Namazda Selâmın Keyfiyeti ve Lafzı
Selâmı Uzatmamak Gerekir, El ile
İşaret Edip Selâm Vermek Mekruhtur
Selâm Vermenin Farziyeti ve Tek
Selâmın Farziyet İçin Yeterliliği
Selâmdan Sonra İmamın Cemaate
Dönmesi, Sahabenin Rasûlullah ile Teberrükü
Namazdan Sonra Kadınların Çıkması
İçin İmam ile
Erkek Cemaatin Bir Müddet Beklemesi,
Farz ve
Nafile Namaz Arasında Çıkmak,
Konuşmak ya da
Yer Değiştirmek ile Fasıla Vermenin
Önemi
Tekbir ile namaza başlayan bir insan selâm
ile namazdan çıkar. Bir başka deyişle tekbir ile ibadete başlanmış olup
konuşma, yeme ve içme gibi birçok dünyevi mubahlar ibadet sonuna kadar
yasaklanmıştır. Bu sürede kişi sadece ibadetle meşgul olmak zorundadır. İbadeti
bitirdiğinde İse selâm ile ibadetini tamamlar, sonlandınr. Artık bundan sonra
her türlü mubah kendisineyeniden serbest bırakılmış ve eski serbestlik geri
gelmiştir. Bütün bunları biz Rasûlullah'ın hayatından öğreniyoruz. Aşağıda
sahabenin Rasûhtllah 'tan gördükleri ve duydukları konular nakledilmiştir. [1]
751/1621-Abdullah
b. Mes'ûd'dan (Radıyallahü anh).[2]
Bizzat ben gördüm, Rasûlullah (Satiaiiaku
aleyhi ve seiiem) namazda her eği-- doğrulusunda, ayağa kalkışında, oturuşunda
tekbir getiriyor ve yanak-ın' beyazı (arkadan) görülecek derecede başını sağına
ve soluna çevirip la"n veriyordu.
Hz. Ebû Bekir ve Ömer'in de böyle yaptıklarını gördüm.
§Aynı râviden ikinci tarikle gelen rivayet:
Rasûlullah'ın ısaiicıihhü aleyhi ve seiu-m)
sol tarafına selâm verirken başını . vırdiğinde (görülen) yanağının beyazını şu
an müşahede eder gibiyim. [3]
752/1622-
Abdullah b. Mes'ûd'dan (Radıyallahüanh):[4]
Şu bana unutturulan şeylerden değildi:
Rasûlullah 'es-Selâmü aleyküm ve
rahmetullah\ 'es-Selâmü aleyküm ve rahmetullalı diye yanağının beyazlığı
görülecek şekilde (başını) sağına ve soluna (çevirerek) selâm verirdi. [5]
753/1623-Vâsi'
b. Habbân,[6]
Rasûlullah'ın (Sallaliaha aleyhi ve seltem)
namazım Abdullah b. Ömer'e {Radıyallahü anhüma) sordu. O da şöyle anlattı:
'Her eğildiğinde ve kalktığında 'Allahü
Ekhef derdi, sonra sağına selâm verdiğinde Les-Selcunü aleyküm ve
rahmelııllafr ve soluna selâm verdiğinde de 'esSelâmü aleyküm ve Rahmetullah'
derdi.'[7]
754/1624-Sa'd
b. Mâlik'ten (Radıyaüahu anh): [8]
Rasûlullah32' (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem)
yanağının beyazı görülecek kadar sağma selâm verir ve yanağının beyazı
görülecek kadar soluna selâm verirdi (başını döndürürdü). [9]
755/1625-Sehl
b. Sa'd el-Ensarî'den (Rad,yaiiahu anh):[10]
Uasû ullah iSaiiaiiah, aleyhi namazda
(sonunda) yanaklarının be-rülecek kadar sağına ve soluna selâm verirdi (başını
dondururdu). [11]
756/1626-Vâİl
b. Hucr'dan {Radtyallahü anh) [12]
Hz. Peygamber (Satiaüahu aleyhi ve seiiem)
(namaz sonunda) sağına ve solu s™ vprirrii fbasını döndürürdü).
na selâm verirdi (başını döndürürdü). [13]
757/1627-Adî
b. Amîra'dan (RadıyaliahUanh): [14]
Hz. Peygamber (Saiiaiiahu aleyhi ve setiem)
secde yaparken (kollarım övf açardı ki) koltuk altının beyazı görülürdü. Sonra
yüzünü yanağının görülecek kadar sağına döndürerek selâm verir, ardından yüzünü
yanağın beyazı görülecek kadar soluna döndürerek selâm verirdi. [15]
Bu babdaki hadisler namazdan çıkarken selam
vermenin meşruiyetini gerekliliğini göstermektedir.
Hanefi, Şafiî, Harbeli mezhebine, ayrıca
Ebû Sevr, Davud b. Aii ve Ebû Cafer et-Taberfye göre her iki tarafa da seiâm
verilir, önce sağdan başlanır. Malikî mezhebine göre ise münferit kılan sadece
sağına selâm verir, cemaatle kılan sağına ve soluna selâm verir, sonra imamın
selâmına karşılık seiâm verir. Bu mezhebteki bir görüşe göre ise sağına seiâm
verir, sonra İmamın selâmına karşılık selâm veriri[16]
Selâm verildiğinde bazı alimlere göre tek
yanağın, bazılarına göre ise iki yanağın da görülmesi müstehabdır.
Selâmın 'es-Selâmü aleyküm ve rahmetullaK
lafzı ile olması gerekir. Ancak Ebû Davud rivayetinde 've berakâtühü[17]
lafzı eklenmiştir.
İmamın ilk selâm ile sağındaki meleklere,
Müslüman cinlere ve insanlara, sonra sola selâm verirken de yine onlara niyet
etmesi müstehabdır. Hz. Ali'den gelen bir rivayette:
...RasûMlah'ın irukarrebûn meleklerine,
peygamberlere ve onlara tabi olan mümin ve Müslümanlara selâm verdiği,
nakledildi. [18]
Ayrıca Ebû Davud'daki bir hadiste:
"...sonra imamınıza ve kendinize selam
verin buyurulmuştur. [19]
758/1628-Ebû
Hıtreyre'den (Radıyaiiuhu anh). [20]
(Satlalfolıti aleyhi ve selle m) dedî ki:
"Selâmı uzatmamak[21]
sünnettir." [22]
759/1629-Câbir
b. Semüra'dan (Radıyaitahuanh): [23]
Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve sellem)
ile namaz kılarken sağa ve sola ellerimizle 'es-Selâmü aîeyküm' diye selâm
verdik/işaret ettik. Bunun üzerine
Rasûlullah şöyle dedi:
"Bu insanlara ne oluyor, hırçın
atların[24]
kuyrukları gibi ellerini oynatıyorlar, onlardan (her) biri namazlarında sakin
olsun, [25]
elini uyluklarının/dizlerinin üzerine koysun, sonra sağındaki ve solundaki
arkadaşına selâm versin." [26]
760/1630-
Hz. Ali'den (Radıyallahü anh)[27]
Rasulullah (Sallallahü aleyhi ve sellem)
dedi ki:
"Namazın anahtarı temizlik (abdest),
(namazda dünyevî) yasaklar, başlangıcı tekbir almak ve yasakların sona ermesi
de selâm iledir. [28]
761/1631-Zürâre
b. Evfâ'dan:[29]
Hz Âişe'ye (Radıyathha anhai Rasûlullah'ın
gece namazı sorulunca şöyle
'Rasûlullah (Saitaiiaha aleyhi ve letiem)
yatsı namazını (farzını) kıldıktan iki rekât daha kılar ve yatar uyurdu.
Uyandığında yanında ağzı kapalı) abdest suyu ve ağzını fırçaladığı misvağı
bulunurdu. Abdestini alır, kaP ikıp
sekiz rekât namaz kılardı. Namazında Fatiha ve dilediği kadar 011 ivâyette: Allah'ın dilediği kadar) Kur'ân
okurdu. Sadece sekizinci rekâtta teşehhüd okur ve selâm vermeksizin tekrar
ayağa kalkardı. Bir rekât H-ha kılar ve oturur, teşehhüd okurdu. Sonra bizi
uyandırmak için sesini kselterek 'es-Selâmü aleykürrf diye tek selâm verirdi.
Sonra oturduğu halle tekrar tekbir alır {namaza başlar), Kur'ân okur, oturduğu
halde iki rekât daha kılardı. Böylece namazı on bir rekâta ulaşırdı.
Rasûlullah hafif şişmanlayıp vücudu
ağırlaştığında dokuz rekât yerine yedi rekât kılmaya başladı. Oturma durumu
öncekinde olduğu gibiydi. Sonra oturarak iki rekât daha namaz kılardı. İşte
Rasûlullah'ın ruhunu teslim edinceye kadar kıldığı (gece) namazı böyleydi.'
§Behz b. Hakim'İn Zürâre b. Evfâ yoluyla
Sa'd b. Hişam'dan naklettiği diğer rivayet:
Müminlerin annesi Hz. Aişe'ye
'Rasûlullah'ın gece namazı nasıldı?' diye sorduğumda şöyle dedi:
'Rasûlullah ıSailaiiahu aleyhi ve seitem)
yatsıyı kılardı.. .(hadisin kalanını yukarıdaki gibi zikretti.) Sonra bizi
uyandırmak istercesine, bilakis uyandıracak şekilde sesini yükselterek ayakta
iki rekât (sabahın sünelini) kılardı. Sonra bize işittirecek şekilde dua
ederdi. Sonra sesini yükselterek selam verirdi. [30]
Hz. Peygamber'e gece teheccüd namazı kılmak
vacipti ve ömrünün sonuna kadar teheccüde devam etmişti. Teheccüdden sonra da
vitir namazını kılardı. Vitir namazım bir rekât kıldığında tek rekâtlık namaz
olmadığı için onu desteklemek babından iki rekât daha kılardı. Teheccüd ve
vitir namazları ile ilgili Rasûlullah'ın uygulaması ve konunun müctehidler
tarafından tahlili kendi Özel bölümlerinde
gelecektir.
Burada sadece tek selâmın yeterliliğini göstermek için Bennâ tarafından söz
konusu hadis zikredilmiştir.
§Tek selâmın meşruiyeti bu gibi
hadislerden, ayrıca Hz. Âişe, İbn Ömer Enes b. Malik, Seleme b. Ekva' gibi
sahabiler yanında tabiun ve etba'dan Hasarn Basrî, îbn Sirin, Ömer b. Abdülaziz
ve Evzâî gibi alimlerin görüşlerinden alınmıştır.[31]
Ancak bu konuda ihtiyatlı olmak ve icma' ile kabul edilen, Rasûlullah'ın
sürekli yaptığı, tavsiye ettiği iki tarafa selâm vermek görüşü ile amel etmek
gerekir
ŞHanefi , Şafiî, Hanbeli mezhebine, ayrıca
Ebû Sevr, Davud b. Ali ve Ebû Cafer et-Taberî'ye göre her iki tarafa da selâm
verilir, Önce sağdan başlanır. Malikî mezhebine göre ise münferit kılan sadece
sağına selâm verir, cemaatle kılan sağına ve soluna selâm verir, sonra imamın
selâmına karşılık selâm verir, bu mezhedeki bir görüşe göre ise sağına selâm
verir, sonra imamın selâmına karşılık selâm verir. [32]
762/1632-
Müminlerin annesi Hz. Âişe 'den (Radıyatlahü anha) [33]
Hz. Peygamber (Saiiaiiaha aleyhi ve sethm)
(farz) namazından sonra ancak şunu söyleyecek kadar otururdu:
"Allahümme Ente's-selâmü ve
minke's-selâm, tebârakte ya ze'l-celâli ve'l-İkrâm."
NOT:
Duanın
tercemesi:
-Allahım! Sen selâmsın, selâm senden gelir. Ey celâl ve ikram sahibi, sen mübareksin." [34]
763/1633-Esved
b. Yezid en-Nehâî'den:[35]
Bir adamın Abdullah b. Mes'ûd'a
(Radıyaiktha anh) Rasûlullah'm
namazı
bitirdikten sonra:
'Sağ tarafından mı (cemaate) dönerdi, yoksa
sol tarafından mı?' djv nüsünü sorduğunu duymuştum. Bunun üzerine Abdullah b.
Mes'ûd şöyle
'Rasûluİlah (Saiuıliahu
aleyhi ve sellem) dilediği taraftan dönerdi
çoğunlukla hane-i saadetine doğru olacak şekilde sol tarafından dönerdi
'
§Başka lafızda: "Genellikle hane-i
saadetlerine doğru olacak şekild tarafından dönerdi' şeklinde geçmektedir.
§İbn Mes'ûd'dan ikinci tarikle gelen
rivayet:
'Sizden birisi, namazdan dönüş sadece
sağdan olur, diye ısrar ederek kendi nefsinden şeytana bir parça/pay
çıkarmasın. Ben Rasûlullah'ı gördüm dönüşlerinin çoğu soldan idi.'[36]
764/1634-Ebû
Hüreyre'den (Radıyallahü anh).[37]
Rasûluİlah (Saüaiiahü aleyhi ve sellem)
namazı ayakta, oturarak, ayağı çıplak ve sandaletli terlikti olarak da
kılıyordu.
§(Hüseyin b. Muhammed'in Süfyan'dan gelen
rivayetindeki) ziyade şöyledir:
'Rasûluİlah (namaz kıldığında) sağından da
(cemaate) dönerdi, solunda. [38]
765/1635-Amr
b. Şuayb babası yoluyla dedesinin (Radıyaiiaha anhum) şu sözünü nakletti:[39]
Rasûlullah'ı (Satiaiiahü aleyhi ve sellem)
namaz kıldığında (selamdan sonra cemaate) sağından da solundan da döndüğünü
gördüm.
Onu ayağı çıplak, ayrıca
sandaletli/terlikli olarak da namaz kılarken gördüm.
Onun ayakta da oturarak da (su) içtiğini
gördüm. [40]
766/1636-Enes
b. Mâlik1 ten (Radıyallahü emh):[41]
Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem)
sağından (cemaate) dönmüştü. [42]
767/1637-Yezid
b. Esved (es-Süvâî el-Amirî)den [43]
Rasûlullah (SaiiaiuM aleyhi ve seiiem) ile
veda haccıni yapmıştık. Bize sarı namazını kıldırdı. Sonra oturduğu yerde
döndü ya da yüzünü cemaate[44]
Vu döndürdü.. Baktı ki cemaatin gerisinde cemaat ile beraber namaz İdmayan iki
adam duruyor. Rasûlullah:
"Bu iki adamı bana getirin!"
dedi. Bunun üzerine o ikisi göğüsleri korkudan inip çıktığı/titredikleri[45]
bir halde getirildiler. Rasûlullah onlara:
"Cemaatle namaz kılmanızı ne
engelledi?" diye sorunca onlar:
'Ey Allah'ın Rasûlü! Biz evde[46]
namazı kılmıştık' dediler. Rasûlullah:
"Böyle yapmayın! Sizden biri evinde
namaz kıldıktan sonra imam ile namaz kıhnan bir yere geldiğinde bu namazı da
kılsın, kıldığı bu namaz kendisi için nafile olur."
Onlardan biri:
'Benim için istiğfar et!' deyince
Rasûlullah onun için istiğfar etti.
(Râvi Yezid b. Esved anlatmaya şöyle devam
etti;)
Bundan sonra insanlar Rasûlullah'a doğru
kalktılar, ben de onlarla k : raber kalktım, o gün ben oradaki erkeklerin en
genci ve kuvvetli siydim sanları biraz iteleyerek Rasûlullah'a ulaştım. Elinden
tuttum, yüzüme ya h~ göğsüme koydum. Rasûlullah'ın elinden daha güzel, daha
serin bir şev a güne kadar dokunmamıştım. O gün Rasûlullah Mescid-i Hayf ta[47]idi
§Aynı râviden İkinci tarikle gelen rivayet:
...İnsanlar Rasûlullah'a (Saiiaüaka aleyhi
ve seiiem) doğru kalktılar, onun elinden tutuyorlar ve yüzlerine onun elini
sürüyorlardı. Ben de Rasûlullah'ın elini tuttum, yüzüme onu sürdüm, o anda
Rasûlullah'ın elinin kardan daha serin ve kokusunun miskten daha güzel olduğunu
hissettim. [48]
Rasûlullah namazdan sonra insanlara doğru
döner ve bir miktar dururdu. Bunun nedeni kadın cemaatin rahatça çıkması,
ayrıca insanların olası problemlerini dinlemek ve çözüm getirmekti, İşte böyle
bir durumda Rasûlullah cemaate katılmayan ve arkada ayakta bekleyen iki kişi
gördü ve onları yanına çağırttı. O iki kişi Rasütullah'ın kendilerini
çağırdığını görünce biraz korkmuşlar ya da heyecanlanmışlardı. Rasûluilah
onlara namaza katılmamalarının nedenini sordu. Onlar da evlerinde bu namazı
kıldıklarını söyleyince Rasûlullah, evde de kılınsa cemaatle namaz kılınan bir
yerde ayrı durulmaması ve cemaate katılmaları gerektiğini anlattı. Bununla
sanki Rasûlullah Müslümanlardan ayrı hareket edilmemesi gerektiğini
vurguluyordu. Kendisi için istiğfar edilmesini isteyen kişi için de istiğfar
etti. Çünkü İstiğfar genellikle günahlar için değil de hatalar için yapılırdı.
Bundan sonra zikredilen, insanların ona
doğru kalkışması-koşuşturmaları ona olan yüksek sevgilerinden
kaynaklanmaktaydı. Çünkü Rasûlullah insanların en fedakârı, en cana yakını
olup, halkı/ümmeti gibi yaşamayı severdi ve emrettiği şeyi en fazla kendisi
yaşamaya çalışırdı. İnsanlar onunla konuşmaya can atardı
Zaman zaman onun elini tutmak ve yüzlerine
sürmek için yansırlardı. Yukarıdaki rivayetten Rasûlullah ile teberrükün caiz
olduğu anlaşılmaktadır. [49]
Onun gibi yaşayıp, sünneti (Rasûlullah'ın yaşadığı İslâm'ı) canlı tutan ve bu
anlamda onun varisleri olan salih alimlerin de bu şekilde saygı görmeleri ve
hayır dualarının alınması caizdir. [50]
768/1638-Ebü
Cuhayfe'den (Radıyaiiahtı anh).[51]
Rasûlullah (Saiudiahn aleyhi ve seiiem)
öğle sıcağında Bathâ[52]
denilen yere aldı. Öğleyi iki rekât ve
ikindiyi de iki rekât olarak kıldı. Önün de de kısa bir mızrak
dikilmişti/duruyordu. Mızrağın Ötesinden
kadın gelip geçiyordu. (Namazdan) sonra insanlar kalktılar ve elini tutup onu yüzlerine
sürmeye başladılar. Ben de onun elini
ve
yüzüme koydum. Bir de ne göreyim, onun eli kardan daha serin ve kokusu miskten daha güzel.
NOT:
Bu rivayet öncekinin şahididir. Veda haccı günü Rasûlullah'ın elini tutan ve
yüzüne koyan sahabilerden birisi de Ebû Cuhayfe'dir. Ayrıca bu haberden
namazların yolcu İçin cem-i takdim şeklinde kılınmasının cevazı
anlaşılmaktadır. [53]
769/1639-
Hz. Peygamber'in eşi Ümmü Seleme'den (Radıyaiiaha anha)[54]
Rasûlullah (Saiiaiiakü aleyhi ve seüem)
(namazın sonunda) selâm verdiğimi
selâm
bitince hemen kadınlar kalkar giderlerdi. Rasûlullah da gitmeden öne'
yerinde bir müddet oturur beklerdi.
§Aynı râviden ikinci tarikle gelen rivayet:
Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem)
döneminde kadınlar namazın bitiminde hemen kalkar giderlerdi. Rasûlullah ve
onunla namaz kılan erkekler Allah'ın dilediği kadar (bir süre) otururlardı.
Rasûlullah kalktığında erkekler de kalkarlardı.
NOT:
Kadınlar ve erkekler aynı mekanda nama'z kılıyorlarsa namazdan sonra
kadınların rahatça çıkması için erkek cemaatin bir müddet oturması müstehabdır.
Ayrıca imam erkek cemaatine doğru dönmelidir. Acelesi olanlar dışında erkek
cemaatin imam kalkmadan kalkmaması sahabeden bize intikal eden güzel bir
harekettir. [55]
770/l640-Örner
b. Ata b. Ebû Huvar'dan:[56]
(Rcuhyatiahtı anin namazda yaptığı bir şeyi
sorması için Nafi' kendisini
Sâib b. Yezid'e göndermişti. Saib şöyle dedi: ben de onunla (Muâviye ile)
mescitte ona (halifeye) ayrılmış Cuma namazı kıldım. Selâm verince yerimden
kalktım ve namaz takıldım. Girince bana haber gönderdi ve şöyle dedi:
n 'Bu yaptığını (farzdan sonra kalkıp hemen
başka namaz kılmayı) bir Cuma namazını (farzını) kıldığında (mescitten)
çıkmadıkça ya
yapm ummadıkça hemen bir başka namaza
başlama. Allah'ın Peygamberi
namazdan
sonra bir yere çıkılmadıkça ya da konuşulmadıkça bir hka namaza başlamama
şeklinde bunu (dediğimi) emrederdi." [57]
Metinde maksure şeklinde geçen kelime
halife/başkan için mescitte aynlan ya da ayrı yapılan Öze! bölmedir. [58]
Hz. Muâviye haricilerin saldırısından sonra böyle bir tedbir almak zorunda
kaldı. Bundan dolayı başkanlar için bu özel bölmede kılmaya cevaz verildi.
Osmanlılarda da buna benzer uygulama görülmektedir.
Selef alimleri hükümdar için böyle özel
bölme yapılmasının cevazında ihtilaf
ettiler:
a-Alimierin
büyük bir kısmı zaruretten dolayı bunu caiz gördüler ve hatta bazıları orada
hükümdarlarla beraber namaz kıldılar. Hasan-ı Basri, Kasım b. Muhammed ve Salim
gibi alimler bu görüştedir.
b-Bazıları
da bunu mekruh telâkki ettiler. İbn Ömer, Şa'bî, İshak ve Ahmed b, Hanbel gibi
alimler bunlardandır. Hatta İbn Ömer'in böyle camilerde Cuma namazı kılmadığı,
zira bu camide insanların rahatça girmeyeceği bölmeler olduğunu ve bununla
Cuma camisi olma hükmünden çıktığını ifade etti. Ancak insanları buna
zorlamadı. [59]
Ayrıca bu rivayetten farz namazdan sonra
bir müddet durma ya da konuşma veya yer değitişrmenin müstehap olduğunu ve
sahabenin bunun üzerinde hassasiyetle durduğunu anlıyoruz. [60]
771/1641-Ebû
Hüreyre'den (Radıyaiiaha ank). [61]
Hz. Peygamber (Saitatiaha aleyhi ve seüem)
şöyle dedi:'Sizden biri (farz) namazdan sonra Öne ilerleme ya da arkaya mekten
veya sağa ya da sola çekilmekten aciz midir?" [62]
772/1642-Atâ
b. Sâıb, Ebû Abdurrahman'ın şöyle dediğini nakletti: [63]
Hz. Ali'den (Radıyıdlahü anh) duydum;
RasÛIullah (Sallallahü aleyhi ve sellem)
kul
namazdan sonra namaz kıldığı yerde oturursa melekler ona (dua) eder. Salâtları
(duaları) şu şekildedir: 'Allahümmağfir lehi), erfoamhü.' Diğer namazı beklemek
için oturursa melekler ona ua)
eder. Salâtları (duaları)
şu şekildedir: "Allahümmağfir lehü, Aynı râviden ikinci
tarikle gelen rivayet:
Ebû Abdurrahnıan es-Sülemî'nin yanına
girdim. O, sabah namazını kılmış, bir yerde oturuyordu. Ona:
'Yatağına dönseydin senin için daha faydalı
olurdu1 deyince şöyle dedi: 'Hz. Ali'yi (Rudıyaiiahüanh) şöyle derken
işitmiştim: 'Ben Rasûlullah 'in (SalUıiiahn aleyhi ve seilem) şöyle dediğini
duydum: "Kim sabah namazını kılar, sonra namaz kıldığı yerde oturursa melekler
ona salât (dua) eder. Salâtları (duaları) şu şekildedir: 'Allahümmağfir lehü,
Allahümmerhamhü.' Diğer namazı beklemek için oturursa melekler ona salât (dua)
eder. Salâtları (duaları) şu şekildedir: "Allahümmağfir lehü,
Allahümmerhamhü."
NOT:
Meleklerin duasının tercemesi: 'Allahım onu affet, Allahım ona rahmet et.'[64]
[1] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/128.
[2] Sened:
Sahih:
Müsned, 1/386, H.no:3660; İkinci rivayet için bk. 1/465. H.no:4432; Benzer
rivayet için bk. 1/414, H.no:3933; Bazı rivayetlerde ziyadesi de vardır: 1/448,
H.no:4280: 1/444, H.no:4241; 1/438. H.no:4172; 1/426-427, H.no:4055; f/409.
H.no;3887-3888; 1/408, H.no:3879; 1/406, H.no:3849; 1/394, H.no:3736; 1/390,
H.no:3699; Ebû Yûsuf, Kitâbü'l-Âsâr, s.56, H.no:280; Müslim, Mesâcid, 22; Ebû
Dâvûd, Salât, 184, H.no:996; Nesâî, Tatbik, 83, H.no: 1140; Sehv, 70-71,
H.no:1317, 1320-1323; İbn Mâce, İkâme, 28, H.no:914.
İbn
Mes'ûd'dan (Radıyaltahü anh) nakledilen diğer rivayet için bk. 558/1428,
608/1478 ve 752/1622. hadisler.
Hadisin
şâhidleri:
a-Sa'd
b. Ebî Vakkas'tan (Radıyallahil anh) şahidi için bk.754/1624. hadis.
b-Sehl
b. Sa'd el-Ensârî'den (Radıyallahü anh) şahidi İçin bk. 755/1625. hadis.
c-Adiy
b. Amîra'dan (Radtyallahü anh) şahidi için bk. 757/1627. hadis.
d-Ammâr
b. Yâsir'den (Radıyallahü anhüma) şahidi
İbnMâce,
İkâme, 28, H.no:916.
e-Vâil
b. Hucr'den (Radtyaltahü anh) şahidi için bk. 756/1626. hadis.
f-Ebû
Rimse'den (Radıyallahü anh) şahidi
Ebû
Dâvûd, Salât, 188, H.no:1007.
g-İbn
Ömer'den (Radıyallahü anhüma) şahidi için bk. 753/1623. hadis.
h-Bİr
a'râbiden:
Bk.
Müsned, V/59-60, H.no:20476-20477.
i-Câbir
b. Semure'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 759/1629. hadis. j-Ebû Mâlik
el-Eş'arî'den (RadıyallaKü anh) şahidi için bk. 610-611/1480-1481. hadisler.
k-Câbir b. Abdullah'tan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müsned, 111/294-295,
H.no: •4071. Ayrıca bk. 662-665/1532-1535. hadisler.
I-Enes'ten
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müsned, III/172, H.no: 12694.
[3] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/128-129.
[4] Sahih: Müsned, 1/390, H.no:3702;
Hadisin diğer rivayetleri ve şâhidleri için bk. 751/1621. hadis.
[5] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/129.
[6] Senedi
Sahih:
Müsned, 11/152, H.no:6397; Benzer rivayet için bk. 11/71-72, H.no:5402:
Sehv.
71, H.no: 1322-1323; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübro, 11/178. Ebû Uür&yre'den
(Radı yal lahit anh) şahidi için bk.558/1428 ve 654/1524, hadisler. İbn Mes'ûd
(Radıyatlahüanh) rivayeti ve şâhidleri için bk.751/1621. hadis.
[7] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/130.
[8] Sened:
Sahih:
Müsned, 1/172, H.no:i484; Benzer rivayetler için bk. 1/180-181, H.no:1564 (Bu
rivayetin senedinde zayıf olan Mus'ab b. Sabit bulunmaktadır); 1/186,
H.no:l619 (Bu rivayetin senedinde ise zayıf olan Ebû Mi'şar Nüceyh b.
Abdurrahman es-Sindî bulunmaktadır); Müslim, Mesâcid, 119; Nesâî, Sehv, 68,
H.no:13I4-1315; İbn Mâce, İkâme, 28, H.no:915; Dârimi, Salât, 87, H.no: 1352.
İbn
Mes'ûd (RadıyallahU anh) rivayeti ve şâhidleri için bk.751/1621. hadis.
Metindeki ek: Ahmed b. Hanbel'in şeyhlerinden Ebû Said'den gelen rivayette ise;
(gördüm ki Rasûlullah...selâm veriyordu) şeklinde geçmektedir.
[9] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/130.
[10] Sahih: Müsned'V!33S\ H.no: 22762;
Hadisin senedinde İbn Lehîa bulunmaktadır. Bu râvî de
ilgili
geniş bilgi için bk.22/64. hadis. Sehl b. Sa'd el-Ensârî (Radıyallahü anh) de
bu hadis, ibn Mes'ûd (Radtyallahü anh) aracılığı ile nakletmiş olabilir. Bunun
delil, ise şu rivayettir:
Mümed,
11/414, H.no: 3933;
îbn
Mes'ûd fRadıyallahü anh) rivayeti ve şâhidleri için bk.75 1/1621. hadis.
[11] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/131.
[12] Sened:
Sahih:
M«W,' IV/317,'H.no:18759; Benzer rivayetler için bk. İV/316, H.no:18755;
İV/317. H.no: 18763; Ebû DâvÛd, Salât, 184, H.no:997; Dârimi, Salât, 42,
H.no:1256......
4
Sened:
Ebû
Dâvûd, Salât, 168, H.no:933;
İbn
Mes'ûd (RadıyallahU anh) rivayeti ve şâhidleri için bk.751/1621. hadis.
Ayrıca
474-475/1344-1345. hadislere bk.
[13] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/131.
[14] Sahih: Müsned, IV/193, H.no: 17656;
İbn Mes'ûd (Radıyallahü anh) rivayeti ve şâhidleri için bk.751/1621. hadis.
[15] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/131-132.
[16] İbn Abdilber, Temhid, X7206; İbn
Nüceym. el-Bahru'r-Râik, 1/318; İbn Müflih, Mühdi'. 1/469; Azimâbâdi,
Avnül-Mn'bûd, 111/211
[17] Ebü Dâvud, Salât 189. N< i 997
[18] Ahmed b. Hanbel, 1/85. 16); Timizi,
Salat. 318, No. 429. Salat, 419. No: 598 (Hasen); Nesâi. Es-süııenü'l-kübru,
1/147, Ne 339
[19] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/132.
[20] Ebü Dâvud, Salât 182. Ne: 875
[21] Bu mana için bk.Bennâ, age., IV/42
[22] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/132-133.
[23] Sened:
Sahih:
Müsned, V/88, H.no:20702; Mükerrer için bk. V/86, H.no:20685; Benzer rivayetler
"Ç'n bk. V/101, H.no:20854. 20860: V/93, H.no:20764-20765; V/102,
H.no:20868; V/107, 8-no:20925-20926; Müslim, Salât, 119-120; K>« Dâvud,
Salât, 93, 163, 184, H.no:661, 912, 998, 1000; Edeb, 14, H.no:4823; Nesâî,
İmame, 28, H.no:814, Sehv, 5, H.no:1182-1183;/&« İkâme, 50, H.no:992. 33,
İbn Mes'ûd (Radıyallahü anh) rivayeti veşâhİdieri için bk.751/1621. hadis.
[24] Bk. Ibnü'1-Esir, MVîûve. 11/57!
[25] Ahmed b. Hanbel'den gelen diğer
rivayette (S^ ^ ^) .sizden (her) biri namazında sakin olm yo, şeklinde (Bk.
5/86) ve Nesâi'den de (nun j ı>5Lj) namazınızda sakin olun şeklinde (Bk. No:
557) nakledildiği için yukarıdaki hadis bu rivayetlere uygun terceme edildi.
[26] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/133.
[27] Sahih: Müsned, 1/123, H.no: 1006;
Benzer rivayet için bk. 1/129, H.no:1072; Ebû Dâvûd, Taharet, 31, H.no:61;
Salât, 73, H.no:618; 7Yrratf, Taharet, 3, H.no:3; Dâranf, Vudû', 22, H.no: 693;
İbn Mâce, Taharet, 3, H.no:275; Dârekutnî, 1/360, 379; Beyhakî,
es-Sünenü'l-kübrâ, 11/15, 173, 253, 379; Suyûtî, hadisin hasen olduğunu
belirtir. Bk.el-Câmiu's-sağîr, H.no:8193. Ayrıca 181/489 ve 483/1353. hadislere
bk.
Hadisin
şâhidlerİ:
a-Câbir'den
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. 181/489 ve 24/894. hadisler.
b-Ebû
Saîd'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Tirmizî, Salât, 62, H.no:238
(hasen); îbn Mâce, Taharet, 3, H.no:276; Dârekutnî, 1/359, 365; Hâkim,
1/223-224, H.no:457 (Hâkim, Müslim'in şartına/râvisine göre sahih olduğunu
söylemiş, Zehebî de onaylamıştır); Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 11/379-380;
c-İbn
Abbas'tan (Radıyallahü anhüma) şahidi için bk. Heysemî hadisin Taberânî
tarafından nakledildiğini, senedinin zayıf olduğunu belirtir. Bk. Mecma',
11/104
d-Abdullah
b. Zeyd'den {Radıyallahü anh) şahidi için bk. Heysemî hadisin Taberânî
tarafından nakledildiğini, senedinin zayıf olduğunu belirtir. Bk. Mecmu',
11/104
e-İbn
Mes'ûd'dan (Radıyallahüanh) şahidi için bk. Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 11/15.
[28] Lafız olarak, "Yasakları
başlatan tekbirdir ve yasağı sona erdiren selâmdır" şeklindedir.
İmam
Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık:
6/133-134.
[29] Mümed, VI/236, H.no:25865-25866;
Benzer rivayetler için bk. VI/258, H.no: 26097; ' 109' H-no:24658; VI/94-95,
H.no:24517; VI/53-54, H.no:24i50; VI/109, H.no:24656; mislim, MüsâfırÛn,
139-141; EbÛ DâvÛd, Tatavvu', 26. H.no: 1342, 1346; TirmizU Salât, 210,
yı'n,°'" ^(Tirmizî diyor ki: "Hadis, hasen-sahihtir. Senedde yer alan
Sa'd b. Hişâm, saha-. en Hışâm b.
Âmir'in oğludur. Scneddekİ Zürâre b. Evfa ise Basra kadısıdır. Benû Kuşeyr'e
amlık yapıyordu. Bir gün sabah namazında âyetini okurken uşerek öldü. O gün onu
evine taşıyanlar arasında ben de vardım"); Nesâî, Sehv,
67:13l3;Kıyâm,2,64,H.no:I313, 1599, 1789; Dârimî, Salât, 165, H.no: 1483.
Ayrıca 219/1089 ve 477/1347. hadislere bk.
[30] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/135.
[31] Bennâ, age., 03/45
[32] İbn Abdilber, Temhid, XI/206; İbn Nüceym,
el-Bahru'r-Râik, 1/318; İbn Müflih, Mübdi',1/469; Azimâbâdi, Avnü'l-Ma'bûd,
111/211
İmam
Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık:
6/135-136.
[33] Sened:
Sahih:
Müsned, VI/235, H.no:25855; Benzer rivayetler için bk. VI/184, H.no:25383
VI/62, H.no:24219; Müslim, Mesâcid, 136; Ebû Dâvûd, Vitir, 25, H.no:15l2;
Tirmizî,
Salât, 108, H.no:298 (Tirmİzî bu konuda Sevban, İbn Ömer, İbn Abbas, Ebû Saîd,
Ebû Hüreyre ve Muğîre b. Şu'be'den (Radıyallahü anhüm) de rivayetlerin
nakledildiğini, Hz. Âişe (Radıyallahü anha) hadisinin İse hasen-sahih olduğunu
ifade ederek namazın peşinden okunan şu iki mervî duaya da yer verir: Ateröf,
Sehv, 82, H.no:1336; An Mâce, İkâme, 32, H.no:924; i, Salât, 82, H.no:1352.
Hz. Aişe'den (Radımüahü anha) nakledilen bu
rivayet tekrar zikredilecektir. Bk.
790/1660. hadis
Sevban'dan (Radıyallahü
anh) şahidi için bk. 786/1656. hadis.
[34] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/136-137.
[35] Sahih: Müsned, 1/459, H.no:4383;
Diğer lafızla gelen rivayet: 1/459, H.no:4384; İkinci rivayet: W83, H.no:363I;
Benzer rivayetler için bk. 1/408, H.no:3872; 1/429, H.no:4084; 1/464, H.no:
4426; 1/460-461, H.no:4397 (Ebû İshâk es-Sebîî, Alkame'den işitmediğini açıkça
söylediği için inkıta sebebiyle bu rivayet zayıftır. Heysemî ise Ahmed b.
Hanbel'in senedindeki müphem şahsa işaret ederek Taberânî'nin muttasıl bîr sened
ve sika râvilerle nakline dikkât çeker. Bk. Mecma", 11/66); Buhâri, Ezan.
159; Müslim, Müsâfirûn, 59; Ebû Dâvûd, Salât, 198, H.no: ı042; Nesâî, Sehv,
100, H.no:1358; İbn Mâce, İkâme, 33, H.no:930; Dârimi, Salât, 89, H.no: l357;
Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, IX/255, H.no:9262.
Hadisin
şâhidieri:
a-Ebû
Hüreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 764/1634. hadis.
b-Abdullah
b. Amr b. el-Âs'tan {Radıyallahüanhüma) şahidi için bk. 765/1635. hadis.
c-Enes
b. Mâlİk'ten (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 766/1636. hadis.
d-Hillb
et-Tâî'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 499/1369. hadis (Müsned, V/227,
H.no: ; Mükerrer için bk. V/227, H.no:21873; İkinci rivayet: V/227, H.no:21871
(z.); Benzer tl için bk. V/226,
H.no:21870 (z.); V/226, H.no: 21864; V/227, H.no:21876-21877;
H.no:21879-21880; V/4, H.no:27910; V/226,
H.no:21868, 21866. 21865 (z.); V/4, :27911; Ebû Dâvûd, Salât, 198. H.no:1041;
Tirmizî, Salât, 109, H.no:301; İbn Mâce,
33, H.no:929).
e-Hz.Âişe'den
(Radıyallahü anha) şahidi:
[36] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/137-138.
Bk.
Miisned, VI/87. H.no:24448 (Hadisin senedi zayıftır fakat Nesâî'nin senedinde
mütâbü bulunmaktadır. Nesâî'nin senedi şöyledir: fAlf, Sehv, 1ÜÜ, H.no:1359;
Taberâııî, el-Mu'cemü'l-evsat, 11/123, H.no:1235; Heysenıî, senedindeki
râvilerin sika olduklarını belirtir. Bk. Mecma', V/80; 11/55.
Ayrıca
bk. 399/1269 ve 406/1276. hadisler.
[37] Sened:
Sahih:
Miisned, 11/248, H.no:7378-7379; Bennâ hadisin senedindeki râvilerin sika
olduklarını söyler. Bk. Bülûğu'l-emânî, III/149-150. Bu rivayetin geçtiği yerde
ise senedinin ceyyid olduğunu belirtir. Bk. age., VII1/292.
Ebu'l-Evber,
Ziyâd el-Hârisî'dir ve sika biridir. Bk. Dûlâbî, KUnâ, 1/117. Heysem? bu râvi
hakkında sika ve zayıflığını gösteren bir bilgiye rastlamadığını belirtir. Bk.
Mecma, 11/54. Eserinin bir başka yerinde ise onun sika olduğunu söyler. Bk.
age., IV/47.
Bu
rivayet 402/1272. hadiste zikredilmişti.
Hadisin
sahicileri için bk. 763/1633. hadis.
[38] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/138-139.
[39] Sahih: Müsned, 11/174, H.no:6627;
Benzer rivayetler için bk. 11/178, H.no:6660; 11/179.
H.no:6679
ortasında "Seferî iken bazen oruç tutar, bazen de oruç tutmazdı"
ziyadesiyle:
ü/190. H.no:6783 (bir önceki rivayette verilen ziyade metnin sonunda zikre-
ymiştir.
Bu rivayetin senedinde İsmail b. Muhammed b. Cühâde var ki bu zat sadûk ve
a 'hu
l-hadis sayılan biridir. Bazı rivayetlerinde hata yapmıştır. Bu nedenle hadis
hasendir.
Ancak
diğer rivayetlerle sahih li ğayrihî seviyesine yükselir); 11/206, H.no:6928; 11/215,
g-no:702l;
EbÛ Dâvûd, Salat, 88, H.no:653; TirmizU Eşribe, 12, H.no:i883; Nesâî, Mesâcid,
\m, ü:723; îbn M^ce, İkâme, 33, H.no:931; 66,
H.no:1038; Taberânî, el-Mu'cemul-evsat,
V"I/39,H.no:7892.
Hadis
yukarıda verildiği şekli İle bir hadismiş gibi görünse de üç ayrı hadisin
birleşi-Caf birleşmeyi gerçekleştiren râvi ise büyük bir ihtimalle Gunder
Muhammed b.
"ad'sin
sadece ilk bölümünün şâhidleri vardır. Evs b. Evs ve Esma bt. Harise
(Radıyallahü ' nvâyetleri gibi. Taberânî'nin naklettiği bu rivayetler için bk.
Hcysemî, Mecma'., ü/146. Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi için 402/1272
ve 404/1274. hadislere bk. Hadisin şâhidleri için bk. 763/1633. hadis. Bu
rivayetin geniş bir tahrici için bk. 399/1269. hadis.
[40] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/139.
[41] Sahih: Müsn«l m/133, H.no: 12300;
Benzer rivayetler için bk. 111/179, H.no:12782 (^* III/217, H.no: 13210
III/280-281,H.no:13920:
Müslim,
Müsâfırûn, 60-61; A^esâr, Sehv, 100, H.no:1357; Dârimi, Salât, 89, H.no:
1358-1359.
Hadisin
şâhidteri için bk. 763/1633. hadis.
[42] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/140.
[43] Sahih: Müsned, IV/161, H.no: 17406;
İkinci tarik: IV/161, H.no:17408; Benzer rivayetler için bk. IV/160-16I,
H.no:17404; IV/161, H.no:17405, 17407, 17409; Ebû Dâvûd, Saiât, 56, H.no:575;
Tirmizî, Salât, 49, H.no:2I9 (Bu konuda Mıhcen ed-Dîlî ve Yezîd b. Âmir'den
(Radıyallahü anhüma) de nakiller vardır. Yezîd b. Esved'İn rivayeti ise
hasen-sahihtir); Nesâî, İmame, 54, H.no:856; Dârimi, Salât, 97, H.no: 1374.
fcbu Cuhayfe (Radıyallahü anh) de Peygamber efendimizin elini tavsif ederken
benzer ifadeler kullanmıştır. İlgili rivayet için bk. 768/1638. hadis.: Hadiste
bahsedilen iki kişiden birinin Yezîd b. Âmir (Radıyallahü anh) olduğunu şu
rivayetten öğrenebiliriz:
Bk.
Ebû Dâvûd, Salât, 56, H.no:577. Diğer şahıs ise Mıhcen b. Ebû Mıhcen
ed-Dîlî'dir (Radıyallahü anh): lV/33
*?k- Müsned, IV/34, H.no: 16347; Benzer rivayetler için bk. IV/34,
H.no: 16345 O:18880' Mâlik, Cemaat, 8;
Nesâî, İmame, 53, H.no:855.
[44] metindeki insanlar kelimesi cemaat
olarak terceme edildi.
[45] Esir, M'ftayg, ITT/432
[46] Esir, M'ftayg, ITT/432
[47] Mescid-i Hayf A/ma'da bulunan bir
mescittir. Bk. İbn Abdilber, Temhid, XI/168
[48] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/141-142.
[49] Bennâ, age., IV/50
[50] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/142.
[51] Müsned, IV/309, H.no:18673; Benzer rivayetler için bk.
IV/308, H.no:18665 (254/1124. s); IV/308, H.no: 18655-18657 (Bathâ'da),
18658-18659, 18661 (Ebtah'ta), 18663 (19/327. aüıs); 18664 (Mina'da); IV/307,
H.no:18649-18650, 18652 (150/1320. hadis), 18653; IV/309, _^18666-18668;
ıv/309, H.no:18673; Bıthârî, Vudû'. 40; Ezan, 18-19; Salât, 17; Libâs, ^eğâzî,
57; Müslim, Salât, 250, 253; Ebû DâvÛd, Salât, 34-35, 101, H.no:520-521, 688;
]'a, Salât, 30, H.no: 1.97; Nesâî, Salât, 12, H.no:468; Taharet, 103, H.no:137;
Kıble, 21, H.no: HîH A/fÛCe' Sa'ât> 3' H-no:711; Dârim'- Salât< 8<
H.no:1201-1202; Bennâ hadisin Nesâî, sövl UZei/mc ve 'bn Hıbbân tarafından da
nakledildiğini, Tirmİzî'nin hadisi hasen saydığını ' y er' Bk. Bülûğu'l-emânî.
111/12. bk.19/327. 254/1124 ve 450/1320. hadisler.
[52] Mekke'deki bir vadidir. Buraya Ebtah UkAO da denir.
Bk. lbnü'1-Esir, ,1/134
[53] Benna, age., İV/49
İmam
Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık:
6/143.
[54] sened:
Sahih:
Müsned, VT/297. H.no:26420; İkinci rivayet: VV316, H.no:26567; Benzer rivayet
için bk. VI/310, H.no:26523: Ezan, 152
157,
163, 164; EbÛ DÛvud, Salât, 197, H.no:!()40; Ncsâî, Sehv. 77, H.no;1331;'/ÖH
Mâce, İkame, 33, H.no:932; Ibn Huzeyme, III/108, H.no:17!8.
[55] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/143-144.
[56] Müsned, IV/99, H.no: 16853; Benzer
rivayet İçin bk. IV/95, H.no: 16809; Abdünezzâk, r, Müslim, Cuma, 73; Ebû
Dûvûd, Salât, 238, H.no: 1129; Beyhakî, age.,
[57] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/145.
[58] Manzur, Lisanü't-Arab, X/100
[59] Şerhu Sahihi Müslim, VI/160
[60] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/145.
[61] Sened:
Hasen:
Müsnea\ 11/425, H.no:9464; Ebû ASviM.'saiât, 188, H.no:1006 (ş&Ji
2,
İkâme, 203, H.no:1427; İbn Ebî Şeybe, 11/23, H.no:6011; Beyhakk H/190; Deylemî,
1/396, H.no: 1596. Senedinde yer alan İbrahim b. İsmail ve Haccâc b. Ubeyd
simi, ravıler meçhuldürler. Bu nedenle de rivayetin senedi zayıftır. Şuayb
el-Arnavut bu sebeple nvayetm çok zayıf olduğunu ileri sürmüştür. Fakat
rivayetin şâhid ve mütâbaatı bulunmaktadır. Bu destekçiler iie hasen ii ğayrihî
seviyesine yükselir:
Bk ü/417, H.no:3918;
BeyhaM, age., 11/190; İbn Hacer, TağlîkuUa'lîk, ü/336.
[62] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/146.
[63] Sened:
12I8;
İkinci ™ây* İÇİn bk. 1/147. H.no:1250;
Bezzâr, 11/210. sel-i97' H.no:578-579 (şâhidleri ile hasen seviyesine yük-
Tka^lv^vZ^
İhlİ'ât CtmİŞ bİF r3vİ °lan Alâ b- es-Sâib'in varlına dikkat çeker. Bk.
age m6; X 07 (Bu rivayet 38/908 ve 172/1042.
hadislerin şâhidlerinde zikredildi). Hadisin şâhidleri:
a-Muazb.
Enrtlen (Radıyattahiianh) şahidi için bk. 172/1042. hadis.
b"Enes
b. Mâlik'ten (Radıyallahü anh) şahidi için bk. TirmizU Salât, 59, H.no: 586
j e^garib); Ebû Dâvûd, İlim, 13,
H.no:3667. H nO'2?îEbÛ ÜrnâmeMen (Radıyaltahü anh) şahidi için bk. Müsned,
V/255, H.no: 22094; V/261, ; v/253-254, H.no:22085 (Ali b. Zeyd ve Ebû Tâlib
ed-Dubâî sebebiyle hasen). Hz. Omer' Sehl b' Sa'd es-Sâidî, Abbas b.
Abdulmuttalip, Hasan b. Ali, Ebû Hüreyre,
mut T^Iû Câb" b' Semüra' Bilâi- İbn Mes'ûd
ve Hz. Âişe'den - merfû olarak- (Radıyallahü m> Şahidi için bk. 172/1042.
hadisin tahrici.
[64] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/146-147.