c)- İDRAR, MEZİ VE MENİ GİBİ MADDELERİN HÜKMÜ
* Müslümanın Cesedi (Hayatında Ve Ölümünde) Temizdir
* Akıcı Kam Bulunmayan Hayvan (Ölü Ya Da Diri Olsun) Temizdir
Allah Teâlâ buyurdu:
"İnsan neden
yaratıldı, bir baksın! (İnsan) bel ile kaburgalar arasından çıkan o atılan/tazyikli sudan yaratıldı." (Tank 86/5-7).[1]
69/377- Enes b.
Mâlİk'ten (Radıyallahü anh):[2]
Bir bedevi mescide
geldi ve idrarını yaptı. Bunun üzerine Peygamberimiz (Sailatlahü aleyhi ve
sellem) ŞÖyle dedi:
"Üzerine bir kova
su dökün! "[3]
70/378- (Tâbiûndan)
Hammad dedi ki:[4]
İdrar bize göre kan
hükmündedir, (necistir,) ancak bir dirhem miktarına ulaşmadığı sürece
(ibâdete) zarar vermez.[5]
Burada dirhemden; eğer
sıvı ise onun yayıldığı saha, katı ise ağırlığı (yaklaşık 2,8 gr.)[6]
kastedilmektedir. Ağır necasetten sayılan kan, idrar gibi şeyler elbise
üzerinde bulunur ve söz konusu ölçülere ulaşır ya da geçerse namaza mani olur.
Hanefî mezhebinde dirhemin ölçü olması:
a- İstincâ mahalli
yaklaşık bir dirhem kadardır, görüşünden ya da,
b- Avuç içi yaklaşık
bir dirhem kadardır, görüşünden alınmıştır.[7]
Sonuç olarak, bu
konuda her insanın kendi el ayası Ölçü olarak alınabilir. Kan ya da İdrar el
ayası mesafesine varmışsa namaza manidir. İmam Mâlik, Şafiî ve Ahmed'e göre az
ya da çok necaset namaza manidir, ancak İmam Mâlik kanı istisna etmiş ve dirhem
sınırını almıştır. Ayrıca İmamlar meşakkat kuralını işletmiş ve korunması zor
olan durumlarda az necaset zarar vermez demişlerdir.[8]
71/379- Ebû
Hüreyre'den (Radıyallahü anh):[9]
Hz. Peygamber
(SaUallahu aleyhi w selimi dedi ki:
"Kabir azabının
çoğu, (üzerine) idrar sıçramasına (dikkat etmemekten) kaynaklanır."[10]
72/380- Ümmü'l-Fadl'dan
(RadıyallakUanhâ):[11]
Hz. Peygamber'in
(Sallallaku aleyhi ve sellem) yanına geldim ve dedim ki:
Ben rüyamda, senden
bir parçayı evimde ya da odamda gördüm. (Bir rivayette: "ve bundan
endişelendim.") Hz. Peygamber şöyle dedi:
"İnşallah
Fatıma'nın bir oğlu olacak ve sen ona güzelce bakacaksın/büyüteceksin. "[12]
(Bir müddet sonra) Hz.
Fâtıma Hasan'ı doğurdu ve çocuğu Kuşem (yani İbn Abbas) ile beraber emzirmesi
için onu Ümmü'l-Fadl'a verdi.
(Ümmü'1-Fadl anlatmaya
devam etti;)
Peygamberimizi ziyaret
ettiğim gün, yanma bebeği (Hasan'ı) götürdüm. Hz. Peygamber onu aldı ve
göğsüne oturttu, (ancak) bebek idrarını yaptı, idrar da Peygamberimizin izarına
(elbisesine) bulaştı. (Bunun üzerine) elimle bebeğin omzuna vurdum.
Peygamberimiz:
"Allah seni ıslah
etsin, (ya da Allah sana rahmet etsin,) oğlumun canını acıttın" dedi.Ben:
'İzarını (elbisesini)
ver de yıkayayım' dedim.O da şöyle buyurdu:
"Kız çocuğunun
idrar bulaşığı yıkanır, oğlanın idrar bulaşığı üzerine ise su dökmek
yeterlidir."
§ Ümmü'l-Fadl'dan
(Radıyoilahaanhâ) gelen ikinci rivayette benzeri zikredildi:
Fatıma Hasan' ı
doğurunca bana verdi, ben de onu yürüyünceye ya da sütten kesinceye kadar
emzirdim. Sonra Rasûlullah'm (SaiMiahu aleyhi ve seüern) yanına getirdim ve
kucağına oturttum. (Ancak) bebek Onun kucağına bevletti, ben de bebeğin omuzuna
vurdum. (Bunu üzerine) Peygamberimiz dedi kİ:
"Allah sana
rahmet etsin, oğluma yumuşak davran!"
Ayrıca buyurdu ki:
"Kız çocuğunun
idrar bulaşığı yıkanır, oğlanın idrar bulaşığı üzerine ise su dökmek
yeterlidir."
§ Ümmü'-Fadl'dan
(Radıyaiiahuanhâ) gelen üçüncü rivayette: Kendisi Hz. Hasan veya Hüseyin'i
emzirmişti. (Şöyle anlatır;) (Bir gün) Rasûlullah (Saliaiiahu aleyhi ve settem)
geldi ve nemli bir yere u-zandı. Ben de bebeği onun üstüne koydum. Ancak bebek
bevletti ve idrar üstünden aşağı aktı. Ben Rasûlullah'm üstünü yıkamak için
hemen su kırbasını almaya yöneldim. Rasûlullah şöyle buyurdu:
"Ey Ümmü'l-Fadl!
Oğlan çocuğunun idrar bulaşığı üzerine su dökülür, kız çocuğunun idrarını ise
yıkamak gerekir."
Behz bir rivayette,
'iyice yıkanır' diye nakletti.[13]
73/381- Ebû Leylâ'dan:[14]
Hz. Peygamber in
(Saitaiiahu aleyhi veseiiem) yalımdaydık, Hz. Ali'nin oğlu Hasan (Radıyaiiahu
anhümâ) emekleyerek geldi ve Rasûlullah'ın göğsünün üstüne çıktı, ancak oraya
bevletti, (bir rivayette, ve onun bevlini Rasûlullah'ın karnı üstünde gördüm.)
Onu almak için hemen yanına koştuk. Hz. Peygamber şöyle dedi:
"(Aman) oğluma,
oğluma (dikkat edin!),
{Bir rivayette) Oğlumu
bırakın, korkutmayın ki bevlini tamamlasın.)"
Sonra su istedi ve
izarımn üzerine döktü.[15]
74/382- Hz. Âİşe'den
(Radıyallahü anhâ):[16]
Rasûlullah'a çocuklar
getirilir ve o da çocuklara dua ederdi. Bir keresinde kendisine yine çocuk
getirildi ve o da Rasûlullah'm üstüne bevletti. Rasûlullah şöyle dedi:
"İdrarın üzerine
fazlaca su dökün, (yeterlidir.)"
§(Hz. Âİşe'den
(Radıyallahüanhâ) gelen başka rivayet:
Hz. Peygamber' e
(SaiMiaha aleyhi ve seiiem), damağına tatlı sürülmesi için[17] bir
çocuk getirildi. Rasûlullah onu kucağına oturttu ve çocuk bevletti. Bunun
üzerine Peygamberimiz su istedi ve onu idrarın üzerine döktü, serpti.)
Vekî' dedi ki: Üzerine
su döktü, (ancak) yıkamadı.[18]
75/383- Ükkâşe'nin kız
kardeşi Ümmü Kays bt. Mihsan el-Esediyye (Radıyallahü anhüm):[19]
Daha yemeğe başlamayan
çocuğumla beraber Hz. Peygamber'in (Saüaiiahü aleyhi ve seiiem) yanına girdim,
(çocuğu verdim.) Bebek (kucağına) bevl edince, Peygamberimiz su istedi ve onu
idrarın üstüne döktü.
§ Hz.
Âişe'den.(Radıyaltahü anhâ) gelen başka rivayette benzeri zikredildi:
Peygamberimiz (Saiioiiahü aleyhi ve seiiem) çocuğu kucağına oturttu. (Bebek kucağına)
bevl edince su istedi ve idrarın üstüne döktü, çocuk daha yeme-içme çağına
ulaşmamıştı.
Zührî dedi ki: Oğlan
çocuğunun idrarına su dökmek ve kız çocuğunun idrarını yıkamak sünnetin
getirdiği bir hükümdür.[20]
76/384- Hz. Ali'den
(Radıyaliahü anh):[21]
RaSÛlUİlah (Saltallahü
aleyhi ve sellem) buyurdu kî:
"Oğlan çocuğunun
İdrar bulaşığına su dökülür, kızın idrarını ise yıkamak gerekir."
Katâde: 'Her iki çocuk
için zikredilen şeyler, yemeğe başlamadan önceki dönem için geçerlidir. Ama
yemeğe başladıktan sonra ikisinin de idrar bulaşığını yıkamak gerekir' dedi.[22]
77/385- Ümmü Kürz
el-Huzâiyye''den (Radıyaitahü anhû):[23]
Peygamberimize
(Sattaüahu aleyhi ve seiiem) bir oğlan çocuğu getirildi, (bebek) Onun kucağına
bevl edince su getirilmesini istedi ve üzerine döküldü.
Bir keresinde de
kendisine kız çocuğu getirilmişti ve kucağına bevlet-ti, Peygamberimiz de bunun
yıkanmasını emretti.[24]
78/386- İbn Abbas'tan
(RadıyallahU anhümâ):[25]
Hâris'in kızı
Ümmü'1-Fadl {Radtyattahü ar&â), (çocuğu) Ümmü Habibe bt. Abbas'ı,
Rasûlullah'ın (Saiiaiiaha aleyhi ve sellem) yanına getirdi ve kucağına oturttu.
(Bebek) Rasûlullah'ın üstüne bevl edince onu hemen aldı ve sırtına vurdu,
sonra sarstı. Peygamberimiz:
"Bana bir bardak
su getirin!" dedi ve onu idrar yapılan yere döktü. Sonra dedi ki:
"Suyu, idrarın
aktığı yere dökün!"[26]
NOT: Süt emen erkek ve
kız çocuğun idrarları hakkındaki hüküm farklılığı onların biyolojik
yapılarından kaynaklanmaktadır. Suyun az olduğu yerlerde belki böyle bir ruhsat
verilmiştir. (Bunlarla ilgili fıkhî hükümler için bk. 95/403. hadisin
açıklaması rnd. 12).[27]
79/387- Enes b. Mâlik'ten
(Radıyatiahu anh):[28]
Ukl\den[29] bazı
kişiler Peygamberimizin (Saiiallaha aleyhi ve seiiem) yanına geldiler. (Ancak
hastalıklardan dolayı) Medine'de kalmayı istemediler. Rasûlullah da bunlar için
süt sağılan develerin hazırlanmasını emretti ve onlara develerin sütlerini,
idrarlarını içmelerini tavsiye etti.
NOT: İdrardan
sakınılması ile develerin idrarının bazı hastalıklara tavsiye edilmesi
hükümleri ilk anda çelişiyor gibi görünmektedir. Ancak idrar ile ilgili
ha-ramlılık hükmü geneldir ve kuvvetlidir, deve idrarı ise zaruret anında tıbbî
tedavi için kullanılabilir; burada genel bir hükmün tahsis edilmesi ya da
zaruret anında bazı şeyler helâl olabilir kaidesi, işletilebilir.[30] Deve
idrarı ile bazı hastalıkların tedavisi önceden beri yaygındı. Bu olayda da
hasta kişiler iyi oldular, hastalıktan kurtuldular.[31] (Bu
konudaki tıbbî hükümler için bk. 95/403. hadisin açıklaması md. 6).[32]
80/388- Sehl b. Huneyf
ten (Radıyaiiahu anh):[33]
Ben çoğu zaman mezi[34]
akıntısıyla karşılaşırdım ve çok gusl ederdim. Durumu Rasûlullah' a (Saiiaiiaka
aleyhi ve seiiem) sordum. O da buyurdu ki:
"Senin abdest
alman yeterlidir."
'Elbiseme bulaşan yeri
ne yapayım?'
"Sudan bir avuç
alıp mezinin bulaştığı yeri mesh etmen/serpmen[35]
kâfidir."[36]
81/389- HZ. Ali'den
(Radıyallahüanh):[37]
Ben mezi akıntısı çok
olan bir erkektim ve kızının yanımdaki konumu (yani eşirn olması) nedeniyle
bunu Rasûlullah'a (SaüaUahu aleyhi ve settem) sormaktan utanıyordum.
Mikdad'dan sormasını
istedim. Peygamberimiz şöyle dedi:
"O kişi cinsel
organı ve hayalanndaki (bulaşığı) yıkar, sonra abdest alır."
§ (z.) Hz. Ali'den
gelen ikinci rivayette benzeri zikredildi: Peygamberimiz (Saüallahüaleyhi
vesdtem) şöyle dedi: "Abdest al ve cinsel organına su serp, dök! "
§ Hz. Ali'den gelen
üçüncü rivayette benzeri zikredildi: Peygamberimiz (Saiiaiiaha aleyhi ve seüem)
şöyle dedi: "Bu durumda abdest almalıdır."
§ Hz. Ali'den gelen
dördüncü rivayette benzeri zikredildi: Ben birinden bu durumu sormasını
istedim.
Peygamberimiz
(Saiiaiiahü aleyhi ve sellem) şöyle dedi: "Abdest al, orayı yıka!"[38]
82/390- Hz. Ali'den
(Radıyallahüanh):[39]
Ben mezi akıntısı çok
olan bir erkektim ve bu durumu Rasûlullah'a (Saüaüahü aleyhi ve sellem) Sordum,
buyurdu ki;
"Tazyikle meni
geldiğinde cünüplükten dolayı gusül al, (mezi gibi) tazyiksiz gelende ise gusül
almana gerek yok (abdest yeterlidir)/'
§ Hz. Ali'den gelen
ikinci rivayette benzeri zikredildi: Peygamberimiz (Saiiaiiaha aleyhi ve
sellem) şöyle dedi: "Mezi geldiğinde cinsel organını yıkaman (yeterlidir),
(ama) meni attığında gusül al! "
§ (z.) Hz. Ali'den
gelen üçüncü rivayette benzeri zikredildi: Peygamberimiz (Saiiaitahü aleyhi ve
seiiem) şöyle dedi: "Mezi İçin abdest,
meni için gusül gerekir."[40]
83/391- Mikdad b. el-Esved'den
(Radıyaiiahu anh):[41]
Hz. Ali bana:
'Eşiyle oynaştığı için
meni[42]
değil de mezi gelen kişinin durumunu Rasûlullah'a (SaiiaUâhu aleyhi ve seikm)
bir sorsan, eğer kızı benim eşim olmasaydı kendim sorardım,' dedi.
Ben de Rasûlullah'a
gittim ve sordum:
'Ey Allah'ın Rasûlü!
Adam eşiyle oynaşırken meni değil de mezi gelse, (ne olur?)* Dedi ki:
"Cinsel organını
yıkar ve namaz (için gerekli olan) abdesti alır."
§ Mikdad b.
el-Esved'den gelen ikinci rivayette benzeri zikredildi: Hz. Peygamber
(Sailallahu aleyhi ve seiiem) dedi ki:
"Sizden biri bunu
(yani mezi) görürse, cinsel organına su serpsin/. döksün ve namaz (İçin gerekli
olan) abdesti alsın! "
§ Mikdad b.
el-Esved'den gelen üçüncü rivayette benzeri zikredildi: Hz. Peygamber
(Saiiaiiahü aleyhi ve sellem) dedi ki:
"Sizctşn biri
bunu (yani mezi) görürse, cinsel organına su serpsin (yani onu yıkasın) ve
namaz (için gerekli olan) abdesti alsın!"[43]
84/392- Âiş b. Enes
el-Bekrî'den (Radıyaliahu anh):[44]
Hz. Ali, Ammar ve
Mikdad (Radıyaiiaha ahhüm) mezi hakkında konuşuyorlardı. Hz. Ali:
'Ben mezi akıntısı çok
olan bir kişiyim ve lazmın nikahımda bulunması (eşim olması) sebebiyle bunu
Rasûlullah'a (Saiiaiiaku aleyhi ve seiiem) sormaktan utanıyorum' dedi ve
onlardan birine dedi ki (Ammar ya da Mikdad'a, Râvi Atâ; Bu kişinin ismini Âiş
bana söylemişti, ama unuttum, dedi):
'Bunu Rasûlullah'a
sor!' Ben de bunu sorunca Rasûlullah dedi ki:
"Bu mezidir, onu
yıkasın! "
'Neresini yıkasın?'
"(Bulaşan) cinsel
organını, (sonra) güzelce abdest alır."
{Râvi dedi ki: ya da
namaz için aldığı abdest gibi abdest alır ve cinsel organına su serper.)"
NOT: Mezi akıntısı
sadece abdesti bozar, gusül gerektirmez. Mezinin de idrar gibi yıkanması
gerekir, zira o da necistir. Bazı rivayetlerde geçen su serpilmesinden kasıt
diğer rivayetlerden anlaşıldığı gibi yıkamaktır.[45]
Allah Teâlâ buyurdu:
"İnsan neden
yaratıldı, bir baksın! (İnsan) bel ile kaburgalar arasından çıkan o
atılan/tazyikli sudan yaratıldı.' (Târik sûresi 86/5-7).[46]
85/393- Hz. Âişe annemizden
{RadıyaîiaM ankâ):[47]
Ben Rasûlullah'ın
(Sallailahu aleyhi ve seitem) elbisesindeki (kuruyan) meniyi çitiyerek
(çıkartır, temizlerdim), sonra Rasûlullah bu elbiseyle gider ve namaz kılardı.
§Hz. Âişe'den
(Radıyallahâanhâ) diğer rivayet:
"Rasûlullah'ın
(Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) elbisesinden (kurumuş) meniyi kazıma/çitileme
halimi hâlâ görür gibiyim. "[48]
86/394- Hz. Âişe annemizden
(Radtyailahü ântiâ):[49]
Rasûlullah (Saüaüahû
aleyhi ve seiiem) elbisesindeki meniyi, izhir (denilen kokulu bitkinin)
köküyle/çubuğuyla sürterek çıkartır, temizler ve o elbiseyle namaz kılardı.
Meni kuru olduğunda bunu çitileyerek çıkartır, temizler ve onunla namaz
kılardı.[50]
87/395- Esved b.
Yezid'den:[51]
Elbiseme bulaşan
cenabet eserini (yani meniyi) yıkarken, beni mü'min-lerin annesi Hz. Âişe
(Radıyaiiaha anhâ) gördü ve dedi ki:
Bu nne?
'Cenabet eseri.'
'Rasûlullah 'in
(Saüallahü aleyhi ve seücm) elbisesine bulaştığında... (yukarıdaki sözü
zikretti ve Mehdi, bir eliyle diğerine sürterek, çitileyerek nasıl olduğunu
anlattı.)'
§(Esved'den gelen
diğer rivayette), Hz. Âişe annemiz dedi ki: 'Ben Rasûlullah'ın (SaUaliuhâ
aleyhi, ve seiiem) elbisesini sürter, çitilerdim. Onu görürsen yıka, değilse
üzerine su serp!'
(Bir başka rivayette;
"...Görülmezse üzerine su serp!').[52]
88/396- Hemmam'dan:[53]
Hz. Âişe'ye (Radıyaiiahu
mhâ) bir misafir gelmişti. Ona, içinde uyuyacağı san bir yorgan/battaniye
verilmesini söyledi. Bu kişi uyurken ihtilâm olmuştu, yorganda/battaniyede
ihtilâm eseri olduğu halde göndermekten utandı ve suya batırarak yıkadı, sonra
gönderdi. Hz. Âişe dedi ki:
'Kumaşımızı niye
bozdu, değiştirdi. Parmaklarla kazıma yeterliydi. Ben Rasûlullah'ın elbisesini
parmaklarımla kazıyarak temizlemiştim.'[54]
89/397- Kays b. Vehb,[55]
Sevâe (b. Âmir)[56] kabilesinden bir kişi
aracılığıyla nakleder:
Hz. Âişe annemiz
(Radıyaiiaha anhâ) kadm-erkek ilişkisinden gelen su (meni) hakkında şöyle dedi:
'Rasûlullah (SaiiaiiaM
aleyhi ve sellem), o su (meni) üzerine su dökerek yıkar, temizlerdi.'[57]
90/398- Süleyman b.
Yesar'dan:[58]
Hz. Aİşe annemiz
(Radıyallahü anhâ) Rasûlullah'in (Sailallahü
aleyhi ve sellem) elbisesindeki meniyi yıkardı.[59]
Bu rivayetlerde,
meninin temizlenmesi için iki farklı işlemin yapıldığı görülmektedir.
1- Meni kurumuş ise;
katı kısım yaş kısmı içine çekerek kumaşta bırakmadığı için katılaşan kısmı kazıyarak
çıkartmak yeterlidir. Ancak yıkamak daha güzeldir. Suyun az olduğu yerlerde
yıkamadan, çitİleyerek çıkartmak yeterlidir.
2- Meni yaş ise
yıkamak dışında temizlenmez.
Meninin necis olup
olmadığı konusunda ihtilaf edildi:
a- İmam Ebû Hanife ve
Mâlik; meninin necis olduğunu ve temizlenmesi gerektiğini, belirtirler.
b- İmam Şafii ve
Ahmed; meninin temiz olduğunu ve çıkarılmasının vacip değil, müstehap olduğunu
belirttiler.
İhtiyatlı olan
temizlemenin vacip olmasıdır. Doğrusunu Allah bilir.[60]
91/399- Ebû
Hüreyre'den (Radtyaliahu anh);[61]
Cünüp olduğum bir
sırada Hz. Peygamber'le (Saliaiidha aleyhi ve karşılaştım, Onunla biraz
yürüdüm, sonra gizlice kaçtım/kayboldum ve konakladığım yere gelip gusül aldım
ve geri geldim, (baktım ki) Hz. Peygamber oturuyor. Bana dedi ki:
"Neredeydin?"
Ben:
'Seninle
karşılaştığımda cünüptüm ve bu halimle yanında oturmayı çirkin gördüm, gittim,
gusül alıp (geldim)' deyince buyurdu ki:
"Sübhanaliah,
mü'min necis olmaz ki."
§ Ebû Hüreyre'den
(Radıyaiiahu anhj gelen başka rivayet:
Medine yollarının
birinde Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) benimle karşılaştı, ben hemen
gözden kayboldum, gittim ve gusül alıp geldim...[62] (sonra
hadisin kalan kısmını zikretti.)[63]
92/400- Huzeyfe b.
el-Yeman'dan (Radtyaliahu anh):[64]
( Medine yollarının
birinde Hz. Peygamber (Saiiaüaha aleyhi
ve seiiem) Huzeyfe ile karşılaştı.
(Huzeyfe)
Rasûlullah'a:
'Ben cünübüm1 deyince,
o buyurdu ki:
"Mü'min necis
olmaz."
§ İkinci rivâyet,İbn
Sîrîn'den (Radıyaiiahii anh):
Peygamberimiz
(Sallalldha aleyhi ve seiiem) dışarı çıktı ve Huzeyfe b. el-Yemân (Radıyaiiahu
anh) ile karşılaştı. Huzeyfe hemen uzaklaştı, gusül aldı ve döndü.
Peygamberimiz dedi ki:
"Sana ne
oldu?"
'Ey Allah'ın Rasûlü!
Ben cünüptüm.'
"Mü'min necis
olmaz ki."[65]
93/401- Ebû Hüreyre.'den
(Radıyaiiahüanh):[66]
Rasûlullah
{Sailailahü-aieyfrive seüem) buyurdu ki:
"Birinizin kabına
sinek düşerse, bilin ki onun kanadının birinde zehir, Öbüründe panzehir vardır.
O, zehirli kanadıyla kendisini korur, onu bütünüyle tekrar suya daldırsın!
"
§ Ebû Hiireyre'den
(Radıyallahu anh) gelen ikinci rivayet: Hz. Peygamber (Saiiaiiahü aleyhi ve
settem) dedj ki:
"Birinizin
içeceğine sinek düşerse, onu bütünüyle o içeceğe daldırsın ve atsın. (Bilin ki
onun) kanadının birinde zehir, öbüründe panzehir vardır."[67]
94/402- Ebû Said el-Hudrî'den
(Radıyaiiahü mıh):[68]
Hz. Peygamber
(Saiialiahu aleyhi ve seiiem) dedi ki:
"Birinizin
yemeğine sinek düşerse, onu bütünüyle o yemeğe daldırsın (ve atsın.)"[69]
Bu rivayetlerde geçen
tavsiye, içine sinek düşen yemeğini veya suyunu atmak istemeyenler için
geçerlidir. Ayrıca bir mucizeye de şahit olunmaktadır. Zira asırlar sonra
yapılan ilmî araştırmalar ve lâboratuvar deneyleri sonucunda anlaşılmıştır ki
sineğin bir kanadında zehir öbür kanadında da panzehir bulunmaktadır.[70]
Akıcı kanı olmayan
sinek, sivrisinek ve tahtakurusu gibi küçük hayvanlar/böcekler az bir suya da
düşse, suyu necis kılmazlar. O su, ibadet için temizlikte (abdest ve gusüi
almada) kullanılır, bu konuda müctehidlerin ittifakı vardır.[71]
95/403- AbdulIah b.
Ömer'den (Radıyaiiahü nanhüma):[72]
(Sallallahü aleyhi ve
sellem) dedi ki:
"Bize İki ölü ve
iki kan helâl kılındı. İki ölü; balık ve çekirgedir. İki kan ise; ciğer ve
dalaktır."[73]
Bazı maddelerin necis
olmasında ihtilâf edildi:
1- Suda yaşayan
hayvanların ölüsü/leşi Hanefî, Mâliki ve Hanbelî mezhebine göre suyu necis
kılmaz. İmam Şafiî'ye göre ise balık ve çekirge dışındaki Ölüler suyu necis
kılar.[74]
2- Akıcı kanı olmayan
sinek, sivrisinek ve tahtakurusu gibi küçük hayvanlar/böcekler az bir suya da
düşse, suyu necis kılmazlar. O su, ibadet için temizlikte (abdest ve gusül
almada) kullanılır, bu konuda müctehidlerin ittifakı vardır.[75]
3- Leşİn yün, kıl,
boynuz ve tırnak gibi kam olmayan sert parçalarının düştüğü su Hanefîlere göre
temiz, Şafiî ve Hanbelîlere göre necis, Mâlikîlere göre ise kemik düşen su
temiz, kıl/tüy düşen su ise necistir.[76]
4- Katir ve eşeğin
artığı cumhura göre temizdir,[77]
ancak İmam Ebû Hanife'ye göre bunlar şüpheli sulardır, çünkü sahabe
meşruluğunda ihtilâf etmişlerdir. Başka su yoksa, onunla abdest alınır, ayrıca
teyemmüm yapılır.[78]
5- Eti yenen
hayvanların artıkları ittifakla temizdir,[79]
ancak gezinen ya da pislik yeme ihtimâli olan tavukların, ayrıca yırtıcı
kuşların, evde bulunan fare ve yılan gibi haşerelerin hayvanların artığını
kullanmak İmam Ebû Hanîfe'ye göre mekmhtur.[80]
6- Eti yenen
hayvanların bevli ve dışkısı İmam Mâlik ve Ahmed'e göre temizdir. İmam Ebû
Hanife'ye göre güvercin ve serçe dışındakilerin bevli ve dışkısı necistir,
Şafiî'ye göre hepsi necistir.[81]
7- Yırtıcı hayvanların
artığı konusunda müctehidler ihtilâf ettiler; İmam Ebû Hanife ve bir rivayette
Ahmed b. Hanbel'e göre necistir. îmam Mâlik, Şafiî ve bir rivayette Ahmed b.
Hanbel'e göre ise temizdir.[82]
8- Köpek ve domuzun
artığı İmam Ebû Hanife, Şafiî ve Ahmed'e göre necistir.[83] İmam
Mâlik'e göre köpeğin artığı temizdir, zira avda kullanılmaktadır. Köpeğin
artığı/yaladığı kabı ise yedi kere yıkamak necis olduğu için değil de taabbüden
emredilmiştir. Domuzun kendisi necistir, ama artığı konusunda ondan iki rivayet
vardır.'[84]
9- Köpeğin kılı ve
tüyü İmam Ebû Hanife ve Mâlik'e göre temiz, diğer İmamlara göre necistir.[85]
10- Ölü insan, İbn
Abbas ve İbn Zübeyr gibi bazı sahabilerin fetvalarından dolayı Hanefîlere göre
necis, ancak kuyuya düşen bir zenciden dolayı suyun boşaltılmamasma ilişkin
sahabe fetvası nedeniyle cumhura göre temizdir.[86]
11- İnsanın menisi,
İmam Ebû Hanife ve Mâlik'e göre necistir ve temizlenmesi vaciptir. îmam Şafiî
ve Ahmed'e göre ise; meni temizdir ve çıkarılması vacip değil, müstehaptır.[87]
12- Süt emen erkek
çocuğun bevli; Şafiî ve Hanbelîlere göre necaset-i hafifedir, üzerine sadece
su dökülür/serpilir. Hanefî ve Mâlikîlere göre necistir, çünkü bevlin kabir
azabına sebep olması ile ilgili hadis umûmî hüküm ifade eder.[88]
13- Hanefi mezhebine
göre; insan ve domuz derisi dışında kalan bütün deriler, hayvanın kesilmesiyle
ya da leş ise tabaklanmasıyla temizlenir. Bu deri üzerinde veya içinde namaz
(alınabilir, satışı da caizdir. Ancak bunun yenmesi haram kılınmıştır.[89]
Cumhur ise kesilsin ya da leş olsun bu derilerin ancak tabaklanma ile temiz hale
geleceğini belirtmişlerdir.[90]
14- Müstamel su,
Hanefî, Şafiî ve Hanbelîlere göre sadece temizdir. İmam Malik ve bir rivayette
Ahmed b. Hanbel'e göre ise hem temiz, hem de temizleyicidir.[91]
15- Yırtıct kuşların
artığı İmam Ebû Hanîfe, Şafiî ve bir rivayette Ahmed b. Hanbel'e göre temizdir.
Ancak Ebû Hanîfe kullanılmasını mekruh görmüştür.[92]
[1] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/130.
[2] Sened:
Sahih: Müsned,
III/110-111, H.no: 12021 (Hadis, sülâsiyyâltan biridir). Benzer rivayet için
bk. in/167, H.no: 12645 (sülâsiyyâttan biridir); III/114, H.no: 12071; Mâlik, Taharet, 111 (miirsel olarak); Buhârî, Vudû',
57-58; Edeb, 80; Müslim, Taharet, 98-100; Tirmizî, Taharet, 112, H.no: 148
(hasen-sahih); Nesâî, Taharet, 45, H.no: 53-55; İbn Mâce, Taharet, 78, H.no:
528 (İbn Mâce, Vasile b. el-Eska'dan (Radıyallahü anlı) şâhid getirmiştir.
Fakat senedinde bulunan Ubeydullah el-Hüzelî zayıf bir râvidir. Bk. Taharet,
78, H.no: 530); Bu rivayet daha önce 48/356.hadiste geçti.
[3] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/130.
[4] Sened:
Sahih: Müsned, IV/391, H.no: 19376; Bennâ, bu eserin senedinin ceyyid,
râvilerinin de Buhârî ve Müslim'in ricali olduğunu İfade eder.
Bk.Bülûğu'l-emânî, 1/241. Tâbiûndan olan Hammâd'm bu görüşü fukahâ arasında
deül getirilen bir kaynak olmuştur. Bu rivayet bize, Müsned'de maktu
rivayetlerin (tâbîûn sözlerinin) bulunduğunu gösterir.
[5] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/130.
[6] Muhamed Necmüddin. el-Mekâdîrü'ş-şer'ıyye, 135.
[7] İbnii '1-Hümam, Fethu 'l-Kadîr, 1/202-203.
[8] İbn Rüşd, Bidâyeiü 'l-müctehid, 1/59; Ibn Kudâme,
Muğnî, 1/30,11/78-83; Nevevî, Mecmu', 1/260; Muhamed Necmüddin,
el-Mekâdîrü'ş-şer'ıyye, 139.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 2/131.
[9] Sened:
Sahih: Müsned,
11/326,33.no: 8313; Benzer rivayet için bk. 11/388, H.no: 90] 0; ü/389, H.no:
9036; İbn Mâce, Taharet, 26, H.no: 348 (Bûsirî, isnadının salıİh olduğunu ve
sahicilerinin de bulunduğunu ifade etti. Bk.Misbâhu'z-zücâce, 1/51); Dârekutnî,
1/128 (sahihtir, der.
lafzıyla rivayet edilen
için İse: '"doğrusu mürseldir" der); İbn EM Şeybe, 1/115, H.no: 1306;
Hâkim, 1/293, H.no: 653. Ayrıca: "Bu hadis Buharı ve Müslim'in
şamna/râvilerine göre sahihtir, Hadisin hiçbir illetini bilmiyorum ama her
ikisi de bunu sahihlerine almamıştır" diyerek buna bir de şâhid getirir
(ki Zehebî de bu görüşü onaylar):
a-İbn Abbas'ın
(Radıyallahü anhümâ) bu şahidi için bk. Taberânî, el-Mu'cetnü'l-kebîr, XI/84,
H.no: 11120; Deylemî, 11/54, H.no: 2305; Dârekutnî, 1/128
b-Muâz b. Cebel'den
(Radtyallahu anh) (mevkuf olarak) şahidi için bk. Taberânî, el-Mucemul-kebîr,
XX/124, H.no: 248 (Heysemî, senedinde Rişdîn b. Sa'd var, bu zaiı çoğu kimse
zayıf saymıştır. Alımed ise hadisleri rikak hadislerine yorumlar. Ayrıca
senedinde Abdullah b. Ciizeym var, hakkında olumlu veya olumsuz görüş beyan
eden olmamıştır. Bk. Mecma', 1/209);
c-Ebû Ümâme'den
(Radıyallahü anh) şahidi için bk.
Heysemî, Taberânî'nin hadisi Kebîr'İnde naklettiğini ve râvilerinin de
sika sayıldıklarını söyler. Bk.Mecma', 1/209);
d-Enes'ten (Radıyallahü
anh) şahidi için bk. Dârekutnî, 11121 (mahfuz olan mürsel oluşudur):
Aynca 152/460. ve
312/2931 hadislerde tekrar edilecektir.
[10] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/131-132.
[11] Sened:
Sahih: Müsned, Vİ/340,
H.no: 26757, İkinci rivayet: VI/339, H.no: 26753 (Bu rivayet Kâbus b.
el-Muhârik sebebiyle hasendir. Hadis âlimleri bu râviyî kabul etmişler ancak
Ümmü'l-Fadl'dan semâmda tenkid bulunmaktadır. Doğrusu şudur: O, babasından,
babası da Ümmti'l-Fadl'dan hadis işitmiştir.), Üçüncü rivayet: VI/339, H.no:
26755; Mâlik, Taharet, 109-110; Buharı, Vudû', 59; Tib, 10; Deavât, 30; Edeb,
21; Müslim, Taharet, 101, 104; Selâm, 86-87; Ebû Dâvûd, Taharet, 135, H.no:
375; Tirmizî, Taharet, 154; Cum'â, 78; Nesâî, Taharet, 188; İbn Mâce, Taharet,
76-77; İbn Huzeyme, 1/143, H.no: 282
Ümmü'1-Fadl bt. el-Hâris: Hz. Peygamber'in amcası Abbas'ın eşi ve
Meymûne validemizin kızkardeşi olan Lübâbe bt. el-Hâris'tir (Radtyallahü
anhüm). Lübâbetü'l-kübrâ diye de bilinir. Hz, Hatice annemizden sonra ilk
müslüman olan hanımlardan biridir. Çocukları; Fadl, Abdullah, Ubeydullah,
Kuşem, Ma'bed, Abdurrahman ve Temmâm'dır. Temmâm tamam olsun niyeti ile
isimlendirilen en son dünyaya gelen küçük çocuklarıdır. Terceme-mizdeki I65/473.hadiste
bu sahâbînin hadisini görebilirsiniz. Kuşem b. Abbas ise Allah Rasûlü'nün çok
sevdiği ve terkisine bindirdiği kendisine çok benzeyen amcaoğullanndan biridir.
Mekke'de valilik yapmış ve Muâviye zamanında da şehid olmuştur. (Müsnedde yer
alan rivayetlerden biri için bk.I/101, H.no: 787.) Ümmü'1-Fadl künyesi ile
tanınanlardan biri de Abbas'm kızıdır. Anne ile kızın karıştırılmaması gerekir.
Bk.İbnü'1-Esîr, Üsdü'l-ğâbe, VII/246-247, Trc. no: 7252-7253; VII/366-367, Trc.
no: 7566, 7568.
[12] Ümmü'-I-Fadrm bebeği emzirme ve terbiyesi
kastedilmektedir.
[13] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/132-134.
[14] Sened:
Sahih: Müsned,
IV/347-348, H.no: 18957. Diğer rivayet için bk. fv/348, H.no: 18958 Lafzı
şöyledir: "öyleki bevünin Allah Rasûlü'nün (Sallallahü aleyhi ve selle/n}
kanımda yol yol aktığını gördüm." Ahmed eş-Şeybânî, Ahâd, IV/170, H.no:
2151.
Şâlıidleri için bk.
Müslim, Taharet, 101-102 (Hz.îşe'den nakledilir); 103-104 (Ümrnü Kays bt.
Mıhsan'dan nakledilir); Senedinde bulunan İbn EM Leylâ'nın hafızasının zayıf
olduğu ifâde edilmiştir. Diğer rivayetler ise sahihtir. Heysemî de Ahmed b.
Hanbel ve Taberânî'nİn rivayet ettiği hadisin râvîlerinin sika olduklarını
belirtir. Bk. Mecma \ 1/284.
Dârimî'nin rivayetinde
İse Hz. Peygamberce ve Ehl~i beyte zekat mallarının helâl olmadığına dair
rivayet var ki aynı senedle zikredilen bu hadisin aynı yerde gerçekleşmesi
mümkün bir hâdise olduğunu hatırımıza getirmektedir.
Bk. Dârimî, Zekât, J6,
H.no: 1650; Ahmed b. Hanbel bu iki rivayeti birleştirerek de nakleder:
BkMüsned, IV/348, H.no;
18958.
Ebû Leylâ ve İbn Ebî Leylâ'lar hakkında bilgi için bk.61/369.hadis.
[15] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/134-135.
[16] Sened:
Sahih: Müsned, VI/46,
H.no: 24074. Diğer rivayet için bk. Vl/52, H.no: 24137; Benzer rivayet için
bk. VÎ/210, H.no: 25644; Bir başka rivayet ise şöyledir:
"Rasûlullah'a (Sallallahü aleyhi ve sellem) (yeni doğan) çocuklar
getirilir, onların damağına tatlı şeyler sürer ve bereket duası yapardı. Bîr
çocuk kucağındayken bevletmişti de su getirilmesini ve bu suyun idrarın üzerine
dökülmesini emretmişti." Bk. VI/2I2, H.no: 25647; Mâlik, Taharet, 142;
Buhârî, Vudû', 222; Müslim, Taharet, 101402; Ebû Dâvûd, Taharet, 37, H.no: 74;
Tirmizİ Taharet, 54, H.no: 71; Nesâî, Taharet, 189, H.no: 302; İbn Mâce,
Taharet, 77, H.no: 523.
[17] (Bir rivayetle tahnikin bereket için yapıldığını
gösteren bir ziyade bulunmaktadır:
Tahntk; bebeğin damağına doğduğu zaman hurma gibi bir tatlı sürmektir ki
bu uygulama sünnettir. (Bk. Müslim, Âdâb, 25; Ahmed b, Hanbel, Müsned, VI/52).
[18] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/135-136.
[19] Sened:
Sahih: Müsned, VI/355,
H.no: 26875; İkinci rivayet için bk. VI/356, H.no: 26879. Bu hadisin bazı
rivayetleri iki ayrı hadisi içermektedir. Bu rivayetler için bk. VI/355, H.no:
26876; VI/356, H.no: 26882-26883. Mâlik, Taharet, 110; Buhârî, Vudû', 59; Tıb,
10; Müslim, Taharet, 103-104; Ebû Dâvûd, Taharet, 135, H.no: 374; Tirmizî,
Taharet, 54, H.no: 71; Nesâî, Taharet, 188, H.no: 302; İbn Mâce, Taharet, 77,
H.no: 524; Dârimi, Vudû', 63, H.no: 747; İbn Huzeyme, 1/144, H.no: 285;
Ümmü Kays bt. Mihsân
(Radıyallahü anhâ) hesapsız Cennet'e girenlerden olmasını Hz. Peygamber'den
(Sallallahü aleyhi ve sellem) isteyen Ükkâşe b. Mihsân'ın (Radıyallahü anh)
kızkardeşidir. İik müslümanlardan biri olup Medine'ye hicret etmiş ve uzun bir
ömür sürmüş en son vefat eden hanım sahâbilerden biridir. İsmi Amine veya
Cüzâme'dir. İsminin zikre-dildiği rivayetlerde hakkında şu ifadeler kullanılır:
"Ümmü Kays bt.
Mihsan, Esed b. Huzeyme oğullarından biridir, Allah Rasûlü'ne (Sallallahü
aleyhi ve seilem) biat eden ilk hanım muhacirlerden biriydi." Bk. Müsned,
VI/356, H.no: 26882;
"Onun gibi uzun ömür
bahşedilen hiçbir kadın bilmiyorum" Bk. Müsned, VI/355-356, H.no:26878.
[20] Bu ikinci rivayet tıb bahsinde asıl metni ile tekrar
edilecektir. Hadisin metni:
Bu rivayet için bk. Sayd konusu 102/6 8 26. hadis.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 2/136-137.
[21] sened:
Sahih: Müsned, 1/76,
H.no: 563; Benzer rivayetler için bk. 1/137, H.no: 1149; 1/97, H.no: 757;
1/137, H.no: 1148 (Bu son rivayette iki sened bulunmaktadır. Senedlerden biri
muttasıl, diğeri de munkatıdır. Munkatı olan rivayetin senedinde Katâde
senedden düşmüştür. Çünkü Hişâm ed-Destuvâî, Ebû Harb'e yetişmemiştir); Ebû
Dâvûd, Taharet, 135, H.no: 377; Tirmizî, Cum'a, 77, H.no: 610
("hasen-sahih" Ahmed Muhammed Şâkir, İbn Teymiye'nin Müntekâ'da
Münzirî'nin Muhtasaru Ebi "Dâv&f da sadece "hasen" kaydını
koyduklarını, Neylü'l-evtâr (1/55) ve Avnu'l-Ma'bûd'da (1/145) da böyle kayıtlı
olduğunu belirterek "sahih" lafzının diğer mahtûta nüshalarda
buluduğunu söyler, Bennâ da sadece "hasen" olduğunu söyleyenlerdendir.
Bk.Bülûğu'l-emânt 1/244.); İbn Mâce, Taharet, 77, H.no: 525.
Ümmi Kays bt.
Mihsan'dan (Radıyallahü anhâj şahidi için bk. Tirmizî, Taharet, 54, H.no: 71;
Katâde'nin sözünün Ümmü Seleme'den (Radıyallahü arihâ) merfû olarak gelen
rivayet şöyledir:
Heysemî, bu rivayetin
Taberânî'nin el-Mucemü'l-evsa? mda nakledildiğini ancak senedinde zayıf olan
İsmail b. Müslim el-Mekkî'nin bulunduğunu; Ebû Dâvûd tarafından da yine Ümmü
Seleme'den (Radıyallahü aııhâ) fakat mevkuf olarak rivayet edildiğini belirtir.
Bk. Mecma', 1/285. Taberânî, merfû olarak benzer bir lafızla diğer eserinde de
nakleder. Bk. el-Mu'cemü'l-kebîr, XXIII/366, H.no: 866.
İbn Hacer,
isnadının sahih olduğunu
belirtir. Bk.Teîhîs, 14; Bennâ, hadisi İbn Huzeymel İbn Hıbbân ve
Bâkim'e de nisbet ederek isnadının
sahih olduğunu, Hâkim'in: "sahihtir, fakat Buharı ve Müslim Safci/t'lerine
almadı" dediğini naklederek, Zehebî'nin bunu onayladığını ifade eder.
RkMülûğu 'l-eınânî, 1/244.
[22] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/137-138.
[23] sened;
Hasen: Müsned, VI/422,
H.no: 27243; Benzer rivayet için bk. VI/440, H.no: 27350; VI/464, H.no: 27504;
İbn Mâce, Taharet, 77, H.no: 527; Dârekutnî, 1/129.
a-Hz.AIi'den
(Raüıyallahü anh) şahidi için bk.Tirmizf, Cum'a, 77, H.no: 610 (Hasen-sabilı);
İbn Mâce, Taharet, 77, H.no: 525;
b-Ebu's-Semh'ten
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. İbn Mâce, Taharet, 77, H.no: 526;
c-Uibâbe bt.
el-Hâris'ten (Radıyallahü anhâ) şahidi için bk. İbn Mâce, Taharet 77 H.no: 522;
d-Hz.Âişe'den (Radıyallahü
anhâ) şahidi için bk. İbn Mâce, Taharet, 77, H.no: 523;
e-Ümmü Kays bl.
Mihsan'dan (Radıyallahü anhâ) şahidi için bk. İbn Mâce, Taharet, 77, H.no: 524;
Tirmizî, Taharet, 54, H.no; 71 (Tirmizî, Ümmü Kays'ın hadisini verdikten sonra
bu konuda hadis nakleden sahabenin isimlerini vermekle yetinir: Hz.Ali, Âişe,
Zeyneb, Lübâbe bt. el-Hârİs (Fadl b. Abbas b. Abdulmuttalib'in annesidir.)
EbuVSemh, Abdullah b. Amr, Ebû Leylâ, İbn Abbas -Radıyallahü anhünı-);
İbn Hacer, Taberânî'nin
el-Mucemü'1-evsat'ında da nakledildiğini, Amr b Şuayb hakkında ihtilâfın
bulunduğunu, Amr b. Şuayb'in Ümmü Kürz'e yetişmediği için senedinde ınkıtaın
bulunduğunu ve onun daima babası kanalıyla hadis naklettiğini belirtmiştir. Bk.
Telhîsu 'l-habîr, 1/38. Hadis munkatı olduğu için zayıftır. Ancak şâhidleriyle
kuvvetlenir.
[24] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/138-139.
[25] Sened:
Hasen; Müsned, 1/302,
H.no: 2750; Heysemî: "Senedindeki Hüseyin b. Abdullah zayıf olduğu için
hadis zayıftır. Ahraed b. Han bel, Ebû Zür'a, Ebü Hâlim, Nesâî ve İbn Maîn
zayıf-bir rivayete göre İbn Maîn sika- saymıştır" der. Bk, Meana', 1/284.
Hüseyin b. Abdullah b. Ubeydullah b. Abbas el-Kuraşî el-Hâşimî (v.141/755):
Zehebî, hadis âlimlerinin zayıf saydığını söyler. Bk. Kâşif, Trc. no: 1091;
Bûsirî, senedinde Hüseyin b. Abdullah'ın da bulunduğu İbn Mâce'nin bir
hadisinde: "Ahmed b. Hanbel, Ali b. el-Medînî ve Nesâî hadisini metruk
saydı. Buhârî: "Zındıklıkla itham ediidi" dedi, İbn Adiy ise bu zâtı/dolayısıyla
hadisini kuvvetlendirdi" der. Bk. İbn Mâce, Cenâİz, 65, H.no: 1628. Bir
başka hadiste: "Ebû Hatim hadisini zayıf saydı" der. Bk. İbn Mâce,
Itk, 2, H.no: 2515-2516. Hüseyin b. Abdullah'ın Ebû Dâvûd bir, Dârimî iki, İbn
Mâce üç, Ahmed b. Hanbel ise 27 rivayetini nakleder.
Hz.Hasan, Hüseyin ve
diğer kız ve erkek çocukların Allah Rasûlü'ne (Sallallahü aleyhi ve sellem)
getirilmesi ve kucağına bevletmesİ ile ilgili benzer rivayetler: Enes b. Mâlik,
Ebû Ümânıe, Zeynep bt. Cahş, Abdullah b. Amr ve Ümmü Seleme'den (Ra&yallaM
anhUm) nakledilir. İlgili rivayetler için bk, Mecma', 1/284-285. Dolayısıyla
hadis şâhidleriyle kuvvet kazanır,
Konu ile İlgili bir
rivayet:
Hz.AIi'den: "Hz.
Peygamber süt emen bebeğin bevli hakkında şöyle buyurdu: "Erkek çocuğununu
bevline su serpilir, kız çocuğunun bevli ise yıkanır."
Ebu'l-Yemân el-Mısrî:
Her iki su da bir olduğu halde Hz.Peygamber'in bu hadisinin ne anlama geldiğini
İmam Şafiî'ye sordum. O da: "Erkek çocuğunun bevli su ve çamurdandır. Kız
çocuğunun bevli et ve kandandır. Anladın mı, ikna oldun mu?" dedi. Ben
"hayır" deyince: "Allah Teâlâ Adem'i yarattığı zaman Havva'yı
da kısa eğe kemiğinden yarallı. Buna göre erkek çocuğunun bevli su ve çamurdan,
kız çocuğunun bevli ise et ve kandan olmuş olur. Şimdi anladın mı?" diye
sorunca ben "evet" dedim, Bunun üzerine "Allah bu bilgi ile seni
faydalandırsın" dedi. Bk.İbn Mâce, Taharet, 77, H.no: 525.
[26] Bennâ, age., 1/245.
[27] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/139-140.
[28] Sened:
Sahih: Müsned, 111/161,
H.no: 12576; Hadisin benzer rivayetleri: "TJkl" kabilesi oiduğunu
belirten rivayetler: m/186, H.no: 12871; m/198, H.no: 12979;
"Ureyne" kabilesi olduğunu belirten rivayetler: III/107, H.no: 11981;
m/205, H.no: 13061-13062; 111/287, H.no: 13994-13995; "Ukl ve Ureyne"
kabilesi olduğunu belirten rivayetler: 01/163, H.no: 12605; III/170, H.no:
12673; m/233, H.no: 13377; "Bazı insanlar" diye zikredilen rivayet:
m/177, H.no: 12755; "Ureyne" kabilesinden bir grup olduğunu belirten
rivayet III/290, H.no: 14019.
Buhârî, Vudû', 66;
Zekât, 8, 9, 68; Meğâzî, 36; Cihâd, 152; Diyât, 22; Tıb, 6, 29; Tef-sîr, 5/5;
Hudûd, 15; Müslim, Kasâme, 9-14; Ebû Dâvûd, Hudûd, 3, H.no: 4364; Tirmizî, Taharet,
55, H.no: 72 (hasen-sahih); Et'ıme, 38, H.no: 1845 (hasen-sahih-garib); Tıb, 6,
H.no: 2042; Nesâî, Taharet, 190, H.no: 305-306; Tahrîmü'd-dem, 7-9» H.no:
4024-4035; İbn Mâce, Hudûd, 20, H.no: 2578; Tıb, 30, H.no: 3503
[29] Ukl, Teym'in bîr kabilesidir/koludur. Bk. Bennâ, age.,
1/246. Bazı rivayetlerde "ya da Ureyne 'den" şeklinde ziyâde vardır.
Bk. Buhâri, Tıb 66; İbn Hacer el-Askalânî, Felhu 'l-Bâıi 1/336.
[30] Serahsî, Usûl, 1/151; Kâkî, Camiü'l-esrâr, 1/269.
[31] Bk. Muvaffıkuddin Abdüllatif el-Bağdâdî,
et-Tıbbun'-Nebevi 46; Tıbb-ı Nebevî ile ilgili bazı kitaplar: Ebû Abdillah
Muhammed b. Ahmed ez-Zebebî, et-Tıbbun'-Nebevî; Abdülmelik b. Habib
el-EndüIİsî, et-Tıbbun'-Nebevi; Suyûtî, et-Tıbbun'-Nebevî...
[32] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/140-141.
[33] sened:
Sahih: Müsned, İli/485,
H.no: 15915; Ebû Dâvûd, Taiıâret, 82, H.no: 210; Tirmizî, Taharet, 84, H.no:
115 (hasen-sahih); İbn Mâce, Talıâret, 70, H.no: 506; Dârimi, Vudû', 49, H.no:
729.
[34] Mezi, kişinin eşiyle oynaşması anında çıkan beyaz ve
ince sudur, Vedi, idrardan sonra ya da ağır bir şey taşırken gelen beyaz bir
sudur. Mezi veya vedi abdesv alınmasını gerektirir. (Râzî, Muhîâru's-Sıhâh,
715; İbnü'l-Hümâm, Fethu'l-Kadîr, 1/61).
[35] Bir rivayette, 'Bir avuç su al ve onu mezi bulaşan
yerin üzerine değdiğini görene dek serp!' şeklinde geçmektedir. Bk. Dârimi,
Vudû', 49, H.no: 729.
[36] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/141.
[37] Sened:
Sahih: Müsned, 1/124,
H.no: 1009; (İkinci rivayet (z.)): 1/104, H.no: 823; (Üçüncü rivayet): 1/82,
H.no: 618; (Dördüncü rivayet): 1/125, H.no: 1026; Benzer rivayet için bk.
1/140, H.no: 1182; 1/145, H.no: 1237; 1/129, H.no: 1071; 1/126, H.no: 1035
(z.); UlU, H.no: 890 (z.); 1/80, H.no: 606 (z.); 1/124, H.no: 1010; 1/110,
H.no: 870; Buhân, İlim, 51; Vudû', 34; Gusl, 13; Müslim, Hayz, 17-19; Ebû
Dâvûd, Taharet, 82, H.no: 207; Nesâî, Taharet, 111, 129; Gusl, 28. Âmir Hasan
Sabri zevâidden olan bu hadisi Zevâidü Abdillah isimli eserinde zikretmez.
Hadisin şâhidleri için 155/463.hadise bk.
[38] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/141-143.
[39] Sened:
Sahih: Müsned, r/107,
H.no: 847; (İkinci rivayet): 1/125, H.no: 1028; (Üçüncü rivayet (z.)): 1/111,
H.no: 891; Benzer rivayet için bk. 1/125, H.no: 1029; 1/121, H.no: 977;
1/111-112, H.no: 893 (z.); 1/109, H.no: 868
ziyadesiyle; 1/87, H.no: 662; 1/108, H.no: 856; î/103, H.no: 811 (z.)
O-U,ıî jjj ^ \\^l\) ziyadesiyle; 1/109-110, H.no: 869; Mâlik, Taharet, 86;
Buhârî, İlim, 132; Gusl, 269; Vudû', 178; Müslim, Hayz, 303; Ebû Dâvûd,
Taharet, 82, H.no: 206-207; Tirmizî, Taharet, 83, H.no: 114 (hasen-sahih); İbn
Mâce, Taharet, 70, H.no: 504; Ayrıca 3 54/662.hadi sin tahricine bk.
[40] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/143.
[41] Sened:
Sahih: Müsned, VI/2,
H.no: 23698; (İkinci rivayet): VI/5, H.no: 23719; (Üçüncü rivayet): VI/4, H.no:
23709; Benzer rivayet için bk. IV/79, H.no: 16671; 1/109-110, H.no: 869; Mâlik,
Taharet, 53; Buharı, İlim, 51; Müslim, Hayz, 17-19; Ebû Dâvûd, Taharet, 82,
H.no: 207; Tirmizî, Taharet, 83, H.no: 114 (hasen-sahih); îbn Mâce, Taharet,
70, H.no: 505; Bennâ hadisin senedinin ceyyid olduğunu ifade eder.
Bk.Bülûğu'l~emânî, 1/249.
[42] Metindeki "hayat suyu" lafzından kastedilen
menidir. Çünkü ondan bir hayat meydana gelmektedir. Anlaşılması için meni
olarak terceme edildi.
[43] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/144-145.
[44] Sened:
Sahih: Müsned, VI/5,
H.no: 23715; Benîer rivayet için bk. IV/320-32L, H.no: 38794; İbn Mâce,
Tgjh%el:, 70, H.no: 505; Bennâ hadisi İbn Hıbbân ve Nesâî'ye nisbet ederek
senedinin ceyyid olduğunu jfade eder. Bk-Bülûğu''l-etnânî, 1/249.
Kadİsiyye ve Yermûk
sayaşl^ına katılan Abdullah b. Sa'd el-Ensârî"den (Radıyaliahu. anh)
şahidi:
Abdullah b. Sa'd
(Radiyaua.hu anlı), Rasûlullah'a (SallaÜahU aleyhi ve sellem), gusül gerektiren
hal ve sudan sonraki suyun durumu, evde namaz kılmanın ve mescidde namaz kılmanın,
ayrıca hayız gören kadınla yemek yemenin hükmünü sordu. Rasûlullah şöyle
buyurdu:
"Allah doğruyu
ifade etmekten çekinmez. Bana gelince, eğer şöyle şöyle yaparsam..." yani
gusül gerektiren hali zikretti ve dedi kî:
"Namaz için
gereken abdestten alırım, fercimi yıkarım" dedi ve guslün (nasıl
alınacağım)
anlattı.
"Sudan sonra suya
gelince, o mezidir ve her erkekten mezi gelir. Ben bundan dolayı fercimi yıkar
ve abdest alırım.
Mescidde ve evimde
namaz kılma durumu ise gördüğün gibi evim mescide ne kadar yakın ve benim için
farz namazlar dışında evimde namaz kılmam, mescidde kılmamdan daha iyidir.
Hayızlı kadınla yemek
yemeye gelince, ben yemek yiyorum."
(Bk. Müsned, IV/342,
H.no: 18908; EbÛ Dâvûd, Taharet, 82, H.no: 211-212; Tirmizî, Taharet, 100,
H.no; 133 (Tirmizî, "hasen-garib" olduğunu belirtir. Ahmed Muhammed
Şâkir haşiyesinde Haram b. Hakîm hakkında şunları ifâde eder: "Haram b.
Muâviye bazı senedlerde Haram b. Hakîm olarak zikredilir. Bu zat aynı şahıstır.
Adı: Harara b. Hakîm b. Hâüd b. Sa'd b. el-Hakîm el-Ensârî'dir. Buhârî -Hatîb
el-Bağdâdî'nİn de söylediği gibi- bu şahsı farklı iki kişi oiarak
değerlendirdiği İçin hata etmiştir. Iclî ve Dârekutnî bu zatı sika; bazıları da
-İbn Hazm Muhallâ'sinda 260.meselede- mesnedsiz olarak zayıf saymıştır. İbn
Hıbbân Sikât'ında zikreder. İbn Asâkir'in Târihu'd-Dımaşk isimli eserinde
-IV/104- bu râvi hakkında bilgi bulunmaktadır. Hadisin derecesi hasen değil
sahihtir. Ayrıca Bk. Tirmizî, Taharet, 83, H.no; 114.hadisin haşiyesi); İbn
Mâce, Taharet, 130, H.no: 651; İkâme, 186, H.no: 1378 (Bûsırî Zevâid'inde
isnadının sahih, râvİIerinin sika olduklarını söyler); Dârimî, Vudû\ 108, H.no:
1078, 1080; İbn Sa'd, Tabakât, VII/193;
Haram b. Hakîm'in,
Tirmizî ve Nesâî birer, Ebû Dâvûd, İbn Mâce ve Dârimî ikişer, Ahmed b. Hanbel
ise üç rivayetini nakleder. Haram b. Hakîm'in ismi Tirmizî, Dârimî ve İbn
Mâce'nin bir rivayetinde Ahmed b. Hanbel ise İki rivayetinde Haram b. Muâviye
olarak zikredilir.
Bu hadis için
bk.427/735.hadis. Hadisin hayızla ilgili kısmı için bk. 23/827.hadis
Übey b. Ka'b'dan
(Radıyaltahü anh) şahidi:
Bk. Müsned, V/117,
H.no: 21009.
[45] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/145-147.
[46] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/147.
[47] Sened:
Sahih; Müsned, VI/132,
H.no: 24889; VI/125, H.no: 24817; Benzer rivayet için bk. VI/2I3, H.no: 25654;
VI/239, H.no: 25902; Buhârî, Vudû', 64; Müslim, Taharet, 107-108; Ebû Dâvûd,
Taharet, 134, H.no: 372-373; Tirmizî, Taharet, 86, H.no: 116 (hasen-sahih); îbn
Mâce, Taharet, 82, H.no: 539.
[48] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/147.
[49] Sened:
Sahih: Müsned, VI/243,
H.no: 25937; İbn Huzeyme, 1/149, H.no: 294; İshâk b. Râhûye, Müsned, m/612,
H.no: 1185; Beyhakî, 11/418; Suyûtî, hadisin sahih olduğunu belirtir. Bk.
el-Çâmiu's-sağîr, H.no: 7050. İbn Abbas'tan (Radıyallahü anhümâ) (mevkûfen)
şahidi için bk. Taberânî, et-Mu'cemü'l-kebîr, H/SI, H.no: 11013:
Heysemî, râvileriniu sika olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 1/280.
[50] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/147-148.
[51] Sened:
Sahih: Müsned^ VI/101,
H.no: 24583; (İkinci rivayet): VI/35, H.no: 23946; (Üçüncü rivayet): VI/98,
H.no: 24541; Müslim, Taharet, 105-108.
[52] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/148-149.
[53] Sened:
Sahih: Müsned, VI/43,
H.no: 24040; Hadiste zikredilen misafirin, bir başka rivayetten, Nehâlı biri
veya Hemmâm b. Haris olduğunu öğreniyoruz. Bk. Müsned, VI/125, H.no;
24820-24821; Benzer rivayetler için bk. Müsned, VI/235, H.no: 25861; VI/142,
H.no; 24978; VI/135, H.no: 24915-14916; VI/125, H.no: 24820-24821; VI/193,
H.no: 25488; VI/I93, H.no: 25490; Müslim, Taharet, 45, 105-106; Ebû Dâvûd,
Taharet, 134, H.no; 371; Tirmizu Taharet, 85, H.no: 116 (hasen-sahih); Nesâî,
Taharet, 187; îbn Mâce, Taharet, 82, H.no: 538.
[54] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/149.
[55] sened:
Zayıf: Müsned, VI/153,
H.no: 25079; Senedde müphem (bilinmeyen) bir râvi bulunduğu için zayıftır.
Benzer rivayet için bk. VI/70, H.no: 24292;
(Bu rivayetin senedinde ise Ahmed b. Hanbel'in
hocası Hüseyin b. Hasan el-Fezârî (v.208/823) bulunmaktadır. Bu zât hakkında
Zehebî, Buhârî'nin "fîhi nazar" görüşünü nakle derek "vâhî"
hükmünü verir. Bk.Kâşif, Trc. no: 1085; İbn Hacer ise "sadûktur, hata
yapar, Şiilikte aşın gitmiştir" der. Bk.Takrîb, Trc. no: 1318. Ahmed b.
Hanbel bu hocasından sadece yedi rivayet nakleder. Kütüb-ü sitte musannifleri
rivayette bulunmamıştır); Ebû Dâvûd, Taharet, 101,H.no:257.
[56] Ebû Dâvûd, Taharet, 101, H.no: 257.
[57] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/149-150.
[58] Sened:
Sahih: Müsned, VI/162,
H.no: 25169; Benzer rivayet için bk. VI/47, H.no: 14089; Buharı, Vudû', 65;
Müslim, Taharet, 108; Ebû Dâvûd, Taharet, 134, H.no: 373; Tirmizî, Taharet, 85,
H.no: 117 (hasen-sahİh); İbn Mâce, Taharet, 81, H.no: 536.
[59] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/150.
[60] İmam Muhammed, el-Camiu's-sağîr, s.80-81; İbn Rüşd,
Bidâyetü'l-müctehid, 1/59.
İmam Ahmed b. Hanbel,
El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/150.
[61] Sened:
Sahih: Müsned, 11/235, H.no: 7210; (Benzer rivayet: 11/382, H.no: 8947;)
(İkinci rivayet): H/47J, H.no: 1041; Buharı, Gusl, 23-24; Cenâiz, 8; Müslim,
Hayz, 115-116; Ebû Dâvûd, Taharet, 91, H.no: 65-67, 230-231; Tirmizî, Taharet,
89, H.no: 121 (hasen-sahih); MesM, Taharet, 171, H.no: 267-269; İbn Mâce,
Taharet, 80, H.no: 534-535.
[62] Bu rivayetteki farlılık; 'Müslüman necis olmaz'
şeklindedir.
[63] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/150-151.
[64] Sened:
Sahih: Müsned, V/384, H.nö: 23157; (İkinci rivayet): V/402, H.no: 23309;
Benzer rivayet için bk.V/402, H.no: 23310; Buharı, Gusl, 23-24; Müslim, Hayz, 115-116;
Ebû Dâvûd, Taharet, 91, H.no: 65-67, 230-231; Tirmizî, Taharet, 89, H.no: 121
(hasen-sahih); Nesâî, Taharet, 171, H.no: 267-269; İbn Mâce, Taharet, 80, H.no:
534-535.
[65] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/151-152.
[66] Sened;
Sahih: Müsned, H/229, H.no: 7141; (ikinci rivayet); 11/398, H.no: 9141;
Benzer rivayetleri için bk.II/246, H.no: 7353; 11/263, H.no: 7562 (Bu rivayetin
senedinde Süinâme b. Abdullah b. Enes b, Mâlik bulunmaktadır. Basra kadısı olan
bu râvî, tabiînden sika biridir. Dedesi Enes'ten (Radıyallahu anh) duyduğu
kesindir. Ancak Ebû Hiireyre'den (Radıyallahu anh) nakilleri mürsel
sayılmıştır. Dolayısıyla, senedi zayıf bir rivayettir); 11/340, H.no: 8466;
11/355, H.no: 8642; 11/388, H.no: 9013; 11/443, H.no: 9682; Buhârî,
Bed'üTl-halk, 17; Tıb, 58; Ebû Dâvûd, Taharet, 48, H.no; 3844; Nesâî, Fer', 11,
H.no: 4262; îbn Mâce, Tıb, 31, H.no: 3505; Dârimi, Et'ime, 12, H.no: 2038-2039;
îbn Huzeyme, 1/56, H.no: 105; Beyhakt, 1/252
[67] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/152-153.
[68] sened:
Sahih: Afttoıa/, IH/24,
H.no: 11232; Bir diğer rivayet: IH/67, H.no: 11586; İbn Mâce, Tıb, 31, H.no:
3504; Beyhakt, 1/252; Heysemî, hadisin Enes'ten (Radıyallahu anh) şahidi bulunduğunu,
Bezzâr ve Taberânî tarafından sahih hadis ricâliyle nakledildiğini belirtir.
Bk.Mecma\ V/38.
[69] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/153.
[70] Bu konuda yapılan Ümî araştırmalar ve raporlar için
bk. Halil İbrahim Molla Hatır, el-İsabe fi sıhhati hadîsi'z-zübâbe, 149-186.
[71] İmam Şâfit Ümm, 1/18; Nevevî, Mecmu', 1/128-129;
Mevsılî, İhtiyar, 1/15; Sadi Ebû Ceyb, Mevsûatü'l-icmâ', ü/719.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 2/154.
[72] Sened:
Merfû olarak
zayıf/Mevkûf olarak sahih: Müsned, ü/97, H.no: 5723; İbn Mâce, Et'ıme, 31,
H.no: 3314; Say'd, 9, H.no: 3218; Şafiî, Müsned, s.340; Ümm, ü/197; Abd b.
Humeyd, Müsned, s.260, H.no: 820; Beyhakî, 1/254 (Mevkuf olarak sahihtir. Bu
rivayet ise hükmen merfûdur. Çünkü sahabenin: "Bize helâl kılındı"
demesi, hadisi hükmen merfû yapar. Zira sahabenin helâl ve haramlarla ilgili
hükümleri sadece Allah Rasûlü'nden (Sallallahii aleyhi ve sellem) alması
mümkündür. Hükmen merfû bir rivayet ile delil getirilebilir); Suyûtî, hadisin
sahih olduğunu belirtir. Bk.el-Câmiıt's-sağîr, H.no: 273. Münâvî de Beyhakî,
Irâkî ve Nevevî'nin kanaatlerini vererek hadisin merfû hükmünde mevkuf bir
sahih rivayet olduğu görüşünü benimser. Bk.Feyzu'1-Kadîr, 1/258-259. San'ânî de
"Ebû Zür'a ve Ebû Hâtim'in dediği gibi hadis mevkûf/sahabi sözü olarak
sahihtir. Bk.Sübülü's-selâm, 1/58. Beyhakî de "Süleyman b. Büal'in Zeyd b.
Eşlem kanalı ile İbn Ömer'in sözü olarak nakli sahihtir" der, BeyhaU, DC/257;
X/7;
Hadis hakkındaki diğer
değerlendirmeler için bk.İbn Ebî Hâîim er-Râzİ, Ilel, ü/17, Mesele no: 1524;
İbn Hacer, ed-Dirâye, 11/212; Telhis, 1/25-26; İbnü'I-Mülakkin,
Hulâsatü'l-Bedri'l-münîr, I/İl; İbnü'l-Cevzî, et-Tahkik fi ehâdîsi'l-hılâf,
ü/361-362; Zeylaî, Nasbu'r-râye,IV/2Ql.
Ahmed b. Hanbel'in
hocası Süreye b. Numân ei-Cevherî el-Lü'lüî sika biridir. Ancak Abdurrahman b.
Zeyd b. Eşlem zayıftır. 56/253 ve 66/263, hadi si erde de geçtiği üzere:
Heysemî, Abdurrahman b. Zeyd b. Eslem'in zayıf olduğunu söyler. Bk. Mecma',
I/138;150-151. Zehebî, "zayıf saydılar" derken (bk.Kâşif, Trc. no:
3196); îbn Hacer İse "zayıftır" der. (Bk.Takrîb, Trc. no: 3865)
Tirmizî ise Ahmed b. Hanbel (bk.el-lle! ve ma'rifetü'r-ricâl, 11/136; ÜI/271)
ve Ali b. el-Medînî'nin bu râviyi zayıf saydıklarını, hatasının çok olduğunu
söylediklerini; Buhârî'nin de "Ben ondan hiç hadis almadım" dediğini
nakletti. Tirmizî, Ebû Dâvûd'dan şöyle bir nakilde bulunur: "(Hocam) Ahmed
b. Hanbel'e Abdurrahman b. Zeyd b. Eslem'i sordum: "Kardeşi Abdullah'ta
bir beis yoktur" diye karşılık verdi." (Tirmizî'nin bü tün bu
değerlendirmeleri için bk.Tirmizt, Vitir, 11, H.no: 465-466; Zekât, 10, H.no:
632; Hac, 29, H.no: 852; Savm, 24, H.no: 719). İbn Mâce'deki rivayetlerini de
Bûsirî zayıf sayar: Bkibn Mâce, Mukaddime, 19, H.no: 238; Ruhun, 4, H.no: 2443;
Sayd, 9, H.no: 3218; Fiten, 29, H.no: 4060; Taharet, 76, H.no: 519 (Hâkİm'in:
"Babasından mevzu rivayetler nakleder" sözü İle, İbnü'l-Cevzî'nin
zayıflığı hakkında hadis âlimleri icma ettiîer" sözünü nakleder. SkMisbâhu'z-zUcÛce,
İV/21); Cihâd, 7, H.no: 2766 (Ahmed b. Hanbel ve Yahya b. Main'in zayıf
saydığını söyler); Busırî'nin sükût ettiği hadisler de vardır: Bk.Jbn Mâce,
İkâme, 122, H.no: 1188; Et'ıme, 31, H.no: 3314; Abdurrahman b. Zeyd b. Esîem'in
rivayetlerinden dördünü Tirmizî, sekizer tanesini de Ahmed b. Hanbel ve îbn
Mâce nakletmiştir.
Ebû Saîd'den
(Radıyaliahü anh) şahidi için bk.Hatîb el-Bağdâdî, Târihu Bağdâd, XIII/245
(Fakat bu da Misver sebebiyle zayıftır. Bk. Zeylaî, Nasbu'r-râye, EV/201).
îbn Abbas'tan şahidi;
Ezdî, Müsnedü'r-RabV,
s.243, H.no: 618.
[73] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/154-155.
[74] İmam Şâfiî' a?e-ı I/i8; 5îrâ2Î' a£e-> y47; Kâsânî,
Bedâiu's-sanâi', 1/62; İbn Rüşd, age., T/55.
[75] İmam Şâfıî, Ümm,
r/18; Nevevî, Mecmu', 1/129; Mevsılî, ihtiyar, 1/15; Sadi Ebû Ceyb,
Mevsûatü 'l-icmâ', U/719.
[76] Kâsânî, age- yfö'ıîbn Rü§d- age., 1/56; İbn Kudâme,
age., 1/61; Şirbînî, Muğni 'l-muhtâc, 1/78.
[77] Sehnûn, age., 1/5; İbn Kudâme, age., 1/43; Nevevî,
age., 1/173.
[78] Merğınânî, age,, 1/25.
[79] îbn Rüşd, Bidâyetü'l-müctehid, 1/20.
[80] Merğınânî, age., 1/23-24.
[81] İmam Sâfiî, Ümm. 1/18: İbn Kudâme. aee.. L732; Kâsânî,
aee.. T/67.Nevevi, age, II/548,550.
[82] Sehnûn, Müdevvene, 1/5; İbn Kudâme, age., 1/43;
Nevevî, Mecmu', 1/172,11/589.
[83] Merğmânî, age., 1/24; İbn Kudâme, age., 1/41; Nevevî,
age., 1/172-173.
[84] Sehnûn, age., 1/5; Desûkî, Haşiye, T/83.
[85] Merğmânî, age., 1/21-22; Kâsânî, age., 1/63.
[86] Îbnü'l-Hümâm, age., 1/72; Şîrâzî, Mühezzeb, 1/47.
[87] İmam Muhammed, el-Camiu 's-sağîr, s.80-81; îbn Rüşd,
age., 1/59.
[88] İbnü'l-Hümâm, age., 1/140; İbn Rüşd, age., 1/58;
Şirbînî, Muğni'l-muhtac, 1/84.
[89] Kâsânî, age., 1/86.
[90] Şîrâzî, age., 1/245; İbn Kudâme, age., 1/59.
[91] Merğmânî, age., 1/20; İbn Rüşd, age., 1/20; İbn
Kudâme, age., 1/18; Nevevî, age., 1/153.
[92] Kâsânî, age., T/64; İbn Kudâme, age., 1/42; Nevevî
age., 1/172.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 2/155-156.