* Her Namaz Vaktinde Ezan Okumak Gerekir
* Ezan Okumanın, Müezzinlik Ve İmamlık Yapmanın Fazileti
* Ezanı Yüksek Sesle Okumanın Önemi Ve Ezan Arasında Yapılan Duamn Kabul
Edileceği Müjdesi
* İlk Ezan Ve Sahabeden Abdullah B. Zeyd'in Rüyası, Sabah Ezanında
Tesvîbin Cevazı
* Ezan Ve Kametin Keyfiyeti, Kelime Âdetleri Ve Ebû Mahzûre'nin Başından
Geçen Bir Olay
* Ezan Okuma Karşılığında Ücret Almanın Hükmü
* Ezanı Duyan Kişinin Söyleyeceği Sözler/Dualar
* Vaktin Başında Ezan Okumak Gerekir, Ancak Sabaha Özel Olarak Fecrden
Önce Ezan Okumak Caizdir
* Cuma Günü, Ayrıca Yağmurlu Bir Günde Ezan Okuma Şekli
* Ezan İle Kamet Arasında Ara Verilmeli, Ezan Okuyanın Kamet Etmesi
Efdaldir
Ezan İslâm'ın şiarıdır
(sembolüdür). Saat farkı sebebiyle yeryüzünün her bölgesinde ahenkle İlerleyen
bir tempoyla her an ezan okunmakta ve yeryüzü bir an olsun ezansız kalmamaktadır.
Ezan bir çağrıdır;
insanları tevhîd, risalet, İbadet ve kurtuluşa davettir. Asr-ı saadetten
günümüze gelen bu ses ve yansıma kıyamete kadar devam edecektir.
Allah Teâlâ buyurdu:
"Ayrıca bu, büyük
hac günü Allah ve Rasûlünden insanlara bir ezandır (duyurudur) ki, Allah ve
Rasûlü müşriklerden (inançlarından) uzaktır. Eğer tövbe ederseniz bu sizin
için daha hayırlıdır. (Yok) eğer reddederseniz bilin ki Allah'ı aciz
bırakamazsınız. O inkarcılara acıklı bir azabı müjdele!" (Tevbe, 9/3)[1]
224/1094-
Ubâde b. Nüsey anlattı:[2]
Şam bölgesinden bir
kişi vardı ki ona Ma'dân denirdi. Ebu'd-Derdâ ü anlı) bu kişiye Kur'ân
okuturdu. (Bir süre sonra) Ebu'd-Derdâ onu kaybetti, Dânik[3] denilen
yerde bir gün onunla karşılaşınca dedi ki:
'Ey Ma'dân! Seninle
olan Kur'ân ne yapıyor? Kur'ân'la irtibatın nasıl?'
Ma'dân:
‘Allah bana ondan
öğretti[4] ve
ihsanda bulundu.’
Ebu'd-Derdâ:
'Ey Ma'dân! Bugün
şehirde mi oturuyorsun yoksa kasabada mı?'
'Hayır (şehirde
kalmıyorum). Bilâkis kasabada, şehrin kasabasındayım (bir rivayette: kasabada,
Humus dışında bir kasabadayım)/
'Dur biraz! Yazık
sana, Ey Ma'dân! Ben Rasûlullah'ın (Saiiatiaha aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini
işittim:
"Bir yerde beş
hane bulunur da onlartn içinde namaz için ezan okunmaz ve namaz kameti
getirilmezse (farz namazlar kılınmazsa) onlara ancak şeytan galip gelir/hakim
olur. (Sürüden) ayrılanı kurt yer."
(Cemaatle namaz
kılınan) şehirlerde oturman gerekir, yazık sana ey Ma'dân!'
§îkinci tarikten gelen
rivayette Ma'dân[5] Ebu'd-Derdâ'nm şu sözünü nakletti:
Rasûlullah'ın
(Saiiaiiaku aleyhi ve sellem) şöyle dediğini işittim:
"Bir kasabada üç
hane bulunur da ezan okunmaz ve içlerinde namaz kameti getirilmezse onlara
ancak şeytan galip gelir/hakim olur. Cemâate gitmen gerekir. (Sürüden) ayrılanı
kurt yer."
§İbnü'l-Mehdî burada
Sâib'in; 'yani namaz cemâatine' şeklindeki açıklamasını nakletti.[6]
225/1095- Mâlik
b. Huveyris'ten (Radıyaiiahü anh):[7]
Biz yaşları birbirine
yakın gençler olarak Rasûlullah'ın yanına gittik, Onunla yirmi gün kaldık.
Mâlik b. Huveyris
anlatmaya şöyle devam etti:
Rasûlullah (Saüaiiahü
aleyhi ve seiiem) merhametli ve dost canlısı/düşünceli bir insandı.
Ailelerimizi özlediğimizi düşündü de bize bırakıp geldiğimiz ailelerimizi sordu
ve buyurdu ki:
"Ailelerinize
geri dönün, onlarla kalın, (öğrendiklerinizi) onlara öğretin ve namaz vakti
geldiğinde ezan okumalarını söyleyin! Sizden biri ezan okusun ve en büyüğünüz
de size imam olsun!"
NOT: Senetü'I-vüfûd
(Heyetlerin ziyaret yılı) denilen dönemde bu gençler de İslam'ı öğrenmek için
Medine'ye Rasûlullah'm (Saitaiiahu aieyiu ve seiiemi yanına gelmişlerdi. İbn
Sa'd Mâlik b. Huveyris'in grubu olan Benî Leys heyetinden bahseder. Bu ziyaret
h.9. yılda olan Tebük savaşından önceydi.
Bu rivayetten İslâm'ı
Rasûlullah'ın gösterdiği ve öğrettiği şekilde anlamak ve yaşamak gerektiğini
anlıyoruz. Kur'ân yanında hadislerden öğrendiğimiz pratikler de halka doğru
olarak aktarılmalıdır.[8]
226/1096- Ebû
Hüreyre'den (Radıyaiiaha anh):[9]
Rasûlullah (Saiiaiiaha
aleyhi ve setiem) şöyle dedi:
"İnsanlar ezan
okuma ve birinci safta namaz kılmanın sevabını bilselerdi bu ikisi için kura
çekerlerdi,
İmamla ilk tekbiri
almanın sevabını bilselerdi onun için yarışırlardı/koşarlardı,
Ateme (yatsı)[10] ve
sabah namazlanndaki sevapları bilselerdi sürünerek de olsa o ikisine
gelirlerdi."
(Râvi Abdurrezzak)
Mâlik'e:
'Ateme lafzını
kullanmak mekruh değil miydi?' diye sorunca:
'Bana nakleden kişi
böyle söyledi' diye cevap verdi.
NOT: Burada
ezan okuma, ilk safta namaz kılma, imamla ilk tekbiri alma (cemaate erken
yetişme) ve yatsı ile sabahı cemaatle kılmanın faziletine dikkat çekilmiştir;
insanlar bunlardaki sevabı/fazileti bilselerdi elde edebilmek için her yola baş
vururlardı.
Abdurrezzak'ın Mâlik'e
Ateme lafzının kullanımı ile ilgili mekruhluktan bahsetmesi hadislerde
bedevilerin yanlış kullanımına dikkat çekilmesinden dolayıdır. Ayrıca bu
rivayette lafız rivayetine ne kadar önem verildiği, tenkid olunsa da duyduğu
şekilde ve değiştirmeden nakletmenin önemi anlaşılmaktadır.[11]
227/1097- Ebû
Saîd el-Hudrî'den (Radıyallahü anh):[12]
Rasûlullah (Sallallahü
aleyhi ve sellem) dedi ki:
"İnsanlar ezan
okumadaki sevabı bilselerdi onu kazanmak için kılıçlarla vuruşurlardı
(savaşırlardı)'"[13]
228/1098- Ukbe
b. Âmir anlattı (Radıyaiiahü anh):[14]
Rasûlullah'ın (Saiiaiiahu
aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini duydum:
"Bir dağın
tepesinde namaz İçin ezan okuyan ve namaz kılan koyun çobanını izzet ve celâl
sahibi Rabbin kıymetli görür/hoşuna gider. İzzet ve cefâl sahibi Allah:
'Şu kuluma bakın! Bir
şeyden korkarak ezan okuyor ve namaz kılıyor.
Ben de onu affettim ve
cennete koydum' der."
§Aynı râviden gelen
rivayette benzeri nakledilir, ancak 'bunları benden korkarak yaptıysa onu
affettim ve peşinden cennetime koydum,' şeklinde olduğu zikredilir.[15]
229/1099- Abdullah
b. Mes'ûd'dan (Radıyaiiahu anh):[16]
Yolculuklarının
birinde Rasûllah'la (Saitaiiahu aleyhi w seiiem) beraberdik. 'AHahü Ekber,
Allahti Ekber' diye nida eden (ezan okuyan) bir kişi duyduk. Allah'ın
Peygamberi dedi ki:
"Bu kişi fıtrat[17]
hâlini korumuş."
O kişi:
'Eşhedü En Lâ İlahe
İllallah' diye nida edince Rasûlullah:
"Cehennemden
çıktı/kurtuldu" dedi.
Biz o kişiye doğru
koştuk, bir de baktık ki namaz vakti gelmiş ve onu ilân eden[18]
davar sahibi (bir çoban).[19]
230/1100- Muâz (b. Cebel)'den (Radiyallahu anh):[20]
Yolculuklarının
birinde Rasûllah'la (Saitaitaha aleyhi ve seiiem) beraberdik. Kendisi 'Alîahii
Ekber, Allahü Ekber" diye nida eden (ezan okuyan) bir kişi duydu. Allah'ın
Peygamberi dedi ki:
"Bu kişi fıtrat[21]
hâlini korumuş."
O kişi:
'Eşhedii En Lâ İlahe
İllallah' diye nida edince Rasûlullah:
"Doğru şehadetle
şahitlik yaptı" dedi.
O kişi:
'Eşhedü Erine
Muhammeden Rasûlullah' deyince de Rasûllulah:
"Ateşten
çıktı/kurtuldu. (Gidin) bakın, bu kişi ya hayvanlarını otfatan bir çoban veya
avlanan bir kişidir."
O kişiye (gidip)
baktılar ki namaz vakti gelmiş ve onu ilân eden[22]
davar sahibi (bir çoban).
§Bir diğer rivayette
Abdullah b. Rebîa es-Sülemî şöyle anlattı:
Peygamberimiz
(Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) bir yolculuk sırasında ezan okuyan bir kişiyi
dinledi, o kişi:
'Eşhedü En Lâ İlahe
İllallah' deyince Hz. Peygamber de:
'Eşhedü En Lâ İlahe
İllallah' dedi.
O kişi:
'Eşhedü Enne
Muhammeden Rasülullah'' deyince Hz. Peygamber de:.
"Eşhedü Ennî
Muhammedün Rasûlullah" dedi ve ekledi:
"(Gidin, bakın!)
Bu kişiyi ya davar çobanı veya ehlinden uzakta bir kişi olduğunu
bulacaksanız."
Vadiyi inince (ya da
indiklerinde, bir de ne görsünler davar çobanı, bir de ölmüş bir koyun), Hz.
Peygamber terk edilmiş kuzunun yanına geldi ve şöyle dedi:
"Görüyor musunuz
şu kuzuyu, sahibi yanında ne kadar değersiz?! (Vallahi,) Allah katında dünya,
sahibi yanındaki şu koyundan daha değersizdir."[23]
231/1101- İbn
Ömer'den (Radıyallahü anhümâ):[24]
RaSUİUİlah (SallallahU
aleyhi ve seltem) ŞÖyle dedi:
"Allah müezzini,
sesinin ulaşacağı yer kadar[25]
(günahı olsa da) affeder, sesini duyan her yaş ve kuru şey onun lehine
şahitlik yapar."
§Başka lafızla gelen
rivayette: Rasülullah (Saiuuiahü aleyhi ve seiiem) dedi ki: "Allah
müezzini, ezanın ulaşacağı yer kadar[26]
(günahı olsa da) affeder, sesini duyan her yaş ve kuru şey onun için istiğfar
eder."[27]
232/1102- Ebû
Hüreyre'den (Radiyallahu anh):[28]
Rasulullah (salllahu
aleyhi ve sellem) dedi ki:
“Allah müezzini,
ezanın ulaşacağı yer kadar (günahı olsa da) affeder, sesini duyan her yaş ve
kuru şey onun için istiğfar eder.Cemaatle namazda bulunan kişiye yirmi beş
hasene yazılır ve önceki namazla bu vakit arasındaki günahları silinir.”[29]
233/1103- Ebû
Hüreyre'den (Radiyallahu anh):[30]
Hz. Peygamber
(Saitaüahü aleyhi ve seitem) şöyle dedi:
"İmam (cemaatin
namazını korumakla) sorumlu olan, müezzin de (insanların) kendisine güvendiği
kişidir.[31] Allah'ım, imamları
olgunluğa/ doğruya ilet ve müzzinleri de bağışla!"[32]
234/1104- Hz.
Âişe annemizden (Radıyaitahu anhâ):[33]
RaSÛlullah (Sallallahü
aleyhi ve sellem) dedi ki:
"İmam (cemaatin
namazını korumakla) sorumlu olan, müezzin de (insanların) kendisine güvendiği
kişidir. Allah imamları olgunluğa/doğruya iletsin ve müzzinleri de
affetsin!"[34]
235/1105- Enes
b. Mâlik'ten (Radıyallahü anh):[35]
Hz. Peygamber
(Saiiaiiahü aleyhi ve seiiem) dedi ki:
"Kıyamet günü
boyunları en uzun insanlar müezzinlerdir.'[36]
236/1106- Muâviye
b. Ebû Süfyan'dan (Radıyaiiakü anhumâ):[37]
Rasûlullah'ın
(Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini işittim: "Kıyamet günü
boyunları en uzun insanlar müezzinlerdir."
NOT: Müezzin
için boyun kelimesinin temyiz oarak ifade ettiği manada ihtilaf edildi,
bunlardan bazı lan:
1- Müezzinler
rahmetten en çok istifade edenler demektir ve aldıkları sevaplardan kinayedir.
2- İnsanlar
kıyamet günü hesabın şiddetinden tere gark olduklarında bu sıkıntı kendilerine
zarar vermemesi için boyunlarını dışarıya uzatırlar. İşte bu anda en kolay
kurtulacak olanlar müezzinlerdir.
3- Kıyamet
günü müezzinler insanlann gözdelerinden ve önemli kişilerden olacaktır.
4- Müezzinler
amelleri en fazla olan kişilerdir.
5- Boyu en
uzun olanlar manasında bir kinayedir. Arapça'da boynu uzun kelimesi boyu
uzundan kinayedir, Meselâ, filan kadının küpe yeri uzundur, sözü boyu uzundur,
anlamındadır.
6- Hemzenİn
kesresiyle de rivayet edildi, bu durumda cennete hızlıca gidenlerdendir,
anlamında olur.[38]
Müezzinlere bu kadar
değer verilmesi onların her gün insanları tevhide, risalete ve ibadete
çağırmalarından olsa gerek. Bu çağrı onların itibarını yükseltmektedir.[39]
237/1107- Bera
b. Âzib'den (Rad,yaUahüanh):[40]
Allah'ın Peygamberi
(Saiiattahü aleyhi ve seiiem) şöyle dedi: "Allah ve melekler ilk safı
överler, müezzin sesinin ulaştığı yer kadar (günahı da olsa) affedilir.
Müezzinin sesini işiten yaş ya da kuru her şey onu tasdik eder, ayrıca müezzine
kendisiyle beraber namaz kılanların aldığı sevabın benzeri de verilir."[41]
Bu hadisler
müezinliğin faziletini açıklamaktadır. Buharı, Müslim ve diğer hadis
kitaplarında müezzinin derecesinin yüksek olması, yarışılan yüksek bir ibadet
olduğu ve kıyamette diğer insanlardan farklı olacağı zikredilmektedir.
§lmamhk ve müzzinlİğİn
faziletinde İhtilaf edildi:
1- Bazı
âlimlere göre ezan okumak imamlıktan efdaldir, bazılarına göre ise imamlık
efdaldir. Şevkânî imamlığın efdal olduğunu söyler, zira Hz. Peygamber,
Hu-lefa-i Raşidîn ve sonrakiler imamlık yaptılar, aynca büyük âlimler de
İmamlık yaptılar.
3- Bir kısım
âlimler her ikisinin de eşit olduğunu söylediler.
§Ezan okuma ve imamlık
yapmanın bir kişide toplanması konusunda İhtilaf edildi:
1- Âlİmlerden
bazılarına göre böyle yapılmaması müstehabdır.
2- Bir
kısmına göre ise bu mekruhtur.
3- Bazılan
da bir kişi tarafından yapılabilir, hattâ müstehabdır, dediler.[42]
238/1108- İbn
Ebî Sa'saa (Abdullah b. Abdurrahman) babasından nakletti:[43]
Ebû Saîd el-Hudrî
(Radıyaiiaha anh) hücresindeyken bana dedi ki:
'Ey yavrum, ezan
okuduğunda sesini yükselt, ben Rasûlullah'tan (Sallallahü aleyhi ve setlem)
şunu İşittim:
"Müezzini işiten
her şey; ister cin, insan ve taş olsun, müezzin lehine şahitlik
yaparlar.'"
§Aynı râviden ikinci
tarikle gelen rivayet:
'Ebû Saîd el-Hudrî
râviye dedi ki:
(Ey Yavrum,) davar ve
çölü sevdiğini görüyorum. Koyunlarının içinde ya da kırsal alanda olup namaz
için ezan okuduğunda sesini yükselt!
"Şüphesiz
müezzinin sesinin ulaştığı insan ve cin kıyamet gününde onun lehine şahitlik
yapacak."
Ben bunları
Rasûlullah'tan (Saiiatiahü aleyhi ve seitem) duydum.[44]
239/1109- Ebû
Hüreyre'den madıyaiiahü anh):[45]
Rasûlullah (Saiiatiahu
aleyhi ve seiiem) şöyle dedi:
"Namaz için nida
edildiğinde (ezan okunduğunda) şeytan ezanı işitmemek için yellenerek kaçar.
Ezan okuma bitince geri döner, tevsib (kamet)[46]
yapılınca tekrar kaçar. Tesvib bitirilince şeytan kişi ile nefsi arasına girip
vesvese vermek için geri döner. Ona der ki:
"Şunu hatırla,
bunu hatırla!.. Hâlbuki o kişi önceden bunları hatırlamazdı, ta ki o kişi
nasıl namaz kıldığını bilemez."
§Ayni râviden ikinci
rivayet:
Hz. Peygamber
(SaiiaiiaM aleyhi ve seiiem) şöyle dedi:
"Şeytan, bir
kişinin namaz İçin ezanı okumasını işitince bu sesi işitmemek için yellenerek
kaçar. Ezan bitince geri döner ve vesveseye başlar. Kamete başlayınca şeytan
önceki yaptığını yapar (kaçar)."[47]
240/1110- Câbir
b. Abdullah'tan (Radıyaiiaha anh):[48]
RaSÛlUİlah (Saltaltahü
aleyhi ve sellem) dedi kî:
"Müezzin
(Medine'de) ezan okuduğunda şeytan öyle kaçar ki hattâ kendisini Ravha'da
bulur."
§(Râvi Süleyman (İbn
Mihrân el-A'meş) ekledi:
Ravhâ'yı Ebû Süfyan'a
(yani Talha b. NâfT'a)[49]
sordum;)[50]
Ravhâ Medine'ye otuz
mil[51]
uzaklıkta bir yerdir, dedi.[52]
241/1111- Enes
b. Mâlik'ten (Radıyatiahu anh):[53]
Rasûlullah (Saihiiahu
aleyhi ve seilem) şöyle dedi:
"Ezan ile kamet
arasında yapılan dua reddedilmez."[54]
242/1112- Câbir
b. Abdullah'tan (Radıyaiiaha anh):[55]
Rasûlullah (SaUaiiaha
aleyhi ve seiiem) şöyle dedi:
"Namaz için kamet[56]
edildiğinde gökyüzünün kapıları açılır ve dualar kabul edilir."[57]
Bu rivayetlerden
ezanın fazileti ve ezandan sonra yapılan duaların kabul olacağını anlıyoruz.
Ezan sırasında sllnnet
olan, müezzinin dediğini tekrar etmektir. Ancak hay'ale-lerde *Lâ Havle ve Lâ
Kuvvete İllâ Billâh' denir.[58]
Ezan bittikten sonra
şunlar tavsiye edilmektedir:
1- Rasûlullah*a
salat ve selâm edilir,[59]
2- Şu dua
yapılır:[60]
Allahümme, Rabbe
hazihi'd-Da'veti't-Tâmme ve's-Salâti'l-Kâime Âti Muhammedeni'l-Vesîlete
ve'l-Fadîlete veB'ashü Makamen Mahmuden'illezî Veadteh.
§Duanın tercemesi:
Allah'ım! Ey tam
çağrının (ezanın) ve kılınan namazın sahibi! Hz. Muhammed'e vesile (cennet
makamı) ve fazilet bahşet! (Âhirette) vadettiğin yüce makamda onu dirilt!
3- Aynca
istenildiği kadar dua edilir.
4- Allah'tan
afiyet (yani bizi koruması) istenir.[61]
243/1113-
Nâfı1 nakletti:[62]
İbn Ömer (Radıyallahü
anhumâ) şöyle derdi:
Müslümanlar Medine'ye
geldiklerinde toplanırlar ve (cemaat) namazı için vakit belirlerlerdi. Kimse
namaz için nida etmezdi. Bir gün bu meseleyi konuştular. Bir kısmı:
'Hristiyanlann çanı gibi çan kullanın' dedi. Bazıları: 'Yahudilerin borusu gibi
boru kullanın' dedi. Hz. Ömer de şöyle dedi: 'Namaz için nida edecek bir kişi
göndermeniz (daha uygun) olmaz mı?' dedi. Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve
seiiem) şöyle buyurdu:
"Kalk ey Bilâl!
Namaz için nida et!"
NOT: Bu
rivayette bazı sahabilerce namaza çağrıda bulunmak için Yahudi ve Hristiyanlann
araçlan tavsiye edildiği, ancak bunun tasvip görmediği anlaşılmaktadır. Hz.
Ömer'in teklifi olan namaz için nida edilmesini Peygamberimiz (Somum aleyhi ve
sellem) kabul etti ve Bilâl'e emretti.
Namaz için nida,
önceleri 'namaz toplayıcıdır' manasına gelen: "İnne's-Salate Câmiatün
şeklindeki bir çağrı ile oluyordu.
Daha sonra farz
namazlar için ezan meşru kılındı ve farz namaz dışındaki ibadetler ile önemli
olaylar için yapılan çağrıda bu cümle kullanılmaya devam etti.[63]
244/1114- Abdullah
b. Zeyd (b. Abdürabbih)'ten (Radiyaiiahu anh):[64]
Rasûlullah (Saiiaitaha
aleyhi ve seiiem) insanları namaza toplamak için vurulacak/çalınacak bir çan
kullanılmasını emretti. (Bir rivayette; Rasûlullah çanın Hristiyanlara uygun
olmasından dolayı hoşlanmadığı hâlde emretti.)
Ben uyurken, rüyamda
elinde çan taşıyan bir kişi bana geldi, ona dedim ki:
'Ey Allah'ın kulu! Bu
çanı satıyor musun?' Bana:
'Onunla ne
yapacaksın?* dedi. Ben: 'Onunla namaza çağrıda bulunacağız.' 'Bundan daha
hayırlısına rehberlik edeyim mi?' 'Evet'
'Şöyle dersin:
Allahü Ekber, Allahü
Ekber, Allahü Ekber, Allahü Ekber, Eşhedii enlâ İlahe İllallah, Eşhedü enlâ
İlahe İllallah, Eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah, Eşhedü enne Muhammeden
Rasûlullah,
Hayye ale's-Salâh,
Hayye ala's-Salâh,
Hayye ale'l-Felâh,
Hayye ale'l-Felâh,
Allahü Ekber, Allahü
Ekber, Lâ Mhe İllallah:
Bu kişi biraz bekledi,
sonra dedi ki:
'Namaz için kamet
edileceğinde şöyle dersin:
Allahü Ekber, Allahü
Ekber,
Eşhedü enlâ İlahe
İllallah,
Eşhedü enne Muhammeden
Rasûlullah,
Hayye ale's-Salâh,
Hayye ale 'l-Felâh,
KadKameti's-Salâh,
KadKameti's-Salâh,
Allahü Ekber, Allahü
Ekber,
Lâ İlahe İllallah:
Sabaha ulaşınca
Rasûlullah'a gittim ve gördüğümü anlattım. Bunun üzerine Rasûlullah dedi ki:
"Bu, Allah'ın
izniyle (görülen) hak bir rüyadır. BilâJ'le beraber git ve gördüğün şeyi ona
öğret ki o şekilde ezan okusun! Şüphesiz o senden daha gür/güzel sesli."
Ben de Bilâl'le gittim
ve ona ezanı Öğrettim, o da bu şekilde ezan okudu. Hz. Ömer b. Hattab
evindeyken bunu işitince hemen elbisesini çekerek geldi, şöyle diyordu:
'Seni hak ile gönderen
(Allah'a) yemin olsun ki ona gösterileni ben de gördüm.' Bunun üzerine
Rasûlullah:
"Bu durumda
Allah'a hamd edilir."
§Aynı râviden ikinci
tarikle gelen rivayette benzeri nakledildi ve ek olarak:
(Rasûlullah) ezan
okunmasını emretti. Hz. Ebû Beîcir'in mevlâsı Bilâl öğretilen şekilde ezan
okuyor ve RasÛlullah'ı (Saiiaitahü aleyhi ve seiiem) namaza çağırıyordu.
Bir sabah
Rasûlullah'ın yanına gelip sabah namazına çağırdı. Kendisine: 'Rasûlullah
uyuyor' denilince Bilâl en yüksek sesiyle şöyle haykırdı:
‘es-Salâtü hayrun
mine'n-nevm.[65]'
§Saîd b. Müseyyeb:
Bundan sonra bu cümle
sabah namazı ezanına eklendi, dedi.[66]
245/1115- Muâz
b. Cebel'den (Radıyaiiahü anh):[67]
Ensardan bir kişi
Rasûlullah'a (SaihiUıhü aleyhi ve seiiem) geldi ve şöyle dedi:
'Uykumda bir şey
gördüm, sanki uyanmış gibiydim; Üzerinde iki yeşil elbise olduğu hâlde gökten
inen bir kişi gördüm, Medine'deki bahçenin bir kenarına indi. İkişer ikişer
olmak üzere ezan okudu, sonra oturdu. Ardından kamet etti ve ikişer ikişer
okudu.'
Rasûlullah şöyle dedi:
"Gördüğün şey ne
güzel! O ezanı Bilâl'e öğret!"
Hz. Ömer iRadıyaiiaha
anh) şöyle dedi:
'Ben de benzerini
gördüm, ancak o benden önce davrandı.'[68]
246/1116-
Bilâl (Radıyatiahu anh) anlattı:[69]
Rasûlullah (Saiiaiiaha
aleyhi ve seiiem) bana sabah namazı
dışında diğer vakitlerde tesvibi (yani es-salâtü hayrun mine'n-nevm
demeyi) yasakladı.
§Râvilerden Ebû Ahmed,
Hz. Bilâl'in (Radıyaitahu anh) rivayetini şöyle nakletti:
Rasûlullah (Saiiaiiaha
aleyhi ve seiiem) bana dedi ki: "Ezan okuduğunda tesvib yapma!"[70]
Tesvib (kelime
olarak); bir şeyi peş peşe tekrarlamak ve kamet[71]
anlamına geldiği gibi müezzinin ezan
okuduktan sonra 'Namaza! Allah size rahmet etsin!' gibi namaza teşvik
edici şeyler söylemesi için de kullanılır. Bu şekildeki teşvikin caiz olması
konusunda ihtilaf edildi:
1- İ. Ebû
Hanîfe, Mâlik ve Ahmed b. Hanbel'e göre sadece sabah ezanında söylenen
'es-salâtü hayrun mine'n-nevm' cümlesi caizdir.
2- İ.
Şafiî'nin kadîm içtihadına göre caiz, ancak cedid (sonraki) içtihadına göre
tesvib sabah dahil bütün namaz vakitleri için mekruhtur.
3- İshak'a
göre tesvib RasÛlullah'tan sonra icat olmuştur ve mekruhtur. îns-anlar namaza
gelmede ağır davranıyorlardı ve müezzin ezan ile kamet arasında; kad
kameti's-salah, hayye ale's-salah, hayye ale'l-feîah, diyordu.[72]
§Tekbirde terbi' (dört
kere söylemek) konusunda ihtilaf edildi:
1- İ. Ebû
Hanîfe, Şafiî ve diğer âlimlerin çoğunluğuna göre terbi' gereklidir.
Zira yukarıda geçen
hadislerde dört tekbir vardır. Sahabe ve sonraki nesillerden bunu inkâr eden ya
da yadırgayan olmamıştır.
2- İ. Mâlik
ezanda ilk tekbirlerin İki olduğunu belirmektedir. Ancak cumhurun delilleri
kuvvetlidir.[73]
%Terci' (iki şehadet
kelimesini ikişer defa gizli söyledikten sonra açıktan okumak) konusunda da
ihtilaf edildi:
1- İmam Ebû
Hanîfe ve Kûfe'li âlimler müstehab olmadığını söylediler.
2- İmam
Mâlik, Şafiî, Ahmed b. Hanbel ve diğer âlimler terci 'in caiz olduğunu
söylediler.
3- Muhaddislerden
bir grup terci' yapma ya da yapmama arasında kişi muhayyerdir, dediler.[74]
§Bu rivayetlerden
müezzin olmanın müstehab olduğu anlaşılmaktadır; bu müzezzin de gür ve güzel
sesli olmalıdır. ŞEzanın bize kazandırdıktan:
1- İslam'ın
şianm yüceltmek,
2- Tevhid
kelimesi,
3- Namaz
vaktinin geldiğini haber vermek.
4- İnsanlan
cemaate çağırmak.[75]
247/1117- Abdülaziz
b. Abdülmelik b. Ebû Mahzûre'den:[76]
Ona Abdullah b.
Muhayriz nakletti;
Ebû MahzÛre
(Radıyaiiaha anh) Abdullah'ı Şam bölgesi için yolculuğa hazırladığında Abdullah
onun himayesinde bir yetimdi. Abdullah anlatmaya şöyle devam etti:
Ebû Mahzûre'ye dedim
ki:
'Ey Amcam! Ben Şam
bölgesine gidiyorum ve korkarım ki orada senin ezan okuman ile ilgili olay bana
sorulacak.'
Ebû Mahzûre:
'Evet, bir grup
içerisinde (Bir rivayette; on genç içinde) olduğum hâlde yola çıkmıştım.
Huneyn'in bir yolundaydık, Rasûlullah da Huneyn'den dönmüştü ve yolun bir
bölümünde bizimle karşılaştı.
Rasûlullah'ın
(Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) yanında kendi müezzini ezan okumaya başladı. Biz
yoldan sapan kişiler olarak müezzinin dediğini tekrar edip alay ederek bağırıp
çağırdık. Rasûlullah bu sesi duyunca yanına gelmemiz için adam gönderdi,
huzuruna vardık ve şöyle dedi:
"Duyduğum o gür
sesi olan kişi hanginiz?"
Topluluk beni işaret
etti ve hepsi bunu doğruladı. Rasûlullah onları gönderdi ve beni salmadı, sonra
da şöyle dedi:
"Kalk ve namaz
ezanı oku!" Ben kalktım, hâlbuki o anda bana Ra-sûlullah'tan ve emrettiği
şeyden daha kötü gelen bir şey yoktu. Rasûlullah'ın yanında kalktım ve bana
bizzat kendisi ezan okumayı öğretti, şöyle dedi:
"De ki: Allahü
Ekber, Allahü Ekber,
Eşhedü enlâ Üâhe
İllallah, Eşhedü enlâ İlahe İllallah,
Eşhedü enne Muhammeden
Rasûlullah, Eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah"
Sonra Rasûlullah :
"Bunları tekrar et ve sesini yükselterek söyle!" dedi ve devam etti:
"Eşhedü enlâ
İlahe İllallah, Eşhedü enlâ İlahe İllallah,
Eşhedü enne Muhammeden
Rasûlullah, Eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah"
Hayye ate's-Salâh,
Hayye ala's-Salâh,
Hayye ale'l-Felâh,
Hayye ale'l-Felâh,
Allahü Ekber, Allahü
Ekber,
Lâ İlahe
İllallah."
Daha sonra ben ezanı
bitirince yanına çağırdı ve içinde gümüş (para) bulunan bir keseyi bana verdi.
Sonra Rasûlullah elini EbÛ Mahzûre'nin alnına koydu ve yüzünde iki kere
dolaştırdı, sonra kollan[77]
üzerine, sonra da karaciğeri üzerine indi, ardından Rasûlullah'ın eli Ebû
Mahzûre'nin göbeğine indi/mesh etti ve şöyle dua etti:
"Allah seni
mübarek kılsın! " Bunun üzerine ben:
'Ey Allah'ın Rasûlü!
Bana emret Mekke'de ezan okuyayım' deyince şöyle buyurdu:
"Tamam, bunu sana
emrettim."
Önceden bende bulunan
Rasûlullah'a ait kötü düşünceler gitti, bu duygular Rasûlullah'a karşı bir
sevgiye dönüştü. Ben Mekke'de Rasûlullah'ın görevlisi (valisi) Attab b.
Useyd'in yanına geldim, Rasûlullah'ın emri üzerine onun maiyetinde ezan
okudum.'
§(Râvi ekledi;) Ebû
Mahzûre'ye ulaşan ailemden kendisine ulaştığım kişiler Abdullah b. Muhayzir'in
bana anlattığı bu haberin bir benzerini naklettiler.[78]
Peygamberimiz'in
müezzinleri hakkında çeşitli rivayetler bulunmaktadır. Bunlara göre şu kişiler
o dönemde müzezzinlik yapmışlardır:
A- Sürekli
Olarak Ezan Okuyanlar
1- Medine'de:
a- Biîâl
Habeşî (Radıyaüaha anhy. (Mekke'de ilk Müslüman olanlardan olup işkenceye maruz
kalanlardandır. Ancak Hz. Ebû Bekir'in onu satın alıp âzâd etmesiyle
özgürlüğüne kavuşmuştur. Hicretin 1. yılında Hz. Peygamberin İsteğiyle İlk ezan
okuyan kişidir. Bundan sonra Medine'de sürekli müezzinlik yapmış, Rasûlullah'ın
yanından hayatı boyunca hiç ayrılmamıştır. Ona abdest suyu getirir, sütre
olarak kullanılan harbesini taşır, nöbetler de dahil birçok yerde görev
almıştı. Mekke'nin fethinde Kabe'de İlk fetih ezanını okuyan kişidir. Hz.
Peygamberin vefatından sonra üzüntüsünden dolayı hiç ezan okumamıştır. Hz. Ebû
Bekir'in halifeliği döneminde Suriye'ye gitmek için izin istemiş ancak
halifenin ısran üzerine Medine'de kalmıştır, Hz. Ömer'in halifeliği döneminde
ise Medine'den ayrılıp Suriye'deki fetih hareketlerine katılmıştır. Bazı
Müslümanlar Bilâl'in ezan okuması için halifeye müracaat etmişler; halifenin
İsteği üzerine Bilâl ezan okuyunca herkes gözyaşları içinde onu dinlemiş, sanki
Rasûlullah dirildi de geldi zannetmişlerdi.Bilâl Habeşî altmış yaşında
Dımeşk'te vefat etti. Hz. Ömer onun hakkında şöyle demişti: 'Ebû Bekir
efendimizin efendimizi (Bilâl'ı) âzâd etmiştir.'[79])[80]
b- Abdullah/Amr
b. Ümmi Mektûm (RadıyatUM anhy. İsmi Medine ehline göre Abdullah, İrak ehline
göre Amr'dır, İbn Hacer (v.852/1448) el-İsabe'dc Amr isminin daha çok kullanıldığını
zikreder. Gözleri küçükten âmâ olup, Peygamberimiz'İn Medine'deki müezzinidir.
Bedir'den sonra hicret ettiği rivayeti yanında Bedir savaşma katıldığı da
nakledilmektedir. Bu iki rivayetten; onun hicretinin küçük Bedir seferinden
sonra, ama Bedir savaşından önce olduğunu anlayabiliriz. Rasûlullah kendisini
çok severdi, Tebuk seferine çıkacağında Medine'de yerine Abdullah'ı bıraktı ve
o da insanlara imamlık yaptı. Bilâl Habeşî sabah vaktinden önce ezan okurdu ki
oruç tutacaklar son hazırlıkların] yapabilsin, onun ezanı uyarı niteliğindeydi.
İbn Ümmi Mektum da fecr açılıp kendisine sabah oldu denildiğinde vakit ezanını
okurdu. Abese sûresinde hatırlatılan olay sebebiyle Peygamberimiz kendisine
özen gösterir, hürmet ederdi. Cihada katılmayı çok isterdi, son olarak Kadisiye
savaşına üzerinde zırh ve elinde siyah bir bayrakla katılmıştı. Bu savaştan
sonra vefat etti, bazıları o savaşta şehit oldu, dediler.[81]
2- Mekke'de:
-Ebû Mahzûre
(Radıyaliahü aııhy. Adı Evs olan bu kişi Peygamberimiz Huneyn'den Mekke'ye
dönerken Cİ'râne yolunda onunla karşılaşmış ve yukarıda hadiste geçen hâdise
Üzerine Müslüman olmuştu.[82] Sesi
güzel ve gür olduğu için Rasûlullah onu Kabe'nin müezzini olarak
görevlendirdi. Ebû Mahzûre Rasûlullah'ın Mekke'den ayrılmasına kadar Bilâl Habeşî
İle birlikte ezan okudu. Vefat edinceye kadar ezan okuma görevine devam etti.
Mekke'de ezan okuma görevi İmam Şafiî zamanına kadar Ebû Mahzûre ve oğullarının
nesli elinde kaldı. Ebû Mahzûre'nin Rasûlullah'ın okşadığı alnına düşen
saçlarını hiç kestirmemesi Peygamberimize olan derin saygı ve sevgisini
göstermektedir.[83]
3- Kuba'da:
-Sa'd el-Karaz
(Radıyaitaha anhy. (Rasûlullah döneminde Küba müezzini olan bu sahabi
Peygamberİmiz'in âhirete irtihâli ile Üzüntüsünden müezzinliği bırakan Bilâl
Habeşî[84] yerine
Medine'de Mescid-İ Nebevî'de müezzinlik yaptı.)
B-Nadir Olarak Ezan
Okuyanlar -Abdülaziz b. Esam (Radtyaiiahu anhy. Bir kere ezan okumuştu. -Ziyad
b. Haris es-Südâî (Radıyaitaha anhy. Bir defa sabah ezanı okumuş ve kamet
etmişti.
-Sevbân (Radıyaitaha
anhy. Birkaç kere ezan okumuştu.
-Hz. Osman
(Radıyaitaha anhy. Rasûlullah'ın huzurunda minberin yanında ezan okumuştu.[85]
§llk kamet eden; Abdullah
b. Zeyd'dir (Radıyattahu anh).[86]
248/1118- Sâib
ve Ümmü Abdilmelik b. Ebû Mahzûre'den:[87]
Bu iki râvinin
naklettiğine göre Ebû Mahzûre (Radıyatiahü anh) şöyle anlattı:
'Ben on gençle
beraberken Hz. Peygamber'Ie (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) karşılaştım. O
esnada, insanlar içinde en çok kızdığımız/hoşlanmadığımız kisiydi. Onlar ezan
okumaya başlayınca biz de kalktık ve onlarla alay eder bir şekilde ezan
okumaya/tekrarlamaya başladık.RasûluIlah:
"O gençleri bana
getirin!" dedi. (Biz yanına gidince de:)
"Ezan
okuyun!" dedi.
Gençler ezan okudular,
ben de onlardan birisiydim. (Sonra) Rasûlullah (bana):
"Evet, işte
sesini duyduğum kişi bu, sen git ve Mekkelilere (namaz vakitlerinde) ezan
oku!" dedi. (Ebû Mahzûre'nin) alnını mesh etti ve şöyle buyurdu:
"De ki: Allahü
Ekber, Allahü Ekber, Allahü Ekber, Allahü Ekber,
(Gizlice) Eşhedü enlâ
İlahe İllallah (de ve) iki kere söyle!
(Gizlice) Eşhedü enne
Muhammeden Rasûlullah (de ve) İki kere söyle!
Sonra sesini
yükselterek şunları söyle!
Eşhedü enlâ İlahe
İllallah, iki kere söyle!
Eşhedü enne Muhammeden
Rasûlullah, iki kere söyle!
Hayye ale's-Salâh,
Hayye ala's-Salâh,
Hayye ale'l-Felâh, Hayye
ale'l-Felâh, bunları ikişer kere söyle!
Allahü Ekber, Allahü
Ekber,
Lâ İlahe İllallah.
Sabah vaktindeki
birinci ezanı okuduğunda şunları ekte: es-Salâtü Hayrun mine'n-Nevm, es-Salâtü
Hayrun mine'n-Nevm, Kamet ettiğinde de şunları ekle: Kad Kameti's-Salâh, Kad
Kameti's-Salâh
Duydun (anladın) değil
mi?.."
§Ebû Mahzûre bundan
sonra perçemindeki saçları ne tıraş etti, ne de ayırdı, çünkü Rasûlullah oraya
elini değmişti/mesh etmişti.
§Muhammed b. Bekr, İbn
Cüreyc yoluyla Osman b. Sâib'den, o da Ümmü Abdilmelik b. Mahzûre yoluyla Ebû
Mahzûre'den (Radıyatia/uianh) şöyle nakletti:
Rasûlullah (Saiiaiiaha
aleyhi ve setiem)Huneyn't giderken ben de on gençle beraber yola
çıkmıştım...(Hadisin devamını yukarıdakinin benzeri şekilde nakletti ve
ekledi:)
Ezanda Allahü Ekber,
Allahü Ekber, iki keredir.
(Râvi) Ravh da: iki
kere, olduğunu belirtti.[88]
249/1119- Ebû
Mahzûre'den (Radtyaiiahü anh):[89]
Ben Hz. Peygamber
(Saüaiiahu aleyhi ve setiem) döneminde sabah ezanı okuyordum; Hayye
ale'l-Felâhîan söyledikten sonra es-Salâtü Hayrun mi-ne'n-Nevm, es-Salâtü
Hayrun mine'n-Nevm, derdim; yani ilk ezanda.[90]
250/1120- EbÛ
Mahzûre'den (Radiyatiahü anh):[91]
Rasûlullah (Saiiaiiahü
aleyhi ve seitem) kendisine ezanı on dokuz kelime ve kameti on yedi kelime
olarak Öğretti.
Ezan:
Atlahü Ekber, Allahü
Ekber, Allahü Ekber, Allahü Ekber,
(Gizlice) Eşhedü enlâ
İlahe İllallah, Eşhedü enlâ İlahe İllallah
(Gizlice)[92]
Eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah, Eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah
(Sonra sesini
yükselterek;)
Eşhedü enlâ İlahe
İllallah, Eşhedü enlâ İlahe İllallah
Eşhedü enne Muhammeden
Rasûlullah, Eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah
Hayye ate's-Salâh,
Hayye ala's-Salâh,
Hayye ale'l-Felâh,
Hayye ale'l-Felâh,
Allahü Ekber, Atlahü
Ekber,
Lâ İlahe İllallah.
Kamet, ikişer ikişer:
Allahü Ekber, Allahü
Ekber, Allahü Ekber, Allahü Ekber Eşhedü enlâ İlahe İllallah, Eşhedü enlâ İlahe
İllallah, Eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah, Eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah,
Hayye ale's-Salâh,
Hayyeale's-Salâh, Hayye ale'l-Felâh, Hayye ale'l-Felâh, KadKameti's-Salâh,
KadKameti's-Salâh, Allahü Ekber, Allahü Ekber, Lâ İlahe İllallah.’[93]
251/1121- Muhammed
b. Abdülmelik b. Ebû Mahzûre babası yoluyla dedesinden[94] (Radtyaiiaha
anhüm) nakletti;[95]
Peygamberimiz' e
(Sallallahü aleyhi ve sellem):
'Ey Allah'ın Rasûlü!
Bana ezanın yolunu/şeklini öğret' deyince başımın Ön tarafım sıvazladı ve şöyle
buyurdu: "Sesini yükselterek, ikişer ikişer: Allahü Ekber, Afiahü Ekber,
de!
Sonra ikişer kere
hafif sesle: Eşhedü enlâ İlahe İllallah, Eşhedü enlâ İlahe İllallah, Eşhedü
enne Muhammeden Rasölullah, Eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah, dersin.
Sonra sesini
yükselterek iki kere:
Eşhedü enlâ İlahe
İllallah,
İki kere de:
Eşhedü enne Muhammeden
Rasûlullah, (dersin, sonra:)
Hayye ale's-Salâh,
Hayye ale's-Salâh,
Hayye ale'l-Felâh,
Hayye ale'l-Felâh, bunları ikişer kere söylersin.
Eğer sabah namazı için
ezan okuyorsan:
es-Salâtü Hayrun
mine'n-Nevm, es-Salâtü Hayran
mine'n-Nevm, (cümlesini eklersin ve:)
Allahü Ekber, Allahü
Ekber,
Lâ İlahe İllallah
(diyerek ezanı tamamlarsın.)"[96]
252/1122- îbn
Ömer'den (Radıyaiiahu anhümâ):[97]
Ezan Rasûlullah
(Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) döneminde ikişer söylenirdi. (Haccac: ikişer
ikişer olduğunu belirtti.) Kamet ise birer kelime ile (tekrar edilmeksizin)
söylenirdi. Ancak, Kad Kameti 's-Salâh, Kad Kameti 's-Salâh, cümlesi (iki kere
tekrarlanırdı). Biz kameti duyduğumuzda abdest alır ve namaza yetişirdik.
ŞHaccac, Şu'be'den:
Benî Hilal'in mescidi
(olan) Urban (mescidi)[98]
müezzini Ebû Ca'fer, büyük mescidin[99]
imamı olan Müslim Ebu'l-Müsennâ'dan şöyle rivayet etti, deyip bu hadisin
benzerini zikretti.[100]
253/1123- Enes
b. Mâlik'ten (Radtyaiiaha anh):[101]
Bilâl ezam ikişer ve
kameti birer kere tekrarla emrolundu.
§Enes b. Mâlik'ten
(Radtyaitahü anh) ikinci tarikle gelen rivayet: Bilâl ezanı ikişer ve kameti
birer kere tekrarla emrolundu.
(Bunu) Eyüb'e
nakledince o da: 'ancak kamet {kod kameti's-salâh lafzı) bundan müstesnadır'
şeklinde olduğunu belirtti.[102]
254/1124- Avn
b. Ebû Cühayfe babasından (Radıyaiiaha anh) nakletti:[103]
Bilâl'ı (Radtyaiiahü
anh) ezan okurken gördüm, ağzını (yani başını) takip ettim, bir oraya bir
buraya dönüyordu ve iki parmağı iki kulağındaydı.
Rasûlullah da
(Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) deriden olduğu görülen kırmızı küçük bir
çadır/çardak[104] içindeydi. (Sonra) Bilâl
elinde orta boylu bir değnek[105] ile
geldi, Rasûlullah onu alıp (namaz kılacağı yere sütre olarak) dikti ve namazı
kıldı.
§Râvilerden
Abdürrezzak, bunu Mekke'de duyduğunu ve bu haberin '(Rasûlullah) bu vadide[106]
önünden[107] köpek, kadın ve merkep
geçer bir hâldeyken (namazı kıldı) ve Üzerinde kırmızı bir elbise vardı, sanki
şu anda onun ayak bileklerinin parlaklığını[108]
görür gibiyim' şeklinde geldiğini de nakletti.
§Süfyan ise rivayetin,
'çizgili Yemen kumaşından[109]
olduğu görülen' şeklinde de geldiğini nakletti.
NOT: Ezan
okurken sesin daha fazla mekâna dağılması için hay'ale'Ierde müezzinin başını
sağa ve sola çevirmesinin caiz olduğunu bu ve benzeri rivayetlerden anlamaktayız.
Vücûdu sabit olduğu hâlde başı çevirmenin cevazında da ittifak vardır.
Peygamberimiz namazı
Mekke'deki bu vadide yolcu olduğu için iki rekat kılmış ve kıble tarafına sütre
dikmiştir.[110] Bu uygulamadan kırsal
alanlar gibi namaz kılanın önünden geçenlerin bulunması ihtimali olan
mekânlarda sütre dikilmesinin sünnet olduğu anlaşılmaktadır..[111]
255/1125- İbn
Ebî Mahzûre babasından ya da[112]
dedesinden nakletti (Radtyallahü anh):[113]
Rasûlullah (SaMiaM
aleyhi ve seiiem) ezan okuma işini bize ve mevlâlarımıza,[114]
Kabe'de su dağıtmayı (sikiyeyi) Haşim oğullarına ve perdedarlık (hicâbe)
görevini de Abdüddâr oğullarına bıraktı.[115]
Ezanda terbi, yani tekbirin
dört kere olması rivayeti ziyade ile geldiği için tercih edilir, çünkü sika
(güvenilir) râvilerin ziyedeli rivayetleri makbuldür.
Kametin ikişer olması
rivayeti Ebû Mahzûre'den gelmektedir ki o da Mekke-nin fethinden sonra Müsiüman
olmuştur. Dolayısıyla Bilâl Habeşî'den gelen kametin tek olma rivayetinden
sonra varid olmuştur ve sonraki rivayeti almak efdaldir, sonrakini nesh etmiş
olabilir. Bu görüş Hanefîler, Süfyan es-Sevrî ve İbnü'l-Mübarek'e aitir. Ancak
cumhurun görüşü kametin tek olmasıdır, çünkü tek olması ile ilgili rivayetler
daha kuvvetlidir ve tekbir dışında sadece kod kâmeti's-salâh sözü İki keredir
(İmam Mâlİk'ten gelen kuvvetli görüşe göre o da bir keredir). Bazı âlimler İse
kametin tek ya da çift olması arasında fark yoktur, ikisi de caizdir dediler,
bu görüş İmam Ahmed b. Hanbel, îshak b. RâhÛye, Davûd b. Ali ve Muhammed b.
Cerir'e aittir ve bu âlimler her iki rivayetle amel edilmesinde bir sakınca
olmadığını, zira zıtlık bulunmadığını ifade ettiler. Tercih edilen görüş bu
olsa gerek. Doğrusunu Allah bilir.[116]
§Rasûlullah Mekke'nin
fethi sırasında yaptığı bir konuşmada şunları söylemişti:
"Dikkat edin!
Kabe'nin hizmeti (sidâne) ve hacılara su temini (sikâye) dışında geçmişe ait
bütün mefahir iddiası, kan ve mal davaları şu iki ayağımın altındadır.[117]
Kabe, yeryüzünün ilk
mabedi olması yanında, Hz. İbrahim ile yeniden yapılmış ve Hz. Mühammed'le
kıyamete kadar kutsallığı kalıcı olacak şekilde dünya gündemine yeniden
girmiştir. Önün bu kutsallığı nedeniyle eski dönemlerden itibaren bakım ve
temizliği yanında buraya gelenleri ağırlama işi üstün bir görev olarak
yapılmıştı.
Kabe'nin anahtarını
taşıyan kişi oranın hicâbe (bakımı ve perdedarlığı) görevini üstlenmiş
demektir, buna sidâne de denir. Bu görev Hz. İsmail'den sonra Cür hümîler'e geçmiş,
sonra Huzâahlar'a ve onların reisi Huleyl b. Hubşiyye'nin kızı ile evlenen
Kusay'a geçmişti. Kayınpederinin ölümünden sonra Kusay Mekke'nin hakimi oldu,
Kabe'ye ve hacılara hizmet etme görevini yerine getirdi. Kusay'dan sonra oğlu
Abdüddâr ve onun soyundan babadan oğula geçerek sırasıyla Osman b. Abdüddâr,
Abdüluzza b. Osman Ebû Talha (Abdullah) b. Abdüluzza, Talha b. Ebû Talha ve
Osman b. Talha'ya intikal etti. Bu görev Mekke'nin fethi sırasında Osman b.
Talha'nm elinde bulunuyordu. Rasûlullah orayı açtırdı, putlardan temizledikten
sonra içeride namaz kıldı. Dışarıya çıktığında Abbas ve Hz. Ali sikâye (su
dağıtma görevi) yanında hicâbe görevinin de kendilerine verilmesini istedi,
ancak Rasûlullah Osman b. Talha'yı çağırarak anahtarı ona verdi ve şöyle dedi:
"Gün iyilik ve
vefa günüdür. Ey Ebû Tatha oğullan! Emaneti kıyamete kadar sizde kalmak üzere
alın! Hicâbeyi sizden ancak zâlimler alır."[118] Bu
olaydan Peygamberimiz'in vefakârlığını ve ümmetin işlerinde akrabaları
kayırmanın doğru hareket olmadığını, ayrıca kesin bir emir olmadığı sürece
toplumdaki dengelerin fazla bozulmaması gerektiğini anlıyoruz.
Mekke'nin fethinden
sonra Osman b. Talha Medine'ye geri döndü ve hicâbe görevi amcaoğtu Şeybe b.
Osman tarafından yürütüldü. Rasûluilah'ın vefatından sonra Osman b.Talha
Mekke'ye geri döndü ve Şeybe ile beraber hicâbe görevine katıldı. Sonra bu
görev Şeybe b. Osman'ın oğulları tarafından devam ettirildi, herhalde
Rasûlullah bu görevi Osman ile Şeybe'ye vermişti. Günümüzde de bu Şeybe soyundan
gelen aile tarafından yürütülmektedir.[119]
§Kâbe'deki diğer
görevler:
-Sikâye: Hicâbe
dışında hacılara su dağıtma manasına gelen sikâye görevi bulunmaktaydı ve bu
görevi Abdülmuttalip oğullan beraber yürütüyordu. Abdülmuttaüp'ten bu görevi
Abbas devralmıştı. "İslâm'ın hakimiyet dönemine kadar onlarda kaldı ve
Mekke'nin fethinden sonra Rasûlullah da onlarda kalmasını onayladı.
-Rifâde: Mekke'ye
gelen hacılara ikramda bulunmak, fakirleri gözetmek görevi Kusay tarafından
yapılmıştı. Bu gelenek İslâm döneminde de devam etti.
-Kıyade: Kureyş'in
Ukab (kartal) denilen sancağını savaş sırasında taşıma, barış zamanında koruma
ve bakımı Mekke'nin fethine kadar Ebû Süfyan tarafından yerine getirilmişti.
Bunlar dışında
Daru'n-Nedve ve sifaret (elçilik) gibi görevler de bulunmaktaydı.[120]
NOT: Bennâ
256/1126-265/1135.hadisleri sehven atlamıştır. Numaralama sistemini bozmamak
için biz de bu sayılan burada kullanmıyoruz. Burada zikredilmeyen hadisleri
Allah nasip ederse Ek Hadisler bölümünde terceme edeceğiz.[121]
266/1136- Osman
b. Ebu'l-Âs (Radıyallahü anh):[122]
RasÛlUİlah'a
(Sattallahü aleyhi ve seltem):
'Ey Allah'ın Rasûlü!
Beni kavmimin imamı yap!' deyince şöyle buyurdu:
"Seri onların
imamısın, onların zayıflarını/güçsüzlerini göz önünde bulundur (namazı hafif
kıldır) ve ezan okumasına karşılık ücret almayacak bir müezzin edin!"[123]
Ezan okuma
karşılığında ücret almanın hükmünde âlimler ihtilaf etti:
1- Ücret
almak haramdır, ancak hediye verilebilir. Bu ve Ebû Mahzûre'nin müezzin olma
rivayeti bu konuda delildir, Ebû Mahzûre'ye verilen ücret değil, müezzin olarak
tayininden Önce verilen bir hediyedir. Bu mütekaddimûn Hanelilerin görüşüdür,
ancak müteahhirûn alimler buna ihtiyaç olduğu için cevaz vermişlerdir.
2- Ücret
almakta bir beis yoktur, ancak almamak efdaldir. Bu ve benzeri rivayetlerde bir
yasak yoktur, ancak efdal olan zikredilmiştir.
Mâlikîlere göre
caizdir, Şafiî ve Hanbeli âlimlerin bu konuda iki görücü vardır. Bunlardan
birisi caiz olması, diğeri de caiz olmamasıdır.[124]
267/1137- EbÛRafİ'
(Radıyallahü anh):[125]
Hz. Peygamber'in
tsaiiaiiahu aleyhi ve seiiem) şu hareketini nakletti: Rasûlullah ezanı
dinlerken 'Hayye ale's-Salâh' ve ıHayye ale'l-Felâh'
kısmına kadar
müezzinin dediğini söylerdi (tekrar ederdi), bu kısımlarda ise Lâ Havle veLâ
Kuvvete İllâ Billâh derdi.[126]
268/1138- Abdullah
b. Rubeyyi'a es-Sülemî'den (Radıyaiiahu anh):[127]
Rasûlullah (Saiiaiiaha
aleyhi ve setiem) bir yolculuktayken ezan okuyan birisini duydu, o:
Eşhedü enlâ İlahe
İllallah, deyince Hz. Peygamber de:
"Eşhedü enlâ
İlahe İllallah" dedi. O kişi:
Eşhedü enne Muhammeden
Rasûlullah, deyince Hz. Peygamber de:
"Eşhedü ennî
Muhammedün Rasûlullah" dedi.
(Ezan bitince)
Peygamberimiz: "(Gidin, bakın!) Bu kişiyi koyun çobanı ya da ehlinden
uzakta bir yolcu olduğunu bulacaksınız" dedi.
Rasûlullah vadiden
inince atılmış/Ölmüş[128] bir
kuzuyla karşılaştı ve şöyle dedi:
"Şu (ölmüş)
yavrunun, sahibi için ne kadar değersiz olduğunu görüyor musunuz? Allah'a göre
dünya işte bu kuzunun sahibi yanındaki değerinden daha düşüktür/
değersizdir."[129]
269/1139- Hz.
Âişe annemizden (Radıyaiiahu anhâ):[130]
RasÛlullah {SaiiaiiaM
aleyhi ve seiiem) ezan okuyan kişiyi işittiğinde şöyle derdi:
"Eşhedü enlâ
İlahe İllallah ve Eşhedü enne Muhammeden Rasûlutlah."[131]
270/1140-
Ümmü Habibe annemiz (Radiyallahu anha) anlattı:[132]
Hz. Peygamber (Sallahu
aleyhi ve sellem) ezan okurken bir müezzini
dinlendiğinde ezanı bitirinceye kadar onun dediğini tekrarladı.[133]
271/1141- (Z.)
Abdurrahman b. Ebî Leylâ'dan:[134]
Hz. Ali (Radıyattahü
anh) bir müezzini ezan okurken dinlediğinde onun dediğini derdi/tekrarlardı;
müezzin:
'Eşhedü enlâ İlahe
İllallah, Eşhedü enne Muhammeden Rasölullah' dediğinde o da:
'Eşhedü enlâ İlahe
İllallah, Eşhedü enne Muhammeden Rasölullah. Hz. Muhammed'i inkâr edenler
yalanctlanların ta kendileridir' derdi.[135]
272/1142- Sa'd
b. Ebî Vakkas'tan (Radıyaiiahu anh):[136]
RaSÛİUİlah (SallallahU
aleyhi ve seliem) dedi kî:
"Kim müezzini
dinlerken şöyle derse günahı affolun ve Ene Eşhedü en Lâ İlahe İllallah, Vahdehû
Lâ Şerike Leh, ve enne Muhammeden Abdühû ve Rasûlüh,
Radîyna billahi Rabben
ve bi Muhammedîn Rasûlen ve bi'l-İslâmi Dînen"
§Tercemesi:
"Ve ben de
Allah'tan başka ilah olmadığına, O'nun ortağı olmayan birliğine, (ayrıca) Hz.
Muhammed'in de O'nun kulu ve peygamberi olduğuna şahitlik yaparım, Biz Allah'ı
rab, Hz. Muhammed'i rasûl ve tslâm'ı da din olarak kabul ettik."[137]
273/1143- Amr
b. Âs'ın oğlu Abdullah'tan (Radıyaiiaha anhümâ);[138]
Rasûlullah'm
(Saiiaiiahü aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini duydum: "Siz bir müezzinin
ezan okuduğunu işittiğinizde onun dediğini deyin/tekrarlayın!
Sonra bana salevât
getirin! Kim bana bir salevât getirirse Allah ona on kat fazlasıyla sevap
verir.
Sonra benim için
vesile isteyin, çünkü vesile cennetteki bir mekândır/makamdır ki Allah'ın
(sevgili) kullarından olana verilir. Ben o kişi olmayı umarım. Kim benim için
(Allah'tan) vesile isterse ona şefaat ulaşır."[139]
274/1144- EbÛ
Saîd el-Hudrî'den (Radıyaiiahü anh):[140]
Rasûlullah (Saiiaitaha
aleyhi ve seiiem) şöyle dedi:
"Vesile Allah katındaki
öyle bir derecedir ki onun üstünde başka derece yoktur. Allah'tan bana vesile
(derecesini/makamını) vermesi (için) istekte bulunun/dua edin!"[141]
Bu rivayetlerde geçen
vesile kelimesinin ortak anlamı; bir şeye kendisiyle yaklaşılan ve aracı olan
mânâsındadır.[142] Ayrıca Peygamberimiz
onun Allah katında üstün bir derece ve cennette yüce bir makam olduğunu beyan
etmiş ve kendisi için her ezandan sonra dua etmesi için ümmetinden bir İstekte
bulunmuştur. Kim Rasûlullah'in bu isteğini yerine getirirse/dua ederse Allah'ın
izniyle âhirette kendisine şefaat edilecektir.
Allah Teâlâ şöyle
buyurur:
"Ey İman edenleri
Allah'a karşı takva sahibi olun, O'na ulaşmaya vesile arayın /İsteyin ve O'nun
yolunda clhad edinl Umulur ki kurtuluşa erersiniz." (Mâide, 5/35)
Allah'a ulaşmada meşru
vesileler edinilmelidir. Kur'ân ve Sünnet ışığında düşünce ve hareket Allah'a
giden yoldur,. Allah ve Rasûlü'nün kabul etmediği vesileler ise merduttur.
Müşrikler putlarını Allah'a yaklaştırır düşüncesiyle kutsallaşünyorlar, onlara
ibadet ve dua ediyorlardı.[143]
Allah ve Rasûlü'nün kabul etmediği ya da reddettiği metodlar kesinlikle
sapıklığa götürür, vesile olamaz.
Rasûlullah'ın vesile
olarak açıkladığı vesilenin sonucudur, yani kim dünyada onu vesile edinirse ve
onun gibi kul olmaya, Kur'ân'] anlamaya çalışırsa Allah'ın İzniyle âhirette de
kendisini vesile edinenlere yardımcı olacak ve şefaat edecektir.[144]
§Vesilenin anlamı ve
hadisteki irabı hakkında çeşitli yorumlar yapıldı:
1- Her türlü
hayır,
2- Yakınhk
(kurbet),
3- Makam-ı
mahmûd gibi anlamlan vardır.
Makam-ı mahmûdun ne
olduğu konusunda farklı görüşler bulunmaktadır: a-Şefaat yetkisi, b-Allah'a
yakınlık.[145] Bu İki mânâyı açıklayan
bir hadis:
"Allah insanları
hasrettiğinde bana yeşil bir elbise giydirir ve ben de Allah'ın dilediği kadar
konuşurum (şefaat ederim), İşte bu makam-ı mahmuddur."[146]
4- el-Vesile
kelimesi mansûb olduğu için mef ül olması yanında hâl olabilir, yani
vesile/makam-ı mahmûd sahibi kıl, anlamındadır, sanki Rasûlullah bununla
Kur'ân'daki ilgili ayeti hatırlatmıştır.
5- Bu kelime
mansûb olduğu İçin zarf mânâsı olabilir, yani makam-ı mah-mûdda kıl,
anlamındadır.
§Müezzinin dediği gibi
tekrarlamanın şekline gelince Kadı Iyad'ın (v.544 /1149) tavsiyesi şudur:
Müezzin Allahü Ekber,
Allahü Ekber, dediğinde dinleyen de Allahü Ekber, Allahü Ekber, der ve böyle
sonuna kadar devam eder, yani müezzin cümleyi biti-rince/nefes alınca dediği
tekrar edilir. Hay'ale'lerde ise La Havle ve Lâ kuvvete İllâ Billâh denir.[147]
275/1145- Abdullah
b. Amr'dan (Radıyattahu anhümâ):[148]
Bir kİŞİ RaSÛlUİlah'a
(SallaUahÜ aleyhi ve sellem):
'Ey Allah'ın Rasûlü!
Müezzinler ezanlanyla bizi geçiyorlar/üstün oluyorlar' deyince Rasûlullah şöyle
buyurdu:
"Siz de {ezan
okunurken) onların dediğini tekrarlayın, bunu bitirdiğinde (dilediğini) iste
verilsin."[149]
276/1146- Ebû
Hüreyre (Radıyallahü anh) anlattı:[150]
Rasûlullah' la
(Saihiiaha aleyhi ve seiiem) beraber Yemen sularının aktığı bir bölgedeydik.[151]
Bilâl Habeşî kalktı ve ezan okumaya başladı, bitirince Rasûlullah şöyle dedi:
"Kim kesin bir
inançla bunun dediği gibi derse/tekrarlarsa cennete girer."[152]
277/1147- Ebû
Saîd el-Hudrf den (Radıyallahü anh):[153]
Hz. Peygamber
(Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) şöyle dedi:
"Nidayı (ezanı)
işittiğinizde müezzinin dediği gibi deyin/tekrarlayın!"[154]
278/1148- Câbir
b. Abdullah'tan (Radıyaiiahu anh):[155]
RaSÛlullah (Sallaltaha
aleyhi ve setlem) dedi ki:
"Kim ezanı
dinleyip (bitirdiğinde) şöyle derse kıyamet günü şefaat kendisine mutlaka
ulaşır/faydalı olur:
Allahümme! Rabbe
hâzihİ'd-Da'veti't-Tâmme, ve's-Satâti'l-Kâİme!
Âti Muhammedeni'l-Vesilete
ve'l-Fadîlete ve'b'ashü Makamen Mahmuden i '1-11 ezî ente veadteh."
§Duanın tercemesi:
"Allah'ım! Ey bu
mükemmel çağrının ve yapılan duanın Rabbi! Hz. Muhammed'e vesile ve fazilet
(derecesi) ver! Vadettiğin şekilde onu yüce/övgüye lâyık bir makamda hasret
(dirilt)!"[156]
279/1149- Câbir
b. Abdullah'tan (Rad.ıyaUahü anh):[157]
RaSÛlullah (Sallaüahü
aleyhi ve sellem) dedi ki:
"Müezzin ezanı
okuduğunda kim şöyle derse Alfan onun duasını kabul eder:
Allahümme! Rabbe
hâzihi'd-Da'veti't-Tâmme, ve's-Salâti'l-Kâimel Salli alâ Muhammedin, verda anhü
Rıdan lâ Teshatu ba'dehû."
§Duanın tercemesi:
"Allah'ım! Ey bu
mükemmel çağrının ve yapılan duanın Rabbi!
Hz. Muhammed'e rahmet
et, bir daha gazap etmeyecek şekilde ondan razı/hoşnut ol."[158]
280/1150- (Ht)
Abdullah b. Alkame b. Vakkâs'tan:[159]
Ben Hz. Muâviye'nin
(Radıyaiiahu anh) yanındaydım, o anda müezzini ezan okudu. Hz. Muâviye
müezzinin dediği gibi dedi/tekrarladı ve müezzin 'Hayye ale's-Salâh' deyince o;
'Lâ Havle ve Lâ Kuvvete illâ Billah' dedi ve müezzin 'Hayye ale'l-Felâh"
deyince de o; 'Lâ Havle ve Lâ Kuvvete illâ Billah* dedi. Bundan sonra müezzinin
dediklerini söylemeye devam etti. (Ezan bittikten) sonra şöyle dedi:
'Rasûlullah'ın
(Saiiailaha aleyhi ve settem) böyle dediğini duydum.'
NOT: İmam
Ahmed b. Hanbel'in oğlu Abdullah bu hadisi babasının ham ile bulmuş, ancak
kendisinden dinlememiştir. Onun için rivayetin başına hat kelimesini eklemiş ki
okuyucu ya da dinleyen kişi bu rivayetin Abdullah'a sema' (işitme) yoluyla
değil de babasının yazısı ile ulaştığını anlasın. Bu gayretler hadislerin ne
kadar titizlikle toplandığı ve tedvin edildiğini bize göstermektedir. Selefimiz
âlimleri yapılabilecek çalışmanın en üstününü gerçekleştirmişlerdir. Bugün
bile şu teknoloji ile bu başarıyı yakalamak çok zor, Allah'ın Özel yardımı
olduğu kesin.[160]
281/1151- Muâviye
b. Ebû Süfyan'dan (Radtyaitahu anhümâ):[161]
Hz. Peygamber
(Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) müezzinle beraber şehadet ederdi/tekrarlardı.[162]
282/1152- Mücemmi'
b. Yahya el-Ensârî'den:[163]
Ben müezzine doğru dönerek
duran EbÛ Ümâme b. Sehl'in anh) yanındaydım. Müezzin iki kere tekbir getirdi,
EbÛ Ümâme de iki kere tekbir getirdi. Müezzin iki kere 'Eşhedü en Lâ îlâhe
illallah'' dedi, Ebû Ümâme de iki kere bu şehadeti tekrarladı. Müezzin iki kere
'Eşhedii enne Muhammeden RasûlullaK1 dedi, Ebû Ümâme de iki kere bu şehadeti
tekrarladı. Sonra bana döndü ve şöyle dedi:
'İşte bu şekilde
Muâviye b. EbÛ Süfyan (Radıyatiaha anhamâ) Rasûlullah'tan (Sailaliahüaleyhi ve
sellem) bana nakletti.'
NOT: Bu
rivayette ezanda ilk tekbirin iki kere olduğu ve tekrarın şehadet kelimesine
kadar olduğu nakledilmektedir. İmam Mâlik bu gibi rivayetlere dayanarak ezanda
tekbirin iki kere olduğu ve tekrarın şehadet kelimeleriyle sınırlı olduğu görüşündedir.
Ancak bu konuda bize gelen diğer rivayetler çok kuvvetlidir. Onun için tercih
edilen cumhurun görüşüdür; ilk tekbirler dört tanedir ve ezan tekrarı ezanın
sonuna kadar devam eder. Doğrusunu Allah bilir.[164]
283/1153- Câbir
b. Semüra'dan (Radıyaltaha anh):[165]
Bilâl güneş zevalden
meylettiğinde hiçbir şey eksiltmeksizin ezan okurdu ve Rasûlullah (SaiiaiiaM
aleyhi ve sellem) çıkıp gelmeden kamet etmezdi. Rasûlullah geldiğinde Bilâl onu
görünce kamet ederdi.[166]
284/1154- Abdullah
b. Mes'ûd’dan (Radiyallahu anh):[167]
RaSÛlUİlah (SatlallahU
aleyhi ve sellem) ŞÖyle dedi:
"Bilâl'in ezanı
sizden birisinin sahur yemeğini[168]
engellemesin! O sizden kıyamdaki kişinin (teheccüd benzeri namaz kılanı sahur
yemeğine) dönmesi[169] ve
uyuyanlarınızı da uyarmak için ezan okur.
Böyle olunca değil,
fakat şöyle oluncaya kadar."
§Râvi İbn Ebî Adî Ebû
Amr (iki elinin) parmaklanın birleştirdi, sonra onları aşağıya çevirdi/indirdi
ve iki işaret parmağının arasını açtı, (ufukta enlemesine olan) fecri
kastediyordu.[170]
Burada geçen işaret,
Buhari'deki Abdullah b. Mes'ûd yoluyla gelen benzeri rivayette açıklanmaktadır;[171]
Rasûlullah dedi ki:
"Bilâl'in ezanı sizi sahur yemeğinden men etmesin (yemenize devam
edebilirsiniz). Çünkü o, kıyamdaki kişiyi (ibadet edeni) sahur yemeğine
döndürmek ve uyuyanınızı da (sahur yemeğine) uyarmak (çin gece ezan okumaktadır.
(Ancak bu) fecr ya da sabah vakti değildir" dedi ve parmaklarıyla gösterdi;[172]
parmaklarını (birleştirip) yukarı yükseltti, sonra aşağı doğru indirdi[173]
(sonra yana doğru açıp)[174]
işte böyle oluncaya kadar, (diye işaret etti.)
(Râvİlerden) Züheyr,[175]
şehadet parmaklarıyla gösterdi; onlardan birisini diğeri üzerine koydu, sonra
sağına ve soluna doğru çekti/yaydı. (Böylelikle ufukta enlemesine olan
aydınlığı, yani fecr-i sadıkı tarif etti.)
Ayrıca Müslim'deki "Fecr
boylamasına (olan aydınlık) değil, bilâkis enlemesine (ufukta açılan)
aydınlıktır" rivayeti de bunu açıklamaktadır.[176]
285/1155- AbduIlah
b. Ömer'den (RadıyaiiaM anhuma):[177]
Hz. Peygamber
(Satiaiiaha aleyhi ve seiiem) şöyle dedi: "Bilâl gece (yani fecr olmadan)
ezan okur. Siz İbn Ümmi Mektûm ezan okuyuncaya kadar yeyin, için!"[178]
286/1156- Abdullah
b. Ömer'den (Radıyattahu anhamâ):[179]
Rasûlullah (SaUaiiaha
aleyhi ve seiiem) şöyle dedi:
"Bilâl geceleyin
ezan okur, siz yemenize içmenize devam edin, tâ ki İbn Ümmi Mektûm'un ezan
okumasını duyuncaya kadar."
§(Râvi) ekledi: İbn
Ümmi Mektûm görmeyen (âmâ) bir zattı ki insanlar: 'Ezan oku! Sabaha (fecre)
ulaştın1 deyinceye kadar ezan okumazdı.[180]
287/1157- îbn
Ömer'den (Radtyaüahu anhtimâ):[181]
Hz. Peygamber'in
(Saiiaiiahu aleyhi vesetiem) (Medine'de) iki müezzini vardı.[182]
Allah Teâlâ buyurdu:
'Ey İman edenler! Cuma
günü namaz için çağrı yapıldığında Allah'ı zikretmeye koşun ve ticareti de
bırakın! Eğer bilirseniz bu sizin siçin daha hayırlıdır.' (Cum'a, 62/9)[183]
288/1158- Sâib
b. Yezid (İbn Uhti Nemr)'den (Radıyaiiahu anh):[184]
Rasûlullah'ın
(Saiiatiahu aleyhi ve seiiem) cuma ve diğer (vakitler) olmak üzere namazların
hepsinde ezan okuyan ve kamet eden sadece bir müezzini vardı.
§(Râvi) ekledi: Bilâl
Habeşî cuma günü Rasûlullah minbere oturduğunda ezan okurdu. Minberden inerken
de kamet ederdi. Hz. Ebû Bekir, Ömer döneminden Hz. Osman (Radıyatiahu anhüm)
dönemine kadar böyle devam etti.[185]
289/1159-
Sâib b. Yezid'den:[186]
(Cuma günü) ezan
Rasûlullah (Sattatiahu aleyhi ve seiiem), Hz. Ebû Bekir ve Ömer döneminde iki
ezan şeklindeydi. Hz. Osman'ın (Radıyaiiaha anham) halifeliği zamanında
insanlar çoğaldı ve o da Zevrâ (denilen mekân)'da[187]
ilk/dış ezanın okunmasını emretti.[188]
Rivayetteki iki
ezandan kasıt ezan ve kamettir. Bu haberlerde cuma günü okunan ezanın şekli ve
sayısı açıklanmıştır. Rasûlullah döneminde Peygamberimiz minbere çıktığında
ezan okunurdu ve minberden inerken de kamet edilirdi. Bu uygulama Hz. Ebû Bekir
ve Ömer'in halifelikleri döneminde devam etti. Ancak Hz. Osman zamanında
insanlann çoğalması sebebiyle onların önceden uyarılması gerekiyordu. Bu
nedenle cuma günü öğle vakti olunca dışanda da ezan okunmaya başlandı. Sahabe
dahil o günkü Müslümanların icmaı ile kabul edilen/kabul gören bu uygulama
günümüze kadar devam etmiştir. Ayette emredilen cuma günü Allah'a ibadet için
koşma emri artık dış ezanla irtibatlıdır, Müslüman erkekler cuma günü hasta ya
da yolcu olmadıkları (yani cuma namazı ile mükellef oldukları) sürece dış ezanı
duyunca namaza gelmeleri ve işlerini bırakmaları gerekir.
§ Peygamberi miz'in
tek müezzini vardı rivayeti sürekli ezan okuyan anlamında olsa gerek. Sürekli
ezan okuyan da Bilâl Habeşî'dir. Ancak onun dışında yukarıda zikrettiğimiz gibi
Rasûlullah'ın başka müezzinleri de vardı.[189]
290/1160- Amr
b. Evs anlattı:[190]
Sakîf kabilesinden bir
kişi (Radıyallahü anh):
Yağmurlu bir günde
Rasûlullah'ın (Saiiatiahu aleyhi ve seiiem) müezzininin: "Hayye
ale's-Salâh, Hayye ale'î-Felâh! Bineklerinizde namaz kılın!' diye nidasım
işittiğini nakletti.
NOT: Yolculuk
sırasında yağmurlu bir hava olur da yerler çamur hâline gelirse Peygamberimiz
binek Üzerinde namaz kılmaya izin verirdi. Bu ruhsat o andaki zaruret sebebiyle
verilmişti. Çünkü Müslümanların bineklerinden inme ve yerde namaz kılma
imkânları yoktu, yolculuk sırasında yerlerin de çamur olması nedeniye böyle bir
kolaylık sağlanmıştır.[191]
291/1161- Câbirb.
Semüra'dan (Radiyallahu anh):[192]
Rasûlullah'ın
(Saiiaitahü aleyhi ve seiiem) müezzini ezan okur, sonra ara verir ve
Rasûlullah'ın çıkıp geldiğini görünceye kadar (hemen) kamet etmezdi,. Rasûlullah'ı
gördüğü anda kamet ederdi.[193]
292/1162- Ebû
Katâde'den (Radtyattahü anh):[194]
RaSÛlUİlah (Sallallahü
aleyhi ve sellem) dedi ki:
"Namaz için nida
edildiğinde (bir rivayette; kamet edildiğinde) beni görmedikçe ayağa
kalkmayın!"[195]
293/1163- (Z.)
Übey b. Kâb'dan (Radiyallahu anh):[196]
RaSÛlullah (SallallahU
aleyhi ve seUem) dedi ki:
"Ey Bilâl! Ezanın
ile kametin arasında (biraz) ara ver ki yemek yiyen rahatlıkla bitirebilsin ve
abdest alan da rahatlıkla onu tamamlayabilsin!"[197]
294/1164-
Ziyad b. el-Haris es-Sudâî;[198]
(Bir keresinde) ezan
okudu ve Bilâl de (Raâıyaiiahu anh) kamet etmek istedi. Rasûlullah (Satiaitaha
aleyhi ve seiiem) şöyle buyurdu:
"Ey Suda (kabilesinin)[199]
kardeşi! Ezanı okuyan kişi kamet eder."
§Aynı râviden ikinci
tarikle gelen rivayet:
Ziyad b. el-Haris
es-Sudâî'den:
Rasûlullah (bana) dedi
ki:
"Ey Suda
(kabilesinin) kardeşi! Ezan oku! "
Ben de fecr
aydınlandığında/parladığında ezan okudum.
Rasûlullah abdest alıp
namaza kalktığında Bilâl kamet etmek istedi. Rasûlullah ona şöyle dedi:
"Suda (kabilesinin)
kardeşi kamet edecek. Ezanı kim okursa o, kamet eder."[200]
295/1165- AbdulIah
b. Zeyd'den (Radıyaiiahü anh):[201]
Kendisine (rüyada)
ezan gösterildi. (Abdullah) anlatmaya şöyle devam etti:
Rasûlullah'a
(Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) gittim ve durumu haber verdim.
Bana dedi ki:
"Bu sözleri
Bilâl'e aktar!"
Bilâl'e bunları
aktardım ve o da ezanı okudu. Sonra kamet etmek istedi. Ben dedim ki:
'Ey Allah'ın Rasûlü!
(Rüyamda) ben gördüm ve ben kamet etmek istiyorum.'
Rasûlullah şöyle
buyurdu:
"O hâlde sen kamet
et!"
Böylece (ilk) kameti o
yaptı ve (ilk) ezanı da Bilâl okudu.[202]
Bu babdaki hadislerden
anlaşılan:
1- Ezanı
okuyanın kamet etmesi efdaldir.
2- Ancak bir
başkası da kamet edebilir.
îmam Ebû Hanîfe, Küfe
âlimleri, Mâlik ve Hicazlı âlimlerin çoğuna göre ikisi arasında fark yoktur.
İ. Şafiî ve Ahmed b.
Hanbel gibi bazı âlimler ezan okuyan kişinin kamet etmesinin efdal olduğunu
belirttiler. Yukarıdaki 294/1164.hadis açısından bu görüş tercih edilir.[203]
3- Ezan ile
kamet arasında mutlaka bir ara verilmeli ki nafile kılmak isteyenler namazlarım
kılsınlar, işi olup da namaza yetişmek isteyenler işlerini bİtirebİlsİnler.
Akşam namazında da bir müddet beklemek gerekir, çünkü bize intikal eden
sünnette böyle varid olmuştur. Akşam ezanı ile namazı arasında Peygamberimiz'in
namaz kıldığı görülmemiştir. Ancak bir ara veriliyordu ve sahabeden isteyen bu
arada namaz kılıyordu. Bununla ilgili ihtilaf ve açıklaması ilerde gelecektir.[204]
Allah Teâlâ buyurdu:
'Ey iman edenler!
Dininizi oyun ve eğlence edinen sizden önceki Kitap ehlini ve kafirleri dostlar
edinmeyin! Eğer müminler iseniz Allah'a karşı takva sahibi olun!
Siz namaza çağrı
yaptığınızda namazı oyun ve eğlence (konusu) yaparlar, bu onların düşünemeyen
bir topluluk olmalarındandır.' (Mâide, 5/57)[205]
296/1166- Sehl
babası Muâz b. Enes el-Cühenî'den (Radıyaiiaha anhamâ) nakletti:[206]
RaSÛİUİlah (Sallallahü
aleyhi ve sellem) dedi ki:
"Namaz (vaktini)
ilân eden ve kurtuluşa çağıran Allah'ın münâdisini (yani müezzini) işitip de
ona icabet etmeyen için büyük sıkıntı, küfür ve nifak (korkusu) vardır."[207]
297/1167-
Ebû Hüreyre'den[208]
nakledildi:[209]
Müezzin ezan okuduktan
sonra birisi mescidden çıktı. Bunun üzerine (Ebû Hüreyre)[210] şöyIe
dedi:
'Şu kişiye gelince o,
Ebu'l-Kâsım'a (Peygamber'e) isyan etti.'
§Mesûdî'nin
rivayetinde ise EbÛ Hüreyre (Radıyaiiaha anh) konuşmasına şöyle devam etti:
'(Çünkü) RasÛlullah
(SatiaUahu aleyhi ve seiiem) bize şöyle buyurdu: "Sizden biri mescidde
bulunur ve namaza çağrı yapılırsa (ezan okunursa) namazı kılmadan mescidden
çıkmasın!"
NOT: Bu
hadis bir mescidde ezan okunduğunda herhangi bir zarûret-hacet olmaksızın namaz
kılmadan dışarı çıkmayı yasaklamıştır. Ancak bir kişinin abdest, gusül veya
başka bir camide imam olma gibi şer'î özrü ya da hastalık gibi sağlık problemi
varsa o kişi çıkabilir.
Buradaki isyan amelî
bir konudadır ve o kişi günahkârdır.[211]
298/1168- EbÛ
Hüreyre'den (Radıyaiiahü anh):[212]
Rasûlullah (SaiiaiiaM
aleyhi ve seiiem) şöyle dedi:
"Sizden biri
elinde kap olduğu hâlde eeani duyduğunda işini bitirinceye (suyunu içinceye)
kadar o kabı bırakmasın!"
§İkinci tarikten gelen
EbÛ Hüreyre rivayeti:
Hz. Peygamber'den
benzerini nakletti ve ekledi[213]:
'Müezzin, fecr
doğduğunda/ortaya çıktığında[214]
ezan okurdu.'
NOT: Buradaki
konu sahur ile ilgilidir ve şu rivayet bunu açıklamaktadır:
Ebu'z-Zübeyr şöyle
anlattı:
'Cabir'e; 'oruç tutmak
istediği hâlde (sahurda su içmek için) elinde kap bulunan kişi ezanı duyduğunda
suyu içebilir mi?' diye sorunca Cabir şöyle dedi: 'Biz Rasûluİah'ın 'İçsin!'
sözünü konuşurduk."[215]
§Yukandaki konu fecr
doğmadan önceki ezan için geçerli olsa gerek, çünkü o dönemde Önce Bilâl ezan
okurdu, fecr doğarken de İbn Ümmi Mektum ezan okurdu. Geniş bilgi için bk.
Müsned Trc. H.no: 284/1154,285/1155,28671156 nolu hadisler.[216]
Ezan ve kamet
konusunda müctehidlerin İttifak ve ihtilaf ettikleri bazı meseleler vardır,
bunlar nasların kuvvetinden ve anlaşılmasından, aynca sahabe içti hadi a-rından
kaynaklanmaktadır:
A- İttİfak
Edilen Konular:
1- Beş vakit
namazın edası ve kazası, ayrıca cuma namazı için ezan okumak ve kamet getirmek
meşrudur. Meşrûiyyeti Kitab, Sünnet ve icma' ile sabittir.
2- Namaz
vaktinden önce ezan okunmaz.
3- Ezana
ilâve (tesvib) yapılmaz, sadece sabah namazında es-Salâtü Hayrun mine 'n-Nevm cümlesi
caizdir. Zira bunu Peygamberimiz onaylamıştır ve cümle 'Namaz uykudan daha
hayırlıdır' manasındadır.
4- Müslüman
ve akıllı olan ezan okuyabilir. Kafir veya mecnunun okuduğu ezan geçersizdir,
tekrar edilir. Çünkü bu bir çağrıdır ve ibadettir. Kafir olanın iman etmeden
böyle bir hakkı yoktur, akıllı olmayan da ne söylediğini bilmediği için çağrısı
geçersizdir ve sözlerinin fıkhî bir geçerliliği yoktur..
5- Cünüp
olarak ezan okuyanın ezanı iade edilir, ancak abdestli okumak müs-tehabdır,
abdestsiz okumak mekruhtur, ancak iade edilmez.
6- Bayram,
küsuf (güneş tutulması) ve istiska (yağmur talebi) namazı gibi nafile
namazlar, aynca nezir (adak) namazı için ezan okunmaz. Bunlardan cemaatle kılınacak
olanlarda İnne's-Salâte Câmiah diye çağrı yapılması hadislerde geçmektedir,
manası 'Şüphesiz namaz toplayıcıdır? demektir. Bazı rivayetlerde kelimesi
bulunmamaktadır, bu durumda her iki kelimenin sonunu men-
sub (birincisi iğrâ,
ikincisi hâl olarak) ya da ikisi de merfu' veya birinciyi mensub ikinciyi
merfu' yahut tersiyle okumak caizdir.[217]
7- Cenaze
namazı için ezan ve kamet okunmaz, bid'attır.
8- Ezân
kendi orijinal lafızlanyla okunur, Arapçadaki başka kelimeterle bile
değiştirilemez. Orijinal lafızları RasÛlullah döneminden günümüze bu çağrının
bir yansımasıdır. Ezan dünyanın neresinde olursa olsun Müslümanların ortak
dilidir ve Çağrısıdır.[218]
9- Ezan
okumak sünnet-i müekkededir ve kifayedir, ancak Ahmed b. Hanbel'den gelen bir
görüşe göre farz-ı kifayedir.
10- Ezanda
insanların duyacağı kadar sesi yükseltmek şarttır, ancak sesi salmak ve ağır
ağır okumak, kameti ise biraz hızlı okumak müstehabdır.
11- Ezan
okurken kıbleye dönmek ve hay'ale'lerde sağa -sola çevirmek müstehabdır.
12- Ezan
sırasında müezzine icabet etmek ve onun dediklerini tekrarlamak müstehabdır.
13- Ezandan
sonra me'sur duaları okumak müstehabdır.[219]
B- İhtilâf
Edilen Konular.
1- Ezanın
başındaki tekbirler cumhura göre dört tane, İmam Mâlik'e göre iki tanedir.
Cumhurun delilleri çok kuvvetlidir.[220]
2- Ezandaki
iki şehadet kelimesini gizli söyledikten sonra açıktan okumak konusunda ihtilaf
edildi: İmam Ebû Hanîfe ve KÛfeli âlimlere göre müstehab değildir,
Peygamberimiz Ebû Mahzûre'ye öğretmek için fazladan tekrarlatmıştı. İmam Mâlik,
Şafiî, Ahmed b. Hanbel ve diğer âlimlere göre terci' caizdir. Muhaddislerden
bir grup ise terci' yapma ya da yapmama arasında kişi muhayyerdir, dediler.[221]
3- Sabah
ezanını vaktinden önce okumak İmam Ebû Hanîfe ve Muhammed'e göre caiz değildir,
tekrar edilir. Cumhura göre sadece sabah namazına has olarak caizdir.[222]
4- Kametîn
sıfatında ihtilaf edildi; Hanefılere göre ezan gibidir, ancak hay'ale-lerden
sonra iki kere kad kameti's-salâh denir. Bununla ilgili rivayet Ebû Mahzûreden
gelmektedir ki o da Mekke'nin fethinden sonra Müslüman olmuştur. Dolayısıyla
Bilâl Habeşî'den gelen kametin tek olma rivayetinden sonra varid olmuştur ve
sonraki rivayeti almak efdaldir, öncekini nesh etmiş olabilir. Bu görüşü
Hanelilerle birlikte Süfyan es-Sevrî ve İbnü'l-Mübarek de kabul etmektedir. Cumhura
göre kamette tekbirler iki kere, diğerleri birer keredir, sadece kod
kameti's-salâh iki keredir. Çünkü Bununla İlgili rivayetler daha çoktur. (İmam
Mâlik'ten gelen kuvvetli görüşe göre o da bir keredir). Bazı âlimlere göre de
kametin tek ya da çift olması arasında fark yoktur, ikisi de caizdir; bu görüş
İmam Ahmed b. Hanbel, îshak b. Râhûye, Davûd b. Ali ve Muhammed b. Cerir'e
aittir ve bu âlimler her İki rivayetle amel edilmesinde bir sakınca olmadığını,
zira zıtlık bulunmadığını ifade ettiler. Tercih edilen görüş bu olsa gerek.
Doğrusunu Allah bilir.[223]
5- Hanefi
mezhebi dışında cumhura göre ezanda tertip ve muvâlât (araya bir fiil ya da
sözün girmemesi) şarttır.[224]
6- Müezzinin
Ücret almasının cevazında ihtilaf edildi: Ücret almak haramdır, ancak hediye
verilebilir. Ebû Mahzûre'nin müezzin olma rivayeti bu konuda delildir, çünkü
Ebû Mahzûre'ye verilen ücret değil, müezzin olarak tayininden önce verilen bir
hediyedir. Bu mütekaddimûn Hanefilerin görüşüdür, ancak müteahhirûn Hanefî
alimlerine göre ihtiyaçtan dolayı caizdir.
Mâlİkîlere göre
caizdir, Şafiî ve Hanbeli âlimlerin bu konuda iki görüşü vardır. Bunlardan
birisi caiz olması, diğeri de caiz olmamasıdır.
Bazı müctehidlere göre
Ücret almada bir beis yoktur, ancak almamak efdaldir. Bu ve benzeri rivayetlerde
bir yasak yoktur, ancak efdal olan zikredilmiştir.[225]
7- Akılh
olan ancak bulûğ çağına girmeyen çocuğun ezan okumasında ihtilaf edildi:
Hanefî ve Şafiîlerde
geçerlidir, Mâlİkîlere göre ise caiz değildir, çünkü onlara göre imamlık yapan
müezzinlik yapabilir, çocuğun da imamlık yapması caiz değildir. Hanbelîlerde
bu konuda iki görüş vardır.[226]
AMEL |
İLGİLİ HÜKÜMLER |
||||||||||
GENEL |
ÖZEL |
HANEFÎ |
MÂLİKÎ |
ŞAFİÎ |
HANBELI |
||||||
Ezanın Hükmü |
Sünnet-İ Müekkede |
Sünnet-i Müekkede |
Sünnet-İ Müekkede |
Sünnet-İ Müekkede (Farz-ı Kifâye) |
|||||||
Beş vakit ve Cuma Dışındaki Namazlarda |
Okunmaz |
Okunmaz |
Okunmaz |
Okunmaz |
|||||||
|
Niyet |
Şart değil |
Şart |
Şart değil |
Şart |
||||||
Ezanla |
Tertip (Peş peşe) |
Şart değil, MUstehab |
Şart |
Şart |
Şart |
||||||
|
Muvalât (Aralık
vermeme) |
Şart değil, Müstehab |
Şart |
Şart |
Şart |
||||||
İlgili |
Arapça orijinali |
Şart |
Şart |
Şart |
Şart |
||||||
|
Vaktin girmesi |
Şart |
Şart |
Şart |
Şart |
||||||
Şartlar |
Terci (Şehadetleri
önce gizlice tekrar) |
Müstehab değil |
MUstehab |
Müstehab |
Müstehab |
||||||
|
Tesvib (Ezana ilâve) |
Yapılmaz, sadece sabah
ezanına *es-Salâtü hayrun mine 'n-nevm' eklenir |
Yapılmaz, sadece
sabah ezanına 'es-Salâtiİ hayrun mine 'n-nevm' eklenir |
Yapılmaz, sadece
sabah ezanına Vs-Salâtü hayrun mine 'n-nevm' eklenir |
Yapılmaz, sadece
sabah ezanına 'es-Salâtü hayrun mine 'n-nevm' eklenir |
||||||
|
İlk Tekbirler |
Dört |
iki |
Dört |
Dört |
||||||
Müezzinle |
islâm |
MüslUman olmayanın
okuması mekruhtur |
Şart |
Şart |
Şart |
||||||
İlgili |
Akıl |
Aklı olmayanın
okuması |
Şart |
Şart |
Şart |
||||||
Şartlar |
Temyiz |
Şart |
San |
San |
Şart |
|
|||||
|
Bulûğ |
Şart değil |
$art |
Şart değil |
Şart değil |
|
|||||
|
Ücret Alması |
İki görüş var |
Caiz |
İki görüş var |
tki görüş var |
|
|||||
Kamet |
İlk Tekbirler |
Dört |
İki |
İki |
İki |
|
|||||
Diğerleri |
İki |
Bir |
Bir |
Bir |
|
||||||
Kad Kameti's-Salâh |
İki |
İki |
İki |
İki |
|
||||||
[1] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/164.
[2] Sened:
Hasen: Müsned,
VI/445^46, H.no:27386; İkinci rivayet için bk. VI/446, H.no:27387; Senedi:
Ebû Dâvûd, Salât, 46,
H.no:547; Nesâî, İmame, 48, H.no:845; İbn Huzeyme, 11/371, H.no:1486; İbn
Hıbbân, V/457, H.no:2101; Ebû Dâvûd ve Nesâî'de lafzından sonra ziyâdesi
bulunmaktadır. Bennâ hadisin İbn Huzeyme, İbn Hibbân ve Hâkim tarafından da
rivayet edildiğini ve Hâkim'in: "İsnadı sahihtir" dediğini söyler.
Bk. Bulûğu 'l-emânî, UV4.
İlk senedindeki Ali b.
Sâbİt ve Hişâm b. Sa'd sadûk. Hatim b. Ebû Nasr ise meçhuldür. Hatim b. Ebû
Nasr'ı Zehebî ve İbn Hacer meçhul; İbn Hibbân ve tbn Huzeyme sika sayar. İkinci
rivayetin senedindeki râviler ise sika ve sağlam kimselerdir. Dolayısıyla
birinci isnad zayıf, ikinci isnad sahihtir ve birincisi ikincisi ile hasen İi
ğayrihi seviyesine yükselir.
Hadiste bahsedilen zât,
bu senedde de görüldüğü gibi Ma'dân b. Ebû Talha el-Ya'mürî (el-Ya'merî)'dir.
Sâib ise Veki'in belirttiği gibi Sâib b. Hubeyş el-Kelâî'dir.
[3] Halep'te bulunan bir kasaba. Bk. Bennâ, age. HI/2.
[4] için bk. Müsned, Thk. Şuayb el-Arnavut, XLV/506.
[5] Ma'dân, İbn Ebî Talha el-Kenânî'dir. Hz. Ömer,
Ebu'd-Derdâ vd. Birçok sahabeden rivayette bulundu, Iclî, İbn Hıbbân ve İbn
Sa'd sika (güvenilir) râvi olduğunu belirttiler. (Bk. Mizzi, Tehzibü'l-kemâi,
XXVIII/256-257; İbn Hacer, Takribü't-tehzib, 539)
[6] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/164-166.
[7] Sened:
Sahih: Müsned, m/436,
H.no:15535; Benzer rivayetler İçin bk. V/53, H.no:20408, 20409 (Bu rivayette
Mâlik b. el-Huveyris'in künyesinin Ebû Süleyman olduğu, Eyyûb veya Hâlid isimli
bir veya iki arkadaşı ile beraber geldikleri de kayıtlıdır ve sonunda şu ziyade
vardır:
III/436, H.no:15538 ziyadesi ile; Buhâri, Ezan, 17-18, 35, 49, 140;
Cihâd, 42; Edeb, 27; Ahbâru'l-âhâd, 1; Müslim, Mesâcid, 292-293; Ebû Dâvûd,
Salât, 60, H.no:589; Tirmizî, Salât, 37, H.no:205 (hasen-sahih); Nesâî, Ezan,
7-8, 29, H.no:632-633, 667; İmame, 4, H.no:779; ibn Mâce, İkâme, 46, H.no:979;
Dârimî, Salât, 42, H.no:1256.
[8] İbn Hacer, Fethu'l-Bârî, XIII/236.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 4/166-167.
[9] Sened:
Sahih: Müsned, 11/278,
H.no:7724; Benzer rivayetler için bk. 11/236, H.no:7225; 11/303, H.no:8009;
11/374-375, H.no:8858; 11/424, H.no:9454; 11/466, H.no:9974; 11/472,
H.no:10056; 11/479-480, H.no: 10168; 11/53i, H.no: 10821:11/533, H.no: 10840/2; ü/376, H.no:8876; 11/525-526, H.no: 10748; 11/537,
H.no:10877; 11/539, H.no:10904; A/di/Jt, Salât, 3; Cemâat, 6; S«/iân,
Ezan, 9, 32, 74; Şehâdât, 30;Müslim, Salât, 129; Tirmizî, Salât, 52, H.no:225;
Nesâî, Mevâkît, 22, H.no:538; Ezan, 31,H.no:669; Dârimî, Salât, 53-54.
H.no:1276-1277.
Bazı rivayetlerde
yerine lafzı kullanılmıştır. Bk. 11/236, H.no:7225. Bazı rivayetlerde hadisin birinci
kısmının metni şöyledir:
Bk. ü/236, H.no:7225; ü/303, H.no:8009; ü/374^375, H.no:8858; ü/533,
H.no: 10840/2.
Enes'ten (Radıyallahü
anh) şâhidi:
Bk. Müsned,
III/151-152, H.no:12472 (Senedindeki Ebû Rabîa Sinan b. Rabîa sebebiyle rivayet
hasendir. Heysemî ise Ahmed b. Hanbel'in senedindeki râvilerin sika olduklannı
belirtir. Bk. Mecma', 11/39").
Übey b. Ka'b'dan
(Radıyallahü anh) şahidi:
Bk. Wü5«ed, V/141,
H.no:21169;'v/140-İ4l', H.no:21162-21171 (Rivayetlerin bir kısmı oğlu
Abdullah'ın ziyadeleridir); Nesâî, İmame, 45, H.no:841; Dârimî, Salât, 53,
H.no: 1273-1275.
Hz. Âişe'den
(Radıyallahü anhâ) şahidi için bk. İbn Mâce, Mesâcid, 18, H.no:796.
Ayrıca bk. 171/1041.
hadis
[10] Bk. Bennâ, age. I1I/5.
[11] Ateme ile İlgili hadis için bk. Müsned
Trc.:149/1019.hadis ve açıklaması.
İmam Ahmed b. Hanbel,
El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/167-168.
[12] Sened:
Hasen: Müsned, 111/29,
H.no: 11180; Heysemî hadisi hasen sayar. Bk. Mecma', 1/325. Hadisin senedinde
tbn Lehîa bulunmaktadır. Bu râvî ile ilgili geniş bilgi için bk.22/64. hadis.
Ayrıca senedinde Derrâc bulunmaktadır. Bu râvi ile ilgili bk. 84/126. hadis.
Şuayb el-Arnavut ve ekibi ise hadisin şahidi bulunmadığı için senedinin zayıf
olduğu görüşündedirler. Bk. İlgili tahric, H.no:I1240.
[13] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/168-169.
[14] Sened:
Hasen: Müsned, IV/157, H.no:17373; İkinci rivayet: IV/158, H.no:17374
(Bu rivayetteki Amr b. Haris mütâbîdir); Benzer rivayet için bk, IV/145, H.no:
17245; Ebû Dâvûd, Sefer, 3, H.no:1203; Nesâî, Ezan, 26, H.no:664; Taberânî,
el-Mu'cemü'l-kebîr, VII/310, H.no:855; Bennâ hadisin isnâdındaki râvilerin sika
olduklarını söyler. Bk. Bulûğu '1-emânU 11116. Hadisin İlk senedinde ve benzer
rivayette İbn Lehîa bulunmaktadır. Bu râvî ile İlgili geniş bilgi İçin
bk.22/64. hadis.
[15] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/169.
[16] Sened:
Sahih: Müsned,
1/406-407, H.no:3861; Ebû Ya'lâ, TX/276, H.no:5400; Heysemî, hadisin Ebû Ya'lâ
ve Taberânî tarafından da nakledildiğini ve Ahmed b. Hanbel'in râvilerinin
sahih hadis ricali olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 1/334.
Hadisin Enes b.
Mâlik'ten (Radıyallahii anlı) şahidi:
Bk. MOmaZ, III/229,
H.no:13332; Benzer rivayetler için bk. III/132, H.no:1229I; III/241,
H.no:13466; III/253, H.no:13586; III/159, H.no:12555; III/236, H.no:13415;
III/237, H.no:13420; III/270, H.no:13786; Buhârî, Ezan, 6; MOs/ım, Salât, 9.
ziyadesiyle; Ebû Dâvûd,
Cihâd, 91, H.no:2634; Tirmizî, Siyer, 48, H.no:1618 (hasen-sahih); Dârimî,
Siyer, 9, H.no:2449; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/405; Enes'in bu rivayeti
191/4379. hadiste zikredilecektir.
Muâz b. Cebel'den
{Radıyallahii anh) şahidi için bir sonraki 230/1100. hadise bk.
[17] Yani hak din ve doğru düşünce hâli.
[18] Yani ezan okuyan.
[19] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/170.
[20] Sened:
Hasen: Müsned, V/248,
H.no:22033; Bennâ'nın diğer rivayet diye verdiği kısım, Abdullah b. Rubeyyİa b.
Ferkad es-Sülemî el-Kûfî*den nakledilmektedir. Bu sebeple onu senediyle ayrıca
verdik. Bu zâtın sahabeden oluşu ihtilaflı bir konudur. Bazı nüshalarda ismi
Rabîa olarak hatalı harekelenmiştir. (Bk.lbnÜ'1-Esîr, Üsdü'l-ğâbe, III/233-234,
Trc.no:2940) Bu rivayet için bk. IV/336, H.no:18485; Nesâî, Ezan, 25, H.no:663.
Abdullah b. Rubeyyİa
es-Sülemî'nin rivayeti için bk. 268/1138. hadis.
Heysemî, senedinde
zayıf kabul ettiği Hakem b. Abdülmelik el-Kuraşî'nin bulunduğunu belirtir. Bk.
Mecma', 1/334. Heysemî Ebû Cühayfe'den şahidinin bulunduğunu, bu rivayeti Taberânî'nin
Kebîr'inde naklettiğini, senedindeki Mûsâ b. Muhammed'in Ebû Zür'a tarafından
zayıf sayıldığını, Ibn Hıbbân'm Sikât'mda bu râviye yer verdiğini, diğer
râvilerinin ise sika olduklarını söyler. Bk. Mecma', 1/334. Hakem b. Abdülmelik
zayıftır. Abdullah b. Rubeyyİa es-Sülemî'den nakledilen rivayette ismi geçen
Hakem b. Uteybe (v. 113/731) ise sika biridir. Fakat hadis şâhidieri ile
kuvvetlenmektedir:
Enes'ten
(RadıyattahUanh) şahidi İçin 191/4379. hadise bk.
tbn Mes'ud'dan
(Radıyaltaha anh) şahidi için bir önceki 229/1099. hadise bk.
Hadisin en son
paragrafının şâhidieri:
a-Ebû Hüreyre'den
(Radıyallahü anh) şahidi:
Müsned, 11/338, H.no:8445 (Senedindeki Ebu'l-Mühezzim Yezid
b. Süfyan et-Temîmî sebebiyle zayıftır); Dârimt, Rikâk,
27, H.no:2740. b-Miistevrid b. Şeddâd'dan (Radıyallahii anh) şahidi:
, IV/229, H.no: 17936 (Senedindeki Mücâlid b. Saîd el-Hemdânî el-Kûfî
sebebiyle hasendir); Tirmizî, Zühd, 13, H.no:2321 (Câbİr ve Ibn Ömer'den de
nakledilir. Müstevrid'in rivayeti hasendir); İbn Mâce, Zühd, 3, H.no:4111.
[21] Yani hak din ve doğru düşünce hâli.
[22] Yani ezan okuyan.
[23] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/171-173.
[24] Sened:
Sahih: Müsned, ü/136,
H.no:6201; Diğer rivayet için bk. H/136, H.no:6202 (Senedinde müphem bir râvİ
bulunmaktadır. Bunun ise birinci senedden Mücâhid olduğu anlaşılmaktadır. Çünkü
A'meş'in hocası müphemdir. Birinci senedde hocası Mücahid'dir); Humeydî,
11/320, H.no:749.
Heysemî, hadisin Ahmed
b. Hanbel, Bezzâr ve Taberânî tarafından nakledildiğini, Ahmed b. Hanbel'in
râvilerinin sahih hadis ricali olduklarım belirtir. Bk. Mecma', 1/325-326;
Münzirî, Terğıb, 1/107.
Hadisin şâhidleri:
a-Ebû Hüreyre'den
(Radıyallahü anh) şahidi için bir sonraki 232/1102. hadise bk.
b-Berâ b. Âzib'den (Radıyallahü
anh) şahidi için 237/1107. hadise bk.
[25] Bk. Bennâ, age., II1/7.
[26] Bk. Bennâ, III/7.
[27] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/173.
[28] Sened:
Sahih: Müsned, 11/411,
H.no:9299; Benzer rivayetler için bk. 11/266, H.no:7600 (Senedinde Abbâd b.
Üneys var. Bu râvinin Müsned'de bu rivayetten başka rivayeti bulunmamaktadır.
Ahmed Muhammed Şâkİr, râvi hakkında sadece İbn Hıbbân'ın Sikât'ında bilgi
verildiğini belirtir); Şu rivayetlerin de isnadlan hasendir: 11/429, H.no:9507;
11/458, H.no:9868; 11/461, H.no;9897; Ebû Dâvûd, Salât, 31, H.no:515; Nesâî,
Ezan, 14, H.no:643; İbn Mâce, Ezan, 5, H.no:724. Bennâ hadisin Beyhakî, İbn
Huzeyme ve İbn Hıbbân tarafından da nakledildiğini belirtir. Bk. Bülûğu'l-emâm,
III/8,
9299. hadisin senedinde
Mûsâ b. Ebû Osman'ın hocası (Muğîre b. Şu'be'nin âzâdlığı Saîd) Ebû Osman var.
Bu râviyi İbn Hıbbân Sikât'ında zikreder; 9507, 9868 ve 9897. hadislerin
senedlerinde ise Mûsâ b. Ebû Osman'ın hocası (Ca'de b. HUbeyrâ'nın âzâdhğı) Ebû
Yahya (el-Mahzûmî) var. Bu zâtı İbn Hıbbân ve Zehebî sika sayar.
Hadisin şâhidleri:
a-İbn Ömer'den
(Radıyallahü anhümâ) şahidi için bir Önceki 231/1101. hadise bk.
b-Berâ b. Âzib'den
(Radtyallahü anh) şahidi için 237/1107. hadise bk.
[29] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/174.
[30] Sened:
Sahih: Müsned, lî/382,
H.no:8949; Benzer rivayetler için bk. 11/232, H.no:7169; H/284, H.no:7805;
11/378-379, H.no:8895; 11/419, H.no:9391; 11/424, H.no:9445; n/461, H.no:9904;
11/472, H.no:10054; 11/514, H.no:10614; Abdürrezzâk. 1/476, H.no:1838; Ebû
Dâvûd, Salât, 32, H.no:517; Tirmizî, Salât, 39, H.no:207 (hasen-sahih);
Tayâlisî, IV/156, H.no:2526; Humeydî, 11/213, H.no:1029; Taberânî,
el-Mu'cemü'l-kebîr, VIII/343, H.no:8097; Ebû Ya'lâ, V1II/45, H.no:4562; Bennâ
hadisin Şâfıî, İbn Huzeyme ve İbn Hıbbân tarafından da nakledildiğini, İbn
Hıbbân'ın hadisi sahih saydığını belirtir. Bk. Bülûğu'l-emânî, M/8.
Heysemî, Bezzar'ın Ebû
Hüreyre'den naklettiği rivayete değinir ve râvilerin hepsinin sika
sayıldıklarını belirtir. Fakat bu rivayette şöyle bir ziyade bulunmaktadır:
Bk. Mecma MI/2.
Ek: Ebû Ümâme'den
(Radıyatlahüanh) şahidi:
Müsned, V/260,
H.no:22139. Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/432; Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel
ve Taberânî tarafından nakledildiğini, râvilerin sika sayıldıklarını belirtir.
Bk. Mecma', 11/2. Bennâ bu hadise tertibinde yer vermemiş, ancak şerhinde
zikretmiştir. Bk. BiÜûğu'l-emânt, V/220.
Vasile b. el-Eska'dan
(Radıyallahü anh) şahidi:
Heysemî, hadisin
Taberânî tarafından nakledildiğini, senedinde Velid'in mev-lâsı/âzâdlığı
Cünâh'ın bulunduğunu, bu râviyi Ezdî'nİn zayıf saydığını, İbn Hıbbân'ın ise
Sİkât'ında zikrettiğini belirtir. Bk. Mecma', H/2. Buhârî ve İbn Ebî Hatim bu
râvi hakkında bir cerhte bulunmamıştır. Bk.et-Târfhu'l-kebîr, 11/244; el-Cerhu
ve't-ta'dît, 1/537. İbn Hacer ise Ezdî'nin delili olmadığı için bu zâtı zayıf
sayışını dikkate almaz. Bk. Lisânü'l-Mîzân, 11/138-139.
Ahmed Muhammed Şâkir
11/232, H.no:7169. hadisin şerhinde rivayetle ilgili olarak çok geniş bir
açıklama yapar. Sonunda ise şu kanaatini belirtir: "Senedde yer alan Ebû
Salih, bu hadisi hem Ebû Hüreyre'den hem de Âİşe'den işitmiştir."
Hz. Aişe'den
(Radıyallahü anhâ) şahidi için bir sonraki 234/1104. hadise bk.
Ebû Hüreyre'nİn
rivayeti 1360/2230. hadiste tekrar edilecektir.
[31] Bu açıklamalar için bk. İbnü'1-Esir, Nihaye, III/102.
[32] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/174-175.
[33] Sened:
Sahih: Müshed, VI/65,
H.no:24244; Ebû Ya'İâ, VIII/45, H.no:4562; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/431;
Bennâ hadisin Beyhakî ve İbn Hıbbân tarafından da nakledildiğini, İbn Hıbbân'ın
hadisi sahih saydığını belirtir. Bk. Bulûğu'l-emâriî, III/8.
Hadisin, senedinde
Muhammed b. Ebû Sâlİh bulunmaktadır. Bu râvinin hafızası hakkında tenkîdde
bulunulmuştur. Fakat hadis şâhidleri ile sahih İİ ğayrihî seviyesine yükselir.
Ebû Hüreyre'den
(Radıyallahü anh) şahidi için bir önceki 233/1103. hadise bk.
EbÛ Ümâme'den f
Radıyallahü anh) şahidi: Müsned, V/260, H.no:22139.
Vâsıle'den şahidi için
bir Önceki hadisin tahricine bk.
[34] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/175-176.
[35] Sened:
Sahih: Mtoned, 111/169,
H.no:12665; Benzer rivayetler için bk. III/264, H.no:İ3724; İbn Hıbbân, IV/556,
H.no:1670. Hamza Ahmed hadisin isnadının kopuk olduğunu söylemiş; Şuayb
el-Arnavut ve ekibi ise isnadının zayıf olduğunu, fakat hadisin sahih li
gayrihi seviyesinde bulunduğunu belirtmişlerdir (Bk. H.no:I3789, 12729).
Heysemî, Ahmed b. Hanbel'in râvilerinin sahih hadis ricali olduklarını, ancak
A'meş'in (öi^-) lafzı ile müphem
bir râviden hadis
aldığını, hâlbuki A'meş'in Enes'ten rivayetinin bulunmadığını belirtir. Heysemî
Taberânî'nin £vsa/'ında Enes'ten naklettiği şu rivayete de değinir ve senedinde
Cünâde b. Mervân'ın bulunduğunu, Zehebî ve Ebû Hâtim'in bu râviyi tenkid
ettiğini söyler:
Bk.Mecma\ 1/326-327.
Hadisin şâhİdleri:
a-Zeyd b. Erkam'dan
(Radtyaüahü anh) şahidi: An EbîŞeybe, 1/204, H.no:2343; Taberânî,
ei-Mu'cemü'l-evsat, 111/178, H.no:2851; el-Mu'cemü'l-kebîr, V/209, H.no:5118;
/«&m, IH/322, H.no:5244; Heysemî, hadisin Taberânî'nin Kebîr ve fiVsa/'ında
nakledildiğini, senedinde zayıf olan Husâm b. Misak'ın bulunduğunu belirtir.
Bk. age., 1/326; IX/300.
b-Abdullah b.
Zübeyr'den (Radıyallahü anhümâ) şahidi: Hâkim, IH/640, H.no:6350; Heysemî,
hadisin Taberânî'nin Kebîr ve Evsafında nakledildiğini, senedinde
"metrukü'1-hadis" olan Abdullah b. Muhammed b. Yahya b. Urve'nin
bulunduğunu belirtir. Bk. age., 1/326.
c-Bilâl'den
(Radıyallahü anh) şahidi: Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, 1/355, H.no:1080;
Bezzâr, IV/203, H.no:1365; Heysemî, hadisin Bezzâr ve Taberânî tarafından
nakledildiğini, râvilerin sika sayıldıklanni belirtir. Bk. age, 1/326.
d-Ukbe b. Âmir'den
(Radtyallahüanh) şahidi: Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XVII/282, H.no:777;
Heysemî, hadisin Taberânî tarafından nakledildiğini, senedinde zayıf olan İbn
Lehîa'nm bulunduğunu belirtir. Bk. age, 1/326.
e-EbÛ Hüreyre'den
(Radtyallahü anh) şahidi: Abdürrezzâk, 1/483, H.no:1861; İshâk b. Râhûye,
1/197, H.no:151; Taberânî, el-Mu'cemü'1-evsat, VII/61, H.no:6851; Heysemî,
hadisin Taberânî tarafından Evsafında nakledildiğini, senedinde Ebu's-Salt
el-Basrî'nİn bulunduğunu, diğer râvilerinin ise sika sayıldıklarını belirtir.
Bk. age, 1/326.
f-lbn Ömer'den
(Radıyallahü anhümâ) şahidi: Tarsûsî, Müsnedü Abdillahi'bni Ömer, s.24,H.no:13.
g-Muâviye b. Ebû
Süfyan'dan (Radıyallahü anhümâ) şahidi için bir sonraki 236/1106. hadise bk.
[36] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/176.
[37] Sened:
Sahih: Müsned, IV/95, H.no:16804; Mükerrer rivayet için bk.Şeybe, I/204,
H.no:2341; Abd b. Humeyd, s.157, H.no:418; Ebu Yala, XIII/377, 382, H.no:7384;
7388 (Hüseyn Selim Esed isnadlarının ceyyid olduğunu söyler); Tebarani,
el-Mucemü’l-kebir, XIX/323, H.no:736; Beyhaki, es-Sünenü’l-kübra, I/432.
Enes’ten (Radiyallahu anh) şahidi için bir önceki 235/1105. hadise bk.
[38] Nevevi, Şerhu sahihi Müslim, IV/91-92; İbnü’l-sir,
N,haye, III/310.
[39] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/177.
[40] Sened:
Sahih: Müsned, IV/284,
H.no:18416; Nesât, Ezan, 14, H.no:644;
Hadis iki kısımdan
oluşmaktadır.
a-Namazda ilk safta
namaz kılanlara Allah'ın ve meleklerin salât edeceği İle ilgili kısım: Müsned,
IV/299, H.no: 18553; IV/298-299, H.no: 18550; IV/298, H.no: 18547; IV/296,
H.no:18523; IV/297, H.no:18528; Nesât. İmame, 25, H.no:809; Ebû Dâvûd, Salât,
93, H.no:664; îbn Mâce, İkâme, 51, H.no:997; Dârimî, Salât, 49, H.no:1267.
b-Müezzinle ilgili
kısım: Bu kısmın şâhidleri:
aa-tbn Ömer'den
(Radıyallahü anhümö) şahidi için 231/1101. hadise bk.
bb-Ebû Hüreyre'den
(Radıyailahü anlı) şahidi için 232/1102. hadiscbk.
Bennâ, Münzirî'nin: "Ahmed ve Nesâî bu hadisi
"hasen-ceyyid" bir isnadla naklettiler" sözünü naklederek
İbnüVSeken'in sahih saydığını ifade eder. Bk. Bülûğu'l-emâm, İÜ/10.
[41] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/177-178.
[42] Bk. "İ. Şafiî, Ümm, I/106-107;,lbn Kudâme, Muğnî,
1/414; Bennâ, age., 111/10.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 4/178.
[43] Sened:
Sahih: Müsned, ÜV6,
H.no:10972; Burada Ahmed b. Hanbel hocası Süfyan'm senedde kendi hocasının
isminde hataya düştüğünü söyler ve rivayetin sonunda düzeltme yapar:
İkinci rivayet: 111/35,
H.no:l 1244; Bu rivayetin senedi:
Benzer rivayet için bk.
111/43, H.no:11332; Mâlik, Salât, 5; Buhân, Ezan, 5; Nesâî, Ezan, 14, H.no:642;
îbn Mâce, Ezan, 5, H.no:723; Dârimî, Salât, 42, H.no: 1256.
[44] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/179-180.
[45] Sened:
Sahih: Müsned, Ü/313,
H.no:8124; İkinci rivayet': 11/398, H.no:9143; Benzer.rivayetler için bk.
11/460, H.no:9893; 11/503-504, H.no: 10491; 11/522, H.no: 10715ziyadesiyle;
11/483, H.no:10212 lafzı ile; Salât, 6; Sehv, 1; Buhâri, Ezan, 4; Müslim,
Salât, 17; Ebû DâvÛd, Salât, 31, 192, H.no:5l6, 1030; Tirmizî, Salât, 174,
H.no:397 (hasen-sahih); Nesâî, Ezan, 30, H.no:668; İbn Mâce, İkâme, 135,
H.no:1216-12l7; Dârimî, Salât, U, H.no:1207; Hemmâm, Sahîfe, H.no:26; An
Huzeyme, 1/204, H.no:392. Bennâ hadisin Beyhakî tarafından da nakledildiğini
söyler. Bk. BMÛğu'l-emânî,\\V\2.
[46] lbnü'1-Esir, Nihaye, 1/226; İbn Abdilber, Temhid,
XX/231; Azimâbâdî, Avnü'l-Ma'bÛd, III/150.
[47] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/180-181.
[48] Sened:
Sahih: Müsned, HI/316,
H.no:14341; Benzer rivayet için bk. III/336, H.no: 14545 lafzı ile; Müslim,
Salât, 15; Tayâlist, IV/104, H.no:2345; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/432.
Enes'ten (Radıyallahü anh) şahidi:
Heysemî, hadisin
Taberânî'nin Evsafında, nakledildiğini, senedinde âlimlerin zayıf kabul ettiği
Zem'a b. Salih'in bulunduğunu belirtir. Bk. Mecma', 1/334.
Ebû HUreyre'den
(Radıyallahü anh) şahidi için bir önceki 239/1109. hadise bk.
[49] Süleyman ve Ebû Süfyan'ın isimleri İçin bk. Nevevî,
Şerhu Sahihi Müslim, 1/91.
[50] Buradaki ziyade hadis değil, râvinin sözüdür. Bu
bilgiyi Müslim'deki aynı rivayetten öğreniyoruz. (Bk. Müslim, Salat, 388)
[51] Müslim'de bu mesafe otuz altı mil olarak nakledilir.
(Bk. Müslim, Salat, 388)
[52] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/181.
[53] Sened:
Sahih: Müsned, III/I19,
H.no:12139; Benzer rivayetlerin sonunda Oyöıî) ziyadesi bulunmaktadır Bu
rivayetler için bk. İÜ/155, H.no:12522 (sahih); III/225, H.no:13290 (hasen);
III/254, H.no:13602 (sahih); Ebû DĞvÛd, Salât, 35, H.no:521; Tirmizî, Salât,
44, H.no:212 (hasen-sahih); Deavât, 128, H.no:3595; Tayalisî, III/576,
H.no:2220; &>w Ya'lâ, VII/143, H.no:1354; İbn Sünnî, Amelü'l-yevm
ve'l-leyle, H.no:100; Bennâ hadisin Nesâî, İbn Huzeyme ve tbn Hıbbân tarafından
da nakledildiğini, Tİrmizî'nİn hadisi hasen saydığını söyler. Bk.
Büİüğu'l-emânhlll/\2.
Hadisin senedi Zeyd b.
el-Havârî el-Ammî el-Basrî Ebu'l-Havârî sebebiyle zayıftır. (Bu râvi İle ilgili
bilgi için bk. 150/458. hadis) Fakat diğer üç rivayette bu râvinin mütabileri
bulunmaktadır. Dolayısıyla bu mütabilerle hasen liğayrihî seviyesine yükselir.
Fakat diğer senedlerle gelen rivayetler sahihtir. Ahmed Muhammed Şâkir zayıf
sayılan bu senedi de Zeyd'in sika oluşunu tercih ederek sahih saymıştır.(Bk.
Tirmizî, Salât, 44, H.no:212 şerhi)
Heysemî, hadisin Ebû
Ya'lâ tarafından da nakledildiğini, senedinde Yezid er-Rakaşî'nİn bulunduğunu söyler. Bk.
Mecma\ 1/334.
[54] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/181-182.
[55] Sened:
Hasen: Müsned, III/342,
H.no:14624; Heysemî, senedinde zayıf kabul ettiği tbn Lehîâ'nın bulunduğunu
belirtir. Bk. Mecma', II/4. Bennâ hadisi bir başka kaynakta bulamadığını,
senedinde İbn Lehîâ'nın varlığını, fakat hadisin şâhidlerinin bulunduğunu
söyler. Bk. Bülûğu'l-emânî, 111/13.
Senedindeki
Ebu'z-Zübeyr, Muhammed b. MUslİm b. Tedrüs'tür (v.126/744). Bu râvi ile ilgili
olarak 126/434. hadise bk.
Hadisin şâhidleri:
a-Enes'ten (Radıyatlahü
anlı) şahidi için bk. Heysemî, hadisi iki ayrı metinle verir. Bunlardan birinin
Taberânî'nin Evsafında nakledildiğini, senedinde âlimlerin zayıf kabul ettiği
Zem'a b. Salih'in bulunduğunu belirtir. İkinci metni de Ebû Ya'lâ'nın
naklettiğini, senedinde Yezîd er-Rakaşî'nin bulunduğunu, bu râvi İle delil
getirme konusunda farklı görüşlerin olduğunu söyler. Bk. Mecma', 1/334. Elbânî,
Ebû Ya'lâ'mn hadisi iki isnadla naklettiğini, bunlardan birinin senedinin hasen
olduğunu belirtir. Bk. es-Silsiletü's-sahîha, H.no:1413.
b-Sehl b. Sa'd
es-Sâİdî'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk.
Bk. İbn Huzeyme, 1/219,
H.no:419; Îbnü'l-Cârûd, s.267, H.no:1065; Hâkim, V313, H.no:712; 11/124,
H.no:2534; Hadis Sehl'in sözü (mevkûO olarak da nakledilir:
Bk. Abdürrezzak, 1/495, H.no:1910.
[56] Metindeki tesvib kamet manasındadır. Bk. İbnü'1-Esir,
Nihaye, 1/226; İbn Abdilber,Temhid,XX/23l ; Azimâbâdî, AvnM7-Mabud, 11/150.
[57] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/182-183.
[58] Buharı, Ezan, 7; Müslim, Salat, 10-12.
[59] Bk. Müsned Trc. H.no 273/1143.
[60] Buharı, Ezan, 8.
[61] Tirmizî, Sa/ar, 158.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 4/183.
[62] Sened:
Sahih: Müsned, 11/148,
H.no:6357; Buhâtİ, Ezan, 1; Müslim, Salât, 1; Tirmizî, Salât, 25, H.no:190 (hasen-sahih-garib);
Nesâî, Ezan, 1, H.no:624; İbn Mâce'nin lafzı şöyledir:
Bk. ibn Mâce, Ezan, 1,
H.no:707; Bennâ hadisin Beyhakî ve Tahâvî tarafından da nakledildiğini ve
râviterinin de sika sayıldıklarını söyler. Bk. Bulûğu'l-emânî, 11/314.
Abdullah b. Zeyd'den
(Radtyaüahü anh) şahidi için bir sonraki 244/1114. hadise bk.
Muâzb. Cebel'den
(Radıyallahü anh) şahidi için 245/1115. hadise bk.
Ensardan Abdullah (Ebû
Umeyr) b. Enes b. Mâlik'in amcasından (Radıyallahü anhüm) şâhid:
Ebû Dâvûd, Salât, 27,
H.no:498.
İbnu'l-Arabî hadisi tenkİd eder. Ahmed Muhammed Şâkir de bu tenkidlere
cevap verir ve Abdullah b. Zeyd hadisi ile çelişen hadisi yorumlar. Geniş bilgi
için bk. Müsned, 11/148, H.no:6357'in şerhi (V/528-529)
[63] İbn Sa'd, Tabakât, 1/246-247.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 4/183-184.
[64] Sened:
Sahih: Müsned, IV/43,
H.no:16430; Diğer rivayet için bk. IV/42-43, H.no:16429 (Bu rivayetin senedi
munkatıdır. Muhammed b. İshak, Muhammed b. Müslim ez-ZUhrî'den hadis İşİtmemiştir.
Yukarıdaki metne ek olarak şu lafız da bulunmaktadır .Benzer rivayet için bk.
IV/42, H.no: 16428 (Bu rivayet Muhammed b. Amr el-Ensârî el-Vâkıfî sebebiyle
zayıftır); Abdürrezzâk, 1/455, H.no:1774 (Saîd b. el-Müseyyib'den mürsel olarak
nakledilir), 1775 (Ubeyd b. Umeyr'den mürsel olarak), 1776 (İbn Ömer kanalı ile
nakledilir); Ebû Dâvüd, Salât, 28, 30, H.no:499, 512; Tirmizî, Salât, 25,
H.no:189 (İbn Ömer'den de nakledilen Abdullah b. Zeyd'in bu rivayeti
"hasen-sahih'"tir); İbn Mâce, Ezan, 1, H.no:706; Dârimİ, Salât, 3,
H.no: 1190-1191.
Bennâ hadisin İbn Mâce,
İbn Huzeyme, tbn Hıbbân ve Beyhakî tarafından da nakledildiğini belirterek
şunları söyler: Muhammed b. Yahya: "Abdullah b. Zeyd'in rivayetleri,
Muhammed b. İshak'ın Muhammed b. İbrahim et-Teymî kanalı ile naklettiği
rivayetlerinden daha sahih değildir. Çünkü burada verilen seneddeki Muhammed b.
Abdullah b. Zeyd babası Abdullah b. Zeyd'den hadis İşitmiştir" der. İbn
Huzeyme ise: "Nakil açısından bu hadis sahih ve sabittir. Çünkü Muhammed
b. Abdullah b. Zeyd babası Abdullah b. Zeyd'den, İbn İshak da et-Teymî'den
hadis işitmiştir ve bu rivayet İbn İshak'ın tedlis yaptığı rivayetlerinden
değildir" der. Tirmizî'nin tlel'inde nakledildiğine göre Buhârî de bu
tariki sahih saymıştır. Ahmed b. Hanbel'in ikinci rivayetini Hâkim de
Müstedrek'inde rivayet eder ve: "Bu, Abdullah b. Zeyd hikâyesini nakleden
en uygun rivayettir. Çünkü Saîd b. el-Müseyyeb Abdullah b. Zeyd'den hadis
işitmiştir. Ayrıca Yûnus, Ma'mer, Şuayb ve İbn İshak Zührî'den naklederler. Böylece
İbn İshak'ın tedlis İhtimali ortadan kalkmış olur. Bk. Bulûğu 'l-emânî, 111/15.
Buradaki senedde ise tahdis sigast ile nakledildiği görülmektedir.
Abdullah b. Zeyd'in
(Radıyallahü anh) bu ezan nimetine dizelerle hamdedişini İbn Mâce nakleder:
Bk. İbn Mâce, Ezan, 1,
H.no:706.
Abdullah b. Ömer'den
(Radıyallahü anhümâ) şahidi için bir önceki 243/1113. hadise bk.
Muâz b. Cebel'den
(Radıyallahü anh) şahidi için bir sonraki 245/1115. hadise bk.
[65] Yani 'namaz uykudan daha hayırlıdır'
[66] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/185-188.
[67] Sened:
Sahih: Müsned, V/232,
H.no:2l926; Abdürrezzâ'k, 1/461, H.no:1788; İbn EH Şeybe, V185, H.no:2118;
Dârekutnî, 1/242 (Ensardan olan bu sahâbinin Abdullah b. Zeyd olduğu
belirtilmektedir); Tahâvî, Şerhu meâni't-âsâr, 1/131-133; Beyhakî,
es-Sünenü'İ-kübrâ, 1/420; Bennâ hadisin Dârekutnî ve Beyhakî tarafından da
nakledildiğini, senedinin ceyyid olduğunu söyler. Bk. Bülûğu'l-emânî, İÜ/16.
Abdullah b. Zeyd'den
(Radıyallahü anh) şahidi için bir önceki 244/1114. hadîse bk.Abdullah b.
Ömer'den (Radıyallahü anhümâ) şahidi için 243/1113.
hadise bk.
[68] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/188.
[69] Sened:
Hasen: MUsned,
VI/14, H.no:23797; Benzer rivayetler: VI/14-15,
H.no:23798; VI/İ5, H.no:23799:
Tirmizî, Salât, 31,
H.no:198 lafz' ile (Bu konuda Ebû Mahzûre'den de rivayet nakledilir. Bilâl'in
hadisi İse Ebû İsrâîl el-Miilâî tarafından nakledilir. Ebû Isrâîl ise bu hadisi
Hakem b. Uteybe'den işitmemiştir. Sadece Hasan b. Umara kanalı ile ondan
nakleder. Ebû İsrâîl, İsmail b. (Halife) Ebû İshak'tır. Bu zât, hadis
âlimlerince pek kuvvetli sayılmaz.); İbn Mâce, Ezan, 3, H.no:715; Beyhakî,
es-Sünenü'l-kübrâ, 11/424.
Bennâ senedindeki
inkıtaya işaret ederek hadisin şâhidlerini verir: "İbn Ebî Leylâ ile Bilâl
Habeşî arasında kopukluk bulunmaktadır. Çünkü, İbn Ebî Leylâ, h.17 yılında
doğdu. Bilâl Habeşî'nin vefatı ise Şam'da h.20 veya 21 yılıdır. Şam'ın
fethedildiği İlk yıllardan itibaren orada murâbit (sınır mücâhidi) olarak
bulunuyordu. Dolayısıyla o Şamlıdır, tbn Ebî Leylâ İse Kûfelİdİr. O küçük yaşta
ve çok uzak diyarlarda iken ondan nasıl hadis işitsin?" der. Bk.
Bülûğu'l-emânî, 111/17. Hadis, inkıta sebebiyle zayıftır. Fakat, şâhidleri ile
hasen li ğayrihî seviyesine yükselir:
Ebû MahzÛre (Evs b.
Mi'yer)'den (Radıyallahü anh) şahidi için 247-251/1117-1121. hadislere bk.
Bennâ, Taberânî ve
Beyhakî'nin hasen isnadla İbn Ömer'den de şahidini naklettiğini; Ya'merî'nin bu
isnadın sahih olduğunu söylediğini belirtir. Ayrıca İbn Huzeyme, Dârekutnî ve
Beyhakî'nin Enes'ten naklettiği rivayeti için İbn Seyyid en-Nâs'ın:
"İsnadı sahihtir" dediğini nakleder. BV..age., 111/17.
Hadisin mü tabileri de
vardır:
ibn Mâce, Ezan, 3, H.no:716 (Zührî - Saîd b. MUseyyeb - Bilâl); Dârimî,
Salât, 5, H.no: 1194 (Zührî - Hafs b. Ömer b. Sa'd - Bilâl).
[70] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/188-189.
[71] İbnü'1-Esir, Nihaye, 1/226; İbn Abdüber, Temhid,
XX/231; Azimâbâdî, Avnü'l-Ma 'bûd, 11/150.
[72] İ. Muhammed, AsU I/I33, el-Hucce alâ Ehli'l-Medîne
1/85-86; Şafiî, Ümm, I/I04; V/105; Sehnûn, Müdevvene, 1/58; Tirmitf, Salât, 145
; Merğınânî, Hidâye, 1/41; İbn Kudâme, Muğnî, 1/424; Bennâ, age.. 111/17.
[73] İ. Muhammed, Asi, 1/132, Hucce, 1/84; Şafiî, Ümm, 104;
Salih b. Ahmed, Mesâil, III/224; Sehnûn, Müdevvene, 1/57; Kâsânî,
Bedâiu's-sanâV, 1/147; Bennâ, age., 111/26.
[74] Sehnûn, age., 1/57; Şîrâzî, Mühezzeb, 1/56; Merğınânî,
Hidâye, 1/41; İbn Kudâme, age., 1/419.
[75] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/189-190.
[76] Sened:
Sahih: Müsned, 111/408,
H.no:15316; Benzer rivayetler için bk. VI/401, H.no:27127; III/408-409,
H.no:15315; III/409, H.no:15317; III/408, H.no:15312-15214; Müslim. Salât, 6;
Ebû Dâvûd, Salât, 28, H.no:500-50I, 503-505; Nesâî, Ezan, 3, 9, H.no:627, 636;
Tirmizî, Salât, 26, H.no:191-192 (sahih); tbn Mâce, Ezan, 2, H.no:708-709;
Dârimî, Salât, 7, H.no:I199. Bennâ hadisin İbn Huzeyme ve İbn Hıbbân tarafından
da nakledildiğini ifade eder. Bk. Bülûğu'l-emânî, IİV21.
EbÛ Mahzûre (Evs b.
Mi'yer b. Levzen b. Rabîa b. Urayc b. Sa'd b. Cümah) el-Kuraşî el-Cumahî,
Mekke'nin fethinden sonra Allah Rasûlü'nün Mekke'ye müezzin olarak atadığı ve
kendisine bereket duası yaptığı bir sahâbİdir. KUnyesİ ile meşhur olmuştur. Bk.
İbnü'1-Esîr, ÜsdÜ'l-ğâbe, 1/329-330, Trc.no:324.
Dârimf nin
rivayetinden, bir nevi güzel ezan okuma yarışması düzenlenerek Ebû Mahzûre'nin
en güzel ezan okuyan kişi olduğu ve müezzinliği hak ettiği anlaşılmaktadır:
Bk. Dârimî, Salât, 7,
H.no:l 199.
Ebû Mahzûre'den
(Radtyaltahü anh) nakledilen diğer rivayetler için bk. 248-251/1118-1121.
hadisler.
[77] Metinde iti eti üzerinde, şeklinde geçmektedir.
Arapça'da el kelimesi ile parmak ucundan omuz köküne kadar kısım kastedildiği
için burada kollan şeklinde terceme edildi.
[78] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/190-193.
[79] Buhari, Fedailü ashabi'n-nebî, 23.
[80] İbnÜ'1-Esîr,
Üsdü'l-ğâbe, 1/243-245; Zehebî, Siyeru a'lâmi'n-nübelâ, 1/347-360; İbn Hacer, İsâbe, 1/165.
[81] Müslim, Salât, 7; Sıyâm, 38;Zehebî, Siyeru
a'tâmi'n-nübelâ, 1/360-364; tbn Hacer, age.. 11/523.
[82] Müslüman olması ile ilgili hâdise için bk. Müsned Trc.
H.no: 247/1117.
[83] İbn Sa'd, Tabakât, III/232-234; Zehebî, age., III/l
17-119; Nevevî, Tehzibü'l-esmâ ve'l-lügâu 11/266-267.
[84] tbn Sa'd, Tabakât, III/234.
[85] Bk.Kettânî, Hz. Peygamber'in Yönetimi (Trc. Ahmet
Özel), 1/156-158.
[86] Kettanî,age.I/157.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 4/193-194.
[87] Sened:
Sahih: Müsned, III/408,
H.no:15312-15313; Ebû DâvÛd, Salât, 28, H.no:500-501, 503-505; Bennâ hadisin
Ebû Dâvûd, Beyhakî, Dârekutnî ve Tahâvî tarafından da nakledildiğini, senedinin
ceyyid olduğunu söyler. Bk. Bulûğu'l-emânî, IH/21.
Ebû Mahzûre'den
(Radıyallahü anh) nakledilen diğer rivayetler için bk. 247, 249-251/1117,
1U9-1121. hadisler.
[88] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/194-196.
[89] Sened:
Sahih: Müsned, III/408,
H.no:15314; Nesâî, Ezan, 3, 9, H.no:627, 636; Bennâ hadisin Beyhakî ve Nesâî
tarafından da nakledildiğini, senedinin ceyyid olduğunu söyler. Bk.
Bütûğu'l-emânl IH/21.
EbÛ Mahzûre'den
(Radıyallahü anh) nakledilen diğer rivayetler için bk. 247-248,
250-251/U17-1118,1120-1121. hadisler.
[90] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/196-197.
[91] Sened:
Sahih: Müsned, III/409,
H.no:15317; Bennâ hadisin Şâfıî, Ebû DâvÛd, Tirmizî, Nesâî, tbn Mâce, Dârimî,
Beyhakî, Dârekutnî, Taberânî ve Hâkim tarafından da nakledildiğini, senedindeki
zayıflığından dolayı birtakım tenkidlerin yapıldığını; fakat, İbn Dakîk
el-îd'İn bunu reddederek hadisi sahih saydığını, Tirmizî'nin de:
"hasen-sahih" dediğini söyler. Bk. Bulûğu 'l-emânî, 111/22.
Ebû Mahzûre'den
(Radıyallahü anh) nakledilen diğer rivayetler İçin bk. 247-249, 251/1117-1119,
1121. hadisler.
[92] Yanlış anlaşılmaması için terci' denilen gizlice
tekrar parantezle belirtilmiştir. (Bk. bir önceki hadis, 248/1118)
[93] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/197-198.
[94] Yani dedesi Ebû Mahzûre'den nakletti.
[95] Sened:
Sahih: Müsned,
III/408-409, H.no:15315; Bennâ hadisin Şafiî, Müslim, Ebû Dâvûd, İbn Mâce, ve
Beyhakî, tarafından da rivayet edildiğini söyler. Bk. Bülûğu'l-emânî, 111/22.
Ebû Mahzûre'den (Radıyallahü anh) nakledilen diğer rivayetler İçin bk.
247-250/1117-1120. hadisler.
[96] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/198-199.
[97] Sened:
Sahih: Müsned, H/8-5,
H.no:5569-5570; Benzer rivayetjçin bk. 11/87, H.no:5602; Tayâlisî, III/432,
H.no:2035; Ebû Dâvûd, Salât, 29, H.no:510; Nesât, Ezan, 2, H.no:626.
Bennâ hadisin Şafiî,
EbÛ Dâvûd, Nesâî, Dârimî, Beyhakî, Dârekutnî, İbn Huzeyme, Ebû Avâne, Tahâvî ve
Hâkim tarafından da nakledildiğini, Ya'merî'nin Tirmizî şerhinde: "İbn
Ömer hadisinin isnadı sahihtir" dediğini söyler. Bk. Bulûğu'l-emânî,
111/23.
Enes'ien
(RadıyaUahüanh) şahidi için bir sonraki 253/1123. hadise bk.
[98] "Urban Mescidi" şeklindeki okunuşu için bk.
el-Müsned, Thk. Şuayb el-Arnavut, IX/4O5; İbn Hibbân, Sikât, V/392,
Trc.no:5355; İbn Hacer, Tehzîbü't-Tehzîb, MI/61, Trc.no:226; Zeylaî,
Nasbu'r-râye, 1/262.
Aynı rivayet başka
hadis kitaplarında Uryân mescidinin
müezzini (oı^ı -**_ ö>y)
şeklinde geçmektedir.
{Ebû Dâvûd, Salât, 30; Nesâî, Ezan, 28; Beyhaki, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/413;
Mizzî, Tehzîbü'l-Kemâl, XXIV/332; îbn Hacer, Tehzîbü't-Tehzîb, IV/300; IX/15)
Bu mescidin Kûfe'de olduğu nakledilmektedir. (Bk. Azimâbâdî,
Avnü'l-Ma'bûd, 11/144-145)
[99] Burada mevsûfun sıfata izefeti söz konusudur. Kûfelİ
lisan âlimlerine göre bu durum herhangi bir takdire ihtiyaç kalmaksızın
caizdir, Basraiı âlimlere göre ise şeklinde takdir yapılmalıdır. Ancak iki
ekole göre de mâna aynıdır. (Bk. tbn Hacer, Fethu 7-Bârî, V/198); Büyük Mescid
şeklinde terceme edilmesinin sebebi iki ayrı rivayette lafzı olarak
geçmektedir. (Bk. Ebû Dâvûd, Salât, 511; Nesât, Ezan, 28)
[100] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/200.
[101] Sened:
Sahih: Müsned, İÜ/103,
H.no:11940; Benzer rivayet için bk. İÜ/189, H.no:12906; Buhâti, Ezan, 1-3;
Müslim, Salât, 4; Ebü DâvÛd, Saiât, 29, H.no:508; Tirmizî, Salât, 27, H.no:193
(îbn Ömer'den de nakledildiğini söyleyen Tîrmİzî hadisin
"hasen-sahih" olduğuna hükmeder); Nesâî, Ezan, 2, H.no:625; İbn Mâce,
Ezan, 6, H.no:729-730; Dârimî, Salât, 6, H.no:1196-1198; Tayâüst, IH/567,
H.no:2209; EbÛ Yala, V/179-1SO, 187, H.no:2792-2793,2804.
EbÛ Kılâbe, Abdullah b.
Zeyd el-Ceremî'dir.
İbn Ömer'den (Radıyallahü anhümâ) şahidi için bir Önceki 252/1122.
hadise bk.
[102] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/201.
[103] Sened:
Sahih: Müsned, IV/308,
H.no:18665; Benzer rivayetler için bk. IV/308, H.no:18655-18657 (Bathâ'da),
18658-18659, 18661 (Ebtah'ta), 18663 (19/327. hadis); 18664 (Mina'da); IV/307,
H.no:18649-18650, 18652 (150/1320. hadis), 18653; IV/309, H.no:18666-I8668;
İV/309, H.no:18673; Buharı, Vudû', 40; Ezan, 18-19; Salât, 17; Libâs, 42;
Meğâzî, 57; Müslim. Salât, 250, 253; Ebû Dâvûd, Salât, 34-35, 101.
H.no:520-521, 688; Tirmizî, Salât, 30, H.no:197; Nesâî, Salât, 12, H.no:468;
Taharet, 103, H.no:137; Kıble, 21, H.no:770; İbn Mâce, Salât, 3, H.no:711;
Dârimî, Salât, 8, H.no:1201-1202; Bennâ hadisin Nesâî, İbn Huzeyme ve İbn
Hıbbân tarafından da nakledildiğini, Tirmizî'nin hadisi hasen saydığını söyler.
Bk. Bülûğu'l-emânî, 111/12.
Diğer rivayetlerde
olayın cereyan ettiği yerin ismi de telaffuz edilmektedir: 18664. hadis: Mina;
18650. hadis: Bathâ; 18659. ve 18661. hadis: Ebtah. İsmi zikredilen yerler aynı
bölgenin sınırları içinde yer atan mahallerdir.
Ebû Cühayfe, Vehb b.
Abdullah (Vehb es-Süvâî)'dir. Küçük yaşta Müslüman olmuş, henüz bulûğ çağına
ermemişken Hz. Peygamber vefat etti. Kendisi ise h.74 yılında Kûfe'de hayatını
yitirdi. Bir rivayette Ebû Cuhayfe'nİn (Radıyallahü anh) ismi Vehb b. Abdullah
es-Süvâî olarak geçmektedir. Bk. IV/307, H.no: 18658.
Ayrıca bk.19/327. hadis. Ebû CUhayfe'den benzer bir rivayet için
bk.450/I320. hadis.
[104] Kubbe; çadırdan yapılan küçük çardaktır ki mescidde
itikâfa girenler veya geçici olarak bir yerde konaklayacakların kalacağı
pratik-küçük çadıra denir. Bk. tbnü'1-Esîr, Nihâye, IV/3; İbn Hacer,
Fethu'l-Bârî, IV/276; Bazı rivayetlerde kırmızı elbise lafzı ile gelmektedir.
Bk. Ebû Davûd, Salat, 24 H.no 520.
[105] Râzî, Muhtâru's-Sıhâh, 457.
[106] Bathâ; vadi, geniş alan demektir. (Bk. İbnli'1-Esîr,
Nihâye, 1/134); Bu vadinin Mekke ile Mina arasında olduğu belirtilmektedir.
(Bk. İbn Hacer, Fethul-Bârî, IH/590).
[107] Bk. Ebû Avâne, IV/49; Müsned, IV/308; Hâkim, 1/202.
[108] MübârekpÛrî, Tuhfetü'l-ahvezU 1/503.
[109] İbnü'1-Esîr, age.. IV/64-65; İbn Hacer, Fethu'l-Bârî,
III/115,135.
[110] Müsned, IV/308.
[111] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/201-203.
[112] Ahmed b.
Hanbel'in senedindeki 'ya da dedesinden' şeklindeki
şüphe Hâkim ve Taberânî'nin rivayetlerindeki senedlerde bulunmamaktadır.
Bu nedenle İbn Ebî Mahzûre'nin babası Ebû Mahzûre'den naklettiği haberi
kesinlik kazanmakta, ayrıca bu rivayetlerde isim Ebû Mahzûre'nin oğlu
AbdÜlmelik olarak beyan edilmektedir. (Bk. Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr,
VII/175, H.no:6737; d-Mu'cemü'l-evsat, 1/230, H.no:757; Hâkim, III/589,
H.no:6182)
[113] Sened:
Hasen: Müsned, VI/401, H.no:27128; Taberânî, et-Mu'cemü'l-kebîr,
VII/175, H.no: 6737; et-Mu'cemü'l-evsat, 1/230, H.no:757; Hâkim, III/589,
H.no:6182; Bennâ bu hadisi diğer kaynaklarda bulamadığını söyleyerek,
Heysemî'nİn eserinde: "Hadisin Ahmed b. Hanbel tarafından nakledildi,
senedinde mliphem bir râvi bulunmaktadır (Heysemî, Mecma', 1/336)"
dediğini nakleder. Bk. Bulûğu 'l-emânî, 111/25. Heysemî, eserinin bir başka
yerinde: "Hadisi Ahmed b. Hanbel Müsnedi'inde Taberânî ise Kebir ve
£vraf*ında nakleder. Senedinde Hüzeyl b. Bilâl el-Eş'arî bulunmaktadır. Ahmed
b. Hanbel ve diğerleri sika, Nesâî ve diğerleri zayıf sayar" der. Bk.
Mecma', III/285. Hadisin senedinde yer alan HUzeyl b. Bilâl el-Fezârîel-Medâinî
zayıf sayılmıştır. İbn Sa'd: "Hadiste zayıftı", Ebû Zür'a er-Râzî:
"Kuvvetli değildir", Yahya b. Maİn: "Bİr şey değildir,
İsnadlarda kalb yapar, mürselleri merfu yapar", Ahmed: "Bİr beis görmüyorum"
derler. İbn Şahin ve İbnü'l-Cârûd Duafâ'da zikrederler. Ahmed b. Hanbel
Müsned'inde, bu râvinin sadece iki rivayetini nakleder, ibn Ebî Mahzûre'nin
ismi AbdÜlmelik'tir.
[114] Peygamberimiz özellikle Habeşlilerin seslerinin çok
güçlü olduğunu bildiği için ezan görevini onlara vermiştir. Bk. Bennâ, age.,
III/25.
[115] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/203.
[116] İ. Muhammed, Asi, 1/132, el-Hucce ala ehli'l-Medtne,
1/84; Şafiî, Ümm, 102, 104; Sehnûn, Müdevvene, 1/57-58; Kâsânî,
Bedâiu's-sanâi', 1/147; Zerkeşî, Şerh alâ'l-Hırakî, 1/269, 273; Bennâ, age..
111/26.
[117] Ahmed b. Hanbel, 11/36,103.
[118] İbnStf d, Tabakât, 11/137.
[119] Muhammed b. Alevî b. Abbas, Fi Rihabi'l-Beyti'l-Haram,
125; DİA, Hicâbe md. XVü/431-432.
[120] İbnü'l-Ezrakî, Ebu'l-Velid Muhammed b. Abdullah,
Ahbaru Mekke, 1/1/194,195, 1/2/104-106; İbn Hacer, Fethu'l-Bari, IH/491,
VI/548; Mekke Tarihi ile ilgili geniş bilgi için bk. Fakİhî, Ebû Abdullah
Muhammed b. İshak, Ahbaru Mekke fi kadimi 'd-dehr ve hadîsih (I-VI)
[121] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/203-205.
[122] sened:
Sahih: Müsned, IV/21,
H.no:16223; Benzer rivayetler için bk. IV/21, H.no:16224 (Mükerreri: IV/21,
H.no:16225); İV/217, H.no: 17831; Ebû Dâvûd, Salât, 39, H.no:531; TirmizU
Salât, 41, H.no:209 (hasen-sahih); Nesâî, Ezan, 32, H.no:670; es-Sünenü'l-kübrâ, 1/509,
H.no:1636; İbn Mâce, Ezan, 3, H.no:714; İkâme, 48, H.no:987:
İbn Huzeyme, 1/221,
H.no:423; İbn Ebî Şeybe, 1/206, H.no:2369; Humeydî, 11/403, H.no:906; Taberânî,
el-Mu'cemü'l-kebîr, IX/52, H.no:8365; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/429; Hâkim,
1/314, 317, H.no:715, 722.
Osman b. Ebu'l-Âs,
kendi kavmine (Taife) imam olduğunda, Hz. Peygamber, en zayıflarına göre namaz
kıldıracağı, müezzin tutacağı ve bu müezzine herhangi bir ücret vermeyeceği ile
İlgili tavsiyelerde bulunmaktadır. İmamın namazını kısa/hafif tutup hemen
kıldırması ile İlgili tavsiyeler de 1377/2247. hadiste zikredilecektir.
Hadisin şâhİdlerİ:
a-Muğîre b. Şu'be'den
(Radıyallahii anh) şahidi:
Taberânî, e/-Mu
'cemü't-kebîr, XX/434, H.no: 1057; Heysemî, hadisin Taberânî tarafından
nakledildiğini, senedinde Sa'd el-Kat'î'nin bulunduğunu, bu râvi hakkında
değerlendirmede bulunan birine rastlamadığını ifade eder. Bk, Mecma', II/3.
Şayet burada bahsedilen râvî Saîd b. Kutn el-Kat'î ise bu zat hakkında Ebû
Hatim: "şeyh" ifadesi kullanır. Bk. el-Cerh. IV/56.
b-lbn Ömer'den
(Radıyatlahü anhünıâ) şahidi:
Heysemî, hadisin
Taberânî tarafından nakledildiğini, senedinde Yahya el-Bekkâ'nın bulunduğunu,
bu râviyi Ahmed, Ebû Zür'a, Ebû Hatim ve Ebû DâvÛd zayıf; Yahya b. Saîd
el-Kattân sika sayar. İbn Sa'd İse: "İnşaallah sikadır" der. Bk.
age., II/3.
[123] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/205-206.
[124] SehnÛn, Müdevvene, 1/62; Şîrâzî, Mühezzeb, 1/59;
Kâsânî, Bedâi, 1/152; İbn Kudâme, MuğnU 1/430; Mevsılî, İhtiyar, 235-236.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 4/206.
[125] Sened:
Hasen: Müsned, VI/9,
H.no:23756; Benzer rivayet için bk. Vl/391, H.no:27067 (Hocası Yahya b. Âdem
kanalı ile ve aynı senedle nakleder); Buhâri, Ezan, 7.
Senedindeki Âsim b.
Ubeydullah zayıf biridir. İbn Hacer, bu zâtın zayıf olduğunu söyler. Bk.
Takrîb, Trc.no:3065. Zehebî ise İbn Maîn'in "zayıf, Buhârî ve diğer
âlimlerin "münkeru'I-hadis" dediklerini nakleder. Bk.Kâşif, Trc.
no:2506. Bu râvi ile İlgili değerlendirme için bk. 34/76 ve 179/487. hadisler.
Heysemî, hadisi Ahmed b. Hanbel, Bezzâr ve Taberânî Kebir'inde naklettiğini,
senedindeki Âsim b. Ubeydullah'ın zayıf olduğunu, ancak İmam Mâlik'in
kendisinden rivayette bulunduğunu belirtir. Bk. Mecma', 1/331. Şerik b.
Abdullah b. Ebû Şerik en-Nehaî (v.177/793) hakkında bilgi için bk. 145/453.
hadis.
Fakat hadis şâhidleri
ile hasen li ğayrihî seviyesine yükselir:
a-Hz.Ömer'den
(Radıyallahü anh) şahidi:
Müslim, Salât, 12; Ebû
Dâvûd, Salât, 36, H.no:527.
b-Muâviye'den
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. 280-282/1150-1152. hadisler.
[126] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/207.
[127] Sened:
Sahih: Mfcneİ, İV/336,
H.no: 18866; Nesâî, Ezan, 25, H.no:663; Makdisî, Muhtara, IX/295, H.no:251;
Heysemî, Ahmed b. Haabet ve Taberânî'nin Kebir'inde naklettiği rivayetin
râvilerinin sahih hadis ricali olduklannı bchrttf. Bk. Mecma', t/335; X/287.
Bu rivayet için
bk.230/1100. hadis.
[128] Bu mânâyı gösteren rivayet Ahmed b. Hanbci, Ebû Ya'lâ
ve Bezzar tarafından nakledildi. Bk. Heysemî, Mecma', X/286-287.
[129] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/207-208.
[130] sened:
Sahih: Müsned, VI/124.
H.no:24814; Ân Htbbân, IV/58O] H.no:1683:
Bennâ hadisin Beyhakî,
Hâkim ve tbn Hıbbân tarafından da nakledildiğini, Hâkim'in hadisi sahih
saydığını söyler. Bk. Bulûğu 'l-emânî, 111/29. Hadisin şâhidleri:
a-Ebû Saîd el-Hudrî'den
(Radtyallahu anh) şahidi için 277/1147. hadise bk.
b-Muâvjye'den
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. 280-282/1150-1152. hadisler.
c-Ümmü Habîbe'den
(Radıyallahü anhâ) şahidi için 270/1140. hadise bk.
d-Ebû Râfi'den
(Radıyaitahüanh) şahidi için 267/1137. hadise bk.
[131] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/208-209.
[132] Sened:
Sahih: Müsned, VI/326,
H.no:26646; Benzer rivayetler için bk. VI/425, H.no:27267; îbn Mâce, Ezan, 4,
H.no:719; îbn Huzeyme, 1/215, H.no:412; Ebû Ya'lâ, XIII/67, 63, H.no:7U6, 7141-7142;
Bennâ hadisin tbn Mâce, tbn Huzeyme ve Hâkim tarafından da nakledildiğini,
râvilerinİn sika olduklarını söyler. Bk. Bülûğu'l-emânî, 111/29.
EbÛ Râfi'den
(Radıyallahü anh) şahidi için 267/1137. hadise bk.
[133] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/209.
[134] Sened:
Hasen: Müsned,
1/119-120, H.no:965; Senedindeki Abdurrahman b. İshak Ebû Şeybe el-Vâsıtî
el-Kûfî zayıftır. Îbn Sa'd, Ebû Dâvûd, Nesâî vd. âlimler bu râviyi zayıf
sayarlar. Heysemî, hadisin Abdullah b. Ahmed b. Hanbel'in babasının Müsned'İne
yaptığı ziyadelerden biri olduğunu belirterek senedinde Ebû Saîd'in
bulunduğunu, bu zât hakkında bilgi veren birini bulamadığını söyler. Bk.
Mecma', 1/332.
Abdurrahman b. İshak
hakkında Zehebî: "Zayıf saydılar" der. Bk. Kâşif, Trc.no:3137. İbn
Hacer: "Zayıftır" der. Bk. Takrib, Trc.no:3799. Tirmizî on bir, Ebû
Dâvûd iki, Dârimî üç ve Ahmed b. Hanbel on altı rivayetini nakleder. Tirmizî
hadislerinin bir kısmına hasen hükmü vermiş (bk. Sünen, Savm, 40, H.no:741;
Tıb, H.no:2052; Deavât, H.no:3462, 3563); bir kısmında İse şu değerlendirmeyi
yapmıştır: "Bazı hadîs âlimleri Abdurrfthman b. İshak'ı hafızası sebebiyle
tenkid ettiler. Bu râvî Kûfelİdir. Ayrıca Abdurrahman b. İshak el-Kuraşî vardır
ki bu zât Medinelidir. Her ikisi de aynı asırda yaşamıştır. Fakat Medîneli,
Kûfelİden daha sağlamdır" (bk. Sünen, Birr, H.no:1984; Sıfetü'l-cenne,
H.no:2526). Ebû Dâvûd ise: "Hocam Ahmed b. Hanbel'İn, Abdurrahman b. İshak
el-Kûff'yi zayıf saydığını duydum" der. Bk. Sünen, Salât, 118, H.no:758.
Bu zâtın rivayetlerinin hepsi Hz. A1İ nakilleri olup Ahmed b. Hanbel'İn oğlu
Abdullah'ın Müsned'e yaptığı ziyâdelerdendir. Bennâ ise Beyhakî'nin şu
değerlendirmasini nakleder: "Râvİ, el-Vâsıtî el-Kuraşî'dİr. Ahmed b.
Hanbel, Yahya b. Maîn, Buhârî vd. bu zâtı cerhederler. Metruk biridir" Bk.
Bulûğu'l-emânt, 111/171.
Ebû Saîd el-Hudrî'den
(Radıyallahü anh) şahidi için 277/1147. hadise bk.
Muâviye'den
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. 280-282/1150-1152. hadisler.
Ümmü Habîbe'den
(Radıyallahü anhâ) şahidi için 270/1140. hadise bk.
Hadis şâhidleri İle
hasen Iİ ğayrihî seviyesine yükselir.
[135] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/209-210.
[136] Sened:
Sahih: Müsned, 1/181,
H.nö:1565; Müslim, Salât, 13; Ebû Dâvûd, Salât, 36, H.no:525; Tirmizi, Salât,
42, H.no:210 (hasen-sahih-garîb); Nesâî, Ezan, 38, H.no:677; îbn Mâce, Ezan, 4,
H.no:721; Bennâ hadisin Hâkim, Beyhakî ve Tahâvî tarafından da nakledildiğini
belirtir. Bk. Büiûğu'l-emânî, 111/29.
[137] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/210.
[138] Sened:
Sahih: Müsned, 11/168,
H.no:6568; Benzer rivayetler: 11/172, H.no:6601 (275/1145. hadise bk.); Ebû
Dâvûd, Salât, 36, H.no:523; Timizi, Menâkıb, 1, H.no:3614 (Hadis
"hasen-sahih"'tir. Hocam Buhâıi: "Abdurrahman b. Cübeyr, Kuraşî,
Mısrî ve Medenî'dir. Abdurrahman b. Cübeyr b. Nüfeyr ise Şâmî'dir" der);
Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrö, 1/409-410.
Muâz b. Enes
el-Cühenî'den (Radıyallahü anh) şahidi İçin 296/1166. hadise bk.
Ebû Saîd el-Hudrî'den (Radıyaliahü
anh) şahidi için 277/1147. hadise bk.
Aynca bîr sonraki 274/1144. hadise bk.
[139] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/210-211.
[140] Sened:
Hasen: Müsned, 111/83,
H.no:11722; Suyûtî, hadisin sahih olduğunu remzetmiştir. Bk.el-Câmiu's-sağîr,
H.no:9674; Münâvî ise musannif Suyûtî'nin "hasen" remzine işaret
ederek bunu Heysemî ve diğer âlimlerin "hadisin senedinde İbn Lehîa
bulunmaktadır. Bu zâtta ise zayıflık vardır" sözünden kaynaklanan bir hata
olduğunu ifade etmiştir. Hâlbuki İbn Lehîa, Musa b. Verdan'dan nakletmektedir.
Zehebî bu râviyi Kitâbii'd-Duafâ ve'1-metrûkîn'de zikretmiş, İbn Main'in zayıf,
Ebû Davud'un İse sika saydığını söylemiştir. Bk. Feyzu'l-kadîr, VI/485-486.
Hadîsin senedinde İbn Lehîa bulunmaktadır. Bu râvî ite ilgili geniş bilgi İçin
bk.22/64. hadis.
Abdullah b. Amrb.
Âs'tan (Radıyallahü anh) şahidi için bir önceki 273/1143. hadîse bk.
Ebû Hüreyre'den
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müsned, 11/265, H.no:7588:
11/365, H.no:8755;
Tirmizî, Menâkıb, 1, H.no:3612; Ebû Ya'lâ, XI/298, H.no:6414.
[141] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/211-212.
[142] Râzî, Muhtâru's-Sıhâh, 721.
[143] Bk. tsrâ sûresi, 17/57.
[144] Râzî, Fahruddin, Mefâtihu'l-gayb, IV/349; Zemahşerî, Keşşaf,
1/615.
[145] Nevevî, Şerhu Sahihi Müslim, IV/88; İbn Hacer,
Fethu'l-Bârî, 11/95; Şevkânî, Fethu'l-Kadîr, 11/48-49.
[146] İbn Hıbbân, Sahih. XIV/399; Hâkim,II/395.
[147] Kadı Iyâz, İkmâlü'I-mü'lim bifevâidi'l-Müslim, ID/253;
Nevevî, Şerhti Sahihi Müslim, IV/88.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 4/212-213.
[148] Sened:
Sahih: Müsned, 11/172,
H.no:6601; Benzer rivayet İçin bk. 11/168, H.no:6528 (273/1143. hadise bk.);
Ebû Dâvüd, Salât, 36, H.no:524 (&•' [p) lafeı İle; Nesâî,
es-Sünenü'l-kübrâ, VI/16, H.no:9872; Amelü'l-yevm ve'l-teyte, 157, H.no:44; İbn
Hıbbân, IV/593, H.no:1695; Beyhakî, es-Sünenii'l-kİibrâ, 1/410; Hadisin
senedinde İbn Lehîa bulunmaktadır. Bu râvî ile ilgili geniş bilgi için
bk.22/64. hadis. Nesâî, Beyhakî, İbn Hıbbân ve Ebû Davud'un senedinde İbn
Lehîa'ya mütâbî olarak İbn Vehb bulunmaktadır. Ayrıca Huyey b. Abdullah saduk
biridir, hata yapar. Bu râvi ite ilgili geniş bilgi için bk. 92/134. hadis.
Bennâ hadisin Nesâî, Ebû Dâvûd ve İbn Hıbbân tarafından da
nakledildiğini, senedinde İbn Lehîa bulunduğunu, İbn Hıbbân'm Sahih'inde
geçmesinin hadisin sıhhatine delil teşkil ettiğini söyler. Bk. Bülûğu'l-emânî,
111/30. Münzirî, Terğîb, 1/116, 119.
[149] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/213.
[150] Sened:
Sahih: Aftonerf,
11/352, H.no:8609; /V«df. Salât, 34, H.no:672; es-Sünenü'l-kübrâ, 1/510,
H.no:1641; /ön Hıbbân, IV/553, H.no:1667; ffAfcim, 1/321, H.no:735 (Hâkim'in
isnadından Nadr b. Süfyân düşmüştür. Buna rağmen Hâkim sahih saymış, Zehebî de
bunu onaylamıştır); İbrahime]-Huseynî, el-Beyân ve't-ta'rif, 11/225; Münzirî,
Terğîb, 1/112, 115.
Bennâ hadisin Nesâî,
İbn Mâce ve Hâkim tarafından nakledildiğini, Hâkim'in hadisin İsnadını sahih
saydığını söyler. Bk. Bulûğu 't-emânı, 111/31. Fakat biz İbn Mâce'de bu hadisi
bulamadık.
Hadisin şâhidleri:
a-Ebû Saîd el-Hudrî'den
(Radıyallahüanh) şahidi için bir sonraki 277/1147. hadise bk.
b-Câbir'den
(Radıyatlahü anlı) şahidi için bk. 278-279/1148-1149. hadisler.
c-Muâz b. Enes el-Cühenî'den
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. 296/1166. hadise bk.
d-Muâviye'den
(Radıyallahüanh) şahidi için 280-282/1150-1152. hadislere bk.
e-Ebû_Râfi*den
(Radıyallahüanh) şahidi için bk. 267/1137. hadis.
f-Hz.Âİşe'den'den
(Radıyallahü anhâ) şahidi için bk. 269/1139. hadîs.
g-Ümmü Habîbe'den
(Radıyallahü anhâ) şahidi için 270/1140. hadise bk.
[151] Bk. Bennâ. age. 111/31.
[152] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/213-214.
[153] Sened:
Sahih: Müsned, IIV53,
H.no:11442; Benzer rivayetler için bk. III/6, H.no:10962; 111/78, H.no:11681;
111/90, H.no:11799; Mâlik, Salât, 2; Bu/idrî, Ezan, 7; A/üs/im, Salât, 10; £fc«
Dâvûd, Salât, 36, H.no:522; 7VnwU Salât, 40, H.no:208 (hasen-sahih); Nesâî,
Ezan, 33, H.no:671; İbn Mâce, Ezan, 4, H.no:720; Dânmf, Salât, 10, H.no:1204;
Tayâlisî, s.294, H.no:2214 (III/665, H.no:2328); £W Ka'M, 11/406, H.no:1189;
Humeydî, III/275, H.no:606.
Aynca bk. 274/144.
hadis.
[154] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/214.
[155] Sened:
Sahih: Müsned, İ\V354,
H.no: 14753; Benzer rivayet için bk. III/337, H.no: 14554 (Bir sonraki
rivayet); Buharı, Ezan, 8; Tefsîr, 17/11; Ebû Dâvûd, Salât, 37, H.no:529;
Tirmizî, Salât, 43, H.no:211 (hasen-sahih); Nesâî, Ezan, 38, H.no:678; İbn
Mâce, Ezan, 4, H.no:722. Aynca bir sonraki 279/1149. hadise bk.
[156] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/214-215.
[157] Sened:
Sahih: Müsned, III/337,
H.no:14554; Benzer rivayet için bk. III/354, H.no:14753 (Bir önceki rivayet);
Taberânî, el-Mu'cemii'l-evsat, 1/69, H.no:194 lafzı, ile; Heysemî ve
MUnzirî, hadisin
Taberânî'nin Evsafında da nakledildiğini, senedinde zayıf kabul ettiği İbn
Lehîâ'nın bulunduğunu belirtir. Bk. Mecma\ U332; Terğîb, 1/116. Bu râvî İle
ilgili geniş bilgi için bk.22/64. hadis.
Aynca bir önceki 278/1148. hadise bk.
[158] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/215-216.
[159] Sened:
Sahih: Müsned,
IV/91-92, H.no:16774; Benzer rivayetler için bk. IV/91, H.no:16772; IV/93,
H.no:16784 (bir sonraki hadis); IV/98, H.no:16844, 16838; IV/100, H.no:16862,
16864; Nesâî, Ezan, 36, H.no:675; EbÛ Ya'lâ, XIII/354, H.no:7366; Humeydî,
11/275-276, 617, H.no:606; IV/98.
Ayrıca sonraki
281-282/1151-1152. hadislere ve 276/1İ46,267/1137. hadislere bk.
Müsned, IV/91,
H.no:16772;
Müsned, IV/91-92,
H.no:16774 (vicâde yolu ile nakledilmiştir), IV/98, H.no:16838; IV/93,
H.no:16784; IV/98, H.no:16838; Nesâî, Ezan, 36, H.no:675; Dârimî, Salât, 10,
H.no:1205-1206.
[160] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/216-217.
[161] Sened:
Sahih: Miİsned, IV/93,
H.no:I6784; Mükerrer: IV/98, H.no:16844; Benzer rivayet için bk. ÎV/91,
H.no:16774; Nesâİt Ezan, 36, H.no:675;/frn HıbbÛn, IV/580-581, H.no:1684:
Aynca bir önceki 280/1150 ve bir sonraki 282/1152. hadislere bk.
[162] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/217.
[163] Sened:
Sahih: Müsned, IV/95,
H.no:16805; £fcıî Ya'lâ, XIII/354, H.no:7365; Bennâ hadisin Nesâî, ve Buhâri
tarafından da nakledildiğini söyler. Bk. Bülûğu'l-emânî, 111/33. Ayrıca
280-281/1150-1151. hadislere bk.
[164] İ.Muhammed, Asi, 1/132, Hucce, 1/84; Şafiî, Ümm, 104;
Salih b. Ahmed, Mesâil, III/224; Sehnûn, Müdevvene, 1/57; Kâsânî,
Bedâiu's-sanâi', 1/147; Bennâ, age., M/26.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 4/217-218.
[165] sened:
Sahih: Mü'sned, V/91,
H.no:20741; Benzer rivayet için bk. V/86, H.no:20683; V/87, H.no:20700; V/91,
H.no:20742, 20744; V/104, H.no:20895; V/104-105, H.no:20899; V/105, H.no:20905;
V/106, H.no:20914-20915, 20917; Müslim, Mesâcid, 160; EbÛ DâvÛd, Salât, 11,
H.no:439; Tirmizl, Salât, 44, H.no:202 (hasen-sahih); îbn Mâce, Ezan, 3,
H.no:713; Tayâlisî, 11/129, H.no:807 (sahih); 11/135, H.no:820 (hasen); Ebû
Ya'lâ, XIII/447, H.no:745 (zayıf);
Senedinde Simâk b. Harb
var. Şuayb el-Arnavut ve ekibi bu râvinin hadislerini hasen sayarlar. Hamza
Ahmed ise sahih sayar.
Ayrıca bk.102/972 ve
291/1161. hadisler.
[166] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/218.
[167] Sened:
Sahih: Müsned, 1/392,
H.no:3717; Benzer rivayetler için bk. 1/386, H.no:3654 (Bu rivayetin sonunda
Ahmed b. Hanbel'in oğJu: "Ben bu hadisi -babamın haricinde- hiç kimseden
işitmedim" der); 1/435, H.no:4147; Buhâri, Ezan, 13; Talâk, 24; Ahbâru
âhâd, 1; Müslim, Sıyâm, 39; Ebû Dâvûd, Savm, 18, H.no:2347; NesâU Ezan, 11,
H.no:639; Sıyâm, 30, H.no:2168-2169; îbn Mâce, Sıyâm, 23, H.no:1696; Ebû Ya'lâ,
IX/154, H.no:5238.
tbn Ömer'den ve diğer sahabeden şahidi için bir sonraki 285/1155.
hadisin tahricine bk.
[168] Bennâ, age., 111/35.
[169] Yani bu kişilere sabah namazı vaktinin yaklaştığını
bildirip biraz istirahat etmelerini sağlamak ya da sahur yemeğine çağırmak
için ezan okur. Bk. İbn Hacer, Fethu'l-Bârî, 11/104, Bennâ, age., 111/35.
[170] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/218-219.
[171] Buhari, Ezan, 13.
[172] Azimâbâdî, Avnü'l-Ma'bûd, Xm710; Burada sözden fiile
geçiş vardır. Bk. İbn Hacer, age., 11/105.
[173] Bununla fecr-i kazib, yani yukarıdan aşağıya,
boylamasına olan (ilk) aydınlık tarif edilmektedir. Bu vakitte imsak ve sabah
namazı vakti başlamamaktadır. Ta ki aydınlık ufukta enlemesine sağa ve sola
açılıncaya kadar.
[174] Daha sonra geîen râvİ Ztiheyr'in açıklaması nedeniyle
bu şekilde terceme edildi. Aynca bk. Müsned Trc. H.no: 284/1154.
[175] Bu kısım Züheyr'in sözü değil işaretidir ve hadisin
parçası değildir. (Bk. îbn Hacer, age., 11/105); Ancak Zebîdî ve Türkçe'ye
terceme-eden Ahmed Naİm buradaki ekini almadıktan için bu bölümU hadisin bir
parçası olarak anlamışlardır. Bk. Ahmed Naim, Tecrid-i Sarih Tercemesi,
11/585-586.
[176] Müslim, Siyam, 40.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 4/219-220.
[177] Sened:
Sahih: Müsned, II/9,
H.no:455I; Benzer rivayetler için bk. ü/57, H.no:5l95; 11/62, H.no:5285; 11/64,
H.no:5316; 11/73, H.no:5424; 11/79, H.no:5498; 11/107, H.no:5852; 11/123,
H.no:6050-6051; Mâlik, Salât, 14-15; Buhârî, Ezan, 11-13; Mbttm, Sıyâm, 34-36;
Tirmizî, Salât, 35, H.no:203 (hasen-sahih); Nesâî, Ezan, 9, H.no:635-636;
Dârimt, Salât, 4, H.no: 1192-1193; Tayâlisî, III/360, H.no:1928; Humeydî,
11/236-237; £ftû ra7â, IX/37O, H.no:5492; Beyhakî, es-Sünenü 'l-kübrâ, 1/380.
Hadisin şâhidleri:
a-Hz. Âİşe'den
(Radtyallahü anhâ) şahidi:
Bk. Mitoned, VI/44,
H.no:24050; Mükerrer rivayet: Vl/54, H.no:24154; Benzer rivayet: VI/185-186,
H.no:25398; A/üsKm, Salât, 7-8; Sıyâm, 1091-1092; Nesâî, Ezan, 10, H.no:637;
İbn Huzeyme, 111/211, H.no:1932.
b-Üneyse bt. Hubeyb'den
(Radıyaliahü anhâ) şahidi:
Bk. A/MCTerf, IV/433,
H.no:273l2; VI/433, H.no:27313
m/237, H.no:1766; N«df,
Ezan, 10, H.no:638; Heysemî, Ahmed b. Hanbel'in râvilerinİn sahih hadis ricali
olduklanm belirtir. Bk. Mecma', İÜ/156.
c-SemUra b. Cündüb'den
(Radıyaltahü anh) şahidi:
Müsned, V/13, H.no:20034;
V/9, H.no:19980; V/13, H.no:20025; V/7, H.no: 19962; V/19, H.no:20080; Müslim,
Sıyâm, 41; £&« DâvÛd, Salât, 18, H.no:2346; 77nnizf, Savm, 15, H.no:706
(hasen); Nesâî, Sıyâm, 30, H.no:2169.
d-Enes'ten (Radıyaltahü
anh) şahidi:
e-lbn Mes'ûd'dan (Radıyaliahü anh) şahidi İçin bir önceki 284/1154.
hadise bk. Ayrıca bir sonraki 286/1156. hadise bk.
[178] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/220-221.
[179] Sened:
Sahih: Müsned, 11/123,
H.no:6051; Benzer rivayetler için bk. 11/57, H.no:5195; 11/62, H.no:5285;
11/64, H.no:5316; 11/73, H.no:5424; H/79, H.no:5498; 11/107, H.no:5852; 11/123,
H.no:6050; II/9, H.no:4551; AAÎ/jft, Salât, 14-15; Buhârî, Ezan, 11-13; Savm,
17; Müslim, Salât, 7; Sıyâm, 36-38; Tirmitf, Salât, 35, H.no:203 (hasen-sahih);
Nesâî, Ezan, 9, H.no:635-636; Dârimî, Salât, 4, H.no: 1192-1193.
Ayrıca bir önceki 285/1155. hadise bk.
[180] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/221.
[181] Sened:
Sahih: Müsned, 11/94,
H.no:5686; Mü^/im, Sıyâm, 36-38; Aişe'den (Radıyallahü anhâ) şahidi:
Vİ/185-186, H.no:25398;
Benzer rivayetler için bk. VI/54, H.no:24154; VI/44, H.no:24050; Dâr/mf, Salât,
4, H.no:1193.
Müslim her iki (Hz.Âişe
ve îbn Ömer) rivayeti de birlikte nakleder:
Müslim, Salât, 7.
Bu rivayet
285-286/1155-1156. hadislerin özeti gibidir.
[182] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/221.
[183] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/222.
[184] Sened;
Sahih: Müsned, 111/449, H.no:15656; Benzer rivayet için bk. HI/449,
H.no:15663; Buhârî, Cum'a, 21-25; Tirmizî, Cum'a, 20, H.no:516 (hasen-sahih);
Nesâî, Cum'a, 15, H.no:1390-1392; İbn Mâce, İkâme, 97, H.no:1135; Ayrıca bir
sonraki 289/1159. hadise bk.
[185] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/222.
[186] Sened:
Sahih: Müsned. IH/450,
H.no:I5668; Buhâri, Cum'a, 21-25; Tirmizî, Cum'a, 20, H.no:516 (hasen-sahih);
Nesâî, Cum'a, 15, H.no: 1390-1392; îbn Mâce, İkâme, 97, H.no:l 135. Aynca bir
önceki 288/1158. hadise bk.
[187] Zevrâ konusunda
çeşitli açıklamalar bulunmaktadır: O, mescidin kapısındaki bir taştır,
mMedine'de bir mekândır, yüksek bir yerdir... Bütün bunlardan Zevrâ'nın yüksek
bir yer olduğu ve üzerine çıkılıp ezan okunduğu anlaşılmaktadır. (Bk. Îbn
Hacer, Fethu'l-Bâıî, ü/394)
[188] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/222-223.
[189] Bennâ, age., 111/38-39; Peygamberimiz'in diğer
müezzinleriyle İlgili bilgi için bk. Müsned Trc. 247/1117. hadisin açıklaması.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 4/223.
[190] Sened:
Hasen: Müsned, V/373,
H.no:23060; Benzer rivayetler için bk. V/370, H.no:23034 (&^ ^ > iy)
(Mükerrer: IV/346, H.no:18942; IV/167,
Nesâî, Ezan, 17, H.no:653;
Görüldüğü gibi Amr b. Evs'in hocası müphemdir. Sahâbî de müphemdir. Fakat
sahabenin meçhul oluşu hadisin senedine zarar vermez. Çünkü ashab âdildir.
Aynca hadisin şâhidleri de bulunmaktadır:
a-Câbİr'den
(Radıyatlahü anh) şahidi:
Wtonerf, III/397, H.no:15216;
III/312, H.no:14283; 111/327, H.no:14440 ("Jiİıi «t*, y>); £t«
D<îvJîcf, Salât, 208, H.no:1065;
b-tbn Ömer'den
(Radıyallahü anhümâ) şahidi:
i, ü/103, ano':S8Û0;
11/63, H*.no:5302; II/4, H.no:4478; Bııftdrf, Ezan, 18, 10, 40; Müslim,
Müsâfirûn, 22-24; Ebû Dâvûd, Salât, 208, H.no:1060-1064; îbn Mâce, İkâme, 35,
H.no:937.
c-Üsâme b. Umeyr b.
Âmir'den (Radıyallahü anh) şahidi:
Müsned, V/74,
H.no:20582, 20580 (^- fV), 20578-20583; V/75, H.no:20589. 20591, 20593, 20598;
V/24, H.no:20158; Ebû Dâvûd, Salât,
207, H.no:I057-L059; Nesâî, İmame, 51, H.no:852;/fcn Mdce, İkâme, 35, H.no;936.
d-lbn Abbas'tan
(Radıyallahü anhümâ) şahidi:
Müsned, 1/277,
H.no:2503; AuAâ/f, Ezan, 18,10,40; A/ö^/m, Müsâfirûn, 22-24:
Salât, 208, H.no:1066;
An dce, İkâme, 35, H.no:938-939 (i^ fy yi). e-Nuaym b. Nehhâm'dan (Radıyallahü
anh) şahidi:
Müsned, IV/220,
H.no:17857, 17858.
[191] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/223-224.
[192] Sened:
Sahih: Müsned, V/87,
H.no:20700; Mükerrer için bk. V/86, H.no:20683; V/104, H.no:20895; Benzer
rivayetler için bk. VAH, H.no:20741-20742, 20744; V/104-105, H.no:20899; V/105,
H.no:20905; V/106, H.no:20914-20915, 20917; Müslim. Mesâcid, 160; Ebû Dâvûd,
Salât, 11, H.no:439; Tirmizî, Salât, 44, H.no:202 (hasen-sahih); îbn Mâce,
Ezan, 3, H.no:713; Tayâlist, 11/129, H.no:807 (sahih); 11/135, H.no:820
(hasen); Ebû Ya'lâ, XIII/447, H.no:745 (zayıf).
Senedinde Simâk
var. Şuayb el-Arnavut ve ekibi bu râvinin hadislerini hasen saymışlardır.
Ayrıca bk.102/972 ve 283/1153. hadisler.
[193] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/225.
[194] Sened:
Sahih: Müsned, V/296,
H.no:22432; Benzer rivayetler için bk. V/303, H.no:22480; V/304,
H.no:22486; V/307, H.no:22512;
V/308, H.no:22521; V/309,
H.no:22532; V/3I0, H.no:22540;
V/310, H.no:22548 ziyadesiyle; V/305, H.no:22495 (Bu hadisin sonunda
zikredilmiştir:
Ezan, 22; Müslim,
Mesâcid, 156; £fcö Dâvw/, Salât, 45, H.no:539; Tirmiû, Cum'a, 62, H.no:592
(hasen-sahih); Nesât, Ezan, 42, H.no:685; İmamet, 12, H.no:788; Dârimî, Sala
47, H.no:1264-1265; Tayâlist, IH/515, H.no:2140; Ebû Ya'lâ, VII/143, H.no:1354.
[195] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/225.
[196] Sened:
Zayıf: Müsned, V/143,
H.no;2U82; Bu senediyle hadis Hamza Ahmed tarafından: "isnadı sahih";
Şuayb el-Arnavut ve ekibi tarafından (H.no:21285): "isnadı zayıf olarak
değerlendirilir. Ahmed b. Hanbel bir başka senedle de nakleder:
V/143, H.no:2I183; Bu
senediyle ise hadis hem Hamza Ahmed hem de Şuayb el-Arnavut ve ekibi tarafından
(H.no:21286): "isnadı zayıf olarak değerlendirilir. Ebû Dâvûd, Salât, 43,
H.no:537.
Muârik b. Abbâd el-Abdî
zayıftır. Abdullah b. Ebu'l-Cevza'yi ise meçhul sayarlar.
Heysemî hadisin
Abdullah b. Ahmed b. Hanbel'in babasının Müsned'i ne yaptığı ziyadelerden biri
olduğunu hatırlatarak Ebu'l-Cevzâ'nın Übey'den hadis İşitmediğini kaydeder.
Bk, Mecma', II/4. Bu durumda senedde inkıta olması sebebiyle de hadis zayıftır.
[197] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi,
Ensar Yayıncılık: 4/226.
[198] sened:
Zayıf: Müsned, IV/169,
H.no:17466; İkinci rivayet için bk. IV/169, H.no:17467 (Senedi; Ebû Dâvûd,
Salât, 30, H.no:5l4; Timiz!, Salât, 32, H.no:199 (Bu babda İbn Ömer'den de
nakil vardır. Abdurrahman b. Ziyâd b. En'um el-İfrîkî sebebiyle zayıftır. Yahya
b. Saîd el-Kattân vd. bu râviyi zayıf saydılar. Ahmed b. Hanbel 'İfrîkî'nin
hadisini yazmanı' demiştir. Fakat Muhammed b. İsmail el-Buhârî
"mukârİbU'l-hadis" hükmü vererek durumunu kuvvetli gösterir.); îbn
Mâcet Ezan, 3, H.no:717.
Abdurrahman b. Ziyâd
el-İfrîkî hafızası sebebiyle zayıf sayılmıştır. Tirmizî ve Ebû Dâvûd dokuzar,
İbn Mâce on bir, Dârimî dört ve Ahmed b. Hanbel iki rivayetini nakleder. Ahmed
b. Hanbel'in iki rivayeti de burada zikredilen hadistir. Tirmizî de
rivayetlerinin her birinin sonunda zayıf sayıldığına dikkat çeker (Bk. Sünen,
Taharet, 40,44, H.no:54, 59; Salât, 32, 183, H.no:199, 408 -bu rivayette Ahmed
b. Hanbel'in de zayıf sayanlar arasında olduğunu söyler-; Birr, H.no:t980;
Sıfatü cehennem, H.no:2599; îmân, H.no:2641; Kırâât, H.no:2930; Deavât,
H.no:3518).
[199] Münâvî, Feyzıı'l-Kadîr, 11/418.
[200] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/226-227.
[201] Sened:
Hasen: Müsned, IV/42,
H.no:16428; Benzer rivayetler için bk. IV742-43, H.no:I6429 (munkatı ve
zayif)-1643O (sahih); TayâUst. ü/425, H.no:lt99; Ebû Dâvûd, Salât, 30,
H.no:512.
Ebû Sehl Muhammed b.
Amr el-Vâfikî el-Ensârî el-Basrî zayıftır. Yalnızca Ahmed b. Hanbel sadece bu
rivayetini nakleder.
Hadis bu senedi ile
zayıftır. Ancak şâhid ve mütâbü İte yükselir.
Aynca 244/1114. hadise
bk.
[202] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/227-228.
[203] İ. Şafiî, Ümm, 1/106-107; İbn Kudâme, Muğnî, 1/426;
Bennâ, age., 111/42.
[204] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/228.
[205] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/228-229.
[206] Sened:
Hasen: Müsned, III/438,
H.no:15557; Hadisin senedinde tbn Lehîa bulunmaktadır. Bu râvî ile ilgili geniş
bilgi için bk.22/64. hadis. Zebbân b. Fâid zayıf biridir. Sehl b. Muâz b.
Enes'te bir beis yoktur. Ancak Zebbân'ın kendisinden yaptığı nakiller
eleştirilere maruz kalmıştır.
Heysemî, hadisin hasen
olduğuna hükmeder. MUnzirî de bu görüştedir. Bk. Mecma', 11/41-42; Terğtb,V213.
Abdullah b. Amr b.
Âs'tan (Radıyallahü anhümâ) şahidi için 273/1143. hadise bk.
[207] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/229.
[208] Tirmizî'de Ebu'ş-Şa'saa'mn kendisinden nakledildi. Bk.
Tirmizî, Salat, 36, H.no: 204.
[209] Sened:
Sahih: Müsned, 11/537,
H.no: 10875-10876; Benzer rivayetlerde İse hadisin sadece bas tarafı
nakledilmiştir: 11/506, Eno:10520; 11/410, H.no:9286; 11/416, H.no:9352;
11/471, H.no:10051; Müslim, Mesâcid, 258; Ebû Dâvûd, Salât, 42, H.no:536;
Tirmizî, Salât, 36, H.no:204 (hasen-sahih); Nesâî, Salât, 40, H.no:68I-682; îbn
Mâce, Ezan, 7, H.no:733-734; Dârimî, Salât, 12, H.no:1208; Tayâlisî, IV/314,
H.no:27II; Humeydî, 11/438, H.no:998.
[210] Bu kişi Ebû Hüreyre'dir. Bk. Tirmizî, Salat, 36,
H.no:204.
[211] Îbn Hacer, Fethu'l-Bârî, 11/121.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 4/229-230.
[212] Sened:
Sahih: Müsned, 11/510,
H.no: 10577; Diğer rivayet için bk. 11/510, H.no: 10578. Bu rivayetin senedi:;
11/423, H.no:9441(Burada hem merfû hem de Hasan el-Basrî'den mürsel olarak
nakledilir:
Efcû Dâvûd, Savm, 19,
H.no:2350; Dârekutnî, 11/165; Suyûtî, hadisi Ahmed b. Hanbel, Ebû Dâvûd ve
Hâkim'e nisbet ederek sahih olduğuna işaret etmiştir. HV..el-Câmiu's-sağîr,
H.no:686; Münâvî ise Hâkim'in Müslim'in şartına/râvisine uygun olduğunu
söylediğini ve Zehebî'nin de bunu onayladığını aktararak şöyle der:
"Fakat, Zehebî Menar'da hadisin merfû oluşunun şüpheli olduğunu
söyler" Feyzu'l-kadîr, 1/484.
[213] Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, IV/218, No: 7810.
[214] Râzî, Muhtâru's-Sthâh, 50.
[215] Ahmed b. Hanbel, III/348; Heysemi, bu rivayetin hasen
olduğunu belirtti. Bk. Mecmpu'z-zevâid,Wf\52.
[216] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/230-231.
[217] Ahmed b. Hanbel, 1/14; 11/161, İ75, 191; IV/89, 95,
331; VI/98, 374, 418; Buhari, Küsûf, 3, 8, 19; Müslim, KüsÛf, 4, 20; Ebû Dâvûd,
Istiskâ, 6; Nesât, KüsÛf, 6, 11, 13, 21; ibnMace, Mukaddime, 11, Fiten, 9.
Ayrıca bk. fbn Hacer, Fethu't-Bâri, 11/533.
[218] Nevevî, Mecmu1, IH/129; İbn Abidin, Haşiye, 1/256.
[219] Bu konular için bk. İ. Muhammed, Asi, 1/132, 135-136;
t. Şafiî, Ümm, 1/105; Serahsî, Mebsût, 1/277-281; İbn RÜşd,
Bidayetü'l-müctehid, 1/77-78; Şîrâzî, Mühezzeb, 1/55; Kâsânî, Bedâiu's-sanâi',
1/149; Merğnânî, Hidâye, 1/41-43; İbn Kudâme, Muğnî, 1/414, 418-419, 424, 427,
435,438; Halil b. İshak, Muhtasar, 18; Şİrbînî, Muğnî'l-muhtac, I/I37; Meydan!,
Utbâb, 1/74; DesÛkî, Hafiye, 1/193.
[220] İ.Muhammed, age., 1/132, Hucce, 1/84; Şafiî, Ümm, 104;
Salih b. Ahmed, Mesâi!, III/224; Sehnûn, Müdevvene, 1/57; Kâsânî, age., 1/147;
Bennâ, age., 111/26.
[221] Sehnûn, age., 1/57; Serahsî, age., 1/271; Şîrâzî,
age., 1/56; Merğınânî, age., 1/41; İbn Kudâme, age., 1/419.
[222] Salih b. Ahmed b. Hanbel, Mesâilü'l-îmam Ahmedi'bni
Hanbel, 1/277; Sehnûn, age., 1/60; Serahsî, age., 1/278-279; Şîrâzî, age..
1/55; Kâsânî, age., 1/154; İbn Kudâme, age., 1/421.
[223] I Muhammed, age., 1/132; el-Hucce alâ ehli'l-Medîne,
V84; Sehnûn, age., 1/57; Şafiî, Ümm, 104; Serahsî, age.. 1/272; Kâsânî, age.,
1/147; Bennâ, age., 111/26.
[224] Kâsânî, age., 1/149; Nevevî, Mecmu', İÜ/114; İbn
Kudâme,age., 1/437-438; Şirbînî, age., 1/137.
[225] Sehnûn, age., 1/62; Şîrâzî, age., 1/59; Kâsânî, age.,
1/152; İbn Kudâme, age., 1/426; Mevsılî, İhtiyar, 235-236.
[226] Sehnûn, age., 1/59; Şîrâzî, age., 1/55; Kâsânî, age.,
1/150; İbn Kudâme, age., 1/429.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 4/231-233.
[227] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/234.