa yeni su alınmalı mı? İmam Ebû Hanîfe ve bir
rivayette Ahmed b. Hanbel'e göre yeterlidir. İmam Şafiî ve Mâlikîlere göre ise
yeni su alınmalıdır.[218]
Kulakları meshte tekrar,
tıpkı başı meshteki tekrar gibi İmam Şafiî'ye göre müstehabdır.[219]
262/570-
Büsrb. Saîd'den:[220]
Hz. Osman (RadıyaiiaM
anh) oturulan yere[221]
geldi ve su istedi; ağzına, burnuna su aldı, sonra yüzünü ve kollarını üçer
kere yıkadı, sonra başını ve ayaklarını üçer kere sıvazlayınca şöyle dedi:
'Rasûluttahı
(Sattattahü aleyhi ve selîem), işte böyle abdest alırken gördüm. Ey burada
bulunanlar, öyle değil mil'
Orda bulunan
Rasûlullah'm sahabileri:
'Evet' dediler.[222]
263/571-
Zirr b. Hubeyş'ten:[223]
Hz. Ali (Radıyallahü anh)
abdestte başını öyle mesh etti ki neredeyse (başından su damlayacaktı)[224] ve
şöyle dedi:
‘Rasûlullah'ı
(Sattallahü aleyhi ve selîem) abdest alırken, böyle gördüm.''[225]
264/572- Amr
b. Haris b. Yâkûb el-Ensârî'den:[226]
Habban b. Vâsî
el-Ensârî:
Abdullah b. Zeyd b.
Âsim el-Mâzinî'nin (Radıyallahü anh): 'Rasûlullab'ı (SaiiaiiaM aleyhi ve
selîem) abdest alırken gördüğünü; Onun ağzına ve burnuna su aldığım, sonra
yüzünü üç kere, sağ ve sol kolunu üçer kere yıkadığını, başını elinde kalan
suyun dışında (yeni bir su ile) mesh ettiğini ve ayaklarını da yıkayıp
tertemiz yaptığım naklettiğini belirtti.[227]
265/573- Amr
b. Yahya el-Mâzinî'nin babasından nakline göre dedesi,[228]
Rasûlullah'ın sahabesinden Abdullah b. Zeyd b. Âsim'a (Radtyaliaha anhj dedi
ki:
'Rasûlullah'ın
(Saiiailaha aleyhi ve seiiem) nasıl abdest aldığını gösterebilir misin?'
Abdullah:
'Evet'dedi ve su
istedi; ellerine döktü ve elini iki kere yıkadı, sonra ağzına ve burnuna su
aldı, yüzünü üç kere yıkadı, kollarını dirseklere kadar iki kere yıkadı, başını
iki eliyle mesh etti; meshe başının ön tarafından başlayıp ensesine kadar
götürdü, sonra başladığı yere geri getirdi, ardından da ayaklarını yıkadı.[229]
Başın mesh edilmesinde
farz miktarın ne kadar olduğu müctehidler arasında ihtilaf konusu olmuştur:
İmam Âzam Ebû Hanîfe;
Âyetin başı mesh ile ilgili kısmı mücmeldir (sınırları belirsizdir). Bu
nedenle hadislere bakarız; Başın dörtte birini mesh etmek farz, hepsini mesh
etmek sünnettir. Zira Peygamberimiz sadece başın ön/üst tarafını mesh ettiği gibi
tümünü de mesh etmiştir. En azı ile farz, fazlası ile de sünnet tesbit edilir.
Arapçada başın arka
tarafına kazal[230] ve
iki yan tarafına da fevd[231]
denir.
İmam Mâlik ve Ahmed'e
göre, kaplama mesh farzdır. Naslar tearuz ettiğinde asla dönülür ve başın tümü mesh
edilir.
Şafıîlere göre ise en
az mesh miktarı farzdır. Bu üç kıl kadar, hattâ bir kıl kadar yer bile
olabilir.[232]
§Kaplama meshin
yapılışı: İki el birleştirilerek baş, ön tarafından başlayıp enseye kadar mesh
edilir, sonra enseden başlayıp ön tarafa kadar mesh edilir. Bu meshin (baş ve
şehadet parmaklan hariç) elin üç parmağı ile yapılması, herhangi bir yere
değmeyen baş ve şehadet parmaklarıyla da kulakların mesh edilmesi tavsiye
edilir.[233]
266/574-
Abdühayr'dan:[234]
Sabah namazını kılıp
Hz. Ali'nin (RaaıyaiiaRn anftjyamna geldik. O da su istedi ve kendisine su kabı
ve leğen getirildi. Kabdan sağ eline su döktü, ve ellerini üç kere yıkadı,
sonra avuç avuç ağzına ve burnuna su aldı, yüzünü ve kollarını üçer kere
yıkadı, sonra elini su kabına daldırıp (çıkarttı ve) iki eliyle başının her
tarafım bir kere mesh etti, ayaklarını da üç kere yıkayıp şöyle dedi:
'İşte bu,
Peygamberinizin (Saiiatlaha aleyhi ve sellem) abdest alış şeklidir, bunu
bilini"
§ (Diğer rivayette
Abdühayr şöyle dedi:)
Hz. Ali'nin
(Radtyailahaanh)yatımdaydım, kendisine sandalye ve su kabı getirildi[235],
ellerini üç kere yıkadı, sonra yüzünü ve kollarını üçer kere yıkadı, başını
mesh etti;[236] (mesh ederken ellerini)
başının ön tarafından başlayıp arka tarafına götürdü, ancak elini geri getirdi
mi tam bilemiyorum, sonra ayaklarını yıkadı ve şöyle dedi:
'Kim Rasûlullah 'in
(Saüaiiahü aleyhi ve sellem) abdest alış şeklini görmek isterse, işte
Rasûlullah'in abdest alış şekli...'[237]
267/575- Talha
babası kanalıyla dedesinin (RadıyaOahüanhum)[238],
Rasûlullah'ı
(Saiiariaha aleyhi ve sellem) başını mesh ederken gördüğü; başının arkasına
kadar (ellerini) götürdüğü, boğazın başlangıç kısmı dahil olmak üzere bir kere
mesh ettiği, rivayetini bildirir ve der ki:
'Buradaki kazal[239]
kelimesi, boğazın arka tarafıdır/ensedir.'
NOT: Boynu
mesh; İmam Ebû Hanife'ye göre abdestin âdabından, İmam Ahmed ve bazı Şafiî
âlimlerine göre (meshi uzatmak) sünnetlerindendir. İmam Mâlik \c bir rivayette
Ahmed b. Hanbel'e göre ise sünnet değildir. İhtilafın sebebi rivâ-vettekı
belirsizliktir.[240]
268/576- Mikdâm
b. Ma'dîkerib el-Kindî'den (Radiyaiiahu anh):[241]
Rasûlullah' a
(Saiiaiiaha aleyhi ve sellem) abdest suyu getirildi ve abdest aldı; önce
ellerini üç kere yıkadı, sonra yüzünü ve kollarım üçer kere yıkadı, ağzına ve
burnuna üçer kere su aldı, başını ve kulaklarını -içiyle, dışıyla- mesh etti,
ardından da ayaklarını üç kere yıkadı.[242]
269/577-
Ebu'l-Ezher'den:[243]
Rasûlullah'ın
(SaiiaiiaM aleyhi vesellem) abdest alış şeklini Muâviye b. Ebî Süfyan
(RadıyaiiaM anhüm) anlatırken dedi ki:
'Rasûlullah bir avuç
su ile başım mesh etti, neredeyse başından su damlayacakti.'
Sonra onlara
Peygamberimizin abdest alış şeklini gösterdi; Abdest a-lırken sıra başı mesh
etmeye gelince, ellerini başının ön tarafına koyup geriye doğru götürdü ve
ensesine vardırdı, sonra ellerini başladığı yere (yani ön tarafa) geri getirdi.[244]
270/578- Abdullah
b. Zeyd'den (Radıyaiiahü anh):[245]
"Rasûlullah
(Sallallahü aleyhi ve sellem) abdest aidi..."
RâvîJerden Süfyan dedi
ki:
'Bunu bize Yahya b.
Saîd yetmiş dört sene önce Amr b. Yahya yoluyla nakletmişti.
Ben (Abdullah) ondan
bazı hadislerin rivayetini istedim ki Yahya ondan büyüktü.
Süfyan dedi ki:
'Ondan üç hadis
işittim....
"Rasûlullah
ellerini iki kere, yüzünü üç kere yıkadı ve başını da iki kere mesh
etti."
Babam (Ahmed b,
Hanbel) dedi ki:
'Ben Süfyan'dan üç
kere işittim; Rasûlullah ayaklarını iki kere yıkadı;
Süfyan birinde:
'Rasûlullah başım bir
kere mesh ettfdiyt,
İki kere de:
'Rasûlullah başım iki
kere mesh em"diye rivayet etti.[246]
271/579- Muavviz
b. Afrâ'nın kızı Rubeyyî'den (RadıyaiiaM anhâ):[247]
Rasûlullah'ı
(Sattaiiahu aleyhi ve settem) abdest alırken görmüştüm; başım, saç başlangıcı
yerlere kadar ellerini öne ve arkaya götürerek mesh etti, zülüf/favori
yerlerini, ayrıca kulaklarım dışı ve içiyle beraber mesh etti.
§Rubeyyî'den
(Radıyaliahü anhâ) ikinci tarikle gelen rivayet: Rasûlullah bizim yanımıza
gelmişti, kendisine su kabı getirdik ve abdest aldı, (her uzvunu) üçer kere
yıkadı, başını arka tarafından başlayarak iki kere mesh etti ve parmaklarını
kulaklarına soktu, (bir rivayette, kulaklarının içine soktu).[248]
Başı meshte tekrar
etmenin (iki ya da üç kere mesh etmenin) hükmü İmam Ebû Hanife, Mâlik ve
Ahmed'e göre müstehab değildir ve gerek yoktur. Zira iki ya da üç kere mesh
yıkamak anlamına gelir, Kur'ân ve Sünnet'te emredilen ise başın mesh
edilmesidir. Rivayetlerdeki bilgiler ravinin kendi uygulaması ya da aynı suyla
üç kere mesh olabilir. İmam Şafiî'ye göre ise müstehabdır.[249]
Kulak ile favori
arasındaki boşluğu yıkamak İmam Ebû Hanife, Şafiî ve Ahmed b. Hanbel'e göre
farzdır, zira yüzden bir parçadır, İmam Mâlik'e göre ise farz değildir, zira
yüze dahil değildir.[250]
272/580- Muavviz
b. Afrâ'mn kızı Rubeyyî'den (Radıyaliahü anhâ) diğer rivayet:[251]
Sonra Rasûlullah
(SaiiaüaM aleyhi ve seiiem) ellerinde kalan su ile başını mesh etti; başının
gerisinden başlayıp alnına/perçemine getirdi.
§ Rubeyyî'den
(Radıyaliahü anhâ) gelen başka rivayet:
Rasûlullah (SaîiaiiaM
aleyhi ve seiiem) abdest alırken o yanındaydı; başını, ön tarafından itibaren
saç biten yerlerden başlayarak tümünü mesh etti, saçlarının şeklini bozmadı.[252]
273/581- (Rasûlullah'm
azatlısı) Sevbân'dan (Radiyallahu anh):[253]
Rasûlullah (SaiMiaM
aleyhi ve seiiem) bir keresinde seriyye gönderdi, ordu yolda soğuk bir havayla
karşılaştı. Hz. Peygamber'in yanma döndüklerinde soğuk havadan dolayı sıkıntı
çektiklerini belirtiler, Rasûlullah da sarık ve mestlerine mesh etmelerine izin
verdi.
NOT: Bazı
hadislerde sarığa mesh konusu açıklanmaktadır ve sarıkla birlikte alına/perçeme
mesh etmek gerektiği de anlaşılmaktadır. Doğrusunu Allah bilir. (Bk, 276/584,
278/586.hadisler.)[254]
274/582-
Sevban'dan (Radıyallahümh):[255]
Rasûlullah'ı
(Saiiaiiaha aleyhi ve seîiem) abdest alırken gördüm; mestlere ve başındaki
örtüye[256] sonra da sarığa mesh
etti.[257]
275/583- Amr
b. Ümeyye ed-Damrî'den (Radıyallahü anh):[258]
Kendisi Rasûlullah'ı
(Saiidılahu aleyhi ve seiiem) mestlere ve sarığa mesh e-derken gördü.
§Diğer rivayette;
'Rasûlullah 'ı (Saiuaiahu aleyhi ve seiiem) mestlere ve başındaki örtüye[259]
mesh ederken gördüm' şeklinde geçmektedir.[260]
276/584- Zeyd
b. Sûhân el-Abdî'nin azatlısı Ebû Müslim'den:[261]
Selman el-Fârisi
(Radıyaiiahu anh) ile birlikteydim, Selman abdesti bozulan {ve abdest almak
isteyen) birini gördü, bu kişi mestlerini çıkarıyordu. Selman el-Fârisi ona,
mestlerine ve sangına mesh etmesini, perçemine mesh etmesini tavsiye etti ve:
‘Rasûlullah'ı
(Saiiallaku aleyhi ve sellem) mestlerine ve başındaki örtüye[262] mesh
ederken gördüm,'' dedi.
NOT: Hz.
Peygamber'in (Saiiaiiahü aleyhi ve sellem) kullandığı mest ve terlikler:
1- Necâşî'nin
kendisine hediye ettiği bir çift siyah mest,[263]
2- Hayber
ganimetlerinden hissesine düşen dört mest,[264]
3- Sığır
köselesinden terliği,[265]
4- Tüyü
dökülmüş meşin terliği,[266]
5- Çift
kayışlı terliği[267]...
§RasûlulIah'm
terlikleri dikişli, ökçeli ve ölçüleri dengeliydi, terliklerini sağdan
başlayarak giyer ve soldan başlayarak çıkartırdı.[268]
277/585- Ebû
Abdillah'tan:[269]
Abdurahman b. Avf,
Rasûlullah'm mestlere nasıl mesh ettiğini Bilâl'e (Radıyallahü anhüm) sorunca,
O dedi ki:
'Rasûlullah
(Saiiaiiaha aleyhi ve sellem) tuvalete gitti, sonra su kabı istedi ve yüzünü,
ellerini (kollarını) yıkadı, sonra da mestlerine ve sarığının örtüsüne mesh
etti.'[270]
NOT: Hz.
Peygamber'in (SaiiaiiaM aleyhiveseüem) kullandığı bazı sarıklar:
1- Fetihten
sonra Mekke'ye girerken başında siyah bir sarık vardı,[271]
2- Kül
renginde sangı,[272]
3- Sarığını
sarıya boyatmıştı,[273]
4- Rasûlullah
siyah sarıkla hutbe vermişti,[274]
5- Rasûlullah
sarığının ucunu omuzlarına indirirdi,[275]
6- Sanklarmm
birinin ismi Sehab'di.[276]
278/586-
Muğire b. Şu’be (Radiyalahu anh):[277]
Rasûlullah'm
(SailaUahü aleyhi ve seiiem) abdest alış şeklini şöyle vasfetti: Yüzünü ve
kollarını yıkadı, ayrıca perçemine, sarığa ve mestlere mesh etti...
(Rasûlullah'ın abdestinin vasfı
bölümünde geçen hadisin tamamını zikretti.)[278]
Sarığa mesh etmek
cumhura göre yeterli değildir. Başa da mesh edilmesi gerekir. Zira hadislerde
farklılık vardır, genel kabul görmemiştir/meşhur olmamıştır ve ihtiyatlı olmak
gerekir.
İmam Ahmed'e göre ise
sarığa mesh yeterlidir, ancak abdestli giyilmesi gerekir. Sangın hükmü, ayağa
giyilen mest gibidir; çıkarılınca hükmü sona erer ve vakti de mesh gibidir;
mukîm için 1 gün ve yolcu için 3 gündür. Ayrıca Hanbelîlere göre, sarık dışında
takkeye de mesh edilmez. Kadınların, baş örtülerine mesh etmelerinde aynı
ihtilaf geçerlidir. Ancak Ahmed b. Hanbel'in iki farklı içtihadı nakledilmiştir:
'Ümmü Seleme (Radıyaifahü anhâ) validemizin baş Örtüsüne mesh etmesi' rivayeti
nedeniyle caizdir, görüşü ve diğer rivayettte ise bunda sarık gibi meşakkat
olmadığı için caiz değildir, görüşü nakledilmiştir. Bu konularda dikkatli olmak
ve ihtiyatlı olan fetvalarla/ictihadlarla amel etmek gerekir. Ancak (erkeklerin
kalabalık olduğu yerde abdest almak zorunda kalması gibi) sıkıntı anında
abdestli giyilmek şartıyla üzerine mesh edilme görüşü alınabilir.[279]
Abdest alırken
ayakların yıkanması asıldır ve Şia dışında İslâm âlimlerinin bu konuda ittifakı
vardır. Zira âyetteki ayak kelimesine harf-i cerri geldiği için, elin
yıkanmasına benzer ve nasb kıraati (,*£Wj) ile de yıkamaya atıf bulunmaktadır.
Cer kıraati ise civardan dolayıdır ve bunun benzerine Arap Edebiyatında sıkça
rastlanır. Ayrıca ayaklan yıkama ile ilgili hadislerin çokluğu ve aklî olarak
ayağın daha fazla kirlenmesi ihtimalinden dolayı ayakların yıkanması gerekir.[280]
279/587- Abdullah
b. Zeyd b. Âsim (Radryatiahu anh):[281]
Rasûlullah'm
(SailaUahü aleyhi ve seitem) abdest
alış şeklini[282] şöyle vasfetti:
.... sonra topukları
ile beraber (aşık kemiklerine) ayaklarını yıkadı ve şöyle dedi:
'İşte Rasûlullah'm
abdest alış şekli böyleydi.'
§Diğer rivayette; '..,
sonra ayaklarını temizleyinceye kadar yıkadı' şeklinde geçmektedir.[283]
280/588- Yezid
b. Ebû Mâlik ve Ebû'l-Ezher Hz. Muaviye'nin (Radıyaiiahü anh) abdestini
anlatıyordu. (Râvi sözlerine devam ederek dedi ki):[284]
Muâviye Rasûlullah'm
(Saihiiahü aleyhi ve seiiem) abdest alış şeklini gösterdi:
Abdest alırken
azalarını üçer kere yıkadı, ayağını ise (temizleninceye kadar) sayısız şekilde
yıkadı.'[285]
281/589- Devs'in
azatlısı Salim Sebelân'dan:[286]
Hz. Aişe (Radıyaiiahü
anhâ) annemizin bulunduğu bir grupla Mekke'ye doğru yola çıktık. Hz. Âişe,
kendisine namaz kıldıracak Ebû Yahya et-Teymî ile yolculuğa çıkardı. Biz
Abdurrahman b. Ebû Bekir es-Sıddîk'a ulaştık, Abdurrahman abdest alırken hata
yapıyordu. Hz. Âişe ona dedi ki:
'Ey Abdurrahman,
abdesti güzel al, ben Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiemfm şöyle dediğini
işittim:
"Vay o topukların
(aşık kemiklerinin) kıyamet gününde ateşten çekeceği (ızdıraba)!.."'
§Ebû Seleme'den gelen
diğer rivayette de yukardaki hadisinin benzeri nakledildi.[287]
282/590- Câbir
b. Abdullah'tan (üadıyaiiahümh):[288]
Rasûlullah (Saiiaiiahu
aleyhi ve seiiem) bir topluluğu abdest
alırken gördü; ayak topuklarına suyu tam götürmüyorlar ve topukları kuru
kalıyordu, şöyle buyurdu:
"Vay o topukların
ateşten çekeceği (ızdıraba)!.."
§Câbir'den
(Radıyaiiahüanh) ikinci tarikle gelen rivayette de benzeri zikredildi.[289]
283/591- Abdullah
b. Amr b. Âs'tan (Radıyallahü anhüma):[290]
Rasûlullah (SaiiaiiaM
aleyhi ve seiiem) bazı kişileri abdest alırken gördü; onların topukları kuru
kalıyordu (bir rivayette; abdesti tam almıyorlardı). Bunun üzerine şöyle
buyurdu:
"Vay o topukların
ateşten çekeceği (ızdıraba), abdesti güzel alın!.."
§Abdullah'tan
<Radıyallahü anh) ikinci tarikle gelen rivayet: Birlikte bulunduğumuz bir
yolculukta Rasûlullah (SaiMiaha aleyhi ve senem) geri kalmıştı ve bize yetişti,
biz abdest alırken ikindi namazı vakti girdi, a-yaklanmıza mesh etmeye başladık.
Rasûlullah yüksek sesle iki ya da üç kere şöyle nida etti:
"Vay o topukların
ateşten çekeceği (ızdıraba)!.."
§Abdullah'tan
(Radıyallahü anh) üçüncü tarikle gelen rivayet: Rasûlullah (Satlaüaha aleyhi ve
seiiem) bazı kişileri abdest alırken gördü; abdesti tam almıyorlardı, onlara
şöyle dedi:
"Abdesti güzel
alın, vay o topukların ateşten çekeceği (ızdıraba)!.."[291]
284/592- Ebû
Hüreyre (Radıyaiiaha anh):[292]
Bazı kişiler (bir
rivayette; su kabından) abdest alırken yanlarına geldi; onlar abdesti tam
almıyordu, şöyle dedi:
"Abdesti güzel
alın, ben Ebû'l Kasım (Rasûlullah)ın (Saiuaiahu aleyhi ve sellem) şöyle
dediğini duydum. (Bir rivayette; 'Abdesti güzel alın ki Allah size merhamet
etsin, Rasûlullah'ın şu sözünü duymadınız mı?')
"Vay o topukların
(kıyamet gününde ateşten) çekeceği (ızdıraba) L"[293]
§Aynı hadis Ebû
Hüreyre'den (Radıyaiiahu anh) değişik tariklerle naklolundu.[294]
285/593- Abdullah
b. Haris b. Cez'i ez-Zübeydî'den (Radtyattahüanh):[295]
Rasûlullah'ın
(SaUaiiaha aleyhi ve sellem) şöyle dediğini duydum: "Vay o topukların ve
ayakların altının[296]
(kıyamet gününde) ateşten çekeceği (ızdıraba)!.."[297]
286/594- (z.)
Abîde b. Amr el-Kilâbi'den (Radtyaliahümh):[298]
'Rasûlullah'ı
(Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) abdest alırken gördüm, (her uzvun) temizliğini
tam yapıyordu.'
Râvi (Ümmü Ebî Rabîa)
kendisi de abdest aldığında (her uzvun) temizliğini tam yapar, hattâ başındaki
örtüyü kaldırıp başını mesh ederdi.[299]
287/595- Rasûlullah'm
sahabisi Müstevridb. Şeddâd''dan (Radıyatiahü anh):[300]
Rasûlullah'ı
(Sattaiiaha aleyhi ve seiiem) abdest alırken gördüm, ayak parmaklarının
arasını serçe parmağıyla ovalıyordu.[301]
288/596- İbn
Abbas'tan (Radıyallahü anhümâ):[302]
Bir kişi Hz.
Peygamber'e (Saitaitahü aleyhi ve sellem) namazla ilgili bir şey sordu. Rasûlullah
şöyle buyurdu:
"El ve
ayaklarının parmak aralarını ov yani abdesti güzelce al!"
Ona söylediği
sözlerden biri de şuydu:
"Rukûya
eğildiğinde ellerini dizlerine koy ve hareketsiz kal ki sırtın tam düz olsun
secde yaptığında da yerin sertliğini hissedinceye kadar alnını yere (iyice)
yerleştir!.."[303]
289/597- Enes
b. Mâlİk'ten (Radıyaltahüanh):[304]
Rasûlullah'a
(Saîialidhn aleyhi ve sellem) bir kişi geldi, abdest almış, ancak ayağında
tırnak büyüklüğündeki yer kuru kalmıştı. Rasülullah ona (kuru yeri kastederek)
şöyle dedi:
"Dön ve abdestini
güzelce al!.."[305]
290/598- Câbir
b. Abdullah'tan (Rad,yaiiaha anh):[306]
Hz. Ömer (Radıyallahü
anh) şu hâdiseyi haber verdi:
Kendisi[307]
abdest alan ancak ayağının arka tarafında tırnak büyüklüğünde kuru yer kalan
birini gördü, Rasülullah da (Saîlaiiaha aleyhi ve sellem) aynı kişiyi görünce
şöyle buyurdu:
"Dön ve abdestini
tamamla!.."
O kişi geri döndü ve
abdestini tamamladı, sonra namazını kıldı.[308]
Abdestte tertip ve
peşpeşe yıkamak (muvâlât) İmam Azam Ebû Hanîfe'ye göre farz değil, sünnettir.
Zira âyetteki atıflar vav ile
yapılmıştır ve vav harfi tertip ifade etmez. Tertip ve peş peşe yıkamayı
Rasûlullah'ın fiillerinde görmekteyiz, o halde bunlar sünnettir.
İmam Şafiî'ye göre
tertip farz, ancak peş peşe yıkama konusunda iki görüşü nakledilmiştir;
mezheb-i kadîmine (önceki içtihadına) göre farz ve mezheb-i cedîdi-ne (sonraki
içtihadına) göre sünnettir.
İmam Ahmed'den gelen meşhur
rivayete göre ise İkisi de farzdır, diğer rivayette peş peşe yıkamak farz
değildir, çok ara verilmedikçe caizdir. Tertip farzdır diyenler âyetteki
tertibin leffi neşr-i mürettep (düzenli tertip)[309]
olduğu görüşündedirler.[310]
291/599- Hâlid
b. Mâ'dân Rasûlullah'ın ashabından olan birisinden (Radıyallahü anh) nakleder:[311]
Rasülullah (Saüattdha
aleyhi ve sellem) birini namaz kılarken gördü; ayağının üst kısmına su
ulaşmadığı için bir dirhem büyüklüğünde yer kuru kalmıştı. Rasülullah ona,
abdesti iade etmesini emretti.[312]
292/600- Zü'1-Kelâ'dan
olan Şebîb Ebû Ravh (RadıyaHahaanh):[313]
anlatıyor: Kendisi Hz. Peygamber'le (SaiMiahu aleyhi ve settem) sabah namazını
kıldı, Rasûlullah namazda Rûm sûresini okudu ve bir âyette yanıldı. Namazı bitirince
dedi ki:
"Biz Kurâ'n
okurken biri karıştırmamıza sebep oluyor, (zira) sizden bazı kişiler güzel
abdest almadıkları halde bizimle namaz kılıyorlar. Bizimle namazda hazır
bulunanlar abdesti güzel alsınlar!.."
§(Şebîb Ebû Ravh
el-Kelâî'den (Radtyaiiahu anh) ikinci tarikle gelen rivayet;) Rasûlullah
(SalMiahu aleyhi ve seiiem) bize namaz kıldırdı ve Rûm sûresini okudu, bir
âyeti karıştırınca,[314] şöyle dedi:
"Abdestsiz olarak
namaza gelen bazı kişiler sebebiyle şeytan okuyuşumuzda bizi yanıltıyor.
Namaza geleceğinizde abdestinizi güzel alın!.."[315]
293/601-
Atâ1 b. Yesâr'dan:[316]
İbn Abbas (Radıyallahü
anhümâ) abdest aldı, ve her uzvunu birer kere yıkadı, sonra Rasûlullah'in
(Saüaiiahu aleyhi ve seitem) böyle yaptığını zikretti.[317]
294/602- İbn
Abbas'tan (RadtyaUahuanhümâ):[318]
Rasûlullah (Saiiaiiahü
aleyhi ve settem) abdestte uzuvlarım birer kere yıkadı.[319]
295/603- Ömer
b. Hattab'dan (RadıyaiiaManh):[320]
Rasûlullah'ı (SaUaüaM
aleyhi ve seiiem) abdestte uzuvlarım birer kere yıkarken gördüm.[321]
296/604-
Muttalib b. Abdullah'tan:[322]
Abdullah b. Ömer
(Radtyaiiahu anhümâ) abdestte uzuvlarını üçer kere yıkadı ve bunu Rasûlullah'a
(Saliaüaha aleyhi ve settem) isnad etti.
Abdullah b. Abbas da
(Radıyallahü anhümâ) abdestte uzuvlarını birer kere yıkadı ve bunu Rasûlullah'a
(Saiiaiiahü aleyhi ve settem) isnad etti.[323]
297/605-
Umâre b. Osman b. Huneyf ten:[324]
el-Kaysî
(Radtyaiiahüanhüm) şöyle anlattı:
Kendisi bir yolculuk
sırasında Rasûlullah'la (Saiîaiiahu aleyhi ve seiiem) beraberdi. Rasûlullah
bevl etti, sonra kendisine su getirdi, kaptan eline su döktü ve bir kere
yıkadı, yüzünü, kollarını ve ayaklarını birer kere iki eliyle yıkadı.
Konuşmasını şöyle
tamamladı: Baş parmağı sarmaladı.[325]
298/606- Abdullah
b. Zeyd el-Ensârî'den (Radıyallahü anh):[326]
Hz. Peygamber
(Saiiaiiaha aleyhi ve sellem) abdestte uzuvlarım ikişer kere yıkadı.[327]
299/607- Ebû
Hüreyre'den (Radıyallahü anh):[328]
Rasûlullah'ı
(Saiiallahu aleyhi ve sellem) Abdestte uzuvlannı ikişer kere yıkarken gördüm.[329]
300/608- Osman
b. Affân'dah (RadtyaOahüahh):[330]
Rasûlullah (Sediattahu
aleyhi ve sellem) abdestte uzuvlarını üçer kere yıkadı.[331]
301/609- Ebû
Ümâme'den (Radıyallahü anh):[332]
Rasûlullah (SaliaiiaTm
aleyhi ve sellem) abdest aldı; ellerini üçer kere yıkadı, ağzına ve burnuna
üçer kere su aldı ve diğer azalarını da üçer kere yıkadı.[333]
302/610- îbn
Ömer'den (RaâtyâıiahüanMmâ);[334]
Hz. Peygamber
(Satiaiiahü aleyhi ve seiiem) şöyle dedi:
"Kim Abdestte
birer kere yıkarsa, bu onun mutlaka yapması lazım gelen abdest görevidir,
Ve kim Abdestte ikişer
kere yıkarsa, ona iki kat nasip (ecir) verilir,
Kim de Abdestte üçer
kere yıkarsa, bu benim ve önceki Peygamberlerin abdest alma şeklidir."[335]
303/611-
EbûEnes'ten:[336]
Hz. Osman (Radıyallahü
anh) bir yerde oturarak abdest alıp[337]
(azalarını) üçer kere yıkadı, yanında Rasûlullah'ın ashabından birçok kişi
vardı. Hz. Osman onlara dedi ki:
'Rasûlullah'ı bu
şekilde (abdest alırken) gördünüz, öyle değil mı?' Onlar da:
'Evet' dediler,
(kendisini tasdik ettiler.)
§ İkinci tarikle gelen
rivayette benzeri zikredildi: Hz. Osman'ın azatlısı Humran'dan:
"Hz. Osman
(Radıyaltahü anh) bir yerde oturarak abdest aldı ve uzuvlarım üçer üçer yıkadı,
sonra dedi ki: Rasûlullah'ın (SailaliaM aleyhi ve seiiem) şu sözünü işittim:
"Kim benim
aldığım şu abdest gibi abdest alır, sonra namaza kalkarsa bütün hataları
dökülür, yani yüzünden, ellerinden, ayaklarından ve başından..."
§ Üçüncü tarikle gelen
rivayette de benzeri zikredildi:
Muhammed b. Abdullah
b. Ebû Meryem'den:
Hz. Osman'ın azatlısı
İbn Dâre'nin yanma geldim, benim mazmaza yaptığımı (abdest aldığımı) işitince;
'Ey Muhammedi' dedi. Ben de; 'Buyur!' deyince sözüne şöyle devam etti:
'Rasûlullah'ın abdest alış şeklini sana haber vereyim mi? Hz. Osman'ı
(Radiyaiiaha anh) bir yerde otururken gördüm, abdest suyu istedi ve üç kere
ağzına, üç kere burnuna su çekti, yüzünü üç kere ve kollarını üçer kere yıkadı,
başını üç kere mesh etti ve ayaklarını yıkadı, sonra şöyle dedi:
'Kim Rasûlullah 'in
(SailaliaM aleyhi ve sellem) abdest alış (şeklini) görmek isterse, işte
Rasûlullah'ın abdesti (böyleydi)."[338]
304/612-
(z.) Abdühayr'dan:[339]
Hz. Ali (Radıyaüahu
anh)\
'İşte bu Rasûlullah
'in (Saliaiiahü aleyhi ve sellem) abdest alış şeklidir' dedi ve azalarım üçer
kere yıkadı.
§İkinci tarikle gelen
rivayette benzeri zikredildi:
Hz. Ali (Radıyaüahü
anh) abdestte azalarını üçer kere yıkadı, başını mesh etti, sonra kalan suyu
içip şöyle dedi:
'Rasûlullah 'in
(Saftallahâ aleyhi ve sellem) abdest alîş (şekline) bakmak kimi mutlu ederse
işte buna baksınl...'[340]
305/613- Amr
b. Şuayb babası yoluyla dedesinden[341]
(Radıyaiiaha nakleder:[342]
Hz. Peygamber'e
(Saiiattahu aleyhi ve seiiem) abdesti sormak Üzere bir bedevî geldi.
Peygamberimiz ona azalarını üçer kere yıkayarak (abdesti gösterdi) ve şöyle
dedi:
"İşte abdest
budur, kim bundan fazla yıkarsa günaha girmiş, haddini aşmış ve haksızlık
yapmış olur."
NOT: Bu
hadiste, Rasûlullah üçten fazla yıkamanın israf olması konusuna dikkat
çekmektedir.[343]
306/614- Hz.
Ömer'den (Radıyallahü anh):[344]
RaSÛlUİlah (Sallattahü
aleyhi ve sellem) dedi ki:
"Kim abdest alır,
abdestini güzelce tamamlar da sonra göğe bakarak: 'Eşhedü en lâ ilahe illâllahü
vahdehû lâ şerîke leh ve Eşhedü enne Muhammeden abdühû ve rasûlüh'[345]
derse kendisine cennetin sekiz kapısı açılır ve dilediği kapıdan içeri girer."[346]
307/615- Enes
b. Mâlik'ten (Raâtyaiiohuanh):[347]
RaSÛlUİlah (Saîlallahü
aleyhi ve sellem) Şöyle dedi:
"Kim abdest alır,
abdestini güzelce tamamlar da sonra üç kere: Eşhedü en lâ ilahe illâllahü
vahdehû lâ şerîke leh ve Eşhedü enne Muhammeden abdühû ve rasûlüh'[348]
derse cennetin sekiz kapısı açılır ve dilediği kapıdan içeri girer."
NOT:
Rasûlullah'in abdestten sonra yaptığı dualarla ilgili çeşitli rivayetler vardır
ve bunlar dışında sünnette dua geçmemektedir yani her abdest uzvu için nakledilen
dua sünnet değildir, âdabtan sayılır.'[349]
Subhâneke Allahümme ve
bihamdik, eşhedü en lâ ilahe illâ Ente, esteğfiruke ve etûbü ileyk[350]
Allahümmec'alnî
mine't-Tevvâbîne vec'alnî mine'l-Mütetahhirîn;[351]
(Duanın Trc. 'Kudret
sahibi/eşsiz olan Allahim! Seni hamd ile tazim ederim.
Ben şahidim ki tek
olup ortağı bulunmayan Allah'tan başka ilâh yoktur ve yine şahidim ki Hz.
Muhammed O'nun kulu ve rasûlüdür.' Allahım beni tevbe edenlerden kıl, Allahım
beni temizlenenlerden kıl!')
§Hadiste geçen cennete
girme durumu, bu halde/temiz olarak ölürse şeklinde anlaşılabilir. Doğrusunu
Allah bilir.[352]
308/616-
Zeyd b. Hârise'den (Radıyallahü mh):[353]
Hz. Peygamber
(SaUattahÜ aleyhi ve setlemy.
"Vahyin indiği
ilk dönemde Cebrail'in kendisine geldiğini ve abdestle namazı öğrettiğini"
anlattı, abdestten sonra da bir avuç su alıp (şeytanın vesvesesinden kurtulmak
için) ferci tarafına serpti.[354]
309/617-
Üsâme b. Zeyd'den (RadıyaiiaM anh):[355]
'Hz. Peygamber
(Sallallahü aleyhi ve sellem):
"Cebrâîl
indiğinde kendisine abdesti öğrettiğini, abdesti bitirince sudan bir avuç alıp
elbisesinin ferci tarafına serptiğini" anlattı.' Râvi şöyle dedi,
'Rasûlullah abdestten sonra (üstüne) su serperdi.'[356]
310/618- Muhammed
b. Yahya b. Hıbbân el-Ensârî'den:[357]
Abdullah b. Ömer'in
oğlu Ubeydullah'a (Radıyaiiaku mhsmy.
'Abdullah b. Ömer'in
abdesti hakkında ne dersin; her namaz için ab-destli olsun ya da olmasın
(yeniden) abdest alır mıydı?' deyince şunları anlattı:
'Zeyd b. Hattab'm kızı
Esma,
Abdullah b. Hanzale b.
Ebî Âmir (yani İbnü'l-GasîI)[358]den
nakletti:
'Rasûlullah
(Saiiatiaha aleyhi ve seiiem) her (farz) namaz için abdestli olsun ya da
olmasın abdest almakla emrolundu. Bu durum Rasûlullah'a ağır gelince her
namazda misvak kullanmakla emrolundu. Abdesîsiz olması dışında, abdest alma
zorunluluğu kendisinden kaldırıldı.'"
Devamla (Ubeydullah)
şöyle dedi:
'Abdullah (İbn Ömer)
bu görüşü[359] kuvvetli görüp ölünceye
kadar onunla amel etmişti.'[360]
311/619- Amr
b. Âmir'den:[361]
Hz. Enes'İn
(Radıyallahü anh):
"Rasûlullah
(Saiiallaha aleyhi ve sellem) her (farz) namaz için abdest alırdı,' dediğini
duyunca kendisine sordum:
'Ya siz nasıl
yapardınız?' O:
'Biz abdestimiz
bozulmadığı sürece bir abdestle birden fazla namaz kılardık’ dedi.[362]
312/620- Süleyman
b. Büreyde babasından nakleder (Radıyallahü anh):[363]
Hz. Peygamber (SatiallaM aleyhi ve scUem)
Mekke'nin fethi günü bir abdestie birden fazla namaz kılınca
kendisine Hz. Ömer sordu:
'(Ey Allah'ın Rasûlü!)
Sen (önceden) yapmadığın bir şeyi bugün yaptın?'
Rasûlullah şöyle
buyurdu:
Bilerek (öğretmek ya
da caiz olduğunu bildirmek için) yaptım."[364]
313/621- Mü'minlerin
annesi Hz. Âişe'den (Radıyaiiahnanhâ):[365]
Rasülullah bevl edip
gelince Hz. Ömer kendisine bir su kabı getirdi.
RaSÛlullah
(Sallallaltü aleyhi ve selîem)'.
-Bu ne, ey Ömer!"
'Kendisiyle abdest
alabileceğin su, Ya RasûlallahV "Her bevlden sonra abdest almakla
emrolunmadım. Eğer bunu devamlı yapsaydım o sünnet olurdu."[366]
314/622- Hz.
Âişe' den (Radıyaiiahü anh) diğer rivayet:[367]
Rasülullah (Saliaiiaha
aleyhi ve seiiem) tuvaletten çıktıktan sonra abdest alırdı.[368]
315/623- Ebû
Hüreyre'den (Radıyatlahfianh):[369]
Rasülullah (Saiiattahn
aleyhi ve selîem) buyurdu ki:
"Eğer ümmetime
ağır gelmeyeceğini bilseydim onlara her namaz için abdest almayı, her abdestie
birlikte misvak kullanmayı emreder ve son namaz yatsıyı gecenin üçte birine
kadar geciktirirdim."
NOT: Abdest
bozulmaksızın her namaz vaktinde abdest afmak şart değildir ve bu konuda
müctehidlerin ittifakı vardır. Sadece İbn Hazm her namaz vaktinde abdest
alınmalıdır der.[370]
316/624-
Ebu'l-Âliye, Rasûlullah'm sahabesinden birinin ( şöyle dediğini nakletti:[371]
Rasûlullah'm (Saiiaiiaha
aleyhi ve seiiem) mescidde abdest aldığını senin (gibilerin sorusu) için
aklımda tuttum.[372]
317/625- Hz.
Âişe annemizdenden (îtadtyallahüanhâ):[373]
Rasûlullah (Satiaiiahu
aleyhi ve sellem) uyumak istediğinde (bir rivayette; cünüp olduğu halde) namaz
için aldığı abdest gibi abdest alırdı.
§ Hz. Âişe'den başka
yolla gelen rivayet:
Rasûlullah yatmak
istediğinde namaz için aldığı abdest gibi abdest alır sonra yatardı.[374]
318/626-
Berâb. Âzib'den (Radıyatiahu anh):[375]
H/. Peygamber
ısaUalhthu uu-yin ve scih m) şöyle buyurdu:
-Yatağına uzanacağında
abdest al, sağ tarafına dönerek uyumadan (önce) şunları söyle:
'Allahümme eslemtü
vechî ileyke ve fevvadtü emrî ileyke ve elce'tü zahrî ileyke rahbeten ve
rağbeten ileyke, lâ melce'e ve lâ mencâ
minke illâ ileyke,
Âmentü bi kitâbik
ellezî enzelte ve bi nebiyyik ellezî erselte.' Eğer (o gece) ölürsen, fıtrat
(yani iman) üzere Ölmüş olursun."
(Duanın Trc. 'Allahım!
Özümü sana teslim ettim, işlerimi sana bıraktım, korku ve ümit arasındaki
duygularla canımı sana emânet ettim, senden başka sığınak ve korunacak yer
yoktur. İndirdiğin Kitabına ve ayrıca gönderdiğin Peygamberine iman
ettim.")[376]
Abdestin ittifak
edilen dört farzı, âyette açıkça geçtiği için önceden zikredildi. Ancak bazı
konuların farz ya da sünnet oluşunda ihtilâf edildi:
1- Abdeste
niyet etmek: Hanefîlere göre sünnet, cumhura göre farzdır. İhtilâf abdestin
müstakil bir ibâdet olup olmaması konusundaki anlayış farkından kaynaklanmaktadır.
2- Tertip:
Hanefi ve Mâlikîlere göre sünnet, diğerlerine göre farzdır, İhtilâf, âyetteki
tertibin anlaşılması yanında, Rasûiullah'm abdest alıştaki tertibinin beyan
gücünden kaynaklanmaktadır.
3- Peş peşe
yapmak: Hanefî ve Şâfrîlere göre sünnet, diğerlerine göre farzdır. İhtilâfın
sebebi bir önceki maddede zikredildi.
4- Uzuvian
elle ovmak; Mâlikîlere göre farz, cumhura göre sünnettir. İhtilâf, ovmak
yıkamanın bir parçası olup olmamasmdaki anlayış farkından kaynaklanmaktadır.
5- Besmele
ile başlamak: Hanbclîlerde farz, cumhura göre sünnettir. İhtilâf, konuyla
ilgili hadislerin beyan gücünden kaynaklanmaktadır.
6- Mazmaza
ve istinşâk: Hanbclîlerde farz, cumhura göre sünnettir. İhtilâf; ağız ve bumun
içinin yüzden bir parça olup olması konusundaki anlayış farkından
kaynaklanmaktadır.
7- Başın
hepsini mesh etmek: Mâlikilerdc ve Hanbelîlerde farz, cumhura göre sünnettir.
İhtilâf, konuyla ilgili hadislerin âyetteki baş kelimesinin beyan gücündeki
farklı anlayıştan kaynaklanmaktadır.
8- Kulakları
mesh: Hanbelılere göre farz, cumhura göre sünnettir. İhtilâf, kulakların başla
ilgili âyetteki mesh emrine dahil olup olmaması ile ilgili anlayış farkından
kaynaklanmaktadır.
§ Abdestin İttifak
Edilen Sünnetleri:
1- Abdestle
misvak kullanmak,
2- Sakaiları
hilâllemek/sıvazlamak.
3- Uzuvları
üçer kere yıkamak (Şâfİîlere göre, başı Üç kere mesh etmek de sünnettir,
cumhura göre bir kere mesh edilmeli, birden fazla mesh yıkamak olur, âyette
emredilen mesh etmektir, yıkamak değil.)
4- Yıkarken
sağdan başlamak.
§Abdestte Edeb/FazÜet
Sayılan Bazı Hususlar:
1- Abdesti
yüksek bir yere oturarak almak,(üzerine su sıçramaması için)
2-
Başkasından yardım istememek,
3- Abdest
alırken insanlarla konuşmamak,
4- Kibleye
dönmek,
5- Suyun
altına geçmesi için yüzüğü oynatmak, (ancak yüzük dar ise mutlaka
oynatılmalıdır, suyun altına geçmesi farzdır.)
6- Mazmaza
ve istinşakta sağ eli kullanmak,
7- Sol elle
sümkürmek, burnu lemizlemek,
8- Boynu
mesh, (bazı müctehidlcre göre sünnettir.)
9- Abdestten
sonra kelimc-i şehâdclİ söylemek,
10- Suyu
az/iktisatlı kullanmak,
11-
Yıkanılan azaları belirtilen sınırdan daha fazlasıyla yıkamak, (hadiste geçtiği
gibi âhirette azalardan daha fazla yer parlak/nuriu görünsün diye,)
12- Havlu
vb. şeyle kurulanmayı terk, (ancak kurulanmak da caizdir.)
13-
Abdestten artan sudan ayakta içip Allahım, beni tevbe edenlerden kıl, beni
temizlenenlerden kıl, diye dua etmek.[377]
Tablo I (Abdest)
AMEL |
İLGİLİ HÜKÜMLER |
|||||
GENEL |
ÖZEL |
HANEFÎ |
MALİKİ |
ŞAFİÎ |
HANBELI |
|
|
|
|
Sünnet |
Fare |
Farz |
Farz |
|
|
Besmele |
Sünnet |
Sünnet |
Sünnet |
Farz |
Temizlik Şekli |
Yıkama |
Mazmaza, |
Sünnet |
Sünnet |
Sünnet |
Farz |
|
|
Misvak |
Sünnet |
Sünnet |
Sünnet |
Sünnet |
|
|
Yüz |
Farz |
Farz |
Farz |
Farz |
|
|
Dirsekler dahil |
Farz |
Farz |
Farz |
Farz |
|
|
|
Farz |
Farz |
Farz |
Farz |
|
Mesh Etme |
Baş |
Vt 'ünü mesh farz |
Tümünü mesh fara |
Üç ya da bİT kıl
kadarı mesh farz |
Tümünü mesh farz
(kulaklar dahii) |
|
|
Sank ya da baş
örtüsü |
Yeterli değil, başa
mesh edilmeli |
Yeterli değil, başa
mesh edilmeli |
Yeterli değil, başa
mesh edilmeli |
Abdestli giyilmesi
şartıyla yeterli |
|
|
Çorap |
üzerine mesh
olabilmesi için deri kaplama ya da kaim olmalı |
Üzerine mesh
olabilmesi için deri kaplama olmalı |
Üzerine mesh
olabilmesi için deri kaplama olmah |
Kalın olması yeteTİi
(yün çorap gibi)[378] |
|
|
Mestler |
Üzerine mesh caiz |
Cteerine mesh caiz |
Üzerine mesh caiz |
Üzerine mesh caiz |
|
Düzen |
Tertip |
Sünnet |
Sünnet |
Farz |
Farz |
|
|
Muvâlâl |
Sünnet |
Farz |
Sünnet |
Farz |
|
|
Üç kere yıkmak |
Sünnet |
Sünnet |
Sünnet, ayrıca başı
üç kere mesh etmek de sünnet |
Sünnei |
|
|
Azalan ovmak |
Sünnet |
Farz |
Sünnet |
Sünnet |
Allah Teâlâ buyurdu:
"Ey İman edenler!
Namaza kalktığınızda (abdestîniz yoksa); yüzünüzü, dirseklere kadar kollarınızı
yıkayın, başınızı mesh edin ve ayaklarınızı da topuklara (aşık kemiklerine)
kadar yıkayın. Eğer cünüp olduysanız iyice temizlenin/yıkanın. (Ancak) siz
hasta ya da yolculukta veya sizden biri hacet yerinden gelmiş yahut da
kadınlara dokunmuş-sanız/beraber olmuşsanız ve su da bulamadıysanız, bu durumda
temiz toprağa yönelin/teyemmüm yapın; (onunla) yüzlerinize ve ellerinize mesh
edin. Allah size zorluk çıkartmak istemez, ancak sizi temizlemek ve nimetini
tamamlamak ister ki belki siz de şükredersiniz." (Mâİde 5/6)
(Maide süresindeki bu
âyet; bazı hallerde su bulunmazsa teyemmüm yapılması gerektiğini öğretmektedir.
Bu durumlardan birisi, hacet yerinden (tuvaletten) dönüldüğü zamandır ki icma
ile ön ve arkadan gelen şeylerin abdesti bozduğunu gösterir. Aşağıdaki
rivayetler de bunu tekid etmektedir.)[379]
348/656-
Zirb. Hubeyş'ten:[380]
Safvan b. Assai
el-Murâdî'nin (itadıyaiUıhü anlı) yanma gelip mestlere mesh etme konusunu
sordum. Bana dedi ki:
'Rasûlullah'in
(SaiiaiiaM aieyiu ve seiiem) yamndayken bize, cünüplük dışında mestlerimizi üç
gün çıkartmamayı tavsiye etti.. Ancak büyük-küçük ihtiyaçtan ve uykudan dolayı
çıkartmayı emretmedi.[381] Gür
sesli bir bedevi geldi ve:
'Ey Muhammed, kişi bir
topluluğu sever de onlara katılamazsa, (yaptıklarını yapamazsa ne olur?) dedi.
Peygamberimiz şöyle buyurdu:
"Kişi sevdiği ile
beraberdir."[382]
NOT: Bu
hadiste söz konusu bedevi, Rasûlullah ve Müslümanlara olan sevgisini
açıklamaktadır. Ancak onlara katılamamaktan ve yaptıklarını yapamamaktan
şikâyet edince, Rasûlullah: "Kişi sevdiği ile beraberdir" buyurdu.
Enes'ten (Radıyattahü
anh) aynı hâdiseyi hatırlatır mâhiyette bir rivayet de nakledilmektedir.[383]
349/657- Hz.
Ali'den (Radıyallahüanh):[384]
Hz. Peygamber'e
iSaiiaiiahu aleyhi ve seiiem) bir bedevî geldi ve dedi ki:
'Ey Allah'ın Rasûlü!
Biz çölde yaşıyoruz. Birimiz yellenirse[385] (ne gerekir?)'
Rasûlullah şöyle
buyurdu:
"İzzet ve celâl
sahibi Allah doğruyu ifade etmede hayayı emretmez[386],
biriniz böyle yaparsa abdest alsın, eşlerinize (cinsel olarak) arkadan
yaklaşmayın!"
§Bir rivayette:
"Gerilerinden (dübürlerinden) yaklaşmayın!" şeklinde geçmektedir.[387]
350/658-
Muhammed b. Amrb. Atâ'dan:[388]
Sâib b. Habbab'ı
(Radıyaiiahu anhum) elbisesini koklarken gördüm. 'Neden böyle (yapıyorsun)?'
deyince şöyle cevap verdi: 'Rasûlullah'ın (SallallaM aleyhi ve sellem) şöyle
dediğini duydum:
"Abdest ancak
yelin kokusu ya da sesi olduğunda gerekir."[389]
351/659- Ebû
Hüreyre'den (Radıyaiiahuanh):[390]
Hz Peygamber
(Saitatiaha aleyhi ve setiem) dedi ki:
"Ancak tuvalete
gitmek[391] ya da yellenmekten
dolayı abdest gerekir."
NOT: Ön ve
arkadan çıkan idrar, dışkı, mezi, vedi ve yellenmek gibi necis şeyler icma ile
abdesti bozar. Ancak Hanefî âlimleri arkadan değil de önden gelen yelin abdesti
bozmadığı görüşündedirler. Mâlikîlere göre mutad olmayan kurt ve kum gibi
şeyler hastalık halinde değil de sağlıklıyken gelirse abdesti bozmaz.[392]
352/660- Ebû
Hüreyre'den (Radıyaiiahuanh):[393]
RaSÛlullah
(Sallallalıii aleyhi ve seiiem) buyurdu ki:
"Abdesti bozulan
kişi, yeniden abdest alıncaya kadar namazı kabul olmaz."
Hadramevt'li biri Ebû
Hüreyre'ye sordu:
'Ey Ebû Hüreyre!
Abdesti bozma nedir?' 'Sessiz ya da sesli yellenmektir.'
NOT: Bu
rivayette Ebû Hüreyre "hades" kelimesini yellenmek şeklinde
kayıtlamıştır. Ancak kelimenin mutlak manası, manevî pislik durumudur ki bu da abdestsizlik,
cünüplük, hayız ve nifâs hallerinden biri ile olur. Küçük hades denilen
abdestsizlik halinden abdest ile, büyük hades denilen cünüplük, hayız ve nifâs
halinden ise gusül ile temizlenmek mümkündür. Su bulma imkânı olmadığında
teyemmüm söz konusu iki hades için de geçici temizlik aracıdır.[394]
353/661- Peygamberimizin
eşi Hz. Âişe annemizden (Radıyaiiaha anhâ):[395]
Rasûlullah'ın
(Saiiaiiahtt aleyhi ve seüem) mevlâsi Selmâ[396] kendisine
vuran kocası Ebû Râfî hakkında konuşmak için Peygamberimiz'den izin istedi.
Peygamberimiz Ebû Râfî'e:
"Ey Ebû Râfî!
Sana ve ona ne oluyor?"deyince o: 'Ey Allah'ın Rasûlü! Bu (kadın) bana
eziyet ediyor'dedi.
Peygamberimiz onun
eşine:
"Ey Selmâ, ona
nasıl[397] eziyet
ediyorsun?"diye sordu.
'Ey Allah'ın Rasûlü!
Ben ona hiçbir şeyle eziyet etmedim. Ancak namaz kılarken abdestini bozdu.
Kendisine: 'Ey Ebû Râfî, Rasûlullah Müslümanlardan biri yellendiği zaman, ona
abdest almasını emretti' dedim, kalkıp bana vurdu.'
Bunun üzerine
Rasûlullah (kendisini tutamayıp) gülmeye başladı ve: "Ey Ebû Râfî, o sana
ancak hayrı/doğruyu söylemiş" dedi.[398]
354/662- Hz.Ali
b. EbîTalib'den (Radıyaitahüanh):[400]
Ben, mezisi çok gelen
bir kişiydim ve durumu[401]
Rasûlullah'a (Saiiaüahu aleyhi ve sellem) sorunca şöyle buyurdu:
"Menide gusül ve
mezide abdest almak gerekir."[402]
355/663- Hz.
Âİşe'den (RadıyallahU anhâ):[403]
Fâtıma bt. Ebû Hubeyş
Rasûlullah'a (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) gelip:
'Ben devamlı kan
görüyorum' deyince:
"Hayız günlerinde
namaz kılmayı bırak, sonra yıkan ve her (farz) namaz (vaktin)de yerdeki sergiye
(kan) damlasa da bir abdest al, (bu yeterlidir)" buyurdu.[404]
356/664- Ebû
Hüreyre'den (Radıyaiiahü anh):[405]
RaSÛlUİlah (Sallallahü
aleyhi ve seîlem) dedi kî:
"Sizden biri
namaz kılarken dübüründe bir hareket hissedip, abdestinin bozulup
bozulmamasından şüpheye düşerse, (yellenme) sesi işitmedikçe veya kokusunu
duymadıkça namazı bırakmasın!"[406]
357/665- Ebû
Hüreyre'den (Radıyaiiahü anh):[407]
RaSÛlllllah
(Sallallalm aleyhi ve seliem) dedi ki:
"Sizden biri namazdayken[408]
kendisine şeytan gelir ve kişinin havyarımı (sürmek İçin)[409]
tahrik ettiği gibi tahrik eder, kendisine boyun eğince kabalarının arasını
yellendirir ki onu namazdan alıkoysun. Biriniz böyle bir şey hissederse,
(yellenme) sesi İşitmeden ya da varlığından şüphe edilmeyen bir koku
duymadıkça namazdan ayrılmasın!
§Bir rivayette:
"Eğer şeytana bir boyun eğerse, hemen kendisini köstekler ya da bir gem
takar (ve dilediği şekilde onu yönlendirir)" diye nakledilmektedir.[410]
358/666- Ebû
Saîd el-Hudrî'den (RadıyaiiaManh):[411]
RaSÛIullah
(Sallallatıü aleyhi ve seltem) dedi ki:
"Sizden biri
namaz kılarken, şeytan kendisine gelir ve onun maka-dından bir kıl çekip,
(vesvese vermek için) o kılı (kişinin makadına) uzatır. Bu kişi de abdestinin
bozulduğunu zanneder. Sakın bir ses işitmedikçe veya koku duymadıkça namazını
bırakmasın![412]"
359/667- Abdullah
b. Zeyd (Radıyaiiahu anhy):[413]
Rasûlullah'a
(SaiiaiiaM aleyhi ve seiiem), bir kişinin namazda (abdestinin bozulmuş)
olduğundan şüphelenmesi durumunu anlattı/şikâyet etti. Rasûlullah buyurdu ki:
"Sakın bir ses
işitmedikçe veya koku duymadıkça namazını bırakmasın!"[414]
Bu ve benzeri nasiardan
temel bir kaide doğdu: “Kesin bilgi şüphe ile ortadan kalkmaz'. Bir kişi
abdestli olduğunu kesin bilir, ancak abdestinin bozulup bozulmadığı konusunda
şüpheye düşerse bu kişi abdestlidir. Ama abdestsiz olduğunu kesin bilen kişi,
abdest alıp almadığında şüpheye düşerse, bu kişi de abdestsizdir.[415]
Kavâid ilminde,
âlimlerin titiz çalışmaları sonucunda birtakım kesin bilgiler toplandı ve
bunlar dışında kalan konular ise zan ifade eden içtihadla halledilmeye
çalışıldı. Bu kaide, fıkıh usûlünde îstishâb delili olarak geçmektedir.[416]
360/668- İbn
Abbas'tan (Radıyallahü anhüma):[417]
Rasûlullah (Saiiaitahu
aleyhi ve seilem) bir gece yatsı namazını (işinden dolayı) geciktirdi ve
(mesciddeki)[418] topluluk uyukladı,
uyandı, sonra tekrar uyuklayıp uyandılar.
Râvilerden Kays dedi
ki: Hz. Ömer Peygamberimiz'in yanına gelip:
'Namaz! Ey Allah'ın
RasûlüT dedi.
Rasûlullah çıkıp
(yanlarına geldi) ve onlara namaz kıldırdı.
(Râvi yeniden) abdest
aldıklarına dair bir şey nakletmedi.[419]
Bu olayı daha iyi
anlamak için, 150/1020 - 159/1029 numaralı hadislere bakmak gerekir. Bu gecikme
hadisesinin düşündürdükleri:
1- Allah
Rasûlü bunu bilerek yaptı, zira en faziletli vakte dikkat çekmek istiyordu (ya
da başka rivayette geçtiği gibi; gelen elçiler sebebiyle biraz gecikti ve eğer
ümmete ağır gelmemiş olsaydı, o vakitte namaz kılınmasını emredecekti).
2- Bu
rivayetlerde sahabenin, o vakte kadar Rasûlullah'ın imamlığında yatsı namazı
kılmak için bekledikleri, hatta uyuyup uyandıkları/uyukladıklan müşâhade
edilmektedir. Yeryüzünde eşine az rastlanacak bir vefakârlık örneği gösteren bu
bahtiyar topluluk, mescidde hazır bulundukları sürece her hâlde meleklerin dua
ve istiğfarlarına mazhar oldular.[420]
361/669-
Enes b. Mâlik'ten (Radiyallahu anh):[421]
Bir gece yatsı namazı
için toplanıldı.[422] Bir
kişi Peygamberimiz'in (Sallallahü aleyhi ve sellem) yanına gelip:
'Ey Allah'ın Rasûlü!
(Yardımına) ihtiyacım var' dedi.
Rasûlullah yardım
etmek için onunla beraber kalkıp (gitti) ve (gecikince de mesciddeki) kişiler
ya da bir kısmı uyukladı. (Peygamberimiz dönünce) onlara namaz kıldırdı, ancak
abdest almalarını söylemedi.[423]
362/670- Enes
b. Mâlİk'ten (Radıyattahü anh):[424]
Hz. Peygamber'in
(Saiiaiiahü aleyhi ve seüem) ashabı (mescidde cemaatle namazı beklerken) bazen
uyuklarlar, sonra kalkıp abdest almaksızın namaz kılarlardı.[425]
363/671- Hz.
Ali'den (Radıyallahü anh):[426]
Ben çok uykucu bir
kişiydim. Akşam namazını kıldıktan sonra, üzerimde elbisem olduğu hâlde
uyuklardim.[427]
Rasûlullah'a
(Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) bu durumu sorunca bana ruhsat verdi (böyle
uyuklamanın abdesti bozmadığını belirtti).[428]
364/672- İbn
Abbas'tan (RadıyallahU anbüma):[429]
Hz. Peygamber
(Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) bir keresinde uyukladı, hatta nefes (alıp
vermesi) arttı/horladı.[430]
Sonra kalkıp abdest almadan namaz kıldı.[431]
365/673- Hz.
Âişe'den (Radtyaüahüanhâ):[432]
Hz. Peygamber
(Saiiaiiahü aleyhi ve sel/em) uyuklar,
hatta nefes (alıp vermesi) artardı. Sonra kalkıp abdest almadan namaz
kılardı.[433]
366/674- İbn
Abbas'tan (Radtyaiiahaanhuma):[434]
(Bir gece Hz.
Peygamber'in (Saitaiiaha aleyhi ve seium) eşi olan) teyzem Meymûne'nin yanında
kalmıştım.
Peygamberimiz gece
kalktı,[435] hafif bir abdest aldı ve
(namaza) durdu. İbn Abbas da Rasûlullah'ın yaptığı gibi yaptı, geldi ve (sol
yanına) namaza durdu. Peygamberimiz onun[436]
yerini değiştirip, sağ tarafına aldı. İbn Abbas Rasûlullah'la beraber namaz
kıldı. Sonra Rasûlullah yatıp uyudu ve nefes (alıp vermesi) arttı. Bir müddet
sonra müezzin[437] geldi, Peygamberimiz de
namaza kalktı, (ancak yeni bir) abdest almadı.
§İbn Abbas'tan gelen
diğer rivayet:
Rasûlullah (Saiiaiiahu
aleyhi ve seiiem) iki rekât sabah namazını (yani sünnetini) kıldı ve yatıp
uyudu, hatta nefes (alıp vermesi) arttı.
(Ahmed b. Hanbel'in
hocası Süfyan b. Uyeyne diyor ki:) Bu hadis üzerine biz de (hocamız) Amr (b.
Dinar)'la Rasûlullah'ın:
"Benim gözlerim
uyur, ama kalbim uyumaz" sözünü konuştuk.[438]
NOT: Bize
gelen haberlerden peygamberlerin rüyalarının da vahiy olduğunu anlıyoruz. Hz.
İbrahim'in rüyasında oğlunu kurban etmesi, Rasûlullah'ın vahiy gelmeden altı ay
önce gördükleri rüyanın ertesi günü aynı şekilde tecelli etmesi gibi hadisler
bunun en güzel Örnekleridir.[439]
367/675- İbn
Abbas'tan ytadıyaiiahu anhtima):[440]
Rasûlullah (Saiiaiiahu
aleyhi ve seiiem) uyudu, hatta horultusu duyuldu. Sonra kalktı, namaz kıldı,
(ancak) abdest almadı. Râvîlerden İkrime dedi ki: Zira Rasûlullah korunmuştur,
(bu durumda abdesti bozulmaz.)[441]
368/676- İbn
Abbas tan (Radtyallahü annüma):[442]
Hz. Peygamber
(Saiiaitâhu aleyhi ve seüem) şöyle buyurdu: "Secde hâlinde uyuyan kişinin,
yatmadıkça abdesti bozulmaz. Zira yattığı zaman mafsalları gevşer, (abdesti
bozulurda farkında olmaz)."[443]
369/677- Hz.
Ali'den (Radıyaiiaha anh):[444]
RasÛlullah (Sallallahü
aleyhi ve sellem) dedi ki:
"Makat göze
bağlıdır.[445] Kim uyursa abdest alsın![446]
370/678- (Ht.)
Muâviye b. Ebû Süfyan'dan (Radıyaiiahüanhuma):[447]
RaSÛlullah fSallallahU
aleyhi ve sellem) dedi ki:
"Gözler[448],
makadın bağıdır. Gözler uyursa bağ çözülür."[449]
Yatarak veya bir şeye
dayanarak uyumak ittifakla abdesti bozar. Zira insan yatarak/dayanarak uyuduğu
zaman vücudu gevşer, ne yaptığını bilemez ve bundan dolayı abdest alır.
Namaz kılarken ya da
böyle bir hâldeyken (bir şeye dayanmaksızın) uyuyan kimsenin abdestinin
durumunda müctehidler ihtilâf etti; İ. Ebû Hanîfe'ye göre uzun da olsa namazda
kaldığı sürece abdesti bozulmaz, İ. Mâlik'e göre kıyam (ayakta durma) ve kuûd
(oturma) halinde abdesti bozulmaz, ancak rükû ve secde halinde uyursa bozulur,
İ. Şafiî'ye göre kuûd (oturma) halinde bozulmaz, diğer rükünleride bozulur, t
Ahmed'den bu konuda birden fazla rivayet vardır; a-Kıyam, oturma, rükû ve
secdedeki uyku hafıfse bozmaz, ama uzarsa bozar, b-Rukû ve secde halinde uyuyan
kişi o rekâtı iade eder, namazı değil, c-Ayakta ve oturarak uyku abdesti
bozmaz, d-Sadece oturarak uyku bozmaz. î. Ahmed'in bu dört görüşünü ayakta ve
oturarak uyuklama hafif olursa abdesti ve namazı bozmaz, sadece o rekâtı iade
etmek gerekir, şeklinde anlayabiliriz.[450]
371/679- Zeyd
b. Hâlid el-Cühenf den (RadıyaUahu<mhy):[451]
Rasûlullah'm
(Saitatiaim aleyhi ve settenı) şöyle dediğini işittim:
"Kim cinsel
organına dokunursa abdest alsın!"[452]
372/680- Amr
b. Şuayb babası kanalıyla dedesinden (Radıyaiiahuanhüm):[453]
Rasûlullah (Saiiaiiahu
aleyhi ve seiiem) bana dedi ki: "Kim cinsel organına dokunursa abdest
alsın! Hangi kadın fercine dokunursa abdest alsın!"[454]
373/681- Ebû
Hüreyre'den (Radıyaiiahu anh):[455]
Hz. Peygamber
(SaiiaUaha aleyhi ve seiiem) şöyle dedi:
"Kim elini cinsel
organına, arada bir perde bulunmaksızın götürür de (dokunursa) abdest alması
gerekir."[456]
374/682- Büsre
bt. Safvân'dan (RadıyaUahü anhâ):[457]
RaSÛlUİlah (Saltellahü
aleyhi ve sellem) dedi ki:
"Kim cinsel
organına dokunursa abdest almadan namaz kılmasın!' §(Ht.) İkinci tarikle gelen
rivayet:
Abdullah şöyle dedi:
Babam Ahmed b. Hanbel'in kitabında kendi el yazısıyla şu rivayeti buldum:[458]
'Urve b. Zübeyr
nakletti:
Mervân Medine emirliği
döneminde; 'bir kişi cinsel organına elini götürerek dokunursa abdest alması
gerektiğini' söylerdi. Ben bunu reddettim ve 'bir kişi ona dokunduğu zaman
abdest alması gerekmez' dedim. Bunun üzerine Mervân, bana Büsre bt. Safvân
Rasûlullah'ın (SaiMiaim aleyhi ve seihm), 'kim cinsel organına dokunursa abdest
alması gerektiği' hadisini duyduğunu nakletti, dedi. Fakat ben kendisiyle münakaşaya
devam ettim ve korumalarından/hizmetçilerinden birisini bu konuda naklettiği
rivayeti sorması için Büsre'ye gönderdi. Büsre de ona Mervan'ın naklettiği
rivayetin benzerini gönderdi.'
§Üçüncü tarikle gelen
rivayet: Büsre bt. Safvân'dan:
Mervân benimle cinsel
organa dokunmanın abdeste etkisi konusunu müzâkere etti ve ben:
'(Yeniden) abdest
almak gerekmez' deyince bana:
Büsre'den
Rasûlullah'ın (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini rivayet etti:
"Kim cinsel
organına dokunursa, abdest alsın!"
§Dördüncü tarikle
gelen rivayet: Urve b. Zübeyr'den:
RasÛlullah (Sallallahü
aleyhi ve sellem) ŞÖVİe dedi:
"Kim cinsel
organına dokunursa, abdest alsın!"
Urve dedi ki: Sonra
(Mervân), ben yanındayken Büsre'ye bir elçi gönderip (bunu sordurdu,) o da
'Evet' dedi ve elçi benzer rivayeti bize getirdi.[459]
375/683- Kays,
babası Talk b. Ali'den nakleder (Radıyaiiaha anh):[460]
Birisi Rasûlullah'a
(SaiMiahü aleyhi ve seiiem), 'kişi'[461]
cinsel organına dokunursa abdest alması şart mıdır?' diye sordu. Rasûlullah da
dedi ki: "O senden/bedeninden bir parçadır."
§Talk b. Ali'den
ikinci tarikle gelen rivayet:
Hz. Peygamber'in
(Saiiaiiaim aleyhi ve seiiem) yanında oturuyordum, biri ona, 'Namazdayken
cinsel organıma dokunsam ya da bir kişi cinsel organına dokunsa abdest alması
gerekir mi?' diye sorunca buyurdu ki:
"Hayır, o
(organın) senden bir parçadır."
§Talk b. Ali'den
üçüncü tarikle gelen rivayet:
Bir kişi:
'Ey Allah'ın Rasûlü,
birimiz namazda cinsel organına dokunursa
(yeniden) abdest
alması gerekir mi?' diye sorunca Peygamberimiz (Saitaiiahu aleyhi ve sciiem)
şöyle buyurdu:
"O (organ) sadece
senden bir parça değil mi?"[462]
Söz konusu
rivayetlerin, böylesine titizlikle naklolmasından, İbadetlerle ilgili konuların
ne kadar önemli olduğu anlaşılmaktadır ve haya duygusu bu konuların doğru
anlaşılmasına da mani değildir.
Bu konuda bize gelen
iki farklı rivayet grubunda tezat bulunmamaktadır. Son rivayetlerden, cinsel
organına eliyle (avucuyla) dokunan kişiye abdest almasının şart/farz olmadığı
anlaşılmaktadır. Ancak oradan (idrar, mezi gibi) bir şey gelirse abdest
alınmalıdır. Önceki rivayetlerden de, bir şey gelmese bile bu kişinin abdest
almasının mendup[463]
olduğunu anlıyoruz. Bu görüş İ. Ebû Hanîfe'ye aittir. İ. Mâlik'ten bu konuda
birden fazla rivayet vardır; a-Abdesti bozulmaz, b-Şehvet/lezzet duyarsa
bozulur, c-Şehvet duymazsa bozulmaz. î. Şafiî ve Dâvud ez-Zâhirî gibi bazı
âlimler mutlaka abdest alınması gerektiğini ifade etmişlerdir. İ. Ahmed'den de
bu konuda iki görüş vardır. İhtiyatlı olan görüş, şehvet/lezzet duyulduğunda
abdest almaktır.[464]
376/684- Hz.
Âişe annemizden (Radıyatiaha aniuî):[465]
Rasûlullah (Sattaitaha
aleyhi ve seiiem) hanımlarından birini öptü, sonra namaz kılmaya gitti ve (yeni
bir) abdest almadı. Urve ona, 'Bu kişi senden başka kim olabilir ki?' deyince
Hz. Âişe validemiz güldü.[466]
377/685- Hz.
Âişe annemizden (Radıyaiiaim anhâ):[467]
Rasûlullah (Saiiaiiahü
aleyhi ve seiiem) abdest alır, namaz kılar, sonra (eşini) öper, (bir müddet
sonra tekrar) namaza dururdu da abdest almazdı.[468]
378/686- Hz.
Peygamber'in eşi Hz. Âişe annemizden (itadıyaiiahuanim):[469]
Rasûlullah'ın
(SaUaiiahü aleyhi ve seiiem) önünde, ayaklarım onun kıblesine gelecek şekilde
yatarak uyurdum, secde edeceği zaman bana dokunurdu, ben de ayaklarımı
toplardım ve ayağa kalktığı zaman tekrar uzatırdım. O dönemde evlerde lamba
bulunmazdı.[470]
Bu rivayetlerden,
kadının tenine dokunan kişinin abdestinin bozulmadığı anlaşılmaktadır. Bu, bazı
Sahabe ve Tabiûn yanında İmam Ebû Hanîfe'nin de görüşüdür. Ancak İ. Mâlik
dokunmadan dolayı şehevî lezzet duyarsa, İ. Şafiî, mahremi dışındakilerde
lezzet duysun ya da duymasın dokunan kişinin abdestinin bozulduğunu ifade
etmişlerdir. İ. Ahmed'den gelen rivayetler muhteliftir: a-Bozmaz, b-Bozar,
c-Şehvet duyarsa bozar. Müctehidferİn ihtilâfı, âyetteki lafzın 'kadınlara
dokunmak mı yoksa onlarla beraber olmak (cima) mı' şeklinde farklı
anlaşılmasından ve hadislerin/eserlerin muhtelif olmasından kaynaklanmaktadır.
Aynı ihtilâf sahabe arasında da vardı. İhtiyatlı olan görüş, şehvet/lezzet duyulduğunda
abdest almaktır.[471]
379/687- Ebû'd-Derdâ'dan
(Radıyaüaha anh):[472]
'RasÛlullah
(SallallahU aleyhi ve sellem) kuSUHCÜ OYUCU bûZ.ulmUŞtU.''
Râvi Ma'dân b. Ebî
Talha: Dımeşk mescidinde Rasûlullah'ın azat ettiği Sevbân ile görüştüm, der.
Kendisine:
'Ebû'd-Derdâ bana,
Rasûlullah'ın kusunca orucunun bozuduğunu haber verdV deyince,
'Doğru nakletmiş,
Rasûlullah'a abdest suyunu ben dökmüştüm' dedi.
§Ebû'd-Derdâ'dan
(Radıyallahü anh) gelen ikinci rivayet: Rasûlullah (Saiiaüaha aleyhi ve aeiiem)
kusunca orucu bozuldu, sonra kendisine
biraz su getirildi ve abdest aldı.[473]
Kusmanın abdesti
bozması hakkında âlimler ihtilâf etti. İmam Şafiî ve Mâlik, sadece ön ve arka
avret mahallinden gelen şeylerle abdest bozulur, der. Hanefî imamlarına göre
kusma az olursa bozmaz, ağız dolusu olursa bozar, ayrıca kurt, et parçası ve
kum tanesi abdesti bozmaz, ancak İ. Züfer'e göre az ya da çok kusmak abdesti
bozar. İ. Ahmed'e göre çok kusmak abdesti bozar, az olursa ondan iki rivayet
vardır.
Bu ihtilâfların sebebi
zayıf hadislerle amel etme ve bu rivâyetlerdeki emirlerin/uygulamaların vücûb
ya da nedb (tavsiye) niteliğinde anlaşılma farkından kaynaklanmaktadır. Bu
konudaki bir rivayet; "Kimin kusması, burun kanaması veya mezisi gelirse
namazı bırakıp abdest alsın ve hiç konuşmadan (gelip) namazını kaldığı yerden
tamamlasın!"[474]
şeklindedir. İhtiyatlı olan görüş, ağız dolusu kusma halinde abdest almaktır.[475]
§Başlığa burun
kanamasının eklenmesi Bennâ tarafından kiyasen kondu, zira kusmanın abdesti
bozması rivayetinden vücuttan necis olarak çıkan her şeyin abdesti bozması
gerekir, hükmü anlaşılır. Kanamanın abdesti bozacağına dair başka rivayetler
bulunmaktadır.[476]
380/688- Câbir
b. Semüra'dan (Radıyaüaha anh):[477]
Rasû\u\\ahla.(Sai!a!iahü
aleyhi ve seiiemj beraber otururken biri geldi ve dedi ki:
'Ey Allah'ın Rasûlü!
Davar etinden dolayı abdest alalım mı?'
Rasûlullah:
"İster abdest al, istersen alma!" dedi.
'Deve etinden dolayı
abdest alayım mı?'
"Evet, deve
etinden dolayı abdest al!"
'Develerin çöktüğü
yerde/yataklarında namaz kılalım mı?'
"Hayır,
(kılmayın!)"
'Koyunların yattığı
yerde/ağıllarında namaz kılalım mı?'
"Evet, (mecbur
kalırsanız)[478] koyun ağıllarında namaz
kılabilirsiniz."[479]
381/689- Berâ
b. Âzib'den (Radıyallahu anh):[480]
Rasûlullah'a
(Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem), deve etinden dolayı abdest gerekir mi, diye
sorulunca,
"Evet, ondan
dolayı abdest alın!" dedi.
Develerin çöktüğü
yerde/yatak] arında namaz kılma durumu sorulunca, "Orada namaz kılmayın,
zira onlar şeytanî varlıklardandır" dedi. Koyunların yattığı
yerde/ağıllarında namaz kılma durumu sorulunca da: "Orada namaz
kılabilirsiniz, zira onlar bereket (sebebi)dir[481]"
buyurdu.[482]
382/690- Abdurrahman
b. Ebî Leylâ, Zü'1-Gurre'den (Radıyaiiahu nakleder:[483]
Rasûlullah (Saiiaiiaha
akyhi ve seiieın) yürürken karşısına bir bedevi çıktı ve dedi ki:
'Ey Allah'ın Rasûlü!
Develerin çöktüğü yerlerde/yataklarında dururken namaz vakti girmektedir. Biz
buralarda namaz kılalım mı?' Rasûlullah,
"Hayır"
dedi.
'Peki, etini
yediğimizde (yeniden) abdest alalım mı?'
"Evet"
'Koyunların yattığı
yerlerde/ağıllarında namaz kılalım mı?'
"Evet"
'Peki, etini
yediğimizde (yeniden) abdest alalım mı?'
"Hayır"
dedi.[484]
383/691- Üseyd
b. Hudayr'dan (iiadıyatiahu anh):[485]
Hz. Peygamber'e
(Saiiaiiahü aleyhi ve seiiem), 'develerin sütü' sorulunca,
"Onların sütünü
İçtiğinizde abdest atın!" dedi.
Koyunların sütü
sorulunca,
"Onların sütünü
içtiğinizde ise abdest almayın!" dedi.[486]
1- Deve eti
yemekten dolayı abdestin bozulması konusunda âlimler ihtilâf etti. İmam Ebû
Hanîfe, Mâlik ve Şâfıî abdest bozulmaz, ancak abdest almak menduptur,
derlerken, İmam Ahmed b. Hanbel abdestin bozulduğu görüşündedir.[487]
Deve etinden dolayı abdest alınması emri, deve etinin ağır kokulu ve yağlı
olmasından kaynaklansa gerek. Zira Peygamberimiz genellikle yağlı şeyleri
yemekten kaçınırdı, meselâ keler etinin yenmesini serbest bıraktı, ancak
kendisi yemedi, sebebi de Cebrail'in ağır kokulu yerlere gelmemesiydi. Bu
nedenle deve eti yendikten sonra namaz kılmaya kalkacaklarsa ellerini yıkar ya
da abdest alırlardı.[488]
Cumhur, Câbir'in
'Rasûlullah'ın (SallalUıhu aleyhi ve sellem) en son yaptığı şeylerden biri, ateşin
pişirdiği yiyeceklerden dolayı abdest almayı terk etmesidir'[489]
rivayetini esas almışlardır. Zira bu hadis geniş kapsamlı olup öncekileri nesh
etmiştir.
2- Deve sütü
abdesti bozar, şeklinde bir görüş bulunmamaktadır. Her hâlde yukardaki rivayeti
sahih kabul etmemişlerdir. Ancak bu rivayetin şahitleri vardır ve Heysemî isnadının
hasen olduğunu söyledi.[490]
3- Deve eti
dışındakilerin, (meselâ koyunun eti ve sütünün) abdesti bozmayacağı konusunda
ittifak vardır.[491]
4- Koyuh
ağıllarında namaz kılma izni, necaset olan yer için verilmiş bir ruhsat
değildir. Zira koyunların idrar ve dışkıları ittifakla pistir, namaza manidir.
Temiz olan bir köşede namaz kılınması bilinen emirlerdendir.
Koyun ağıllarında izin
verilip, deve yataklarında yasaklanması, her hâlde bu hayvanların huyları ve
namazı bozma tehlikesi İle igili olabilir. Zira hadisteki develerin şeytanî (
huysuz, azgın ve saldırgan), koyunların İse bereket sebebi ( sakin ve uysal) olmalarına
işaret edilmektedir.[492]
384/692- İbrahim
b. Abdullah b. Kânz'dan:[493]
Ebû Hüreyre'nin
(Radıyaiiaha anh) yanına geldim, abdest alıyordu, bana dedi ki:
'Neden abdest aldığımı
bilir misin, keş parçası (kurumuş çökelek) yediğim için (abdest alıyorum). Ben
Rasûlullah'ın (Saiiaiiaha aleyhi ve şöyle dediğini işittim:
"Ateşin pişirdiği
şeyleri (yediğinizde) abdest alın!'"[494]
385/693- Zeyd
b. Sâbit'ten (RadıyaiiaManh):[495]
Hz. Peygamber
(Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) dedi ki:
"Ateşin pişirdiği
şeyleri (yediğinizde) abdest alın!"[496]
386/694- Ebû
Musa'dan (Radtyaiiaiwanh):[497]
Rasûlullah'ın
(Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini işittim:
"Ateşin (pişirip
de) rengini değiştirdiği yiyecekleri (yediğinizde) abdest alın!"[498]
387/695- Ebû
Hüreyre'den (Radıyallahüanh):[499]
Hz. Peygamber (Saiiaiiaha
aleyhi ve seiiem) keş parçası (kurumuş çökelek) yedi, ondan dolayı abdest aldı,
sonra namaz kıldı.[500]
388/696- Hz.
Muâviye'nin (Radtyaiiahü anh) mevlâsı Kasım'dan:[501]
Dımeşk mescidine
girdim, gördüm ki insanlar toplanmış ve bir şeyh de onlara hadis naklediyordu.
'Bu kişi kimdir?'
deyince,
'Seni
İbnü'l-Hanzaliyye' (Radıyaiiahu anh) dediler. Bu sahabinin (Sehl'in) şöyle
dediğini işittim:
'Ben Rasûlullah'in
(Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) şu sözünü duydum: "Kim et yerse (yeniden)
abdest alsın!"
NOT: Muğîre
b. Şu'be'den gelen diğer rivayette; Rasûlullah'ın (Sallailahü aleyhi ve sellem)
pişmiş et yedikten sonra kalkıp namaz kıldığı ama, abdest almadığı,[502] nakledilmektedir.
O hâlde ateşte pişirilen yemek yendiği zaman, yeniden abdest almak vacip değil,
menduptur.[503]
389/697- Urve
b. Zübeyr'den (RadıyaiiaM anh):[504]
Rasûlullah'ın eşi Hz.
Âişe annemizin şöyle dediğini işittim:
'RüSÛlUİlah
(SallallahU aleyhi ve sellem) buyurdu ki:
"Ateşin pişirdiği
şeyleri (yediğinizde) abdest alın!"[505]
390/698-
Muhammed b. Tahlâ'dan:[506]
Ebû Seleme'ye
(Radıyaiiaim anh), 'Süt baban[507]
Süleym ateşin pişirdiği şeyleri (yediğinde) abdest almıyor' deyince, Süleym'in
göğsüne vurdu ve dedi ki:
'Peygamberimiz'in eşi
Ümmii Seleme'nin, Rasûlullah'ın (Saiiaiiahu aleyhi vcseiiem) ateşin pişirdiği
şeyleri (yediğinde) abdest aldığına şahitlik yaptığına ben şahidim.'[508]
391/699- Ebû
Süfyan b. Saîd b. Muğîre'den (Radtyaiiahü
anh):[509]
Kendisi, Hz.
Peygamber'in eşi olan (teyzesi)[510]
Ümmü Habîbe'nin ü anhâ) yanına geldi, Ümmü Habîbe ona bir bardak kavut şurubu[511]
ikram etti, sonra Ebû Süfyan su istedi ve onunla ağzını çalkaladı. Bunun üzerine
Ümmü Habîbe ona dedi ki:
'Ey kardeşimin oğlu[512],
abdest almıyor musun? Rasûlullah (Saiiaiiaim aleyhi ve seiiem) şöyle buyurmuştu:
"Ateşin pişirdiği
şeyleri (yediğinizde) abdest alın!"'
§Ebû Süfyan'dan ikinci
tarikle gelen rivayet:
Kendisi, (teyzesi)
Ümmü Habîbe'nin (Radıyaiiaha anM) yanına girdi, Ümmü Habîbe ona kavut şurubu
ikram etti. Sonra Ebû Süfyan namaz kılmaya kalktı, bunun üzerine Ümmü Habîbe
dedi ki:
'Ey Kardeşimin oğlu,
abdest al! Ben Rasûlullah'ın (Saiiaiiaim aleyhi ve seitem) şöyle dediğini
duydum:
"Ateşin pişirdiği
şeyleri (yediğinizde) abdest alın!'"
§Ebû Süfyan'dan üçüncü
tarikle gelen benzer rivayette fazlalık: Ümmü Habibe'nin yanına girdim (ki o
teyzesiydi). Bana kavuttan bir
şurup verdi, namaza
kalktığımda da bana dedi ki:
'Ey Oğulcuğum, abdest
almadıkça namaz kılma! Zira Rasûlullah
(SaiiaUahü aleyhi ve
seitem) bize, ateşin pişirdiği yiyeceklerin (yenmesi halinde)
abdest almamızı
emretmişti.'[513]
392/700-
Said b. Müseyyib[514]'den:[515]
Hz. Osman'ı
(Radıyallahü anh) bir yerde otururken gördüm, ateşte pişen yiyecek istedi ve
onu yedi. Sonra namaza kalktı ve namaz kıldı. Sonra Hz. Osman dedi ki:
'Rasûlullah'ın
(Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) oturduğu yere oturdum, Rasûlullah-ın yediğinden
yedim ve Rasûlullah'ın kıldığı namazdan kıldım.'[516]
393/701- îtm
Abbas'tan (Radıyallahü anhünKi):[517]
Rasûlullah (Saiiaihhu
aieyiu ve seitem) ateşin (pişirip) değiştirdiği yiyeceği yedi, sonra (yeniden)
abdest almaksızın namaz kıldı.
§ İbn Abbas'tan
(RadtyaüâM anhüma) ikinci tarikle gelen rivayet: Hz. Peygamber (Saiiaiiaim
aleyhi ve seitem) kızarmış but veya kürek kemiği eti yedi, sonra (yeniden)
abdest almaksızın ve suya dokunmaksızın namaz kıldı.[518]
394/702- Rasûlullah'ın
(Saiiaiiahü aleyhi ve seiiem) mevlâsı Ebû Râfî'den (Radıyallalni anlı):[519]
Kendisi, Hz.
Peygamber'e (SaifaiiaM aleyhi ve seiiem) pişirilmiş olan koyunun kürek kemiği
etinin getirildiğini gördü. Hz. Peygamber onu yedi, sonra bir (damla) suya
dokunmaksızın (abdest almaksızın) namaz kılmaya kalktı.[520]
395/703- Ümmü
Seleme'den (Radıyallahü anh):[521]
Rasûlullah (Saiiaitahu
aleyhi ve seiiem) pişirilmiş kürek kemiği etinden yedi ve Bilâl gelip
(kendisini namaza çağırınca), suya dokunmaksızın (abdest almaksızın) namaz
kılmaya çıktı.[522]
396/704- Âmir
b. Lüeyy oğullarının kardeşi Muharnmed b. Amr b. Ata' b. Ayyaş b. Alkame'den
(Radıyuiiahu anham):[523]
Cuma günü sabah, Hz.
Peygamber'in eşi Meymûne annemizin evinde bulunan İbn Abbas'ın (RadıyaUahü
aniıüm) yanına girdim. (Râvi) dedi ki: Meymûne annemiz ona kalmasını
söylemişti,[524] (zira) cuma namazı
kıldığında (İbn Abbas'ın) kendisine oturması için bir sergi serilir, oraya
yönelir ve insanlarla sohbet etmek için otururdu. Biri ona, ateşin pişirdiği
şeyi yemekten dolayı abdest almanın (hükmünü) sordu, ben de kendilerini
dinliyordum.
İbn Abbas ellerini
gözlerine götürdü, halbuki gözleri görmüyordu ve dedi ki:
'Şu iki gözüm görürken
Rasûlullah'ı (Saitaitaha aleyhi w seiiem) görmüştüm; odalarının birinde öğle
namazı için abdest aldı, sonra Bilâl kendisini namaz (kılmaya) çağırdı, o da
çıkmaya davrandı ve odasının kapısmdayken kendisine, ashabından birisinin
gönderdiği ekmek ve et hediyesi ulaştı. Bunun üzerine Rasûlullah yanındakileri
geri döndürdü ve odasında onlara bu hediye ikram edildi. Hz. Peygamber ve
yanındakiler birlikte bu yemeği yediler. Sonra Rasûlullah onları namaza
kaldırdı, (ama) ne kendisi ve ne de yanındakiler suya dokundu (abdest
almadılar), sonra Rasûlullah onlara namaz kıldırdı.'
İbn Abbas, Hz. Peygamber'in
işlerinden sonuncusunu[525]
ezberlemiş, unutmamıştı.[526]
Birbirine zıt
rivayetlerin doğru olarak anlaşılmasında tarih olarak sonuncusunu bilmek çok
önemlidir. Bazı rivayetlerde bu durum iki durumdan sonuncusu şudur, şeklinde
açıklanmıştır. Ateşin pişirdiği maddeden dolayı abdest alınmasını terk edilmesi
de bunlardandır.[527]
Râvileri tarafından
Rasûlullah'ın sonuncu ameli olarak belirtilenler:
l- Yolculukta
oruç tutmanın terk edilmesi,[528]
2- Ateşin
pişirdiği maddeden dolayı abdest almanın terk edilmesi,[529]
3- Deve
etini yedikten sonra abdest almanın terk edilmesi,[530]
4- EvIi ya
da dul (muhsan) olan kişinin celde vurulmadan sadece recin edilmesi[531]...
397/705- Amr
b. Ümeyye el-Ensârî'den (Radıyallahü anh):[532]
Rasûlullah'ı
(Saiiaiiaha aleyhi ve seüem) bir koyunun kürek kemiği etini (bıçakla)[533]
kesip/parçalayıp yerken gördüm. Sonra namaz kılmaya çağınlınca, (yeniden)
abdest almaksızın namaz kıldı.
§Amr'dan (Radıyattahu
anh) ikinci tarikle gelen benzeri rivayetteki ziyade: "...Rasûlullah
(Saiiaiiahit aleyhi ve seiiem) namaza çağınlınca, bıçağı bırakıp (namaz kılmaya
kalktı) ve (yeni) bir abdest almadı."[534]
398/706- İbn
Mes'ûd'dan (Radıyallahü anh):[535]
Rasûlullah'ı
(Saiiaiiahu aleyhi ve seUem) et yerken gördüm, sonra suya dokunmadan (abdest
almadan) namaza kalktı.[536]
399/707- Süleyman
b. Yesâr:[537]
İbn Abbas'dan[538]
(hadis) dinledi:
Ebû Hüreyre'yi
(Radıyaiiaiuı mhüm) abdest alırken gördü. Ebû Hüreyre (İbnAbbas'a):
'(Ey İbn Abbas!)[539]
Neden abdest alıyorum, biliyor musun?' deyince, o da:
'Hayır' dedi.
'Yediğim kurumuş
çökelekten dolayı abdest alıyorum' deyince İbn Abbas,
'Senin neden abdest
aldığın beni ilgilendirmez, şehadet ederim ki Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve
seiiem) kürek kemiği etinden yedi, sonra kalkıp namaz kıldı ve (yeniden) abdest
almadı' diye cevap verdi.
Râvi dedi ki:
"Süleyman b. Yesar (oradaydı,) her ikisinin de bulunduğu yerdeydi."[540]
400/708-
Câbir'den (RadıyaiiaM anh):[541]
Ben Hz. Peygamber
(Sattaiiaha atey/u ve sdiem), Ebû Bekir ve Ömer'le (Radıyaiiahu anhüma) beraber
ekmek ve et yedim, sonra onlar namaz kıldılar, (ancak) yeniden abdest
almadılar.[542]
401/709- Câbİr'den
(Radıyallahü anh):[543]
Rasûlullah'a
(Saüaiiaiuı aleyhi ve seiiem) et ve ekmek getirildi, (yemekten sonra) abdest
suyu istedi, abdest aldı ve öğle namazını kıldı. Sonra yiyeceğin kalanını
istedi ve onu yedi. Ardından tekrar abdest almadan namaz kılmaya doğruldu.
Daha sonra ben, Hz.
Ömer (Radıyaiiahü anb) ile birlikte Rasûlullah'm yanına girdim ve işte buraya
içinde et ile ekmek bulunan bir tepsi (yiyecek) konuldu, işte buraya içinde et
ile ekmek bulunan bir tepsi (yiyecek) konuldu.[544]3
Hz. Ömer ondan yedi, sonra namaz kılmaya kalktı ve (yeniden) abdest almadı.[545]
402/710- Süveyd
b. Nu'man'dan (RadıyaiiaManh):[546]
Hayber seferi yılında
Rasûlullah'la (Saiiaiiaun aleyhi ve seiiem) yolculuğa çıkmıştık, Sahbâ[547]
denilen yere geldiğimizde Peygamberimiz ikindi namazını kıldı, yiyecek istedi.
Kendisine sadece sevîk[548]
getirildi. Ashabı da ondan yediler, içtiler. Sonra Rasûlullah akşam namazına
kalktı, sadece ağzını çalkaladı, biz de ağzımızı çalkaladık, bundan başka suya
hiç dokunmadı (abdest almadı).[549]
403/711-
Enesb.Mâlik'ten:[550]
Ben, Übey b. Ka'b ve
Ebû Talha (Raâtyaiiaha anham) beraber oturuyorduk ve et ile ekmek yedik, sonra
ben abdest almak için su istedim.[551] O
ikisi bana,
'Niçin abdest
alıyorsun?' diye sorunca ben,
'Şu yediğimiz şeyden
dolayı' dedim.
Onlar da bana,
'Temiz/helâl olan
yiyecekten dolayı mı abdest alıyorsun, halbuki böyle bir durumda senden daha
hayırlı olan (Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve
abdest almamıştı' diye cevap verdiler.[552]
404/712- Abdullah
b. Haris b. Cez'i' ez-Zübeydî'den (Radıyallahü anh):[553]
Rasûlullah'la
(Saiiaiiaim aleyhi ve seiiem) beraber mescitte kızarmış et yedik, namaz için
kamet getirilince ellerimizi kumlara daldırıp (kuruttuk), sonra namaz kılmaya
doğrulduk, (ama yeniden) abdest almadık.[554]
405/713- Muğîre
b. Şu'be'den (Radıyaiiahaanh):[555]
Rasûllulah (Saiiaiiaha
aleyhi ve seikm) yemek yedi, sonra namaz için kamet getirilince kalktı, daha
önceden abdest almıştı. Ben abdest alması için kendisine su getirince beni
engelledi ve dedi ki:
"Geriye
(bırak)!"
Vallahi bu beni üzdü,
sonra Rasûlullah namaz kıldı.
Bu durumu Hz. Ömer'e
anlatınca o, Rasülullah'a dedi ki:
'Ey Allah'ın
Peygamberi, Muğîre'yi engellemen ona ağır gelmiş, senin ona karşı (farklı) bir
duygu beslemenden korkuyor.' Bunun üzerine Rasûlullah buyurdu ki:
"İçimde ona karşı
hayırdan başka bir şey yok. Ancak bana abdest almam için su getirdi, ben sadece
yemek yemiştim ve eğer (yemekten dolayı yeniden abdest alma) İşini yapsaydım,
benden sonra diğer İnsanlar da bunu yapardı."[556]
406/714- EbÛ
Râfî'den (RadıyallahÜanh):[557]
Rasûlullah (Satiaiiahu
aleyhi ve seiiem) için koyun kestik. Bize emretti ve kendisine koyunun karın
bölgesinden bir yemek hazırladık. Ondan yedi, sonra kalkıp namaz kıldı ve
(yeni) abdest almadı.[558]
407/715- Hz.
Âişe annemizden (Radıyaiiahaanitâ):[559]
Rasûlullah (Saiiaiiaim
aieyM ve seiiem) yemek tenceresinin yanma gelir, ondan ön but eti alır ve
yerdi. Sonra kalkıp namaz kılar ve abdest almazdı.[560]
408/716- AbdulIah
b. Şeddâd'dan (Radıyaiiahuanh):[561]
Ebû Hüreyre'yi
Mervan'a hadis naklederken işittim, ona dedi ki:
'Ateşin pişirdiği
yiyecekleri (yedikten sonra) abdest alın!' Bunun üzerine Mervân, bir kişiyi
Ümmü Seleme annemize ıâ) gönderip durumu sordurdu. O da dedi ki:
'Rasûlullah
(Saitatiaktı aleyhi ve seiiem) benim yanımdayken kürek kemiği etinden yedi,
sonra namaz kılmaya çıktı, (ama yeni bir abdest almak için) suya dokunmadı.'[562]
409/717- îbn
Abbas'ın (RadıyaUahu anhiima) mevlâsı Küreyb nakletti:[563]
(Küreyb) Hz.
Peygamber'in (Saüaiiahu aleyhi ve seiiem) eşi Meymûne annemizin (Radtyaiiahü
anhâ) şöyle dediğini duydu:
'Rasûlullah kürek
kemiği etinden yedi, sonra kalkıp namaz kıldı, (ancak yeni) abdest almadı.'[564]
410/718- Rasûlullah'ın
kızı Hz.Fatıma ez-Zehrâ'dan (Radıyaüahu anM):[565]
Rasûlullah (SaiMiahu
aleyhi ve seiiem) yanıma geldi ve kemikli et yemeğinden yedi. Sonra Bilâl
(itadtyaiiahu anh) ezan okudu. Peygamberimiz de namaz kılmak için kalktı, ben
onun elbisesini tuttum ve dedim ki:
'Ey babacığım, abdest
almayacak mısın?'
"Neden abdest
alayım, ey yavrum!"
'Ateşin pişirdiği
yiyecekten dolayı...'
"Ateşin
pişirdiği, yemeklerinizin en temizi/helâli değil mi?.."[566]
411/719- Rasûlullah'a
biat eden kadınlardan Ümmü Âmir bt. Yezîd'den (RadıyaUalüİ antıâ):[567]
Kendisi
Rasûlullah'a (Saiiaiiaim aleyhi ve setiem) filancaların[568]
mescidindeyken kemikli et yemeği getirdi. Peygamberimiz ondan yedi, sonra
kalkıp namaz kıldı, (ama yeniden) abdest almadı.[569]
412/720- Ümmü
Hakîm bt. Zübeyr b. Abdülmuttalib'den (Radıyaüahu anh):[570]
Allah'ın Peygamberi
(Saiiaiiaha akyhi ve seiiemu Dubâ'a bt. Zübeyr'in[571]
yanına geldi ve (onun ikram ettiği) kürek kemiği etinden orada yedi[572],
sonra namaz kıldı, (ancak) yemekten dolayı (yeniden) abdest almadı.[573]
413/721- Duba'a
bt. Zübeyr'den (Radıyatiaha anh):[574]
Kendisi Rasûlullah'a[575]
(SaiiaiiaM aleyhi ve seiiem) et göndermişti. O da yedi, sonra namaz kıldı,
(ancak yeniden) abdest almadı.[576]
414/722- Ebû
Hüreyre'den (Radıyaiiaim anh):[577]
Hz. Peygamber
(Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) koyunun kürek kemiği etinden yedi, sonra ağzım
çalkaladı, elini yıkadı ve namaz kıldı.[578]
Abdesti bozan şeylerde
ittifak ve ihtilâf edilen bazı konular vardır:
A- İttİfak
edilen konular.
1- Ön ve
arkadan çıkan idrar, dışkı, mezi ve vedi gibi necis şeyler, yellenmek,[579]
2- Yatarak
ya da bir şeye dayanarak uyumak,[580]
3- Aklin
kaybolması (delirmek, bayılmak, sarhoş olmak vb.)[581]
B- İhtilaf
Edilen Konular.
1- Ön ve
arkadan çıkan idrar, dışkı, mezi, vedi ve yellenmek gibi necis şeyler icma ile
abdesti bozar. Ancak Hanefî âlimleri arkadan değil de önden gelen havanın
abdesti bozmadığı görüşündedirler. Mâlikîlere göre mutad olmayan kurt ve kum
gibi şeyler hastalık hâlinde değil de sağlıklıyken gelirse abdesli bozmaz.[582]
2- Namaz
kılarken ya da böyle bir hâldeyken (bir şeye dayanmaksızın) uyuyan kimsenin
abdestinİn durumunda müctehidler ihtilâf etti; İmam Ebû Hanîfc'ye göre uzun da
olsa namazda kaldığı sürece abdesti bozulmaz, İ. Mâlik'e göre kıyam (ayakta
durma) ve kuûd (oturma) halinde abdesti bozulmaz, ancak rükû ve secde halinde uyursa
bozulur, İ. Şafiî'ye göre kuûd (oturma) halinde bozulmaz, diğer rükünlerde
bozulur. î. Ahmed'den bu konuda birden fazla rivayet vardır:
a- Kıyam,
oturma, rükû ve secdedeki uyku hafifse bozmaz, ama uzarsa bozar,
b- Rukû ve
secde halinde uyuyan kişi o rekâtı iade eder, namazı değil,
c- Ayakta ve
oturarak uyku abdesti bozmaz,
d- Sadece
oturarak uyku bozmaz. İ. Ahmed'in bu dört görüşünü ayakta ve oturarak uyuklama
hafif olursa abdesti ve namazı bozmaz, sadece o rekâtı iade etmek gerekir,
şeklinde anlayabiliriz.[583]
3- Kusmanın
abdesti bozması hakkında müctehidler ihtilâf etti; İmam Şafiî ve Mâlik, sadece
ön ve arka avret mahallinden gelen şeylerle abdest bozulur, der. Hanefî
İmamlarına göre kusma az olursa bozmaz, ağız dolusu olursa bozar; aynca kurt,
et parçası ve kum tanesi abdesti bozmaz, ancak İ. Züfer'e göre az ya da çok
kusmak abdesti bozar. İ. Ahmed'e göre çok kusmak abdesti bozar, az olursa ondan
İki rivayet vardır.
Bu İhtilâfların sebebi
zayıf hadislerle amel etme ve bu rivâyetlerdeki emirlerin/uygulamaların vücûb
ya da nedb (tavsiye) niteliğindeki anlaşılma farkından kaynaklanmaktadır. Bu
konudaki bir rivayet: "Kimin kusması, burun kanaması veya mezisi gelirse
namazı bırakıp abdest alsın ve hiç konuşmadan (gelip) namazını kaldığı yerden
tamamlasın!"[584] şeklindedir.
İhtiyatlı olan görüş, ağız dolusu kusma halinde abdest almaktır.[585]
4- Ön ve
arka avret mahalli dışında vücûdun diğer yerlerinden gelen necis akıntılar
abdesti bozar mı? Hanefî âlimlerine göre kan ve irin gibi necis şeyler akıcı
olurlar ve çıktıkları mahalden tasarlarsa abdesti bozarlar. Hanbelîlere göre
çok kan abdesti bozar. Mâlikî ve Şâfiîiere göre ise ön ve arka uzuvlar
dışındaki diğer akıntılar abdesti bozmaz. İmamlar arasındaki bu ihtilâf
rivayetlerin farklılığından ve sahabenin ihtilâfından kaynaklanmaktadır.[586]
5- Cinsel
organına eliyle (avucuyla) dokunan kişinin abdesti bozulur mu? İ. Ebû Hanîfe'ye
göre abdest bozulmaz. Zira abdest alınmasının gerekmediğine dair rivayetler
bulunmaktadır ki bunlardan yeni abdestin şart/farz olmadığı anlaşılmaktadır.
Ancak oradan (idrar, mezi gibi) bir şey gelirse abdest alınmalıdır. Abdest
alınmalıdır rivayetlerinden de, bir şey gelmese bile bu kişinin abdest
almasının mendup[587]
olduğunu anlaşılmaktadır. 1. Mâlik'ten bu konuda birden fazla rivayet vardır.
a- Abdesti
bozulmaz,
b- Şehvet/lezzet
duyarsa bozulur,
c- Şehvet
duymazsa bozulmaz. İ. Şâfıî ve Dâvud ez-Zâhirî gibi bazı âlimler mutlaka abdest
alınması gerektiğini ifade etmişlerdir.!. Ahmed'den de bu konuda iki görüş
vardır.
Bu durumda
şehvet/lezzet duyulursa İhtiyaten abdest almak en güzelidir.[588]
6- Bir
kadının tenine dokunan kişinin abdesti bozulur mu? Bazı Sahabe ve Tabiûn
yanında İmam Ebû Hanîfe'ye göre abdest bozulmaz. Çünkü Hz. Peygamber eşlerine
dokunduğu hâlde yeni abdest almadı. İ. Mâlik, dokunmadan dolayı şehevî lezzet
duyarsa, İ. Şâfıî, mahremi dışındakilerde lezzet duysun ya da duymasın dokunan
kişinin abdestinin bozulduğunu ifade etmişlerdir. İ. Ahmed'den gelen rivayetler
muhteliftir:
a- Bozmaz,
b- Bozar,
c- Şehvet
duyarsa bozar. Mücteh İdi erin ihtilâfı, âyetteki lafzın 'kadınlara dokunmak mı yoksa onlarla
beraber olmak (cima) mı' şeklindeki farklı anlaşılmasından ve
hadislerin/eserlerin muhtelif olmasından kaynaklanmaktadır. Aynı ihtilâf sahabe
arasında da vardı. İhtiyatlı olan görüş; şehvet/lezzet duyulduğunda abdest
almaktır.[589]
7- Deve eti
yemekten dolayı abdestin bozulması konusunda âlimler ihtilâf etti. İmam Ebû
Hanîfe, Mâlik ve Şafiî abdest bozulmaz, ancak abdest almak menduptur,
derlerken, İmam Ahmed b. Hanbel abdesün bozulduğu görüşündedir.[590]
Deve etinden dolayı abdest alınması emri, deve etinin yağlı olmasından
kaynaklanmaktadır, denmektedir.
Cumhur, Câbir'in
LRasûlullah 'in (Saiiaiiahu aleyhi ve seliem) en son yaptığı şeylerden biri,
ateşin pişirdiği yiyeceklerden dolayı abdest almayı terk etmesidir'[591]
rivayetini esas almışlardır. Zira bu hadis geniş kapsamlı olup öncekileri nesh
etmiştir.
Deve sütü abdesti
bozar, şeklinde bir görüş bulunmamaktadır.
Deve eti
dışındakilerin, (meselâ koyunun eti ve sütünün) abdesti bozmayacağı konusunda
ittifak vardır.[592]
8- Abdestteki
şüphe; bir kişi abdestli olduğunu kesin bilir, ancak bozulup bozulmadığından
şüphe ederse cumhura göre abdestiidir, ancak İmam Mâlik'ten bu konuda iki görüş
vardır.[593]
9- Namazda
kahkahayla gülmek ittifakla namazı bozar. Ancak abdesti bozmasında ihtilâf
edildi. Cumhura göre bozmaz, Hanefîlere göre abdesti bozar, ancak cenaze namazı
ve tilâvet secdesindeki kahkaha abdesti bozmaz, zira bunlar dua hükmünde olup,
rükünleri eksik olduğu için tam namaz sayılmamaktadır. Kahkahanın abdesti bozması
hakkındaki hadisler zayıftır,[594] İ.
Ebû Hanîfe zayıf hadisle ameli kendi ictihadlarına tercih etmişlerdir. Bu
noktada sahabenin ihtilâfı da tesirli olmuştur.
Bu durumda ihtiyaten
abdestin bozulması görüşüyle amel edilmesi daha güzeldir.[595]
10- Bİr Müslümanın
(Allah korusun) mürted olması durumunda İmam Ahmed'e göre abdesti bozulur.
Cumhura göre ise bozulmaz, İslâm'a dönünce abdest alması mendûbdur
(fazilettir).[596]
11- Cenaze
yıkamak cumhura göre abdesti bozmaz, Hanbelî âlimlerine göre bozar. Bu konudaki
ihtilâf, ilgili rivâyetlerdeki emrin vücûb mu ya da nedb (tavsiye) mi ifaüc
elliği noktasında odaklanmaktadır.
Cenaze taşıma
sebebiyle de cumhura göre yeni abdest almak şart değildir. Ancak Hanbelîlere
göre bu konuda iki görüş vardır; vâcib veya müstehabdır.[597]
Abdestsiz yapılamayan
bazı İbadetler:
1- Namaz
kılmak,
2- Kur'3n'a
(yazılarına) dokunmak,
3- Kâbe'yi
tavaf.[598]
[1] Fîruzâbâdî, el-Kâmıısu 1-muhît, 1/32.
[2] Şirbînî, Muğni'l-muhtâc, 1/47; Molla Hüsrev, Gurer,
1/6.
[3] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/234.
[4] Sened:
Hasen: Miisned, HI/340,
H.no: 14597; Tirmizi, Taharet, 3, H.no: 4; Taberânî, el-Mu'cemü's-sağîr, H.no:
596; Suyûtî, hadisin hasen olduğunu belirtir. Bk.el-Câmiu's-sağîr. H.no: 8192;
Bu rivayet 24/894.hadiste tekrar edilecektir.
Hadisin şâhidleri:
a-Müsned'de Hz.Ali'den
(Radıyallahu anh) benzer bir rivayet nakledilir:
Allah Rasûlü
(Sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurur: "Namazın anahtarı abdest,
talırimesİ/namaza giriş tekbîr, tahlili/çıkışı ise selâmdır." Bk. Müsned,
1/123, H.no: 1006; 1/129, H.no: 1072; EbÛ DâvÛd, Taharet 31, H.no: 61; Salât,
73, H.no: 618; Tirmm, Taharet, 3, H.no: 3; Dârimi, Vudû', 22, H.no: 693; îbn
Mâce, Taharet, 3, H.no: 275; Dârekutnî, 1/360, 379; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ,
11/15, 173, 253, 379; Suyûtî, hadisin hasen olduğunu belirtir. Bk.
el-Câmiu's-sağîr, H.no: 8193. Bu rivayet 483/1353 ve 760/163O.hadislerde
zikredilecektir.
b-Ebû Saîd'den
(Radıyallahu anh) şahidi için bk. Tirrn'm, Salât, 62, H.no: 238 (hasen); İbn
Mâce, Taharet, 3, H.no: 276; Dârekutnî, 1/359, 365; Hâkim, 1/223-224, H.no: 457
(Hâkim, Müslim'in şartma/râvisine göre sahih olduğunu söylemiş, Zehebî de
onaylamıştır); Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 11/379-380;
c-İbn Abbas'tan
(Radıyallahu anhümâ) şâhİdİ için bk.Heyscmî hadisin Taberânî tarafından
nakledildiğini, senedinin zayıf olduğunu belirtir. Bk. Mecma', U/104
d-Abdullah b. Zeyd'den
(Radıyallahu anh) şahidi için bk.Heysemî hadisin Taberânî tarafından
nakledildiğini, senedinin zayıf olduğunu belirtir. Bk. Mecma', 11/104
e-İbn Mes'ûd'dan
(Radıyallahu anh) şahidi için bk. Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 11/15.
[5] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/234-235.
[6] Sened:
Sahih: Mü'sned,
11/19-20, H.no: 1700; Benzer rivayetler için bk. 11/73, H.no: 5419; 11/57,
H.no: 5205; n/51, H.no: 5123; 11/39, H.no: 4969; Müslim. Taharet, 2; Tirmizî,
Taharet, 1, H.no: I; An Mâce, Taharet, 2, H.no: 272; İbnü'l-Cârüd, H.no: 65;
İbn Huzeyme, 1/8, H.no: 8; Bu rivayet bir başka isnâdla i28/3087.hadiste
zikredilecektir.
Hadİsin.'şâhİdleri:
a-Ebu'1-Melîh'in
babasından (Üsâme b. Umeyr b. Âmir el-Hüzelî) (Radıyallahu anh) rivayeti:
Allah Rasûlü
(Sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurur: "Şanı yüce olan Allah
abdestsiz namazı ve haksız yere alınan sadakayı kabul etmez." Bk. Müsned,
V/75, H.no: 20592; Ebû Dâvûd, Taharet, 31, H.no: 59; İbn Mâce, Taharet, 2,
H.no: 271; Bu rivayet 84/3043.hadiste zikredilecektir.
b-Enes b. Mâlik'ten
(Radıyallahu anh) şahidi için bk. îbn Mâce, Taharet, 2, H.no: 273 (zayıf);
Heysemî, Mecma', T/227-228;
c-Ebû Bekre'den
(Radıyallahu anh) şahidi için bk. İbn Mâce, Taharet, 2, H.no: 274.
d-Ebû Saîd el-Hudrî,
İbn Mes'ûd, İmrân b. Husayn ve Ebû Hüreyre'den (Radıyallahu anhüm) şâhidleri
için bk. Heysemî, Mecma', 1/227-228.
[7] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/235.
[8] Başka rivayette; İbn Âmir şöyle dedi: 'Ey İbn Ömer!
Benîm için Allah'a dua etmez misin?' Bk. Müslim, Taharet 2.
[9] Abdullah b. Amir'in siyasî ve sosyal başarılan İçin
bk. DİA. Abdullah b. Âmir md.
[10] Nevevi, Şerhu Müslim, m/103-104; Bennâ, age., K/88.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 2/236.
[11] Sened:
Sahih: Müsned, IV/112,
H.no: 16956; Benzer rivayetler için bk. F//113-114, H.no: 16963; Müslim,
Salâtü'î-müsâfirîn, 294;Hadis Ebû
Ümârae'nin (Radıyallahü anh)
Müsned'inde kısaca şu şekilde rivayet olunmuştur:
Allah Rasûlü
(Sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurur: "Bir kimse emrolunduğu gibi
abdest alırsa, günahlar kulağından, gözünden, el ve ayaklarından çıkar
gider." Bk. Müsned, V/264, H.no: 22176, 22182; Ebû Ümâme'nin benzer
rivayetleri için bk.184-186/491-493 .hadisler.
Hz. Ali'den
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. Abdürrezzâk, 1/51-52, H.no: 153; Bu hadis,
uzunca bir rivayetin son bölümüdür. Hadisin orta bölümü 178/1048.hadiste,
tamamı ise Menâkıb bahsinde Amr b. Abese bölümünde 324/İO75O.hadiste
zikredilecektir. Hadisin tam metni:
Hadisin kalan son kısmı ise yukarıdaki metindir.
[12] Lafız olarak, abdest suyunu hazırlar, şeklindedir.
[13] Lafız olarak; 'Ne dediğine bir bak!' şeklindedir.
[14] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/236-238.
[15] sened:
Hasen: Müsned, V/263,
H.no: 22168; Taberânî, eî-Mu'cemü'1-kebîr, VIII/276, H.no: 8061; Heysemî,
hadisin Ahmed b. Hanbel ve Taberânî tarafından nakledildiğini, Ahmed b.
Hanbel'in isnâdındaki Abdülhamİd b. Behram el-Fezârî ve Şehr b. Havşeb isimli
iki râvi ile ihticacda İhtilâf edildiğini, sahih görüşün her İkisinin de sika
olduğunu, haklarındaki tenkidlerin onları yaralayıcı bir şekilde olmadığını
ifâde etti. Bk.Mecma', 1/222. Şehr b. Havşeb hakkında geniş bilgi için
bk.4/4.hadis.
Abdülhamİd b. Behrâm'ın
Tirmizî, Dârimî ve İbn Mâce iki, Ahmed b. Hanbel ise 48 rivayetini nakleder.
Tİrmizî hadisini hasen sayar ve Ahmed b. Hanbel'in: "Abdtiîhamid b.
Behrâm'ın Şehr b. Havşeb'den naklinde herhangi bir beis yoktur'^dediğini
nakleder. Ayrıca Tirmizî: "Buhârî Şehr'İn hadisini hasen görür ve onu
kuvvetlendirir" der. Bk. Sünen, îsti'zân, H.no: 2697;Tefsîr, H.no: 3215.
Münzirî hadisin mü tabaatlarla hasen olduğunu ifâde eder. Bk.Terğîb, 1/94,
H.no: 295.
Ayrıca
185-186/493-494.hadislere bk.
[16] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/238-239.
[17] Sened:
Hasen:Benzer rivayet
için bk 7ff2 Rno: 2207MV/386; V/255- Tayâlisî, s.155, H.no: 1135; Taberânî,
el-Mu'cemu'l-kebır, VIII/123, H.no. i3W,
Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel ve Taberânî tarafından nakledildiğini,
ısnadınır olduğunu ifâde etti. Bk.Mecma', 1/223. Şehr b. Havşeb hakkında geniş
bilgi .çın bk_4 ' Ebû Hüreyre ve Osman
b. Affân'dan (Radıyallahü anhünıâ) şahidi için dk.
Taharet, 32-33
(188/496.hadis)
Ayrıca 184/492 ve
186/494.hadislere bk.
[18] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/239.
[19] Sened:
Hasen: Müsned, IV/113,'
H.no:'l6958; Nesâî, es-Sünenü'l-kübrâ, VI/201, H.no: 10643; tbn Mâce, Taharet,
6, H.no: 283; Taberânî, el-Mu'cemii'l-evsat, 11/140, H.no: 1505 (Amr b.
Abe-se'den); IV/362, H.no: 4439; Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel ve Taberânî
tarafından nakledildiğini, isnadının hasen olduğunu ifâde etti. Bk.Mecma',
1/223. Şehr b. Havşeb hakkında geniş bilgi için bk.4/4.hadis.
Bu rivayet için
208/516.hadise bk. Ayrıca 184-185/492-493.hadislere bk.
[20] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/239-240.
[21] Abdullah es-Sunâbihî (Radıyallahü anh) Müsned'de bu
isimle (künyesiz olarak) nakledildiği gibi ikinci ve üçüncü rivâyetlerdeki
şekliyle de (künyeli olarak "Ebû Abdillah") vârid olmuştur. Mülik'in
Muvatta'mda İmam Mâlik'ten bir çokları künyesiz rivayet ettiler. İbn Hacer, bu
zâtın sahâbiliğinde ihtilâfın bulunduğunu söyler. İbnü's-Seken:
"Sahâbiliği ihtilaflıdır. Medİ-nelİdir. Kendisinden Atâ' b. Yesâr
rivayette bulunmuştur"der. Yahya b. Main de: "Medineli-lerin
kendisinden rivayette bulundukları Abdullah es-Sunâbihî sahâbi oima ihtimali
çok yüksektir. Ebû Abdillah es-Sunâbihî ise Hz.Ebû Bekir ve Ubâde'den rivayet
eden şahıstır ve sahâbî değildir" der. Zürkânî Muvatta şerhinde bu görüşlere
yer verir. Bennâ üç ayrı Sunâbihî'den bahseder: a-Sunâbihî b. el-A'ser: Sahâbî
oluşunda ittifak vardır.
b-Abdullah es-Sunlbihî:
Ebû Abdillah es-Sunâbihî de denilir. İhtilâfa rağmen tercih edilen görüş sahâbî
oluşudur. (Bu hadiste geçen zât da budur. İkinci ve üçüncü rivayette künyesi
ile nakledildiği görülmektedir.)
c-Ebû Abdillah es-Sunâbihî: Sadece künyesi İle meşhur olup asıl adı:
Abdurrahman b. Useyle'dir. Sahâbî değildir. Hz.Peygamber'den rivayetleri
mürseldir. Hz.Ebû Bekir'den nakillerde bulunur. Bk. Bulûğu'I-emânî, 1/302-303.
[22] Sened:
Sahih: Milmed, IV/349,
H.no: 18969, (İkinci rivayet): IV/348-349, H.no: 18965, (Üçüncü rivayet):
IV/349, H.no: 18966; Mâlik, Taharet, 30:
Nesai, Taharet, 85,
H.no: 103.
îbn Mâce, Taharet, 6,
H.no: 282:
(Müsned'de hazfolan kısım tamamlansın diye
burada Mâlik, Nesâî ve îbn Mâce'nin rivayetlerini verdik.) Taberânî,
el-Mu'cemü'l-evsat, III/159, H.no: 2794; Hâkim, 1/220, H.no: 446 (Hâkim,
"Buharı ve Müslim'in şartına uygun olarak sahihtir" derken, Zehebî
sahih olmadığını söyler.)
[23] Metinde parantez içindeki cümle: (yani Müsned'in 6
ciltlik nüshası yanında tahkikli baskısında da bulunmamaktadır. Ancak
el-Bennâ'nın tertibinde bu cümle bulunmaktadır. Bu cümle nüshalardan hazfolmuş
olabilir. Çünkü cümle eksik kalmaktadır.
[24] Bir rivayetteki ziyade.
[25] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/240-243.
[26] Sened:
Sahih: Müsned, 1/66,
H.no: 476; Şâfıî, Müsned, s.16; İbn Ebî Şeybe, Musannef, 1/15, H.no: 49;
Müslim, Taharet, 33; Ebû Nuaym, Müstahrec, 1/307, H.no: 576; Ebû Avâne, 1/194,
H.no: 615; Taberânî, el-Mu 'cemü'l-evsat, m/99, H.no: 302; Beyhakî,
Şuabü'l-îmân, m/12, H.no: 2731.
[27] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/243.
[28] Sened:
Sahih: Müsned, IV/159,
H.no: 17388; Benzer rivayet için bk. IV/201, H.no: 17718; Heysemî, senedinde
îbn Lehîâ bulunduğu için hadisin hasen olduğunu belirtir. Bu râvî ile ilgili
geniş bilgi için bk. 22/64. hadis. Ayrıca hadîsi Taberâni'ye de nisbet ederek
iki isnadından birinin râvilerinin sika olduğunu ifâde eder. Bk. Mecma\ 1/264.
Bennâ hadisin Buhârî ve Müslim'in Sahih'inde, înıam Mâlik'in Muvatta'ında ve
Ebû Davud'un Siinen'inde Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi bulunduğunu
ifade eder. Bk.Bülûğu 'l-emânî, 1/305.
[29] Müsned nüshalarında; "Başını mesh elliğinde bir
düğüm çözülür" cümlesi bulunmaktadır. Ancak bu cümle tekrar geleceği için
burada terceme edildi. Acaba bu cümle râvinin ya da yazanın hatası mı, yoksa
tekrar mı ediliyor ya da takdim ve tehir mi var? Bennâ tertibinde bu cümle
bulunmamaktadır. Doğrusunu Allah bilir.
[30] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/243-244.
[31] Sened:
Sahih: Müsned, 1/58-59, H.no: 415; Heysemî, hadisi Ahmed b. Hanbel ve
Ebû Ya'iâ'mn Müsned'lerinde rivayet ettiklerini ve senedindeki râvilerin sika
olduklarım belirtir. Bk. Mecma', 1/224. Bennâ Münzirî'den şunları nakleder:
"Hadisi Ahmed b. Hanbel ceyyİd isnadla, Ebû Ya'lâ ve Bezzâr ise sahih
isnadla naklettiler." Bk.Bülûğu 'l-emânî, 1/305. Benzer bir rivayet için
bk.l99/507.hadis.
[32] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/244-245.
[33] Sened:
Sahih: Müsned, 11/303, H.no: 8007; Mâlik, Taharet, 31; Müslim, Taharet, 32; Tirmizî,
Taharet, 2, H.no: 2.
[34] ...veya benzeri ile dökülür.
[35] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/245.
[36] Sened:
Sahih: Müsned, 11/307,'
H.no: 8051; Benzer rivayet için bk, 11/340, H.no: 8468; 11/328, H.no: 8332;
U/453, H.no: 9802; İbn Mâce, Mesâcid, 19, H.no: 800; İbn Huzeyme, 11/379, H.no:
1503; Hâkim, 1/332-333, H.no: 771 (Hâkim, Buhârî ve Müslim'in şartı na/râvîl
eri ne uygun olarak sahih olduğunu söylemiş, Zehebî de bu görüşü onaylamıştır).
Bennâ, hadisin İbn Huzeyme tarafından nakledilmesi sebebiyle hadisi sahih
olarak değerlendirir ve şunları ekier: "İbn Huzeyme kitabında sahih
hadisleri toplamayı hedeflemiştir. Sehâvî der ki: 'Buharı ve Müslim'in
Sahihlerinden sonra en sahih eser, İbn Huzeyme'nin, daha sonra da İbn Hibbân'ın
Sahih'leridir.' " BkBüliîğu'l-emânî 1/306.
[37] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/246.
[38] Sened:
Hasen: Müsned, 111/3,
H.no: 10936; Dâritni, Vudû', 30, H.no: 704-705; İbn Mâce, Taharet, 49, H.no:
426 (İbn Abbas), 427 (Ebû Said), 428 (EbÛ Hüreyre); Ebû Ya'lâ, 11/507, H.no:
1355; ibn Hıbbân, ÎI/127-128, H.no: 402; Hâkim, 1/305, H.no: 689 (Hâkim, Buhârî
ve Müslim'in şartına/râvîlerine uygun olarak sahih olduğunu söylemiş, Zehebî
de bu görüşü onaylamıştır). Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 11/16;
Senedde yer alan
Abdullah b. Muhammed b. Akîl sika biri olmasına rağmen hafızasından dolayı
tenkide maruz kalmıştır. Heysemî kendisiyle delil getirilip getirilemeyeceği
hususunda ihtilâfın varlığına dikkat çekerek bu râvinin birçok kimse tarafından
da sika sayıldığını belirtir. BkMecma\ U/93;
Burada zikredilen
hadis, uzun bir hadisin baş tarafıdır. Hadisin metni:
Hadisin tamamı
cemaatle namazda safların düzgün
tutulması ile ilgili başlıkta 1454/2324. hadiste zikredilecektir.
Ayrıca 39/909. hadiste aynı senedle tekrar edilecektir.
[39] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/246-247.
[40] Sened:
Sahih: Müsned, E/278, H.no: 7715; Benzer rivayet için bk. ü/438, H.no:
9610; 11/301, H.no: 7982; 11/235, H.no: 7208; Mâlik, Taharet, 161; Müslim,
Taharet, 49; Tirmizî, Taharet, 39, H.no: 51 (hasen-sahih); İbn Mâce, Taharet,
49, H.no: 428; İbn Huzeyme, 1/6, H.no: 5. Bu rivayet 35/905. hadiste bir başka
sened ve benzer lafızlarla tekrar edilecektir.
[41] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/247.
[42] Sened:
Sahih: Müsned, İV/ 159,
H.no: 17387 (Buradaki senedde İbn Lehîa'mn hocasının ismi belirli değildir.
Ancak Müsned'de İV/ 157, H.no: 17371'de hocasının Ebû Üşâne olduğu tesbit edilmiştir);
Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XVII/301, H.no: 831; el-Mu'cemü'l-evsat, 1/66,
H.no: 185; İbn Hıbbân, V/393, H.no: 2045; Hadisin senedinde İbn Lehîa
bulunmaktadır. Bu râvî ile ilgili geniş bilgi için bk.22/64.hadis.
Heysemî de hadisin Ahmed b. Hanbel, Ebû Ya'Iâ ve Taberânî tarafından
rivayet edildiğini, bunların bazılarının tarikinde ibn Hibbân'ın bulunduğunu,
diğerlerinin ise sadece sahih râvilerle nakledildiğini ifade eder. Bk.Mecma',
11/29. Bennâ hadisin sahih olduğunu belirtir. Bk.Bülûğu'l-emânî, 1/307.
[43] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/247-248.
[44] sened:
Hasen: Müsned, IV/241,
H.no: 18021; Müsned'dekİ benzer rivayetlere iki örnek:IV/243-244, H.no: 18048;
IV/242, H.no: 18030, 18032-18033 (Bu rivayet 317/1187 ve 822/1692.hadislerde
zikredilecektir); Mâlik, Taharet, 33; AbdürrezzâL Ü/271, H.no: 3331; Ebû Dâvûd,
Salât, 50, H.no: 562; Tirmizî, Salât, 167, H.no: 386; Dârimi, Salât, 121, H.no:
1411; İbn Huzeyme, 1/227, H.no: 441; Hâkim, 1/324-325, H.no: 745 (Hâkim: Şerik
b. Abdullah, Muhammed b. Aclan'dan rivayet etti" derken. Zehebî ise:
"Şerik, İbn Aclan'dan, o babasından, babası da Ebû Hüreyre'den
nakleder" der); Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XIX/146, H.no: 321; Beyhakî,
es-Sünenü'l-kübrâ, İÜ/230; Hadis Ebû Üsâme el-Hannât (bazı niishalar daki
"Hayyât" hatalıdır.) sebebiyle hasen gösterilmiş. İbn Hıbbân sika,
Dârekutnî mechûî saymış, fakat bu râvinin mutâbîleri vardır.
Hadisin Ebû Hüreyre'den
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, 1/256, H.no:
838; Hâkim, 1/324-325, H.no: 744, 746 (Hâkim, Buhârî ve Müslim'in şartın
a/râvîl erine uygun olarak sahih olduğunu söylemiş, Zehebî de bu görüşü
onaylamıştır).
Heysemî, Mecma', 1/240;
Teşbîk (parmakların
birbirine geçirilmesi) ile ilgili olarak Ebû Saîd el-Hudrî'den nakledilen
hadis; Müsned, 111/42-43, H.no: 11324;
IÜ/54, H.no: 11450 (Heysemî, isnadının
hasen olduğunu belirtir. Bk.Mecma', ü/25). Bu rivayet 316/1186.hadiste
zikredilecektir.
[45] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/248-249.
[46] Sened:
Sahih: Müsned, Udi,
H.no: 483; Benzer rivayet için bk. 1/71, H.no: 516; Müslim, Taharet, 13; Nesâî,
İmamet, 52, H.no: 854.
[47] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/249.
[48] Sened:
Sahih: Müsned, 1/64,
H.no: 459; Benzer rivayet için bk. 1/66, H.no: 478; 1/68, H.no: 493; Buharı,
Rikâk, 8; Müslim, Taharet, 9; îbn Mâce, Taharet, 6, H.no: 285.
[49] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/249-250.
[50] Sened:
Sahih: Müsned, J/61,
H.no: 430; Benzer rivayetler için bk. î/59, H.no: 418-419; 1/58-59, H.no: 415;
Mâlik, Taharet, 61; Buhârî, Vudû', 28; Müslim, Taharet, 3; Ebû Dâvûd, Taharet,
51, H.no: 57; Hz. Osman'dan nakledilen bir başka rivayet ise şöyledir:
Müsned, 1/57, H.no:
406; 1/69, H.no: 503; 1/66, H.ıio: 473 (Bu rivayet Namaz konusunun
13/883.hadisi olarak zikredilecektir); Müslim, Taharet, 5-13; îbn Mâce,
Taharet, 57, H.no: 459; Bir başka rivayet: Müsned, 1/67, H.no: 486 (Bu rivayet
müphem bir râvî bulunduğundan dolay! zayıftır); Bu konuda bir diğer rivayet:
Müsned, 1/67, H.no:
484; Ma'bed el-Cühenî; Basra'da kader konusunda ilk görüş beyân eden
kişidir. Tabiînden sika
biridir. Yalanla itham
edilmedi. Bk.Buhârî, et-Târîhu'l-kebîr, IV/I/399-400. Bennâ, bu
râvî hakkında Ebû Zür'a'nın zayıf, Yahya b. Maîn'in İse sika dediğini
belirtir. Bk,Bülûğu'l-emâm, 1/309. Ayrıca 190/498.hadise bk.
[51] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/250-251.
[52] Sened:
Sahih: Müsned, 1/57,
H.no: 400. Müslim, Taharet, 5-13. Bu rivayetin tahrici için bir önceki hadise
bk.
[53] Belât ; evdeki yayvan taş anlamındadır ya da
Medine'deki taşlık bir yerdir. Bk. Îbn Kaccrt Fethu'l-Bâıi, İV/117; ZUrkânî,
Şerhu'l-Muvatta', TV/167; Azîmâbâdî, Avnü'l-Ma'bûd, n/201; Râzî,
Muhtânt's-Sıhâh, 63.
[54] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/251-252.
[55] Sened:
sahih: Müsned, IV/117,
H.no: 16991; Ebû Dâvû'd, Salât, 158, H.no: 905 (Hocası Ahmed b. lanbei'den
naklettiği hadislerden biridir); Taberânî, ei-Mu'cemü'l-kebîr, XVII/327, H.no:
'02; Hâkim, 1/222, H.no: 451 (Hâkim, Müslim'in şartına/râvisİne uygun olduğunu,
hadisin erhangi bir illetinin bulunmadığını söyler. Zehebî de Zeyl'inde buna
muvafakat eder), lennâ, Münzirî'nin bu hadis hakkında herhangi bir
hüküm-vermediğini dolayısıyla hadisin enedinİn ceyyid olduğunu ifade eder.
Bk.Bülûğu'l-emânî, 1/310.
[56] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/252.
[57] Sened:
Hasen: Müsned, IV/158,
H.no: 17379; Benzer rivayet için bk. IV/158, H.no: 17380 (Müphem bir râvî
bulunması sebebiyie her iki rivayet de zayıftır); Hâkim, 1/222, H.no: 453
(Hâkim, hadisi Muhammed b. Ebân - Zeyd b. Eşlem - Atâ' b. Yesâr - Ukbe b. Âmir
senediyle merfû olarak nakleder ve Muhammed b. Ebân'm hata yaptığını, hadîsin
de vâhî/zayıf olduğunu, kendisi ile delil getirilemeyeceğini belirtir. Ayrıca
önceki rivayette verdiği isnadda yer alan Hişam b. Sa'd ile Müslim'in delil
getirdiğini ilâve eder. Zehebî ise sükût etmiştir). Hâkim'in işaret ettiği
Hişam b. Sa'd bir önceki 201/509.hadisin senedinde yer alan râvidir. Zeyd b.
Hâlid kanalı ile rivayet edilen hadis sahihtir. Bu rivayet ise zayıftır.
Heysemî, hadisin
Taberânî tarafından iki isnâdla nakledildiğini, birinde İbn Lehîa'nm
bulunduğunu, diğerinin senedinin ise tartışmalı olduğunu belirtir. Bk. Mecma',
n/278. Müsned'in senedinde de İbn Lehîa bulunmaktadır. Bu râvî İle ilgili geniş
bilgi için bk.22/64. hadis.
Hadis şâhidleri ile
hasen ligayrihi seviyesine yükselir. Bennâ, seneddeki İbn Lehîa ve müphemlİğe
dikkat çektikten sonra hadisin Müslim, Ebû Dâvûd, Nesâî, İbn Mâce, İbn Huzeyme
ve Hâkim tarafından da nakledildiğini söyler ve Hâkim'in "hadis
sahihtir" sözünü aktarır. Bk.Bülûğu'l-emânî, 1/310. Bennâ'nın belirttiği
gibi Hâkim'in hadis hakkında sahih hükmü verdiğine dair bir bilgiye
rastlayamadığımızı belirtmek isteriz. Ancak hadisin metni sahihtir; bununla
birlikte hadisin bu senedi ile müphem râvi bulunduğu için zayıf olduğunu
söylememiz gerekir.
[58] Bir rivayette de; "Önceki günahlarını
örter/siler" şeklinde nakledilmektedir.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 2/252-253.
[59] Sened:
Sahih: Müsned,
IV/145-146, H.no: 17247; Müslim, Taharet, 17; Ebû Dâvûd, Taharet, 65, H.no:
169; Tirmizî, Taharet, 41, H.no: 55 (Tirmİzî: "Hadisin senedi muzdariptir.
Bu hususta Ukbe'nin hadisi ile beraber Enes'ten de rivayet vardır" der);
Nesâî, Taharet, 109, H.no: 148; îbn Mâce, Taharet, 60, H.no: 470;
Hz. Ömer'den şahidi (Radıyallahii
anh) için bk. 306/614.hadis.
Enes b. Mâlik'ten
şahidi (Radıyallahii anh) İçin bk. 307/615.hadis.
Diğer şâhidleri için bk.306/614.hadİsİn tahriri.
[60] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/253-254.
[61] Sened:
Sahih: Müsned, IV/386,
H.no: 19331; Hadis Şehr b. Havşeb sebebiyle basendir (Şehr b. Havşeb hakkında
geniş bilgi için bk.4/4.hadis.) Ancak bu isnad ile zikredilen hadisin mülaffak
olduğu (birden fazla hadisin birleştirilerek rivayet edildiği) ve bu ayrı
rivayetlerin her birinin sahih isnadlarla geldiği dikkate alınırsa bu rivayetin de
sahih li gayrîhi seviyesinde olabileceği söylenebilir. Bennâ da hadisin
isnadının ceyyid olduğunu ve Taberânî'nİn de rivayet ettiğini belirtir.
Rk.Bülûğu'l-emânî, 1/311. Bennâ, rivayetin tamamını zikrettiği 89/8659.
hadiste, Heysemî'nin bu rivayete yer verdiğini, Ahmed ve Taberânî'nİn üç
Mu'cem'ine de nisbet ettiğini ve Ahmed b. Hanbel'in ricalinin sika olduklarım
söylediğini nakleder. Benzer bilgileri Mtinzİri'den de nakleder. Ayrıca
Hâkim'in de "isnadı sahihtir" sözünü ilâve eder. Bk, Bülûğu'l-emânt,
XIX/159, 200, Hadisin metni:
Burada rivayetin kudsî
hadis kısmı alınmadı. Hadisin tam metni için bk.89/8659. hadis. Bennâ hadisi
şu bölümlere ayırır:
n-Kudsî hadis bölümü: Bk.38/8492.hadis.
h-Allah yolunda ok atan
kişi ile ilgili bölümü: Müsned, IV/386, H.no: 19330; IV/113, H.no: 16957,
16960-16961; IV/384, H.no: 1932149322 (Ebû Nticeyh es-SUlemî'den); IV/235-236,
H.no: 17984 (Ka'b b. Mürre es-Sülemî'den). Bk.36/4224.hadis.
c-Allah yolunda saç ve
sakalını ağartan kişi ile ilgili bölümü: Müsned, IV/386, H.no: 19330, 19332;
IV/113, H.no: 16957,16961; IV/384, H.no: 19321 (Ebû Nüceyh es-Sülemî'den);
IV/235-236, H.no: 17984 (Ka'b b. Mürre es-Sülemî'den). Bk.20/7297.hadis.
d-Müs!üman bir köleyi
âzâd eden kişi ile İlgili bölümü: Müsned, IV/386, H.no: 19330, 19332-19333;
IV/113, H.no: 16957, 16961; IV/384, H.no: 19321 (Ebû Nüceyh es-Sülemî'den);
IV/235-236, H.no: 17984; IV/235, H.no: 17983; IV/234-235, H.no: 17981 (Ka'b b.
Mürre es-Sülemî'den); IV/321, H.no: 18798 (Ka'b b. Mürre es-Behzî'den); 11/525,
H.no: 10747; Ü/525, H.no: 10747 (Ebû Hüreyre'den). Bk.l/4578.hadis.
t-Üç çocuğu da
bulûğa/ergenliğe erişmeden ölen kimse ile ilgili bölümü: Müsned, IV/386, H.no:
19330; III/3O6, H.no: 14219, III/303, H.no: 14181 (Câbir'den); E/510, H.no:
10570; 11/479, H.no: 10162 (Ebû Hüreyre'den); 1/451, H.no: 4314; 1/429, H.no:
4077-4079; 1/375, H.no: 3554 (Ebû Hüreyre'den); VI/29, H.no: 23889; VI/27,
H.no: 23873 (Avf b. Mâlik'ten); 111/156, H.no: 12531 (Enes'ten).
Bk.56/8436.hadis.
{-Namaz kılmak için
abdest alan kimse ile ilgili bölümü: Burada zikredilen kısmıdır. Aynca bk.
Müsned, IV/113-114, H.no: 16963. Ayrıca 183-184/491-492.hadislere bk.
[62] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/254-256.
[63] Sened:
Sahih: Müsned, V/251,
H.no: 22062; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, VIII/148, H.no: 7571; Heysemî, Ahmed
b. Hanbel'in sahih tarikle rivayet ettiğini belirtir. Bk. Mecma', 1/223;
Bennâ, benzer bir değerlendirmenin Münzirî
tarafından da yapıldığını dile getirir. Bk. Bulûğu 7-emânî, 1/311. Hadisin
senedindeki Şehr b. Havşeb İle ilgili bilgi için bk.4/4.hadis.
[64] Lafiz anlamı; "Bir değil, iki değil üç değil,
dört değil, beş değil dalıa fazla işittim" şeklindedir.
İmam Ahmed b. Hanbel,
El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/256.
[65] sened:
Sahih: Müsned, V/254,
H.no: 22088; Ebû Gâlib er-Râsibî; hafızasındaki zayıflığa rağmen sika sayılmış
ve bu sebeple de kendisiyle delil getirilip getirilemeyeceği hususu tartışılmış
bir râvîdir. Heysemî, Ebû Gâlib er-Râsibî'nin dışındaki râvîlerin sika
olduklarını ifâde ederek, onun hakkında herhangi bir yorumda bulunmamıştır.
Belli başlı hadis kaynaklarındaki rivayet dağılımı şöyledir: Tirmizî üç, Ebû
Dâvûd bir, İbn Mâce dört, Ahmed b. Hanbel yirmi hadisini eserine almıştır.
Tirmizî, Ebû Gâlib'in ismini Hazevver olarak açıklar, hadislerini ise hasen
(EkStinen, Salât, 149, H.no: 360; Tefsîr, 3/8, H.no: 3000) ve hasen-sahih
(Bk.Sünen, Tefsîr, 43/1, H.no: 3253) olarak değerlendirir. (Ebû Ümâme'nin ismi
ise Suday b. Aclân'dır.) Ahmed Muhammed Şâkir, Tirmizî tahkikinde Ebû Gâlib
er-Râsibî'nin sika olduğunu benimser.
[66] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/256-257.
[67] Sened:
Sahih: Müsned, V/255,
H.no: 22096; Abdürrezzâk, m/71, H.no: 4842; Rûyânî, Müsned, 11/271-272;
Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, VIÜ/123, H.no: 7560-7563; Bu rivayet mevkuf bir
eserdir. Yânî Ebû Ümâme Suday b. Aclân'ın sözüdür. Fakat ibâdetler konusunda
sahabenin fikir beyân etme durumu olmadığı için rivayet hükmen merfûdur. Daha
önce zikrettiğimiz hadisler de bunu ispat eder niteliktedir. Heysemî, hadisi
Taberânî'nin de rivayet ettiğini ve râvilerinin sika olduğunu, Ahmed b.
Hanbel'in de isnadını "Hasâis ve Nübüvvetin alâmetleri" bahsinde
{Mecma', VEI/265) zikredeceğini belirtir. Bk. Mecma', 1/223.
[68] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/257-258.
[69] Sened:
Hasen: MüSned, V/263, H.no: 22173; İbn Ebî Şeybe, Musannef, n/145, H:no:
7490-7491; Taberânî, el-Mu'cemÜl-kebîr, Vm/266, H.no: 8032; Beyhakî,
Şuabü'l-îmân, m/14, H.no: 2736 (Ebû Müslim'in nİsbeti "el-Bece)î"
olarak veriliyor); Münzirî, Ebû Müslim'in nisbetİni "et-Tağlibî"
olarak verir ve isnadının hasen olduğunu belirtir. Bk.Terğîb, 1/145; Benzer bir
rivayet daha önce zikredilmişti. Bk.l86/494.hadis. Ebû Müslim et-Tağlibî
(es-Sa'lebî veya el-Becelî) meçhuldür. Heysemî, senedindeki Ebû Müslim
et-Tağlibî hakkında sikalığına dâir bilgi veren birini tanımadığını, diğer
râvilerin ise sika olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 1/222, 300. Münzirî de
benzer şeyler söyler. Bk.Terğîb, 1/155. Ebû Müslim eİ-Becelî Zeyd b. Erkam'dan
hadis alan râvîdir. Hadis şâhid ve mütâbileri ile kuvvet kazanır. Bennâ hadisin
İsnadının ceyyid olduğunu ifade eder. Bk.Bütûğu'l-emânt 1/313.
[70] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/258-259.
[71] Sened:
Sahih: Müsned, V/423,
H.no: 23486; Nesâî, Taharet, 108, H.no: 144; İbn Mâce, İkâme, 193, H.no: 1396;
Dârimî, Vudû', 45, H.no: 723; Şâşî, Müsned, 111/75, H.no: 1131; Taberânî,
el-Mu'cemü'l-kebîr, IV/156-157, H.no: 3994-3995;İbn Hıbbân, 11/189, H.no: 1039;
Süfyan b. Abdurrahman sebebiyle hadis tenkide maruz kalmıştır. Fakat bu râvinİn
Alkame b. Süfyan b. Abdullah es-Sekafî et-Tâifî isimli mütâbii vardır. Bk.
Taberânî, eî-Mu'cemü'l-kebîr, IV/156-157, H.no: 3995. Süfyan b. Abdurrahman'in
ismi bazı senedlerde Süfyan b. Abdullah olarak da zikredilir. Bk.Üânmf, Vudû',
45, H.no: 723; İbn Hacer bu râvinin {Süfyan b. Abdurrahman veya Süfyan b.
Abdullah es-Sekâfî el-Mekkî) saduk olduğunu belirtir. Bk.Takrib, Trc.no: 244;
Ayrıca Ebu'z-Zübeyr Muhammed b. Müslim b. Tedriis el-Mekkî'nin an'anesİ de
tenkid edilmiştir. İbn Hacer bu râvinin saduk olduğunu, fakat tedlis yaptığını
ifade eder. BkTakrîb, Trc.no: 506; Hz.Osman'dan (Radıyallahii anh) şahidi için
bk,220/528.hadis.
Hadis şâhid ve mütâbii
ile sahih ligayrihî seviyesine yükselir.
[72] Zatü's-Selâsil Gazvesi: H.8. yılı cemaziyülevvel
ayında yapılan Mu'te savaşından bir ay sonra, cemazİyiilâhir ayında Şam'ın bir
bölgesi olan Benî Cüzam sulağında yapılan savaştır. Ordu kumandanlığını Amr b.
Âs yapmıştı. (Bk. Nevevî, Şerhu Sahihi Müslim, XV/125 (FadâilüVSahâbe, 8);
İbnü'1-Esîr, Nihâye, ü/379)
(İbnü'1-Esîr sülâsil şeklinde harekelemiştir. Ancak Nevevî bunun yanlış
olduğunu, doğru teleffuzun selâsil şeklinde olduğunu belirtiyor.)
[73] Başka rivayette yerine kelimesi bulunmaktadır. Bk. Tbn
Hıbbân, Sahîh U/189 H.no. 1039.
[74] Bu dört mescid; Mescid-i Haram, Mescid-İ Nebî,
Mescid-i Aksa ve Mescid-i Küba'dır. Bk. Haşiyetü's-Sindî alâ Süneni'n-Nesâî
(Nesâî, Taharet, 108, H.no: 144; Muhammed Abdübâkî (Jbn Mâce'nİn dipnotunda.
Bk. İbn Mâce, İkâme, 193, H.no: 1396).
[75] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/259-260.
[76] Sened:
Hasen: Müsned,
VI/442-443H.no: 27370; Bennâ
hadisin hasen olduğunu
ifade eder. Bk.Bülûğu'I-emânî,
1/314. Eserinin bir başka yerinde ise isnadının ceyyid olduğunu belirtir.
Bk.Bülûğu'l-emânt, IV/88. Heysemî, Taberânî'nin rivayet ettiği hadisin senedinde
zayıf kabul edilen Atâ b. Aclan'in bulunduğunu belirtir. Bk. Mecma', 11/80; Bir
başka yerde senedinde Meymûn Ebû Muhammed'in bulunduğunu söyleyerek, Zehebî'nin
"Bu râvî tanınmıyor" dediğini nakleder. Bk. Mecma', 11/278;
Bu rivayet namaz
821/1691 ve 368/10794.hadislerde tekrar edilecektir.
[77] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/260-261.
[78] Sened:
Hasen: Müsned, VI/450,
H.no: 27417; Hadisin sonunda Ahmed b. Hanbel'in oğlu Abdullah babasının hocası
Ahmed b. Abdülnıelik'in kendi hocası hakkında sehven kalb yaparak "Sehl b.
Ebî Sadaka" dediğine, ismin doğru telaffuzunun "Sadaka b. Ebî
Sehl" olacağına dikkat çeker. Bennâ, Münzirî'den naklen isnadının hasen
olduğunu belirtir. Bk.Bülûğu'l-emânî, 1/314.
[79] Metindeki ravi tenkidiile ilgili ziyade:
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 2/261-262.
[80] Sened:
Zayıf: Müsned, V/136,
H.no: 21136; Tayâlisî, Müsned, s.74, H.no; 547; Tirnıizî, Taharet, 43, H.no: 57
(Tirmizî bu konuda Abdullah b. Amr ve Abdullah b. Muğaffel'den de rivayetin bulunduğunu,
ancak Übey b. Ka'b'm hadisinin garib olduğunu, isnadının ise hadis âlimlerince
sahih olarak değerlendirilmediğini, bunun sebebini İse Hârice b. Mus'ab'ın
kuvvetli olmayışına bağlar. Abdullah b. Mübârek'in bu râviyi zayıf saydığını
söyler); İbn Mâce, Taharet, 48, H.no: 421. Hâkim, 1/267, H.no: 578 (Hâkim bu
rivayeti İbn Ömer'den naklettiği: "Biz Allah Rasûlü (Sallallahü aleyhi ve
sellem) zamanında kadın-erkek bir/aynı kaptan ellerimizi yıkıyorduk"
hadisine şâhid olarak vermiş ve: "Bundan daha sahih bir isnadla bir başka
şahidi daha vardır" demiştir.) Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/197, H.no:
901;
Hârice b. Mus'ab b.
el-Haccâc el-Horasanı'nin (v.168/784) bir hadisini Ahmed b. Hanbel ve Tirmizî,
dört hadisini ise İbn Mâce eserlerinde rivayet etmiştir. Zehebî bu râvi için
"vâhî/zayıf lafzını kullanır. Bk.Kâşif, Trc. no: 1303.
Suyûtî, hadisin sahih
olduğunu belirtir. Bk.el-Câmiu's-sağîr, H.no: 2394; Münâvî, Hârice hakkındaki
(çok zayıf olduğuna dair) olumsuz değerlendirmelere değinir ve "Hadis,
Ahmed b. Hanbeî'İn Müsned'ine oğlu Abdullah'ın yaptığı ziyâdelerden
biridir" der. Feyzu'l-Kadîr, E/638-639. İbnü'l-Cevzî ise Ahmed b.
Hanbeî'İn oğlu Abdullah'a "bu zatın hadislerini yazma" dediğini
hatırlatır. îik.el-flelU'1-mütenâhiye, 1/345; Abdullah: "Babam Hârice b.
Mus'ab'dan herhangi bir hadisi yazmamı yasakladı" der. Bk.îbn Hacer,
Tehzîb, 111/76; İbn Hacer de hadisin zayıf olduğu kanaatindedir.
Bk.Telhîsul-habîr, 1/101, 144; Irâkî İhya hadislerinin tahricinde zayıf
olduğunu belirtir. BkJthâf, VTI/268.
Hadisin İmrân b. Husayn'dan
(Radıyaliahü anh) şahidi:
Bunun için bk. Beyhakî,
es-Sünenü'l-kübrâ, V191, H.no: 904 (zayıf);
Mübârekfûrî, hadisin
abdest alırken su kullanımında israfa kaçmanın mekruh olduğuna delil olduğunu
hatta nehir kıyısında bile olsa israf yapılmaması gerektiğini belirterek
Tirmizî'nin şâhid olarak ileri sürdüğü râvilerİn hadislerini vermiştir.
Abdullah b. Amr'm
rivayeti: (jû&j u&üj tCÎ âîî ı'ü Ji. S13 ^l> tJb'jA ıii)
(Bk. Müsned, 11/180,
H.no: 6684 (305/613.hadis); Ebû Dâvûd, Taharet, 52, H.no: 135; Nesâî, Taharet,
105, H.no: 140; îbn Mâce, Taharet, 48, H.no: 422;)
Abdullah b. Muğaffel'm
rivayeti:
(Bk. Müsned, IIV/86,
87; V/55; Ebû Dâvûd, Taharet, 45, H.no: 96; İbn Mâce, Duâ, 12, H.no: 3864)
Bk.Tuhfetü'I-ahvezî, 1/157. Bu rivayet için bk. 201/4930.hadis.
Bennâ Hz.Peygamber'in
"bir müd" ile abdest aldığını, gereğinden fazla su kullananın haddi
aşacağı ve kötü bir iş (zulüm) yapacağı hadislerinin Kur'an-i Kerim'deki
"tebzîr" (tsrâ, 17/27) (jiÇAjı !a^J*j ı/l_s"^jXİJı jj) "
Saçıp savuranlar şeytanların kardeşleridir" âyetini hatırlattığını
belirterek hadisin manasının kuvvetİenebilecegini dile getirir. Bk.Bülûğu
'l-emânî, U/3.
Bazı nüshalarda bu
hadis Ahmed b. Hanbel'den nakledilmiş görülüyor. Aslında bu hadis Abdullah'ın
ziyadelerinden biridir. Bennâ ziyade olduğunu belirtmemiş. Diğer nüshaları esas
aldığı anlaşılıyor. Âmir Hasan Sabri bu hadisi zevâidinde zikreder. Bk. Zevâidü
Abdillah, s,I59,H.no: 12
[81] Vesvese ziyadesi için bk. Tirmizî, Taharet, 43.
[82] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi,
Ensar Yayıncılık: 2/263-264.
[83] Sened:
Hasen: Müsned, 11/221,
H.no: 7065; İbn Mâce, Taharet, 48, H,no: 425 (Büsırî, Huyey b. Abdullah ve İbn
Lehîa sebebiyle isnadının zayıf olduğunu belirtir); Ahmed Muhammed Şâkir İbn
Lehîa'nın zayıf olduğunu kabul etmediği gibi (İbn Lehîa ile ilgili geniş bilgi
için bk.22/64.hadis), Huyey'in de sika oluşunu tercih ederek hadisin sahih
olduğuna hükmeder. Bunun sebebinin ise Huyey hakkındaki değerlendirmeler
olduğunu ileri sürer: îbn Hıbbân Sikât'ta zikretti; İbn Maîn'in "bir beis
yoktur", Ahmed b. Hanbel'in "hadisleri münkerdir", Buhârî'nin
"hakkında tartışma bulunan biridir", Nesâî'nin ise "kuvvetli
değildir" dediklerini nakleder. Heysemî de bu görüşleri nakletmekle
yetinir. Bk.Mecma' IV/23-24; Zehebî, Kâşif, Trc. no: 1296; İbn Hacer
"sadûktur, bazen hata yapar" der. Bk.Takrîb, Trc. no: 1605. Huyey b.
Abdullah el-Meâfirî'nin (v. 143/760) Tirmizî ve Ebû Dâvûd üç, Nesâî dört, İbn
Mâce iki, Ahmed b. Hanbel ise 23 rivayetini nakleder. Tİrmizî hadisleri
hakkında hasen hükmünü verir. Bk.Sünen, Bııyû\ 52, H.no: 1283; Siyer, 17, H.no:
1566; Tefsîr, 5/23, H.no: 3063; Huyey ile Ügiîİ bilgi için bk.92/134.hadis.
Bennâ Tenkîh ve
Mirkât'ta hadisin hasen olduğunun söylendiğini belirtir. Daha sonra senedindeki
İbn Lehîa'ya işaret ederek Ebû Hâtim'in: "İtibâr için hadisi
yazılabilir" dediğini nakleder. Ayrıca Abdullah b. Amr'dan (Radıyallahü
anhümâ) nakledilen 305/613. hadisin de bu rivayeti desteklediğini söyler.
(Müsned, 11/180, H.no: 6684; Ebû Dâvûd,
Taharet, 52, H.no: 135; Nesâî, Taharet, 105, H.no: 140; es-Sünenü'l-kübrâ,
1/82, H.no: 89; İbn Mâce, Taharet, 48, H.no: 422) BkMlûğu'l-emânî, II/3.
[84] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/264-265.
[85] Sened:
Sahih: Müsned, 1/289,
H.no: 2628; Heysemî, Ahmed b. Hanbel, Bezzâr ve Taberânî tarafından rivayet
edilen bu hadisin râvilerinİn sika olduklarını belirtir. Bk.Mecma\ 1/218-219,
270. Ayrıca 445/753. hadiste tekrar edilecektir.
Câbir'den (Radıyallahü
anh) şahidi için bk. ;(447/755.hadis) Müsned, m/303, H.no: 14184; Benzer
rivayet için bk.III/370, H.no: 14916; Buharı, Gusl, 3; Ebû Dâvûd, Taharet, 44,
H.no: 93 (Hocası Ahmed b. Hanbel'den naklettiği hadislerden biridir); Nesâî, Taharet,
144, H.no: 230; İbn Mâce, Taharet, 1, H.no: 269 (İbn Mâce bu babda Sefine, Âişe
ve Akil b. Ebû Tâlİb'den (Radıyallahü anhüm) de nakilde bulunur). Hâkim, 1/161
(Buhârî ve Müslim'in şartına uygundur. Zehebî buna muvafakat eder.)
Enes'ten (Radıyallahü anh)
şahidi için 217/525.hadise bk.
Ayrıca hadisleri
karşılaştırmak için bk. 445-450/753-758. (Câbir, Sefine ve Âişe (Radıyallahü
anhüm) hadisleri)
[86] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/265.
[87] Sened:
Hasen: Müsned, İÜ/179,
H.no: 12775; Benzer rivayet için bk. İÜ/179, H.no: 12779; Tirmizî, Cum'a, 76,
H.no: 609; Ebû Dâvûd, Taharet, 44, H.no: 85.
Şerîk b. Abdullah Ebû
Abdillah en-Nehaî (v. 177/793) hakkında Zehebî şöyle bir değerlendirmede
bulunur: "İbn Maîn sika saymıştır. Diğerleri ise hafızasının iyi
olmadığını belirtmişlerdir. Nesâî, bir beis olmadığını ifâde eder. 82 yaşında
vefat etti." Bk.Kâşif, Trc. no: 2276. İbn Hacer ise hakkında şu bilgileri
verir: "önce Vâsıt, sonra Küfe kadılığı yaptı. Sadûktur, çok hata yapar.
Hafızası Küfe kadılığına getirildikten sonra değişti. Adaletli, fazilet sahibi
ve ibâdete düşkün, bid'atçilere karşı sert tavır alan bir zâttı. Bk.Takrîb,
Trc. no: 2787; İbn Hıbbân sika râviler arasında addeder. Bk.Sikât, VI/444.
Bilgi için bk. 145/453.hadis. Bennâ 145/453.hadiste "Ebû Dâvûd ve Münziri
sükût etmiştir ki (Sünen, Taharet, 24, H.no: 45) onların sükûtu hadisin ceyyid,
hasen veya zayıf olup da yükselmeye açık, yahut İhticâca uygun oiduğu anlamına
gelir" der. Bk. Bulûğu'l-emânî, 1/283. Bu zâtın Buhârî'de bir, Müslim'de
yedi, Tirmizî'de 64, Nesâî'de 38, Ebû Dâvûd'da 58, İbn Mâce'de 76, Dârimi'de
56, Ahmed b. Hanbel'de ise 435 rivayeti bulunmaktadır.
[88] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/265-266.
[89] Nevevî, Şerhu Müslim, VÜ/49; Zurkânî,
Şerhu'l-Muvatta', ü/200, IV/286; İbnü'1-Esîr, Nihâye HI/60, IV/308; Azîmâbâdî,
Avnü'lMa'bûd, I/114-116; Ahmed Nâim, Tecrid-i Sarih Tercemesi, I/İ66-167
Bazı kitaplarda hacim ölçülerinin tartı (gr. ya da kg.) olarak değerleri
verilmiş, ancak bu doğru değildir, çünkü her maddenin hacmi ve ağırlığı
farklıdır. Her maddenin hacim ve tartısı ayn ayrı zikredilirse doğru olur.
örnek için bk. Muhammed Necmüddin, el-Mekâdîrü'ş-şer'ıyye, 227.
[90] Ahmed Nâim, age., 1/166-167.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 2/266-267.
[91] Sened:
Sahih: Müsned, ID7179,
H.no: 12779; Ebû Dâvûd, Taharet, 44, H.no: 95; Tirmizî, Cum'a, 76, H.no: 609
(garib);
Abdullah b. îsâ İsimli
iki farklı râvî vardır. Biri: İbn Abdurrâhman b. Ebî Leylâ (v. 135/752) ki bu
râvi sahih hadis ricâlindendir. Diğeri: İbn Hâlid el-Hazzâr el-Basrî'dir ki bu
râvi zayıftır. Fakat Tirmizî hadisini hasen olarak değerlendirir. (Bk. Tirmizî,
Zekât, 28, H.no: 664) Şayet bu zat sebebiyle "hadis zayıftır"
denilecek olursa, şâhidleri İle kuvvet kazanır:
a-Enes'ten (Radıyaüahü
anh) nakledilen bir hadiste: "(Ölçüsü) beş müde ulaşan bir sa' ile
guslediyor, bir müd ile abdest alıyordu" Duyurulmuştur. Bk. Buhârî, Vudû',
47; Müslim, Hayz, 51; Tirmizî, Cum'a, 76, H.no: 609 (Tirmizî: "Şerik'in
hadisinden daha sahihtir' derken; Ahmed Muhammed Şâkİr hadisin sahih olduğunu
ifâde eder.
Senedde yer alan
Abdullah b. Cebr ise Abdullah b. Abdullah b. Cebr b. Atîk'tir. Dedesine nisbet
edilmiştir. Sika bir râvîdir).
b-Sefîne'den
(Radıyallahü anh) de benzer rivayet (448/756.hadis) nakledilir. Bk. Müslim,
Hayz, 52-53; Dârimî, Vudû', 23, H.no: 694; Tinnizî, Taharet, 42, H.no: 56
(Tirmizî "hasen-sahİh" hükmünü verir ve bu konuda Hz.Âİşe, Câbir ve
Enes'ten (Radıyallahü anhüm) nakillerin bulunduğunu belirtir);
c-Ebû Dâvûd Hz.Âİşe
(449-45 0/757-75 8.hadi s) ve Câbifden (447/755.hadis) (Radıyallahü anhümâ)
nakledilen rivayetleri verir. Bk. Ebû Dâvûd, Taharet, 44, H.no: 92-93; Nesâî,
Miyâh, 59, H.no: 345-346; Câbir'den gelen nakil, hocası Ahmed b. HanbeFden
rivayet ettiği hadislerden biridir.
d-İbn Abbas'tan
(Radıyallahü anhümâ) nakledilen hadiste: "Allah Rasûlü'ne (Sallaüahü
aleyhi ve seilem) bu miktarların yeterli olduğu ifâde edilmiştir."
Bk.445/753.hadis.
e-Enes'ten (Radtyallahü
anh) nakledilen bir başka (14/322.) hadiste ise: "Beş mekkûk ile
guslediyor, bir mekkûk ile abdest alıyordu" buyurulur. Bk. Müslim, Hayz,
50; Tinnizî, Cum'a, 76, H.no: 609; Nesâî, Taharet, 59, H.no: 73;
Ümmü Umâra'dan
(Radıyallahü anhâ) nakledilen rivayette ise: "Hz.Peygamber'e (Sallallahü
aleyhi ve seilem) abdest alması İçin getirilen kabın üçte İkilik müd miktarında
olduğu" belirtilir. Bk. Ebû Dâvûd, Taharet, 44, H.no: 94; Nesâî, Taharet,
59, H.no: 73;
Ayrıca 446/754.hadiste
tekrar edilecektir.
[92] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/267.
[93] Sened:
Sahih: Müsned, UI/264,
H.no: 13723; Ebû Avâne, 1/233; Ayrıca 14/322, 214/522-216/524 ve 447/755.hadise
bk.
*Bu konuya Enes'ten
(Radıyallahü anh) nakledilen ek bir hadis:
"Allah Rasûlü
(Sallallahü aleyhi ve sellem) beş mekkûk ile guslediyor, bir mekkûk ile de
abdest alıyordu."
Sened:
Sahih: Müsned, IÜ/290,
H.no: 14026; Benzer rivayet için bk. III/112, H.no: 12044 (14/322.hadiste
zikredildi); III/l 16, H.no: 12095; ffl/259, H.no: 13651; III/282, H.no: 13935;
Buhârî, Gusl, 9; Müslim, Hayz, 50; Ebû Dâvûd, Taharet, 44, H.no: 95 (Hadisin
sonunda hoca-si Ahmed b. Hanbel'den bir sa'nm 5 rıtl olduğunu duyduğunu, bu da
İbn Ebî Zi'b'İn kullandığı ve aynı zamanda Allah Rasûlü'nün (Sallallahü aleyhi
ve sellem) tercih ettiği bir ölçü olduğunu nakleder); Nesâİ, Taharet, 59,
H.no: 73; 144, H.no: 229; Miyâh, 13, H.no: 344; Tirmizı, Cum'a, 76; Taharet,
609; Dârimî, Vudû', 23, H.no: 695; Beyhakî, es-Sünenul-kübrâ, 1/194
[94] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/267-268.
[95] Sened:
Sahih:VI/94, H.no:
24508; Benzer rivayet için bk. VI/130, H.ııo: 24871; VI/147, H.no; 25024;
VI/187-188, H.no: 25422; VI/202, H.no: 25540; VI/210, H.no: 25639; Buhârî,
Vudû', 31; Salât, 47; Et'ıme, 5; Libâs, 37, 77; Müslim, Taharet, 66-67; Ebû
Dâvûd, Libâs, 41, H.no: 4140; Tirmizî, Cum'a, 75, H.no; 608 (hasen-sahih);
Nesâî, Taharet, 89, H.no: 112; Gusl, 17, H.no: 419; Zînet, 8, H.no: 5056; İbn
Mâce, Taharet, 42, H.no: 401
[96] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/268.
[97] Sened:
Sahih: Müsned, 11/354, H.no: 8637; Ebû Dâvûd, Taharet, 41, H.no: 4141;
ibn Mâce, Taharet, 42, H.no: 402; Suyûtî, hadisin sahih olduğunu belirtir.
Bk.el-Câmiu's-sağîr, H.no: 843; Münâvî ise hasen hükmü verir. Bk.
Feyzu'l-Kadîr, 1/558-559. Suyûtî "İzâ Sebistüm" kjsrnj bulunmayan
rivayetin sahih olduğunu belirtir. Bk.el-Câmiu's-sağîr, H.no: 539; Münâvî ise
hadisin İbn Huzeyme, îbn Hıbbân, Taberânî ve diğerleri tarafından da
nakledildiğini ve İbn Dakîk el-Id'in sahih sayılmasına değer bir hadis
olduğunu, İbn Huzeyme'nin de sahih kabul ettiğini, İbn Hacer'in de bu görüşü
onayladığını belirtir. Aynca İbnü'l-Kattân'm "sahihtir", Mo-ğultay'ın
da İbn Mâce'nİn şerhinde: "sahihtir, müellif zayıflığına işâref etmiştir,
ancak bunun herhangi bir dayanağı ve delili yoktur" dediklerini nakleder.
Bk. Feyzu'l-Kadîr, 1/414-415
[98] Rivayetteki lafzı Ahmed b. Abdülmelİk'ten gelen
nakilde şeklinde aynı manadaki farklı bir lafızla zikredildi İkisinin de manası
'sağ (uzvunuz) ile' şeklindedir.
[99] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/269.
[100] Sened:
Sahih: Müsned, 1/59,
H.no: 418-419; 1/68, H.no: 489; Benzer rivayet için bk. 1/67-68, H.no: 488;
1/67, H.no: 487; 1/74, H.no: 553 (z.); Buharı, Vudû', 24, 28; Müslim, Taharet,
3-4; Ebû Dâvûd, Taharet, 51, H.no: 106; Nesfit, Taharet, 68-69, H.no: 84-85;
Ibn Mâce, Taharet, 6, H.no: 285; Dârimi, Vudû', 27, H.no: 699; Taberânî,
el-Mu'cemü'l-kebîr, 1/92, H.no: 149; Heysemî, sahih hadis
ricâlîyle'nakledildiğini belirtir. Bk. Mecma', 1/228-229.
Ebû Eyyûb ei-Ensârî'den
(Radıyallahü anh) şahidi için bk.209/517.hadis.
Ayrıca 250/558.hadiste
tekrar edilecektir.
[101] Diğer rivayette; "...şehâdet parmaklarını
kulaklarına soktu, baş parmaklarıyla kulaklarının dışını ve şehâdet
parmaklarıyla kulaklarının İçini mesh etti..." Bk. Ebû Dâvûd, Taharet, 51.
[102] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/270-271.
[103] Sened;
Hasen: Müsned, 1/66,
H.no: 472 (Ata b. Rabah'ın Hz. Osman'dan rivayeti mürseldir. Ancak hadisin
mütâbİ ve şâhİdleri bu hadisi kuvvetlendirmektedir. Ayrıca Haccâc b. Ertâd sika
müdellistir. Bu rivayette tahdis siğasi kullanmamıştır); Benzer rivayet İçin
bk. 1/72, H.no: 527 (İnkıtaı/sened kopukluğu sebebiyle zayıftır); 1/61, H.no:
436 (sahih); İbn Mâce, Taharet, 51, H.no: 435; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ,
1/62-63;
Âmir Hasan Sabrı
zevâidden olan bu hadisin 1/72, H.no: 527 rivayetini zikrederek isnadının zayıf
olduğunu, bunun sebebinin ise Atâ b. Ebû Rabah'ın Hz.Osman'a yetişmemesini ve
Haccâc b. Ertât'm birçok hata ve tedlis yaptığını dile getirir. Bk. Zevâidü
Abdİlloh, H.no: 133ennâ hadisin isnadının ceyyid oiduğunu ifade eder ve şunları
ekler: "Abdullah b. Ahmed b. Hanbel'in Miisned'e yaptığı ilâvelerden biri
olan bu hadis, abdest âyetinin çizdiği sınırlan zikretmekle yetinir. Ayrıca bu
rivayet, Şia'nın îmâmiye kolunun iddia ettiği gibi âyetten ayakların mesh
edilmeyeceği, bilâkis yıkanacağı gibi bir hükmü açıklamış oluyor." Bk.
Bülûğu'l-emânî, II/7.
[104] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/271.
[105] Sened:
Sahih: Müsned, 1/135,
H.no: 1133; Hz. Ali'den abdeslle ilgili nakledilen diğer rivayetler İçin bk.
1/160, H.no: 1380 (z.) (Süfyân b. Vekf sebebiyle zayıf); T/158, H.no: 1359 (z.)
(el-Alâ' b. Hilâl el-Bahilî sebebiyle çok zayıf. Amr b. Muhammed'in bu râviden
mevzu rivayetler naklettiği ifâde edilmektedir. Ebû Hatim:
"münkeru'l-hadîs, daîfii'l-hadîs" olan bu zâtın, Yezid b. Zürey'den
naklettiği mevzu rivayetleri vardır" der); 1/157, H.no: 1353 (z.) (sahih);
1/157, H.no: 1351 (z.) (sahih); I/I23, H.no: 998 (z.) (sahih); 1/157, H.no:
1350 (z.) (sahih); 1/157, H.no: 1349 (z.) (sahih); 1/156, H.no: 1344 (z.)
(sahih); 1/154, H.no: 1323 (sahih); T/153, H.no; 1315 (sahih); 1/148-149, H.no:
1270 (sahih); 1/144, H.no: 1222 (sahih); 1/141, H.no: 1198 (z.) (sahih); 1/141,
H.no: 1197 (z.) (sahih); 1/139, H.no: 1178 (sahih); 1/139, H.no: 1173 (sahih);
1/139, H.no: 1174; 1/135, H.no: 1133 (sahih); 1/127, H.no: 1050 (sahih); 1/127,
H.no: 1047 (z.) (sahih); 1/227, H.no: 1046 (z.) (sahih); 1/125, H.no: 1027 (z.)
(sahih, 242/550.hadis); 1/122, H.no: 989 (sahih); 1/120, H.no: 971 (sahih);
1/116, H.no: 943 (sahih); 1/115-116, H.no: 936 (sahih, abdestten sonra suya
bereket duası); 1/113, H.no: 910 (z.) (sahih); 1/110, H.no: 873 (sahih); Ebû
Dâvûd, Taharet, 30, H.no: 111-113; Tirmizî, Taharet, 37, H.no: 48-49 (Tirmizî,
hadisin "hasen-sahih" olduğunu söyler ve bu konuda hadis rivayet eden
diğer sahabenin de adını zikreder: Hz.Osman, Abdullah b. Zeyd, İbn Abbas,
Abdullah b. Amr, Rubeyyİ', Abdullah b. Üneys ve Hz.Âişe - Radtyallahn anhüm
-); Nesâî, Taharet, 75, H.no: 92; Dârimî, Taharet, 31, H.no: 707-708;
Bu hadis
238/546.hadiste tekrar edilecektir.
[106] Rahabe: Geniş alan, mescid avlusu (Fethu'l-Kadîr,
XIII/155); Kûfe'de bir yer. (Bk. İbn Hacer, Fethu 'Î-Bârî, X/81; Azîmâbâdî,
Avıu'i 'l-Ma 'bûd, 1/332) manalarına gelmektedir.
[107] Bennâ, age. n/7-8.
[108] (Bir rivayette; Hz. Ali'nin yanındaydım, kendisine bir
sandalye ve içi su bulunan bir de kap getirildi.)
[109] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/271-273.
[110] Sened:
Sahih: Müsned,
1/123-124, H.no: 1008; İkinci rivayet: 1/110, H.no: 876; Ebû Dâvüd, Taharet,
30, H.no: 111-113; Tirmizî, Taharet, 37, H.no: 48-49 (Tirmizî, hadisin
"hasen-sahih" olduğunu söyler ve bu konuda hadis rivayet eden diğer
sahabenin de adını zikreder: Hz.Osman. Abdullah b. Zeyd, İbn Abbas, Abdullah b.
Amr, Rubeyyi', Abdullah b, Üneys ve Hz.Âişe - Radıyallahü anhum -); Nesâî,
Taharet, 75, H.no: 92; Dârimî, Taharet, 31, H.no: 707-708, Amir Hasan Sabri
zevâidden olan bu hadisi Zevâidü Abdillah isimli eserinde zikretmez.
[111] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/273-274.
[112] Sened:
Hasen: Müsned, 1/82-83,
H.no: 625; Tahâvî, Şerhu meâni'l-âsâr, 1/32; İbn Huzeyme, 1/79, H.no: 153; İbn
Hıbbân, m/362, H.no: 1080; Ebû Ya 'la, 1/448, H.no; 600; Ebû Dâvüd, Taharet,
51, H.no: 117 (Münzirî: "Âlimler bu hadis hakkında ihtilâfa düştüler.
Tirmizî hocası Buhârî'ye bu hadis hakkında soru yönelttiğinde
"zayıftır" cevabı almıştır" der.) Beyhakî, es~ Sünenü'l-kübrâ,
1/53, H.no: 248; 1/74, H.no: 355 (Beyhakî de Tirmİzî'nin hocası Buhârî'ye bu
hadisi sorduğunu, onun da: "Bu hadisin ne olduğunu bilmiyorum"
şeklinde cevap verdiğini anlatarak şu yorumda bulunur: "Buhârî, Ata b.
Yesâr'ın rivayetini daha sahih buldu" Bu rivayet:
Beyhakî,
es-Sünenü'l-kübrâ, 1/73, H.no: 353); Şemsülhak Azîmâbâdî de Ebû Davud'un
şerhinde: "Her ne kadar râvileri sika olsa da Buhârî'nin vâkıf olduğu
hadiste gizli bir illet bulunmaktadır. Buhârî de bu sebeple hadisi zayıf
saymıştır. Bu gizli illet de Bezzâr'm zikrettiği mesele olabilir. (Yâni
Bezzâr'ın hadisi verdikten sonra: "Bu hadisi (Meymûne validemizin üvey
oğlu) Ubeydullah b. Esved el-Havlânî'den, onun da Muhammed b. Talha b. Yezid b.
Rukâne'den başka rivayet edeni biz bilmiyoruz" demesidir.) İbn İshâk'tan
kaynaklanan tedlis zannı Bezzâr'ın rivayeti ile ortadan kalkar." Bk.
Avnu'l-Ma'bûd, 1/138-139; Fakat buradaki rivayette de tahdis sığası
görülmektedir. Çünkü sika-müdellis olan Muhammed b. İshâk tahdîs siğası ile
rivayette bulunmuştur. Bennâ benzer görüşleri nakletmekle yetinir. Bk.
Bulûğu'l-emânî, 11/10.
[113] Yanı alnın üst kısmına.
[114] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/274-276.
[115] Sened:
Zayıf: Müsned,. 1/158,
H.no: 1355; Senedindeki Muhtar b. Nâfî et-Temmâr el-Kûfî zayıftır. Buhârî
eserinin birinde bu râviyi cerh etmezken (Bk.et-Târîhu'l-kebîr, IV/I/386), bir
diğer eserinde "münkeru'l-hadİs" hükmünü verir (Bk.et-Târîhu's-sağîr,
s.173). Heysemî de zayıf sayanlardan biridir. Bk.Mecma', V/118-119. Zehebî
"zayıf saydılar" der. Bk.Kâşif, Trc. no: 5332. Tirmizî bir, Ahmed b.
Hanbel üç rivayetini nakleder. Tirmizî rivayetinden sonra: "Bas-ralı bir
şeyhtir. Garib rivayetleri çoktur" der. Bk. Sünen, Menâkıb, H.no: 3714.
Bu hadis
174/482.hadiste zikredildi.
Parmakların misvak
yerine kullanılıp kullanılamayacağına dâir bazı rivayetler:
a-Enes'ten (Radıyallahü
anh) rivayet edilen hadis: (^u^ı iJij—Ji & isy&). (Bk. Makdİsî,
Muhtara, VII/252, H.no: 2699; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/40-41, H.no:
176-177, 180 (zayıf); Deylemî, Firdevs, V/5.03, H.no: 8891). İbn Hacer hadisin
isnadının tartışmalı olduğunu, fakat kendisinin herhangi bir beis görmediğini
belirtir (Hasen).
b-Hz.Aişe'den
(Radıyallahü anhâ) nakledilen rivayetin ise senedinde Müsennâ b. es-Sabbâh
bulunmaktadır.
c-Amr b. Avf tan
(Radıyallahü anh) gelen nakilde ise: Kesir b. Abdullah b. Amr b. Avf
bulunmaktadır. (Bk. Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsaî, VI/288, H.no: 6437). Suyûtî,
bu hadisin zayıf olduğuna işaret eder. Bk.el-Câmîu's-sağîr, H.no: 3068; Heysemî
ise Tirmizî'nin bu râvİnİn hadislerini hasen saydığını belirtir. Bk.Mecma',
ü/100-101.
Müsned'deki Hz.Ali'den
(Radıyallahü anh) nakledilen bu hadis için ise İbn Hacer bu zayıf rivayetlerin
içinde en iyisi olduğunu belirtir. Geniş bilgi için bk.Şevkânî, Neylü'î-evtâr,
1/119; Bennâ, age., 1/296. Ayrıca bk. 174/482.hadis.
Bennâ buradaki hadisin isnadının ceyyid olduğunu ifade eder.
Bk.Bülûğu'l-emânî,II/11.
[116] Rahabe'nİn tanımı için bk.222/530.hadisin dipnotu.
[117] Lafız olarak, 'bir kaç parmağını ağzına sokarak ağzını
üç kere yıkadı' şeklindedir. Ancak doğru anlaşılması için 'ağzını üç kere
yıkadı ve parmaklan ile de dişlerini sürttü' şeklinde terceme edildi.
[118] Aynı hadis için bk. Müsned Trc. no. 174/482.
[119] Bk. Karahisârî, Mustafa b. Şemseddin, Ahter-i Kebîr,
874; Şemseddin Sami, Kâmûs-ıı Türkî, 1170; Muallim Naci, Lügat-i Naci, 630.
İmam Ahmed b. Hanbel,
El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/276-278.
[120] Sened:
Sahih: Müsned, 1/78, H.no: 583; Benzer rivayet için bk. 1/123, H.no:
1005; Bir başka benzer rivayet: 1/139, H.no: 1173; Diğer benzer rivayetler için
bk. 1/113, H.no: 910; 1/120, H.no: 970; 1/125, H.no: 1027; 1/127, H.no: 1050;
1/144, H.no: 1222; 1/153, H.no: 1315; 1/159, H.no: 1366; Buhâri, Eşribe, 16;
Ebû Dâvûd, Eşribe, 13, H.no: 3717; Tirmizu Taharet, 37, H.no: 48; Nesâî,
Taharet, 100, H.no: 130.
[121] Tirmizî, Nesâi ve Ebû Davûd et-Tay âlisi'de bu
rivayet: "Yüzünü ve kollarım yıkadı, başını ve ayaklarını mesh etti,'
şeklinde geçmektedir."
[122] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/278.
[123] İbn Kudâme, Muğnî, 1/120-124; Sindî, Haşiye, 1/85.
İmam Ahmed b. Hanbel,
El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/278-279.
[124] sened:
Sahih: Müsned, 1/102,
H.no: 797; Benzer rivayetler için bk. 1/113, H.no: 910; 1/120, H.no: 970;
1/125, H.no: 1027; 1/127, H.no: 1050; 1/144, H.no: 1222; 1/153, H.no: 1315;
1/159, H.no:
1366; Buhâri, Eşribe,
16; Ebû Dâvûd, Eşribe, 13, H.no: 3717; Tirmizî, Taharet, 37, H.no: 48; Nesâî,
Taharet, 78-79, 100, H.no: 95-96, 130; DârimU Vudû', 31, H.no: 707; Tahâvî,
Şerhu meâni'l-âsâr, IV/273; İbn Huzeyme, 1/11, H.no: 16; 1/101, H.no: 202;
Bezzâr, DT/30, H.no: 780; Ebû Ubeyde b. Fudayl b. Iyâz'ı Zehebî "fîhi
lîn", İbnü'l-Cevzî "zayıf, DârekuEnî "sika" olarak
değerlendirir. İbn Hıbbân "Sikât"'mda zikrederek Sahih'inde, aynı
şekilde Hâkim Sa-hih'inde bu râvînİn hadislerini naklederler.
Âmir Hasan Sabri
zevâidden olan bu hadisi Zevâidii
Abdillah isimli eserinde zikretmez.
Aynca bir önceki (226/534) ve 242/550.hadise bk.
[125] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/279.
[126] Sened:
Sahih: Müsned, 1/120,
H.no: 970; Buhâri, Eşribe, 16; Ebû Dâvûd, Eşribe, 13, H.no: 3717; Bezzâr,
ni/30, H.no: 780; Ebû Ya'lâ, 1/262, H.no: 309; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ,
1/75; Ayrıca 344/652.hadise bk.
Evs b. Ebû Evs'ten (Radıyaliahü anh) de rivayet edüen hadis için bk.
347/655.hadis, Bu zat Evr b. Huzayfe'dir. Bir diğer rivayeti için bk. 239/547.
hadîs.
[127] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/279-280.
[128] Sened:
Sahih: Müsned, IV/237,
H.no: 17993; Benzer rivayet için bk. m/443, H.no: 15598 (105/413.hadis);
III/443, H.no: 15598; IV/224, H.no: 17894; Heysemî, ricalinin sika olduklarını
belirtir. Bk. Mecma', 1/230. Benzer bir rivayet 105/413.hadiste geçti. (Bk.
Müsned, m/443, H.no: 15597; Benzer rivayet için bk. İÜ/443, H.no: 15598;
IV/224, H.no: 17894; IV/237, H.no: 17993 (229/537.hadise bk); Nesâî, Taharet,
16, H.no: 16; îbn Mâce, Taharet, 22, H.no: 334; Heysemî, ricalinin sika
olduklarım belirtir. Bk. Mecma \ 1/230.
Hadisin şâhidleri:
a-Muğîre b. Şu'be
(Radtyallahü anh): Ebû Dâvûd, Taharet, 1, H.no: 1; Tirmizî, Taharet, 16, H.no:
20 (Tirmizî, bu konuda Abdurrahman b. Ebî Kurâd, Ebû Katâde, Câbir, Yahya b.
Ubeyd babasından, Ebû Mûsâ, İbn Abbas ve Bilâl b. Hâris'ten (Radıyaliahü anhüm)
de rivayetlerin bulunduğunu, hadisin ise "hasen-sahih" olduğunu
belirtir); Nesâî, Taharet, 16, H.no: 17; İbn Mâce, Taharet, 22, H.no: 331:
Dârimi, Vudû', 4, H.no:
666; Dârimî'nin metni şöyledir:
Dârimî'nin bir diğer
rivayet (Vudû', 4, H.no: 667) metni şöyledir:
b-Enes (Radıyaliahü anh):
İbn Mâce, Taharet, 22, H.no: 332 (Bûsirî, zayıf olduğunu ifade etti):
c-Ya'lâ b. Mürre
(Radıyaliahü anh): İbn Mâce, Taharet, 22, H.no: 333;
d-Câbir (Radıyaliahü
anh): Ebû Dâvûd, Taharet, 1, H.no: 2;
İbn Mâce, Taharet, 22,
H.no: 335; Dârimi, Mukaddime, 4, H.no: 17;
e-Bilâl b. Haris
el-Müzenî (Radıyaliahü anh): İbn Mâce, Taharet, 22, H.no: 336 (Bûsirî, Kesir b.
Abdullah sebebiyle isnadının zayıf olduğunu ifade etti.).
[129] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/280-281.
[130] Sened:
Hasen: Müsned, VI/358, H.no: 26894; İkinci rivayet: VI/358, H.no: 26895;
Benzer rivayetler için bk. VI/359, H.no: 26897-26898, 26901, 26903; VI/360,
H.no: 26907; Tayâlisî, s.226, H.no: 1624; İbn Ebî Şeybe, Musannef, 1/28, H.no:
211; Ebû Dâvûd, Taharet, 51, H.no: 126, 128-131; Tirmizî, Taharet, 25-26, H.no:
33 (hasen) - 34 (hasen-sahih); Humeydî, 1/163-164, H.no: 342; İbn Mâce,
Taharet, 39, 46, H.no: 390,418; Dârimi, Vudû', 24, H.no: 696; Taberânî,
el-Mu'cemU'l-kebfr, XXTV/270, H.no: 684-686; el-Mu'cemü'l-evsat, W169, H.no:
6100; Bu hadis 249/557.hadiste tekrar edilecektir. Aynca 243/551,271/579 ve
272/580. hadislere bk.
[131] Metinde bulunan râvinin şekki/şüphesi ile ilgili
cümle; (Râvilerden Süfyan dedi ki: Sanki o (Ali b. Muhammed) Rubeyyi'a değil de
Haşİmî'ye gitti.)
[132] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/281-282.
[133] Sened:
Sahih: Müsned,
IV/39-40, H.no: 16397; İkinci rivayet: IV/38, H.no: 16383; Üçüncü rivayet:
IV/40, H.no: 16404; Benzer rivayet için bk. IV739, H.no: 16395, 16393* (Bu
rivayet 260/568.hadiste tekrar edilecektir); IV/40, H.no: 16408, 16406; IV/42,
H.no: 16425; Buhârî, Vudû', 23; Müslim, Taharet, 18-19; Ebû Dâvûd, Taharet, 51,
H.no: 118-119; Tirmizî, Taharet, 22, H.no: 28 (hasen-garib); Nesâî, Taharet,
75, H.no: 92 (Hz.AIi'den); İbn Mâce, Taharet, 43, H.no: 405, 403 (İbn
Abbas'tan), 404 (Hz.AIi'den), Taharet, 51, H.no: 434; Ebû Nuaym, Müstahrec,
1/299, H.no: 556;
Bu hadisin bir bölümü
279/587.hadiste tekrar edilecektir. Ayrıca 264/572, 265/573 ve 270/578.
hadislere bk.
[134] Metindeki muhtelif rivayetlerin tercemesi:
Diğer rivayette de
Abdullah b.Zçyd dedi ki; "Rasûlullah abdest aldı..." Süfyan, Amr b. Yahya'dan nakleder ki ondan üç hadis
almıştı: "Ellerini iki kere ve yüzünü üç kere yıkadı, sonra da başını iki
kere mesh etti."
Babam (Ahmed b. Hanbel)
dedi ki: " Süfyan'dan üç kere 'Ayağını iki kere yıkadı' şeklindeki
rivayeti dinledim, bir keresinde şöyle dedi 'Başını bir kere mesh etti,' ve iki
kere de şöyle dedi: 'Başını iki kere mesh etti'."
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 2/283-284.
[135] Sened:
Sahih: Müsned, IV/288,
H.no: 18446; Rûyânî, 1/234, H.no: 333; Heysemî, râvilerinin sika olduğunu
belirtir. Bk. Mecma', 1/230; H/116.
[136] Lafız manası: "bu kolunu (yani sol kolunu)."
[137] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/284-285.
[138] Sened:
Sahih: Müsned,
IV/427-428, H.no: 18082; (Tebük'te olduğunu ifade eden rivayet: IV/248, H.no:
18090;.IV/247, H.no: 18078; IV/249, H.no: 18092; IV/251, H.no: 18109-18112; IV/248, H.no:
18088-18089;) Diğer Benzer
rivayet rivayetler: IV/255,
H.no: 18151 (278/586.hadiste
tekrar edilecektir); IV/255, H.no:
18151-18152, 18158; TV/254, H.no:
18146; IV/247, H.no: 18075; IV/245, H.no: 18059; IV/254, H.no: 18142; IV/250,
H.no: 18106; IV/249-250, H.no: 18099; IV/247, H.no: 18077; IV/244, H.no: 18052;
Baharı, Vudû', 35, 48, 49; Salât, 7, 25; Müslim, Jahâret, 75-81; Tirmizî,
Taharet, 72-75, H.no; 97-100; İbn Huzeyme, H/I35, H.no: 140; Konu bütünlüğü
açısından 54/362.hadise bk. Ayrıca 332-333/640-641 ve 278/586.hadislere bk.
[139] Bk. MüsnedlV/250, H.no.18099.
[140] Bu rivayet için bk. Müsned, IV/245, H.no: 18059; ve
IV/251, H.no: 18109-18112.
İmam Ahmed b. Hanbel,
El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/285-287.
[141] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/288.
[142] sened:
Sahih: Müsned, 1/25,
H.no: 168; Benzer rivayet için bk. 1/43, H.no: 300; Buhâri, Bed'ü'l-vahy, I;
îmân, 41; Itk, 6; Menâkıbü'l-ensâr, 45; Nikâh, 5; Eymân, 23; Hıyel.l; Müslim,
İmaret, 155; Ebû Dâvûd, Talâk, 11, H.no: 2201; Tirmiij, Fezâilü'l-cihâd, 16,
H.no: 1647; Nesât, Taharet, 60, H.no: 75; İbn Mâce, Zühd, 26, H.no: 4227
[143] îmam Şâfıî,
Ümm, 1/25; İbn Rüşd, Bidâyetü'l-mücîehid, 1/6; İbnü'l-Hümâm,
Fethu'l-Kadîr, 1732; İbn Kudâme, Muğnî, 1/91; Desûkî, Haşiye, 1/93.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 2/288.
[144] Sened:
Hasen: Müsned, ü/418,
H.no: 9382; Ebû Dâvûd, Taharet, 48, H.no: 101; İbn Mâce, Taharet, 41, H.no:
399; Tahâvî, Şerhu meâni'l-âsâr, 1/26-27; Ebû Ya'lâ, XI/293, H.no: 6409;
Dârekumî, Sünen, 1/79, H.no: 1; Hâkitn, 1/245-246, H.no: 518-519 (Hâkim
isnadının sahih olduğunu söyler. Buna sebep olarak da senedinde yer alan Ya'kub
b. (Dînâr) Ebû Seleme el-Mâcişûn ile Müslim'in delil getirdiğini gösterir.
Zehebî İse bu râvinin Yakub b. Seleme eS-Leysî ve isnadının da leyyin olduğunu
belirtir); Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/41,43, H.no: 183,195;
İbn Hacer hadisin zayıf
isnadla nakledildiğini söyler. Tirmizî'de Said b. Zeyd ve Ebû Saîd'den
benzerinin nakledildiğini belirterek Ahmed b. Hanbel'İn "Bu konuda sabit
olan bir hadis yok" dediğini nakleder. Bk.Bülûğu'l-merâm, H.no: 46.
San'ânî de Buhâri'nin Yakub b. Seleme el-Leysî hakkında şu sözünü nakleder:
"Ne kendisinin babasından ne de babasının Ebû Hüreyre'den semai
yoktur." Beyhakî ve Dârekutnî her ne kadar başka tariklerden naklet-seler
de bu rivayetlerin her biri zayıftır. Taberânî'nin Ebû Hüreyre hadisi (az önce
metnini verdiğimiz hadisi) zayıftır. TSk.Sübülü's-selâm, I/l 10.
Yakub b. Seleme
el-Leysî sebebiyle hadisin isnadı zayıftır, ancak hadis şâhidleri ile
kuvvet kazanır:
a-Ebû Saîd'den
{Radıyallahü anh) şahidi için bk. İbn Mâce, Taharet, 41, H.no: 397
(Ayrıca bir sonraki hadisin
tahricine bk.236/544);
b-Saîd b. Zeyd'den
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. İbn Mâce, Taharet, 41, H.no: 398
(Aynca 237/545.hadİsin
tahricine bkz);
c-Sehl b. Sa'd
es-Sâidî'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk.
İbn Mâce, Taharet, 41,
H.no: 400;
Heysemî, Taberânî'nin
(Bk. el-Mu'cemü's-sağîr, 1/131, H.no:
196) Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh) şu rivayeti naklettiğini ve
isnadının hasen olduğunu söyler:
Bk. Heysemî, Mecma',
1/220; Deylemî,.Firdevs, V/349, H.no: 8396. Aynca bk.236/544 ve 237/545.hadisler.
[145] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/288-289.
[146] sened:
Hasen: Müsned, 111/41,
H.no: 11309; Benzer rivayet için bk. İÜ/41, H.no: 11310; Dârimi, Vudû', 25,
H.no: 697; İbn Mâce, Taharet, 41, H.no: 397;
Rubeyh b. Abdurrahman
b. Ebû Saîd el-Hudrî sebebiyle hadis zayıftır, ancak hadis şâhidleri ile kuvvet
kazanır ve hasen olur: 235/543, ve 237/545.hadis.
Rubeyh b. Abdurrahman
b. Ebû Saîd el-Hudrî'nin Ebû Dâvûd ve Dârimi'de birer, İbn Mâce'de iki, Ahmed
b. Hanbel'İn Müsned'inde altı rivayeti vardır. Zehebî, Ebû Zür'a'nın:
"şeyhtir", îbn Adiy'in de "Bir beis olmamasını dilerim"
dediklerini nakleder. Bk.Kâşif, Trc. no: 1523; İbn Hacer de makbul olduğunu
söyler. Bk.Takrîb, Trc. no: 1881.
Kesir b. Zeyd el-Leysî
de aynca tenkide tâbi tutulanlardan biridir. Zehebî, Ebû Zür'a'mn:
"saduktur, ama zayıflığı vardır" dediğini nakleder. Hk.Kâ$if, Trc.
no: 4631; Tirmizî dört, Ebû Dâvûd beş, Dârimi bir, İbn Mâce altı, Ahmed b.
HanbeS Müsned'inde 24 rivayetini nakleder. Tirmizî Kesifin hadislerine hasen
hükmü verir. Buhârî'den de onun "mukâribü'l-hadis" olduğunu nakleder.
Bk. Tinnizî, Siyer, H.no: 1579; Birr, H.no: 2019; Deavât, H.no: 3393; Bir yerde
de "hasen-sahih" hükmü verir. Bk. Tinnizî, Menâkib, H.no: 3916.
[147] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/289-290.
[148] Sened:
Sahih: Müsned,VU382,
H.no: 27023; Benzer rivayet için bk. VI/382, H.no: 27024-27025; V/381, H.no:
232129; IV/70, H.no: 16604-16605; Tirmizî, Taharet, 20, H.no: 25-26 (Tirmizî,
bu konuda Hz.Aişe, Ebû Saîd, Ebû Hüreyre, Sehl b. Sa'd ve Enes'ten -Radıyallahü
anhüm-rivâyetlerin bulunduğunu belirttikten sonra şunları söyler: "Ahmed
b. Hanbel bu hususta senedi ceyyid bir rivayet bilmediğini beyan ediyor.
Buhârî de bu hususta en iyi rivayetin Rabah'm nakli olduğunu ifâde eder. Ahmed
Muhammed Şâkir de isnadı için "ceyyid-hasen" tabirini kullanır.
San'ânî, Hz.Ali, Ebû Sebre ve Ümmü Sebre'den de nakillerin bulunduğunu ilâve
eder ve her birinde tenkidlerin bulunduğunu ifâde ederek rivayetlerin birbirini
destekleyerek kuvvetlendirdiğini söyler. Bk.Sübülü's-selâm, 1/111); İbn Mâce,
Taharet, 41, H.no: 398; İbn EbîŞeybe, 1/12, 14, H.no: 15. 28; Makdisî, Muhtara,
III/3O3, H.no: 1104; Şâfî, 1/257-258, H.no: 228; Dârekutnî, Sönen, 1/72-73, H.no:
5-10; Ebû Yala, 1/212, H.no: 255; Rûyânî, II/22S, H.no: 1098; Beyhakî,
es-Sünenü'l-kübrâ, 1/43, H.no: 193-194; İbn Hacer, Bezzâr, Dârekutnî, Ukaylî ve
Hâkim'e de nisbet eder. Bk.Telhîs, 1/27;
Heysemî, senedinde Ebû
Sifâl'İn bulunduğunu Buhârî bu zatın hadisi hakkında bir takım görüşlerin
varlığını ifâde eder, diğer râvîlerin ise sika olduklarını söyler. Bk.Mecma',
1/228. Eserinin bir başka yerinde Ebû Sifâl el-Mürrî'nin zayıf olduğunu beyân
etti. 'Bk.Mecma', X/39. Ebû Sifâl el-Mürrî (Sümâme b. Vâil b. Husayn): İbn
Hacer "makbul" olduğunu belirtir. Bk.Takr1b, Trc. no: 856. Zehebî
ise Buhârî'nin "fîhi nazar" dediğini nakleder. Bk.Kâşif, Trc. no:
719. Buhârî'nİn bu sözü râvinİn adaleti ile değil, zaptıyla ilgilidir.
Rabah b. Abdurrahman
el-Âmirî el-Huvaytıbî hakkında Zehebî herhangi bir şey söylememiş, İbn Hacer
makbul olduğunu belirtmiştir. Bk. Kâşif, Trc. no: 1516; Takrib, Trc. no: 1874.
İbn Hacer bir diğer eserinde ise meçhul olduğunu söyler. Bk.Telhîs, 1/74. İbn
Hıbbân Sikât'ta kendisine yer verir (VI/307).
Bu senedi ile hasen
olan hadis, şâhîd ve mütâbileri ile kuvvet kazanarak sahih Ii gayrini
seviyesine yükselir.
a-Esmâ bt. Saîd b. Zeyd
b. Amr'dan (Radıyallahü atıhâ) şahidi için Bk. Hâkim, IV/66-67, H.no: 6899
(Hâkim, hadis hakkında herhangi bir hüküm vermemiş, Zehebî ise Telhîs'inde
sükût etmiştir); Heysemî, Mecma', 1/228. Müsned'de bu hanım, Rabah b.
Abdurrahman'm ninesi olarak zikredilmektedir. Bk. Müsned, VI/382, H.no: 27024.
Dolayısıyla ninenin isminin Esma olduğunu öğreniyoruz. İbn Hıbbân Sikâfmda Saîd
b. Zeyd'in kızı başlığı altında zikreder ve ismini bilmiyoruz, der. Bk. Sikât,
V/594. Zehebî ise bu hanıma Esma bt. Saîd b. Zeyd başlığı altında yer vererek
babasından nakillerde bulunduğunu, kendisinden de torunu Rabah'm naklettiğini
belirtir. Bk.Kâşif< Trc. no: 6945. İbn Hacer de Esma bt. Saîd b. Zeyd
başlığı altında yer vererek Tirmizî ve İbn Mâce'nİn eserlerinde müphem olarak
bu hanıma yer verdiklerini, Beyhakî'nin ise ismini Esma olarak açıkladığını,
hatta sahabeden olduğunu söyleyenlerin bile varlığını ifade etti. Bk.Takrîb,
Trc. no: 8527. Sahabeden oluşu kesin olmamakla birlikte, İbn Hacer İsâbe'sinde
bu hanıma yer verir. Bk.İsâbe, VIÜ/6-7. Buna göre Es-mâ'nın sahabeden oluşu
doğru ise bu rivayet merfû, değilse, mevkuftur.
b-Sehl b. Sa'd es-Sâidî'den
(Radıyallahü anh) şahidi İçin bk. İbn Mâce, Taharet, 41, H.no: 400 (Bûsırî,
Abdu'l-Müheymin'in zayıflığında ittifak bulunduğundan dolayı hadisin senedinin
zayıf olduğunu belirtmiştir. Bk. Misbâhu'z-zücâce, 1/59-60); Ancak Sindî,
Abdülmüheymin'in tek kalmadığı, kendisini kardeşinin oğlunun desteklediğini
ifâde eder.); Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, VI/121, H.no: 5699;
c-Ebû Sebre'den
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. Heysemî, Mecma', 1/228;
d-îsâ b. Sebre babası
ve dedesi kanalıyla: Heysemî, Mecma', 1/228,
Hadisin ilk bölümünün
şâhidleri için bk.
a-Ebû Hüreyre -
Radıyallahü anh -: Müsned, 11/418, H.no: 9382; Ebû Dâvûd, Taharet, 48, H.no:
101; İbn Mâce, Taharet, 41, H.no: 399; Tahâvî, Şerhu meâni'l-âsâr, 1/26-27; Hâkim,
1/245-246, H.no: 518-519; Ebû Ya'lâ, XI/293, H.no: 6409; Beyhakî,
es-Sünenü'l-kübrâ, I/4I, 43, H.no: 183, 195; Dârekutnî, Sünen, 1/79, H.no: 1
b-Ebû Saîd el-Hudrî -
Radıyallahü anh -: îbn Mâce, Taharet, 41, H.no: 397 ( Bûsırî, hadisin hasen
olduğunu belirtmiştir.); Hâkim, 1/246, H.no: 520 (Hâkim İsnadı ile verdiği
Ahmed b. Hanbel'e yöneltilen: "Besmelesiz olarak abdest alan kimsenin
durumu ne olur?" sorusuna, "Bu konuda rivayet edilen nakillerin en
iyisi Kesir b. Zeyd'İn hadisidir" cevabını verdiğini nakleder. Zehebî ise
Kesir b. Zeyd el-Eslemî el-Medenî'nin Ebû Zür'a'ya göre: "saduktur, ama
zayıflığı vardır", NesâTye göre: "zayıftır", Yahya b. Main'den
nakledilen bir rivayete göre: "kendisinde bir beis yoktur", diğer
rivayete göre: "sikadır, Îbnü'l-Medînî'ye göre: "sâlihtir, pek kuvvetli
değildir", İbn Adiy ise Kesir'İn hadisinde bir beis görmez. (Aynca bk.
Mîzân, m/405); Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/43, H.no: 192; îbn EbîŞeybe, 1/12
H.no: 14;
c-Sehl b. Sa'd es-Sâidî
- Radıyallahü anh -; îbn Mâce, Taharet, 41, H.no: 400; Hâkim, 1/402, H.no: 992
(Hâkim bu rivayeti şâhid olarak verir ve Buhârî ve Müslim'in şartı-na/râvisine
Abdülmüheymİn sebebiyle uygun olmadığını söyler. Zehebî de bu zatın vâhî/zayıf
olduğunu belirtir); Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 11/379 H.no: 3781;
d-Ebu'd-Derdâ'dan -
Radıyallahü anh -: Lâlkâî, İ'tikâdü ehli's-sünne, IV/828, H.no: 1536; Heysemî,
ricalinin sika olduğunu söyler. Bk. Mecma', 1/228.
Bu hadis daha önce
geçti. Bk. 74/1 lö.hadis: IV/70, H.no: 16604; Rabah'm ninesi Esma bt. Saîd b.
Zeyd b. Amr b. Nüfeyl'dir (Radıyallahü anhiim).
[149] Bk. Müsned Trc.no. 747116.
[150] Kâsânî, Bedâiu's-sanâi', 1/20; Nevevî, Mecmu', 1/346;
İbn Kudâme, age., 1/84-85.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 2/290-291.
[151] Sened:
Sahih: Müsned, 1/135, H.no:
1133; Hz. Ali'den abdestle İlgili nakledilen diğer rivayetler için bk. 1/160,
H.no: 1380 (z.) (Süfyân b. Vekî' sebebiyle zayıf); 1/158, H.no: 1359 (z.)
(el-Alâ* b. Hilâl el-Bâhilî sebebiyle çok zayıf. Amr b. Muhammed'in bu râviden
mevzu rivayetler naklettiği İfâde edilmektedir. Ebû Hatim:
"Münkeru'l-hadîs, daîfü'l-hadîs" olan bu zâtın, Yezid b. Zürey'den
naklettiği mevzu rivayetleri vardır" der); 1/157, H.no: 1353 (z.) (sahih);
1/157, H.no: 1351 (z.) (sahih); 1/123, H.no: 998 (z.) (sahih); 1/157, H.no:
1350 (z.) (sahih); 1/157, H.no: 1349 (z.) (sahih); 1/156, H.no: 1344 (z.)
(sahih); 1/154, H.no: 1323 (sahih); 1/153, H.no: 1315 (sahih); 1/148-149, H.no:
1270 (sahih); 1/144, H.no: 1222 (sahih); 1/141, H.no: 1198 (z.) (sahih); 1/141,
H.no: 1197 (z.) (sahih); 1/139, H.no: 1178 (sahih); 1/139, H.no: 1173 (sahih);
1/139, H.no: 1174; 1/135, H.no: 3133 (sahih); 1/127, H.no: 1050 (sahih); 1/127,
H.no: 1047 (z.) (sahih); 1/227, H.no: 1046 (z.) (sahih); 1/125, H.no: 1027 (z.)
(sahih, 242/550.hadis); 1/122, H.no: 989 (sahih); 1/120, H.no: 971 (sahih);
1/116, H.no: 943 (sahih); 1/115-116, H.no: 936 (sahih, abdestten sonra suya
bereket duası); 1/113, H.no: 910 (z.) (sahih); 1/110, H.no: 873 (sahih); Ebû
Dâvûd, Taharet, 30, H.no: 111-113; Tirmizî, Taharet, 37, H.no: 48-49 (Tirmizî,
hadîsin "hasen-sahih" olduğunu söyler ve bu konuda hadis rivayet eden
diğer sahabenin de adını zikreder: Hz.Osman, Abdullah b. Zeyd, İbn Abbas,
Abdullah b. Amr, Rubeyyi', Abdullah b. Üneys ve Hz.Âişe -Radıyallahü anhüm-);
Nesâî, Taharet, 75, H.no: 92; Dârimî, Vudû', 31, H.no: 707-708;
Buradaki hadis,
222/53O.hadisin tekrarıdır.
[152] Hadisin terceme edilmeyen baş tarafı şöyledir:
Bu bölümün tercemesi için bk. 222/530.hadis.
[153] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/292-293.
[154] Sened:
Sahih: Müsned, IV/9,
H.no: 16115; Diğer rivayet: İV/9, H.no: 16116; Benzer rivayet için bk. IV/10,
H.no: 16124; Tayâlisî, s.151, H.no: 1111; lbnü'1-Ca'd, Müsned, s.256, H.no:
1700; Dârimî, Vudû', 26, H.no: 698; Nesâî, Taharet, 67, H.no: 83;
es-Sünenü'1-kübrâ, 1/81, H.no: 87; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, 1/221, H.no:
602; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/46; Bennâ hadisin isnadının ceyyid olduğunu
ifade eder. Bk.Bülûğu'l-emânî, 11/22.
Evs b. (Ebî Evs)
Huzeyfe'nin benzer bir rivayeti için bk. 347/655. hadis.
[155] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/293.
[156] Sened:
Sahih: Müsned, 11/253,
H.no: 7432; Diğer rivayet: 11/253, H.no: 7433; Benzer rivayet için bk. 11/259,
H.no: 7508; 11/265, H.no: 7590; ü/271, H.no: 7660; ü/284, H.no: 7802; 11/316,
H.no: 8167 (Hemmâm, H.no: 69); 11/348, H.no: 8570; 11/382, H.no: 8944; ü/395,
H.no: 9113; ü/403, H.no: 9210; ü/455, H.no: 9830; 11/465, H.no: 9954; H/471,
H.no: 10047; ü/500, H.no: 10445; 11/507, H.no: 10537;
Mâlik, Taharet, 21;
Şafiî, Müsned, 8,10-11, 14; Buhâri, Vudû', 26; Müslim, Taharet, 87; Ebû Dâvûd,
Taharet, 49, H.no: 103-105; Tirmizî, Taharet, 19, H.no: 24 (Tirmizî hadisin
"hasen-sahih" olduğunu ve bu konuda İbn Ömer, Câbir ve Âişe'den (Radıyaiiahu
anhüm) de nakillerin bulunduğunu ifâde eder); Nesâî, Taharet, 116, H.no: 161;
İbn Mâce, Taharet, 40, H.no: 393; İbn Ebî Şeybe, Musannef, 1/94, H.no:
1047-1048rVÜ/297, H.no: 36238-36239; Tahâvî, Şerhu meâni'l-âsâr, 1/22;
İbnü'l-Cârûd, H.no: 9; İbn Huzeyme, 1/52, H.no: 99-100;
a-İbn Ömer'den
(Radıyaiiahu anhümâ) şahidi için bk. İbn Mâce, Taharet, 40, H.no: 394; İbn
Huzeyme, 1/75, H.no: 146;
b-Câbîr'den
(Radıyaiiahu anh) şahidi için bk. İbn Mâce, Taharet, 40, H.no: 395;
c-Hz.Âli'den (Radıyaiiahu anh) şahidi için bk. İbn Mâce, Taharet, 40,
H.no: 396.
[157] Lafız olarak mânâsı; 'elinin nerede gecelediğini
bilemez, şeklindedir.
[158] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/293-294.
[159] Sened:
Sahih: Müsned, 1/352,
H.no: 3296; İkinci rivayet: 1/228, H.no; 2011; Benzer rivayet için bk. 1/315,
H.no: 2889; Ebû Dâvûd, Taharet, 56, H.no: 141; İbn Mâce, Taharet, 44, H.no:
408; İbn Ebî Şeybe, Musannef, 1/33, H.no: 277; İbnü'l-Cârûd, H.no: 77; Nesâî,
es-Sünenü'l-kübrâ, 1/83, H.no: 97; Hâkim, 1/249, H.no: 526 (Hâkim bu hadisi
şâhid olarak verir. Zehebî de Lakît b. Sebira rivayetinin şahidi olduğunu tekid
eder); Deylemî, Firdevs, 1/84, H.no: 266; Bennâ Hâkim'in rivayet ettiği hadisi
Zehebî'nin onayladığını, Ebû Davud'un rivayetinde kendisinin ve Münzirî'nİn
sükût ettiğini (ki sükûtları hadisin sıhhatine delildir), İbnü'l-Kattân'ın ise
hadisi sahih saydığını ifade eder. Bk.Bülûğu'l-emânî, ü/23.
[160] Bk. Müsned trc. No 247/555.
[161] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/295.
[162] Sened:
Sahih: Miisned, I/İ25,
H.no: 1027; Mazmaza ve istinşakın üçer kez olduğunu ifade eden rivayetler:
1/127, H.no: 1050; 1/113, H.no: 910; Mazmaza ve istinşakın bir avuçtan
yapıldığını gösteren rivayetler: IV/42, H.no: 16424 (Abdullah b. Zeyd b.
Âsim'dan nakledilen bu rivayet için bk.231/539.hadis); Müslim, Taharet, 18; İbn
Ebî Şeybe, Musannef, 1/16, H.no: 55; Tinnizî, Taharet, 22, H.no: 28 (Tinnizî,
Abdullah b. Zeyd'den nakledilen bu hadisin akabinde hadisin
"hasen-garib" okluğunu İbn Abbas'tan da bir rivayetin bulunduğunu
belirtir); İbn Mâce, Taharet, 43, H.no: 404 (403.hadis İbn Abbas'tan şahididir.
405.hadis ise Abdullah b. Yezîd el-Ensârî'den şahididir); Hâkim, J/291, H.no:
646 (Hâkim, Abdullah b. Zeyd'den nakledilen hadis için Buhâri ve Müslim'in
şartına uygun olarak sahih olduğunu söyler); Makdisî, Muhtara, 11/284, H.no:
664;
Aynca bk.227/535.hadis:
Miisned, 1/102, H.no: 797; Ebû Ubeyde b. Fudayl b. Iyâz'i Zehebî "fîhi
lîn", İbniTİ-Cevzî '"zayıf. Dârekutni "sika" oiarak
değerlendirir. İbn Hıbbân "Sikât'"ında zikrederek Sahih'inde. aynı
şekilde Hâkim Sahih'inde bu râvînin hadislerini naklederler.)
Amir Hasan Sabri
zevâidden olan bu hadisi Zevâidü Abdillah isimli eserinde zikretmez.
Aynca 222/530 ve 266/574.hadislere bk.
[163] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/295-296.
[164] Sened;
Sahih: Müsned, VI/358,
H.no: 26855; Aynca 230/538 (Miisned, VI/358, H.no: 26894; İkinci rivayet:
VI/358, H.no: 26895; benzer rivayetler için bk. VI/359, H.no: 26897-26898,
26901, 26903; VI/360, H.no: 26907; Tayâlisî, s.226, H.no: 1624; İbn Ebî Şeybe,
Musannef, 1/16, H.no: 59; 1/23, H.no: 153; 1/28, H.no: 211; Dârimi, Taharet,
24, H.no: 696; Humeydî, 1/163-164, H.no: 342; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr,
XXIV/270, H.no: 684-686; el-Mu'cemü'l-evsat, VI/169, H.no: 6100);
Bu rivayet
249/557.hadiste tekrar edilecektir. Aynca 249/557. 271/579 ve 272/580. I .
fişlere bk.
[165] Bu hadisin tam metni İçin bk. Müsned Trc. no. 230/538.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 2/296-297.
[166] Sened:
Sahih: Müsned, ü/289,
H.no: 7875; Benzer rivayet için bk. 11/316, H.no: 8179 (Hemmâm, H.no: 81);
Buhâri, Vudû', 28; Müslim, Taharet, 21; Bennâ hadisin isnadının ceyyid olduğunu
belirtir. Bk.Bülûğu'1-emânî, 11/24.
[167] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/297.
[168] Sened:
Sahih: Müsned, 11/242, H.no: 7298; Benzer rivayet için bk.II/278, H.no:
7732; Mâlik, Taharet, 34; Buhâri, Vudû', 25; Müslim, Taharet, 20-24; Nesâî,
Taharet, 70, H.no: 86; es-Sünenü'l-kübrâ, 1/84, H.no: 98; İbn Mâce, Taharet,
44, H.no: 409; Dârimi, Vudû', 32, H.no: 709; Ebû Nuaym, Müsîahrec, r/301, H.no:
561; Ebû Ya'lâ, 30/129, H.no: 6255.
[169] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/297.
[170] Sened:
Sahih: Müsned, n/352,
H.no: 8607; Buhâri, Bed'ü'1-halk, 11; Müslim, Taharet, 23; Nesâî, Taharet, 73,
H.no: 90; Hadisin senedinde İbn Lehîa bulunmaktadır. Bu râvî ile ilgili geniş
bilgi için bk.22/64.hadis.
[171] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/297-298.
[172] Sened:
Sahih: Müsned,
IV/3:3,~H.no: 16336; EM Dâvûd, Taharet, 56, H.no: 142; Savm, 28, H.no: 3366;
Tirmizî, Taharet, 30, H.no: 38 (Tirmizî hadisin "hasen-sahih"
olduğunu, aynca İbn Abbas, Müstevrid b. Şeddâd el-Fihri ve Ebû Eyyûb
el-Ensârî'den (RadıyaUahü anhüm) de nakledildiğini söyler); Savm, 69, H.no:
788 (Hasen-sahih); Nesâî, Taharet, 71, 92, H.no: 87, 114; İbn Mâce, Taharet,
44, 54, H.no: 407, 448; Hâkim, 1/247-248, H.no: 522 (Hâkim ve Zehebî sahih
olduğunu söylemişlerdir); 1/248-249, H.no: 524-525; Lakît b. Sabira Müntefik
oğullarının elçisi olarak Allah Rasûlii'ne (Sallallahü aleyhi ve sellem)
gelmiş ve namaz hakkında bilgi isteyerek bu hadisi sorduğu sorunun cevabında
işitrniştir:
Benü'l-Müntefık'in
elçisi oian Lakît b. Sabira bir arkadaşı ile Aliah Rasûlü'nü ile görüşme talebi
için Hz.Âişe'ye geldiler ancak O'nu (evde) bulamadılar. Hz.Âişe (bu
misafirleri) hurma ve asîd/bulamaç aşı ile doyurdu. Fazla kalmadılar ki Allah
Rasûlü ayağını kaldırmış ve (kapıdan İçeri) eğilmiş olarak çıkageldi ve
"sizi biri doyurdu mu?" diye sordu. Lakît: "Evet, ey Allah'ın
Rasûlü! cevabını verdi ve Rasûlullah'a: "Bize namazdan bahset? dedi. O da
cevaben: "İyice abdest al, parmaklarının arasını oğuştur. Oruçlu olmadığın
müddetçe burna suyu bolca çek!" buyurdu. Bk. Hâkim, 1/248, H.no: 523.
tbn Mâce Tirmİzî'nin
değindiği şâhİdlere yer verir:
Müstevrid b. Şeddâd'dan
(Radtyalfahü anlı) şahidi için bk. fbn Mâce, Taharet, 54, H.no: 446;
İbn Abbas'tan (RadıyaUahü
anhümâ) şâhid için bk. İbn Mâce, Taharet, 54, H.no: 447); Dârimi, Vudû', 34,
H.no: 711; Beyhakî, es-Sünenii'l-kübrâ, 1/51, 76; (24]/549.hadis).
Buradaki rivayet uzun
bir hadisin bir bölümüdür. Aslında konu ile alâkalı bölümü yansıtan rivayetler
de bulunmaktadır. Ahmed el-Bennâ bunları tercih edebilirdi. Bu rivayetler:
"Burnuna su
çektiğinde iyice çek. Fakat, oruçlu isen fazla çekme!" Bk. Müsned, IV/33,
H.no; 16332.
"Abdest aldığın
zaman oruçlu olmadığın
sürece burnuna suyu
fazlaca çek!" ÜkMüsned,
IV/33, H.no: 16335. Aynca 258/566.hadise bk. Siyer bölümünde 708/10117-hadis
uzun şekli ile ve Nikâh bölümünde 262/6301.hadis
ilgili kısmı ile zikredilecektir. Hadisin tam metni;
[173] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/298-299.
[174] İmam Şafiî, Ümm, 1/21; Merğmânî, Hidâye, 1/13; İbn
Rüşd, Bidâyetü'î-müctehid, 1/7; Nevevî, Mecmu', 1/363; îbn Kudâme, Muğ?»*,
1/102-103.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 2/299.
[175] Sened:
Sahih: Müsned, IV/I32,
H.no: 17122; E&ö Dâvûd, Taharet, 51, H.no: 121 (Hocası Ahmed b. Hanbel'den
naklettiği hadislerden biridir), 122-123; Kulakların içi ve dışının
meshedileceğini ifâde eden hadisler için bk. Tirmizî, Taharet, 28, H.no: 36
(Tirmizî, İbn Abbas'tan nakledilen bu hadisin "hasen-sahih" oluğunu
ve Rubeyyi'den de rivayetin bulunduğunu belirtir); Nesâî, Taharet, 59, H.no: 74
(Ümmü Umara bt. Ka'b'dan); İbn Mâce, Taharet, 52, H.no: 442 (İbn Mâce
Tirmİzî'nin değindiği şahide yer verir: Rubeyyi'den şâhid için bk. îbn Mâce,
Taharet, 52, H.no: 440-441; İbn Abbas'tan da şâhid gösterir. Bk. İbn Mâce,
Taharet, 52, H.no: 439); Dârimi, Vudû', 36, H.no: 714 (Hz.Osman'dan); Bennâ
hadisin İsnadının sâlih olduğunu ifade eder. Bk.Bülûğu'l-emânî, U/26.
Ayrıca 268/576.hadiste
tekrar edilecektir.
[176] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/299-300.
[177] Sened:
Hasen: Müsned, VI/358,
H.no: 26894; İkinci rivayet: VI/358, H.no: 26895; benzer rivayetler için bk.
VI/359, H.no: 26897-26898, 26901, 26903; VI/360, H.no: 26907; Tayâlist, s.226,
H.no: 1624; İbn Ebî Şeybe, Musannef, T/28, H.no: 211; Ebû Dâvûd, Taharet, 51, H.no: 126,
128-131; Tirmizî, Taharet, 25-26. H.no: 33 (hasen) - 34 (hasen-sahih); Humeydî,
1/163-164, H.no: 342; İbn Mâce, Taharet, 39, 46, H.no: 390, 418; Dârimi, Vudû',
24, H.no: 696; Taberânî, el-Mu'cemU'l-kebîr, XXIV/270, H.no: 684-686;
el-Mu'cemü'l-evsat, VI/169, H.no: 6100;
Bu rivayet
230/538.hadiste zikredildi. Ayrıca 243/551, 271/579 ve 272/580.hadislere bk.
[178] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/300.
[179] Sened:
Sahih: Müsned, 1/59,
H.no: 418-419; 1/68, H.no: 489; Benzer rivayet için bk. 1/67-68, H.no: 488;
1/67, H.no: 487; 1/74, H.no: 553 (z.); Buhârî, Vudû', 24, 28; Müslim, Taharet,
3-4; Ebû Dâvûd, Taharet, 51, H.no: 106; Nesâî, Taharet, 68-69, H.no: 84-85; İbn
Mâce, Taharet, 6, H.no: 285; Dârimi, Vudû', 27, H.no: 699; Heysemî, sahih hadis
ricâliyle nakledildiğini belirtir. Bk. Mecma ',1/228-229. Ayrıca bu rivayet
220/528.hadiste zikredilmişti.
[180] Diğer rivayette; "...şehâdet parmaklarını
kulaklarına soktu, baş parmaklarıyla kulaklarının dışını ve şehâdet
parmaklarıyla kulaklarının içini mesh etti..." Bk. Ebû Dâvûd, Taharet, 51.
[181] İmam Şafiî, Ümm, 1/25-26; Sehnûn, Müdevvene, 1/14-15;
Kâsânî, BedâV, 1/21-22; İbn Rüşd, Bidâyetü'l-mücîehid, 1/12.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 2/300-301.
[182] Şîrâzî, Mühezzeb, 1/16; İbn Kudâme, Muğnı, 1/97;
İbnü'I-Hümâm, Fethu'l-Kadîr, 1/15.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 2/302.
[183] Sened:
Sahih: Müsned, VI/234,
H.no: 25846; Benzer rivayet için bk. VI/234, H.no: 25847; İshâk b. Râhûye,
Müsned, IH/757, H.no: 1371; Hâkim, 1/249-250, H.no: 531 (Hâkim, sakalı
hilâlleme ile ilgili olarak Şakîk b. Seleme'den nakledilen Hz. Osman'ın
abdestini naklettikten sonra: "Sakalın hilâ'lenmesi hususunda Ammar b.
Yâsîr (H.no: 528), Enes b. Mâlik (H.no: 529-530) ve Hz. Âişe'den (H.no: 531)
sahih şâhidler vardır" der ve Hz.Aişe'nİn bu hadîsini şâhid olarak
verir); Heysemî, senedindeki râvİlerin sika olduklannı belirtir. Bk. Mecma',
1/235; Suyûtî, hadisin sahih olduğunu belirtir ve diğer şâhidlerini gösterir.
Bu şâhidlerden biri de Bilâl Habeşî'dir. Hâkim'in Müstedrek'inde
nakledildiğine işaret eder. Bk.el-Câmiu's-sağîr, H.no: 6624; Münâvî, Suyûtî'nin
bu kadar şâhid getirmesini, Ahmed b. Hanbel ve Ebû Zür'a'nin "Sakalın
hİlâlienmesi konusunda sahih hadis yoktur" demelerine bağlar. Bir sonraki
hadisin şerhinde de onların bu görüşlerinden kastolunanın "Bu konuda
nakledilen hadislerin her bîri tek başlarına "sahih li zâtini"
seviyesinde değildir" anlamında olduğunu açıklar. Bk.Feyzu'l-Kadîr,VI\Af.
Hadisin şâhidleri İçin
bk. Ebû Dâvûd, Taharet, 57, H.no: 145 (Enes'ten); Tirmizî, Taharet, 23, H.no;
29-30 (Ammâr'dan (Radıyallahü anlı) nakledilen hadisin netni:
Hassan b. Bilâl:
"Amnıâr b. Yâsİr'i abdest alırken gördüm, sakalını hilâlledİ. Kendisine
"Sakalını mı hilâlliyorsun?" denildi/dedim. Bunun üzerine "Buna
engel ne ki? Ben Allah Rasûlü'nü sakalını hilâllerken gördüm" dedi.
Tinnİzî bu rivayetin Hz.Osman, Âişe, Ümmü Seleme, Enes, İbn Ebî Evfâ ve Ebû
Eyyûb'dan (Radıyallahü anhiim) da nakledildiğini belirtir.), 31 (Osman b.
Affân'dan) (Tirmizî bu hadisin "hasen-sahih" olduğunu belirttikten
sonra, hocası Buhâri'nin şu sözünü nakleder: "Bu .konuda en sahih rivayet
Hz.Osman'm naklettiği hadistir."); İbn Mâce, Taharet, 50, H.no: 429
(Ammâr'dan), 430 (Osman b. Affân'dan), 431 (Enes'ten), 432 (İbn Ömer'den), 433
(Ebû Eyyûb'dan); Dârimi, Vudû', 33, H.no: 710 (Osman b. Affân'dan
nakledilmiştir.)
Bu hususta daha fazla şâhid için bir sonraki 252/560.hadise bk.
[184] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/302.
[185] Sened:
Sahih: Müsned, V/417,
H.no: 23431; İbn Mâce, Taharet, 50, H.no: 433 (Bûsırî, senedindeki Ebû Sevre ve
Vâsıl sebebiyle zayıf saydı. Bk.Misbâhu'z-zücâce, 1/64); Taberânî,
el-Mu'cemü'l-kebîr, IV/178, H.no: 4068; Heysemî, Vâsıl b. es-Sâib ve Ebû Sevre
zayıf olduklannı İfâde eder. Bk.Mecma', 11/271; 1/230 (burada ise sadece
Vâsü'm zayıf olduğunu söyler.)
Bu râvilerle ilgili
259/567.hadisin tahricîne bk.
Hadis sakalın
hilâllenmesi İle ilgili şu şâhidlerle kuvvet kazanarak sahih li gayrihi
seviyesine yükselir:
a-Hz.Osman'dan
(Radıyallahü anh): Müsned, 1/68, H.no: 489, Abdürrezzâk, 1/41, H.no: 125;
Tirmizî, Taharet, 23, H.no: 31; Dârimi, Vudû', 33, H.no: 710; İbn Mâce,
Taharet, 50, H.no: 430; İbn Ebî Şeybe, Musannef, 1/20, H.no: 113; Abd b.
Humeyd, Müsned, s.50, H.no: 62; İbnü'l-Cârûd, H.no: 72; İbn Huzeyme, 1/78, 86,
H.no: 151-152, 167; İbn Htbbân, III/362, H.no: 1081; Dârekutnî, 1/86; 1/91;
Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, VI/226, H.no: 6253; Hâkim, 1/249, H.no: 527
(Hâkim, isnadının sahih olduğunu söylemiş ve Ammar, Enes ve Hz.Aişe hadislerini
de sahih şâhid olarak İlâve etmiştir. Zehebî ise Yahya b. Maİn'in zayıf
saydığını belirtir); Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/54; 1/63;
es-Sünenü's-suğrâ, s.84, H.no: 95; Makdİsî, Muhtara, 1/469-471, H.no: 343-346;
Heysemî, Mecma', 1/229 (râvilerinin sika olduğunu belirtir);
b-Ammâr b. Yâsir'den
(Radıyallahü anh): Tirmizî, Taharet, 23, H.no: 29-30; İbn Mâce, Taharet, 50,
H.no: 429; Tayâîisî, s.89, H.no: 645; İbn Ebî Şeybe, Musannef, 1/19-20, H.no:
98; Humeydî, 1/81, H.no: 146; Hâkim, 1/250, H.no: 528 (Sahih bir şâhid olarak
verir); Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, 111/37, H.no: 2395; Ebû Ya'lâ, IH/180,
H.no: 1604;
c-Enes b. Mâlik'ten
(Radıyallahü anh): Ebû Dâvûd, Taharet, 57, H.no: 145; İbn Mâce, Taharet, 50,
H.no: 431 (Bûsırî, senedindeki Yahya b. Kesîr sebebiyle zayıf saydı.
BkMisbâhu'z-zücâce, 1/63); İbn Ebî Şeybe, Musannef, 1/20, H.no: 101 (mevkuf),
106, 114 (d^J- jl*i cuUjî fy Ju* jjj^r jut) "Bana Cebrail geldi ve:
"Abdest aldığın zaman sakalını hilâlle!" dedi." lafzı ile
nakledildi. Ebû Ya'lâ, VI/204, H.no: 3487; VII/259, H.no: 4269; Dârekutnî,
1/106; Hâkim, 1/250, H.no: 529-530 (Sahih bir şâhid olarak verir); Beyhakî,
es-Sünenü'l-kübrâ, 1/54; Makdisî, Muhtara, V/241, H.no: 1866; VI/106-107, H.no:
2096; VH/260-261, H.no: 2708-2710; Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, 1/143, 166,
H.no: 452, 520; IH/221, H.no: 2976; IV/371, H.no: 4465; Heysemî, hadisin
Taberânî'nin Evsafında nakledildiğini ve râvilerinin sika olduğunu belirtir.
BkMecma', 1/235;
d-Âişe'den (Radıyallahü
anhâ): 251/559.hadisin tahricİne bk.
e-İbn Ömer'den (Radıyallahü
anhümâ): Abdürrezzâk, 1/259, H.no: 991-992 (gusulde hilâlleme); İbn Mâce,
Taharet, 50, H.no: 432 (Bûsırî, senedindeki Abdulvâhİd'in hakkında ihtilâf
bulunduğunu belirtir. BkMisbâhu'z-zücâce, 1/63); İbn Ebî Şeybe, Musannef, 1/20,
H.no: 100, 102 (mevkuf); Dârekutnî, 1/106, 152; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ,
1/55; Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, 11/94, H.no: 1363; Heysemî, hadisin
Taberânî'nin Evsafında nakledildiğini fakat senedinde mechûl olan Ahmed b.
Muhammed b. Ebî Bezze'nİn bulunduğunu söyler. Bk.Mecma', 1/235-236; f-tbn
Abbas'tan (Radıyallahü anhümâ): İbn Ebî Şeybe, Musannef 1/20, H.no: 99 (mevkuf);
Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, 11/377, H.no: 2277; Heysemî, hadisin Taberânî'nin
Evsafında nakledildiğini fakat senedinde çok zayıf olan Nâfi' Ebû Hürmüz'ün
bulunduğunu söyler. Bk.Mecma', 1/231-232;
g-Vâil b. Hucr'dan
(Radıyallahü anh): Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XXII/50, H.no: 118; Heysemî,
hadisin Taberânî'nin Kebir'inde ve Bezzâr'm Müsned'inde nakledildiğini fakat
senedinde Saîd b. Abdülcebbâr ve Muhammed b. Hucr'un bulunduğunu söyler.
Bk.Mecma M/232;
h-Ebû Bekre'den
(Radıyallahü anh): Bezzâr, K/133-134, H.no: 3687; Heysemî, hadisin Bezzâr
tarafından nakledildiğini fakat senedindeki Bezzâr'ın hocasının mechûl olduğunu
belirtir. Bk.Mecma', 1/232-233;
i-Temîm b. Zeyd Ebû
Abbâd el-Ensârî'den fRadıyallahü anh): Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, 11/60,
H.no: 1286; Heysemî, hadisin Taberânî'nin Kebir'inde nakledildiğini ve
râvİlerinin sika olduğunu belirtir. BkMecma', 1/234;
İ-Ümmü Seleme'den
(Radıyallahü anhâ): Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XXIII/298, H.no: 664;
Heysemî, hadisin Taberânî'nin Kebir'inde nakledildiğini fakat senedinde mechûl
olan Hâlid b. İlyâs'm bulunduğunu söyler. Bk.Mecma', 1/235;
j-Ebû Ümâme'den
(Radıyallahü anh): İbn Ebî Şeybe, Musannef, 1/20, H.no: 112; Taberânî,
el-Mu'cemü'l-kebîr, VIII/278, H.no: 8070; Heysemî, hadisin Taberânî'nin Kebir'inde
nakledildiğini fakat senedinde metruk olan Salt b. Dînâr'ın bulunduğunu dile
getirir. Bk.Mecma', 1/235;
k-Ebu'd-Derdâ'dan
(Radıyallahü anh): Heysemî, hadisin Taberânî'nin Kebir'inde nakledildiğini
fakat senedinde ihtilaflı olan Temmâm b. Nüceyh'in bulunduğunu söyler. ',
1/235.
[186] Yani ikişer ikişer kılarak.
[187] İbn Rüşd, Bidâyetü'l-müctehid, 1/8; Merğmânî, Hidâye,
1/13; Nevevî, Mecmu', 1/369, 379; İbn Kudâme, Muğnî, I/100-I01.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 2/303-304.
[188] Ebû Ümâme'nin ismi ise Suday b. Aclân'dir.
[189] sened:
Hasen: Müsned, V/268,
H.no: 22211; Benzer rivayet için bk. V/264, H.no: 22183 (Heysemî, senedindeki
râvilerin sahih hadis ricali olduklarını belirtir. Bk. Mecma\ 1/229); V/258,
H.no: 22124 (Senedinde Şehr b. Havşeb ve Sinan b. Rebîa bulunmaktadır. Şehr b.
Havşeb ile ilgili bk.4/4.hadisin tahrici. Ebû Rabîa Sinan b. Rebîa el-Bâhilî
hakkında Zehebî "Sadûk" olduğunu söyler ve Yahya b. Main'in:
"Kuvvetli değil" görüşünü nakleder. Bk.Kâşif Trc.no: 2154; Buhârî bu
zâtı bir rivayetinde mütâbî olarak almış, Tirmizî, Ebû Dâvûd ve İbn Mâce de
birer rivayetini nakletmişlerdir. Ahmed b. Hanbel ise on rivayetini eserine
almıştır. Tirmizî bu zâtın bulunduğu hadisin isnadı için: "isnadı sağlam
değildir" der. Bk. Tirmizî, Taharet, 29, H.no: 37); V/258, H.no: 22125
(senedindeki Sümey' isimli râvi meçhuldür. Ahmed b. Hanbel sadece iki
rivayetini nakletmiştir); Ebû Dâvûd, Taharet, 51, H.no: 134; Tirmizî, Taharet,
29, H.no: 37 (Tirmizî, "isnadı sağlam değildir" der. Hammâd b.
Zeyd'İn bu hadisin merfû mu mevkuf mu olduğunu bilemediğini söylediğini
belirterek bu konuda Enes'ten de bir rivayetin bulunduğunu İfade eder. Ahmed
Muhammed Şâkir Sünen'in tahkikinde hadisin sahih oluşunu tercih ettiğini
söyler); {"Kulakların başın bir parçası olduğunu" kısmından dolayı
hadisin merfu veya mevkuf oluşu tartışılmış ve mevkuf olduğunu iddia edenlere
göre bu kısım müdrectir. Bk.Zeyiaî, Nasbu'r-râye, 1/10-12) İbn Mâce, Taharet,
53, H.no: 444; Taberâni, el-Mu'cemü'l-kebîr, VIII/121, H.no: 7554; Dârekutnî,
1/103 (Senedindeki Şehr b. Havşeb'in kuvvetli olmadığını belirtir); Tahâvî,
Şerhu meâni'l-âsâr, 1/33; Rûyânî, Müsned, 11/301, H.no: 1247; Beyhakî,
es-Sünenü'l-kübrâ, 1/66-67.
Hadisin son bölümü
{"Kulakların başın bir parçası olduğunu" vurgulayan kısmı) Ebû
Musa'dan da nakledilir. Bk. İbn Ebî Şeybe, Musannef, 1/24, H.no: 158; Heysemî,
Mecma\ 1/234 (Heysemî, hadisin Taberânî'nin Evsat'ında nakledildiğini senedinde
zayıf sayılan Eş'as b. Sevvâr'ın bulunduğunu söyler.)
a-Abdulİah b. Zeyd'den
(Radıyallahü anh) rivayet edilen hadis için bk. İbn Mâce, Taharet, 53, H.no:
443 (Bûsırî isnadının hasen olduğunu belirtir. Bk.Misbâhu'z-zücâce, 1/65);
b-Ebû Hüreyre'den
(Radıyallahü anh) nakledilen hadis İçin bk. İbn Mâce, Taharet, 53, H.no: 445;
c-îbn Ömer'den
(Radıyallahü anhümâ) rivayet edilen hadis için bk. İbn Ebî Şeybe, Musannef,
1/24, H.no: 163-164; Dârekutnî, 1/97-98;
d-İbn Abbas'tan (Radıyallahü
anhümâ) nakledilen hadis için bk. İbn Ebî Şeybe, Musannef, 1/24, H.no: 160;
Dârekutnî, 1/98;
e-Osman'dan
(Radıyallahü anh) nakledilen hadis için bk. İbn Ebî Şeybe, Musannef, 1/24,
H.no: 169;
Ayrıca 261/569.hadise bk.
[190] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/304-305.
[191] İbn Rüşd, age., 1/10; İbn Kudâme, Muğnî, 1/119;
İbnü'l-Hümam, Fethu'l-Kadîr, 1/27.
[192] İmam Şafii, Üm, I/23; Kasani, Bedaiu’s-sanai, I/23;
İbn Rüşd, age, I/10; Nevevi, age, I/413, 416; İbn Kudame, age., I/87-88.
[193] İbn Rüşd, age., 1/10.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 2/305-306.
[194] Sened:
Sahih: Müsned, 11/232,
H.no: 7166; Buharı, Libâs, 90; Müslim, Taharet, 40; Libâs, 101; Nesm, Taharet,
110, H.no: 149; Hadisin ilk bölümü "Libâs ve Ziynet" bahsinde
153/7176. hadiste tekrar edilecektir.
Ayrıca 257/565.hadise
bk. .
[195] Şaîra, arpa tanesi manasındadır. (Bk. tbn Hacer,
Fetku'l-Bârî, vni/304; Mübârek- fûrî, Tuhfetü'I-ahvezî, VIT1/234;)
[196] Bk. Müsned Trc. no. 257/565.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 2/307-308.
[197] Sened:
Sahih: Müsned, 11/334,
H.no: 8394; Benzer rivayet için bk. 11/253, H.no: 10724; 11/400, H.no: 9167;
11/362, H.no: 8726; Benzer rivayetler İçin bk.II/408, H.no: 9263; 11/300, H.no:
7980; Mâlik, Taharet, 28, 60; Buhâri, Vudû', 3; Müslim, Taharet, 34-39;
Tirmizî, Cum'a, 74, H.no: 607 (Abdullah b. Büsr'den nakledilen bu hadis
"hasen-sahih"'tir); Nesâî, Taharet, 110, H.no: 150; İbn Mâce, Taharet,
6, H.no: 284 (İbn Mes'ûd'dan nakledilir); Zühd, 34, 36, H.no: 4282, 4302
(Huzeyfe'den nakledilmiştir).
İbn Hacer hadisin: "Artık alnının daha çok/geniş parlamasına gücü
yeten, bunu yapsın, (yani abdest alsın)" kısmının sadece Nuaym'm
rivayetinde bulunduğunu, dolayısıyla bu bölümün müdrec olduğunu ifade eder. Bk.
Fethu'l-Bârî, 1/314 (Buhâri Vudû', 3 şerhi).
[198] Yani tavanında. Bk. İbn Hacer, Fethu'l-Bârî 1/237, 486
(Babü Cevâzi'1-Vudû alâ Zahri'l-Mescid).
[199] Bk. İbnü'I-Esîr, Nihaye, III/354.
[200] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/308-309.
[201] Sened:
Sahih: Müsned, 1/403,
H.no: 3820; Benzer rivayet İçin bk. 1/453, H.no: 4329; 1/451-452, H.no: 4317;
İbn Mâce, Taharet, 6, H.no: 284; İbn Abbas'tan (Radıyallahü anhümâ) şahidi için
bk. Müsned, 1/281-282, H.no: 2546; 1/295-296, H.no: 2692;
*Bu konuya ekler:
(Metnini vereceğimiz hadisler yeri gelince terceme edilecektir.)
Zikirler ve Dualar
bahsinin 217/4946.hadisi:
Bk. Müsned, III/431,
H.no: 15491 (sahih); IV/207, H.no: 17759 (sahih); Heysemî, senedindeki
râvilerin sika olduklarını belirtir. Bk. Mecmu', X/174
İmaret ve Hilâfet
bahsinin faziletler bölümünün 456/11345.hadisi (Abdullah b. Büsr el-Mâzinî
rivayeti);
Bk. Müsned, IV/189,
H.no: 17623 (sahih); 7/rm^î, Cum'a, 74, H.no; 607; Heysemî, senedindeki
râvilerin sika olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 1/225; Aynı bölümün
457/11346.hadisi (Ebû Ümâme rivayeti):
Müsned, V/261-262,
H.no: 22158 (sahih); Heysemî, senedindeki râvilerin sika olduklarım belirtir.
Bk. Mecma', 1/225;
Yine aynı bölümün
458/11347.hadisi (Ebu'd-Derdâ rivayeti): Ek.Müsned, V/199, H.no: 21634 (sahih);
Heysemî, senedinde zayıf kabul ettiği Ibn Lehîâ'mn bulunduğunu belirtir. Bk.
Mecma', 1/225.
[202] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/309-310.
[203] Sened:
Sahih: Müsned, 11/371,
H.no: 8826; Buhâri, Libâs, 90; Müslim, Taharet, 40; Libâs, 101; Nesâî, Taharet,
109, H.no: 149; Ayrıca 254/562.hadise bk.
[204] Lafız anlamı; "Bu abdest de ne böyle?"
[205] Şîrâzî, Mühezzeb, 1/107; İbn Rüşd, Bidâyetü'l-müctehid,
1/8; İbn Kudâme, Muğnî, 1/107; Îbnü'l-Hiimam, Feîhu'l-Kadîr, 1/15-17.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 2/310.
[206] Sened:
Sahih: Müsned, IV/33, H.no: 16333; Aynca 247/555.hadise bk. {Müsned, IV/33,
H.no: 16336; EM Taharet, 56, H.no: 142;
Savm, 28, H.no: 3366; Tirmizî, Taharet, 30, H.no: 38 (Tirmizî hadisin
"hasen-sahih" olduğunu, ayrıca İbn Abbas, Müstevrid b. Şeddâd
el-Fihrî ve Ebû Eyyûb el-Ensârî'den (Radıyallahü anhüm) de nakledildiğini söyler);
Savm, 69, H.no: 788 (Hasen-sahih); Nesâî, Taharet, 71, 92, H.no: 87, 114; İbn
Mâce, Taharet, 44, 54, H.no: 407, 448 (İbn Mâce Tirmizî'nİn değindiği şâhidlere
yer verir: Müstevrid b. Şeddâd'dan şâhid için bk. İbn Mâce, Taharet, 54, H.no:
446; İbn Abbas'tan şâhid için bk. İbn Mâce, Taharet, 54, H.no: 447 ); Dârimi,
Vudû', 34, H.no: 711; Hâkim, 1/247-248, H.no: 522 (Hâkim ve Zehebî sahih
olduğunu söylemişlerdir); Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/51, 76) Ayrıca
247/555.hadise bk.
Siyer bölümünde uzun
şekli ile 708/10117.hadiste zikredilecektir.
[207] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/311.
[208] Sened:
Hasen: Müsned, V/416,
H.no: 23419; İbn Ebî Şeybe, Musannef, 1/19, H.no: 97; Abd b. Humeyd,
Müsned, s.102, H.no: 217; Taberânî,
el-Mu'cemü'l-kebîr, IV/I77, H.no: 4062; Deylemî, Firdevs, 11/138-139, H.no:
2704; V/300, H.no: 8248; Heysemî, Vâsıl b. es-Sâib ve Ebû Sevre zayıf
olduklarını ifâde eder. Bk.Mecma', 11/271; 1/235, V/29 (son iki yerde sadece
Vâsıl'm zayıf olduğunu söyler.)
Vâsıl b. es-Sâib
er-Rakâşî (v. 144/761): Zehebî "vâhî" olarak değerlendirir.
Bk.Zehebî, Kâşif, Trc. no: 6028; Tirmizî bir, İbn Mâce İki, Ahmed b. Hanbel de
üç rivayetini eserlerinde nakletmişlerdİr.
Ebû Sevre: Ebû Eyyûb el-Ensârî'nin kardeşinin oğludur. Hadiste zayıf
sayılmıştır. Yahya b. Maîn çok zayıf saymıştır. Tirmizî'nİn hocası Muhammed b.
İsmail bu zat hakkında şunları söyler: "Münkeru'l-hadîs biridir. Ebû Eyyûb
el-Ensârî'den münker hadisler rivayet eder. Dolayısıyla mutâbaat yapılmaz."
Bk. Tirmizî, Sıfatü'l-cenne, 11, H.no: 2544; Zehebî, Kâşif Trc. no: 6671; Ebû
Sevre'nin rivayetlerinin Ebû Dâvûd ve Tirmizî birer, İbn Mâce iki, Ahmed b.
Hanbel de dördünü nakleder.
Tİrmizî bu iki râvinin
geçtiği hadis İçin isnadının kuvvetli olmadığını ifade eder. Bk. Tirmizî,
Sıfatü'I-cenne, 11, H.no: 2544; Bûsırî de İbıı Mâce'de bu İki râvinin geçtiği
bir hadis için "isnadı zayıftır" der. Bk. İbn Mâce, Taharet, 50,
H.no: 433;
Elbânî “ =-" kısmının sahih, diğer kısımlarının
zayıf olduğunu söyler.
BkJrvâü't-ğalil, H.no:
19*75-1976.
Suyûtî, hadisin hasen
olduğunu belirtir. Bk.el-Câmiu's-sağîr, H.no: 3672; Münâvî de hadisin Kudâî'nin
"Sevabımda naklettiğini, sarihinin de hasen dediğini, Münzirî'nin (Terğîb,
T/103) ise senedinde hakkında ihtilâf bulunan (Şu'be ve diğerlerinin sika
saydığı) Vâsıl er-Rakâşî'nin varlığına dikkat çektiğini nakleder,
Feyzu'l-Kadîr, İÜ/492.
Suyûtî, İbn Asâkir'in
(Bk.Târihu'd-Dımeşk, 53/375) Enes'tcn nakline yer verir, bu rivayetin de
zayıflığına İşaret eder. Bk.el-Câmiu's-sağîr, H.no: 367İ; Fakat Münâvî
Suyûtrnin bu tür tahricini tasvip etmez. Feyzu'l-Kadîr, 111/491. (Ebû Ya'lâ,
1/76, H.no: 59; Kudâî, Müsnedü'ş-şihâb, 11/267, H.no: 1333; Taberânî,
eî-Mu'cemii'l-evsat, 11/159, H.no: 1573; Heysemî, hadisin râvilerinden Muhammed
b. Ebû Hafs el-Ensârî hakkında bilgi veren birini bilmediğini belirtir.
BkMecma', 1/235)
*Aynca bk.
252/560.hadis.
[209] Hadisin metni:
Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, 11/159, H.no: 1573.
[210] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/311-312.
[211] Sened:
Sahih: Müsned, IV/39,
H.no: 16393 (Hocası Ebû Dâvûd et-Tayâlisî'den naklettiği hadislerden biridir);
İbn Huzeyme, 1/62, H.no: 118; İbn Hıbbân, m/363-364, H.no: 1082-1083; Hâkim,
1/243, H.no: 509; 1/266, H.no: 576: (Hâkim, Buhârî ve Müslim'in şartma/râvisine
göre sahih olduğurtu söyler. Zehebî de bunu onaylar); Beyhakî,
es-Sünenü'l-kübrâ, 1/196; Rûyânî, Müsned, 11/181, H.no: 1009; Makdisî, Muhtara,
IX/368-369, H.no: 337, 339;. Şeddâd'dan (RadiyaUahü arth) benzer bir rivayet
için bk.Ebû Dâvûd, Taharet, 59, H.no: 148; Tirmizî, Taharet, 30, H.no: 40
(hasen-garib); İbn Mâce, Taharet, 54,. H.no: 446; Ayrıca 231/539.hadise bk.
Müsned, IV/39-40, H.no: 16397; İkinci rivayet: IV738, H.no: 16383; Üçüncü
rivayet: IV/40, H.no: 16404; Benzer rivayet için bk. IV/42, H.no: 16425; IV/40,
H.no: 16408; IV/40, H.no: 16406; IV/39, H.no: 16395; IV/39, H.no: 16393 (Bu
rivayet 260/568.hadiste tekrar edilecektir); Buhârî, Vudû', 23; Müslim,
Taharet, 18-19; Ebû Dâvûd, Taharet, 51, H.no: 118-119; Tirmizî, Taharet, 22, H.no:
28 (hasen-garib); Nesâî, Taharet, 75, H.no: 92 (Hz.Ali'den); ibn Mâce,
Taharet, 43, H.no: 405, 403 (İbn Abbas'tan), 404 (Hz.Ali'den), Taharet, 51,
H.no: 434; Ebû Nuaym, Müstahrec, 1/299, H.no: 556;
Bu hadisin bir bölümü
279/587.hadiste tekrar edilecektir. Ayrıca 264/572, 265/573 ve
270/578.hadislerebk.
[212] Şîrâzî, Mühezzeb, 1/15, 18; İbn Kudâme, Muğnî, 1/89;
İbnü'I-Hümam, Fethu'l-Kadîr, 1/30-31.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 2/312-313.
[213] İbnü'l-Hümam, age., 1/15.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 2/314.
[214] Sened:
Hasen: Müsned, T/60-60,
H.no: 429; Benzer rivayet için bk. 1/74, H.no: 554; Hadis aslında ensardan olan
zât ve onun babası müphem olduğu için zayıftır. Bk.Heysemî, Mecma', 1/234; İbn
Ebî Şeybe, Musannef, 1/24, H.no: 169;
Ayrıca 220/528 ve
250/558.hadislerle karşılaştırınız.
"Kulakların başın
bir parçası olduğunu" vurgulayan kısmı şu sâhâbilerden de nakledilir:
a-Ebû Ümâme'den
(Radıyaltahü anlı): Ebû Dâvûd, Taharet, 51, H.no: 134; Tirtnm, Taharet, 29,
H.no: 37; İbn Mâce, Taharet, 53, H.no: 444; Ayrıca 253/561.hadise bk.
b-Ebû Musa'dan
(Radıyallahü anh): Bk. îbn Ebî Şeybe, Musannef, 1/24, H.no: 158; Heysemî,
Mecma', 1/234 (Heysemî, hadisin Taberânî'nin Evsat'ında nakledildiğini
senedinde zayıf sayılan Eş'as b. Sevvâr'ın bulunduğunu söyler.)
c-Abdullah b. Zeyd'den
(Radıyaltahü anh): İbn Mâce, Taharet, 53, H.no: 443 (Bûsırî isnadının hasen
olduğunu belirtir. Bk.Misbâhu 'z-zücâce, 1/65);
d-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü
anh): İbn Mâce, Taharet, 53, H.no: 445;
e-İbn Ömer'den
(Radıyallahü anhümâ): İbn Ebî Şeybe, Musannef, 1/24, H.no: 163-164; Dârekutnî,
1/97-98;
f-lbn Abbas'tan (Radıyallahü anhümâ): İbn
Ebî Şeybe, Musannef, 1/24, H.no: 160; Dârekutnî, 1/98;
Bennâ bu şâhidlere
Hz.Âişe ve Enes'İn (Radıyallahü anhümâ) rivayetlerini de İlâve eder. Hadis
hakkında İbn Dakik'İn hasen hükmü verdiğini belirtir. Bk.Bülûğu'l-emânî,
11/32-33.
[215] Bk. Müsned Trc.no.253/561.
[216] Aynı rivayet için bk. Müsned Trc.no.253/56l.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 2/314-315.
[217] îbn Rüşd, age., 1/10; İbn Kudâme, Muğnî, 1/119;
İbnü'l-Hümam, Fethu 'l-Kadîr, 1/27.
[218] İmam Şâfıi, Ümm, 1/23; Kâsânî, Bedâîu's-sanâi', 1/23;
îbn Rüşd, age., 1/10; Nevevî, age., 1/413, 416; İb Kudâme, age., 1/87-88.
[219] İbn Rüşd, age., 1/10.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 2/315.
[220] Sened:
Sahih: Müsned, 1/67,
H.no: 487; Müslim, Taharet, 9; Ebû Dâvûd, Taharet, 51, H.no: 110; İbn Mâce,
Taharet, 46, H.no: 413;
*Abdest azalarının üçer
kez yıkandığını gösteren şâhidler:
a-Hz.Ali'den
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. Ebû Dâvûd, Taharet, 51, H.no: 116; Tirmizî,
Taharet, 34, H.no: 44 (Tirmİzî, bu konuda rivayette bulunan sahabeyi şöyle sıralar:
Hz.Osman, Âişe, Rubeyyi', İbn Ömer, Ebû Ümâme, Ebû Rafı', Abdullah b. Amr,
Muâviye, Ebû Hüreyre, Câbir, Abdullah b. Zeycl ve Übey b. Ka'b -Radıyaîlahü
anhüm-); 37, H.no: 48; Nesâî, Taharet, 76-77,79,93,103, H.no: 93-94, 96, 115,
136; îbn Mâce, Taharet, 46, H.no: 413;
b-Ebû Hüreyre'den
(Radıyallahü anh) şahidi için bkz Müsned, ü/348, H.no: 8560; Tirmizî, Taharet,
33, H.no: 43; îbn Mâce, Taharet, 46, H.no: 415;
c-Câbir'den
(Radıyaîlahü anh) şahidi için bk. Tirmizî, Taharet, 35, H.no: 46; İbn Mâce, Taharet,
45, H.no: 410;
d-İbn Ömer'den
(Radıyallahü anhümâ) şahidi İçin bk. Nesâî, Taharet, 65, H.no: 81; İbn Mâce,
Taharet, 46, H.no: 414;
e-Abduîlah b. Amr'dan
(Radıyallahü anhümâ) şahidi için bk. Ebû Dâvûd, Taharet, 51, H.no: 1.35; Nesâî,
Taharet, 105, H.no: 140; îbn Mâce, Taharet, 48, H.no: 422;
f-îbn Abbas'tan
(Radıyallahü anhümâ) şahidi için bk. Ebû Dâvûd, Taharet, 51, H.no: 117, 133;
g-Mikdâm b.
Ma'dîkerib'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Ebû Dâvûd, Taharet, 51, H.no:
\2\;İbn Mâce, Taharet, 56, H.no: 457;
h-Muâviye'den
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. EbûDâvâd, Taharet, 51, H.no: 124-125;
ı-Rubeyyi'den
(Radıyallahü anhâ) şahidi için bk. Ebû Dâvûd, Taharet, 51, H.no: 126; İbn Mâce,
Taharet, 39, 46, H.no: 390, 418; Dârimi, Vudû', 24, H.no: 696;
i-Abdullah b. Ebî
Evfâ'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. îbn Mâce, Taharet, 46, H.no: 416;
j-Ebû Mâlik
el-Eş'arî'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. îbn Mâce, Taharet, 46, H.no:
417;
k-Übey b. Ka'b'dan
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. îbn Mâce, Taharet, 47, H.no: 420.
[221] Metinde geçen el-Mekâid ' in çeşitli manaları
bulunmaktadır; Hz. Osman'ın evinin yanındaki dükkânlar, merdivenler veya
mescidin yanında insanların oturduğu yerler...gibi (Bk. İbn Abdilber, Temhîd,
XXII,/213; Nevevî, Şerhu Müslim, IU/1I4; Azîmâbâdî, Avnü'l-Ma'bÛd,im;)
[222] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/315-316.
[223] Sened:
Sahih: Müsned, 1/110,
H.no: 873; Beyhakî, es-Sünenul-kübrâ, 1/74; Bezzâr, ü/184, H.no: 561;
Muâviye'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Taberânî, el-Mu'cemiiî-kebîr,
XlX/384, H.no: 900; Müsnedü'ş-Şâmiyyîn, 1/450, H.no: 792; Bennâ, Hafız îbn
Hacer'in Telhîs'inden naklederek Ebû Zilr'a'nm hadisi illetli gösterdiğini
söyier. İbnü'I-Kattân'ın ise:
"Bu hadisin hiçbir illetini bilmiyorum" dediğini nakleder.Bk.Bülûğu'l-emâtn, H/33.
Ayrıca 222/530 ve 269/577. hadise bk.
[224] Ahmed el-Bennâ bu cümleyi, daha önce geçen Muâviye
hadisinden dolayı («ılı >l sW ^î) şeklinde açıkladı. (Bennâ, age., 11/33).
[225] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/316-317.
[226] Sened:
Sahih: Müsned, İV/41,
H.no: 16419; Benzer rivayet için bk. IV/41, H.no: 16411; IV/41-42, H.no: 16421
(Bu iki rivayette "Cuhfe'de abdest alırken gördüm" şeklindedir);
IV/40, H.no: 16409; IV/39, H.no: 16392 (Bu rivayette İbn Lehîa ve Hibbân b.
Vâsi' b. Hıbbân bulunmaktadır); Müslim, Taharet, 19; Ebû Dâvûd, Taharet, 51,
H.no: 120; Tirmizî, Taharet, 27, H.no: 35 (hasen-sahih); İbn Mâce, Taharet, 53,
H.no: 443 {Bûsırî isnadının hasen olduğunu belirtir. Bk.Misbâhu'z-zücâce,
1/65); Dârimi, Vudû', 37, H.no: 715;
Ayrıca 231/539.hadisin
tahririne bk. (Müsned, IV/39-40, H.no: 16397; İkinci rivayet: IV/38, H.no:
16383; Üçüncü rivayet: IV/40, H.no: 16404; Benzer rivayet için bk. IV/42, H.no:
16425; IV/40, H.no: 16408; TV/40, H.no: 16406; IV/39, H.no: 16395; IV/39, H.no:
16393 (Bu rivayet 260/568.hadiste tekrar edilecektir); Buhârî, Vudû', 23;
Müslim, Taharet, 18-19; Ebû Dâvûd, Taharet, 51, H.no: 118-119; Tirmizû Taharet,
22, H.no: 28 (hasen-garib); Nesâî, Taharet, 75, H.no: 92 (Hz.Ali'den); îbn
Mâce, Taharet, 43, H.no: 405, 403 (İbn Abbas'tan), 404 (Hz.Ali'den), Taharet,
51, H.no: 434; Ebû Nuaym, Müstahrec, 1/299, H.no: 556)
[227] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/317-318.
[228] Sened:
Sahih: Mü'sned, IV/38, H.no: 16383; Benzer rivayet için bk. IV/39, H.no:
16390; Muâviye b. Ebû Süfyân'dan (Radıyallahii anhümâ) şahidi İçin
bk.269/577.hadis. Ayrıca 231/539 (Müsned, IV/39-40, H.no: 16397; İkinci
rivayet: IV/38, H.no: 16383; Üçüncü rivayet: IV/40, H.no: 16404; Benzer rivayet
için bk. IV/42, H.no: 16425; IV/40, H.no: 16408; IV/40, H.no: 16406; IV/39,
H.no: 16395; IV/39, H.no: 16393 (Bu rivayet 260/568.hadiste tekrar
edilecektir); Mâlik, Taharet, 32; Şâfıî, Müsned, s.14, 16; Abdürrezzâk, 1/6,
44, H.no: 5, 138; Buhâri, Vudû\ 38; Müslim, Taharet, 18-19; Ebû Dâvûd, Taharet,
51, H.no: 118-119; Tirmizî, Taharet, 24, H.no: 32; İbn Mâce, Taharet, 51, H.no:
434; Nesâî, Taharet, 80, H.no: 97; es-Sünenü'l-kübrâ, 1/85, H.no: 103; Tahâvî,
Şerhu meâni'l-âsâr, 1/30; İbn Huzeyme, 1/81, 88, H.no: 157, 173; İbnü'l-Cârûd,
H.no: 73; Ebû Avâne, 1/203, 209, H.no: 658, 678; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ,
1/59; İbn Htbbân, İÜ/365, H.no: 1084; Bu hadisin bir bölümü 279/587.hadiste
tekrar edilecektir. Aynca 264/572 ve 270/578.hadislere bk.
[229] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/318.
[230] Tahâvî, Şerhu meâni'l-âsâr, 1/30; Râzi,
Muhtâru's-Sıhâh 526; Azîmâbâdî, Avnü'l-Ma'bûd, 1/152.
[231] Râzî, age.,514.
[232] İmam Şâfıî, Ümm, 1/22; Merğınânî, Hidâye, î/12; İbn
Rüşd, BidâyeîU'l-müctehid, 1/8; Nevevî, Mecmu', 1/398; İbn Kudârne, Mıtğnî,
1/111; İbnü'l-Hümam, Fethu'l-Kadîr, 1/16; Desûkî, Haşiye, 1/88.
[233] İbn Rüşd, age., 1/9; İbn Kudâme, age., 1/113.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 2/318-319.
[234] Sened:
Sahih: Müsned, 1/125,
H.no: 1027; Diğer rivayet için bk. 1/122. H.no: 989; Makdisî, Muhtara. 11/281,
H.no: 660;
Ayrıca 242/550 ve
222/530. hadislere bk.
[235] Tevr, Bakır ve benzeri madenden mamul su kabı
anlamındadır. (İbn Hacer, Fethu 7- Bârt, K/251; Azîmâbâdî, Avnü'l-Ma'bûd,
X/119; Ayrıca bk. Müsned trc. 26/334 nolu hadisin açıklaması.)
[236] Burada Râvİ Yahya şöyle vasfetti;
[237] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/319-320.
[238] Sened:
Zayıf: Müsned, III/481,
H.no: 15893; Ebû Dâvûd, Taharet, 51, H.no: 132; Tahâvî, Şerhu meâni'l-âsâr,
1/30; Taberânî, eİ-Mu'cemit'l kebîr, XIX/180, H.no: 407; Beyhakî,
es-Sünenü'l-kübrâ, 1/60;
Babası mechûl, dedesi
sahâbîdir. Talha'nm dedesi Ka'b b. Amr el-Eyyâmî; babası İse Musarrif b. Ka'b
b. Amr el-Eyyâmîdİr.
[239] Kazal;Başın bittiği ve boğazın/ensenin başladığı
yerdir. (Bk. Tahâvî, Şerhu meâni'l-âsâr, 1/30; Râzi, Muhtâru''s-Sıhâh 526;
Azîmâbâdî, Avnü'l-Ma'bûd, 1/152).
[240] Kâsânî, Bedâi', 1/23; Desûkî, Haşiye, 1/103; Şirbînî,
Muğni'l-muhtac 1/61.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 2/320-321.
[241] Sened:
Sahih: Müsned, IV/132,
H.no: 17122; Ebû Dâvûd, Taharet, 51, H.no: 121 (Hocası Ahmed b. Hanbel'den
naklettiği hadislerden biridir), 122-123; Kulaklann içi ve dışının
meshedileceğini ifâde eden hadisler için bk. Tirmizî, Taharet, 28, H.no: 36
(Tirmizî, İbn Abbas'tan nakledilen bu hadisin "hasen-sahih" oluğunu
ve Rubeyyi'den de rivayetin bulunduğunu belirtir); Nesâî, Taharet, 59, H.no: 74
(Ümmü Umara bt. Ka'b'dan); İbn Mâce, Taharet, 52, H.no: 442 (İbn Mâce
Tirmizî'nİn değindiği şahide yer verir; Rubeyyi'den şâhid için bk. İbn Mâce,
Taharet, 52, H.no: 440-441; İbn Abbas'tan da şâhid gösterir. Bk. îbn Mâce,
Taharet, 52, H.no: 439); Dârimi, Vudû', 36, H.no: 714 (Hz.Osman'dan);
Bennâ hadisin isnadının sâlih olduğunu ifade eder. Bk.Bülûğu'l-emânî,
ü/26. Ayrıca 248/556.hadiste zikredildi.
[242] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/321.
[243] Sened:
Sahih: Müsned, IV/94,
H.no: 16797; Ebû Dâvûd, Taharet, 51, H.no: 124 (Ebû Dâvûd ve Münzirî sükût
etmiştir); Taberânî, Müsnedü'ş-Şâmiyyîn, 1/450, H.no: 794; Beyhakî,
es-Sünenü'l-kiibrâ, 1/59;
Abdullah b. Zeyd'den
(Radıyallahü anh) şahidi için bk.265/573.hadîs.
Ebu'l-Ezher eş-Şâmî
sahâbîdir. Ebu'z-Zübeyr el-Enmârî de denilir. Fakat İsminde ihtilâf edildi.
Bennâ hadisin senedindeki râvilerin sika olduklarını belirtir. Bk.Bülûğu
'l-emânî, n/36.
Ayrıca 263/57 i .hadise
bk.
[244] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/321-322.
[245] sened:
Sahih: Müsned, IV/40,
H.no: 16404; Nesâî, Taharet, 82, H.no: 99; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/63;
Heysemî, senedindeki râvilerin sahih hadis ricali olduklarını belirtir. Bk.
Mecma', 1/229-230; Ayrıca 231/539.hadise bk. (Müsned, IV/39-40, H.no: 16397;
İkinci rivayet: IV/38, H.no: 16383; Üçüncü rivayet: IV/40, H.no: 16404; Benzer
rivayet için bk. IV/42, H.no: 16425; IV/40, H.no: 16408; IV/40, H.no: 16406; IV/39,
H.no: 16395; IV/39, H.no: 16393 (Bu rivayet 260/568.hadiste tekrar
edilecektir); Buhâri, Vudû', 23; Müslim, Taharet, 18-19; Ebû Dâvûd, Taharet,
51, H.no: 118-119; Tirmizî, Taharet, 22, H.no: 28 (hasen-garib); İVesâî, Taharet,
75, H.no: 92 (Hz.AIi'den); İbn Mâce, Taharet, 43, H.no: 405, 403 (İbn
Abbas'tan), 404 (Hz.Ali'den), Taharet, 51, H.no: 434; Ebû Nuaym, Müstahrec,
1/299, H.no: 556; Bu hadisin bir bölümü 279/587.hadiste tekrar edilecektir.
Ayrıca 264/572 ve 265/573.hadislere bk.
[246] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/322-323.
[247] Sened:
Sahih: Müsned, VI/359,
H.no: 26901; İkinci rivayet: VI/359, H.no: 26897; Diğer rivayet: VI/359, H.no:
26898; Hadisin senedinde İbn Lehîa bulunmaktadır. Bu râvî ile ilgili geniş
bilgi için bk.22/64.hadis. Ahdürrezzâk, 1/37, H.no: 119; Ebû Dâvûd, Taharet,
51, H.no: 126; Tirmizî, Taharet, 25, H.no: 33 (Tirmizî hadisin
"hasen" olduğunu söylemiş ve Abdullah b. Zeyd'in rivayetinin daha
sahih olacağını belirtmiştir); İbn Ebî Şeyhe, Musannef, 1/23, H.no: 145;
Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XXIV/266, 270-271, H.no: 673, 686-687;
el-Mu'cemü'l-evsat, 1/288, H.no: 939; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/64;
Abdestle ilgili
Rubeyyi'in diğer rivayetleri için bk. 230/538, 243/551, 249/557 ve 272/580.hadisler.
Bu rivayetlerden 230/538: (Müsned, VI/358, H.no: 26894; İkinci rivayet: VI/358,
H.no: 26895; Benzer rivayetler için bk. VI/359, H.no: 26897-26898, 26901,
26903; VI/360, H.no: 26907; Tayâlisî, s.226, H.no: 1624; İbn Ebî Şeybe,
Musannef, 1/28, H.no: 211; Ebû Dâvûd, Taharet, 51, H.no: 126, 128-131; Tirmizî,
Taharet, 25-26, H.no: 33 (hasen) - 34 (hasen-sahih); Humeydî, 1/163-164, H.no:
342; İbn Mâce, Taharet, 39, 46, H.no: 390, 418; Dârimi, Vudû', 24, H.no: 696;
Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XXIV/270, H.no: 684-686; el-Mu'cemü'l-evsat,
VI/169, H.no: 6100; Ayrıca 249/557, 243/551, ve 272/580.hadislere bk.
[248] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/323-324.
[249] İmam Şafiî, Ümm, 1/23; Merğınânî, Hidâye, 1/14; İb Rüşd,
Bidâyetü'l-müctehid, 1/9; İbn Kudâme, Muğtıî, 1/114.
[250] İbn Rüşd, age., 1/7; İbn Kudâme, age., 1/98; Meydânı,
LUbâb, 1/31.
İmam Ahmed b. Hanbel,
El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/324.
[251] Sened;
Sahih: Müsned, VI/358,
H.no: 26895; Hadisin baş tarafı 230/538. hadisin ikinci rivayetinde zikredildi.
İkinci rivayet: VI/359, H.no: 26903. Benzer rivayet için bk. VI/360, H.no:
26907; Abdestle ilgili Rubeyyi'in diğer rivayetleri için bk. 230/538, 243/551,
249/557, 271/579 ve 272/58O.hadisler. Bu rivayetlerden: 230/538 {Müsned,
VI/358, H.no: 26894; İkinci rivayet: VI/358, H.no: 26895; benzer rivayetler
için bk. VI/359, H.no: 26897-26898, 26901, 26903; VI/360, H.no: 26907; Ebû
Dâvûd, Taharet, 51, H.no: 128; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/60; Ayrıca
243/551, 249/557, 271/579.hadislerebk.
Seneddekİ râvilerden
biri olan Abdullah b. Muhammed b. Akıl b. Ebî Tâlib (v. 142/759) hakkında bir
takım eleştiride bulunulmuştur. Tirmizî bu zât hakkında şunları söyler:
"Abdullah b. Muhammed sadûk biridir. Hafızasından dolayı bâzı âlimler
tenkit ettiler. Hocam Buhârî şöyle diyordu: "Ahmed b. Hanbel, İshâk b.
İbrahim ve Humeydî Abdullah b. Muhammed b. Akîl'in hadisi ile delil getirdiler.
O mukâribiTl-hadis (mukârabü'l-hadis) biri di." Bk. Tirmizî, Taharet, 3, H.no:
3 (Ahmed Muhammed Şâkir bu hadîsin tahricinde: "İbn Abdilber'in de dediği
gibi bu zât kendisini eleştirenlerden daha sika biridir" der); Tirmizî 17,
Ebû Dâvûd 10, İbn Mâce 28, Ahmed b. Hanbel 125 ve Dârimî 5 hadisini
nakletmiştir. Tirmizî hadisleri hakkında hasen-sahih hükmünü verir. Bk.
Tirmizî, Taharet, 26, H.no: 34.
[252] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/324-325.
[253] sened:
Sahih: Müsned, V/277,
H.no; 22283; Ebû Dâvûd, Taharet, 58, H.no: 146 (Hocası Ahmed b. Hanbel'den
naklettiği hadislerden biridir); Rûyânî, Müsned, 1/420, H.no: 642; Taberânî,
Müsnedü'ş-Şâmiyyîn, 1/274, H.no: 477; Hâkim, 1/275, H.no: 602 (Hâkim, hadisin
Müslim'in şartma/râvisine göre sahih olduğunu söyler. Zehebî de bunu onaylar);
Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/62; Bennâ, Ebû Dâvûd ve Münzirî'nin sükût etmesi
sebebiyle hadisin delil getirilmeye uygun olduğunu ifade eder. Bk.Bülûğu
'l-emânî, 11/38.
[254] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/326.
[255] Sened:
Hasen: Müsned, V/281,
H.no: 22318; Taberânî, 'el-Mu'cemü'l-kebîr, 11/91, H.no: 1409; Utbe Ebû Ümeyye
ed-Dımeşkî'yi aşırı hatası sebebiyle zayıf saydılar. Heysemî, adı geçen bu zatı
İbn Hıbbân'ın Sikât'mda zikrettiğini, bu zâtın maktu rivayetlerde bulunduğunu
belirtir. Bk. Mecma', 1/255. Fakat hadisin mütâbî ve şahidi vardır.
a-Bilâl'den
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. Abdürrezzâk, 1/188, H.no: 735-737; İbn Ebî
Şeybe, Musannef, 1/28, H.no: 219; Tirmizî, Taharet, 75, H.no: 101; Şâşî,
Müsned, 11/359, 362, H.no: 962, 966; Nesâî, Taharet, 86, H.no: 104-106;
es-Sünenü'l-kübrâ, 1/91, H.no: 125; İbn Mâce, Taharet, 89, H.no: 561; Taberânî,
el-Mu'cemü'l-kebîr, 1/359, H.no: 1100;
b-Muğîre b. Şu'be'den
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müslim, Taharet, 75-84;
Tirmizî, Taharet, 75,
H.no: 100 (Tirmizî hadisin "hasen-sahih" olduğunu belirttikten sonra,
bu konuda hadis nakleden sahâbilerin Amr b. Ümeyye, Selman, Sevban ve Ebû Ümâme
olduklarım söyler); Nesâî, Taharet, 87-88, H.no: 107-109;
c-Selman'dan
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. İbn Mâce, Taharet, 89, H.no: 563;
d-Enes b. Mâlik'ten
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. İbn Mâce, Taharet, 89, H.no: 564.
[256] Bu örtü, sangın örtüsü olsa gerek, Bk. 277/585.
[257] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/326-327.
[258] Sened:
Sahih: Müsned, V/288,
H.no: 22380. Diğer rivayet: V/288, H.no: 22381; Benzer rivayet için bk. IV/179,
H.no: 17548; IV/139, H.no: 17179; Benzer rivayetler için bk. IV/139, H.no:
17180; IV/139, H.no: 17181; IV/139, H.no: 17178; IV/179, H.no: 17547; IV/179,
H.no: 17551; V/287, H.no: 22377; V/288, H.no: 22385; V/288, H.no: 22382;
Buhâıi, Vudû', 48; İbn Mâce, Taharet, 89, H.no: 562; Dârimi, Vudû', 38, H.no:
716;
Ayrıca 326/634.hadise
bk.
[259] Bu örtü, sarığın örtüsü olsa gerek. Bk. 277/585.
[260] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/327.
[261] Sened:
Hasen: Müsned, V/439,
H.no: 23607; Benzer rivayet için bk. V/440, H.no: 23614; İbn Mâce, Taharet, 89,
H.no: 563;
Ebû Şurayh'ı İbn Hıbbân
ve Zehebî sika, tbn Hacer makbul, diğerleri ise mechûl saydılar. İbn Hıbbân
Sikât'mda zikreder. Bk. Sikât, VU/660; Tabîb, Trc. no: 8159; Kâşif, Trc. no:
6675;
Zeyd b. Sûhân
el-Abdî'nin azadlısı Ebû Müslim el-Abdî'yi İbn Hacer makbul, diğerleri İse
mechûf saydılar. İbn Hıbbân Sikât'mda zikreder. Zehebî de sika sayıldığını
söyler. Bk. Sikât, V/584; Takrîb, Trc. no: 8368; Kâşif, Trc. no: 6836; Bu iki
râvinin Ahmed b. Hanbel'in Müsned'inde ve İbn Mace'nin Sünen'indeki bu
rivayetinden başka herhangi bir rivayetine rastlayamadık.
Muhammed b. Zeyd b. Ali
el-Kindî'yİ ise İbn Hacer makbul, Zehebî saduk, diğerleri ise mechûl saydılar.
îbn Hıbbân Sikat'ında zikreder. Bk. Sikât, WW424;Takrib, Trc. no: 5893; Kâşif,
Trc. no: 4858; Bu râvinin, Tirmizî bir, İbn Mâce ve Dârimî üç, Ahmed b. Hanbel
ise dokuz rivayetini nakleder.
[262] Bu örtü, sarığın örtüsü olsa gerek, Bk. 277/585.
[263] İbn Sa'd, Tabakât, 1/482.
[264] Ebu'1-Fedâ, Uyûnü'l-eser, IV/710.
[265] İbnü'l-Cevzî, age., 585.
[266] Buhârî, Vudû', 30; Müslim, Hac, 25; ibn Sa'd, age.,
1/478.
[267] îbn Sa'd, age., 1/478; İbn Ebî Şeybe, XII/231.
[268] Baharı, Libâs, 37; İbn Sa'd, age., 1/478.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 2/327-328.
[269] Sened:
Sahih: Müshed, VI/12,
H.no: 23776; İkinci rivayet: VI/15, H.no: 23802; (323/631.hadiste tekrar
edilecektir); Üçüncü rivayet: VI/12, H.no: 23777; Benzer rivayet için bk.
VI/12, H.no: 23779; VI/13, H.no: 23781; VT/13, H.no: 23783; VI/13-14, H.no:
23788; VI/14, H.no: 23789; VI/14, H.no: 23793; VI/14, H.no: 23796; VI/15, H.no:
23800-23803; Aynca (ikinci rivayet için) bk. 323/63l.hadis. Üçüncü rivayetin
tekrarı için debk.327/635.hadis.
Müslim, Taharet, 84; Tirmizî, Taharet, 75, H.no: 101; Nesâî, Taharet,
86, H.no: 104-106; İbn Mâce, Taharet, 89, H.no: 561; Beyhakî,
es-Sünenü'l-kübrâ, 1/61
[270] Metinde bulunan muhtelif rivayetlerin tercemesi:
Râvilerden Abdurrezzak dedi ki: " (Rasûlullah) su kabı istedi..."
§Ondan ikinci yolla gelen rivayet: "Rasûlullah'm mestlerine ve
sangına mesh ettiğini gördüm." §Yine ondan üçüncü yolla gelen rivayet:
"Rasûlullah şöyle dedi: 'Mestlere ve sarığa mesh edebilirsiniz.'"
[271] Ebû Dâvûd, Libâs, 21; İbn Sa'd, age., 1/425.
[272] Nesâî, Zînet, 108.
[273] Ebû Dâvûd, Libâs, 15; İbn Sa'd, age., 1/452.
[274] İbn Sa 'd, age., 1/475.
[275] Ahmed b. Hanbel, Müsned, VI/148; Ebû Dâvûd, Libâs, 21.
[276] İbn Esîr, Bidâye, 11/345.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 2/328-329.
[277] Sened:
Sahih: Müsned, IV/255,
H.no: 18151; (Tebük'te olduğunu ifade eden rivayet: IV/248, H.no: 18090;
IV/247, H.no: 18078; IV/249, H.no: 18092; IV/251, H.no: 18109-18112; IV/248,
H.no: 18088-18089;) Diğer Benzer rivayet
rivayetler: IV/427-428, H.no: 18082; IV7255, H.no: 18151-18152, 18158; IV/254,
H.no: 18146; IV/247, H.no: 18075; IV/245, H.no: 18059; IV/254, H.no: 18142;
IV/250, H.no: 18106; IV/249-250, H.no: 18099; IV/247, H.no: 18077; IV/244,
H.no: 18052; Buharı, Vudû', 35, 48, 49; Salât, 7, 25; Müslim, Taharet, 75-81;
Tirmizî, Taharet, 72-75, H.no: 97-100; îbn Huzeyme, Ü/135, H.no: 140; Konu
bütünlüğü açısından 54/362.hadise bk. Ayrıca 332-333/640-641 hadislere bk. Bu
hadisin tamamı 233/541.hadiste zikredildi.
[278] Bk. 233/541.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 2/329-330.
[279] îbn Rüşd, Bidâyetü'l-müctehid, I/9-I0; Mevsılî,
ihtiyar, 1/25; İbn Kudâme, Muğnî, i/307-313.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 2/330.
[280] Şîrâzî, Mühezzeb, 1/18; İbn Rüşd,
Bidayetti'l-müctehid, 1/10-11; İbn Kudâme, Muğnî, 1/120-124.
İmam Ahmed b. Hanbel,
El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/331.
[281] Sened:
Sahih: Müsned, IV/39-40, H.no: 16397; Diğer rivayet için bk. IV/42,
H.no: 16410; Benzer rivayet için bk. IV/38, H.no: 16383; IV/39, H.no: 16393,
16395; IV/40, H.no: 16404, 16406, 16408; IV/42, H.no: 16425; Buhân, Vudû', 23;
Müslim, Taharet, 18-19; Ebû Dâvûd, Taharet, 51, H.no: 118-119; Tirmizî,
Taharet, 22, H.no: 28 (hasen-garib); Nesâî, Taharet, 75, H.no: 92 (Hz.AH'den);
İbn Mâce, Taharet, 43, H.no: 405, 403 (İbn Abbas'tan), 404 (Hz.Ali'den), Taharet,
51, H.no: 434; Ebû Nuaym, Müstahrec, 1/299, H.no: 556; Bu hadisin tamamı
231/539.hadİste zikredildi. Ayrıca 260/568, 264/572, 265/573 ve
270/578.hadislere bk.
[282] Bk.231/539.hadis.
[283] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/331.
[284] Sened:
Sahih: Müsned, İV/94, H.no: 16798; Ebû Dâvûd, Taharet, 51, H.no: 125
(Ebû Dâvûd ve Münzirî sükût etti); Velid b. Müslim sika müdellİs biridir. Fakat
burada tahdis siğası ile nakilde bulunmuştur. Bennâ, hadisin Ebû Dâvûd ve
Tahâvî tarafından da nakledildiğini ve senedinin ceyyid olduğunu ifade eder.
Bk.Bülûğu'l-emânî, 11/41.
[285] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/332.
[286] Sened:
Sahih: Müsned, VI/112, H.no: 24694; İkinci rivayet: VI/40, H.no: 24005;
Benzer rivayet için bk. VI/99, H.no: 24559; VI/S4, H.no: 24424; VI/81, H.no:
24397; VI/191-192, H.no: 25465; VI/258, H.no: 26092; Mâlik, Taharet, 5; Müslim,
Taharet, 25; İbn Mâce, Taharet, 55, H.no: 451-452.
[287] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/332-333.
[288] Sened:
Sahih: Müsned, in/316,
H.no: 14329; İkinci rivayet: III/393, H.no: 15164; ffl/369, H.no: 14906; Benzer
rivayet İçin bk.
Müsned, m/390, H.no:
15133; ftn Mâce, Taharet, 55, H.no: 454; Tahâvî, Şerhu meâni'l-âsâr, 1/38;
Bennâ râvilerinin sika olduğunu ifade eder. Bk.Bülûğu'l-emânî, 11/42. Ahmed b.
Hanbel'İn Müsned'indeki şu rivayeti de burada zikredilebilir:
Müsned, m/358, H.no:
14796;
Parmaklarından su
çıkarıp herkese abdest aldırması mucizesi Enes'teıı (Radıyallahü anh) de
nakledildi:
Bk. Mhot^, İÜ/216,
H.no: 13199.
[289] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/333-334.
[290] Sened:
Sahih: Müsned, 11/193,
H.no: 6809; ü/164, H.no: 6528; 11/205, H.no: 6911; ü/201, H.no: 6883; 11/226,
H.no: 7103; 11/211, H.no: 6976; Buhâri, İlim, 3, 30; Vudû', 27; Müslim, Taharet,
26-27; Nesâî, Taharet, 89, H.no: 111; EbÛ Dâvûd, Taharet, 46, H.no: 97; İbn
Mâce, Taharet, 55, H.no; 450; DârimU Vudû', 35, H.no: 712.
[291] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/334-335.
[292] Sened:
Sahih: Müsned, ü/228,
H.no: 7122; Benzer rivayet için bk. Ü/498, H.no: 10407; 11/482, H.no: 10199;
11/471, H.no: 10048; n/467, H.no: 9981; 11/430, H.no: 9518; n/407, H.no: 9254;
11/406, H.no: 9237 (şu lafızla rivayet edildi: H/409, H.no: 9275; ü/389, H.no;
9023; 11/284, H.no: 7803: ü/282, H.no: 7778; M«2Hfc Taharet, 20; Müslim,
Taharet, 28-30; Tirmizî, Taharet, 31, H.no: 41 (Tirmizî hadisin
"hasen-sahih" olduğunu ve Abdullah b. Amr, Âişe, Câbir, Abdullah
b.el-Hâris b. Cez' ez-Zübeydî, Muaykîb, Hâlİd b. el-Velîd, Şurahbîl b. Hasene,
Amr b. el-Âs ve Yezîd b. Ebî Süfyân'dan da rivayet edildiğini söyler); Nesâî,
Taharet, 89, H.no: 110; İbn Mâce, Taharet, 55, H.no; 453; Dârimi, Vudû', 35,
H.no: 713; İbn Huzeyme, 1/84, H.no: 162.
Bu konuda Hz.Ali'den
nakledilen rivayet "Dilin âfetleri" konusunda 124/8983. hadiste
zikredilecektir ki bu hadis de Abdullah'ın ziyadelerinden biridir.
Bk. Müsned, 1/78, H.no: 583 (zayıf); Heysemî, Kasım b. Abdurrahman'ın
zayıf olduğunu söyler. Bk. Mecma', 1/236; V/l 16; Âmir Hasen, Zevâiclü
Abdilîah, H.no: 11.
[293] Metinde geçen son söz ile ilgili muhtelif rivayetlerin
tercemesi;
§Haccac; "Vay o
topuğun ateşten çekeceği (ızdıraba)" şeklinde müfret (tekil) olarak rivayet
etti.
§Vekî; rivayetteki topuklar kelimesini ifade eden lafzın yerine şeklinde
olduğunu rivayet etti, İki kelime de aynı manadadır.
[294] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/335-336.
[295] Sened:
Sahih: Müsned, IV/191,
H.no: 17641; Benzer rivayet için bk. IV/191, H.no: 17637; Hadisin senedinde İbn
Lehîa bulunmaktadır. Bu râvî İle ilgili geniş bilgi İçin bk.22/64.hadis. Mevkuf
rivayette ise İbn Lehîa bulunmamaktadır: IV/190-191, H.no: 17636 (â_.üüı^')
ziyâdesi ile rivayet edilen bu nakil hakkında Ahmed b. Hanbel'in oğlu Abdullah
şöyle der: "(Babamın hocası) Hânın bu rivayeti Allah Rasûlii'ne
ulaştırmadı (Buna göre hadis merfû değil, mevkuftur).. Ben de bu hadisi (hocam)
Harun'dan işittim"; İbn Huzeyme, 1/84, H.no: 163; Ahmed eş-Şeybânî, Âhâd,
IV/431, H.no: 2484; Tahâvî, Şerhu meâni'l-âsâr, 1/38; Dârekutnî, 1/95; Hâkim,
1/267, H.no: 580 (Hâkim sahih olduğunu söylemiş, Zehebî onaylamıştır); Makdisî,
Muhtara, K/214, H.no: 203; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, V70;
Heysemî hadisi
Taberânî'ye merfû', Ahmed b. Hanbel'e ise hem mevkuf hem de merfû' olarak
nisbet eder ve ricalinin İse sika olduğunu belirtir. Hk.Mecma', 1/240. Fakat
Ahmed b. Hanbel'in senedlerinden biri merfûdur. Ahmed Muhammed Şâkir
Tirmizî'nin Sü-nen'ine yaptığı tahkikte İbn Abdi'1-Hakem'in "Fütûhu
Mısr" isimli eserinde (s.299) rivayet ettiğini belirterek nakledilenlerin
hepsinin senedinin sahih olduğunu ifâde eder. Bk.Tİrmizî, Taharet, 31, H.no:
41.
[296] (Bir rivayette; Kıyamet gününde) ateşten çekeceği
ızdıraba,) şeklinde geçmektedir.
[297] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/336-337.
[298] Sened:
Hasen: Müsned, IV/79,
H.no: 16667; Benzer rivayet için bk. in/481, H.no: 15892; IV/79, H.no:
16668-16669; Ahmed eş-Şeybânî, Âhâd, III/177, H.no: 1507; Heysemî, hadisin
Ahmed, Bezzâr ve Taberânî tarafından rivayet edildiğini Ahmed b. Hanbel'in
senedindeki râvilerin sika olduklarını belirtir. Bk, Mecma', 1/236; Heysemî'nin
"Ahmed b. Hanbel'in senedindeki râvİler" sözünden kastı, oğlu Abdullah'ın
yaptığı ilâvenin râvileri demektir.
Saîd b. Huseym'ı Yahya
b. Main sika sayar. &k.Kâşif, Trc. no: 1877; İbn Hacer ise "saduktur,
Şiilikle suçlanmıştır hataları vardır" der. hk.Takrîb, Trc. no: 2295;
Tirmizî bir, Ahmed b. Hanbel yedi rivayetini nakleder. Tirmizî bir hadisi için
"hasen-sahih" hükmü vermiştir. Bk.Sünen, Deavât, H.no: 3443.
Amir Hasan Sabrİ
zevâidden olan bu hadisi Zevâidü
Abdilîah İsimli eserinde
zikretmez.
Ek: Muaykıb b. Ebû
Fatma ed-Devsî el-Mekkî'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk.
Hasen: Müsned, V/425,
H.no: 23502; İÜ/426, H.no: 15449 (Eyyûb b. Utbe (v.160/777) sebebiyle zayıftır.
Fakat hadis şâhidleri ile hasene yükselir);
Heysemî, Taberânî
tarafından da nakledilen hadisin senedinde ekseriyetin zayıf kabul ettiği Eyyûb
b. Utbe'nin bulunduğunu belirtir. Bk. Mecma', 1/240. Heysemî bu
râvininîbnü'l-Medînî, Buhârî, Müslim ve bir topluluk tarafından zayıf
sayıldığını, Ahmed b. Hanbel, Amr b. Ali ve Yahya b. Maîn'in'in bir rivayete
göre sika, diğer rivayetlere göre zayıf saydıklarını, Nesâî'nin zayıftır
dediğini belirtir. Bk. Mecma', 1/305, II/9, 46, 92, 264; IV/100. Tirmizî, Eyyûb
b. Utbe hakkında badis âlimlerinin bir kısmının tenkidde bulunduğunu söyler,
Bk. Tirmizî, Taharet, 62, H.no: 85; Eyyûb b. Utbe'nin İbn Mâce'nin Sünen'inde
bir, Ahmed b. Hanbel'İn Müsned'inde ise on yedi rivayeti bulunmaktadır. Zehebî
bu zât hakkında şunları söyler: "Buhârî "leyyin" olduğunu
belirtti. Ebû Hatim de: ''Yahya b. Ebî Kesîr'den yazdıkları sahihtir. Fakat
hafızasından hadis naklettiğinde hata yapar" dedi." Bk.Kâşif, Trc.
no: 521; İbn Hacer "zayıftır" der. Bk.Takrîb, Trc. no: 619.
[299] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/337-338.
[300] Sened:
Sahih: Müsned, IV/229,
H.no: 17933; Benzer rivayet için bk. IV/229, H.no: 17939; Ebû Dâvûd, Taharet,
59, H.no: 148; Tirmizî, Taharet, 30, H.no: 40 (Tirmizî hadisin
"hasen-garib" olduğunu ve sadece İbn Lehîa tariki ile rivayet
edildiğini belirtmiş, Ahmed Muhammed Şâkir ise Sünen'in tahkik ve tahricinde
bunun böyle olmadığını, İbn Hacer'den (Bk.Telhîs, s.34) naklen Leys b. Sa'd ve
Amr b. el-Hâris'in mürâbî-olduğunu söylemiştir. Ayrıca Beyhakî, Ebû Bişr
ed-Dûlâbî'nin de rivayet ettiğini ve Dârekutnf nin Garâibii Mâlİk'inde de
naklolunduğunu zikrederek, İbnü'l-Kattân'm sahih saydığını, buna İlâveten İbn
Abdİlhakem'in (Bk.Fütûhu Mısr, s.261) İbn Lehîa kanalıyla naklettiğini ifade
etmiştir); (Şevkânî ve Bennâ da aynı bilgileri verir. Bk. Neylü'l-evtâr,
1/169; Bülûğu'l-emânî, 11/44.) İbn Mâce, Taharet, 54, H.no: 446; Hadisin senedindeki
İbn Lehîa ile ilgili geniş bilgi için bk.22/64.hadîs.
Lakît b. Sabira'dan
(Radıyaliahii anh) şahidi İçin bk. (247/555.hadis) Müsned, IV/33, H.no: 16335,
16336; Ebû Dâvûd, Taharet, 56, H.no: 142; Savm, 28, H.no: 3366; Tirmizî,
Taharet, 30, H.no: 38 (Tirmizî hadisin "hasen-sahih" olduğunu, ayrıca
İbn Abbas, Müstevrid b. Şeddâd el-Fihrî ve Ebû Eyyûb el-Ensârî'den
(Radıyaliahii anhüm) de nakledildiğini söyler); Nesâî, Taharet, 71, 92, H,no:
87, 114; İbn Mâce, Taharet, 44, 54, H.no: 407, 448; Dârimi, Vudû', 34, H.no:
711; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/51, 76.
İbn Abbas'tan
(Radtyatlahii anhümâ) şahidi için bir sonraki hadise bk. (288/596. hadis)
[301] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/338.
[302] Sened:
Hasen: Müsned, 1/287,
H.no; 2604; Tirmizî, Taharet, 30, H.no: 39 (hasen-garib); İbn Mâce, Taharet,
54, H.no: 447; Ahmed Muhammed Şâkir, Tev'eme'nin azadlığı Salih'i zayıf sayanların
varlığını, bunun sebebi olarak da ömrünün son döneminde ihtilâf
ettiğinin/bunadığının gösterildiğini belirtmiş, fakat Mûsâ b. Ukbe'nin hocası
Salih'ten ihtilâtından önce hadis aldığını ve bu sebeple tbn Hacer'in de
(Bk.Telhîs, s.34) naklettiği gibi Buhârî'nin hadisi hasen saydığını
söylemiştir. Mûsâ b.TJkbe Salih'ten ihtilâtından önce hadis almıştır. Ek.Sünen,
Taharet, 30, H.no: 39; Şevkânî de aynı bilgileri verir. Bk. Neylü'l-evtâr,
1/169; Bennâ, age., n/44.
[303] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/338-339.
[304] sened:
Sahih: Müsned, UI/146,
H.no: 12426; Ebû Dâvûd, Taharet, 66, H.no: 173; İbn Mâce, Taharet, 139, H.no:
665; İbn Huzeyme, 1/84, H.no: 164;
Hz.Ömer'den
(Radıyallahü anh) şahidi için bir sonraki hadise (290/598) bk. Müsned, 1/21,
H.no: 134; Müslim, Taharet, 31; Ebû Dâvûd, Taharet, 66, H.no: 173; İbn Mâce,
Taharet, 139, H.no: 666.
[305] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/339-340.
[306] Sened:
Sahih: Müsned, 1/21,
H.no: 134; Diğer rivayet: 1/23, H.no: 153 (Jü nU) ziyadesiyle; Hadisin
senedinde İbn Lehîa bulunmaktadır.
Bu râvî ile ilgili geniş bilgi için bk.22/64.hadis. Müslim, Taharet, 31 Ebû
Dâvûd, Taharet, 66, H.no: 173; (Müslim ve Ebû Davud'un bu rivayetinde
Ebu'z-Zübeyr'den nakleden Ma'kıl b. Ubeydullah el-Cezerî'dir ki bu zât İbn
Lehîa'nın mütâbii olmuş olur); İbn Mâce, Taharet, 139, H.no: 666; Dârekutnî,
1/109; Beyhakî, es-Sünenü 'l-kübrâ, 1/84; Enes'ten (Radıyallahü anh) şahidi
İçin bir önceki 289/597. hadise bk.
[307] (Bir rivayette;
Öğle namazı kılmak için )
[308] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/340.
[309] Edebiyatta iki türlü tertip vardır; Düzenli ve
düzensiz:
a-Leff ü neşr-i
mürettep: İlk söylenenle İkinci grupta söylenenlerin sıralı olmasıdır. b-Leff ü
neşr-i müşevveş: Bu sıraya uymayan tertiptir. (Doğan, Mehmet, Büyük Türkçe Sözlük,
637).
[310] İmam Şafiî, Ümm, 1/25-26; Sehnûn, Müdevvene, 1/14-15;
Kâsânî, BedâV, 1/21-22; İbn Rüşd, Bidâyetü'l-müctehid, 1/12; İbn Kudâme, Muğnî,
1/125, 128.
İmam Ahmed b. Hanbel,
El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/340-341.
[311] Sened:
Sahih: Müsned, İn/424,
H.no: 15434; Ebû Dâvûd, Taharet, 66, H.no: 175; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ,
1/83; es-Sünenü's-suğrâ, s.97, H.no: 120; Müdellis Bakıyye b. el-Velîd tahdîs
sığası ile nakletmiştir. Müslim bu zâtın an'anesini de kabul eder. Bennâ, ibn
Hacer'in Tel-hîs'inden Esrem ile Ahmed b. Hanbel arasında geçen bir konuşmayı
nakleder:
"Esrem: Bu hadisin
isnadı ceyyİd midir?
Ahmed b. Hanbel: Evet,
ceyyiddir.
-Peki tabiînden biri
İşitmediği halde: "Allah Rasûlü'nün ashabından biri bana hadis
nakletti" derse bu hadis sahih olur mu?
-Evet, sahih olur,
dedi. Bk.Bülûğu 'l-emânî, ü/46.
Cünüp bir kimse
guslettiğinde su ulaşmayan yer kalması ile ilgili rivayetler:
a-Hz.Ali'den
(Radıyallahü anh): Bk. İbn Mâce, Taharet, 138, H.no: 664 (İsnadı zayıfnr);
b-İbn Abbas'tan
(Radıyallahü anhümâ): Bk. İbn Mâce, Taharet, 138, H.no: 663 (İsnadı zayıftır).
[312] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/341.
[313] Sened:
Sahih: Müsned,
Ilİ/471-472,H.no: 15818; İkinci rivayet: m/471, H.no: 15816 (Heysemî, bu ikinci
rivayetin senedindeki râvilerin sahih hadis ricali olduklarını belirtir. Bk.
Mecma', 1/241); III/471, H.no: 15817 (Şebib Ebû Ravh buradaki senede göre
ashâbdan birinden naklediyor); Benzer rivayet için bk.V/363, H.no: 22967:
(»f>]ı j u* ^u) İbn Ebî Şeybe, Musannef, 1/14, H.no: 34; Münzirî de Ahmed b.
Hanbel'in râvilerinin kendileri ile delil getirilen kişiler olduğunu, Nesâî'nin
de bu konuda bir naklinin bulunduğunu belirtir. Bk.Terğîb, 1/104-105. Ebû Ravh
Şebîb (Zilkelâ1) el-Kelâî için bk.İbnü'1-Esîr, Üsdü'l-ğâbe, ü/609, Trc. no:
2381.
[314] (Bir rivayette; sabah namazını kıldırdı, oradaRûm
sûresini okudu ve yamhnca...)
[315] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/341-342.
[316] Sened:
Sahih: Müsned, 1/336,
H.no: 3113; Abdürrezzâk, 1/41, H.no: 126; Bennâ hadisin râvilerinin Buhâri ve
Müslim'in ricalinden olduklarını ifade eder. Bk.Bülûğu'l-emânî, 11/47. Ayrıca
294/602.hadisin tahricinebk.
Hz.Ömer'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk.295/603.hadis.
[317] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/343.
[318] Sened:
Sahih: Müsned, 1/233,
H.no: 2072; Benzer rivayet için bk. 1/332, H.no: 3073; 1/219, H.no: 1889; İbn
Abbas'tan abdest alış şekli ile ilgili rivayet: 1/268, H.no: 2416 Abdürrezzâk,
1/42, H.no: 127, 131; Buhârî, Vudû', 22 (Buhârî, muallak olarak da rivayet etmiştir.
Bk. Vudû', 1); Ebû Dâvûd, Taharet, 54, H.no: 138; Tinnizî, Taharet, 32, H.no:
42 (Tirmizî, Hz. Ömer, Câbir, Büreyde, Ebû RâfT ve Îbnü'l-Fâkih'ten de
rivayetin bulunduğunu, İbn Abbas'ın naklinin bu husutaki en sahih rivayet
olduğunu belirtir); Nesâî, Taharet, 64, H.no: 80; Nesâî, es-Sünenü'l-kübrâ,
1/81, H.no: 85; İbn Mâce, Taharet, 45, H.no: 411; Dârimi, Vudû', 29, 39, H.no:
702-703, 717; İbn Ebî Şeybe, Musannef, 1/18, H.no: 74-75; Tahâvî, Şerhu
meâni'l-âsâr, 1/29; İbnü'l-Cârûd, H.no: 69; îbn Huzeyme, 1/77, 88, H.no: 148,
171; îbn Hıbbân, m/357, 374, H.no: 1076, 1095; Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat,
K/163, H.no: 9429; Ebû Ya'lâ, X/156, H.no: 5777; Ebû Nuaym, Müsnedü EbîHanîfe,
s.123; Hâkim, 1/247, 251, H.no: 521 (Hâkim, Müslim'in şartına/râvisine uygun
olarak sahih olduğunu söyler. Zehebî de aynı görüştedir), 534 (şâhid olarak
nakleder); Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/50, 67, 73, 80, 162, 286;
a-İbn Ömer'den
(Radıyallahü anhümâ) şahidi için bk. Tahâvî, Şerhu meâni'l-âsâr, 1/29; Ebû
Ya'lâ, K/448, H.no: 5598; Hâkim, 1/251, H.no: 533 (Hâkim, Müslim'in
şartma/râvisine uygun olarak sahih olduğunu söyler. Zehebî de aynı görüştedir);
Beyhakî, es-Sünenü 'l-kübrâ, 1/80;
b-Abdullah b. Amr'dan
(Radıyallahü anhümâ) şahidi için bk. Bezzâr, VI/368, H.no: 2385; Taberânî,
el-Mu'cemü'l-evsat, VII/228, H.no: 7346; Heysemî, senedinde Mendel b. Ali'nin
bulunduğunu, bu râviyi Ahmed b. Hanbel, İbnü'l-Medînî ve bir rivayette Yahya b.
Maîn'İn zayıf saydığım, bir rivayette ise sika saydığını belirtir. Bk.Mecma',
1/232;
c-Büreyde'den
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. Rûyânî, Müsned, 1/65, H.no: 9; Beyhakî,
es-Sünenü'l-kübrâ, 1/271;
d-Câbir'den
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. İbn Mâce, Taharet, 45, H.no: 410; İbn Ebî
Şeybe, Musannef, 1/17, H.no: 66;
e-Enes'teıı
(Radıyallahii anh) şahidi için bk. Nesâî, es-Sünenii'l-lcübrâ, 1/81, H.no: 84;
f-Kaysî'den
(Radıyallahii anh) şahidi için 297/6O5.hadİse bk. Müsned, V/368, H.no: 23012;
Nesâî, Taharet, 91, H.no: 113; es-Sünenü'l-kübrâ, 1/89, H.no: 115;
g-Übey b. Ka'b'dan
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. İbn Mâce, Taharet, 47, H.no: 420 (Bûsırî,
senedindeki Zeyd b. el-Havârî el-Ammî sebebiyle zayıf olduğunu belirtir. Bk.
Misbâhu'z-zücâce, 1/62);
h-Ebû Râfı'den
(Radıyallahii anh) şahidi için bk. Rûyânî, Müsned, 1/478, H.no: 727; Bezzâr,
IX/316, H.no: 3864; Taberânî, el-Mu'cemü'l-evmt, 1/278, H.no: 907;
ı-Hz.Ömer'den
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. (Bir sonraki 295/603.hadis)
[319] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/343-344.
[320] sened:
Hasen: Müsned, 1/23,
H.no: 149; Benzer rivayet için bk. 1/23, H.no: 151 ( (Bu rivayet Rişdîıı b.
Sa'd sebebiyle zayıftır. Fakat diğer rivayetle hasen li gayrihi mertebesine
yükselir); Tirmizî, Taharet, 32, H.no: 42; İbn Mâce, Taharet, 45, H.no: 412
(Tebük Savaşında olduğu belirtilmektedir.). (Bûsırî, senedindeki Rişdîn b.
Sa'd sebebiyle zayıf olduğunu belirtir. Bk.Misbâhu'z-zücâce, 1/60); Tahâvî,
Şerhu meâni'l-âsâr, 1/29; Hadisin senedinde İbn Lehîa bulunmaktadır. Bu râvî
ile ilgili geniş bilgi İçin bk.22/64.hadis. tbn Abbas'tan (Radıyallahü anhümâ)
şahidi için önceki 2293-294/601-602.hadislere bk.
[321] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/344.
[322] Sened:
Hasen: Müsned, 11/28,
H.no: 4818; Benzer rivayet için bk. 1/372, H.no: 3526 (Sened ve metni ile aynı
olan bu rivayet İbn Abbas'ın müsnedİnde yer almıştır); II/8, H.no: 4534;
11/132, H.no: 6158; n/38-39, H.no: 4966 1/219, H.no: 1889; Nesâî, Taharet, 65,
H.no: 81; es-Sünenü'l-kübrâ, 1/81, H.no: 88; İbn Mâce, Taharet, 46, H.no: 414;
Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XII/386, H.no: 13430; İbn Hıbbân, İÜ/372, H.no:
1092; Ebû Ya'lâ, X/156, H.no: 5777; Heysemî, Abdulmuttalib b. Abdullah b.
Hantab el-Mahzûmî hakkında "sikadır, zafiyeti de vardır" der.
Bk.Mecma', VIII/165, 207;
Bennâ Ebû Zür'a ve
Dârekutnî'nin sika saydıklarım, İbn Sa'd'm: "Çok hadis rivayet eden
biridir. Hadisi ile delil getirilmez. Çünkü (sahâbî olmadığı halde)
Hz.Peygamber'den bizzat hadis nakletmiş/irsâl yapmıştır" dediğini
nakleder. Bk.Bülûğu'l-emânî, 11/48.
[323] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/344-345.
[324] sened:
Sahih: Müsned, V/368,
H.no: 23012; Nesâî, Taharet, 91, H.no: 113; es-Sünenü'l-kübrâ, 1/89, H.no: 115;
Bennâ hadisin senedinin ceyyid olduğunu belirtir. Senedinde yer alan Ebû Ca'fer
ei-Medînî'nin Ebû Ca'fer el-Kârî' diye de tanındığını, asıl isminin Yezid b.
el-Ka'kâ' olduğunu, İbn Sa'd'ın bu zat hakkında: "Sikadır, az hadis
rivayet etmiştir. Kırâatta Medineliierin imamıdır"; Zehebî'nİn ise:
"İbn Maîn ve Nesâî "sika", Ebû Hatim "sâlihu'l-hadis"
saydı" dediklerini nakleder. Bk.Bülûğu'1-emânı, n/48.
Senedinde yer alan
Umara b. Osman b. Huneyf e!-Ensârî İse İbn Hacer'e göre makbul sayılmıştır.
Bk.Takrîb, Trc.no: 4854.
[325] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/345.
[326] Sened:
Sahih: Müsned, TV/41,
H.no: 16416; Buhârİ, Vudû', 23, 38, 41-42, 45-46; Müslim, Taharet, 18; Dârimi,
Vudû', 28, H.no: 700-701; İbn Huzeyme, 1/87, H.no: 170; Ebû Hüreyre'den
(Radıyallahii anlı) şahidi için bir sonraki 299/607.hadise bk.
[327] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/345-346.
[328] Sened:
Sahih: Müsned n/364,
H.no: 8747; ££« Öâvûrf, Taharet, 53, H.no: 136; Tirmizl Taharet, 33, H.no: 43
(Tirmizî, hadisin "hasen-garib" olduğunu ve Câbir'den de
nakledildiğini söyler); İbn Ebî Şeybe, Musannef, 1/18, H.no: 81; Hâkim, 1/251,
H.no: 533 (Hâkim: "Müslim'in şartı-na/râvisine göre sahihtir" demiş,
Zehebî de bu görüşü onaylamıştır); Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/79;
Abdullah b. Zeyd el-Ensârî'den (Radıyallahü anh) şahidi için bir önceki
298/606.hadise bk.
[329] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/346.
[330] Sened:
Sahih: Müsned, 1/57,
H.no: 403; Şâfıî, Müsned, s.16; Abdürrezzâk, 1/41, H.no: 125; Buhârî, Vudû',
24; Müslim, Taharet, 9; îbn Mâce, Taharet, 46, H.no: 413; İbn Ebî Şeybe,
Musannef, 1/17, H.no: 62-63; İbnü'l-Cârûd, H.no: 72; İbn Huzeyme, 1/4, H.no: 3;
Ebû Avâne, 1/203, H.no: 657; Bezzâr, II/7, 11, H.no: 343, 349; Taberânî,
el-Mu'cemü'l-evsat, IV/148, H.no: 3836; VII/38, H.no: 6783; Müsnedü'ş-Şâmiyyîn,
1/107, H.no: 161; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/62, 78; Makdisî, Muhtara,
VMI-A12, H.no: 345, 347; 11/119, H.no: 492; Heysemî, senedindeki râvilerin
sahih hadis ricali olduklarım ve Sahİh'te de geçtiğini söyler. Bk. Mecma',
1/228-229; 11/277-278;
Abdest azalarının üçer
kez yıkandığım bildiren hadisler:
a-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü
anh) şahidi için bk. Tirmizî, Taharet, 33, H.no: 43; İbn Mâce, Taharet, 46,
H.no: 415;
b-Muğîre b. Şu'be'den
(Radıyallahü anh) şahidi İçin bk. Hâkim, UI/510, H.no: 5899 (Hâkim: "Garib
ve isnadı sahihtir" der. Zehebî ise isnadının zayıflığı sebebiyle
Telhîs'ten hazfetmiştir);
c-Rubeyyi' bt. Muavviz
b. Afrâ'dan (Radıyallahü anhâ) şahidi İçin bk. Müsned, V/359; İbn Mâce,
Taharet, 46, H.no: 418; Dârimi, Vudû', 24, H.no: 696; Taberânî,
el-Mu'cemü'l-evsat, VII/215, H.no: 7309;
d-Abdullah b. Ebî
Evfâ'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. İbn Mâce, Taharet, 46, H.no: 416
(Bûsırî: "Fâid b. Abdurrahman sebebiyle çok zayıftır" der. Buhârî bu
zat hakkında"münkeru'l-hadis", Hâkim de: "Abdullah b. Ebî
Evfâ'dan mevzu hadisler nakleder" der. Bk.Misbâhu'z-zücâce, 1/61);
e-Ebû Mâlik
el-Eş'arî'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. İbn Mâce, Taharet, 46, H.no:
417 (Bûsırî, "Senedindeki Leys sebebiyle zayıftır" der. BkMisbâhu
'z-zücâce, 1/61);
f-İbn Ömer'den
(Radıyallahü anhümâ) şahidi için bk. İbn Mâce, Taharet, 46, H.no: 414;
g-Aişe'den (Radıyallahü
anhâ) şahidi için bk. İbn Mâce,
Taharet, 46, H.no: 413; Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, m/120, H.no: 2669;
h-Ebû Ümâme'den
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. İbn Ebî Şeybe, Musannef, 1/17, H.no: 61;
VII/318, H.no: 36464;
ı-İbn Abbas'tan
(Radıyallahü anhümâ) şahidi için bk, Müsned, 1/369, H.no: 3490;
i-Muâvİye'den
(Radıyallahü anhümâ) şahidi için bk. Müsned, IV/94;
j-Mikdâm b.
Ma'dîkerib'den (Radıyallahii anh) şahidi için bk. Müsned, IV/132;
k-Enes'ten
(Radıyallahüanh) şahidi için bk. Taberânî, Müsnedü'ş-Şâmiyyîn, 1/28, H.no: 9;
1-Ebû Râfî'den
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, 1/317, H.no:
937.
[331] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/346-347.
[332] Sened:
Hasen: Müsned, V/257,
H.no: 22118; Benzer rivayet için bk. V/258, H.no: 22125; İbn Ebî Şeybe,
Musannef, 1/17, H.no: 61; VII/318, H.no: 36464; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr,
VIII/121, 254, H.no: 7555, 7990 Ayrıca 253/561.hadisebk.
Abdullah b. Zeyd'den
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. IV/40, H.no: 16404
[333] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/347.
[334] Sened:
Hasen: Müsned, 11/98,
H.no: 5735; İbn Mâce, Taharet, 46, H.no: 419:
(Bûsirî, Zevâid'iiıde:
"İsnâdındaki Zeyd el-Ammî zayıftır. Abdurrahîm metruk hattâ kezzâbdır.
Muâviye b. Kurra ise İbn Ömer'e mülâki olmamıştır. İnb Ebî Hâtİm Ilel'inde bu
kannati belirtmiştir. Hâkim de bu görüşü Müstedrek'te açığa kavuşturdu"
der.);
Heysemî, senedinde
zayıf kabul ettiği, bazılarınca da sika sayılan Zeyd el-Ammî'nin bulunduğunu
belirtir. Bk. Mecma', 1/230. Ahmed Muhammed Şâkir, Heysemî'nin büyük bir hataya
düştüğünü, Zeyd'İn sika olduğunu, Ebû İsrail'in ise sahih hadis ricalinden
olmadığını belirtir. Hâkim İse bu hadîsi mürsel olarak gösterir. (Ebû İsrâîl
hakkında bk.2/280.hadisin tahrici) 3u rivayeti de Ebû Hüreyre'nin hadisine
(299/607,hadi s) şâhid olarak getirir. Hâkim, 1/251, H.no: 533 (Zehebî, Zeyd
el-Ammî'nin vâhî olması sebebiyle hadisi zayıf sayar). Beyhald,
es-SUnenü'l-kübrâ, 1/80-81;
Zeyd el-Ammî (Zeyd b.
el-Havârî) Herât kadısıdır. Ebû Dâvûd bu zât İçin "Zeyd b. Mürre'dir"
der. Şu'be ve Süfyân es-Sevrî, bu zâttan hadis almıştır. Buharı herhangi bir
cerhte bulunmamıştır. Bk.et-Tânhu'l-kebîr, III/I/358; Tirmizî hadislerini sahih
saymıştır (Bk. Sünen, Salât, 44, H.no: 212). Ahmed Muhammed Şâkİr, 11/18, H.no:
4683.hadisin tahricinde "sikadır" der. Ahmed Muhammed Şâkir
senedindeki Zeyd el-Ammî İçin "saduktur" der. Bk. Tirmizî, Taharet,
41, H.no: 55'in tahricinde). Bûsirî ise (ibn Mâce, Taharet, 60, H.no: 469)
Zevâid'de Zeyd el-Ammî'nin zayıf, olduğunu bildirir. BkMisbâhu'z-zücâce, 1/68.
Heysemî, senedinde zayıf kabul ettiği, bazılarınca da sika sayılan Zeyd
el-Ammî'nin bulunduğunu belirtir. Bk. Mecma', 1/230. Ahmed Muhammed Şâkir, Heysemî'nin
büyük bir hataya düştüğünü, Zeyd'in sika olduğunu, Ebû İsrail'in ise sahih
hadis ricalinden olmadığını belirtir.
Übey b. Ka'b'dan
şahidi:
İbn Mâce, Taharet, 47,
H.no: 420 (Bu rivayet için: "Zeyd el-Ammî ve ondan rivayet eden Abdullah
b, Arâde zayıftır" der ve Ahmed b. Hanbel'in bu isnadına işaret eder).
Hadis zayıf olmakla
birlikte şahid ve mütâbileri ile hasen li gayrihi seviyesine yükselir. Ayrıca
307/6l5.hadise bk.
[335] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/347-348.
[336] Sened:
Sahih: Müsned, 1/57,
H.no: 404; Mâlik, Taharet, 29; Buhârî, Rikâk, 8; Müslim, Taharet, 9; Taberânî,
el-Mu'cemü'l-evsat, 11/159, H.no: 1571; Heysemî, Taberânî'nin Evsat ve
Sağîr'inde ve Bezzâr'm Müsned'inde Enes'ten nakledilen şu hadis için de
ricalinin sika olduklarını belirtir.
BkMecma', 1/231.
[337] Bir rivayette; bîr yerde otururken abdest için su
istedi ve abdest aldı, geçmektedir.
[338] İkinci ve üçüncü gelen rivayetler Müsned'de geçtiği
halde el-Fethu'r-Rabbânî'de herhalde benzer olduğu için alınmamıştır. Bk.
Bennâ, 11/49 (Bu rivayetler Hz. Osman abdest alırken etrafında bulunan
kişilerin nakilleridir.)
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 2/348-350.
[339] Sened:
Sahih: Müsned, 1/114,
H.no: 919; Benzer rivayet için bk.I/124, H.no: 1016; 1/157, H.no: 1350
(...ı_Wîı_WîUy) 1/142, H.no: 1204; 1/125, H.no: 1025; 1/123, H.no: 1007; 1/115,
H.no: 928;
1/116, H.no: 945; Ebû
Yûsuf, Kitâbü'l-Âsâr, s.2; Abdürrezzâk, 1/38, H.no: 120; Tinnizî, Taharet, 34,
H.no: 44 (Tirmizî bu konuda Hz.Osman, Âişe, Rubeyyi', İbn Ömer, Ebû Ümâme, Ebû
Rafı', Abdullah b. Amr, Muâviye, Ebû Hüreyre, Câbir, Abdullah b. Zeyd ve Übey
b. Ka'b'dan rivayetlerin bulunduğunu ve Hz.AJi'nin rivayetinin bu hususta en
kuvvetli rivayet olduğunu belirtir); Nesâî, Taharet, 103, H.no: 136; İbn Mâce,
Taharet, 46, H.no: 413; İbn Ebî Şeybe, Musannef, 1/16, 22, H.no: 60, 135;
Bezzâr, ü/7, 309, H.no: 148, 734; İÜ/54, H.no: 809; Makdisî, Muhtara, D/77,
118, 119, 285, H.no: 455, 491,492, 665-667; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/63.
[340] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/350-351.
[341] Yani Abdullah b. Amr b. As'tan (Radıyallahü anhümâ).
[342] Sened:
Sahih: Müsned, 11/180,
H.no: 6684; Ebû Dâvûd, Taharet, 52, H.no: 135; Nesâî, Taharet, 105, H.no: 140;
es-Sünenü'l-kübrâ, 1/82, H.no: 89; İbn Mâce, Taharet, 48, H.no: 422; İbn Ebî
Şeybe, Musannef, 1/16, H.no: 58; Tahâvî, Şerhu meâni'l-âsâr, 1/22;
İbnü'l-Cârûd, H.no: 45; İbn Huzeyme, 1/89, H.no: 174; Taberânî,
Müsnedü'ş-Şâmiyyîn, 11/162, H.no: 1111; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/79;
Heysemî, Taberânî'nin Kebîr'inde İbn Abbas'tan nakledilen şu hadis için:
"Senedinde Süveyd b. Abdülaziz var, bu zatı Ahmed ve Yahya zayıf, Duhaym
sika saymıştır" der:
Bk.Mecma', 1/231.
Üçer kez yıkadığına
dair daha önce zikredilen hadisler için bk.
Rubeyyi' bt.
Muavviz'den (Radıyallahü anhâ): 271/579; Muâviye'den (Radıyallahü anh)
nakledilen: 280/588.hadis ve diğer şâhidler için 300/608, hadisin tahricine
bk. Abdestte israf ile ilgili hadisler için bk.212-213/520-521.hadisler.
[343] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/351-352.
[344] sened:
Hasen: Müsned, 1/19,
H.no: 121 (Ebû Akil'in amcasının oğlu meçhuldür, hadis bu sebeple zayıftır.
Ancak hadis sahih şahidi ile hasen li gayrini seviyesine yükselir); Müslim,
Taharet, 17; Ebû Dâvûd, Taharet, 65, H.no: 169; Tinnizî, Taharet, 41, H.no: 55:
lafzı ile rivayet
edildi. Tinnizî, Enes ve Ukbe b. Amir'den (Radıyallahü anhümâ) de nakledildiğini
belirtir. Senedinde ızdırabın bulunduğunu belirten Tirmİzî'ye Ahmed Muhammed
Şâkİr şu cevabı verir: "Tirmisî hata etmiştir. Hadisin aslı sahihtir.
Senedi doğrudur. Izdırab sadece Tirmizî'nİn kendi senedinde vardır. Ahmed b.
Hanbel'in senedlerinde böyle bir ızdırab yoktur." Nesâî, Taharet, 109,
H.no: 148; es-Siinenü'l-kübrâ, 1/94, H.no: 141; îbn Mâce, Taharet, 60, H.no:
470; Taberânî, Misnedü'ş-Şâmiyyîn, I/l 15, H.no: 176;
Hadisin şâhidleri:
a-Ukbe b. Âmir'den
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. (203/511.hadis): Müsned, IV/150-151, H.no:
17296 (^ü & f); IV/145-146, H.no: 17247; Abdürrezzâk, 1/45-46, H.no: 142;
Dârimi, Vudû', 44, H.no: 722; îbn Ebî Şeybe, Musannef, 1/13, H.no: 21, 24;
VI/113, H.no: 29896; Ebû Avâne, 1/190-191, H.no: 604-605; Bezzâr, 1/361, H.no:
242; Ebû Ya'lâ, 1/162, 213, H.no: 180,249; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr,
XVÜ/331, H.no: 916; Ebû Nuaym, Müstahrec, 1/298, H.no: 554-; Hâkim, 11/433,
H.no: 3508; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/78;
b-Enes'ten
(Radı-}alla.hü anh) şahidi için bir sonraki 317/615.hadise bk.
c-İbn Ömer'den (Radtyattahü
anhümâ) şahidi için bk. îbn Mâce, Taharet, 47, H.no: 419. Metni:
İbn Mâce, Tahâiet, 47,
H.no: 419 (Bûsırî Zevâid'de Zeyd el-Ammî'nin zayıf, Abdurrahim'in ise metruk,
hattâ kezzâb olduğunu, MOâviye b. Kurra'nın, İbn Ömer'e mülâkî olmadığını
belirtir. BYMisbâhu'z-ziicâce, 1/61); Beyhakî, es-Siinenü'l-kübrâ, 1/80, H.no:
385; es-Sünenü's-suğrâ, s.94, H.no: 112; Ebû Ya'lâ, IX/448, H.no: 5598; Heysemî
ise Müâviye b. Kurra'nın babası ve dedesi aracılığıyla naklettiği hadîs diye
verir ve Taberânî'nİn Evsat'ında (Bk. el-Mu'cemü'l-evsat, IY/78, H.no: 3661;
VI/239, H.no: 6288) zikredildiğini söyleyerek Abdurrahim b. Zeyd el-Ammî'nin
metruk, babasının ise ihtilaflı olduğunu ifade eder. Bk. Mecma', T/239.
d-Ebû Saîd el-Hudrî'den
(Radıyallahü anh) mevkûfen şahidi için bk. İbn Ebî Şeybe, Musannef, 1/13, H.no:
19; VI/113, H.no; 29893:
Heysemî: 'Taberânî'nİn
Evsat'ında sahih hadis ricali İle nakledilir" der. Bk.Mecma\ 1/239.
e-Hz.Ali'den (Radıyallahü anh) mevkûfen şahidi için bk. İbn Ebî Şeybe,
Musannef, 1/13, H.no: 20; VI/113, H.no: 29894:
f-Huzeyfe'den
(Radıyallahü anh) mevkûfen şahidi için bk. İbn Ebî Şeybe, Musannef, 1/13, H.no:
25; VI/114, H.no: 29897:
Heysemî: 'Taberânî'nİn
Kebir ve Evsat'ında Huzeyfe'den merfû olarak da nakledilir" der.
Bk.Mecma', T/239.
g-Hz.Osman'dan
(Radıyallahü anh) şahidi için bk.
Heysemî, hadisin Ebû
Ya'lâ tarafından nakledildiğini, senedinde zayıflığında icma olan Muhammed b.
AbdurrahmarTın bulunduğunu belirtir. BkMecma', 1/238-239.
[345] Trc. 'Ben şahidim ki tek olup ortağı bulunmayan
Allah'tan başka ilâh yoktur ve yine şahidim ki Hz. Muhammed O'nun kulu ve
rasûlüdür.'
[346] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/353-354.
[347] Sened:
Hasen: Müsned, III/265,
H.no: 13727; Tirmizî, Taharet, 41, H.no: 55 (Ahmed Muhammed Şâkir senedindeki
Zeyd el-Ammî için "saduktur" der. Bk. Tirmizî, Taharet, 41, H.no:
55'in tahricinde) İbn Ebî Şeybe, Musannef 1/13, H.no: 22; VI/113, H.no: 29895;
İbn Mâce, Taharet, 60, H.no: 469 (Bûsırî Zevâid'de Zeyd el-Ammî'nin zayıf,
olduğunu, Hz.Ömer'den şahidinin ise Tirmizî'nin de belirttiği gibi ızdıraplı
olduğunu bildirir. Bk.Misbâhu'z-zücâce, 1/68) Fakat Sindî haşiyesinde
Hz.Ömer'den nakledilen hadisin sahih olduğunu, Müslim, Ebû Dâvûd ve Tirmizî'nin
naklettiğini, bu hususta Tirmİzî'ye itibâr edilmeyeceğini belirtir); Heysemî,
senedinde zayıf kabul ettiği, bazılarınca da sika sayılan Zeyd el-Ammî'nin
bulunduğunu belirtir. Bk. Mecma1, 1/230. Ahmed Muhammed Şâkir, Heysemî'nin
büyük bir hataya düştüğünü, Zeyd'in sika olduğunu, Ebû İsrail'in ise sahih
hadis ricalinden olmadığını belirtir. Zeyd el-Ammî (Zeyd b. el-Havârî) Herât
kadısıdır, Ebû Dâvûd bu zât İçin "Zeyd b. Mürre'dİr" der. Şu'be ve
Süfyân es-Sevrî, bu zâttan hadis almıştır. Buharı herhangi bir cerhte
bulunmamıştır. Bk.et-Târthu'l-kebîr, IH/I/358; Tirmizî hadislerini sahih
saymıştır (Bk. Sünen, Salât, 44, H.no: 212) Ahmed Muhammed Şâkir 11/18, H.no:
4683.hadisin tahricinde "sikadır" der.
Hadis zayıf olmakla
birlikte şahîd ve mütâbileri ile hasen 1İ gayrihi seviyesine yükselir. Aynca
302/610.hadise bk.
[348] Trc. 'Ben şahidim ki tek olup ortağı bulunmayan Allah
'tan başka ilâh yoktur ve yine şahidim ki Hz. Muhammed O'nun kulu ve
rasûlüdür.
[349] Bennâ, age., 11/52.
[350] Aynca bk.Nesâî, Amelü 7- yevmi ve 'l-leyle, 173
San'ânî, Nesâî'nin rivayet ettiği bu hadis İçin "mevkuf olarak
sahih" dediğini nakleder.
[351] (Bk.Tirmizî, Taharet, 41, H.no: 55; Beyhakî,
es-Sünenü's-Suğrâ, 1/94, es-Sünenü'l-Kübrâ, 1/78; Heysemî, Mecmeu'z-zevâid
(Taberânî'^nin"el-Mûcemu'l-kebîr ile Evsafından nakil), 1/243-244 ).
[352] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/354-355.
[353] Sened:
Sahih: Müsned, IV/161,
H.no: 17410; Abd b. Humeyd, Müsned, s.l 18, H.no: 283; İbn Mâce, Taharet, 58,
H.no: 462; Ahmed eş-Şeybânî, Âhâd, 1/201, H.no: 258; Hadisin senedinde İbn
Lehîa bulunmaktadır. Bu râvî ile ilgili geniş bilgi için bk.22/64.hadis.
Hadisin şâhidleri:
a-Hakem b. Süfyân
es-Sekafî'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. İbn Mâce, Taharet, 58, H.no:
461; Suyûtî, hadisi Ahmed b. Hanbel, Ebû Dâvûd, İbn Mâce ve Hâkİm'in
Müstedrek'ine nisbet ederek sahih olduğunu belirtir. Bk.el-Câmiıt's-sağîr,
H.no: 145; Münâvî de Hakem b. Süfyân'm Hz.Peygamber'den (Sallallahü aleyhi ve
sellem) semâmda ihtilâfın bulunduğunu belirterek İbn Abdilber'in: "Bu
zâtın abdest konusunda bir hadisi vardır, onun da senedi muzdariptir, o da bu
hadistir" dediğini nakleder. Bk. Feyzu'l-Kadîr, V/145-146. Bu rivayet
155/463.hadiste zikredildi.
b-Ebû Hüreyre'den
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. îbn Mâce, Taharet, 58, H.no: 463;
c-Câbir'den
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. İbn Mâce, Taharet, 58, H.no: 464 (Kays b.
Asım sebebiyle zayıftır);
Ayrıca bir sonraki 309/617. hadisin tahricine bk.
[354] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/356.
[355] Sened:
Hasen: Müsned, V/203,
H.no: 21668; Haris b.Ebî Üsâme, Müsned (Zevâidü'l-Heysemî), 1/210, H.no: 72;
Dârekuînî, 1/111; Heysemî, hadisin senedinde Rişdîn b. Sa'd'm bulunduğunu, bu
zâtı Heysem b. Hârice ve bir rivayete göre Ahmed b. Hanbel'in sika, diğerlerinin
zayıf saydığını belirtir. Bk. Mecma', 1/241-242; İbn Hacer, Rişdîn'in zayıf
olduğunu söyler ve Ebû Hâtim'in "İbn Lehîa'yı Rişdîn'e tercih ettiği"
görüşünü nakleder. İbn Yûnus'un da şöyle de-diğİnİ kaydetmiştir: "Dininde
sağlam biri idi. Sonradan gaflete düştü ve ihtilât etti." Bk. Takrib, Trc.
no: 1942. Zehebî ise Ebû Zür'a'nın "zayıftır" dediğini naklederek
hafızasının kötü olduğunu hatırlatmıştır. Bk.Kâşif, Trc. no: 1575. Tirmizî,
hafızasından dolayı âlimlerin bu zatı zayıf saydığını söyler. Bk.Tirmizî,
Salât, 17, H.no: 513; Taharet, 40, H.no: 54. (Ahmed Muhammed Şâkir ise
Tirmizî'nin bu hadisinin haşiyesinde zayıflığının tartışılabileceğini ifade
etmiştir.)
Bennâ hadisin
Tirmizî'nin Ebû Hüreyre'den, Abdürrezzak'm İbn Abbas'tan, İbn Mâce'nin de
Câbir'den şâhidlerinin bulunduğunu söyler. Bk.Bülûğu'l-emânî, ü/53.
Ayrıca bir önceki
308/616. hadisin tahricine bk.
[356] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/356-357.
[357] Sened:
Sahih: Müsned, V/225,
H.no: 21857; Sika müdellis İbn İshâk tahdis siğası ile naklettiğinden dolayı
îıadis makbuldür. Ebû Dâvûd, Taharet, 25, H.no: 48; Dârimu Vudû', 3, H.no: 664;
İbn Huzeyme, 1/71, H.no: 138; Ahmed eş-Şeybânî, Âhâd, IV/244, H.no: 2247;
Tahâvî, Şerhu meâni'l-âsâr, 1/43; Hâkim, 1/258, H.no: 556 (Hâkim:
"Müslim'in şartma/râvisine göre sahihtir" demiş, Zehebî de bunu
onaylamıştır); Makdisî, Muhtara, IX/265-266, H.no: 227-228; Beyhakî,
es-Sünenü'l-kübrâ, VTI/49; Misvak ile ilgili hadisler için bk. 166/474,
172/4S0.hadisler.
[358] Abdullah'a İbnü'l-Gasîl denirdi, zira babası Hanzale
melekler tarafından yıkandı. (Bk. İbn Abdilber, İsîîâb, III/892). Bu zât için
bk. 11 l/419.hadisin dipnotu.
[359] Yâni abdest bozul madiği nda diğer vaktin namazı
kılmabilir görüşü.
[360] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/358.
[361] Sened:
Sahih: Müsned, 111/132,
H.no: 12286; Benzer rivayet için bk. III/26O, H.no: 13669; III/154, H.no:
12503; ÜI/133, H.no: 12305; m/194, H.no: 12951; Buhârî, Vudû', 54; Müslim, Taharet,
86; Ebû Dâvûd, Taharet, 112, H.no: 171; Tirmizî, Taharet, 44, H.no: 58
(hasen-garib); NesâÛ Taharet, 101, H.no: 131; İbn Mâce, Taharet, 72, H.no: 509;
Dârimi, Vudû', 46, H.no: 726; Tahâvî, Şerhu meâni'l-âsâr, 1/42; Suyûti, hadisin
sahih olduğunu belirtir. Bk.el-Câmiu's-sağîr, H.no: 6979;
Hadisin şâhidleri:
a-Câbir'den
(Radıyallahü anh) mevkûfen şahidi için bk. İbn Mâce, Taharet, 72, H.no: 511
(Bûsırî, senedindeki Fadl b. Mübeşşir sebebiyle zayıf saydı. Bk.Misbâhu
'z-zücâce, 1/73);
b-Sa'd'dan (Radıyallahü
anh) mevkûfen şahidi için bk. Dârimi, Vudû', 3, H.no: 663; İbn Ebî Şeybe,
Musannef, 1/33, H.no: 286;
c-Seleme'den
(Radıyallahü anh) mevkûfen şahidi için bk. İbn Ebî Şeybe, Musannef, 1/33, H.no:
287.
[362] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/359.
[363] Sened:
Sahih: Miİsned, V/350,
H.no: 22862; Benzer rivayet için bk. V/351, H.no: 22869; V/358, H.no: 22925;
Metni için bk. Müslim, Taharet, 86; Ebû Dâvûd, Taharet, 65, H.no: 172; Tirmizî,
Taharet, 45, H.no: 61 (hasen-sahih); Nesâî, Taharet, 101, H.no: 133;
es-Sünenü'l-kiibrâ, 1/93, H.no: 134; İbn Mâce, Taharet, 72, H.no: 510; Dârimi,
Vudû', 3, H.no: 665; Tayâlisl s.108, H.no: 805; İbn Ebî Şeybe, Mustınnef, 1/34,
H.no: 298; Ebû Avâne, 1/200, H.no: 646; İbn Huzeyme, 1/9, H.no: 12; İbnü'l-Cârûd,
H.no: 1; Tahâvi, Şerhu meâni'l-âsâr, 1/41; Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat,
İV/221, H.no: 4032; Beyhakî, es-Siinenü'l-kübrâ. T/162; Aynca 328/636 ve
331/639.h;ıdislere bk.
[364] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/359-360.
[365] Sened:
Hasen: Müsned, VI/95,
H.no: 24524; Ebû Dâvûd, Taharet,, H.no: 42; İbn Mâce, Taharet, 20, H.no: 327
(Bûsırî, Ahmed b. Hatibe!'in Müsned'inde İbn Ebî Müleyke'nin Hz.Âişe'den naklettiğine
değinir. BkMİsbâhu'z-Zâcâce, 1/53); İbn Ebî Şeybe, Musannef, 1/56, H.no: 592;
İshâk b. Râhûye, Müsned, III/667, H.no: 1262; Ebû Ya'lâ, VIII/262, H.no: 4850
(İbn Ebî Müleyke'nin babasından naklettiği kayıtlıdır); Beyhakî,
es-Sünenü'l-kübrâ, 1/113;
Ebû Ya'kûb Abdullah b. Yahya (et-Tev'em) ed-Dabbî zayıftır. Bk.İbn
Hacer, Takrib, Trc. no: 3698; İbn Maîn zayıf saymış, İbn Hıbbân
kuvvetlendirmiştir. Bk.Sikât, VII/57; Zehebî, Kâşif, Trc. no: 3050; İbn Ebî
Müleyke'nin annesi ise müphemdir, meçhuldür. Heysemî, senedindeki râvilerden
İbn Ebî Müleyke ve annesi hakkında cerh
ta'dîl açısından bilgi veren birini tanımadığını belirtir. Bk. Mecma', 1/241;
Suyûtî, hadisin hasen olduğunu belirtir. Bk.el-Cûmiu's-sağîr, H.no: 7836;
Münâvî ise Nevevî'nin Hulâsa'da bu hadisi zayıf bahsinde zikrettiğini, Ebû
Davud'un Şerhinde Abdullah b. Yahya et-Tev'em sebebiyle zayıf olduğunu, fakat
Trâkî'nin Muhtar'da hasen olduğunu söylediğini nakleder. Bk.Feyzu'l-Kadîr,
V/545; Hüseynî, el-Beyân ve't-ta'nf, 11/188.
[366] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/360.
[367] Sened:
Zayif: Müsned, VT/189,
H.no: 25437; Câbir el-Cu'fî (v. 128/746) sebebiyle zayıftır. Şu"be ve
Süfyâıı sika, ekseriyet zayıf saydı. Bk.Mecma', 1/241. Bir başka (63/260.)
hadiste de Câbİr b. Yezid el-Cu'fî'nin zayıf olduğunu açıklar. Bk. Mecma',
1/173. Zehebî, Câbir b. Yezîd el-Cu'fî hakkında Şîa âlimlerinin ileri
gelenlerinden biri olduğunu, sadece Şu'be'nİn sika saydığını, hadis
hafızlarının buzâtı terk ettiklerini söyler ve Ebû Davud'un: "Bu râvînin
benim kitabımda sehv hadisinden başka hadisi yoktur (Ebû Dâvûd, Salât, 195,
H.no: 1036 -Miinzirî de bu zâtın hadisleri İle deli! getirilemeyeceğini
belirtir.-)" dediğini nakleder. Bk.Kâşif, Trc. no: 739. Fakat Ebû Dâvûd,
Diyet bahsinde (H.no: 4580) mütâbaat olarak da olsa bu râvinin hadisine yer
vermiştir. Tİrmizî, Câbir el-Cu'fî hakkında "Âlimler hadisini zayıf
saydılar. Yahya b. Saîd ve Abdurrahman b. Mehdi bu râviyi terk ettiler. Hocam
Câmd Vckî'İn şöyle dediğini nakleder: "Şayet Câbir el-Cu'fî olmasaydı,
Kûfeliler hadissiz kalırlardı..." Bk.Sünen, Salât, 38, 152, H.no: 206,
364; İbn Sa'd da çok zayıf biri olduğunu söyler. İSkJabakât, VI/240; Ahmed b.
Hanbe! İse Câbir b. Yezîd el-Cu'fî'nin birçok hadisini nakletmiştir. (Bu râvî
için bk. 150/458.hadis).
[368] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/361.
[369] Sened:
Hasen: Müsned,
11/258-259, H.no: 7504; Nesâî, es-Simenü'l-kübrâ, ü/197, H.no: 3039; Hcysemi,
senedindeki râvilerinden Muhammed b. Amr b. Alkame'nin sika olduğunu belirtir.
Bk. Mecma', 1/221; MüntekaH-ahbâf'da: "Ahmed b. Hanbel sahih bir isnadla
nakletti" der. Şevkânî ise Nesâî, İbn Huzeyme, muallak olarak Buhârî bu
hadisin bir benzerini naklettiler. İbn Hıbbân da Salıih'inde Hz.Âişe'den
rivayet etti" der. Bk.Neylü'l-evtâr, 1/228; Bennâ, age., 11/56. Münzirî
isnadının hasen olduğunu söyler. Bk.Terğîb, 1/98, H.no: 313; Ayrıca benzer
rivayet İçin 171/479.hadisin tahricine bk.
[370] İbn Hazm, Muhatta, 1/75-76; Mevsılî, İhtiyar, 1/7; İb
Kudâme, Muğnî, 1/132.
İmam Ahmed b. Hanbel,
El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/361.
[371] Sened:
Hasen: Müsned, V/364,
H.no: 22983; İbn Ebî Şeybe, Musannef, 1/41, H.no: 393; Beyhakî, es-
Sünenü'l-kübrâ, IV/322, H.no: 8382: Beyhakî'nin bu rivayetinden hadisi rivayet eden
sahâbînin Hz.Peygamber'e (Satlallahü aleyhi ve sellem) hizmet edenlerden biri
olduğu anlaşılıyor. Heysemî, isnadının hasen olduğunu belirtir. Bk. Mecma',
ü/21; Bennâ hadisin senedinde zikredilen EbûHâSid'in isminin Muhacir b. Mahled
olduğunu, bu râviyi İbn Hıbbân'm sika, Ebû Hâtim'in leyyin, İbn Maîn'in ise
sâlih olarak değerlendirdiğini ifade eder. Bk.Bülûğıı 'l-emânî, Ü756.
Sahabenin de mescidde abdest aldığı görülmüştür. Örnek olarak bk.
Atıyye'den: "İbn Ömer mescidin dışında bevlettikten sonra mescidde abdest
aldı" dediği nakledilir. Bk.İbn Ebî Şeybe, Musannef, 1/41, H.no: 387.
[372] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/362.
[373] Sened:
Sahih: Müsned, VI/85,
H.no: 24436; İkinci rivayet: VI/121, H.no: 24783; Buhâii, Gusl, 25-26; Müslim,
Hayz, 23; Ebû Dâvûd, Taharet, 87-88, H.no: 222, 224; İbn Mâce, Taharet, 99,
H.no: 584; Dârimi, Vudû', 36, H.no: 2084; İbn Ebî Şeybe, Musannef, 1/62, H.no:
658-659; Dârekutnî, 1/125; Ebû Nuaym, Müstahrec, 1/360, H.no: 696; Beyhakî,
es-Sünenü'l-kübrâ, 1/200, 202; Benzer bir rivayet için bk. 478/786.hadis
(Mâlik, Taharet, 110; Buharı, Gusl, 286, 288; Müslim, Hayz, 305; Ebû Dâvûd,
Taharet, 87, H.no: 222; Nesâı, es-Sünenü'l-kübrâ, V/331, H.no: 9045; Hadisin
senedinde İbn Lehîa bulunmaktadır. Bu râvî ile ilgili geniş bilgi için bk.22/64.hadis.)
Hadisin şâhidleri:
a-Hz. Ömer'den
(Radıyallahü anh) şahidi için bk.474/782; Tirmizî, Taharet, 88, H.no: 120
(Tirmizî, bu konuda Ammâr, Âişe, Câbir, Ebû Saîd ve Ümmü Seleme'den
rivayetlerin bulunduğunu, Hz.ömer'İn rivayetinin ise bu konunun en sahih
rivayeti olduğunu belirtir);
b-İbn Ömer'den
(Radıyallahü anhiimâ) şahidi için bk.475/783; İbn Mâce, Taharet, 99, H.no; 585;
c-Ebû Hüreyre'den
(Radıyallahü anh) şahidi için bk.476/784; Heysemî isnadının hasen olduğunu
söyler. Bk.Mecma', 1/274.
d-Ebû Saîd el-Hudrî'den
(Radıyallahü anh) şahidi için bk.477/785.hadis; İbnMâce, Taharet, 99, H.no:
586;
Bennâ hadisin senedinin
ceyyid olduğunu ifade eder. Bk.Bülûğu'l-emânî, 11/57.
[374] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/362-363.
[375] sened:
Sahih: Müsned,
IV/292-293, H.no: 18495; Benzer rivayet için bk. IV/301-302', H.no: 18586;
IV/300, H.no: 18561; IV/299, H.no: 18558; IV/296, H.no: 18524; IV/293, H.no:
18496; IV/290, H.no: 18469; IV/285, H.no: 18424; Müslim, Zikir, 56-57; Ebû
Dâvûd, Edeb, 98, H.no: 5046; Tirmizî, Deavât, 16, H.no: 3394; İbn Mâce, Duâ,
15, H.no: 3876; Dârimi, İs-ti'zân, 51, H.no: 2686; Bu hadis "ezkâr"
(dualar ve zikirler) bölümünde 131/4860.hadiste tekrar edilecektir.
Yalağa girince okunacak
duaya bir örnek de Ebıı Hüreyre'dcn nakledilmiştir: Miisned, 11/432, H.no:
9555-9556; 11/295. H.no: 7925; Dârhni, îsti'zân, 51, H.no: 2687. Bu ve diğer
dualar için bk, l27/4856.h'adis vd,
[376] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/363-364.
[377] Konuyla ilgili kaynaklar, yerlerinde tafsilatlı olarak
zikredildi. (Ayrıca bk. Şîrâzî. Mühezzeb, 1/21; Kâsânî, Bedâiu's-sanâi',
1/19,24.35; İbn Rüşd, Bklâyetü'l miictchid, 1/6-7, 9 10, 12; İbn Kudâme,
Mıığnî, 1/78. 90-91, 102, 113, 126).
İmam Ahmed b. Hanbel,
El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/364-365.
[378] Çoraba ve mestlere mesh konusundaki hadisler el-Müsned
tercemesinin İÜ. Cildinde geçecektir. Ancak abdest konusu ile alâkalı olduğu
için tabloya alındı.
[379] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/30.
[380] Sened:
Sahih: Müsned, IV/239,
H.no:18009; Benzer rivâyeiler için bk. IV/239, H.no:18007; 1V/239-240, H.no:
18011; IV/240, H.no:18013, 18015-18016; IV/241, H.no:18018; İbnü'l-Mübârek,
387, H.no:1096; Tayâlisî, s.160, H.no:l 165; Şafiî, 17; Ümm, 1/34-35;
Abdürrezzâk, Musannef, 1/205, H.no:795; İbn Ebî Şeybe, 1/162, H.no:1867; V/284,
H.no:26112; EbÛ Davûd, İlim, 1, H.no:3641; Tirmizî, Taharet, 71, H.no:96
(hasen-sahih); Deavât, 98, H.no:3536, (hasen-sahih); Nesât, Taharet, 113,
H.no:I58; İbn Mâce, Mukaddime, 17, H.no:226 (Bûsirî, son döneminde ihtilât eden
Âsim b. Ebi'n-Necûd - Behdeie- haricinde diğer râvîlerin sika olduğunu ifade
eder); Taharet, 62, H.no:478; Dârimi, Mukaddime, 32, H.no:369; Humeydî, 11/389,
H.no:881; Saîd b. Mansûr, Sünen, V/119, H.no:940; Dârekutnî, 1/191, H.no:15,
Makdisî, Muhtara, VIII/32-34, H.no:23-26; VIII/36, H.no:29; Taberânî,
el-Mu'cemü'l-kebîr, VIII/55-60, H.no:7349-7365. Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ,
1/114.
Heysemî, Taberâni'nin
rivayetinde zayıf sayılan Abdulkerİm b. Ebu'l-Mehârik'in bulunduğunu belirtir.
Bk.Mecma', 1/123. Âsim b. Behdeie -İbn Ebi'n-Necûd- hakkında İbn Hacer:
"Sadûktur, ancak bazen hata yapar. Kırâaüa delildir. Buhârî ve Müslim'in
râvîleri arasında bir başka rüvî İle destekli olarak yerini alır." (Bk.
Takrîb, Trc.no:3054) Zehebî ise, "Sika sayılır. Ancak Dârekutnî,
hafızasında biraz problemin bulunduğunu söyler" der (Bk. Kâşif,
Trc.no:2496).
Ayrıca 14/211 ve
337/645. had ise bk.
[381] Bilâkis abdest alıp üzerine mesh etmeyi emretti. Bk.
'Mest üzerine mesh' konusu.
[382] Hadisin Müsned'dekî bir başka rivayeti şöyledir:
Bk. Müsnel, IV/240, H.no:18013; (Zir b. Hubeyş'in Safvân b. Assâl
el-Murâdî'den benzer rivayeti için bk. 14/211.hadis).
[383] Bu rivayet şöyledir:
Bk. Müsned, III/222,
H.no:13249.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 3/30-32.
[384] Sened:
Sahih: Müsned, 1/86,
H.no:655; £60 Dâvfirf, Taharet, 81, H.no:205; Salât, 187, H.no:1005 (Ebû
Davud'un her iki yerdeki metni şu şekildedir: Tiruıizî, Radâ', 12, H.no:1164:
(Tirmizî, Ali b.
Talk'tan rivayet edilen bu hadis için "hasen" hükmü vermiş ve bu
konuda Hz. Ömer, Huzeyme b. Sabit, İbn Abbas ve Ebû Htireyre'den (Radıyaüahü
arihiim) rivayetlerin bulunduğunu belirtmiştir. Ayrıca hocası Buhârî'den
şunları nakleder: "Ali b. Talk'ın Hz. Peygamber'den bu bir tek hadisten
başka rivayetinin bulunduğunu bilmiyorum ve yine Talk b. AH es-Sühaymî'nin
hadislerinden biri olduğunu da bilmiyorum. Zannedersem Vekî' bu zâtı Allah Rasûlü'nün
bir başka ashabından biri olduğunu gördü ve bu hadisi nakletti");
H.no:1165:
(Ali'den nakledilen hadis: Tinîiizî bu zâtın
Ali b. Talk olduğunu söyler); H.no:1166 (Hasen); Dârimt, VudÛ', 114,
H.no:1141;/ûn flı&Mn, V/514-515, H.no:4199, 4201; Beyhakî,
eS'Sünenü'l-kübrâ, V/324-325, H.no:9023-9026;
Ahmed b. Hanbel ve Beylıakî'nin 9023.hadisinin senedinde
Vekî'-Abdülmelik b. Müslim el-Hanefî - babası (Müslim b. Sellâm) - Ali
silsilesi bulunmaktadır. Ebû Dâvûd, Dârinıî, Tirmizî, İbn Hıbbân ve Beylıakî'nin
9024-9026. had islerin in senedinde ise: "...îsâ b. Hıttân - Müslim b.
Sellâm - Ali b. Talk" vardır. İbrahim el-Huseynî hem Hz.Ali ve hem de Ali
b, Talk'tan rivayetine dikkat çeker. Bk.d-Beyân ve't-ta'nf, 1/74.
Heysemî de hadisin
Hz.Ali'den gelen rivayetine yer vererek sünenlerde Ali b. Talk el-Hanefî'den
nakledildiğini, asıl Hz.Ali rivayetinin Abdullah b. Ahmed b. Hanbel'in Müsned'e
yaptığı ziyâde olduğunu, ayrıca bu hadisin râvilerinin de sika olduklarını
belirtir. Bk. Mecma', 1/243; IV/299. Heysemî'nin bahsettiği ziyâde şu hadistir:
Müsned, 1/138,
H.no:1164; Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, 11/274, H.no:1965; Dârekutnî, //e/,
IH/189; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/220, H.no:993; Heysemî hadisin senedinde
yer alan Husayn hakkında Yahya b. Maîn'in "Onu tanımıyorum" dediğini
nakleder. Bk. Mecma', 1/243 (Bu rivayet Namaz bahsinin 801/1671.hadisi olarak
zikredilecektir).
Ali b. Talk b. Münzir
(veya Talk b. Ali b. Münzir) el-Hanefî'nin (Radıyattahü anh) Ahmed b. Hanbel
yirmi, Tirmizî altı, Ebû Dâvud altı, Nesâî üç, İbn Mâce ve Dârimî bir
rivayetini nakleder. Bu şahabının biyografisi için bk.İbnü'1-Esîr, Üsdü'l-ğâbe,
IV/117-118, Trc.no:3790;
Mecdüddin b. Teymiye
ihtiyatla hadisin hem Hz. Ali'den, hem de Ali b. Talk'tan rivayet edildiğini
gösteren iki hadis verir (Bk.Müntekâ, H.no:3648, 3650). Ahmed Muhammed Şâkir,
Ali b. Talk'a nisbet edenlerin hatalı olduğunu iieri sürmektedir. Fakat
senedlerin ifade ettiği görüntü hadisin Ali b. Talk'tan nakledildiğini
belgeliyor.
Hadisin son bölümünün:
a-Huzeyme b. Sâbİt'ten
(Radıyalkıhü anh) şahidi için bk. Müsned, V/2I3, H.no:21747, 21751-21752,
21755; V/214, H.no:21762; V/215, H.no:21771; Dârimî, Vudû', Nikâh, 30,
H.no:2219.
b-İbn Abbas'tan
(Radıyallahü anlmma) şahidi:
Bk. Tirmizî, Radâ', 12,
H.no:1165 (Hasen-garib)
c-Ebû Hüreyre'den
(Radıyailahü anh) şahidi için bk. Müsned, 11/479, H.no: 10158.
[385] Bu cümle tasğîr (küçültme) sigası iledir ve tam
tercemesi; 'yelcik çıkarsa'dır. Ancak Türkçeye, 'yellenirse' şeklinde terceme
edildi.
[386] Bu mana için bk. Müsned tr. H.no: 427/735 ve ilgili
dipnot.
[387] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/32-33.
[388] Sened:
Hasen: Müsned, III/426,
H.no:15445; İbn Mâce, Taharet, 74, H.no:516 (İbn Mâce'de sahâbinin ismi es-Sâib
b. Yezid olarak zikredilmiştir. Bûsırî, Muhammed b. Amr b. Ata'nın
talebelerinden Muhammed b. Abdullah b. Mâlik'in Sünen'deki mütâbii Abdülaziz b.
Ubeydullah'ın zayıf olduğunu belirtir. 'BkMisbâhu'z-Zücâce, 1/74); Haris b. Ebî
Üsâme, Müsned, 1/221; Taberânî, et-Mu'cemü'l-kebîr,WWl40,R.no\6622;Mü.medü'ş-Şâmiyyîn,
11/286, H.no:1354;
Heysemî de hadisin
Taberânî tarafından rivayet edildiğini, (İbn Mâce'nin senedinde tenkid edilen)
Abdülaziz b. Ubeydullah'ın zayıf olduğunu, kendisini sika sayan birini
görmediğini belirtir Bk. Mecma', 1/242. Fakat Taberânî'nin bu rivayetinde ise
sahâbinin ismi es-Sâib b. Hallâd'dır.
Hadisin senedinde İbn
Lehîa bulunmaktadır. Bu râvî ile ilgili geniş bilgi için bk.22/64.hadis.
Hadisin râvisi es-Sâib
b. Habbâb'dır. İbn Mâce ve Taberâni'de verilen isimler doğru değildir. İbnü'1-Esîr,
es-Sâib b. Habbâb'dan sadece bu hadisin nakledildiğini söyler. Bk.Osdü'1-ğâbe,
U/390, Trc.no:1907
Ebû Hüreyre'den
(Radıyaiiahu anh) şahidi için bk. 351/659 ve 359/667.hadisler.
Abdullah b. Zeyd'den
(Radıyaiiahu anh) şahidi için bk.359/667.hadis.
Hadis şâhid ve mütâbii
ile hasen seviyesindedir.
[389] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/33-34.
[390] Sened:
Sahih: Müsned, 11/410,
H.no:9283; Benzer rivayetler için bk. 11/471, H.no:10049; 11/435, H.no:9580;
Tirmizî, Taharet, 56, H.no:74 (Hasen-Sahih); İbn Mâce, Taharet, 74, H.no:515;
Beyhakî, es-Sünenü't-kübrâ, 1/117, 220.
Ebû Hüreyre'nin
(Radıyaiiahu anh) sözü (mevkuf) olarak nakledilen muallak rivayet için bk.
Buharı, Vudû', 34;
Abdullah b. Zeyd'den
(Radıyaiiahu anh) şahidi için bk.359/667.hadİs.
Sûib b. Habbâb'dan
(Radıyallalıü anh) şahidi için bk. 350/658.hadis.
Ayrıca 3 56/664. had
İse bk.
[391] Tuvalete gitmekten kasıt, küçük veya büyük tuvalet
İhtiyacını gidermektir.
[392] Şîrâzî, Mühezzeb, JJ22; Merğınânî, Hidâye, 1/14; İbn
Rüşd, Bidâyetü'l-müctehid, 1/24; İbn Kudâme, Muğnî, 1/160/162; Meydânı, lübâb,
1/36.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 3/34-35.
[393] Sened:
Sahih: Müsned, 11/308,
H.no:8064; Mükerrer için bk. 11/318, H.no:8206; Benzer bir rivayet ise
şöyledir:
Müsned, 11/415,
H.no:9344; Şu rivayet İse daha kapsamlıdır:
Müsned, 11/289-290,
H.no:7879 (Bu rivayet 37/907. hadiste zikredilecektir. Vehb b. Münebbih'cen
duyan râvînin müphem oluşu sebebiyle hadisin isnadı zayıftır. Fakat hadisin
şâhid ve mü tabileri vardır. Bunlarla sahih li gayrihi seviyesine yükselir);
Hemmâm, Sahîfe, H.no:113; Buharı, Vudû', 2, 34, 135; Müslim, Taharet, 225; Ebû
Dûvûd, Taharet, 31, H.no:60 (Hocası Alımed b. Hanbel'den naklettiği hadislerden
biridir); Tirmizî, Taharet, 56, H.no:76 (Gaıib-Hasen-Sahİh).
Bu rivayetin Ebû Saîd
el-Hudrî'den (Radtyallahü anlı) şahidi için 38/908.hadise bk. Bu hadis de
burada zikredilebilirdi.
Ayrıca 37/907.hadise bk.
[394] İbn Rilşd, Bidâyetü'l-müctehid, 1/5.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 3/35-36.
[395] sened:
Sahih: Müsned, VI/272,
H.no:26217; Taberânî, eUMu'cemü'l-evsat, 11/575, H.no:1986.
Heysemî, hadisin Bezzâr
ve Taberânî tarafından da nakledildiğini, Ahmed b. Hanbel'in râvilerinin sahih
hadis ricali olduklarını, fakat senedinde Muhammed b. İshak'ın bulunduğunu,
bununla birlikte bu zatın da tahdis sigası ile naklettiğini belirtir. Bk.
Mecma', 1/243.
[396] ya da Rasûlullah'ın mevlâsı Ebû Râfi'in eşi.
[397] Lafız manası, "..ona ne sebeple/hangi
gerekçeyle..." şeklindedir.
[398] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/36-37.
[399] Mezi: Cinsel yakınlaşma/oynaşma sebebiyle gelen sıvı,
Vedi: İdrardan sonra
gelen biraz koyu akıntı,
Meni: Cinsel birleşme
sırasında şehvetle çıkan sıvı,
İstihâze: Hayız ya da nifas kanı dışındaki özür/hastalık kanıdır.
[400] Sened:
Sahih: Müsned, 1/87,
H.no:662; 'Mâlik, Taharet, 53; Buhâri, îli'm, 51; Gusl, 13; Vudû\ 34; Müslim,
Hayz, 17-19; Ebû Dâvûd, Taharet, 82, H.no:206-207; Tirmizî. Taharet, 83,
H.no:114 (hasen-sahih); Nesâî, Taharet, 112, H.no:)52-157; 130, H.no:193-194;
Gusl, 28, H.no:435-438; İbn Mâce, Taharet, 70, H.no:504;
Ayrıca
81-84/389-394.hadislere bk.
82/390.hadis: (Müsned,
î/107, H.no:847; (İkinci rivayet): 1/125, H.no:1028; (Üçüncü rivayet (Z.)):
1/111, H.no:891; Benzer rivayetler için bk. 1/125, H.no:1029; 1/121, H.no:977;
1/111-112, H.no:893 (Z.); 1/109, H.no:868 (tf> ^ J- (ıülı j j-^î tiüJ)
ziyadesiyle; 1/108,
H.no:856; 1/103,
H.no:811 (Z.) ziyadesiyle; 1/109-110, H.no:869.
[401] Mikdad b. Esved ya da Ammar b. Yasir aracılığıyla, bk.
Müsned Trc. no:81/389, 84/392.
[402] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/37.
[403] Sened:
Sahih: Mümed, VI/42,
H.no:24027; Mükerrer için bk. VI/262, H.no:26133; Benzer rivayetler için bk.
VI/137, H.no:24940; VI/204, H.no:25557: VI/194. H.no:25498; VI/187, H.no:25421;
VI/128-I29, H.no:24853; VI/82, H.no:24404; Mâlik, Taharet, 104; Buharı, Vudû',
63; Hayz, 8, 19, 24, 28; Müslim, Hayz, 62; Ebû Dâvüd, Taharet, 107-109, 115,
H.no:280, 282, 286, 304; Tirmizî, Taharet. 93, H.no:125 (Hasen-Sahih); Nesât,
Taharet, 120, H.no:21I-212; Hayz, , H.ııo:358-359, 363, 366-367; İbn Mâce,
Taharet, 115, H.no:620-624; Dârimî, Vudû', 86, H.no:774,779; İbn Sa'd, Tabakât,
VIII/178.
Hadisin değerlendirmesi
için bk. Zeylaî, Nasbu'r-râye, 1/106; İbn Hacer, et-Telhîsu'l-habîr, 62;
Benzer bir rivayet için
bk. 44/848.hadis
Ayrıca 37/841 .hadiste tekrar edilecektir.
[404] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/37-38.
[405] Sened:
Sahîh: Milsned, U/414,
H.no:9326; Müslim, Hayz, 99; £6ö Dâvûrf, Taharet, 67, H.no:177; Tirmîzî,
Taharet, 56, H.no:74-75 (Hasen-Sahih); İbn Mâce, Taharet, 74, H.no:515; Dârimî,
Vudû', 47, H.no:727; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/117, 220;
Hadisin şâlıidleıi:
a-Ebû Hüreyre'den
(RadıyallahU anlı) benzer rivayetler için bk. 351/659.hadis.
b-Abdullah b. Zeyd'den
(RadıyallahU anlı) şahidi için bk. Buhârî, Vudû', 4, 34; Müslim, Hayz, 98; İbn
Mâce, Taharet, 74, H.no;513 (359/667.hadis)
c-Ebû Said el-Hudrî'den
(Radtyallahü anh) şahidi için bk. İbn Mâce, Taharet, 74,
H.no:514(358/666.hadis);
d-Sâib b. Habbâb'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 350/658.hadis.
[406] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/38.
[407] Sened:
Sahih: Müsned, 11/330,
H.no:8351; Benzer rivayet için bk. 11/330, H.no:8352 (Bu hadiste sened aynı
olmasına rağmen lafız 320/119O.hadİste zikredilecektir).
Heysemî, Ahmed b.
Hanbel tarafından rivayet edilen hadisin senedindeki râvilerin sahili hadis
ricali olduklarını, hadisin özetinin Ebû Davud'un Sünen'inde bulunduğunu
belirtir. Bk. Mecma', 1/242.
Ayrıca bk.
320/119O.hadis.
[408] Bir rivayette, mesciddeyken.
[409] İbnü'1-Esir, Nihaye, 1/14; Ayrıca Arapçada; fiili hayvanı sürmek ya da durdurmak için
kullanılır ve bu durumda ona; bes! bes! ya da bis! bis! denir. (Bk. Razİ, age.,
52)
[410] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/39.
[411] Sened:
Hasen: Müsned, IH/96,
H.no:11852; Diğer rivayet için bk. 111/96, H.no:11851; İbn Mâce, Tahâı-et, 74,
H.no:514; Heysemî, Ebû Ya'lâ tarafından rivayet edilen hadisin senedindeki Ali
b. Zeyd ile ihticacta İhtilaf edildiğini, hadisin özelinin İbn Mâce'nİn
Sünen'inde bulunduğunu belirtir. Ahmed b. Hanbel tarafından rivayet edildiğine
değinmez. Bk. Mecma', 1/242. Heysemî, bir başka hadisin senedinde Ali b.
Zeyd'in zayıf olduğunu, kendisiyle delil getirilip getirilmeyeceğinde
ihtilafın varlığını ifade eder. Bk. age., 1/128; Bûsiri de aynı şeyleri söyler.
Bk. Misbâhu'z-zücâce, IV/228. Buhârî bu zat hakkında herhangi bir değerlendirme
yapmamıştır. Bk.et-Tâıihu'l-kebîr, VI/275, Trc.no:2389; İbn Hacer,
"zayıftır" derken (Bk.Takrîb, Trc.no:4734); Zehebî: "Hadis
hafızlarından biridir; fakat sebt/hafızası kuvvetli değildir" der ve
Dârekutnî'nin şu görüşünü nakleder: "O, benim nazarımda leyyin/zayıf
olarak kalacaktır." Bk.Kâsif, Trc.no:3916. İmam Müslim, bu râviyi (Sâbil
el-Bünâni İle birlikte) mütâbaat açısından eserine almıştır. Bk.Sahih, Cihâd,
100; Tirmizî ise: "Saduktur; fakat bir başkasının mevkuf yaptığı haberleri
merfû yapar" diyerek sadece zaptını tenkid etmiştir. İşte bu sebeble bazı
âlimler, bu râvînin hadislerini hasen olarak telakki etmişlerdir. Fakat
Tirmizî, bu râvînin de yer aldığı hadislere "hasen-sahih" hükmü de
verir. Bk.Sünen, Taharet, 80, H.no:109 (Ahmed Muhammed Şâkir, sika olduğunu;
hakkında tenkidde bulunanların ise delilsiz hareket ettiklerini İfade eder);
Cuma, 39, H.no:545.
Ayrıca 3 8/908.had iste
tekrar edilecektir.
Müsned'de rivayet
edilen bir başka hadis ise şöyledir:
Müsneil, III/12,
H.no:11024 (Bu hadis Namaz bölümünde 883/I753.hadis olarak zikredilecektir);
Müslim, Mesâcid, 88; Ebû Dâvûd, Salâl, 191-192, H.no:1024, 1026, 1029; Tinnizî,
Salât, 174, H.no:396 (Hasen-Sahih); Nesât, Sehv, 24, H.no: 1236-1237; İbn Mâce,
İkâme, 129, 132, H.no:l204, 1210; Dârimî, Salât, , H.no:1495; Dârekutnî, 1/374;
Hâkim, Müstedrek, 1/227, H.no;464-466 (Hâkim, Buhârî ve Müslim'in
şartına/râvisine uygun olduğunu söyler. Zehebî de aynı görüştedir).
Ali b. Zeyd için
29/180.hadisin tahririne bk.
[412] Lafız olarak namazını bırakmaz, manasindadır. Ancak bı
cümleler her ne kadar haberî de olsa inşa anlamında olduğu için talep manasında
namazı bırakmasın, şeklinde terceme edildi.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık:
3/39-40.
[413] Sened:
Sahih: Müsned, IV/40,
H.no;16402; Benzer bir rivayet için bk. IV/39, H.no:16394; Buhârî, Vudû', 4,34;
Müslim, Hayz, 98; Nesât, Taharet, 115, H.no: 160; İbn Mâce, Taharet, 74,
H.no:513.
Abbâd b. Temİm'in
amcası, Abdullah b. Zeyd b. Asım'dır (Radıyallahii anh).
Hadisin şâhidleri:
a-Ebû Said el-Hudrî'den
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. 358/666.hadis;
b-Sâib b. Habbâb'dan
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. 35 0/65 8.1ı adi s.
c-Ebû Hureyre'den
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. 351/659 ve 3 56/664. had isler.
Heysemî'nİn,
senedindeki râvilerinin sahih hadis ricali olduklarını belirttiği, Taberânî ve
Bezzâr'ın İbn Abbas'tan (Radıyallahü anhüma) rivayet ettikleri hadisi de şâhİd
olarak gösterebiliriz. Taberânî'nin İbn Mes'ud'dan (Radıyallahü anh) rivayet
etliği hadisin ise senedinde sika-müdellis olan Haccâc b. Erlât'ın bulunduğunu
söyler. Bk. Mecına', 1/242. Taberânî'nin İbn Mes'ud'dan (Radıyallahü anh)
rivayet ettiği bir diğer hadisin ise râvilerinin sika olduğunu belirtir:
Bk. Mecma \ 1/242-243.
[414] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/40-41.
[415] İbn Nüceym, el-Eşbâh ve'n-nazâir, 62.
[416] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/41.
[417] Sened:
Sahih: Müsned, İ/244, H.no:2195; Benzer rivayetler
için bk. 1/221, H.no:1926; 1/366, H.no:3466; Buhârİ, Mevâkît, 24; Müslim,
Mesâcid, 225; Nesât, Mevâkît, 20, H.no:529-532; Dârimî, Salât, 9, H.no:1218;
İbn Abbas'tan
(Radıyallahü anhüma) nakledilen bir başka rivayet ise şöyledir:
Heysemî, hadisin
Taberânî'nin Kebir'inde nakledildiğini, râvilerin sika olduklarını belirtir.
Bir başka rivayet için de; 'Taberânî'nin Kebir'inde nakledildiğini, senedinde
zayıf olan Muhammed b. Küreyb'in bulunduğunu ifade eder."Bk.Mecma',I/313.
İbn Abbas'ın burada
zikredilen rivayeti namaz bahsinde 157/1027.hadiste diğer rivayetleri ile
birlikte tekrar edilecektir. Bu bölümde sadece Enes b. Mâlik'ten (Radıyallahü
anh) şahidi verilmiştir. Bk.361-362/669-670.hadisler.
Ayrıca
150-159/1020-1029.hadislerde de diğer şâhidleri zikredilecektir:
a-Hz. Âişe'den
(Radıyallahü anlıâ) şahidi için bk. Buhârî, Mevâkît, 24; Müslim, Mesâcid, 218;
Dârimî, Salât, 19, H.no:1216-1217; (158-159/1028-1029.hadisler)
b-İbn Ömer'den
(Radıyallahü anhüma) şahidi için bk. Buharı, Mevâkît, 24, 40; Müslim, Mesâcid,
221; Ebû Dâvûd, Taharet, 79, H.no:199; Salât, 7, H.no:420;
(151-152/1021-1022.hadisler)
c-Nu'man b. Beşîr'den
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. Ebû Dâvûd, Salât, 7, H.no:419;
d-Muâz b. Cebel'den
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. Ebû Dâvûd, Salât, 7, H.no:421;
(156/1026.hadİs)
e-Ebû Saîd el-Hudrî'den
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. Ebû Dâvûd, Salât, 7,
H.no:422;(154/1024.hadis)
f-Enes'ten (Radıyallahü
anh) şahidi için bk. Buhârî, Mevâkît, 25, 40; (361-362/669-67O.hadisler)
g-Ebû Hüreyre'den
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. 150/1020.hadİs
h-Câbİr b. Abdullah'tan
(Radıyallahü anh) şahidi için bk.41/911
ı-Ebû Bekre'den
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. 15 5/1025.hadi s
i-îbn Mes'ûd'dan
(Radıyallahü anh): BkMüsned, 1/396.
[418] Aynı rivayetin Abdullah b. Ömer'den (Radıyallahü
anhüma) gelen şahidinde, sahabenin durduğu yer 'mescid' olarak açıklanmaktadır.
Bundan, sahabenin mescidde oturarak cemâatle namaz kılmayı beklerken
uyukladığını ve bunun da abdestî bozmadığını anlıyoruz. (Bk. Buhârt, Mevâkît,
24; Müslim, Mesâcid, 221, 225)
[419] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/41-42.
[420] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/43.
[421] Sened:
Sahih: Müsned, III/160,
H.no: 12570; Benzer rivayetler için bk. III/I01, H.no:11926; III/182,
H.no:12816; 111/113, H.no:12067; III/205, H.no:13067; III/182, H.no:12815;
HI/129-130, H.no:12254; III/199, H.no: 12994; IH/268, H.no:13766; Buhârî,
Mevâkît, 25, 40; Ezan, 27-28, 36, 156; Müslim, Hayz, 123-126; Ebû Dâvûd, Salât,
Taharet, 79, H.no:200-201; Salât, 45, H.no:542, 544; Tirmizî, Cum'a, 21,
H.no:518 (Hasen-Salıilı).
Benzer bir rivayet
1483/2353.hadİste zikredilecektir.
Ayrıca bir sonraki 362/67O.hadise de bk.
[422] Râvilerden Affan; ya da yatsı namazı geciktirildi'
diye nakletti.
[423] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/43.
[424] Sened:
Sahih: Müsned, IIT/277,
H.no:13876; M«s/wn, Hayz, 123-126; £&« Dâvâd, Taharet, 79, H.no:200-20i; 77mn'zf, Taharet, 57, H.no;78
(Hasen-Sahih);Bir önceki 361/669 ve 1483/2353.!ıadislere bk.
[425] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/43-44.
[426] Sened:
Hasen: Müsned, I/Ill,
H.no:892; Heysemî, Hz. Ali'nin sürriyyesinin (Sürriyye -odalık-: Efendisi için özel bir odada kalan cariyeye verilen
isimdir) mechûl olması ve İbn Ebî Leylâ'nın hafızasının zayıflığı sebebiyle
hadisin zayıf olduğuna hükmetmiştir. Bk. Mecma', 1/314. Ahmed Muhammed Şâkir
ise hasen hükmü verir.
İbn Ebî Leylâ:
Abdurrahman b. Ebî Leylâ el-Ensârî (v.83/702) meşhur sika bir râvİdir. Kûfe'nin
âlimidir. Babası Ebû Leylâ, Hz. Ömer ve Muâz'dan rivayetleri vardır. Buhârî'de
38, Müslim'de 32 rivayeti bulunmaktadır. Bk.Zehebî, Kâşif, Trc.no:3300; İbn
Hacer: "Sika biridir. Ancak Hz.Ömer'den hadis işitip işitmediği hususunda
ihtilâf vardır" der. Takrîb, Trc.no:3993; Bu râvi daha Önce geçen
hadislerin metinlerinde de yer almştı. Örnek olarak bk.61/369 ve 47/244.hadis.
Bu zatın oğullan da İbn
Ebî Leylâ olarak biliniyor. Meselâ bu hadisin senedinde zikredilen Küfe kadısı
Muhammed b. Abdurrahman b. Ebî Leylâ (v.148/765) hakkında Tirmizî:
"Babasından hiçbir hadis işitmemiştir. Onun babasından rivayetleri mutlaka
bir aracı vâsıtası yi ad ir" der. Bk.77/"mızf, Salâl, 28, H.no:I94;
Meselâ kardeşi îsâ b. Abdurrahman vasıtasıyla hadis almıştır. Bk.Tirmizî, Edeb,
3, H.no:274l; Tirmizî diyor ki: "Biz onu hafızası sebebiyle zayıf
sayıyoruz. Ahmed b. Hanbel'in bu zatla delil getirilemeyeceğini söylediğini
Hocam Ahmed b. el-Hasan nakletti." Bk. el-Ilelü's-sağtr, 745-746 (Sünen'in
sonunda) Tinnizî, Cum'a, 76, H.no:609 (garîb); Heysemî, Muhammed b. Abdurrahman
b. Ebî Leylâ'nın hafızasının kuvvetli olmadığını, ancak Ebû Hâtim'in sika
saydığını ifade etti. Bk. Mecma', 1/218. Zehebî, Ahmed b. Hanbel'in bu râvi
hakkında; "Hafızası kötüdür", Ebû Hâtim'in ise: "Sadûk
makamındadır" dediklerini nakleder. Bk. Kâşif, Trc.no:5000; Şu'be:
"İbn Ebî Leylâ'nın bana naklettiği hadisler makbuldür" der.
Bk.Buhârî, ei-Târîhu'l-kebîr, I/I/162.
Diğer oğlu îsâ b.Abdurrahman
b.Ebî Leylâ'dır. Bu zâtın, babasından naklettiği bir rivayet için bk.73/381
.hadis.
Buhârî'deki bir
rivayette Ebû Berze: "Hz. Peygamber (Sallallahü aleyhi ve sellem) yatsıdan
önce uykuyu, yatsıdan sonra sohbet/oturup konuşmayı hoş karşılamazdı"
demiştir. Bk. Buharı, Mevâkît, 23; İbn Hacer bu iki hadisin aralarının
uzlaştırılması hakkında şunları dile getirir. "Tirmizî: "İlim ehlinin
birçoğu yatsıdan önce uyumayı mekruh saydı. Bazıları da özellikle Ramazan
gecelerinde bu uykuya ruhsat verdiler. Ruhsat verenler şu kaydı koydular:
"Kendine uyandıracak biri bulunmalı veya bir kimsenin uyku âdeti vaktin
tamamını kapsamamalı." İbn Hacer bu şartlı ruhsatı uygun bularak yasağın
İlletinin, vaktin çıkma endişesi olduğunu belirtmiştir. Tahâvî de bir başka
açıdan hâdiseyi değerlendirir: Yatsı vakti henüz girmemişse uykuya ruhsat
vardır. Yatsı vakti girmişse uyku mekruhtur. Bk.Fethu'1-Bârî, U/62.
[427] Râvİlerden Yalıya b. Sâîd; 'yatsı namazından önce
uyuklardım' şeklinde nakleder.
[428] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/44-45.
[429] Sened:
Sahih: Müsned, V234, H.no:2084; Buhârf, İlim, 41; Vudû', 5, 36; Ezan,
57-58, 77, 79, 161; Müslim, Müsâfirûn, 181-194; Ebû Dâvûd, Taharet, 79,
H.no:202; Tatavvu', 26, H.no:1357. Ayrıca yine İbn Abbas'tan (Radıyallalıii
tvıhüma) nakledilen 366-367/674-675.hadislere bk.
[430] Hadisler birbirini açıklamaktadır: Bu rivayetteki
lafzı 367/675 nolu hadiste ve Tinnizi, Taharet, 57. No: 77'de ise şeklinde
geçmektedir ve hepsi horlamak manasındadır.
[431] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/45.
[432] Sened:
Sahih: Müsned, VI/135,
H.no:249I7; İbn Mâce, Taharet, 62, H.no:474; İbn Mes'ûd'dan (Radıyallalıii anh)
şahidi için bk. ibn Mâce, Taharet, 62, H.no:475;
Bennâ, hadisin isnadının ceyyid olduğunu söyterMülûğu'l-emânî, 11/80.
[433] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/45.
[434] Sened:
Sahih: Müsned, 1/220,
H.no:1912; İkinci rivayet: 1/220, H.no:1911; Benzer rivayetler için bk. 1/244-245,
H.no:2196; 1/242, H.no:2164; 1/215. H.no:1843; 1/284, H.no:2567; 1/234,
H.no:2083; 1/285-286, H.no:2572; 1/287, H.no:2602; 1/257, H.no:2325-2326;
1/252, H.no:2276; 1/369, H.no:3490; 1/330, H.no:3061; 1/341, H.no:3169-3170,
3175; 1/343, H.no:3194; 1/370, H.no:35Ö2; 1/371, H,no:3514; 1/373, H.no:3541;
Rivayetlerin birinde bu uykunun yan tarafına yatarak olduğu nakledilir:
"ı^-kii }\1 'S jCj. J,\ jî" Müslim, Müsâfirûn, 186; Beyhakî,
es-Sünenü'l-kübrâ, 1/121-122;
Ayrıca 364/672 ve
367/675.hadislere bk.
Namaz bahsinde
1020/1890.hadis olarak da tekrar edilecektir.
İkinci rivayet (Allah
Rasûlü'nün (Sallallahü aleyhi ve sellem) gözlerinin uyuduğu,fakat kalbinin
uyumadığı) ile ilgili hadisler: Müslim'in İbn Abbas'tan (Radıyallahii anhüma)
rivayetinde "Gözlerin uyuyup kalbin uyumaması Hz. Peygamber'e has bir
özellik olduğu vurgulanmaktadır:
Müslim, Müsâfırûn, 186;
Hz.Âişe'den
(Radıyallahii anhâ) şahidi için bk.
Mâlik, Salâtü'1-leyl,
9; Ahmed b. Hanbel, Müsned, VI/36, 73, 104; İbn Ebî Şeybe, 1/123, H.no:1401;
Bulıârî, Teheccüd, 16; Terâvîh, 1; Menâkıb, 24; Müslim, Müsâfirûn, 125;
Tirmizî, Salât, 208, H.no:439; Ebû Dâvûd, Tatavvıf, 26, H.no:1341; Taharet, 79,
H.no:202; NesâU Kıyâmü'1-leyl, 36, H.no:1695.
İbn Mes'ûd'dan
(Radıyallahii caî\\) gelen rivayetle ise Mekke'de İbn Mes'ûd ve Allah
Rasûlü'nün (SalUıllahü aleyhi ve sellem) birlikte oldukları bir gecede
meleklerin ikrân olarak zikrediliyor Edeb, 76, H.no:2861 (Hasen-sahih).
Meleklerin hazır bulunduğu
geceki bu rivayet
Câbir'den (Radıyallaha anh)
de nakledilir. Bk.Buhâri, İ'tisâm, 2.
İbn Abbas'tan
nakledilen rivayette Yahudilerin dört (bir rivayette beş) soru ile Hz.
Peygamber'i (Sallallahu aleyhi ve sellem) smamalarındaki sorulardan biri de bu
özelliği idi.
MUsned, 1/278,
H.no:2514; 1/274, H.no:2483 (Bu rivayetin tamamı, Kur'ân'm Faziletleri
bölümünde 165/7080 ve Peygamber Efendimiz başlığı altında 204/9613.hadislerde
zikredilecektir. Hadisin bir parçası için bk. 432/740.hadİs).
Enes b. Mâlİk'ten
(Radıyallahü aıüı) rivayet edilen hadiste İsrâ gecesi Hz. Peygamber Mescİd-i
Haram'da uyurken üç kişinin gelişinden bahsedilir. Bu rivayette bahsedilen
özelliğin sadece Allah Rasûlü'ne hâs olmadığı, diğer peygamberlere de verilen
bir özellik olduğu İfade edilmektedir:
Buhârî, Menâkıb, 24.
Bu özelliğin Deccâl'e
de âit olduğunu belirten hadisler için bk. Müsned, V/40, H.no:20297; V/49,
H.no:20382; V/51-52, H.no:20399; Tirmizî, Fiten, 63, H.no:2248 (Ebû Bekre'den,
"hasen").
[435] (Râvi sözlerine
devamla şöyle dedi;)
[436] Yani sol tarafına namaza duran İbn Abbas'ın.
[437] Bilâl Habeşî.
[438] Lafız olarak; konuşurduk, şelindedir.
Beyhaki'nİn rivayetinde bu konuşmanın metni de verilmiştir: Vudû', 5;
Ezan, 161; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/122.
[439] Bir önceki dipnota bk.
İmam Ahmed b. Hanbel,
El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/45-47.
[440] sened:
Sahih: Müsned, 1/244,
H.no:2194; Buhârî, İlim, 41; Abd b. Humeyd, Müsııed, 209, H.no:616; Beyhakî,
es-Sünenü'l-kübrû, 1/121-122;
Bennâ Nevevî'nin
hadisi sahih saydığını
söyler. Bk.Bülûğu'l-emânî, 11/81. Müsned'deki şu uzun rivayet de bu
hadisi desteklemektedir:
Müsned, 1/369,
H.no:3490. Ayrıca 364/672.hadise bk.
[441] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/48.
[442] Sened:
Hasen: Müsned, 1/256,
H.no:23i5 (Ahmed b. Haııbel'in oğlu Abdullah, babasının hocası Abdullah b.
Muhammed'den kendisinin de bu hadisi işittiğini söyler); Ebû Dûvûâ, Taharet,
79, H.no:202 (Ebû Dâvûd hadisin değerlendirmesinde şunları söyler:
kısmı münkerdir. Yezîd
ed-Dâlânî'nin bu rivayetini hocam Ahmed b. Hanbel'e sordum. O da bu zatı
zayıflıkta ileri noktada gördüğü için beni bu hadise karşı uyardı ve şunları
söyledi:
"(Ahmed b. Hanbel)
bu hadise aldırış etmemesine rağmen Yezid ed-Dâlânî'yi Katâde'nin talebeleri
arasında gösteren sebeb nedir?"; Ebû Davud'un metni:
Tirmizt, Taharet, 57,
H.no:77 (Tirmizî herhangi bir hüküm vermez. Ancak Hz.Aişe, İbn Mes'ûd ve Ebû
Hüreyre'den şâhidlerinin bulunduğunu söyler); İbn Ebî Şeybe, 1/122-123,
H.no:1397; Ebû Ya'lâ, IV/477, H.no:2610; TaberÛnî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XII/157,
H.no: 12748; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ'MMV.
Senedde yer alan
râvilerden Ebû Hâlid Yezid b. Abdurrahman ed-Dâlânî el-Esedî sika biridir.
Nesâi ve İbn Mâce bir, Dârimî iki, Ebû Dâvud on, Tirmizî beş (ki hadisleri için
"hasen-sahih" hükmü verir. Örnek olark bk.Sünen, H.no:2419, 3611),
Ahmed b. Hanbel ise yedi hadisini rivayet eder. Zehebî, Ebû Hâtİm'in
"sika" (bk.el-Cerhu ve 't-ta 'di!, Trc.no: 1167), İbn Adiy'İn
"hadisinde leyyini i k/zayıflık var" (bk.el-Kâmil, Trc.no:2732)
dediklerini nakleder. İbn Hacer İse "sadûktur, çok hata yapar, tedlis de
yapardı" der. Bk.Kâşif, Trc.no:6600; Takrîb, Trc.no:8072; Iclî Sikât'ında
zikreder. Bk.Sikât, Trc.no:2133; Fakat Katâde'den hadis işitmediği iddia
edilmektedir. Şu'be'nin belirttiğine göre Kalâde b. Diâme b- Katâde (v.117/735)
de Ebu'l-Âliye Rufey' b. Mihrân er-Riyâhî'den (v.90/709) (Tirmizî'nin nakline
göre) üç rivayetin dışında hadis işitmedi. Bu hadisler: Hz. Ömer hadisi ki
187/1057.hadiste zikredilecektir; İbn
Abbas hadisi ki 59/9236
ve 107/9516. hadiste zikredilecektir; Hz. Ali hadisi. Bk.Tirmizî, Salât, 20,
H.no: 183. Ebû Dâvûd bu sayıya yine Şu'be'den yaptığı bir nakle göre bir
ilâvede bulunmuştur: Bk.
Ebû Dâvûd, Taharet, 79,
H.no:202. Beyhakî bu sayıya iki hadis daha ilâve eder: Kerb/sıkıntı esnasında
okunan dua hadisi ile İsrâ gecesinde Mûsâ ve diğer peygamberlerle ilgili
mülakat hadisi ki 51/9337 ve 108/9517..hadiste zikredilecektir.
Buradaki hadis ise bu
altı hadisten biri değildir. Dolayısıya senedi munkatıdır.
Azîmâbâdî, hadisin
münker sayılan "Onun yatar vaziyetteki uykusu abdesti bozar" bölümü:
"Hz.Âişe'nin "Gözlerim uyur ama kalbim uyumaz", İbn Abbas veya
İkrime'nin "Hz.Peygamber korunuyordu" hadislerine muhaliftir"
dolayısıyla münker olması ile birlikte hadisin son kısmı üzerinde ittifak
edilen sahih hadislere mana açısından da zıttır" der ve Münzirî'den şu
nakillerde bulunur: Dârekutnî: "Yezid, Katâde'den bu rivayetinde tek kaldı
ki bu sahih değildir"; İbn Hıbbân: "Yezid çok hata yapan biri idi,
sika râvilere muhalefet eder, öylekİ bu ilme yeni başlayan biri bile sika
râvilere uygun nakilde bulunsa dahi rivayetinin illetli olduğunu, kalb
yaptığını (sened veya metinleri birbirine karıştırdığı, kelimelerin yerini
değiştirdiği) ve kendisi ile delil getirilmeyeceğini rahatlıkla fark edebilir.
Peki mu'dal rivayetle rivayette tek kalırsa durumu nasıl olur?", Ebû Ahmed
el-Kerâbîsî: "Hadislerinin bir kısmına mutabaat yapılmaz", Ebû Hatim
er-Râzî: "Sadûk, sika biridir", Ahmed b. Hanbel, Yalıya b. Maîn ve
Nesâî: "Bu râvide bir beis yoktur", derler. Beyhakî: "Hadis hafızlarının
hepsi bu hadisi ed-Dâlânî'den dolayı münker saydılar ve Ahmed b. Hanbel ve
Buhârî gibi âlimler bu zâtın Katâde'den hadis işitmediğini İfade ettiler"
der. Dâlânî'nin sağlam biri olduğunu var sayarsak, isnadında inkıta, ızdırâb ve
sikalara muhalefet bulunmaktadır. Avnü'l-Ma'bûd, 1/237-239
İbnü'l-Mülakkin hadis
âlimlerinin bu hadise zayıf hükmü verdiğini söyler. Bk.
Hulâsatü'l-Bedri'l-münîr, \I5?>, H.no:157; Ahmed Muhammed Şâkir, Tirmizî'nin
Sünen'ine yaptığı haşiyede, Azîmâbâdî'nin Münzirî'den yaptığı nakillere de yer
vererek sahih olan rivayetin İbn Abbas1 m (Meymûne annemizin evindeki gece
namazını anlattığı) nakli olduğunu söyler. Bk.Sünm, Taharet, 57, H.no:77; İmam
Mâlik Hz.Ömer'in şu sözünü nakleder: Bk. Muvatta',
Taharet, 10;
BkAbdürrezzâk, 1/129, H.no:482; îbn Ebî Şeybe, 1/123-124, H.no:1404, 1423;
Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/119; İbn Ebî Şeybe ve Tirmizî de Enes'ten
şu rivayeti
nakleder:Bk. An ££f
Şeybe, 1/123, H.no:1398; Tirmizî, Taharet, 57, H.no:77 (hasen-sahih); İmam Şâfı
de İbn Ömer'den şu nakillerde bulunur: Bk. Şafiî, Müsned,
228; Abdürrezzak'ın İbn
Abbas'tan nakli şöyledir: BkAbdürrezzâk,
1/129, H.no:479; Ebû Hüreyre'den nakli: " Bk.Ai<iü>rezzât, 1/129,
H.no:480; Ebû Yusuf ise ibrahim en-Nehâî'nİn şu sözünü nakletmiştİr:Bk.Ebû Yusuf,
Kitâbü'l-Âsâr, 12, H.no:52; Beyhakî de İbn Abbas'ın sözünü naklederek bu konuda Zeyd b. Sabit,
Ebû Ümâme ve Ebû Hüreyre'den de
nakillerin bulunduğunu
ifade eder. Bk. İbn Ebî Şeybe, 1/123, H.no:1399; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ,
1/120; Hz.Âişe'den: Bk. îbn
Ebî Şeybe, 1/123,
H.no:1409; Ebû Hüreyre'den: Bk. /fcrc EbîŞeybe, 1/124, H.no:1416; Abdullah b.
Amr'dan:
Heysemî, Taberâni'nin
Evsat'ında, Ebû Ümâme'den gelen rivayeti ise Kebir'inde naklettiğini söyler:
Bk.Mecma',
1/247-248.
Bennâ, İbnü't-Türkmânî
Alâüddîn b. Ali el-Mardînî'nin (v.745/1347) el-Cevheratü'n-nakî fı'r-reddi
ale'l-Beyhdkî (Beyhakî'nin es-Sünenü'l-kübrâ'sı ile) isimli eserinde
ed-Dâlânî'nin Katâde'den hadis İşittiğini söylediğini belirtir. Aynı şekilde
İbn Cerir et-Taberi de bu hadisi delil gösterek sahih saydığını zikreder. Bu
rivayet şâhidleri İle desteklenmektedir. Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel ve
Ebû Ya'lâ tarafından nakledildiğini ve râvilerinin ise sika olduklarını söyler
(Bennâ'nın Mecmau'z-zevâid'den verdiği bilgiyi bu eserde özellikle konu ile
ilgili bölümde bulamadık) Zehebî, Muğnî'sinde Dâlânî için "hadisi
hasendir" ifadesini kullanır. Yukarıda şâhidlerini zikrettiğimiz
hadislerin bir kısmına da değinerek bu hadisin kendisiyle delil getirilmeye
müsait olduğunu söyler. Bk.Bülûğu'l-emânî, 11/82.
[443] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/48-50.
[444] Sened:
Hasen: Müsned, l/l 11,
H.no:887; Ebû Dâvûd, Taharet, 79, H.no:203; İbn Mâce, Taharet, 62, H.no:477;
Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/121.
Bakıyye b. Velid
el-Hımsî sika müdellistir. Burada tahdis sigası ile naklettiğini görüyoruz.
Suyûtî, Hz. Ali'den nakledilen hadisin zayıf, Muâvİye'den nakledilen hadisin
ise sahih olduğuna hükmeder. Bk.el-Câmiu's-sağîr, H.no:5749-5750; Münâvî İse,
Suyûti'nin Hz.Ali'den nakledilen hadise sahih dediğini, fakat bunun böyle
olmadığını söyleyerek şunları ekler: Abdülhak: "Hz.Ali'nin rivayet ettiği
hadis muttasıl değildir", İbnü'l-Kattân: "Bakıyye ve Vadîn
zayıftır", Bâcî: "Hadis münkerdir" derler. İbn Hacer: "Ebû
Zür'a ve Ebû Hatim Hz. Ali ile tâbîî arasındaki inkıta/kopukluk sebebiyle
illetli gösterdiler" der. Zehebî de: "Vadîn leyyindİr. İbn Âiz,
Hz.Ali'ye yetişmedi" der. Bk.Feyzu'l-kadîr, IV/522-523. Muâviye'nin
rivayetinde de Suyûtî hata etmiştir. Hadis zayıftır. Çünkü Ebûbekİr b. Ebî
Meryem zayıf biridir. İbn Abdilber, hem Hz.Ali'nin hem de Muâviye'nin rivayet
ettiği hadisi zayıf sayarak bu hadislerle delil getirilemeyeceğini söyler.
Moğultay da Hz. Ali'nin hadisini daha sağlam bulur. İbn Hacer ve Zehebî Muâviye'nin
rivayet ettiği hadisi çok zayıf bulurlar. Bk.Fe;yz«7-kadîr, IV/523.
Muâviye b. Ebû Süfyan'm
rivayeti için bk.370/678.hadis.
Azîmâbâdî, Münzirî'den
naklen der ki: "Senedinde Vadîn b. Ata ve Bakıyye b. el-Velîd
bulunmaktadır ve her ikisi hakkında tenkidler yapılmıştır. " Cüzcânî de
Vadîn'in "vâhî" olduğunu söyler. Azîmâbâdî, kendi kanaatini şu
şekilde yansıtır: Her İki râviyi de sika sayanlar vardır. Ebû Zür'a, Yahya b.
Maîn, Ahmed b. Hanbel sika sayanlardan birkaçıdır. îbn Adiy, Vadîn hakkında
"Hadisinde bir beis görmüyorum" derken, Bakıyye için "Saduktur,
çok tedlis yapar" der. Bk. Avnü'l-Ma'bûd, 1/239. Bennâ ise hadisin hasen
olduğunu ifade eder. Bk.Bülûğu'l-emânî, 11/83.
[445] Meşhur rivayetle şeklindedir. Ancak yukardaki
rivayette kalb olma ihtimali vardır ve bu farklılık Arapçada normal
karşılanmıştır. Türkçede, güneş ısı ve ışık kaynağıdır ya da ısı ve ışık
kaynağı güneştir, şeklinde kullanım buna örnektir. Bennâ tertibinde başka bir
Müsned nüshasını esas almış olacak ki şeklinde zikretmiştir.
[446] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/50-51.
[447] sened:
Sahih: Müsned,
IV/96-97, H.no: 16822; Tayâiisî,
s.58, H.no:207; Dârimî,
Vudû', 48, H.no:728;
Heysemî, senedinde
ihtilâli sebebiyle zayıf kabul ettiği Ebû Bekif b. Ebî Meryem'in bulunduğunu
belirtir. Bk. Mecma', 1/247.
[448] Lafız olarak İki göz manasmdadır, ancak Türkçe'de
gözler şeklinde kullanıldığı için yukarıdaki şekilde terceme edildi.
[449] Bu
rivayeti Abdullah, babası
Ahmed b. Hanbel'in
kitabında kendi el yazısından vicâde/bulma yolu İle nakletti. Bu
sebeple (Ht.) kısaltması ile bu duruma
İşaret edildi.
İmam Ahmed b. Hanbel,
El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/51.
[450] Salih b. Ahmed b. Hanbel, Mesûil, 1/178; Şîrâzî, age.,
1/23; Merğınânî, age., 1/15; İbn Rüşd, age, 1/26; Nevevî, Mecmu', 11/14; İbn
Kudâme, age., 1/160,165.
İmam Ahmed b. Hanbel,
El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/52.
[451] Sened:
Sahih: Müsned, V/194,
H.no:21585; IbnEblŞeybe, 1/150, H.no:1723; Tahâvî, Şerhu meâni'l-âsâr, 1/73;
Taberânî,
el-Mu'cemü'l-kebîr, V/243, H.no:5221-5222; Bezzâr,
IX/219, H.no:3762. Heysemî, bu hadisin râvîlerinin sahih hadis ricali
olduklarını, fakat İbn İshak'ın müdellis olduğunu, ancak "haddesenî"
lafzı ile naklettiğini belirtir. Bk.Mecma', 1/244-245; Dolayısıyla tedlisİn
hiçbir Önemi kalmamış, hadis ise sahih olmuş olur.
Hz.Âişe'den
(Radıyallahü anltâ) şahidi için bk. İshâk b. Râhûye, Müsned, M/990, H.no:1716.
[452] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/52.
[453] Sened:
Sahih: Müsned, U/223,
H.no:7076; İbnü'l-Cârûd, s.18, H.no:19; Dârekutnî, 1/146; Beyhakî,
es-Sünenü'l-kübrâ, I/I33, H.no:626. Heysemî, senedindeki Bakıyye b. Velid'in
müdeilis olduğunu ve an'ane yaptığını ifade eder. Bk. Mecma\ 1/245. Fakat hadis
şâhidleri ile kuvvet kazanır. Ayrıca Dârekutnî ve Beyhakî'nin rivayetinde ise
talıdis sigası ile nakletmiştir. Bk. Dârekutnî, 1/146; Beyhakî,
es-Sünenü'l-kübrâ, 1/132-133;
İbn Hacer râvilerinin
sika olduğunu fakat Amr b. Şuayb'de ihtilâf edildiğini belirtmiştir.
Bk.ed-Dirâyefi tahrîri ehâdîsi'l-Hidâye, 1/41.
Amr b. Şuayb b.
Muhammed b. Abdullah b. Amr b. el-As es-Selımî hakkında Yahya b. Main şöyle
der: "Amr b. Şuayb'in babası kanalıyla dedesi Abdullah b. Amr b. el-Âs'tan
nakleliği hadisler bir kitap gibidir, dedesi ve babası kanalı ile naklederse
zayıftır. Saîd b. el-Müseyyib, Süleyman b. Yesâr veya Urve kanalı ile
naklederse sikadır." Bk. Zehebî, el-Müntekâjî serdi'l-künâ, 1/57.
Buhârî İse bu râvinin
tercüme-i hâlinde Alımed b. Hanbel, Ali b. Abdullah, Humeydî ve îshak b.
İbrahim'in Amr b. Şuayb'in babası ve dedesi kanalı ile naklettiği rivayetleri
delil olarak aldıklarını nakleder. Bk.et-Târihu'l-kebîr, VI/342, Trc.no:2578.
[454] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/52-53.
[455] Sened:
Hasen: Müsned, 11/333,
H.no:8385; Tahâvî, Şerha meâni'l-âsâr, II1A; Dârekutnî, 1/146; Deylemî,
III/616, H.no:5926; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/133-134, H.no:631.
Yahya b. Yezid b.
Abdülmelik en-Nevfelî'de bir beis olmamasına karşın, babası Yezİd b. Abdülmelik
en-Nevfelî'nin zayıflığını ekseri âlimler ifade ettiler. Heysemî de bu
kanaatini belirttikten sonra Yahya b. Maîn'in bir rivayete göre bu zatı sika
saydığım, hadisin Bezzâr ve (Evsat ve Sağîr'de) Taberânî tarafından
nakledildiğini söyler. Bk. Meana', 1/245.
Beyhakî rivayeti
verdikten sonra sika râviler tarafından nakledildiğini Yezîd hakkında
eleştirilerin bulunduğunu beyân eder ve bu râvî hakkında Ahmed b. Hanbel'in şu
sözünü aktarır: "^ L <, ^ i*aii j*l y ^-i" (Medîne âlimlerinden
bir şeyhtir. Kendisinde bir beis yoktur).
Beyhakî Ebû Hüreyre'den
mevkuf olarak da nakleder. Bk.Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/130, 133-134. Yezid
b. Abdülmelik en-Nevfelî'den İbn Mâce bir, Ahmed b. Hanbel ise üç rivayet
nakleder. İbn Mâce'nin rivayeti için Bûsırî: "Her ne kadar İbn Sa'd sika
saysa da Ahmed, Yalıya b. Maîn ve Halef zayıf saymışlardır" der. BkJbn
Mâce, Cenâiz, 58, H.no:1607. Hâkim'in Müstedrek'inde Nâfi' b. Ebû Nuaym kanalı
ile mutâbaatı vardır. BkMüstedrek, 1/233, H.no:479 (Hâkim, sahih olduğunu
söyler. Zehebi de bunu onaylar).
Hz.Aişe'den
(Radıyalkıhü anhâ) şahidi için bk. Bk. Müstedrek, 1/234, H.no:480-481 (Zehebî
Telhîs'te "sahihtir" der).
[456] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/53-54.
[457] Sened:
Sahih: Müsned, VI/407,
H.no:27170; İkinci rivayet: VI/407, H.no:27170 (vicâde yoluyla nakledilen
rivayet); Üçüncü rivayet: VI/406, H.no:27168; Dördüncü rivayet: VI/406,
H.no:27I69; Mâlik, Taharet, 58; Şafiî, Ümm, 1/15; Ebû Dâvûd, Taharet, 69,
H.no:181; Tirmizî, Taharet, 61, H.no:82-84 (Tirmizî hadis hakkında
"hasen-sahih" hükmünü verdikten sonra şunları söyler: "Ümmü
Habîbe, Ebû Eyyûb, Ebû Hüreyre, Ervâ bt. Üneys, Aişe, Câbir, Zeyd b. Hâlid ve
Abdullah b. Amr'dan (RadıyaUahü anhiim) da nakiller vardır. Hocam Buhârî, bu
konuda en sahih rivayetin Büsre'nin nakli olduğunu belirtti"); Nesâî,
Taharet, 118, H.no: 163-164; Gusl, 30, H.no:442-445; îbn Mâce, Taharet, 63,
H.no:479 (İbn Mâce, Büsre hadisinden sonra sırasıyla Câbir, ÜmmU Habîbe ve Ebû
Eyyûb rivayetlerini verir. Bûsirî ise bu hadislerin her birinin zayıflık
gerekçesini açıklar. Bk. İbn Mâce, Taharet, 63, H.no:480-482); Dârimî, Vudû',
50, H.no:730-731; Dârekutnî, I/146-I47; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, V/243,
H.no:5221; XXIV/193-194, H.no:4S6, 489; Hâkim, Müstedrek, 1/229-233,
H.no:472-479 (Hadisin İbn Ömer, Ebû Hüreyre, Zeyd b. Hâlid el-Cühenî, Sa'd b.
Ebû Vakkâs, Câbir b. Abdullah, Ümmü Habîbe ve Ümmü Seleme gibi şâhidlerine de
işaret ederek sahih olduğunu söyler); îbn Hıbbân, III/398,400, H.no: 1114,
1117; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/129430.
İbn Hacer,
Dârekutnî'nİn Büsre hadisi için on tarik naklettiğini belirtir. Bk.Dirâye,
1/38; Telhis, 1/122-123; Hadis için bk. Ahmed b. Hanbel, llel, 11/579,
H.no:3743-3744; Zeylaî, Nasbü'r-râye, 1/54-55.
Hz. Âişe'den
(RadıyaUahü anhâ) şahidi için bk. Hâkim, Müstedrek, 1/234, H.no:480-481 (Zehebî
Telhîs'te "sahihtir" der);
Ebû Hüreyre'den
(RadıyaUahü anlı) şahidi için bk. Hâkim, Müstedrek, 1/233, H.no:479 (Zehebî
sahih olduğunu söylemiştir. Zehebi de bunu onaylar);
Tirmizî'ye ek olarak,
abdestin gerekliğini belirten rivayetler, İbn Ömer, Sa'd b. Ebî Vakkâs ve Ümmü
Seleme'den de nakledilir. Bk. Hâkim, Müstedrek, 1/233, H.no:479.
Talk b. Ali'den
nakledilen rivayet için bir sonraki 375/683. hadise bk. Beyhakî,
es-Sünenü'l-kübrâ, 1/134; Heysemî, Mecma', 1/245.
San'ânî İbn Hazm'dan
naklen abdestin gerekliliğini belirten rivayetleri nakleden sahabenin sayının
17 olduğunu söyler. Bk.Sübülü's-selâın, 1/140.
Heysemî Büsre bt.
Safvân kanalı ile rivayet edilen hadisleri verir. Bir kısmının zayıf, bir
kısmının da sahih olduğunu gerekçeleri ile belirtir. Bk.Mecma', 1/245.
Büsre bt. Safvân b.
Nevfel el-Esediyye el-Kuraşiyye, Muâviye b. Muğîre b. Ebi'l-Âs'ın eşidir. Bİr
diğer görüşe göre, Safvân b. Ümeyye'nin kızıdır. Emevîdir. Abdülmelik b.
Mervân'ın anneannesidİr. İlk Müslüinanlardandır, ayrıca Bey'atü'n-nisâ/Kadınlar
Biatı'nda bulunan hanımlardan biridir. Varaka b. Nevfel Büsre'nin amcasıdır.
Safvân b. Nevfel'in nesli Büsre kanalı ile türemiştir. Hz.Hatİce annemizin
yakınlarından biridir. Hâkim, Müstedrek, 1/233, H.no:479; Beyhakî,
es-Sünenü'l-kübrâ, 1/130.
[458] Yani vicüde yoluyla.
[459] İlk iki rivayette müzâkere Urve ile Mervân arasında,
üçüncü de babası Zübeyr ile Mervân arasında ve dördüncüde her ikisi varken
Urve'den nakledildi.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 3/54-56.
[460] Sened:
Sahih: Müsned, IV/22,
H.no:16238; İkinci rivayet: IV/23, H.no:16244; Üçüncü rivayet: IV/23,
H.no:I6247; E&û Dâvûd, Taharet, 70, H.no:182; Tirmizî, Taharet, 62, H.no:85
("Hasen-Sahih" hükmü veren Tirmizî, hadisin Ebû Ümâme'den de
nakledildiğini, Eyyûb b. Utbe ve Muhammed b. Câbir hakkında tenkidin
bulunduğunu, fakat Mülâzinı b. Amr'ın Abdullah b. Bedr'den gelen tarikinin daha
sahih olduğunu söyler); Nesâî, Taharet, 119, H.no:165; İbn Mâce, Taharet, 64,
H.no:483 (İbn Mâce bir sonraki hadisinde Tirmizî'nİn işaret ettiği Ebû Ümâme
hadisini de nakleder. Fakat Bûsırî senedinde yer alan Ca'ier b. Zübeyr'in
hadisinin terk edileceği hususunda ittifakın bulunduğunu beliririn H.no:484);
Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/134;
İbn Hacer Talk'ın
hadisini zikrettikten sonra Ali b. Abdullah (Îbnü'l-Medînî'nin):
"Büsre'nin hadisinden daha iyidir" dediğini nakleder.
Bk.Bülûğu'l-merâm, H.no:66; San'ânî, Tahâvî'nin: "İsnadı müstakîmdir,
muzdarib değildir" dediğini naklederek, Taberânî ve İbn Hazm'ın sahih;
Şafiî, Ebû Hatim, Ebû Zür'a, Dârekutnî, Beyhakî ve İbnü'l-Cevzî'nin ise zayıf
saydıklarını söyler. Bk.Sübülü's-selâm, 1/138-139;
Hadis, Yemâme kadısı
Ebû Yahya Eyyûb b. Ulbe el-Yemâmî sebebiyle zayıf sayılır. Eyyûb b. Utbe
el-Yemâmî'nİn (v.160/777) rivayetlerinden birer tanesini Tirmizi ve İbn Mâce,
on yedisini Ahmed b. Hanbel nakleder. Zehebî bu râvî hakkında şu bilgilen
verir: Buhârî: "Kendisinden hadis alanlar leyyin olarak telakkî
ederler"; Ebû Hatim: "Yahya b. Ebî Kesîr'den yazdığı hadisler
sahihtir. Fakat o hafızasından hadis nakleder ve hata yapardı" dediler.
Bk.Kâşif, Trc.no:521; İbn Hacer ise zayıf olduğunu ifâde eder. Bk. Takrib, Trc.no:619.
Bennâ, Fellas'ın "Daha önce sadûk idi, ancak daha sonra hafızası
kötüleşti"; İbn Adİy'in "zayıf olmakla birlikte hadisleri
yazılır" dediklerini nakleder. Bk.Bülûğu'l-emânî, 1/274-275. Ancak hadis
şâhidleri İle kuvvetlenir. Ayrıca üçüncü rivayette müıâbî olarak Kuran b.
Temmâm ve Muhammed b. Câbir vardır.
Talk b. Ali'den şu
rivayet de nakledilir:
Heysemî, hadisin
Kebir'inde Taberânî tarafından nakledildiğini, ve şöyle dediğini nakleder:
"Bu hadisi Eyyûb b. Utbe'den sadece Hammâd b. Muhammed nakleder. Diğer
hadisi de Hammâd b. Muhammed nakleder. Her iki rivayet de bana göre sahihtir.
Talk b. Ali Hz. Peygamber'den yukarıdaki (375/683) hadisi ilk zamanlarda
duymuştu. Daha sonra da Büsre, Ümmü Habîbe, Ebû Hüreyre, Zeyd b. Hâlid vd.
sahabenin rivayet ettiği hadislerle paralellik arz eden bu hadisi duymuş
olabilir. Buna göre de 'Abdesti gerekli görmeyen rivayet neshedilmiştir'
denilebilir." Mecma', 1/245. Zeylaî, bu rivayeti senedindeki Hammad b.
Muhammed ve hocası Eyyub'un zayıflığı sebebiyle zayıf sayar. Bk.Nasbü'r-râye,
1/54-55. Beylıakî'ııin rivayeti de bu hadisin Talk b. Ali'nin Medîne'ye İlk
geldiği yıllarda olduğuna işaret etmektedir:
Ahmed Muhammed Şâkir bu
hadis hakkında Tirmizî şerhinde şunları söyler: Şâfiiler Talk b. Ali rivayetini
oğlu Kays sebebiyle zayıf sayarlar. Hâlbuki durum böyle değildir. Kays b. Talk
sika biridir. İbn Maîn, Iclî ve İbn Hıbbân sika saymışlardır. İbn Hazm da
Muhallâ'da sahih sayar (1/239). Fakat bu hadis mensûhtur. Çünkü Talk b. Ali
Medîne'ye H.l.yılda mescidin inşâsı sırasında gelmiştir.
San'ânî: "Neshten
daha güzel bir görüş vardır. O da Büsre hadisini sahih sayanların ve bu hadisin
sahicilerinin çokluğu, tercih edilmesi gereken bir hadis olduğunu
gösterir" der ve netice olarak İmam Mâlİk'in görüşüne yer verir:
"Abdest almak vacip değil, mendûptur, yani emr nedb ifade eder."
Bk.Sübülü's-selâm, 1/140; Bu görüş en ihtiyatlı yoldur. Allah doğrusunu en iyi
bilir.
Talk b. A1İ, bina
ustası bir sahâbîdİr. Mescidi genişletme çalışmalarında çok emeği geçmiş
"Harcı ona verin, o bunu çok iyi biliyor" diye taltife mazhar olmuş
biridir.
[461] Lafız anlamı; birimiz, şeklindedir.
[462] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/56-58.
[463] Mendup; tavsiye edilen, güzel hareket, manalarına
gelmektedir.
[464] Î.Şâfıî, Ümm, 1/16; İbn Rüşd, age., 1/28; îbn Kudâme,
age., 17170-171; İbn Nüceym; Bahr, 1/45; Nevevî, Mecmu', 1/31.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 3/58-59.
[465] Sened:
Sahih: Miisned, VI/210,
H.no:25642 (Şuayb el-Arnavut'un tahrid h.no:25766); Benzer rivayetler için bk.
VI/210, H.no:25643 (İnkıta sebebiyle zayıftır. Çünkü, İbrahim b. Yezid
et-Teymî, Hz. Âişe'den hadis işitmedi); VI/62, H.no:24210 (377/685.hadis). Ebû
Dâvûd, Taharet, 68, H.no:178 (Ebû Dâvûd "İbrahim et-Teymî Hz.Aişe'den
hadis işitmediği için bu hadis mürseldir" der);
Tinnizî, Taharet, 63,
H.no:86 (Tirmizî tam altı hocasından Vekî' kanalıyla naklettiği bu hadis
hakkında "Bu hadisle Süfyâıı es-Sevrî ve Kûfeliler amel ettiler ve öpmeden
dolayı abdestin gerekmediğini belirttiler. İmam Mâlik, Evzaî, Şafiî, Ahmed b.
Hanbel ve İshâk ise öpmenin abdest gerektireceği görüşünü benimsediler. Her iki
tarafın da görüşünü destekleyen birçok nakil vardır. Bizimkiler (Şâfiîler)
Hz.Âİşe'nin bu hadisi ile amel etmezler. Çünkü senedinden dolayı bu hadisi
sahih saymazlar" der ve sözlerini şöyle noktalan "Yahya b. Saîd
el-Kattân ve Buhârî bu hadisi zayıf saydı. Çünkü Habîb b. Ebû Sabit, Urve'den
hadis işitmedi. İbrahim et-Teymî, Hz.Âişe'den hadis İşitmediği için o rivayet
de sahih değildir. Kısaca, bu babda Hz.Peygamber'den sahih bir rivayet
nakledilmiş değildir");
Nesâî, Taharet, 121,
H.no:170 (Nesâî, bu babda, İbrahim et-Teymî'nin mürsel olarak naklettiği bu
rivayetinden daha iyi bir naklin bulunmadığını söyler);
İbn Mâce, Taharet, 69,
H.no:502 (Muhammed Fuâd Abdülbâki, Ebû Dâvûd ve Nesâî'nin mürsel olarak
naklettiklerini, cumhura göre de mürsel rivayetle delil getirme hususunda
zararlı olmadığım, bu nakilde ise mevsul olarak nakledildiğini, Dârekutnî'nin
de bunu böyle zikrettiğini, Bezzâr'ın hasen isnâdla naklettiğini, İbn Mâce'nin
de iki isnâdla naklettiğini, dolayısıyla ittifakla hadisin delil olacağım
söyler.)
DârekutnU 1/135-142;
Heysem!, Mecma', 1/247.
Ayrıca bir sonraki 377/685.hadise bk.
[466] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/59.
[467] Sened:
Sahih: Müsned, VI/62,
H.no:24210 (Bu rivayetin senedinde Haccâc b. Ertâd ile Muhammed b. Abdullah b.
Amr b. el-Âs'ın kızı, Anır b. Şuayb'in halası Zeynep es-Sehmiyye vardır). Ebû
Dâvûd, Taharet, 68, H.no:178 (Ebû Dâvûd "İbrahim et-Teymî Hz.Aişe'den
hadis işitmediği için bu hadis mürseldir" der); Tirmizî, Taharet, 63,
H.no:86 (Hasen-Sahih); Nesâî, Taharet, 121, H.no:170 (Nesâî, bu babda, İbrahim
el-Teymî'nin mürsel olarak naklettiği bu rivayetinden daha iyi bir naklin
bulunmadığını söyler); İbn Mâce, Taharet, 69, H.no:503 (Bûsırî şunları söyler:
"Senedinde Haccâc b. Ertâd var, hem müdellis hem de an'ane yapmıştır.
Ayrıca meçhul olan Zeyneb es-Sehmiyye var. Dârekutnî bu râvi ile delil
getirilemeyeceğini belirtir"); Dârekutnî, 1/135-142; Heysemî, Mecma',
1/247.
Ayrıca bir önceki 376/6
84.hadise bk.
[468] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/60.
[469] Sened:
Sahih: Müsned, VI/148,
H.no:25028; Benzer rivâyeller için bk. VI/44, H.no:24051; VI/54-55, H.no:24155;
VI/255, H.no:26059; VI/225, H.no:25760; VI/182, H.no:25365; VI/192, H.no:25475;
VI/152, H.no:25062; Mâlik, Salâtü'1-leyl, 2; Buhârî, Salât, 22, 104, 108;
Müslim, Salât, 272; Ebû Dâvûd, Salât, 111, H.no:710-714; Nesâî, Taharet, 120,
H.no:166-168; Kıble, 10, H.no:757; İbn Mâce, İkâme, 40, H.no:956.
Müsned'in farklı
rivayetleri;
Müsned, VI/192,
H.no:25475;
Müsned, VI/152,
H.no:25062;
Müsned, VI/182,
H.no:25365.
[470] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/60.
[471] Şafiî, Ümm, 1/12; SehnOn, Müdevvene, 1/13; îbn Rüşd,
Bidâyetü'l-müctehid, 1/27-28; Nevevî, Mecmu', 11/30-34; İbn Kudâme, Muğnî,
1/186-191; İbn Nüceym, Bahr, 1/44.
İmam Ahmed b. Hanbel,
El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/61.
[472] Sened:
Sahih: Müsned VI/443,
H.no:27375; İkinci rivayet: VI/449, H.no:27408; Benzer rivayetler için bk.
V/195, H.no:21598; V/277, H.no:22281; Ebû Dâvûd, Savm, 33, H.no:2381; Tirmizî,
Taharet, 64, H.no:87 (Tirmizî, Hüseyin el-Mııalüm'in hadisinin ceyyid olduğunu
ve bu hususta vârid olan hadislerin içinde en sahihi/sağlamı sayıldığını ifade
eder); Dârimî, Savm, 24, H.no:1725; Hâkim, Müstedrek, 1/588-589, H.no:1553-1556
(Hâkim, Buhârî ve Müslim'in şartına/râvisine uygun olarak sahih olduğunu söyler.
Zehebî de bunu onaylar); Abdüssamed-in babası Abdülvâris'tir. Velid b. Hişâm
ise mesturdur. Hadis metin yönü ile de tenkide maruz kalmıştır: Mensuhtur.
Şevkânî der ki:
"Bu hadis Ahmed b. Hanbel, üç sünen sahibi (Ebû Dâvûd, Tirmizî, Nesâî),
İbnü'l-Cârûd, İbn Hıbbân, Dârekutnî, Beyhakî, Taberânî, İbn Mende ve Hâkim
tarafından "Rasûlullah (Sallallahii aleyhi ve sellem) kustu ve orucu
bozuldu" lafzı ile nakledildi. İbn Mende: "İsnadı sahih ve
muttasıldır" dedi. Buhârî ve Müslim'in bu hadisi sahihlerine almamalarının
nedeni senedindeki İhtilâftır. Beyhakî de isnadında ihtilâfın bulunduğunu,
şayet rivayet sahih ise kasten kusan kimseye hamlolunacağını söyler. Eserinin
bir başka yerinde ise senedin muzdarib olduğunu ve bu hadisle delil
getirilemeyeceğini İfade eder. Bk.Neylü'I-evtâr, 1/203.
Bu konuda şu rivayet de
zikredilir:
İbn Mâce, İkâme, 137,
H.no:1221 (Bûsırî senedinde yer alan İamâil b. Ayyâş'ın (v. 181/797)
Hicazlılardan rivayetinin zayıf olduğunu söyler); Hemen hemen cerh tadil
âlimlerinin hepsi Şamlı âlimlerden rivayetinde sika saymışlardır. Hocası
Abdülmelik b. Abdülaziz b. Cüreyc el-Emevî (v.150/767) Mervu'r-rûz'da ikâmet
etti. İbn Cüreyc'in babası kanalı ile Allah Rasûlü'nden mürsel olarak
naklettiği rivayet sahihtir. Bk. Bennâ, age., 11/92. Eserinin bir başka yerinde
hadisi Ebû Dâvûd, Tirmİzî, Nesâî, İbn Hıbbân, Dârekutnî, Taberânî, Hâkim,
İbnü'l-Cârûd, İbn Mende ve Beyhakî'ye nisbet eder ve: "İsnadı sahihtir,
muttasıldır. Senedindeki ihtilâf sebebiyle Buhârî ve Müslim eserlerine
almadılar" der. Bk. age, X/42.
Sevbân b. Bücdüd'den
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. V/283, H.no:22342; V/276, H.no:22272
(Senedinde yer alan Ebû Şeybe'yi bazıları mechûl saymıştır. Bele b. Abdullah
el-Mehrî de meçhuldür) (I I l/3322.hadis).
Fedâle b. Ubeyd
el-Ensârî'den (Radıyallahü anlı) şahidi için bk. VI/22, H.no:23848
(110/3321.hadis)
Bu hadis oruçlunun
kusması konusunda 108/3319.hadiste tekrar edilecektir.
[473] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/61-62.
[474] Bu konudaki hadisler ve değerlendirmesi için bk.
Zeylaî, Nasbur-râye, 1/37-41.
[475] İmam Şafiî, Ümm, 1/14; Sehnûn, age., 1/18; Şîrâzî,
age., 1/24; Merğınânî, age. 1/14; İbn Rüşd, age., 1/24-25; Nevevî, Mecmu', 1/7;
İbn Kudâme, age., 1/176; Mevsılî, İhtiyar, 1/10.
[476] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/62-63.
[477] Sened:
Sahih: Müsned, V/106,
H.no:209İ3; Benzer rivayetler için bk. V/108, H.ııo:20942; V/102-103,
H.no:20877; V/100, H.no:20852; V/100-101, H.no:20853; V/98, H.no:20822;
V/96-97, H.no:20806; V/93, H.no:20767; V/92, H.no:20759; V/88, H.no:20707;
V/86, H.no:20690; V/102, H.no:20871; V/105, H.no:20907; Bu son iki rivayetin
lafzı şöyledir:
V/100, H.no:20851 (bu
rivayetin metni ise şöyledir:)
Rivayetlerden deve eti
yeme sebebiyle abdeslin gerektiğini, davar (koyun/keçi) eti yenildiği zaman da
rivayetlerin bir kısmında (20942, 20907, 20871, 20853, 20852, 20806, 20707,
20690) abdestin gerekmediği açıkça İfade edilirken; diğer bir kısmında (20913,
20877, 20851, 20822, 20767, 20759) "dilersen abdest al, dilersen
alma" şeklinde tercih hakkını görüyoruz. Namaz lafzının zikredildiği
bölümde ise, deve barınaklarında namaz kılmama yacağı, davar (koyun/keçi)
ağıllarında ise kıl anabileceği ifade edilmiş, bazı rivayetlerde (20942, 20852)
ise "dilersen" kaydı konulmuş; bir kısım rivayette de (20870, 20851)
ruhsat verildiği kaydedilmiştir.
Müslim, Hayz, 97; ibn
Mâce, Taharet, 67, H.no:495;
Bu hadisin sadece namaz
ile İlgili bölümü Ma'bed el-Cühenî'nin oğlu Sebre b. Ma'bed'den de
nakledilmiştir. Bk. MUsned, III/404, H.no:15278-15279; III/405, H.no:15284;
Hadislerinden biri (bk. Miisned, V/102, H.no:20870) yanlışlıkla Semüra b.
Cündüb'ün hadisleri arasında yer almıştır. İbn Mâce, Mesâcid, 12, H.no:770.
Hadisin şâhidleri:
a-Ebû Hüreyre'den
(Radtyatlahü anlı) şahidi İçin bk. 395/1265.hadis.
b-Abdullah b.
Muğaffel'den (Radıyallahu anh) şâlıidi için bk. 397-398 /1267-1268. hadisler.
c-Abdullah b. Amr'dan
(Radıyallahu anhiima) şahidi için bk. 394/1264.hadis.
d-Enes'ten
(Radıyallahuanh) şahidi İçin bk. 357/1227.hadis.
e-Berâ b. Âzib'den
(Radıyallahu anh) şahidi için bk. 381/689.hadis.
f-Zü'1-Gurre'den
(Radıyallahu anh) şahidi için bk. 382/690.hadis.
g-Üseyd b. Hudayr'dan
(Radıyallahu anh) şahidi için bk. 383/691.hadis .
[478] Zira Ebû Hüreyre'den gelen bir rivayette; 'Koyunların
kaldıkları yerden/ağı! I arından başka yer bulamazsanız...1 şeklinde kayıtlan
maktadır.
[479] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/63-64.
[480] Sened:
Sahih: Müsııed, IV/288^ H.no: 1*8447; Benzer rivayet için bk.
IV/303-304, H.no: 18609; Ebû Dâvûd, Taharet, 71, H.no:184; Salât, 25, H.no:493;
Tirnnzî, Taharet, 60, H.no:81 (Tirmizî, Câbir b. Semüra ve Üseyd b. Hudayr'den
de (Radtyatlahu anhiima) rivayet olunduğunu, İshak'm:
"Bu konuda sadece
Berâ ve Câbir b. Semüra'dan (Rudıyallahu anhüma) sahih rivayet nakledildi"
dediğini zikrederek hadisin "hasen-sahih" olduğunu belirtti); İbn
Mâce, Taharet, 67, H.no:494.
[481] Devenin şeytanî olarak vasıflanması; her hâlde onların
ürkek, inatçı ve azgın olmalarından, koyunların Övülmesi ise sakin ve uysal
olmalarından kaynaklanmaktadır.
[482] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/64-65.
[483] Sened:
Sahih: Müsned, IV/67,
H.ııo: 16582; Benzer rivayet için bk. V/112, H.no:20978 (senedi:)
Tahâvt, Şerhu
meâni'l-âsâr, 1/70.
Heysemî, hadisi Abdullalı b. Ahmed b. Hanbel'in ve Taberânî'nin rivayet
ettiğini, Zü'1-Gurre'nin Yaîş el-Cühenî olduğunu, Ahmed b. Hanbel'in
senedindeki râvilerin sika olduklarını söyler. Ayrıca Heysemî, Taberânî'nin
Süleyk el-Gatafânî'den (Radıyallahii anlı) de rivayet ettiğini, isnadında Câbir
el-Cu'fî'nİn bulunduğunu, bu râviyi Şu'be ve Süfyân'ın sika diğerlerinin ise
zayıf saydıklarını belirtir. Bk. Mecına', 1/250.
Zii'I-Gurre'nİn
38l/689.hadisİn senedinden hareketle Berâ b. Âzib olma İhtimâli bulunmaktadır.
Zü'1-Gurre el-Cühenî'nin (et-Tâî veya el-Hilâlî gibi nisbetlerle de anılır)
isminin Yaîş olduğu ifade edilmiştir. Rk.Üsdü'l-ğâbe, V/490, Trc.no:5654; Ebû
Nuaym: "Berâ b. Âzib'in yüzünde beyazlık veya buna benzer bir şey vardı.
Bu sebeble de Zü'1-Gurre olarak isimlendirildi" der. İbn Mâkûlâ da, bazı
ilim sahibi zâtlarca Berâ'nın bu adla isimlendirildiğini belirttikten sonra:
"Bu bana göre tartışmalı bir konudur. Çünkü o, ne bir Tâî, ne bir Hilâlî,
ne de bir Cühenî'dir" der. Abdurrahman b. Ebî Leyla'nın Zü'1-Gurre diye
isimlendirilen Yaîş el-Cühenî'den bu konuda rivayetleri vardır. İbnü'l-Esîr
381/689.hadisin senedine de yer verir. Bk.Üsdü'l-ğâbe,11/219, Trc.no:1549.
Şevkânî, İbn Ebî
Leylâ'nın hadisi Berâ'dan mı, Zü'1-Gurre'den mi, yoksa Üseyd b. Hudayr'dan mı
(Radıyallahü anhiim) aldığında İhtilâf olduğunu, sahih olanın da Berâ b.
Âzib'den olduğunu belirtir. Ayrıca Şevkânî, Zü'1-Gurre'nin Berâ b. Âzib'in
lakabı olması fikrini uygun bulmaz. Ona göre Zü'1-Gurre Yaîş'tir, Bk.Neylü'1-evtâr,
1/220.
[484] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/65-66.
[485] Sened:
Hasen: Müsned, IV/352,
H.no:18998; Benzer rivayetler için bk. IV/391, H.no:19375; IV/352, H.no:18997
(Metni:
Bennâ deve eti ile
ilgili bu rivayeti tertibinde tercih etseydi daha İsabetli olurdu. Çünkü onun
tercih ettiği rivayet deve eti ile İlgili değil, deve sütü ile ilgilidir. Deve
sütü ile ilgili bir başka başlık daha uygun olurdu. İbn Mâce, Taharet, 67,
H.no:496 {Bûsırî, Haccâc b. Ertad'ın zayıflığı ve tedlisİ sebebiyle isnadının
zayıf olduğunu söyler ve şunları ilâve eder: Bu hadis şazdır. Mahfuz olan
rivayet, Abdurrahman b. Ebî Leylâ'nın Berâ'dan naklettiği hadistir). Taberânî,
el-Mu'cemü'l-kebîr, 1/206, H.no:559 (Hocası Abdullah b. Ahmed b. Hanbel kanalı
İle nakleder).
Heysemî, hadisin
Taberânî tarafından rivayet edildiğini belirterek senedinde kendisiyle
ihticâcında ihtilaf bulununan Haccâc b. Ertad'ın varlığına dikkat çeker. Ahmed
b. HanbeJ'in rivayetine değinmez. Ayrıca bu konuda Ebû Ya'lâ'nm da Musa b.
Talha (yahut oğlunun) mevlâsının babası ve dedesi kanalı ile bir rivayetinin
bulunduğunu söyler. Bk. Mecma', 1/250.
İbn Ömer'den
(Radıyallahii anhiima) şahidi: İbn Mâce, Taharet, 67, H.no:497 (Senedinde
Bakıyye b. Velîd var, müdellistir ve atı'ane ile rivayet etmiştir. Ricali
sikadır. Hâlid b. Anır ise meçhulü'1-hâIdİr) Suyûtî de bu hadisin zayıf
olduğuna işaret eder. Bk.el-Câmiu's-sağîr, H.no:3384; Münâvî, Moğultay
aracılığı ile Ebû Hâtim'in şu sözünü nakleder: "Ben bu hadisi inkâr
ediyordum. Fakat aslını buldum. Ancak hadis İbn Ömer'in sözü/mevkûf olarak
sahihtir. Bk. Feyzu'l-kadîr, J/363.
Câbir b. Semüra'nın
babası Semüra es-Suvâî'den (Radıyallahü anhiima) şahidi:
Heysemi, hadisin
Taberânî tarafından rivayet edildiğini, isnadının ise hasen olduğunu
söyler. Bk. Mecma',
1/250.
Ebû Sa'lebe
el-Huşenîden (Radıyallahü anlı) nakledilen rivayet ise şöyledir:
Buhari, Tıb, 57.
[486] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/66-67.
[487] Şîrâzî, age., 1/24; İbn Kudâme, 179-181; Dehlevî,
age., 1/504.
[488] Bk. lyaz, Kadı Ebû'I-Fadl b, Musa, îkmâlü'l-mü'lim bi
fevâidiMüslim, 1/205.
[489] Buharı, Et'ıme, 53; Müslim, Hayz, 90; Ebû Davûd,
Taharet, 74, Müsned, 1/264,11/265, 271.
[490] Bu rivayetin Câbİr b. Semiira'nın babası Semüra
es-Süvâî'den şahidi vardır. Taberânî'nİn el-Mu'cemü'l-Kebîr'de rivayet ettiği
hadis için, Heysemî isnadının hasen olduğunu söyledi. Bk. Mecma M/250.
[491] İbn Rüşd, 1/29; Nevevî, Mecmu', 1/57; İbn Kudâme,
age., 1/183-184; Bennâ, age., 11/95.
[492] Rasûlullah mescid inşasından önce, namaz vaktinin
geldiği her yerde ve (bazen de mecbur kalarak) koyunların kaldığı yerde namaz
kıldı. Buharı, Salât, 49; İbn Ebî Şeybe, 1/338
§Rasûlullah'ın mescid
yapmak için salın aldığı arsa, önceden ekin ekilen, ağaçların olduğu bazen de
müşriklerin gömüldüğü bir yerdi. Önceleri deve ya da koyun
yatakları/barınakları olsa bile namaz vakti nerede girerse orada namaz
kılıyorlardı. Bu bilgi ile ilgili rivayetlerin metni:
Bk. Müsned, III/244, H.no:13495 (Bu rivayetlerin tercemesi için bk.
357/1227.hadis).
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 3/67-68.
[493] Sened:
Sahlh: Müsned, 11/265,
H.no:7594; Benzer rivayetler için bk. 11/271, H.no:7661; ü/389, H.no:9026-9027;
11/427, H.no:9487; 11/458, H.no:9869; 11/469-470, H.no:10027; 11/478-479,
H.no:10156; 11/503, H.no: 10490. Abdürrezzâk, 1/172, H.no:666; Müslim, Hayz,
90; Ebû Dâvûd, Taharet, 75, H.no: 194; Tirmizî, Taharet, 58, H.no:79
(Hasen-Sahih); Nesât, Taharet, 122, H.no:171-175; îbn Mâce, Taharet, 65,
H.no:485.
Ayrıca 387/695.hadise
bk. 393/701.hadisle karşılaştırınız.
Hadisi Ebû
Hüreyre'den nakleden İbrahim
b. Abdullah b.
Kârız'ın ismi bazı rivayetlerde şöyle geçer:
a-Abdullah b. İbrahim
b. Kârız: Müsned, ü/271, H.no:7661; Müslim, Hayz, 90.
b-İbn Kârız: Müsned,
11/469-470, H.no:10027.
c-İbrahim b. Kârız:
Müsned, 11/478-479, H.no: 10156.
Benzer bir rivayet de
şöyledir:
Bk. A/ümed, 11/529,
H.no:10792; Tirmizî'nin rivayeti:
Ebû Hüreyre Allah
Rasûlü'niin şu sözünü nakletti: "Ateşin değdiği her şeyden hattâ peynir
parçasından bile abdest lâzım gelir." Bunun üzerine İbn Abbas Ebû
Hüreyre'ye sordu: "Ey Ebû Hüreyre! Yağdan da yersek abdest alalım mı?
Sıcak sudan içersek yine abdest alalım mı? Ebû Hüreyre: "Ey yeğenim,
Rasûlullah'tan bir hadis işitince ona misal vermeye kalkışma!" dedi. Bk.
Tirmizî, Taharet, 58, H.no:79 (Tirmizî, hadisin Ümmü Habîbe, Ümmü Seleme, Zeyd
b. Sabit, Ebû Talha, Ebû Eyyûb ve Ebû Musa'dan da nakledildiğini ve
"hasen-sahih" olduğunu söyler); İbn Mâce, Taharet, 65, H.no:485.
[494] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/68-69.
[495] Sened:
Sahih: Müsned, V/184,
H.no:21490; Benzer rivayetler için bk. V/191-192, H.no:21563; V/190,
H.no:21553-21548; V/189, H.no:21540; V/188, H.no:21535; Müslim, Hayz, 90;
Nesât, Taharet, 122, H.no:179; Dârimî, Vudû', 51, H.no:732;
A-Abdestin gerektiğini
ifade eden rivayetleri nakleden sahâbîler (Radıyallahü anküm):
a-Ebû Hüreyre: Bir
önceki 384/692. ve 387/695. hadise bk.
b-Zeyd b. Sabit: Bu
hadis (385/693)
c-Ebû Mûsâ el-Eş'arî:
386/694.hadise bk.
d-Süheyl
İbnü'l-Hanzaliyye: 388/696.hadise bk.
e-Hz.Âişe:
389/697.hadise bk.
f-Ümmü Seleme: 390/69
8. had ise bk.
g-Ümmü Habîbe:
391/699.hadise bk.
h-Enes b. Mâlik'ten:
Heysemî, Bezzâr'ın naklettiğini, senedinde Haccâc b. Nusayr'in bulunduğunu, Ebû
Hâlim ve bazı tenkidçilerin zayıf, İbn Maîn ve İbn Hıbbân gibi âlimlerin ise
sika saydığını söyler. Taberânî'nin Evsat'ında nakledilen hadisin İse senedinde
kezzâb sayılan Hâlid b. Yezîd b. Ebû Mâlik'in bulunduğunu vurgular. Bk. Mecma',
1/248-249.
ı-İbn Ömer'den:
Heysemî, hadisin Bezzâr ve Taberânî tarafından nakledildiğini, senedinde
münkeru'l-hadis olan el-Alâ b. Süleyman er-Rakkî'nin bulunduğunu söyler. Bk.
Mecma', 1/249.
i-Muâz'dan: Heysemî,
hadisin Bezzâr tarafından nakledildiğini, senedinde zayıf olan Hasan b. Yahya
el-Huşenî'nin bulunduğunu söyler. Bk.Mecma', 1/249.
j-Abdullah b. Zeyd:
Heysemî, Taberânî'nin Evsat'mda sahih hadis ricali ile naklettiğini söyler.
Bk.Mecma', 1/249.
k-Ebû Sa'd el-Hayr:
Taberânî, el-Mu'cemii'l-kebîr, XXII/306; Heysemî, hadisin Taberânî tarafından
nakledildiğini, senedinde meçhul olan Fİrâs eş-Şa'bânî'nİn bulunduğunu söyler.
Bk.Mecma', 1/249.
I-Ebû Eyyûb'dan: Nesâî,
Taharet, 122, H.no:176; Heysemî, Taberânî'nin Evsafında sahih hadis ricali İle
naklettiğini söyler. Bk.Mecma', 1/249.
m-Seleme b. Selâme b.
Vakş: Heysemî, hadisin Taberânî tarafından nakledildiğini, senedinde Leys'in
kâtibi Abdullah b. Salih'in bulunduğunu, bu râviyi Abdülnıelik b. Şuayb b. Leys
sika, Ahmed b. Hanbel ve birçok kimsenin zayıf saydığını, yalanla ilham
edildiğini söyler. BkMecma', 1/249.
n-Abdullah b. Ebû Ümâme
(ki ismi îyâs b. Sa'lebe idi) babasından: Heysemî, hadisin Taberânî tarafından
nakledildiğini, senedinde zayıf olan Vâkidî'nin bulunduğunu söyler. Bk.Mecma',\I2A9-25Q.
o-Ebû Talha'dan: Nesât,
Taharet, 122, H.no:177-178;
B-Abdestİn
gerekmediğini ifade eden rivayetleri
nakleden sahâbîler (Radıyallahü anhüm) için 392/670.hadisİn dipnotuna bk.
[496] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/69-70.
[497] Sened:
Sahih: Müsned, IV/397, H.no:19444; Mükerrer için bk. IV/413, H.no:19592;
Heysemî, senedindeki râvilerin sika olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 1/248.
[498] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/70-71.
[499] Sened:
Sahih: MUsned, 11/389,
H.no:9027; Benzer rivayetler için bk. 11/503, H.no: 10490; 11/478-479,
H.no:10156; 11/469-470, H.no:10027; 11/427, H.no:9487; 11/265, H.no:7594;
11/271, H.no:7661; 11/389, H.no:9026; 11/529, H.no:10792; Abdürrezzâk, 1/172, H.no:666;
Müslim, Hayz, 90; Ebû Dâvûd, Taharet, 75, H.no: 195; TirmizS, Taharet, 58,
H.no:79 (Haseıı-Sahİh); Nesâî, Taharet, 122, H.no:171-175; İbn Mâce, Taharet,
65, H.no:485.
Ayrıca 3 84/692.had ise
bk.
[500] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/71.
[501] Sened:
Hasen: Müsned, V/289,
H.no:22390; Mükerrer için bk. IV/180, H.no:17555; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr,
VI/98, H.no:5622; Heysemî, senedinde kendisiyle ihticâcda İhtilaf bulununan
Muâviye'nin mevlâsı Kasım b. Abdurrahman'ın varlığına dikkat çeker. Ayrıca
Süleyman b. Abu'r-Rabî' hakkında bilgi veren birini görmediğini söyler. Bk.
Mecma', 1/248.
Ahmed b. Hanbel'in
hocası Abdurrahman b. Melıdî bu rivayette tahdîs sigasi ile nakleder. Ayrıca
Süleyman b. Ebu'r-Rabî'nin Şu'be ve Leys b. Sa'd isimli öğrencileri olan
Süleyman b. Abdurrahman olduğunu, Ahmed b. Hanbel'in oğlu Abdullah
belirtmiştir.
Suyûtî, hadisin hasen
olduğunu belirtir. Bk.el-Câmiu's-sağtr, H.no:85I3.
İbnü'l-Hanzaliyye: Sehl/Süheyl b. Amr b. Adiy el-Evsî el-Ensârî.
Hanzalİyye annesinin ismidir. Babasının İsmi Amr'dır. Rıdvan biatına kaülmış,
Uhud'da bulunmuş bu sahâbînin nesli olmamıştır. Gece kâim, gündüz sâim olan bu
âbid zât Allah'ı çokça zikreder, fakat halkın arasına pek karışmazdı.
[502] Ebû Dâvûd, Taharet, 74, H.no:188.
[503] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/71-72.
[504] Sened:
Sahih: Müsned, VI/89,
H.no:24461; Müslim, Hayz, 90; İbn Mâce, Taharet, 65, H.no:486, 487 (Bûsırî bu
ikinci hadis için şunları söyler: "Senedinde Hâlid b. Yezîd var, bu râviyi
bazıları sika bazıları da zayıf saydı. Hadisin metni sahihtir). Ayrıca
407/715.hadise bk.
[505] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/72.
[506] Sened:
Sahih: Müsned, VI/321,
H.no:26603; Taberânî, d-Mu'cemü'l-kebîr, XXIII/387; Suyülî, hadisin sahih
olduğunu belirtir. Bk.el-Câmiu's-sağîr, H.no:6980; Münâvî, ise Suyûtî'nin sahih
demesinin Heysemî'den kaynaklandığını, çünkü Heysemî'nin râvilerinin sika
olduğunu ifade ettiğini (bk.Mecma', 1/248) belirtir. Bk. Feyzu'l-kadîr, V/259.
Fakat Heysemî Taberânî'nin râvilerinin sika olduğunu, Ahmed b. Hanbel'in ise
isnadında Ebû Süleyman'ın bulunduğunu, bu râvi hakkında bilgi veren birini
tanımadığı için de bu zât hakkında bilgi veremediğini söyler. Bk.Meana', 1/248.
Hadis şâhidleri İle kuvvet kazanır.
Ayrıca 408/716 ve
395/703 .hadislere bk.
[507] Yani süt annesinin kocası.
[508] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/72-73.
[509] Sened:
Sahih: Müsned, VI/326,
H.no:26652; Diğer rivayet: VI/327, H.no:26657; İkinci tarik: VI/327-328,
H.no:26662; Üçüncü tarik: VI/328, H.no:26664; Benzer rivayetleri için bk.
VI/427, H.no:27279; VI/426, H.no:27272; VI/328, H.no:26663; VI/327, H.no:26661,
26658; Ebû Dâvûd, Taharet, 75, H.no:195; Nesâî, Taharet, 122, H.no:180-181; İbn
Ebî Şeybe, 1/150, H.no:1724; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XXIII/234, H.no:447;
Müsnedii'ş-Şâmiyyîn, 11/370, H.no:I516; Ebû Ya'lâ, XIII/65, H.no:7144; Beyhakî,
es-Sünenü'î-kiİbrâ. 1/130, H.no:617.
Ümmü Habîbe annemiz, Ebû Süfyan Sahr b. Harb b. Ümeyye'nin kızıdır.
Peygamber efendimizin eşidir. İsmi Ramle'dir. Kızının ismi Habîbe olduğu için
bu künye ile tanınmıştır, îslâmm ilk yıllarında Müslüman olmuş, ilk kocası
Abdullah b. Cahş ile birlikte Habeşistan'a hicret etmiş, kocası Abdullah orada
vefat edince Ümmü Habîbe Hz. Peygamber ile evlenmiştir. H.44 yılında Medine'de
vefat etmiştir. Bk. Seheranfûrî, Bezlü'l-mechûd, 11/117-118.
[510] Zira bir rivayette geçtiği gibi Ümmü Habİbe onun
teyzesidir.
[511] Sevîk: Buğday ya da arpadan olan bir lür ezme, püre ya
da kavut (Bk. İbn Manzûr, Lisanü'l-Arab, X/170). Ancak burada kavut şurubu
olarak çevrilmesinin nedeni üçüncü rivayetteki kavuttan bir şurup, ziyadesidir.
[512] Veya "kız kardeşimin oğlu". Ebû Davud'un
rivâyeünde her iki şekilde yani (^-İ) ve (^İ) lafzı İle nakledilmiş; Nesâî'nin
iki tarikinde de sadece (^f) lafzı ile nakledilmiştir. Seheranfûrî bu farklı
rivayetlere şöyle bir açıklık getirir: "Ebû Süfyan'ın, Ümmü Habîbe'nin
erkek kardeşinin oğlu olarak zikredilmesi ya mecazdır ya da bazı râvilerin
hatasıdır." Bk. Bezlü'l'inechûd, 11/119. "Kız kardeşimin oğlu
şeklindeki rivayetlerde herhangi bir problem yoktur. Çünkü Ümmü Habîbe, Ebû
Süfyan b. Saîd b. Muğîre'nin teyzesidir.
[513] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/73-74.
[514] Müseyyib ya da Müseyyeb şeklinde ya'nın kesri ya da
fethi ile okunmuştur. (Bk. Zürkânî, Şerit, 1/62, 366, 486,11/246)
[515] Sened:
Sahih: Müsned, 1/70,
H.no:505; Benzer bir rivayet: 1/62, H.no:441 (Bu rivayette Sakif kabilesinden
olan şeyhin ve amcasının kim olduğu belli olmadığı için zayıftır):
Heysemî, hadisi Afımed,
Ebû Ya'lâ ve Bezzâr'ın rivayet ettiğini, Bezzâr'ın İsnadının zayıf, Ahmed b.
Hanbel'in ise senedindeki râvilerin sikaolduklannı beüıtir. Bk. Mecına', 1/251.
(Ebân b. Osman'dan:
Osman b. Aftan ekmek ve et yedi. Sonra ağzını çalkaladı, ellerini yıkadı ve
ellerini yüzüne sürdü/yüzünü yıkadı. Daha sonra abdest almadan namaz kıldı).
Bk. Mâlik, Taharet, 22. Bu rivayet, abdeslİn gerekli olduğunu söyleyen
hadİslerdeki abdest kelimesinden kastedilenin lügat anlamı olduğunun delilidir.
A-Abdestin gerektiğini
ifade eden rivayetleri nakleden sahâbîler (Radıyallahü anhümj için
bk.385/693.hadis
B-Abdestin
gerekmediğini ifade eden rivayetleri nakleden (Radıyallalıüanhüm) sahâbîler:
1-Osman b. Affân: Bu
hadis (392/700)
2-Ibn Abbas: 393/701.
ve 399/707. hadise bk.
3-Ebû RâfT:
394/7O2.hadise bk.
4-Ümmü Seleme:
395/703.ve 408/7 lö.hadise bk.
5-Meymûne: 3
96/704.hadise bk.
6-Amr b. Ümeyye:
397/705.hadise bk.
7-İbn Mes'ûd:
398/706.hadise bk.
8-Ebû Hüreyre:
414/722.hadise bk.
9-Câbir:
400-401/708-709.hadise bk.
10-Süveyd:
402/710.hadise bk.
11-Enes: 403/711
.hadise bk.
12-İbn Cez':
404/712.1ıadisebk.
13-Muğîre:
405/713.hadise bk.
14-Ebû Râtî':
406/714.hadise bk.
15-Âişe:4O7/715.hadisebk.
16-Meymûne:
409/717.hadise bk.
17-Fâiıma:410/718.hadisebk.
18-Ümmü Âmir:
411/719.1ıadise bk.
19-Ümmü Hakîm bt.
ez-Zübeyr: 412/720.hadise bk.
20-Dubâa bt. ez-Zübeyr:
413/72 Lhadise bk.
21-Hz.Ebû Bekir:
Heysemî: "Hadisi Ebû Ya'Iâ (H.no:24) ve Bezzâr (H.no:292) nakletti.
Senedinde Hiisânı b. Mısak var ki bu zâtın zayıflığında icma eltiler" der.
Bk.Mecma', 1/251.
22-Hz.AIİ: Heysemî: "Hadisi Ebû Ya'Iâ (H.no:512)
nakletti. Senedinde Abdüla'lâ b. Âmir var ki bu zâtı Ahmed ve Ebû Hâtİm zayıf
saydı. İbn Adiy ise kendisinden sika râvîlerin naklettiğini belirtti. Diğer
râvîleri sahih hadis ricalidir," der. Bk.Mecma', 1/251.
23-Muâviye: Heysemî:
"Hadisi Ebû Ya'Iâ (H.no:7359) nakletti. Fakat senedinde müphem bir râvî
bulunmaktadır" der. BkMecma', 1/252.
24-Ebû Ümâme el-Bâhilî:
Heysemî üç ayrı rivayet zikreder: Her üçünün de Taberânî tarafından
nakledildiğini; Birincisinin râvilerinden hiçbirinin tercüme-i hâline
rastlamadığını, ikincisinin râvilerinden Muhammed b. Saîd el-Maslûb'un kezzab
olduğunu, üçüncüsünün İse Ubeydullah b. Zahr ve A1İ b. Yezîd İsimli rüvilerinin
zayıf olduklarını ve kendileri ile delil getirmenin helâl olmadığını belirtir.
Bk.Mecma', 1/252.
25-RâfT b. Hadîc:
Heysemî iki ayrı rivayet zikreder: Bunların Taberânî tarafından nakledildiğini;
Birincisinin râvilerinden Amr b. Kays ve İbrahim b. Muhammed'in tercüme-i
hâline rastlamadığını, ikincisinin râvilerinden Vâkidî'nin kezzab olduğunu
söyler. Bk. Mecma', 1/252.
26-Hasan b. Ali:
Heysemî İki ayrı rivayet zikreder: Bunların Taberânî tarafından nakledildiğini;
her iki senedde de İbn İshak'ın bulunduğunu, bu râvinin ise sika-müdellis
olduğunu ve an'ane yaptığını söyler. Bk.Mecma', 1/252.
27-Muhammed b. Mesleme:
Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XIX/234; Heysemî Yunus b. Ebû Hâlİd'İn tercüme-İ
hâline rastlamadığını belirtir. BkMecma', 1/252.
28-Muâz'dan: Heysemî
iki ayrı rivayet zikreder: Bunların Taberânî tarafından nakledildiğini,
Birincisinin (ki metni şöyledir:
senedinde yalancı
olduğu söylenen Mutarrifb. Mâzİn'in bulunduğunu; İkincisinin ise senedinde
zayıf olan İbn Lehîa'nın bulunduğunu söyler.
Bk. Taberânî,
el-Mu'cemü'l-kebîr, XX/70; Heysemî, Mecma', 1/252-253. 29-Safiyye bt. Huyey:
Heysemî: "Hadisi
Ebû Ya'Iâ ve Taberânî nakletti. Râvİleıi sikadır" der. Bk.Mecma', 1/253.
30-Ümmü Hânı: Taberânî,
el-Mu'cemü'1-kebîr, XIV/432; Heysemî: "Hadisi Kebir ve Evsat'ta Taberânî
nakletti. Râvileri sikadır" der. Bk.Mecma', 1/253.
31-Ümmü Mübeşşir:
Heysemî hadisin Taberânî tarafından nakledildiğini, râvilerden Muhammed b.
el-Muvatta'nın tercüme-i hâline rastlamadığını, diğer râvilerinin ise sika
olduklarını belirtir. Bk.Mecma', 1/253.
32-Amra bt. Hızâm:
Heysemî hadisin Taberânî tarafından nakledildiğini, râvilerden Muhammed b.
Sâbİt el-Bünânî'nin zayıf olduğunu, diğer râvilerinin ise sahih hadis ricali
olduklarını belirtir. Bk.Mecma', 1/254.
33-Hİnd bt. Saîd b. Ebû
Saîd el-Hudrî halasından: Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XIV/445-446; Heysemî
hadisin Taberânî tarafından birçok tarikle nakledildiğini, rivayetlerinden bir
kısmının râvîlerinin Hind bt. Saîd'in haricinde sahih hadis ricali olduklarını,
Hind bt. Saîd'i ise İbn Hıbbân'm sika saydığını belirtir. Bk.Mecma', 1/254.
34-Ümmü Süleym: Heysemî
hadisin Taberânî tarafından nakledildiğini, râvilerden Muhammed b. Yusuf un
tercüme-İ hâline rastlamadığını belirtir. Bk.Mecma', 1/254.
Abdesti
gerektirmediğine hükmedenler ise; Sahabeden dört halife (Ebû Bekir, Ömer,
Osman, Ali), İbn Mes'ûd, Ebu'd-Derdâ, İbn Abbas, İbn Ömer, Enes b. Mâlik, Câbİr
b. Semüra, Zeyd b. Sabit, Ebû Mûsâ el-Eş'arî, Ebû Hüreyre, Übey b. Ka'b, Ebû
Talha, Âmir b. Rabîa, Ebû Ümâme, Muğîre b. Şu'be, Câbİr b. Abdullah ve Hz.
Âişe; Mezhep imamlarından Ebû Hanîfe, Mâlik, Şâfî, Ahmed b. Hanbel vd. Bunlar
abdesti gerektiren hadisleri ya mensûh sayıyorlar, ya da abdesti lügat
anlamında (ağzı çalkalama ve elleri yıkama şeklinde) alıyorlar. Bk.Seheranfûrî,
age., 11/119.
[516] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/75-77.
[517] sened:
Sahih: Mümed, 1/226,
H.no:1994; İkinci rivayet: 1/253, H.no:2286; 1/227, H.no:2002 (üç isnâdla
rivayet edilen bu hadisin her üç isnadı da sahihtir); 1/226, H.no:1988; î/241,
H.no:2153 (Senedinde Ca'fer el-Cu'fî vardır); 1/366, H.no:3463; 1/365,
H.no:3453; 1/353, H.no:3312; 1/244, H.no:2188; 1/363, H.no:3433; 1/361,
H.no:3403; 1/279, H.no:2524; 1/273, H.no:2467; 1/356, H.no:3352; 1/336,
H.no:3l08; 1/326-327, H.no:3014; 1/254, H.no:2289; 1/351-352, H.no:3295; 1/258,
H.no:2339 (Bu iki rivayet, senedindeki Muhammed b. Zübeyr et-Temîmî el-Hanzaiî
sebebiyle zayıftır. Buhârî bu zat hakkında "münkeru'l-hadis" ve
"fîhi nazar" ifadesi kullanır. Bk.et-Târîhu'1-kebîr, M/86); 1/258,
H.no:2341; 1/267, H.no:2406; 1/281, H.no:2545; 1/284, H.no:2570; 1/320,
H.no:2941.
Mâlik, Taharet, 19;
Buhârî, Vudû', 50 (Buhârî bab başlığının hemen altında der ki: "Hz. Ebû
Bekir, Ömer ve Osman yediler, fakat abdest almadılar" İbn Hacer bunun
Taberânî tarafından mevsûl olarak nakledildiğini ve isnadının da hasen olduğunu
söyler. Bk.Fethu'l-Bân, 1/411); Et'ınıe, 18; Müslim, Hayz, 91; Ebû Dâvûd,
Taharet, 74, H.no:187; Nesâî, Taharet, 123, H.no:184; İbn Mâce, Taharet, 66,
H.no:488; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/157-158;
Hz. Ömer, Osman ve
Ali'nin abdest almadıklarını belirten rivayet için bk. Mâlik, Taharet, 21, 22,
24;
İbn Hacer bu hâdisenin
Dubâa b. ez-Zübeyr veya Meynıûne'nin evinde gerçekleştiğini, ezan ile namaza
davet edenin Bilâl olduğunu söyler. Bk.Fethu 'l-Bârî, 1/411); Şu rivayetler de
bu görüşü kuvvetlendiriyor:
Bk. Müsned,
1/351,'H.no:3287; 1/264, H.no:2377 (396/704.hadise bk.) a-Amr b. Ümeyye'den
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. (3 97/705. had is) b-Meymûne'den (Radıyallahü
anhâ) şahidi İçin bk. (409/717.1ı adi s)
c-Ebû Râfi'den
(Radtyallahü anlı) şahidi için bk. (394/702.hadis)
d-Ebû Hüreyre'den
(Radıyallahü anlı)
nakledilen benzer rivayet
384/692.hadiste zikredildi.
Ayrıca 396/704 ve
399/707.hadislere bk.
[518] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/77-78.
[519] Sened:
Sahih: Mümed, VI/9,
H.no:23757; Benzer rivayetler için bk. VI/9, H.no:23758:
VI/8, H.no:23745 (Bu
iki rivayette koyunu kendisinin veya kendilerinin kestiğini söylüyor. Bk.
406/714.hadis); Müslim, Hayz, 94; Ayrıca 406/714.hadİse bk.
[520] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/78.
[521] Sened:
Sahih: Müsned, VI/292,
H.no:26382; Benzer rivayetler için bk. VI/319, H.no:26589; VI/317, H.no:26575;
VI/307, H.no:26501; Tirmizî, Et'ıme, 27, H.no:1829; Nesûf, Taharet, 123, H.no:182-183; İbn Mâce, Taharet, 66,
H.no:491; İbn Huzeyme, 1/28, H.no:44. Ayrıca 408/716 ve 390/698.hadislere bk.
[522] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/78.
[523] Sened:
Sahih: Müsned, 1/264,
H.no:2377; Benzer rivayet için bk. 1/272, H.no:2461; Mâlik, Taharet, 50;
Buhârî, Vudû', 51; Müslim, Hayz, 96 (Buhârî ve Müslim özet olarak nakletti);
Taberânî, el-Mu'cemu'l-kebîr, X/325 H.no:10796-10797.
Ayrıca 409/717,
384/692, 393/701 ve 399/707.hadislere bk.
[524] Meymûne annemiz İbn Abbas'ın (Radıyaüahü aııhüma)
teyzesidir.
[525] (Geniş açıklama
için bk. İbn Hacer, Fethu'l-Bâri, 1/311)
[526] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/79-80.
[527] İbn Abbas küçük sahabilerdendi ve Hz. Peygamber'in
ömrünün sonları udayken küçük yaşla/gençlik döneminde bulunuyordu. Zekâsı
yanında Rasûlullah'ın duasının bereketiyle birçok şeyi ezberliyor, unutmuyordu,
ayrıca nasih olan hükümleri de iyi biliyordu. Yukarıdaki son cümle ile buna
vurgu yapılmak istenmektedir.
[528] Abdürrezzpk, II7563, No: 4471; Müslim, Siyam, No.l
113.
[529] Ebû Davud, Taharet, 74, No: 192; İbn Cârûd, Müntekâ,
1/19, No: 24; İbn Huzeyme, 1/28, No:43 m
[530] İbn Hıbbân, M/416, No:l 134.
[531] İbn Hıbbân, X/291, No:4443.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 3/80.
[532] Scned:
Salıih: Affcn^, IV/139,
H.iîo:Î7184; Mükerrer için bk. V/288, H.no:22384; İkinci rivayet: IV/139,
H.no:17183; Benzer rivayetler için bk. IV/179, H.no:17550; V/288, H.no:22383;
IV/I79, H.no: 17546; IV/139, H.ııo:17182; V/287, H.no:22378; Bir başka rivayet
ise şöyledir:
İV/288, H.no:17545;Buhârî, Vudû', 50 (Amr b. Ümeyye'nin Bulıürî'dekİ iki
hadisinden biridir. Diğer hadisi de mesh konusunda nakledilir); Ezan, 43;
Cihâd, 92; Et'ıme, 20, 26, 58; Müslim, Hayz, 92-93; Tirmizî, Efıme, 33,
H.no:1836 (Hasen-Sahih); İbn Mûce, Taharet, 66, H.no:490; Dârimt, Vudû', 52,
H.no:733.
[533] Bİr sonraki rivayetle, bıçak kelimesi
zikredilmektedir. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Taharet, 74.
[534] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/80-81.
[535] Sened:
Sahih: Müsned, 1/400,
H.no:3793; Benzer rivayetler İçin bk. İ/400, H.no:3791-3792 (Senedlerde,
3791.hadiste: Abdullah b. Utbe'nİn oğullan hem Ubeydullah hem de Hamza;
3792,hadiste: Ubeydullah; 3793.hadiste: Hamza vardır); Heysemî, Alımed b.
Hanbel ve Ebû Ya'lâ (H.no:5274) tarafından rivayet edilen bu hadisin
râvîlerinin sika olduklarını belirtir. Ük.Meana\V25l
İbn Mes'ûd'dan
nakledilen diğer rivayetler de şöyledir.
Heysemî Taberânî'nin
Kebîr'inde nakledilen bu rivayetler için: "Rİcâli sikadır" der.
BkMecma', 1/254.
[536] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/81.
[537] Sened:
Sahih: Müsned, 1/366,
H.no:3464; Mâlik, Taharet, 50; Müslim, Hayz, 90; Ebû Dâvûd, Taharet, 75,
H.no:194; İbn Mâce, Taharet, 65, H.no;485.
Ayrıca 393/701 ve 396/704.hadislere bk. ve 384/692.hadisle
karşılaştınniz.
[538] Başka rivayette;
İbn Abbas ve Ebû
Hüreyre'den (hadis) dinledi,
şeklindedir. Bk. Abdürrezzak, 1/165, No:
642.
[539] Bu ziyade İçin bk. Abdürrezzak, 1/165, No: 642.
[540] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/81-82.
[541] Sened:
Sahih: Müsned, III/304,
H.no:14196; Benzer rivayetler için bk. İÜ/364, H.no:14857: III/381, H.no:15020
(senedinde Abdullah b. Muhammed b. Akîl bulunmaktadır): 111/307, H.no:14233
(senedinde Abdullah b. Muhammed b. Akîl bulunmaktadır): 111/374-375, H.no:
14960 (senedinde Abdullah b. Muhammed b. Akîl bulunmaktadır):
AftS/üt, Taharet, 24;
/6n Mâce, Taharet, 66, H.no:489; Hz.Osman'ın da benzer bir uygulamayı yaptığına
dâir bir rivayet:
Mâlik:, Taharet, 22.
[542] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/82-83.
[543] Sened:
Sahih: Müsned, lİl/322,
H.no: 14390; AföKfc Taharet, 25 (mürsel olarak nakledilir), 24 (Hz.Ebû Bekir'in
et sebebiyle abdest almadığını gösteren rivayet); Buharı, Et'ime, 53: ebu
Dûvûd, Taharet, 74, H.no:191-192; Tirmizt, Taharet, 59, H.no:80 (Hasen-Sahih);
Nesâî, Taharet, 123, H.no:185.
[544] Metinde İbn Bekr'den gelen rivayette: Önümüze kondu,
şeklindedir. Ayrıca yukarıdaki rivayetle tekrar vardır. Bu tekrar
Abdürrezzak'ııı rivayetinde geçtiği hâlde İbn Hibban'da bulunmamaktadır. Bu
nedenle ya râvi hatasıdır veya işte buraya ve buraya da konuldu şeklinde1 iki
yere ayrı ayrı konulduğu anlaşılabilir. (Bk. Abdürrezzak, 1/165, No: 639; İbn
Hıbbân, III/4İ3, No: 1130)
[545] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/83-84.
[546] Sened:
Sahih: Müsned, IH/462,
H.no:15743; Benzer rivayetler için bk. III/462, H.no:15742 (Bu rivayette
sahâbînİn Rıdvan Biatı'na katıldığı belirtilmektedir); III/488, H.no:15932;
Mâlik, Taharet, 20; Buharı, Vudû', 51, 54; Cihâd, 123, Meğâzî, 36, 39, Et'ime,
7, 9, 51; Nesât, Taharet, 124, H.no:186;/&« Mâce, Tahûret, 66, H.no:492.
[547] Sahbâ, Medine yönünden gidildiğinde Hayber'e en yakın
yerin ismidir.
[548] Sevîk; Buğday ya da arpadan oluşan bir tür ezme, püre
ya da kavut (Bk. İbn Manzûr, Lisanü'l-Arab,X/170).
[549] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/84.
[550] sened:
Sahih: Müsned, IV/30,
H.no:16317 (Enes'in bu hadisi Ebû Talha Zeyd b. Sehl el-Ensârî'nİn hadisleri
arasında yer almıştır); Benzer rivayet için bk. V/129, H.no:21079 (Enes'in bu
hadisi de Übey b. Ka'b'ın hadisleri arasında yer almıştır). Heysemî, Ahmed b.
Hanbel tarafından rivayet edilen bu hadisin râvîlerinin sika olduklarını
belirtir. Bk.Mecma', 1/251.
Seneddeki Ahmed b.
Hanbel'in hocası Attâb b. Ziyâd el-Horasânî'dir.
Ebû Talha Zeyd b. Sehl
el-Ensârî'nin (Radıyallahii anlı) hadisleri;
Müsned, İV/30,
H.no:16314; Nesâf, Taharet, 122, H.no:178;
Müsned, IV/28, H.no:
16300;
Müsned, IV/28,
H.no:16301.
[551] Lafız olarak, 'abdest suyu isledim' şeklindedir. Ancak
doğru anlaşılması için yukarıdaki şekilde tercenıe edildi.
[552] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/84-85.
[553] Sened:
Sahih: Müsned, IV/190,
H.no:17632; Benzer rivayetler için bk. IV/191, H.no:17640; IV/190,
H.no:17635;Ebu Davud, Taharet, 74, H.no: 193; /ö« A/âcc, Et'ıme, 29, H.no:3311.
Hadîsin senedinde İbn
Lehîa bulunmaktadır. Heysemî de, senedindeki İbn Lehîâ sebebiyle hadisi lıasen
saymıştır. Bk. Mecma', 11/21. Bu râvî ile ilgili geniş bilgi için bk.22/64.hadis.
[554] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/85-86.
[555] Sened:
Sahih: Müsned, IV/253,
H.no:18135; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XX/419, H.no:1008; Heysemî, Alımed b.
Hanbel ve Taberânî tarafından rivayet edilen bu hadisin râvîlerinin sika
olduklarını belirtir. Bk.Mecma', 1/251
Ebû Dâvûd da Muğîre'den
şu rivayeti nakleder;
Ebu Davud, Taharet, 74, H.no:188.
[556] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/86.
[557] Sened:
Sahih: Müsned, VI/8,
H.no:23745; Müslim, Hayz, 94; Ayrıca 394/702.hadise bk.
[558] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/87.
[559] Sened:
Sahih: Müivıerf,
VI/266, H.no:26175; Benzer bir rivayet için bk. VI/161, H.no:25158:
Heysemî, Ahmed b.
Hanbel, Ebû Ya'lâ ve Bezzâr tarafından rivayet edilen bu hadisin râvîlerinin
sahih hadis ricali olduklarını belirtir. Bk.Mecma', 1/253; Heysemî eserine
Ahmed b. Hanbel'in ikinci rivayetini almıştır.
Ayrıca 389/697.had ise
bk.
[560] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/87.
[561] Sened:
Sahih: Müsned, VI/306,
H.no:26491; /toüî, Taharet, 123, H.no:182; İbn Mâce, Taharet, 66, H.no:491.
Aynca 395/703 ve 390/69
8.hadislere bk.
[562] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/87-88.
[563] Sened:
Sahih: Müsned,
VI/331, H.no:26692; Buhâri, Vudû', 51; Müslim, Hayz,
93; Hadisin senedinde İbn Lehîa
bulunmaktadır. Bu râvî ile ilgili geniş bilgi için bk.22/64.hadis.
Ayrıca 396/704.hadise
bk.
[564] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/88.
[565] Sened:
Zayıf: Miisned, VVlÛ,
H.no:26298;'fi&Ö Ka'/â, XII/109, H.no:6740; Heysemî, Ahmed b. Hanbel, ve
Ebû Ya'lâ (H.no:6740) tarafından rivayet edilen bu hadisin munkatı olduğunu
belirtir. Çünkü Hasan b. Hasan Hz. Fâtıma'nın vefatından sonra doğmuştur.
Bk.Mecma', 1/253. Ayrıca sika-müdellis İbn İshâk an'ane ile nakleder.
[566] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/88-89.
[567] Sened:
Hasen: Mümed,
VI/372-373, H.no:26978; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XXV/I48, H.no:357; İbn
Sa'd, Tabakât, VHI/320; Heysemî, sadece Taberânî tarafından rivayet edilen bu
hadisin râvîlerinden İbrahim b. İsmail b. Ebû Habîbe el-Eşhelî ve
Abduri"ahman b. Abdullah el-Eşhelî (Taberânînİn rivayetinde bu isim
Abdurrahman b. Abdurrahman b. Sâmit b. Sâmit olarak geçer) hakkında bilgi veren
birini bilmiyorum" der. BkMecma', 1/254.
Bennâ hadisin İbrahim
b. İsmail'in zayıf olması sebebiyle zayıf olduğunu söyler. Bk. Bulûğu'l-emânî,
H/107; Tirmizî de bu râvinin hadiste zayıf sayıldığını söyler. Bk.Sünen, Hudûd,
H.no:l462; Tıb, H.no:2075; Ahmed b. Hanbel ve İbn Mâce beş, Tirmizî iki, Dârimî
bir hadisini nakleder. Bu zâtı birçok kimse zayıf -meselâ Buhârî ve Ebû Hâlim
er-Râzî "miinkeru'l-hadis", Dârekutnî "metmk"- Nesâî
"zayıf saymış, Ahmed b. Hanbel ve Iclî sika kabul etmiştir. İbn Adiy
zayıflığına rağmen hadislerinin yazılabileceğini belirtmiş, İbn Maîn
"sâlİh", Ahmed b. Hanbel "sika" saymış, İbn Sa'd da
övmüştür. Gece kâim, gündüz sâim bir zattır. Bk.Zehebî, Kâşif, Trc.no:! 14; İbn
Hacer de zayıf sayanlar arasındadır. Bk.Takrfb, Trc.no: 146).
Rivayet 412-413/720-721. hadislerle desteklenerek hasen liğayrihî
seviyesine yükselir.
[568] Bu mescid Abdüleşheloğulları mescididir.
[569] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/89.
[570] Sened:
Sahih: Mtisned, VI/371,
H.no:26970; Mükerrer için bk. Vl/419, H.no;27227; Benzer rivayetler için bk.
VI/419, H.no:27230; VI/419, H.no:27228 (Bu rivayette Ahnıed b. Hanbel hocası
HatTâFdan Ümmü Hakîm'in kızkardeşi Dubfıa' olduğunu nakleder); VI/419,
H.no:27229; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XXV/84; Heysemî, Ahmed b. Hanbel
veTaberânî tarafından rivâyel edile» bu hadisin rûvîlerinin sahih hadis ricali
(bir başka yerde sika) olduklarını belirtir. Bk.Meana', 1/253-254.
Heysemî'nin
"Taberânî'nin râvileri sikadır" dediği rivayet:
Benzer rivayetlerin
metni:
Vl/419, H.no:27230
(Heysemî'nin "Ahmed b. Hanbel'in râvileri sikadır" dediği rivayet
budur).
VI/419, H.no:27228.
Ümmü Hakîm, Ümmü'l-Hakem diye de bilinen Safiyye veya Atîke İsimli, Peygamber
efendimizin amcasının kızıdır. Dubâ'a'daıı nakledilen rivayet için bir sonraki
hadise bk.
[571] Dubâ'a, Mİkdâd'm eşi, Ümmü Hakîm'in kız kardeşidir.
Her ikisi de Peygamberimizin amcası Zübeyr'in kızıdır.
[572] Metinde kelimesi geçmektedir ki dişlerinin ucu ile
ısırarak alıp yemek, anlamındadır. Bu şekilde güzelce ve küçük parçalar hâlinde
yemek Rasûlullah'ın adetiydi. İse insanın ağzına bütünüyle alıp (büyük lokmalar
hâlinde) yemezidir. (Bk. İbnü'l-Esir, Nihaye, V/135)
[573] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/89-90.
[574] sened:
Sahih: Müsned, VI/419,
H.no:27230; //jn Ebî Şeybe, 1/49; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XXIV/336.
XXV/84-85; Heysemî, Ahmed b. Hanbel ve Ebû Ya'lâ (H.no:7151) tarafından rivayet
edilen bu hadisin râvîlerinin sika olduklarını belirtir. T$k.Mecma\ 1/253. Aynı
rivayet İbn Abbas'tan da nakledilir.
Bk. Müsned, 1/351,
H.no:3287. Ümmü Hakîm'den nakledilen rivayet için bir önceki hadise bk.
[575] Râvilerden Affan; Rasûl yerine Nebi kelimesi geçtiğini
belirtti.
[576] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/90.
[577] Sened:
Sahih: Milsned, 11/389,
H.no:9026; İbn Mâce, Taharet, 66, H.no:493. Heysemî, Ebû Hüreyre'den rivayet
edilen şu nakillere yer ve-ir:
Bu hadisi Ebû Ya'lâ
(H.no:5986) nakleder. Senedi: Muhammed b. Amr, Ebû Seleme'deıı şeklindedir ve
lıascn bîr rivayettir.
Bu hadisi de Bezzâr
(H.no:297) nakleder. Bezzâr'ın şeyhi haricindeki râvîler sahih hadis ricali
ildendir. BkMecma', 1/251-252; Bezzâr'ın şeyhi Ahmed b. Ebaıı ise sika biridir.
Bk.Mecma', 1/251.
[578] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/91.
[579] Bk. Mâide sûresi 5/6; Müsned Trc. no. 348/656 vd.;
Şîrâzî, Mühez&b, 1/22; Merğınânî, Hidâye. 1/14; İbn Rüşd,
Bidayetti'I-müetehhi, 1/24; İbn Kudâme, Mıığııî, 17160/162; Meydânî, Lübâb,
1/36
[580] Salih b. Ahmed b. Hanbel, Mesâil, 1/178; Şîrâzî. age.,
1/23; Merğınânî, age., 1/15; İbn Rüşd, age., J/26; Nevevî, Mecmu', 11/14; İbn
Kudâme, age., 1/160,165.
[581] Merğınânî. age., 1/15; Nevevî, age.. 1/21; İbn Kudâme,
age., 1/164.
[582] Şîrâzî, age., 1/22; Merğınânî. age.. 1/14; İbn Rüşd,
age.. 1/24; İbn Kudâme. age., 1/160/162: Meydânî, age., 1/36.
[583] Salih b. Ahmed b. Hanbel, age., 1/178; Şîrâzî, age.,
1/23; Merğınânî, age., 1/15; îbn Rüşd, age., 1/26; Nevcvî, age., 11/14; İbn
Kudüme, age., 1/160,165.
[584] Bu konudaki hadisler ve değerlendirmesi için bk.
Zeylaî, Nasbur-râye, 1/37-41.
[585] İmam Şafiî, Ümm, 1/14; Sehnûn, age., 1/18; Şîrfizî,
age., 1/24; Merğınânî, age. î/14; İbn Rüşd 1/24-25; Nevevî, age., 1/7; İbn
Kudânıe, age., 1/176; Mevsılî, İhtiyar, 1/10.
[586] Salih b. Ahmed b. Hanbel,.age., 1/179, 247; Şîrâzî,
age., 1/24; Merğınânî, age., 1/14; İbn Rüşd, age., 1724.
[587] Mendup; tavsiye edilen, güzel hareket, manalarına
gelmektedir.
[588] İbn Rüşd, age., 1/28.
[589] İmam Şafiî, age., 1/12; Sehnûn, age., 1/13; İbıı Rüşd,
age., 1/27-28; Nevevî, age., 11/30-34; İbn Kudâme, age., 1/186-191; İbn Nüceym,
Bahr, I/44.
[590] Şîrâzî, age., 1/24; İbn Kudüme, 179-181; Dehlevî,
age., 1/504.
[591] Buharı, Et'ime, 53; Müslim, Hayz, 90; Ebû Davûd,
Taharet, 74, Müsned, T/264,11/265, 271.
[592] İbn Rüşd 1/29; Nevevî, age., 1/57; İbn Kudüme, age.,
1/183-184; Beıınâ, age., 11/95.
[593] Sehnûn, age., 1/14; Şîrâzî, age., 1/25; İbn Kudâme, age.,
1/193; İbn Nüceym, el-Eşbâh ve'n-Nazâir, 64; Desûkî, Haşiye, 1/124.
[594] Bu konudaki hadisler ve değerlendirmesi için bk.
Zeylaî, Nasbu'r-râye, 1/47-52.
[595] Şîrâzî, age., 1/24; Merğınânî, age. 1/15; İbn Rüşd
1/29; İbn Kudâme, age., 1/166; İbn Nüceym, Bahr, 1/42; Meydânî, age., 1/38.
[596] İbn Kudâme, age., 1/168.
[597] İbn Rüşd age., 1/29; İbn Kudâme, age., 1/184-185.
[598] Şîrâzî, age.. 1/25; İbn Rüşd, age. 1/29-30.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 3/91-94.